adil yıldırım ayrılık sonrası / Adil Yıldırım - Tüm Köşe Yazıları - Sayfa 3

Adil Yıldırım Ayrılık Sonrası

adil yıldırım ayrılık sonrası

Adil Yıldırım

İlişkilerinde Kötü Bir Döngüden Çıkabilirsin

27 Kasım

&#;Herkese merhabalar senesinden beri ilişki ko&#;u olarak &#;alışıyorum. Bu s&#;re&#;te yaklaşık yedi bin kadınla birebir seanslarda &#;alışma şansım oldu. Bunun ne kadar derin bir deneyim olduğunu ve beni de zaman i&#;inde değiştirdiğini, bana &#;ok şeyler kattığını belirtmeliyim.

İnsan özünde sürekli değişen ve mutlaka gelişen bir varlıktır; zaten aksi halde insan yerinde sayar ve hayatı rutinleşir. Benim işinde asla rutin yoktur çünkü sürekli yeni hikayelerle karşılaşır, kimi zaman şaşırır kimi zaman ise üzülürsün; tek bir amaç vardır: danışanın ilişkilerinde karşılaştığı sorunlar konusunda çözüm odaklı olmak. 

Yıllar içerisinde bir nokta dikkatimi çekti. Danışanlarımı belli bir konuda ikiye ayırabilirim:

1. Evliliğinde ya da ilişkisinde sorunlar yaşayan ve sorunları gidermek için eşini ya da evli değilse erkek arkadaşını analiz etmek isteyenler. Bu adam bana neden davranıyor ya da ben bu adama nasıl davranmalıyım benzeri sorulara yanıt arayanlar, birinci grubu oluşturuyorlar. Benim işim, özünde, erkek beynini, düşünce sistemini ve davranışlarını kadınlara anlatmaktır ve bunu yapabilmek adına bana bireysel seans için başvuran kadın danışanlara ilişkileriyle ilgili yüzlerce soru sorarım, tek bir amacım vardır, adamı tüm detayları analiz etmek ve buna göre adeta terzi usulü bir strateji ile kadın danışanıma taktikler vermek.

Bu taktikler erkek beynine yöneliktir ve bir süre sonra karşımızdaki adam bu taktiklere tepki vermeye başlar. Genelde kadına şu soruyu sorar: “Sen son dönemde kimden akıl alıyorsun Allah aşkına?” Bunu sormasının nedeni, bir erkek karşısındaki kadının zorlayıcı hamlelerini hemen fark eder ve tepki verir. En umursamaz görünen adam bile kadındaki bu davranış değişikliklerini anlar ve garipser, ardında yatan sebepleri anlamaya çalışır.

2. Bu gruptakiler ise ilişkileriyle ilgili bana başvurmazlar, tam aksine genelde uzun süredir hayatlarına bir erkek girmemiştir ve işte tam da bu sebeple, yani yalnızlıklarının ve erkeklerle iyi gitmeyen yakınlaşmalarının sebebi analiz edebilmek için yani bu durumda erkek dünyasına değil kendilerine ayna tutabilmek adına benim danışanım olmak isterler.

İşte bu yazının konusu da bu ikinci grupla ilgili çünkü her geçen gün daha iyi anlıyorum ki onların sayısı asla azımsanmayacak kadar fazla ve onlara aktarmam gereken bilgiler var. Her zaman olduğu gibi maddeler halinde size bilgiler vereceğim, şunu belirtmeliyim ki asla çaresiz değilsiniz, benim işim size çareler üretmek ve artık alışkanlık haline geldiğini düşündüğünüz bu yalnızlıktan sizleri kurtarmak. Hayatınızdaki her şeyi değiştirebilirsiniz, yeter ki bunu gerçekten isteyin!

Sebepleri çok çeşitli olabilir

Yazının Devamını Oku

Yorulan Bir İlişkiyi/Evliliği Kurtarmak İçin Ne Yapmalısın?

21 Kasım

Herkese merhabalar. Metal yorgunluğu diye bir tabir vardır. U&#;aklarda, trenlerde, kısacası makinelerde meydana gelen bu yorgunluk rutin &#;alışma sistemine yenik d&#;şme diye &#;zetlenebilir.

Bu durum ilişkilerde veya evliliklerde de geçerlidir zira insan ilişkilerinde rutin haline gelen tartışmalar mide bulanması yaratır ve iki insan bir süre sonra birbirlerini görmeye bile tahammül edemezler.

Günümüzde boşanma oranları büyük bir hızla artıyor; belki boşanmaların 51% oranına kadar ulaştığı Amerika’ya ulaşmamız mümkün görünmüyor ancak Türkiye’de boşanmalar çeşitli sebeplerle hızla artıyor ve bunun önüne geçebilmek için detaylı analizler ve çalışmalar yapılması gerekiyor. Genel olarak insanlar evlilik öncesi karşılarındaki insanı analiz ederek, bu evliliğin kendileri açısından doğru bir karar olup olmadığını düşünmüyorlar çünkü hemen hiç kimse boşanma ihtimalini aklına getirmiyor. Benim başıma gelmez diye düşünüyorlar; bu kadar insanın başına geliyor ve çekişmeli boşanma davaları insanın hayatından uzun yılları çalıyor; ancak yine de benim başıma gelmez! diye düşünüyorlar.

Bu yazıda, gerek evlilik gerekse ilişki aşamasında, kopma noktasına geldiğinizde uygulamanız gereken formülü sizlerle paylaşacağım. Bitirme kararını vermeden önce tam olarak ne yapmalısınız? Her zaman aklınıza gelen sorunun yanıtını alabilmeniz için yapmanız gerekenleri beş adımda sizlere ileteceğim: “Acaba hala bu ilişki çabalamaya değer mi?”

Kimi zaman insan yorulur ve “Ben neden halen bu ilişkinin ya da evliliğin içerisinde vakit kaybediyorum, yaşam enerjimi neden buna harcıyorum?” diye sormaya başlar. Etrafındaki insanlara akıl danışır ancak herkes farklı yönlendirmeler yapar çünkü herkesin deneyimleri farklıdır. Kocasından çekişmeli boşanma davasıyla ancak beş senede boşanabilen bir yakın arkadaşınız size “Allah belasını versin bu adamın, sen de ona dersini ver hemen ondan ayrıl!” diye akıl verirken bir başkası “Bence ona çok sevecen davran ve her şeyi görmezden gel, bu devirde düzgün erkek bulamazsın!” diye akıl verebilir. Aklınız karışır; ne yapmanız gerektiğini bilemezsiniz. Sürekli tartışmak sizi yormuştur ve eve giderken ayaklarınız geri gitmeye başlamıştır. Bu evliliğin tadı tuzu kalmamıştır ve aslında kimseye belli etmeden boşanma süreçleri konusunda internetten çeşitli araştırmalar yaparak kendinizi psikolojik olarak bu zorlu sürece hazırlıyor olabilirsiniz.

İşte bu noktada, kesin ayrılık kararını vermeden önce ve size “Son kararınız mı?” sorusu sorulduğunda kendinizden emin bir ifadeyle “Evet!” yanıtını vermeden önce yapmanız gereken ve kesinlikle emin olmanızı sağlayacak yöntemi sizlere bu sayfadan aktarıyorum:

Bakınız hanımlar; erkekler ciddiyetten anlar. Orduda yüzbinlerce erkeği ciddiyet ve disiplinle yönetirler, dünyanın her ülkesinde disiplinle erkekler yönetilir. En azından ciddiyetinizi ona gösterin ve altmış gün boyunca kendinizi tutun. Bir erkek, hayatındaki kadın çekip gitmeden onun değerini anlayamaz.

“Peki ya beni bırakıp giderse?” diye soranlara gelsin: Sen ciddi olduğunda seni hayatında istemeyen bir erkek, seni asla ciddiye almayan bir erkektir.

Yazının Devamını Oku

Bir Erkeğin Tehlikeli Olduğunu Gösteren 10 Sinyal

15 Kasım

Herkese merhabalar Ge&#;tiğimiz haftaki yazımda sizlere erkek d&#;nyasından hassas bilgiler vermiştim; bir erkeğin ayrılık &#;ncesi verdiği beş sinyali detaylı olarak sizlere aktardım.

Aslında dikkatli bakarsanız erkekler her türlü sinyali size verirler ya da doğru soruları sorarsanız bir erkek size doğru cevapları verecektir; fakat kadınlar çekinerek ya da yeterince önem vermedikleri için erkek arkadaşlarına soru sorma konusunda çekimser davranırlar. İşte tam da bu sebeple erkekler ilişkilerinde uzun bir süre hiçbir açık vermeden yollarına devam ederler. Soru sormaktan asla çekinmeyiniz.

Kadınlara erkek dünyasının gizemli koridorlarını açmaya devam ediyorum. Bu yazımda sizlere ilişkide olduğunuz bir erkeğin “tehlikeli bir adam” olduğunu anlamanın yollarını aktaracağım. Öncelikle şunu belirtelim: Tehlike ne anlama geliyor? Şu bir gerçek ki tehlike kavramı son derece geniş bir kavram. Bir erkek size aylarca hatta yıllarca vakit kaybettirebilir, sizi sürekli evlilik konusunun içine çekerek ilişkide tutabilir fakat sonra bir anda ortadan yok olabilir. Giden zaman asla geri gelmez ve bir insanın size yıllarınız kaybettirmesi bana sorarsanız başlı başına bir tehlikedir. Üstelik erkeklere olan güveninizi ve hatta yaşam sevincinizi kaybedersiniz.

Eğer bunun adı tehlike değilse, tam olarak nedir?

Öte yandan, bir erkeği hayatınıza aldığınızda, farkında olmasanız bile potansiyel olarak sahip olduğu riskleri de hayatınıza almış olursunuz. Örnek vermek gerekirse, başını sürekli belaya sokan ve insanlarla kavga eden bir adamı düşünün, hatta geçmişten gelen sabıkaları var ve defalarca adam yaralamış bir erkek. Sizinle birlikteyken yine kavgalara karışıyor ve siz de işlediği darp ve benzeri suçlara tanık oluyorsunuz. Sizin için hoş deneyimler olmayacaktır ve psikolojiniz ciddi anlamda bozulabilir.

Yaklaşık on senedir ilişki koçu olarak çalışmalarımı sürdürüyorum; kadınların hiç hesaplamadıkları şekilde kendilerini çok garip ve üzücü olayların içerisinde bulduklarına defalarca şahit oldum ve bunun tek bir sebebi vardı: ilişkinin başlarında yeni tanıştıkları adamın açıkça gösterdiği sinyalleri görmezden gelmişlerdi. Eğer siz görmezden gelirseniz ve onun size gösterdiği yoğun ilgiyle gözlerinizi kapatırsanız yeryüzünde kimse size yardımcı olamaz. Ben olabildiğince yazılarım ve videolarım ile sizlere yardımcı olmaya çalışıyorum ancak bir kadın duygularını devreye aldığında onu yeniden akıl ve mantık çizgisine çekebilmek oldukça zordur çünkü her erkek şunu bilir ki kadınlar duygu odaklıdır. Hiçbir erkek bir kadın gibi hissedemez ve duygularına esir olamaz, bir yandan bu durum erkeklerin yaratıcı olmalarını engellerken öte yandan bir erkek eninde sonunda mantık ile hareket ettiği için duygularına esir olmayacaktır.

Erkek ve kadın beyni birbirinden tamamen farklı çalışıyor. Tamamen.

Pekala, bir adamla tanıştınız, sosyal medyadan ya da şuradan buradan bir tanışma gerçekleşti. Belki de yakın arkadaşınız bu tanışmaya vesile oldu. İlk başlarda adama karşı önyargılarınız vardı ve ısınamadınız ancak zamanla size gösterdiği ilgi hoşunuza gitmeye başladı. Üstelik iki senedir hayatınıza kimse girmedi; sadece bazı kafe görüşmeleri, çay kahve içilen yavan sohbetler ve hiçbir yere varmayan yakınlaşmalar oldu. Gerisi gelmedi. Hayatınızda birisi yokken tanıştığınız bu adam aniden size yeni heyecanlar yaşatmaya başladı ve yeniden hayatta olduğunuzu hissediyorsunuz.

Biliyor musunuz; en tehlikeli süreçtesiniz, çünkü bir kadın duygusal boşluktayken yeni tanıştığı erkeğin işi oldukça kolaydır.

Yazının Devamını Oku

Bir Erkeğin Ayrılık Öncesi Verdiği 5 Sinyal

6 Kasım

Herkese merhabalar “Ayrılık konularına neden hi&#; değinmiyorsun?” şeklinde sorular alıyorum. İşini b&#;y&#;k bir tutkuyla yapan bir ilişki ko&#;u olarak insanların ilişkilerinde mutlu olmalarını sağlamak ve bazen de ger&#;ekten berbat halde olan bir ilişkinin sorunlarını analiz ederek gerekli hamleleri yapmalarını sağlamak beni mutlu ediyor; fakat biliyorum ki ayrılık da aşka dair…

Kimi zaman bir ilişkinin sona ermesi gerekir; çünkü iki taraf da o noktadan itibaren ilişkiden mutluluk çıkaramazlar ve sürekli ayrılıp barışarak mutlu geçen günlerinin kreşini yemeye başlarlar.

Ayrılık da aşk oyununun bir parçası. Kimi zaman kaçınılmaz son. İşimin bir parçası da ayrılık süreçlerini yönetmektir, her ne kadar kötü ihtimali engellemeye çalışsam da, yukarıda yazdığım gibi en mantıklı çözümün ayrılık olduğu ilişkileri de görüyorum.

En ilginç an, her şey kötü gitmesine rağmen ayrılık ihtimalini düşünmekten kaçınan bireysel danışanlarımın yüzlerinde oluşan o kocaman hayal kırıklığı ifadesidir.

Ne derler: Gerçekler acıtır. Kabullenmek zordur. Bazen, hatta çoğu zaman, beklenmedik anda gelir ve insanı derinden yaralar.

İşte bu yazıda sizlere, erkeklerin ilişkide veya evlilikte ayrılığı düşünmeye başladıklarını gösteren sinyalleri yazmak istedim çünkü buna hazırlıksız yakalandığınız zaman, kadınların ne kadar büyük düşüşler yaşadıklarını çok iyi biliyorum, bireysel seanslarda her gün bu durumla karşılaşıyorum ve ayrılık/boşanma sonrası kadın danışanımı kendine getirmek için ne kadar çaba sarf ettiğimi bilemezsiniz.

Hayatta her şey var. Bu süreçlerin de üstesinden gelmeyi bilmek gerek ancak bu yazıda size bahsedeceğim sinyalleri görüp eğer tedbirli olursanız, hazırlıksız yakalanmak yerine kendinizi bu ihtimale hazırlarsınız. 

Benim işim sizlere farklı pencereler açmak ve elimden geldiğince yardımcı olmak.

Pekala, öncelikle ayrılık süreçlerini tamamen farklı şekilde geçiren erkekler ve kadınlar arasındaki önemli bir farkı sizlere belirtmek istiyorum: Erkekler dışarıdan ne kadar güçlü görünseler de ayrılık sürecini daha yıkıcı halde geçirirler; bunun sebebi duygularını saklamak zorunda olmalarıdır. Toplumsal olarak erkeğin zayıf halde görünmesi konusunda tabular var dolayısıyla bir erkek duygularını dışarıya gösteremez, her şeyi içinde yaşamak zorundadır. Üstelik, özellikle boşanma sonrası eşinin bir başkası ile ilişki yaşadığını bilmek birçok erkeğin en büyük kabusudur.

Yazının Devamını Oku

Başarılı Bir Kariyer İçin Eş Seçimi Neden Önemlidir?

1 Kasım

Herkese merhabalar İş hayatında başarılı kadınlar bir &#;lkenin ekonomisini ayağa kaldırabilirler &#;&#;nk&#; kadın sağ beynini yani yaratıcı duygusal zekasını kullanarak erkeklerin bir adım &#;n&#;ne ge&#;ebilir. Kadın olmanın g&#;c&#; yaratıcı olmakta ve erkeklerin asla g&#;remedikleri detayları g&#;rerek bu y&#;n&#;n&#; iş hayatında kullanmakta yatıyor.

İş kadınlarına mentörlük yaptığım için onlara kariyer basamaklarında bireysel danışmanlık veriyorum. Bu işi dokuz senedir yaptığım için, bir erkek gözüyle, onların takıldıkları noktaları, karşılarına çıkan engelleri ve engellemeleri yakından takip ediyorum. İş kadınlarına destek olmak amacıyla kurduğum Female Business World Youtube kanalına binlerce yorum geliyor ve görüyorum ki başarılı kadınlar, doğru evliliği yapmış olan kadınlardır.

Eş seçimi gerçekten önemli midir?

Kesinlikle önemlidir.

Hele ki bizim ülkemizde, eş seçimi demek; hayatının en önemli kararını vermek demektir, yani biz bu konuda Avrupa ülkelerine hiç benzemiyoruz. Bunun sebebi, boşanmanın Avrupa’da çok sıradan bir müessese olmasıdır, yani boşanmayı batı ülkelerinde kimse bir başarısızlık olarak göremez, bilakis herkesin başına gelebilecek sıradan bir olaydır.

Ancak bizim ülkemizde boşanma adeta bir yıkım, uzun süren hukuki ve sosyal bir süreçtir. Hatta boşanma sürecinde, hele de çocuklu boşanma durumu var ise, aileler birbirlerine girerler, herkes davaya müdahil olur, ki zaten evlilik sürecinde de iki aile evlenmiş ve sürekli tüm akrabalar her konuya karışma gereğini görmüşlerdir. Böyle evliliklerin boşanmaya gitmesine şaşırmamalı.

Derler ki, her başarılı erkeğin arkasında bir kadın vardır. Emin olunuz ki, çoğu zaman başarılı bir kadının arkasında da ona destek olan, kariyerinde yükselmesine yardımcı olan bir erkek var. Bunu ben söylemiyorum, dünya üzerinde önde gelen Fortune listesinde yer alan şirketlerde CEO olan 42 kadından tam 40 tanesi evli. Bu bir tesadüf olabilir mi?

Elbette hayır.

Bu kadınlarla yapılmış söyleşileri okuduğumda şu nokta dikkatimi çekti; ev işleri olsun, çocukların bakımı olsun ve en önemlisi de kariyerinde yükselmek için yoğun çalışma saatleri olsun, bu kadınlar kocalarından tam destek görüyorlar.  Bu destek, o kadınların iş hayatında başarılı olmalarını sağlayan en önemli nokta; çünkü evinde huzur olmayan bir insanın, ne kadın ne de erkek, ofisinde başarılı olması mümkün değildir. Demek ki her şeyin başında huzur ve anlayış geliyor. Karşılıklı anlayış evliliğin temelidir.

Yazının Devamını Oku

Birlikte Olduğun Adamın Gerçek Yüzünü 4 Adımda Anlarsın

22 Ekim

Herkese merhabalar. G&#;n&#;m&#;zde ilişkiler y&#;zeysel ve t&#;ketim odaklı; iki insan sosyal medya &#;zerinden ilişki yaşarken bazen aylarca bir araya gelmiyorlar, sanki her şey ger&#;ek dışı gibi bir ilişki yaşıyorlar ya da yaşadıklarını sanıyorlar.

İlişki tabirinin tanımı ve içeriği hızla değişiyor ya da güncelleniyor, en gerçek anlar birlikte geçirdiğiniz saatler ve biriktirdiğiniz anılardır; oysa birçok insan telefon ekranıyla ilişki yaşamayı kabullenmiş durumda ve bunun aslında garip bir durum olduğunu fark etmiyor.

Bütün bu karmaşa içerisinde, birlikte olduğunuz insanın gerçek yüzünü; yani sizinle ilişkisinde samimi olup olmadığını anlamak belki de en büyük lüks. Peki bunu anlamanın yolu nedir?

Öncelikle şunu söyleyelim, bazı insanlar ilişkide oldukları insanın gerçek yüzünü bilmek dahi istemezler; çünkü onlar günlük hayatın stresi içerisinde kendilerine sadece bir kaçış yolu ararlar; farklı bir duyguya geçmek, bir insanla yeni heyecanlar yaşamak ve hayatta yeni deneyimler yaşamak dışında bir düşünceleri yoktur. Dolayısıyla birlikte oldukları insanın karakteri, göstermediği tarafları veya huyları onları hiç ilgilendirmez çünkü zaten bu ilişkiyi uzatma planları yoktur; sadece içinde bulundukları ruh halinden kurtulmak ve bir insandan alacakları heyecan yoluyla bir süre kendilerini iyi hissetmeye çalışırlar. Kafa dağıtmak veya dertlerden uzaklaşmak için ilişki yaşarlar, bu da bir tercihtir elbette.

Öte yandan, böyle bir ilişki yaşarken aniden ciddileşen ve kendisini spontane gerçekleşmiş bir evliliğin içinde bulan sayısız insan vardır; sadece keyif peşinde koşarken birden evlilik yoluna giren bu insanlar, evlilik esnasında eşlerinin gerçek yüzüyle karşılaşır ve şaşırırlar.

Oysa her şey daha ilişki aşamasında gayet açıktır; tek sorun onların o aşamada başka yöne bakıyor olmalarından ibarettir, sinyalleri görmezden gelir ve keyif amaçlı ilişkilerine devam ederler.

Peki bu sinyaller nelerdir?

Bir erkeğin kadınla ilişkisinde gerçek yüzünü hangi adımlarda anlarsınız?

Maddelere geçmeden önce şunu söyleyelim, bu maddeleri iş hayatındaki arkadaşlarınız üzerinde de deneyebilirsiniz, onların gerçek yüzlerini ve size karşı asıl amaçlarını anlamanıza yardımcı olacaktır.

Yazının Devamını Oku

İlişkinin İlk 6 Ayında Dikkat Etmeniz Gereken Kötü Sinyaller

15 Ekim

Herkese merhabalar, umarım gerek iş gerekse &#;zel hayatınızda işler yolundadır. Sizinle &#;nemli bir konuyu paylaşmak istiyorum; hani d&#;nyanın neresine giderseniz gidin kadınlarda bir saplantı vardır: “Ben bu adamı değiştiririm!”

Erkek kafasıyla bakıldığında açıkça imkansız görünen “Birisini değiştirme” ideali, maalesef kadınlarda hemen her zaman karşımıza çıkan bir durumdur. Aslında bunun sebebi erkeklerin genelde sol beyin kullanarak hayatlarını sürdürmelerinden ibarettir; yani olanı olduğu gibi kabul etmek, mantık kullanmak, olaylara mühendis kafasıyla yaklaşmak.

Öte yandan kadınlar sağ beyin kullanırlar; yani yaratıcı, estetik ve duygu odaklı yaklaşımları tercih ederler, bu durumda bir adamı severken onun daha iyi versiyonunu ortaya çıkartmak istemeleri, olaya bu açıdan baktığımızda, gayet normal ve anlaşılabilir görünebilir.

Kaybedenler Kulübü filminde mükemmel bir replik vardır ve erkek dünyasında bu replik oldukça ünlüdür, erkeklerin duygularına (hiç duyguları olmaz demedim!) tercüman olmuştur:

“Kadınlar bir adama aşık olur sonra da onu olmasını istedikleri adama çevirmeye çalışırlar…”

Erkekler şöyle düşünürler: “Bana bu halimle aşık oldun ve sevdin, peki beni neden değiştirmeye çalışıyorsun?” Bu sorunun cevabını bir erkeğin beyni kendi başına bulamaz; çünkü erkek düşünce sistemi gayet basittir: “Bir kadın bana uyar ve onunla ilişki yaşarım, ya da bana uymaz ve o kadından uzak dururum. Bu kadar basit. Onu değiştiremeyeceğimi bildiğim için eğer kadının davranışları bana uymuyorsa asla onu değiştirmeye çalışmam ve ilişkinin başında ondan uzaklaşırım; zira değiştirmeye çalışmak zaman kaybı olacaktır…”

Mantık odaklı bakan birisi için bu çıkarıma varmak gayet normaldir; oysa duygu odaklı bakan birisi şöyle düşünecektir: “Peki ama neden olmasın? Ya değişirse?”

Duygu odaklı kadın beyni, hayallerinde o adamı değiştirmiş ve adamın daha iyi bir versiyonunu ortaya çıkartmıştır; o haliyle adama yeniden aşık olmuş ve hatta onunla evlenip çoluk çocuğa karışmış, pembe panjurlu evinde onunla mutlu bir aile hayatı yaşamaya başlamıştır. Bu hayalin ona verdiği duygular, kadını o kadar mutlu eder ki, adamı değiştirme arzusu kadının hayatında önemli bir amaç haline gelir. İşi gücü bırakıp her an adama yeni bir şekil vermeye çalışırken, aniden ortadan kaybolan adam izini kaybettirir; çünkü sokaktaki on erkekten en az altı tanesi kendisine müdahale edilmesinden ve farklı bir adam haline getirilmekten hoşlanmaz. Şunu sorar: “Neden beni olduğum gibi kabul etmiyorsun?”

Bu noktaları özellikle vurguladıktan sonra, ana konuya gelelim:

Yazının Devamını Oku

Evliliklerde Denge Ne Zaman Kaybolur?

8 Ekim

Herkese merhabalar Bu haftaki konumuzu youtube kanalımda topluluğumuzdan bana gelen bir soru ile belirledim; 20'li yaşlarında gencecik evlenmiş ve evliliğinde işler pek de yolunda gitmeyen bir hanımefendi bu konuyu &#;zellikle işlememi istemişti: “Hangi sebeple evlilikte denge kaybolur?”

O kadar hassas bir soru ki bu konuya değinmemek olmazdı.

Soruya şöyle yanıt vermek ve yeni bir pencere açmak gerekir: “Acaba evlilikten önce ilişki safhasında bir denge var mıydı?”

Belki de hiçbir zaman denge yoktu ancak bunu kabullenmek imkansızdı, olabilir mi acaba?

İnsan ilişkilerinin her türlüsünde alma verme dengesi vardır; zaman zaman daha çok ilgi veya sevgi gösteren taraf değişebilir ancak denge unsurunun gerekliliği asla değişmez. Bir terazi gibi düşünelim, terazide denge şaştığı zaman ilişkinin tadı kaçar ve bir taraf sürekli alttan almak zorunda kalır; peki böyle bir ilişki ne kadar sürer?

Alttan alan tarafın sabrına bağlıdır; ancak biliyoruz ki hele de günümüz koşullarında sonsuza kadar sürmez, çünkü sosyal medya sebebiyle herkesin çok sayıda alternatifi var ya da bu yönde bir algısı var.

Evlilik öncesi ilişki aşamasına dönelim; bir adamla birliktesiniz ve ilişkide ilk üç ay büyük ölçüde işler yolunda gidiyor. Unutmayınız ki ilk üç ayda birçok erkek kadına en iyi halini sunar; kibar, anlayışlı, özverili ve hatta duygulu bile davranabilir. Sonrasında, yavaş yavaş erkeğin daha gerçek yüzünü görmeye başlarsınız, daha ilgisiz, daha anlayışsız, daha mesafeli, öncelikleri açıkça ortaya çıkmaya başlayan ve başka şeylere daha çok zaman harcayan bir adama dönüşür. İşte tam bu noktaya dikkat ediniz; çünkü tam da bu virajda ilişkinin kaderini belirleyecek olan sizin davranışlarınızdır; çünkü terazideki denge değişmeye başlamıştır.

Kimi kadınlar birlikte olduğu adamı kaybetmemek için sessiz kalır ve tepki göstermezler, doğru üslupla kibar sözlerle adamı uyarmak gerekirken hiç ses çıkartmadan adamın değişen tavırlarını alttan alırlar. Tek amaçları zaten uzun bir yalnızlık döneminin ardından buldukları bu ilişkiyi kaybetmemektir. Oysa bu çok kritik bir hatadır çünkü erkek davranış biçimine göre karşıdaki insan (kadın veya erkek) yanlış davranışlarına karşı sessiz kaldıkça bu büyük bir zayıflık göstergesidir ve olumsuz davranışlar gittikçe artmaya başlar.

Bireysel çalışmalar yaptığım kadınlardan şunu her zaman duymuşumdur: “Saçımı süpürge ettim, hep fedakarlık yaptım ama o bana asla düzgün davranmadı!”

Yazının Devamını Oku

Yeni yüzyılda aşk! İlişki Koçu Adil Yıldırım, mükemmel ilişkilerin sırrını verdi

Evlilik düşünen hanım ve beyler de var… Bu kararı almadan önce onlara ne tavsiye edersiniz; olmazsa olmaz üç madde sayabilir misiniz?

En önemlisi bu insanı gerçekten tanımak gerekiyor. Özellikle sosyal medyadan tanışıp gerekli vakti geçiremediyseniz… İnsan şirketine ortak alırken yıllarca inceliyor hayatınıza ortak alıyorsunuz nasıl incelemezsiniz?

İkincisi kültür; bizim gelenek göreneklerimiz var kültür durumu çok önemli. Ailelerin kültürü ne kadar benzeşiyor, aileler ne kadar iyi anlaşıyorsa o ilişki de o kadar iyi yürüyor.

Üçüncüsü de gelecek planlarında ortaklık. Bir sorun gelecek planları ne? Biri A ister diğeri B isterse uyuşmazsınız

Adil bey kitaplarınız çok satıyor, videolarınız izlenme rekoru kırıyor ama ben bunlara ayak uydurmaya çalışırken yani taktik dünyasında yoruluyorum, her şey strateji mi?

Bir çocuğun eğitiminde bile aile bazen taktik yapar çok şımarmasın diye… % doğallık da % taktik de iyi değildir… Misal bir tartışma yaşıyorsun ama saygısızlaşmamak adına ağzına geleni söylemezsin bu da taktiktir ve iyidir. Ağzıma geleni söyledim ben çok doğalım… E iyi yaptın ilişkiyi bitirdin. Doğallık çok da faydalı değil, yerine göre. Nerede ne konuşacağını, ne yapacağını bilmelisin.

''RUHUMUZLA OLAN İLİŞKİMİZİ, BİZİ İNSAN YAPAN ŞEYLERİ KAYBETTİK. KİBİRE, AÇ GÖZLÜLÜĞE YENİLDİK. YENİDEN DUYGUSAL VARLIKLAR OLMAYA DÖNELİM ARTIK ROBOT DEĞİLİZ.''

İnsanlar günümüzde duyguları gizlemeyi ya da duygusuzluğu havalı görüyorlar ama bence asıl havalı insan duygulara sahip çıkabilecek kadar cesur olandır… Neden artık cesur insanlar yok ya da hissizleştik mi?

Biz hissizleştik evet. Bizi bu hale milenyum getirdi, tüketim yüzünden böyleyiz. Onu al, bunu al, şuraya git fotoğraf çektir… Sağlıklı değil. Biz neyi kaybettik? Ruhumuzla olan ilişkimizi, bizi insan yapan şeyleri kaybettik. Neden eski şarkıları daha çok severiz? Çünkü bize o hisleri hatırlatıyor, 90'ları herkes seviyor… Neden öyle? Biz o duyguları artık bulamıyoruz, kibire , aç gözlülüğe yenildik. Yeniden duygusal varlıklar olmaya dönelim artık robot değiliz. Adil'e sor uygulamam var orada da bu soru çok geliyor… Reçetem de şu; doğaya dönmek… Topraklanmamız lazım. Meditasyon frekansı bizi toparlıyor. Onu da alayım, şunu da alayım o evi, şu arabayı… Bazılarına soruyorum neden o arabayı alıyorsun diyorum güzel bir araban var; diyor ki ''ya herkes ona biniyor… '' Kendimiz için yaşamıyoruz artık. En büyük huzur da birine yardım etmekte. Birinin sana bakıp gülümseyerek Allah razı olsun demesinin ötesinde bir şey yok.

Seçtiğimiz ilişkilerde çocukluk travmalarımızın etkisi var mı? Bunu nasıl aşabiliriz?

Travmalar toplumumuzda çok önemli. Mesela ben kendiminkini anlatayım; dört yaşlarındayken beni bir kedi ısırdı… Benim kedilerle olan ilişkimi düzeltmem yıllarımı aldı. Terapiste gittim, terapi aldım bu çok zor bir şey değil çünkü bunu düzeltmem gerektiğinin farkındaydım. Bu bir kedi olur, bir aldatılma olayı olur, çocuklukta eksik alınan şefkat olur… Bununla yüzleşmek en önemlisi. Ben yüzleştim aylarca terapi aldım, geldiğim noktada kediler ile olan ilişkimi düzelttim. Eski bir ilişki, travma her şeyi yenersiniz. Yeter ki kabullenip yüzleşin.

Önceki deneyimlerden dolayı yeni bir bağa korkuyla yaklaşanlar da var; korkular bizi korur gibi görünse de hapsediyor. Öğrenmeye, gelişmeye, yeni ve güzel deneyimlere açık olmaya nasıl hazır oluruz?

Ayrılık sonrası nadasa çok önem veririm… altı ay gibi bir süre çok değerlidir… Biraz kitap, film, opera, seyahat insan ruhuna çok iyidir. Fakat yıllar geçmesine rağmen unutamıyorsanız bu saplantıdır. Yeni bir insana hazır olduğunuzda şans vermek gerekir ama adım adım… Gaz fren dengesi gibi düşünün bazen gaz bazen fren.

adil yıldırım

6. &#;erkekleri elde etmenin 5 yolu&#; başlıklı videolarını görüp kıytırık içerik üreticisi zannettiğim, ama hiç de öyle çıkmayan ve hem ilişki hem de spiritüel videolarıyla insana çok şey katan kişi.

öncelikle belirteyim, bu konulara uzak birisi değilim. ilişkilerle ilgili özellikle birçok yabancı kaynağı takip ederim. şemalar (davranış kalıpları) üzerine uzman kişilerin kitaplarından oluşan bir kütüphanem var. deseniz ki neden bu konuda böyle yaptın, neden böyle insanlara aşık oluyorsun, hem kendi hem karşımdaki insanın psikiyatrik profilini çizip, bunların nerelerde çatıştığını ve ne çeşit bir toksik ilişki içerisinde çocukluğumuzu tekrar ettiğimizi anlatabilirim. ancak, bu adamın anlatımında daha önce okumadığım/dinlemediğim çok spesifik şey var. birincisi sıcak kanlı ve babacan bir insan. insan ister istemez o anlattıkça dinliyor ve bu öğrenmenin önkoşulu diye düşünüyorum. profesörler de insan ilişkilerindeki bu dinamikleri anlatır, ama adil yıldırım anlattığında sıkılmadan dinlersiniz ve çarpıcı örneklerle onu kafanıza kazır. dinleyiciye bir güven aşılar ve bu sayede anlattığı daha çok dinlenir. ikincisi ise spiritüel yanlarını bence güzel bir ayarda bırakıyor. yani, sadece konunun geeklerinin merak edeceği enerji, frekans vs. konuları derinlemesine işlemek yerine, lazım olduğunda şapkasından çıkartıyor (gizlinot: gerçekten de hep şapkası var, hehe). bu da benim kanala bağlılığımı arttırdı açıkçası. çok kararında, tam tadında.

aslında adil yıldırım&#;dan öğrenilmiş hayat değiştiren bilgiler diye bir başlık açmayı düşünüyorum. ama şimdiden bu başlık altında benim için en sarsıcı konuyu paylaşayım: iyi insan seçme konusu.

spiritüel videolarını izledikçe kendimdeki bazı kalıpların ve değişmeyen toksik yanların aslında bildiğim zararlarını farklı bir pencereden görme fırsatı buldum. ben hep kötü arkadaşlardan şikayet ederim süslüler. hayatıma bir şekilde girmiş neredeyse tüm arkadaşlarımla kavgalı ayrıldım, bir kısmını sokakta görsem yolumu değiştirecek kadar büyük nefretle anıyorum. ben bunun faturasını hep kendime kesiyordum, zaten kafa yapım da hep namluyu kendine çeviren bir yapı. yalnız, bunun detayını tam çözememiştim. evet, kötü insanlar seçiyorum ama nasıl kötü? neresine bakmam lazım insanların? bunu nasıl önceden anlarım? benim gibi çocuklukta istismara uğramışlar bilir ki tehlike çanlarımız çok çok ekstrem durumlarda çalmaya başlar bizim. evet, bunu biliyoruz ama nasıl ya nasıl? nasıl daha erken çaldırabilirim o çanları?

işte burada adil yıldırım verdiği örneklerle büyük bir şimşek çaktı bende. hayvanlara kötü davranma, garsona kötü davranma gibi basit şeylerin dışında, aslında (gbkz: başka) ve tercihen sevmediği insanlara kötü davranmasının, bilerek zarar vermesinin veya onun hayatını zora sokacak şeyler yapmasının bir alarm olduğunu ondan duyunca şoke oldum. beynime bir anda eski arkadaşlarımın pek sevmedikleri 3. kişilere nasıl davrandıkları flaşlanmaya başladı. aynı şey eskiden kalbimi kırmış erkekler için de geçerli tabi ki.

mesela bir arkadaşımın ilişkisi olan bir erkekle beraberliği oldu. çocuk, kısa bir süre içinde ciddi yola girmiş ilişkisini bir kenara atıp, arkadaşımla beraber olmaya başladı. arkadaşım bunun suçluluk duygusunu yaşadıysa da nihayetinde yaptı mı, yaptı. kızın o adamı geri döndürme çabaları sırasında kızı kıskandı mı, kıskandı. daha sonraları yine bu çocuk yüzünden aramız bozuldu (zira ben bu konuda çocuğu suçluyordum ve ikiyüzlü buluyordum). şimdi ise aslında arkadaşımın bilerek başka bir insana zarar verdiğini ve 2 kötünün tam birbirini bulduğunu anladım. zamanında arkadaşımın iyiliği için onu uyarmaya çalışmakla çok büyük hata etmişim. o zaten namluyu başka insanlara yöneltebilen birisiymiş ve sıranın bana gelmeyeceğini düşünmek büyük bir hataymış.

ayrıca, bunları gözardı etmemizin sebebi de tamamen kendi bencilliğimiz. o sırada o insanlar bizim bir ihtiyacımızı gideriyor. yalnız olmak istemiyoruz, sevgi görmek istiyoruz, arkadaşım olsun dertlerimi kusayım istiyoruz. bu kibirimizin karşılığında burnumuzun ucundaki sinyalleri göremeyip kocaman bir tokat yiyoruz. biz de masum değiliz, hem de hiç.

bu hikayede benim ihtiyacım bir dosta duyduğum dehşet özlemdi. ailede sıkıntı yaşıyordum ve her şeyden çok bir arkadaş istiyordum.

bir başka örnek, başka bir arkadaşım 3. bir erkeği ona karşı duyguları olmamasına rağmen kullanıyordu. böyle diyince konu çok net gözüküyor, ama yaşarken tam ne olduğu belli değildi. hepsi arkadaş grubu içerisinde olduğu için arkadaşça gözüküyordu. ama nihayetinde kullandı mı, kullandı. kendisini geri çekmedi. canı sıkıldığında ona ağladı, onunla dertleşti. bu arkadaşımla da aramın bozuluğunu söylememe gerek yok herhalde.

başka bir arkadaşım konusunda ise şüphedeydim. bu farkındalıktan sonra emin oldum. bu kız kasıtlı olarak insanları üzebilen birisi çünkü. arkalarından hemen dalga geçer, ben bencil birisiyim ve o yüzden çocuk istiyorum der çekinmeden, insanların hayatlarını çok merak eder ve sürekli dedikodularını yapar. bende şimşek çakan olay ise şu, parası yokken taksiye binmiş ve acelesi varmış. taksiciye bankamatiğe uğrayalım deseymiş taksici daha hızlı sürmezmiş, o yüzden bankamatik yanından geçene kadar bir şey dememiş. bu olay çok küçük gözükebilir, ama adil yıldırım haklı. birden çok küçük olay birleşince o kişinin karakteri ortaya çıkar. dürüstlük ve insanları kullanmayla ilgili bir problemi olduğu aşikar ve bu namlunun da bana çevrilmesi an meselesi. aramızda mesafe vardı, o mesafeyi korumaya devam etmeye karar verdim.

off, böyle o kadar çok örnek verebilirim ki. aslında tamm da gözümün önündeymiş her şey. başka insanların kurnazlıklarını halı altına süpürmemek gerekiyormuş.

erkeklerden bahsedeyim. en son erkek arkadaşım bana eski sevgilisini aldattığını anlatmıştı. şöyle olmuş, kız başlarda çok kıskançmış. göz açtırmıyormuş. bir gün kız telefonunu onun yanında unutup duşa girmiş ve o sırada kıza "geçen geceyi düşünüyorum çok seksiydin" gibi bir mesaj gelmiş. ekrandan bunu okuyunca hiçbir şey çaktırmayıp kendisi de onu aldatmaya başlamış. benim gibi salaklar bunu yer, yiyor. hikayenin yalanlığıyla bir sorunum yok bu arada. yalan olduğunu düşünen insan zaten kendini korur. gerçek olduğunu düşününce burada 2 seçenek var, 1. adamı haklı bulmak, 2. adamı karaktersiz bulmak. ben biraz hak vermiştim adama ve sonra cevabımı aldım. beni aldatmadı ama başka bir şekilde kalbimi kırdı. yine aynı yere geldik bak, başkalarına bilerek kötülük yapmak. bunu gördün mü kaaaaaaaç.

bu hikayede ise benim ihtiyacım şefkat görmekti. çok yıprandım ve son zamanlarda bana şefkat gösteren babacan erkeklerin hatalarını örtpas ediyorum.

özetle, insanların özellikle pek sevmediklerine karşı davranışları sizinle olan ilişkisinin geleceğinin bir fragmanıymış süslüler.

edit: benim için en yıkıcı tecrübelerden birini söylemeyi unutmuşum. okulda 3 kişilik bir ödev grubuyduk ve grubumuzda benim sonradan gönül maceram olacak olan kişi, ödev çözmek için toplanmaya hazırlıksız gelirdi ve konuyu 3. arkadaşımıza anlattırırdı. sonrasında o da çözerdi ama yükün çoğu 3. kişideydi ve ben dersi zaten bırakmanın eşiğindeydim (sonra dersi bıraktım zaten). aslında böyle anlatınca ne kadar fena değil mi? ne kadar ayıp, o kız senin uşağın mı sana bu dersi niye o anlatıyor? ben de bilmiyorum ben de yapamıyorum ama en azından dersi bırakacak cesaretim var. başkasının emeğine çöreklenmiyorum. neyse, bu adam beni öyle bir kullandı, öyle bir kullandı ki aklınız şaşar. en üzüldüğüm şey beni maddi olarak fiziksel kullanması değil. en çok kalbimi kıran benimle dertleşmesi, benimle eğlenmesi, duygularını bana boşaltması ve yanımda neşe dolup deşarj olması. sonra ise tabi ki "ben ciddi bir şey aramıyorum" diyip kanada&#;ya şeyoldu gitti.

bundaki en büyük ihtiyacım ise sevilmekti. sevgi kırıntısı görmekten memnun olduğum için onun bu sinyallerini yoksaydım.

19 aralık aralık

nest...

çamaşır makinesi ses çıkarması topuz modelleri kapalı huawei hoparlör cızırtı hususi otomobil fiat doblo kurbağalıdere parkı ecele sitem melih gokcek jelibon 9 sınıf 2 dönem 2 yazılı almanca 150 rakı fiyatı 2020 parkour 2d en iyi uçlu kalem markası hangisi doğduğun gün ayın görüntüsü hey ram vasundhara das istanbul anadolu 20 icra dairesi iletişim silifke anamur otobüs grinin 50 tonu türkçe altyazılı bir peri masalı 6. bölüm izle sarayönü imsakiye hamile birinin ruyada bebek emzirdigini gormek eşkiya dünyaya hükümdar olmaz 29 bölüm atv emirgan sahili bordo bereli vs sat akbulut inşaat pendik satılık daire atlas park avm mağazalar bursa erenler hava durumu galleria avm kuaför bandırma edirne arası kaç km prof dr ali akyüz kimdir venom zehirli öfke türkçe dublaj izle 2018 indir a101 cafex kahve beyazlatıcı rize 3 asliye hukuk mahkemesi münazara hakkında bilgi 120 milyon doz diyanet mahrem açıklaması honda cr v modifiye aksesuarları ören örtur evleri iyi akşamlar elle abiye ayakkabı ekmek paparası nasıl yapılır tekirdağ çerkezköy 3 zırhlı tugay dört elle sarılmak anlamı sarayhan çiftehan otel bolu ocakbaşı iletişim kumaş ne ile yapışır başak kar maydonoz destesiyem mp3 indir eklips 3 in 1 fırça seti prof cüneyt özek istanbul kütahya yol güzergahı aski memnu soundtrack selçuk psikoloji taban puanları senfonilerle ilahiler adana mut otobüs gülben ergen hürrem rüyada sakız görmek diyanet pupui petek dinçöz mat ruj tenvin harfleri istanbul kocaeli haritası kolay starbucks kurabiyesi 10 sınıf polinom test pdf arçelik tezgah üstü su arıtma cihazı fiyatları şafi mezhebi cuma namazı nasıl kılınır ruhsal bozukluk için dua pvc iç kapı fiyatları işcep kartsız para çekme vga scart çevirici duyarsızlık sözleri samsung whatsapp konuşarak yazma palio şanzıman arızası