kuranda oruç varmı / Prof. Dr. Yaşar Nuri Öztürk - Kuran'da Ramazan ayı - Dailymotion Video

Kuranda Oruç Varmı

kuranda oruç varmı

Kur&#;an&#;da otuz gün (Ramazan ayı boyunca) oruç tutulması farz kılınmış mı?

Değerli kardeşimiz,

Kur'an-ı Kerim'de Ramazan ayında Müslümanların oruç tutmaları farz kılınmıştır. Kur'ân-ı Kerim'de oruç, gün olarak değil, ay olarak farz kılınmıştır. Yirmi dokuz, yahut otuz gün denmemiş, Şehr-i Ramazan (Ramazan ayı) diye buyrulmuştur.

"Oruç sayılı günlerdedir. Sizden her kim o günlerde hasta veya yolcu olursa, tutamadığı günler sayısınca başka günlerde oruç tutar. Oruç tutamayanlara fidye gerekir. Fidye bir fakiri doyuracak miktardır. Her kim de, kendi hayrına olarak fidye miktarını artırırsa bu, kendisi hakkında elbette daha hayırlıdır. Bununla beraber, eğer işin gerçeğini bilirseniz, oruç tutmanız sizin için daha hayırlıdır."

"O sayılı günler, ramazan ayıdır. O ramazan ayı ki insanlığa bir rehber olan, onları doğru yola götüren ve hakkı batıldan ayıran en açık ve parlak delilleri ihtiva eden Kur’ân o ayda indirildi. Artık sizden kim Ramazan ayının hilâlini görürse, o gün oruç tutsun. Hasta veya yolcu olan, tutamadığı günler sayısınca, başka günlerde oruç tutar. Allah sizin hakkınızda kolaylık ister, zorluk istemez. Oruç günlerini tamamlamanızı, size doğru yolu gösterdiğinden ötürü Allah’ı tazim etmenizi ister. Şükredesiniz diye bu kolaylığı gösterir." (Bakara, 2/)

Yukarıdaki ayetlerde de görüldüğü gibi, Ramazan ayında oruç tutulması farz kılınmıştır.

Selam ve dua ile
Sorularla İslamiyet

Oruç ve Ramazan İle İlgili Ayet ve Hadisler

Oruç ve ramazanla igili ayet ve hadisler

ORUÇ VE RAMAZAN İLE İLGİLİ AYETLER

Ey iman edenler! Allah’a karşı gelmekten sakınmanız için oruç, sizden öncekilere farz kılındığı gibi, size de farz kılındı. (Bakara Sûresi )

Oruç, sayılı günlerdedir. Sizden kim hasta, ya da yolculukta olursa, tutamadığı günler sayısınca başka günlerde tutar. Oruca gücü yetmeyenler ise bir yoksul doyumu fidye verir. Bununla birlikte, gönülden kim bir iyilik yaparsa (mesela fidyeyi fazla verirse) o kendisi için daha hayırlıdır. Eğer bilirseniz oruç tutmanız sizin için daha hayırlıdır. (Bakara Sûresi )

(O sayılı günler), insanlar için bir hidayet rehberi, doğru yolun ve hak ile batılı birbirinden ayırmanın apaçık delilleri olarak Kur’an’ın kendisinde indirildiği Ramazan ayıdır. Öyle ise içinizden kim bu aya ulaşırsa, onu oruçla geçirsin. Kim de hasta veya yolcu olursa, tutamadığı günler sayısınca başka günlerde tutsun. Allah, size kolaylık diler, zorluk dilemez. Bu da sayıyı tamamlamanız ve hidayete ulaştırmasına karşılık Allah’ı yüceltmeniz ve şükretmeniz içindir. (Bakara Sûresi )

Oruç gecesinde kadınlarınıza yaklaşmak size helâl kılındı. Onlar, size örtüdürler, siz de onlara örtüsünüz. Allah, (Ramazan gecelerinde hanımlarınıza yaklaşarak) kendinize zulmetmekte olduğunuzu bildi de tövbenizi kabul edip sizi affetti. Artık eşlerinize yaklaşın ve Allah’ın sizin için yazıp takdir etmiş olduğu şeyi arayın. Şafağın aydınlığı gecenin karanlığından ayırt edilinceye (tan yeri ağarıncaya) kadar yiyin, için. Sonra da akşama kadar orucu tam tutun. Bununla birlikte siz mescitlerde itikâfta iken eşlerinize yaklaşmayın. Bunlar, Allah’ın koyduğu sınırlardır. Bu sınırlara yaklaşmayın. Allah, kendine karşı gelmekten sakınsınlar diye, âyetlerini insanlara böylece açıklar. (Bakara Sûresi )

Haccı da, umreyi de Allah için tamamlayın. Eğer (düşman, hastalık ve benzer sebeplerle) engellenmiş olursanız artık size kolay gelen kurbanı gönderin. Bu kurban, yerine varıncaya kadar başlarınızı tıraş etmeyin. İçinizden her kim hastalanır veya başından rahatsız olur (da tıraş olmak zorunda kalır)sa fidye olarak ya oruç tutması, ya sadaka vermesi, ya da kurban kesmesi gerekir. Güvende olduğunuz zaman hacca kadar umreyle faydalanmak isteyen kimse, kolayına gelen kurbanı keser. Kurban bulamayan kimse üçü hacda, yedisi de döndüğünüz zaman (olmak üzere) tam on gün oruç tutar. Bu (durum), ailesi Mescid-i Haram civarında olmayanlar içindir. Allah’a karşı gelmekten sakının ve Allah’ın cezasının çetin olduğunu bilin. (Bakara Sûresi )

Bir mü’minin bir mü’mini öldürmesi olacak şey değildir. Ancak yanlışlıkla olması başka. Kim bir mü’mini yanlışlıkla öldürürse, bir mü’min köleyi azad etmesi ve bağışlamadıkları sürece ailesine diyet ödemesi gerekir. (Öldürülen kimse) mü’min olur ve düşmanınız olan bir topluluktan bulunursa, mü’min bir köle azad etmek gerekir. Eğer sizinle kendileri arasında antlaşma bulunan bir topluluktan ise ailesine verilecek bir diyet ve mü’min bir köle azad etmek gerekir. Bunlara imkân bulamayanın, Allah tarafından tövbesinin kabulü için iki ay ard arda oruç tutması gerekir. Allah, hakkıyla bilendir, hüküm ve hikmet sahibidir. (Nisâ Sûresi 92)

Allah, boş bulunarak ettiğiniz yeminlerle sizi sorumlu tutmaz. Ama bile bile yaptığınız yeminlerle sizi sorumlu tutar. Bu durumda yeminin keffareti, ailenize yedirdiğinizin orta hâllisinden on yoksulu doyurmak, yahut onları giydirmek ya da bir köle azat etmektir. Kim (bu imkânı) bulamazsa, onun keffareti üç gün oruç tutmaktır. İşte yemin ettiğiniz vakit yeminlerinizin keffareti budur. Yeminlerinizi tutun. Allah, size âyetlerini işte böyle açıklıyor ki şükredesiniz. (Mâide Sûresi 89)

Ey iman edenler! İhramlı iken (karada) av hayvanı öldürmeyin. Kim (ihramlı iken) onu kasten öldürürse (kendisine) bir ceza vardır. (Bu ceza), Kâ’be’ye ulaştırılmak üzere, öldürdüğünün dengi olup, içinizden iki âdil kimsenin takdir edeceği bir kurbanlık hayvan; veya yoksulları yedirmek suretiyle keffaret; yahut onun dengi oruç tutmaktır. (Bu) yaptığı işin kötü sonucunu tatması içindir. Allah, geçmiştekileri affetmiştir. Fakat kim bir daha böyle yaparsa, Allah ondan intikam alır. Allah, mutlak güç sahibidir, intikam sahibidir. (Mâide Sûresi 95)

Bunlar, tövbe edenler, ibâdet edenler, hamdedenler, oruç tutanlar, rükû’ ve secde edenler, iyiliği emredip kötülükten alıkoyanlar ve Allah’ın koyduğu sınırları hakkıyla koruyanlardır. Mü’minleri müjdele. (Tevbe Sûresi )

“Ye, iç, gözün aydın olsun. İnsanlardan birini görecek olursan, “Şüphesiz ben Rahmân’a susmayı (oruç) adadım. Bugün hiçbir insan ile konuşmayacağım” de. (Meryem Sûresi 26)

Şüphesiz Müslüman erkeklerle Müslüman kadınlar, mü’min erkeklerle mü’min kadınlar, itaatkâr erkeklerle itaatkâr kadınlar, doğru erkeklerle doğru kadınlar, sabreden erkeklerle sabreden kadınlar, Allah’a derinden saygı duyan erkekler, Allah’a derinden saygı duyan kadınlar, sadaka veren erkeklerle sadaka veren kadınlar, oruç tutan erkeklerle oruç tutan kadınlar, namuslarını koruyan erkeklerle namuslarını koruyan kadınlar, Allah’ı çokça anan erkeklerle çokça anan kadınlar var ya, işte onlar için Allah bağışlanma ve büyük bir mükâfat hazırlamıştır. (Ahzâb Sûresi 35)

Kim (köle azat etme imkânı) bulamazsa, eşine dokunmadan önce ard arda iki ay oruç tutmalıdır. Kimin de buna gücü yetmezse altmış fakiri doyurmalıdır. Bunlar, Allah’a ve Resûlüne hakkıyla iman edesiniz, diyedir. İşte bunlar Allah’ın sınırlarıdır. Kâfirler için elem dolu bir azap vardır. (Mücâdele Sûresi 4)

Eğer o sizi boşarsa, Rabbi ona, sizden daha hayırlı, Müslüman, inanan, sebatla itaat eden, tövbe eden, ibadet eden, oruç tutan, dul ve bakire eşler verebilir. (Tahrim Sûresi 5)

Biz onu (Kur'an'ı) Kadir gecesinde indirdik. Kadir gecesinin ne olduğunu sen bilir misin? Kadir gecesi, bin aydan hayırlıdır. O gecede, Rablerinin izniyle melekler ve Ruh (Cebrail), her iş için iner dururlar. O gece, esenlik doludur. Ta fecrin doğuşuna kadar. (Kadir Sûresi )

ORUÇ İLE İLGİLİ HADİSLER

  • İslamın Beş Şartından Biri Oruçtur

İbni Ömer’den (r.a.) rivayet edildiğine göre, Resûlullah şöyle buyurdu:

“İslâm beş temel üzerine bina kılınmıştır: Allah’tan başka ilâh olmadığına ve Muhammed’in Allah’ın Resulü olduğuna şahitlik etmek. Namazı dosdoğru kılmak, zekâtı hakkıyla vermek, Allah’ın evi Kâbe’yi haccetmek ve Ramazan orucunu tutmak.” (Buhârî, Îmân 1, 2, Tefsîru sûre(2) 30; Müslim, Îmân )

Ebû Ümâme Sudayy İbni Aclân el-Bâhilî’den (r.a.) rivayet edildiğine göre, Resûlullah’ı Vedâ hutbesi’nde şöyle buyururken dinledim demiştir:

“Allah’tan korkunuz. Beş vakit namazınızı kılınız. Ramazan orucunuzu tutunuz. Mallarınızın zekâtını veriniz. Yöneticilerinize itaat ediniz! (Bu takdirde doğruca) Rabbinizin cennetine girersiniz.” (Tirmizî, Cum’a 80)

  • İnsanın oruç dışında her ameli kendisi içindir

Ebû Hüreyre’den (r.a.) rivayet edildiğine göre Resûlullah şöyle buyurdu:

Aziz ve celîl olan Allah "İnsanın oruç dışında her ameli kendisi içindir. Oruç benim içindir, mükâfatını da ben vereceğim" buyurmuştur.

Oruç kalkandır. Biriniz oruç tuttuğu gün kötü söz söylemesin ve kavga etmesin. Şayet biri kendisine söver ya da çatarsa: ‘Ben oruçluyum’ desin.

Muhammed’in canı kudret elinde olan Allah’'a yemin ederim ki, oruçlunun ağız kokusu, Allah katında misk kokusundan daha güzeldir.

Oruçlunun rahatlayacağı iki sevinç anı vardır: Birisi, iftar ettiği zaman, diğeri de orucunun sevabıyla Rabbine kavuştuğu andır." (Buhârî, Savm 9; Müslim, Sıyâm )

  • Oruçlular cennete reyyân denilen bir kapıdan girecektir

Sehl İbni Sa'd’dan (r.a.) rivayet edildiğine göre Hz. Peygamber şöyle buyurdu:

"Cennette reyyân denilen bir kapı vardır ki, kıyamet günü oradan ancak oruçlular girecek, onlardan başka kimse giremeyecektir. Oruçlular nerede? diye çağrılır. Onlar da kalkıp girerler ve o kapıdan onlardan başkası asla giremez. Oruçlular girince o kapı kapanır ve bir daha oradan kimse girmez." (Buhârî, Savm 4; Müslim, Sıyâm )

  • Bir gün oruç tutmanın ecri

Ebû Saîd el-Hudrî’den (r.a.) rivayet edildiğine göre Resûlullah şöyle buyurdu:

"Allah rızâsı için bir gün oruç tutan kimseyi Allah Teâlâ, bu bir günlük oruç sebebiyle cehennem ateşinden yetmiş yıl uzak tutar." (Buhârî, Cihâd 36; Müslim, Sıyâm )

Ebû Hüreyre’den (r.a.) rivayet edildiğine göre Resûlullah şöyle buyurdu:

"Kim, faziletine inanarak ve karşılığını Allah'tan bekleyerek Ramazan orucunu tutarsa, geçmiş günahları bağışlanır." (Buhârî, Îmân 28, Savm 6)

  • Oruçlu kimse ile çekişmesin

Ebû Hüreyre’den (r.a.) rivayet edildiğine göre Resûlullah şöyle buyurdu:

"Hiçbiriniz, oruçlu olduğu gün çirkin söz söylemesin ve kimse ile çekişmesin. Eğer biri kendisine söver veya çatarsa, ‘ben oruçluyum desin’" (Buhârî, Savm 9)

Ebû Hüreyre’den (r.a.) rivayet edildiğine göre Hz. Peygamber şöyle buyurdu:

"Kim yalan konuşmayı ve yalan-dolanla iş yapmayı terketmezse, Allah o kimsenin yemesini, içmesini bırakmasına kıymet vermez." (Buhârî, Savm 8, Edeb 51)

  • Ramazan’dan bir iki gün önce oruç tutmayın

Ebû Hüreyre’den (r.a.) rivayet edildiğine göre Hz. Peygamber şöyle buyurdu:

"Sizden biriniz bir-iki gün öncesinden oruç tutarak Ramazan’ı karşılamaya kalkmasın. Ancak belli günlerde oruç tutmayı âdet edinmiş olan kimse, o gün orucunu tutsun." (Buhârî, Savm 5, 14; Müslim, Sıyâm 21)

  • Nice oruç tutanlar vardır ki

Hz. Peygamber şöyle buyurmuşlardır:

“Nice oruç tutanlar vardır ki, orucundan kendisine kuru bir açlıktan başka bir şey kalmaz! Geceleri nice namaz (terâvih ve teheccüd) kılanlar vardır ki, namazlarından kendilerine kalan yalnız uykusuzluktur.” (İbn-i Mâce, Sıyâm, 21)

Ebû Hüreyre’den (r.a.) rivayet edildiğine göre Resûlullah şöyle buyurdu:

"Ramazan hilâlini görünce oruç tutunuz. Şevval hilâlini görünce de oruca son veriniz. Ramazan’ın başlangıcı bulutlu bir güne rastlarsa, Şâban’ı otuza tamamlayınız." (Buhârî, Savm 11)

Resûlullah Efendimiz buyurmuşlardır:

“Oruç tutunuz ki, (madden ve mânen) sıhhat bulasınız!” (Heysemî, III, )

  • Müslüman ölünce orucu solundadır

Peygamber Efendimiz buyurmuşlardır:

“Mü’min öldüğü zaman, namazı baş ucunda, zekâtı sağında, orucu solunda bulur.” (Bkz. Heysemî, III, 51)

Allâh Resûlü bir gün:

“Oruç, oruçluya yakışmayan şeylerle zedelenmedikçe (tutan için) bir kalkandır.” buyurdu.

Ashâb-ı Kirâm: “(Oruçlu) onu ne ile zedeler?” diye sorunca Resûl-i Ekrem: “Yalan ve gıybetle” cevâbını verdiler. (Nesâî; Sıyâm, 43)

  • Oruçlu bilmeyerek yer içerse

Ebû Hüreyre’den (r.a.) rivayet edildiğine göre Hz. Peygamber şöyle buyurdu:

"Sizden biriniz unutarak bir şey yer veya içerse, orucunu tamamlasın. Çünkü onu Allah yedirmiş ve içirmiştir." (Buhârî, Savm 26, Eymân 15)

Lakît İbni Sabire (r.a.) şöyle dedi: Ben:

- Ey Allah'ın Resûlü! Bana abdest almayı anlat! dedim. O da:

- "Güzelce abdest al, parmak aralarına suyu ulaştır. Oruçlu olmadığın zaman suyu burnuna iyice çek!" buyurdu. (Ebû Dâvûd, Tahâret 56, Savm 27)

RAMAZAN İLE İLGİLİ HADİSLER

  • Ramazan’ın son on günü Peygamberimiz

Ebû Hüreyre’den (r.a.) rivayet edildiğine göre Resûlullah şöyle buyurdu:

"Ramazan ayı girdiğinde cennet kapıları açılır, cehennem kapıları kapanır ve şeytanlar bağlanır." (Buhârî, Savm 5)

Ayşe (r.a.) şöyle dedi:

“Ramazan ayının son on günü gelince, Resûlullah geceleri ibadetle ihyâ eder, ailesini uyandırır, kulluğa soyunup paçaları sıvardı.” (Buhârî, Leyletü’l-kadr 5)

  • Ramazan ayında Peygamberimizin cömertliği

İbni Abbâs (r.a.) şöyle dedi:

Resûllullah insanların en cömerdi idi. Onun en cömert olduğu anlar da Ramazan’da Cebrâil’in (a.s.), kendisi ile buluştuğu zamanlardı. Cebrâil (a.s.), Ramazan’ın her gecesinde Hz. Peygamber ile buluşur, (karşılıklı) Kur'an okurlardı. Bundan dolayı Resûlullah Cebrâil (a.s.) ile buluştuğunda, esmek için engel tanımayan bereketli rüzgârdan daha cömert davranırdı." (Buhârî, Bedü'l-vahy 5, 6, Savm 7, Menâkıb 23, Bed'ul-halk 6, Fezâilü'l-Kur'ân 7, Edeb 39)

  • Ramazan ayında Peygamberimizin ibadetleri

Ayşe (a.s.) şöyle dedi:

Ramazan ayının son on günü girdiğinde Resûlullah geceleri ihyâ eder, ev halkını uyandırır, ibadete soyunarak eşleriyle ilişkiyi keserdi. (Buhârî, Leyletül-kadr 5)

  • İki Ramazan arası günahlar

Ebû Hüreyre’den (r.a.) rivayet edildiğine göre Resûlullah şöyle buyurdu:

“Büyük günahlardan kaçınılması halinde, beş vakit namaz, iki cuma ve iki Ramazan, aralarında (işlenecek küçük) günahlara kefârettir.” (Müslim, Tahâret 16)

  • Ramazan’da yapılan umrenin ecri

Abdullah İbni Abbâs’dan (r.a.) rivayet edildiğine göre Nebî şöyle buyurdu:

"Ramazan ayında yapılan umre, tam bir hac sayılır, yahut da benimle birlikte yapılmış bir haccın yerini tutar." (Buhârî, Umre 4)

Hadîs-i şerîfte buyrulur:

“Eğer kullar, Ramazan’ın fazîletlerini bilselerdi, bütün senenin Ramazan olmasını temennî ederlerdi…” buyruluyor. (Heysemî, c. III, sf. )

SAHURLA İLGİLİ HADİSLER

Enes’den (r.a.) rivayet edildiğine göre Resûlullah şöyle buyurdu:

"Sahur yapınız, zira sahurda bolluk-bereket vardır." (Buhârî, Savm 20; Müslim, Sıyâm 45)

  • Sahur ile sabah namazı arası

Zeyd İbni Sâbit (r.a.) dedi ki: Biz Resûlullah ile birlikte sahur yemeği yedik sonra da sabah namazını kıldık.

Sahur yemeği ile sabah namazı arasında ne kadar zaman geçti? diye soruldu. "Elli âyet okuyacak kadar" cevabını verdi. (Buhârî, Savm 19; Müslim, Sıyâm 47)

İbni Ömer (r.a.) dedi ki, Resûlullah’ın iki müezzini vardı: Bilâl ve İbni Ümmü Mektûm. Resûlullah şöyle buyurdu:

"Bilâl geceleyin erkence ezan okur. Siz İbni Ümmü Mektûm ezan okuyuncaya kadar yiyip içiniz."

İbni Ömer, "Bu ikisinin arasındaki zaman, biri inip diğeri çıkıncaya kadar geçen vakitten ibaretti" demiştir. (Buhârî, Ezân 11, 13, Şehâdât 11, Savm 17)

İFTAR İLE İLGİLİ HADİSLER

Zeyd İbni Hâlid el-Cühenî’den (r.a.) rivayet edildiğine göre Nebî şöyle buyurdu:

"Kim bir oruçluyu iftar ettirirse, oruçlu kadar sevap kazanır. Oruçlunun sevabından da hiçbir şey eksilmez." (Tirmizî, Savm 82)

  • Oruç açmakta acele ediniz

Sehl İbni Sa'd’dan (r.a.) rivayet edildiğine göre Resûlullah şöyle buyurdu:

"Oruç açmakta acele ettikleri sürece Müslümanlar hayır üzere yaşarlar." (Buhârî, Savm 45; Müslim, Sıyâm 48)

  • Akşam namazından önce orucu açmak

Ebû Atıyye dedi ki, ben ve Mesruk, Hz. Ayşe’nin yanına gittik. Mesruk ona:

- Muhammed’in ashâbından iki kişi var. İkisi de hayırdan geri kalmıyorlar. Ancak bunlardan biri akşam namazını kılmakta ve oruç açmakta acele ediyor, diğeri ise hem akşam namazını hem de iftarı geciktiriyor, dedi. Bunun üzerine Ayşe:

- Akşam namazını kılmakta ve oruç açmakta acele eden kimdir? diye sordu.

Mesruk da:

- (İbni Mesut’u kastederek) Abdullah'tır, cevabını verdi. Bunun üzerine Ayşe:

- Resûlullah da öyle yapardı, dedi. (Müslim, Sıyâm )

Ebû Hüreyre’den (r.a.) rivayet edildiğine göre Resûlullah dedi ki:

“Allah Teâlâ şöyle buyurdu: Kullarımın bana en sevgili olanı, oruç açmakta acele davranandır." (Tirmizî, Savm 13)

  • Orucunuzu hurma varsa hurma ile açın

Sahâbeden Selmân İbni Âmir ed-Dabbî’den (r.a.) rivayet edildiğine göre Hz. Peygamber şöyle buyurdu:

"Herhangi biriniz iftar etmek istediği zaman orucunu hurma ile açsın. Hurma bulamazsa, su ile iftar etsin. Su temizdir." (Ebû Dâvûd, Savm 21; Tirmizî, Zekât 26, Savm )

Enes (r.a.)dedi ki: Resûlullah akşam namazından önce bir kaç taze hurma ile orucunu açardı. Taze hurma bulamazsa, kuru bir hurmacıkla iftar ederdi. Kuru hurma da bulamazsa, birkaç yudum su içerek iftar ederdi. (Ebû Dâvûd, Savm 21; Tirmizî, Savm 10)

TERAVİH İLE İLGİLİ HADİSLER

Ebû Hüreyre’den (r.a.) rivayet edildiğine göre Resûlullah şöyle buyurdu:

"Kim Ramazan’ın faziletine inanarak ve sevabını Allah’tan bekleyerek terâvih namazını kılarsa, geçmiş günahları bağışlanır." (Buhârî, Îmân 37 ; Müslim, Müsâfirîn , )

  • Peygamberimiz, Teravih namazını sünnet kıldı

PeygamberEfendimiz buyurur:

“Allâh Teâlâ Ramazan’da orucu farz kıldı, ben de (terâvîh) namazını sünnet kıldım.” (İbn-i Mâce, Salât, )

KADİR GECESİ İLE İLİGİLİ HADİSLER

  • Kadir Gecesi’ni değerlendirmenin ecri

Ebû Hüreyre’den (r.a.) rivayet edildiğine göre Hz. Peygamber şöyle buyurdu:

"Faziletine inanarak ve karşılığını Allah'tan bekleyerek Kadir gecesini değerlendiren kişinin geçmiş günahları bağışlanır." (Buhârî, Îmân 25, 27, 28, 35, Savm 6, Terâvih 1, Leyletü'l-kadr 1; Müslim, Müsâfirîn )

  • Kadir Gecesi’ni Ramazan’ın son 7 gecesi arayın

Abdullah İbni Ömer’dan (r.a.) rivayet edildiğine göre, bir grup sahâbî, rüyalarında Kadir gecesinin Ramazan’ın son yedi gecesinde olduğunu görmüşler (ve bunu Hz. Peygamber'e bildirmişler)di. Bunun üzerine Resûlullah şöyle buyurdu:

- "Kadir gecesi ile ilgili rüyalarınızın, Ramazan’ın son yedi gecesi üzerinde toplandığını görüyorum. O halde Kadir gecesini arayan onu Ramazan’ın son yedi gecesinde arasın!" (Buhârî, Leyletü'l-kadr 2, Ta'bîr 8; Müslim, Sıyâm )

  • Kadir Gecesi’ni Ramazan’ın son 10 günü arayın

funduszeue.infoşe’den rivayet edildiğine göre Resûlullah Ramazan ayının son on gününde câmiye kapanır ibadete soyunur ve şöyle buyururdu:

"Kadir Gecesi’ni Ramazan’ın son on günü içinde arayınız!" (Buhârî, Leyletü'l-kadr 3; Müslim, Sıyâm )

  • Kadir Gecesi’ni Ramazan’ın son 10 günü tek gecelerde arayın

Hz. Ayşe’den rivayet edildiğine göre Resûlullah şöyle buyurdu:

"Kadir Gecesi’ni Ramazan’ın son on günündeki tek gecelerde arayın!" (Buhârî, Leyletü'l-kadr 3)

  • Peygamberimizin Ramazan’da son 10 günü

Hz. Ayşe şöyle dedi:

Ramazan ayının son on günü girdiğinde Resûlullah geceleri ihyâ eder, ev halkını uyandırır, ciddiyetle ibadete soyunur ve eşleriyle ilişkiyi keserdi. (Buhârî, Leyletül-kadr 5;)

  • Kadir Gecesi nasıl dua edilir

Hz. Ayşe şöyle dedi:

- Ey Allah’ın Resulü! Kadir gecesinin hangi gece olduğunu bilecek olursam, o gece nasıl dua edeyim? diye sordum.

- "Allahım! Sen çok affedicisin, affetmeyi seversin. Beni bağışla! diye dua et" buyurdu. (Tirmizî, Daavât )

Hz. Ayşe’den rivayet edildiğine göre Resûlullah, Ramazan’da diğer aylardan daha fazla (kulluk yapmaya) çalışırdı. Ramazan’ın son on gününde de Ramazan’ın öteki günlerinden daha fazla ibadet ederdi. (Müslim, İ'tikâf 8. Ayrıca bk. Tirmizî, Savm 72;)

İTİKAF İLE İLGİLİ HADİLER

İbni Ömer (r.a.) şöyle dedi:

Resûlullah Ramazan’ın son on gününde i'tikâfa çekilirdi. (Buhârî, İ'tikâf 1, 6; Müslim, İ'tikâf )

Hz. Ayşe’den rivayet edildiğine göre Hz. Peygamber vefat edinceye kadar Ramazan’ın son on gününde itikâfa girmiştir. Vefatından sonra eşleri itikâfa girmeye devam ettiler. (Buhârî, İ'tikâf 1; Müslim, İ'tikâf 5.)

  • Peygamberimizin son itikafı

Ebû Hüreyre (r.a.) dedi ki, Hz. Peygamber her Ramazan on gün itikâfa girerdi. Vefat ettiği senenin Ramazan’ında yirmi gün itikâfa girdi. (Buhârî, İ'tikâf )

FİTRE (FITIR SADAKASI) İLE İLGİLİ HADİSLER

Fitre ile ilgili detaylı bilgi için tıklayınız..

  • Peygamberimiz fitreyi farz kılmıştır

Abdullah İbn Ömer’den şöyle dediği nakledilmiştir:

“Hz. Peygamber fıtır sadakasını (fitreyi) köle, erkek, kadın, küçük ve büyüklere farz kılmış ve insanlar (bayram) namazına çıkmadan önce verilmesini emretmiştir.” (Buhârî, Zekât, 76; Müslim, Zekât, 12 .)

  • Fitre Bayram namazından önce verilir

Abdullah İbn Ömer’den şöyle dediği nakledilmiştir: “Hz. Peygamber fitrenin, insanlar Bayram Namazı’na çıkmadan önce verilmesini emretmiştir” (Şevkânî, Neylü’l-Evtâr, IV, )

Abdullah İbn Ömer’den şöyle dediği nakledilmiştir: “Hz. Peygamber fıtır sadakasını 1 sâ’ (ölçek) hurma ve 1 sâ’ arpa olmak üzere köle, erkek, kadın, küçük ve büyüklere farz kılmış ve insanlar (bayram) namazına çıkmadan önce verilmesini emretmiştir.” (Buhârî, Zekât, 76; Müslim, Zekât, 12 .)

Ebû Said el-Hudrî (r.a)’den rivayet edilen bir hadiste fitre verilebilecek maddeler ve miktarları şöyle belirlenir: “Biz Peygamber devrinde fitreyi, yiyecek maddelerinden 1 sâ’ olarak verirdik. O zaman bizim yiyeceğimiz arpa, kuru üzüm, hurma ve keş (yağı alınmış peynir) idi.” (Buhârî, Zekât, 74; A. İbn Hanbel, III, 73, )

İbn Abbas (r. anhümâ)’nın naklettiği bir hadiste şöyle buyurulur: “Resûlullah oruçluları gereksiz ve çirkin sözlerden arındırmak ve yoksullara yiyecek sağlamak için fitreyi farz kılmıştır. Fitreyi kim namazdan önce öderse, bu makbul bir zekât, kim de namazdan sonra öderse, herhangi bir sadaka olur.” (Buhârî, Zekât, 70, 71, 77; Müslim, Zekât, 12 , 13, 16)

Abdullah b. Sa’lebe (r.a) şöyle nakletmiştir: “Resûlullah Ramazan Bayramı’ndan bir veya iki gün önce bir konuşma yaparak şöyle buyurdu: “Buğdaydan, arpadan veya hurmadan 1 sâ’ını hür veya köle, küçük veya büyükler için sadaka olarak veriniz.” (A. İbn Hanbel, V, )

SADAKA İLE İLGİLİ HADİSLER

Resûlullah Efendimiz sadaka ve infâkın geniş ve şümûllü olan mânevî bereketini anlatarak şöyle buyurmuşlardır:

“Allah bir lokma ekmek, bir avuç hurma ve yoksulun faydalanacağı buna benzer bir şey vesîlesiyle üç kişiyi Cennet’ine koyar:

1) Evin sahibi ve onun (sadakanın) verilmesini emreden kişi,

2) Verilecek şeyi hazırlayan evin hanımı,

3) Sadakayı yoksulun eline veren hizmetçi.”

Bunları ifade ettikten sonra Resûlullah sözlerini şöyle tamamlamışlardır:

“Hiçbirimizi unutmayan Allah Teâlâ’ya hamd olsun!” (Heysemî, III, )

Allah Resûlü şöyle haber verirler:

“Sadaka vermekle mal eksilmez. Allâh Teâlâ, affeden kulunun değerini artırır. Allâh rızâsı için alçak gönüllü olanı Allâh yüceltir.” (Müslim, Birr, 69)

  • Sadaka günahların azabını söndürür

“Suyun ateşi söndürdüğü gibi sadaka da günah(ın azâbını) söndürür.” (Tirmizî, Îmân, 8/ Ayrıca bkz. İbn-i Mâce, Fiten, 12)

“Sadaka, Rabb’in öfkesini söndürür ve kişiyi kötü ölümden uzaklaştırır.” (Tirmizî, Zekât, 28/)

“Müslümanın verdiği sadaka, ömrünü uzatır (bereketlendirir), kötü ölümü önler ve Allah Teâlâ onunla kibri, fakirliği ve övünmeyi giderir.” (Heysemî, III, )

“Sadaka vermekte acele edin! Çünkü belâ, sadakanın önüne geçemez.” (Heysemî, III, )

“İnsanlar arasında hüküm verilinceye kadar, herkes sadakasının gölgesinde olacaktır.” (Ahmed, IV, ; Heysemî, III, )

  • Yarım hurma da olsa sadaka ver

“Yarım hurma ile de olsa ateşten korunun. Bunu da bulamayan, güzel ve hoş sözle korunsun.” (Buhârî, Edeb, 34)

Peygamber Efendimiz’in haber verdiğine göre bir grup insan Hazret-i Îsâ’nın yanına uğramıştı. Onlar ayrıldıktan sonra Îsâ yanındakilere:

“–Bunlardan biri, Allah dilerse bugün ölecek!”buyurdu.

Akşam olunca, o insanlar sırtlarında odun demetleriyle tekrar Hazret-i Îsâ’nın yanına geldiler. Îsâ:

“–Odunları yere bırakın!” buyurdu. Sonra o gün öleceğini söylediği kişiye:

“–Odun demetini çöz!” buyurdu. O zât demeti çözdüğünde, içinden siyah bir yılan çıktı. Hazret-i Îsâ:

“–Bugün hangi sâlih ameli işledin?” diye sordu. O kişi:

“–Bugün herhangi bir sâlih amel işlemedim!”dedi. Îsâ:

“–İyi düşün, ne yapmıştın?” buyurdu. Bu sefer o zât:

“–Bir amel işlemedim, fakat elimde bir ekmek parçası vardı. O esnâda yanıma bir yoksul gelip bir şeyler istedi. Ben de ekmeğin bir kısmını ona verdim.”dedi.

Bu cevap üzerine Hazret-i Îsâ:

“–İşte bu sâyede (belâ) senden uzaklaştırılmış!” buyurdu. (Heysemî, III, ; Ahmed, Zühd, I, 96)

Beşîr bin Hasâsiyye (r.a.) şöyle anlatır:

Nebiyy-i Ekrem Efendimiz’e bey’at etmek için geldim. Bana, Allah’tan başka ilâh olmadığına ve Hazret-i Muhammed’in de O’nun kulu ve Resûlü olduğuna şehâdet etmemi, namaz kılmamı, zekât vermemi, İslâm üzere haccetmemi, Ramazan orucunu tutmamı ve Allah yolunda cihâd etmemi şart koştu.

Ben şöyle dedim:

“–Ey Allâh’ın Resûlü! Vallâhi bunlardan ikisine gücüm yetmez. Onlar da cihâd ve sadakadır. Müslümanlar, cepheden kaçan kimsenin Allâh’ın gazabına uğramış olarak döneceğini söylüyorlar. Ben ise cihâd meydanına varınca, nefsimin korkuya kapılıp ölmeyi istememesinden endişe ediyorum. Sadakaya gelince, vallâhi benim küçük bir koyun sürüsü ve on deveden başka bir şeyim yoktur. Onlar da âilemin maîşet kaynağı ve binek hayvanlarıdır.”

Resûlullah elini yumdu, salladı ve şöyle buyurdu:

“–Cihâd (Allah yolunda hizmet) yok, sadaka yok, peki ne ile Cennet’e gireceksin?!”

Ben hemen:

“–Yâ Resûlâllah, Sana bey’at ediyorum!” dedim ve koştuğu bütün şartlar üzerine bey’at ettim. (Ahmed, V, ; Hâkim, II, 89/; Beyhakî, Şuab, V, 8; Heysemî, I, 42)

KUR’ÂN-I KERİM OKUMANIN FAZİLETİ İLE İLGİLİ HADİSLER

Kur’an okumakla ilgili detaylı bilgi için tıklayınız

  • Kur’an okuyana şefaat edecektir

Ebû Ümâme (r.a.), ben Resûlullah’ı:

“Kur’an okuyunuz. Çünkü Kur’an, kıyamet gününde kendisini okuyanlara şefaatçı olarak gelecektir” buyururken işittim, demiştir. (Müslim, Müsâfirîn )

İbni Mesut’tan (r.a.) rivayet edildiğine göre, Resûlullah şöyle buyurdu:

“Kim Kur’ân-ı Kerîm’den bir harf okursa, onun için bir iyilik sevabı vardır. Her bir iyiliğin karşılığı da on sevaptır. Ben, elif lâm mîm bir harftir demiyorum; bilâkis elif bir harftir, lâm bir harftir, mîm de bir harftir.” (Tirmizî, Fezâilü’l-Kur’ân 16)

İslam ve İhsan

RAMAZAN’DA NELER YAPILIR?

Ramazan’da Neler Yapılır?

ORUÇ NEDİR? ORUCUN FAYDALARI NELERDİR?

Oruç Nedir? Orucun Faydaları Nelerdir?

RAMAZAN VE ORUCUN FAZİLETİ

Ramazan ve Orucun Fazileti

RAMAZAN AYINDA YAPILACAK İBADETLER

Ramazan Ayında Yapılacak İbadetler

KADİR GECESİ İLE İLGİLİ AYET VE HADİSLER

Kadir Gecesi ile İlgili Ayet ve Hadisler

İhsan Eliaçık: Kuran’da oruç tutmamanın cezası yok

İlahiyatçı İhsan Eliaçık, “Kimseyi oruç tutmaya, namaz kılmaya, hacca gitmeye, başını örtmeye zorlayamazsınız. Kur'an'da bunları yapmamanın cezası yok” dedi.

Antikapitalist Müslümanlar grubunun önde gelen ismi, yazar İhsan Eliaçık Twitter’dan Ramazan ve oruçla ilgili açıklamalarda bulundu.

Eliaçık, şunları söyledi:

Kimse oruç tutmak zorunda değil ama herkes kendini tutmak; Öldürmemek, çalmamak ve iftira atmamak zorunda

Kimseyi oruç tutmaya, namaz kılmaya, hacca gitmeye, başını örtmeye zorlayamazsınız. Kur'an'da bunları yapmamanın cezası yok.

Kur'an'da din namına bekçilik,temsilcilik,zorbalık yasak. Kimse dinin bekçiliğine, temsilciliğine ve zorbalığına kalkışmamalıdır.

Kur'an'a göre namaz, oruç, hacc ibadet değil; nüsuktur. İbadet iyilik yapmak, güzel davranmak, dürüst olmak, helal yemektir.

Oruç Allah’ın buyruğunu yerine getirmek için veya farz yahut vâcip olmamakla birlikte O’nun hoşnutluğunu kazanmak için nâfile ibadet niyetiyle müminin, belirli bir süre zarfında her türlü yemeyi, içmeyi ve cinsel ilişkiyi terketmesidir. İslâm’ın getirdiği oruç, zamanı, süresi, şartları, hangi fiillerle ve davranışlarla bozulduğu, tanınan kolaylıklar bakımından daha önceki dinlerde ve milletlerde görülen oruçtan farklıdır.

Oruç ibadeti İslâm’dan önce de bilinen ve İslâm’dakinden farklı da olsa uygulanan bir ibadet idi. Hz. Peygamber’in mensup bulunduğu Kureyş kabilesinden olanlar da âşûrâ günü oruç tutarlardı. Mekke’den Medine’ye hicret edilince burada yahudilerin de aynı günde oruç tuttukları görüldü. Hz. Peygamber bunun sebebini sordu; “Bugün Allah Teâlâ’nın Mûsâ’yı kurtardığı gündür” dediler. “Bizim Mûsâ ile hak ilişkimiz sizinkinden daha fazla” buyurdu ve o gün kendisi oruç tuttuğu gibi müminlerin de tutmalarını emretti. Bir yıl sonra ramazan orucu farz kılınınca Hz. Peygamber, âşûrâ orucu için “ Dileyen tutsun, dileyen tutmasın” buyurdu. Böylece sözü edilen oruç farz olmaktan çıktı, mendup bir ibadet hükmünü aldı (Buhârî, “Savm”, 69, “Tefsîr”, 2/24; Müslim, “Sıyâm”, ) .

Kur’an’da geçen “üzerinize yazıldı” ifadesi –aksine bir karîne bulunmadığında– “farz kılındı” mânasına gelmektedir. Bu âyet hicretin 1. yılında Hz. Peygamber tarafından tutulması emredilen aşûrâ orucunun farz olma hükmünü kaldırmış, onun yerine 2. yılın başında ramazan orucunu farz kılmıştır.

“Sizden öncekilere”den maksat birinci derecede yahudiler ve hıristiyanlardır; çünkü müslümanların tanıdığı Ehl-i kitap’tan olan gayri müslimler bunlardır. Yahudiler, ekim ayına rastlayan yılbaşılarından on gün sonra, gün batımından ertesi günün gün batımına kadar oruç tutarlar, günahların bağışlandığı gün olarak kabul ettikleri bu farz kılınmış oruç gününe “kipur” adını verirler. Ayrıca yılın farklı günlerinde tuttukları başka farz oruç ve nâfile oruçlar da vardır. Hıristiyan şeriatında –Tevrat’ta olandan başka– bir oruç yoktur. Hz. Îsâ kendisine peygamberlik gelmeden önce kırk gün oruç tuttuğu için hıristiyan din adamları bunu da ibadet olarak telakki etmişlerdir (İbn Âşûr, I, ; Matta, 6/16).

Hz. Peygamber, “Allah’ın en çok sevdiği oruç Dâvûd peygamberin orucudur. O, bir gün açar (yer), bir gün oruç tutardı” buyurmuştur (Buhârî, “Savm”, 56; Müslim, “Sıyâm”, ). Bu hadis daha başka peygamberlerin getirdikleri ilâhî dinlerde de oruç ibadetinin bulunduğunu göstermektedir.

“Sakınmanız için, sakınasınız diye” ifadesi oruç ibadetinin hikmetine ışık tutmaktadır. Dinde sakınmak (takvâ, ittikā) günahlarla ilgili bir sakınmadır, günahlardan uzak durmak, günaha girmemek için çaba göstermektir. Kurtulmanın, uzak durmanın yolları ve çareleri bakımından günahlar ikiye ayrılır: İçki, kumar, hırsızlık, gasp gibi günahlardan kurtulmanın yolu ve çaresi –bunların getirdikleri sonuçlar üzerinde– düşünmektir. Yasaklama, ceza tehdidi, başkalarının başlarına gelenler, verilen öğütler üzerinde düşünen insanlar bunlardan uzaklaşabilirler. Bir kısım yasaklar ve günahlar da vardır ki, bunların sâikleri (iticileri) öfke ve şehvet gibi tabii duygular ve içgüdülerdir. Bunlardan uzaklaşabilmek için yalnızca üzerinde düşünmek yetmez; itici duygular ve içgüdülerin baskısını azaltacak veya bu baskıya karşı iradenin gücünü arttıracak uygun araçlarla eğitime ihtiyaç vardır. Oruç bu eğitim için ideal bir yoldur. Oruç ibadetinin ferdin iradesini güçlendirmesi ve onu günahlardan uzaklaştırması yanında, maddî imkânları yerinde olanları yoksulların, mahrumların halleriyle hallendirmek gibi bir işlevi daha vardır. Yeme, içme ve cinsel ilişki arzularını istedikleri gibi tatmin edebilenler, bundan mahrum olanların durumlarını ancak, aynı şartları yaşayarak anlayabilirler ve ancak bu yoldan onlara yardımcı olma konusunda daha duyarlı ve aktif hale gelebilirler. İslâm eğitimcileri bedenin arzularını frenlemenin, isteklerini doyurma konusunda kısıntıya gitmenin, insana mahsus olup ruh, nefis, kalp gibi kavramlarla ifade edilen diğer unsurun gelişmesi üzerindeki müsbet tesiri üzerinde de ısrarla durmuşlardır.

“Sayılı günler”den maksat, âyette gelecek olan ramazan ayıdır. Araplar daha önce belli şekilde bir ay oruç tutmaya alışık olmadıkları için “Ramazana ulaşan onda oruç tutsun” emri verilmeden önce müminler, psikolojik olarak bu ibadete alıştırılmak istenmiş; bu amaçla mazereti olanların ne yapacakları, genel olarak oruç tutmanın insana ne sağlayacağı üzerinde durulmuştur.

Âyet üç mazeretten söz etmektedir: Hastalık, yolculuk ve oruca zor dayanır olmak.

a) Ağır hastalığın oruç tutmamak için bir mazeret teşkil ettiği konusunda görüş ayrılığı yoktur. Hafif hastalıkların mazeret olma sınırı hakkında çeşitli ölçülerden söz edilmiştir. Birçok müctehidin katıldığı mâkul sınırlama, “sağlam bir kimsenin orucuna ek acı, ağrı, bitkinlik, açlık, susuzluk getiren, oruç tutulduğu takdirde artan veya tedavisi geciken hastalık” şeklinde olanıdır.

b) Yolculuktan maksat, namazların kısaltılmasını (bk. Nisâ 4/) ve –üç mezhebe göre– cem edilmesini câiz kılan mesafede yapılan yolculuktur. Böyle bir yolculuğa çıkan kimse o günün sabahında –yolculuğa başlamadan– oruca niyet etmiş olursa bazı müctehidlere göre orucuna devam edecek, ertesi günden itibaren ruhsattan yararlanacaktır. Bu durumda orucunu bozması halinde ise kefâret değil gününe gün kazâ gerekli olmaktadır. Hz. Peygamber’in ramazan ayında Medine’den Mekke’ye yolculuk ettiğini, yolda su isteyerek halkın gözü önünde orucunu bozduğunu ifade eden sahih hadise (Buhârî, “Savm”, 34; Müslim, “Sıyâm”, ) dayanan Ahmed b. Hanbel gibi müctehidler ise belirtilen durumda orucun açılmasının sünnet olduğunu ileri sürmüşlerdir.

Hasta iyileşince, yolcu da vatanına ve oturduğu yere dönünce tutamadıkları günlerin oruçlarını uygun zamanda kazâ ederler. Kazâ oruçlarının aralıksız tutulması şart değildir.

c) “Orucu tutmakta zorlananlar” şeklinde tercüme ettiğimiz kısımda geçen “yutîk ne” fiili gerek dil bilimi gerekse kıraat şekilleri bakımından farklı mânalara müsait olduğu için bu kısmı, “orucu tutabilecek durumda olanlar” şeklinde anlayanlar da olmuştur. Bu ikinci anlayışa göre başlangıçta, müminler oruca alışıncaya kadar böyle bir seçenek getirilmiş, oruç tutabilecek durumda olanların da isterlerse fidye vererek bu ibadeti yerine getirmelerine izin verilmiş, sonra bu izin kaldırılmış ve gücü yetenlerin orucu tutmaları gerekli kılınmıştır.

Bizim tercüme ettiğimiz şekil ve katıldığımız mânaya göre ya bünyesi veya içinde bulunduğu durum ve şartlar sebebiyle orucu zor tutan, oruç tutmakta zorlanan, devam ettiği takdirde hasta olmaktan veya mecbur olduğu işini yapamamaktan korkan kimseler oruç tutmak yerine her gün için bir fidye verebileceklerdir. Eski zamanlarda yaşlılık yüzünden zayıf düşmüş kimselerle emzikli ve hâmile kadınlar “orucu tutmakta zorlananlar”a örnek olarak zikredilmiştir. Bunlardan yaşlıların oruç yerine fidye vereceklerinde ittifak vardır. Diğer ikisine gelince meselâ Şâfiî ve Mâlik’e göre bunlar da fidye verirler, sonra da mazeretleri ortadan kalkınca kazâ ederler. Hanefîler’e göre bu ikisi fidye vermezler, sonradan tutamadıkları oruçlarını kazâ ederler.

Günümüzde dökümcü, maden, beton ve yol işçisi, tellâk, hamal gibi ağır işlerde çalışan kimselerin de “orucu tutmakta zorlananlar” sınıfına dahil edileceği hükmü birçok fıkıhçı tarafından benimsenmiştir. Bunlar da zarar gördükleri takdirde oruç tutmak yerine fidye verebileceklerdir (İbn Âşûr, I, ).

Fidye bir yoksulun bir günlük yiyeceğidir. Fıkıhçılar bunu buğday, arpa ve hurmadan bir müd (dört koşam) miktarı olarak belirlemişlerdir. Bu yiyecekler Hz. Peygamber döneminde bölgenin temel gıdaları idi. Başka zaman ve mekânlarda da fidye “temel yiyeceklerin orta kalitede olanından bir günlük ihtiyaç karşılığı” olarak tesbit edilmelidir. Bu miktar fidyenin alt sınırıdır. Âyete göre daha fazlasını vermek, veren için dünya ve âhirette hayırlara vesile olacaktır (ayrıca bk. Mâide 5/89).

Hasta ve yolcu olanlara oruç tutmama ve başka zamanda sayısınca kazâ etme izin ve imkânı verilmiş olmakla beraber, önemli bir güçlüğün ve engelin bulunmaması halinde bu durumlarda da orucun tutulması, “Tutmanız sizin için daha hayırlıdır” buyurularak tavsiye edilmiştir. Bu cümleyi “genel olarak oruç ibadetinin insanlar için iyilikler getireceği” şeklinde anlayan, hastalık ve yolculukta oruç tutmakla ilgili olmadığını ileri süren fıkıhçılar da vardır.


Kaynak :Kur'an Yolu Tefsiri Cilt: 1 Sayfa:

nest...

çamaşır makinesi ses çıkarması topuz modelleri kapalı huawei hoparlör cızırtı hususi otomobil fiat doblo kurbağalıdere parkı ecele sitem melih gokcek jelibon 9 sınıf 2 dönem 2 yazılı almanca 150 rakı fiyatı 2020 parkour 2d en iyi uçlu kalem markası hangisi doğduğun gün ayın görüntüsü hey ram vasundhara das istanbul anadolu 20 icra dairesi iletişim silifke anamur otobüs grinin 50 tonu türkçe altyazılı bir peri masalı 6. bölüm izle sarayönü imsakiye hamile birinin ruyada bebek emzirdigini gormek eşkiya dünyaya hükümdar olmaz 29 bölüm atv emirgan sahili bordo bereli vs sat akbulut inşaat pendik satılık daire atlas park avm mağazalar bursa erenler hava durumu galleria avm kuaför bandırma edirne arası kaç km prof dr ali akyüz kimdir venom zehirli öfke türkçe dublaj izle 2018 indir a101 cafex kahve beyazlatıcı rize 3 asliye hukuk mahkemesi münazara hakkında bilgi 120 milyon doz diyanet mahrem açıklaması honda cr v modifiye aksesuarları ören örtur evleri iyi akşamlar elle abiye ayakkabı ekmek paparası nasıl yapılır tekirdağ çerkezköy 3 zırhlı tugay dört elle sarılmak anlamı sarayhan çiftehan otel bolu ocakbaşı iletişim kumaş ne ile yapışır başak kar maydonoz destesiyem mp3 indir eklips 3 in 1 fırça seti prof cüneyt özek istanbul kütahya yol güzergahı aski memnu soundtrack selçuk psikoloji taban puanları senfonilerle ilahiler adana mut otobüs gülben ergen hürrem rüyada sakız görmek diyanet pupui petek dinçöz mat ruj tenvin harfleri istanbul kocaeli haritası kolay starbucks kurabiyesi 10 sınıf polinom test pdf arçelik tezgah üstü su arıtma cihazı fiyatları şafi mezhebi cuma namazı nasıl kılınır ruhsal bozukluk için dua pvc iç kapı fiyatları işcep kartsız para çekme vga scart çevirici duyarsızlık sözleri samsung whatsapp konuşarak yazma palio şanzıman arızası