Bu duyguyu siz de bilirsiniz ite
Çou zaman kendinizi karnzdaki insana hiç ifade edemediinizi mi düünüyorsunuz, ya da iletiim kurduunuzu sanrken aslnda maskenizi indiremediinizi mi fark ediyorsunuz veya konumak yerine varsaymlar yapmaya m baladnz?
Yllar ilerledikçe gerek i yaamnda gerek özel hayatta iletiim becerisinin, sahip olduunuz dier tüm becerilerden daha önemli olduunu düünmeye baladm. Bazen çok çalan gerçekten gayretli insanlar görüyorum. Fakat iletiim becerilerinin eksiklii nedeniyle ya yeterince tannamyorlar ya da yaptklarn anlatamyorlar. Tartmalar srasnda haklyken haksz duruma düebiliyorlar. Bazense bir i için çok uygun görünmeyen bir insann iletiim becerisindeki ustal sebebi ile beklenenden çok daha iyi i çkardna ahit oluyorum.
Büyük bir kesim iletiim becerilerine çok da önem vermedii ve bunun örenilebilir bir ey olduuna inanmad için bakyorsunuz adam senelerce okumu, duvarlara diplomalar, sertifikalar dizmi ama i yerindeki çatmalar çözemiyor. Ya da bir firmada üst düzey yönetici ama ne çalanlarna ne de kendi üst amirlerine bir meseleyi etkin ekilde anlatamyor ve homurdanp duruyor. Benzer ekilde öretmenler örencileriyle iletiim kuramadklar için çocuklar bir türlü dersleri sevemiyor. Aile içi kavgalar gürültüler hep bu iletiim hatalarndan ortaya çkyor. Sonuçta ortaya kimsenin kimseyi anlamad, herkesin anlalmay bekledii, ayn görüe sahip olmayann tutunamad koca bir kaos profili çkyor.
Çok dallanp budaklanmadan kendi konuma döneyim:
Konumuz iddetsiz letiim
Marshall B. Rosenberg tarafndan kaleme alnan ‘iddetsiz letiim’ kitab tavsiye üzerine aldm bir kitapt. Tavsiye eden arkadam o kadar sevmi ki kitab benim de kitaplmda mutlaka olmalym
Sonda söyleyeceimi bata söyleyeyim: Bu kitab daha önceki yllarda okumu olmay isterdim. Kapanda kitap adnn hemen altnda “Bir Yaam Dili” alt baln içeren, yazarn adnn yannda PH. D. unvannn ilitirildii “kendi kendine yardm” kitab izlenimi uyandrsa da bence çok iyi bir iletiim eitimi el kitab. Kitabn daha balangcnda beni çok da sarmayan iirler vard. Neyse bu balangçtaki çok da etkileyici olmayan iirlere ramen okumaya devam ettim. yi ki de etmiim. Rosenberg oldukça basit bir iletiim teorisini inanlmaz derecede pratik bir biçimde ortaya koymay baarm. Günlük hayatta kullandmz dilin kullanmnda yaptmz hatalarn yalnzca sosyal çevremizle uyum içinde etkileim kurmamza yansyan olumsuz etkilerini deil, ayn zamanda istediimiz sonuçlar elde etmemizi nasl da engellediini görmemi salad.
Özellikle ilikilerinizde bir eylerin yanl gittiini düündüünüz anlarda veya gereksiz tepkiler vermeye baladnz fark ettiinizde frene basmak için yol gösterici olabilecek ayarda bir kitap. Ayrca Rosenberg’in gelitirdii ve kitapta anlatt iddetsiz iletiim metodu üzerinde pratik yaptkça günlük konumalarmz içinde kullandmz iddet içerikli ifadeleri kendiniz yakalar oluyorsunuz.
Kitaptan kendime bir post ile özetlenemeyecek kadar not aldm; ama herkes elbette kendine özgü bir eyler bulacaktr. Bana çok önemli gelen noktalar, bir bakas için zaten bilinenler olabilir. Veya tam tersi. O yüzden genel olarak iddetsiz iletiim metodundan ve yazarn önemli bulduum birkaç tespitinden bahsedeceim sadece.
iddetsiz letiim anne-babalarn, örencilerin, öretmenlerin, iverenlerin, çalanlarn, çiftlerin ksacas herkesin örenebilecei ve günlük hayatnda etkin olarak kullanabilecei bir dil. Sanrm yazarn “bir yaam dili” alt baln kullanmas da bu kadar geni bir kitleye hitap etmesinden dolay yersiz defunduszeue.infonda benim bu tür bir kitab tercih etmekteki gayem de hem aile içinde hem de i ortamndaki iletiimimi iyiletirmek istememdi. Örendiklerimi uygulamaya kitab daha bitirmeden baladm. Çünkü bölüm bölüm ilerleyen kitabn dili akc, öneriler hayatn içinden ve aklda kalcyd. Bölümler sonunda altrmalar içermesi, ksa özetler ile örnek vakalar ile konunun somutlatrlmas houma gitti. Okudukça hem kendimi ifade etme hem de bakalarn dinleme biçimimi yeniden ekillendirme konusunda rehber olarak kullanmak zor olmad. Kitabn farkna varmamz istedii ey, verdiimiz iddetli tepkilerin ardnda ihtiyaçlarmzn gizli olduu gerçeini kavramak. Duygularmz ve ihtiyaçlarmz tüm samimiyetimizle ifade etmenin ve karmzdaki kiiyi yarglamadan ve sorgulamadan dinlemenin önemi ve bunun yöntemleri anlatlyor özetle
Aslnda burada bahsedilen iddetin ne olduunu iyi bilmezsek iddetsiz letiim dilini kullanp fayda salayamayz. Çou zaman iddet barndran biri olmadmz düüncesindeyiz. Çünkü bizim için iddet kavga, dövü, cinayet, dayak, sava demek ve bunlar da bizim gibi normal insanlarn genelde yapmadklar eyler. Halbuki iin asl hiç de öyle düündüümüz gibi deil. Pek çoumuz iddet doluyuz. Bu kimi zaman dilimizin ucundaki imal sözcüklerde, kimi zaman baklarmzda, kimi zaman ask suratmzda.. te buna pasif iddet deniyor. Aratrmalar gösteriyor ki fiziksel iddetin ateini körükleyen ey bu pasif iddet. Biraz tersten bakarsak, iletiim kurma, kendini ifade etme zorluu çeken kiilerin bu zorluu saldrgan tavrlarla amaya çalmalar, aslnda ne büyük bir çaresizliin ifadesidir!
Bizler,
iddetli letiim kuruyoruz demektir.
Bu arada pasif iddeti belki de en çok kendimize uyguluyoruz. Kendimize efkatten uzak olduumuz oranda çevremize de efkatsiz olmamz tesadüf deil. Bu hal, bilincimizle fark etmesek dahi ruhta da bedende de huzursuzlua yol açyor.
Psikolog Marshall B. Rosenberg’in gelitirdii bir iletiim teknii olan iddetsiz letiim, bize otomatik tepkiler haline gelmi iletiim alkanlklarmz kenara koyup bilinçli ve efkatli bir dil kullanmay öneriyor.
Eletiri yapmadan karmzdakini empatiyle dinlemenin, gerçek duygu ve ihtiyaçlarmz fark ederek kendimizi kimseyi eletirmeden dürüstlükle tam ifade etmenin mümkün olduunu gösteriyor.
Ama u var iddetsiz iletiim elbette sadece bir dil ya da sözcük seçiminde uygulanacak bir dizi teknik deil. iddetsiz iletiimin kapsad bilinç ve niyet ayn zamanda sessizce, tüm varlnzla orada olarak ya da yüz ifadesi ve beden diliyle de desteklenmelidir. Çünkü iddetsiz letiimin özü efkat ve gönülden vermektir.
Farkl etnik gruplarla, snflarla, irketlerle, nevrozlu hastalarla çalm Rosenberg'in iddetsiz iletiim sürecine dair 4 adml bir plan var:
Mesela houmuza gitmeyen bir durum karsnda yapmamz gereken ilk ey iin içine herhangi bir yarglama veya deerlendirme katmadan gözlemimizidile getirmektir.
Sonraki adm bu eylemi gözlemlediimizde ne hissettiimizi yani duygumuzu ifade etmektir. Mesela incindik mi, korktuk mu, üzüldük mü, sevindik mi, rahatsz m olduk gibi.
Üçüncü olarak ise tanmladmz bu duygular ile balantl olan ihtiyaçlarmz dile getirmektir –açkça ve dürüstçe.
Dördüncü ve son olarak da açk ve net bir ekilde isteimizi / ricamz yerine getirmeliyiz.
Bu metoda örnei kendimden verecek olursam: Bizim evde çok sk yaanan vakalardan birisi . Olumun etrafa dalm kyafetler, oyuncaklar, boyalar ve bunlarn yaratt danklk karsnda benim yaadm rahatszlk hissini iddetsiz iletiim sürecine uygun olarak cümleye dökersem öyle bir ey ortaya çkmas lazm: “Olum, salonda koltuklarn altnda çoraplarn, sehpann üzerinde boya kalemlerini dalm bir vaziyette görünce rahatsz oluyorum çünkü ortak kullandmz alanlarda daha çok düzene ihtiyacm var. Çoraplarn kirli sepetine oyuncak ve boya kalemlerini de kendi odana götürsen olur mu?” gibi. Görüldüü gibi bu cümle içerisinde gözlem/duygu/ihtiyaç/istek 4 ü bir arada.
Tüm bunlar bilmiyor deiliz aslnda; hepimiz “bir ekilde” gözlem yapyor, duygularmz açklyor, ricalarmz da isteklerimizi de dile getiriyoruz. Ama ite bunlar “bir ekilde” yapyoruz. Fark yaratan ise bu “bir ekilde”den bir nebze olsun syrlp iddetsiz letiim eklini kullanmak oluyor. Fark yaratan, içimizdeki efkati aça çkarmak oluyor.
Kitap bu 4 adm etraflca incelemi. Bol bol örneklendirerek insan kendi duygu ve tepkilerini tartmaya zorluyor.
Sanrm bu metodu uygulamakta bizlerin en zorland ksm duygularmz olduu ekliyle eip bükmeden ifade etme ksm. Resmen konuamyoruz. Yetikin insanlarz fakat buna ramen insanlara hakaret etmek, onlar eletirmek için kullandmz kelimeler ile ilgili daarcmz çounlukla ruh halimizi net bir ekilde ifade etmek için kullandmz sözcük daarcmzdan daha geni.
Etrafnza bakn. Kimse kimseye neler hissettiini pek sormaz. Allm bir hal hatr edilir allm cevaplar verilir. Duygular yeterince önemsenmez. Kendimizle balantda olmak yerine, da yönelik bakalarna odakl olmay tercih ederiz. Zihnimizde hep “akll uslu olmay” ve “Bakalar neyi söylememi neyi yapmam doru bulur?” diye kafa yormay örendik. Böylece zamanla duygularmza yabanclatk. Erkek adam olduumuz için korkmamay, takdir edilmek için istemediimiz üniversiteleri okumay kabul ettik. te bu nedenlerle gerçek duygularmz fark etmeyi ve ifade edebilmeyi yava yava braktk. Bu nedenle etrafta anne babas ile veya 20 yllk ei ile bile arzu ettikleri duygusal ba kuramam pek çok yetikin insan var.
Bazense duygularmz ifade ettiimizi sanrz ama maalesef öyle deildir. Duygu yerine düüncelerimizi ifade etmi oluruz. Dili kullan biçimimizin yaratt karklklardan birisi “hissediyorum” sözcüünü kullanrken aslnda hislerimizi dile getirmi olmuyoruz. ronik deil mi? “Hissediyorum” sözcüünü “düünüyorum” ile deitirmek böyle cümlelerde daha doru olur. Bu gerçei fark etmek benim için de artc oldu. Mesela “Bir mühendis olarak kendimi yetersiz hissediyorum” dediimde burada duygularm net bir ekilde ifade etmek yerine, bir mühendis olarak yeteneim hakknda deerlendirme yapyorum. Ama bunun yerine mesela “Bir mühendis olarak kendimi boa çabalyor gibi hissediyorum” demi olsaydm gerçek duygumu ifade etmi olabilirdim.
Mesela bir örnek daha verelim.
“Birlikte çaltm insanlarn gözünde önemsiz olduumu hissediyorum”
Burada “önemsiz” kelimesi gerçek duygularmn yerine, dierlerinin beni nasl deerlendirdikleri hakkndaki düüncemi tarif ediyor. O yüzden böyle bir durumda gerçek duygularmz anlatmak için “üzülüyorum” veya “cesaretim krlyor” demekte fayda var.
Kitap unu vurguluyor: Duygularmz net ve somut bir ekilde alglamay ve dile getirmeyi salayacak bir sözcük daarc oluturarak birbirimizle daha kolay balant kurabiliriz. Bu konuda ihtiyaçlarmz karlandnda ve karlanmadnda duygularmz ifade etmek için kullanabileceimiz kelimelerden oluan iki liste veriyor:
htiyaçlarmz “karlandnda” kendimizi nasl hissederiz?
Barcl, canlanm, cesaretlenmi, dertsiz, dingin, enerjik, ferah, gayretli, gevemi, güçlü, hafif, hayat dolu, honut, huzurlu, ltl, ilgili, istekli, iyimser, katlmc, keyifli, memnun, mutlu, müteekkir, olgun, özgür, rahat, sakin, scakkanl, efkatli, tazelenmi, zinde vb.
htiyaçlarmz “karlanmadnda” kendimizi nasl hissederiz?
Ac içinde, ar, aksi, allah bullak, asabi, bezgit, bitkin, bozulmu, buruk, can skkn, çaresiz, çlgna dönmü, dalgn, dertli, durgun, endieli, efkarl, gergin, gocunmu, hassas, hevesi kaçm, huzursuz, hüzünlü, incinmi, isteksiz, kederli, krgn, miskin, mutsuz, öfkeli, perian, piman, ruhsuz, skkn, suçlu, tatsz,tedirgin, umutsuz , uyuuk,yalnz vb.
gibi. Bu sözcüklerden faydalanarak duygularmz dile getirerek yaralanabilirliimizi göstermek anlamazlklar çözmeye yardmc olabilir. Böylelikle gerçek duygularmz dile getirerek, düünce, yorum ve deerlendirme ifade eden söz ve açklamalardan ilikimizi arndrm oluruz.
Mesele sevgilinizle veya einizle yaadmz tartmalarda sarf ettiimiz cümlelerden biridir “ Senin beni sevmediini hissediyorum”
Bu cümlede aslnda duygu deil düünce dile getiriliyor. “üzgünüm”, “ac hissediyorum” veya “kederliyim” gibi sözler ile ancak duygumuzu ifade edebilir ve kar tarafa geçirebiliriz.
Kitapta “Duygularn Kökenindeki htiyaçlar” balnn incelendii bir bölüm vard. Bu bölümden bahsetmeden geçemeyeceim.
“Tüm anlamazlklarn ve iddetin, karlanamayan ihtiyaçlarn yürekler acs bir ifadesi olduunu düünüyorum.” diyor Marshall B. Rosenberg.
Bakalar hakkndaki yarglarmz, eletiri, tehis ve yorumlarmz, özünde ihtiyaçlarmzn yabanclam ifadeleridir. Eer birisi “Beni hiç anlamyorsun!” derse, aslnda bize anlay ihtiyacnn karlanmadn söylemektedir. Eer bir kadn kocasna “ Bu hafta her gece geç saatlere kadar çaltn, iini benden çok seviyorsun.” derse , aslnda yaknlk ihtiyacnn karlanmadn dile getirmektedir. Bu ayrnty unutmamak gerekiyor.
Kitab severek okudum fakat uygulamada ne kadar baarl olabileceimi bilmiyorum. Mevcut hatal alkanlklardan arnmak, okuduklarm özümsemek zamanla ve bol çaba ile olabilecek bir ey. Ayrca iletiim halinde olduumuz insanlarn iç hislerine ve ihtiyaçlarna bir yolculuk da gerektiriyor.
iddetsiz iletiim konusunda bilgilenmek özel ilikilerde, aile içinde, okul ortamnda derin balar kurmak ya da i ortamnda veya siyasi arenada etkili ilikiler kurmak hususunda faydal olacaktr. Zaman zaman böyle bir kitap okuyup, farkl açlardan bakp düünmeye ihtiyaç duyanlara, iletiimin daha iyi bir yolunu deneyimlemek isteyenlere tavsiye edebileceim bir kitap.
efkat tutkunuz olsun; sevgiler.
Damien Rice I Don’t Want To Change You
Başkalarının davranışları bizde birtakım duyguları uyandırabilir ama genellikle duygularımızın nedeni değillerdir. Aslında hiçbir zaman yalnızca başka birinin söylediği veya yaptığı bir şey yüzünden öfkelenmeyiz.
Yaşadığımız coğrafyada bunun komik bir başlık olduğunun farkındayım. Her tarafımızın şiddet ile sarmalandığı, neredeyse içinde şiddet olmayan tek bir dakikamızın geçmediği bir ülkede sen neden bahsediyorsun kardeşim, diyebilirsiniz. Haklısınız. Fiziksel şiddeti bir yana günlük yaşantımızda her an karşılaştığımız duygusal, sözel şiddete baktığımızda, durum daha da vahim. Sürekli insanların birbirine karşı bir öfke, kıskançlık, kin duygularıyla hareket ettiği, çevremizin bağırma, azarlama, nefret söylemi, kavga, dövüş, kadın cinayeti, işkence, ölüm, savaş vb. haberleriyle çevrildiği bir dönemden geçiyoruz. Şiddeti içinden çıkarırsak elimizde hiçbir şey kalmaz diyebilirsiniz. Çok haklısınız. Gerçekten de durum böyleyken şiddetsiz iletişim gibi bir beklenti, bataklıkta gül aramaya benziyor sanki.
Öyle ama bir yandan da hayat devam ediyor. Charles M. Shultz’un Snoopy animasyonunda dediği gibi:
Bir gün hepimiz öleceğiz Snoopy.
Haklısın, ama diğer günlerin hiçbirinde de ölmeyeceğiz.
Mademki ölene kadar yaşayacağız, o zaman kalan günlerimizi mutlu yaşamak hakkımız. Dolayısıyla yine de bu konular üzerinde düşünmeye, şiddetsiz bir yaşam olabilir mi acaba diye kafa yormaya değer.
Konu hakkında enine boyuna kafa yoranlardan birisi de Marshall B. Rosenberg. “Şiddetsiz İletişim: Bir Yaşam Dili”* adlı kitabında Rosenberg, ‘şiddetsiz iletişim’den ‘şiddetsiz yaşam’a konunun birçok yönünü ele alıyor, günlük yaşantımızda uygulayabileceğimiz bir dizi öneride bulunuyor.
M.B. Rosenberg, Amerikalı bir psikolog. ’lı yıllardan başlayarak şiddetsiz iletişim konusunda çalışmaya başlamış. Uzun yıllar boyunca çok değişik ülkelerde iletişim konularında hem dersler vermiş hem de doğrudan pratik sorunlara yönelik terapi, çatışma çözümü ve arabuluculuk konularında danışmanlık yapmış. Dolayısıyla hem teorik birikimiyle hem de yaşamın içinden gelen pratik deneyimiyle önemli referans kişilerden birisi haline gelmiş. Kitap da şiddetsiz iletişimle ilgili referans sayılabilecek kaynaklardan birisi.
ŞİDDETSİZ İLETİŞİM NEDİR?
Rosenberg’in kitabının Yeni Basıma Sunuş adlı bölümünde konuyla ilgili çalışmaları da bulunan Vivet Alevi, şiddetsiz iletişimi şu şekilde tanımlanıyor:
“Şiddetsiz iletişim, kalpten yaşama sanatı aslında. İçimizde canlı olan hayatı dürüstlükle, açık kalple tam olarak ifade edebilmek; aynı zamanda da karşımızdaki insanların içindeki canlı hayatı anlamaya yönelmek, merak ederek bağlantı kurmaya çalışmak. Yani şiddetsiz iletişim, aynı zamanda ilişki kurma sanatı.”
Yine kitabın önsözünü yazan Arun Ghandi (Ünlü insan hakları ve özgürlük mücadelecisi Mahatma Ghandi’nin torunu) şiddetsiz iletişimle ilgili olarak şunları söylüyor:
“Dedemden öğrendiğim pek çok şeyden birisi de, şiddetsizliğin derinliğini ve kapsamını anlamak ve hepimizin şiddet dolu olduğunu, bu yüzden de önce kendi davranışlarımızın niteliğinde bir değişim yaratmamız gerektiğini kabul etmekti. Çoğu zaman içimizdeki şiddeti kabul etmeyiz, çünkü bu konunun farkında değilizdir. Şiddet barındıran biri olmadığımızı varsayarız, çünkü bizim için şiddet demek kavga, cinayet, dayak, savaş demektir ve bunlar da normal insanların genelde yapmadıkları şeylerdir.”
Gerçekten de örneğin çoğumuz için düşünmeden verdiğimiz cevaplar ve otomatikleşmiş davranışlarımız yaşantımızda o kadar büyük yer kaplıyor ki neredeyse özgün, bize ait, bizim ürettiğimiz hiçbir görüş ve davranış yokmuş gibi görünüyor. Her durum, konu veya soru için hazır sözler, görüşler, yanıtlarımız var. Yeri geldiğinde herkes kendisine uygun cümleleri alıp kullanıyor. Bir tür askıda söz, askıda düşünce durumu gibi. Böyle olunca da birbirinin aynısı sözleri/cümleleri söyleyen bir sürü aynılaşmış insan görüntüsü ortaya çıkıyor. Ayrıca kendi söz dağarcığından olmayan insanları dışlayan ve düşmanlaştıran bir anlayış gelişiyor. Belki daha da kötüsü çoğumuz, bize ait olmayan bu söz ve düşünceleri ifade ettiğimiz için kendimize bile yabancılaşan insanlara dönüşüyoruz.
Muhatabımızı gerçek anlamıyla dinleyip, onu anlayıp, onun üzerinde düşünerek bir görüş oluşturma süreci çok karşılaştığımız bir durum değil ne yazık ki. Onun yerine karşıdakinin sözlerinden hızlıca bir ipucu çıkarmaya ve ona karşılık hemen hazır cevaplarımızı yapıştırmaya çalışıyoruz.
Şiddetsiz iletişimi en genel anlamda iletişimde şiddeti değil de şefkat duygusunu esas alan bir yaklaşım olarak nitelendirebiliriz. Yani karşımızdaki insanlarla olumsuz duygular (bıkkın, endişeli, gergin, güvensiz, mutsuz, öfkeli, sabırsız, sinirli, umutsuz, yalnız vs.) üzerinden değil tam aksine olumlu duygular (canlı, güvenli, hevesli, huzurlu, ilgili, iyimser, neşeli, rahat, sakin, umutlu, şükran dolu vs.) üzerinden geliştirilen bir dil.
Böylece kendi değerlerimizden ödün vermemize gerek kalmadan karşımızdakini empati ile anlayabilir ve karşımızdakini suçlamadan gerçek duygu ve ihtiyaçlarımızı açık yürekli bir dürüstlükle ifade edebiliriz. Bu da ilişkilerimizin niteliğini temelinden düzeltmemize katkıda bulunur.
ŞEFKATLİ İLETİŞİMİ NELER ENGELLER?
Rosenberg, insanlar arasındaki ilişkilerde şefkatli iletişimi engelleyen etkenleri sayarken hayata yabancılaştıran iletişim biçimlerinin altını çiziyor:
“Birçoğumuz, bizi ne hissettiğimizin ve neye ihtiyacı olduğumuzun farkında olmaya yönlendiren bir dille değil, etiketlemeye, karşılaştırmaya, talep etmeye ve yargılamaya yönlendiren bir dil ile büyüdük. Söz konusu görüşler, doğuştan kötü ve kusurlu olduğumuzu, doğamızın kontrol altına alınabilmesi için eğitime ihtiyacımız olduğunu vurgular.”
Yine bu etkenlerden olan gereklilik ve zorunluluklarla ilgili olarak şunları söylüyor:
“İnsanlar yanlışlık ve kötülük ima eden ahlakçı yargılarla düşünme yolunda ne kadar eğitilirlerse, neyin doğru ya da yanlış, iyi veya kötü olduğunu tanımlamak için dışarıya -çevrelerindeki otorite figürlerine- bakma yolunda o kadar eğitilmiş olurlar. Biz insanlar duygularımızın ve ihtiyaçlarımızın farkında olduğumuzda artık iyi köleler ve emir kulları olamayız.”
Gerçekten de çoğu toplumda kutsallaştırılan birçok kavram, kurum ve kategori vardır: Gelenek, yaşlılar, atasözleri, din, askerlik vd. gibi. Bunlar üzerinden oluşturulan ciddi bir şiddet dili hayatımızın her alanında karşımıza çıkmaktadır. Geçmişten, kültürden, dinden, okuldan, toplumdan, aileden aldığımız her şey hayatımızı kolaylaştırmıyor. Tam aksine, içinde taşıdığı ‘olumsuz duygular’la yaşantımızı ve ilişkilerimizi zorlaştırıyor.
DUYGULARIN KÖKENİNDEKİ İHTİYAÇLAR
Rosenberg, başkalarıyla ilgili yaşadığımız her türlü duygunun -özellikle öfke, kızgınlık, kin, nefret, vb.- altında karşılanmamış ihtiyaçlarımızın olduğunu iddia ediyor:
“Başkaları hakkındaki yargı, eleştiri, teşhis ve yorumlarımızın tümü, hayatta karşılanmamış ihtiyaçlarımızın ifadeleridir. “Beni hiç anlamıyorsun” diyen birisi, aslında bize, kendisiyle ilgili -muhtemelen bizimle ilgisi de olmayan- bir anlayış ihtiyacının karşılanmadığını söylemektedir.”
Gerçekten de hemen hemen hepimiz kızgınlık, öfke, bağırma, kavga vd. anlarında genellikle karşımızdakini suçlar ve onun davranışlarından kaynaklanan bir nedenle böyle bir duyguyu yaşadığımızı düşünürüz. Hâlbuki aynı olaya maruz kalan insanlardan birisi gülümseyerek bu olayı karşılarken bir başkası bağırarak ve kavga ederek karşılık verebilmektedir. İnsanların özellikle aynı olaylara bu derece farklı tepkiler veriyor olmalarının en temel nedeninin, yaşanan olaydan çok her birimizin iç dünyasının karmaşıklığının, kırılganlığının ya da karşılanmamış ihtiyaç ve duyguların olduğu söylenebilir.
Gerçekten de hemen hemen hepimiz öfke anlarında karşımızdakini suçlarız. Hâlbuki aynı olaya maruz kalan insanlardan birisi gülümseyerek bu olayı karşılarken bir başkası bağırarak ve kavga ederek karşılık verebilmektedir.
Örnek olarak öfke konusunu ele alırsak, başkalarının davranışları bizde birtakım duyguları uyandırabilir ama genellikle duygularımızın nedeni değillerdir. Aslında hiçbir zaman yalnızca başka birinin söylediği veya yaptığı bir şey yüzünden öfkelenmeyiz. Diğer kişinin davranışını bizi uyaran bir etken olarak tanımlayabiliriz ama uyaran davranış ile neden arasında net bir ayrım yapmamız çok önemlidir. Duygularımızın nedeninin, başka kişilerin davranışları değil de daha çok kendimizin karşılanmamış ihtiyaçları olduğunu düşünerek olaylara yaklaşabilirsek çok daha olumlu ve yapıcı sonuçlara varacağımızdan emin olabiliriz.
Bu açıdan bakıldığında başkalarıyla ilişkilerimizin sağlıklı olabilmesi için en temel olarak kendi duygularımızın sorumluluğunu almayı bilmemiz ve herhangi bir bağımlılık durumu varsa onlardan kurtularak duygusal kölelikten duygusal özgürlüğe geçişi sağlamamız gerekiyor. Bu, hem bizim kendi varlığımızı koruyarak ilişkide yer almamız hem de diğer insanları kendi gerçekleriyle kavrayabilmemiz için oldukça önemli bir adım.
Özellikle karşımızdaki insanın gerçekte ne yaşadığını anlamak için çok net ve belirgin bir empati duygusunun yaşanması gerekiyor:
“Empati, başkalarının yaşadıkları her ne ise, onu saygıyla anlama halidir. Çinli filozof Chuang-Tzu, gerçek empatinin tüm varlığımızla dinlemeyi gerektirdiğini söyler. “Sırf kulakla duymak bir şeydir. Zihinle anlayarak duymak başka bir şeydir. Ancak ruhla duymak, kulak ya da zihin gibi tek bir duyuyla sınırlı değildir. Dolayısıyla bütün duyuların boş olmasını gerektirir. Ancak bütün duyular boş olduğunda tüm varlıklar dinleyebilir. İşte o zaman, hemen önümüzde duran, ama asla kulakla duyulamayacak ya da zihinle anlaşılamayacak olana yönelik doğrudan bir kavrayış yaşanır.”
İnsanları dinlerken sözleri üzerine düşünerek anlattıklarını kafamızdakilerle ilişkilendirmeye çalıştığımızda insanlarla gerçek anlamda birlikte olmayız, ancak birer seyirci oluruz. Dolayısıyla empatinin kilit unsurunun anda, orada, karşımızdakinin yanında olma hali, yani mevcudiyettir. Empati yaparak, karşımızdakine ve onun yaşadığı deneyime tüm varlığımızla eşlik ederiz.
Sağlıklı bir iletişim için başkalarıyla ilişkilerde dikkat etmemiz gereken noktaların çoğu öncelikle kendimizle ilişkimizde de geçerli. Özellikle özsaygı ve kendine güven konularında oldukça sıkıntılı bir coğrafyada yaşadığımızı düşünürsek kendimize göstereceğimiz şefkat çok daha yaşamsal nitelikte. Rosenberg bu konuyla ilgili olarak şu uyarıları yapıyor:
“Çoğumuzun bize sınırlarımızı gösteren ve gelişimimize rehberlik edebilecek hatalarımızdan yararlanmak yerine kendinden nefret etme batağına düşmesi son derece acıklı bir durumdur. Değişimin, utanç ve suçluluk duygusu gibi yıkıcı enerjilerden değil, kendimiz veya başkaları için hayatı zenginleştirme arzusundan kaynaklanmasını tercih ederim.”
DOĞRUYLA YANLIŞIN ÖTESİNDE BULUŞALIM
Pek çoğumuz ihtiyaçlarımızı ifade etmekte büyük zorluk yaşıyoruz. Kızgın bir dil, sinirli bir ruh hali, hakaret ya da bizi birbirimizden uzaklaştıracak başka yollarla iletişim(sizlik), öğrenilmiş davranışlardır. İletişim kopukluklarını ve çatışmaları şiddetsiz iletişim yöntemiyle çözmek istiyorsak, insanların kendilerini ifade etme biçimlerinin ötesinde dile getirdikleri ihtiyaçları duyabilmek için kendimizi eğitmemiz ve her türlü mesajın bir ihtiyacın ifadesi olduğunu anlamaya çalışmamız gerekiyor. Rosenberg’in dediği gibi:
“Hepimiz insan olarak bizi sınırlandıran şeyleri, iyi niyetli anne babalardan, öğretmenlerden, din adamlarından, okullardan ya da başkalarından öğrenmişizdir. Nesiller, hatta asırlar boyunca aktarılan bu yıkıcı kültürel öğretilerin çoğu yaşamımızın içine o kadar işlemiştir ki artık bunların bilincinde bile değilizdir. Aynı şekilde bu kültürel koşullanmaların doğurduğu acı, hayatımıza o kadar yerleşmiştir ki artık onun varlığını fark edemeyiz. Bu yıkıcı öğrenmenin farkına varıp onu yaşama değer katan, hizmet eden düşünce ve davranışlara dönüştürmek büyük bir enerji gerektirir. Bilincin ışığını bu koşullanmanın üzerine tutmak, üzerimizdeki hakimiyetini kırmanın da kilit adımıdır.”
Dolayısıyla şiddetsiz iletişim için yüzeyde görünenin altına ulaşmamız, içimizdeki canlı hayatı keşfetmemiz ve tüm eylemlerimizin karşılanmamış ihtiyaçlarımıza dayandığını görmemiz gerekir.
Özetin özeti olarak da Mevlana’nın şu sözlerini rehber olarak alabiliriz sanırım:
“Doğru ile yanlışın ötesinde bir yer var. Seninle orada buluşalım.”
* Şiddetsiz İletişim: Bir Yaşam Dili, Marshall B. Rosenberg, Çeviren: Gizem Alav Şapçı, Remzi Kitabevi,
çamaşır makinesi ses çıkarması topuz modelleri kapalı huawei hoparlör cızırtı hususi otomobil fiat doblo kurbağalıdere parkı ecele sitem melih gokcek jelibon 9 sınıf 2 dönem 2 yazılı almanca 150 rakı fiyatı 2020 parkour 2d en iyi uçlu kalem markası hangisi doğduğun gün ayın görüntüsü hey ram vasundhara das istanbul anadolu 20 icra dairesi iletişim silifke anamur otobüs grinin 50 tonu türkçe altyazılı bir peri masalı 6. bölüm izle sarayönü imsakiye hamile birinin ruyada bebek emzirdigini gormek eşkiya dünyaya hükümdar olmaz 29 bölüm atv emirgan sahili bordo bereli vs sat akbulut inşaat pendik satılık daire atlas park avm mağazalar bursa erenler hava durumu galleria avm kuaför bandırma edirne arası kaç km prof dr ali akyüz kimdir venom zehirli öfke türkçe dublaj izle 2018 indir a101 cafex kahve beyazlatıcı rize 3 asliye hukuk mahkemesi münazara hakkında bilgi 120 milyon doz diyanet mahrem açıklaması honda cr v modifiye aksesuarları ören örtur evleri iyi akşamlar elle abiye ayakkabı ekmek paparası nasıl yapılır tekirdağ çerkezköy 3 zırhlı tugay dört elle sarılmak anlamı sarayhan çiftehan otel bolu ocakbaşı iletişim kumaş ne ile yapışır başak kar maydonoz destesiyem mp3 indir eklips 3 in 1 fırça seti prof cüneyt özek istanbul kütahya yol güzergahı aski memnu soundtrack selçuk psikoloji taban puanları senfonilerle ilahiler adana mut otobüs gülben ergen hürrem rüyada sakız görmek diyanet pupui petek dinçöz mat ruj tenvin harfleri istanbul kocaeli haritası kolay starbucks kurabiyesi 10 sınıf polinom test pdf arçelik tezgah üstü su arıtma cihazı fiyatları şafi mezhebi cuma namazı nasıl kılınır ruhsal bozukluk için dua pvc iç kapı fiyatları işcep kartsız para çekme vga scart çevirici duyarsızlık sözleri samsung whatsapp konuşarak yazma palio şanzıman arızası