bir müzik aletini ustalıkla çalan kişiye ne ad verilir / SAZ - TDV İslâm Ansiklopedisi

Bir Müzik Aletini Ustalıkla Çalan Kişiye Ne Ad Verilir

bir müzik aletini ustalıkla çalan kişiye ne ad verilir

musiconline blog

musiconline olarak bu hafta, özellikle klasik müzik konserlerinde ve tüm orkestralarda görmeye alışık olduğumuz bir enstrümandan bahsedeceğiz: çello, bir diğer adıyla viyolonsel. Kemana benzeyen fakat daha büyükçe ve oturarak çalınan bu enstrümanın, sesini, yapısını, kısacası tüm özelliklerini bu yazımızda inceledik.

 

Tarihçesi

Çellonun atası; ’lü yıllarda ortaya çıkan Viola da Gamba’dır. 7 Telli olan, gitara benzeyen fakat yay ile çalınan bu enstrüman zaman içinde gelişerek bugünkü 4 telli haline kavuşmuştur. Yaklaşık yüzyılın başlarında Fransa’da ortaya çıkan çellonun orta kısmında, diğer yaylı enstrümanlarda olduğu gibi F harfini anımsatan iki adet ses deliği bulunur.

Viyolonsel ismiyle de bilinen çello, keman, viyola ve kontrbasın da içinde bulunduğu yaylı çalgılar ailesindendir. Şekil itibariyle birbirine çok benzeyen bu enstrümanların en büyük farkı boyutlarıdır. Kemana nazaran kalın (bas) perdedeki ses yapısı, tellerin yapısı ile doğru orantılıdır ve kemandan sonra insan sesine en yakın ses yapısına sahiptir. Kontrbasa göre ise küçük yapıda olan ve oturarak çalınan çellonun telleri viyola ile benzer yapıdadır.

Başlangıçta, ortaya çıkış amacı orkestralardaki bas seslerini desteklemek olan çello, yüzyılın başlarında kendi başına kabul görmeye başlamıştır. Yapısının büyük olması ve diğer enstrümanlara eşlikçi olarak sınıflanması bestecileri de etkilemiş olmalı ki çello için nadir besteci solo eser bestelemiştir. Bu açıdan viyola ile benzer muamele gören çello, çoğunlukla keman için yazılan eserlerin sonradan düzenlemeleri ile öne çıkmaya başlamıştır. Bu besteciler arasında Vivaldi ve Haydn istisnadır. Özellikle Vivaldi’nin çello için yazdığı 25’in üzerinde eseri mevcuttur. Sonraki yıllarda, Dvorak, Schumann, Brahms, Elgar gibi besteciler de çello için önemli eserlere imza atmışlardır.

Çello’yu bugünkü bilinen haliyle tasarlayan ilk kişi, ünlü enstrüman yapımcısı Amati ailesinden; Andrea Amati’dir.

Yapısı

Çello’nun tellerinin isimleri inceden kalına doğru;

  • La (A)
  • Re (D)
  • Sol (G)
  • Do (C) şeklindedir.

Tüm telli çalgılarda olduğu gibi çelloda da teller, kulak adı verilen aparat ile gerilir ve akordu bu aparatları döndürerek yapılır. Sonradan eklenen fix isimli vidalar sayesinde ise enstrüman daha kolay akord edilebilir ve ince ayar yapılabilir. Tuşe adı verilen siyah bölgelerin üzerine sol elin parmakları ile basılarak çalınan çelloda sağ elle kullanılan arşe ile ses çıkarılır. Tıpkı kontrbasta ve diğer yaylı çalgılarda olduğu gibi çelloda da pizz (telleri parmakla çekme) tekniği ile de ses çıkarmak mümkündür.

 

Ünlü Çellistler

Herhangi bir enstrümanı büyük ustalıkla çalan isimlere virtüöz denildiğinden daha önceki yazımızda bahsetmiştik. Henüz ustalık mertebesine erişmemiş ama çello çalan kişilere ise müzisyen, çellist tabirlerini kullanabiliriz. Fakat günümüzde hem çellist hem de virtüöz diye tanımlayabileceğimiz bir çok isim mevcut. Luigi Boccherini, Yo-Yo Ma, Pau Casals, Jacqueline du Pré, Mstislav Rostropoviç, Mischa Maisky gibi önde gelen isimler çellonun isminin duyulmasına öncülük etmiş ve bu enstrümanı ustalıkla icra etmişlerdir.

Yüzyıllardır oda müziği gruplarının ve klasik orkestraların olmazsa olmazı çello, son zamanlarda farklı müzik türlerinde de karşımıza çıkarak popülerliğini günden güne artırmaktadır. Özellikle 2Cellos’un yeniden düzenlemeleri ile kulakların pasını sildiği parçaları youtube’da ve dünyanın her yerinde büyük ilgi görmüş ve çellonun bilinirliği bu sayede artmıştır.

Yazımızın sonunda sizin için seçtiğimiz öne çıkan ünlü çello eserlerinden örnekler sunduk.

musiconline’ın bu haftaki yazısında, sesi ve yapısı ile öne çıkan enstrüman çelloyu inceledik. Yazımızı beğendiyseniz aşağıdaki butonlardan paylaşabilir, bizi sosyal medya hesaplarımızdan takip ederek destek olabilir ve yeni yazılarımızdan haberdar olmak için e-bültenimize abone olabilirsiniz.

Eğer, “ben de müzik yapmak istiyorum!” diyorsanız, sizi ücretsiz deneme derslerimize bekliyoruz, çünkü musiconline ile öğrenmek #cokKolay :)

Müzikle kalın!

Yo-Yo Ma - Bach: Cello Suite No. 1 in G Major, Prélude

Jacqueline du Pré - Dvořák Cello Concerto

2CELLOS - Pirates Of The Caribbean

Believer - Imagine Dragons

Wake Me Up - Avicii (violin/cello/bass cover)

Keman çubuğuna ne ad verilir?

İçindekiler:

  1. Keman çubuğuna ne ad verilir?
  2. Çello çalan kişiye ne ad verilir?
  3. Müzik aleti çalan kişiye ne denir?
  4. Virtüöz kime denir?
  5. Klavye çalanlara ne denir?
  6. Gitar çalan adama ne denir?
  7. Viyola nedir özellikleri nelerdir?

Keman çubuğuna ne ad verilir?

Keman çalarken kullandığımız çubuğun adı arşedir. Arşe genellikle at kılı kullanılarak elde edilir. Kimi zaman misinadan da yapılabilir. Arşenin yayını düzgünleştirmek ve daha güzel ses çıkarabilmek için reçine denilen madde sürülür.

Çello çalan kişiye ne ad verilir?

Viyolonsel çalan kişiye çellist denir. Küçük bir özet yaparsak, üst salyangoz üzerinde dört kulak, hemen altında sap bölümü başlıyor, orta göbek üzerinde dört telin üzerinden geçtiği köprü ve en altta yere dayayıp çalabilmek için,sivri demirden istenildiğinde uzatıp kısaltılarak ayarlanan sivri bir çubuk(Pik)vardır.

Müzik aleti çalan kişiye ne denir?

Herhangi bir müzik aletini çok ustalıkla çalabilen sanatçıya ya da müzisyene virtüoz denir.

Virtüöz kime denir?

Virtüöz'ün çoğul halleri İngilizceye çevrildiğinde virtuosi veya virtuosos, kadın sanatçılar için kullanıldığında ise virtuosa veya virtuose'dir. Virtüöz, icra ettiği sanatta olağanüstü yeteneklere sahip kimselere denir. Genellikle müzik ve resim gibi alanlarda kullanılmaktadır.

Klavye çalanlara ne denir?

Piyanist, piyano çalan kişiye verilen ad. Birçok piyanist, aralarında synthesizer, organ ve klavyenin bulunduğu farklı müzik aletlerini çalma becerisine de sahiptir. Müzik ile ilgili bu madde taslak seviyesindedir.

Gitar çalan adama ne denir?

gitar çalan kimse, gitarcı, gitarist i.

Viyola nedir özellikleri nelerdir?

Viyola, yaylı çalgılar ailesinin ikinci üyesidir ve şekli kemana benzemekle beraber kemandan biraz daha büyüktür. Viyolanın da dört teli vardır ve tam beşli aralıklarla DO, SOL, RE, LA olarak akort edilir. Viyola teknik açıdan da kemana çok benzer.

Sual: Dinimizde müzik haram mıdır?
CEVAP
Simanın caiz olduğu ve caiz olmadığı yerler vardır. Bazıları, kitaplardaki sima kelimesini çalgı olarak tercüme ettikleri için mubah çalgılar da var zannedilmektedir. Aşağıdaki yazıların tamamı İslam âlimlerinin kitaplarından alınmıştır. Nereden alındığı da sonunda yazılıdır. Kendimize ait tek cümle yoktur.

Aletsiz, çalgısız nağmeli sese sima denir. Çalgı aleti ile birlikte olan insan sesine gına [müzik] denir. Gına haramdır. (Dürr-ül mearif)

Lokman sûresinin 6. âyetindeki lehv-el hadis ifadesini âlimler musiki, çalgı aleti olarak bildirmiştir. İbni Mesud hazretleri yemin ederek lehv-el hadis’ten kasıt, çalgı aleti ve musiki olduğunu söylemiştir. (Tefsir-i ibni kesir, Tefsir-i medarik) [İbni Mesud gibi büyük bir zata inanmayan cahillere ne denir ki?]

(Mevahib-i aliyye) ismindeki tefsirde, lehv-el hadis âyeti şöyle tefsir ediliyor:

Yalan hikâyeler yazarak veya şarkıcı kadınlar tutup herkese ses nağmeleri dinleterek, Kur’an dinlemelerine engel olmaya çalışanlara Cehennem ateşini müjdele! (Mevâkib tefsiri)

Bir hadis-i şerifte debuyuruluyor ki:
(Üçü hariç, her lehv bâtıldır.) [Deylemî]

Demek ki lehv, bir oyun, bir eğlence, bir çalgı olduğu için böyle buyuruluyor.

Müfessirler, İsra suresinin âyetinde şeytana, (Vestefziz bi savtike [Sesinle oynat]) demenin çalgı ile oynat demek olduğunu, bu âyetin, her çeşit çalgıyı haram ettiğini bildirmişlerdir. (Şeyhzade)

Müfessirler Enam suresinin âyetini, (Dinlerini [şarkı ile, musiki ile] oyun ve eğlence haline sokanlardan uzak dur) şeklinde tefsir etmişlerdir.

(Şimdi siz bu söze [Kur’âna] mı şaşırıyorsunuz? Gülüyorsunuz da ağlamıyorsunuz ve siz gafletle oynuyorsunuz.) [Necm ]

Medârik tefsirinde entüm samidün ifadesi, (Kur'an okunduğunu işittikleri zaman onu dinletmemek için teganniye [şarkı türkü söyleyerek şamataya] başlarlar, oynarlardı) diye açıklanıyor. İbni Abbas ve Mücahid hazretleri de bu ifadenin şarkı olduğunu söylemiştir. (İgaset-ül-Lehfan)

Kur’an-ı kerimde mealen buyuruluyor ki:
(Peygamberin emrine uyun, yasak ettiğinden sakının!) [Haşr 7]

(Resule itaat eden, Allah’a itaat etmiş olur.) [Nisa 80]

(O Peygamber, güzel şeyleri helal, çirkin, pis şeyleri haram kılar.) [Araf ]

(Aralarındaki anlaşmazlıkta seni hakem tayin edip, verdiğin hükmü tereddütsüz kabullenmedikçe, iman etmiş olmazlar.) [Nisa 65]

(Kur'anı sana insanlara açıklayasın diye indirdik.) [Nahl 44]

Şimdi Resulullah efendimiz, yukarıdaki âyet-i kerimeleri nasıl açıklamışsa ona bakalım:
(İlk teganni eden şeytandır.) [Taberanî]

(Sesini gına ile yükseltene şeytan musallat olur.) [Deylemî]

(Rahmet melekleri, ceres, [çan, zil, çıngırak] bulunan yere girmez.) [Nesaî]

(Rahmet melekleri, köpek ve çan bulunan kafileye yaklaşmaz.) [Müslim, Ebu Davud, Tirmizî]

(Ceres, şeytanın mizmarıdır.) [Müslim, Ebu Davud, Nesaî] [Mizmar çalgıdır]

(Şarkıcı kadını dinlemek, yüzüne bakmak haramdır. Parası da haramdır. Kimin eti haramdan beslendi ise, ona Cehennem ateşi layıktır.) [Taberanî]

(Bir zaman gelecek, ümmetimden bazısı, zinayı, ipek giymeyi, içki içmeyi, mizmarı [çalgıyı] helal addedecektir.) [Buharî]

(Musiki, zinaya yol açar.) [Mektubat-ı Rabbani 3/41]

(Musiki, kalbde nifak hâsıl eder.) [Beyheki]

(Suyun otu büyüttüğü gibi, şarkı, oyun ve eğlence kalbde nifakı büyütür. Allah’a yemin ederim ki, suyun otu büyüttüğü gibi, Kur’an ve zikir de, kalbde imanı büyütür.) [Deylemî]

(Rabbim bana içkiyi, kumarı, darbukayı ve şarkı söyleyen kadınları haram kıldı.) [İ. Ahmed]

(Resulullah çalgı aletleriyle para kazanmayı yasakladı.) [Begavî]

(Ümmetimden bazıları, içkilere başka isim vererek içerler. Şarkıcı kadın ve çalgı aletleriyle eğlenirler. Allahü teâlâ, onları yerin dibine batırır da domuzlar ve maymunlar kılar.) [İbni Mace]

(Şu beş şey zuhur ederse, ümmetimin helaki hak olur: Birbiriyle lanetleşme, içki içme, ipekli giyme, çalgılar ve erkeğin erkekle, kadının kadınla iktifa etmesi.) [Deylemî, Hâkim]

(Ben, mizmarları [çalgıları], putları yok etmek için de gönderildim.) [İ. Ahmed, Ebu Nuaym, İbni Neccar]

(İblis, yeryüzüne indikten sonra, ya Rabbi bana ev ver dedi. Hamamlar senin evin. Yemek istedi. Besmelesiz yenen yemekler senin denildi. Müezzin istedi. Mizmarlar [çalgılar] müezzinin denildi. Yazıların dövme, hadislerin yalandır. Resulün [elçin] kâhinler, falcılar, tuzağın da kadınlardır.) [İbni Ebi-d-dünya, İbni Cerir]

(İblis, benim kitabım nedir dedi. Senin kitabın dövmedir, içeceğin sarhoşluk veren her içki, sadakatin yalan, müezzinin mizmarlar [çalgılar], mescitlerin de çarşılardır denildi.) [Taberanî]

(İki ses, melundur: Nimete kavuşunca mizmar [çalgı], musibete maruz kalınca feryat.) [Bezzar]

(Allahü teâlânın gazabına sebep olan şeyler: Acıkmadan yemek, uykusu yokken uyumak, tuhaf bir şey olmadan gülmek, musibette feryat etmek, nimete kavuşunca mizmar [çalgı çalmak].) [Deylemî]

(Şarkıcı ve çalgıcı kadınlar çoğalınca, içkiler her yerde içilince, yere batmalar görülecek, gökten taş yağacaktır.) [Tirmizî, Ebu Davud, İbni Mace, İ. Ahmed]

(Şunlar gelmeden önce salih amel işlemekte acele edin. Sefihler başa geçmeden, güvenlik kuvvetleri çoğalmadan, hüküm rüşvetle satılmadan, adam öldürme hafife alınmadan, akraba ziyareti kesilmeden, Kur’an mizmarlardan okunmadan, Kur’anı şarkı gibi okuyanlar öne geçmeden.) [Taberanî]

(Kur'an mizmarlardan okunduğu zaman ölebilirsen öl.) [Taberanî]

(Kur'anı mizmarlardan [çalgı aletlerinden] okuyanlara Allah lanet eder.) [Müsamere]

(Şu 15 kötü haslet işlendiği zaman ümmetim belaya maruz kalır:
1- Ganimete hıyanet edilince
2- Emanetin ganimet sayılınca
3- Zekât cereme kabul edilince
4- Erkek karısına itaat edince
5- Evlat ana babaya isyan edince
6- Kişi, arkadaşına itaat edince
7- Babaya cefa edilince
8- Toplantılarda yüksek sesle konuşulunca
9- En rezil kimse iş başına geçince
Şerrinden korkulan kimseye ikram edilince
Her yerde içki içilince
Erkekler ipek giyinince
Şarkıcı kadınlar çoğalınca
Çalgı aletleri yayılınca
Sonra gelenler, önceki âlimlere lanet edip onları kötülediği zaman.)
[Tirmizî]

(Gözün zinası [harama] bakmak, kulağın zinası [haram şeyleri] dinlemektir.) [Müslim]

İbni Hibban’ın bildirdiği hadis-i şerifte, Resulullah, develerin boyunlarındaki ceresleri [çanları] çıkarmıştır. Halbuki çan şehveti tahrik etmez. Çan bulunan yere rahmet melekleri girmiyor. Artık çalgıyı, çalgı aletlerini siz düşünün. Şeyh-ul-İslâm Ahmed İbni Kemal Efendi hazretleri Kırk Hadis kitabında buyuruyor ki:
(Mizmarları kırmak ve hınzırları öldürmek için gönderildim) hadis-i şerifindeki mizmar, bütün çalgı aletleridir. Bu hadis-i şerif, her çeşit çalgıyı ve domuz eti yemeyi yasak etmektedir.

Hazret-i Ebu Bekir, iki küçük cariyenin tef çalıp şarkı söylediklerini gördü ve onları azarlayarak “Şeytanın çalgısını mı çalıyorsunuz?” dedi. (Buharî)

İbni Ömer hazretleri, ihramlı bir toplulukta şarkı söyleyen birine, “Allah senin ibadetini kabul etmesin” dedi. (İbni Ebi-d-dünya)

Enes bin Malik hazretleri, “En pis kazanç, şarkı ve çalgı aletleriyle kazanılandır” dedi. (İbni Ebi-d-Dünya)

İbni Abbas hazretleri, “Çalgı aletleri haramdır” dedi. (Beyhekî)

Âişe validemiz, bir evde şarkı söyleyen birini görünce ona, “Yazıklar olsun sana. Bu şeytandır, bunu çıkarın dışarı” dedi ve onu çıkardılar. (Buharî)

Fudayl b. İyad hazretleri, “Müzik ve şarkı, zinanın teşvikçisidir” dedi. (İbni Ebi-d-dünya)

Şeyh Muhammed Rebhami hazretleri buyuruyor ki:
Saz, tanbur, def, ney ve diğer çalgı aletlerini çalmak, Allahü teâlânın emrini tutmamak olur. (Riyad-ün-Nasıhin)

İmam-ı Şa’ranî hazretleri buyuruyor ki:
“Hakim-i Tirmizî’nin Nevadiru’l Usul adındaki kitapta rivayet ettiği hadis-i şerifte Resul-i Ekrem efendimiz, (Her kim şarkı sesine kulak verirse, onun ruhanileri dinlemesine izin verilmez) buyurdu. Oradakilerden biri tarafından, (Ya Resulallah, ruhaniler kimlerdir?) diye soruldu. Resulullah da, (Cennet ehlinin okuyucularıdır) buyurdu. (Muhtasar-ı Tezkire-i Kurtubi)

İmam-ı Birgivî hazretleri buyuruyor ki:
Saz dinlemekten kulaklarını korumalıdır. (Risale-i Birgivî)

Mezhepsiz İbni Teymiye bile, “Şarkı ve müzik, şeytani duyguları harekete geçiren en etkili unsurlardan biridir” demiştir. (Mecmu-ul Fetava)

Şarkı, Kitap ve Sünnetle yasaklanmıştır. (İmam-ı Kurtubi)

Şarkı ve müzik aletlerinin haram olduğu konusunda icma vardır. (İbni Salâh)

İmam-ı Rabbanî hazretleri buyuruyor ki:
İmam-ı Ziyaeddin-i Şami, Mültekıt kitabında (Hiçbir âlim, teganniye mubah demedi) buyurdu.(m. )

Kur'an-ı kerimi musiki perdelerine uydurarak okumak haramdır. (Bezzâziyye)

Çalgı çalmanın haram olduğu, icma ile bildirildi. (Makamat-ı Mazheriyye)

Çalgı çalarak veya oyun arasında Kur'an okuyan kâfir olur. (Tergib-üs-salât)

İmam-ı Münavi hazretleri (Nikâhı herkese duyurun! Bunun için de, camide yapın ve def çalın) hadis-i şerifini açıklarken, (Mescitlerde def çalınmaz. Hadis-i şerif, mescid dışında çalınmasını, mescitte yalnız nikâh yapılmasını emrediyor) diyor. (Hadika)

Camide def çalmak günah olunca, başka çalgının camide çalınması hiç caiz olmaz. Kadınların düğünlerde def çalması caizdir. (Redd-ül-muhtar)

Şimdiki tarikatçıların yaptıkları gibi, dönmek, dümbelek, ney, saz çalmak haramdır. (Tahtavi şerhi)

Teganni ile okuyan bir imamın arkasında kılınan namazın iadesi gerekir. (Halebi)

Kur’an-ı kerimi, Arap şivesine uygun, tecvid ile ve güzel ses ile okumalıdır. Ebu Davud’daki hadis-i şerifte, (Kur'anı güzel sesle okuyun) buyuruldu. Yani "Allah’tan korkarak okuyun" demektir. Bu da, tecvid ilmine uyarak okumakla olur. Yoksa, harfleri, kelimeleri değiştirerek, manayı, nazmı bozarak teganni ile okumak haramdır. (Berika)

Teganni haramdır. (Tıbb-ün-nebevi)

Kur’an-ı kerimi teganni ile okumak ve dinlemek haramdır. Burhâneddin-i Mergınânî buyurdu ki:

Kur’an-ı kerimi teganni ile okuyan hâfıza, ne güzel okudun diyen kimsenin imanı gider. Tecdîd-i iman gerekir. Kuhistânî de, böyle yazmaktadır. (Dürr-ül-müntekâ)

İbni Âbidin
hazretleri buyuruyor ki:
Eğlence veya para kazanmak için başkalarına şarkı söylemek, sözbirliği ile haramdır. Çalgı ile raks etmek büyük günahtır. Sıkıntısını gidermek için kendi kendine şarkı söylemek günah değildir. Çalgı olarak, yalnız kadınların düğünlerde def çalması caizdir. (Redd-ül-Muhtar)

Fısk ve içki içilen yerlerde çalgı çalmak ve bunu dinlemek haramdır. Resulullah çobanın kavalını işitince, parmakları ile mübarek kulaklarını kapadı ise de, yanında bulunan Abdullah bin Ömer’e kulaklarını kapamasını emretmedi. Bu da, elde olmadan duymanın haram olmadığını göstermektedir. Çalgıyı, içki, oyun ve kadın bulunan yerlerde keyif için çalmak haramdır. Bayramda, savaşta, hac yolunda, sahurda, düğünlerde ve askerlikte davul çalmak da caizdir. [Okullarda, millî ve siyasi toplantılarda bando, mızıka, mehter marşı çalmak caizdir.] (Hadika)

Def, tambur ve her çeşit çalgıyı evinde, dükkânında bulundurmak, satmak, hediye etmek, ariyet veya kiraya vermek günahtır. (Berika)

Tasavvuf müziği diye bir şey yoktur. Müzik, nefsin gıdası, ruhun zehiridir, kalbi karartır. (Dürr-ül mearif)

İlahileri çalgı ile ney çalarak okumak bid'attir. Harama helal diyen ve haramı ibadete karıştıran kâfir olur. (S. Ebediyye)

İmam-ı Gazalî hazretleri buyuruyor ki:
Bir evde, küçük zenci kızları [cariyeler] def çalıp şarkı söylüyorlardı. Resulullah efendimiz gelince, şarkıyı bırakıp, Resulullah'ı övmeye başladılar. Resulullah efendimiz “sallallahü aleyhi ve sellem”, (Onu bırakın, oyun arasında beni övmeyin!Beni övmek [mevlid, ilahi] ibadettir. Eğlence, oyun arasında ibadet caiz değildir) buyurdu. (K. Saadet)

[Bazıları, bu hadis-i şerife istinaden kadınların şarkı söylemesinin ve çalgının caiz olduğunu söylüyorlar. Şarkı söyleyenler cariye idi. Cariyenin avret yeri erkeğinki gibidir. Sesi de avret değildir. (İhya)]

Her çeşit çalgı dinlemek haramdır. (Fetâvâ-i Bezzaziyye, Hadika, Ahlak-ı alaiyye)

Müzik bütün dinlerde büyük günahtır. (Dürr-ül-münteka)

İncilin yasakladığı müziği, sonradan papazlar Hristiyanlığa soktu. (Mevahib-i ledünniyye şerhi Zerkanî)

Müzik kelimesi, Yunanlıların büyük putları olan Zeüs’ün kızları sayılan Mousa (Müz) denilen 9 heykelin adından hâsıl olmaktadır. Bozuk dinler, kalbleri ve ruhları besleyemediği için, müziğin, her çeşit çalgı sesinin nefislere hoş gelmesi, nefisleri beslemesi ruhani tesir sanıldı. Bugünkü batı müziği, kilise müziğinden doğdu. Bugün yeryüzünü kaplayan bozuk dinlerin hemen hepsinde, müzik, ibadet halini almıştır. Müzik ile, her çeşit çalgı ile nefisler keyiflenmekte, şehvani, hayvani arzular kuvvetlenmektedir. Ruhun gıdası olan, kalbleri temizleyen ve nefisleri ezip, haramlara olan arzularını yok eden, ilahi ibadetler unutulmaktadır. Müzik, her çeşit çalgı, insanları, alkolikler ve morfinmanlar gibi gaflet içinde, uyuşuk yaşatmaktadır. Böylece, nefisleri azdırarak, sonsuz saadetten mahrum kalmasına sebep olmaktadır. İslam dini, insanları bu felaketten korumak için, müziği kısımlara ayırmış, zararlı olanlarını haram kılmış, yasak etmiştir. (S. Ebediyye)

Bayram günü oyun oynamak
Sual:
Bayram günü, sahabe çalgı çalıp oynuyorlarmış. Bize neden caiz değildir?
CEVAP
Çalgı çalmak caiz olmaz. Peygamber efendimiz, Medine’ye geldiği zaman, Medinelilerin iki eğlence günü olduğunu bildirdiler. Cahiliyet zamanındaki eğlencelerden bahsettiler. Peygamber efendimiz buyurdu ki:
(Allah, o iki günü onlardan daha hayırlı iki gün olan kurban ve Ramazan bayramının günleriyle değiştirdi.) [Buharî]

Hazret-i Âişe anlatır:
Bayram günü iki cariye, kahramanlık şiirlerini def çalarak terennüm ediyordu. Resulullah yatağına yatıp yüzünü çevirdi, sonra babam [Hazret-i Ebu Bekir] içeri girdi. (Bu ne hâl, Resulullah’ın huzurunda şeytanın düdüğü ve sesi ne arıyor?) diye beni azarlayınca, Resulullah (Bırak onları, her milletin bir bayramı vardır, bu da bizim bayramımızdır) buyurdu. Babam başka şeyle meşgulken, cariyelere işaret ettim, dışarı çıktılar. (Buharî, Müslim)

Yine Âişe validemiz anlatır:
Bayram günü Habeşiler oyun oynarken Resulullah beni çağırdı, ben de başımı onun omzuna koyup, hevesim gidene kadar seyrettim. (Buharî, Müslim, Nesaî)

Oyun oynayanlar, eğlenenler, cariyeler ve Habeşi kölelerdir. Def çalıp oynamak cariyelere verilmiş bir ruhsattır. Sesleri de avret değildir. Hür kadınların sesleriyse avrettir. Ancak düğünlerde, kadınlar arasında def çalabilirler. Cariyeler gibi erkekler arasında çalamazlar. Cariyelerin bu hareketlerini hür kadınlara da uygulamak, dinde reforma girer. Habeşi kölelerin oyunları ise, mızrak, kılıç ve kalkan oyunlarıydı. Bu hadis-i şeriflere dayanarak sahabe çalgı çalardı demek çok yanlış ve iftira olur.

Çalgı ve Allah sevgisi
Sual:
(Çalgı, Allah sevgisini artıyorsa mubahtır, süslü, açık, güzel bayana bakmak da ferahlık veriyorsa, Allah sevgisini artırıyorsa, çiçeğe bakmak gibi mubah olur) deniyor. Haram olan şey, nasıl mubah olabilir?
CEVAP
Çok yanlıştır. Çalgının haram olduğu çeşitli hadis-i şeriflerle bildirilmiştir. Haram olan şey derttir, derde deva, ruha gıda olmaz. Bir hadis-i şerif meali:
(Allahü teâlânın size haram ettiği şeylerde şifa yoktur.) [Hâkim]

Çalgı nefsin hoşuna gider, o hain nefsi besler. Günah hoşa gidince insanı Allah sevgisine mi kavuşturur?

Güzel bir çiçeğe bakmak, onu koklamak ruha tatlı gelir. Ruhun Allahü teâlânın varlığını, büyüklüğünü anlamasına, Onun emirlerine uymasına sebep olmaktadır. Parfümlü açık bayana bakmak ise, nefse hoş gelir. Kulak renkten zevk almaz. Göz de sesten zevk almaz; çünkü anlamazlar. Nefis, Allahü teâlânın düşmanıdır. Zevklerine kavuşmak için her kötülüğü yapmaktan çekinmez. Onun zevklerinin sonu yoktur. Namahreme bakmakla doymaz. Daha başka şeylerin zevkini tatmak ister. Nefsin taşkın zevkleri, insanı, sefalete, hastalıklara, aile facialarına, felaketlere sürüklemektedir. Allahü teâlâ, bu facialara mani olmak için, kadınların, kızların açılmalarını, yabancı erkeklere yaklaşmalarını, içkiyi, kumarı, çalgıyı yasak etmiştir.

(Çalgı, Allah sevgisine götürüyorsa caiz olur) demek, (Zina, içki, kumar Allah sevgisine götürüyorsa caiz olur) demeye benziyor. Dinimizin yasakladığı çalgıyı böyle savunmak, tamamen ilim dışıdır.

Ruhun ve nefsin gıdası
Sual:
(Çalgı haram değildir, çünkü insanın çalgıya da ihtiyacı vardır. İyi bilinmeli ki, musiki ruhun gıdasıdır) deniyor. Ben bekârım, evlenme ihtiyacı hissediyorum. Ara sıra ihtiyacımı gidermek için geneleve gitmem, bu yazara göre caiz mi oluyor?
CEVAP
İhtiyacı gidermek için, haram caiz olursa, bu da caiz olur. Böyle kıyası ancak dinde reformcu cahiller yapar. Dinimiz çalgıyı kesinlikle haram etmiştir. Müzik, kâfir olan nefsimizin gıdasıdır, ruhumuzun zehridir. Aşağıda vesikaları vardır, açıkça, (Kalbde nifak hâsıl eder, ruhun zehridir) deniyor. Kalbin ve ruhun gıdası ibadet etmektir, Allahü teâlâyı ve onun sevdiklerini sevmektir. Nefsin gıdası haramlardır.

İbadetle başka şey mukayese edilmez
Sual: Tam İlmihal’de, “Hoparlörden çıkan imamın sesine âmin denince namaz bozulur. Çünkü imamın değil, benzeri bir sese âmin denmiş oluyor” deniyor. Hoparlörden çıkan ses, sahibinin gerçek sesi olmadığına göre, radyodan, kasetten dinlediğimiz sesler de gerçek müzik olmaz. O zaman radyodan müzik dinlemek caiz olmuyor mu?
İbni Âbidin’de, “Birinin yüzüne bakmayacağım diye yemin eden, aynadaki görüntüsüne bakabilir. Çünkü bu görüntü, kendisi değildir, benzeridir” deniyor. Bu duruma göre porno film seyretmek caiz olmuyor mu?
CEVAP
Her ikisi de caiz olmaz. Birinci örnekte ibadetle müzik dinlemek birbirine karıştırılıfunduszeue.info ayrı, müzik ayrıdır. İbadetle başka şey mukayese edilmez. Namazda yiyip içmek namazı bozar, ama başka zaman yiyip içmenin mahzuru olmaz. Namazda iken başkasının sözü ile hareket edince namaz bozulur, ama başka zaman mahzuru olmaz. Biz namazda iken, biri Fatiha okusa, sonunda biz âmin desek namaz bozulur. Ama imamın Fatiha’sına âmin dense bozmaz. İmamdan gayrısına âmin denmez. Hoparlörden çıkan ses de hakiki bir sestir, ama imamın sesi değildir. Hoparlörden çıkan sese gerçek ses değildir denmez. Gerçek sestir. Ama imamın sesi değildir, benzeri bir sestir. Onun için namaz sahih olmuyor.

Müzik, müziktir, ister bunu Yeliz çalsın, isterse Kaya çalsın, isterse teypten gelsin, fark eden bir şey olmaz. Şarkıcının bizzat kendi sesi olmasa da, benzer bir ses oluyor, yani yine aynı günah oluyor. Burada sesin benzeri ile aynısı fark etmiyor. Ortada bir iş ve bir ses var, benzeri ile aynısı olması neticeyi değiştirmiyor.

Resim bir insanın bizzat kendisi değildir, kendisinin resmidir. Resme bakmakla kendisine bakılmış olmaz. Ama çıplak resmine bakmak haram olur. Şimdi bilgisayarla çıplak kadın resmi de yapılıyor. Bu tamamen hayali bir resimdir buna bakmak haram olmaz denemez.

Bilgisayarla yazılan yazı, asıl yazı değil diye, bu yazılar, şahıslar ve kanun nezdinde ve dinimize göre geçersiz olur mu hiç? İyi ise iyi yazıdır, kötü ise kötü yazıdır.

Bir CD'nin içine yüzlerce cilt kitap sığıyor. Elektronik ortamda kitaplar, hatta kütüphaneler var. Hakiki kitap değil diye bunlar yok sayılır mı? Radyoda, TV’de, telefonda veya bilgisayarda, çeşitli suç işlesek, sonra bunları dikkate almayın, bunlar bizim hakiki görüntümüz, hakiki sesimiz ve hakiki yazımız değil, benzerleridir desek, suç işlememiş mi oluruz? Yazdığımız ve söylediğimiz şeyler dinen yasak ise, günahtan kurtulur muyuz?

Telefon sapıkları, musallat oldukları insanlara neler çektiriyor. İlanı aşk yapan, sövüp sayan veya müstehcen konuşanları var, her türlüsü var. Şimdi bunların hakiki sesi değil diye yaptıklarını hoş görebilir miyiz? Bu sapık, benim hakiki sesim değil, beni suçlu sayamazsınız diyebilir mi?

Bunun için ibadetle ibadet olmayan işi karıştırmamak gerekir. Robotla çok iş yapılabilir ama, robota namaz kıldırsak kendimiz kılmış olmayız veya namazımızı filme alsak, namaz vakitlerinde onu oynatsak namaz kılmış olmayız. Bazı kimseler, “Hoparlör günlük işlerde kullanılıyor da niye ibadette kullanılmasın” diyorlar. Robotlara bir çok işler yaptırılıyor. Robota imamlık da yaptırılabilir, Kur’an da okutulabilir, namaz da kıldırılabilir. Belki hacca da robot gönderilir. Peki ama, bunların dinimizle ne alakası olur? Bu aletler ibadet olmayan işlerde kullanılır. İbadete bid’at sokulmaz.

Çalgı aleti olan odada namaz kılmak
Sual:
Cep telefonuyla veya TV ile müzik de dinleniyorsa, yine çalgı çalan alet hükmüne girer mi? Yani bunların bulunduğu odada kılınan namaz mekruh olur mu?
CEVAP
S. Ebediyye’de, (Çalgı da dinlenen ve bakması haram olan resimlerine de bakılan şeyler, çalgı aleti gibidir) deniyor. Böyle, çalgı dinlenen ve haram görüntüler izlenen bir TV kapalı da olsa, yine o odada namaz kılmak mekruh olur. İçki, kumar, çalgı aleti bulunan mahalde namaz kılmanın mekruh olduğu, buraya rahmet meleklerinin girmeyeceği ve burada yapılan duanın kabul olmayacağı Tergib-üs-salât ve Nisab-ül-ahbâr’da bildirildiği S. Ebediyye’de yazılıdır.

Yine bunun gibi, içki içilmese de, içki bulunan odada namaz kılmak da mekruhtur. Bilgisayarda günah işleniyorsa, açık kadınlara da bakılıyorsa veya müzik çalınıyorsa, o odada namaz kılmak mekruh olur. Müzik çalınmıyorsa, açık resimlere bakılmıyorsa mekruh olmaz.

Cep telefonunda çalgı da çalınıyorsa, internete girilip haram görüntülere bakılarak günah işleniyorsa, o da çalgı aleti gibidir.

Haber dinlenen TV’de, verilen haberin içinde müzik ve açık kadın varsa, kadına özel olarak bakmıyorsak, müziğini de özel olarak dinlemiyorsak, kasten dinlemek gibi olmaz. 

Namaz kıldığımız yere, başkaları çalgı dinledikleri telefonla gelirse, bizim elimizde olan bir durum olmadığı için, biz sorumlu olmayız.

Cariyelerin şarkı söylemesi
Sual:
Buharî ve Müslim’de bildiriliyor ki: Hazret-i Âişe anlatır:
"Bayram günü iki cariye, kahramanlık şiirlerini def çalarak terennüm ediyordu. Resulullah yatağına yatıp yüzünü öbür tarafa çevirdi, sonra babam [Hazret-i Ebu Bekir] içeri girdi. (Bu ne hâl, Resulullah'ın huzurunda şeytanın düdüğü ve sesi ne arıyor?) diye beni azarlayınca, Resulullah (Bırak onları, her milletin bir bayramı vardır, bu da bizim bayramımızdır) buyurdu. Babam başka şeyle meşgul olunca cariyelere işaret ettim, dışarı çıktılar.”
Bu olay, kadınların erkeklerle beraber oturmasının, çalgı çalmasının, şarkı söylemesinin ve seslerini erkeklere duyurmasının helal olduğunu gösteriyor mu?
CEVAP
Kesinlikle göstermez. Yukarıdaki ifadeleri İslam âlimleri nasıl açıklıyor, ona bakalım:

1- Şiir okuyan veya şarkı söyleyenler, hür kadın değil cariyedir. Cariyelerin saçlarını, kollarını açmaları seslerini erkeklere duyurmaları günah değildir. Hatta efendisiyle nikaha lüzum görmeden ilişkiye girmeleri de caizdir. Çünkü cariyenin dindeki statüsü farklıdır. Cariyeyi örnek gösterip, hür kadınlara da bunların mubah olacağını söylemek Müslüman’ım diyen kimseye yakışmaz.

2- Hazret-i Ebu Bekrin, def için şeytanın düdüğü demesi, çalgının mubah olmadığını gösterir. Bu ve benzeri hadis-i şeriften İslam âlimleri şu hükmü çıkarmışlardır:

Bayramda, savaşta, hac yolunda, sahurda, düğünlerde ve askerlikte davul çalmak, kahramanlık türküleri söylemek, okullarda, millî ve siyasi toplantılarda bando, mızıka, mehter marşı çalmak caizdir. Kadınların düğünlerde ve bayramlarda kendi aralarında def çalması caizdir. Bunun dışındakiler haramdır. (Hadika)

Kahramanlık şarkılarının, mehter marşlarının, düğünlerde davul ve def çalmanın caiz olması, diğer şarkı ve türkülerin de caiz olmasını gerektirmez.

3- Def ile şarkı türkü söylenir, ilahi söylenmez. Çünkü ilahi ibadettir. İbadete çalgı karıştırılmaz. Tasavvuf müziğinin dinde yeri yoktur. Bir evde, küçük zenci kızları [cariyeler] def çalıp şarkı söylüyorlardı. Resulullah efendimiz gelince, şarkıyı bırakıp, Resulullah'ı övmeye başladılar. Resulullah efendimiz “sallallahü aleyhi ve sellem”, (Onu bırakın, oyun arasında beni övmeyin!Beni övmek [mevlid, ilahi] ibadettir. Eğlence, oyun arasında ibadet caiz değildir) buyurdu. (K. Saadet)

İbadete müzik karıştırmak
Sual:
İbni Mace’nin bildirdiğine göre, Resulullah, Rübeyyi binti Muavviz’in düğününde, def çalarak Bedir savaşıyla ilgili kahramanlık türküleri söyleyen iki küçük kızı dinlemiştir. Bu esnada şarkı söyleyenlerden biri; “Aranızda, yarın ne olacağını bilen bir Peygambervar” demesi üzerine, Resulullah Efendimiz, (Bırak o sözü, önceki söylediklerine devam et, gaybı ancak Allah bilir) buyurmuştur. Bu da her çeşit çalgının helal olduğunu göstermiyor mu?
CEVAP
Asla göstermez. Kahramanlık türkülerini söyleyenler cariyelerdir. Cariyelerin hükmü ise yukarıda bildirildi. İslam âlimleri buradan iki hüküm çıkarmışlardır:

1- Bayramda, savaşta, hac yolunda, sahurda, düğünlerde ve askerlikte davul çalmak, kahramanlık türküleri söylemek, okullarda, millî ve siyasi toplantılarda bando, mızıka, mehter marşı çalmak caizdir. Kadınların düğünlerde ve bayramlarda def çalması caizdir. (Hadika)

2-
Beni övmeyi bırak, önceki sözlerine devam et buyurması haram işleyerek ibadet yapılamayacağını göstermektedir. İslam âlimleri İlahileri çalgı aletleriyle söylemenin küfür olduğunu bu hadis-i şeriften çıkarmışlardır.

Sevgi gösterisi
Sual:
Beyheki bildiriyor ki: Resulullah, hicret esnasında Medîne’ye teşrif buyurduğu zaman, kadınlar dam başlarında defli ve sesli olarak, “Taleal-bedru aleynâ….” diyerek sevinçlerini göstermişlerdir. Bu da, her çeşit çalgının helal olduğunu göstermiyor mu?
CEVAP
Kesinlikle göstermez. Bu olay, henüz İslamiyet’in başında olmuştur. O zaman henüz hicab âyet-i kerimesi inmemişti. Yani kadın erkek beraber oturulması yasak edilmeden önce idi. Kadın sesinin haram edilmediği vakitte idi. Eshab-ı kiram, içki yasak edilmeden önce içki içip namaz kılarlardı. Bunu örnek gösterip de içki içmenin caiz olduğunu söylemek nasıl yanlış ise, hicab âyetinden önceki olayları gösterip, kadınların şarkı söylemesine cevaz vermek de o kadar yanlış olur.

Düğünlerde def çalmak
Sual:
Peygamber efendimizin, ney sesini işitince, yanındaki Nafi’ye kulaklarını kapatmasını emretmemesi, her çeşit çalgının helal olduğunu göstermiyor mu?
CEVAP
Tabiinin büyüklerinden Nafi anlatır: Abdullah ibni Ömer ile beraber gidiyorduk. Ney sesi işittik. Abdullah, kulaklarını parmakları ile kapadı. Oradan hızla uzaklaştık. Ney sesi daha işitiliyor mu, dedi. Hayır, işitilmiyor dedim. Parmaklarını kulaklarından ayırdı. Resulullah da böyle yapmıştı dedi. Nafi, sonra dedi ki, ben o zaman çocuk idim. Bundan anlaşılıyor ki, Nâfi’ye kulaklarını kapamasını emretmemesi, çocuk olduğu için idi. Çünkü çocuk isteyerek dinlese de ona günah olmaz. Yoksa, Abdullah takvası sebebi ile kulaklarını kapattı demek doğru değildir. Nafi, böyle yanlış anlaşılmaması için, çocuk olduğunu bildirdi. (Eşiat-ül-lemeat)

Müziği helal göstermek için, hadis-i şerifleri ve olayları değiştirenler için, yukarıda delil gösterdikleri olayda Peygamber efendimizin mübarek kulaklarını kapatması kendi aleyhlerine delildir. Madem Peygamber efendimiz güya çalgıya müsaade ve teşvik etti, niye mübarek kulaklarını kapatıyor? Kapatmasına lüzum yoktu ki. Buradan İslam âlimlerinin çıkardığı hüküm, müziği istemeyerek duymanın haram olmadığıdır. Özel dinlemek ayrı, gayri ihtiyari duymak ayrıdır. Abdullah bin Ömer hazretlerinin de yaptığı gibi yapmak dinin emridir.

Cennette müzik var mı?
Sual:
Cennette bile çalgı ve müzik vardır. Bu nasıl inkâr edilebilir ki?
CEVAP
Cennette her şeyde olduğu gibi akla ve hayale gelmeyen en güzel şeyler vardır. Orada bizim bilmediğimiz şahane nağmeler vardır. Bilinmeyen şeyler bilinenlerle mukayese edilemez. Ebu Hüreyre radıyallahü anh anlatır:

Bir kimse gelip, (Ya Resulallah nağmeli ses çok hoşuma gidiyor. Cennette güzel ses var mıdır?) diye sordu. Peygamber efendimiz buyurdu ki:

(Yemin ederim ki, dünyada ibadet eden, Allahü teâlâyı zikredip, çalgı ve oyun aletlerinin sesine kulak vermeyenler, Cennette, bir benzeri duyulmayan, Allahü teâlâyı tesbih ve takdis eden güzel seslerle, sürur ve neşeye gark edilirler.) [Gunye-tüt-Tâlibîn]

Başka bir hadis-i şerif meali de şöyledir:
(Kıyamette, Allahü teâlâ, meleklerine buyurur ki: Kulaklarını ve gözlerini mizmarlardan [çalgılardan] ve haramlardan koruyanları getirin. Melekler onları, misk ve amber tepeleri üzerinde toplarlar. Allahü teâlâ buyurur: Onlara tesbihimi ve temcidimi duyurun. O kimseler öyle güzel sesler duyarlar ki, benzerlerini hiç kimse duymamıştır.) [Deylemî]

Yine bir hadis-i şerifte de şöyle buyuruluyor:
(Allah beni hidayet ve âlemlere rahmet olarak gönderdi. Beni; çalgıları, eğlenceleri, cahiliyet işlerini ve putları yok etmek için gönderdi. Rabbim, izzeti üzerine yemin etti ki, bir kul dünyada şarap içerse, ona kıyamette muhakkak Cennet şarabını haram kılacak, bir kul da hamrı [içkiyi] terk ederse Allah da ona muhakkak, Cennet şarabından içirecektir.) [Ebu Nuaym]

Ahiret şarabı dünya şarabına benzemez. Ahirette şarap var diye dünya şarabına helal denir mi? Ahirette güzel sesler var diye dünyadaki çalgılara helal demek de bundan daha kötüdür. Üstelik Cennette bu güzel nağmeleri dinleyecek olanların, dünyada çalgı seslerini dinlemeyenler yani bu haramdan kaçınanlar olduğu da açıkça bildiriliyor.

Şu da önemli bir husustur ki, harama helal diyen kâfir olur.

Biracının şahidi
Sual:
Yusuf el-Kardavî, (kadının müzik yapması ve bu müziğin başkalarınca dinlenmesi haram değil; caizdir) diyor. Buna ne diyeceksiniz?
CEVAP
Kardavî, kendisinin mezhepsiz olduğunu açıkça itiraf eden bir sapıktır. Böyle deliller için, atalarımızın (Biracının şahidi şarapçı olur) sözü gayet uygundur. Fıkhi bir hüküm:

Çalgı ve kadın sesi, sima değil gınadır, haramdır. (Dürr-ül-mearif)

Nağmesiz şarkı olmaz
Sual:
Müzik yapan kadın müziğinde “düzgün, doğru, ciddî, ağırbaşlı, vakûr, edâsız, itaatsiz, cilvesiz, cazibesiz, art niyetsiz sözler” söylerse ve düzgün hâller ve davranışlar gösterirse, o müzik caiz olup, radyoda TV’de söylenemez mi?
CEVAP
Erkek de söylese kadın da söylese hattâ Robot bile söylese müzik yine haramdır. Kadının söylediği hangi şarkıda eda, cazibe, cilve olmaz ki?

Bırakın şarkı türküyü kadınlar zaruret olmadıkça namahrem erkeklerle konuşamaz. Ramuz-ül-ehadis kitabının sayfasındaki ilk hadis-i şerif şöyledir:
(Ey kadınlar, ancak mahreminiz olan erkeklerle konuşun, mahreminiz olmayanlarla konuşmayın!) [İbni Said]

Fıkhi bir hüküm:
Çalgı ve kadın sesi, sima değil gınadır, haramdır. (Dürr-ül-mearif)

İmam-ı Gazalî hazretleri ve musiki

Sual: Bazı kimseler, hiçbir İslam âlimi müziğe cevaz vermedi ama, İmam-ı Gazalî hazretlerinin müziğe helal dediğini söyleyerek çalgı dinliyorlar. Böyle bir şey var mı?
CEVAP
Hayır, hiçbir İslam âlimi çalgıya, müziğe mubah dememiştir. Hepsi de haram demiştir. Bazı mütercimler, sima veya sema kelimesini müzik anlamı vererek tercüme ettiklerinden dolayı bu büyük hataya sebep olmuşlardır. Dört mezhepte de çalgı haramdır.

Aletsiz, çalgısız nağmeli sese sima [teganni] denir. Çalgı aleti ile birlikte olan insan sesine gına [müzik] denir. Gına haramdır. (Dürr-ül mearif)

Çalgı ve kadın sesi, sima değil gınadır, haramdır. (Dürr-ül-mearif)

Abdullah-i Dehlevi hazretleri buyurdu ki:
Sima [güzel ses], evliyanın kalbindeki sıkıntıyı rahatlığa çevirir. Gâfillerin sima dinlemesi, fıska yol açar. Hiçbir çalgı caiz değildir. (m. 85)

İmam-ı Gazalî hazretleri buyuruyor ki:

Gıybet veya devamlı ipek giymek, yahut devamlı çalgı dinlemek gibi günahlara devam etmek kalbin kararmasına yol açar. (K. Saadet s)

İçki içmek ve çalgı dinlemek gibi, kul hakkı ile ilgili olmayan günahların hepsine tevbe etmek gerekir. (İhya 4/65)

Herkes dünyadaki işine göre haşr olunur. İçki içenler, sarhoş olarak, çalgıcı, çalgı çalarak haşr olunur. (Dürre-tül Fâhire fî-keşf-i ulûm-il-âhıre – Kıyamet ve Ahiret, s)

Çalgı dinleyenin veya ipek giyenin şahitliği kabul edilmez. (İhya 4/41)

Davet edildiği yerde günah bir şey varsa, mesela duvarda canlı resimleri varsa yahut çalgı çalınıyorsa, kadın erkek karışık ise böyle bir davete gidilmez. (K. Saadet s)

Ud ve saz çalmak haramdır. (K. Saadet s)

Çalgı aletlerinin imalinden kaçınmak, zulümden kaçınmak olur. (İhya 2/)

Gizli haram işlenen eve girmek yasaktır. Ancak dışarıdan duyulacak şekilde içeride çalgı çalınıyorsa, bunu duyanların içeri girip çalgıları kırması caizdir. (İhya 2/)

Fitne çıkmayacaksa kötü işler yapanlar tehdit edilebilir. Mesela, kötü biri, namuslu kadına tecavüze yelteniyorsa veya orada çalgı çalıyorsa, arada ırmak veya duvar gibi bir mani varsa, o kişiye, (Bu işten vazgeç, yoksa seni öldürürüm) diye tehdit edebilir. Öldürülmez ama tehdit edilir. (İhya 2/)

Kalbi Allahü teâlânın yasak ettiği şeylerden birine bağlılığı olanın sima, tegannili sesleridinlemesi, haram olup, onun için öldürücü zehirdir. (K. Saadet s. ) [Bu sözü delil gösteren cahiller, (Çalgı kötü kimselere haram, bizim gibi kalbi temizlere haram değil) diyorlar. Halbuki burada çalgı denmiyor, nağmeli ses deniyor. Çalgı herkese haramdır. Tasavvuf büyüklerinden Mahmud-i İncirfagnevî hazretleri buyuruyor ki:

(Yüksek sesle zikir yapabilmek için, kalbinde yalan ve gıybet bulunmamak, boğazından haram ve şüpheli şey geçmemiş olmak, gönlü riya ve gösterişten temiz olmak lazımdır.) İşte, teganni, sima yalnız böyle kimselere faydalı olur. Fıkıh âlimleri de, teganninin, böyle olmayanlar için ve çalgının herkes için, haram olduğunu bildirmişlerdir.]

İnsana zevk veren ahenkli nağmeler, gönüllerde saklı olan güzellik ve çirkinlikleri açığa çıkarır. Her kaptan içindeki sızar, sima eden kişinin içinde ne varsa dışına o sızar. Sima kalbe ulaşınca, kalbde galip olan ne ise, onu harekete geçirir. (İhya 2/)

Kalbinde haller hasıl olmayan, hasıl olsa da nefsi şehvetten kesilmemiş tasavvuf yolcularına güzel ses, nağme faydadan çok zarar verir. Ali Hallaç; Şeyh Ebu’l Kasım-ı Gürgani’nin müridlerinden idi. Sima için izin istedi. (Hiç bir şey yeme, sonra lezzetli yemekler yersin. O aç halinle simaı yemekten çok istiyorsan, sima yapman caizdir) buyurdu. Kalb hallerine kavuşmayan, hak yolu, halleri ile anlayamayan yahut bazı hallere kavuşup henüz şehvetten kesilmemiş olan müridlere üstadları simaı yasaklamalıdır. (K. Saadet s)

Simaı eğlence ve oyun şeklinde âdet etmek haramdır. Nitekim bazı küçük günahlar vardır ki, devam edilirse büyük günah olur. Bazı şeyler ara sıra ve az olursa mubah olur. Çok olunca haram olur. (K. Saadet s)

Ses dinlerken, ud, keman, ney, saz, kaval gibi hiç bir çalgı çalmamalıdır. Her çalgıyı çalmak ve dinlemek haramdır. Hoş olduğu, hoşa gittiği için haram değildir. Bir kimse hoşa gitmeyecek şekilde rastgele çalsa da,ustalıkla çalmasa da yine haramdır. (K. Saadet s)

Kalbde helal olan şeyin sevgisi [mesela Allah sevgisi] varsa, sima [ilahi, kaside gibi nağmeli sesler] onu artırıyorsa o kimsenin teganni dinlemesi helal olur. Kalbinde, dinimizin yasak ettiği bir şey olanın teganni dinlemesi günah olur. (K. Saadet s)

Bayramlarda ve arada bir olursa [Hazret-i Âişe validemizin seyrettiği zenci cariyelerinki] oyunlar, teganniler ve bunları seyretmek haram değildir. (K. Saadet s) [Cariyelerin saçını başını açmaları günah olmadığı gibi nağmeli sesleri de haram değildir.]

Düğünlerde def çalmak ve teganni etmek mubahtır. (K. Saadet s)

Teganni, raks, def çalmak, kılıç ve kalkan oyunları ve neşeli günlerde zencilerin oyunlarını seyretmek mubahtır. (İhya 2/)

Bayram günü zenci cariyelerin oyunlarını Resul-i ekrem efendimiz kapı üzerinden Hazret-i Âişe’ye seyrettirmiş ve ikisi beraber bakmışlardır. (İhya 2/)

Kusurları, azapları bildiren [çalgısız] kasideleri, ilahileri dinleyerek üzülmek, ağlamak sevaptır. AncakAllahü teâlânın kaza ve kaderini beğenmeyip, ona üzülüp, üzüntüsünün artması haramdır. (K. Saadet s)

Hacca gidenin, Kâbe, hac, Mekke, Medine şiirleri, ilahileri, kasideleri dinlemesi ve bunları güzel sesle okuyup para kazanması helaldir. (K. Saadet s)

Hacıları uğurlarken Kâbe, zemzem ve diğer mübarek makamları öven ve Arab çölünü anlatan şiirlerde nefesli ve telli çalgılar yoksa, bunların hepsi caizdir. (İhya 2/)

Düşmanlarla savaşmayı ve Allah sevgisi uğruna canını feda etmeyi kuvvetlendiren kahramanlık şarkılarını [mehter marşlarını] dinlemek mubah olur. (K. Saadet s)

Düğün, ziyafet ve sefer dönüşü gibi sevinmek gereken yerlerde, bayram günlerinde nağmeli seslerle, teganni ile neşelenmek caizdir. (K. Saadet s)

Düğün ve benzeri yerlerde davul, def çalmak haram değildir. Hacılar ve askerlerin davul, bando çalması caizdir. Ahlakı bozuk gençlerin davul çalması da haramdır. (K. Saadet s)

Çalgı âletleri üçe ayrılır:
1- Haram olanlar. Tambur, düdük, zurna gibi şarkıcılara eşlik eden aletlerdir.

2- Mekruh olanlar. Bunlar tek başına çalınmadığı halde şarkıcıyı coşturan kaval gibi aletlerdir.

3- Mubah olanlar. Bunlar da eğlence aleti değil de boru ve harp davulu gibi haberleşme aletleri ile nikah için çalınan def gibi toplantıya çağırma ve herhangi bir hususu ilan etmek için kullanılan aletlerdir. (Mükaşefetü´l Kulub - Kalblerin Keşfi)

Ud, sanc [zil], telli çalgılar, berbed ve benzeri Irak çalgılarının hepsi yasaktır. İçki içenlerin âdeti olmayan davul ve benzerleri [düğünlerde] yasak değildir. (İhya 2/)

İçki âlemlerinde kullanılan trampet, nefesli ve telli çalgılar haramdır. Bu çalgılar yasak, diğerleri ise mubahtır. Mubah olanlar def, davul, şahin, kadib gibileridir. (İhya 2/)

Vezinli güzel ses haram değildir. Şayet kötü sözlerden meydana gelmişse, ister nağmeli okunsun, ister nağmesiz okunsun haramdır. (İhya 2/)

Kur'an-ı kerimi teganni ile okumak haramdır. (K. Saadet s) [Tecvide uygun olarak teganni edilirse mahzuru olmaz.]

Mescitlerde Kur’anı teganni ile okuyanları nehy etmek farzdır. (İhya 2/)

Resulullah efendimiz, Rebi' binti Muavvizin evine geldi. Cariyeler def çalıyor, şarkı söylüyorlardı. Onu görünce kesip, kasidelerle Resulullahı övmeye başladılar. [Buharî’nin rivayet ettiği] (Susun, önceki söylediğinize devam edin) buyurdu. Çünkü onu övmek ibadettir. Oyun eğlence arasında ibadet olmaz. (K. Saadet s)

İmam-ı Gazalî hazretlerine ait bu yazıların özeti şudur:
1-
İçki içenlerin dinlediği nefesli çalgıları ve bütün telli çalgıları çalmak ve dinlemek haramdır.

2- Şarkıcının kazancı haramdır. Şahitliği kabul edilmez, hediyesi alınmaz.

3- Belli zamanlarda [düğünlerde, bayramlarda] ve belli şartlarla [ibadete karıştırmamak, haram şeyler söylememek şartıyla] def, davul gibi çalgılar çalmak caizdir. Bunlara da diğer nefesli ve telli çalgıları karıştırmak caiz değildir.

4- Hacca gidecek olanın Kâbe, hac, Mekke, Medine şarkılarını dinlemesi, askerlerin cesaretlerini artırıcı savaş, kahramanlık şarkılarını, [mehter marşlarını] dinlemesi caizdir. Bayramlarda, düğünlerde, hac yolunda çalınması mubah olan çalgıları bile, her zaman dinlemeyi ve çalmayı âdet haline getirmek caiz değildir.

5- Müslümanların bayramlarda sevinmeleri, sevinçlerini göstermeleri caizdir. Bayramlarda def ile söylenen şarkıyı dinlemek ve içinde kılıç-kalkan oyunu gibi oyunları seyretmek mubahtır. Bunları âdet haline getirmek, her zaman yapmak caiz değildir.

6- Kur’an-ı kerim okumak veya Resulullah'ı övmek [Mevlid] gibi ibadetlere def dahil hiç bir çalgıyı karıştırmak caiz değildir, yasaktır.

7- Tasavvuf ehli zatların sema [ilahi, kaside gibi nağmeli insan sesi ve şiir] dinlemesi caizdir. Sema sırasında bunlara çalgı karıştırmak haramdır. Sema, henüz kalbi tam temizlenmemiş, kalb hallerine kavuşmamış müritlere yasaktır.

Yukarıda; Peygamber efendimizin ve onun vârisleri olan bütün İslam âlimlerinin çalgıya haram dedikleri kesin delillerle ispat edildi. Çalgının haram olması konusunda acaba âyet-i kerime yok mu diyenler çıkabilir.

Kur’an-ı kerimin birçok yerinde (Resulüme uyun) buyuruluyor. Eğer Kur’anı herkes anlasaydı, (Resule uymaya lüzum yok, herkes Kur’andan anladığına uysun) denirdi. Aksine Kur’anın açıklanması istenerek buyuruluyor ki:
(İhtilafa düşülen şeyleri açıklayasın diye bu kitabı sana indirdik.) [Nahl 64]

Kur’an-ı kerimde, sadece (Allah’a uyun) funduszeue.infoüne de uyulması emrediliyor: (Resule itaat eden, Allah’a itaat etmiş olur.) [Nisa 80] (Demek ki Resulullah'a uymak Allah’a uymaktan ayrı değildir.)

Yine Kur’an-ı kerimde buyuruluyor ki:
(Allah ve Resulüne itaat eden, en büyük kurtuluşa ermiştir.) [Ahzab 71]

(Resulüm de ki, "Bana uyun ki, Allah da sizi sevsin!") [A. İmran 31]

(Ona uyun ki, doğru yolu bulasınız!) [Araf ]

(Resulümün verdiğini alın, yasak ettiğinden sakının!) [Haşr 7]

(Allah ve Resulüne itaat eden Cennete, isyan eden Cehenneme gider.) [Nisa 13,14]

(İndirdiğimi insanlara beyan edesin, açıklayasın.) [Nahl 44]

(O Peygamber, güzel şeyleri helal, çirkin şeyleri haram kılar.) [Araf ]

(O, [Resulüm] vahiyden başkasını söylemez.) [Necm 3,4]

Demek ki Peygamber efendimiz kendiliğinden haram etmiyor, vahye dayanıyor yani Allah’ın bildirmesine dayanıyor. Bir de bazı âyetler var, onları herkes anlayamıyor. (İndirdiğim Kur'anı insanlara açıkla) buyuruyor. Bazı âyetlerde müzik haram edilmiştir. Bunu Resulullah açıklayabiliyor. Biz bakınca anlayamıyoruz. Mesela müziği haram eden iki âyet:

Lokman suresinin 6.âyetindeki lehv-el hadis ifadesi müzik olarak bildirilmiştir. Lehv-el hadis, Türkçe olarak boş söz, boş eğlence gibi manalara gelir. Ama bu boş eğlencenin, yani ahirete fayda vermeyen bu eğlencenin müzik olduğu bildirilmiştir.

İbni Mesud hazretleri yemin ederek lehv-el hadis’ten kasıt, çalgı aleti ve musiki olduğunu söylemiştir. (Tefsir-i ibni kesir, Tefsir-i medarik) [İbni Mesud gibi büyük bir zata inanmayan cahillere ne denir ki?]

(Mevahib-i aliyye) ismindeki tefsirde, lehv-el hadis âyeti şöyle tefsir ediliyor:

Yalan hikâyeler yazarak veya şarkıcı kadınlar tutup herkese ses nağmeleri dinleterek, Kur’an dinlemelerine engel olmaya çalışanlara Cehennem ateşini müjdele! (Mevâkib tefsiri)

Bir hadis-i şerifte debuyuruluyor ki:
(Üçü hariç, her lehv bâtıldır.) [Deylemî]

Demek ki lehv, bir oyun, bir eğlence, bir çalgı olduğu için böyle buyuruluyor.

Müfessirler, İsra suresinin âyetinde şeytana, (Vestefziz bi savtike [Sesinle oynat]) demenin çalgı ile oynat demek olduğunu, bu âyetin, her çeşit çalgıyı haram ettiğini bildirmişlerdir. (Şeyhzade)

Müfessirler Enam suresinin âyetini, (Dinlerini [şarkı ile, musiki ile] oyun ve eğlence haline sokanlardan uzak dur) şeklinde tefsir etmişlerdir.

(Şimdi siz bu söze [Kur’ana] mı şaşırıyorsunuz? Gülüyorsunuz da ağlamıyorsunuz ve siz gafletle oynuyorsunuz.) [Necm ]

Medarik tefsirinde entüm samidün ifadesi, (Kur'an okunduğunu işittikleri zaman onu dinletmemek için teganniye [şarkı türkü söyleyerek şamataya] başlarlar, oynarlardı) diye açıklanıyor.

İbni Abbas ve Mücahid hazretleri de bu ifadenin şarkı olduğunu söylemiştir. (İgaset-ül-Lehfan)

Böyle âyetler olmasa bile Resulullah'ın bildirdiğini kabul etmemek Allah’ı kabul etmemek olur. Böyle yapanların da kâfir olduğu yine Kur’an-ı kerimde bildiriliyor.

İmam-ı Rabbanî hazretleri buyurdu ki:
Cenab-ı Hak, Kur’an-ı kerimde, Muhammed aleyhisselama itaat etmenin, kendisine itaat etmek olduğunu bildiriyor. O halde, Onun Resulüne itaat edilmedikçe, Ona itaat edilmiş olmaz. Bunun pek kesin ve kuvvetli olduğunu bildirmek için, (Elbette, muhakkak böyledir) buyurup, doğru düşünmeyenlerin, bu iki itaati birbirinden ayrı görmelerine meydan bırakmadı. Yine Allahü teâlâ, (Kâfirler, Allahü teâlânın emirleri ile Peygamberlerinin emirlerini birbirinden ayırmak, bir kısmına inanırız, bir kısmına inanmayız diyerek, iman ile küfür arasında bir yol açmak istiyorlar. Bu kâfirlerin hepsine çok acı azap hazırladık) buyurmaktadır. (1/)

Sarhoş etmezse helalmiş!
Sual:
(Sarhoş etmezse bira, şarap ve benzeri alkollü içkiler haram değildir. Şehveti tetiklemezse müzik ve çalgı helâldir) denilerekçalgı ve içki helal sayılıyor. İçkinin azı da, çalgının her çeşidi de haram değil midir?
CEVAP
Elbette haramdır. Domuz etinin haram olması için illa zarar vermesi gerekmez. Bir damla kan, bir damla idrar zarar vermese de haramdır. Bir kaşık şarap sarhoş etmez, ama haramdır. Hiçbir fıkıh kitabında, şarabın haram olmasında, sarhoş etme şartı aranmaz. Şarabın, sarhoş etmeyen miktarı da, damlası da haramdır. (Redd-ül muhtar, Fetava-i Hindiyye, Dürer ve Gurer)

Bir hadis-i şerifte, (Çoğu sarhoş eden içkinin azı da haramdır) buyuruldu. (Nesaî) [Yani içinde alkol olan bütün içkiler haramdır.]

İçki gibi, çalgıyı helâl saymak da çok tehlikelidir. Sanki şu hadis-i şerif, bu mezhepsizler için söylenmiştir:
(Bir zaman gelecek, bazıları, içkiyi ve çalgıyıhelâl sayacaktır.) [Buhârî]

Müziğin, çalgının haram olmasında şehvet şartı aranmaz. Hiçbir muteber din kitabında böyle yamuk bir ifade yoktur. Üstelik çalgı aleti bulunan yerde namaz kılmanın tahrimen mekruh olduğu; kendi çalmasa bile, evinde çalgı aleti bulundurmanın da günah olduğu muteber kitaplarda yazılıdır. Yine din kitaplarında, çalgı ve müzik bulunan davetlere gitmenin bile caiz olmadığı bildirilmektedir.

Her çalgının sesini dinlemek haramdır. Çünkü Resulullah, (Çalgı dinlemek haramdır, orada oturmak fısktır, ondan zevk almaksa küfürdür, yani küfran-ı nimettir) buyuruyor. (Redd-ül muhtar)

Ahkâm-üs-Siyaset ve Münteka kitaplarında bildiriliyor ki:
Birinin evinden çalgı sesi işitilince, o eve izinsiz girilmesi caiz olur. Çünkü o çalgı sesini duyurmakla evinin hürmetini yıkmıştır. Hazreti Ömer, bir kadının evine girip onu kamçıyla döverken başının örtüsü düşmüş, kendisine (Onun hürmetini yıktın) denildiğinde (Haramla meşgul olduğu için, onun hürmeti kalmamıştı) buyurmuştur.

İnsanlar için [çalgısız] şarkı söyleyip dinleten kimsenin de, şahitliği makbul olmaz. Bir kimse, evinde oyun ve çalgı aletlerinden bir şey bulunduran, onu kullanmasa bile, bu şahıs günahkâr olur. Fetâvâ-yi Kâdîhân'da da böyledir. (Fetâvâ-i Hindiyye)

Fetâvâ-i Bezzaziyye sahibi, Kurtubî’den, çalgı çalmanın haram olduğu hususunda İslam âlimlerinin icma'ı vardır buyuruyor. (İbni Abidin, Makamat-ı Mazheriyye)

İcma demek bütün âlimlerin söz birliği demektir. Çalgı ve müziğin, şehvete hiç sebep olmasa da, haram olduğu bütün muteber din kitaplarında yazılıdır. Birkaçını bildirelim:
Fetâvâ-i Bezzaziyye, Mecmu-ul fetâvâ, Dürr-ül-muhtar, Redd-ül-muhtar, Fetâvâ-i Hayriyye, Kurtubî tefsiri,Fetâvâ-yı Hindiyye, Dürr-ül-mearif, Tahtavî şerhi,Kudûrî,Dürr-ül-münteka,Ukud-üd-dürriyye, Dürr-ül mearif,Kimya-yı Saadet, İhya, Mevahib-i ledünniyye,Makamat-ı Mazheriyye, Tergib-üs-salât,Berîka,Tıbb-ün-nebevi,Hadika, Muhtasar-ı Tezkire-i Kurtubi, Riyad-ün-Nasıhin, Risale-i Birgivi, Ahlak-ı alaiyye,S. Ebediyye, Şir’atül İslam…

Bazı mezhepsiz fâsıklar da, (Çalgı beni Allah'a yaklaştırıyor) diyor. Haramla Allah'a yaklaşılır mı hiç? Şeytana yaklaştıklarının farkında değiller galiba. Hiçbir âlimin mubah saymadığı ve bütün âlimlerin haram dediği bir hususa helâl demek küfürdür.

Haram iyi niyetle haramlıktan çıkmaz
Sual: Hocanın biri, ("Ameller niyetlere göredir" hadisine göre, müzik, iyi niyetle dinlenirse haram olmaz) dedi. Doğru mudur?
CEVAP
Asla doğru değildir. Bu sözü söyleyenin bir hoca olmaması gerekir. Veya bir yanlış anlama var. Cahilce bir söz olup, dinen çok yanlıştır. Çünkü müzik, haram ise, haram iyi niyetle de işlense helal olmaz. Mesela kuvvetlenmek için içki içilmez. İçki içen, namaz kılmaya kuvvet bulmak niyeti ile içiyorum dese bir kıymeti var mıdır? Bir fahişe de, niyetim sadece erkeklerin ihtiyacını gidermektir dese, iyi niyetle onlara yardım ediyorum dese, zina haram olmaz mı? Bildirilen hadis-i şerif mubahlar içindir.

Harama mübah demek
Sual
: Bir hoca, “Müzik, çalgı ne kadar müstehcen olursa olsun Allah sevgisini artıyorsa mubahtır, süslü, açık, güzel bayana bakmak da ferahlık veriyorsa, Allah sevgisini artırıyorsa, çiçeğe bakmak gibi mubah olur” dedi. Haram olan şey mubah olabilir mi?
CEVAP
Çok yanlış bir kıyastır. Güzel bir çiçeğe bakmak, onu koklamak ruha tatlı gelir. Ruhun Allahü teâlânın varlığını, büyüklüğünü anlamasına, Onun emirlerine uymasına sebep olmaktadır. Kokulu ve açık bayana bakmak ise, nefse hoş gelir. Kulak, renkten zevk almaz. Göz de sesten zevk almaz. Çünkü anlamazlar. Nefis, Allahü teâlânın düşmanıdır. Zevklerine kavuşmak için her kötülüğü yapmaktan çekinmez. Onun zevklerinin sonu yoktur. Karıya kıza bakmakla doymaz. Daha başka şeylerin zevkini tatmak ister. Nefsin taşkın zevkleri, insanı sefalete, hastalıklara, aile facialarına, felaketlere sürüklemektedir. Allahü teâlâ, bu facialara mani olmak için, kadınların, kızların açılmalarını, yabancı erkeklere yaklaşmalarını, içkiyi, kumarı, çalgıyı yasak etmiştir.

İmam-ı Gazalî hazretleri buyuruyor ki:
Bir kimse İslamiyet'e uymaz, Allahü teâlânın düşmanı olan nefsine uyarsa, kalbi bozulur. Çalgı dinlemek ve her günahı işlemek nefsi kuvvetlendirir. Salim, temiz kalb müzikten zevk alamaz. Müzik nefsi kuvvetlendirip, harekete getirip zararlı olur. (Kimya-i saadet)

“Çalgı insanı Allah sevgisine götürüyorsa caiz olur” demek, (Zina, içki, kumar Allah sevgisine götürüyorsa caiz olur) demeye benziyor. Dinimizin yasakladığı çalgıyı böyle savunmanın sebebi nedir?

İtici olmak
Sual: Müziğin haram olduğunu biliyorum çünkü bu konuda birçok hadis var, fakat çok kimse müzik dinlediği için bunu söylemek itici olur, İslamiyet’ten insanların soğumasına sebep olur. Hâlbuki dinimiz, (Ürkütmeyin, müjdeleyin, nefret ettirmeyin!) buyuruyor. O halde, (Namaz kılmayan veya açık gezen yahut içki içen Cehenneme gider) diyerek halkı korkutmak yanlış olur. Günah olanları değil de, sevab olanları bildirmek gerekmez mi?
CEVAP
Bu mantık, çok yanlıştır, dinimize aykırıdıfunduszeue.infoız Allah’ın rahmetinden bahsedip de, azabından hiç bahsetmemek Kur’an-ı kerime ve hadis-i şeriflere aykırıdıfunduszeue.infoü teâlâ, Peygamber efendimizi müminler için müjdeleyici, kâfirler için korkutucu [ikaz edici, uyarıcı] olarak göndermiştir. Âyet-i kerimede mealen buyuruluyor ki: (Ey nebi, biz seni [inanıp inanmayan ve iyi amel edip etmeyen için] bir şahit, [inanana Cenneti] müjdeleyici ve [inanmayanı Cehennemle] korkutucu [uyarıcı] olarak gönderdik.) [Ahzab 45]

Yine bir âyet-i kerime meali şöyledir:
(İçinizde, hayra çağıran, marufu emreden ve münkeri nehyeden bir topluluk bulunsun. İşte bunlar, kurtuluşa erenlerdir.) [Âl-i İmran ]

Marufu emretmek, iyi şeyleri bildirmektir. Namaz kılın, oruç tutun, güzel ahlaklı olun gibi. Münkeri nehyetmek ise, dinimizin yasakladığı şeylerin mesela içkinin, zinanın, çalgının zararlarını anlatıp önlemeye çalışmak demektir. Bir hadis-i şerif meali de şöyledir:

(Kötülüğü gören, onu eliyle düzeltsin, gücü yetmezse diliyle düzeltsin, buna da gücü yetmezse kalbiyle buğz etsin. Bu da, imanın en zayıf derecesidir.) [Müslim]

Görüldüğü gibi, Allahü teâlâ da, Resulü de, kötülükleri önlemeye çalışın buyuruyor. Herkes, yaptığı kötülüğün cezasını görecektir. Azapla ilgili üç âyet-i kerime meali şöyledir:
(Rabbinin yapacağı azaptan kurtuluş yoktur.) [Tur 7,8]

(Elbette azabım çok şiddetlidir.) [İbrahim 7]

(Allah ve Resulüne karşı gelen, bilsin ki Allah, azabı şiddetli olandır.) [Enfal 13]

(Dünyada kibirlenip, günah işlediniz. Bugün şiddetli azap göreceksiniz.) [Ahkaf 20]

Ruha zulmet veren şey
Sual:
Müzik ruhu besler mi?
CEVAP
Haram olan musiki, kâfir olan nefsimize hoş gelir, onu azgınlaştırır, ruhu ise zulmete boğar. Resulullah, (Gına yani musiki, kalbde münafıklığı arttırır) buyurdu. (Beyheki)

Kur’an-ı kerim okumak, musikinin hâsıl ettiği zulmetleri temizler. Kalbi, ruhu nurlandırır. Bir hadis-i şerif meali şöyledir:
(Kur’an okunan evin hayrı artar, sakinlerini sıkmaz, melekler toplanır, şeytanlar oradan uzaklaşır. Kur’an okunmayan ev, içindekilere dar gelir, sıkıntı verir, bereketsiz olur. Melekler uzaklaşır, şeytanlar oraya dolar.) [Darimî]

Mizmar nedir?
Sual:
Okuduğum kitaplarda (Mizmar haram) deniyor. Mizmar nedir?
CEVAP
Ses çıkaran her çeşit çalgı âletine Mizmar denir. (Müncid)

Derin âlim, şeyh-ul-islam Ahmed ibni Kemal hazretlerinin Kırk Hadis kitabının tercümesinde, hadis-i şerifte, (Mizmarları kırmak için ve hınzırları öldürmek için gönderildim) buyuruluyor. Mizmar, düdük ve bütün çalgı aletleridir. Bu hadis-i şerifin mânâsı, her çeşit çalgıyı ve domuz eti yemeyi yasak etmek için emrolundum demektir. (S. Ebediyye)

Buharî
’deki bir hadis-i şerifte ise, (Meryem’in oğlu İsa inince, haçı kıracak, hınzırı [domuzu] öldürecek) buyuruluyor. Bu hadis-i şerif de, İsa aleyhisselam gelince, domuz etini yasak edeceğini ve Hristiyanlığı kaldıracağını bildirmektedir.

İbni Hacer-i Mekkî hazretleri buyuruyor ki: Hadis-i şeriflerde, (Mizmarları yok etmek için emrolundum) ve (Bir zaman gelir ki, Kur’an-ı kerimi mizmarlardan okurlar. Okuyanlara ve dinleyenlere Allahü teâlâ lanet eder) buyuruldu. (Keffür-rea an muharremat-ila lehvi vessima - S. Ebediyye)

Demek ki, Peygamber efendimiz, âhir zamanda [günümüzde], Kur'an-ı kerimin çalgı aletlerinden okunacağını bildiriyor. Günümüzde çalgı aletlerinin neler olduğunu herkes bilmektedir. Lanete müstahak olmamak için, Kur'an-ı kerimi müzik söyleyen, çalgı çalınan hoparlör gibi aletlerle okumamalı ve böyle okunanı da dinlememelidir.

Müzikle rahatlamak
Sual: Ben müzik dinlediğim zaman sıkıntılarımdan kurtuluyorum. Bu durumda müzik dinlemek haram olmaktan çıkmaz mı?
CEVAP
(Ben içki içince veya uyuşturucu alınca çok rahatlıyorum) diyenlere de rastladık. Zaten rahatlamasa içki içmez, uyuşturucu kullanmaz. Bazı hırsızlar da hırsızlık yapmayınca rahatsız olurlar. Fahişe de zina etmeyince rahatlamaz. Haram işleyince rahatlamak dinde ölçü olmaz. Zaten kitaplarda müzik dinleyen zamanla morfinman gibi olur, dinlemese rahatsız olur. Morfin kullananlar da böyle uyuşturucu almayınca sağa sola saldırıyorlar, içince rahatlıyorlar. Haram olan müzik dinlemekle rahatlamak, nefsin rahatlamasıdır. Nefsin gıdası haramlardır. Haramlardan medet umulmaz. O rahatlamayı mubah yollarda aramalıdır.

Evdeki çalgı aleti
Sual:
Hiç kullanmadığımız bir çalgı aletini evde bulundurmak günah olur mu?
CEVAP
Evet, günah olur. Hadika ve Berika’da, (Kendisi kullanmasa da, her çeşit çalgıyı evinde bulundurmak, günahtır) deniyor. (S. Ebediyye)

Müzik CD’si bulundurmak
Sual: Hiç çalınmayan müzik CD’lerini, başka çalgıları, oynamasak da kumar aletlerini evde bulundurmak günah mıdır?
CEVAP
Çalınmasa da, evde çalgı aleti bulundurmak, oynanmasa da kumar aleti bulundurmak, içilmese de içki bulundurmak günahtır. Böyle yerde namaz kılmak mekruh olur. O eve rahmet melekleri de girmez. (Hadîka, Berîka)

Şarkıyı çalgıyla söylemek
Sual:
Günah olmayan sözleri, şiirleri veya şarkıları çalgıyla söylemek caiz midir?
CEVAP
Hayır, caiz değildir. (İslam Ahlakı)

Müzik çalınan teyp
Sual:
Müzik çalınmış teybi, radyoyu iyi işte kullanmak caiz mi?
CEVAP
Evet.

Saz dinlemek
Sual:
S. Ebediyye’de, (Behaüddin-i Buharî hazretlerinin yanına ney ve saz getirdiklerinde, “Biz bunları dinlemeyiz. Dinleyen tasavvufçuları da inkâr etmeyiz” buyurdu) deniyor. Bu söz, çalgının helâl olduğunu göstermez mi?
CEVAP
O yazının hemen altı okunsaydı, mesele anlaşılırdı. (Nağme ve saz dinlemek kalb seyrinde olanlara zevk verir) buyuruluyor. Yani sazın, kalb seyrinde olan Evliya zatlara zarar vermediği bildiriliyor. Bu, o zamanki büyük Evliya zatlar için söylenmiştir. Bugün bu makamda olan yok gibidir. Öyle zatlar olmayınca herkese zarar verir, herkese haram olur. Çalgının haram olduğunda icma hâsıl olmuştur. İcma’a aykırı söz söylemek caiz olmaz.

Allah korkusu
Sual:
Radyodan ilahi, mevlid ve Kur’an dinleyip ağlamak nefisten midir? Allah korkusundan ağlanmaz mı? Allah korkusunu veren müzik helal olmaz mı?
CEVAP
Güzel sesten, müzikten ağlamak nefisten olur. Kur’anın manasını anlayıp da, Allah korkusundan ağlamak başkadır. Yani Kur’an ve ilahi dinleyip her ağlamanın Allah korkusundan olduğu sanılmamalı. Müzik Allah korkusu vermez. Oradaki ağlamak Allah korkusundan değil, nefistendir.

Allahü teâlânın rızası, haram ettiği, yasak ettiği şeylerde olmaz, yani haramları işleyerek Allah’ın rızası kazanılmaz. Aksine, bu haramları terk ederek kazanılır.

Çalgılı yerde
Sual:
Çalgılı yerlerden geçerken veya market, dolmuş gibi yerlerde bizim irademiz dışında müzik çalınırken, Kur’an-ı kerim okumak veya zikretmek günah olur mu?
CEVAP
İrademiz dışında çalındığı için, günah olmaz, aksine çok sevab olur. Müziği dinlemeye mani olmuş olur.

Davul çalmak
Sual:
Nerelerde, ne zaman davul çalmak caizdir?
CEVAP
Davul çalarak düğünü tanıdıklara duyurmak sünnettir. Ayrıca savaşta, hac yolunda, askerlikte, bayramda, oruca kaldırmak için sahurda davul çalmak caizdir. (S. Ebediyye)

Müzikle tedavi
Sual: Selçuklu ve Osmanlı zamanında, akıl hastalarına müzikli tedavi yapıldığı söyleniyor. Haramla tedavi caiz olur mu?
CEVAP
Haramla tedavi olmaz, ama Müslüman, sâlih, uzman bir doktor, bir hastalık için, haram olan bir şeyden başka, etkili bir ilaç olmadığını söylerse, bunun o hasta için zaruret miktarında kullanılması caiz olur. O hasta için, artık o haram, helâl hâle gelir. Yani haramla tedavi edilmiş olmuyor.

Haram olan şeylerin ilaç olarak içilmesi, bunun hastaya iyi geleceği bilinirse ve helâl olan ilaç bulunmazsa, caiz olur. Buhârî’deki, (Allahü teâlâ, haram olan şeylerde, şifa yaratmadı) hadis-i şerifi, (Şifası olduğu tecrübe edilen haram maddeler, ilaç için helâl olur) demektir. Nitekim susuzluktan ölecek kimseye, ölümden kurtaracak kadar şarap içmek helâl olur. Haram olan şeyde, şifa bulunması, uzman olan Müslüman sâlih bir doktorun söylemesiyle anlaşılır. (Dürr-ül-muhtar, Redd-ül-muhtar)

Müzik yayını zorunludur
Sual:
Müzik haram olduğu hâlde, dine uygun yayın yapan radyo ve TV’ler, niye müzik çalıyor?
CEVAP
RTÜK yasasına göre bu yayın mecburidir. Radyo ve TV yayınlarının esas ve usulleri hakkında yönetmeliğin maddesindeki, yayınlarda yer verilmesi gerekli programların yayın oranları kısmında, haftalık yayının % 5'inin Türk Halk Müziği ve Türk Sanat Müziği programlarına ayrılmasının zorunlu olduğu bildiriliyor.

Böyle bir mecburiyet olmasa bile, çeşitli sebeplerle müzik çalsalar veya gıybet etseler, kendileri yaptığı için, müziğin ve gıybetin haram olduğunu söylemeyecekler mi? Yani harama haram demeyecekler mi? Niye harama haram diyorlar demek, Müslümana yakışmaz. Kendimiz işlesek bile, harama haram demek dinimizin emridir. İhya'daki hadis-i şerifte, (Kendiniz tam yapamasanız da iyiliği emredin! Kendiniz tam sakınamasanız da, kötülükten sakındırın!)buyuruluyor. Demek ki iyiliği tavsiye etmek ve günahlardan sakındırmak için, günahsız olmak şart değildir. Sonra Peygamberler hariç günahsız kul var mıdır? O zaman hiç kimse, emr-i maruf ve nehy-i münker yapamaz. Günah işleyene, (Sen niye doğruları söylüyorsun?) demek yanlış olur. İnsan kendi yapamasa da, herkese iyiliği tavsiye etmesine engel olmamalıdır.

İlham dinde senet olmaz
Sual:
Üstad Bediüzzaman Said Nursi radyolardan yapılan müzik yayını ile ilgili olarak, (Evet, beşer hakikate muhtaç olduğu gibi, bazı keyifli hevesata da ihtiyacı var. Fakat bu keyifli hevesat, [bütün yayınların ancak] beşte biri olmalı. Yoksa havanın sırr-ı hikmetine münafi olur) diyerek çalgıya izin veriyor. Delil olarak bu yetmez mi?
CEVAP
Birincisi, burada çalgının helal olduğundan bahsedilmiyor. Mubah olan oyun ve eğlencelerden bahsediliyor. Devamlı mubah olan eğlencelerle meşgul olmak elbette doğru olmaz. Eğer çalgıya izin veriyor deniyorsa, o zaman bu sözün ilhamla söylendiği anlaşılır; çünkü çalgının haram olduğunda âlimlerin ittifakı yukarıda bildirildi. Kesin haram olduğunu bildiren birçok hadis-i şerif de vardır. İmam-ı Rabbani hazretleri, (İlham dinde senet değildir. Sözünde mazur sayılır. Söyleyen evliya ise, sadece söyleyeni bağlar, başkalarını bağlamaz) buyuruyor. Kim olursa olsun, evliya da olsa, başka bir kimse de olsa, ilhamla söylediği sözler dinde asla senet olamaz. Bunlarla amel edilemez.

Melodili zil
Sual:
Ev zilinin ve cep telefonunun melodili olmasında sakınca var mıdır?
CEVAP
Mekruh olur. Melodi hoşuna gittiği için çaldırıp onu dinlemek caiz olmaz. Onun için düz olanlarını tercih etmelidir.

Mehter marşı
Sual:
Müzik dinler gibi, her gün her saat mehter marşı dinlemek caiz olur mu?
CEVAP
Her zaman dinlemek caiz olmaz. Ara sıra dinlemek caiz olur. Bayramda, savaşta, hac yolunda, sahurda, düğünde, askerlikte, okulda, millî ve siyasi toplantılarda bando, mızıka, mehter marşı çalmak caizdir.

Zurna çalmak
Sual:
Zurna çalmak caiz midir?
CEVAP
Hayır. Savaşta caizdir.

Klasik müzik
Sual:
Klasik müzik dinlemek caiz mi?
CEVAP
Klasiği de, moderni de, her çeşidi, tasavvuf müziği denilen kısmı da haramdır.

Dolmuşta müzik
Sual:
Dolmuşta veya lokanta gibi bir yerde iken müzik çalınıyorsa bize günah olur mu?
CEVAP
Elde olmadan kulağa gelmekle, yani işitmekle, dinlemek ayrıdır. Özel olarak dinlemeyince bize günah olmaz.

Müzik, ruhun gıdası mıdır?
Sual: Zamanımızda çok kimse, müziğe, 'ruhun gıdası' diyor. Gerçekten müzik ruhun gıdası mıdır?
Cevap:
Güzel sanatların bir kolu denilen müzik, hisleri ve düşünceleri seslerle ve hareketlerle anlatmak sanatıdır. Müzik, düzenlenmiş ses ve harekettir. Seslerin melodi, armoni ve polifoni gibi şekillerde düzenlenmesidir. Müzik kelimesi, Yunanlıların büyük putları olan Zeus'un kızları sayılan Mousa, Müz denilen dokuz heykelin adından hasıl olmaktadır.

Müziğin bütün dinlerde büyük günah olduğu, Dürr-ül-müntekâda yazılıdır. İncil'in yasak ettiği müziği, sonradan papazların Hristiyan dinine soktukları Zerkânî'nin Mevâhib-i ledünniyye şerhinde yazılıdır. Bozuk dinler, kalpleri ve ruhları besleyemediği için, müziğin, her çeşit çalgı sesinin nefislere hoş gelmesi, nefisleri beslemesi ruhani tesir sanıldı. Bugünkü Batı müziği, kilise müziğinden doğdu. Zamanımızda bozuk dinlerin hemen hepsinde, müzik, ibadet hâlini almıştır. Müzik ile nefisler keyiflenmekte, şehvani arzular kuvvetlenmektedir. Ruhun gıdası olan, kalpleri temizleyen ve nefisleri ezip, haramlara olan arzularını yok eden, ilâhî ibadetler unutulmaktadır. Hadîkada deniyor ki:
“Tâtârhâniyye fetva kitabında; başkalarını hicveden, fuhuş, içki anlatan ve şehveti harekete getiren şiirleri teganni ile yani ses dalgaları ile okumak, her dinde haramdır. Harama sebep olan şeyler de haram olur demektedir.”

Vaaz, hikmet, nasihat, güzel ahlak bildiren şiir ve ilahileri teganni ile okumak caizdir. Devamlı, böyle vakit geçirmek mekruh olur. Tarikatçıların, toplantılarında ilahi, zikir, tesbih okuyarak, nefislerin şehvetlerini tahrik etmeleri, daha büyük haramdır. Böyle olduğu kati olarak bilinen toplantılara gitmemelidir.

Kur’ân-ı kerimi, zikri, duayı, ezanı, teganni ile okumak, söz birliği ile haramdır. Teganni; harfleri, kelimeleri değiştirmekte, manayı bozmaktadır. Bunları bile bile değiştirmek haram olur. Bunun için, tecvid öğrenmek lazımdır. Kur’ân-ı kerimi, zikri ve ilahileri, manayı bozmayacak güzel ses ile okumak, müstehabdır. Bu da, tecvide göre okumakla olur. Bunun kalbe, ruha tesiri çok olur. Güzel ses ile okumak demek, nağme yapmak değil, Allah korkusu ile okumaktır. Bütün Peygamberler ve evliya, böyle güzel sesle okurlardı.

Sual: Bazı kimseler, “hadîs-i şerifte, camilerde nikâh akdi yapılabileceği ve def çalınabileceği bildiriliyor” diyerek camide def çalınmasına izin veriliyor diyorlar. Bunun aslı var mıdır?
Cevap:
Bu konuda Hadîkada buyuruluyor ki:
“Hadîs-i şerifte; (Nikâhı herkese duyurunuz! Bunun için de, camilerde yapınız ve defler çalınız!) buyuruldu.” İmâm-ı Münâvî hazretleri, bunu açıklarken; “Mescitlerde def çalınmaz. Hadîs-i şerif, deflerin mescitlerde çalınmasını emretmiyor. Mescitlerin dışında çalınmasını, mescitte yalnız nikâh yapılmasını emrediyor, buyuruyor.”

Hadîkanın bu yazısından anlaşılıyor ki, çalınmasına açıkça izin verilmiş olan deflerin bile camilerde çalınması yasak olunca, herhangi bir çalgının camide çalınması hiç caiz olmaz.

A

A CAPELLA (İtal.): Çalgı eşliği olmayan koro.
ACCELERANDO (İtal.): Hızlanarak.
ADAGİO (İtal.): Yavaş tempo.
ADAGIETTO (İtal.): (1) “adagio” tempoda kısa parça. (2) “adagio”dan az daha hızlı tempo
AFFETTUOSO (İtal.): Taşkın bir duyguyla.
AGİLE (İtal.): Çabuk, çevik.
AGİTATO (İtal.): Hızlı, sarsıntılı, heyecanlı.
AKOR (Fran. Accord / İng. Chord): aynı anda tınlamak üzere “dikey” olarak yazılmış ikiden fazla ses. Aynı terim, çalgıların, ses yüksekliklerinin birbiriyle uyuşması amacıyla (La=) titreşimini tutacak şekilde düzenlenmesi için kullanılır.
AKORDİYON: hava etkisiyle ses veren, körüklü ve klavyeli çalgı. Çoğunlukla dans orkestralarında kullanılır.
AKUSTİK (Fran. Acoustique/ İng. Acoustic): Sesle, sesin doğumu özellikleri, ulaşımı ve alımı ile uğraşan fizik bilimi kolu.
ALLA MARCİA (İtal.): Marş temposunda, marş gibi.
ALLA TURCA (İtal.): Türk müziği benzerinde.
ALLEGRETTO (İtal.): “Allegro”dan daha yavaş tempo.
ALLEGRO (İtal.): Önceleri yalnız “mutlu” ve “sevinçli” anlamlarına gelirdi. Günümüzde hızlı tempoyu anlatmak için kullanılır.
ALLEMANDE: Almanya’da doğan, yıllarında Fransa’ya geçen, ağırca tempoda tören dansı. Bu dansın karakteri yüzyılda sanat müziğinde süitin bölümlerinden biri olmuş, başlangıçtaki özellikleriyle bağlılığı azalmıştır.
ALTO (İtal.): Kadın ve çocuk seslerinin en pes olanı. Terim aynı alandaki erkek sesleri içinde kullanıldığı gibi, fransızcada “viyola” karşılığı olarak ta kullanılır. Alto anahtarı portenin üçüncü çizgisine konan “do” anahtarıdır.
AMABİLE (İtal.): Sevimli, okşayıcı.
ANDANTE (İtal.): “Yörük” anlamına gelir. Orta yavaşlıkta tempo.
ANDANTİNO (İtal.) “andante”den daha hızlı.
ANİMATO (İtal.): Canlı.
APASSIONATA (İtal.): Tutkulu bir duyguyla.
ARİETTA (İtal.): Kısa ve küçük arya.
ARMONİ (Fran. Harmonie) Akorların kuruluşu, türleri, çevrilmesi, bağlanması, yürüyüşü ve melodi ilintileriyle uğraşan bilgi kolu.
ARPEGGİONE: Gitar ve viyolonsel arasında, yaylı ve telli bir çalgı. yılında Viyana’da G. Staufer yapmıştır. Schubert bu çalgı için aynı adla bilinen sonatını yazmıştır.
ARPEJ (Fran. Arpege / İtal. Arpegio): İtalyanca “arpeggiare” kelimesinden , arp çalmak anlamına. Süslemelerin notalanışında, bir akorun yanıbaşına konan dikey ve kıvrımlı çizgi, akor seslerinin birlikte değil de, birbiri arkasından çalınması gerekeceğini gösterir.
ARYA (İtal. “Aria” / Fransızca ve İngilizce’de “Air”): Bir tür şarkı. İnsan sesi için beste. Operalarda genellikle başvurulan biçim. “Aria da capo” birinci bölümü ikinciden sonra yeniden söylemek arya biçimi. “Aria concertante – konser aryası”, “Aria d’abilit – şarkıcının teknik gösterisine uygun arya”, “Aria di chiesa – kilise aryası”.
ASSAİ (İtal.): Çok. (allegro assai: Çok hızlı. Largo assai: Çok yavaş gibi).
A TEMPO (İtal.): İcrada tempo değişmesinden sonra, yeniden önceki tempoya dönüş.
A TONALİTE (Fran.): Tonalite dışı. Majör, minör, yada başka modal dizilerle ilgisizliği anlatan terim. Bu türlü müziğin başlıca siması sonradan tonalite dışı yazıyı kurallaştıran, Avusturyalı besteci Arnold Schönberg’dir.

B
BALALAYKA: Rus halkının ulusal çalgılarından. Üçgen biçimli, uzun boyunlu ve üç telli.
BALLAD (Fran. “ballade” / İtal. “balata”): yy.’da Güney İtalya halkının söylediği kısa dans şarkısı. Daha sonra, ballad, dans ile bağlılığını kaybetmiş, romantik yüzyılda Chopin, Liszt, Brahms gibi besteciler piyano için ballad’lar yazmışlardır. Bugün bu terim özellikle halk müziğinde, aşk şarkıları için kullanılır.
BAGATELLE (Fran.): Kelime anlamı “boş, önemsiz”. Hafif, kısa piyano parçası anlamına gelir. Başka çalgılar içinde “bagatelle” yazmış besteciler vardır.
BANÇO (banjo): Çoğunlukla Amerikan gezginci halk şarkıcılarının kullandığı beş, yada daha çok telli çalgı. İlk caz orkestralarında gitar yerine kullanılırdı.
BANDO (İtal.): Nefes ve vurmalı çalgılardan kurulan, çoğunlukla törenlerde kullanılan çalgı topluluğu. Bandolar, genel olarak askeri marş çalarlar. Bugün ya bu türlü topluluklar için doğrudan doğruya yazılmış, yada düzenlenmiş, senfonik müzik çalan bandolar vardır.
BARCAROLLE (Fran.) Sandal şarkısı. Genellikle Venedik gondolcularının söyledikleri hafif ve durgun parça.
BARİTON: Orta kalınlıkta erkek sesi.
BAROK (Fran.,İng.”Baroque”): Müzik alanında Barok çağı yıllarında başlamış, ’den sonra yayılmış, çağın öbür sanatlarındaki renk ve süsleme gösterişi, İtalyan madrigalinin kromatik armonisinde, Venedikli bestecilerin birden çok koro için yazdıkları yapıtlarda belirmiştir. Barok eğilimlerine uygun müzik yazmış besteciler arasında Gabrieli’ler, Schütz, Buxtehude, bir sınıra kadar Bach, Haendel, Rameau ve Lully gösterilebilir.
BAS, BASSO: En kalın erkek sesi.
BASSO CONTİNUO: Sürekli bas. yy. sonlarında klavsenci veya orgçuların çok ses müziğine eşlik etmelerini kolaylaştırmak amacıyla geliştirilmiş kural.
BEL CANTO (İtal.) Güzel şarkı, güzel söyleyiş anlamına gelir. İtalyan operasının ses gösterisine ve hançere cambazlığına dayanan söyleme üslubu.
BEMOL: Bir notayı yarım aralık pesleştiren işaret.
BERCEUSE (Fran.): Ninni.
BİS (Fran.): Konserde halkın icracıdan ek parça çalmasını istemek için kullandığı kelime. Yerine “ encore” kelimesi de kullanılır “yine” anlamına gelir. Notada “bis” yazısı, bir bölümün bir kere daha çalınacağını gösterir.
BOLERO: Bir çeşit İspanyol dansı. Üç vuruşludur, kastanyet eşliğinde oynanır. Bu dansa sanat müziğinde de rastlanmaktadır. En ünlü Bolero, Ravel’in yazdığı aynı adlı orkestra yapıtıdır.
BOURREE (Fran.): Fransa’nın Auvergne bölgesinden doğma şen bir dans. Dört zamanlıdır. Barok süitlerinde kullanılmıştır.
BUFFO (İtal.): Güldürücü. Operalarda güldürücü rollere çıkan şarkıcı.
BURLESCA (İtal.): Güldürücü alaycı karakterli bestelere verilen ad. Bach’ın “la minör” klavsen partitasında bu adın ilk kullanılışından birine rastlanılır.

C
CACOPHONİE (Fran.): Kakışma. Geleneksel armoni kurallarına göre uyumsuz sayılan nota bileşimi.
CADENZA (İtal.): (kadans. Fran: Cadence. Alm: Kadenz) Latince “düşmek” anlamına gelen “cadere” sözcüğünden. (1) Melodi ve armonide, bir dinlenme noktasına varış. (2) Yorumda, düşüş noktasına, parçanın ana tonalitesine varırken çalınan yada söylenen süslü, gösterişli geçit; genellikle konçertolarda rastlanır.
CAMERA (İtal.): “Oda” anlamına gelir. “sonata da camera”, yada “concerto da camera”, dindışı niteliği olan çalgı müziklerini anlatmak için kullanılan terimlerdir. “sonata da camera”, dürlü dansların art arda dizilmesi bakımından süite benzer.
CANTABİLE (İtal.): Şarkı söyler gibi.
CANTO (İtal.): Şarkı.
CANZONE (İtal.): (1) Halk şarkısı. (2) Çok sesli şarkı. (3) Yazı bakımından madrigali andıran; iki yada üç sesli çalgı müziği parçası. Canzonetta: Kısa “ Canzone”.
CAPELLA (İtal.): Bir müzik parçasını seslendiren türlü çalgılardan kurulu topluluk.
CAPRİCCİO (İtal.): Başlangıçta fuga yazısına dayanan bir türlü çalgı müziğini tanıtması bakımından “ricercar” ve “fantasia” ile aynı anlama gelirdi. Bugün beklenmedik etkiler taşıyan “kaprisli” besteler için kullanılmaktadır.
CAVATİNA (İtal.): Daha arık, daha gösterişsiz bir arya türü.
CELESTA: Mekanizması piyanoyu andıran klavyeli küçük çalgı. Alanı orta”da” dan yukarı dört oktavdır.
CHACONNE (Fran. İtalyancası Ciacona): İspanyol kaynaklı olduğu sanılan bir dans. Aslında 4/4 ölçüdedir. Sanat müziğinde kullanılışı, pes alanda tekrarlanan ¾ ölçüdeki motif üzerine çeşitlemelere dayanır. Passacaglia’ya benzer.
CODA (İtal.): “kuyruk” anlamındadır. Bir bestenin sonuna konan bitiş bölümü.
COURANTE (Fran. İtalyancası Corrente): yy.’da ortaya çıkmış, hızlı tempoda, üçlü zaman ölçüsünde Fransız dansı.
CREDO (İtal.): Dua.
CRESCENDO: Sesi gitgide yükselterek.
ÇALGILAMA (fran. İngilizcesi: Instrumentation): Çalgıların tını nitelikleri, ses sınırları, birbirleriyle birleştiklerinde, ne türlü sonuçların ortaya çıkabileceği konusundaki bilgilerin tümü.
ÇEŞİTLEME (Fran. Variation): Bir temanın, bir konunun, bir düşünün değişikliklerle tekrarlanması. Değişim, ritm, armoni ve melodide, çoğu kere konunun her bir tekrarında bunlardan yalnız birinde yapılır.

D
DECRESCENDO (İtal.): Gitgide hafifleyerek ve ses yoğunluğunu düşürerek.
DİAPASON (Diyapazon): Yunanca’da sekizinci aralık anlamına gelir. Fransızca’da, ses uyulmamasında kullanılan ve “LA” sesini veren aracın adı.
DİSSONANCE (Fran.) funduszeue.infoONİE…
DİVİRTİMENTO (İtal. Fransızca divertissement: (1) Operada danslar bölümü. (2) Çalgı müziğinde, danslar dizisi. yy.’da süit’den çıkma bir biçim.
DİYEZ (funduszeue.infoése, funduszeue.info, funduszeue.info) Bir notayı yarım aralık tizleştiren işaret.
DOLCE (İtal.): Tatlı ve yumuşak.
DOLENDO (İtal.): Üzüntülü.
DÖNEMSEL BİÇİM (fran. Forme cyclique): Sonat biçiminde yazılmış yapıtlarda, ilk bölümde sunulan konuların, sonraki bölümlerde de kullanılması. Örnek: César Franck’ın “re minör” senfonisi.
DRAMMA DER MUSİCA (İtal.): müzikli oyun. Opera.
DUET, DUO: İki ses için müzik.
DÜZENLEME (Fran. Arrangement, Transcription): Bir ortam için yazılmış bir yapıtı bir başka ortama aktarmak. Örnek: Schubert’in şarkılarını Liszt’in piyano için düzenlemesi… Bach’ın org yapıtlarını, Stoskovski’nin orkestra için düzenlemesi.

E
ENSEMBLE (Fran.) Beraberlik, topluluk.
EŞLİK (Fran. Accompagnement): İnsan sesi yada tek çalgı için yazılmış yapıtlarda, başlıca ses yada seslere yardımcı durumda olan çalgı bölümü.
ETUDE (Fran.): Çalışma yada terim parçası. Bu amaçla yazılmış pek çok parça, anlatımla ilgili bağımsızlıkları yönünden, başlı başına birer sanat yapıtı değeri taşımaktadır. Örnek: Chopin veya Debussy’nin piyano “étude”leri.

F
FALSETTO (İtal.): Erkek seslerinin normal alan dışında tiz, kadın sesine benzer sesler çıkarmak amacıyla başvurdukları yöntem.
FANDANGO (İsp.): üç zamanlı, canlı, gitar ve kastanyet eşliğiyle oynanan İspanyol dansı.
FANFAR (Fran. Fanfare): Maden çalgıların çaldığı, genellikle şenliklerde ve törenlerde ilgi çekmek için kullanılan müzik.
FANTAİSİE (Fran. İtalyanca:fantasia. Almaca:Phantasiestück. İngilizce:Fancy): Bağımsız biçimli parça. Başlangıçtaki anlamına göre, bölüm benzetmelerinin “imitation” ların önce metot kurallarına uygun olarak, sonraları kontrapunta yazısında daha büyük özgürlükle yapıldığı parçalar. yy’a kadar yazılmış “fantasie”ler, Bach’da en kesin ilkelerini bulan fuga yazısını hazırlanmıştır.
FRANDOLE (Fran.): Fransız halk dansı. Jig’e benzer.
FİNALE (İtal.): Konçerto, senfoni, opera gibi uzun, yada çok bölümlü bir bestenin son bölümü.
FOLİA: Eski Portekiz dansı.
FORLANA: Jig’e benzer İtalyan dansı.
FORTE (İtal.): Güçlü.
FUGA (Lat. Fransızca: Fugue): Kontrapunta yazısı biçimlerinden biri. Tema (yada, başka bir deyişle konu) bir seste sunulur ve sonra öbür seste birbiri ardından benzetiş yoluyla konuyu izler. “Fuga” sözcüğü Latince’de “kaçmak” anlamına gelir. Nitekim Fuga’da seslerin birbiri ardına sıralanması kovalamayı andırmaktadır.
FENEBRE (İtal.): Yaslı. Marcia funebre: Cenaze Marşı.
FUOCO, CON (İtal.): Ateşli.
FURİANT: Çabuk tempoda bir Bohemya dansı.
FURİOSO (İtal.): Öfkeli.
G
GAVOTTE (Fran.): Fransa’da yy.’dan sonra yaygınlaşan oynak bir dans türü.
GİOCOSO (İtal.): Sevinçli, şen.
GİUSTO (İtal.): Tam. Doğru. Allegro guisto: Aşırılığa kaçmayan, kesin vuruşlu hızlı tempo.
GLİSSANDO (İtal.): Kaydırma, piyanoda parmağı tuşların üstünden hızla geçirme. Yaylı çalgılarda telin üstünde kaydırma.
GLOCKENSPİEL: Büyüklerine göre, tınıları belirli çelik parçacıklara tokmakla vurularak çalınan, ses boyutları beş oktava dek ulaşan çalgı.
GRANDİOSO (İtal.): Büyük, ihtişamlı.
GRAVE (İtal.): Çok yavaş tempo.
GRAZİOSO (İtal.): Sevimli yada ince duygulu.

H
HABANERA (isp.): İspanya’da yaygın Küba kaynaklı dans. Küba’ya Afrika’dan gelmiştir. İki vuruşludur. Ritm özelliği, birinci vuruşun noktalı oluşudur.
HARMONİCA: Ağız mızıkası. Ağız orgu. Sesi, üflenince titreyen maden kamışlarla çıkar.
HARMONİUM: Kamışlı org. yılında Fransız Grélé bulmuş. yılında Fransız Deboin geliştirmiştir. Piyanoya benzer. Kullanışlı ve sesi orgu andırır.

IMPROMTU (Fran.): Doğaçtan yorum anlamına gelmekle birlikte yy’da gelişmiş şarkı (Lied) biçiminde yazılmış parçalar için kullanılmıştır.
IMPROVISATION (Fran.): Doğaçtan yorum yada söyleyiş. Müziği hazırlıksız olarak içe doğduğu gibi, hem yaratma hemde yorumlama sanatı.
INTERLUDE (Fran.): Bir yapıtın ana bölümleri arasında yorumlanan ğparça.
INTERMEZZO (İtal.): (1) Başlangıçtaki anlamına göre, bir oyunun perdeleri arasında dekor değişmesine ve oyuncuların hazırlanmasına fırsat vermek için sunulan müzikli kısa oyun. Intermezzo’lar sonraları opera perdeleri arasında da oynanmıştır. (2) Operalarda ara müziği

J
JİG: İngiliz kaynaklı, hızlı dans.
JOTA (isp.): Bir çift dansçının oynadığı, hızlı tempoda kastanyet eşlikli İspanyol dansı.

K
KAMMERMUSİK (Alm.): Oda müziği.
KANON (Fran. Canon) Çok ses yazısı türlerinden. Ses girişleri, dizinin türlü katlarında tekrarlama yoluyla birbirini izler.
KANTAT (İtal. Cantata): Başlangıçtaki anlamına göre söylemek, “teganni” edilmek için yazılmış parça. Bugünkü anlamına göre, operada olduğu gibi, metni bir olayı bir konuyu anlatan, fakat sahnede oynamak için hazırlanmamış, bir yada birkaç solo şarkıcı ve orkestra (ve bazı kere de koro) için yazılmış yapıt.
KAPELLEMEİSTER (Alm.): (1) Orkestra yöneticisi. (2) Kilise müziği yöneticisi.
KASSATİON (Alm.): yy’da süitin türlerinden.
KASTANYET: İspanya ve Güney İtalya’da halk müziğinden yayılan kestaneye benzeyen, birbirine bağlı iki tahta parçası. Bolero, fondago ve tarello gibi halk danslarında süsleyici bir ritm unsuru olarak çalınır.
KOLORATURA (İtal.): Çalgılarda ver insan sesinde süslü geçitler. Terim genellikle, bu türlü geçitleri ustalıkla söyleyebilen lirik sopranolar için kullanılır.
KONÇERTO (İtal.): Genellikle tek, bazen de birden çok çalgı için, orkestra eşliğiyle yazılmış beste. Concerto grosso: Küçük bir çalgı grubunun (concertino), orkestranın geri kalan çalgılarıyla (ripieno) karşıt durumda olduğu yapıt.
KONSERVATUVAR (Fran.): Müzik öğrenimi için kurulmuş büyük okullar. İlk konservatuvar Napoli’deki San Maria di Loreto’dur.
KONTRALTO (İtal.): En pes kadın sesi.
KONTRAPUNTA (İtal.): Birden çok sesi birleştirme kurallarının tümü. Armoniyle yakından ilgilidir.
KONZERTMEİSTER (Alm.): Senfoni yada opera orkestrasında baş kemancı. Yalnız kemanlardan ve öbür yaylı çalgılardan değil, yöneticiden sonra bütün orkestranın çalışma beraberliğinden sorumlu kişi.
KUARTET (Fran.): Dört çalgı yada dört ses için müzik. Dört çalgılık, yada dört seslik topluluk. En yaygın dörtlü çalgılaması, iki keman viyola ve viyolonselden kurulan topluluktur ve bu ortam için sayısız yapıy verilmiştir.
KUİNTET, KENTET (Fran.): Beş çalgı, yada beş ses için müzik. Beş çalgılık yada beş seslik topluluk.

L
LAENDLER: Kaynağı Avusturya olan ¾ ölçülü dans. Valsin doğumuna yol açmış viyana klasikleri bu dansı bazı yapıtlarında kullanmışlardır.
LARGAMENTE, LARGO (İtal.): Geniş anlamında. Çok yavaş tempo.
LARGHETTO (İtal.): “Largo”dan az daha hızlı.
LEGGİERO (İtal.): Hafif.
LEİTMOTİV (Alm.): Kişilerin yada olayların tanıtılması için kullanılan, melodik, ritmik yada armonik kimliği olan cümle bölümleri. Genellikle operada kullanılır. Wagner’in operalarında “Leitmotiv”lerin özel bir önemi vardır.
LENTO (İtal.): Yavaş.
LİBRETTO (İtal.): “Küçük kitap” anlamına gelir. Opera metni, opera oyunu.
LOURE (Fran.): yy. süitlerinde rastlanan bir tür halk dansı.
M
MAESTOSO (İtal.): Görkemli.
MALAGUENA: Malaga kaynaklı, Endülüs’te yayılmış İspanyol halk dansı.
MEİSTERSİNGER (Alm.): ve yy’larda Almanya’da birlikler ve loncalar kurmuş ozan ve şarkıcılara verilen ad.
MELODİ: Ritm öğesinden yararlanarak, bir biçim için art arda çizilmiş notalar.
MELODRAM: Müzikle birlikte, melodisiz olarak, düz okuma durumda söylenen dram. Müzik eşliğiyle bir anlatıcı için hazırlanmış yapıtların türüne verilen ad.
MENUETTO (İtal.): yy’da ortaya çıkmış. Fransa kaynaklı, üç zamanlı saray dansı. Adı “küçük” anlamına gelen menu sözcüğünden türemiştir. Ufak adımlarla oynanması bu adı gerektirmiştir.müziği önce süitlerde yer almış, sonra sonat biçiminin bölümlerinden biri olmuş, yerini scherzo’ya bırakıncaya kadar kullanılmıştır.
METRONOM: Müzikte zaman ölçen, bir parçanın tempo hızını belirten araç. Prensibini ’da Paris’te Etienne Loulie bulmuş, ’da Johann Nepomuk Maelzel ilk metronom fabrikasını kurmuştur.
MİSSA (Fran.): Katolik kilisesi tören müziği. Başlıca bölümleri “Kyrie”, “Gloria”, “Sanctus” ve “Benedictus”, “Agnus Dei”. Her bir parçanın iç biçimini sözler düzenler. “Missa” büyük biçim olarak süiti andırır.
MODULATİON (Fran.): Bir tonaliteden öbürüne geçme. Modülasyon.
MONODRAM: Tek şarkıcı için opera.
MOTİF: Bir yapıtın kuruluşunun ana öğelerinden biri olarak kullanılan ve bir müzik fikrinin kaynağı olan parça.

N
NOCTURNE, NOTTURNO (fran, İtal.): “Gece Müziği” anlamında kullanılır. İlk terim olarak durgun, düşünceli, ve duygulu piyano parçalarını anlatmak için John Field tarafından kullanılmıştır. Bu türde en olumlu, en ünlü parçaları Chopin yazmıştır.
NONET: Dokuz çalgı için yapıt. Dokuz çalgıdan kurulmuş topluluk.
NOTA: Müzik yazısı. Sesleri gösteren işaretler.

OOKTAV (İng.) Sekiz sesli aralık.
OKTET (Fran.): Sekiz çalgılı topluluk. Sekiz çalgı yada sekiz üyeli topluluk için yazılmış yapıt.
ONİKİ NOTA MÜZİĞİ: Yarım ses aralıklı kromatik dizideki oniki notanın besteci tarafından bağımsızca seçilip sıralanışı ile ortaya çıkan diziye dayanan müzik.
Oniki nota dizisi prensibini bir tonal düzen yerine, yeni bir düzen kurma amacıyla Avusturyalı besteci Arnold Schoenberg hazırlamıştır.
OPUS (Lat.): “Yapıt” anlamında kullanılır. Bazı besteciler yapıtlarının bestelenmiş yada yayınlanmış sırasını belirtmek için Op. Kısaltmasını ve yapıtın sıra numarasını kullanırlar.
P
PARTİSYON (Fran.): Çalgı yada ses bölümlerinin birlikte okunmasını sağlamak amacıyla birbiri üstüne sıralanış notası.
PARTİTA (İtal.): yy’da art arda çalınan dans parçaları dizisi. Bach, terimi iki anlamda kullanmıştır. (1) süit karşılığı, (2) org “chorale”leri üzerine çeşitlemeler.
PASSACAGLİA (İtal.) : İspanyolca “sokak şarkısı” anlamına gelen “passagallo” sözcüğünden ve yy. süitlerinde rastlanan, orta yavaşlıkta, üç zamanlı, tekrarlanan figüre (ostinato’ya) dayanan dans biçimi.
PASSION: İsa’nın haçlanması ile ilintili kutsal metin üzerine koro, solo şarkılar ve çalgı eşliği için bestelenen bir tür oratoryo. Ortaçağ’da “mystére” ve “devozione”lerden türemiştir.
PASTORAL: (1) Konusu genellikle efsanelere dayanan müzikli oyun. Operanın öncüsüdür. Renaissance İtalya’sında ortaya çıkmış, sonra özellikle Fransa’da gelişmiştir. (2) “Çobansı” nitelikte çalgı müziği yada şarkı. “Musette” ve “Siciliana” pastoral biçimlerdir.
PİANO, PİANİSSİMO (İtal.): Hafif, yumuşak çok hafif, çok yumuşak.
PİCCOLO (İtal.): Küçük flüt. Ses alanı normal flüte kıyasla bir oktav yukarıdan başlar.
PİU (İtal.): Çok.
PİZZİCATO (İtal.): Yaylı çalgılarda bir geçidin yayla değil, tellerin parmakla veya tırnakla çekilerek çalınacağını belirten terim.
POLACCA (İtal.): İtalyan tarzında yazılmış olmakla beraber dansın ritmik özelliklerine bağlı bir tür “polonaise”.
POLİTONALİTE (Fran.): Birden çok ve birbirinden ayrı tonalitelerin bir arada kullanılması.
POLKA: Bohemya kaynaklı, hızlı tempolu dans.
POLONAİSE (Fran.): Polonya halk dansı. Orta yavaşlıktadır.
PRESTO (İtal.): Çabuk.
PRESTİSSİMO (İtal.): Çok çabuk.
PRIMADONNA (İtal.): “Birinci Kadın” anlamına gelir. Operalarda baş kadın şarkıcı.

Q
QUATRE NOTES CONTRE UNE: Bire karşı dört nota kullanarak yapılan iki partili kontrpuan.
QUİETO: Sakin anlamında kullanılır.
QUİNTON: yy.’a ait eski bir Fransız kemanı.
QUODİLBET: (istendiği gibi, dermece) ve yy.’larda polifonik vokal bir eserin farklı eserlerindeki birkaç popüler melodi ve metnin komik bileşimi bu kelimeyle adlandırılırdı. Bach’ın Goldberg Variationların sonuncusu bir quodilbet idi.

R
RALLENTANDO (İtal.): Yavaşlayarak.
RAPSODİ: Belirli bir kalıp ve biçime bağlı olmayan genellikle halk temalarına dayanan çalgı müziği.
RECİTATİVO (İtal.): Bir operanın oratoryonun yada kantatın “teganni” edilmeyip, söylenen, bir türlü konuşmayla sunulan bölümleri.
RESİTAL: Bir konserde tek şarkıcı yada çalgıcının eşliksiz olarak bir veya birkaç yapıtı sunması.
RİSOLUTO: Güçlü, kararlı.
RİTM: Zaman içinde varolan müziğin yine zaman içinde belirtilmesi. Ritm müziğin üç ana öğesinden biridir. Öbür ikisi melodi ve armoni. Melodisiz ve armonisiz müzik olabilir ama ritimsiz bir müzik düşünülemez.
ROMANCE: Besteciyi kesin bir kalıp biçimine uymak zorunda bırakmayan, genellikle duygusal parçalara verilen ad.
RUBATO: İcrada geçici olarak kesin bir tempodan ayrılman ve nota sürelerini bir cümlenin anlamını açıklamak, yaymak amacıyla değiştirmek.


SSALTARELLO: Hızlı tempoda eski İspanyol- İtalyan dansı. Lavta süitşerinde pavan’dan sonra yer alır.
SCHERZO: “Şaka” anlamına funduszeue.info biçiminde Beethoven’den bu yana “menuetto”nun yerini almış olan bölüm. Tekrarlanan kesin çizgili bir ritmik figüre dayanır. Menuetto’da olduğu gibi karşıt nitelikte bir yavaş bölümü (üçlü bölümü) vardır.
SERENAD: Akşam müziği. Akşam yahut gece vakti, açık havada genellikle bir kadının penceresi altında söylenir, çalınır türde parçalar…
SONAT: Başlangıçtaki anlamıyla “çalınmak, tınlatılmak” için parça anlamında… Üç yada dört bölümden kurulmuş yapıtın bütünü..
SONATİN: Küçük ve kısa sonat.
SOPRANO: En tiz kadın veya çocuk sesi.
SUBRET: Operalarda ve operetlerde genellikle hizmetçi kız rolüne çıkan hafif sopranolar sınıfına verilen ad.
STACCATO: Notalarda belirtilen sesleri birbirine bağlamadan teker teker ayrı ayrı yorumlama.
STRETTO: (1) Fuga yazısında, ana konu ile karşılığın üst üste geldiği ve seslerin birbirini daha yakından izlediği bölüm. (2) Parçanın sonunda tempo hızlanması (genellikle İtalyan operasında).
SÜİT: funduszeue.info bir yandan halk arasında, öte yandan saraylarda gelişmeye ve yaygınlaşmaya başlayan dans parçaları demeti. Sanat müziği sınırları içinde yer edinmiş, ve funduszeue.info boyunca başlıca çalgı müziği ortamı ve sonat biçiminin öncüsü olmuştur. Allemande, Courante, Gavotte, Rigaudon, Loure, Passepied, Chaconne süitlerde rastlanan başlıca danslardır.
SÜRDİN: Bir yaylı çalgıyı, yada maden nefes çalgısını sağırlaştırıcı parça veya tıkaç.

T
TANGO: Ritmi Habanera’ya benzeyen (noktalı ritm) fakat daha çabuk tempoda dans. İspanyol-Amerikan kaynaklıdır. Meksika’dan çıktığı sanılır. Arjantin’de çok yaygındır.
TARANTELLA: Çok hızlı ve canlı tempoda Napoli dansı.
TEMA: Bir bestede başlıca müzikal fikir yada konu. İlk çok ses yazısında, üzerine kontrapuntanın kurulduğu “cantus firmus”.
TEMPO: Müzikte sesin süresi üzerine kurulmuş, ses hareketlerinin süre ve hızlarını ölçmeye yarayan sistemlerin temeli.
TENOR: En tiz erkek sesi.
TOCCATO: Sözcük anlamı “dokunmak için” parça. Klavye müziğinde (org, klavsen) verilen ilk adlarından biri. Kuzeyli orgçular ve Bach fuga yazısında “toccata”larda geniş yer vermişlerdir.
TONALİTE: Bir bestede yada bir beste bölümünde bütün nota ve akorların, bir “çıkış noktası” durumundaki notayla ilgilerini düzenleyen sistemlerin bütünü. Tonalite, kendi başına, müzik yaratıcılığında bir amaç değil, fakat araçlardan yalnız biridir.
TRANQUİLLO: Sakin, rahat.
TREMOLO: Bir nota yada bir akorun çok hızlı olarak tekrarı.
TRİL: Bir notanın bir üstteki notayla çok hızlı olarak sıralanması.
TRİO: Üç ses yada çalgı için yazılmış beste. Böyle bir besteyi çalan topluluk.
TROPPO: Çok… Non troppo: Çok değil… Allegro non troppo: Çok hızlı değil…
TROUBADOUR: ve funduszeue.info arasında Fransa’nın güneyindeki gezginci ozanlara verilen ad. Kuzeydekilere “trouvére” denir.
TUTTİ: Bütün, tüm, hep birlikte anlamlarına gelir. Konçertolarda ve koro seslerinde solo sesin yanında bulunan çalgı ve seslerin bütününe verilen ad.

U
UVERTÜR: Müzikli sahne yapıtlarının, süit ve senfonilerin başındaki açılış, giriş müziği. İtalya’da Alessandro Scarlatti, Fransa’da da Jean-Baptiste Lully uvertürü üç bölümlü olarak kesinleştirmişler, böylece klasik senfoni biçiminin temelini atmışlardır.
UMORİSTİCO: Şakacı, esprili.
UNA CORDA: Tek tel. Piyanoda özel bir pedala basılarak çekiçlerin üç yerine bir tele vurmasını sağlayarak özel bir ses rengi elde edilmesi. Normale dönüş “tre corde” komutuyla belirtilir.
UNCA: Çengel. Notaların değerini gösteren çengel.
UNGHERESE, HONGROİSE: Macar tarzında.
UNİSONO, UNİSSON: Tek sesli, aynı seste.
UNİTONAL: Tek tonlu.
UNNO, NATİONALE: Ulusal.
UOMO: Erkek adam. Başroldeki erkek şarkıcı.
ÜÇGEN (Fran., İng. Triangle): Titreşimi sağlamak amacıyla üçgen biçiminde bükülmüş maden çubuktan yapılma, belirli bir nota yüksekliği vermeyen vurma çalgısı.


V
VİBRAFON: Maden çubukların üstüne tokmakla vurularak çalınan, her bir çubuğun altında bulunan borunun içindeki havanın, elektronik araçla titreştirilmesiyle elde edilen tınıya sahip çalgı.
VİBRATO: Titreme, insan sesinde olsun, türlü çalgılarda olsun, bir notanın yüksekliğini aşağı ve yukarı doğru sık yada geniş aralıklı sallandırılmayla elde edilir.
VİRGİNAL: Diz üstüne yerleştirilip çalınan küçük klavsen.
VİRTUOZ: Yorumunda teknik ustalığın üstün katına erişmiş kişiler için kullanılan terim.
VİVACE: Canlı.
VOCE: Ses. (Mezza Voce: Yarım ses), (Sotto Voce: hafif ses)
VORSPİEL: Müzikli oyunlarda yapıtın başlamasından önce çalınan orkestra parçası.

X
XYLOPHONE: Ksilofon. Farklı uzunlukta tahta plaketlerden oluşan vurmalı çalgı.

Y
YORUM: Bir müzik yapıtını icra eden şarkıcı, enstrümanist yada yöneticinin, o yapıtı bestecinin düşünce ve duygularına uygun olarak sunma amacıyla uyguladığı duygusal davranışın ve bilimsel inceleme sonuçlarının tümü.

Z
ZARZUELA: Bir tür İspanyol opereti.
ZELO, ZELOSO: Acele , aceleyle.
ZİGANKA, ZİGEUNER, ZİNGARA, ALLA ZİNGARA: Çingene, çingene müziği, çingene tarzında, Çigan.
ZOPPA: Aksak.
ZWİSCHENSPİEL (Alm.): Müzikli oyunlarda perde arasında çalınan orkestra parçası.

Nota nedir?

Seslerin incelik, kalınlıkları ile sürelerini gösteren işaretlere denir. Porte üzerinde her bir nota, farklı yerlere (çizgi üzerine veya aralığa) ve farklı biçimlerde yazılır. Her bir nota harflerle de gösterilir.

Do = C, Re = D, Mi = E, Fa = F, Sol = G, La = A ve Si = B

Nota değerleri:
En büyük birim: tam sestir. Birlik nota denilir. Bu sesin/notanın yarısına ½ lik nota kısaca: ikilik nota denilir. Buradaki bir ve bölü kelimeleri okunmaz. İkilik notanın yarısına ¼ lük, yani dörtlük nota denir. Dörtlük notanın yarısına 1/8 lik yani sekizlik nota denir. Sekizlik notanın yarısına 1/16 lık yani onaltılık nota denir.


Genel Müzik Bilgisi

Solfej notaları melodileriyle funduszeue.info ise notaları sadece ritmikdeğerleriyle okumadıfunduszeue.info Öğrenirken iki temel bilgi esastıfunduszeue.info ritimdeğeri ve nota değfunduszeue.infoi ardına eşit aralıklı,düzenlerle sıralananvuruşlara ritim denir. Basit Ritimler

2/4 , 3/4 , 4/4 (C) şeklinde gösterilirler..

Bileşik Ritimler

Basit Ritmlerin birbirine eklenmesiyle oluşurlar.Örnek olarak:

5/8 , 6/8 , 7/8 , 8/8 , 9/8


Müzik , “İnsanların kelimeler ile anlatamadığı duygu, düşünce ve hislerinimelodik seslerle anlatma sanatıdır”. Müziğin diğer bir tanımı ise “insanlarınkendi yapılarına uygun, yaşadğı ortama göre sesleri kullanma sanatıdır”şeklindedir.


SES : Bir cismin titreşiminden meydana gelen dalgaların hava yolu ilekulağımıza ulaşmasına denir.


SESİN DUYULMASI ( İşitme ) : İnsanlarda işitmeyi ve duymayı sağlayan organıkulaktır. Dış kulağa iletilen ses, orta kulağa intikal eder. Orta kulaktan iseiç kulağa geçerek sinirler aracılığı ile beyine ulaşır. Böylece ses beyindecanlandırılmış diğer bir deyişle duyulmuş olur.


SESİN HIZI : Sesin herhangi bir cisim veya maddeden çıktığı andan itibarenbulunduğu ortama göre belirli bir ulaşma hızı vardır. Bu konuda yapılançalışmalara göre durgun ve ısı derecesi sıfır olan bir ortamda ses saniyede metre hız yapar.


SESİN TİTREŞİM ÖZELLİKLERİ : Seslerin incelik - kalınlık dereceleri ve zamanagöre titreşim özellikleri vardır. Örneğin LA sesi bir saniyede titreşimgerçekleştirir. Diğer sesler de buna göre düzenlenmiştir.


MÜZİK SESLERİ : Müzik sesleri İnsan Sesleri ve Müzik Aletleri Sesleri olmaküzere ikiye ayrılır.

İnsan Sesleri : İnsan sesleri , Kadın Sesleri ve Erkek sesleri olarak ikiguruba ayrılır.

Erkek Sesleri : Tenor (İnce), Bariton (Orta) , Bas (Kalın) olarak üçe ayrılır.

Kadin Sesleri : Soprano (İnce) , Mezzo Soprano (Orta), Alto olarak üçe ayrılır.



SES MERDİVENİ: İnsan kulağı ile duyulması imkanı olan seslerin en kalınından enincesine kadar sıralanış biçimine ses merdiveni denir. Ses Merdiveni üç bölümeayrılır : Bunlar Kaba Bölge, Orta Bölge ve Tiz Bölgedir.


ARALIK : İki nota arasındaki mesafeye yani ses farkına denir.


SÜRE : Notaların vermiş olduğu zaman bütünlüğüne süre denir. Sesli Süre veSessiz Süre olmak üzere iki çeşit süre vardır. Sesli süreler notalarınseslendiriliş zamanını, sessiz süreler ise notalar arası bekleme zamanını ifadeeder. Sessiz süreler Müzikte ES işareti ile tanımlanır.


TAM SES : İki bitişik notanın veya derecenin gösterdiği aralığa Tam Ses funduszeue.info notaların gösterdiği küçük aralıklara da Yarım Ses denir


KOMA : İki tam ses arasındaki dokuz küçük sesin her birine verilen isimdir.


ÖLÇÜ : Bir müzik eserinin eşit süreli bölümlerine Ölçü denir. Ölçü çizgileriporteye dikey olarak konulur. Her ölçüde ölçü rakamı kadar nota sürelerivardır.


EKSİK ÖLÇÜ ( ANAKRUS ) : Bazı eserlerde ilk ölçü çizgisinden önce gelenölçülere verilen isimdir.

Nota, müziği okuyup yazıya almaya yarayan şekillerdir. Yazı harflerinin adlarıbulunuşu gibi, bu şekillerinde adları vardır.

Notalara ait yedi isim şunlardır:

  1. do (ilim dilinde bazen “ut”),
  2. re,
  3. mi,
  4. fa,
  5. sol,
  6. la,
  7. si.

Almanya ve İngiltere’de, Ortaçağ tarzındansolfejde kısmen hatıra olarak notalar doğrudan doğruya alfabe harflerindenyedisinin adlarıyla okunmaya devam ediliyor:

  1. C (do),
  2. D (re),
  3. E (mi),
  4. F (fa),
  5. G (sol),
  6. A (la),
  7. B (si),

Nota (veya not) kelimesi, bir şeyisonradan hatıra getirtecek surette bir yere not etmeyi ifade eden sözdür. Müziknotası da, bir sesi temsil etmek üzere nota dizeği üstündeki yerine konulan birişaret, bir kayıttır.
Karakterci nota: Bir özelliği belirten nottur. Dizideki yedi notanın vasıflarıolan tonik, toniküstü, mediant (ortanca), alt-dominant, dominant (hâkim),dominantüstü, sensible (duygun) nota, terimleri hep karakterci notalardır.Çünkü, dizide her birinin farklı birer rolü vardır ve karakterlerini işte buroller sağlar.
Bir dizinin ilk üçlü ve ilk altılı aralıkları o
 dizi modunun karakterci notalarıdır. Majör ve minördizilerin mod notaları adını alırlar.
Zarif notalar: Melodide bazı süs ve işleme notalarına böyle denir. Melodiksüslemeler dediklerimiz bunlardır (Bak: Süslemeler). “Bezen notaları”dadenilebilir.
Küme notalar: Nota kümecikleri. Ölçünün bir zamanını veya zamanın bir bölümünüvücuda getiren tertipli kümeciklere nizam dışı katılan notalara (bir yüklentiihdas ettikleri için) böyle denir. Yük notalarının vücuda getirdiği böyle nizamdışı gruplar, birleştikleri notaların sayısını karşılayan rakamlarlagösterilirler.

Nota Şekilcikleri (Figures de notes)

Türlü nispî uzunlukları, yani süsleri olan nota kıymetleri şu figürlerlegösterilirler: Birlik, İkilik, Dörtlük, Sekizlik, Onaltılık, Otuzikilik,Altmışdörtlük. Bu süreleri küçüklere “göze hitap eden” biçim adlarıylaöğreterek nota dersine başlamak kolaylığı muciptir. Sırasıyla şunlardır:Yuvarlak, Beyaz, Siyah, Çengelli, İki çengelli, Üç çengelli, Dört çengelli.

Nota Şekillerinin Yazılışı

Notalar, kıymetlerinin her türlüsünde düzgünlükle yumurtamsı çizilmişbulunmalıdır. Aşağıdaki misalde görüldüğü üzere, yuvarlak yazılı notalar –akoryazısında temas noktaları tamamen dolmuş olacağından- kalın bir çizgi gibigörünerek, okunmaları güçleşir. Beyzi notalarda ise temas noktası iki taraftankapanmadığından, o sayede okunmaları kolay olur. Bu fark göz önünde tutulup hiçolmazsa çok sesli ve akorlu yazılarda notaları beyzi çizmeye çalışmalıdır
İkilik’ten başlayıp dörtlük, sekizlik ve daha küçük kıymetteki notalara beyziuçlar porte aralık ve çizgilerine hep eğrilemesine yazılırlar İkilik kıymettenitibaren altmışdörtlüğe kadar bütün nota başları aynı büyüklükte düşmelidirBirlik nota öbürlerinden az büyükçedir, hem de onların aksine olarak portedekiyerine yayvan ve yatık yazılmalıdır. Öbür nota başlarından büyük olduğu için,eğik yazılırsa portenin aralık ve çizgilerinden taşar. Neticede okunmasıgüçleşir, yanlış okunmaya sebebiyet verebilir Sükût (Es) İşaretleri veYazılışları
Kıymetler gibi esler de çeşitli ve portedeki yerleri bazen farklıcadır.

  1. Birlik es, portede daima dördüncü çizginin altındadır.
  2. İkilik es, portede üçüncü çizgi üstüne konur
  3. Dörtlük es, portenin ikinci çizgisi ile dördüncü çizgisi arasına yazılır. Yalnız, bunun alt ve üst kuyrukları aşağıdan birinci aralığın içine ve yukarıdan dördüncü aralığın içine biraz girmiş bulunurlar
  4. Sekizlik, onaltılık ve otuzikilik eslerdeki çengelli uçlar üstten portenin üçüncü aralığına yazılırlar. Sekizlik esin bacağı portenin ikinci çizgisine, onaltılık bacağı birinci çizgiye, otuzikilik olanın bacağı da birinci çizginin az altına uzatılır. Altmışdörtlük este, çengelli uç dördüncü aralıkta olmak üzere, bacağı otuzikilik esinki kadar indirilir.
  5. Noktalı nota ve eslerin noktaları işaretin daima tam önüne ve porte aralıklarına konulmalıdır. Çizginin üstüne nokta konulmaz. Çünkü, üst üste gelecek aynı renkler birbirini yok ederler

Birölçüden daha fazla, yani birkaç ölçülük olan esler şu misalde görüldüğü üzere,yazılırlar.

Nota Bacaklarının Çekilişi

Tek olarak, her notanın bacağı, adlandığı sesin oktavına kadar uzatılır.
“A” misalinde görüldüğü üzere, birinci çizgi altındaki do notası, porteninüçüncü “do” aralığının ortasına, re dördüncü çizgiye, mi yukarıdaki “mi”aralığına ve birinci aralıktaki fa beşinci “fa” çizgisine kadar uzatılır. Öbürnotalar da “yukarıdaki gibi” oktavlarına kadar uzatılırlar.
Birinci ilâve çizgili alt “do” notasından itibaren re, mi, fa, sol, lanotalarının bacakları yukarı, sonra gelen si, do, re, mi, fa, sol, lanotalarının bacakları da aşağı çekilir Aşağıdaki örnekte görüldüğü üzere ilkilâve çizgili kalın si notası ile ondan pes düşen bütün ilâve çizgili notalarınbacakları hep portenin üçüncü “si” çizgisine kadar çekilirler Gelen örnektegörüldüğü gibi, birinci ilâve çizgili “si” notasından başlayıp yükselennotaların bacakları hep portenin üçüncü si çizgisine kadar indirilirler Notabacakları porte üzerindeki yerlerine göre yukarı veya aşağı çekildiklerinde,aşağı indirilir, bacaklar nota yuvarlağının solundan, yukarı çekilenler notayuvarlağının sağından çizilmelidirler İlâve çizgileri arasındaki açıklık, porteçizgilerinin açıklıkları kadar olmalıdır. Üst üste sıralı ilâve çizgileri hepaynı uzunlukta ve bir hizada olacaklardır.

nest...

çamaşır makinesi ses çıkarması topuz modelleri kapalı huawei hoparlör cızırtı hususi otomobil fiat doblo kurbağalıdere parkı ecele sitem melih gokcek jelibon 9 sınıf 2 dönem 2 yazılı almanca 150 rakı fiyatı 2020 parkour 2d en iyi uçlu kalem markası hangisi doğduğun gün ayın görüntüsü hey ram vasundhara das istanbul anadolu 20 icra dairesi iletişim silifke anamur otobüs grinin 50 tonu türkçe altyazılı bir peri masalı 6. bölüm izle sarayönü imsakiye hamile birinin ruyada bebek emzirdigini gormek eşkiya dünyaya hükümdar olmaz 29 bölüm atv emirgan sahili bordo bereli vs sat akbulut inşaat pendik satılık daire atlas park avm mağazalar bursa erenler hava durumu galleria avm kuaför bandırma edirne arası kaç km prof dr ali akyüz kimdir venom zehirli öfke türkçe dublaj izle 2018 indir a101 cafex kahve beyazlatıcı rize 3 asliye hukuk mahkemesi münazara hakkında bilgi 120 milyon doz diyanet mahrem açıklaması honda cr v modifiye aksesuarları ören örtur evleri iyi akşamlar elle abiye ayakkabı ekmek paparası nasıl yapılır tekirdağ çerkezköy 3 zırhlı tugay dört elle sarılmak anlamı sarayhan çiftehan otel bolu ocakbaşı iletişim kumaş ne ile yapışır başak kar maydonoz destesiyem mp3 indir eklips 3 in 1 fırça seti prof cüneyt özek istanbul kütahya yol güzergahı aski memnu soundtrack selçuk psikoloji taban puanları senfonilerle ilahiler adana mut otobüs gülben ergen hürrem rüyada sakız görmek diyanet pupui petek dinçöz mat ruj tenvin harfleri istanbul kocaeli haritası kolay starbucks kurabiyesi 10 sınıf polinom test pdf arçelik tezgah üstü su arıtma cihazı fiyatları şafi mezhebi cuma namazı nasıl kılınır ruhsal bozukluk için dua pvc iç kapı fiyatları işcep kartsız para çekme vga scart çevirici duyarsızlık sözleri samsung whatsapp konuşarak yazma palio şanzıman arızası