kısa kitap özetleri ortaokul / Duyulmamış Kitap Sözleri

Kısa Kitap Özetleri Ortaokul

kısa kitap özetleri ortaokul

Hitit Theology Journal / Hitit İlahiyat Dergisi21( 2 )

In this article we will focus on a famous rawī, named Ibn Lahīʿa. It is possible to find Ibn Lahīʿa, whose lineage is mentioned as ʿAbd Allah ibn Lahīʿa b. ʿUqba al-Miṣrī, frequently in early jarḥ-taʿdīl sources and muṣannaf works. But, especially from the view of ḥāadīth narrations and rijāl criticism, he is often mentioned negatively. For example, among the statements about his jarḥ-taʿdīl status, we find such expressions as “He is ḍaʻīf (weak).”, “He is ḍaʻīf al-ḥadīth.”, “His ḥadīths do not qualify to be used as evidence.”, “He is not qawī.” or similar expressions which have become widespread, and he is mostly considered majrūḥ. . . . Also, we can see that some prominent scholars who are considered experts in this field said about him, “Do not even take a letter from him!”, and “More or less, I never take ḥadīths from him!” and they have warned us to stay away from him and his ḥadīths. However, we can learn from the rijāl sources of the first period and the recent academic studies about him that there are also scholars who say laudatory words about him. For instance, the addressee of these laudatory words is the same person: “Ibn Lahîʻa has first-hand sources.”; “There are even those who go on pilgrimages many times just to meet him.”; “His memory was solid.”; “When someone says the muḥaddith of Egypt, he comes to mind.” These two different approaches about him show that it would be useful to re-establish Ibn Lahīʿa’s situation in all aspects and with an unbiased eye. We think that the way to get to know him in a way that is free from prejudice and impartial is to take a closer look at him and focus on the environment in which he grew up. Therefore, in this article, the geography of Ibn Lahīʿa’s life, the widespread madrasas, and the scholarly life in that region have been briefly discussed. Our aim in doing this is to try to get clues about whether the provisions given about Ibn Lahīʿa, who grew up in an environment where Sunni-Shiite differences of opinion reigned, where fanaticism of faith occurred quite a lot in the geography and century where he lived, where there were sectarian bigotries and mostly there was no calm scholarly environment. From the earliest periods, the region of Egypt, the geography in which he lived, attracted attention as a place where the ṣahaba often visited, especially in terms of ḥadīth, fiqh, and history of Islam, where there is an intensive scholarly working environment. It is safe to say that the following names are at the forefront among ṣahaba who were residents in Egypt or passed through it at any time: ʿUthmān, Abū Ayyūb al-Ansārī, Abū Hurayra, Ibn ʿAbbās, ʿAmmār b. Yāsir, ʿAmr b. al-ʿĀṣ, ʿAbd Allāh b. ʿUmar, ʿAbd Allāh b. ʿAmr b. al-ʿĀṣ, al-Zubayr b. al-ʿAwwām, Saʿd b. Abū Waqqāṣ, ʿUbāda b. al-Ṣāmit, Jābir b. ʿAbd Allāh al-Anṣārī, Khāṯīb b. Abū Baltaʿa, Abū al-Dardā, Abū Ḏar al-Ghifārī, Diḥyah b. Khalīfa al-Kalbī, Muʿāwiya b. Abū Sufyān, Mughīra b. Shuʿba, Miqdād b. al-Aswad, ʿAbd Allāh b. Khuzāfa, ʿAbd Allāh b. al-Zubayr b. al-ʿAwwām, Rāfiʿ b. Mālik, Salama b. al-Akwaʿ, Sahl b. Saʿd al-Sāʿidī, Shuraḥbil b. Ḥasana, Sila b. al-Haris al-Ghifari, ʿAbd Allāh b. Ḥārith b. Caz’ al-Zubaydī, ʿAbd Allāh b. Saʿd b. Abū Sarh, ʿAbd al-Raḥmān b. Abū Bakr al-Ṣiddīq, ʿUqba b. ʿAmir al-Juhanī, Muḥammad b. Maslama. Among these names, it appears that ʿAbd Allāh b. ʿAmr b. al-ʿĀṣ mainly directs the scholarly activities of Egypt. Here, an investigation of the effects of Egyptian geography on Ibn Lahīʿa, which has been the scene of mobility in scientific, intellectual, religious, political, and social aspects since the time of the ṣahaba, will be able to help us to get to know him more closely. The fact that there are not enough studies in the Turkish literature that deals with the scholarly environment in the second century of the Hijra in which Ibn Lahīʿa lived and the idea that new research to be done will lead to better recognition of him have led to the emergence of the present article. Unlike other studies conducted on him, this article mainly examines the scientific district and somewhat influential madrasas in Egypt during Ibn Lahīʿa’s upbringing. The present study shows that Egypt was very dynamic city politically, culturally, and scientifically in the age of Ibn Lahīʿa; especially that madrasas of history, fiqh, and story/preaching carried out an intensive funduszeue.info makalenin merkezinde İbn Lehîʻa isimli meşhur bir râvi vardır. Nesebi Abdullah b. Lehîʻa b. Ukbe el-Mısrî şeklinde kaydedilen İbn Lehî‘a’ya ilk dönem cerh-ta‘dil kaynaklarında ve musannef eserlerde sıkça rastlamak mümkündür. Ancak, özellikle hadis rivayetleri ve ricâl tenkidi açısından bakıldığında genellikle ondan olumsuz olarak bahsedilir. Söz gelimi onun cerh-taʻdil durumu hakkında yer alan ifadeler arasında kendisinin zayıf olduğu, hadisinin delil olarak kullanılmaya uygun olmadığı, kuvvetli bir râvi sayılmadığı veya buna yakın anlatımların yaygınlık kazandığı ve onun çoğunlukla cerh edildiği dikkat çekmektedir. Yine bu alanın uzmanı sayılan önde gelen bazı âlimlerin “Ondan bir harf bile alma!”, “Ondan az ya da çok, asla hadis almam!”, gibi cümlerle kendisinden ve rivayetlerinden uzak durulması konusunda uyarılarda bulunduklarını görmekteyiz. Bununla birlikte onun hakkında övgü dolu sözler söyleyen âlimlerimizin de olduğunu, yine ilk dönem rical kaynaklarından ve bunlara atıf yapan son dönem akademik çalışmalarından öğrenebilmekteyiz. Mesela, İbn Lehî‘a’nın birinci el kaynaklara sahip olduğu, sırf onunla karşılaşmak için defalarca hacca gidenlerin bile bulunduğu; hafızasının çok güçlü olduğu, Mısır’ın muhaddisi denilince onun akla geldiği gibi övgü dolu sözlerin muhatabı da aynı İbn Lehîʻa’dır. Onun hakkındaki bu iki farklı yaklaşım, İbn Lehî‘a’nın durumunun her yönüyle ve tarafsız bir gözle yeniden ortaya konulmasının faydalı olacağını göstermektedir. Onu önyargılardan uzak ve tarafsız bir şekilde tanımanın yolu ise kendisine daha yakından bakmak ve yetiştiği çevreye odaklanmaktır diye düşünüyoruz. Buna binaen bu makalede İbn Lehî‘a’nın yaşadığı coğrafya, o bölgedeki yaygın medreseler ve ilmî hayat kısaca ele alınmaya çalışılmıştır. Bunu yapmaktaki amacımız, yaşadığı coğrafyada ve yüzyılda zaman zaman Sünnî-Şiî fikir ayrılıklarının hüküm sürdüğü, itikadî taassupların yaşandığı ve genellikle sâkin bir ilmî ortamın bulunmadığı bir çevrede yetişen İbn Lehî‘a hakkında verilen hükümlerin tarafsız olup olmadığı konusunda ipuçları elde etmeye çalışmaktır. Onun yaşadığı Mısır bölgesi, erken dönemlerden itibaren sahabenin sıkça uğradığı, özellikle hadis-fıkıh ve tarih ilimleri açısından yoğun bir ilmî mesâinin ortaya konulduğu bir yer olarak dikkat çekmektedir. Sahabeden Mısır’a yerleşen veya oraya bir şekilde uğrayan kişiler arasında şu isimlerin ön planda olduğu söylenebilir: Hz. Ömer, Hz. Osman, Ebû Eyyûb el-Ensârî, Ebû Hüreyre, İbn Abbas, Ammâr b. Yâsir, Amr b. el- s, Abdullah b. Ömer, Abdullah b. Amr b. el- s, ez-Zübeyr b. el-Avvâm, Sa‘d b. Ebî Vakkâs, Ubâde b. es-Sâmit, Câbir b. Abdillah el-Ensârî, Hâtıb b. Ebî Belta‘a, Ebü’d-Derdâ, Ebû Zer el-Ğifârî, Dıhye b. Halife el-Kelbî, Muâviye b. Ebî Süfyân, Muğîre b. Şu‘be, Mikdâd b. el-Esved, Abdullah b. Huzâfe, Abdullah b. ez-Zübeyr b. el-Avvâm, Râfi‘ b. Mâlik, Seleme b. el-Ekvâ‘, Sehl b. Sa‘d es-Sâ‘idî, Şürahbîl b. Hasene, Sıla b. el-Hâris el-Ğifârî, Abdullah b. Hâris b. Cez’ ez-Zübeydî, Abdullah b. Sa‘d b. Ebî Serh, Abdurrahman b. Ebî Bekr es-Sıddîk, Ukbe b. mir el-Cühenî, Muhammed b. Mesleme. Bu isimler arasında ise daha çok Abdullah b. Amr b. el- s’ın Mısır’ın ilmî faaliyetlerine yön verdiği anlaşılmaktadır. İşte sahabe döneminden itibaren ilmî, fikrî, itikadî, siyasî ve sosyal açılardan büyük bir hareketliliğe sahne olan Mısır coğrafyasının İbn Lehîʻa üzerindeki etkilerini araştırmak onun daha yakından tanınmasına yardımcı olabilecektir. Türkçe literatürde İbn Lehî‘a’nın yaşadığı hicrî ikinci asırdaki ilmî ortamı ele alan çalışmaların yeterli sayıda olmaması ve yapılacak yeni araştırmaların, onun daha iyi tanınmasına vesile olacağı düşüncesi böyle bir makalenin ortaya çıkmasını sağlamıştır. Kendisiyle ilgili yapılan diğer çalışmalardan farklı olarak bu makale daha çok, İbn Lehî‘a’nın yetiştiği dönemde Mısır’daki ilmî muhiti ve biraz da etkin medreseleri incelemektedir. Çalışmamız sonunda İbn Lehî‘a’nın yaşadığı çağda Mısır’ın siyasî, kültürel ve ilmî bakımdan oldukça hareketli olduğu; özellikle tarih, fıkıh ve kıssa/vaaz medreselerinin yoğun bir faaliyet icra ettiği sonucuna varılmıştır Daha fazlası Daha az

1 4 (49) Осень Sonbahar, Yıl: 11 Sayı: 49 Derin Rusya nın sırlarına yolculuk

2 реклама

3 TEMA HOMEPA/MANŞET Bir döneme damgasını vuran öncü şair Vladimir Mayakovski ile Nazım Hikmet in dostluğuna dair ilginç sayfaları, Rasim Dirsehan Örs kaleme aldı. 6 ИСТОРИЯ УСПЕХА/VİTRİN Pasternak ın Doktor Jivago sunu Türkçeye ilk defa Rusça orijinalinden çeviren Hülya Arslan ın, Rusya- Türkiye hattındaki yaşam öyküsü. / Полная приключений история жизни Хюльи Арслан - отважной турчанки, которая первой перевела роман Пастернака Доктор Живаго на родной язык. 14 YAKIN PLAN / ЛИЧНЫЙ ОПЫТ Türk-Rus evliliklerinden doğan çocukların iki dilli, iki kültürlü macerelarını takibe devam ediyoruz. Bu sayıda yazar Yana Temiz ve kızı Asya anlatıyor. / Мы продолжаем знакомить вас с историями билингвальных семей и детей в этих семьях. Наш постоянный автор Яна Темиз - о себе и своей двуязычной дочери Асе. 24 DERİN RUSYA Vladimir Vısotski adını Rusya da bilmeyene rastlayamazsınız. SSCB nin son çeyrek yüzyılında protest şarkıları ile damgasını vuran, toplumun vicdanı olan ünlü ozanı size tanıtmak istedik. 32 КУЛЬТПРОСВЕТ В этом году исполнилось сто лет турецкому кинематографу. Кто считается лучшими турецкими режиссерами современности и какие фильмы турки отобрали в золотой фонд? 40 В ПУТЬ! Бьемся об заклад, что вы не знаете всех тех турецких достопримечательностей, о которых мы рассказали в этом материале. Ведь это самые неизвестные места в Турции! 52

4 Чего нам не хватает В последнюю четверть века были запущены очень важные проекты, которые послужили упрочнению российскотурецких отношений от соглашений по поставкам газа до проведения трубопровода, от гигантских строительных проектов до атомной электростанции Большинство из них воплощены в жизнь, другие постепенно продвигаются вперед. От политики до торговли путь, который мы проделали в двусторонних отношениях, поражает. Но когда речь идет о социальных, культурных отношениях, мы вынуждены признать, что необходимый путь не прошли. Мы едва сделали и продолжаем с трудом делать то, на что способны. Эта проблема то, чего нам не хватает. Мы должны признать, что это наша слабая сторона. Ведь основа отношений между народами двух стран, которая развивается быстрее всего, это человеческие, социальные отношения. Переведенная книга или организованное культурное мероприятие не менее важны, чем построенная фабрика. Об этом нам в очередной раз напомнило бессмертное произведение Бориса Пастернака «Доктор Живаго», которое спустя столько лет впервые переведено с оригинала на турецкий язык. В этом номере мы знакомим вас с прекрасным человеком, который выполнил этот перевод, Хюльей Арслан. И искренне желаем, чтобы таких «безымянных героев», которые, не выставляя себя напоказ, дни иночи посвящают работе, в российскотурецких отношениях становилось все больше. Eksik kalan yanımız Son çeyrek asırda Türkiye-Rusya ilişkilerine ivme kazandıran pek çok önemli projeye imza atıldı: Gaz anlaşmalarından boru hatlarına Devasa inşaat pojelerinden nükleer santrale Bunların çoğu hayata geçirildi, bazıları adım adım ilerliyor. Siyasetten ticarete, ikili ilişkilerde alınan mesafe göz kamaştırıcı. Ancak konu sosyal-kültürel ilişkiler olduğunda, itiraf etmeliyiz ki yeteri kadar yol alamadık. Yapılabileceklerin çok azıyla yetindik, yetiniyoruz. Bu konunun eksik yanımız, aksayan ayağımız olduğunu itiraf etmeliyiz. Oysa iki ülke halkları arasında hızla gelişen ilişkilerin çimentosu, insani-sosyal ilişkilerdir. Çevrilen bir kitap, düzenlenen bir kültür-sanat etkinliği kurulan bir fabrika gibi değerlidir. Boris Pasternak ın ölümsüz eseri Doktor Jivago nun bunca yıl sonra ilk kez orijinalinden Türkçe ye çevrilmesi bize bunları hatırlattı. Çeviriyi yapan değerli ismi, Hülya Arslan ın bu sayımızda ilginç yaşam öyküsü ile sizlere tanıtırken, Türkiye-Rusya hattında onun gibi vitrine çıkmadan gece gündüz çalışan isimsiz kahramanların çoğalmasını diliyoruz. ЖУРНАЛ Деловое сотрудничество КОМПАС 4/ (49) Осень Издается с октября г. Выходит один раз в три месяца Главный редактор Ксения Арцыбашева Учредитель и Издатель: ООО «Туркрус» Адрес Редакции: , funduszeue.info, Мичуринский Проспект, Телефон : +7() [email protected] Издание зарегистрировано в Министерстве РФ по делам печати, телерадиовещания и средств массовых коммуникаций. Свидетельство о регистрации ПИ ФС от Отпечатано в типографии ООО «ТВОЛИ МЕДИА»: , Москва, Грайвороновский 1-й проезд, д, кор Распространяется бесплатно Türk-Rus İşbirliği İçin PUSULA Yıl: 11, Sayı: 49 (Sonbahar ) Yazı İşleri Müdürü: Ksenia Artsıbaşeva Reklam başvuruları için telefon: Moskova +7 () [email protected] Rus-Türk İşadamları Birliği nin (RTİB) işbirliği ile yayınlanmaktadır RTİB adresi: Sredniy Ovçinnikovski Pereulok 8,Kat 4 Moskova, Rusya Federasyonu Tel/Faks () (pbx) web: [email protected] Pusula da yayınlanan yazılardan sadece kaynak gösterilerek özet alıntı yapılabilir. 4

5 ORTAK TARİHİMİZDEN Nazım Hikmet in Herkese sövermiş gibi konuşan adam dediği Vladimir Mayakovski ile dostluğu ve ondan öğrendikleri Dinle Türk! Korkma, nasıl olsa bir şey anlamayacaklar Araştırmacı yazar Rasim Dirsehan Örs, bu sayımızda Türki şiirine Rus katkısı: Mayakovski başlığı ile önemli bir dönemin perdesini aralıyor. Rus arşivlerinden ve farklı kaynaklardan derlediği bilgilerle, Vladimir Vladimiroviç Mayakovski ( ) ile Nazım Hikmet ilişkisini, dostluğunu, sanatçı etkileşimini ve keyifli anıları anlatıyor: Hiç şiir yazmış mıydınız? Büyük olasılıkla, kendinizi bilmeye başladığınız günden bu yana, hiç olmazsa birkaç dize aklınızdan, gönlünüzden geçmiştir. Peki, eğer pek öyle vezne ve kafiyeye özen göstermeden, kendi bulduğunuz bir ritim içerisinde yazdıysanız, bu dizelerinizde bir Rus şairinin de rolü olması ihtimalinden söz etsek? Hangi şair? Ne alaka? dediğinizi duyar gibi oluyoruz. Öyle ya, taa kaç zaman önce, memleketin kim bilir hangi köşesinde, içinizden gelenleri döktüğünüz bir kağıtta, böyle bir şey nasıl olabilir? O şair, Moskova da, Triumfalnaya Meydanındaki anıtta hatırası yaşatılan, ismi pek çok yere verilmiş Mayakovski dir. Ne alaka olduğunu ise birlikte anlamaya çalışalım Mayakovski Türkiye sınırında Bolşevik Devrimi sonrasında Sovyet Rusya dünyanın ilgi odağı olmuştur. Yeryüzünün dört bir yanından pek çok genç geleceğin dünyasını kuracak bu rüya ülkeyi görmek için buraya akın etmektedir. Bunların arasında 19 yaşındaki Nâzım Hikmet de vardır. İstanbul un dış güçlerce işgal edilmesi üzerine, Nazım Hikmet ve birkaç arkadaşı önce Kurtuluş Savaşına katılmak üzere Anadolu ya geçerler, daha sonra Moskova da okumaya karar verip, Kafkaslar üzerinden Rusya nın yolunu tutarlar. Yıl dir. Ancak yolculuğun hemen başlarında, Gürcistan da, Batum da, bir Rus gazetesinde, sütun biçiminde, yer yer merdiven basamakları şeklinde yazılmış şiirler görürler. Nâzım o günlerde, Türkiye de geleneksel ölçü ve kafiye düzenleri içinde yazmakta olduğu parlak şiirleriyle dikkatleri çekmeye başlamış genç bir şairdir. Bu şiirlerin neden bu biçimde yazıldığı sorusu, aklına takılır. Rusça bilen bir arkadaşları, bu şiirleri okur fakat bunların çevrilmelerinin olanaksız olduğunu söyler. Bunlar Mayakovski nin şiirleridir. Herkese sövermiş gibi konuşan adam la Moskova da tanışma Bu biçimde bir şiirin nasıl olabileceği konusu o günden itibaren kafasını meşgul etmeye başlayan Nâzım, Moskova ya vardıktan birkaç ay sonra bu merakını giderecektir. Hem de bizzat onları yaratan kişinin ağzından dinleyerek. Bir arkadaş toplantısına davet edilen Nazım ın dikkatini, küçücük bir odada toplanmış bir sürü insanın birbirine karışan sesi arasında görkemli, gür hepsini bastıran bir ses çeker. İriyarı, geniş omuzlu, saçları usturayla kazınmış bir adamın sesidir bu. Nâzım ın Sanki herkese sövüyormuş gibi geldi bana diye anlattığı bu kişi Mayakovski nin ta kendisidir. O zamanlar yaşlarındaki Mayakovski, Ekim Devriminin Şairi olarak, Rusya dışında da geniş üne kavuşmuş bir ozandır. XX. Yüzyılın en büyük, dâhi şairi olarak tanınmaktadır. Mayakovski Nâzım a hemen bir arkadaşın arkadaşına, bir ağabeyin kardeşine davrandığı gibi davranmaya başlar. Nazım ın Rusçayı kötü konuşmasına, birbirlerini doğru dürüst anlayamamalarına karşın, ona gerçek bir dost olur. Nâzım onun hep kapısı açık olan evine ziyarete gitmeye başlar. Moskovalıların karşısına ilk çıkış ve en büyük destek Mayakovski gibi bir devin, gurbetteki çiçeği burnunda Türk şairine verdiği en anlamlı destek, 8 Mart tarihinde, Politeknik Müzesi salonundaki bir gece toplantısında olur. Ünlü şairin de şiirlerini okuyacağı bu gece, genç şair Nâzım ın Moskovalıların karşısına ilk ciddi çıkışı olacaktır. Salon hınca hınç doludur. Şiirlerini Türkçe okuyacak da olsa, sahneye çıkmadan önce Nâzım heyecandan oldukça gergindir. Mayakovski onu şu sözlerle yatıştırır: Dinle Türk, der, korkma, nasıl olsa bir şey anlamayacaklar, rahat ol, çık şiirini dilediğin gibi oku!.. Genç Nâzım, Mayakovski ile Pravda gazetesinde Devrim ve Edebiyat gecesi olarak tanıtılan bu geceyle ilgili haberler, daha sonraki günlerde Pravda gazetesinde yayımlanır. Mayakovski nin Üçüncü Enternasyonal, Eyfel Kulesiyle Konuşmalar ve Sol Marş adlı şiirlerini okuduğu, Nâzım ın da Pantolonlar ve Eteklikler ve Yeni Sanat adlı şiirlerini okuduğu aktarılmaktadır. Bundan sonra iki kez daha, üniversitede Nâzım, bu 6 7

6 8 yüzyılın en büyük şairi saydığı isimle birlikte sahnede şiir okuma şansını bulacaktır. O günleri anarken, XX. yüzyılın bu en büyük, dâhi şairi yardım etti bana. demektedir. Mayakovski Nâzım a neden Dönek Türk dedi? Bazı görüş ayrılıkları olsa ve yolları zaman zaman ayrılsa da, dostlukları hep sürer. Bu ters düşmelerden birisi fütürist - konstrüktivist tartışmalarında yaşanır. O zamanlar Rusya da pek çok edebiyat okulu vardır. Fütürist lere yakın olan Nazım, birisinden fütürist lerin psikolojiyi inkâr ettiğini işitir. Bu hoşuna gitmez ve konstrüktivistlere katılır. Bunun üzerine Mayakovski, bir süre dönek Türk diye Nazım ı kınar, fakat gene de bu dostluklarını bozmaz. Hep kışkırtmalarla mücadeleyle geçen bir yaşam Pek çok çevreden önemli eleştiriler alan ve hedef gösterilen Mayakovski, canını sıkacak bir sürü şeyle karşılaşmaktan da zaman zaman yorgun düşmektedir. Bunlardan bazılarını Nazım la paylaşır. Bir keresinde, Tverskaya Bulvarı nda, her yazarın kendi kitaplarını sattığı bir kitap pazarında, Mayakovski yle karşılaşan Nazım, onu nerdeyse ağlamak üzereyken görür. Büyük bir hayal kırıklığı içindeki yazar, gözlerinde birikmiş yaşlarla Görüyor musun, der, ne yaptılar bana; kitabımı vitrine bile koymamışlar Nâzım Mayakovski nin en çok hangi kitaplarını sevmişti? Nâzım, li yıllarda, kendisine sorulan Mayakovski nin kitaplarından en çok hoşunuza gidenler hangileridir? sorusuna şu yanıtı verir: Sevgilinin gözlerini mi, yoksa burnunu mu seviyorsun sorusunu nasıl yanıtlamalı? Mayakovski yi tepeden tırnağa severim ben O öylesine büyük bir şairdir ki, onunla karşılaştırıldığımızda, biz çağdaş şairler, hepimiz küçük kalırız. O, öğretmenimizdir bizim ve kişisel olarak benim. Pablo Neruda, Louis Aragon, dünyanın bütün dürüst şairleri aynı şeyi söyleyeceklerdir: o, öğretmenidir onların. Nâzım ın hece vezninden ayrılış ânı- Türk şiirinde yeni bir dönemin açılışı Peki Mayakovski yi öğretmeni olarak kabul eden Nâzım, nasıl etkilendi, ondan gördüğü neleri uyguladı, diye araştırmaya başladığımızda, ilk gördüğümüz, Türk şiirinde o zamanlara kadar hüküm süren vezin ve kafiye ile yazmaya son verip, serbest şekilde yazmaya başlaması, oluyor. İlk örneklerini Nazım Hikmet in şiirlerinde gördüğümüz bu yeni yazma tekniği, onun etkili dili ve kullanımıyla Türk edebiyatında da yankı uyandırıp, bugünlere kadar uzanan yeni bir dönemi başlatıyor. Söz konusu bu ilk şiirler de gene Moskova da, Mayakovski anıtına oldukça yakın bir yerde, Nazım ın kalmakta olduğu öğrenci yurdunda yaratılmışlardır. Ünlü şairin etkisiyle şiirdeki şekil arayışlarında yeni bir döneme adım atan Nâzım, -Eski usül vezinle kafiyeye paydos! diye haykırarak yurt odasındaki arkadaşlarına, bu yeni şiir şekliyle yazmış olduğu ilk dizelerini heyecanla okuduğunda, sene dir. Açların Gözbebekleri başlığını taşıyan ve kendilerinin Moskova ya yolculukları boyunca gözledikleri, etkilendikleri manzaraları konu alan bu şiir, artık herhangi bir vezne sırt çeviren bütün şairler için yeni bir yolun başlangıcı olacaktır. Nazım ın kendi şiiriyle Mayakovski nin şiiri arasında ortak olarak gördüğü ve görmediği şeyler lerde karşılaştığı Mayakovski ile şiirde ortak olan ve olmayan noktalarını, lerde, artık dünya çapında ünlü bir şair olan Nâzım Hikmet şöyle açıklar: Başlangıçta, Rus dilini de henüz iyi bilmediğim sıralarda, şiirlerini anlayamıyordum. Şimdi de hepsini anlayabiliyor değilim. Fakat, basamak biçimindeki dizelerini taklit ediyordum. Düşüncelerini her zaman böyle yazdığını sanıyor, ben de kendiminkileri aynı biçimde yazmaya çalışıyordum. Ancak bana müsvette defterlerini gösterdiklerinde, her zaman ille de basamak biçiminde yazmadığını gördüm. Demek, iş daha karmaşıktı Mayakovski nin şiiriyle benimki arasında ortak yanlar; ilkin, şiir ve düzyazı, ikincisi, çeşitli türler (lirik, yergisel vb.) arasındaki kopukluğun aşılması; üçüncüsü, şiire siyasal dilin sokulmasıdır. Bununla birlikte, farklı biçimler kullanıyoruz onunla. Mayakovski öğretmenimdir fakat onun yazdığı gibi yazmıyorum ben Moskova da öğrenim gördüğüm dönemde, Mayakovski gibi bir tribün şairiydim ben de. Bir nefesli sazlar orkestrası gibi ses veriyordu şiirlerim. Topluluk önünde okuyordum onları. Sonra, Türkiye de, bir tek kez şiir okuyabildim topluluk önünde. Bir iki kişiyle konuşabiliyor, şiirlerimi ancak kulaklarına fısıldayabiliyordum. Bu nedenle yumuşak sözcükler bulmam gerekiyordu. Hapisteyken halktan insanlarla, benim gibi özgürlükten yoksun bırakılmış bu insanlarla yakınlaştım. Şiirlerimi onlara okuyordum. Şimdi yine geniş dinleyici kalabalığına seslenebiliyorum. Şiirin bütün türlerinden ve olanaklarından yararlanmak gerekir.

7 Neden Mayakovski nin şiirlerini aktörler okuduğunda daha iyi anlıyordu? Bu konuda Nazım şunları söylüyor: Mayakovski makamla okurdu şiirlerini. Ben de öyle okurdum başlangıçta. Aktörler Mayakovski yi okuduklarında iyice anlıyorum onu. Buna karşılık, kendim okuduğumda, anlayabilmem çok güç. Sanıyorum, onun şiirlerinin bir eksikliğindendir bu. Türkiye de işçiler : Şiirlerini sen kendin okuduğunda anlıyoruz, demişlerdi bana Fakat orada yüksek sesle şiir okuma olanağı çok azdı. Ben şiirlerim tumturaklı (deklamasyonlu) okunmadan da okuyucuya ulaşsın istiyorum. Mayakovski nin ölümü Ekim Devrimi nin bu en güçlü şairi yılında genç yaşta İntihar ederek. Hayatına son verir. Rusya dan üç yıl kadar önce Türkiye ye dönmüş olan Nazım Hikmet, onun anısına, Resimli Ay dergisinde, Süleyman adıyla bir yazı kaleme alır. Bu yazıda ozan eski dostu ve hocası hakkında özetle şunları söylemektedir: Nazım ın ustasının ardınan yazdığı yazı: Muazzam Şair Mayakovski Neden İntihar Etti? İnsanlık büyük bir insan kaybetti. Dünyanın en büyük inkilabı çok kuvvetli bir şiir üstadından mahrumdur bugün. Şiirlerini Rusça yazan fakat hemen hemen her dilde tercümeleri yapılan Mayakovski isimli büyük şair, büyük mücahit ve büyük insan kendi eliyle canına kıymıştır. Mayakovski nin intiharı etrafında birçok dedikodular yapılıyor ve yapılacaktır. Çünkü o hayatında, arkasından manasız bir Allah rahmet eylesin dedirtecek gibi yaşamamıştır Mayakovski nin hayatı mütemadi bir kavga seyrinden ibarettir. Hayatlarında dövüşenlerin isimleri, ölümlerinden sonra da, sağ kalan düşmanlarıyla kavgada devam ederler. Mayakovski nin arkasında kalan ismi ve eserleri daha uzun seneler büyük inkılabın düşmanlarıyla çarpışacaktır. Mayakovski nin Devrimin en güç zamanlarında, kollarını sıvayıp, dev gibi cüssesiyle iş başına geçtiğini, şiir yazdığını, propaganda resimleri yaptığını, 3 sene zarfında propaganda levhasını tek başına resmedip, şiirlerini de yazdığını belirten Nazım, Mayakovski niçin intihar etti? sorusuna en doğru cevabı Rus şair Demyan Bedni in şu şekilde verdiğini belirtiyor: Ağır bir hastalık, tesadüfi bir yalnızlık ve şahsi bazı ıstırapların birleştiği bir anda, eski, ferdiyetçi insiyak- 10 lar harekete geldiler. Eski Mayakovski, yeni Mayakovski yi zayıf bir anında yakalayıp öldürdü Mayakovskinin ölümünden evvel bir mektup bırakıp, bu mektubunda: İntihar hiçbir şeyi halletmez Vatandaşlarıma bu işi katiyen tavsiye etmem, dediğini de nakleden Nazım, sözlerini şöyle noktalıyor: Bu mektup yeni Mayakovski nin, eski Mayakovski nin eliyle ölürken bile vatandaşlarına verdiği mükemmel bir hayata2, yeniye, yarına inanma dersidir. Ülkelerimiz arasındaki dostluk ve anlayışın gelişmesine katkıları olmuş herkesi saygıyla anıyoruz. Yazan: RASİM DİRSEHAN ÖRS KAYNAKÇA Krokodil Benedikt Sarnov, O vardı ve hep var olacak (Vladimir Mayakovskiy- Antologiya Satiri i Yumora Rossi XX. Veka Lev Kassil Mayakovskiy sahnede Vladimir Mayakovskiy- Antologiya Satiri i Yumora Rossi XX. Veka Nikolay Svanidze, İstoriçeskiye Hroniki Aleksandr Fevralskiy, Nâzım Hikmet le Mayakovskiy üzerine bir konuşma ( Zapiski Rovesniki Veka - YKY, Yazılar- 6) Nâzım Hikmet, Muazzam Şair Mayakovski neden intihar etti? (Resimli Ay Tem. ,YKY, Yazılar-1) Vâlâ Nureddin, Bu dünyadan Nâzım geçti Ataol Behramoğlu, Çağdaş Rus Şiiri Antolojisi Ekber Babayev, Nâzım Hikmet kendi şiirini anlatıyor (Bütün Eserleri 1- Sofya YKY, Yazılar-6) Vera Tulyakova Hikmet Bahtiyar ol Nâzım, YKY, 1. Bas., Şub Vera Tulyakova Hikmet(Anna Stepanova) Posledniy razgavor s Nazımom, Moskova Vremya, Реклама

8 TARİHTEN YAPRAKLAR Cumhuriyetin kadınları Sovyet basınında Atatürk ün eşi Latife hanımın Moskova ya mektubu: Türk kadını artık kocasının kölesi değil, hukuk, görev ve sorumluluk anlamında onunla eşit, onun gerçek arkadaşı oluyor RASİM DİRSEHAN ÖRS derledi 12 T ürkiye ile Rusya arasındaki ilişkileri incelerken çoğu zaman dikkatlerden kaçan bir konu vardır: İki ülkenin kadınlarının birbirleriyle ilgili duygu ve düşünceleri nelerdir, kendi aralarında nasıl bir iletişim vardır, pek bilmeyiz. Türkiye Cumhuriyeti nin kuruluş günlerine baktığımızda, Türkiye de kadın haklarını geliştiren adımlar atılırken, hem Sovyet Rusya nın yakın ilgisini hem de Rus kadınlarının yakın desteğini görüyor; kadınlar arasındaki sıkı dayanışmaya tanık oluyoruz. İşte, Türkiye deki gelişmelerin Rus basınında nasıl yansıtıldığının örnekleri Ogonyok dergisinde, Eski ve Yeni Türkiye başlıklı kapsamlı bir makalede şu satırlar yer alıyor: Bundan iki yıl kadar önce, Kemal Paşa nın karısı Latife hanım peçesini çıkaran ilk Türk kadını olmuştu. Kendisini örnek alan pek çok kadın çıktı. Şimdilerde, İstanbul da yüzünü peçesinin arkasında saklayan kadınlarla karşılaşamazsınız. Ankara ve diğer büyük şehirlerde de öyle Taşranın derinliklerinde hâlâ eski geleneği sürdürenler var ama oraya da başkentin yenilikleri adım adım nüfuz ediyor. Şu anda İstanbul da kadınlar için özel bir dergi çıkıyor. Ayrıca hem genel hem uzmanlık eğitimleri veren pek çok kurs var. (,No 27) İzvestiya gazetesi, tarihli sayısında, Latife Hanım dan Bayan Kamenyeva ya (Hem ilk Sovyet liderlerinden Lev Kamaneyev in eşi, hem de uluslararası kültürel işbirliği kuruluşunun başkanı) gelen mektubu yayımlıyor. Yazının bazı bölümleri şöyle: Bizim devrimimiz yalnız siyasi değil, aynı zamanda sosyal anlamı da var. Ve kadının kültür düzeyinin yükseltilmesi, özgürleştirilmesi mücadelesini de içeriyor. Türk köylü kadını bizim kurtuluş savaşımızda şanlı bir rol oynadı; bu, nihai zafere ulaşılmasında önemli etkenlerden birisiydi. Şimdi ise birçok Türk kadını tıp ve hukuk eğitimi görüyor, Türkiye de ve yurtdışında üniversitelerde okuyor, kendi hayatını kendi kazanıyor; ne var ki, gene de sadece serbest mesleklerde değil diğer farklı mesleklerde de öncelik erkeklerden yana oluyor. Evlilikte Türk kadını artık kocasının kölesi değil, hukuk, görev ve sorumluluk anlamında onunla eşit, onun gerçek arkadaşı oluyor. Aile ve bireysel hayat sahalarındaki gelişmeler, yakın gelecekte Türk kadınını ülkenin siyasal yaşamına katılmaya zorluyor. Bu sahada Türk kadını büyük saygı duyduğu Rus kız kardeşlerinin yolunu izlemekten mutluluk duyacaktır Ogonyok ta bir başka haberde Türkiye de haremler tam boşalmadı. başlıklı yazıda, şunlar yazıyor: Ankara parlamentosunun kadın vekilleri sokaklarda örtünmeden dolaşmaya başladılar ama Türk kadınlarının bir kısmı hâlâ kapalı koşullarda yaşıyorlar. Haremde pencere parmaklıklarının ardında kilitli kalmış kadınlar, sokağa çıktıklarında yüzlerini ve bedenlerini kapatarak geziyorlar. (Foto 1) Bu konudaki en çarpıcı sayabileceğimiz haber ise Türkiye de kadın bakan başlığını taşıyor. Türk parlamentosunda milletvekili olan ve kadınların eşit haklara kavuşması için uğraş veren Halide Edip Hanım, geleneklerine bağlı bu ülkede, gönüllü olarak halkın aydınlanması için halk komiseri olarak çalışıyor. Haremleri kapattı (Ogonyok, , No 1, Foto-2) Halide Edip Adıvar resmi olarak bakanlık yapmadığı halde, başlıkta bu kadar kuvvetle vurgulanması, Rusya daki kadınlara ve Müslüman topluma yönelik bir etkileyici bir mesaj iletmek amacı taşıdığını düşündürüyor.

9 ИСТОРИЯ УСПЕХА/VİTRİN Таланты, посвященные России Представляем вам бывшую «москвичку», Хюлью Арслан автора уникального перевода романа Бориса Пастернака «Доктор Живаго»! 14 Pasternak ın Doktor Jivago sunu Türkçeye çeviren eski Moskovalı Hülya Arslan ı takdimimizdir!10 Вряд ли вам приходилось часто слышать об этой женщине, ведь она не из тех, кто из кожи вон лезет, чтобы обрести значительность в жизни. Она из тех, кто тихо и незаметно занимается истинно значимыми делами. Почти никто и не знает, что ее достижений могло бы хватить на несколько жизней. Однако недавно сделанный ею перевод романа Пастернака «Доктор Живаго» не оставляет нам другого выбора. Итак, госпожа Хюлья Арслан, прошу вас на сцену! Снимите шляпу перед этой просвещенной турчанкой, которая стала первопроходцем в столь многих областях российско-турецких отношений. СУАТ ТАШПЫНАР написал. parmağında Rusya Hayatta önemli olmak için çırpınanlardan değil, kuytularda değerli şeylerle uğraşanlardan olduğu için onun ismini ön planda pek göremezsiniz. Sormasanız birkaç hayata sığdırılabilecek başarılarından haberdar olamazsınız. Ama son olarak Pasternak ın Doktor Jivago sunu Türkçeye Rusça orijinalinden çeviren isim olarak ister istemez sahne ışıklarının karşısına çıkan Gospaja Hülya Arslan ı takdimimizdir! Rusya-Türkiye ilişkilerinde bu kadar ilk e imza atmayı başaran bir aydın Türk kadınına şapka çıkaracaksınız. SUAT TAŞPINAR yazdı. Старшая в первой группе турецких студентов, на официальной основе приехавших в Москву изучать русский язык по советской стипендии Туроператор, положивший начало «русскому нашествию» в Анталию в начале х годов Первая в Москве турчанка гендиректор туристической фирмы Первая из бизнес-сферы, кто стал преподавателем турецкого языка в московском вузе Первая из иностранцев, закончивших магистратуру Института русского языка им. Пушкина с красным дипломом Основательница и руководительница первой кафедры перевода русского языка в частном университете в Турции Наконец, последнее пока звено в этой цепочке достижений, связанных с Россией, можно сказать, бриллиант, венчающий корону, перевод на турецкий с языка оригинала великого романа Бориса Пастернака это тоже она После такого перечисления вы могли подумать: «О чем еще тут можно рассказать?» Не торопитесь. Жизнь Хюльи Арслан полна событий, достойных описания не в статье даже, а в книге. Sovyet bursuyla Moskova ya dil eğitimine gelen ilk resmi Türk öğrenci grubunun elebaşı ların başında Antalya ya Rus akınını başlatan tur operatörü Moskova da turizm sektöründe ilk kadın Türk genel müdür İş hayatından gelip Moskova Türkoloji enstitüsünde öğretmenlik yapan ilk isim Puşkin Enstitüsü nün yabancılar için başlattığı yüksek lisans programını kırmızı diplomayla bitiren ilk yabancı Türkiye de bir vakıf üniversitesinde ilk Rusça mütercim tercümanlık bölümünü kuran ve yıllardır başkanlığını yürüten akademisyen Ve bu hepsi Rusya ile alakalı on parmakta on marifet in son halkası, tacın elması sayabileceğimiz bir çeviri: Boris Pasternak ın dev eseri Doktor Jivago romanının Rusça orijinalinden Türkçeye çeviren de yine o Tüm bunları bir kalemde sıraladıktan sonra, Daha anlatacak ne kaldı? diye geçmesin aklınızdan. Hülya Arslan, hayatı bir kısa röportaj değil, bir kitap olacak kadar dopdolu bir dostumuz. Biz bile neredeyse 15 yıldır tanıdığımızı sanırken aslında pek az tanıdığımızı bu Hülya-Salih Arslan çiftinin nikah şahidi son SSCB büyükelçisi Albert Çernişev di. Свидетелем на свадьбе Хюльи и Салиха Арсланов был посол СССР в Анкаре Альберт Чернышев. söyleşiyi noktaladığımızda anladık. Ve Rusya-Türkiye hattında öğrencilikten iş hayatına; akademisyenlikten edebiyat çevirmenliğine uzanan bu muhteşem yaşam 15

10 16 Поставив точку в этом интервью, даже мы осознали, что очень мало знали об этой женщине, хотя и считали, что хорошо с ней знакомы вот уже 15 лет. Ее история, развивавшаяся по российскотурецкому направлению от ученичества к бизнесу, от академической деятельности к литературному переводу, вызвала у нас такое восхищение, что так и тянуло постучать по дереву, чтобы не сглазить (турецкий эквивалент троекратного плевка через плечо прим. перев.). Хюлья Арслан была младшим, четвертым ребенком в одной анкарской семье. Ее воспитанием занимались все члены семьи, домашняя библиотека которой, кстати, насчитывала 3 тысячи томов. Хюлья была свободолюбивой девочкой. В 11 лет она уехала в Стамбул учиться в одной из лучших в то время школ-интернатов, лицее для девочек Чамлыджа. Причиной такого решения стали отчасти усталость от почти военной дисциплины, навязываемой отцом, судьей военного трибунала, отчасти собственное желание поскорее расстаться с детством и научиться выживать самостоятельно. Хюлья всегда любила читать, да и писать у нее тоже хорошо получалось. В школе она здорово набила руку на любовных письмах, которые «с особым старанием» сочиняла для своих влюбленных подруг. Можно сказать, что в этой области она стала настоящим докой. В старших классах Хюлья попала под влияние левой идеологии, популярной в то время в учебных заведениях Турции, и шагнула в «политическую жизнь», распространяя листовки и журналы революционной направленности. После окончания школы в году девушка поступила на факультет психологии одного из престижнейших вузов Турции Ближневосточного технического университета в Анкаре. На втором курсе направление течения ее жизни изменилось благодаря одному учебному заданию. Тема была такой: «Писатели и герои». Подруга Хюльи подготовила работу, в которой сопоставляла Достоевского и Раскольникова. Наша героиня прочла ее и была потрясена. «Если бы можно было прочитать «Преступление и наказание» по-русски, как это должно быть восхитительно!» - подумала она тогда. Большинство из нас в подобной ситуации вскоре забыли бы о таких мыслях в потоке повседневных çizgisine, tahtaya tıklayarak gıpta ettik. Hülya Arslan, Ankara da dört çocuklu bir ailenin en son üyesi olarak gelmiş dünyaya. 3 bin kitaplık kütüphanesi olan bir evde yetişmiş.. Kabına sığmayan bir çocukmuş. Biraz askeri hakim olan babanın asker disiplininden bıkıp biraz da kendi deyişiyle Küçüklükten bir an evvel kurtulmak ve hayatta kalmayı öğrenmek için daha 11 yaşında Ankara dan kalkıp İstanbul a, zamanın en iyi yatılı okullarından Çamlıca Kız Lisesi ne gelmiş. Edebiyata hep düşkünmüş. Kalemi kuvvetliymiş. Ortaokul yıllarında, aşık kız arkadaşları için itinayla aşk mektupları yazarak sivrilmiş! Yani epeyce aşkın Güzin Ablası olmuş. O arada lise ile birlikte solculuk da başlamış. Okulda devrimci dergi ve bildiri dağıtarak siyasi hayata adım atmış da liseyi bitirip Ankara da, Türkiye nin en prestijli üniversitelerinden ODTÜ de psikoloji bölümünü kazanmış. İkinci sınıfta bir ödev yüzünden hayatının akışı değişmiş. Yazarlar ve kahramanlar diye bir çalışma varmış. Yakın bir arkadaşı Dostoyevski-Raskolnikov kıyaslaması yapmış. Hülya Arslan, bunu okuyup inanılmaz etkilenmiş. Bir de Suç ve Ceza yı Rusça olarak okusaydım, kim bilir ne ke kadar muhteşem

11 18 событий, но Хюлья Арслан тогда приняла решение изучать русский язык! Она повторно сдала вступительные экзамены и поступила на единственный тогда в стране факультет, имевший кафедру русского языка, - факультет лингвистики, истории и географии Анкарского университета. Стало понятно, что изучение языка приносило ей значительно больше удовольствия, чем штудирование психологии. В году жизнь совершила новый поворот. Один чиновник из СССР посетил факультет и сообщил, что по советско-турецкому договору в области образования впервые организуется стажировка для турецких студентов. В то время Хюлья уже была обручена с доктором Салихом Арсланом, в браке с которым состоит и по сей день. Жених, узнав новости, поддержал ее, сказав: «Ты что, езжай конечно, разве можно упускать такую возможность?» Итак, семь студентов были приглашены в Москву. Тогда в Москву из Турции летали только самолеты Аэрофлота. Старшая группы, Хюлья Арслан, пропустила шестерых товарищей на посадку и уже собиралась пройти сама, как ее остановили со словами: «Салон заполнен, мест нет, вы полетите следующим рейсом через неделю». Она вспоминает: «Я была в шоке. Выхода не было. Разрыдавшись, я уже собиралась уходить, но тут кто-то позвал меня место нашлось». А вот еще один судьбоносный момент в жизни нашей героини: в том самолете она заняла место в первом ряду рядом с представительным русским мужчиной. Стюардессы разнесли шампанское. Сосед без устали осыпал девушку вопросами, а сама она только к концу полета набралась смелости и спросила: «А вы чем занимаетесь?» Он ответил с привычной улыбкой: «Я Альберт Чернышев». Легендарный советский посол в Турции! Поверите ли, но впоследствии Хюлья olurdu! diye düşünmüş. Pek çok insan benzer durumda düşünür, sonra yürür ve hayatın normal akışında ne düşündüğünü bile unutur. Ama Hülya Arslan bu düşünceden hareketle, Rusça okumaya karar vermiş! İkinci kez üniversite sınavına girmiş ve o yıllarda Türkiye de tek Rus filolojisi olan Ankara Dil Tarih Coğrafya Fakültesi ni kazanmış. Ve Rusça okumak, psikolojiden çok daha keyif vermeye başlamış de hayatının yönü yine değişmiş. SSCB den bir yetkili fakülteye gelmiş, Türkiye-SSCB eğitim anlaşması uyarınca ilk kez öğrenci alacağız demiş. O yıllarda Hülya Arslan, bugünkü eşi doktor Salih Arslan ile nişanlılık dönemindeymiş. Salih Bey bu haberi duyunca teşvik etmiş, Git, ne duruyorsun, bu fırsat kaçar mı? diye. Ve 7 öğrenci Moskova ya davet edilmiş. O yıllarda sadece Aeroflot uçuyormuş Moskova ya. Hülya Arslan, ablalık yaptığı diğer altı öğrenciyi uçağa bindirmiş. Tam kendisi de girecekken, Uçak doldu, yer yok, sen haftaya gelirsin demişler. Şoke oldum. Hüngür hüngür ağlayama başladım. Tam çaresizlik içinde gidecekken son saniyede birisi seslendi. Yer bulunmuştu. İşte Hülya Arslan ın hayatında dönüm noktası denecek bir an daha: Uçakta ilk sırada bir Rus beyefendinin yanına oturmuş. Hostesler kadehlerde şampanya ikram etmiş. Adam sürekli sorular sorup duruyormuş. Uçak ineceği sırada Hülya Arslan cesaret bulup sormuş, Peki ama siz ne iş yapıyorsunuz?. Adam, yüzünden hiç eksik olmayan o gülücükle, Ben Albert Çernişev im demiş. Yani o devrin Ankara daki efsane Sovyet Büyükelçisi! Ve inanır mısınız, Çernişev daha sonra Hülya Arslan ın Ankara daki düğününe bizzat katılacak kadar yakın dostları olmuş. İlk Moskova macerası sadece 10 ay sürmüş. Türkiye ye dönüşte Rusya ile çalışan şirketlerde Rusça çevirmenlikle iş hayatına başlamış. Onlardan birinin, bir taşımacılık şirketinin temsilcisi olarak da

12 20 Арслан и Чернышев подружились настолько, что посол лично присутствовал на ее свадьбе в Анкаре. Первое московское приключение Хюльи длилось всего 10 месяцев. По возвращении в Турцию она начала работать переводчиком в фирмах, работавших на российском направлении. Вернуться в Москву ей было суждено в качестве представителя одной логистической компании. Она со смехом вспоминает те дни: «Начинала с Достоевского, а пришла к грузовым перевозкам». Позднее в Москву приехал и ее муж. Связи Хюльи Арслан среди русских значительно расширились. Супруги взялись за построение собственного бизнеса в туристической, а также строительной и логистической сферах. Сама Хюлья взяла на себя руководство туроперациями. Вот как она рассказывает о том периоде: «Весной года, когда я была в Анталии для переговоров с владельцами отелей о размещении русских туристов, все надо мной смеялись. Никто в это не верил. Турфирма «Тройка», которую мы основали с друзьями, стала первой, кто организовал в августе года регулярные рейсы в Анталию. Так мы открыли этот рынок, и вскоре мне пришлось обзванивать тех же людей из отелей и просить: Если потребуется, освобождайте под размещение университетские общежития и больницы, но найдите мне места! У нас нашествие русских! В нашем московском офисе был такой наплыв клиентов, что нам приходилось отключать телефоны!» До года Хюлья Арслан в головокружительном темпе работала в эпицентре деловой активности. В тот период Россия много дала им как в материальном, так и в духовном плане. После тяжелого кризиса года, когда дела пошли на спад, эта женщина с ее неисчерпаемой энергией решила заполнить освободившееся время занятиями филологией, которые издавна так любила. По настоянию известного тюрколога Веры Феоновой она взялась за преподавание турецкого языка в московском вузе на правах приглашенного преподавателя. Однако этого ей было мало, и она стала первой иностранной студенткой, окончившей магистратуру Института им. Пушкина по новой тогда программе изучения русского языка. Более того, Хюлья Арслан получила красный диплом. В круговерти московской жизни Хюлья Арслан успела также стать матерью. Ее единственный сын Аныл родился в году настоящим москвичом. Когда в г. ему пришла пора идти в школу, yeniden Moskova ya dönmüş. Dostoyevski den yola çıkıp TIR lara düşmüştüm diye gülerek hatırlıyor o günleri. Sonrasında eşi de Moskova ya gelmiş. Rus çevreleri genişlemiş. Ve bir yandan turizm, diğer yandan inşaat ve transport alanlarında yeni bir şirket için kolları sıvamışlar. Hülya Arslan turizm operasyonunun başına geçmiş. O günleri anlatıyor: baharında otellere Rus turist operasyonunu konuşmak için Antalya ya gittiğimde herkes bana gülüyordu. İnanmıyordu. Biz o dönem arkadaşlarımızla beraber kurduğumuz Troyka şirketiyle, ağustos ayında ilk düzenli sefer başlatan operatör olarak pazarı açtığımızda, aynı otelcileri arayıp Gerekirse okul yurtlarını, hastaneleri boşaltın, Rus akını var, yer açın! demek zorunda kalmıştım. Moskova daki ofisimize o kadar çok talep vardı ki, telefonları fişinden çekmek zorunda kalmıştık! e kadar müthiş bir tempoda, iş hayatının tam göbeğinde çalışmış Hülya Arslan. Rusya hem madden, hem de manen onlara bu dönemde çok şey katmış. Ağır ekonomik krizi sonrasında iş hayatı yavaşlayınca bu kabına sığmayan, enerji küpü kadın boşluğu İlk aşkı Rusçayla doldurmak istemiş. Ünlü Türkolog Vera Feonova nın ısrarlarıyla Moskova da Türkoloji öğrencilerine misafir hoca olmuş. Aynı dönemde hızını alamamış, Puşkin Enstitüsü nde açılan yüksek lisans programını bitiren ilk yabancı olmuş. Üstelik de kırmızı diploma ile. Hülya Arslan o kadar yoğunluğun içinde anneliği de ihmal etmemiş. Tek çocukları Anıl, yılında tam bir Moskviç olarak doğmuş. O okula başlayacağı zaman de en zor kararı almışlar: Türkiye ye dönüş. Bir yıl hiç alışamadık, ana oğul evde oturup ağladık! diyor gülerek. Ama Moskova dan ayrılmadan de diplomasını alacağı, Türk Edebiyatında Çehov un izlerini araştıracağı doktora programına Moskova Devlet Üniversitesi nde başlamış. Sonrasında hayatının yeni dönüm noktası göz kırpmış. İstanbul da Okan Üniversitesi Rusça mütercim-tercümanlık bölümünü kurma görevini Hülya Arslan a vermiş. Ve işte 11 yıldır soluksuz devam eden bir akademik hayatta bugün 90 öğrencisi olan bölümü hala başında o var. Bu arada artık edebiyat çevirmenliğini de iş edinmiş. Nazım Hikmet üzerine yazılmış iki önemli kitabı Türkçeye kazandırdıktan sonra, tam da büyük bir aşkla bağlı olduğu Çehov un Sahalin mektuplarından yola çıkarak Bilmediğimiz Çehov diye bir kitap yazmaya başlamışken telefonu çalmış. Türkiye nin en saygın yayın evlerinden Yapı Kredi den emir gibi bir St. Petersburg office , Ulista Shvetsova 41, Lit. A Tel/Fax: () Nizhny Novgorod ofiice , Ulista Gordeyevskaya 7 Tel/Fax () ,

13 22 семья приняла сложное решение вернуться в Турцию. «Целый год мы не могли привыкнуть, сидели с сыном дома и плакали!» - вспоминает наша героиня со смехом. При этом до отъезда из России Хюлья Арслан поступила в аспирантуру ИСАА МГУ, где исследовала тему влияния творчества Чехова на турецкую литературу. Там она работала под руководством видного представителя советской тюркологической школы, Светланы Утургаури, и обрела в ее лице близкого друга, а также сформировала с ее помощью важнейшую основу для последующих научных исследований. В году Хюлья Арслан защитила кандидатскую диссертацию. За этим последовала новая веха в ее жизни ей поручили организацию кафедры перевода русского языка в стамбульском Университете Окан, которой она руководит вот уже 11 лет. Сейчас на кафедре учатся 90 студентов. Наряду с академической деятельностью Хюлья Арслан занялась литературным переводом. Она перевела на турецкий две работы, посвященные творчеству Назыма Хикмета, и уже взялась было за написание книги «Неизвестный Чехов», вдохновленная письмами своего любимого писателя с Сахалина, как ей неожиданно позвонили из одного из самых уважаемых турецких издательств «Япы Креди». Предложение больше походило на приказ: «До сих пор нет перевода на турецкий «Доктора Живаго» с языка оригинала. Этот перевод должны сделать вы!» Вот как Хюлья Арслан рассказывает о том, что пережила тогда: «Надо было решать: или стараться написать не очень-то и интересную мне научную работу, которую никто читать не будет, но которая даст мне возможность стать доцентом, или заняться переводом бессмертного творения Пастернака, сделав что-то, что действительно оставит след в жизни. Выбор был сделан. Четыре года жизни я отдала Пастернаку. Однако в тот момент, когда я взяла в руки книгу, увидела ее на витринах книжных магазинов, я поняла, что дело того стоило. Я страшно устала, но при этом получила невероятный заряд энергии». По нашему мнению, Хюлья Арслан была в ряду тех «безымянных героев», которые внесли неоценимый вклад в турецко-российские отношения в самых разных сферах: от литературы до бизнеса. Однако теперь, благодаря ее работам, и имя Хюльи Арслан будет упоминаться с гордостью. Она до сих пор принадлежит «турецкороссийскому поколению», представители которого делят свое сердце между двумя странами. Героиня нашего интервью сказала в заключение: «Россия научила меня умению мечтать и одновременно чувствовать реальность. Я научилась мыслить целостно, не теряться в мелочах, которые представляются чем-то значительным. Наши народы столетиями сохраняли отчужденность, но у нас столько похожего. Например, терпение. Но только не в смысле горестного самоотречения. Помните строки Пушкина: «Мороз и солнце; день чудесный!»? Вот и я научилась тут принимать одновременно и мороз, и солнце, да еще получать удовольствие от такого противоречия, заряжаться от него энергией» teklif gelmiş: Doktor Jivago nun Türkçede hala Rusça orijinalinden çevirisi yok. Siz yapacaksınız! Hülya Arslan o günkü duygularını şöyle anlatıyor: Ya doçent olmak için çok da ilgimi çekmeyecek, kimsenin okumayacağı bir bilimsel eser yazmaya uğraşacaktım, ya da Pasternak ın ölümsüz eserini çevirip hayata dokunacağım, kalıcı bir iş yapacaktım. Tercihimi yaptım. Dört yol boyunca Pasternak ile yaşadım. Ama buna kesinlikle değdiğini, kitabı elime aldığım, kitabevlerinin vitrinlerinde gördüğüm an anladım. Çok yoruldum ama muazzam bir enerji aldım. Hülya Arslan, bize sorarsanız, son çeyrek asırda Türk-Rus ilişkileri için edebiyattan iş hayatına, geniş bir yelpazede müthiş katkıları olmuş isimsiz kahramanlardan biriydi. Ama eserleri ile artık ismini de gurur duyacağı bir yere yazdırdı. O hala kalbinin yarısı orada, yarısı burada yaşayan Türk-Rus nesli nin bir üyesi. Rusya bana bir yandan hayal kurarken bir yandan da gerçek yaşamı koklamayı, hissetmeyi öğretti. Sentez yapmayı, derinmiş izlenimi veren sığlıklarda kendimi kaybetmemeyi öğrendim. Biz yıllarca birbirimizden uzak durmuş iki halkız. Ama çok benzerliklerimiz var. Örneğin sabretmek. Ancak, sabretmek dertlenmek anlamına gelmemeli. Hani Puşkin Ayaz. Güneş var. Güzel bir gün! demiş ya. İşte ben bu coğrafyada ayazla güneşi bir arada yaşamayı ve bu çelişkilerden keyif almayı, bundan bir enerji yaratmayı öğrendim diyor söyleşimizi noktalarken.

14 ЛИЧНЫЙ ОПЫТ / YAKIN PLAN 24 «Мой папа турецкоподданный!» Мы продолжаем изучать «жизненные истории» наших двуязычных детей İki dilli, kültürlü çocuklarımızın hayat hikayelerini mercek altına almaya devam ediyoruz «Türk uyruklu Babam!» В прошлом номере «Компаса» мы начали исследовать приключения плодов русско-турецких браков детей, которые живут меж двух языков и двух культур. А в этом номере мы приветствуем нашего автора Яну Темиз, которая со своей уже большой дочерью живет в Измире. Мы верим, что их опыт станет отличным уроком для всех нас! Когда мы говорим о смешанных браках, то после непременных вздохов о разнице культур и оптимистичных прогнозов, что лишь бы любовь, и всё будет хорошо! задумываемся о самой главной проблеме. О детях: какими они будут? На каком языке будут говорить? А думать на каком? Какую страну будут считать своей родиной? Легко ли им будет учиться? А жить? Что день грядущий им готовит? И так хочется примеров не исторических, вроде знаменитого поэта Жуковского, сына турчанки и русского помещика; не далёких, которые где-то в Америке, а таких, с которыми можно поговорить. Детей в русско-турецких браках много, есть ли среди них уже взрослые? Kompas ın bir önceki sayısında, Türk-Rus evliliklerinin meyvesi çocuklarımızın iki dil-iki kültür arasındaki maceralarını irdelemeye başlamıştık. Bu sayımızda da, İzmir de yaşayan yazarımız Yana Temiz ve büyük kızı Asya yı konuk ediyoruz. Onların deneyimlerinden hepimizin alacağı dersler olduğuna inanarak. Karma evliliklerden bahsederken kültür farklılıkları ve iyimser tahminlerden, yeter ki sevgi olsun, herşey iyi olur dedikten sonra aklımız esas mesele hakkındaki düşüncelere dalar. Çocuklar: Nasıl olacaklar? Hangi dilde konuşacaklar? Hangisinde düşünecekler? Hangi ülkeyi anavatanları olarak kabul edecekler? Eğitimleri kolay mı olacak? Ya yaşamları? Gelecek günler onlara neler hazırlıyor? Nasıl da başkalarında nasıl olmuş diye görmek isteriz. Bu bir Türk kadını ile bir Rus köy ağasının oğlu olan ünlü şair Jukovskiy gibi öyle tarihi ve ya Amerika gibi uzakta bir örnek olmasın, öyle olsun ki karşılıklı konuşabilelim. Rus-Türk evliliklerden olma çok çocuk var, acaba aralarında artık yetişkin olanlar ne durumda? Своим опытом мы попросили поделиться нашего постоянного автора писательницу Яну Темиз и её дочь Асю, студентку литературного факультета Эгейского университета. «Студентка, отличница, спортсменка, красавица!» это всё подходит к Асе Темиз идеально, как к героине знаменитого фильма. В октябре ей исполняется двадцать лет, первые пять из них она прожила в Москве, изредка и ненадолго приезжая в Турцию, а все остальные в Измире, иногда проводя каникулы в Петербурге. Она училась в турецкой школе, была в ней лучшей ученицей и легко, с первого раза поступила в университет в тот, в который хотела, набрав балла из Она свободно владеет турецким, русским и английским, неплохо японским, учит французский, обожает читать классику и прекрасно катается на фигурных коньках. - Яна, как вам удалось вырастить такое чудо? - Не стоит преувеличивать моих заслуг: не всё в детях зависит от приложенных родителями усилий. Я ни в коем случае не хочу приписывать себе их достижения. Мне просто повезло с детьми! - Но усилия, тем не менее, были? Поделитесь опытом? - Когда я собиралась заводить билингвального ребёнка, я, конечно, много думала. Мечтала, что он будет прекрасно говорить на двух языках, читать толстые книги и тут я прекращала строить иллюзии и начинала строить планы. Как дать двуязычным детям возможность получить двойное образование, собрать все плюсы из двух культур, миновав их минусы. Первым делом я решила переехать в Турцию. Несмотря на то, что у мужа была перспективная и высокооплачиваемая работа в Москве и Петербурге, на хороший, уже построенный нами дом в подмосковном Болшево, на свою собственную, интересную мне профессиональную деятельность. Желания жить где угодно, лишь бы не в России, у меня никогда не было; я не из тех, кто выходит замуж ради эмиграции. А вот проблема языка и образования детей именно это стало решающим фактором. Я хорошо представляла себе, что получу, если отдам ребёнка в московскую школу: обычного московского школьника с хорошим английским и, Bu konuda yazarımız Yana Temiz ve Ege Üniversitesi Edebiyat Fakültesi nde okuyan kızı Asya dan, deneyimlerini bizimle paylaşmalarını rica ettik. «Öğrenci, eğitimde mükemmel, sporcu, güzeller güzeli!» bu sıfatlar ünlü filmdeki kadın başrol oyuncusuna yakıştığı gibi Asya Temiz e de aynen yakışıyor. Ekimde yirmi yaşına basacak; bunun ilk beş yılını arada bir Türkiye ye gidip gelerek Moskova da yaşadı, geri kalanı ise,bazen Petersburg ta tatillini geçirmesi dışında, hep İzmir de geçti. Bir Türk okulunda okudu, okulun en iyi öğrecisiydi, çok kolay bir şekilde, puanın ni alarak ilk seferde istediği üniversiteye girdi. Serbest bir şekilde Türkçe, Rusça ve İngilizce konuşabiliyor, Japoncası hiç fena değil, Fransızca öğreniyor, klasik eserleri okumaya bayılıyor ve çok güzel buz pateni yapıyor. - Yana, nasıl oldu da bu mucizeyi yetiştirdiniz? - Çabalarımı büyütmeye gerek yok: Çocukların yetişmesinde herşey ebeveynlerin çabalarına bağlı değil. Elde ettikleri başarılardan kendime kesinlikle pay çıkarmak istemem. Çocuklardan yana talih bana gülümsedi, o kadar! - Ama, yine de büyük çaba gösterdiniz, değil mi? Deneyimlerinizi bizimle paylaşmak istemez misiniz? - İki dilli çocuk yetiştirmeye hazırlanırken, tabii ki çok düşündüm. İki dilde çok güzel bir şekilde konuşacak, kalın kitaplar okuyacak diye hayaller kurardım ve işte o anda hayali şatolar kurmayı bırakıp başladım plan yapmaya. İki dilli çocuklara nasıl iki eğitimin de olanağını sağlayabilirim, iki kültürün eksilerini bir yana atarak artılarını nasıl bir araya getirebilirim diye. İlk iş olarak Türkiye ye yerleşmeye karar verdim. Eşimin Moskova da ve Peterburg ta geleceği olan ve iyi gelir getiren bir işi, Podmoskovye de Bolşevo da çoktan inşa ettiğimiz güzel bir evimiz ve ilgimi çeken bir işim olmasına rağmen. Rusya da olmasın da nerede olursa olsun yaşarım gibi isteklerim de hiçbir zaman olmadı; ben göç etmek için evlenenlerden değildim. Fakat çocukların dil ve eğitim sorunu, işte kararımı etkileyen asıl faktör bu oldu. Çocuğu Moskova da okula verirsem sonuçta ne alacağımı iyi kestirebiliyordum: iyi İngilizcesi ve muhtemelen Fransızcası olan sıradan bir Moskovalı öğrenci; öğrencimiz Türkiye ye, oradaki akrabalarına misafirliğe gitmeyi sevecek, birkaç Türkçe cümle öğrenecek, tıpkı bir turist gibi. Babası ile, büyük ihtimalle İngilizce konuşacak, babasının kendi dilini 25

15 26 возможно, французским; наш школьник будет любить наезжать в Турцию в гости к тамошней родне и выучит несколько турецких фраз, как любой турист. С отцом будет говорить, скорее всего, по-английски, у отца же не будет ни времени, ни возможности выучить ребёнка родному языку: работа, техническое, а не филологическое образование но я сама ни в коем случае не хотела говорить с собственными детьми на иностранном языке, и лишать этой возможности их отца тоже неправильно! - А вы не боялись, что в Турции дети забудут русский? - Нет, как ни странно, не боялась мне было некогда бояться! Переезд в Турцию обеспечил нас окружающей языковой средой. Вторую русскую пришлось обеспечивать мне. Точнее, быть той средой. Работать ею. Скажу честно: было непросто. Прежде всего, я отказалась от любой работы, на которую нужно ходить, и всегда была дома. Я писала книги, давала уроки, работала в театре, занималась чем-то, помимо детей и уборки, но я общалась с детьми постоянно. Разговаривала не только на бытовые темы и не упрощая. Обогащала их словарный запас. Читала им только по-русски, привозила только русские (я имею в виду язык) мультики и фильмы; дома никакого турецкого языка между нами не было. Приезжали из Москвы мама и старшая дочь, гостили русские друзья, летом мы ездили в Россию. Тогда интернет ещё не был вездесущим, и главным для нас были разговоры и книги. - Какие именно книги вы им читали? - Я изначально отказалась от иллюзии, что моим детям необходимо наше-родное, старое-доброе, русское-советское образование. Да, русский язык. Но не всё ли равно: читать на нём сонет Шекспира в хорошем переводе или Пушкина? И если в школе они (это частная, платная, хорошая школа!) проходят Шекспира или читают Дюма и Марка Твена, то я вполне могу воспользоваться этим да, сказки Пушкина я им читала, это само собой! И Андерсена, и Перро, и братьев Гримм. А Гайдара и Незнайку нет. Я предпочла Инид Блайтон и Котов-Воителей в хорошем переводе на русский. Меня вообще не очень волновало, чтобы у нас с ними были непременно единые детские книжки: лишь бы умели и любили читать. Из своего детского выбрала Городок в табакерке, Серебряное копытце (с моей личной адаптацией!), Чёрную курицу, а из советского - кажется, только Королевство кривых зеркал да Волшебника Изумрудного города. Я прекрасно понимала, что в любом случае у родителей и детей может быть разный круг чтения даже в рамках единоязычия и единокультурия, скажем так. То, что сейчас Ася читает Толстого и Достоевского, отнюдь не моя заслуга это её профессиональный интерес, у неё к этому склонность, она с той же филологической страстью читает и турецких писателей, и Оруэлла, и Оскара Уайльда А какое счастье, что вечное пугало российских детей школьная программа для моих просто книги! Ася не знала, зачем (как интересно! не говори, мам!) Чичикову мёртвые души, какую роль в судьбе Анны сыграет поезд, не ожидала гибели князя Андрея, смеялась до слёз над çocuğa öğretmek için ne zamanı ne de imkanı olacak: hem işi var hem de eğitimi dilbilim üzerine değil Ben kendim ise kesinlikle kendi çocuklarımla yabancı bir dilde konuşmak istemedim, babalarının elinden bu imkanı almak da doğru değildi! - Çocukların Türkiye de Rusçayı unutacaklarından korkmadınız mı? - Hayır, gariptir ama, korkmadım zamanım olmadı! Türkiye ye taşınmamız bize etrafımızı saracak bir dil ortamı getirdi. İkincisini, Rusçanın dil ortamını, sağlamak ise bana düştü. Daha doğrusu o ortamın kendisi olmak. O ortam şeklinde işlemek. Dürüstçe söyleyeyim: Hiç de kolay olmadı. Her şeyden önce, gidilmesi gereken her türlü işi reddettim ve her zaman evdeydim. Kitap yazıyordum, ders veriyordum, tiyatro çalışmalarına katılıyordum, çocuklar ve ev işlerinden farklı şeylerle uğraşıyordum, ancak çocuklarla sürekli diyalog halindeydim. Onlarla konuşurdum, hem de sadece günlük konularda kalmadan ve dili basite indirgemeden. Kelime hazinelerini zenginleştirirdim böylece. Onlara sadece Rusça okurdum, sadece Rus çizgi filmleri (Rusça demek istiyorum) ve filmleri getirirdim; evde çocuklarla kendi aramızda hiç Türkçe konuşmazdık. Moskova dan annem ve büyük kızım gelirlerdi, Rus dostlarımız misafir olurlardı, yazın Rusya ya seyahat ederdik. O zamanlar Internet böyle yaygın da değildi, bizim için en önemli olan konuşmalarımız ve kitaplar idi. - Onlara hangi kitapları okurdunuz? - Taa başından beri, çocuklarımız bizim özümüzden, eski ve güzel, Rus ve Sovyet eğitimi almalı hayalinden vazgeçmiştim. Evet, Rusça. Oysa ne fark eder ki: ha Shakespeare den iyi bir sone çevirisi okumuşlar, ha Puşkin i? Okulda (bu özel, paralı,iyi bir okul!) Shakespeare i işliyorlar ve ya Dumas ve Mark Twain i okuyorlarsa ben de bundan faydalabilirim evet, Puşkin in hikayelerini onlara okurdum, elbette ki! Andersen i de, Perrault yu da Grimm Kardeşleri de. Gaydar ve Neznayka yı (Bilgisiz) ise hayır. Ben, Rusçaya iyi çevirisi ile, Enid Blyton u ve Savaşçı Kedileri ni tercih ettim. İlla ki çocukluğumuzda aynı kitapları okumuş olalım diye bir endişem yoktu: okusunlar ve okumayı sevsinler de! Kendi çocukluğumdan, Tütün kutusundaki şehir, Gümüş toynak (kendi versiyonum ile!) ve Kara tavuk, Sovyet döneminden ise, galiba sadece Eğri Aynalar Krallığı, bir de Zümrüt Kentin Büyücüsü vardı. Nasıl desem, tek dil ve tek kültür çerçevesinde bile ebeveynlerin ve çocukların ilgi duyacakları kitapların farklı olabileceğini pekala anlayabiliyordum. Şimdilerde Asya Tolstoy ve Dostoyevski yi okuyorsa bu benim katkım değil, kendi profesyonel ilgi alanı, buna doğru bir yönelişi var, aynı filolojik tutkuyla Türk yazarları da okuyor, George Orwell i de, Oscar Wilde ı da Bu ne mutluluk, Rus çocuklarının ebedi korkuluğu okul programı onlar için sadece kitaplar demek! Asya, ölü canların neden Çiçikov a lazım olduğunu bilmezdi (oy, nasıl da ilginç! Söyleme, anne!), trenin Anna nın kaderinde oynadığı rolü bilmezdi, Prens Andrey in ölümünü beklemiyordu, Müfettiş te gözlerinden yaş gelecek kadar gülmüştü, Maça Kızı nda ahı vah ederdi ve böylece bir kaşifin alabileceği zevkleri tadardı. Çocuklarımın beşeri bilimlerden vazgeçebileceklerine, edebiyatı sevmeyebileceklerine hazırdım. Ne olmuş ki? Yabancı dil bilmek herkese faydalıdır, ben de ısrarla onları saran bir dil ortamı

16 28 Ревизором, ахала над Пиковой дамой - и получила удовольствие первооткрывателя. Я была готова к тому, что мои дети вообще могли оказаться не гуманитариями и не любить читать художественную литературу. Ну и что? Знать иностранные языки полезно всем, и я упорно работала окружающей языковой средой surrounding Wednesday, как шутили в моё время в нашей английской школе. Я хотела, чтобы дети понимали русские шутки, знали русские стихи и цитаты да, они знают их меньше, чем их русские сверстники, но разница не так заметна и может быть легко восполнена, а взамен они свободно говорят по-турецки и по-английски. Как? - говорили мне турецкие подружки. - Ты говоришь с детьми по-русски? Но как же трудно им будет в школе! Да, - соглашалась я, - им будет трудно, но на том этапе, когда учат дважды два и что Земля круглая. В это время их будет напрягать только язык: об остальном я уже позаботилась. А потом им будет легко, куда легче, чем вашим: три языка-то почти освоены. Как филолог, я не могла не радоваться, что русский, турецкий и английский принадлежат к разным группам, поэтому потом детям будет куда проще осваивать и другие языки из этих групп. Никогда не забуду, как на первом курсе филфака МГУ на введении в языкознание профессор сказал нам: Хороший русист должен знать минимум шесть языков ну, французский, испанский, итальянский я считаю за один, отмахнулся он от зашумевших нас, латынь выучите вот вам и все романские языки, подумаешь! Шесть языков, повторяю, но из разных групп! Я сама так и не достигла идеала, а девчонки мои смогут, если захотят. Между собой они говорят по-турецки на людях и по-русски дома: переключаются. С друзьями легко переходят на инглиш, а если хотят посекретничать, то на японский. Я не учила их русской орфографии: все-таки я им мама, а не преподаватель, но исправляю ошибки в оставленных мне записках и думаю, что чтение и зрительная память, а также первая же необходимость помогут им с этим справиться. Ведь никто не знает, как сложится их жизнь и где они захотят жить. Мне кажется, нельзя лишать их выбора хотя бы между двумя своими родинами, раз уж так случилось, что их у них две. Нельзя лишать их общения с русской бабушкой или турецкими кузенами. А главное, нельзя лишать их того преимущества, которое им предоставило само их рождение: выучить два языка одновременно, любить и чувствовать их оба, то есть легко получить то, на что все тратят годы учебы и кучу денег. olarak işlemeye devam ettimya da,kendi zamanımda İngiliz okulunda şaka yaptıkları gibi, surrounding Wednesday olarak. Çocukların Rus şakalarını anlamalarını, Rus şiirini ve özlü sözlerini bilmelerini istedim doğrudur, kendi Rus yaşıtlarına göre bildikleri daha azdır, ancak aradaki fark pek belli değil ve kolaylıkla ortadan kaldırılabilir, bunun karşılığında ise serbest bir şekilde Türkçe ve İngilizce konuşabiliyorlar. Nasıl? - Türk hanım arkadaşlarım sorarlardı bana. - Çocuklarla Rusça mı konuşuyorsun? Okulda nasıl da sıkıntı çekecekler! Evet, - diye kabullenirdim, - zorlanacaklar, ancak şimdi, iki kere ikiyi ve dünyanın yuvarlak olduğunu öğrendikleri sırada. O esnada onları sadece dil zorlayacak, geri kalan konularda ise gerekeni yaptım bile. Sonrası ise onlar için kolay olacak, sizinkiler için hiç olmadığı kadar: ne de olsa neredeyse üç dil biliyor olacaklar. Bir dilbilimci olarak Rusçanın, Türkçenin ve İngilizcenin farklı dil gruplarına ait olmalarından memnun olmamam mümkün değildi, çünkü sonradan bu gruplara giren diğer dilleri çok daha kolay bir şekilde öğrenebilecekler. Hiç unutmam, MGU Dilbilim Fakültesi birinci sınıftayken, profesör dilbilimine giriş dersini verirken, dersin başında şöyle demişti: İyi bir Rus dilbilimcisi en az altı dil bilmelidir Fransızca, İspanyolca ve İtalyancayı bir dil olarak kabul ediyorum, homurdanan bizlere cevaben devam etmişti Latinceyi öğrenirsiniz. İşte size bütün Roman dilleri, ne olmuş yani! Altı dil, tekrar ediyorum, ama hepsi, ayrı gruplardan olmalı! Ben kendim bu ideale ulaşamadım, kızlarım ise bunu yapabilir, tabii isterlerse. İnsanların içinde kendi aralarında Türkçe, evde Rusça konuşuyorlar: dilden dile geçiyorlar. Arkadaşları ile kolayca English e, gizli şeyler konuşmak istiyorlarsa Japoncaya geçebiliyorlar. Onlara Rus dili imlasını öğretmedim: Ne de olsa anneleriyim, öğretmenleri değil, ancak bana bıraktıkları notlardaki yazım hatalarını düzeltiyorum, sanıyorum ki okuma ve görsel hafıza, ayrıca gereklilik hali bu sorunları aşmalarına yeterli olacaktır. Ne de olsa hayatlarının nasıl gelişeceğini ve nerede yaşamak isteyeceklerini kimse bilemez. Bana kalırsa hiç olmazsa, mademki iki anavatanları oldu, bunların arasında seçim yapma şanslarını ellerinden almamak gerekir. Rus anneanne ya da Türk kuzenleri ile diyalogdan mahrum bırakmamak gerekir. En önemlisi de doğuşlarının onlara kendiliğinden verdiği avantajdan onları yoksun bırakmamak gerekir: Yani aynı anda iki dili öğrenmek, ikisini de sevmek ve hissetmek; başka bir deyişle herkesin elde etmek için yıllarca eğitim alıp dünyaca para harcadığı şeyi kolaylıkla alma şansından

17 Я везде местная! Her yerde yerli yim! - Ася, скажи, пожалуйста, трудно ли быть билингвом? - Сейчас я уже не ощущаю особых трудностей, скорее, наоборот: считаю, что мне очень повезло. Я имею возможность знать два языка и воспринимать две культуры как родные. Правда, в детстве, помнится, мне было непросто. По приезде в Турцию (мне было пять с половиной лет) я почти не знала турецкого и, когда пошла в первый класс, то часто не понимала шуток моих одноклассников, не знала игр и песен. Но вскоре я смогла приобщиться ко всему этому, сохранив и русский язык, на котором мы говорили дома. - На каком языке ты думаешь? - Это зависит от среды и настроения, но чаще всего я думаю по-турецки и по-японски. Однако я замечаю за собой, что, погрузившись в один язык на несколько часов, потом продолжаю долго думать на нём. Бывает, что, написав английское сочинение на экзамене, я весь оставшийся день думаю поанглийски. А приехав в России я вместо турецкого начинаю думать по-русски. - Что ты изучаешь в университете, какая у тебя специализация? - Я учусь на отделении английской литературы, но одновременно увлекаюсь турецкой и посещаю некоторые занятия и на этом отделении. Вообще, меня привлекает сравнительное литературоведение, и в этом мне может помочь и знание русской литературы, которую я с удовольствием читаю. - А что ты любишь читать по-турецки? - По-турецки я с удовольствием читаю литературу девятнадцатого века периода «Танзимата» и «Сервети-фюнуна». Для этого мне, конечно, приходится изучать османский язык, который довольно сильно отличается от современного турецкого. Я люблю также и многих писателей двадцатого века, в особенности Ахмета Хамди Танпынара и Огуза Атая. А мой любимый поэт Тевфик Фикрет. - Кем ты себя ощущаешь: турчанкой или русской? - Этот вопрос мне часто задавали и задают и в России, и в Турции. И мой ответ всегда был одним и тем же: я ощущаю себя обеими одновременно. Элементы русской культуры совмещаются во мне с турецкими: сколько во мне одной, столько и другой. И я чувствую себя одинаково своей как на улицах Измира, так и на улицах Москвы. - Asya, söyler misin, iki-dilli olmak zor mu? - Şu anda belli bir zorluk hissetmiyorum, hatta tam aksine kendimi çok şanslı buluyorum. Çünkü iki dil bilme ve iki kültürü öz kültürüm gibi algılama olanağına sahibim. İşin gerçeği, çocukluğumda bazı güçlüklerle karşılaşmıştım. Türkiye ye geldiğimde (o sırada beş buçuk yaşındaydım) neredeyse hiç Türkçe bilmiyordum ve birinci sınıfa başladığımda sık sık sınıf arkadaşlarımın şakalarını anlamıyor, oyun ve esprilerini kavrayamıyordum. Ancak kısa bir süre sonra, evde konuştuğumuz Rusçayı da muhafaza ederek, tüm bunlara uyum sağlayabildim. - Peki, hangi dilde düşünüyorsun? - Bu; içinde bulunduğum ortam ve ruh halime göre değişse de, en çok Türkçe ve Japonca düşünüyorum. Ancak, birkaç saat boyunca tek bir dile maruz kalınca, sonrasında uzun bir süre o dilde düşünmeye devam ettiğimi fark ettim. İngilizce kompozisyon yazdığım bir sınavdan çıkınca günün geri kalan kısmı İngilizce ve ya Rusya ya gelişimden birkaç gün sonra Türkçe yerine tamamen Rusça düşündüğüm oluyor. - Üniversitede ne okuyorsun, uzmanlığın nedir? - İngiliz Dili ve Edebiyatı bölümünde okuyorum ama aynı zamanda Türk Edebiyatı ile de ilgileniyorum ve o bölümdeki bazı derslere giriyorum. Aslında ilgimi karşılaştırmalı edebiyat çekiyor ve bu alanda zevkle okuduğum Rus Edebiyatının da bana faydalı olacağını düşünüyorum. - Peki, Türkçe neleri okumayı seviyorsun? - Türkçe olarak on dokuzuncu yüzyıldaki Tanzimat Edebiyatı ile Servet-i Fünun Edebiyatını zevkle okuyorum. Tabii bunun için günümüz Türkçesinden oldukça farklı olan Osmanlıcayı incelemek durumunda kalıyorum. Aynı şekilde yirminci yüzyıldan da, Ahmet Hamdi Tanpınar ve Oğuz Atay başta olmak üzere, pek çok yazarı seviyorum. En sevdiğim şair ise Tevfik Fikret. -Kendini kim gibi hissediyorsun: Türk mü Rus mu? - Bu soruyu bana hem Rusya da hem de Türkiye de sık sık soruyorlardı ve hala da soruyorlar. Cevabım ise hep aynıydı: kendimi aynı anda ikisi gibi de hissediyorum. Rus kültürünün unsurları içimde Türk kültürününkileri ile birleşiyorlar: Birisi içimde ne kadar mevcutsa diğeri de bir o kadar mevcut. Ve kendimi hem İzmir hem de Moskova sokaklarında eşit derecede yerli hissediyorum. 30

18 SINE QUA NON Boğuk sesli ozanın gür sesli şiirleri, berrak şarkıları ve onun prizmasından Rusya Vısotski yi bilmeden Rusya eksik kalır Eğer şarkılarını İngilizce söylüyor olsa, bugün Türkiye de belli çevrelerde bir Bob Dylan ya da Tom Waits le kıyaslanabilirdi. Ama demir perde nin arkasında söylediği için pek azımız, genelde tesadüfen tanıştı onunla. Ama müziğine dokunan iflah olmadı. Rusya yla yaşayıp, ölümünden 24 yıl sonra, şarkıları daha dün çıkmış gibi hala taptaze olan Vladimir Vısotski ile tanışmamak büyük eksiklik olur Suat TAŞPINAR yazdı. Yıllar yıllar önceydi Moskova ya ilk ayak bastığım günlerdeydi. Yoldan çevirdiğim eski bir Lada ya taksi niyetine bindim. Orta yaşını devirmiş, düzgün görünümlü şoför radyo dinliyordu. Şarkı değişince, uzanıp sesi biraz daha açtı. Karlı bir Moskova akşamında sarı sokak lambalarının ışığıyla bir parça aydınlanan emektar arabanın şaşırtıcı derecede iyi olan teybinden önce bir kaç ritmik gitar melodisi, sonra tuhaf, boğuk bir ses çıkmaya başladı. Bir adam marş mı, şarkı mı, şiir mi olduğunu anlayamadığım bir üslupla, gırtlağına basılmış gibi bağırıyordu. Acelesi varmış da bir an evvel ne söyleyecekse söyleyip gitmek ister gibi. Sanki birisi arkasından koşturuyormuş gibi. Ses pek keyif verici gelmedi kulağıma. Huzur verici olmadığı kesindi. İnsanın ince duygularına dokunan bir hali yoktu sanki. Hırıltı gibi bir sesti doğrusu. Şoföre İstasyonu değiştirir misin? diyebileceğim, neredeyse rahatsızlık veren bir sesti. Ama hiç bir şey söylemedim; çünkü direksiyonda şarkıya usulca tempo tutan şoför için çok şey ifade ettiğini anladım. Söylediklerinden, yakalayabildiğim bir kaç basit kelime dışında hiçbir şey anlamıyordum. Karşılıksız bir aşktan da söz ediyor olabilirdi, siyasi hiciv de yapıyor olabilirdi, Rus halk kahramanlıklarını da anlatabilirdi, sevgilisinin gözlerinin içine bakarak coşkuyla bağırıyor olabilirdi. Anlayabildiğim tek şey, şarkıcının da şarkının da sıradan olmadığıydı. Ki bir süre sonra kulağım alıştı. Anlamadığım bu şarkıda isyanın da, hicvin de, yürekten kopup gelen ağır duyguların da harmanlandığını hisseder oldum. Sessizce karların üzerinde yol alırken, sırf muhabbet olsun diye, Kim söylüyor? diye sordum. Şoför Vısotski dedi. Ve ben hayatımda ilk defa bu ismi duymuş oldum. Sonra sık sık duyar oldum bu sesi. Kimdir, nedir öğrenme hepsi uyandı içimde. Tanıdıklarıma sordum. Vladimir Vısotksi bu memleketin vicdanı diyebileceğimiz ozanlardandı diyorlardı. Narkomandı, genç yaşta bile bile kendini mahvetti diyorlardı. Onun şarkılarını bir yabancı anlayamaz, çevirisi de havada kalır diyorlardı. Sovyet devrinin muhalefeti satırlarında gizli, isyankar bir sesti diyorlardı. On yıllar da geçse onun şarkıları hep günceldir, hep bizi, tuhaf düzenimizi anlatır, bu topluma ayna tutar diyorlardı. 25 Ocak de doğmuştu Vıstotski. 25 Temmuz de, henüz 42 yaşında uyuşturucudan öldüğünde Moskova Olimpiyatları nın en coşkulu günleriydi. Rejim, bu coşkuya gölge düşürür, gündemi değiştirir diye bir kaç ün gizlemeye çalışmıştı ölümünü. Ama haber alan on binler, stadyumları boşaltıp akın akın cenazesine koş

19 SENİ SEVİYORUM 34 Seni şu anda seviyorum, Gizli değil - alenen. Işıltınla yanıyorum, ne sonra ne de önce. Hıçıkıra hıçkıra, yahut güle güle, Her şekilde seni şimdi seviyorum, Geçmişte - arzulamıyorum, gelecekte - bilmiyorum. Seni sevdim - geçmiş zaman - Kabirden de hüzünlü,- İçimdeki tüm değer verdiğim şeyler kanatlarımı kırıyor, ayaklarımı bağlıyor, Şairlerin şairi dese de: Ben sizi sevdim: bu sevgi belki de * Bu bırakılmışlık ve solgunluk ifadesi - Burada bir pişmanlık da var, bir hoşgörü de, Tahtı alaşağı edilmiş hükümdar gibi. Burada gitmiş olana bir acındırma Hevesi var, hevesin tükendiği noktada, Seni seviyorum ifadesine ise bir güvensizlik. Seni şimdi seviyorum Ölçüsüz, kayıpsız, Bir asır benim için şu an - Damarlarımı kesmiyorum! Zamanın içinde, devamında, şimdi Geçmişte nefes almıyorum ve geleceği sayıklamıyorum. Adım adım, kulaç kulaç Sana doğru, kelle koltukta!- Ayaklarımda zincirler ve kat kat ağırlıklarla. Sen yeter ki kazara zorlama beni, Seni seviyorum dan sonra seveceğim i eklememe. Seveceğim de bir burukluk var, tuhaf da olsa, Uyduruk bir imza, bir kurt yeniği Geri adım için bir önalış, ihtiyat tedbiri, Renksiz bir zehir bardağın dibinde. Okkalı bir tokat gibi yüze - Sorun seni şimdi sevmemde. Bir Fransız düşü görüyorum, Zaman kaygısından uzak, Geleceğin - öyle olmadığı, geçmişin - başka türlü olduğu. Çivilenmişim bir rezil direğe, Dil engeline takılmışım. Ah, bu dil farklılığı! Bu durum - yıkım. Ama ikimiz bir çıkış yolu arar buluruz. SENİ SEVİYORUM KARMAŞIK ZAMAN DİLİMLERİNDE - GELECEKTE DE, GEÇMİŞTE DE, ŞİMDİDE DE!.. (Türkçe çevirisi: Hüseyin Avni Dağlı) muşlardı. O devirde eşine nadir rastlanan bir sevgi seliyle uğurlanmıştı dostlarının deyişiyle Valodi Onun şarkılarına bard diyorlardı. Yani ozan dı. Kendi şiirlerine, sadece kendi gitarıyla eşlik ederek şarkılarını söylerdi. Başkasıyla kıyaslanamaz bir stili vardı. Memleketin sosyal ve siyasi dertlerini genellikle hicve batırılmış bir sokak jargonu ile söylüyordu. İşte bu hali, Sovyet sisteminin ona mesafe koymasına neden olmuştu. Devlet TV lerine çıkarılmıyordu. Halbuki Brejnev in bile gizli gizli onu dinlediği anlatılıyordu. Daha çocukluğunda ışık saçan biriydi. Üç yaşındayken, tıraş olan babasına dönüp, Bakın hele kim duruyor karşımızda: Bizim keçi kendi sakalını tıraş ediyor! diye hicvettiği anlatılırdı. Evde istenmeyen misafir olunca, ince dokundurmalı şiirler, şarkılar uydurup, gitmelerine vesile oluyordu. Küçük yaşta gitar çalmaya başladı. İnşaat mühendisliği okumaya başlayıp bir sene sonra bıraktı, tiyatroya merak saldı de tiyatroda ilk rolünü kaptı. O sırada zaten underground mekanlarda tuhaf şarkılarını çalıp söylemeye başlamıştı. Tiyatro hayatının ilk yılları disiplinsizlik şikayetlerinden kovulmakla geçti. Asi ruhu, alkole düşkün serseri hayatı başına iş açıyordu. Derken te yıllar içinde biriken 48 şarkısından kendi çabalarıyla yaptırdığı ilk kayıt, eş dost arasında dolaşmaya başladı. Şarkıları Mokova da kulaktan kulağa yayılıyor ve hayran kitlesi artıyordu. O yıllarda, kendisini tiyatro sanatçısı olarak da saygınlığa kavuşturacak olan eserlerle ünlü Taganka Tiyatrosu nda sahneye çıkmaya başladı. Bazı oyunlarda elinde gitar kendi şarkılarını söylüyordu. Ayrıca beyaz perdeye de adım atmış, hem rolleri hem şarkılarıyla yükselişe geçmişti bile. Konserleriyle kült olma yolundaydı. Diğer yandan alkolle, uyuşturucuyla bitmeyen savaşında kaybetmeye başladığı, sık sık tedavi görmek zorunda kaldığı dönemlerdi bunlar. Yükseliş ve çöküş bir aradaydı li yıllar Vısotski nin inanılmaz bir doğurganlıkla pek çok hit şarkısını yaptığı, artık Sovyet müzik tekeli Melodiya nın da mecburen kaydettiği plaklarının yok sattığı, Fransa dan ABD ye kadar yurtdışına sık sık konserlere gittiği, New York ta ünlü TV programı 60 Dakika ya konuk olduğu, hem içeride hem dışarıda konserlerinin olay yarattığı, beyaz perdede ve sahnede unutulmaz rollere imza attığı, ama sağlığı ile ilgili gittikçe batağa saplandığı dönemlerdi Devlet de bölünmüştü: Kimileri isyan ruhlu şiirleri ve hayatıyla Sovyet gençliğine kötü örnek olduğunu savunuyor, diğer yandan Brejnev şarkılarını keyifle dinliyor ve ona görünmeyen bir koruma sağlıyordu. Bu farklı tutumlar, onun sanatını belli çizgileri aşmadan istediği gibi yapmasını engellemiyordu. Sovyet sistemine bodoslama savaş açmışlığı yoktu elbette, ama her şeye rağmen protest bir ozandı. Bu kadar yıldız olmuşken, hayatı boyunca Sovyet TV si onunla tek bir söyleşi bile yapmadı. Diğer yandan şanslı azınlık a tanınan bir hakkı kullanıp, Almanya dan getirdiği Mercedes otomobiliyle Moskova caddelerinde hız yapabiliyordu Vısotskı, kimse hesap sormuyordu de, ömrünün son yılında Vıstotski artık uyuşturucu almadan sahneye çıkamayacak durumda, sevdiklerinin tüm çabalarına rağmen bu illetle mücadele edemeyen, ama sanatını icrat etmekten vazgeçmeyen bir yorgun delikanlı idi. Onun bu son yıllarını, Özbekistan turnesi sırasında uyuşturucuya yaşadığı savaşı, de çekilen ve büyük ses getiren Pyotr Buslov un yönettiği Vısotski, Çok Şükür Sağ filmi anlatıyordu. Kesinlikle izlemelisiniz. Vısotski 24 Temmuz sabahı annesine Bugün öleceğim dedi. Ve o gece, alkolle, sigarayla, uyuşturucuyla, stresle bunalmış kalbi onu daha fazla taşıyamadı ve yatağında öldü. On binlerin elleri üstünde taşınıp Moskova da Vagankovskoye mezarlığına gömüldü. Strastnoy Bulvar da, sırtında gitarıyla heykeli durur. Ve Rusya nın pek çok şehrinde heykelleri yükselir. Vısotski, Sovyet gündelik hayatının dertlerini, insanların bu sistemde içine işleyenleri, aşkı, barışı, savaşı, yani hayata dair her şeyi anlattığı kadar ölümsüz şarkı bıraktı geride. Gulag da vardı şarkılarında, Moskova nın mafyası da, hayvanlar da Savaş gazileri, Bu duyguları ancak bizimle savaşa katılımış birisi yazabilir dedi Sovyet kozmonotlar, rejimin yasakladığı yıllarda onun kasetlerini uzaya götürdüklerini itiraf ettiler! Dürüsttü. İronikti. Gerçekti İşte bu ülkede uzun süre yaşamak, biraz da Vısotski şarkılarını (sözlerini tam anlasak da, anlamasak da) can kulağıyla dinlemek demektir Biraz Rus dostlarınız onun şarkıları çaldığında her kulak kabarttıklarında onlara eşlik etmek demektir Biraz da onun sesinden, bu memleketin dününü, acılarını, umutlarını, külünü, dumanını içinizde hissetmek demektir Vıstotksi biraz da Rusya demektir Meraklısına not: Biraz sorup soruşturduk, Vıstotski nin en güzel şarkılarını, internetten bulup dinlemek isterseniz diye derledik: Я не люблю, Песня о друге, На братских могилах, Очевидное и невероятное, Кони привередливые, Здесь вам не равнина, Тот, который не стрелял, Скалолазка, Парус, Чужая колея

20 DERİN RUSYA Ünü dünyayı saran 11 Rusça kelime Rusya da, diğer pek çok ülke gibi hakkında kullanılagelen önyargılardan şikayet eder durur Diğer yandan, kendi dilindeki bazı kelimeleri tüm dünya ile paylaşan ülkelerin sayısı da fazla değildir. Rusya bunlardan biri. Burada uzun süredir yaşayanlardan ziyade, yeni gelen meraklılar için yararlı olur diye, size dünyada en popüler 11 Rus kelimesini ve hikayelerini, RBTH sitesinden esinlenerek derledik. Bakalım hepsini biliyor musunuz? VOTKA Tüm dünyanın Rusya ile özdeşleştirdiği malum içki, Rusya ya yüzyılda gelmiştir. Üstelik bunu getirenler, Rusların o güne kadar biradan daha sert bir içki içmemiş olduğunu öğrenince şaşkına dönen Cenevizli tüccarlardır. İlginçtir, votka ilk zamanlar Rusya da pek tutulmamıştır. Ruslar yüzyıla kadar yaygın olarak votka içmemiştir. Yani milli içki filan değildir. Yeri gelmişken belirtelim; o zamanların ünlü kimyacısı Dmitri Mendeleyev deney yaparken votka için ideal tarifi bulmuştur. Bu tarife göre içkideki ispirto oranı % 40 olmalıdır. Votka bugün hemen hemen tüm dünya üreticileri tarafından işte bu formüle göre üretilmektedir. Şunu da eklemekte fayda var: Rusya sadece de votkanın anavatanı olarak anılma hakkına sahip olmuştur: SSCB, Sadece Rusya dan gelen Votka, gerçek Rus Votkasıdır sloganı ile votkaya ulusal içki patenti almıştır. KALAŞNİKOV MATRYOŞKA Rusya nın belki de dünyada en çok bilinen sembolü: Birbiri içine yerleştirilmiş, birini açınca içinden daha küçüğü çıkan ve böylece sürüp giden ahşap kuklalar. Halkın içinden çıkma, köylü bir adı vardır: Matryona. Şimdi sıkı durun: Tıpkı votka ve troyka gibi, matryoşka da Rusya ya sonradan gelmiştir! Matryoşka bir Japon oyuncağıdır, yüzyılda ilk defa Rusya ya girmiştir. yüzyılda politize matryoşkalar popüler olmuştur. Sovyet liderlerinden tutun da dünya liderlerine kadar herkes matryoşkaya işlenmiştir. Bugün hala Rusya dan hediye olarak matryoşka almak, modası geçer gibi görünse de çok yaygındır. KOLHOZ Kalhoz olarak telaffuz edilen bu kelime kollektif çiftlik ifadesinden türetilmiştir. Bir Sovyet icadıdır. Genç Sovyet iktidarı, işgücünü bir arazide birlikte çalışmaya zorlamak, tüm kazancı ise ortak bir fonda toplamak amacıyla köylüleri kolhoz denen aynı çatı altında toplamaya karar vermiştir. İlk kolhozlar de ortaya çıkar de ise tüm köylüler muhakkak bir kolhoza bağlı olmakla yükümlü kılınmışlardır. SSCB ile dağılıp gitmiş bir sistemdir. TROYKA Kelime kelime çevirisi ile ÜÇLÜ demektir. Şu ya da bu şekilde Rusya ile ilgili pankartlarda, kartpostallarda, kitaplarda, paketlerde çok sık bir şekilde yer alan ünlü üç at koşulmuş araba dır Troyka. Bu tür arabalar aslında yüzyılda Rusya da kullanılmaya başlanmıştır. Yani votka gibi, Rusya daki kökü çok da eskilere gitmez. Üç at koşulmuş bu hafif arabalar ile Rusya nın bozuk yollarında gitmek en makul yöntem idi. Troyka bu topraklarda yüzyıl başına kadar kullanılmıştır. Özellikle karlı yollarda arabada tekerlek yerine kızak kullanılırdı. Troyka Rus edebiyatında uçsuz bucaksız mekan, sağlam irade ve el değmemiş doğa ile özdeşleştirilir. Ona atfedilmiş pek çok şiir vardır. Ünlü yazar Gogol, troykayı Rusya ile karşılaştırmıştır: «Hırçın, geçilmez bir troyka gibi yolları aşan sen değil misin, Rus? Rus, nereye gidiyorsun böyle? Cevap ver. Cevap vermiyor». Dünyada hala en fazla satan silah olan bu müthiş makinalı tüfeğin resmi adı AK dir. Efsanevi silah mühendisi Mihail Kalaşnikov 2. Dünya Savaşı nın hemen başlarında, Almanlara karşı direniş için bu tüfeği dizayn ettiğinde sadece 20 yaşında idi! AK o zamandan bu yana muazzam bir popülariteye sahip olmuştur. Uzmanlar kullanım kolaylığı ve güvenilirlik bakımından dünyada eşi olmadığını kabul ederler. Kalaşnikov makinalı tüfek bazı ülkelerin bayraklarında sembol olarak kullanılmıştır ve çok sayıda sanat eserine tema teşkil etmiştir. Mihail Kalaşnikov yılında, 94 yaşında iken öldü. PERESTROYKA Kelime kelime çevirisini yapacak olursak, YENİDEN YAPI- LANMA demektir. Bu kelime Rusça stroit (inşa etme) fiilinden gelir. Perestroyka yılında, Mihail Gorbaçov un iktidara gelmesi ile başlamıştır ve yılında SSCB nin dağılması ile sona ermiştir. İç politika açısından perestroyka, sivil özgürlükler, düşünce özgürlüğü, piyasa ekonomisine geçiş anlamına gelir. Perestroyka aynı zamanda SSCB ve Batı arasında 50 yıldır devam eden Soğuk Savaş ın da bitmesini sağlamıştır

Daha göster

8 SINIF FEN BILIMLERI PROJE KONULARI

Автохимия и оборудование для автомойки

Магазин «Видар» предлагает купить автохимию оборудование для автомойки любого типа по выгодной цене в Воронеже.

Мы являемся официальным дилером ведущих мировых производителей современного и качественного автомоечного оборудования. Реализуем топовый ассортимент для ручных, автоматических, контактных, бесконтактных моек, моек самообслуживания, а также все необходимые сопутствующие товары.

Профессиональное оборудование и автохимия для автомойки

На постоянный поток клиентов можно рассчитывать, только имея функциональное современное оборудование. В нашем каталоге вы найдете такое оборудование, которое позволяет значительно сократить штат мойщиков, быстро окупить вложения и экономить моющие средства.

У нас можно купить готовые линии и различные дополнительные устройства:

Предлагаем большой выбор товаров и для предприятий пищевой промышленности – от целых пенных станций до аксессуаров для очистки. Также у нас представлен полный спектр профессиональной автокосметики и автохимии для детейлинга, бытовая химия.

В каждом разделе предусмотрены варианты различных аппаратов по мощности, цене и марке производителя. Выбор подходящего оборудования – задача сугубо индивидуальная, и решать ее помогают наши квалифицированные консультанты. Просто расскажите о параметрах искомого продукта, и мы предложим актуальные товарные позиции.

Купить автохимию и автокосметику для детейлинга в Воронеже стоит у нас

Сотрудничество с компанией «Видар» - это не только возможность приобрести качественное оборудование и расходные материалы по доступной цене. У нас также можно заказать целый комплекс услуг по обустройству профессиональной автомойки самообслуживания.

Мы являемся прямым поставщиком полной номенклатуры продукции, что позволяет выполнять целый комплекс услуг:

Jul 13, Fen Bilimleri Dersi Proje Konuları 7. Sınıf 1. Uzay araştırmalarında kullanılan uzay mekiği modeli hazırlar ve uzay araçlarını poster 2. Basit bir teleskop 5. Sınıf Fen Bilimleri Konu Anlatımlı Soru Bankası Hiper Zeka Yayınları MEB Yeni Müfredata Uygundur LGS Öğretim Programına Uygun Yeni Nesil Beceri Temelli Sorular Alıştırma-Uygulama Düşünme, Analiz, Sentez ve Muhakeme Becerilerİ Kazandırır Yazılıya Hazırlık Hazırlık, Alıştırma, Değerlendi. istanbul esenler otogarı hangi yakadaJul 16, LİMİT GRUP DİJİTAL YAYIN KATALOĞU tarihinde 8. SINIF İNGİLİZCE KONU ANLATIM FÖYLERİ yayınladı 8. SINIF İNGİLİZCE KONU ANLATIM Sistematik Yayınları 8. Sınıf 1. Dönem Fen Bilimleri Sistematik Soru Bankası, Sistematik Yayınları Apr 29, Fen Konuları Fen dersleri Sitesi olarak kurulduğu ilk günden beri siz değerli eğitimci ve öğrencilere ücretsiz bir şekilde fen bilimleri dersi için gerekli olan kaynakları, fen testlerini, fen dersleri ile ilgili oyunları ayrıca fen dersinde kullanılabilecek birçok testleri hazırlamak için uzman kadromuz ile sizlere hizmet. 8 sınıf fen tüm konuların kısa özetleri seroloji testi nedir8. Sınıf tüm derslere ait proje ödevlerini, proje konularını, proje değerlendirme form, çizelge, ölçeklerini buradan indirebilirsiniz 8. Sınıflar için TÜBİTAK proje örnekleri, proje ödevi kapakları, yönlendirmeli ve 1 day ago fen bİlİmlerİ dersİ 8. Sinif konu anlatim yapraklari Değerli Ziyaretçilerimiz, Milli Eğitim Bakanlığı MEB, yılında okullarda okutulacak tüm müfredatlarda köklü DersLig-Yeni Nesil Eğitim Platformu Fen projeleri. Science Projects For Kids. Science Crafts. Science For Kids. Kids Art Projects. Solar System Kids. Solar System Science Project. Space Crafts For Kids. 1 day ago Ortaokullar İçin Proje Tercih Dilekçesi. Isıtmalı Ayakkabı Giyilebilir Teknoloji Alanı Projesi. Hava Yastıklı Gemi Deneyi. Güneş Enerjili Mangal Projesi. Ekolojik Ev Tasarımı Projesi. Ekolojik Denge Araştırma Projesi. Ekolojik Denge Araştırma Projesi 7. Sınıf Fen Bilimleri Proje Ödevi Konuları 5. Sınıf Sosyal Bilgiler 1. Mar 6, 7 ve 8. Sınıflar için proje konuları. Konular yönerge ve puanlama anahtarı içermektedir. proje 1 file s 0. 00 KB Download Alakalı Konular 8. Sınıf Fen Nov 8, 8. Sınıf, Oyun 8. Sınıf Fen Bilimleri Oyunları Fen Bilimleri dersini eğlenerek öğrenebileceğiniz oyunlar Metallerin Özellikleri Kaldıraç 8. Sınıf Proje Konuları 1. Sınıf 2. Sınıf 3. Sınıf 4. Sınıf 5. Sınıf 6. Sınıf 7. Sınıf 8. Sınıf 9. Sınıf Sınıf Sınıf Sınıf 8. Sınıf Proje Konuları Son Eklenen8. Sınıf Proje Konuları 8. Sınıf İngilizce Proje Ödevleri 5 6. 7 8. Jan 10, Fenokulu sancak şarkı sözleriDec 3, 6. Sınıf Fen Bilimleri Proje Konuları Alonot Com. Vanish komple temizlik paketi. Proje Örneklerini inceleyebilirsiniz. Siirt Üniversitesi resmi sayfasıdır. Kaynakça Kitapcığınıza sayfa numaraları veriniz. Her ödev de olduğu gibi Sosyal Bilgiler ödevlerinin de vazgeçilmezlerinden birisi kapaklardır Ara. Hayal EVİM adlı kişinin Pinterestte kişi tarafından takip edilen Proje ödevleri panosunu keşfedin 4. Sınıf fen, faaliyetler, fen dersi sınıfı hakkında daha fazla 8. Sınıf TEOG Fen Bilimleri. Kategoriler KPSS Kitaplar KİTAP. ÖSYM Sınavları. Üniversite Hazırlık YKS TYT Konu Anlatım TYT Soru Bankas. Ortaokul Yardımcı 5. Sınıf Ortaokul 6. Sınıf Ortaokul 7. Sınıf Ortaokul 8. Sınıf Ortaokul. Lise Yardımc. kuran kerim indirmükremin tutuklandı mıSınıf Fen Bilimleri Deney Ders Kitabı Branş Akademi Ortaokul Yardımcı 5. Sınıf Ortaokul 6. Sınıf Ortaokul 7. Sınıf Ortaokul 8. Sınıf Ortaokul. Lise Yardımc. Liselere Giriş LGS LGS Konu Anlatım LGS Soru Bankas 8. Sınıf Fen Bilimleri-Periyodik Sistem 1 Hocalara Geldik 8. Sınıf K subscribers Subscribe K views 2 years ago 8. SINIF FEN BİLİMLERİ GÜNCEL KONU ANLATIMI beymen çakma çantaJan 29, 8. SINIF FEN BİLİMLERİ DERSİ PROJE KONULARI 1. BASINCIN KULLANIM ALANLARI 2. ELMA VE ÜZÜM SİRKESİ YAPIMI VE EKŞİLİĞİNE ETKİ Fen Kurdu. Fen Bilimleri Dersi Kaynakları. Search for: Menu. ANA SAYFA; PLANLAR; YAZILILAR; TESTLER; KONU ÖZETİ; SUNULAR; RESİMLER; VİDEOLAR; ZÜMRE-ŞUBE Mar 12, 8. Sınıf Fen Bilimleri Konuları Testler 5. Sınıf Fen Bilimleri Testleri 6. Sınıf Fen Bilimleri Testleri 7. Sınıf Fen Bilimleri Testleri 8. Sınıf Fen Bilimleri Testleri Fen Bilimleri Deney ve Projeleri Deney ve Projeler Bu Sayfayı Yazdır Bu Sayfayı Arkadaşlarınla Paylaş Fen Bilimleri cok iyi bir seymis bu aynen dersi burdan isleriz 11K views 3 years ago fen bilimleri proje ödevleri Her Öğrencinin Evde Yapabileceği Basit ama puanlık projeler. Fen Bilimleri Dersi için 5 Yararlı Proje Deneyi 1-Bitki Hücresi. Feb 28, Arama yap. Giriş Yap; Anasayfa; Kurumsal. HAKKIMIZDA; FELSEFEMİZ; İLKELERİMİZ; BASINDA BİZ; ÇEREZ POLİTİKASI Sınıf Fen Bilimleri Proje Ödevi Konuları 1. Mevsimlerin oluşumunu gösteren bir model hazırlar ve sunar 2. DNA modeli hazırlama ve DNAnın yapısını model üzerinde.

nest...

çamaşır makinesi ses çıkarması topuz modelleri kapalı huawei hoparlör cızırtı hususi otomobil fiat doblo kurbağalıdere parkı ecele sitem melih gokcek jelibon 9 sınıf 2 dönem 2 yazılı almanca 150 rakı fiyatı 2020 parkour 2d en iyi uçlu kalem markası hangisi doğduğun gün ayın görüntüsü hey ram vasundhara das istanbul anadolu 20 icra dairesi iletişim silifke anamur otobüs grinin 50 tonu türkçe altyazılı bir peri masalı 6. bölüm izle sarayönü imsakiye hamile birinin ruyada bebek emzirdigini gormek eşkiya dünyaya hükümdar olmaz 29 bölüm atv emirgan sahili bordo bereli vs sat akbulut inşaat pendik satılık daire atlas park avm mağazalar bursa erenler hava durumu galleria avm kuaför bandırma edirne arası kaç km prof dr ali akyüz kimdir venom zehirli öfke türkçe dublaj izle 2018 indir a101 cafex kahve beyazlatıcı rize 3 asliye hukuk mahkemesi münazara hakkında bilgi 120 milyon doz diyanet mahrem açıklaması honda cr v modifiye aksesuarları ören örtur evleri iyi akşamlar elle abiye ayakkabı ekmek paparası nasıl yapılır tekirdağ çerkezköy 3 zırhlı tugay dört elle sarılmak anlamı sarayhan çiftehan otel bolu ocakbaşı iletişim kumaş ne ile yapışır başak kar maydonoz destesiyem mp3 indir eklips 3 in 1 fırça seti prof cüneyt özek istanbul kütahya yol güzergahı aski memnu soundtrack selçuk psikoloji taban puanları senfonilerle ilahiler adana mut otobüs gülben ergen hürrem rüyada sakız görmek diyanet pupui petek dinçöz mat ruj tenvin harfleri istanbul kocaeli haritası kolay starbucks kurabiyesi 10 sınıf polinom test pdf arçelik tezgah üstü su arıtma cihazı fiyatları şafi mezhebi cuma namazı nasıl kılınır ruhsal bozukluk için dua pvc iç kapı fiyatları işcep kartsız para çekme vga scart çevirici duyarsızlık sözleri samsung whatsapp konuşarak yazma palio şanzıman arızası