eski ve yeni evler arasındaki benzerlikler / Türkiye ile Venezuela Arasındaki Bu Kadarına da Pes Dedirten Benzerlikler - Ekşi Şeyler

Eski Ve Yeni Evler Arasındaki Benzerlikler

eski ve yeni evler arasındaki benzerlikler

5. Sınıf Sosyal Bilgiler Ders Kitabı Cevapları 2. Ünite başlıklı bu yazımızda 5. sınıf MEB sosyal bilgiler ders kitabındaki birinci ünitenin içindeki soruların cevaplarını hazırladık.

Ders: Tarih Ekibi tarafından hazırlanan 5. Sınıf Sosyal Bilgiler Ders Kitabı Cevapları 2. Ünite hakkında eklemek istediklerinizi aşağıdaki yorum bölümünü kullanarak bize iletebilirsiz.

Bu Yazının İçindeki Başlıklar:

5. Sınıf Sosyal Bilgiler ders kitabının ikinci ünitesi olan Ülkem, Kültürüm ve Tarihim, beş kazanımdan oluşmaktadır. Aşağıda bu beş kazanıma yönelik soruların cevapları bulunmaktadır.

Fotoğraftaki Araba ile Günümüz Otomobilleri Arasındaki Benzerlik ve Farklılıklar Nelerdir? Açıklayınız.

Resme bakıldığında günümüzle arasında çok fark olduğu görülmektedir. Bunun nedeni teknolojinin hızlı gelişmesidir. Resme bakıldığında orada gözüken taşıtın atlar tarafından oluşturulduğu görülmektedir. Ancak günümüzde motor denilen yapılarla bu iş götürülmektedir. Bir taşıtın sürücüsü olması ve taşıtın tekerleğinin olması günümüze benzer taraflarıdır. Ancak bunlardan özellikle tekerlek noktasında fiziksel olarak günümüzde değişiklikler olmuştur. Bir diğer taraftan farklılıkları ise motorun günümüzde bulunması, benzin-mazot ve elektrik ile aracın gidebiliyor olması gibi özellikler olarak söylenebilir. Aynı zamanda eskiden araçlar at gücü ile gidiyordu ancak şu an durum öyle değil. Atların olması aynı zamanda konfor ve güvenliği de etkiliyor. Eskiden yapılan araçlar ile günümüzdeki araçlar karşılaştırıldığında günümüzdekiler daha konforlu ve güvenlidir.

Sizce Yazı Bulunmasaydı Yaşamımız Nasıl Olurdu?

Yazının bulunması bir ihtiyaç üzerine oluşmuştur. Bu zamana kadar bütün medeniyetler sahip oldukları hazine veya alet-edevatları kayıt altında tutma ihtiyacı hissetmişlerdir. Bu noktada aslında yazının keşfi gerçekleşmiştir. İlk başlarda harfler çok daha farklı şekillerde olsa da medeniyetten medeniyete ve yıldan yıla harflerin şekil ve biçimleri değişmiştir. Yazının kullanım nedeni de aynı şekilde medeniyetten medeniyete ve yıldan yıla değişmiştir. İlk başlarda bulunan eşyaların kayıt altına alınmasıyla başlamış daha sonrasında bilgilerin kaydedilmesine kadar devam etmiştir. Eğer yazı olmasaydı günümüzde sahip olduğumuz pek çok şeye şu an sahip olamayacaktık. Çünkü insanlar yazı aracılığıyla pek çok şeyi sonraki nesillere aktarmışlardır. Böylelikle yazı ile beraber yeni icatlar insanlığı daha ileriye taşımıştır. Yazı olmasa bunların hiçbirine erişemezdik.

Sümerler Döneminde mi Günümüzde mi Yaşamak İstersiniz? Neden?

Günümüzde yaşamaktan gayet memnunum bunun nedeni teknolojinin gelişmiş ve ihtiyaçlarımı daha rahat karşılıyor olabilmem. En basitinden eskiden sağlık hizmetlerini o kadar kolay sahip olunmuyordu hatta belki de herkes kendisi hastalığının üstesinden geliyordu. Ancak günümüzde ilaçlar var. O dönemde çözülemeyen hastalıklar şu anda çözülebilecek durumda. Üzerine ulaşımı düşündüğümüzde daha hızlı olduğunu söyleyebiliriz. Eskiden o kadar yükü atların sırtına yükleyerek taşıyorlardı. Bu durum hayvanlar içinde büyük bir eziyetti. Alınacak yol daha uzun sürüyordu. Ancak şu anda kısa zamanda istediğimiz yere gidebiliyoruz. Yemek gibi şeylere daha hızlı erişebiliyoruz. Eğitimimiz daha kaliteli ve daha efektif bir şekilde oluşturulan materyalleri kullanmak daha kolay ve en önemlisi de hayatımız daha kolay bir şekilde işliyor.

Yukarıdaki Kanun Maddesi Bize Babillerin Hangi Özellikleri ile İlgili Bilgi Vermektedir? Söyleyiniz.

Metinde Babiller ile ilgili belirli durumlar ifade edilmiştir. Babillerin kurallarına sadık olması aslında karşımıza çıkan Hammurabi Kanunlarının işlevini ve sürdürülebilirliği ile ilgili orantılı olarak bilgi vermektedir. Üst seviyedeki kişiler tarafından belirlenen bu kanunlar insanların davranışlarını büyük ölçüde etkiliyordu. Çünkü insanlar kanunlara fazlasıyla sadıklardı. Aynı zamanda kanunlarda belirtilen suçlar yapıldığı taktirde kimsenin kendisine olmasını istemeyeceği sonuçlar doğurabiliyordu. Bu nedenle kanun maddesi de aslında Babillerin kanunlarına ne kadar önem verdiklerini ve kanunların hayatların içindeki yerlerini ifade etmektedir. Aynı zamanda o dönemlerde geçim ve beslenme kaynağı olarak tarım çok fazla ön plandaydı. Buna örnek ve kanıt olarak yine bu kanunu gösterebiliriz çünkü kanunda tarımın önemi ve hayattaki yerinden de bahsetmek mümkündür.

Mezopotamya’daki Ekonomik Faaliyetlerle İlgili Hangi Bilgilere Ulaşabiliriz?

Bilindiği üzere insanlar Mezopotamya’da pek çok geçim faaliyeti yapılmaktaydı. Ancak duvar panosunda ön planda olan ekonomik faaliyetler gösterilmiş. Bu doğrultuda Mezopotamya’da halkın hayvancılık ve dokumacılıkla ilgilendiği çok açık bir şekilde gösterilmiştir. O dönemde belirli bir süre sonra tarım da çok ön plandadır ancak henüz o zamanları panoda göremiyoruz. Aynı zamanda birlikte yapılan ve ortak olunan üretim faaliyetleri de gösterilmiştir.

Üst Sırada Oturanlar Kimler Olabilir? Sizce Bu Kişiler Neden Üst Sıradadır?

Üst sırada oturan kişiler din adamları ve ülkeyi yöneten kral, kraliçe olabilir. Kısacası toplum içerisinde saygınlığa ve rütbeye sahip olan kişilerdir denilebilir.

Üst Sırada Sağdan İkinci Kişi Elinde Ne Taşıyor Olabilir?

Elinde müzik yapmak için kullanılan bir alet varmış gibi duruyor. Dönemin çalgı çeşitleri ve popülaritesine bakarsak bu çalgının lir olduğu söylenebilir.

Kanal Halkın Hangi İhtiyacı İçin Yapılmış Olabilir?

Bakıldığında kanalın kurulması için belli amaçların olması gerekir ki bu doğrultuda kanal inşası oluşturulsun. Bu bağlamda aslında kanalın su ile ilişkili bir amaç doğrultusunda yapılabileceğini söylemek mantıklıdır. Kanal halkın suya erişim ihtiyacını karşılıyor olabilir. Ancak içme suyundan çok bu kanal suyu tarım için sağlıyor olabilir. Kısaca, daha verimli tarım ürünleri için kanal halka su sağlıyor olabilir diyebiliriz.

Urartular Eserlerin Korunmasına Önem Vermişler Midir? Açıklayınız.

Urartular için eserler çok önemli bir yerdedir. Bu parçaları gözü gibi saklamak isteyen pek çok kişi vardır. Hatta bu durum kendini öyle göstermiştir ki bu durum kanunlara ve inanç unsurlarına dahi işlemişlerdir. Bu eserleri yıkan ya da silen kişiler için halk tanrının gazabına uğrasınlar diye dua ederlermiş.

Frigler Hangi Sanat Dallarında Eserler Vermişlerdir?

Frigler sanatla uğraşmış bir medeniyettir. Sanatın sadece tek bir alanı da değil, birçok alanıyla uğraşmışlardır. Habere bakıldığında ve Frigler’in uğraştığı sanatlar göz önünde bulundurulduğunda uğraştıkları sanat dallarını mozaik, heykeltıraş, kilimcilik, taş işlemeciliği ve heykeltıraşlığı sayabiliriz.

Kültürel Mirasa Duyarlılık Bakımından Frigler ile Günümüz İnsanları Arasında Nasıl Bir Fark Vardır?

Frigler’in kültürel mirasa ayrı bir duyarlılıkları vardır. Onlar bu miraslara gözleri gibi bakar ve asla bir yerine hasar gelsin istemezlerdi. Bu bağlamda aslında günümüzdeki ülkelere baktığımızda Frigler gibi miraslarını korumakta kararlı olan ülke sayısı çok azdır ve hatta hiç yoktur. Özellikle Türkiye kapsamında durum incelendiğinde daha olumsuz bir tablo ortaya çıkmaktadır. Günümüzde insanların mirasa karşı saygılarının kalmadıklarını ve bu bağlamda kültürel mirasa pek çok kez zarar verildiği gibi birçok örnek bulunabilmektedir.

Paranın Kullanılmadığı Zamanları Düşünelim. Acaba İnsanlar İhtiyaçlarını Nasıl Karşılıyor, Nasıl Alışveriş Yapıyorlardı? Açıklayınız.

İnsanlar parayı kullanmadıkları yani paranın icat edilmediği zamanlarda paranın yerini tutan pek çok yöntem kullanılıyordu. Bunlardan biri takas usulü kurulan bir yapıydı. En basit örneğiyle bir kişiye kumaş lazım ise o kişi kumaşa ihtiyacı olana kumaş verip ona buğday veriyordu. Ya da aynı şekilde bir kişinin buğdaya ihtiyacı varsa o kişiye buğday veriliyor ve veren kişinin ihtiyacına göre alan kişi veren kişiye bir şey veriyordu. Bu şekilde işleyen bir sistem en yaygın kullanılan yöntemdi. Bir diğer yöntem ise para yerine ya da takas yerine çivi ya da demir vermek. Bu da çok işlevsel bir yöntemdi çünkü o zamanlarda bu tarz şeyler çok değerliydi ve ihtiyaca göre bakıldığında en ihtiyaç duyulan şeylerden biriydi.

Müzede Hangi Devletlere Ait Eserler Sergilenmektedir?

Friglerden başlayarak İyonlar, Hititler, Lidyalılar ve Urartular medeniyetlerine ait eserler müzede sergilenmektedir.

Müzede Sergilenen Eserlerin Türleri Nelerdir?

Müzede sergilenen eserlere bakıldığında uygarlıklardan kalan pek çok irili ufaklı eser göze çarpmaktadır. Genel olarak burada hayvan figürleri, ev ve mutfakta bulunan eşyalar, kazan ve çömlek gibi eşyalar, mühürler, kil tabletler ve süs eşyalarının yanında bir de inanç un surlarını temsil eden figürleri görmekteyiz.

Bu Eserlerden Hangileri Daha Çok İlginizi Çekti? Neden?

Aslında eserlerin tümü güzel ve ilgi çekiciydi. Günümüze kadar korunabilmiş olması fazlasıyla etkileyici.

Müzelerin Tarihî Eserlerin Korunmasındaki Önemi Nedir?

Burada bulunan korumalar ile tarihi eserlere daha az zarar gelmektedir. Böyle olunca tarihi eserler daha iyi korunabilmektedir.

Bu Buluntulara Bakarak Anadolu Medeniyetleriyle İlgili Hangi Bilgilere Ulaşılabileceğini Defterinize Yazınız.

Anadolu Medeniyetleri Müzesi’nde pek çok arkeolojik buluntu bulunmaktadır. Bu buluntularda pek çok ipucu bulunmaktadır. Bu buluntulardan yola çıkılarak söylenebilecek ilk şey Anadolu Medeniyetleri’nin hayvancılıkla ilgilenmiş olması. Bu noktada müzede pek çok buluntu var. Bununla beraber madenlerden de faydalanılmış yani madencilik yapıldığı söylenebilir. Aynı zamanda toprağı biçimlendirmekle de ilgilenmişler. Bunu toprağı ısıtarak yapmışlar. Buluntulara bakıldığında en çok karşılaşılan bir diğer şey de günlük hayatlarından ipuçlarıdır. Günlük yaşamlarında ne yaptıkları nelerle beslendikleri ve ne giydikleri ile ilgili pek çok bilgiye bu buluntuları inceleyerek ulaşabiliriz. Aynı zamanda günlük hayat içerisinde kullandıkları eşya ve malzemeleri de bu buluntuları inceleyerek görmek fazlasıyla mümkündür. Kısacası, buluntuların incelenmesi ile günlük hayatları noktasında bilgi sahibi olunabilir.

Devletler İçinde İlk Kurulan Hangisidir?

Sümerler’in devleti ilk kurulan devlettir.

Varlığını En Uzun Süre Devam Ettiren ve Varlığı En Kısa Süren Devletler Hangileridir?

Varlığı en uzun süren devlet: Sümerler
Varlığı en kısa süren devlet: İyonyalılar

Hangi Devlet Günümüze Daha Yakın Bir Tarihte Kurulmuştur?

Lidyalılar devleti günümüze daha yakın bir tarihte kurulmuştur.

Anadolu Medeniyetlerinden Hangisi Daha Uzun Süre Yaşamıştır?

Hititler daha uzun yaşamıştır.

Aşağıdaki Tabloda Mezopotamya ve Anadolu Medeniyetlerinin İnsanlığa Katkıları Yer Almaktadır. Bu Katkılar Olmasaydı Yaşamımızda Hangi Zorluklarla Karşılaşırdık? Karşılarına Yazınız.

Yazı: Nesilden nesile bilgi aktarımı gerçekleşemezdi ve böylelikle şu anda sahip olduğumuz tüm bilgi birikimi, kültürel miras ve icatlardan mahrum olurduk. Bu da şimdiki halimiz kadar gelişemediğimiz bir uygarlık senaryosunu bizlere gösterecektir.

Tekerlek: Tekerlek olmasaydı şu an ulaşım diye bir şey olmazdı. Daha doğrusu verimli ve güvenli ulaşımın temeli tekerlek ve tekerlek olmasa özellikle uzak mesafelerdeki yol asla kat edilecek şekilde olamazdı. Aynı zamanda savaşlar vesaire de kötü etkilenirdi.

Baraj: Enerji noktasında sıkıntı çekilirdi.

Okul: Eğitim kötü bir şekilde verilirdi.

Kütüphane: Eser korunumu olmazdı ve zarar görürlerdi.

Takvim: Tarımda vesaire zaman önemli bu noktada zamanı kontrol edemezdik.

Madencilik: Ham madde sıkıntısı çekilirdi.

Kanunlar: Toplum ve işleyişte düzen olmazdı.

Para: Ticaret ve yaşamı devam ettirmek noktasında sıkıntı olurdu.

Seramik: Mutfak eşyaları konusunda sıkıntı çekerdik.

Ülkemizi Her Yıl Milyonlarca Yabancı Turist Ziyaret Etmektedir. Ülkemizi Neden Çok Sayıda Yabancı Turist Ziyaret Etmektedir? Açıklayınız.

Ülkemiz bugüne kadar pek çok medeniyete ev sahipliği yapmış bir coğrafyadır. Pek çok medeniyetin bulunduğu bu topraklarda her medeniyet kendini hatırlatacak birçok iz bırakmıştır. Ya bir eşya ya da bir yapı olarak karşımıza çıkan bu miraslar ülkemizin zenginliğini ortaya koymaktadır. Bu bağlamda pek çok turist ülkemizin kültürel miraslarını görmeye ve keşfetmeye gelmektedir. Bunların yanında ülkemizin bir de doğal güzellikleri var. Üç tarafı denizlerle çevrili bir ülke olmamızın da özellikle yaz ayları için payı büyük. Mevsim ve hava şartlarından dolayı oluşan doğal güzellikler turistlerin çok fazla ilgisini çekmektedir. Ülkemizde bulunan plajlarda özellikle ılıman iklim kuşağında bulunan tatil yerlerinde fazlasıyla turist popülasyonu bulunmaktadır.

Aşağıda Doğal Varlık ve Tarihî Eser Türlerine Örnekler Verilmiştir. Siz de Boş Bırakılan Yerlere Örnekler Yazınız.

Tarihi eserler genel olarak medeniyetlerin bıraktığı ve bizim keşfettiğimiz yapılardır. Doğal varlıklar ise doğada kendiliğinden oluşmuş yapılardır. Bunlara ülkemizden ve hatta dünyadan pek çok örnek verilebilir.

Doğal Varlıklar:
&#; Göller
&#; Ormanlar
&#; Denizler
&#; Şelaleler
&#; Mağaralar
&#; Dağlar
&#; Bitki örtüsü
&#; Kayaçlar

Tarihi Eserler:
&#; Müze
&#; Cami
&#; Kale
&#; Para
&#; Türbe
&#; Saray
&#; Medreseler

Sizin Çevrenizde de Zarar Gören Eserler Var mı? Varsa Kimler, Nasıl Zarar Vermiştir?

Genel olarak ülkemizde tarihi eserlere diğer ülkeler kadar değer verilmiyor ve yağmalanıyor ya da tarihi eserlerin olduğu yerlere çöpler atılıyor ve görüntü kirliliği oluşturuluyor. Bu bağlamda haberlerde bunla ilgili her yıl pek çok haber görülüyor.

Tarihî Eserleri Korumak İçin Hangi Önlemler Alınmalıdır?

Tarihi eserleri korumak çok önemli ve meşakkatli bir iştir. Bunun için belirli sensörler yapılarak tarihi eserler çerçevesinde koruma sağlanabilir. Ancak bunlardan önce bence ilk başta halkın yani toplumun bu konuda bilinç oluşturmasını sağlamak gerekmektedir. Bu doğrultuda tarihi eserlerin korunmasıyla ilgili bilinçlendirme eğitimleri verilebilir. Kampanyalar düzenlenebilir ve hatta belirli yasalar çıkarılabilir. Tarihi eserlerin zarar verilmesi büyük sonuçlarla cezalandırılabilir. Bununla beraber tarihi eserlerle ilgili il bazında şubeler kurulabilir ve bu şubeler tarihi eserler kapsamında çalışmalar yapabilir.

Tanıtılan Yerler ile Yaşadığınız Yer Arasında Hangi Benzerlik ve Farklılıklar Bulunmaktadır? Söyleyiniz.

Tanıtılan yer ile günümüzü karşılaştırdığımızda her ne kadar farklılık olsa da benzerlikler de görülmektedir. Benzerliklerden bahsetmek gerekirse denizin olması söylenebilir. Bununla beraber caminin olmaması da benzerlikler arasına girmektedir. Daha sonrasında yerleşim yerlerinin sınırları içerisinde bulunma durumu da yine benzerlikler arasına girmektedir. Farklılıkları hakkında konuşmak gerekirse denizin olmaması ve daha sonrasında farklı coğrafyalarda olmak bu duruma örnek verilebilir bir unsurdur.

Aşağıdaki Tabloyu Çevrenizde Bulunan Doğal Varlıkları, Tarihî Mekânları ve Yapıtları Göz Önüne Alarak Doldurunuz.

Tarihi CamiVarÇoban Mustafa Paşa Cami &#; Külliyesiİbadet amacı ile yapılmıştır.Yavuz Sultan Selim’in kızı olan Hanım Hatun’un eşi isminden de anlaşılacağı üzere Çoban Mustafa Paşa tarafından yaptırılmıştır
KaleVarEskihisar KalesiBizanslar tarafından limanı korumak amacı ile yapılmıştır.Bizanslı din adamı ve tarihçi olan Georgios Akropolitis tarafından ilk kez yılında söz edilmiştir.
Tarihi Saat KulesiVarİzmit Saat KulesiSultan funduszeue.infoülhamid’in tahta çıkmasının XXV.yıl dönümünü anmak amacı ile yapılmıştır.İzmit’in Kemalpaşa Mahallesi’nde bulunur.
Antik KentVarDakibyza (Gebze) Antik KentiYerleşim yeri olarak kurulmuştur.Gebze’deki ilk kurulan yerleşim yeridir.
MedreseVarÇoban Mustafa Paşa KülliyesiEğitim amaçlı kurulmuştur.Çoban Mustafa Paşa Külliyesi’nde bulunan birçok yapıtlardan birisidir.
TürbeVarSultan Baba TürbesiÖnemli din ile ilgili insanların cesedini gömmek amacı ile yapılmıştır.Halk arasında kutsal bir yer olarak ele alınmaktadır.
HanVarBalkapanı HanıTicaret amaçlı kurulmuştur.Adı baldan değil balyostan geldiği düşünülmektedir.
Tarihi EvYok&#;&#;&#;
Tarihi ÇeşmeVarBeyzade Mehmet Efendi ÇeşmesiSu ihtiyacı amacı ile yapılmıştır.M. yılında yapılmış klasik tarzda bir çeşmedir.
Tarihi HamamVarAyasofya Hürrem Sultan Hamamıİnsanların temizlenmesi amacı ile yapılmıştır.Sultanahmet’te yer alır ve ilk Haseki Hamamı’dır.
KervansarayVarBüyükçekmece KervansarayıAskeri yolda bulunan menzil yerlerinden biridir, askeri depo, konaklama gibi ihtiyaçlar için yapılmıştır.Bir diğer ismi Kurşunlu Han’dır.

 

GölVarSapanca GölüCanlıların beslenme ihtiyacı karşılamaktadır. Su, içinde barındırdığı balıklar ve daha birçok canlı ile.Sakarya’da yer alan en büyük göllerden birisidir.
DenizVarMarmara DeniziBazı insanlar buradan avladığı deniz ürünleri satarak geçimini sağlamaktadır. Diğer canlılarında besin kaynağını barındırabilmektedir.Türkiye’nin büyük oranda sanayii sektörünü kapsayan denizdir.
MağaraVarYarımburgaz MağarasıEski insanların barınma yeri olarak kullandığı bir yerdir. İnsanların barınmasına faydalı olmuşfunduszeue.info olarak dini amaç ile de kullanıldığı düşünülmektedir.Dünyanın en eski yerleşim yerlerinden biridir.
OrmanVarOrmanyaBulundurduğu ağaçlar sayesinde canlılar oksijen almaktadır.Doğal yaşam parkıdır.
DağVarSamanlı Dağlarİnsanların ve diğer canlıların beslenme ihtiyaçlarını karşılayacak başka canlılar barındırmaktadır.En yüksek noktası Kel Tepe’dir.
IrmakYok&#;&#;&#;
ŞelaleVarDeğirmençayırı ŞelalesiBirçok canlıya ev sahipliği yapmaktadır.İstanbul’un Şile ilçesinde bulunur.

Metinde Anlatılan Bayram Kutlamasıyla Sizin Bayram Kutlamalarınızın Benzer ve Farklı Yönleri Nelerdir?

Benzer: Metinde ilk anlatılan bayram kutlamaları ile bizim ki tıpatıp aynı fakat ikinci metinle benzer bir yön yok.

Farklı: İlk metin ile farklı bir yer yok fakat ikinci metin de yapılan muhtar konuşması, dönme dolap şenlikleri biz de yok.

Siz Dinî Bayramlarda Neler Yapıyorsunuz? Sizin Yaşadığınız Yerdeki Gelenekler Nelerdir? Açıklayınız.

İlk metindeki gibi aile, akraba, komşu ve arkadaşlar bir araya gelir. Büyüklerin elleri öpülür, büyükler bayram harçlığı verir. Başka şehirde olan akrabalarımız ziyaret edilir.

Yaşadığınız Yerde Hangi El Sanatları Yapılmaktadır?

Yaşadığım yerde çinicilik el sanatı yapılmaktadır. Bunun nedeni yaşadığım yerin bağlı olduğu ilin yani Kütahya’nın çinisi ve porseleninin meşhur olmasıdır. Halk eğitim yerlerinde ebru da yapılmaktadır.

Bunlardan Hangileri Evinizde Bulunmaktadır?

El yapımı dokuma halı bulunmaktadır.

Yaşadığınız Yerdeki El Sanatlarından Hangisi Ya da Hangileri İlginizi Çekiyor? Neden?

Ebru ilgimi çekiyor. Çünkü onu yaparken zevk alıyorum ve kendime özgün şekiller ortaya çıkarabiliyorum.

Yaşadığınız Yerde Yapılan El Sanatları Ülkemizin Farklı Yerlerinde de Yapılıyor mu? Örnek Veriniz.

Evet yapılıyor. İznik ve Çanakkale illerimizde de yapılmakta.

El Sanatlarının Yapıldığı Yöreye Göre Benzerlik ve Farklılık Göstermesinin Sebepleri Neler Olabilir?

Orada yetişen, oranın farklı ihtiyaçlarından veya aynı ihtiyaçlarından olabilir.

El Sanatlarımızın Yaşatılması ve Tanıtılması İçin Neler Yapılmalıdır?

Afişler hazırlanabilir veya şehirlerde reklam tablolarına yansıtılabilir bu sayede tanıtılıp, yaşatılabilir.

Kendi Yörenizde Oynanan Bir Halk Oyununu Araştırarak Aşağıdaki Tabloyu Doldurunuz.

Halk oyununun adı: Harmandalı

Oyunun özellikleri: Bir erkek ve bir kadın birlikte oynar. Erkek biraz daha sert oynarken kadınların rolü biraz daha yumuşak, zariftir.

Oyunda giyilen kıyafetler: Kadınlar çiçekli başlık, gömlek, çorap, etek, şalvar, ayakkabı. Erkekler fes, çorap, terlik, dizlik ve gömlek giyerler.

Oyunda kullanılan müzik aletleri: Davul, bağlama, darbuka, def

Benzerlikler: Zeybekle benzerdir çünkü diğerlerine göre daha yavaştır. Fakat diğerleriyle benzerliği yoktur.

Farklılıklar: Harmandalı daha yavaş ve el ele değil bireysel olarak oynanır. Zeybek genellikle sadece erkek topluluklarından oluşur.

Yaşadığınız Yerde Kutlanan Bayram, Festival, Şenlik Ve Düğün Gibi Kültürel Unsurlardan Birini Seçiniz. Seçtiğiniz Kutlamayı Tanıtan Bir Yazıyı Defterinize Yazınız. Yazınızda Tanıttığınız Kutlamanın İnsanların Bir Arada Yaşamasındaki Önemini de Açıklayınız.

Düğün: Düğünlerde eski dostlar ve küsler bir araya gelir insanların arasındaki bağlar güçlenir. Yeni insanlar tanışır. Erkek tarafı ile kız tarafı tartışırlar veya kavga ederler. Ama evlenen kişiler kendi çocukları olduğu için onların üzülmesini istemezler bu yüzden barışırlar.

Kültürümüze Ait Ögelerden İnsanları Bir Araya Getiren Üçünü Seçiniz. Bunların İnsanların Bir Arada Yaşamasındaki Önemini Defterinize Yazınız.

Bayram, din, düğün. Bayramlarda insanlar birbiriyle yakınlaşır, küsler barışır bir araya gelir. Aynı dine inanan insanlar birbirlerini tanımasalar bile din sayesinde tanışabilirler. Örneğin; Müslüman insanlar camiye namaz kılmaya gittiğinde tanımadıkları bir sürü insanlar karşılaşırlar ve sohbet edebilirler. Düğünler ise birbirine küs insanları bir araya getirebilir örnek olarak mesela gelin olacak kişinin iki arkadaşı birbirine küs olabilir ama ikisi de düğüne gelir ve orda barışabilirler. Bu üç öge insanlık bağlarının güçlenmesine ve bir arada yaşamasında önemli rol oynamaktadır.

Aşağıda Farklı Yörelere Ait Tarihî Evleri İnceleyerek Kendi Yaşadığınız Yerdeki Tarihî Evlerle Karşılaştırınız. Benzerlik ve Farklılıklarını Bularak Aşağıya Yazınız.

Benzerlik: Beypazarı evleri ile çatı yapıları benzemektedir. Fakat Antalya evleri ile benzerliği yoktur.

Farklılık: Yaşadığım yerdeki evler kerpiçten yapılmış evlerdir. Bu evler ise daha çok taş, ahşap kullanılarak yapılmış evlerdir. Pencereleri böyle değil sadece bir kare şeklindedir üstünde çizgiler yoktur ve genellikle balkonları olmaz. Ve Antalya evleri gibi öne çıkık bir yerleri olmaz.

Ülkemizde Seçeceğiniz Bir İlin ve Kendi Yaşadığınız İlin Kültürel Ögelerini Araştırınız. Bulduğunuz Kültürel Ögelerin İsimlerini Aşağıya Yazınız. Benzer Olanların İsimlerinin Altını Kırmızı Kalemle İşaretleyiniz.

Yaşadığınız il: KütahyaSeçtiğiniz il: Afyonkarahisar
YemeklerBulgur ve tarhana daha çok tüketilir fakat börek gözleme gibi şeylerde haşhaşta çokta kullanılmaktadır.Bükme, katmer gibi yiyeceklerin hamuru haşhaşlı olur. Yapılan bu bükmeler genellikle mercimekli olur. Hamur işi yemekler genellikle tüketilir.
El sanatlarıÇiniKeçe ve mermer işleme
Geleneksel giysilerGeleneksel erkek kıyafeti zeybekte giyilen giysilere benzer kadınlar ise üç etek denilen şalvar üstüne bağlanan parçalardan ceket ve başına örtülen bezden oluşan giysi giyerler.Şalvar ve normal bir üstten olur genellikle. Kadınlar düğünlere giderken pullu sıkma denilen pullu şalvar giyerler ve her sene yeni bir modeli çıkar.
Halk oyunlarıYasemen dalı, Paça günü.Afyon zeybeği, cemilem.
TürkülerDağ başında kestane. Genellikle efe oynanan bir türküdür. Aynı şekilde bağlama, tef gibi müzik aletleriyle çalınır.Ben giderim oduna. Bağlama, tef gibi müzik aletleriyle çalınır.
Tarihi yapılar Çinili CamiiFrig Vadisi
Festival ve şenliklerHisarcık kültür ve sanat festivali.Klasik müzik festivali.

Yaşadığınız Yörenin Kültürel Özelliklerini Tanıtan Broşür Hazırlayınız.

Yandaki Resmi İnceleyiniz. Resimdeki Kıyafet e Sofralarla Günümüzdeki Kıyafet ve Sofraları Karşılaştırınız. Gördüğünüz Benzerlik ve Farklılıkları Söyleyiniz.

Benzerlik: Hala köy düğünlerinde olan yemeklerde yerde yenilebiliyor. Altlarında serili olan halı da hala evlerde kullanılmaktadır. Kıyafetler çok değişmiştir benzerlik yoktur. Bu yerlerde bir sofranın üzerinde yemek yemek genellikle düğün yemeklerinde görülür. Herkes bir tabaktan yemek yer. Altlarına serdikleri örtü yani halı hala Uşak ilinde işlenmektedir. Bazı insanlar süs olarak büyük bir miktar para değerinde alabilmektedir. Üstlerine giydikleri şey halk arasında giyilmese de Osmanlı ile ilgili tarihi yerlerde giyilmektedir. Buna benzer olarak cemaatlerde de üstlerine herkes ceket giymektedir.

Farklılık: Kafalarına taktıkları şapka artık kullanılmıyor. Herkes benzer şeyler giyerken günümüzde herkes farklı şeyler giymektedir. Ve hizmetli görevli insanlarda yok. Şapka olarak güneş şapkaları kullanılabiliyor. Bunlardan tamamen farklı olarak yüzüne güneş gelmesini engelleyen bir yeri bulunuyor.

Metinde Yoğurt Dışında Hangi Yiyecek ve İçeceklerimizden Bahsedilmektedir? Bunlar Günümüzde de Tüketiliyor mu? Örnek Veriniz.

Ayran, üzüm ve vişneden bahsedilmektedir. Evet hala günümüzde de tüketilmektedir. Ayran kebapların yanında, üzüm şarap yapımında veya yazın sofralarda, vişne de Ramazan Bayramı’nda hoşaf olarak yapılır. Sofraları şenlendiren ürünlerdir.

’lü Yıllarda Yemek Kültürümüzdeki Değişimin Sebebi Nedir?

Ortaya çıkan yeni ürünler veya yeni bulunan meyveler, sebzeler sonucunda yapılan yeni yemekler diğer eski şeylerin yerine geçerek eski yemekleri unutturmuşlardır. Bu yüzden günümüze kadar gelmemiştir. Yeni kişiler yeni buluşlar yapmıştır. Yeni karışımlar deneyerek ortaya yeni ürünler çıkarmışlardır. Bunun sonucunda eski yemekler değerini kaybetmişlerdir.

Lokum Günümüzde Nerelerde İkram Ediliyor?

Lokum günümüzde çayın yanında, bayramlarda misafirliklerde özellikle Afyon’da ailelerini ziyarete giden kişiler geri kendi şehirlerine dönerken arkadaşlarına hediye lokum götürürler. Lokum bir çok içeceğin yanında ikram edilmektedir.

Siz Gün İçinde Hangi Selam Sözcüklerini Kullanıyorsunuz? Söyleyiniz.

Okulumuzun geleneği olduğu için gördüğümüz herkese selam veriyoruz. Yabancı dil öğretmenlerine onların branşlarının dilinde selam veriyoruz. Genellikle merhaba, selam, günaydın, iyi akşamlar, iyi günler, hi, hello, hallo kullanıyoruz.

Aşağıdaki Tabloya Günlük Hayatımıza Yerleşmiş Kültürel Unsurlardan Üçünü Yazınız. Bu Kültürel Unsurların Tarih Boyunca Gösterdiği Gelişim, Süreklilik Ve Değişimi Araştırarak Tabloda Uygun Bölüme Yazınız.

Kültürel UnsurlarGeçmişte nasıldı?Günümüzde nasıl?Süreklilik mi gösteriyor?Değişim yaşamış mı?
GiyimHerkes aynı şeyin farklı renklerini giyerdi. Uzun ceketler, şalvarlar.Herkes birbirinden farklı ve eskisi gibi uzun değil kısa giysiler giyiliyor.EvetBazı giysilerde değişim yaşanmıştır. Örnek olarak şalvarlar yerine daha düz ama bol altlar tercih edilmektedir.
UlaşımAtlar ve eşekler aracılığıyla veya yaya olarak.Daha modern, rahat bazıları insansız sürme özelliğine sahip ve daha kolay ulaşım sağlanmaktadır.Evet

 

Evet. Atlar artık bir eğlenme aracı olarak kullanılmaktadır. Tatil yerlerinde faytonlar ile geziliyor ama sırf eğlenme amaçlı. Eskiden ise ulaşım amaçlı kullanılmaktaydı.
Mimari YapıEski mimari yapılar kerpiç, taş, ahşapların ana madde olarak kullanımı ile yapılmıştır.Şuan ki yapılar betonerme yapılardır. Daha çok katlı ve moderndir. Ahşap, taş şuan ki evlerde ana malzeme olarak değil süsleme amaçlı olarak kullanılmaktadır.EvetEvet yaşamıştır. Eski evler köylerde çok az görülmektedir. Genellikle yeni tip evler, çok katlı evler görülmektedir.

 

5. Sınıf Sosyal Bilgiler Farklı yörelere ait tarihî evleri inceleyerek kendi yaşadığınız yerdeki tarihî evlerle karşılaştırınız. Benzerlik ve farklılıklarını bularak aşağıya yazınız. konusunu kısaca ve uzun ele alacağız.


Farklı yörelere ait tarihî evleri inceleyerek kendi yaşadığınız yerdeki tarihî evlerle karşılaştırınız. Benzerlik ve farklılıklarını bularak aşağıya yazınız. konusu ile ilgili kısaca bir yazı örneği ;


Cevap:
Benzerlikler : Osmanlı motifleri, tek kapılı olması, büyük avluları
Farklar : Tek katlı veya iki katlı olması, çatıları, evlerin yapıldığı malzemeler


Farklı yörelere ait tarihî evleri inceleyerek kendi yaşadığınız yerdeki tarihî evlerle karşılaştırınız. Benzerlik ve farklılıklarını bularak aşağıya yazınız. konusu ile ilgili uzun bir yazı örneği ;


Cevap:
Benzerlikler :

  • Motifleri
  • Avlu büyüklükleri
  • Büyük kapı girişleri
  • Osmanlı izleri
  • Büyük mutfakları
  • Büyük camları

Farklar :

  • Çatı yapıları
  • Avluda kuş havuzu
  • Evin yapıldığı malzemeler
  • Tek katlı yada çift katlı olması

 

Gemi

Gemi su üstünde ulaşımı sağlayabilmek amacıyla yapılmış araçlara denir. Kullanılma amaçlarına göre farlı türlerde olabilirler. Gemilerin hareket etmek için kullandıkları güçler farklı olabilir (makina, yelken, kürek yardımı, vs.). Bu farklılıklar gemilerin kullanılma  amaçlarındaki farklılıklar sonucu oluşmaktadır. İlk yapımlarından günümüze kadar yapı olarak büyük farklar içermemekle beraber  yapım aşamasında teknik farklar olabilir. Burada bu farkları inceleyeceğiz.

Tarihte İlk Gemiler

Tarihte ilk gemiler büyük kayıklardan başka şeyler değildi. Bunların tarihi o kadar eskiye dayanır ki tarihçiler bu kayıkların ilkin ne zaman, nerede ve nasıl ortaya çıktığını tam olarak saptayamamışlardır. İnsanlar ellerindeki doğal malzemeye göre son derece değişik nitelikte kayıklar yapmışlardı. Ormanlık yerlerde ağaç kütükleri birleştirilmiş, bu yolla sal yapılmış ya da kütüklerin içleri oyularak oyma kayıklar elde edilmişti. Ağaçların olmadığı yerlerde bambular ya da Eskimoların yaptığı gibi üzerine deriden yapılmış tulumlar kullanılmıştı. Bu ilk kayıklar dış etkilere çok açıktı ve akıntıların yönüne göre ilerleyebiliyordu ancak. Sonraları basit dallar yardımıyla kayıklara yön vermenin yolu bulundu. Bu dalların yerini zamanla sırık, elde kullanılan kürek ve geminin bordalarına dayanarak çekilen kürekler almıştı.

Gemilerde direk ve yelken kullanımı ancak MÖ ’li yıllarda gerçekleşmişti. Ne var ki bunlardan da ancak rüzgârın estiği yerlerde yararlanmak olasıydı. Bunun dışında yolculuklarda kürekçiler gemiyi yürütürdü. Bu kürekçiler genellikle köleler ya da kürek mahkumları olurdu. Sonradan daha da gelişen bu tür gemilere kadırga dendi. Kadırgalar yüzyıla değin kullanıldı.

Mısırlılarda Gemi

Tarihte gemi denebilecek büyüklükte tekneler ilkin Mısır’da çıkıyor karşımıza. Çöllerle yalıtılmış olan Mısır dış dünyayla ilişkisini su yoluyla sürdürürdü. Bu yönden Nil filosu büyük önem taşır. Gemiler hem ülke içindeki ulaşımı hem de Nübye’yle bağlantıyı sağlardı. Delta limanlarından gemiler Akdeniz’e açılır; Fenike’ye doğru yol alırdı.

Eski Mısır’da genel olarak nehir ulaşımı çok ileriydi. Bunu o dönemden günümüze kalan Mısır vazolarında ve kayalar üzerindeki gemi resimlerinde de görüyoruz. Öteki dünyada tanrılar güneş kayıklarında dolaşırlar; resimlerini taşıyan tahtırevanlar tekne biçimindedir. Taşocaklarından çıkarılan büyük kütlelerin taşınmasında düz mavnalar kullanılır. Bunun yanında yolcular için kamaraları, atlar için bölmeleri bulunan yüzen evlere de rastlanırdı. Bunlar Nübye’ye kadar bütün çölü geçebilirlerdi. Gemiciler gece yol almaktan sakınırlardı. Tekneyi devirip, tayfa ve yolcuları timsahlara yem edebilecek güçlü rüzgarlardan da sakınmak gerekiyordu. Firavunun gemileri bu tehlikeleri çok eski zamanlardan beri göğüslemekteydiler. Fenike gemilerinden çok önce Suriye’ye ya da Somali’ye yol alırlardı. “Denizde Batanın Öyküsü” adlı destansı yapıt MÖ 2. binyılın başında deniz insanlarının kaygılarını ve umutlarını bakın nasıl dile getiriyor: “Koca Yeşil üzerinde, uzunluğu yüz yirmi dirsek (yaklaşık altmış metre) genişliği kırk dirsek bir gemiyle yola çıkmıştım. Mısır’ın en iyilerinden yüz yirmi denizcim vardı. Denizcilerim gökten başka bir şey görmezken de kara karşısında aslanlardan daha yiğittiler. Rüzgârı daha başlamadan, fırtınayı daha patlamadan haber verirlerdi”

Firavunun gemileri uçları hafif kalkık, ince uzun gövdeli gemilerdi. Ülkedeki keresteden ya da Lübnan’ın sedir ağacından yapılırdı. Trapez biçimli yelkenlerin kullanıldığı gemilerde ayrıca kürekçiler de kürek çekerek geminin ilerlemesini sağlarlar. Gemilerin kıçında bulunan bir kuyruk küreği dümen görevini görür ve gemiye yön vermeye yarardı.

Fenikeliler&#;de Gemi

Tarihte Mısırlılardan sonra gemi kullanan uygarlık olarak karşımıza Fenikeliler çıkıyor. Fenikeliler kurdukları ticaret kolonileri aracılığıyla bütün Akdeniz’e yayılmışlardı. Koloniler arasında ulaşım ve ticaret, gemiler aracılığıyla sağlanıyordu. Bu açıdan baktığımızda Fenike uygarlığında denizciliğin ve gemilerin ne denli önemli bir yer tuttuğunu görebiliriz. Öte yandan Girit adasında yapılan kazıların sonuçları MÖ ’li yıllarda Akdeniz’in doğu kesimlerinde denize açılabilecek ölçüde gelişmiş teknelerin yapıldığını ortaya koyuyor.

Yunan ve Romalılarda Gemiler

Bir başka gelişmiş uygarlık, Yunanlılarsa 48 kürekli, trireme adı verilen gemilerkullanırlardı. Bu gemilerde gövdenin her iki yanında da üçer sıra kürek bulunurdu ve her küreği de üç kişi çekerdi. İleride Romalılar da benzer gemiler kullanacaklardı. Roma kadırgalarında da üçer sıra kürek bulunurdu. Gemide birbiri üzerine sıralanmış üç sıra kürek dizisini çeken üç kürekçi güvertesi vardı. Ayrıca direğe çekilen üçgen yelkenleryardımıyla rüzgârdan yararlanılırdı. Latin yelkeni olarak adlandırılan bu yelken gelecek yüzyıllarda da sıkça kullanılacaktı.

Roma gemilerinin uzunluğu 30 metreyi aşıyordu. Bu gemilerde hareket kürek ve dört yakalı ilkel bir yelkenle sağlanıyordu. Daha sonra Roma gemilerinde eğik olarak yerleştirilen serenlere takılı üç yakalı Latin yelkeni ortaya çıktı. Bu yelken ilkin Kızıldeniz’de ve Hint Okyanusu’nda seyreden Arap yelkenlilerinde kullanılmıştı. Son derece sağlam yapılmış olan bu gemiler genellikle 90 ila ton arasında olurdu. Tek direkli Arap yelkenlilerinde bu direğe asılan yelken, Latin yelkeni denen üçgen yelkendi. Üçgen yelkenle denize açılmak dört köşeli yelkenle açılmaktan daha avantajlıydı. Bu sayede gemiler rüzgâra daha yakın olabiliyorlardı. Yelkenin biçimi rüzgârları yakalamak için daha elverişliydi ve kare yelkenli birçok gemi limanda beklerken üçgen yelkenliler rahatlıkla denize açılabilirlerdi. Öte yandan Latin yelkeninin bağlı olduğu serenler geminin kendisinden bile uzun olur ve yelkenleri idare etmek büyük güçlüklere neden olurdu.

Vikingler&#;de Gemiler

Akdeniz’de bu gelişmeler olurken, kuzeydeki halklar da denize bağlı bir yaşam biçimi geliştiriyorlardı. Tarih sahnesine Vikingler olarak çıkan kuzeyli denizciler kısa sürede tüm Avrupa’ya yayılmışlardı. Oldukça hızlı hareket edebiliyordu Vikingler. Bunun nedeni korkusuz denizciler olmalarının yanı sıra oldukça iyi tasarlanmış gemilere sahip olmalarıydı.Viking gemileri temelde kürekle ilerliyordu. Kürekle ilerleyen Akdeniz gemilerinin tersinedrakkar denen bu gemilerde köleler ya da kürek mahkumları kullanılmazdı. Kürekleri Viking denizcilerinin kendileri çekerdi. Zaten çok da büyük olmayan bu gemiler çoğunlukla yalnızca kişiden oluşan mürettebatı taşıyacak kadar büyüktü. Bu gemilerde güverte yoktu. Gemiciler sağlı sollu iki sıra halinde oturur kürek çekerlerdi. Geminin üzeri de açık olduğu için hava koşullarından çok daha kolay etkilenirdi mürettebat. Gemilerde tek bir direk bulunur, bu direğe neredeyse kare biçiminde basit bir yelken asılırdı. Her ne kadar çok gelişmemiş gibi görünse de Viking gemileri bölgelerinde oldukça kullanışlı deniz araçlarıydı. Tabanları düzdü. Bu da gemilerin sığ sularda yol almasını kolaylaştırıyordu. Fiyortların arasında bulunan ve vik adı verilen küçük limanlarda yaşayan vikingler bu gemilerle karaya kolayca ve hızla yaklaşıp baskınlar yapabiliyor, aynı kolaylıkla da karadan ayrılıp denize açılabiliyorlardı.

Öte yandan Viking gemileri uzun yolculuklar için elverişli değillerdi. Gemilerinin üstlerinin açık olması bir yana uzun yolculuklarda mürettebatı besleyebilecek ve yaşamlarını sürdürebilecek yükü taşıma kapasitesinden de yoksundu bu gemiler. Sözgelimi 9. yüzyıla ait Gökstad adlı geminin taşıma kapasitesi yalnızca on tondu. Bir karşılaştırma yapmak gerekirse Kristof Kolomb’un Santa Maria adlı karavelası 40 mürettebat ve tonluk yük kapasitesine sahipti. İngiltere’den bir grup koloniciyi Amerika’ya götüren Mayflower gemisiyse yolcu ve mürettebat taşıyordu ve ton yük kapasitesine sahipti. Vikingler birçok uzun yolculuğa çıkmışlar hatta Amerika’ya kadar bile gitmişlerdi. Ne var ki bu yolculuklar adadan adaya, koloniden koloniye geçerek gerçekleşiyordu. Yön bulma yer saptama teknikleri bakımından çok iyi olmayan Viking kaptanlar bilmedikleri sularda çok kolay kaybolabiliyorlardı.

Uzakdoğuda Gemiler

Avrupa’da gemiler gelişmelerini sürdürürken Uzakdoğu da kendine özgü gemileriyle açılıyordu denizlere. Marco Polo, doğuya yaptığı seferinden döndüğünde Cathay (Çin) ve Cipango (Japonya) arasında gidip gelen gemilerden söz ediyordu. Kubilay Han, Japonya’yı işgal etmek için yüzlerce gemilik bir donanma hazırlatmış ne var ki bu donanma bir kamikaze (Çin Denizi’nde görülen çok şiddetli fırtınalar) tarafından ortadan kaldırılmıştı. Doğuda kullanılan bu tekneler aslında günümüzde bile rastlanabilen Çunke ya da Junk adı verilen gemilerdi. Sözcüğün kökeni olan “djhounk” Java dilinde büyük deniz taşıtı anlamına geliyordu. Bu gemilerin kıç tarafı yüksek, pruvası ise uzun yapılırdı. Çunkelerin direkleri keten panellerden ya da bambu şeritleriyle yassıltılmış saz örgülerden oluşan dört yakalı yelkenlerle donatılmıştı. Her yelken jaluzi gibi açılıp kapanabilme yeteneğine sahipti. Enine ve boyuna sağlam ağaç bölmelerle ayrılmış olan gemide dümen oldukça ağırdı. Doğuda oldukça yaygın bir tip olan bu gemiler bölgeden bölgeye biçim ve boyut değiştirebiliyordu. Yine de bugün en bilinen çungeler, Çin çungeleriydi. Bu gemilerle Endonezya, Çin Hindistan gibi ülkeler arasında ticari bağlar da kurulmuştu.

Uzakdoğu’da bunlar olurken Akdeniz’de gemicilik adına büyük gelişmeler yaşanıyordu. İstanbul’u Türkler fethetti. İpek ve baharat yollarının Türkler tarafından kontrol edilmeye başlamasıyla birlikte batıda Hindistan’a gidecek yeni yollar aranmaya başladı. Bu yol deniz yolu olacaktı. Akdeniz’in doğusunun denetimini yitiren batılı ülkeler, pusula ve haritayapımındaki gelişmelerin de yardımıyla ilgilerini açık denizlere yönelttiler. Akdeniz’in bildik, görece sakin sularında yol alan gemiler için okyanusların hırçın dalgaları, birdenbire patlayan korkunç fırtınaları aşılmaz gibiydiler. Açıkça görülüyordu ki Akdeniz gemileriokyanusa uygun değildi. Bu da yeni gemilerin tasarlanmasını ve yapılmasını gerektirdi.

Geminin Gelişmesi

Ortaçağın sonlarına doğru kıç bodoslamasındaki dümenin geliştirilmesiyle gemicilikte büyük ilerleme sağlandı. Böylece yalnızca yelkenle gidebilen ve daha uzun yol alabilen büyük gemilerin yapımı sağlandı. Daha önce geminin kıçında büyük bir kürek gibi görünen dümeni idare etmek çok zordu. Gemiler büyüdükçe dümenin ağırlığı da artar, idare edebilmek için birden fazla insanın uğraşması gerekirdi. Dümenlerin tekerlek şeklinde yapılmasıyla da bu işi tek bir kişinin yapabilmesi olanağı doğdu. Ayrıca pusula kullanarak gemiciler o tarihe değin yapmadıkları bir şeyi yaptılar. Kıyılardan uzaklaştılar ve açık denize açıldılar.

Ortaçağda Akdeniz’de kullanılan Latin yelkenleriyle donatılmış savaş ve ticaret gemilerinekaravela denirdi. İlk karavelaları yüzyılın ikinci yarısında Portekizliler ve İspanyollaryaptılar ve bunları coğrafi keşiflerinde kullandılar. Vasco de Gama Hindistan, Kristof Kolomb Amerika seferine karavela türü gemilerle çıktılar. Boyutları gittikçe büyütülen ve geliştirilen karavelalardan sonra kalyona tipi gemilere geçildi.

Gemiler büyüdü. Yeni tip gemilerde kürekler kaldırıldı ve gemi yalnızca yelkenle yönetilecek biçimde tasarlandı. Baş ve kıç kalelerine (kasara) güverteler eklendi. Gemiler artık üç direkliydi. Direklerde büyük ölçüde kare yelkenler kullanılıyordu. Portekiz kralı “Gemici” lakaplı Henrique gemilerin geliştirilmesine önem veriyor, keşif gezilerini destekliyordu. Bu dönemde Avrupa ülkelerinde yaygın bir gelenek de gemilere kadın ya da aziz isimlerinin verilmesiydi. Sözgelimi Kristof Kolomb’un gemisinin adı Santa Maria’ydı. ÖncedenMaria Galante olan geminin adı, keşif yolculuğunun önemine uygun olması ve Hz. Meryem’in desteğini kazanmak amacıyla değiştirilmişti.

Avrupa keşifler çağına başlarken Türklerin egemenliğindeki Akdeniz’de kürekle giden kadırgalar varlığını uzun süre korudu. Birçok donanmanın temel gemisi olan kadırgalar önemini yalnızca yelkenle yol alabilen kalyonlardan sonra kaybettiyse de Osmanlı donanmasında uzun süre kullanılmaya devam ettiler. Oldukça dar, hafif, uzun ve neredeyse su seviyesinde denecek kadar alçak gemilerdi kadırgalar. Boyları genellikle yaklaşık 50 metre olan kadırgaların enleri de 6 ila 7 metreydi. Geminin kıç bölümünde köşk kısmı bulunurdu. Yabancı donanmalarda galley, gali, galer, galera gibi adlarla adlandırılan kadırgalar yüksek vurucu güce sahipti.

25 oturaklı ve 49 kürekli olan kadırgalarda her kürek kişi tarafından çekilirdi. Geminin 25 oturaklı olmasına karşın 49 kürekli olmasının nedeni oturakların sonuncusunun mutfak yeri olarak ayrılmış olmasındandı. Kadırgalar kürek yanında yelken de kullanırdı. Osmanlı kadırgalarının batı ülkelerinin kadırgalarından farkı Latin yelken kullanmasıydı. Türk kadırgalarında gabya ve pruva olmak üzere iki direk bulunurdu. Genellikle ön direğin üzerinde trinket denen küçük bir yelken de olurdu. Kadırgalarda üç tür yelken bulunurdu.Orta yelken normal havalarda, cankurtaran yelkeni hafif rüzgârda, borda yelkeni de fırtına da kullanılırdı. Kadırgaların dar olması, sert havalarda geminin apazlama denen, yelkenlerini doldurarak seyrini zorlaştırıyordu. Yelkenle hareket eden kalyonların yaygınlaşmasından sonra kadırgalar yavaş yavaş denizlerden çekildi. Günümüzde kalita tipi bir kadırgayı İstanbul deniz müzesinde görmek mümkün.

Kadırgaların yerini alan kalyonlar önceleri rüzgarsız havalarda işe yaramayacağı düşünülerek çok da rağbet edilmeyen gemilerdi. Öte yandan denizcilik tekniklerinin gelişmesi, kalyonların açık denizlere, uzun yolculuklara dayanıklı yapısı onların donanmalardaki ana gemiler olmalarına yol açtı. Genellikle kare yelkenlerle donanmış üç direkten oluşan kalyonlar, toplarla donatıldığında güçlü birer savaş aracıydılar.

yüzyılda boyları gittikçe büyüyen ve hızı artan yelkenliler, Avrupa ülkeleriyle uzak sömürgeler arasında durmadan yük taşıyorlardı. Bunların çoğu uzunluğu 60 metreyi ve ağırlığı tonu bulabilen ahşap üç direkli clipper’ler ya da büyük yelkenlilerdi. ’ye doğru bu gemilerin sonuncuları daha büyük boyutlarda demirden yapılacaktı. Ne var ki bugörkemli gemiler yelkenlerin kullanılması için kalabalık mürettebat gerektiriyordu. Bu gemiler ayrıca rüzgârların keyfine bağlı olarak görülüyordu. Buharlı gemilerin bulunmasıyla büyük yelkenliler de tarih sahnesinden çekildiler.

yüzyılın sonunda buhar makinesi ilkesini bulan Denis Papin, ’de bu buluşunu bir geminin yürütülmesine uygulamaya kalktı. Ne var ki bu ilk buharlı gemi, böyle bir makinenin rekabetinden ürken kayıkçılar tarafından parçalandı. Bir yüzyıl sonra bu fikir yeniden ele alındı. Fransız Jouffroy d’Abbans  yılında Seine Nehrinden yukarılara çıktı. Benzer bir gösteriyi de ’te Amerikalı Fulton yaptı. Çok geçmeden ilk buharlı gemiler denizlere açıldı. Ama bu gemilerde hâlâ rüzâr gücünden yararlanılıyor, yelken kullanılıyordu. Yelkenli gemilerin devrinin kapanmakta olduğunun bir habercisiydi bu. Martılar gibi denizlerde süzülen gemiler yerlerini makinelerle çalışan gemilere bırakarak tarih sahnesinin dışına yelken açtılar.

ve Yüzyıllarda Gemiler

ve yüzyıllar&#;ın karavela türü yelkenli gemileri, yüzyıl&#;da tahta gövdelerin yerini önce demir, daha sonra da çelik gövdeler alıncaya kadar, gemi yapım sanatının en başarılı örnekleri oldular. \\\&#;East Indiamen\\\&#; (Doğu Hindistan adamları) denen bu gemilerin bazıları 60 m&#;den uzun, 15 m&#;den genişti ve 5 güvertesiyle, tonu aşmaktaydı.
Bütün bu gemiler, başka ülkelerin savaş gemilerine ve korsanlara karşı korunmak için toplu savaş gemileri gibi 24&#;lük ve 32&#;lik borda toplarıyla silahlandırılmıştı. Ayrıca çoğu tavlun direkleri, gabya çubukları, babafingo direkleriyle donatılmıştı ve yolcular için lüks kamaraları olan ilk yelkenli gemilerdi.

Bu görkemli gemilerden hiçbiri günümüze kalmamıştır; ama &#;de tamamlanan ve yakın dönemde Stockholm limanının dibinden çıkarılarak, Stockholm&#;de korunan İsveç savaş gemisi Vasa ile &#;de tamamlanan, günümüzde İngiltere&#;de Portsmouth&#;da kuru bir havuzda korunan Lord Horatio Nelson&#;un amiral gemisi HMS Victory, neye benzedikleri konusunda fikir vermektedir.

East İndiamen&#;e benzer ticaret gemileri, İngiltere ve Fransa tarafından sömürgeleştirilmiş Batı Hint adalarının değerli ürünlerini Avrupa&#;ya getirmek için kullanılırken, kıyıdan kıyıya ve iç sularda ticaret yapmak için daha küçük tekneler de yapılmaktaydı. Bunlar Newcastle&#;dan Londra&#;ya kömür taşımada, iç sularda ve açık denizde balık avcılığında kullanılıyorlardı.

İlk olarak Hollandalılar tarafından tasarımı yapılan ve 2. Charles tarafından İngiltere&#;ye getirilen gezi yatları da, bu dönemde ortaya çıkmıştır. Bu tekneler ya iki direkli ya da genellikle tek direkli yapılıyorlardı.

  Yüzyıllarda Gemiler

yüzyıl&#;da yük taşıma kapasitesi daha fazla olan daha büyük gemilere duyulan gereksinme, dört-yedi direk taşıyan daha büyük tekneler yapımına yol açtı. Aynı biçimde, ABD&#;de altın arayıcılarını doğu kıyısından Kaliforniya ve Avustralyanın altın madenlerine taşımak, İngiltere&#;de Çin çayı ticareti yapmak için daha hızlı gemilere gereksinme duyulması, kliper gemileri denen, kare yelken donanımlı, zarif görünümlü ve çok hızlı tekneler yapılmasını sağladı. Hem yolcu, hem de yük taşıyan, en iyilerinin hızı saatte deniz milini bulan kliperler, Lightning (Şimşek) ve Flying Cloud (Uçan Bulut) gibi çarpıcı isimler taşıyorlardı. Bir günde deniz mili yol alan Lightning in hızına yüzyıl&#;ın buharlı gemileri bile ulaşamamaktadır.

Dretnot, Atlas Okyanusu&#;nda Cunard buharlı gemilerini çoğu zaman geride bırakan en hızlı kliperlerden biriydi. New York&#;tan Liverpool&#;a 13,5 günde ulaşmayı başarmıştı. Donald McKay&#;in tonluk Great Republic (Büyük Cumhuriyet) adlı kliperiyse, günümüze kadar yapılmış en büyük tahta gemiydi. m. uzunluğunda olan bu geminin dört seren direği, 0,6 hetardan çok yelken bezi taşımaktaydı.

Kleperler ile Avrupa, Amerika ve Çin arasında düzenli seferler yapan hızlı, ince görünüşlü yelkenli tekneler olan posta gemileri, dönemlerinin en hızlı gemileriydi. Bunlar posta ve resmi hükümet yüklerinin yanısıra, büyükelçiler gibi özel yolcular da taşıyorlardı. Ama taşıma kapasiteleri oldukça sınırlıydı. İngiliz çay ticareti için hız çok önemli olduğundan, güvenli ama daha yavaş buharlı gemiler ortaya çıktıktan sonra bile, kliperlerin yapımı sürdürüldü. İki İngiliz kliperi Thermopylae ile Cutty Sark arasındaki ünlü yarış, gibi geç bir tarihte yapıldı.

 Yüzyıllarda Gemiler

gemi, vapur, deniz

yüzyıl&#;da, cungların hala yaygın olarak kullanıldığı Uzakdoğu dışında buharlı gemiler, aşağı yukarı bütünüyle yelkenli gemilerin yerini aldı. &#;te yalnızca tam armalı 40 yelkenli gemi yüzer durumda kalmıştı. Bunlardan 16&#;sı çeşitli ülkeler tarafından eğitim amacıyla kullanılıyor, geri kalanlardan çoğu, Şili ve Avustralya&#;dan Avrupa&#;ya ucuza kuru yük taşıyorlardı.

Günümüzde de yalnızca 20 büyük yelkenli kalmıştır ve tümü eğitim amaçlı kullanılmaktadır.

nest...

çamaşır makinesi ses çıkarması topuz modelleri kapalı huawei hoparlör cızırtı hususi otomobil fiat doblo kurbağalıdere parkı ecele sitem melih gokcek jelibon 9 sınıf 2 dönem 2 yazılı almanca 150 rakı fiyatı 2020 parkour 2d en iyi uçlu kalem markası hangisi doğduğun gün ayın görüntüsü hey ram vasundhara das istanbul anadolu 20 icra dairesi iletişim silifke anamur otobüs grinin 50 tonu türkçe altyazılı bir peri masalı 6. bölüm izle sarayönü imsakiye hamile birinin ruyada bebek emzirdigini gormek eşkiya dünyaya hükümdar olmaz 29 bölüm atv emirgan sahili bordo bereli vs sat akbulut inşaat pendik satılık daire atlas park avm mağazalar bursa erenler hava durumu galleria avm kuaför bandırma edirne arası kaç km prof dr ali akyüz kimdir venom zehirli öfke türkçe dublaj izle 2018 indir a101 cafex kahve beyazlatıcı rize 3 asliye hukuk mahkemesi münazara hakkında bilgi 120 milyon doz diyanet mahrem açıklaması honda cr v modifiye aksesuarları ören örtur evleri iyi akşamlar elle abiye ayakkabı ekmek paparası nasıl yapılır tekirdağ çerkezköy 3 zırhlı tugay dört elle sarılmak anlamı sarayhan çiftehan otel bolu ocakbaşı iletişim kumaş ne ile yapışır başak kar maydonoz destesiyem mp3 indir eklips 3 in 1 fırça seti prof cüneyt özek istanbul kütahya yol güzergahı aski memnu soundtrack selçuk psikoloji taban puanları senfonilerle ilahiler adana mut otobüs gülben ergen hürrem rüyada sakız görmek diyanet pupui petek dinçöz mat ruj tenvin harfleri istanbul kocaeli haritası kolay starbucks kurabiyesi 10 sınıf polinom test pdf arçelik tezgah üstü su arıtma cihazı fiyatları şafi mezhebi cuma namazı nasıl kılınır ruhsal bozukluk için dua pvc iç kapı fiyatları işcep kartsız para çekme vga scart çevirici duyarsızlık sözleri samsung whatsapp konuşarak yazma palio şanzıman arızası