Moğol Oku

moğol oku

yüzyılın başlarında tarih sahnesine çıkan Cengiz Han önderliğindeki Moğollar, yarım asır içerisinde dünyanın neredeyse yarıya yakınını işgal ettiler. Horasan, Mâverâünnehir, İran, Irak, Azerbaycan, Kafkasya, Deşt-i Kıpçak, Doğu Avrupa ve Anadolu’nun tamamını istila etmiş, yaşadıkları yüzyılı tarihin gördüğü en kanlı ve acı dolu kâbus dönemlerinden birine dönüştürmüşlerdi. Önlerine çıkan bütün orduları ezip geçerken kimse karşılarında duramıyordu. Haklarındaki efsaneler her tarafa yayılmış, kendileriyle ilgili söylentiler onları efsane haline getirmişti. Çağdaş müellif İbnü’l-Esîr gibi birçok kimse, onların yaptıklarına şahit olmaktansa doğmamış olmayı diliyordu.

Moğol istilası, çağdaş kaynakların tanıklığına bakılırsa, yüzlerce yıl devam edecek derin bir tarihî kırılmaya neden olmuştu. Onlardan sonra dünya bir daha eskisi gibi olmamış, ne medeniyet ne de tarih alışageldiği şekilde akmaya devam etmişti.

* Peki kimdi bu Moğollar?
* Nasıl ortaya çıkmışlardı?
* Cengiz Han iddia edildiği gibi Türk müydü?
* Moğollar ile Türkler arasında nasıl bir ilişki vardı?
* Beş asırlık bir mazisi olan Abbâsî Halifeliği bir çırpıda nasıl yıkılmıştı?
* Ya Selçuklular, onlar Moğollara karşı tedbir almamışlar mıydı?
* Mevlânâ ve Şems-i Tebrizî gerçekten de Moğol işgaline destek mi vermişlerdi?

Tüm bu soruların cevapları ve daha fazlası Selçuklu Tarihi alanında yaptığı çalışmalarla dikkat çeken Mustafa Alican’ın Tarihin Kara Yazısı Moğollar kitabında…

Elinizdeki kitap Moğollar, Anadolu Selçukluları ve Beylikler dönemine duyulan yüksek alakaya cevap niteliğinde. Akıcı üslubu ve birinci el kaynaklardan faydalanarak yazdığı çalışmasıyla Mustafa Alican, bu eserinde kritik sorulara cevap vererek Selçuklu literatürüne önemli bir katkı sağlıyor.

Mustafa Alican, kendi alanında merakla takip edilen tarihçilerden. Literatürde eksikliği hissedilen bir alanda önemli eserlere imza atan Alican, bu eserinde son zamanlarda oldukça merak edilen Moğolları tüm yönleriyle ele aldı.

Anahtar kelime

Tarih, Selçuklular, Moğollar, Cengiz Han, Timuçin, Harzemşah, İran, Kafkasya, Semerkand, Hülagü, Bağdat, Memlükler, Çağataylar, Tatarlar

Moğolistan Seyahatnamesi

March 29,

John of Carpini was a Franciscan originally from Umbria, appointed by Pope Innocent IV as papal legate to the Mongols. At the time of his appointment, Carpini was "provincial" of Germany stationed at Cologne. Starting from Lyon, the then seat of the of the Holy See, in April, (26 years before Marco Polo travelled), he crossed Eastern Europe, Ukraine, and Russia, to the "Golden Horde" or camp, of the just elected Great Khan, Cuyuc, grandson of Genghis Khan, near what is today Karakorum in central Mongolia. He returned in June, This is the account of the trip. It perhaps goes without saying the Great Khan refused the Pope's invitation to convert to Christianity, and instead directed the Pope to come and submit to him. Carpini's description of the Mongols is straightforward and detailed. For example, he tells of their practice of plundering cities that did not surrender by mentioning the many thousands of skulls and bones still littering the site of Kiev, destroyed by the Mongols twelve years earlier. His account is comprehensive and fascinating, including everything from the apparent absence of vegetables from the Mongol diet to their military tactic of feigning retreat to draw the enemy into encirclement. To survive the trip, some 4, miles each way on horseback over difficult terrain, averaging at least 10 miles a day, and the encounter with any number of hostile kingdoms as well as the most fearsome empire in the world at the time was a stunning achievement, and a testament to his stamina, courage, and diplomatic skill.

Timothy May North Georgia Üniversitesi Güzel Sanatlar ve Edebiyat Fakültesi Orta Avrasya Tarihi Profesörüdür. Moğollara dair 6 kitabın ve onlarca maka- lenin yazarı olan May ayrıca çeşitli belgeseller için de danışmanlık yap- mıştır. Halihazırda Mongolian Studies: The Journal of Mongolia Society dergisinin editörlüğünü yürütmektedir. Mustafa Uyar doğumlu Mustafa Uyar, Ankara Üniversitesi, Dil ve Tarih-Coğ- rafya Fakültesi, Tarih Bölümü mezunu olup halihazırda aynı bölümde Profesördür. Suriye (Şam Üniversitesi), İran (Tahran Üniversitesi), ABD (Yale University) ve Tayvan’da (National Chengchi University) araştırma ve eğitim-öğretim faaliyetlerinde bulunmuştur. İngilizce, Farsça ve Arap- ça bilen Uyar, Ortaçağ Moğol-İlhanlı tarihi üzerine yurt dışında ve yurt içinde birçok özgün makale ve kitap yayımlamış, bildiriler sunmuş ve tercüme eserler kaleme almıştır. MOĞOL SAVAŞ SANATI İçindekiler Görsellerin Listesi 6 Haritalar 7 Teşekkür 11 Mütercimin Önsözü 13 Telaffuz ve Harf Çevirisi Kılavuzu 15 Giriş 17 1. Moğol İmparatorluğu’nun Ortaya Çıkışı ve Yayılması, 23 2. Moğol Ordusunda Askere Alma ve Organizasyon 57 3. Moğol Savaşçısının Eğitimi ve Teçhizatı 79 4. Ordunun Bakımı: Lojistik, Tedarik ve Tıbbi Destek 5. Espiyonaj, Taktikler ve Strateji 6. Liderlik 7. Moğolların Rakipleri 8. Moğollar Savaşta 9. F.C.

moğol yayı

moğollar, doğayla mücadelenin elzem olduğu, hayatta kalma tekniklerini bilmeyenin en ufak şansının bulunmadığı bir coğrafyada yaşamışlardır. bu sebepten dolayı yüksek işlevsellikte sivil ve askeri malzemeler & araçlar geliştirmişlerdir. bunlardan biri (hatta en ünlüsü) moğol yayıdır.

~

zamanında dünya üzerindeki en kıfayetli yaydı. muhtemelen de hala öyle okçuluk müsabakalarında vs kullanılan modern yaylar sizi yanıltmasın, onlar 'sabit hedefe yüksek isabet oranı' üzerine tasarlanmışlardır; doğada ve/veya o tip bir savaşta işlevsellikleri yoktur.

moğol yayı tip olarak sıradışı bir yaydır. göz aşinalığı olan yaylara pek benzemez. tel takılmamış durumdayken 3/4 daire görünümündedir. tel takılmış durumdayken ise şeklini tamamen değiştirir kolları çift eğri yaparak içeriye doğru bakar. bu çift eğri hali yayın daha kuvvetli olmasının sırlarından biridir. (yazının sonunda ilustrasyonu var.)

~

ahşap kısmı huş ağacından yapılmadır. yayın en tepesinde ve en altındaki son eğrinin üstünde kalan kısım, törpülenmiş koyun kemiklerinden parçalarla (bu parçalar yayın kırılma direncini artırır) balık tutkalı yardımıyla kapatılmıştır. yay nemlenmeyi önlemek üzere en dış katman olarak huş ağacının kaynatılmış kabuğuyla kaplanmıştır.

batı tipi yaylar^* kadar geniş ve yüksek değildir fakat onlardan çok daha güçlüdür. batı tipi en kuvvetli yay 35 kilo çekiş gücüne sahipken, sıradan bir moğol yayı 80 kg çekişe sahiptir. kaliteli ve döneminin harikası denen batı tipi bir yay metre civarı atış yapabilirken, moğol yayı metreyi rahatlıkla devirir. ('lerde kırmalı^* tüfeklerin icadına kadar bu yayın menzilini geçebilmiş başka bir piyade silahı olmamıştır.) okçunun ustalığıyla birleştiğinde bu mesafe daha da uzayabiliyor en usta moğol okçularını bir kenara bırakalım, sıradan bir moğol hakkında konuşmak gerekirse; 3 yaşından itibaren atış talimine başlayan moğol çocuklarının, büyüdüklerinde nasıl okçu olduklarını detaylı anlatmaya pek gerek yok herhalde.

~

atış tekniği:
moğollar yayı germek için kendilerine özel bir teknik kullanıyorlardı. batı tipi yaylarla ok atarken, bilindiği gibi tel, işaret parmağı ve orta parmakla (bazen yüzük parmağı ile desteneklenerek) gerilerek atılır. moğol tarzı atış tekniğinde ise; tel başparmakla gerilir, işaret parmağı ise başparmağın üstünde durur. telin üstünde de okçunun başparmağından kalıbı çıkartılmış özel bir yüzük olur. sırf bu teknik bile (eli daha az yorduğundan) daha seri ok atabilmeyi sağlar.

sonja mari bunes tarafından yapılmış bir ilustrasyon:
seafoodplus.info&#x;ration/mongolian_seafoodplus.info

* per inge oestmoen'in notlarından derledim.
(bkz: tatar yayı)
türk yayı ile neredeyse aynıdır, farklar kullanılan tahta ve kemiğin cinsidir.
atıldığı zaman bir km kadar uzağa gidebilen yay cinsi. orta kısmında bulunan tahta, öküz boynuzundan yapılıyor ve ne kadar çekerseniz çekim kırılmıyor

ekşi sözlük kullanıcılarıyla mesajlaşmak ve yazdıkları entry'leri
takip etmek için giriş yapmalısın.

nest...

53937 53938 53939 53940 53941