atatürkün ölçülerde yaptığı değişiklikler / Atatürk'ün ölçülerde yaptığı değişiklikler nelerdir? | E-COZUM.NET

Atatürkün Ölçülerde Yaptığı Değişiklikler

atatürkün ölçülerde yaptığı değişiklikler

kaynağı değiştir]

Kaynakça[değiştir

AKM Belleten – Cumhuriyet Tarihinde Bugün 1 Nisan * Ölçülerde Değişiklik Kanunu

1 Nisan 1931 tarihinde çıkarılan 1782 Sayılı Kanunla, eski ağırlık ve uzunluk ölçüleri değiştirilmiş; arşın, endaze, okka, çeki gibi hem belirli olmayan hem de bölgelere göre değişen eski ölçüler kaldırılmıştır. Medeni ölçü sayılan onlu yönteme uygun, metre ve kilogram gibi uzunluk ve ağırlık ölçüleri kabul edilmiştir. Uzunluk ve ağırlık ölçülerinde yapılan bu değişiklikler, ülkede ağırlık ve uzunluk ölçülerinde tek bir sistemin uygulanmasını sağladığı gibi uluslararası ticari ilişkilerde de yararlı olmuştur.

Uzunluk ve Ağırlık Ölçülerindeki Değişiklikler:

1928 yılında yapılan bir değişiklikle milletlerarası rakamlar kabul edildi 1931′de kabul edilen bir kanunla eski ağırlık ve uzunluk ölçüleri değiştirildi Eskiden kullanılan arşın, endaze, okka gibi ölçü birimleri kaldırıldı Bunların yerine uzunluk ölçüsü olarak metre, ağırlık ölçüsü olarak kilo kabul edildi Uzunluk ve ağırlık ölçülerinde yapılan bu değişikliklerle ülkede ölçü birliği sağlandı.

  • Zaman Ölçülerinde Yapılan Değişiklikler
  • Takvimde Değişiklik
  • Atatürk’ün Ölçülerde Yaptığı Yenilikler Takvim, Saat, Ağırlık ve Uzunluk

Osmanlı zamanında kullanılan uzunluk ölçüleri genellikle endaze, parmak, arşın, adım, ayak ve kulaç olarak sıralanabilir. Osmanlı döneminde 60 cm. veya 65.cm uzunluğa eşit olan endaze, parmak ucundan omuza kadar uzunluğu ifade eden ve ortalama 75,8 cm. kabul edilen arşın ile adım, ayak, kulaç gibi uzunluk ölçüleri kullanılıyordu. Bu ölçüler standart ölçüler değildi. Hele adım, ayak, kulaç gibi ölçülerle sıhhatli bir iş yapmak hiç mümkün değildi. Bunların yerine 26 Mart 1931 tarih ve 1782 sayılı kanunla modern dünyanın kullandığı metre sistemi kabul edilmiştir. Artık uzunluk ölçümü milimetre, santimetre, desimetre, metre, dekametre, hektometre, kilometre ile ifade edilecektir.

Osmanlı zamanında kullanılan ağırlık birimi ise en yaygın itibari ile dirhemdi.Ağırlık ölçülerine gelince bu gurubun temel birimi dirhem idi. Dirhem Mısır’da 3,0889 gram, İstanbul’da 3.207 gram idi. 400 dirhem bir okkayı oluşturuyordu. İstanbul için bir okka 1,282 gram ağırlığı ifade etmekte idi. Diğer şehirlerde okkada küçük farklılıklar görülebiliyordu. Okka yerine vakiyye ve kıyye tabirleri de kullanılıyordu. 44 okka bir kantarı, 4 kantar da bir çekiyi ifade etmekte idi ki, bu hesaba göre, 1 kantar 56,408, 1 çeki de 225,632 kilograma karşılık geliyordu. Ancak sonradan 195 okka yani 250 kilogram 1 çeki denildi. Bir başka ağırlık ölçüsü olan batman ise aynı zamanda yüzey ölçüsü olarak da kullanılmış, farklı ülkelerde farklı zamanlarda farklı standartları ifade etmiştir. Altın ve kıymetli taşların ölçümünde kullanılan temel birim ise de kırattır. Kıratın alt ve üst birimleri ve bunların birbirlerine oranları şu şekildedir. 1 3/7 (Bir tam üç bolü yedi) dirhem bir miskali oluşturur. Miskalin 1/4’üne denk, dengin 1/4’üne kırat, kıratın 1/4’üne buğday, buğdayın 1/4’üne fitil, fitilin 1/ 2’sine nakir, nakirin 1/2’sine kıtmir, kıtmirin 1/2’sine zerre denilirdi.

1782 sayılı kanun ağırlık ölçülerinde de batı standartlarını hakim kılmıştır. Artık ülke içinde ve dışındaki alış-verişlerde miligramdan tona kadar uzanan modern dünyanın ölçü sistemi esas alınacaktır. Kuyumculukta ise yeni şekli ile 2 desigram ağırlığa tekabül eden kırat da kullanılabilecektir.

Hacim ölçüleri ile tartılan hububat cinsi ticari emtiada ise kile, şinik, tas, ölçek vb. ölçü birimleri kullanılmakta idi. Bu ölçümlerin kendi içerisinde bile tutarlılıkları yoktu. İstanbul kilesi ortalama 25 kilo, ibrail kilesi 100 kilo idi. Kilenin küsuratına kutu denilirdi. 8 kutu 1 İstanbul kilesini teşkil ederdi. Kilenin 1/4’üne de şinik adı verilirdi43. 26 Mart 1931 tarihli kanunla sıvı maddelerin hacim ölçümlerinde litre sistemi getirilmiştir. Bu sistemde mililitreden kilo litreye kadar uzanan bir dereceleme sistemi mevcuttur. Katı ve gaz maddelerin hacimlerinin ölçülmesinde ise milimetreküpten kilometreküpe kadar uzanan bir sistem getirilmiştir.

Osmanlı Devleti’nde tarla, bahçe gibi arazilerin yüzey ölçümünde dönüm ve çiftlik tabirleri kullanılmıştır. Bir çiftlik arazi verim durumuna göre 60 ile 150 dönüm arasında değişebiliyordu. Dönüm adım hesabı ile tespit edilirdi. Orta adımlarla eni ve boyu 40 adım olan araziye dönüm denilirdi. Ölçüler kanunu ile yüzey ölçüsü olarak metrekareden kilometrekareye kadar uzanan bir sistem getirilmiştir.

Ölçülerde değişiklik geç kalınmış bir düzenleme idi. Gelişen dünyada çok önceleri bu uygulamaya geçmek gerekiyordu. Nitekim, kanun çıkmadan üç yıl önce Bursa belediyesi belediye sınırları dahilinde metre cinsinden ölçülerin kullanılması mecburiyetini getirmişti47. Ölçüler kanunu sayesinde ülke içerisinde ölçülerle birlik sağlandığı gibi dış ticaret de kolaylaşmıştır. Genellikle bu yeni sistem halkımız tarafından kabul görmüştür. Ancak kırsal kesimde hâlâ teneke ile tahıl tartmak, bidon ile süt satmak, arşın ile kumaş ölçmek gibi uygulamaların devam ettiği görülmektedir. Bunda insanların kültür eksikliği, önemsememe ve alışkanlıklarını bırakamamalarının da rolü vardır. Ayrıca, kolaycılık ve ekonomik sıkıntılar da bunda önemli bir etkendir. Zira, herkes her yerde bu ölçü aletlerini kolayca elde edememektedir. Ücretsiz ve temini kolay ilkel ölçü birimleri tercih edilebilmektedir. Ancak, halkın okuma-yazma oranı, kültür seviyesi ve ekonomik düzeyi yükseldikçe bu tür uygulamalar azalacaktır.

Ölçülerde Yapılan Yenilikler ve Değişiklikler
Tarih: 1 Nisan 1931
Ülkede ağırlık ve uzunluk ölçülerinde tek bir sistemin uygulanmasını sağlamak ve uluslararası ticari ilişkileri kolaylaştırmak için; Arşın, endaze, okka, çeki gibi hem belirli olmayan hem de bölgelere göre değişen eski ölçüler kaldırılmış,
Onlu sisteme uygun, metre ve kilogram gibi uzunluk ve ağırlık ölçüleri kabul edilmiştir.

Eski Ağırlık Ölçü Aletleri ve Birimleri
Eskiden kullanılan ölçü aletlerinde olan Ağırlık ölçü birimlerinin aşağıda tam listesini görebilirsiniz.Eskiden kullanılan fakat günümüzde yerini son model teknolojik Ağırlık ölçü aletlerine bırakan bu alan ölçü aletlerinden bazıları ise günümüzde hala telaffuz edilmektedir.

Eski Ağırlık Ölçü Birimleri
1 okka (kıyye) = 400 dirhem = 1282,945 gr (1280 gr)
6 kıyye = 1 batman = 7,544 kg
44 kıyye = 1 kantar = 100 ludre = 56,320 kg
4 kantar = 1 çeki = 176 kıyye = 225,798 kg
1 kg = 312,5 dirhem = 0,781257 kıyye (okka)
1 kg = 0 okka + 311 dirhem + 12,5225 kırat
1 tonilato = 1000 kg = 4 çeki + 1 kantar + 37,4 okka
1 tonilato = 17 kantar + 31 okka + 183 dirhem
1,5 dirhem = 1 miskal = 4,8 gr
1 dirhem = 4 dünük = 3,2 gr
1 dünük = 4 kırat
1 kırat = 4 bakray = 1/24 misgal
1 bakray = 4 fitil
1 fitil = 2 nekir
1 nekir = 2 kıtmir
1 kıtmir = 2 zerre

Eski Alan Ölçü Birimleri
1 arşın (zirai) ²= 0,57417 m²= 4 ayak²
1 dönüm (yeni) = 2500 m²
1 dönüm (büyük) = 2720 m²
1 dönüm (atik) = 4 evlek = 1600 zirai² = 918,672 m² (bir kenarı 40 arşın (zirai) olan kare)
1 atik evlek = 400 arşın²= 229,668 m²
1 yeni evlek = 100 m²
1 cerip = 3600 zirai²= 2067,012 m²
1 ayak² = 144 parmak²= 0,14354 m²
1 parmak² = 144 hat²= 0,00099751 m²
1 hat² = 144 nokta²= 0,000006927 m²
1 çarşı arşın² = 0,46240 m²
1 urup² = 0,007225 m²
1 kirah² = 0,0018062 m²
1 endaze² = 0,422500 m²
1 urup² = 0,0066015 m²
1 kirah² = 0,0016504 m²

1 parmak = 12 hat = 0,03157 m
1 hat = 12 nokta = 0,00263 m
1 nokta = 0,00022 m
1 kulaç = 2,5 zirai =1,895 m (ip boyu, su derinliği, kuyu derinliği vb. için)
1 kara mili = 2500 zirai = 1895 m (kara yolculuğundaki mesafeler için)
1 fersah = 3 mil = 7500 zirai = 5685 m
1 berid (menzil) = 4 fersah = 12 mil = 30900 arşın = 22740 m
1 merhale = 2 berid = 45480 m
1 çarşı arşını = 8 rubu (urup) = 0,680 m (kumaş için)
1 rubu = 2 kirah = 0,085 m
1 kirah = 0,0425 m
1 endaze = 8 rubu (urup) = 0,650 m

 

Takvim, saat ve ölçü sistemlerinin değiştirilmesi, ülkede çağdaş olanda birlik sağlanması ve bunun yanında uluslararası ekonomik ve ticari ilişkilerde yaşanan zorlukların ortadan kaldırılması amacıyla gerçekleştirilen inkılaplardandır.

Takvim ve Saat Değişiklileri:

İslamiyet öncesi Türk tarihinde on iki hayvanlı Türk takvimi kullanılırdı. Türklerin kullandıkları bu takvim güneş esasına dayanır 12 veya 60 yılda bir devir yapardı.   İslamiyet’in kabulünden sonra ay yılını esas alan ve başlangıcı Hazreti Muhammed’in Mekke’den Medine’ye hicret ettiği yılı başlangıç kabul eden Hicrî yıl kullanılmaya başlandı.

Ancak ay yılı 354, güneş yılı ise 365 günden oluştuğundan 33 yılda bir “artık yıl” (siviş senesi) oluşmaktaydı. Bunu önlemek için güneş yılını esas alan Jülien takvimi, Rumî veya Malî Takvim, özellikle maliye ile ilgili konularda kullanılmaya başlanmıştı. Halbuki Batı’da 1582’den beri güneş yılını 365 gün 5 saat 48 dakika olarak kabul eden Gregoryen Takvimi kullanılıyordu. Avrupa ile olan ilişkiler dolayısıyla Osmanlı Devleti bu takvimi de kullanmaya başlayınca, takvimler üçlenmiş oldu.

Ayrıca, Osmanlı Devleti çok uluslu bir yapıda olduğu için, her cemaat kendi din esaslarına göre bir takvim kullanıyordu. Öte yandan Rumî takvimde birinci ayın yani yılbaşının Mart oluşu da yılbaşını Ocak ayı olarak kabul eden batı ülkeleriyle ilişkilerde problemlere yol açıyordu.

Osmanlı devleti özellikle II.Meşrutiyet döneminde bu sıkıntıları gidermek üzere bazı tedbirler almaya çalışmıştır. 1840 yılından itibaren Rumî takvim resmî işlerde Hicrî-Kamerî takvim ile birlikte kullanılmaya başlanmıştı. 1917’de ise, 21 Şubat 1333 tarihli 125 sayılı kanunla takvimin başlangıcı Hicret olarak kalmak üzere “Takvim-i Garbî” adı altında Gregoryen takvim sistemi yürürlüğe konuldu. Bu kanunla, 15 Şubat 1333 tarihini 1 Mart 1333 (1917) tarihi takip etti. Rumî takvimin temel aldığı Jülyen yılı ile, Miladi takvimin temel aldığı Gregoryen yılının birbirleri arasındaki gün farkı 1900’de 13 güne ulaşmıştı. 15 Şubat 1333 tarihini 1 Mart 1333 (1917) gününün takip etmesiyle tarihten 13 gün silinmiş ve gün sayısındaki hata düzeltilmiştir.  Ayrıca 1333 Rûmî yılı 1 Mart’tan başlamış ve 10 ay devam ederek, 31 Kânûn-u Evvel (Aralık) 1333 (1917) günü sona erdirilmiştir. Böylece 1840 yılından beri Jülyen usulüne göre yürüyen malî ve resmî muamelattaki tarihî kayıtlar da 1918 tarihinden itibaren Gregoryen usulüne göre devam ettirilmiş ve yılbaşı 1 Ocak tarihine alınmıştır.

Ancak bu tedbirler sorunları çözmekten uzak kalmıştır. Ülkedeki takvim kargaşasını önlemek ve uluslararası ilişkilerde uyum sağlayabilmek amacında olan Atatürk, bu durumu bir komisyon kurdurarak inceletti. Komisyon raporu ışığında hazırlanan Rumî takvimin kaldırılması ve milletlerarası takvimin kabulü hakkındaki tasarı 11.11.1341 (1925) tarihinde Meclis’e sunuldu.

Osmanlı Devleti’nde alaturka saat denen, günü güneşin durumuna göre ayarlayan ve saatleri 12’ye bölen bir saat sistemi kullanılıyordu. Türkiye Cumhuriyeti’nin ilk yıllarında da yürürlükte olan bu uygulama sorunlara neden olduğundan, günün 24 saate taksimi için de bir kanun teklifi verilmişti. Meclis, takvim ve saatler konusundaki teklifleri incelemek amacıyla özel bir komisyon kurdu.  Bu komisyon her iki tasarıyı da ele alıp son halini verdi.

Özel komisyonda son hali verilerek Meclis’e gönderilen “Rumî takvimin ilgası ile beynelmilel takvimin resmî devlet takvimi ittihazı hakkında kanun layihası” 26.12.1925 tarihinde Meclis genel kurulunda görüşüldü ve bazı düzeltmelerle kabul edildi.

26.12.1341 (1925) tarihinde 698 sayılı Kanun olarak kabul edilen ve 2.1.1926 tarihli Resmî Gazete’de yayınlanarak yürürlüğe giren kanun metni şöyledir:

“Takvimde Tarih Mebdeinin Tebdili Hakkındaki Kanun

Madde.1.- Türkiye Cumhuriyeti dahilinde resmi devlet takviminde tarih mebdei olarak beynelmilel takvim mebdei kabul edilmiştir.

Madde.2.- 1341 senesi Kânunuevvelinin otuz birinci gününü takip eden gün, 1926 senesi Kânunusânisinin birinci günüdür.

Madde.3.- Hicrî kamerî takvim öteden beri olduğu üzere ahvali mahsusada kullanılır. Hicrî kamerî ayların mebdeini rasathane resmen tespit eder.

Madde.4.- İşbu kanun neşri tarihinden muteberdir.

Madde.5.- İşbu kanunun ahkâmını icraya İcra Vekilleri Heyeti memurdur.”

Aynı gün, 697 sayılı “Günün Yirmi Dört Saate Taksimine Dair Kanun” da kabul edilmiştir. Yine 2.1.1926 tarihli Resmî Gazete’de yayınlanarak yürürlüğe giren kanun metni şöyledir:

Madde 1 – Türkiye Cumhuriyeti dahilinde gün, gece yarısından başlar ve saatler sıfırdan yirmi dörde kadar sayılır.

Madde 2 – İzmit civarından geçip Giriniç’e nazaran otuzuncu nısfınnehar (boylam) dairesi bütün Türkiye Cumhuriyeti saatleri için esastır.

Madde 3 – İşbu kanun neşri tarihinden muteberdir.

Madde 4 – İşbu kanunun ahkâmını icraya İcra Vekilleri Heyeti memurdur.

Bu kanunlarla Türkiye Cumhuriyet’inde uygulanan takvim ve saat konusundaki aksaklıklar ve farklılıklar giderilmiş böylece Türkiye’nin çağdaş dünya ile uyumunu sağlayacak köklü adımlardan biri daha atılmıştır.

Ölçü Sisteminin Değiştirilmesi:

Ölçü sisteminin değiştirilmesine kadar, Türkiye’de arşın, endaze, okka, çeki gibi uzunluk ve ağırlık birimleri kullanılmaktaydı. Bunlar hem belirli bir sisteme oturmamıştı hem de bölgelere göre ifade ettikleri uzunluk ya da ağırlık miktarı değişebiliyordu. Ülkede ticaretin düzene girmesi ve uluslararası normlara uyum sağlanması için ölçülerde düzenleme gerekmekteydi.

Ölçü sistemindeki bu aksaklıkların giderilmesi amacıyla, 26 Mart 1931’te TBMM’de kabul edilen 1782 sayılı “Ölçüler Kanunu”  4 Nisan 1931’de Resmi Gazete’de yayınlandı. Bu Kanun’da “Türkiye’de kullanılacak ölçüler için âşarî metre sistemi kabul edilmiştir. Alelûmum mukavele ve akitlerle fatura, ticaret defterleri, ilân ve sair ticarî evrak ve vesikalarda bu ölçülerden maadasının kullanılması memnudur.” denilmesinin yanında ağırlık, uzunluk, kuvvet, elektrik vb. her türlü ölçü birimi, tek tek listeler halinde belirtilmiştir.  Kullanılan ölçülerin ayarlanmasının zaman alması nedeniyle 1 Ocak 1933 tarihinde yürürlüğe girecek olan bu kanunla; çağdaş ölçü birimi olan onlu yönteme uygun metre, kilo vb. uzunluk ve ağırlık ölçüleri kabul edilmiştir.

Bu değişiklikle; ülkede kullanılan ölçü birimleri arasındaki farklılıklar giderilmiş, tek bir sistemin uygulanması sağlanmış bunun yanında uluslararası ticari ilişkilerde de kolaylıklar elde edilmiştir.

Cemal AVCI

KAYNAKÇA

ÇAYCI, Abdurrahman, Gazi Mustafa Kemal Atatürk, Atatürk Araştırma Merkezi Yayınları, Ankara 2002.

DAĞLI, Yücel, ÜÇER, Cumhure, Tarih Çevirme Klavuzu, Cilt I, Türk Tarih Kurumu Yayınları, Ankara 1997.

EROĞLU, Hamza, GÖNÜLAL, İsmet,  ARIKAN, Muzaffer, Atatürk ve Türk Toplumu, Türkiye Zirai Donatım Kurumu Yayınları, Ankara 1981.

Hakimiyeti Milliye, 17 Teşrinisani 1925.

ÖZTÜRK, Kazım, Türk Parlamento Tarihi, TBMM- II.Dönem, Cilt II, TBMM Vakfı Yayınları, Ankara 1995.

Resmî Gazete, 2.1.1926, Sayı: 260.

Resmî Gazete, 4.4.1931, Sayı: 1765

TBMM Zabıt Ceridesi, Cilt:20. https://www.tbmm.gov.tr/tutanaklar/TUTANAK/TBMM/d02/c020/tbmm02020025.pdf

TURAN, Osman, 12 Hayvanlı Türk Takvimi, Ötüken Yayınları, İstanbul 2004.  

UNAT, Faik Reşit, Hicrî Tarihleri Miladî Tarihe Çevirme Klavuzu, Türk Tarih Kurumu Yayınları, Ankara 1988.

UNAT, Yavuz, “İslamda ve Türklerde Zaman ve Takvim”, Türk Dünyası, Nevruz Ansiklopedisi, Atatürk Kültür Merkezi Başkanlığı Yayınları, Ankara 2004, s.15-24.

YALÇIN, Durmuş, ve diğerleri, Türkiye Cumhuriyeti Tarihi: II, Atatürk Araştırma Merkezi Yayınları, Ankara 2007.

18/06/2023 tarihinde https://ataturkansiklopedisi.gov.tr/bilgi/takvim-saat-ve-olcu-sistemlerinin-degistirilmesi/ adresinden erişilmiştir

Görüntülenme Sayısı:7.845

kaynağı değiştir]

20 Mayıs 1928’de kabul edilen 1288 numaralı Kanun ile Türkiye’de 1 Haziran 1928 tarihinden itibaren uluslararası rakamların kullanılması mecburi hâle geldi. Böylece Doğu Arap rakamları bırakılıp Arap rakamları kullanılmaya başladı. Rakamların değiştirilmesi, “harflerin değiştirilmesi” konusunu da gündeme getirdi.

Ağırlık ve uzunluk ölçülerinin değiştirilmesi[değiştir

nest...

oksabron ne için kullanılır patates yardımı başvurusu adana yüzme ihtisas spor kulübü izmit doğantepe satılık arsa bir örümceğin kaç bacağı vardır