khalkedon antik kenti / Khalkedon Antik Kenti Sikkeleri | Antik Sikkeler Nümizmatik

Khalkedon Antik Kenti

khalkedon antik kenti

Khalkedon'un yeni kalıntıları (Tarihi bulgular)

Kazı alanının kuzeydoğusunda, Kuzeydoğu-güneybatı yönünde uzanan 12x7 metre ölçülerinde T planlı bir yapı ortaya çıkarıldı. Yapının duvarlarının 5 sıra taş, 5 sıra tuğla örgülü olup yapının içinde simetrik olduğu görülen üstleri kemerle örtülü 4 adet niş yer alıyor. Henüz tabanına ulaşılamamış olan yapının duvar örgüsü incelendiğinde yüzyıla ait olduğu görülüyor. Toprak altına yapıldığı ve bağımsız yapı özelliği nedeniyle bir anıtmezar olabileceği görüşü ağır basıyor. Kazılar derinleştikçe yapının hangi amaçla inşa edildiği ve anıtmezarın ise kime ait olduğunun tespit edileceği düşünülüyor.

Kazı çalışmaları sırasında küçük bir alanda 4 adet ocak kalıntısı bulundu. Bu ocaklardan birinin yanında Kanuni Sultan Süleyman ve 3. Murat Dönemine ait sikke ele geçti. Sikkelerin dışında 1 adet demir çadır çivisi ve yy’ın son çeyreğine tarihlenen İznik seramiği tabak bulundu. Tarihi kaynaklardan Haydarpaşa çayırının sefer öncesi ordunun toplanma alanı olarak kullanıldığı biliniyor. Tespit edilen buluntuların herhangi bir mimari kalıntı ile bağlantılı olmaması, açık arazide ocakların bulunması, arkeologları bu alanın 3. Murat döneminde gerçekleştirilen ve 12 yıl süren İran seferi öncesinde askerlerin konakladığı ordugâh alanı olduğunu düşündürüyor.

  Yorum: 0 yorum

etiketler  antik kentarkeolojikCoşkun YılmazHaydarpaşaHaydarpaşa GarıİstanbulKadıköyKazıKhalkedon

Yaklaşık 2 yıldır süren ve son günlerde yüklenici firmanın çalışan arkeoloji işçilerine aylardır ücret ödememesiyle gündemde olan Haydarpaşa Garı arkeoloji kazılarında kale olduğu sanılan yıllık T şeklinde bir yapıya rastlandığı belirtildi.

Tarihi Haydarpaşa Garı istasyon bölgesinde ve çevresinde Marmaray çalışmaları sırasında tarihi kalıntılara rastlanması üzerine Kültür ve Turizm Bakanlığı adına İstanbul Arkeoloji Müzeleri tarafından Mayıs 'de başlatılan arkeolojik kazılar sırasında şu ana dek, "Körler Ülkesi" olarak bilinen Khalkedon (Kadıköy) antik şehrine ait mimari kalıntılar, mezarlar, binlerce obje ve hamam ile 10 bine yakın sikke bulundu.

Geçtiğimiz yıl MS 5. yüzyılda Azize Bassa adına inşa edilen bir kilisenin kalıntıları, Azize Bassa Kilisesi'nin (Sainte Bassa Kilisesi) içerisinde yer alan bir alanda 28 insana ait iskeletler bulunan alanda geçtiğimiz aylarda  MÖ 5. yüzyıla ait olduğu belirtilen ve saray olduğu düşünülen bir mimari kalıntı ile kale olduğu sanılan ve bu yönde inceleme çalışmaları süren T şeklinde bir yapıya rastlandı.

Tarihi garda devam eden arkeolojik kazı çalışmalarında ortaya çıkan buluntular, uzmanlar tarafından hangi kazı bölgesinden geldiği ve kaç metre derinlikte bulunduğu not alınarak kasalara yerleştiriliyor.

Fırça ve su yardımıyla ön yıkama ve detaylı yıkama işlemlerinden geçirilen eserlerin tasnifi yapılarak işlevli ve kullanılabilecek durumda olanlar ayrıştırılıyor

Tümlenebilecek eserler restorasyon işleminden geçirildikten sonra envantere gönderiliyor. Envanter numarası verilerek kayıt altına alınan ve fotoğraflanan eserler, sergilenmek üzere İstanbul Arkeoloji Müzeleri'ne götürülüyor.

Coşkun Yılmaz: Buluntular, Khalkedon'un işlek ve hareketli bir ticaret limanı olduğunu gösteriyor.

İstanbul İl Kültür ve Turizm Müdürü Coşkun Yılmaz, AA muhabirine, kazı alanının Marmaray çalışmaları esnasında ortaya çıktığını ve tarihi derinliğinin MÖ 5. yüzyıla uzandığını anlattı.

Kazı çalışmalarının yaklaşık 2 bin yıllık bir yerleşim alanında yapıldığını belirten Yılmaz, bugün "Haydarpaşa Limanı" olarak isimlendirilen alanın Romalılar döneminde tarihte "Khalkedon" diye adlandırılan Kadıköy bölgesinde ortaya çıktığını söyledi.

 

Kazıda ortaya çıkan buluntuların, buranın bir liman şehri olduğunu gösterdiğini aktaran Yılmaz, şöyle konuştu:

"Kazılardan ortaya çıkan buluntular, Khalkedon'un işlek ve hareketli bir ticaret limanı olduğunu gösteriyor. Buna bağlı olarak da çevresinde bir yerleşim alanı oluşmuş. MÖ 5. yüzyıldan başlayarak Cumhuriyet dönemini de içine alan süreçte bu alanda farklı yüzyıllara ait katmanlara rastlamak mümkün. Hem Roma hem Osmanlı hem de Cumhuriyet dönemi yapı izleri ve kalıntıları burada bulunuyor. Alanın buluntularına ve kalıntılarına baktığımızda bir plan doğrultusunda yapılanma olduğunu görüyoruz. İstanbul'un tarihine ait buluntular açısından da şehrin tarihini zenginleştiren en önemli kazılardan birisi. Bu alanın varlığı İstanbul, ticaret ve şehirleşme tarihi açısından son derece önemlidir. Çünkü sikkeler ve diğer buluntular burada çok canlı, dinamik bir yapılaşma olduğunu gösteriyor."

Bir iskeletin diz bağı içerisinde koku şişesi ve mezar hediyeleri ortaya çıktı

Kazıda MÖ 5. yüzyılda başlayıp bugüne gelen süreçte farklı dönemlerden 10 bin civarında sikke bulunduğunu kaydeden Yılmaz, bu sikkelerin varlığının, şehrin hem sürekliliğinin hem etkinliğinin hem de ticari bir alan oluşunun bariz göstergesi olduğunu ifade etti.

Coşkun Yılmaz, kazı çalışmalarında ortaya çıkan kalıntı ve buluntulara ilişkin şu bilgileri verdi:

"Kazı alanında bir hamam buluntusu var. Arkadaşların çalıştığı alanda ise bir saray kalıntısı olduğu varsayılıyor, bu konuda araştırma sürüyor. Atölyeler var. MS 5. yüzyıla tarihlenen ve İstanbul'un ilk kilise yapılarından biri olarak kabul edilen Azize Bassa Kilisesi ise Haydarpaşa kazılarının en önemli buluntularından biri. Yapı, hem Hristiyanlık tarihi hem de İstanbul'daki dini hayat açısından son derece önemli. Kilisenin içindeki alanda 28 insan iskeleti bulunuyor. Bu iskeletler de kazının en önemli bulgularından biri olarak karşımıza çıkıyor. Çünkü hem defin kültürü hem buranın yaşam alanı hem de kilisenin önemi açısından fikir veriyor. Nitekim iskeletler incelendiğinde ölülerin hediyeyle defnedildiğini görüyoruz. Mesela, bir iskeletin diz bağı içerisinde koku şişesi ve benzeri hediyeler ortaya çıktı."

Arkeolojik kazılar çok meşakkatli, zahmetli ve titizlik isteyen çalışmalar

Kültür ve Turizm Bakanlığı olarak arkeolojik çalışmaları ve kazıları son derece önemsediklerini ifade eden Yılmaz, arkeolojik kazılarda gelişmiş, modern ve etkili çalışmaların uygulandığına belirterek, Bakanlığın mevsimsel kazı çalışmalarından ziyade yılın tamamını kapsayan etkili ve dinamik bir arkeolojik çalışma süreci başlattığını anlattı.

Yılmaz, "kazı" denilince akla modern ya da geleneksel kazı araçlarıyla yapılan işlemlerin geldiğini anlatarak, "Arkeolojik kazılar çok meşakkatli, zahmetli ve titizlik isteyen çalışmalardır. Arkeologlarımızın, diş tedavisinde kullanılan bazı aletler ve küçük fırçalarla bu objeleri temizlemeye çalıştıklarını, kırıntıya ve tahribata sebebiyet vermeden ortaya çıkardıklarını görüyoruz. Çalışmalar adeta bir sarraf titizliğinde ve hızla ilerliyor." diye konuştu.

Arkeoloji kazısından çıkan buluntular sergilenecek

Kazı çalışmalarının bitimiyle ilgili net bir gün vermenin kazının ruhuna aykırı olduğunu dile getiren Yılmaz, sözlerini şöyle tamamladı:

"Çünkü arkeolojik kazı, bir sarraf titizliğiyle yeri geldiğinde diş fırçasına varıncaya kadar hassas, ince, titiz, sabır, ustalık ve ihtisas isteyen bir iştir. 'ü aşkın insanla yapıldığı dikkate alındığında bu, kazı çalışması için önemli bir ekiptir. Çalışmalar rutin mesai anlayışının dışında yoğun bir şekilde devam ediyor. En kısa sürede bitirmek muradımız ama bunu yaparken de buradaki kültürel mirası en güzel şekilde ortaya çıkarmayı ve insanımızın hizmetine sunmayı hedefliyoruz. Kazılar tamamlandığı zaman buradaki buluntuların sergileneceği alanlar oluşturulacak."Zeynep Rakipoğlu - AA

Kaynak:funduszeue.info

Khalkedon Antik Kenti-İstanbul Kadıköy

Kalkhedon, Anadolu kıyılarına yönelik Helen göçleri sırasında, İÖ yılında, Yunanistan’daki Megara kentinden gelen göçmenler tarafından bugünkü Moda Burnu ile Yoğurtçu arasında kalan yerde kurulmuşfunduszeue.info adının tam olarak hangi dilde ve ne anlama geldiği bilinmemekle beraber, Helen dilinde Khalkos, bakır ya da Tunç’u, dolayısı ile kızıl rengi anlatmaktadır. funduszeue.info Bilge Umar, Khalkedon adının, Helen göçmenlerinin yöreyi ele geçirip kent kurdukları sırada, yörenin ya da oradaki köyün adı olan, yerli dilden gelme sözcüğü kendi ağızlarına göre bozmuş ve Khalkedon / Kalkhedon biçimlerinde kullanmış olabileceklerinden söz funduszeue.infon, kentten " Denizden biraz içerilerde, içinde küçük timsahların yaşadığı bir pınar vardı " diye söz ederse de yörede timsahlar olduğuna dair hiçbir belge ve kaynakta bu konu açıklık kazanamamıştır. Khalkedon’dan ilk kez Herodotos söz etmiştir.M.Ö. yıl önce Kayışdağı’ndan çıkıp, Kalamış Koyu’na dökülen Kurbağalıdere’nin civarında, insanların yaşadığına dair izler, eserler bulunmuş, ancak bugüne kadar ciddi bir kazı ve inceleme yapılmamıştır. Yalnızca funduszeue.info ve Halet Çambel Fikirtepe dolayında ufak bir arkeolojik araştırma yapmış ve o yıllara tarihlenen yapı katları ile çok sayıda keramikleri ortaya çıkarmışlardır. Ancak günümüzde burada yoğunlaşan inşaatlar nedeniyle Fikirtepe’ye ait bütün kalıntılar ortadan kaldırılmıştır. Fikirtepe’de küçük buluntu olarak cam, çekiç olarak kullanılan taşlar, inci taneleri, firuze taşı, tunçtan yapılmış ok ucu, balık iğnesi ve diğer çeşit iğneler ele geçmişfunduszeue.infoıköy’de, Söğütlüçeşme Caddesi ve Gazhane’de rastlantı sonucu ortaya çıkan kalıntılar nedeniyle küçük çapta bir kazı yapılmış ( yılları arasında), bronz çağına ait eserler bulunmuştur. Moda Burnu’nda ise, topraktan yapılmış kandiller, üzerinde boyalı nakışları olan vazolar, öküz heykeli, sakallı erkek başı ve Kalkedon kitabesini ihtiva eden tunç bir levha bulunmuşfunduszeue.infoıköy’de bulunan eserlerin benzerleri Troia’da Hisarlık Bölgesinde de görülmüş, bu nedenle de Khalkedon ile Troia arasında bağlantı olduğu ve bunun da nedeninin ticari ilişkilerden kaynaklandığı sanılmaktadıfunduszeue.info Khalkedon’dan günümüze ulaşabilen herhangi bir eser bulunmamaktadır. İstanbul’a Bizans Döneminde su taşıyan Valens Kemeri (Bozdoğan kemeri)’nin, İSyüzyılda İmparator Valens döneminde, Khalkedon surlarının taşları yerinden sökülüp buraya taşındığı ve kemerin bunlarla yapıldığı funduszeue.info Dönem

Antik devirlerde Kadıköy-Khalkedon

28 Ekim -

Kadıköy’ün antik dönemde nasıl bir yerleşim yeri olduğunu pek az biliyoruz. Akademik çalışmalar haricinde kaynağa ulaşmak zor. Antik kaynaklarda da örneğin Kalkhedon surlarıyla ilgili bilgi sınırlı. Şehir defalarca kuşatmaya uğramıştır. Surların kolayca aşılamayacak denli güçlü olduğu anlaşılıyor. Roma döneminde İmparator Valens, surların yıkılmasını emreder ve tam neresinin yıkıldığını bilmesek de çıkan taşların Tarihi Yarımada’ya taşınıp orada halka açık bir hamamın inşasında kullanıldığını Nisa Lordoğlu’nun çalışmasından öğreniyoruz.

Kalkhedon, alçak bir tepe üzerinde, biri doğuya diğeri ise batıya bakan iki limanıyla engebeli bir ovada kurulmuş olarak tarif edilir. Bu limanlar günümüzde Haydarpaşa Garı yanındaki koy ile Kalamış koyunda olmalıdır. Karadeniz’e giden gemiler uygun hava koşullarını beklemek için bu limanlara sığınıyorlardı. Kalkhedon Deresi (Kurbağalıdere) Kalamış Limanı’na, Himeros Deresi (Ayrılık Suyu) ise Kalkhedon Limanı’nın bulunduğu Haydarpaşa koyuna akıyordu. Marmara Denizi’nden gelen gemiler, Anadolu yakasında ilk defa bu limanları görüyorlardı. Burada bir de gümrük istasyonu varmış. Tarihi Yarımada’daki Bizantion şehri gibi Khalkedon limanında da Atina’ya tahıl götüren gemilerden gümrük vergisi alınıyordu. Kalkhedon’un kuzeyden akan Ayrılık Suyu ve güneydoğudan gelen Kurbağalıdere ile çevrelenerek muhtemelen bugünkü Kadıköy Çarşısı’nı içine alacak şekilde kurulmuş olduğu varsayılır.

Meşhur tarihçi Heredot, Kadıköy’de yaşayan ahalinin o devirde yalan yere yeminler edip birbirilerini aldatmak için kentin ortasında bir buluşma yeri kurduklarını söyler. Arkeolojik kazılardan elde edilen verilere göre Kalkhedon’u sınırlayan sur duvarının Yeldeğirmeni, Söğütlüçeşme ve Altıyol aksında olduğu düşünüldüğünde, bir düzlük olarak klasik dönem agorasının bugünkü Kadıköy Çarşısı’nın bulunduğu yerde olduğu tahmin edilebilir.

Megara’nın en erken Dor tanrısı Apollon’un 6 tapınağından en eski olanı da Kalkhedon’daydı. Çok tanrılı dinlere inanılan bu dönemde Apollon, Kalkhedon’un baş tanrısı imiş. Kadıköy’deki Apollon Tapınağı’nın en önemli özelliklerinden biri de kehanet tapınağı olmasıdır. Geçmiş dönem halklarının yaşamında kehanetlerin, hayatın belirsizliğini azaltan, bilinmezliğin yarattığı kaygıları hafifleten bir yeri vardı. Yalnızca uzak gelecekle ilgili bilgi edinmek için değil, hastalık, iş güç, gönül işleri gibi konularda da kahinlerin rehberliğine başvuruluyordu. İstanbul genelindeki diğer Apollon tapınakları için kehanetle ilgili bir şey söylenmez. Öte yandan, Kadıköy’deki kehanet tapınağının önemini anlamak için o devirleri incelemek gerekebilir.

Antik dönemde Haliç, Boğaziçi ve Anadolu yakası kıyılarında birçok tapınak ve kutsal alan yer alıyordu. Bunların arasında Haydarpaşa Koyu kıyısında da Afrodit Tapınağı vardı. Daha sonra bu tapınağın yerine Aziz Euphemia Kilisesi’nin yapıldığı söylenir. Aziz Ephemia Kilisesi, Kadıköy için önemini yakın tarihe kadar korumuştur. Bu ilk kilisenin yerinin neresi olduğuna dair tahminler yapılır. Kadıköy, Hıristiyanlık için önemli bir yerdi. Milattan sonra yılında gerçekleşen ve Hıristiyanlık için belirleyici kararların alındığı Kadıköy Konsili toplantısı, bu kilisede yapılmıştı. Kilisenin daha sonra Kanuni Sultan Süleyman tarafından yıktırıldığı ve bazı parçaların Süleymaniye Camii’nde kullanıldığı kaynaklarda geçer.

Eski İstanbul’un kutsal alanları genellikle denize doğru çıkma yapan tepelik arazilerde konumlanıyordu. Bu nedenle Kadıköy’ün Moda Burnu’nun boş kalmadığını düşünebiliriz. Anadolu Hieronu da kutsal bir alan idi ve yer aldığı burun üzerinde yanan bir ateşle Karadeniz’e giden gemilere işaret veriyordu. Boğaz’ın güneydoğu girişinde bulunan Kalkhedon kentinin günümüzdeki adıyla Moda Burnu’nda yer alan muhtemel bir kutsal alanda yanan ateşin, Marmara Denizi’nden gelip Karadeniz’e giden gemileri Boğaziçi’ne doğru yönlendirdiği tahmin edilebilir.

Kalkhedon’un sur hattını saptamak kolay olmamasına karşın, Osmanağa Mahallesi’nde surlardan kalma olabileceği düşünülen bir duvar örgüsü bulundu. Başka buluntularla birlikte Khalkhedon’un sur içi sınırlarının MÖ 3. yüzyılda, bugünkü Bahariye Caddesi’ne kadar uzandığı söylenebilir. Caferağa Mahallesi yanı sıra Yoğurtçu Parkı civarı da muhtemelen sur içi bölgedeydi.

Khalkedon’un nekropolisi, yani mezarlığı ise görünüşe göre Yeldeğirmeni’ndeydi. Altıyol ve Söğütlüçeşme’de yapılan kazıların yanı sıra Yeldeğirmeni’nde geç antik döneme ait, ana kaya üzerinde taş ve kiremit ile çatı şeklinde oluşturulmuş mezar ve çok sayıda mezartaşı bulunmuştur.

Yazarın Diğer Yazıları

Khalkedon sadece günümüzdeki merkez Kadıköy’den ibaret olmayıp kuzeye doğru Boğaziçi kıyıları boyunca devam eden bölgeyi kontrol ediyordu. yüzyılda Gyllius’un anlatmasına göre Kurbağalıdere’nin adım uzunluğa vardığı yerde Üsküdar’ı İzmit’e bağlayan yolun köprüsü vardı. Üstelik bu tarihlerde dere boyunca bir de sur duvarı yükseliyormuş. Kad

Yüzyıllarca İstanbul’un karşı kıyısında, en şaşaalı zamanında sayfiye olarak değer bulan Kadıköy ve çevresi çeşitli sebeplerle Tarihi Yarımada’dan ve İstanbul’un mahallelerinden göç aldığı için gelişme imkanı bulmuş ve kalabalıklaşmıştır. Daha önce II. Dünya Savaşı sırasında Hitler’in şehri bombalayacağı söylentisi nedeniyle Kadıköy’e taşınan ailel

Kimi kaynaklarda Sultan Abdülhamit vizyon sahibi olduğu için sağlık kuruluşları açılmasına destek vermiştir deniyorsa da saray hekimi Cemil Topuzlu Paşa’nın anlattıklarına bakılırsa en azından Askeri Tıp Okulu için destek gönüllü değil, mecburiyetten verilmiştir. Sultan II. Abdülhamit devrinde İstanbul’da iki tıp okulu vardı. Biri, Sirkeci Tren İst

Karşı kıyıda o şahane elverişli yarımada (Tarihi Yarımada) dururken önce Kadıköy tarafında şehir kurulmasına anlam veremeyip Körler Ülkesi efsaneleri yaratılmasının sebepleri vardı mutlaka. Antik yazarlar da Byzantion’un konumunu överken, Kalkhedon’un şansızlığından söz etmişler. Boğaz akıntıları bunlardan biri. Boğaz akıntısı, Boğaz’ın dar yeri ol

Tarihteki depremlerin İstanbul’da yarattığı etkiler konuşulurken kaynaklarda Kadıköy ve Anadolu yakasından az söz edilir. Bunun çeşitli sebepleri var. Bir kere İstanbul, yüzyılın ikinci yarısına gelene kadar günümüzde Tarihi Yarımada dediğimiz, Sarayburnu, Yedikule, Ayvansaray üçgeninde, Suriçi bölge ile sınırlı kalmıştır. Galata, Beyoğlu, Boğa

Bağdat Demiryolu hattı, Haydarpaşa Garı’ndan 30 yıl önce yapıldı ve açıldı. Kadıköy’den Bostancı ve ötesine en kolay, en konforlu ulaşım aracı, tren idi. Demiryolu, yıllar içinde hem Kadıköy’ün çehresini değiştirdi, hem de toplumsal yaşamı etkiledi. Kent hizmetleri gelişip değişirken ortaya çıkan sorunlara bazen kan dondurucu ilkellikte çözümler bu

İstanbul’un antik dönemlerde nasıl bir yerleşim düzenine sahip olduğunu anlamaya çalışan araştırmacılar, farklı kaynaklardan elde ettikleri ipuçlarını birleştirip mantıklı bir sonuç ve yorum çıkarmaya çalışırlar. Kadıköy’ün antik dönemlerde nasıl bir yer olduğuyla ilgili bilmediklerimiz, bildiklerimizden çok olduğu için gidecek henüz çok yolumuz va

yüzyılın başlarında Kadıköy’de Yeldeğirmeni tepesini sağ yanınıza alıp çarşıdan Haydarpaşa’ya doğru yürürken çekilmiş fotoğrafların içine girebilseniz, kendinizi Ege’nin bir kıyı köyünde zannetmeniz işten bile değil. Deniz henüz doldurulmamış. O zamanlar Haydarpaşa Koyu denilen kıyıda sular şıpır şıpır sahile vuruyor. Ayaklarınızı suya sokup se

Süreyya Sineması'nın öyküsü Kadıköy tarihi için önemli. 'te inşaatına başlanan sinema, 'de açılmış. Köseoğlu Paşa’nın ikiz kâgir konağının yanı sıra sedir ağaçlarıyla doluymuş arazisi. yılında konak satışa çıkarılınca selamlık kısmını Süreyya Paşa, haremlik kısmını ise Kadıköy Metropolitliği satın alır. Süreyya Paşa, Kadıköy’e yaptığı

Alman Demiryolları Şirketi’nin müdürü Mösyö Huguenin, görevini büyük bir hırsla yerine getiren bir yönetici olarak Haydarpaşa – Pendik hattını döşetirken bölgenin köşkler, bağlar bahçelerle donanıp Caddebostan, Suadiye gibi ücra yerlerin nüfusunun artmasına katkıda bulunmuştur. Haydarpaşa – Pendik hattı sayesinde Kadıköy sahilleri kalabalıklaştıkça

Yüz yıl önce Çiftehavuzlar’da deniz kıyısından kışın kurt sesleri gelirmiş. Henüz her yer bağlık bahçelik, yollar toprak. Kadıköy’de Çiftehavuzlar semtine ismini veren ise içinde içilebilir su biriken gerçekten çifte havuz. Kaynağı tam bilinmeyen bir ayazmadan gelen su lıkır lıkır içilebilecek güzellikte ve ferahlıkta imiş. Havuzların küçük olanını

Kadıköy’ün her yerinde ayrı bir saray masalı geçiyor usul usul ama duyabilmek için kulak kabartmak gerekli. Rasimpaşa Mahallesi’nden Çamlıca’ya kadar günümüzde Acıbadem olarak bilinen bölge, yüzyılda Kızlarağası Mısırlı Osman Ağa’nın mülkü olarak geçer. Kadıköy’de olduğu gibi Acıbadem’de de çok sayıda haremağası iz bırakmış. yüzyılda bi

Hasanpaşa, Kadıköy merkezi ile ötesini birleştiren bir bölgedir. Geçen yüzyıldan günümüze Kadıköy’ün karakteristiğindeki dönüşümü belirleyen değişimlere maruz kalmıştır fakat geçiş noktası olduğu için olsa gerek, üzerinde az durulan bir mahalledir. Hasanpaşa Gazhanesi’nin tarihi ise yüzyıl sonlarına dayanıyor. Kuzguncuk’taki gazhane Anadolu yak

Anadolu yakasında ilk tren yolu hattı, Abdülaziz döneminde Haydarpaşa ile Pendik arasında inşa edildi ve yılında açıldı. Önce Gebze’ye, sonra İzmit’e uzatıldı. Zaman içinde Ankara’ya kadar gitmesi planlanırken anlaşma bozulunca, Bağdat Demiryolu hattının inşası için Almanlarla yeni bir anlaşma yapıldı.  Demiryolu çalışmaya başladıktan sonra

Kadıköy’de Almanların varlığı daha çok Bağdat Demiryolu hattının ve Haydarpaşa Garı’nın inşası döneminde bilinir ancak Cumhuriyet döneminde de çok sayıda Alman Moda’ya gelip yerleşmiştir. ’lu yıllarda yeni kurulan Cumhuriyetin gereklerinden biri olarak bir üniversite reformu yapılması için girişimlerde bulunuldu. Aynı yıllarda Hitler hükümetini

Küçücük bir anı aklımdan çıkmayıp bana bu yazıyı yazdıran. yüzyılın son çeyreğinde özellikle Abdülhamit devrinde paşaların satın aldıkları arazilere yaptırdıkları köşk ve konaklarla Kadıköy, Bostancı’ya kadar son derece hareketli ve renkli bir sayfiyeye dönüştü. Ancak köşkler ve konaklar sadece sayfiye değil, yaz kış oturulan daimi aile konu

Kuyubaşı’nda günümüzde Marmara Üniversitesi yerleşkesinin bulunduğu yerde eskiden V. Murat Köşkü vardı. Burası biraz yüksekçe bir tepe üzerinde bomboş bir araziydi. Kuyubaşı’ndan Göztepe’ye doğru baktığınızda ufukta büyükçe bir ağaç kümesi arasında V. Murat’ın köşkünü seçebilirdiniz. Etrafı yüksek duvarlarla çevriliydi. O vakitler yoldan bakılınca

Göztepe adının gözetlemekten geldiği söylenir. Bizans devrinde Çiftehavuzlar ile Caddebostan sahil şeridinin en yüksek noktası olan günümüzün Göztepe’sinde imparatorların Anadolu’ya çıkmadan önce dinlendikleri veya seferden dönerken gemileriyle şehre girmeden önce konakladıkları bir av köşkü anlatılır. ’da yapılan Osmanlı-Bizans antlaşmasına gö

Son yıllarda yılbaşı kutlayanlar, bir Hristiyan kutlaması yapıldığını iddia edenlere, yılbaşı ile Noelin farklı şeyler olduğunu anlatmaya çalışıyor. 24 Aralık’ta Noeli kutlamak bir dini bayram olmaktan öteye Batı’da herkesin hoşuna giden bir gelenek ve keyif. Hz. İsa’nın doğum günü olarak ifade edilir. Halbuki Hz. İsa’nın doğum gününü bilen yok ger

Yeldeğirmeni’nde yüzyıla ait eğitim yapıları mimari çevreyi zenginleştiriyor ve bu kentsel biçimlenmede Fransız misyonerleriyle Almanların çekişmelerinin epeyi katkısı var. yüzyılda Katolik misyonerler, Yeldeğirmeni’nde kayda değer bir nüfus yaratmazlar. Ancak her kesimden ve milletten bölge halkına verdikleri sağlık ve eğitim hizmetleriyle

Gazi Ahmet Muhtar Paşa, Abdülhamit döneminde ordunun isim yapmış kumandanlarındandı. Konağın yolunda Feneryolu İstasyonu’na giderken köprünün yokuşunu tırmanınca ötede çift kanatlı demir bir kapı varmış. Şimdi elbette yok. Kapıdan girince yol devam ediyor, iki yanında kestane ağaçları. Yan tarafta bir oda var ki buna Fener Odası derlermiş. Rafların

Yıllar önce Moda’da bir okul için araştırma yaparken bir bakkala girip sokakta okulun yerini sormuş, bakkaldan, “Burada öyle bir okul yok, hiç olmadı, olsa ben bilirdim, uzun yıllardır buradayız biz”, yanıtını almıştım. Dönüp sokağın ismini gösterdim: Mektep Sokak. Okuldan sadece sokağın adı kalmıştı fakat bakkal bir kere olsun bu sokak niçin Mekte

Kurbağalıdere’nin Kalamış’ta denize döküldüğü sahilin, çok eskiden Hasanpaşa’ya yaklaşan daha içerlek bir kıyı çizgisiyle bir haliç oluşturduğu tahmin edilir. Vadinin alçak kesimleri İncirlibostan’a kadar suyla kaplıyken, zaman içinde alüvyonla dolmuş. Ayrıca derenin, denize kavuştuğu noktada Yoğurtçu Deresi adıyla da anıldığı zamanlar var. Günümüz

22 Eylül tarihinden itibaren Feneryolu Tren İstasyonu’ndan başlayıp TCDD tesislerinin bahçesinde biten bir tren yolu hattı, Fenerbahçe’ye yolcu taşıyordu. Darca bir dekovil hattı çapında hizmet verdiği de söylenir fakat fazlası olduğu anlaşılıyor. Fenerbahçe, deniz kenarı mesiresi olmasının yanı sıra, düzenli bahçeler içinde serpilmiş, birkaç

Rivayete göre Sokrat antik dönemde günümüzdeki Koşuyolu ile Acıbadem arasında kalan bölgenin, Halkedonluların hipodromu olduğunu yazmış. Sokrat bunu gerçekten yazdı mı bilmiyoruz ama antik dönemde burada at yarışları ve binicilik sporlarının yapıldığı anlaşılıyor. Koşuyolu, bir hipodromun izlerini çağırıştıran biçimlenmesiyle bunu destekler nitelik

Kadıköy Bizans devrinde de imparatorluğun sayfiyesiydi. Kızıltoprak o zamanlar bağ bahçe içinde bir mesire imiş. Zareta Çeşmesi’nde büyücek bir havuzun içinde küçük timsahlar besledikleri anlatılır. Strabon’un şehirde bulunduğunu söylediği timsahlar acaba bunlar mıydı diyeceğim ama arada en az yıl var. İşte o timsahlı havuzun olduğu yere yüzler

Osmanlı döneminde özellikle kapitülasyonlardan sonra her milletten insan gelip yazları Moda’da oturmaya başladı. İngilizler, Fransızlar, Avusturyalılar, İtalyanlar ve hatta Ruslar vardı. Bu aileler, Kadıköy’ün diğer yerlerinde yaşayan yerli halktan farklıydı; yaşam tarzları, giyimleri, konuştukları dil değişik ve Avrupai idi. Moda adı bundan mı, yo

Eskiden çarşıdan gelen asfalt kaplı ana cadde, yılların boş vermişliğiyle kanalizasyona dönmüş dereyi aşan köprüyü geçerek düz devam eder, camiye varınca ikiye ayrılırdı. Bir kolu aşağıya, sahile uzanır, diğeri ise yukarıya, tren yoluna kavuşurdu. Büyücek bir çay bahçesi vardı tren yolunun yakınında. Çay bahçesinin hemen arkasında da anneannemin, g

Kadıköy’ün ara sokaklarında alçak katlı bir apartman daha yıkılıp yerine 35 katlı binalar dikildikçe, mahallenin son kalan fıstık çamı da kesildikçe Kadıköy ahalisinin canı yanıyor. Kadıköy’ün o sayfiye hali, yaz kış çınaraltı püfürtüsüne karşı oturuyormuşuz hissi ne zaman gitti bizden ve ne zamandır üstünü ince bir tabaka plaza çimentosu örtmüş ma

Salgının ilk başladığı zamanlarda İtalya’da istisnasız herkesin ev hapsinde olduğu günlerde bir video düşmüştü sosyal medyaya. Gecenin karanlığında biri, pencerenin gerisinden boş sokağa arya okuyor, diğer evlerin açık pencerelerinden sesler ona katılıyordu. Çünkü insan sosyal bir varlık. Kadıköy de İstanbul’da her dönem bir buluşma yeri olmuştu

nest...

çamaşır makinesi ses çıkarması topuz modelleri kapalı huawei hoparlör cızırtı hususi otomobil fiat doblo kurbağalıdere parkı ecele sitem melih gokcek jelibon 9 sınıf 2 dönem 2 yazılı almanca 150 rakı fiyatı 2020 parkour 2d en iyi uçlu kalem markası hangisi doğduğun gün ayın görüntüsü hey ram vasundhara das istanbul anadolu 20 icra dairesi iletişim silifke anamur otobüs grinin 50 tonu türkçe altyazılı bir peri masalı 6. bölüm izle sarayönü imsakiye hamile birinin ruyada bebek emzirdigini gormek eşkiya dünyaya hükümdar olmaz 29 bölüm atv emirgan sahili bordo bereli vs sat akbulut inşaat pendik satılık daire atlas park avm mağazalar bursa erenler hava durumu galleria avm kuaför bandırma edirne arası kaç km prof dr ali akyüz kimdir venom zehirli öfke türkçe dublaj izle 2018 indir a101 cafex kahve beyazlatıcı rize 3 asliye hukuk mahkemesi münazara hakkında bilgi 120 milyon doz diyanet mahrem açıklaması honda cr v modifiye aksesuarları ören örtur evleri iyi akşamlar elle abiye ayakkabı ekmek paparası nasıl yapılır tekirdağ çerkezköy 3 zırhlı tugay dört elle sarılmak anlamı sarayhan çiftehan otel bolu ocakbaşı iletişim kumaş ne ile yapışır başak kar maydonoz destesiyem mp3 indir eklips 3 in 1 fırça seti prof cüneyt özek istanbul kütahya yol güzergahı aski memnu soundtrack selçuk psikoloji taban puanları senfonilerle ilahiler adana mut otobüs gülben ergen hürrem rüyada sakız görmek diyanet pupui petek dinçöz mat ruj tenvin harfleri istanbul kocaeli haritası kolay starbucks kurabiyesi 10 sınıf polinom test pdf arçelik tezgah üstü su arıtma cihazı fiyatları şafi mezhebi cuma namazı nasıl kılınır ruhsal bozukluk için dua pvc iç kapı fiyatları işcep kartsız para çekme vga scart çevirici duyarsızlık sözleri samsung whatsapp konuşarak yazma palio şanzıman arızası