9 sınıf din kültürü salim duyular / Salim duyu nedir, salim duyular ile ilgili ayetler

9 Sınıf Din Kültürü Salim Duyular

9 sınıf din kültürü salim duyular

Bemay Temizlik

Cami Temizliği   Bemay Temizlik Cami temizliği çok önemlidir çünkü her gün yüzlerce, binlerce insan buraya gelerek ibadet eder. Sürekli kalabalık olması nedeniyle de kalıcı bir temizlik ortamı olmalıdır. Çok kalabalık olması fazla hastalık

Detaylı

BAYRAM DALKILIÇ, HÜSAMETTİN ERDEM,

BAYRAM DALKILIÇ, HÜSAMETTİN ERDEM, Image not found funduszeue.info Ders Adı : MANTIK Ders No : Teorik : 2 Pratik : 0 Kredi : 2 ECTS : 3 Ders Bilgileri Ders Türü Öğretim Dili Öğretim Tipi Ön

Detaylı

Beş Duyumuz Duyu Organları ve Görevleri

Beş Duyumuz Duyu Organları ve Görevleri Beş Duyumuz Duyu Organları ve Görevleri Çözümlü Soru - 4 Deri ile ilgili olarak verilen aşağıdaki ifadelerden hangisi yanlıştır? A) Vücudumuzu bir örtü gibi kaplayarak güzel bir görünüm kazandırır. B)

Detaylı

Anlamı. Temel Bilgiler 1

Anlamı. Temel Bilgiler 1 Âmentü Haydi Bulalım Arkadaşlar aşağıda Âmentü duası ve Türkçe anlamı yazlı, ancak biraz karışmış. Siz doğru şekilde eşleştirebilir misiniz? 1 2 Allah a 2 Kadere Anlamı Ben; Allah a, meleklerine, kitaplarına,

Detaylı

Ahlâk ve Etikle İlgili Temel Kavramlar

Ahlâk ve Etikle İlgili Temel Kavramlar Ahlâk Kavramı Yrd. Doç. Dr. Rıza DEMİR İstanbul Üniversitesi İşletme Fakültesi İnsan Yönetimine Etik Yaklaşım Dersi Etik Türleri Mesleki Etik Türleri Ruhumu kudret altında tutan Allah'a yemin ederim

Detaylı

KİPAŞ GİRİŞ SINAVI (KGS)

KİPAŞ GİRİŞ SINAVI (KGS) 4. SINIF DEYİMLER VE ATASÖZLERİ, BASİT, TÜREMİŞ, BİRLEŞİK KELİMELER, KONU BAŞLIĞI BELİRLEME, ANA FİKİR (METİNDE ANA FİKİR), ŞİİRDE ANA DUYGU, KARŞILAŞTIRMA BELİRTEN İFADELER AÇI VE AÇI ÖLÇÜSÜ, ÜÇGEN, KARE,

Detaylı

Salim Duyu Nedir? Din K&#;lt&#;r&#;nde Salim Duyular Nasıl Anlatılmıştır?


İnsan yapısındaki bütün farklı duyguları tek bir çatı altında toplayan salim duyu, güçlü bir bilinci anlatan unsurlardan biridir. Aynı zamanda din kültürü üzerinden de ele alınan konuya sahip olduğunu söylemek mümkün. Bu doğrultuda her iki yapı üzerinden de salim duyu merak edilen konular arasında geliyor.

Salim Duyu Nedir?

Genel olarak Salim duyu, insan vücudundaki tüm duyuların sağlıklı ve etkin biçimde çalışması anlamına gelmektedir. Yani duyu organlarını sağlıklı çalışması üzerinden ifade edilebilir. Bu sayede salim duyu üzerinden tüm duyu organları ile elde edilen bilgiler, akılda tecrübe edilir ve böylece bilgiler üzerinden nakli ilim oluşturulur. Bu da insanın farkındalığını arttırırken, günlük yaşamındaki doğru ve yanlışları daha doğru şekilde ayırmasına imkan vermektedir.

Din Kültüründe Salim Duyular Nasıl Anlatılmıştır?

Din kültürü üzerinden salim duyular aklıselim ve sıhhat üzerinden ele alınmaktadır. Kişinin kendisini İslamiyet üzerinden dinin kurallarına uygun olarak sağlıklı biçimde bakması anlamına da gelir. Böylece tüm duyu organları üzerinden yapılmış olan faaliyetler doğrultusunda, ahlaklı bir yaşam biçimi olarak da öne çıkar.

İyi ve doğru ile beraber güzeli ele almak suretiyle, kişinin doğru şekilde hayat sürmesi anlamına gelir. Bu anlamı itibarıyla salim duyu üzerinden tüm duyu organları bu koşullar için kullanılır. Yani kişinin doğru ve ahlaklı bir şekilde yaşamasına olanak verecek duyu organları olarak öne çıkar. Tüm duyu organları üzerinden elde edilmiş bilgiler akılla tecrübe edilir ve doğru yaşam sağlanır.

Din Kitabı

DİN KÜLTÜRÜ
VE
AHLAK BİLGİSİ
9. SINIF
DERS KİTABI

Prof. Dr. Recai DOĞAN

Bu kitap, Millî Eğitim Bakanlığı Talim ve Terbiye Kurulu Başkanlığının 28 Mayıs tarih
ve 78 sayılı kararıyla (listenin sırasında) öğretim yılından itibaren 5 (beş)
yıl süreyle ders kitabı olarak kabul edilmiştir.

Mebusevleri Mah. Ergin Sok. No: 18 / 3


Tel: 28 64 - Çankaya - Ankara
Bu kitabın tamamının ya da bir kısmının, kitabı yayınlayan şirketin izni olmaksızın elektronik,
mekanik, fotokopi ya da herhangi bir kayıt sistemi ile çoğaltılması, yayımlanması ve depo-
lanması yasaktır. Bu kitabın tüm hakları, NEV KİTAP’a aittir.

Dil Uzmanı

Murat TETİK

Görsel Tasarım Uzmanı

Erişcan TÜRK

ISBN

Baskı ve Cilt

Baskı Yeri ve Yılı

Ankara,
4
5
İÇİNDEKİLER
ORGANİZASYON ŞEMASI

1. Ünite BİLGİ VE İNANÇ


1. İslam’da Bilginin Kaynakları
Selim Akıl
Doğru Haber
Salim Duyular

2. İslam İnancında İmanın Mahiyeti


İman Tasdik İlişkisi
İman İkrar İlişkisi
İman Bilgi İlişkisi
İman Amel İlişkisi

3. Kur’an’dan Mesajlar: İsrâ Suresi Ayet ve Mülk Suresi Ayet

Bilgilerimizi Ölçelim

2. Ünite DİN VE İSLAM


1. Dinin Tanımı ve Kaynağı

2. İnsanın Doğası ve Din

3. İman ve İslam İlişkisi

4. İslam İnanç Esaslarının Özellikleri


İslam’ın İnanç Esasları
İslam İnanç Esaslarının Özellikleri

5. Kur’an’dan Mesajlar: Nisâ Suresi Ayet

Bilgilerimizi Ölçelim

6
3. Ünite İSLAM VE İBADET
1. İslam’da İbadet ve Kapsamı

2. İslam’da İbadetin Amacı ve Önemi

3. İslam’da İbadet Yükümlülüğü

4. İslam’da İbadetlerin Temel İlkeleri


Niyet
İhlas
Kur’an ve Sünnete Uygunluk

5. İslam’da İbadet Ahlak İlişkisi

6. Kur’an’dan Mesajlar: Bakara Suresi Ayet

Bilgilerimizi Ölçelim

4. Ünite GENÇLİK VE DEĞERLER


1. Değerler ve Değerlerin Kaynağı
Değerlerin Oluşumunda Dinin Etkisi
Değerlerin Oluşumunda Örf ve Âdetlerin Etkisi

2. Gençlerin Kişilik Gelişiminde Değerlerin Yeri ve Önemi

3. Temel Değerler
Adalet
Hikmet
İffet
Şecaat

4. Kur’an’dan Mesajlar: İsrâ Suresi Ayetler

Bilgilerimizi Ölçelim

7
5. Ünite GÖNÜL COĞRAFYAMIZ
1. İslam Medeniyeti ve Özellikleri

2. İslam Medeniyetinin Farklı Coğrafyalardaki İzleri


Hicaz Bölgesi
Kudüs ve Çevresi
Şam ve Bağdat Bölgesi
İran Bölgesi
Horasan Bölgesi
Türkistan ve Mâverâünnehir Bölgesi
Hint Alt Kıtası Bölgesi
Anadolu ve Balkanlar
Kuzey Afrika (Mısır ve Mağrip) Bölgesi
Endülüs

3. Kur’an’dan Mesajlar: Hucurât Suresi Ayet

Bilgilerimizi Ölçelim

Cevap Anahtarı

Sözlük .

Kaynakça

Görsel Kaynakça

8
ORGANİZASYON ŞEMASI

5.
5. Ünite Gönül Dünyamız

ÜNİTE
Ünitenin numarasını ve
adını gösteren bölüm.
GÖNÜL
COĞRAFYAMIZ

Üni ̇temi ̇ze Hazirlanalim


1. Kültür ve medeniyet kavramları hakkında sözlük ve ansiklopedilerden bilgi toplayınız.
2. Tarih boyunca hangi medeniyetlerin kurulduğunu araştırınız. Üniteye başlamadan ön-
3. İslam medeniyeti kavramını ve İslam medeniyetinin kaynaklarını araştırarak listeleyiniz.
ce cevaplanması gereken
4. İslam medeniyetinin nerede ortaya çıkıp nerelerde yayıldığı hakkında bilgi toplayınız.
5. Hucurât suresinin ayetinin anlamını Kur’an-ı Kerim mealinden okuyunuz. Ayette verilmek is- soruların ve araştırmaların
Bilgi vetenen
İnançmesajların neler olabileceği konusunda araştırma yapınız. 1. Ünite yer aldığı bölüm.
Delillere, araştırmaya ve incelemeye dayalı imana ise tahkiki iman denir. İslam dini, kişinin inanması-
nı istediği esasları araştırıp temellendirerek iman etmesini ister. Onun için Kur’an’ı Kerim’de insan düşün-
Düşünelim
meye, araştırmaya ve sorgulamaya davet edilir.(44) Çünkü düşünen, araştıran, gerçeği keşfeden kişi,
“Cesaret insanı zafere,
inancını sağlam temellere funduszeue.infoızlık
Dolayısıylatehlikeye, korkaklık
insan, evreni ise ölüme
ve yaratılışı götürür.”dinin emir ve yasakları
inceleyerek,
hakkında bilinçlenerek imanını taklit düzeyinden tahkik seviyesine yükseltmekle Yavuz Sultan Selim İman tahkik
sorumludur.
Sizeulaştığında,
seviyesine göre cesaret nedir?
kişinin Arkadaşlarınızla
Allah konuşunuz.
(c.c.) ve diğer varlıklarla ilişkisinin niteliği de olumlu yönde artar.

Etkinlik Tartışalım
Sizce bilgi, kişinin imanının tahkik seviyesine ulaşmasına nasıl katkıda bulunur? Arkadaşları-
nızla tartışınız.

İman Amel İlişkisi


Öğrenelim
Düşünelim
İman;
Sizce iman etmek aynı zamanda amel etmeyi de gerektirir mi? Düşüncelerinizi arkadaşlarınız-
� Kişinin davranışlarına yön verir ve onu etkiler.
la paylaşınız.
� Kişinin kendisiyle,
9. Sınıf yaradanıyla,
Din Kültürü diğer insan ve varlıklarla ilişkisine yön verir.
ve Ahlak Bilgisi

Çoğu� zaman
Bütünkişinin
ibadetkanaatleriyle
ve eylemlerindavranışları
itici gücüdüfunduszeue.info bütünlük gösterir. İnsanın düşüncesiyle duyguları,
duygularıyla eylemleri
� İnsanın arasında
canlılara sıkı
karşı bir ilişki vardır.
vazifelerine anlam İnanan
funduszeue.infoşinin de imanı ile davranışları, davranışları
ile düşüncesi arasında çok sıkı bir bağ olmalıdır.
İslam’da iman genel olarak “kalp ile tasdik, dil ile ikrar” olarak tanımlanır. Amel ise iradeye dayalı iş,
davranış ve eyleme denir. Aslında hem imanın kalben tasdiki hem de dil ile ifade edilmesi de bir ameldir.
Fakat İslam düşüncesinde genellikle amel denilince organlar vasıtasıyla yapılan iş, eylem ve davranışlar
Etkinlik Yorumlayalım
anlaşılır. İslam’da amel yerine daha çok salih amel kavramı kullanılır. Güzel, yararlı iş ve davranış anlamı-
na gelen“(O öyle
salih lütufkâr)
amel, dinî birAllah’tır ki gökleri
terim olarak ve yeriKur’an-ı
dayanaklarını yarattı,Kerim
göktenvesuyu indirip
sünnetten onunla
alan, rızık
insanın ola-
imanını
rak size türlü
güçlendirmek meyveler
için niyetli olarakçıkardı.
yapılanİzni
tümile denizde
güzel yüzüp inançlar,
davranışlar, gitmeleriibadetler
için gemileri emrinize
ve insanlığın verdi;
faydasına
nehirleri
yapılan işfunduszeue.info
(45) sizin (yararlanmanız) için akıttı. Düzenli seyreden Güneş’i ve Ay’ı size faydalı
Salih amel işleyen kimselere de salihler denir.
Ünitede yer alan etkinlikleri
kıldı;ile
İman geceyi ve gündüzü
amel birbirinin de istifadenize
alternatifi verdi.
değil, birbirinin O size istediğiniz
tamamlayıcısıdır. Amel her
imanı şeyden verdi. Allah’ın
kuvvetlendirirken iman gösteren bölüm.
nimetini
da kişinin sayacak
hayatını olsanız sayamazsınız…”
anlamlandırmasına, (İbrahim
daha iyi bir hayat suresi, katkı
sürmesine ayetler.)
sağlar. İslam’a göre iman sade-
ce kuru Yukarıdaki
bir benimseyiş veya insanın
ayetleri, onaylama değildir.
niçin Allah’aAynı zamanda
(c.c.) ibadet iman,
etmesikişinin davranışlarını
gerektiği açısındandevam ettirme-
yorumlayınız.
de veya terk ettirmede etkilidir. Örneğin inanan bir kişi kimi davranışları istekle, heyecanla yaparken bazı
davranışlardan da kaçınır. İman, kendisini iş ve eylemlerde gösterir. İman davranışların güzelleşmesine yol
açar. Bu çerçevede salih ameller imanın meyvesidir. İman kişinin içini aydınlatırken amel de hayatını dü-
zenler ve ona nitelikli bir yaşam sağlar. İkisi bir arada olduğu zaman ortaya örnek bir insan çıkar.
Okuyalım
Öğrenelim
İslam düşüncesinde amelsiz imanın olmayacağı görüşünde olanlar da vardır. Ancak genel ka-
� İman, kişinin davranışlarına yön verir ve onu etkiler.
bul gören düşünce amel imanın parçası, rüknü ve olmazsa olmaz unsuru, ayrılmaz bir parçası de-
Ünite işlenirken konularda veri-
İman, kişinin
� Dolayısıyla
ğildir. kendisiyle,
dinî hükümleriyaradanıyla, diğer insan ancak
gönülden benimsemiş ve varlıklarla ilişkisine yön
çeşitli sebeplerle funduszeue.info ge-
bunları len önemli bilgilerin yer aldığı
tirememiş veya yasakları çiğnemiş bir kişi, işlediği günahı helal görmediği sürece mümin kabul edi-
� İman, bütün ibadet ve eylemlerin itici gücüdür.
lir. Diğer taraftan Müslümanlar, iman sahibi ancak ameli terk eden bir kişiyi de kâfir olmakla nite-
bölüm.
� İman, insanın canlılara karşı vazifelerine anlam katar.
lendirmemiştir. Ancak bu durum, iman ile amel arasındaki yakın ilişkiyi, amelin gerekliliğini orta-
(44)
dan kaldırmaz. Aksine iman ile amel arasında yakın bir bağ ve ilişki vardır.
bk. Mü’minûn suresi, ayet.
(45) Dinî Terimler Sözlüğü, s.

26 9. Sınıf Din Kültürü ve Ahlak Bilgisi


9
11
Düşünelim
Bilgi veinsanı
“Cesaret İnanç zafere, kararsızlık tehlikeye, korkaklık ise ölüme götürür.” 1. Ünite

1. İslam’da Bilginin Kaynakları Yavuz Sultan Selim

Ünitenin konularını öğrenmeye Size göre cesaret nedir? Arkadaşlarınızla konuşunuz.


Düşünelim
geçmeden önce konuyla ilgili Sizce bilgi nedir? Hangi kaynaklardan bilgi ediniriz? Arkadaşlarınızla tartışınız.

ön hazırlık sorularının yer aldı- İnsan, var olduğu günden itibaren gerek kendini gerekse
ğı bölüm. içinde bulunduğu dış dünyayı tanımaya ve bilmeye çalışan
bir varlıktır. Kendi iç dünyasını algıladığı gibi kendi dışında-
Öğrenelim
ki dış dünyayı, nesneleri de algılar. İnsanın gösterdiği bu ça-
ba kendi varlığını, gücünü ve âlemdeki yerini belirlemek
İman;
amacına yöneliktir. İnsanın bu tanıma ve algılama faaliyeti-
� Kişinin davranışlarına yön verir ve onu etkiler.
ne bilme, elde edilen ürüne de bilgi adı verilir. Bilginin oluşu-
� Kişinin kendisiyle, yaradanıyla, diğer insan ve varlıklarla ilişkisine yön verir.
mu sürecinde iki öge vardır. Biri algılayan, bilen yani insan
diğeri�iseBütün ibadet
bilinen, ve eylemlerin
araştırılan, kendisineitici gücüdür.
yönelinen şeydir. Bu
İnsanın
� bilen
süreçte canlılara
varlığa karşı vazifelerine
özne (suje), anlam
bilinen varlığa katar.
nesne (ob-
je) denir.
Ünitede konularının işlendiği
Bilgi, öğrenme, araştırma, gözlem ve deney yoluyla elde
bölüm. edilen, insan zekâsının ve çalışmasının sonucu ortaya çıkan
ürüne denir. Dış dünyayı duyularıyla algılayan ve aklıyla dü-
Etkinlik Yorumlayalım
şünüp karar veren bir varlık olarak insan, kendisi ile evren Görsel İnsanın kendisi ve dış dünya ile
“(O öyle lütufkâr) Allah’tır ki gökleri ve yeri yarattı, gökten suyu indirip onunla
ilişkisi bilgiyle gerçekleşir. rızık ola-
arasındaki irtibatı bilgi ile gerçekleştirir.
rak size türlü meyveler çıkardı. İzni ile denizde yüzüp gitmeleri için gemileri emrinize verdi;
İnsan çokde
nehirleri yönlü bir (yararlanmanız)
sizin varlıktır. Bu durum,için
onun birbirinden
akıttı. farklı
Düzenli somut ve Güneş’i
seyreden soyut varlıklarla
ve Ay’ıilişki
sizekurmasını
faydalı
sağlar.
kıldı;Bundan
geceyidolayı insan için
ve gündüzü depek çok bilgi türü
istifadenize vardır.
verdi. O Bu bilgi
size türlerinin aralarındaki
istediğiniz her şeydenortak nokta,
verdi. özne
Allah’ın
ile nesne arasında kurulan ilişki sonucu ortaya çıkmalarıdır. Bu bağlamda bilgi türleri altı başlık altında
nimetini sayacak olsanız sayamazsınız…” (İbrahim suresi, ayetler.)
toplanabilir:
Yukarıdaki ayetleri, insanın niçin Allah’a (c.c.) ibadet etmesi gerektiği açısından yorumlayınız.
Gündelik bilgi: Günlük yaşamı kolaylaştıran, sonuçları kesin olmayan, yararlı ancak yöntemsiz ve
sistemsiz bilgilerdir. Kaynağı daha çok duyu ve deneyimlerdir.

Dinî bilgi: Yüce yaratıcının peygamberleri aracılığıyla bildirdiği inanç değerlerini ve ibadet biçimleri-
ni kapsayan, insanın iç yaşamını, toplumsal yaşamı düzenleyen kuralları içeren bilgilerdir. Bu bilgilerin
temelinde iman vardır.
Okuyalım
Ünitede yer alan konuların da- Sanat
İslambilgisi: Sezgiye,amelsiz
düşüncesinde duyguya, coşkuya
imanın dayanan,görüşünde
olmayacağı sanatçı ile olanlar
yöneldiği
danesne
vardıfunduszeue.infoındaki ilgiden
Ancak genel ka-
doğan bilgilerdir.
ha iyi kavranması için metinle- bul gören düşünce amel imanın parçası, rüknü ve olmazsa olmaz unsuru, ayrılmaz bir parçası de-
ğildir.
TeknikDolayısıyla dinî hükümleri
bilgi: Doğadaki nesnelerigönülden benimsemiş
bir amaca ancak
yönelik olarak araççeşitli
hâlinesebeplerle bunlarıhayatını
getiren, insanın yerine ge-
ko-
rin verildiği bölüm. tirememiş
laylaştıran veya yasakları çiğnemiş bir kişi, işlediği günahı helal görmediği sürece mümin kabul edi-
bilgilerdir.
lir. Diğer taraftan Müslümanlar, iman sahibi ancak ameli terk eden bir kişiyi de kâfir olmakla nite-
Bilimsel bilgi: İnsanı, toplumu ve evreni araştırma ve inceleme konusu yapan, bunlar üzerinde göz-
lendirmemiştir.
leme, Ancak
deneye ve akla bu durum,
dayanarak iman bir
yöntemli ile şekilde
amel arasındaki
elde edilenyakın ilişkiyi,
düzenli amelin gerekliliğini orta-
bilgilerdir.
5. Ünite Gönül Dünyamız
dan kaldırmaz. Aksine iman ile amel arasında yakın bir bağ ve ilişki vardır.
Felsefi bilgi: İnsanın, evrenin niteliği ve yapısı hakkında gözlemlere dayanarak düşünmesi sonucu
Ünitenin kavranıp kavranma- elde edilenBilgilerimizi
bilgilerdir. Ölçelim

dığını ölçmek için çeşitli soru A. Aşağıdaki soruları cevaplayınız.


11
tiplerinden oluşan bölüm. 1. İslam medeniyeti nedir? Tanımlayınız.
12…………………………………………………………………………………………………………………
9. Sınıf Din Kültürü ve Ahlak Bilgisi
………………………………………………………………………………………………………

2. İslam medeniyetinin kaynakları nelerdir? Sıralayınız.

Ders kitabında yer alan ve …………………………………………………………………………………………………………………


SÖZLÜK
………………………………………………………………………………………………………
anlam açısından doğru bilin- ………………………………………………………………………………………………………

mesi gereken sözcüklerin bu- 3. İslam medeniyetinin temel özellikleri nelerdir? Listeleyiniz.
A
………………………………………………………………………………………………………
lunduğu bölüm. adavet KAYNAKÇA
: İçte saklanıp beslenen gizli düşmanlık, kin, zarar verme ve öç alma düşüncesi.
………………………………………………………………………………………………………
SÖZLÜK
amel………………………………………………………………………………………………………
: Yapılan iş, eylem, fiil. Çalışma, didinme, davranış, uygulama. Bir kural veya dinî em-
rin yerine getirilmesi. Dünya ve ahirette ceza veya mükâfat konusu olan her türlü iş
4. Günümüzde İslam kültür ve medeniyetinin egemen olduğu bölgeler nerelerdir? Belirtiniz.
ve davranış.
………………………………………………………………………………………………………
GÖRSEL KAYNAKÇA
antik………………………………………………………………………………………………………
SÖZLÜK
: İlk Çağdaki uygarlıklarla, özellikle eski Yunan ve Roma uygarlıkları ile ilgili olan.
Ders kitabı hazırlanırken fay- KAYNAKÇA
………………………………………………………………………………………………………
arafat : Haccın farzlarından biri olan “vakfe”nin yapıldığı Mekke’nin doğusunda bulunan yer.
dalanılan kaynak kitapları Zilhiccenin dokuzuncu günü olan Arefe günü, yani Kurban Bayramı’ndan bir gün ön-
5. Hucurât suresi ayetten çıkarılabilecek mesajlar nedir? Belirtiniz.
ce hacıların dua ederek bekledikleri alan.
gösteren bölüm. …………………………………………………………………………………………………………………
Abdülkerim Özaydın, “Harizm”, İslam CEVAP ANAHTARI
Ansiklopedisi, C 16, Türkiye Diyanet Vakfı İslam Araştırmaları
arş …………………………………………………………………………………………………………………
: Bütün âlemi kuşatan, nasıl olduğunun bilinmesi insan aklının dışında kalan ve sade-
KAYNAKÇA
Merkezi, İstanbul, GÖRSEL KAYNAKÇA
ce Allah tarafından bilinen şey. Allah’ın gücünün ve büyüklüğünün en açık biçimde
……………………………………………………………………………………………
Abdüsselam Uluçam, Irak’takidokuzuncu
görüldüğü Türk Mimari kat Eserleri,
gök. Kültür Bakanlığı Yayınları, Ankara,
Ahmet b. Hanbel, Müsned, C , Daru’l-Fikr, Beyrut,
aşkın : Üstün olan; insanlık düzeyinin üstüne çıkan (Tanrı). Göz önüne alınan alanın dışına
Ahmet Kavas, “Libya”,
B. Aşağıdaki cümlelerde boş bırakılan yerleri uygun kavramlarla tamamlayınız.
çıkan;İslam Ansiklopedisi,aşan,Cbilincin
27, Türkiye
dışınaDiyanet
çıkan. Vakfı İslam Araştırmaları Merkezi,
Ders kitabı hazırlanırken fay- özellikle bilinci
GÖRSEL KAYNAKÇA
: Ululuk, büyüklük. CEVAP ANAHTARI
İstanbul,
azamet “Endülüs - Mağrib - kültür - medeniyet - İslam medeniyeti - Balkanlar - Hint alt kıtası
dalanılan görsellerin alındığı Ahmet Özel, “Afrika”, İslam Ansiklopedisi, C 1, Türkiye Diyanet Vakfı İslam Araştırmaları Merkezi,
B
1. Toplumların tarihî süreç içerisinde elde ettikleri maddi ve manevi değerleri, yaşam tarzları, övünçle-
kaynakları gösteren bölüm. İstanbul,
• Taslak ders kitabındaki şekiller, grafikler, tablolar ve fotoğraflar - tarihleri arasın-
bedevi
ri, davranışları, bunları elde etme ve aktarma yolları, kendilerine özgü inanç ve âdetler bütünü-
: Çölde, çadırda yaşayan göçebe. C 41, Türkiye Diyanet Vakfı İslam Araştırmaları
Ahmet Taşağıl,
da ne……….. denir.“Türkistan”, İslam Ansiklopedisi,
yayınevinin arşivinden ve belirtilen sitelerden alınmıştır.
bidat
Merkezi, İstanbul,
Daha önce mevcut olmayan CEVAPveANAHTARI
sonradan meydana çıkan inançlar, ameller. Hz. Pey-
2. İnsanın üzerinde etkili olan şartları kontrol amacıyla sarf etmiş olduğu çabalar sonucu meydana ge-
GÖRSEL NO
Ahmet Yaşar Ocak,gamber döneminden
“Anadolu”, sonraERIŞIM
İslam Ansiklopedisi,
TARIHI
ortaya çıkan,
C 3, dinî
Türkiye
GÖRSELIN
bir delile dayanmayan
Diyanet
KAYNAĞI
Vakfı İslaminanç, ibadet, fi-
Araştırmaları
tirdiği mekanizma ve teşkilatın bütününe ………………….. denir.
Kitap kapağı funduszeue.info
10 Merkezi, İstanbul, kir ve davranışlar.
3. İslam’ı din olarak kabul eden Müslüman toplulukların oluşturduğu ortak medeniyete …………………..
birr
Ali Ulvi Mehmedoğlu, : İyilik
Ünite kapağı, veGörsel
“Din,hayrın her ,
Dindarlık
, çeşidi; ihsan, zekât,
ve Değerler”, yardım,
İstanbul lütuf, güzel
Sabahattin Zaimgeçinme, olgunluk,
Üniversitesi doğ-
Sosyal
denir. , , , , funduszeue.info
Bilimler
1. ÜNITE: Dergisi, Cruluk. Kur’an-ı
1, İstanbul, Kerim ve sünnette emredilen bütün ibadetler, salih amel, iyilik, sevap.

Görsel https-//funduszeue.info
Beyhaki, Kitabu’s-Süneni’l-Kebir/
Görsel Ç
4. İspanya İber Yarımadası’nda 8. asırdan asıra kadar Arapların etkisi altında bulunan bölgeye
es-Sünenü’l-Kübra,
C ,funduszeue.info
Daru’l-Kütübi’l-İlmiyye, 3. Baskı,
…………………….. denir.
Beyrut,
çarmıh Ünite kapağı,
: BirbiriniGörsel , ,
dikey olarak kesen iki
çizginin oluşturduğu artıfunduszeue.info
şeklinde bir işaret, Hristiyan-
5. Halkımız arasında Rumeli olarak bilinen coğrafyaya ……………………. denir.
Bilal , , ,
Tan, Kur’an’da , Kavramı,
Hikmet
lığın
, Pınar Yayınları, İstanbul,
simgesi.
2. ÜNITE:
funduszeue.infokmeydanhaber.
1.
1. Ünite Bilgi ve İnanç

ÜNİTE

BİLGİ VE İNANÇ

̇
Ünitemi ̇ Hazırlanalım
ze
1. İslam, inanç, vahiy ve akide kavramlarının anlamlarını sözlük ve ansiklopedilerden öğreniniz.
2. İnsanın bilgi edinme yolları hakkında araştırma yapınız.
3. İmanın oluşumunda bilginin önemi hakkında araştırma yapınız.
4. İsrâ suresi 36 ve Mülk suresi ayetlerinin anlamlarını Kur’an-ı Kerim mealinden okuyunuz.
Ayetlerde verilen mesajların neler olabileceği konusunda araştırma yapınız.

9. Sınıf Din Kültürü ve Ahlak Bilgisi 11


Bilgi ve İnanç 1. Ünite

1. İslam’da Bilginin Kaynakları


Düşünelim
Sizce bilgi nedir? Hangi kaynaklardan bilgi ediniriz? Arkadaşlarınızla tartışınız.

İnsan, var olduğu günden itibaren gerek kendini gerekse


içinde bulunduğu dış dünyayı tanımaya ve bilmeye çalışan
bir varlıktır. Kendi iç dünyasını algıladığı gibi kendi dışında-
ki dış dünyayı, nesneleri de algılar. İnsanın gösterdiği bu ça-
ba kendi varlığını, gücünü ve âlemdeki yerini belirlemek
amacına yöneliktir. İnsanın bu tanıma ve algılama faaliyeti-
ne bilme, elde edilen ürüne de bilgi adı verilir. Bilginin oluşu-
mu sürecinde iki öge vardır. Biri algılayan, bilen yani insan
diğeri ise bilinen, araştırılan, kendisine yönelinen şeydir. Bu
süreçte bilen varlığa özne (suje), bilinen varlığa nesne (ob-
je) denir.

Bilgi, öğrenme, araştırma, gözlem ve deney yoluyla elde


edilen, insan zekâsının ve çalışmasının sonucu ortaya çıkan
ürüne denir. Dış dünyayı duyularıyla algılayan ve aklıyla dü-
şünüp karar veren bir varlık olarak insan, kendisi ile evren Görsel İnsanın kendisi ve dış dünya ile
arasındaki irtibatı bilgi ile gerçekleştirir. ilişkisi bilgiyle gerçekleşir.

İnsan çok yönlü bir varlıktır. Bu durum, onun birbirinden farklı somut ve soyut varlıklarla ilişki kurmasını
sağlar. Bundan dolayı insan için pek çok bilgi türü vardır. Bu bilgi türlerinin aralarındaki ortak nokta, özne
ile nesne arasında kurulan ilişki sonucu ortaya çıkmalarıdır. Bu bağlamda bilgi türleri altı başlık altında
toplanabilir:

Gündelik bilgi: Günlük yaşamı kolaylaştıran, sonuçları kesin olmayan, yararlı ancak yöntemsiz ve
sistemsiz bilgilerdir. Kaynağı daha çok duyu ve deneyimlerdir.

Dinî bilgi: Yüce yaratıcının peygamberleri aracılığıyla bildirdiği inanç değerlerini ve ibadet biçimleri-
ni kapsayan, insanın iç yaşamını, toplumsal yaşamı düzenleyen kuralları içeren bilgilerdir. Bu bilgilerin
temelinde iman vardır.

Sanat bilgisi: Sezgiye, duyguya, coşkuya dayanan, sanatçı ile yöneldiği nesne arasındaki ilgiden
doğan bilgilerdir.

Teknik bilgi: Doğadaki nesneleri bir amaca yönelik olarak araç hâline getiren, insanın hayatını ko-
laylaştıran bilgilerdir.

Bilimsel bilgi: İnsanı, toplumu ve evreni araştırma ve inceleme konusu yapan, bunlar üzerinde göz-
leme, deneye ve akla dayanarak yöntemli bir şekilde elde edilen düzenli bilgilerdir.

Felsefi bilgi: İnsanın, evrenin niteliği ve yapısı hakkında gözlemlere dayanarak düşünmesi sonucu
elde edilen bilgilerdir.

12 9. Sınıf Din Kültürü ve Ahlak Bilgisi


1. Ünite Bilgi ve İnanç

Bilgi türü Özne ile nesne arasındaki ilişki / bağ Öznellik - Nesnellik

Gündelik bilgi Sezgi ve deneyim Kısmen öznel ve nesnel


Dinî bilgi İnanç / İman Öznel
Teknik bilgi Yetenek ve beceri Nesnel
Sanat bilgisi Hayal gücü ve sezgi Öznel
Bilimsel bilgi Gözlem ve deney Nesnel
Felsefi bilgi Akıl yürütme Öznel

Tablo Bilgi türleri ve özellikleri

İslam düşüncesinde bilgi, en genel anlamıyla “kadim bilgi ve hâdis bilgi” olmak üzere ikiye ayrılır. Ka-
dim bilgi, Yüce Allah’ın (c.c.)(1) zatı ile birlikte bulunan bilgidir. Hem nitelik hem de içerik olarak insan bil-
gisinden farklıdır. Geçmiş ve geleceği kuşatması açısından sınırsızdır. Tüm zamanları kapsar. İnsan bil-
gisi sadece var olanlarla ilişkili, sınırlı ve sonlu iken Yüce Allah (c.c.) yok olanı da bilir. Onun bilgisinde
hiçbir eksiklik söz konusu değildir. Yüce Allah (c.c.) ezeli ilmiyle bütün var olanları ve olacak olanları bi-
lir. Bilmek için hiç bir araca ihtiyaç duymaz. Sonradan olma anlamına gelen hâdis bilgi ise insan başta
olmak üzere yaratılmış olanların bilgisine denir. Bu bilgi sınırlı ve sonludur.

Yüce Allah (c.c.), insanı yoktan yaratmış ve hiçbir şey bilmez iken ona çeşitli yetenekler vermiş, onu
inceleme, araştırma ve akletmeye teşvik etmiştir. Dolayısıyla İslam’a göre insan, doğuştan bilip öğren-
me potansiyeline sahip olarak yaratılan bir varlıktır. Onun bilip öğrenmesi için hem kendi varlığında hem
de dış dünyada deliller vardır. İslam’da bilgi edinmenin en temel amacı, insanın kendini, yaratanını,
evreni tanıması, dünyayı imar edip güzel ve yararlı işler yapmasıdır. Ancak insanın bu tanıma ve güzel
işler yapmasını sağlayacak olan doğru bilgidir. Onun için İslam dini, insanın doğru bilgi elde etmesini is-
ter. Çünkü insan, bilgilerine göre hareket eder. Varlıklara, olay ve olgulara bilgisi doğrultusunda anlam
yükler ve tavır takınır.

Bilginin kendisi daha çok zihinsel bir şey olmasına


rağmen etkileri zihinsel boyutla sınırlı değildir. Bilgiler
duygu, tutum ve davranışlara doğrudan etki eder.
İnsan bilgiyi kendisini, çevresini anlamada, açıklamada
ve şekillendirmede kullanır. Eğer insanın kendisini ve
çevresini inşa etmede temel aldığı bilgi doğru değilse
o zaman, insanın yaşamı yanlış üzerine kurulur. Yan-
lış üzerine kurulan bir hayat ise beraberinde pek çok
sorun getirir. Bunun için İslam dininin temel amaçların-
dan biri, insanı doğru bilgilere ulaştırmak ve dolayısıy-
la onu her türlü yanlıştan korumaktır. Doğru bilgiye sa-
hip olan insan, Yüce Allah’a (c.c.) ve onun yarattıkları-
na karşı sorumluluklarının da bilincinde olur. Görsel Doğru bilgiye ulaşmanın yollarından bi-
ri de kitap okumak ve araştırma yapmak gerekir.

(1) (c.c.) “Celle celâlühü” ifadesinin kısaltılmış şeklidir. “Allah’ın şanı yücedir.” anlamına gelir. Yüce Allah’ın adı anıldığında söylenir.

9. Sınıf Din Kültürü ve Ahlak Bilgisi 13


Bilgi ve İnanç 1. Ünite

İslam dini, insan için doğru bilginin önemini vurguladığı gibi onun kaynaklarını ve bu kaynaklardan
doğru bilgiyi elde etmenin yollarını da gösterir. İslam’da doğru bilginin kaynakları akıl, doğru haber ve
salim duyulardır.

Selim Akıl

Düşünelim
Sizce akıl niçin bilginin kaynaklarından biridir? Arkadaşlarınızla tartışınız.

İslam’da bilginin kaynaklarından biri akıldır. Kelime olarak akıl, “düşünme, anlama, kavrama gücü,
hafıza, bellek, kavrayış, zekâ” gibi anlamlara gelir. Terim olarak akıl, insanın tehlikeye düşmesine ve yok
olmasına engel olan, her türlü eylemine anlam kazandıran ve ilahi emirler karşısında yeti ve yükümlülük
altına girmesini sağlayan, ona düşünme, kavrama ve bilgi elde etme gücü veren bir özdür.(2)

Duyularla kavranamayan, deneysel alanın dışında kalan soyut alan hakkındaki bilgiler akıl vasıtasıy-
la elde edilir. Akıl, insanı diğer varlıklardan ayıran bir nimet ve lütuftur. Akıl, varlığın anlaşılmasının yanı
sıra Allah (c.c.)-insan-evren ilişkisini anlamamızı, sorumluluğun temel şartı olan emir ve yasakları kav-
ramamızı sağlayan önemli bir yetidir. Akılla din ve dünya işleri idare edildiği gibi yaratılışın incelikleri de
anlaşılır. Emir ve yasaklardaki hikmet kavranır ve iman edilir. Akıl insanı, akıl yürütme olarak adlandırı-
lan ve genel ilkelerden hareket ederek tek tek olaylar hakkında bir yargıya ulaşma olan tümdengelim,
tek tek olgulardan genel önermelere geçmek için izlenen düşünme yolu olan tümevarım ve kıyas yani
karşılaştırma yöntemiyle bilgiye ulaştırır. Bu süreç sonunda elde edilen bilgiye de akli bilgi denir.

Akli bilgiler oluşumu açısından iki grupta değerlendirilir. Birincisi, derinliğine bir akletme ve düşünme
olmaksızın ilk yönelişte oluşan bilgidir. Buna zaruri bilgi de denir. Kişinin açlık ve susuzluğunu ya da bir
bütünün parçasından büyük oluşunu bilmesi bu bilgi için bir örnektir. İkincisi ise akıl yürütme, düşünme,
derinliğine araştırma yoluyla elde edilen bilgidir. Bu bilgiye kesbi bilgi de denir. Uzak bir mesafeden du-
manın görülerek orada bir ateşin var olduğuna ilişkin bilgi bu türün örneğidir. Bu bilgi türünde, eldeki mev-
cut önermelerden hareket edilerek diğer önermenin doğruluğuna ulaşılır.

İslam dininde ise akıl, selim akıl olarak nitelendirilir. Kelime olarak, “sağlam, doğru, hüküm ve kararla-
rında doğruyu yanlıştan, iyiyi kötüden ayırma yetisi” anlamına gelir. Terim olarak selim akıl, “insanın doğru
karar vermesini sağlayan, herhangi bir olumsuzluktan veya ortamın kötülüğünden etkilenmeyen, yaratılı-
şındaki temizliği koruyan akla” denir. İslam’ın, aklı selim akıl olarak adlandırmasının sebebi, doğru bilgiye
ancak sağlam, şartlanmamış, düşünme ve karar verme yetisine sahip akıl ile ulaşılabileceğinden dolayı-
dır.

İslam’da şartlanmış, içinde yaşanılan kültürün düşünme biçimleri ile olay ve olgulara yaklaşan bir akıl,
bilginin kaynağı olarak değerlendirilmez. İslam’a göre selim akıl yanılmayan, pişman olacak bir iş yapma-
yan, ileriyi gören akıldır. İnsanı diğer varlıklardan ayıran en önemli yetidir. Selim akıl vasıtasıyla insan iyiyi
kötüden, güzeli çirkinden ayırır. İnsan, selim aklı ile kendisi ve diğer varlıklar hakkında elde ettiği bilgilerin
doğru olup olmadığını ortaya koyar. Selim aklın bu yeti ve kabiliyeti, yaratılışı gereğidir. İnsan, selim akıl
yürüterek var olan bilgileri kullanır ve yeni gerçeklere ulaşır. Onun için Kur’an-ı Kerim ve hadislerde tek ba-
şına akıl kelimesi kullanıldığında kastedilen selim akıldır.

(2)  bk. Dinî Terimler Sözlüğü, Millî Eğitim Bakanlığı, Devlet Kitapları Müdürlüğü, Ankara, , s.

14 9. Sınıf Din Kültürü ve Ahlak Bilgisi


1. Ünite Bilgi ve İnanç

Etkinlik Yorumlayalım
“Şüphesiz biz emaneti göklere, yere ve dağlara teklif ettik de onlar onu yüklenmek iste-
mediler, ondan çekindiler. Onu insan yüklendi” (Ahzâb suresi, ayet.)
� Sizce Yüce Allah (c.c.) tarafından insana emanetin verilmiş olmasının sebebi nedir? Arka-
daşlarınızla yorumlayınız.

Selim aklın
ön şartları

Karar
Düşünme Araştırma Anlama Kavrama Keşfetme
verme

� Bu şemayı akıl konusundaki öğrendikleriniz çerçevesinde yorumlayınız.

İslam’a göre insanı her türlü hareketine anlam kazandıran, ilahi öğütler karşısında yükümlülük ve
sorumluluk altına girmesini sağlayan selim akıldır. Bu nedenle İslam dini, insanın kendisi ve diğer var-
lıklar hakkında düşünmesinin ve bu düşünme sonunda elde edilecek bilginin selim akıl yoluyla olaca-
ğını belirtir. Bu konuda Kur’an’da şöyle buyrulur: “Göklerin ve yerin yaratılışında, gece ile gündü-
zün birbiri ardınca gelip gidişinde selim akıl sahipleri için elbette ibretler vardır.”(3)

İslam dini, gerçek ve doğru bilgiye selim akıl ile ulaşabileceğini belirtir. Bunun için Kur’an’da, insan-
dan aklını kullanması istenir. Kur’an’ın pek çok ayetinde “akıl etmez misiniz?”(4), “düşünmez mi-
siniz?”(5) gibi uyarılar vardır. Bu türden uyarılar, Kur’an’ın selim akla ve onu kullanmaya verdiği öne-
min bir göstergesidir.

Kur’an’da insanlar, evrenin yaratılışı hakkında düşünmeye ve incelemeye teşvik edilir. Böylece ev-
rende var olan sistemleri inceleyen, gördükleri üzerinde düşünen ve araştıran her insan, Allah’ın
üstünlüğünü, ilmini ve sonsuz gücünü tanımaya başlar. Kur’an dünya üzerinde geçmişte yaşamış top-
lulukları örnek göstererek insanın bunlar üzerinde düşünüp dersler çıkarmasını ister. Ayrıca insanın
dikkatini doğa olaylarına çekerek aklını kullanması öğütler. Bu konuyla ilgili olarak Kur’an’da şöyle buy-
rulur: “Şüphesiz, göklerin ve yerin yaratılışında, gece ile gündüzün birbiri ardınca gelişinde, in-
sanlara yarar sağlayacak şeylerle denizde seyreden gemilerde, Allah’ın gökyüzünden indirip
kendisi ile ölmüş toprağı dirilttiği yağmurda, yeryüzünde her çeşit canlıyı yaymasında düşü-
nen bir topluluk için deliller vardır.”(6)

Kur’an’da aklını kullanan, düşünen ve içinde bulunduğu durumdan ders çıkaranlar övülürken aksi-
ni yapanları ise Yüce Allah’ın (c.c.) hoş karşılamadığı bildirilir. Aklını kullanmadan dinî inanç ve kana-
at edinenler ise Kur’an’da; “Hakkında kesin bilgi sahibi olmadığın şeyin peşine düşme. Çünkü
kulak, göz ve kalp bunların hepsi ondan sorumludur.”(7) buyrularak uyarılır. Yine bundan dolayı
(3) Ȃl-i İmrân suresi, ayet.
(4) bk. Hûd suresi, ayet; Yûsuf suresi, ayet; Enbiyâ suresi, ayet.
(5) bk. Yûnus suresi, ayet; Âl-i İmran suresi, ayet.
(6) Bakara suresi, ayet.
(7) İsrâ suresi, ayet.

9. Sınıf Din Kültürü ve Ahlak Bilgisi 15


Bilgi ve İnanç 1. Ünite

zanna uymak aklın kullanılmaması anlamına geldiği için; “Onların çoğu ancak zannın ardından gi-
der. Oysa zan, hak namına hiçbir şeyin yerini tutmaz”(8) ayetiyle kendisine gelen bilginin doğru-
luğunu araştırmayan ve akıl süzgecinden geçirmeyen kimseler eleştirilir.

Etkinlik Tamamlayalım
İnsanın aklını kullanmasının nedenleriyle ilgili boş bırakılan yerleri edindiğiniz bilgiler doğrultu-
sunda tamamlayınız.
İslam aklı kullanmayı teşvik eder. Çünkü insan;
 Selim akıl ile doğru bilgiyi elde edebilir.
 Olayların sebeplerini selim akıl ile bulur.




Sonuç olarak İslam’da selim akıl bilginin en önemli kaynaklarından biridir. Onun için İslam dini, insa-
nın özgür bir şekilde düşünmesini ister ve selim aklın önündeki tüm engelleri kaldırır. Düşünmeyi, araş-
tırmayı ve doğru bilgiye ulaşmayı emreder.

Etkinlik Değerlendirelim
“İbrahim, babası Âzer’e: Birtakım putları ilahlar ediniyorsun? Doğrusu ben seni de kavmi-
ni de apaçık bir sapıklık içinde görüyorum, demişti.
Böylece biz, kesin iman edenlerden olması için İbrahim’e göklerin ve yerin melekûtunu
(hükümranlığını) gösteriyorduk.
Gecenin karanlığı onu kaplayınca bir yıldız gördü. ‘Bu mu benim Rabb’im!’ dedi. Yıldız ba-
tınca, batanları sevmem, dedi.
Ay’ı doğarken görünce, ‘Bu mu benim Rabb’im!’, dedi. O da batınca, Rabb’im bana doğru
yolu göstermezse elbette yoldan sapan topluluklardan olurum, dedi.
Güneşi doğarken görünce de “Bu mu imiş benim Rabb’im! Bu, hepsinden de büyük!’,
dedi. O da batınca, dedi ki: Ey kavmim! Ben sizin (Allah’a) ortak koştuğunuz şeylerden uza-
ğım.” (En’âm suresi, ayetler.)
Yukarıdaki ayetleri Kur’an’ın selim aklı kullanmaya ve bilgiye verdiği önem açısından değerlen-
diriniz.

Doğru Haber

Düşünelim
Doğru haber ne demektir? Kimlerin verdiği habere inanırsınız? Arkadaşlarınızla tartışınız.

Haber, meydana gelmiş veya meydana gelecek olayları bildiren ve tabiatı itibarıyla doğru ve yanlış
olma ihtimali olan söze denir. Bir haberin bilgi ifade etmesi ya da güvenirliği, onun gerçeğe uygun olma-
sına bağlıdır. Aksi takdirde yalan haber olur ve bilgi açısından hiçbir değer ve anlam ifade etmez. Duyu-
lar ve aklın, anlama ve algılamadaki sınırlılıkları dikkate alındığında haber, salim duyular ve selim akıl ile

(8) Yûnus suresi, ayet.

16 9. Sınıf Din Kültürü ve Ahlak Bilgisi


1. Ünite Bilgi ve İnanç

birlikte vazgeçilmesi imkânsız temel bilgi kaynaklarındandır. Çünkü


geçmişte meydana gelen olaylar, yaşamış insanlar ve görmediğimiz
uzak memleketler hakkında haber dışında bilgi kaynağı yoktur. Geç-
mişe ait bilgileri elde etmede ne akıl ne de duyular bir rol oynamaz.
İslam düşüncesinde özellikle Kelam ilminin bilgi sisteminde
haberin bilgi kaynağı olarak tartışılmaz bir yeri ve önemi vardır.
Çünkü temel inanç esasları habere dayalı olarak temellendirilir.
Onun için haber, dinî bilginin önemli bir kaynağıdır.
Haberin bilgi kaynağı olabilmesi için doğru olması gerekir. Onun
için İslam’da bilgi kaynağı olan haber, “haberi sadık” yani “doğru ha- Görsel Kur’an-ı Kerim, insanın
ber” olarak adlandırılır. Doğru haber ise “vahiy” ve “mütevatir haber” varoluşu ile ilgili bilgi edindiği en
olmak üzere ikiye ayrılır. önemli kaynaktır.

Yüce Allah’ın (c.c.) insanlar arasından seçmiş olduğu peygamberleri vasıtasıyla onları doğru yola ilet-
mek için gönderdiği ilahi bilgilere vahiy denir. Kur’an, Yüce Allah’ın (c.c.) insanlığa gönderdiği vahiylerin
toplandığı en son ilahi kitaptır. Kur’an-ı Kerim’de; “Gerçek olan, Rabb’inden gelendir. O hâlde kuşku-
lananlardan olma!”(9) ve “Allah sözün en güzelini, (ayetleri) birbirleriyle uyumlu ve bıkılmadan tek-
rar tekrar okunan bir kitap olarak indirdi İşte bu Kitap, Allah’ın dilediğini kendisiyle doğru yola
ilettiği hidayet rehberidir. ”(10) gibi pek çok ayette vahyin en önemli bilgi kaynağı olduğu buyrulur.
Kur’an-ı Kerim’deki vahiyler, insanı iyiye ve güzele yönlendirir. Allah’ın varlığı, birliği, peygamberlik,
peygamberlerin hayatları, kutsal kitaplar, ahiret hayatı ve melekler gibi inanç konularında insanı bilgilen-
dirir. Evrenin ve insanın yaratılışı hakkında açıklamalar yapar. İnsanların mutlu, huzurlu ve barış içinde
yaşamaları konusunda onlara öğütlerde bulunur. Hangi davranışların iyi, hangi davranışların kötü oldu-
ğu konusunda örnekler vererek insanı aydınlatır. Geçmiş toplumların durumlarından bahseder ve insa-
nın dersler çıkarmasını ister. İbadetler konusunda insana bilgiler verir. İbadetin sadece Allah’a (c.c.) ya-
pılması gerektiğini belirtir. Sosyal hayatta ilişkilerin sağlam bir zeminde ilerlemesi için nelere uyulması
gerektiği konusunda öğüt verir. Örneğin yalanı ve dedikoduyu yasaklarken sosyal hayatta doğruluk ve
dürüstlüğü öğütler. İnsanı, kötü tutum ve davranışlarda bulunması durumunda karşılaşacağı ceza konu-
sunda uyarır. Vahiy, insanı cevabını aradığı birçok konuda bilgilendirir ve ufkunu açar.
Mütevatir haber ise yalan üzerinde birleşmesi mümkün olmayan bir topluluğun vermiş olduğu habe-
re denir. Buna göre Kur’an-ı Kerim aynı zamanda mütevatir bir haberdir. Çünkü yalan üzerinde birleş-
mesi mümkün olmayan bir topluluk tarafından bugüne kadar nakledilmiş ilahi bir kitaptır. Yine Hz. Pey-
gamber’den (s.a.v.)(11) doğru bir rivayetle gelen ve böyle olduğu ilmî yöntemlerle ispatlanan haberler ya-
ni onun sünnetleri de mütevatir haber kapsamındadır.
Bize ulaşan doğru haber yani vahiy ve mütevatir haber kesin bilgi ifade eder. Çünkü haberin doğru
oluşu, mütevatir olarak iletilmesi ve muhatabın buna inanması ya da inanmaması ile değil, bizzat gerçe-
ğin böyle olması, selim akıl ve salim duyuların algısıyla da bunun doğrulanabilmesindendir. İslam düşün-
cesinde Kur’an ve sünnete dayalı olarak elde edilen bilgilere “doğru bilgi” denir.
Etkinlik Belirleyelim

Sizce bir haberin doğru olmasının ölçütleri nelerdir? Arkadaşlarınızla değerlendirerek belirleyiniz.

(9) Bakara suresi, ayet.


(10) Zümer suresi, ayet.
(11) (s.a.v.) “Sallallahu aleyhi vesellem” ifadesinin kısaltılmış şeklidir. Salavat getirmek demektir. “Allah’ın salat ve selamı onun
üzerine olsun.” anlamına gelir. Peygamberimizin adı anıldığında söylenir.

9. Sınıf Din Kültürü ve Ahlak Bilgisi 17


Bilgi ve İnanç 1. Ünite

Salim Duyular


Düşünelim
İnsanın kendi dışındaki dünyayı algılamasını sağlayan araçlar nelerdir? Arkadaşlarınızla tartı-
şınız.

İslam’da bilginin kaynaklarından ve bilgi elde etme yollarından biri de duyulardır. İslam düşüncesinde
buna salim duyu denir. Salim duyu “herhangi bir etkenle kendisine ait özelliğini kaybetmemiş işitme, gör-
me, koku alma, tatma ve dokunma duyularına”(12) denir. Çünkü bu duyularla elde edilen bilginin doğru
olabilmesi için sağlam olmaları gerekir. Gözleri görmeyen birinin bir şeyi gördüğüne ve kulağı duymayan
birinin bir sesi işittiğine tanıklık etmesi düşünülemez. Sağlam olmamaları hâlinde vermiş oldukları bilginin
doğru bilgi olma özelliğini taşıması söz konusu değildir.
İnsan, dış dünyadaki birçok şeyin varlığını görerek,
işiterek, dokunarak, koklayarak, tadarak anlar ve öğrenir.
Salim duyular, insanın aklını harekete geçirerek bilgiye
ulaşmasını sağlar. İnsan, duyuları ile pek çok konuda
bilgi sahibi olur. Örneğin bir maddenin sert veya yumu-
şak olduğunu dokunarak anlar. Çevresinde gözlemler
yaparak birçok bilgi ve sonuçlara ulaşır. Farklı türdeki
kokuları, salim duyu organıyla ayırt eder. Diliyle yiyecek-
lerin ekşi, tatlı veya tuzlu olduğunu fark eder.
Kur’an-ı Kerim’de insanın göz, kulak, dil gibi organ-
larının bilgi edinme kaynaklarından olduğu bildirilir.
Örneğin Kur’an’da Yüce Allah’ın (c.c.) bizi annelerimizin
karnından hiçbir şeyi bilmez hâlde iken çıkardığı, ancak
öğrenebilmemiz için (bizlere) kulak, göz, kalp ve selim
akıl verdiği ifade edilir.(13) Yine Kur’an’da salim duyu or- Görsel İnsan, birçok şeyin varlığını duyu or-
ganlarının insana verilen en kıymetli nimetlerden olduğu ganlarıyla algılar.
vurgulanır.(14)
İnsan, salim duyu organları vasıtasıyla dış dünyayı algılar ve tanır. Duyu algılarında zaman zaman
yanılmalar söz konusu olabilir. Ancak bu yanılmalar bir başka salim duyu ya da selim akıl vasıtasıyla dü-
zeltilebilir.

Etkinlik Değerlendirelim

Bir Kur’an-ı Kerim mealinden, bilginin kaynağı ve vasıtası olarak selim akıl, vahiy ve salim duyu-
larla ilgili birer ayet bulunuz. Bulduğunuz ayet meallerini sınıfınızda arkadaşlarınızla değerlendiriniz.

Kur’an-ı Kerim’de, bilginin kaynağı olarak selim akıl, vahiy ve beş salim duyunun yanı sıra insanın bil-
gi vasıtalarının bunlarla sınırlı olmayacağı da belirtilir. Kur’an’a göre insanın doğru bilgiye ulaşabilmek
için kullanabileceği her imkân, onun bilgi kaynağıdır. Günümüzde iletişim alanındaki gelişmelerle birlik-

(12)  Dinî Terimler Sözlüğü, s.


(13)  bk. Nahl suresi, ayet.
(14)  bk. Ahkâf suresi, ayet.

18 9. Sınıf Din Kültürü ve Ahlak Bilgisi


1. Ünite Bilgi ve İnanç

te insanın bilgi kaynağında da çeşitlenmeler olmuştur. Bugün internet vasıtasıyla milyonlarca esere anın-
da ulaşılabilmektedir. Bir kütüphane dolusu bilgiler küçücük aygıtlarda taşınabilmektedir. Kullandığımız
cep telefonları birer bilgisayar görevini yerine getirmektedir.

Kur’an-ı Kerim, doğru bilginin kaynaklarını haber verirken yanlış bilgi kaynakları konusunda da insa-
nı uyarır. Örneğin büyü, rüya gibi gerçekliği ispatlanmamış bilgilerin doğru bilgi kaynakları olamayacağı
konusunda insanı bilgilendirir. Yine bazılarınca bilgi kaynağı olarak değerlendirilen “aklın ve duyuların
yetersiz kaldığı kabul edilen konularda sezgi yoluyla elde edilen bilgi” anlamına gelen keşif doğru bilgi
kaynağı değildir. “Akıl yürütme ve düşünmeye dayanmaksızın Allah’ın (c.c.) sevdiği kullarının gönülleri-
ne çeşitli konularda bilgiler vermesi” anlamına gelen ilham da İslam âlimleri tarafından bilgi kaynağı ola-
rak kabul edilmez. Çünkü bu türden bilgiler öznel bir özelliğe sahiptir. İlham, keşif, rüya yoluyla elde edi-
len bilgiler kişiden kişiye değişkenlik gösterebilir veya bir benzeriyle çelişebilir. Dolayısıyla bu yollarla el-
de edilen bilginin genel geçerliliği yoktur.

İslam dini, kişinin bilgilenmesini öğütler. Kur’an’da; “…Rabb’im benim ilmimi artır, de.”(15) ve “
Eğer bilmiyorsanız, bilenlere sorun.”(16) ayetleriyle bilgi edinmek, öğrenmek teşvik edilir. Hz. Muham-
med de (s.a.v.) bilgiyi, öğrenmeyi öğütler. O; “Dünyayı isteyen ilme sarılsın, ahireti isteyen ilme sa-
rılsın, hem dünyayı hem de ahireti isteyen yine ilme sarılsın.”(17) ve “Hikmet müminin yitik malı-
dır. Onu nerede bulursa almalıdır.”(18) gibi pek çok hadisinde insanları bilgiye, öğrenmeye ve ilme teş-
vik eder.

Hz. Muhammed (s.a.v.) Medine’ye yerleştikten sonra yapılan Mescid-i Nebi’yi bir eğitim yeri olarak
da kullanmıştır. Bedir Savaşı’nda esir alınanlardan okuma yazma bilenler, on Müslümana okuma yazma
öğretmeleri karşılığında özgür bırakılmıştır. Hz. Peygamber’in (s.a.v.) bu uygulamaları, Kur’an’ın hem
açıklayıcısı hem de bizzat uygulayıcısı olarak bilgiye, öğrenmeye ve ilme verdiği önemi gösterir.

İslam’ın, bilmeye ve öğrenmeye verdiği önemi anlamak için “ Zira her ilim sahibinin üstünde, da-
ha iyi bilen birisi vardır.”(19) ayetini hatırlamak dahi yeterlidir. Bu ayet, bilginin dondurulamayacağının,
herhangi bir konuda söylenilen bir yorumun en son yorum olamayacağının açık bir göstergesidir.

İslam’ın doğru bilgiye verdiği önem, onun bilime ve bilim adamlarına verdiği değeri de gösterir.
Kur’an’da, insanlar arasında Allah’a (c.c.) yürekten saygı duyanların ancak âlimler olduğu bildirilir.(20) Yi-
ne Kur’an’ın ilk emrinin “Oku!”(21) olması, bilenlerle bilmeyenlerin eşit olmayacağının vurgulanması(22), İs-
lam’ın ilme verdiği önemin bir göstergesidir.

İslam’da elde edilen bilginin doğru olduğu kadar yararlı olması da önemlidir. Hz. Peygamber (s.a.v.);
“Allah’ım bana öğrettiklerinle beni faydalandır. Bana fayda verecek ilmi öğret ve ilmimi artır.”(23)
diye dua ederek bizleri faydalı bilgi elde etmeye yönlendirmektedir. “Faydasız ilimden sana sığını-
rım.”(24) ve “Allah’ım fayda vermeyen ilimden, kabul olmayan duadan, korkmayan kalpten ve doy-

(15)  Tâ-Hâ suresi, ayet.


(16)  Nahl suresi, ayet.
(17)  Buhari, Sahih-i Buhari, İlim,
(18)  Tirmizi, Sünen, İlim,
(19)  Yûsuf suresi, ayet.
(20)  bk. Fâtır suresi, ayet.
(21)  bk. Alâk suresi, 1. ayet.
(22)  bk. Zümer suresi, 9. ayet.
(23)  Tirmizi, Sünen, Deavât,
(24)  Nesâi, Sünen, İstiâze,

9. Sınıf Din Kültürü ve Ahlak Bilgisi 19


Bilgi ve İnanç 1. Ünite

mayan nefisten sana sığınırım.”(25) hadisleriyle de kaçınılması gereken bilginin neler olduğunu bildir-
mektedir. Bu hadisler bilginin doğru, gerçek, hakikat değeri kadar yararlı olması gerektiğini ve olumlu
yönde kullanılarak insanlara fayda sağlayabileceğini göstermektedir.

Günümüzde bir taraftan iletişim teknolojisinin ver-


diği imkânlarla bilgiye ulaşmak ve onu muhafaza et-
mek kolaylaşmışken diğer taraftan da büyük bir bilgi
kirliliği de yaşanmaktadır. Bu durum, farklı kaynak-
lardan farklı amaçlarla gelen bilgilerin doğru olup ol-
madığı konusunda bir beceriye sahip olmayı gerekli
kılmaktadır. Günümüzde doğru bilginin elde edilme-
si kadar bu bilginin doğru kullanımı da önemlidir. Bu
durum, bir bilgi ahlakının olmasını gerektirir.

Bilim ve teknolojinin pek çok yararları yanında,


günümüz insanlığına verdiği zararlar dikkate alındı-
ğında bilgi ahlakına neden gerek duyulduğu kolayca
anlaşılabilir. Dolayısıyla bilginin elde edilmesi, kulla-
nılması, uygulanması ve başkalarına aktarılması sı-
rasında kendisine özgü birtakım ilke ve değerleri
içermesi kaçınılmazdır. Bilgiyi ve bilimi ahlaki değer-
lerden, evrensel ilkelerden arındırmış olarak kullana-
mayız. Önemli olan doğru, yararlı bilgiyi elde etmek,
doğru kullanarak yeni yararlı bilgiler üretmek ve bu- Görsel İslam, kişinin bilgi ahlakına sahip olması-
nı öğütler.
nun gereğini yerine getirmektir.

Bilgi, ruhun gıdasıdır. İyi bir bilgi ruh ve akıl sağlığı için çok gereklidir. Kötü ve kalitesiz bilginin ise fay-
da yerine zarar vereceği akıldan çıkarılmamalıdır. Sonuç olarak İslam dini Allah (c.c.), varlıklar, ahiret,
insanın yaratılış amacı vb. konularda insanın doğru kaynaklardan doğru bilgiler edinmesini ister ve ona
bunun yollarını gösterir. Onu yanlış bilgiye götüren hususlarda uyarır. Bilgiyi sevmesini, doğru ve fayda-
lı bilgiler elde etmesini ve bunların ahlaki bir temelde kullanmasını öğütler.

Etkinlik Mesaj Nedir?


 Onlara (müşriklere); Allah’ın indirdiğine uyun, denildiği zaman onlar, ‘Hayır! Biz ata-
larımızı üzerinde bulduğumuz yola uyarız’ dediler. Ya ataları bir şey anlamamış, doğ-
ruyu da bulamamış idiyseler?” (Bakara suresi, ayet.)
 “Ey iman edenler! Eğer bir fasık size bir haber getirirse doğruluğunu araştırın. Yok-
sa bilmeden bir topluluğa kötülük ederseniz de sonra yaptığınıza pişman olursunuz.”
(Hucurât suresi, 6. ayet.)

Yukarıdaki ayetlerde verilen mesajlar nelerdir? Arkadaşlarınızla bilginin kaynakları açısından de-
ğerlendiriniz.

(25)  İbn Mâce, Sünen, Sünne,

20 9. Sınıf Din Kültürü ve Ahlak Bilgisi


1. Ünite Bilgi ve İnanç

2. İslam İnancında İmanın Mahiyeti


Düşünelim
Sizce “iman etmek”, “imanı bütün olmak” ifadeleri ne anlama gelmektedir? Günlük konuşma-
larda nasıl kullanılmaktadır? Arkadaşlarınızla tartışınız.

İslam kelime olarak “itaat etmek, boyun eğmek, bağlanmak, teslim olmak, emniyette olmak, barışta
olmak” gibi anlamlara gelir. En genel anlamda, Hz. Ȃdem’den (a.s.)(26) itibaren bütün peygamberlere gön-
derilen dinin adıdır. Özel anlamda ise Miladi 7. yüzyılın başında Hz. Muhammed (s.a.v.) tarafından teb-
liğ edilen dine denir. İslam “Allah tarafından peygamberlerin sonuncusu Hz. Muhammed’e (s.a.v.) vahiy
yolu ile bildirilerek bütün insanlığa gönderilen son ve hak din”(27) olarak tanımlanır.
İnanç ise “bir düşünceye gönülden bağlı bulunma; Allah’a (c.c.), bir dine inanma, iman, itikat, inanı-
lan şey, görüş ve öğreti” gibi anlamlara gelir.
Türkçede inanç kavramı ile birlikte akide ve iman kelimeleri de kullanılır. “Gönülden bağlanılan, sağ-
lam olarak inanılın şeyler” anlamına gelen akide, “inanılması zorunlu olan ilke” anlamına gelir. Çoğulu
“akaid”tir ve “İslam’da inanılması farz olan hususlar, dinin temel kural ve hükümleri” demektir. İslami bir
değer olarak iman, “Kişinin Allah’ın varlığını, birliğini, sıfatlarını, peygamberlerini, ahiret gününü ve bun-
lardan başka iman edilmesi gereken şeyleri kalp ile tasdik edip dil ile söylemesi”(28) demektir.
İslam inancının temeli imana dayanır. Bu imanın esası ise Yüce Allah’ın (c.c.) var ve bir olduğuna
inanmak olan “tevhit” inancıdır. Onun için İslam düşüncesinde iman, bir bilgi konusu olarak ele alınır. İs-
lam’ın kişiye sağladığı konum, onun imanına göre belirlendiğinden kişinin iman edip etmediğini bilmek
son derece önemlidir. İslam bilginleri, bir bilgi konusu olarak imanın mahiyetini, iman tasdik, iman ikrar,
iman bilgi ve iman amel ilişkisi çerçevesinde ele almışlardır. Aşağıda imanın mahiyetini açıklayan bu ko-
nularla ilgili bilgiler yer almaktadır.
İman Tasdik İlişkisi
Düşünelim
“Kalpten inanmak”, “kalbi mutmain olmak” gibi günlük dilde kullanılan ifadelerle kastedilen ne-
dir? Sizce imanla ilgili şeyleri kalbin onaylaması niçin önemlidir? Arkadaşlarınızla tartışınız.

İslam bilginleri imanı, hem kapsayıcı hem de özlü bir şekilde “kalp ile tasdik, dil ile ikrar ve uzuvlarla
amel etmek”(29) olarak tanımlar. Buna göre iman öncelikle kalbin tasdik etmesi yani onaylamasıdır. Tas-
dik kelimesi bir hükmü veya haberi kesin olarak kabul etmek demektir. İman kalbin fiili olması sebebiyle
kişinin inançla ilgili hususları kalben kabullenmesi gerekir. Dolayısıyla imanın esasını, dinen inanılması
gereken şeyleri kalbin tasdik etmesi yani onaylaması oluşturur. Başka bir ifadeyle imanın hakikati ve özü
kalbin tasdikidir. Kalbin tasdiki imanın değişmeyen temel unsurudur. Çünkü kalbin inkârının söz konusu
olduğu durumlarda bunu dil ile söylemek gerçek bir imanı oluşturmaz.(30)
Bu konuyla ilgili Yüce Allah (c.c.) Kur’an-ı Kerim’de şöyle buyurmaktadır: “Kim iman ettikten sonra
Allah’ı inkâr ederse -kalbi iman ile dolu olduğu hâlde inkâra zorlanan başka- ve kim kalbini kâfir-
(26) (a.s.) “Aleyhi’s-selam” ifadesinin kısaltılmış şeklidir. “Selam onun üzerine olsun.” anlamına gelir. Peygamberlerin ve dört
büyük meleğin adı anıldığında söylenir.
(27)  Dinî Terimler sözlüğü, s
(28)  Dinî Terimler sözlüğü, s
(29)  Muammer Esen, “İman Kavramı Üzerine”, Ankara Üniversitesi İlahiyat Fakültesi Dergisi, C 49, Sayı:1, Ankara, , s.
(30)  Muammer Esen, İman Kavramı Üzerine, s.

9. Sınıf Din Kültürü ve Ahlak Bilgisi 21


Bilgi ve İnanç 1. Ünite

liğe açarsa, işte Allah’ın gazabı bunlaradır. Onlar için büyük bir azap vardır.”(31) Konuyla ilgili bir di-
ğer ayette de şöyle buyrulur: “Bedeviler ‘İnandık.’ dediler. De ki: Siz iman etmediniz, ama ‘Boyun
eğdik.’ deyin. Henüz iman kalplerinize yerleşmedi. Eğer Allah’a ve elçisine itaat ederseniz Allah
işlerinizden hiçbir şeyi eksiltmez. Çünkü Allah çok bağışlayan, çok esirgeyendir.”(32) Bu ayetin in-
mesine sebep olan olay şudur: Kıtlık yıllarından birinde, bir grup Medine’ye gelerek Hz. Peygamber’e
(s.a.v.) inandıklarını söylerler. Hz. Peygamber de (s.a.v.) onların bu hâllerinden etkilenir ve onlara hazi-
neden yardımda bulunur. Ayette bu kabilenin kalben iman etmediği, sadece dilleriyle böyle bir söz söy-
ledikleri bildirilerek imanda kalbin önemi vurgulanır.
Hz. Muhammed’in (s.a.v.) hadislerinde de imanın kalp ile tasdik olduğu ve gönülden inanmanın önemi
vurgulanır. Bir hadiste şöyle buyrulur: “Allah cennetlikleri cennete, cehennemlikleri cehenneme koya-
cak, sonra da bakın kalbinde hardal tanesi kadar imanı olan birisini bulursanız onu cehennemden
çıkarın diyecektir.”(33) Kalpten inanmanın önemini ifade etmesi açısından şu olay da önemlidir: Üsame b.
Zeyd (r.a.)(34) bir savaşta yakaladığı adamı kelime-i şehadet getirdiği hâlde öldürmüş ve bu olayı dönüşün-
de Hz. Peygamber’e (s.a.v.) övgü de umarak anlatmıştır. Hz. Peygamber (s.a.v.) Üsame’ye (r.a.): “Öldür-
düğün adam doğru mu yoksa yalan mı söylüyordu, kalbini yarıp baktın mı?”(35) buyurdu.
Ayet ve hadislerden anlaşılacağı üzere imanın esası, inanılacak hususları kalbin onaylamasıdır. İma-
nın gayb, ahlak ve kişinin iç dünyasıyla bağlantılı olması gerektiği bir gerçektir. Bunun için kalbin tasdik
etmesi şart olarak görülürken, bunu dil ile söylemeyen bir kişinin de mümin olmasını kabul etmek gerek-
mektedir. Kalbi iman ile dolu olan kişilerin dilsizlik gibi bir özür veya bir zorlama anında bunu inkâr etme-
leri onların imanlarına zarar vermez. Ancak hiç gereği yokken ikiyüzlülükten iman ettiğini söyleyip bir baş-
ka yerde bunu inkâr edenler mümin sayılmazlar. Dolayısıyla imanın esası, kalbin tasdikidir. Kalbin dinen
inanılması gereken şeyleri tasdik etmesi, imanın değişmeyen asli unsurunu oluşturur.
Etkinlik Mesaj Analiz Ediyoruz
Kur’an’da Kalp Kavramının Kullanımı
“Kalp kavramı, Kur’an’da pek çok ayette geçmekte olup akıl ve vicdanı da içerecek şekilde kul-
lanılmıştır. Kalbin bir düşünme organı olduğunu belirten ayetler de vardır. Özellikle Hac suresi
ayette geçen kalp, aklın fiiline dayandırılmaktadır. Buna göre kalp, derinlemesine düşünmek, olay-
ların önünü ve arkasını görmek, onların sebep ve hikmetini anlamaktır. Düşünme aklın bir eylemi-
dir. Ancak aklın yanında diğer duyu organlarının da akli düşünceye katkısı yadsınamaz. Dolayısıy-
la insanın doğru düşünebilmesi için beyninin yanı sıra diğer duyu organlarının da sağlam olması
gerekir. Buradan da anlaşılıyor ki kalp kavramı; aklı, akıl yürütmeyi, düşünme ve anlamayı da kap-
sayan bir kavramdır. Böyle olmasının yanında, bedenin diğer sistemlerini de içine alan insanın bi-
yolojik, fizyolojik, psikolojik, ahlaki ve entelektüel bütünlüğünü de ifade eden bir kavramdır. Bu ne-
denle imanın yerinin kalp olması, aklın devre dışı bırakıldığı anlamına gelmez. Bilakis imanın mer-
kezini oluşturan kalp, aklın yanında insanın tüm iç dünyasını da kapsayan bir kavramdır…”
(Muammer Esen, İman Kavramı Üzerine, s. - Düzenlenmiştir.)
Yukarıdaki metinden hareketle kalp - iman ilişkisi konusunda neler söyleyebilirsiniz? Düşünce-
lerinizi arkadaşlarınızla paylaşınız.

(31)  Nahl suresi, ayet.


(32)  Hucurât suresi, ayet.
(33)  Buhari, Sahih-i Buhari, İman,
(34) (r.a.) “Radıyallahu anhu” ifadesinin kısaltılmış şeklidir. “Allah ondan razı olsun.” anlamına gelir. Sahabenin adı anıldığında
söylenir.
(35)  Müslim, Sahih-i Müslim, İman,

22 9. Sınıf Din Kültürü ve Ahlak Bilgisi


1. Ünite Bilgi ve İnanç

İman İkrar İlişkisi

Düşünelim
“Sükut ikrardan gelir.” atasözündeki ikrar kelimesi hangi anlamda kullanılmıştır? Günlük dilde
kullanılan “ikrar etmek, ikrar vermek” gibi deyimlerin anlamı nedir? Arkadaşlarınızla tartışınız.

İman aynı zamanda dil ile ikrardır. İkrar gönülden


ve kalpten hissedilip kabul edilenlerin dil ile ifade
edilmesine denir. İmanın temel unsuru kalbin tasdi-
kidir. Böyle olmakla birlikte kalpte neyin olduğunu
başkaları bilemediği için imanın dil ile ifade edilip
açığa vurulması gerekir. Bu durum, o kişinin dünya-
da söz ve ikrarına göre bir muameleye tabi tutulabil-
mesi açısından önemlidir. Kişinin iman ettiği, ya ken-
disinin söylemesiyle ya da mümin olduğunu göste-
ren dindeki belli ibadetleri yapmasıyla bilinebilir. Bu
durumda o kişi mümin olarak tanınıp bilinir ve Müs-
lüman muamelesi görür. Kestiği hayvanın eti yenir,
ölünce cenaze namazı kılınır ve Müslüman mezarlı-
ğına defnedilir. Dolayısıyla ikrar, yani kalpte bulunan
imanın dil ile söylenmesi imanın bir parçası değil, Görsel Allah’ın (c.c.) kâinatı bir düzen içinde ya-
ratması onun varlığının delillerindendir.
âdeta onun dünyevi şartıdır.(36)

Öğrenelim
Tasdik ve İnkâr Bakımından İnsanlar
Mümin: Yüce Allah’a (c.c.), Hz. Peygamber’e (s.a.v.) ve onun tebliğ ettiklerine kalpten inanıp
kabul eden kişiye mümin denir.
Kâfir: İslam’ın temel esaslarından birini, birkaçını veya tamamını inkâr eden kişiye kâfir denir.
Münafık: Yüce Allah’ın (c.c.) birliğini, Hz. Peygamber’in (s.a.v.) peygamberliğini ve onun Al-
lah’tan (c.c.) getirdiklerini kabul ettiğini söyleyip Müslüman gibi yaşadığı hâlde kalpten, inanma-
yan kişiye münafık denir.
Müşrik: Allah’ın (c.c.) varlığını inkâr etmeyen ancak onunla birlikte başka tanrılar kabul eden
kişidir.

Kişinin imanını sadece dili ile ifade etmesi yani inandım demesi onun mümin olduğu anlamına da gel-
mez. Münafık bir kişi bazen söz ile inandığını dile getirebilir. Ancak onun bu ifadesi iman olarak değer ka-
zanmaz. Bu kişi, Kur’an’da da mümin olarak kabul edilmez. Örneğin Medine döneminde Hz. Peygamber’e
(s.a.v.) gelerek iman ikrarında bulunan münafıklara verilen cevap Kur’an-ı Kerim’de şöyle belirtilir: “Müna-
fıklar sana geldiklerinde: Şahitlik ederiz ki sen Allah’ın peygamberisin, derler. Allah da bilir ki sen
elbette onun peygamberisin. Allah, münafıkların kesinlikle yalancı olduklarını bilmektedir.”(37) Yine

(36)  bk. İlmihal, İman ve İbadetler,Türkiye Diyanet Vakfı Yayınları, Ankara, , C I, s.
(37)  Münâfikûn suresi, 1. ayet.

9. Sınıf Din Kültürü ve Ahlak Bilgisi 23


Bilgi ve İnanç 1. Ünite

Bakara suresinin 8. ayetinde de bununla ilgili şöyle buyrulur: “İnsanlardan bazıları da vardır ki inanma-
dıkları hâlde ‘Allah’a ve ahiret gününe inandık’ derler.” Bu ayetlerden de anlaşılacağı üzere kişinin ko-
nuşması her zaman iç dünyasındaki gerçeği dışa yansıtmaz. Bu durumda her ikrar sahibi mümin değildir.
Yani kalpten inanmadığı hâlde dili ile inandığını söyleyen bir kişi dünyada Müslüman gibi muamele görür.
Ancak imanı bulunmadığı ve münafık olduğu için ahirette kâfir olarak işlem görecektir.

Öğrenelim
İmanın zıddı inkârdır. İman, Hz. Muhammed’in (s.a.v.) vahiy yoluyla getirdiklerinin hepsini
tasdik etmek, küfür ise inkâr etmektir. Sözlükte örtmek anlamına gelen küfür, dinî literatürde Hz.
Muhammed’in (s.a.v.) Yüce Allah’tan (c.c.) vahiy yoluyla getirdiği şeyleri yalanlayıp kesinlikle sa-
bit dinî esaslardan bir ve birkaçını inkâr etmek, beğenmemek, önemsememek ve değersiz say-
mak anlamına gelir. Bu durumdaki kişiye kâfir denir. Örneğin İslam’a göre Ramazan orucunun farz,
yalan söylemenin haram olduğunu ve ahiretin varlığını inkâr eden kimse kâfirdir.
Küfrün ilişkili olduğu kavramlardan biri de şirktir. Şirk, kelime olarak ortak koşmak anlamına ge-
lir. Terim olarak ise Allah’ın (c.c.) sıfat, fiil ve isimlerinde eşi, dengi ve ortağı olduğunu kabul etmek
demektir. Bu durumda olan kişiye müşrik denir. Müşrik Yüce Allah’ın (c.c.) varlığını inkâr etmez.
Ancak ondan başka ilah veya ilahlar olduğunu kabul edip onlara tapar veya onları Allah’a eşdeğer
bir güç ve varlıklar olarak tanır. Dolayısıyla şirk ve küfür birbirine yakın iki kavramdır. Aralarındaki
fark, küfrün daha genel, şirkin ise daha özel olmasıdır. Bu bağlamda her şirk küfür, fakat her kü-
für şirk değildir. Örneğin iki tanrının varlığını kabul etmek şirk olduğu gibi aynı zamanda küfürdür.
Ancak namazın farz olduğuna inanmamak küfürdür, fakat şirk değildir.
(İlmihal, İman ve İbadetler, C I, s. - Düzenlenmiştir.)

Etkinlik Değerlendirelim
Sahabeden Ammar b. Yasir (r.a.), Mekke döneminde Kureyşli müşriklerin ağır baskılarına,
eziyetlerine, ölüm tehditlerine dayanamayarak kalben inandığı hâlde diliyle Müslüman olmadığını
ve İslam’dan çıktığını söylemiştir. Bu olay üzerine Nahl suresinin ayeti inmiştir: “Kim iman
ettikten sonra Allah’ı inkâr ederse -kalbi iman ile dolu olduğu hâlde (inkâra) zorlanan baş-
ka- ve kim kalbini kâfirliğe açarsa işte Allah’ın gazabı bunlaradır. Onlar için büyük bir azap
vardır.”

Yukarıdaki olayı iman ve inkâr kavramları açısından değerlendiriniz.

Sonuç olarak iman kalp ile tasdik, dil ile ikrardır. Kalbin tasdiki imanın rüknü ve değişmez unsurudur.
Dilin ikrarı yani imanını açığa vurması da bu gerçeğin tanınıp bilinmesini sağlayan bir şarttır. Bu ikisi be-
raber bulunduğunda iman bir bütünlük gösterir. Çünkü insanın kalbindeki tasdik son derece önemli ol-
makla birlikte onun dışa vurulması da aynı şekilde gereklidir. Kalpte gizlenen ancak ikrar ile ortaya çıkar.
Bu, kişinin Müslüman muamelesi görmesi için gereklidir.

Etkinlik Sıra Sizde

İman-tasdik ve iman-ikrar arasındaki ilişkiyi nasıl açıklarsınız? Düşüncelerinizi arkadaşlarınız-


la paylaşınız.

24 9. Sınıf Din Kültürü ve Ahlak Bilgisi


1. Ünite Bilgi ve İnanç

İman Bilgi İlişkisi

Düşünelim
Size göre imanın oluşmasında bilginin yeri ve önemi nedir? Arkadaşlarınızla tartışınız.

İmanın oluşumunda bilginin önemli bir yeri vardır. Kişinin imanı bilgiyle gerçekleştiği ve onun üzerine
bina edildiği zaman değer taşır. İnanan kişinin neye, niçin inanacağını bilmesi gerekir. İnanma bireysel
bir tercihtir. Bu nedenle kişinin neye inanacağına tam bir özgürlük içinde karar vermesi gerekir. Bu se-
çimde kişinin bilgisi önemli bir yer tutar. Dolayısıyla İslam, kişinin imana ulaşabilmesi için onu düşünme-
ye ve araştırmaya teşvik eder. Allah (c.c.), evren ve varlıklar hakkında düşünmeye yönlendirir. İnsanın
kendi varlığını anlamasını ister.(38)

Kur’an-ı Kerim’de müşriklerin vahye dayanmayan bilgisizce oluşturdukları batıl inançları eleştirilmiş-
tir. Çünkü onlar arzularına uyarak bilgileri olmadan birtakım varlıkları Allah’a (c.c.) ortak koşuyorlardı. Bu-
nun için Kur’an, insanları düşünmek suretiyle inançlarını temellendirmeye ve akıllarını kullanmaya davet
eder: “De ki: İşte benim yolum: Ben şuurlu bir şekilde Allah’a çağırıyorum”(39)
İnanılması gereken hususlarla ilgili bilgiye iman denilebilmesi için kişinin kalbinde, hür iradeye daya-
lı bir boyun eğişin, teslimiyetin olması, tasdikin bulunması da lazımdır. İman eden kişiye sevap, etmeye-
ne de ceza verilmesinin sebebi ve dayanağı, kişinin kalpten tasdikinin bulunup bulunmamasıdır.(40) İslam
hiç kimseyi imana zorlamamakta ve isteyenin iman etme, isteyenin de kâfir olma hürriyetinin olduğunu
bildirmektedir. Bir ayette şöyle buyrulur: “(Resulüm!) Eğer Rabb’in dileseydi yeryüzündekilerin hepsi
elbette iman ederlerdi. O hâlde sen, inanmaları için insanları zorlayacak mısın?”(41)
Bilgi, imanın oluşmasına katkıda bulunduğu gibi onun gelişip olgunlaşmasına da etki eder. Kişinin bil-
gi düzeyi gelişip yükseldikçe o bilgiyi anlamlandırma, dolayısıyla inanma kuvveti de artar. Kur’an-ı Ke-
rim’deki pek çok ayette bilgi ile iman arasındaki ilişkiye dikkat çekilmesi imanın oluşup olgunlaşmasında
bilginin öneminden kaynaklanır.(42)
İmanın bilgi ile ilişkisi, imanın niteliğine de yansır. Niteliği açısından iman, taklidi ve tahkiki olarak iki-
ye ayrılır. Kişinin çevresindeki kişilere bakarak hiçbir araştırma yapmadan, delillere dayanmadan sade-
ce çevrenin telkini ile inanmasına taklit, bu çeşit imana da taklidi iman denir. Bu kişiye de mukallit adı ve-
rilir. Bu tür iman geçerlidir. Ancak delillere dayanmadığı için sarsıntıya uğrayabilir. Etkilenmeye açıktır.
Küçük bir itiraz ve eleştiriyle sarsılabilir. Böyle bir kişinin taassuba meyilli olma ihtimali de vardır. Çünkü
özden ziyade kabuğa takılabilir. Özgür düşünemez ve doğru ile yanlışı kendiliğinden ayırt edemez.
Kur’an-ı Kerim’de bilgisiz bir şekilde taklit edenler şöyle uyarılır: “Onlara (müşriklere): Allah’ın indirdi-
ğine uyun denildiği zaman onlar, ‘Hayır! Biz atalarımızı üzerinde bulduğumuz yola uyarız.’ dedi-
ler. Ya ataları bir şey anlamamış, doğruyu da bulamamış idiyseler?”(43)

Etkinlik Listeleyelim

Sizce taklidi imanın başka ne gibi olumsuz sonuçları olabilir? Arkadaşlarınızla konuşup listeleyiniz.

(38)  bk. Bakara suresi, ayet; Nahl suresi, ayet.
(39)  Yûsuf suresi, ayet.
(40)  bk. İlmihal, İman ve İbadetler, C I, s.
(41)  Yûnus suresi, ayet.
(42)  bk. Zümer suresi, 9. ayet; Nisâ suresi, ayet.
(43)  Bakara suresi, ayet.

9. Sınıf Din Kültürü ve Ahlak Bilgisi 25


Bilgi ve İnanç 1. Ünite

Delillere, araştırmaya ve incelemeye dayalı imana ise tahkiki iman denir. İslam dini, kişinin inanması-
nı istediği esasları araştırıp temellendirerek iman etmesini ister. Onun için Kur’an’ı Kerim’de insan düşün-
meye, araştırmaya ve sorgulamaya davet edilir.(44) Çünkü düşünen, araştıran, gerçeği keşfeden kişi,
inancını sağlam temellere oturtur. Dolayısıyla insan, evreni ve yaratılışı inceleyerek, dinin emir ve yasakları
hakkında bilinçlenerek imanını taklit düzeyinden tahkik seviyesine yükseltmekle sorumludur. İman tahkik
seviyesine ulaştığında, kişinin Allah (c.c.) ve diğer varlıklarla ilişkisinin niteliği de olumlu yönde artar.

Etkinlik Tartışalım
Sizce bilgi, kişinin imanının tahkik seviyesine ulaşmasına nasıl katkıda bulunur? Arkadaşları-
nızla tartışınız.

İman Amel İlişkisi


Düşünelim
Sizce iman etmek aynı zamanda amel etmeyi de gerektirir mi? Düşüncelerinizi arkadaşlarınız-
la paylaşınız.

Çoğu zaman kişinin kanaatleriyle davranışları bir bütünlük gösterir. İnsanın düşüncesiyle duyguları,
duygularıyla eylemleri arasında sıkı bir ilişki vardır. İnanan kişinin de imanı ile davranışları, davranışları
ile düşüncesi arasında çok sıkı bir bağ olmalıdır.
İslam’da iman genel olarak “kalp ile tasdik, dil ile ikrar” olarak tanımlanır. Amel ise iradeye dayalı iş,
davranış ve eyleme denir. Aslında hem imanın kalben tasdiki hem de dil ile ifade edilmesi de bir ameldir.
Fakat İslam düşüncesinde genellikle amel denilince organlar vasıtasıyla yapılan iş, eylem ve davranışlar
anlaşılır. İslam’da amel yerine daha çok salih amel kavramı kullanılır. Güzel, yararlı iş ve davranış anlamı-
na gelen salih amel, dinî bir terim olarak dayanaklarını Kur’an-ı Kerim ve sünnetten alan, insanın imanını
güçlendirmek için niyetli olarak yapılan tüm güzel davranışlar, inançlar, ibadetler ve insanlığın faydasına
yapılan işlerdir.(45) Salih amel işleyen kimselere de salihler denir.
İman ile amel birbirinin alternatifi değil, birbirinin tamamlayıcısıdır. Amel imanı kuvvetlendirirken iman
da kişinin hayatını anlamlandırmasına, daha iyi bir hayat sürmesine katkı sağlar. İslam’a göre iman sade-
ce kuru bir benimseyiş veya onaylama değildir. Aynı zamanda iman, kişinin davranışlarını devam ettirme-
de veya terk ettirmede etkilidir. Örneğin inanan bir kişi kimi davranışları istekle, heyecanla yaparken bazı
davranışlardan da kaçınır. İman, kendisini iş ve eylemlerde gösterir. İman davranışların güzelleşmesine yol
açar. Bu çerçevede salih ameller imanın meyvesidir. İman kişinin içini aydınlatırken amel de hayatını dü-
zenler ve ona nitelikli bir yaşam sağlar. İkisi bir arada olduğu zaman ortaya örnek bir insan çıkar.

Öğrenelim
� İman, kişinin davranışlarına yön verir ve onu etkiler.

� İman, kişinin kendisiyle, yaradanıyla, diğer insan ve varlıklarla ilişkisine yön verir.

� İman, bütün ibadet ve eylemlerin itici gücüdür.

� İman, insanın canlılara karşı vazifelerine anlam katar.

(44)  bk. Mü’minûn suresi, ayet.


(45)  Dinî Terimler Sözlüğü, s.

26 9. Sınıf Din Kültürü ve Ahlak Bilgisi


1. Ünite Bilgi ve İnanç

İslam’a göre iyi ve değerli olan insan, başkalarına


yararlı olandır. Bir insan çevresine, bir başka deyişle
diğer insanlara faydalı olduğu oranda iyidir ve
değerlidir. Bu, insan olmanın, inanmanın bir
gereğidir. Salih ameller vasıtasıyla insan, yaratılış
gayesini gerçekleştirmekte ve bunun gereğini yeri-
ne getirmektedir.

Kur’an-ı Kerim’deki pek çok ayette iman ile salih


amel yan yana zikredilerek(46) iki kavram arasındaki
yakın ilişkiye dikkat çekilir. İnananların salih ameller
işleyerek maddi ve manevi gelişmelerini sağlamala-
rı öğütlenir. Kur’an-ı Kerim’e göre Allah (c.c.) yeri ve
gökleri, dünya nimetlerini, hayatı ve ölümü kimin da-
ha güzel amel edeceği, yararlı ve güzel işler yapa-
Görsel İslam’da çocukları sevindirmek ve ihtiyaç
cağı hususunda insanları denemek için yaratmış- sahiplerine yardım etmek salih ameldir.
tır.(47) Bu sebeple inananlara salih ameller yapmala-
rı öğütlenir.(48)

Yüce Allah (c.c.), Kur’an’da inananların işlediği her salih ameli gördüğünü(49), ileride kimin daha gü-
zel salih amel işlediğini ortaya çıkaracağını ve hiçbir haksızlığa meydan vermeksizin herkesin ameline
göre karşılığını göreceğini bildirir.(50) İman ile salih amel arasındaki ilişkiye açık bir biçimde dikkat çeken
ayetlerden birinde şöyle buyrulur: “İnsanlar, imtihandan geçirilmeden, sadece ‘İman ettik.’ demele-
riyle bırakılıvereceklerini mi sandılar?”(51)

Kur’an-ı Kerim’de salih amel işlemenin dindeki yeri, iman ile ilişkisi ve insan için önemi vurgulandığı
gibi nelerin salih amel kapsamında olduğu ile ilgili pek çok ayet vardır. İslam’da Allah’ın (c.c.) rızasını ka-
zanmak için yapılan bütün iyi, güzel, yararlı iş, eylem ve davranışlar salih ameldir. Bu bağlamda İslam’da
namaz, oruç, zekât, hac gibi temel ibadetler başta olmak üzere ilim öğrenmek(52), fakirlere yardım et-
mek(53), sahip olduğu nimetleri başkalarıyla paylaşmak(54), ana babaya saygı göstermek(55), insanlarla iyi
geçinmek(56) vb. hayatın içindeki iş ve davranışlar salih amel kapsamındadır.

Kur’an-ı Kerim’de inanıp salih amel işleyenlerin ödüllendirileceği de pek çok ayette belirtilir. Bu hu-
susta bir ayette şöyle buyrulur: “İman edip salih ameller işleyenlere ise zemininden ırmaklar akan
cennetler vardır. İşte büyük kurtuluş budur.”(57) Salih amel işleyenlerle ilgili bir diğer ayette de şöyle
buyrulur: “İnanan ve salih amel işleyenler için mutluluk ve güzel bir dönüş yeri vardır.”(58) Yine

(46)  bk. Bakara suresi, ayet; Yunus suresi, 9. ayet; Hûd suresi, ayet.
(47)  bk. Hûd suresi, 7. ayet; Kehf suresi, 7. ayet; Mülk suresi, 2. ayet.
(48)  bk. Sebe’ suresi, ayet.
(49)  bk. Yûnus suresi, ayet.
(50)  bk. Tevbe suresi, ayet; Yâsin suresi, ayet; Zilzâl suresi, ayetler.
(51)  Ankebût suresi, 2. ayet.
(52)  bk. Zümer suresi, 9. ayet.
(53)  bk. Mâ’ûn suresi, 3. ayet.
(54)  bk. Bakara suresi, 3. ayet.
(55)  bk. Lokman suresi, ayet.
(56)  bk. Fussilet suresi, ayet.
(57)  Burûc suresi, ayet.
(58)  Ra’d suresi, ayet.

9. Sınıf Din Kültürü ve Ahlak Bilgisi 27


Bilgi ve İnanç 1. Ünite

Kur’an’da Yüce Allah (c.c.), inanan ve inandığı gibi davrananlarla salih amel yapmayanların bir olmaya-
cağını şöyle belirtir: “Körle gören, inanıp iyi amellerde bulunanla kötülük yapan bir olmaz…”(59)

Hz. Peygamber de (s.a.v.) hadislerinde iman amel ilişkisine ve bütünlüğüne dikkat çeker. O, şöyle bu-
yurur: “Sizden biri içiyle dışıyla Müslüman olursa yaptığı her bir hayır en az on mislinden yedi yüz
misline kadar sevabıyla yazılır. İşlediği her bir günah da sadece misliyle yazılır. Bu hâl, Allah’a ka-
vuşuncaya kadar böyle devam eder.”(60) Hz. Peygamber (s.a.v.) bir hadisinde de yine iman amel ara-
sındaki yakın ilişkiyi şöyle vurgular: “Kim samimi olarak kalbine imanı yerleştirir ve kendini temiz-
ler, dilini doğru sözlü, nefsini huzura ermiş; huyunu, ahlakını ve davranışlarını dosdoğru… duru-
ma getirirse kurtuluşa ermiştir.”(61) Diğer bir hadisinde de salih amel işlemenin önemiyle ilgili şöyle bu-
yurur: “Ölüyü kabre kadar üç şey takip eder; ikisi geri döner ve biri onunla daima beraber olur.
Ailesi, malı ve ameli onu kabre kadar takip eder. Ailesi ve malı geri döner. Geriye onunla birlikte
ameli kalır.”(62)

Okuyalım
İslam düşüncesinde amelsiz imanın olmayacağı görüşünde olanlar da vardır. Ancak genel ka-
bul gören düşünce amel imanın parçası, rüknü ve olmazsa olmaz unsuru, ayrılmaz bir parçası de-
ğildir. Dolayısıyla dinî hükümleri gönülden benimsemiş ancak çeşitli sebeplerle bunları yerine ge-
tirememiş veya yasakları çiğnemiş bir kişi, işlediği günahı helal görmediği sürece mümin kabul edi-
lir. Diğer taraftan Müslümanlar, iman sahibi ancak ameli terk eden bir kişiyi de kâfir olmakla nite-
lendirmemiştir. Ancak bu durum, iman ile amel arasındaki yakın ilişkiyi, amelin gerekliliğini orta-
dan kaldırmaz. Aksine iman ile amel arasında yakın bir bağ ve ilişki vardır.

Sonuç olarak İslam dininde iman ile salih amel arasında yakın bir ilişki vardır. Bunlar birbirlerinin ta-
mamlayıcısıdırlar. İnsanlar için faydalı ve güzel işler yapmak imanın gereğidir. Yine salih amel işlemek
kişinin ailesine, çevresine ve ülkesine faydalı bir birey olmasını, Allah’ın rızasını kazanmasını ve ahiret-
te de cennetle ödüllendirilmesini sağlar.
Etkinlik Yorumlayalım
 “İyilik, yüzlerinizi doğu ve batı tarafına çevirmeniz değildir. Asıl iyilik, o kimsenin yaptı-
ğıdır ki Allah’a, ahiret gününe, meleklere, kitaplara, peygamberlere inanır. (Allah’ın rıza-
sını gözeterek) yakınlara, yetimlere, yoksullara, yolda kalmışlara, dilenenlere ve kölele-
re sevdiği maldan harcar, namaz kılar, zekât verir. Antlaşma yaptığı zaman sözlerini ye-
rine getirir. Sıkıntı, hastalık ve savaş zamanlarında sabreder. İşte doğru olanlar bu vasıf-
ları taşıyanlardır. Müttakiler ancak onlardır!” (Bakara suresi, ayet.)
 “Kul bir hata yaptığı zaman kalbinde siyah bir iz meydana gelir. Eğer kişi, o hatadan nef-
sini uzaklaştırır, af talep eder ve tövbede bulunursa kalbi cilalanarak leke silinir. Bilakis
aynı günahı işlemeye devam ederse kalpteki leke artırılır. Hatta bir zaman gelir kalbi ta-
mamen kaplar.” (Tirmizi, Sünen, Tefsir, )

Yukarıdaki ayet ve hadisi, iman amel ilişkisi açısından arkadaşlarınızla yorumlayınız.

(59)  Mü’min suresi, ayet.


(60)  Buhari, Sahih-i Buhari, İman,
(61)  Ahmed b. Hanbel, Müsned, C 5, s.
(62)  Buhari, Sahih-i Buhari, Rikak,

28 9. Sınıf Din Kültürü ve Ahlak Bilgisi


1. Ünite Bilgi ve İnanç

3. Kur’an’dan Mesajlar: İsrâ Suresi Ayet ve Mülk Suresi Ayet
Kur’an-ı Kerim, Yüce Allah’ın (c.c.) insanlığa gönderdiği son ilahi vahyidir. Kur’an, insanı Allah, evren,
diğer varlıklar hakkında bilgilendirir. Bunlarla ilişkilerinin nasıl olması gerektiği hususunda evrensel me-
sajlar verir.

Kur’an-ı Kerim’in her ayetinde düşünen insan için bir mesaj vardır. Kur’an’da verilen mesajlardan bi-
ri de bilginin kaynakları ve bunların doğru kullanılmasıyla ilgilidir. Kur’an’da bu konuda pek çok ayet var-
dır. Bunlardan ikisi İsrâ suresinin ayeti ile Mülk suresinin ayetidir.

İsrâ surenin ayetinde bilgi, bilgi elde etme yolları ve bilginin getirdiği sorumluluğa değinilir. Bu
ayette Yüce Allah (c.c.) şöyle buyurur: “Hakkında bilgin bulunmayan şeyin ardına düşme. Çünkü ku-
lak, göz ve gönül, bunların hepsi ondan sorumludur.”

Öğrenelim
İsrâ suresi, Kur’an-ı Kerim’in on yedinci suresidir. Mekke’de inmiştir. Yüz on bir ayettir. Adını bi-
rinci ayette geçen ve “gece yolculuğu yapmak” anlamına gelen “esra” kelimesinden alır.

İsrâ suresinde yer alan başlıca konular şunlardır: İsrâ olayı, bazı toplumların kötülükleri sebe-
biyle uğradıkları son, Kur’an-ı Kerim’den önceki ilahi kitaplarda da bulunan temel dinî ve ahlaki
buyruklar, yeniden dirilmenin mümkün olduğu ve ahiret sorumluluğu, Allah’ın kuşatıcı ilmi, ilk in-
sanın yaratılışı, şeytanın isyanı, insanın seçkin bir varlık oluşu, ibadet ve namaz, Kur’an’ın önemi,
müşriklerin inatçılığı, müminlerin itaatkârlığı.

İslam dini, doğru kararlar alınıp doğru davranışlarda bulunulabilmesi için her hususta bilgiye dayalı
olarak hareket edilmesini ister. İnsan ya duyup gördükleriyle ya da akıl ve vicdanıyla karar verip hareket
eder. Başka bir ifadeyle kişinin bilgileri habere, gözleme veya akla dayanır. İşte İsrâ suresinin aye-
tinde bu bilgi kaynaklarının doğru kullanılması gerektiği, insanın bunlardan sorumlu olduğu belirtilir. Özel-
likle insan ilişkilerinde kişinin hiçbir fikir ve bilgi sahibi olmaksızın konuşması, yalancı şahitlik yapması-
na, başkasına iftira atmasına yol açabilir. Bu durum toplumsal huzur ve güveni zedeler.

Görsel İslam doğru bilgi edinmeyi öğütler.

9. Sınıf Din Kültürü ve Ahlak Bilgisi 29


Bilgi ve İnanç 1. Ünite

Kişinin duyup görmediği bir şeyi varmış gibi söylemesi başkasına zarar vereceği için hukuki bir so-
rumluluk da getirir. Onun için İslam’da kişinin bilgi sahibi olmadan tahmine göre konuşması ve hareket
etmesi yasaktır. Ayette insanın, bilgi kaynaklarını doğru kullanması gerektiği ve bunlardan sorumlu oldu-
ğu bildirilir.

İnsan, kesin bilgisi olmadığı konularda konuşup hüküm vermemelidir. Zanna göre hareket etmemeli-
dir. Bilgiyi doğru yollardan edinip ona göre davranmalıdır. Aksi yönde hareket ettiği zaman bunun sorum-
luluğuna katlanır. Ancak, bilimsel konularda kurallara uygun olarak fikir üretip akıl yürütmek farklıdır.

Etkinlik Belirleyelim
Arkadaşlarınızla İsrâ suresinin ayetinin mealini birkaç defa okuyunuz. Yapılan açıklama-
ları da dikkate alarak ayetlerle ilgili aşağıdaki soruları cevaplandırınız.

 Kim, kime söylüyor?

……………………………………………………………………………………………………………

 Ayetin ana konusu nedir?

……………………………………………………………………………………………………………

 Ayette geçen temel kavramlar nelerdir?

……………………………………………………………………………………………………………

 Muhataplardan ne yapmaları isteniyor?

……………………………………………………………………………………………………………

Mülk suresinin ayetinde de bilgi ve bilgi edinme yollarına değinilir. Ayette Yüce Allah (c.c.) şöyle
buyuruyor. “(Resulüm!) De ki: Sizi yaratan, size işitme duyusu, gözler ve kalpler veren odur. Ne az
şükrediyorsunuz!”

Öğrenelim
Mülk suresi, Kur’an-ı Kerim’in altmış yedinci suresidir. Mekke’de inmiştir. Otuz ayettir. Adını su-
renin ilk ayetinde geçen sahip olma, hükümranlık anlamına gelen “mülk” kelimesinden alır.

Mülk suresinde ele alınan başlıca konular şunlardır: Yüce Allah’ın (c.c.) varlığı ve birliği, büyük-
lüğü, evrendeki hükümranlığı, tek ilah ve tek yaratıcı olduğu, hayatın ve ölümün var ediliş amacı
ve öldükten sonra dirilme, insanlığın ilahi vahyin uyarıcılığına olan ihtiyacı.

Yüce Allah (c.c.), evreni, dünyayı ve bütün canlı cansız varlıkları kusursuz olarak yaratmıştır. İnsanı
da en güzel şekilde yaratıp dünyayı ve dünyanın içindeki bütün nimetleri onun hizmetine sunmuştur. İn-
sanın yaratılmasının temel amacının da inanıp güzel ve yararlı işler yapmak olduğunu, onun dünyaya
bu amaçla denenmek için gönderildiğini bildirmiştir. Yüce Allah (c.c.) insanın bu sınavdan başarılı çıka-
bilmesi için ona her türlü yardımda da bulunmuştur. Doğru inanca ve doğru davranışlara sahip olabilme-
si için peygamberler göndermiştir. Bununla da kalmayıp insanın doğru bilgiler edinebilmesi ve doğru ka-
rarlar verebilmesi için ona bilgi edinme ve akıl yürütme vasıtaları vermiştir. Bunlar, bir varlığın sahip ola-
bileceği en büyük nimetlerdendir.

30 9. Sınıf Din Kültürü ve Ahlak Bilgisi


1. Ünite Bilgi ve İnanç

İnsan, doğduğu zaman belki de canlı varlıklar içinde en korumasız olarak dünyaya gelen tek varlıktır.
Ancak doğuştan sahip olduğu yeteneklerle bilgi edinmekte ve diğer varlıklara hükmedebilecek bir duru-
ma gelmektedir. İnsan bunu Yüce Allah’ın (c.c.) kendisine verdiği bilgi edinme ve akıl yürütme vasıtala-
rı olan salim duyu organları ve selim aklı ile başarmaktadır. Allah’ın (c.c.) kendisine gönderdiği vahyi ve
onun varlığına ve birliğine işaret eden diğer delilleri de bunlarla algılayıp kavramaktadır.

İnsan bu bilgi elde etme kaynak ve yollarına sahip


olmasaydı bugün ulaştığı düzeye yükselmesi mümkün
olmazdı. Evrende bunu başarabilen tek canlı insandır.
Diğer hiçbir canlıya verilmeyen sadece insana verilen
bu nimetler için insanın tek yapması gereken ise şük-
retmek ve bu şükrün gereğini yerine getirmektir. Bu-
nun gereği de kendisine verilen bu nimetleri Yüce Al-
lah’ın (c.c.) istediği şekilde kullanmasıdır. İnsan bilgi
elde etme ve işleme vasıtaları olan salim duyu organ-
larıyla aklını zararlı ve kötü işlerde değil, faydalı ve gü-
zel işlerde kullanmalıdır.

Sonuç olarak insan, bilgi edinme kaynaklarına ve


bunu işleme vasıtalarına sahiptir. Bunlar, insanı diğer
varlıklardan farklı ve üstün kılan Yüce Allah’ın (c.c.) in-
sana verdiği en önemli nimetlerdir. Ancak bu nimetler
beraberinde sorumluluk da getirmektedir. İşte hem
İsrâ suresinin ayetinde hem de Mülk suresinin
ayetinde insandan bilgi edinme yollarını iyi ve doğru
kullanması istenir. Doğru bilgi edinme vasıtaları var-
ken bilmediği şeyin peşine düşmemesi, aksi takdirde Görsel İslam, kişinin kendisine verilen yetenek-
lerin kıymetini bilmesini öğütler.
sonucuna katlanacağı haber verilir.

Etkinlik Belirleyelim
Arkadaşlarınızla Mülk suresinin ayetinin mealini birkaç defa okuyunuz. Yapılan açıklama-
ları da dikkate alarak ayetlerle ilgili aşağıdaki soruları cevaplandırınız.

 Kim, kime söylüyor?

……………………………………………………………………………………………………………

 Ayetin ana konusu nedir?

……………………………………………………………………………………………………………

 Ayette geçen temel kavramlar nelerdir?

……………………………………………………………………………………………………………

 Muhataplardan ne yapmaları isteniyor?

……………………………………………………………………………………………………………

9. Sınıf Din Kültürü ve Ahlak Bilgisi 31


Bilgi ve İnanç 1. Ünite

Bilgilerimizi Ölçelim

A. Aşağıdaki soruları cevaplayınız.

1. İslam’da bilginin kaynakları nelerdir? Sıralayınız.

…………………………………………………………………………………………………………………
…………………………………………………………………………………………………………………

2. Rüya, keşif ve ilham İslam düşüncesinde niçin bilgi kaynağı olarak kabul edilmez? Açıklayınız.

…………………………………………………………………………………………………………………
…………………………………………………………………………………………………………………

3. İman ikrar ilişkisi nedir? Açıklayınız.

…………………………………………………………………………………………………………………
…………………………………………………………………………………………………………………

4. İman ile bilgi arasında nasıl bir ilişki vardır? Belirtiniz.

…………………………………………………………………………………………………………………
…………………………………………………………………………………………………………………

5. İmanda kalben tasdik niçin önemlidir? Belirtiniz.

…………………………………………………………………………………………………………………
…………………………………………………………………………………………………………………

6. İman amel ilişkisi niçin önemlidir? Belirtiniz.

…………………………………………………………………………………………………………………
…………………………………………………………………………………………………………………

7. İsrâ suresi 36 ve Mülk suresi ayetlerinden çıkarılabilecek ana mesaj nedir? Belirtiniz.

…………………………………………………………………………………………………………………
…………………………………………………………………………………………………………………

B. Aşağıdaki cümlelerde boş bırakılan noktalı yerleri uygun kavramlarla tamamlayınız.

“mümin - salih amel - iman - akıl - vahiy - din - peygamber”

1. Yüce Allah’ın (c.c.) insanlar arasından seçmiş olduğu peygamberleri vasıtasıyla onları doğru yola
iletmek için gönderdiği ilahi bilgilere……………… denir.

2. İnsanın tehlikeye düşmesine ve yok olmasına engel olan, onun her türlü eylemine anlam kazandı-
ran ve ilahi emirler karşısında yükümlülük altına girmesini sağlayan, ona düşünme, kavrama ve bil-
gi elde etme gücü veren öze …………………. denir.

3. Kişinin Allah’ın (c.c.) varlığını, birliğini, sıfatlarını, peygamberlerini, ahiret gününü ve bunlardan baş-
ka iman edilmesi gereken şeyleri kalp ile tasdik edip dil ile söylenmesine denir.

32 9. Sınıf Din Kültürü ve Ahlak Bilgisi


1. Ünite Bilgi ve İnanç

4. Yüce Allah’a (c.c.), Hz. Peygamber’e (s.a.v.) ve onun tebliğ ettiklerine kalpten inanıp kabul eden
kişiye denir.

5. Kişinin, Allah’a (c.c.) inanmanın gereği olarak onun kitabında indirdiklerini davranışlarına yansıtıp
onun rızasını gözeterek hem kendine hem toplumuna hatta tüm insanlığa faydalı olacak iş, eylem
ve davranışlarda bulunmasına ……………………………… denir.

C. Aşağıdaki sorulardan her biri için beş cevap seçeneği verilmiştir. Seçeneklerden yalnızca bi-
ri doğrudur. Doğru seçeneği bularak işaretleyiniz.

1. Aşağıdakilerden hangisi İslam dininde bilgiye ulaşma yollarından biri değildir?


A) Vahiy B) Akıl
C) Duyular D) Araştırma
E) Rüya

2. “Onlara (müşriklere): ‘Allah’ın indirdiğine uyun, denildiği zaman onlar, ‘Hayır! Biz atalarımızı
üzerinde bulduğumuz yola uyarız.’ dediler.. Ya ataları bir şey anlamamış, doğruyu da bulama-
mış idiyseler?” (Bakara suresi, ayet.)

Bu ayetten aşağıdaki yargılardan hangisine ulaşılabilir?


A) İnsanın bilgi edinmesinde kültür önemlidir.
B) Atalara saygı duymak dinin gereğidir.
C) Her devirde Allah’a (c.c.) inanan toplumlar olmuştur.
D) Kişinin doğru olan bilginin peşinden gitmesi gerekir.
E) Allah (c.c.) her devirde vahiy göndermiştir.

3. “Bedeviler ‘İnandık.’ dediler. De ki: Siz iman etmediniz, ama ‘Boyun eğdik.’ deyin. Henüz iman
kalplerinize yerleşmedi. Eğer Allah’a ve elçisine itaat ederseniz Allah işlerinizden hiçbir şeyi
eksiltmez. Çünkü Allah çok bağışlayan, çok esirgeyendir.” (Hucurât suresi, ayet.)

Bu ayette imanın mahiyeti ile ilgili vurgulanan husus aşağıdakilerden hangisidir?


A) İman, boyun eğmektir.
B) İman, inancın söz ile ifadesidir.
C) İmanda kalbin onaylaması önemlidir.
D) Yüce Allah (c.c.) iman edenleri bağışlayacaktır.
E) İman, kişinin iş ve davranışlarına yansımasıdır.

9. Sınıf Din Kültürü ve Ahlak Bilgisi 33


Bilgi ve İnanç 1. Ünite

4. İman bilgi ilişkisi ile ilgili olarak aşağıdakilerden hangisi söylenemez?


A) Kişinin imanın oluşumunda bilginin önemli bir yeri vardır.
B) Bilgi, inanan kişinin neye inanacağını bilmesini sağlar.
C) İman, kişinin bilgiye dayalı bireysel bir tercihidir.
D) Bilgi, kişinin imanının olgunlaşmasına katkı sağlar.
E) Doğru bilgi kişinin imanını azaltıp çoğaltabilir.

5. İslam’da Allah’a (c.c.), Hz. Peygamber’e (s.a.v.) ve onun tebliğ ettiklerine kalpten inanıp ka-
bul eden kişiye ne denir?
A) Mümin B) Münafık
C) Müşrik D) Kâfir
E) Muttaki

C. Aşağıdaki ifadelerden doğru olanların başına (D), yanlış onlanların başına da (Y) yazınız.

1. ( ) İmanın zıddı ihsandır.

2. ( ) İman öncelikle kalbin tasdik etmesi yani onaylamasıdır.

3. ( ) İslam dininde akıl, selim akıl olan nitelendirilir.

4. ( ) M
 ütevatir haber, yalan üzerinde birleşmesi mümkün olan bir topluluğun bildirmiş olduğu haber-
dir.

5. ( ) İslam’da kişinin tahkiki imana sahip olması öğütlenir.

Ç. Defterinize “İman Kalp ile Tasdik, Dil ile İkrardır.” konulu bir kompozisyon yazınız.

34 9. Sınıf Din Kültürü ve Ahlak Bilgisi


2.
2. Ünite Din ve İslam

ÜNİTE

DİN VE İSLAM

̇
Ünitemi ̇ Hazırlanalım
ze
1. Din, fıtrat, tevhid, hanif, iman ve esmâ-i hüsnâ kavramlarının anlamlarını sözlük ve ansiklope-
dilerden araştırınız.
2. İslam’da ibadetin yeri ve önemi ile ilgili bilgiler edininiz.
3. İnsanın din ile ilişkisini araştırınız.
4. İslam inanç esasları ve özellikleri ile ilgili bir araştırma yapınız.
5. Nisâ suresinin ayetinin anlamını Kur’an-ı Kerim mealinden okuyunuz. Ayetlerde verilen me-
sajların neler olabileceği konusunda araştırma yapınız.

9. Sınıf Din Kültürü ve Ahlak Bilgisi 35


Din ve İslam 2. Ünite

1. Dinin Tanımı ve Kaynağı


Düşünelim
Size göre din nedir? Arkadaşlarınızla tartışınız.

Din kelimesi, Türkçeye Arapçadan geçmiştir.


Kelime olarak “kanun, hüküm, ceza, ödüllendir-
me, saygı, itaat, teslimiyet, ibadet, egemenlik,
âdet, yol,”(1) gibi anlamlara gelir. İnsanlık tarihi ile
başlayıp ona paralel olarak gelişen dinin şimdiye
kadar pek çok tanımı yapılmıştır. Bu tanımlar,
dine bakış açısına göre birbirinden farklılık
gösterir. Bir dine bağlı olanlar, dini kendi inançları
açısından tanımlarken bilim insanları ise elde
ettikleri verilere göre dini “bilimsel bir araştırma-
nın nesnesi” olarak tanımlamışlardır. Dolayısıyla
şimdiye kadar herkesin üzerinde anlaştığı bir din
tanımı yapılamamıştır. Bunun sebeplerinden biri
dinlerin farklı yapılara sahip olması ve tarif ya-
pan kişinin dine yaklaşım biçim ve anlayışıdır.
Aşağıda din kavramının Kur’an-ı Kerim’de hangi
anlamlarda kullanıldığı ile İslam bilginleri ve çe-
şitli bilimsel disiplinlerce yapılan bazı din tanım- Görsel İslam’a göre dinin kaynağı vahiydir.
larına yer verilmiştir.

Kur’an-ı Kerim’de din kelimesi doksan iki yerde geçer. Bu ayetler incelendiğinde Kur’an’da din keli-
mesinin anlamlarını aşağıdaki şekilde gruplandırmak mümkündür.

 Ceza, mükâfat, hüküm, hesap: Özellikle Mekke döneminin ilk zamanlarında inen ayetlerde din
kavramı “yevm” kelimesiyle birlikte “yevmü’d-din”(2) (din günü; hesap, ceza-mükâfat günü) şeklin-
de geçer. Örneğin Fâtiha suresindeki “Mâliki yevmi’d-din” (hesap ve ceza gününün sahibi) aye-
tinde din kelimesi ceza ve hesap anlamındadır. İnsanın iman ve ameline göre hesaba çekileceği
ahiret gününü ifade eder.

 İtaat, teslimiyet, hizmet, ibadet: Din kelimesi özellikle Mekke döneminin ikinci yarısında inen ayet-
lerde bu anlamlarda kullanılmıştır. Örneğin “…Allah sizin için bu dini seçti…”(3) ayetinde din ke-
limesi bu anlamlardadır. Artık ilk dönemlerde vurgulanan sorumluluk ve hesaptan tevhit ve tesli-
miyete geçildiği görülür. Buna göre insan sadece Allah’a ibadet edecek, ona ortak koşmayacak-
tır. Din, Allah (c.c.) tarafından konulan ve insanları ona ulaştıran yoldur.

 Üstün gelmek, hâkimiyet, zorlamak: Örneğin “Göklerdeki her şey, yerdeki her şey onundur.
Din de daima onundur…”(4) ayetinde din bu anlamlarda kullanılmıştır.

(1)  Dinî Terimler Sözlüğü, s.


(2)  Fâtiha suresi, 4. ayet.
(3)  Bakara suresi, ayet.
(4)  Nahl suresi, ayet.

36 9. Sınıf Din Kültürü ve Ahlak Bilgisi


2. Ünite Din ve İslam

 Ȃdet, yol, kanun, şeriat, millet, mezhep: Örneğin “…Yoksa kralın kanunlarına göre kardeşini
alıkoyamazdı…”(5) ve “De ki: Şüphesiz Rabb’im beni doğru bir yola, dosdoğru bir dine,
Hakk’a yönelen İbrahim’in dinine iletti…”(6) ayetlerinde din bu anlamlarda kullanılmıştır.

Kur’an’da din kelimesi yukarıdaki dört anlam grubundan birini veya birkaçını ifade ettiği gibi yer yer
bu gruplardaki anlamların tamamını içeren bir nizamı da belirtir. Bu nizamı ifade etmek üzere “ed-di-
nü’l-kayyim (dosdoğru din), dinü’l-hak (hak din), dinullah (Allah’ın dini)” gibi özel tabirler de kullanılır. Di-
ğer taraftan Kur’an-ı Kerim’de din kelimesi hem uluhiyyeti hem de ubudiyyeti ifade eder. Buna göre din,
yaratıcı ve ibadet edilmeye layık olan Allah’a nispetle “hâkim olmak, itaat altına almak, hesaba çekmek,
ceza-mükâfat vermek”; yaratılan ve ibadet eden kula nispetle “boyun eğmek, aczini anlamak, teslim ol-
mak, ibadet etmek”tir. Nihayet din bu iki taraf arasındaki ilişkiyi düzenleyen kanun, nizam ve yoldur.(7)

İslam bilginleri dinin tanımını daha çok Kur’an-ı Kerim’de yer alan ayetleri, İslam inançlarını ve dinin
gönderiliş amaçlarını dikkate alarak yapmışlardır. Onların tarifleri diğer disiplinlerce yapılan tanımlara gö-
re dinin yapısına daha yakın ve uygundur. İslam bilginlerinin tanımlarında esas açısından bir ortaklık var-
dır. Örneğin Seyyid Şerif Cürcani dini, “Din, akıl sahiplerini peygamberlerin bildirdiği şeyleri kabule çağı-
ran ilahi bir kanundur.” diye tarif eder. Tahanevi dini, “Din akıl sahiplerini kendi iradeleriyle bu dünyada
ve öte dünyada kurtuluşa yönlendirir.” şeklinde tanımlar. Ahmet Hamdi Akseki ise bu iki tanımı da içerek
şekilde şöyle tanımlar: “Din, Allah’ın peygamberleri aracılığıyla gönderdiği ve akıl sahibi şuurlu insanla-
rı, kendi hür irade ve arzularıyla hayırlı olan şeylere yönlendiren, ilahi kanunlar bütünüdür.”(8) Bu tanım-
larda şu hususlar yer alır:

 Din, Yüce Allah (c.c.) tarafından gönderilmiştir.

 Din, Yüce Allah’ın (c.c.) insanlar arasından seçtiği peygamberleri aracılığıyla gönderilmiştir.

 Dinin temel amacı, insanları dünya ve ahirette mutlu kılmaktır.

 Dini, insan kendi hür irade ve arzusuyla kabul eder.

 Din, iyiyi kötüden ayırt edebilecek akıl yetisine sahip insanlara hitap eder.

Çeşitli disiplinlerde bilimsel araştırmalar yapan pek çok kişi dini kendi alanına göre tanımlamıştır.
Örneğin konuya din sosyolojisi açısından yaklaşan Emile Durkheim (Emil Durkaym) dinin toplumdaki
sosyal işlevini esas alarak “Din, bir cemaatin meydana gelmesini sağlayan ayin ve inançlar sistemidir.”
diye tanımlar. Bir felsefeci olan Rudolf Otto ise dini, “Din, insanın kutsal saydığı şeylerle olan ilişkisidir.”
diye tarif eder. Bir kültür antropoloğu olan Edward B. Tylor (Edvırd Taylor) ise “Din, ruhi varlıklara inanç-
tır.” diye tanımlar. (9)

Gerek çeşitli disiplinlerin uzmanları gerekse İslam bilginlerince yapılan din tanımlarındaki ortak un-
surlardan hareketle dini şöyle tanımlayabiliriz: “Din, insanların mutlu bir hayat sürmesini amaçlayan Al-
lah’ın veya din kurucularının kutsal kitaplarda yer alan sözlerinden, insanların bu amacın gerçekleşme-
si için yaptıkları davranışlardan ve oluşturdukları kurumlardan meydana gelen bir sistemdir.”

(5)  Yûsuf suresi, ayet.


(6)  En’âm suresi, ayet.
(7)  bk. Günay Tümer - Abdurrahman Küçük, Dinler Tarihi, Ocak Yayınları, Ankara, , s. 3.
(8)  bk. Günay Tümer - Abdurrahman Küçük, Dinler Tarihi, s. 4.
(9)  bk. Günay Tümer - Abdurrahman Küçük, Dinler Tarihi, s. 6.

9. Sınıf Din Kültürü ve Ahlak Bilgisi 37


Din ve İslam 2. Ünite

Dinin nasıl ortaya çıktığı, kaynağının ne olduğu konusunda kutsal kitapların verdiği bilgilerden başka
herhangi bir tarihî belge yoktur. Dolayısıyla bilimsel yöntemlerle dinin başlangıcı ve kaynağı hakkında
kesin bir şey söylemek kolay değildir. Bununla beraber dinin kaynağını belirlemeye çalışan bazı sosyal
bilimciler olmuştur. Bunlar, elde ettikleri veri ve bilgilere göre dinin kökeni ile ilgili bazı teoriler ileri sür-
müşlerdir. Bir dönem bu tür teoriler, Batı dünyasında kabul görmüş ancak daha sonra bunların eleştirisi
yapılarak geçersizlikleri ispatlanmıştır. Dinin kaynağı hakkındaki görüşleri, evrimci görüş ve vahiy temel-
li görüş olarak ikiye ayırarak değerlendirmek mümkündür.(10)
Antropologlar, etnologlar, sosyologlar ve psikologlardan bazıları, dinin kökeninin hâlâ ilkel hayat yaşa-
yan kabilelerin din ve kültürlerinin incelenmesi ile bulunabileceğini iddia ettiler. Bunlar, yaşayan bazı ilkel
kabilelerin inançlarından hareketle dinin kökeni ile ilgili değişik görüşler geliştirdiler. Örneğin Edward B. Tay-
lor dinin başlangıcının ruhlara özellikle de ataların ruhlarına tapınma anlamına gelen animizm, J. G. Fra-
zer (Farazır) büyü, Emile Durkheim ise bitki ve hayvanların kutsallığına inanma anlamına gelen totemizm
olduğunu ileri sürdü. Bu yaklaşımların ortak özelliği, sosyolojik ve psikolojik temelli teoriler olmalarıydı.(11)
Bu teorilere göre insan, tabiattan korktuğu veya bir arada yaşama şuurunu sürdürmek istediği için dine
yönelmişti. Ancak bu teoriler de kısa zamanda eleştiriler aldı. Çünkü bu iddiaları ileri sürenlerin hiçbiri ilkel
kabileler arasına giderek orada gözlem ve inceleme yaparak bunları söylemiyordu. Daha çok fikirlerinin te-
melini seyyahların anıları, misyonerlerin hazırladığı raporlar oluşturuyordu. Hâlbuki daha sonra bu tür ilkel
kabileleri bizzat giderek inceleyenlerin araştırmaları bu teorilerin pek tutarlı olmadığını ortaya koydu.
Dinin kaynağı konusundaki en son bilimsel çalışmalar, dinin kaynağının tevhit inancı olduğunu des-
teklemektedir. Bu sonuç, vahyin bildirdiği tevhit inancı ile de örtüşmektedir.(12)

Etkinlik Değerlendirelim
Vahiy temelli görüşü savunanların ortak noktası nedir? Arkadaşlarınızla değerlendiriniz.

Görsel Hz. Muhammed’e (s.a.v.) ilk vahiy Nur Dağı’ndaki Hira Mağarası’nda gelmiştir (Mekke).

(10)  Baki Adam, “Din Hakkında Genel Bilgiler”, Dinler Tarihi El Kitabı, Grafiker Yayınları, Ankara, , s. 44 -
(11)  Mehmet Taplamacıoğlu, Din Sosyolojisi, Ankara Üniversitesi İlahiyat Fakültesi Yayınları, Ankara, , s. 66 -
(12)  bk. İlmihal, İman ve İbadetler, C I, s. 6.

38 9. Sınıf Din Kültürü ve Ahlak Bilgisi


2. Ünite Din ve İslam

İslam bilginlerine göre dinin kaynağı kesinlikle ilahi vahiydir. Fakat burada söz konusu edilen din, ba-
zı din mensuplarının iddia ettiği gibi sadece kendi dinleri değil, Hz. Ȃdem’le (a.s.) başlayıp Hz. Muham-
med’in (s.a.v.) peygamberliği ile tamamlanan dindir. Bu dinin adı İslam’dır. Özel anlamda ise Hz. Muham-
med’in (s.a.v.) getirdiği son din olan İslam’dır. Yüce Allah (c.c.), Hz. Muhammed (s.a.v.) ile dinini tamam-
lamıştır.

Kur’an-ı Kerim’de de dinin kaynağının vahiy olduğu açıkça bildirilir. Yüce Allah (c.c.), Kur’an’da Hz.
Ȃdem’i (a.s.), Hz. Nuh’u (a.s.), Hz. İbrahim’i (a.s.) seçip görevlendirdiğini(13), Hz. Nuh’a (a.s.), Hz. İbra-
him’e (a.s.), Hz. İshak’a (a.s.), Hz. Yakub’a (a.s.), Hz. Musa’ya (a.s.), Hz. İsa’ya (a.s.) ve diğer peygam-
berlerine gönderdiği vahiyleri Hz. Muhammed’e de (s.a.v.) bildirdiğini(14) ve her topluma peygamber gön-
derdiğini(15) haber vermektedir.

Sonuç olarak dinin kaynağı Yüce Allah’tır. Hiçbir insan ve hatta peygamber kendi başına din kura-
maz. Yüce Allah (c.c.), insanlar arasından seçtiği kişileri peygamber olarak görevlendirmiş ve onlar ara-
cılığıyla insanlara vahiylerini iletmiştir. Bunun yanı sıra Yüce Allah (c.c.), insanı da bu vahiyleri anlayabi-
lecek kabiliyette yaratmıştır. Ayrıca insanı kendisinin varlığı ve birliğini kabul edebilecek bir yaratılışla do-
natmıştır.

Etkinlik Sıra Sizde


 “Biz Nuh’a ve ondan sonraki peygamberlere vahyettiğimiz gibi sana da vahyettik. Ve (ni-
tekim) İbrahim’e, İsmail’e, İshak’a, Yakub’a, esbâta (torunlara), İsa’ya, Eyyub’e, Yunus’a,
Harun’a ve Süleyman’a vahyettik. Davud’a da Zebur’u verdik.” (Nisâ suresi, ayet.)

 “Sana da daha önceki kitabı doğrulamak ve onu korumak üzere hak olarak Kitab’ı
(Kur’an’ı) gönderdik…” (Mâide suresi, ayet.)

Yukarıdaki ayetleri, dinin kaynağı açısından arkadaşlarınızla değerlendiriniz.

2. İnsanın Doğası ve Din

Düşünelim
Sizce insanın mutlu olabilmesi için ne gibi ihtiyaçlarının karşılanması gerekir? Arkadaşlarınız-
la tartışınız.

İnsan hem maddi hem de manevi yönü olan bir varlıktır. İnsanın yemek, içmek, giyinmek vb. maddi;
sevmek, sevilmek, güvenmek, bağlanmak, sığınmak vb. ise manevi ihtiyaçlarını oluşturur. İnsan maddi
ve manevi yönü, ruhu ve bedeni ile bir bütündür. İnsanın ahenkli, huzurlu ve dengeli yaşaması, bu bütü-
nün yaratılışa uygun olarak geliştirilmesine bağlıdır. Bu ise hem ruhun hem de bedenin ihtiyaçlarını den-
geli bir şekilde karşılamakla mümkündür. İhtiyaçlarından birini ihmal etmek veya ertelemek insanın olum-
suz etkilenmesine sebep olur.

(13)  bk. Ȃl-i İmrân suresi, ayetler.


(14)  bk. Nisâ suresi, ayet.
(15)  bk. Nahl suresi, ayet.

9. Sınıf Din Kültürü ve Ahlak Bilgisi 39


Din ve İslam 2. Ünite

İnsanın manevi ihtiyaçlarından biri de inanma


gereksinimidir. İnsan, her zaman ve her yerde yüce,
kudretli ve ulu bir varlığa sığınma, ona güvenme ve
ondan yardım dileme ihtiyacı hissetmiştir. Bu
sığınma, güvenme ve yardım dileme duyguları yüce
yaratıcıyı arama isteğidir. Tarihte bireysel olarak
inanmayan insanlar olmasına rağmen, dinsiz bir
topluma rastlanmamıştır. Dolayısıyla insanlık
tarihinin her döneminde din, canlılığını korumuş ve
insan hayatının ayrılmaz bir özelliği olmuştur. Bu
durum, din duygusunun doğuştan olduğunu gösterir.

İslam dinine göre de insandaki din duygusu


doğuştandır. Fıtrat, insanın gayeli yaratılışına uygun
olarak insandaki Yüce Allah’a (c.c.) inanmaya elve-
rişli dini yapıya denir. Yüce Allah (c.c.), insanı inan-
ma duygusu ve ihtiyacıyla yaratmıştır.

Kur’an’da insandaki din duygusunun doğuştan


olup onun bu duyguyla yaratıldığı şöyle belirtilir:
“(Resulüm!) Sen yüzünü hanif olarak dine, Allah
insanları hangi fıtrat üzere yaratmış ise ona çevir.
Allah’ın yaratışında değişme yoktur. İşte dosdoğ-
ru din budur; fakat insanların çoğu bilmezler.”(16)
Hz. Peygamber de (s.a.v.) bu konuda şöyle buyur-
muştur: “Her insan fıtrat üzere doğar…”(17) Hem
ayette hem de Hz. Peygamber’in (s.a.v.) hadisinde
geçen “fıtrat” kavramı, insanın doğuştan yüce bir ya- Görsel Yüce bir varlığa inanmak ve ibadet etmek
insanın doğuştan getirdiği bir duygudur.
ratıcıya inanacak şekilde yaratıldığını ifade etmekte-
dir.

Öğrenelim
Hanif: Sözlük anlamıyla yanlış ve sapıklıktan doğru yola, çarpıklıktan doğruluğa yönelmek de-
mek olan Hanif kelimesi, terim olarak batıldan yüz çevirip yalnız bir olan Allah’a (c.c.) yönelen, doğ-
ruya ve hakka bağlanan, gerçeğe dönen kişi demektir. Bu anlamıyla Haniflik, aynı zamanda dinî
gelenekte Hz. İbrahim’in dininin özel adıdır.

(Şaban Kuzgun, İslam Kaynaklarına Göre Hz. İbrahim ve Haniflik, s. )

İnsanın inanma ihtiyacının yanında güven, ümit etmek, huzur bulmak gibi manevi gereksinimleri de
vardır. Din, insanın bu manevi ihtiyaçlarını karşılayan en önemli kurumdur. Örneğin insanın karşılaştığı
yalnızlık, çaresizlik, korku, üzüntü ve felaketler karşısında ona ümit, teselli ve güven sağlayan en önem-

(16)  Rûm suresi, ayet.


(17)  Buhari, Sahih-i Buhari, Cenâiz,

40 9. Sınıf Din Kültürü ve Ahlak Bilgisi


2. Ünite Din ve İslam

li sığınak Allah (c.c.) inancı yani dindir. Kur’an-ı kerim’in pek çok ayetinde insanın zor zamanlarında Yü-
ce yaratıcıya yöneldiği bildirilir: “İnsanın başına bir sıkıntı gelince, Rabb’ine yönelerek ona yalva-
rır”(18) Ayrıca din, insanı ruhi bunalımlardan koruduğu gibi insanın kendisine ve çevresine karşı daha
duyarlı davranmasına da yardımcı olur.

Din insanın aklına, kalbine ve duygularına hitap ederek onun doğuştan getirdiği inanma duygusunu
en doğru biçimde eğitir. İnsanın doğuştan getirdiği sevgi, merhamet ve kardeşlik gibi duygularının geliş-
tirilmesine; acelecilik, sabırsızlık ve cimrilik gibi niteliklerinin ise kontrol altına alınmasına katkı sağlar.
Her şeyi var eden yüce bir kudretin varlığını kabul edip ona bağlanmak insanı manevi olarak kuvvetlen-
dirir.

İnanan bir varlık olarak insanın hayatının hemen her döneminde dinin etkisini görmek mümkündür.
Öncelikle insan, yüce bir yaratıcıya inanır ve güvenir. Yüce Allah’a (c.c.) yaklaşmak için ona ibadet eder.
Onun öğütlerini yerine getirmeye çalışır. Örneğin kötü davranışlardan kaçınmaya, iyi tutum ve
davranışlarda bulunmaya gayret eder. Zor anlarında Allah’a (c.c.) sığınır ve ondan yardım diler. Böylece
felaket ve musibetler karşısında sabırlı davranır. Dünya ve ahiret hayatı ile ilgili sorduğu soruların
cevaplarını dinden alır. Herhangi bir işe başlarken besmele çeker ve Allah’ın (c.c.) yardımını ister.
Etkinlik Değerlendirelim
“…Bilesiniz ki kalpler ancak Allah’ı anmakla huzur bulur.” (Ra’d suresi, ayet.)

Yukarıdaki ayeti, dinin insanın bireysel hayatındaki yeri ve önemi açısından değerlendiriniz.

İnsan akıllı, düşünen, araştıran ve soru sorup bunların cevaplarını arayan bir varlıktır. O, evrenin ve
içindekilerin nasıl yaratıldığını merak eder. Evrendeki düzeni inceleyerek her şeyi yaratan yüce bir varlık
olması gerektiğini düşünür. Bu durum, insanı inanmaya sevk eder. Yine hemen her insanın açık veya
gizli kendisine sorduğu “Ben kimim? Beni kim yarattı? Nereden geldim? Niçin yaşıyorum? Nereye gidi-
yorum? Ölümden sonra bir hayat var mı? ” gibi sorular, insanın Yüce Allah’ı (c.c.) ve gerçeği aramasıy-
la ilgilidir. Bu tür sorular da din duygusunun insanın doğasında doğuştan var olduğunu gösterir. İnsanın
bu tür soruların cevaplarını bulduğu en önemli kurum yine dindir.

Dinin toplumsal olarak da insan hayatında önemli bir yeri vardır. İnsan toplum içinde yaşayan bir var-
lıktır. Zaman zaman başkalarının maddi ve manevi yardımına ihtiyaç duyar. Aynı duygu, düşünce ve
inancı benimseyerek bir araya gelen insanlar, kendilerine özgü bir inanç, değer, gelenek ve kültür orta-
mı oluşturur. Bu ortam içerisinde yaşamak için de birtakım değer ve ilkelerin bulunması gerekir. İşte din,
bu değer ve ilkeleri insana verir. Örneğin millet hâlinde beraber kutladığımız Ramazan ve Kurban
Bayramı çok önemli iki dinî olgudur. Sünnet törenleri, toplu namazlar, ölen birinin arkasından yapılan dinî
merasimler, zekât ve sadaka gibi dinî davranışlar dinin toplumsal hayattaki örneklerinden bazılarıdır.
Birçok ahlak, davranış ve görgü kuralının da dinle yakın ilişkisi bulunmaktadır.

Din, millî birlik ve bütünleşmenin de vazgeçilmez unsurlarından biridir. Toplumumuzun ayakta


kalmasında birleştirici görev yapan toplumsal kurallar incelendiğinde, bunların korunması ve
geliştirilmesinde dinin önemli bir yeri olduğu görülür. Örneğin akrabalar, komşular ve diğer insanlarla iyi
ilişkiler kurulmasının toplumun birlik ve beraberliğindeki önemi açıktır. Bunda dinin akraba, komşu ve
diğer insanlarla iyi geçinmeye yönelik öğütlerinin azımsanamaz bir yeri ve yaptırıcılığı vardır.

(18)  Zümer suresi, 8. ayet.

9. Sınıf Din Kültürü ve Ahlak Bilgisi 41


Din ve İslam 2. Ünite

Etkinlik Örnekler Bulalım

Dinin toplumsal hayattaki yerini gösteren başka hangi örnekler vardır? Arkadaşlarınızla konu-
şunuz.

Görsel Camilerde namaz kılmak dinin toplumsal hayattaki yansımalarından biridir.

Din, insanın kültürel hayatında da önemli bir yer tutar. İnsanın kültürel hayatının her aşamasında pek
çok dinî motifin var olduğu kolayca gözlenebilen bir gerçektir. Örneğin türkülerimizde, şarkılarımızda din
ile ilgili Allah (c.c.), cennet, cehennem vb. kavramlar ve bazı din büyüklerinin adları geçer. Evimizde din
ile ilgili Allah (c.c.), Muhammed (s.a.v.), Maşallah, Bismillâhirrahmânirrahîm yazıları, seccade, tespih vb.
eşyalar vardır. Kültürün ögeleri üzerinde de dinin önemli etkileri vardır. Örneğin mimaride, edebi ürünler-
de, örf, âdet ve geleneklerde, sosyal, ekonomik alanlardaki uygulamalarda hep dinî unsurlar ve anlayış-
lar göze çarpar. Bütün bunlar dinin, kültürün bütün unsurlarıyla çok güçlü bağlara sahip olduğunu gös-
termektedir.
Etkinlik Örnekler Bulalım

Dinin insan hayatındaki yeri ve önemini gösteren örnekler bulup arkadaşlarınızla paylaşınız.
 İnsanın hayatını anlamlandırır.





42 9. Sınıf Din Kültürü ve Ahlak Bilgisi


2. Ünite Din ve İslam

3. İman ve İslam İlişkisi


Düşünelim
Sizce İslam ve iman kavramları arasında nasıl bir ilişki vardır? Arkadaşlarınızla tartışınız.

İman sözlükte “emniyet ve güven içinde bulunmak, gönülden benimsemek, yürekten inanmak,” gibi
anlamlara gelir. En genel anlamıyla iman, “Allah’tan (c.c.) alıp din adına tebliğ ettikleri kesin inanç ilke-
lerinde peygamberleri onaylamak ve onlara inanmak” olarak tanımlanır. İslami bir terim olarak ise iman,
“Hz. Peygamber’i (s.a.v.) vahiy yoluyla Allah’tan (c.c.) getirdiği kesin olarak bilinen hükümlerde tasdik et-
mek, onun haber verdiği şeyleri tereddütsüz kabul edip bunların gerçek ve doğru olduğuna gönülden
inanmak”(19) demektir.
Kelime olarak İslam “boyun eğme, itaat, güven, kurtuluşa erme, barış ve sulh yapma, esenlikte kıl-
mak, bir şeye teslim olmak” anlamlarına gelir. Terim olarak, “Allah’a (c.c.) itaat etmek, Hz. Peygamber’in
(s.a.v.) din adına bildirmiş olduğu şeylerin hepsini kalp ile tasdik edip dil ile söylemektir. İnandıklarını ya-
şamak, sözleri ve davranışları ile kabul edip benimsediğini göstermek” demektir.(20)
İman ve İslam kavramları, Kur’an-ı Kerim ve hadislerde bazen aynı bazen de farklı anlamlarda
kullanılmıştır. Bu durum, İslam bilginleri arasında iman ve İslam kavramlarının tanımlarında farklılaşmalara
yol açmıştır. Ancak bu farklılaşmalara rağmen iki kavram arasında yakın bir ilişki vardır. Ameli, imanın
bir parçası olarak kabul edenler, bazen dinî metinlerde farklı anlamlarda kullanılsa da iman ve İslam
kavramlarının aynı anlama geldiğini savunurlar. Kaldı ki her iki kelimenin aynı anlamda kullanıldığı ayet
ve hadisler de vardır. Örneğin “Musa dedi ki: Ey kavmim! Eğer Allah’a inandıysanız ve ona teslim
olduysanız sadece ona güvenip dayanın.”(21) ayetinde iman ve İslam kelimeleri aynı anlamda kulla-
nılmıştır. Bu durumda imandan çıkan İslam’dan, İslam’dan çıkan da imandan çıkmış olur. Başka bir ifa-
deyle her mümin müslim, her müslim de mümindir.(22)
Etkinlik Mesaj nedir?
“Ey Resul! Kalpleri iman etmediği hâlde ağızlarıyla “inandık” diyen kimseler(in hâli)…
seni üzmesin…” (Mâide suresi, ayet.)

Yukarıdaki ayetin iman kavramıyla ilgili verdiği mesaj nedir? Arkadaşlarınızla konuşunuz.

İman ve İslam kavramlarının farklı anlamlara geldiğini kabul eden İslam bilginlerine göre iman, içten
bağlılık demek olup kalbin işidir. İslam ise dıştan boyun eğmek demek olup organların işidir. Bu anlamda
İslam imandan daha geniş bir kavram olup imanı da içerir. Bu durumda her mümin müslim sayılmakta-
dır. Fakat her müslim mümin sayılmamaktadır. Örneğin münafık, diliyle Müslüman olduğunu söyleyip di-
nin emir ve yasaklarını yerine getiriyormuş gibi davranabilir, fakat kalbiyle inanmaz. Münafık, gerçekte
inanmadığı hâlde dünyada Müslümanmış gibi gözükebilir. Örneğin “Bedeviler ‘İman ettik.’ dediler. De
ki: ‘İman etmediniz.’ (Öyle ise ‘İman ettik’ demeyin.) Fakat ‘Boyun eğdik.’ deyin. Henüz iman kalp-
lerinize girmedi ”(23) ayetinde iman içten bağlılık, İslam ise dıştan boyun eğme anlamlarında kullanıl-
maktadır.
(19)  bk. İlmihal, İman ve İbadetler, C I, s.
(20)  bk. İlmihal, İman ve İbadetler, C I, s.
(21)  Yûnus suresi, ayet.
(22)  bk. Şerafettin Gölcük, İslam Akaidi, Esra Yayınları, Konya, , s.
(23)  Hucurât suresi, ayet.

9. Sınıf Din Kültürü ve Ahlak Bilgisi 43


Din ve İslam 2. Ünite

Etkinlik Değerlendirelim
İNANMAK DEMEK

Önce inandım de,


Sonra da dosdoğru ol!
Demesi kolay,
Her kişinin kârı değil,
İnandım dedin de
Ya gerisi
Yürek gerek, gönül gerek,
Kalb gerek
Akıl gerek, sabır gerek,
Gayret gerek
Sözünde her daim durmak;
Adam olmak gerek.
Sonuçta,
Adam olmayana
Ne gerek?

Ahmet Asal 

(funduszeue.info

Erişim tarihi: 20 Eylül )

Yukarıda verilen şiiri iman-İslam ilişkisi açısından değerlendiriniz.

İman ve İslam kavramlarının aynı ve farklı anlamlarda kullanıldığı durumlarda İslam kavramı daima
daha geniş bir anlama sahiptir ve en genel anlamıyla teslimiyet demektir. Teslimiyet ise üç şekilde olur:
Ya kalben ya dille ya da organlarla olur. Kalben olan imandır, dille olan ikrardır, organlarla olan ise
ameldir.

İman ve İslam kavramları arasında farklı görüşler olsa da genel olarak kabul edilen görüş şöyledir:
İman kalbin bağlanışı ve teslimiyeti, İslam da dilin ve organların teslimiyeti ve amellerin yapılmasıdır.
Görüşler ne olursa olsun hem imanda hem de İslam’da esas olan teslimiyettir. Dolayısıyla iman ve İslam
arasında güçlü bir ilişki vardır.

Etkinlik Şema Hazırlıyoruz

İman ve İslam kavramları arasındaki ilişkiyi gösteren bir şema hazırlayınız.

44 9. Sınıf Din Kültürü ve Ahlak Bilgisi


2. Ünite Din ve İslam

4. İslam İnanç Esaslarının Özellikleri


Düşünelim
“İmanın şartları” ne demektir? Düşüncelerinizi arkadaşlarınızla paylaşınız.

İslam’ın inanç esaslarının özelliklerinin doğru bir şekilde anlaşılabilmesi için öncelikle İslam inanç
esaslarının neler olduğunu hatırlamak gerekir.

İslam’ın İnanç Esasları


İslam dinine göre bir kişinin mümin olabilmesi için Kelime-i Tevhid ve Kelime-i Şehâdeti kalben kabul
edip dil ile ifade etmesi gereklidir. Bu, imanın en kısa ve özlü şeklidir.

Kelime-i Tevhid: Lâ ilâhe illallah Muhammedün Resulullah (Allah’tan başka hiçbir ilah yoktur. Mu-
hammed onun elçisidir.).

Kelime-i Şehâdet: Eşhedü enlâ ilâhe illallâh ve eşhedü enne Muhammeden abdühû ve Resulüh
(Ben Allah’tan başka hiçbir ilah olmadığına, Muhammed’in onun kulu ve elçisi olduğuna inanır ve tanık-
lık ederim.).

Etkinlik Belirleyelim
İnandım, İman Ettim

Allahım’ı bir tanırım, Rab’den kader, hayır ve şer,


Varlığına inanırım. Ona bağlı bütün beşer,

Melekleri yaratan o, Ölen kullar dirilecek,


Hakikati yaratan o. Hak hesabı görülecek.

Hak emridir kitapları, Hisleriyle ruha dolan,


Doğru yoldur hitapları. Allahım’ı bir tanırım.

Peygamberler o ulunun, Hem peygamber hem kul olan,


Elçileri din yolunun. Muhammed’e inanırım.

Ahirette kaza günü,


Enver TUNÇALP
Haşir günü, ceza günü.
(İnandım, İman Ettim, s. 8.)

Yukarıda verilen şiirden hareket ederek İslam dininde iman edilmesi gereken hususları belir-
leyiniz.

9. Sınıf Din Kültürü ve Ahlak Bilgisi 45


Din ve İslam 2. Ünite

Kelime-i Tevhid ve Kelime-i Şehâdeti gönülden inanarak ifade etmek, İslam’a göre kişiye mümin
olmanın kapısını açar ve onu kurtuluşa götürür. Bu şekilde iman ediş Yüce Allah’ı (c.c.), vahyini ve onun
elçisini kabul etmeyi gerektirir. Hz. Peygamber’in (s.a.v.) tebliğ ettiği bütün ilahi mesajları kabul etmeyi
içerir. İmanın ilk derecesi ve temel direği budur. Çünkü Yüce Allah’ı (c.c.) yegâne ilah ve yaratıcı olarak
tanıyan, Hz. Peygamber’i (s.a.v.) onun elçisi olarak kabul eden bir kişi, diğer iman esaslarını ve Hz. Mu-
hammed’in getirdiği dini de toptan kabul etmiş demektir. İnanılması gereken hususlar tek tek söylenme-
diğinden bu şekilde iman etmeye İslam’da “İcmali İman” (Toptan İman) denir.

Görsel İslam’a yeni giren bir kişi Kelime-i Tevhid ve Kelime-i Şehâdet cümlelerini söyler.

Etkinlik Konuşalım
İslam dinini yeni kabul eden bir kişi niçin Kelime-i Tevhid ve Kelime-i Şehâdeti söyler?
Arkadaşlarınızla konuşunuz.

Mümin olmak için icmali yani toptan iman etmek yeterli olmakla birlikte, İslam dininin diğer hükümlerini
ve inanılması gerekli şeylerin hepsini de öğrenmek gerekir. Çünkü müminin imandan sonra İslam’ın temel
inanç esaslarına yönelmesi ve bunlar hakkındaki bilgisini daha üst düzeye çıkarması gerekir.

İslam’da inanılması gereken şeylerin her birine açık ve geniş bir şekilde ayrıntılı olarak inanmaya “Taf-
sili İman” (Ayrıntılı İman) denir. Bu imanın da üç derecesi vardır: Birinci derecesi, icmali imana göre da-
ha geniş olan Yüce Allah’a (c.c.), Hz. Peygamber’e (s.a.v.) ve ahiret gününe kesin olarak inanmaktır. İkin-
ci derecesi, Ȃmentü’de ifade edilen esaslardır. Yani Yüce Allah’a (c.c.), meleklerine, kitaplarına, peygam-
berlerine, kaza ve kadere, ahiret gününe iman etmektir. Bu derecede olan mümin işin bilincindedir. Ne-
ye, niçin inandığını hem kendisine hem de başkalarına açıklayabilen kişidir. Üçüncü derece ise Hz. Pey-
gamber’in (s.a.v.) bildirdiği itikadi, ahlaki, ameli bütün dinî hükümlerin hepsini Allah (c.c.) ve elçisinin kas-
tettiği şekilde tek tek ve ayrıntılarıyla onaylayıp inanmaktır. İmanda bu derecedeki kişi namaz, oruç, zekât

46 9. Sınıf Din Kültürü ve Ahlak Bilgisi


2. Ünite Din ve İslam

ve diğer farzları, helal ve haram davranışları öğrenip bütün bu emir ve yasakları gönülden tasdik eder.
Emredilen ve yasaklanan dinî hükümleri istekle yerine getirir, bunları bir yük olarak görmez. Helal ve ha-
ram konusunda dikkatli davranır. Kendisi için istemediği şeyleri başkası için de istemez. İnsanı küçültü-
cü tutum ve davranışlardan uzak durur. Bu şekilde iman etmek, imanın en üst derecesi olarak kabul edi-
lir.

İslam dininde iman esasları, “inandım” anlamına gelen ve bu esasları en kısa ve öz olarak içeren
metni adlandırmak için kullanılan “Ȃmentü” terimiyle ifade edilir.

Ȃmentü’nün metni:

“Ȃmentü billâhi ve melâiketihi ve kütübihi ve rusulihi ve’l-yevmi’l-âhiri ve bi’l-kaderi hayri-


hi ve şerrihi minallâhi teâlâ ve’l-ba’sü ba’de’l-mevti hakkun. Eşhedü enlâ ilâhe illallâh ve eşhe-
dü enne Muhammeden abdühû ve Resulüh.”

Ȃmentü’nün anlamı:

“Allah’a, meleklerine, kitaplarına, peygamberlerine, ahiret gününe, kadere, hayır ve şerrin Allah’tan
olduğuna inandım. Öldükten sonra diriliş haktır. Ben Allah’tan başka hiçbir ilah olmadığına, Muham-
med’in onun kulu ve elçisi olduğuna inanır ve tanıklık ederim.”

İslam dininde iman esaslarının temelinde, zikredilen altı esas olmakla birlikte Kur’an’da ve sahih ha-
dislerde zikredilen her şey bir bakıma inanç esasıdır. Gıybetin, iftiranın, yalan söylemenin vb. kötü oldu-
ğuna inanmak Kur’an-ı Kerim’de yer aldığı için inanç esaslarıyla ilişkilidir. Ancak bunlardan sakınmak ah-
laki bir görevdir. Ahlaki bir hüküm olmalarına karşın, bunları kabul etmeyen dinine zarar verirken bunla-
ra uymayan kişi, sadece gayriahlaki davranmakla suçlanır. Ancak İslam’da iman esasları denilince akla
gelen Allah’a (c.c.), meleklerine, kitaplarına, peygamberlerine, kadere ve ahiret gününe inanmaktır. Bu
esaslar, itikat esasları olarak da isimlendirilir.

İslam inanç sisteminin özünü ve temelini Yüce Allah’a (c.c.) iman oluşturur. Allah’a (c.c.) iman, en ge-
nel anlamıyla Allah’ın varlığına ve birliğine inanmaktır. Allah’a (c.c.) iman aynı zamanda insanın dünya-
ya geliş amacıdır. İnsanın yeryüzündeki asıl görevi, evreni yaratan yüce yaratıcıya inanmak ve onun
emirlerini yerine getirmektir. Allah (c.c.) kelimesi, varlığı zorunlu olan ve bütün övgülere layık bulunan yü-
ce varlığın adı olup aynı zamanda kendisine inanılan ve ibadet edilen yüce varlığın da özel ismidir.

Allah’ın (c.c.) zorunlu varlık olması, Allah’ın (c.c.) yokluğunun düşünülemeyeceğini, var olmak için
başka bir varlığın onu var etmesine ihtiyacı olmadığını, dolayısıyla onun evrenin yaratıcısı ve yöneticisi
olduğunu ifade etmektedir. Bütün övgülere layık olması ise yetkinlik ve aşkınlık ifade eden isim ve sıfat-
larla nitelendirildiği anlamına gelir. İfade edildiği gibi Allah (c.c.) kelimesi, yine gerçek ibadet edilen var-
lığın ve tek yaratıcının özel ismi olarak kullanılır. Bu sebeple bu kelime, ondan başka bir varlığa isim ola-
rak verilmemiştir. Bu kelimenin çoğul şekli de yoktur.(24)

(24)  bk. İlmihal, İman ve İbadetler, C I, s.

9. Sınıf Din Kültürü ve Ahlak Bilgisi 47


Din ve İslam 2. Ünite

Görsel Çevremizde Allah’ın (c.c.) varlığını ve birliğini gösteren sayısız deliller vardır.

İslam inancına göre Allah (c.c.), birdir ve tektir. Bu bir oluş sadece sayı yönüyle bir “bir”lik değildir.
Onun bir oluşu zatında, sıfatlarında, isimlerinde ve fiillerinde eşi ve benzeri olmayışı açısındandır. Bu bir-
lik ise “tevhid” kavramıyla ifade edilir. Tevhid, Allah’ı (c.c.) zatında, sıfatlarında ve fiillerinde birleme, tek
ve eşsiz olduğuna inanma, ona hiçbir şeyi ortak koşmadan ibadeti yalnızca onun için yapma anlamına
gelir. Tevhid, İslam inancının temeli ve özüdür. Bu nedenle İslam’a “tevhid dini” denir. Bunun gereği ola-
rak Yüce Allah, hem düşünce hem de davranış olarak tevhid anlayışına zarar verebilecek her türlü fiil-
den uzak tutulur. Kur’an’da İhlas suresinde Allah’ın (c.c.) bir olduğu, hiçbir şeye muhtaç olmadığı,
doğurmadığı ve doğurulmadığı, onun hiçbir denginin bulunmadığı buyrulur.(25) Kâfirûn suresinde de iba-
detin ancak Yüce Allah’a (c.c.) yapılacağı vurgulanır.(26) Yüce Allah’a inanmak, ergenlik çağına gelmiş ve
akıllı her insanın ilk ve asıl sorumluluğudur.

Etkinlik Değerlendirelim
“Eğer yerde ve gökte Allah’tan başka tanrılar bulunsaydı, yer ve gök (bunların nizamı)
kesinlikle bozulup gitmişti. Demek ki Arş’ın Rabbi olan Allah, onların yakıştırdıkları sıfatlar-
dan münezzehtir.” (Enbiyâ suresi, ayet.)

Yukarıdaki ayeti tevhid inancı açısından değerlendiriniz.

Var ve bir olan Allah’ın (c.c.) özelliklerinin neler olduğu insan aklını meşgul etmiş, iman edilecek tek
varlık olan Yüce Allah (c.c.) daha yakından tanınmak istenmiştir. Allah (c.c.), eşsiz ve benzersiz bir var-
lık olduğu için dünyada onunla karşılaştırılacak başka bir varlık yoktur. Ona olan inancın daha sağlıklı ve
kuvvetli olması bakımından nasıl bir varlık olduğu da Kur’an-ı Kerim’de bildirilir.

(25)  bk. İhlâs suresi, ayetler.


(26)  bk. Kâfirûn suresi, ayetler.

48 9. Sınıf Din Kültürü ve Ahlak Bilgisi


2. Ünite Din ve İslam

Yüce Allah (c.c.) bize kendisini sıfat ve isimleri ile tanıtır. Örneğin Kur’an’da Allah’ın (c.c.) var olduğu
(vücud), varlığının başlangıcının bulunmadığı (kıdem), sonunun olmadığı (beka), zat ve sıfatlarında tek
olduğu (vahdaniyet), yaratılmış olan hiçbir şeye benzemediği (muhalefetün li’l-havadis) ve var olmak için
başka hiçbir varlığa ihtiyaç duymadığı (kıyam bi nefsihi) bildirilir. Yine Kur’an’da Yüce Allah’ın diri, canlı
olduğu (hayat), gizli açık her şeyi bildiği (ilim), her şeyi işitip duyduğu (semi), her şeyi gördüğü (basar),
sonsuz güç sahibi olduğu (kudret), her şeyi dileyip yaptığı (irade), vahiy yoluyla iletişim kurduğu (kelam)
ve her şeyin yaratıcısı olduğu (tekvin) haber verilir.

Etkinlik Değerlendirelim
 “…Ondan başka tanrı yoktur. Onun zatından başka her şey yok olacaktır” (Kasas
suresi, ayet.)
 “…Onun benzeri hiçbir şey yoktur…” (Şûrâ suresi, ayet.)
 “Hayy (diri) ve kayyûm olan Allah’tan başka ilah yoktur.” (Ȃl-i İmrân suresi, 2. ayet.)
 “…Allah her şeyi çok iyi bilendir.” (Tevbe suresi, ayet.)
 ”… Şüphesiz Allah, yapmakta olduklarınızı noksansız görür.” (Bakara suresi, ayet.)
 “Göklerin ve yerin mülkü Allah’ındır. Dilediğini yaratır…” (Şûrâ suresi, ayet.)
Yukarıda verilen ayetlerden hareketle Yüce Allah’ın (c.c.) sıfatlarını bilmenin tevhid inancının
yerleşmesindeki yeri ve önemini arkadaşlarınızla değerlendiriniz.

Yüce Allah’ın (c.c.) sıfatları yanında isimleri de vardır. Allah’ın (c.c.) isimlerini de yine Kur’an’dan
ve Hz. Peygamber’in (s.a.v.) bazı hadislerinden öğreniyoruz. Özellikle Kur’an’da Allah’ın (c.c.) birçok
ismi anılmaktadır. Rab, Rahman, Rahim, Mâlik vb. bunlardan sadece bir kaçıdır. Genel olarak İslam
geleneğinde Allah’ın (c.c.) 99 ismi olduğu bilinir. Bunlara en güzel isimler anlamında, “Esmâ-i Hüsnâ”
denir. Kur’an’da; “En güzel isimler (esmâ-i hüsnâ) Allah’ındır. O hâlde ona o güzel isimlerle dua
edin…”(27) buyrulur.
Yüce Allah’ın (c.c.) sıfat ve isimlerini bilmek, kişide tevhid inancının yerleşmesini sağlar. İmanı kuv-
vetlendirir. Yaşamını düzenlemesine katkı sağlar. Onu her yönüyle tanımasına imkân verir. Allah’ın (c.c.)
isim ve sıfatlarını bilmek onu tanımanın yanında ona dua etmek için de önemlidir.

Etkinlik Konuşalım
“O, kendisinden başka hiçbir ilah olmayan Allah’tır. Gaybı da görünen âlemi de bilendir.
O, Rahmân’dır, Rahîm’dir. O, kendisinden başka hiçbir ilah bulunmayan Allah’tır. O, Melik
(mülkün gerçek sahibi), Kuddûs (her türlü eksiklikten uzak), Selâm (barış ve esenliğin kay-
nağı), Mü’min (güven veren), Müheymin (herşeyi gözetip koruyan), Aziz (izzet sahibi, her-
şeye galip olan) , Cebbar (azamet ve kudret sahibi, dilediğini yapan ve yaptıran), Mütekeb-
bir’dir (büyüklükte eşi ve benzeri olmayan). Allah, onların ortak koştuklarından uzaktır. O,
Hâlık (yaratan, yoktan var eden), Bâri’ (herşeyi kusursuz ve uyumlu yaratan), Musavvir’dir
(varlıklara şekil veren). En güzel isimler O’nundur. Göklerdeki ve yerdeki herşey O’nu tes-
bih eder. O, mutlak güç sahibidir, hüküm ve hikmet sahibidir.” (Haşr suresi, ayetler.)

Yukarıda verilen ayetlerden hareketle Yüce Allah’ın (c.c.) sıfat ve isimlerinin neler olduğuyla il-
gili arkadaşlarınızla konuşunuz.

(27)  A’râf suresi, ayet.

9. Sınıf Din Kültürü ve Ahlak Bilgisi 49


Din ve İslam 2. Ünite

İslam İnanç Esaslarının Özellikleri


İslam inanç esaslarının her birinin kendine özgü nitelikleri olmakla birlikte hepsini kapsayan bazı te-
mel özellikleri de vardır. Bu özellikler Kur’an-ı Kerim ve hadislerden çıkarılmaktadır. İslam’daki inanç
esasların temel özellikleri şunlardır:
İman esaslarında zorlama yoktur. İslam’ın özü samimiyet, içtenlik ve Allah (c.c.) rızasına dayanır. Hiç
kimse, İslam’ın iman esaslarına inanmaya zorlanamaz. İman esaslarına inanıp inanmamak kişinin ken-
di tercihi ve sorumluluğudur. Bu durum Kur’an’daki; “De ki: Siz ona ister inanın, ister inanmayın…”(28)
ve “…Hak, Rabbinizdendir. Öyle ise dileyen iman etsin, dileyen inkâr etsin…”(29) gibi ayetlerle açık
bir şekilde belirtir.
İslam’ın kişinin iman esaslarını benimseme açısından ondan istediği, kendi karar ve tercihine uyma-
sıdır. Bu konuda Kur’an’ın en önemli ilkelerinden biri de “Dinde zorlama yoktur…”(30) ilkesidir. Çünkü
kişinin kalpten benimsemediği değerleri benimsemiş gibi görünmesi iki yüzlü olmasına sebep olacaktır.
Bu, İslam’ın arzu etmediği bir durumdur. Dolayısıyla kişinin iman esaslarını benimseyip benimsememesi
kendi kararına bırakılmıştır. Ancak kişinin iman yönünde yapacağı tercih ,İslam’da her zaman övülmeye
değer görülmüştür. Diğer taraftan bu esaslara inanmak için hiçbir aracıya gerek yoktur. İslam inancı, kul
ile Allah (c.c.) arasında aracı kabul etmez. Herkes Yüce Allah’a (c.c.) doğrudan ulaşabilir. Kurtuluşa ulaş-
mak için bir aracıya gerek yoktur. Kişi sahip olduğu doğru inanç ve amelleriyle Yüce Allah’ın (c.c.) rıza-
sını kazanıp kurtulabilir.
İslam’ın iman esasları değişmez ve sabittir. Zamana, mekâna, kişi ve toplumlara göre değişmez. Eze-
li ve ebedi gerçekler olarak inanılır. Hz. Ȃdem (a.s.) hangi inanç esaslarını getirmişse Hz. Muhammed
de (s.a.v.) aynı inanç esaslarını getirmiştir. Bu yönüyle iman esasları zaman içinde çağlara göre değiş-
mediği gibi artma ve eksilme de kabul etmez. Hiçbir kişinin veya kurumun iman esaslarına herhangi bir
şeyi ekleme veya çıkarmaya yetkisi yoktur. Kur’an-ı Kerim’de, Hz. Ȃdem’den (a.s.) Hz. Muhammed’e
(s.a.v.) kadar aynı iman esaslarının vahyedildiği şöyle bildirilir: “Dini ayakta tutun ve onda ayrılığa
düşmeyin diye Nuh’a tavsiye ettiğini, sana vahyettiğimizi, İbrahim’e, Musa’ya ve İsa’ya tavsiye et-
tiğimizi Allah size de din kıldı…”(31) Hz. Peygamber de (s.a.v.) şöyle buyurur: “Kim bizim dinimizde
olmayan bir şey (inanç/amel) uydurursa, o reddedilmiştir.”(32)
İslam iman esasları bir bütündür, bölünme kabul etmez. Her biri birbiriyle ilişkili ve birbirini tamamla-
yıcı bir niteliğe sahiptir. Bu esaslar ya toptan kabul edilir ya da biri inkâr edilse toptan reddedilmiş olur.
İman esaslarının bir kısmını kabul edip bir kısmını reddetmek İslam dininin bütüncül yapısını, inanç sis-
temini bozmak, tahrif etmek anlamına gelir. Örneğin Yüce Allah’a (c.c.) inanıp meleklerine inanmamak
beraberinde vahiy ve peygamberliği de yok saymak anlamına gelir. Yüce Allah’a (c.c.), meleklerine,
kitaplarına inanıp ahirete inanmamak aslında dolaylı olarak diğerlerine de inanmamak demektir. Çünkü
hem peygamberler hem de getirdikleri vahiy, insandan ahirete inanmasını ister. Dolayısıyla bu esaslar-
dan birini reddeden İslam dairesinden çıkmış olur. Bu konuda Kur’an-ı Kerim’de şöyle buyrulur: “…Yok-
sa siz Kitab’ın bir kısmına inanıp bir kısmını inkâr mı ediyorsunuz? Sizden öyle davrananların ce-
zası dünya hayatında ancak rüsvaylık; kıyamet gününde ise en şiddetli azaba itilmektir. Allah si-
zin yapmakta olduklarınızdan asla gafil değildir.”(33)

(28)  İsrâ suresi, ayet.


(29)  Kehf suresi, ayet.
(30)  Bakara suresi, ayet.
(31)  Şûrâ suresi, ayet.
(32)  Buhari, Sahih-i Buhari, İ’tisam,
(33)  Bakara suresi, ayet.

50 9. Sınıf Din Kültürü ve Ahlak Bilgisi


2. Ünite Din ve İslam

İslam’ın iman esasları açık ve sadedir. İman esaslarında inanılması istenen hususlar herkesin
anlayabileceği açıklık ve sadeliktedir, hiçbir kapalılık yoktur. İslam düşüncesindeki itikadi mezheplerde,
inançla ilgili hususlarda bazı farklı yorum biçimleri bulunabilir. Fakat bunlar iman esaslarının özü ile ilgi-
li değildir. Örneğin İslam düşüncesindeki hiçbir mezhepte ahiretin varlığı konusunda tartışma yoktur. An-
cak ahiret hayatının nasıl olacağı konusunda görüş ayrılıkları olabilir. Bu çeşit inanç ile ilgili yorumlara
zanni inanç esasları denir ve ilgili itikadi mezhebin dünya görüşü olarak nitelendirilebilir.

İslam iman esasları kesin (yakin) bilgi verir, dogmatik değildir. Bu esaslar vahiy yoluyla bildirilmiş ve Hz.
Peygamber’in (s.a.v.) sünnetinde yer alıp doğrulanmıştır. Ancak iman esasları kişinin kalp ve vicdanına hi-
tap etmenin yanı sıra kesin delillere dayanır. Bir kişi hem kendisinden hem de dış çevreden hareketle iman
esaslarını temellendirebilir. Kur’an iman esaslarına körü körüne değil, bilerek inanılmasını ister. Onun için
Kur’an’da iman esasları dogmatik değil, selim akıl ile düşünebilen ve herkesin anlayabileceği örneklerle bil-
dirilir. Örneğin bir ayette şöyle buyrulur: “Eğer yerde ve gökte Allah’tan başka tanrılar bulunsaydı, yer
ve gök (bunların nizamı) kesinlikle bozulup gitmişti. Demek ki Arş’ın Rabbi olan Allah, onların ya-
kıştırdıkları sıfatlardan münezzehtir.”(34)

Öğrenelim
Yakin Bilgi

Yakin bilgi, aksine ihtimal olmayan, şüphenin zıddı bir anlam taşıyan, yani kesinlik derecesin-
de yerleşmiş sağlam ve güvenilir bilgiye denir.

İslam iman esasları, insan fıtratına uygundur. Günümü-


ze kadar iman esaslarından hiçbiri ilme, akla, sağduyuya,
vicdana aykırı olduğu konusunda ciddi bir itiraza uğramamıştır.
İnsanın fiziki gereksinimleri değişmediği gibi imanla
ilişkisindeki ihtiyacı da değişmemektedir. Kişiden inanması
istenen hususlar onun doğuştan getirdiği fıtri yapısına
uygundur. Kur’an-ı Kerim’de Rûm suresinin ayetinde bu
konuda şöyle buyrulur: “(Resulüm!) Sen yüzünü hanif ola-
rak dine, Allah insanları hangi fıtrat üzere yaratmış ise
ona çevir. Allah’ın yaratışında değişme yoktur. İşte dos-
doğru din budur. Fakat insanların çoğu bilmezler.”

İslam’da iman esasları Kur’an-ı Kerim ve sahih


hadislerden çıkarılmıştır. Bütünlük arz eder. İman esaslarında
zorlama yoktur, gönüllülük esastır. Kesin bilgi verir ve onlara
körü körüne bağlanılmaz. Açık ve sadedir. Zamana, mekâna,
kişi ve toplumlara göre değişmez. Daima sabit kalır. Ezeli,
ebedi ve sabit gerçeklerdir. İnsan fıtratına en uygun yapıya
sahiptir. Her türlü aşırılıktan, ifrat ve tefritten uzaktır. İslam’da
iman esaslarının yanı sıra ibadet ve ahlakla ilgili esaslar da
vardır. Ancak bunlar da iman esaslarına dayanır. Görsel Kur’an, İslam inanç esaslarının te-
mel kaynağıdır.

(34)  Enbiyâ suresi, ayet.

9. Sınıf Din Kültürü ve Ahlak Bilgisi 51


Din ve İslam 2. Ünite

Sonuç olarak İslam dininde inancın özünü ve temelini Yüce Allah’ın (c.c.) bir, tek, eşsiz ve benzersiz
olduğuna iman etmek oluşturur. Allah’a (c.c.) iman diğer iman esaslarının da tamamını kapsar. Allah’a
(c.c.) iman eden, onun meleklerine, peygamberlerine, kitaplarına, kadere ve ahiret gününe de iman edi-
yor demektir. İslam dini kişinin kendisiyle, yaratıcısıyla, çevresindeki bütün canlı ve cansız varlıklarla ba-
rış içerisinde olmasını hedefler. Kişinin iman esaslarına bağlı olmasını öğütler. Çünkü iman esaslarının
her biri, kişiyi bütün çelişkilerden korumayı amaçlar. Kişiye kimlik kazandırır ve onun içinde yaşadığı top-
lumda örnek bir insan hâline gelebilmesi için katkı sunar. Onun korku ve ümit arasında yaşamasını tav-
siye eder. Bu kimliğe sahip bireylerden oluşan güvenli ve huzurlu bir toplum oluşturmak ister.

Etkinlik Değerlendirelim
İslam’ın iman esaslarını “kesinlik, değişmezlik, açıklık ve bölünmezlik” kavramları açısından ar-
kadaşlarınızla değerlendiriniz.

İman etmek İslam dininin temeli ve özüdür. İman edilmesi gereken hususlara inanılmadıkça mümin olu-
namaz. Çünkü kişiye dünyada mutluluk, ahirette de kurutuluş sağlayan imanıdır. Özellikle imanın ahirette
kişinin kurtuluşuna vesile olabilmesi için bazı özellik ve şartları taşıması, bunlara uygun iman edilmesi ge-
rekir. Bunlara imanın geçerlilik veya kabul şartları denir. İmanın geçerliliği ile ilgili bu şartlar Kur’an-ı Kerim
ve hadislerde bildirilmiştir. İnanan bir kişi bu özellik ve şartları dikkate alarak hayatını sürdürdüğü sürece
hem dünya hem de ahirette kazançlı olacaktır. İmanın geçerli kabul olabilmesinin şartları şunlardır:

İmanda şüphe olmamalıdır. Şüphe ile iman bağdaşmaz.


İman, inanılacak hususlara gönülden bağlılık, kalp ile tasdik,
dil ile ikrardır. Dolayısıyla iman esaslarının tamamına
şeksiz, şüphesiz ve kesin olarak kalpten iman edilmesi la-
zımdır. Kur’an-ı Kerim’de; “…Andolsun ki Rabb’inden sa-
na hak gelmiştir. Sakın şüphecilerden olma!”(35) ve “Mü-
minler ancak Allah’a ve Resulüne iman eden, ondan
sonra asla şüpheye düşmeyenlerdir…”(36) gibi ayetlerde
iman konusunda şüpheye düşülmemesi bildirilir.

Mümin olabilmek için öncelikle kişinin kalbinden şüphe-


yi atması gerekir. İmanın devamı için de şüpheden uzak ol-
mak lazımdır. Dolayısıyla iman esasları ile ilgili hususlarda
bunlar doğru mu yanlış mı diye şüphe etmek gibi bir tutum,
İslam’da kesin bir şekilde kalbin onaylaması anlamındaki
iman anlayışı ile ters düşer. Kalpten inanmayıp dili ile inan-
dığını söyleyen kimseye din dilinde münafık denir.

İman edilmesi gereken hususların hepsine inanılmalı,


tamamı bir bütünlük içinde kabul edilmelidir. İman esasları-
nın bir kısmını onaylayıp bir kısmını reddeden kişinin imanı
Görsel İslam’a göre iman Yüce Allah’a
geçerli değildir. Kur’an’da iman esaslarının tamamına iman (c.c.) gönülden inanmaktır.

(35)  Yûnus suresi, ayet.


(36)  Hucurât suresi, ayet.

52 9. Sınıf Din Kültürü ve Ahlak Bilgisi


2. Ünite Din ve İslam

edilmesi gerektiği pek çok ayette belirtilir.(37) Kur’an-ı Kerim’in ayetlerindeki bütün hükümlere inanmak,
hükümlerin hak ve doğru olduğunu tasdik edip onaylamak mümin olmak için şarttır. Kur’an-ı Kerim’in bir
hükmüne, bir farz veya yasağına inanmayan veya geçerliliğini kabul etmeyen kişi İslam’a göre iman sa-
hibi değildir. Dolayısıyla inanan kişi dinî hükümleri bir bütünlük içinde kabul etmeli, dinin temel prensip-
leri anlamına gelen inanılması zorunlu bulunan bütün inanç, ibadet ve ahlak hükümlerine inanmalı, bun-
ların hepsini severek ve isteyerek yerine getirmelidir.

Öğrenelim
İman Artar veya Eksilir mi?

İman, inanılması gereken iman esasları açısından artmaz ve eksilmez. Bir kişi iman esasların-
dan birini kabul etmese iman etmiş sayılmaz. Çünkü bu durumda iman gerçekleşmediğinden art-
ma veya eksilme söz konusu değildir. İman esaslarına bütünüyle inanmak konusunda kadın-er-
kek, zengin-fakir, âlim-cahil arasında bir fark yoktur. Ancak iman, güçlü veya zayıf olması bakımın-
dan farklılık gösterebilir. Yani birisinin imanı daha güçlü, içine sinmiş, bilgiye dayalı iken diğerinin-
ki zayıf, yüzeysel ve görmeye ve işitmeye dayalı seviyede olabilir.

Ye’s yani ihtimallerin tükendiği ümitsizlik hâlinden önce iman edilmelidir. İlahi azabın geldiğini ve
yaşamanın mümkün olmadığını görüp anlayınca veya can boğaza dayanınca yapılan imanın geçerliliği
yoktur. İmanın yaşarken hür irade ve seçime dayanması, baskı, tehdit ve dünya hayatından ümit kesme
hâlinde gerçekleşmemiş olması lazımdır. Bu durumda yapılan imanın kabul ve geçerli olmayacağı ile
ilgili ayet ve hadisler vardır. Kur’an-ı Kerim’de şöyle buyrulur: “Fakat azabımızı gördükleri zaman
imanları kendilerine bir fayda vermeyecektir…”(38) Bu konuda Hz. Peygamber de (s.a.v.) şöyle buyu-
rur: “Güneş batıdan doğmadıkça kıyamet kopmaz. Güneş batıdan doğup insanlar bunu görünce
toptan iman edecekler fakat önceden iman etmemiş kişilerin imanlarının artık kendilerine fayda
vermediği zamandır.”(39) Bu durumdaki kimselerin imanları kabul edilmediği gibi tövbeleri de geçerli de-
ğildir. Kur’an’da bu hususla ilgili şöyle buyrulur: “Yoksa kötülükleri yapıp yapıp da içlerinden birine
ölüm gelip çatınca “Ben şimdi tevbe ettim.” diyenler ile kâfir olarak ölenler için (kabul edilecek)
tevbe yoktur. Onlar için acı bir azap hazırlamışızdır.”(40)

İmana şirk karıştırılmamalıdır. İslam, tevhit esasına dayanan bir dindir. İmanına şirk karıştıran yani
Allah’a (c.c.) zatında, sıfatlarında, fiillerinde, ibadetinde ortak koşan kimsenin imanı geçerli değildir. Böy-
le bir kimse mümin değil müşriktir. Bu durumdaki kişinin imanı da ibadetleri de geçerli değildir. Kur’an’da
şöyle buyrulur: “İman edip de imanlarına zulmü (şirki) bulaştırmayanlar var ya; işte güven onların
hakkıdır. Doğru yolu bulmuş olanlar da onlardır.”(41) Hz. Peygamber de (s.a.v.) şöyle buyurur: “Bir
kişinin kalbinde aynı anda iman ile küfür bir arada bulunmaz.”(42)

Kur’an ayetleri ve dinî hükümler alay konusu yapılmamalıdır. Ayetleri ve dinî hükümleri inkâr edip ka-
bul etmemek bir tarafa Kur’an’ı, hatta bir ayeti, dini bir hükmü, emir ve yasağı, helal ve haramı beğen-
memek ve alaya almak da imana engeldir. Dolayısıyla mümin, dinin esas ve hükümlerini yok sayma, ya-
lan ve sahteliğe kaçma gibi bir davranış sergilemez. Dinî hükümleri küçümsemez, alay konusu yapmaz
(37)  bk. Bakara suresi, ayet; Nisâ suresi, ayetler; Ȃl-i İmrân suresi, ayet.
(38)  Mü’min suresi, ayet.
(39)  Buhari, Sahih-i Buhari, Fiten,
(40)  Nisâ suresi, ayet.
(41)  En’âm suresi, ayet.
(42)  Ahmed b. Hanbel, Müsned, C 2, s.

9. Sınıf Din Kültürü ve Ahlak Bilgisi 53


nest...

çamaşır makinesi ses çıkarması topuz modelleri kapalı huawei hoparlör cızırtı hususi otomobil fiat doblo kurbağalıdere parkı ecele sitem melih gokcek jelibon 9 sınıf 2 dönem 2 yazılı almanca 150 rakı fiyatı 2020 parkour 2d en iyi uçlu kalem markası hangisi doğduğun gün ayın görüntüsü hey ram vasundhara das istanbul anadolu 20 icra dairesi iletişim silifke anamur otobüs grinin 50 tonu türkçe altyazılı bir peri masalı 6. bölüm izle sarayönü imsakiye hamile birinin ruyada bebek emzirdigini gormek eşkiya dünyaya hükümdar olmaz 29 bölüm atv emirgan sahili bordo bereli vs sat akbulut inşaat pendik satılık daire atlas park avm mağazalar bursa erenler hava durumu galleria avm kuaför bandırma edirne arası kaç km prof dr ali akyüz kimdir venom zehirli öfke türkçe dublaj izle 2018 indir a101 cafex kahve beyazlatıcı rize 3 asliye hukuk mahkemesi münazara hakkında bilgi 120 milyon doz diyanet mahrem açıklaması honda cr v modifiye aksesuarları ören örtur evleri iyi akşamlar elle abiye ayakkabı ekmek paparası nasıl yapılır tekirdağ çerkezköy 3 zırhlı tugay dört elle sarılmak anlamı sarayhan çiftehan otel bolu ocakbaşı iletişim kumaş ne ile yapışır başak kar maydonoz destesiyem mp3 indir eklips 3 in 1 fırça seti prof cüneyt özek istanbul kütahya yol güzergahı aski memnu soundtrack selçuk psikoloji taban puanları senfonilerle ilahiler adana mut otobüs gülben ergen hürrem rüyada sakız görmek diyanet pupui petek dinçöz mat ruj tenvin harfleri istanbul kocaeli haritası kolay starbucks kurabiyesi 10 sınıf polinom test pdf arçelik tezgah üstü su arıtma cihazı fiyatları şafi mezhebi cuma namazı nasıl kılınır ruhsal bozukluk için dua pvc iç kapı fiyatları işcep kartsız para çekme vga scart çevirici duyarsızlık sözleri samsung whatsapp konuşarak yazma palio şanzıman arızası