geriye ciro / Gerİye DÖnÜŞ Cİrosu Ve Cİro Sİlsİlesİne Etkİsİ

Geriye Ciro

geriye ciro

T.C. BAHÇEŞEHİR ÜNİVERSİTESİ SOSYAL BİLİMLER ENSTİTÜSÜ SERMAYE PİYASALARI VE TİCARET HUKUKU YÜKSEK LİSANS PROGRAMI CİRO VE HÜKÜMLERİ Yüksek Lisans Ödevi KIYMETLİ EVRAK HUKUKU Yrd. Doç. Nuri ERDEM Hazırlayan Can Tutku PEKSÖZ Öykü GÜRSES Ahmet Sait BÜYÜKÇAPAR İstanbul, 1 İçindekiler I. GİRİŞ II. CİRO (GENEL OLARAK) III. CİRONUN ÖZELLİKLERİ IV. GÖRÜŞLER A. Klasik Görüşler 1. Havale Teorisi 2. İcap Teorisi 3. Şart Teorisi B. Modern Görüşler V. CİRODA ŞAHISLAR VI. CİRONUN YAPILABİLECEĞİ SÜRELER VII. CİRONUN ŞEKLİ VE ÇİZİLMESİ VIII. CİRONUN ÇEŞİTLERİ A. Şekil Yönünden Cironun Çeşitleri (Tam ciro/Beyaz ciro) B. Yapılış Maksadı Yönünden Cironun Çeşitleri (Temlik Cirosu/ Tahsil Cirosu/Rehin cirosu) 1. Temlik Cirosu 2. Tahsil Cirosu 3. Rehin Cirosu C. Geriye ciro veya 3. Şahsa ciro D. Garanti Özelliğini Kaldıran Bir Kayıt Yazılmış Olup Olmamasına Göre. 17 IX. SONUÇ X. KAYNAKÇA 2 KISALTMALAR TBK. : Türk Borçlar Kanunu bkz. : bakınız E. : Esas ETK. : Eski Ticaret Kanunu HD. : Hukuk Dairesi K. : Karar md. : madde s. : sayfa S. : Sayı TMK. : Türk Medeni Kanunu TTK. : Türk Ticaret Kanunu vd. : ve devamı vb. : ve benzeri 3 I. GİRİŞ İnsanlar, nakit para taşımak yerine birtakım yollara başvurmuşlardır. Bunlara bakıldığı zaman çeşitli örnekler verilebilir. Kıymetli evrak da bunlara örnek olarak gösterilebilir. Kıymetli evrak Türk Ticaret Kanununda funduszeue.info olarak düzenlenmiştir. Kıymetli evrak ticaret hayatını hızlandıran bir işleve sahiptir. Tedavülü bakımından, düşünüldüğü zaman bu hıza uygun bir şekilde devrinin gerçekleşmesi gerekmektedir. İşte bu yüzden, kanun koyucu ciroyu düzenlemiştir. Ciro, kanun koyucunun keşfettiği bir olgu olmayıp uygulamanın kanuna aktarılmasıyla kanuni dayanağı olan bir hukuki işlemdir. Bir senet ciro edilirken anlaşılmalıdır ki, sadece senette varolan hal devredilecek ve senede bağlı haktan ne fazla ne de eksik bir hakka sahip olunacaktır. İşte bu şekilde, ciro edilen kıymetli evrakta devralan kişinin sadece senede bağlı hakları alacağı şeklinde devir gerçekleşiyorsa hukuka uygun ve vadeden önce yapılmış bir ciro söz konusudur. Ciro edilen bir senette, devralan kişi sadece senetteki hakları almıyor ve senet dışından kaynaklanan önceki alacaklının devrine bağlı olarak birtakım sorumlulukları da yükleniyorsa, yapılan ciro geçerli fakat alacağın temliki sonucu gerçekleşmiştir. Kanun koyucu, hukuki işlemlerin geçerliliğini ve hukuka uygunluğunu, belli birtakım olgu veya olayların gerçekleşmesi sonucuna bağlamıştır. İşte, cironun da bir hukuki işlem olması sebebiyle geçerliliği, belirli şartlara bağlıdır. Bu şartların gerçekleşmesi durumunda, TTK’da düzenlendiği şekilde sonuç doğuracaktır. 4 II. CİRO (GENEL OLARAK) Türk Hukuku’nda mallar taşınır mal ve taşınmaz mal olmak üzere ikiye ayrılır. Medeni Kanunu’nda taşınmaz malların neler olduğu tahdidi olarak sayılmıştır. Bunların dışında kalan mallar ise MK kapsamında taşınır mal olarak kabul edilecektir. Taşınır mallarda zilyetliğin devri ve teslimle mülkiyet hakkı karşı tarafa geçer. Kıymetli evrakın tanımı Türk Ticaret Kanunu maddesinde yapılmıştır. Bu maddeye göre kıymetli evrak; “Kıymetli evrak öyle senetlerdir ki, bunların içerdikleri, senetten ayrı olarak ileri sürülemediği gibi başkalarında devredilemez.” Kıymetli evrakta çeşitli şekillerde tasnif edilebilir. Bunlardan bir tanesi de devir şekli veya hak sahibini tespit şekline göre yapılan tasniftir. Yapılan bu tasnif de; Nama yazılı, Emre yazılı ve Hamiline yazılı kıymetli evrak olmak üzere üçe ayrılabilir. Nama yazılı kıymetli evrak kanunun maddesinde; “Belli bir kişinin adına yazılı olupta onun emrine kaydını içermeyen ve kanunen de emre yazılı senetlerden sayılmayan kıymetli evrak nama yazılı senet sayılır.” şeklinde düzenlenmiştir. Nama yazılı kıymetli evrakın devrinde TTK md. /2 de nama yazılı senetlerde yazılı bir devir beyanına gerek olduğu şeklinde bir düzenleme yapılmıştır. Yani nama yazılı kıymetli evrakın devrinde hem senedin zilyetliğinin teslim yoluyla devredilmesi gerekecek (funduszeue.info /1) hem de yazılı bir devir beyanı gerekecektir. Buradan yola çıkarak nama yazılı kıymetli evrakta, emrine yazılı kıymetli evrakta yapılan bir devir gibi kolay bir şekilde devir gerçekleşmeyecektir. Nama yazılı kıymetli evrakın devri esas olarak alacağın temliki ile olur. Bu devir sonucu Türk Borçlar Kanunu kapsamında alacağın temlikindeki sonuçlar ortaya çıkar. Emre yazılı kıymetli evrak kanunun maddesinde; “Emre yazılı olan veya kanunen böyle sayılan kıymetli evrak, emre yazılı senetlerdendir.” şeklinde düzenlenmiştir. Poliçe, bono ve çek kanunen emre yazılı sayılır. Bunlar oluşturulurken emrine kaydını veya buna benzer aynı manayı taşımayan bir kayıt taşımasa dahi kanunen emre yazılı sayılacaktır. Emre yazılı senetler ciro ile devredilebilirler. Ciro ile devredilirken kanunun maddesi gereği, senet üzerindeki zilyetliğin devri de şarttır. Hamiline yazılı kıymetli evrak kanunun maddesinde; “ Senedin metninden veya şeklinden, hamili kim ise o kişinin hak sahibi sayılacağı sayılan her kıymetli evrak, hamile veya hamiline yazılı senet sayılır.” şeklinde düzenlenmiştir. Hamiline yazılı kıymetli evrakın devri sadece zilyetliği devri ile mümkün olup, ciro edilmesine gerek yoktur. Bu yüzden; hamiline yazılı kıymetli evrakın devri, en kolay devir şekline sahip kıymetli evraktır. Yukarıda anlatıldığı üzere, kıymetli evrakın devrinde birden fazla devir şekli söz konusudur. Nama yazılı kıymetli evrak alacağın temliki yoluyla devredilebilirken, emre yazılı kıymetli evrakta istenilirse, alacağın temliki de mümkün olup fakat genelde ciro ve teslim şeklinde gerçekleşecektir. Bu devir açısından alacağın temliki yoluyla devredilen bir senet açısından TBK kapsamında borçlunun alacağı devralan kişiye karşı ileri sürebileceği defiler varlığını yitirmez. Ciro yolu ile devredilen bir senette ise defiler mutlak ve nispi defiler olmak 5 üzere ikiye ayrılır. Mutlak defiler de kendi içerisinde senet metninden anlaşılan ve senedin geçersizliğine ilişkin defiler olmak üzere ikiye ayrılır.1 Nispi defiler de kişisel ve kişisel olmayan defiler olmak üzere ikiye ayrılır.2 Bu defilere ilişkin kısaca bilgi vermek gerekirse senet metninden doğan bir defi herkese karşı ileri sürülür ve bu yüzden mutlak defidir. Nisbi defi herkese karşı ileri sürülemezken sadece alacaklı her kim ise ona karşı ilgilisi tarafından ileri sürülebilecek defilerdir. Kişisel defilerin doğumu ilk olarak taraflar arasındaki senedin düzenlenmesine veya devrine dayanak olan temel ilişkiden, ikinci olarak taraflar arasındaki özel bir anlaşmadan ve son olarak taraflar arasında ancak temel ilişki dışında başka bir ilişkiden doğabilirler. Bu bilgiler ışığında ciro emre yazılı senetlerdeki “özel bir alacak temliki usulü”dür. Ciro senetteki hakkı geçirmeyi sağlayan işlemdir. Ciro senedin tedavülünü kolaylaştıran tek taraflı soyut bir hukuki işlemdir. Alacağın temlikinde ise ciroya has olan kolaylıklar bulunmamaktadır. Emre yazılı kıymetli evrakın devrinde esas olan ciro ve teslimdir, fakat bu tek devir şekli değildir3. Örneğin miras ile de senet mirasçılara geçecektir. Miras bırakan öldüğü zaman aktif ve pasif mallarının bir bütün olmasına tereke denir. Terekenin içinde ki mallar ise mirasçılara geçmesi söz konusudur. Taşınmaz mallar miras bırakan öldüğü zaman mirasçılara geçmiştir. Fakat mirasçılar böyle bir taşınmaz üzerinde tasarrufta bulunmaları için kendi adlarına tescil edilmiş olması şarttır. Miras bırakan öldüğü zaman kendisinin lehtar olduğu senetlerde mirasçılara geçecektir. Fakat burada miras bırakan maddi anlamda hak sahibidir. Mirasçılar ise şekli anlamda hak sahibidirler. Mirasçılar lehine senet üzerinde ciro edilmemiştir. Mirasçılar burada şekli anlamda hak sahipliğini ispatlamak için mirasçılık belgesi ile ispatlayabileceklerdir. Cironun yapılacağı bir süre dilimi vardır. Vadeden önce yapılan ciro ile vadeden sonraki yapılacak olan cironun farklı hukuki sonuçları vardır. Vadeden sonraki ciroya kısaca değinirsek, gecikmiş ciro söz konusu olur ve yapılan devir hukuken alacağın temliki sonuçlarını doğurur.(TTK. md) Poliçeninin ciro ve zilyetliğin devri yoluyla intikali kanun koyucu tarafından keşfettiği bir devir şekli değildir. Ciro ile poliçenin devri uygulamada ortaya çıkan bir müesssenin kanun koyucu tarafından kanuna eklenmesiyle kanuni dayanağa kavuşmuştur.4 1 Hüseyin ÜLGEN/ Mehmet HELVACI/ Abuzer KENDİGELEN /Arslan KAYA, Kıymetli Evrak Hukuku, 8. Bası, İstanbul , s. 2 ÜLGEN/HELVACI/KENDİGELEN/KAYA, s. 3 Fırat ÖZTAN, Kıymetli Evrak Hukuku, 2. Bası, Ankara , s. 4 ÖZTAN, s 6 III. CİRONUN ÖZELLİKLERİ Ciro emrine yazılı kıymetli evrakın bir devir şeklidir, fakat tek devir şekli değildir. Ciro ile devredilen bir senette senetten doğan tüm haklar ciro yoluyla senedi devralana geçer. Bir senet ciro yoluyla devredilmek istendiği zaman yekün halde devredilmesi gerekir. Kanunen kısmi ciro batıldır. Ciro kayıtsız ve şartsız olmalıdır. Aksi halde cironun bağlı tutulduğu her şart yazılmamış sayılır. Fakat TTK md. /2 kapsamında poliçenin ciro edilmesini yasak edebilir. Ciro soyut bir hukuki işlemdir. Ciro ile devredilen senette, senetten doğan tüm haklar devrolunur. Ciro ile iktisap bir devren iktisap biçimidir. Özellikle ciro ile devir yapılmak istenildiği zaman teslim yoluyla zilyetliğin devredilmesi gereklidir. IV. GÖRÜŞLER Ciro emre yazılı kıymetli evrakta uygulanan ve bu senetleri karakterize eden bir devir şeklidir.5TTK md. ’de; “Her poliçe açıkça emre yazılı olmasa da ciro ve zilyetliğin geçirilmesi yoluyla devredilebilir.” Bu devirle ilgili bir takım hukuki görüşler vardır. Bu görüşler Klasik ve modern görüş olmak üzere ikiye ayrılır. A. Klasik Görüşler: Klasik görüşler ‘Havale Teorisi’(Anweisungstheorie), ‘İcap Teorisi’(Offertentheorie) ve ‘Şart Teorisi’(Bedingungstheorie) olmak üzere üçe ayrılır. Bu görüşler arasında en eskisi ve aynı zamanda bugün bile birçok taraftar toplayanı ‘Havale Teorisi’dir. 1. Havale Teorisi Görüşler arasındaki en eski görüş ‘Havale Teorisi’dir. Poliçede lehtara veya onun tarafından tespit edilecek şahsa bir ödeme yapılması söz konusu olmaktadır. İşte ciro, bu şahsın lehtar tarafından tespit edilmesidir. Bu mahiyetiyle de cironun ikinci bir havale özelliği taşıdığı açıktır. Ciro yoluyla devredilen bir poliçede lehtar, keşideci tarafından belirlenen muhatap tarafından yapılacak olan ödemeyi kendisine değil, fakat kendisi tarafından belirlenen başka bir şahsa tediyesini istemektedir. Poliçenin lehtarı tarafından gerekli süreler içerisinde kabul için muhataba kabul için arz edilmesi gerekir.6 Eğer muhatap kabul etmezse, lehtar süresi içinde bir kabul etmeme protestosu çekebilecektir. Muhatap tarafından kabul edilmeyen bir poliçede, yapılan bir ciro keşideciyi de ilgilendirmektedir. Bir poliçede keşideci gösterdiği muhatapla, muhatabın ödemeyi yapacağını garanti etmiş olmaktadır. Aynı zamanda ciro yapılması halinde cirantada ödemenin yapılacağını garanti etmiş olmaktadır. Bu yönüyle ciroya mevsuf havale denilmektedir. Böyle nitelikli bir havalede iki durum ortaya çıkmaktadır. İlk olarak, lehine ciro yapılan şahsa senet bedelini kabul etmiş muhataptan veya kabul edilmediyse keşideciden tahsil yetkisi verir. İkinci olarak da böyle bir borçta senet bedelini ödeyecek olan şahsa, ciroya müsteniden elinde bulundurana ödeme yetkisi vermesidir. 7 5 ÖZTAN, s 6 ÖZTAN, s 7 ÖZTAN, s 7 Cironun hukuki niteliğinin bu şekilde izahı, poliçenin tarihi gelişimine ve senette yer alan emre kaydına da uygun düşmektedir. Fakat Havale teorisinin bir takım eksiklikleri bulunmaktadır. Senedi ciro yoluyla devralan malikin ne ölçüde haklara sahip olacağı ve nasıl olup da kabul eden muhataba, müracaat yoluyla keşideciye ve kendinden önceki cirantalara yöneltebileceği bir talep hakkına sahip olduğu meselesini tatmin edici bir açıklamaya kavuşturamadığı gözden kaçırılmamalıdır.8 2. İcap Teorisi Havale teorisini tamamlayan görüş olarak karşımıza ‘İcap Teorisi’ çıkar. İcap Teorisinde ‘Havale Teorisi’nde belirtilen sadece bir havaleyle, senedi devralanın o anda senetten dolayı borçlu olanlara karşı nasıl olup da bir takım talep haklarına sahip hale geldiğini açıklamaya çalışan bir görüştür.9 Teorinin gerekçesi şöyledir; senette imzaları bulunan kişiler daha sonra senette en son hamil olacak kimselere karşı, senetten dolayı sorumlu olmak hususunda icapta bulunmakta, hamil olan kimselerde bu icabı zımmen kabul etmektedirler. Senedin yeni sahibi poliçeyle ilgili haklarını cirantadan devir suretiyle kazanmamakta, bu haklar poliçe borçlularının beyanlarına uygun surette onun şahsında doğmaktadır. Doğaldır ki senedi ciro yoluyla devredenler kendi haklarına esas itibariyle sahip kalacak ve bu hakları kullanamayacaktır. Bunun sebebi ise ciro edenin elinde poliçe olmamasıdır. Eğer ki hamil müracaat hakkını kullanarak müracaat borçlularından birinden senet bedelini tahsil eder ve senet bedelini ödeyen ciranta eline geçen poliçeyle kendinden öncekilere poliçe eline geçtiği için başvurabilme imkânına sahip olur İki teori açısından cironun, poliçenin mülkiyetinin de devriyle birlikte bir hakkın intikalini mümkün kıldığı gerekçesiyle de bağdaşmamaktadır; zira teslimin sonucu şüphesiz devren iktisaptır; dolayısıyla da senette mündemiç hakkının devri yönünden bunun tersine düşünülmelidir; çünkü, bu husus poliçenin teslimi suretiyle sağlanmaktadır 3. Şart Teorisi Klasik görüşler içinde son olarak ‘Şart Teorisi’ yer alır. Şart Teorisinde ki düşünürler de sonuç olarak önceki iki teorilerin ulaştığı sonuçlara ulaşmışlardır. Şart teorisinde, ciranta ciro edilene bozucu şarta bağlı olarak bir hak devreder; bu şart senedin müracaat hakkının kullanılması dolayısıyla ödemesidir. Bu fikrin temelinde cirantayı, müracaat hakkının kullanılması sebebiyle poliçe bedelini ödediği takdirde, eski hukuki durumuna sokmak amacı yatmaktadır. Bu nokta itibariyle daha önce anlatılan 2 teorinin de 8 ÖZTAN, s 9 ÖZTAN, s 10 ÖZTAN, s 11 ÖZTAN, s 8 ortak yönleriyle karşılaşılmaktadır. Fark olarak Şart Teorisinde devren iktisaptan bahsedilmiştir. 12 Şart teorisi de hukuk düzenine uyan bir yapıya sahip değildir. TTK bağlamında senetleri şartla açıklamaya çalışmak ise bir çelişki olarak görülebilir. B. Modern Görüşler Ticari senedin ciroyla devri, bir hakkın devri ile ilgili diğer şekillerden ayrı tutulmasını gerektiren herhangi bir istisnai özelliğe sahip değildir; hiçbir görüş ayrılığına yer vermeksizin, mevcut hukuk sistemi içinde yerini alması gerekir: Ciro, senedin verildiği şahsın herhangi bir şarta bağlı olmayan iktisabına imkân verir. Ciro, ciro edenin haklarının ciro olunana devrinin ETTK md’de konulmuş ölçüler içinde kalmak şartıyla devrini sağlar. Böylece senet borçlusunun doğrudan doğruya ilişkide bulunduğu şahsa karşı dermeyan edebileceği defileri, doğrudan ilişkisinin bulunmadığı senet alacaklısına karşı ileri sürülmesini engellemektedir. Bunun sonucu olarak kendisine senet ciro edilen şahsın hukuki durumu cirantanınkinden farklı olabilmektedirNormalde alacağın temlikinde alacağı devreden şahısla devralan şahıs aynı haklara sahip olabilirken. Modern Teori’de aynı haklara sahip olamayacağına dair görüş mevcuttur. V. CİRODA ŞAHISLAR TTK’ya genel olarak bakıldığı zaman Kıymetli Evrakta önceliği Poliçeye vermiştir. Bono’ya uygulanacak birçok maddede poliçenin hükümlerine atıf yapılmıştır. Poliçede temel olarak 3 kişi vardır. Poliçeyi düzenleyen kişi(keşideci), senedi ödeyecek olan kişi(muhatap) ve düzenleyenin senet bedelini muhataptan talep etme yetkisini verdiği kişidir(lehtar). Bono da ise poliçeden farklı olarak 2 kişi bulunmaktadır. Bunlar keşideci ve lehtardır. Bono da muhatap yoktur. Çünkü bonoyu düzenleyen kişinin sorumluluğu, poliçeyi kabul eden muhatabın sorumluluğu ile aynıdır. İşte uygulamada böyle bir sebepten dolayı bono daha çok düzenlenir. Poliçede ilk ciroyu lehtar yapar. Çünkü senedin ilk alacaklısı lehtardır. Maddi anlamda ilk hak sahibi lehtardır. Lehtar aynı zamanda şekli anlamda da ilk hak sahibidir. Senedi hukuka uygun bir şekilde iktisap eden kimse, maddi hukuk açısından senetteki hakkın sahibidir. Senette adı lehtar olarak bulunan kişi veya muntazam bir ciro zincirinde hak sahibi görünen kimse ise senedin şekli hamilidir Maddi açıdan hak sahibi olmakla beraber, şeklen hak sahibi olmayan bir kimse senedi ciro edemez; bununla beraber şeklen hak sahibi olmadığı 12 ÖZTAN, s 13 ÖZTAN, s 14 ÖZTAN, s 9 halde maddi hukuk açısından hak sahibi olsa bile senedi ciro etmesi mümkün değildir. 15 Bu tarz cirolar genel hükümlerce ancak bir temlik işlemi olarak değerlendirilebilir. Bunun sebebi, ciro edenin yetkili bir kimse olup olmadığı 3. kişilerce bilinememesidir. Cironun kaç kere yapılacağına dair hukuki bir sınırlama bulunmamakla beraber, bu konudaki tek sınırlama poliçeyi her ciro eden kişinin yetkili hamil olma şartıdır, böylece ciro zinciri sorunsuz olacaktır. Bir kimse maddi hukuk açısından hak sahibi olduğu senede şekli hamil olmayabilir. Bu duruma örnek olarak senedin miras yoluyla mirasçıya geçmesi halinde söz konusu olur. Böyle bir durumda mirasçılar şekli hak sahibidir. Maddi anlamda hak sahipliğini mirasçılık belgesi ile ispatlayabilecektir. Miras bırakanın mirasçıları tarafından ciro edilmek istenilirse, bütün mirasçıların cirosu ile 3. bir şahsa ciro edilebilir Bütün mirasçıların cirosu yok ise kısmi ciro olacağından, yapılan işlem batıldır. Poliçelerde birden fazla lehtar bulunabilir. Lehtarın birden fazla olduğu durumlarda iki ihtimal söz konusudur. İlk ihtimalde, senet metninde L1 veya L2 ye ödeyiniz şeklide bir ibare bulunursa; lehtarlardan biri senedin hamili ise, senedi tek başına ciro ve teslim yoluyla emredebilir. Diğer ihtimal ise senet metninde L1 ve L2ye ödeyiniz şeklinde bir ibare bulunması halindir. Bu durumda lehtarların ikisinin müşterek imzası ile ciro ve teslim yoluyla devredilebilir. Lehtarlardan birisinin yapacağı tek başına ciro TTK md. /2 ye göre kısmi ciro sayılacağından, batıldır Hamilin poliçeyi istediği 3. kişiye ciro etmesi mümkündür. Bilindiği üzere ilk ciroyu lehtar yapar. Lehtarın yapacağı cironun beyaz ciro olması hali ayrık tutulursa, yapmış olduğu bu ciro ile senette ilk aşamada adı geçmeyen bir 3. kişinin senette adı geçmiş olacaktır. Bu halde muntazam ciro zinciri ile hak sahipliğini ispat eden kişi senet borçlusundan ödemeyi talep edebilir. Hamilin ciro zincirindeki kendinden önceki cirantalardan birine ciro etmesine “geriye ciro” denir. Geriye ciro durumunda düzenleyene ciro, avale ciro ve önceki cirantaya ciro olarak üç hal ortaya çıkar. Keşideciye ciro; bir poliçeyi düzenleyene geri ciro edilmesi durumudur. Bu durumda söz konusu poliçe hiç tedavüle çıkmamış gibi görünür, bunun sebebi alacaklı ve borçlu sıfatının aynı kişide birleşmesidir. Bu halde borç sona ermez, çünkü şahıs poliçeyi tekrar ciro edebilir. Bu durumda poliçe tekrar tedavüle çıkmış olur. Bir poliçenin avale veya ciro zincirinde bulunan cirantalardan birine ciro edilmesi mümkündür. Böyle bir durum söz konusu olduğunda ciranta kendi adının üstünde bulunan 15 ÖZTAN, s 16 ÜLGEN/HELVACI/KENDİGELEN/KAYA, s 17Hasan PULAŞLI, Kıymetli Evrak Hukukunun Esasları, 4. Bası Ankara, , s. 10 cirantalara rücu edebilir. Aval kimin lehine aval vermişse o cirantanın üstündeki kişilere müracaat edebilir. VI. CİRONUN YAPILABİLECEĞİ SÜRELER Poliçenin tedavülü vadeye kadardır. Ciro yapılabileceği süreler bakımından “vadeden önce ciro” ve “vadeden sonra ciro” olmak üzere ikiye ayrılır. Poliçede ilk ciroyu lehtar yapar ve ciro edilebilme süresinin başlangıcı, lehtara verilme anıdır. İlk cironun lehtar tarafından yapılmaması halinde ise Yargıtay Hukuk Dairesi lehtara ait olmasının zorunluluğunu ve lehtar tarafından yapılmaması halinde ne olacağını tarihli kararında şöyle “Bonoda ilk cironun lehtara ait OLMASI ZORUNLUDUR. Ciroların birbirine bağlı olması, her şeyden önce, ilk cironun lehtar tarafından YAPILMASIYLA MÜMKÜNDÜR. İlk ciro lehtara ait değilse, ciro zinciri DÜZENSİZ DEMEKTİR.”, belirtmiştir Ciro edilebilme süresinin normal ciro olarak hüküm doğurması amacıyla yapılan ciroda bir zaman dilimi söz konusudur. Bir ciro, normal ciro olarak hüküm doğuruyorsa kural olarak vadeden önce yapılmış bir cirodur Vadeden sonra kural olarak, poliçe alacağının tahsil aşmasına gelinmiş olması gerekir. Kanun koyucu vadeye kadar, poliçede yapılan cironun bir tedavül kolaylığı sağladığını görmekte fakat vadeden sonra ise bu kolaylığa izin vermemektedir; vadeden sonra yapılan ciro için ise iki farklı ihtimal öngörmektedir. İlk ihtimalde vadeden sonra yapılan ciroda (beyaz ciro olsa bile), normal ciro hükümlerini doğurur.(TTK md. ) İkinci ihtimalde ise vadeden sonra yapılan ciro da gecikmiş ciro olması durumudur. Gecikmiş ciroda vade günü (vade tatile rastlamadığı takdirde, vade günü ve ödeme günü aynıdır ) ödeme olmaz ise ve ödeme günü izleyen iki iş günü içinde protesto çekilirse; bu protestodan sonra yapılan ciro alacağın temliki hükümlerine tabi olur. Bu durumda senedi devralan şahıs, alacağı kendisine devredenin hukuki vaziyetini iktisap eder Normal bir alacağım temlikinde TBK gereğince, borçlu olan şahıs önceki alacaklıya ileri sürebileceği defiler bakımından bir hak kaybı yaşamayacaktır; yani önceki alacaklıya karşı hangi defiye sahipse, sonraki alacaklıya karşı da aynı defiye sahiptir. Bu durumda Fırat Öztanın şöyle bir düşüncesi, “ Temlik edene karşı ileri sürülebilecek defilerin senedi gecikmiş ciro ile devralana karşı da ileri sürülmesi mümkündür. Aynı şekilde, bu şahıs senedi kendisine temlik edene karşı kambiyo hukukunun verdiği müracaat imaknını kullanamaz; en çoğundan, genel hükümlere dayanarak tazminat talebinde bulunabilir. Böyle bir cironun teminat fonksiyonu da yoktur.” vardır. Son olarak poliçe 18Yargıtay H.D. E. / K/ t. 19 TTK md. - Vadenin geçmesinden sonra yapılan ciro, vadeden önce yapılan bir cironun hükümlerini doğurur; ancak ödememe protestosundan veya bu protestonun düzenlenmesi için öngörülmüş sürenin geçmesinden sonra yapılan ciro, alacağın temliki hükümlerini doğurur. 20 ÖZTAN, s 21 ÖZTAN, s 11 alacağın temlikiyle devredilse dahi hala bir kambiyo senedidir ve kambiyo senetlerine mahsus haciz yoluyla takibe konu olabilir Senedi gecikmiş ciro ile elinde bulunduralar ile normal ciro ile elinde bulunduranlar hukuken aynı haklara sahip olmayıp iki ayrı grup şeklinde değerlendirilir İşte bu yüzden senedin ciro yoluyla devrinde cironun yapıldığı tarih önemli bir durum olarak karşımıza çıkar. Ciro yapılırken tarih yazılması şart değildir. (hatta emre yazılı bir kıymetli evrakı beyaz ciro ile devralan şahsın kim olduğu bilinmemektedir. Buna rağmen emre yazılı bir kıymetli evrak hamiline yazılı bir kıymetli evrak vasfı olma niteliği taşımaz. Beyaz ciro ile devralan şahıs kendisinden önceki ciro zincirinin muntazam olması ve kendisini hak sahibi gösterecek meşru nedenlere sahipse hak sahibi sayılır.[TTK md])Ciro yapılırken tarihin yazılmadığı durumlara ilişkin olarak TTK md/1’de “Aksi sabit oluncaya kadar tarihsiz bir ciro protestonun düzenlemesi için öngörülen sürenin geçmesinden önce yapılmış sayılır.” şeklinde bir düzenleme yapılmıştır. Bu hükme göre tarihisiz bir ciro varsa, bu ciro ile poliçeyi devralan normal bir ciro ile devralmış kabul edilecektir. VII. CİRONUN ŞEKLİ VE ÇİZİLMESİ Ciro yazılı bir beyandır, bir sözleşme değildir24, sözlü olamaz Yapılan tam bir ciro ile senedi ciro yoluyla devreden ciranta tarafından senedin yeni alacaklısı belirlenmektedir. Ciro genelde senet arkasına yapılır fakat bu kural değildir. Ciro yapılırken, senedin ciranta tarafından imzalanması gerekir. İmzalanmamış ciro beyaz ciro olur. Senedin ön yüzüne de ciro ile yapılabilir fakat senedin ön yüzüne atılan imza ciro şerhi olduğu açıkça belli değilse TTK md. /4 gereği düzenleyen lehine verilmiş bir aval olarak kabul edilir. Eğer senet yüzeyinde yer kalmamışsa, ciro senede yapıştırılacak ek kağıda(alonj) ciranta tarafından el yazısıyla imzalanarak yapılır.(TTK md) Ciro şerhini tarihli olması şart değildir. Yapıldığı tarihi belli olmayan bir ciro vadeden önce yapılmış bir cirodur.(TTK md) Gecikmiş cironun şekli normal cironunki gibidir Ciro yapılırken yerin gösterilmesi gerekmez. Fakat TTK md/1 gereği hamil tarafından yapılması zorun olan ihbar için cirantanın adres yazması bir kolaylık sağlar 22 ÖZTAN, s 23 ÖZTAN, s 24 BOZKURT, s. 25 Mehmet BAHTİYAR, Kıymetli Evrak Hukuku, Bası İstanbul, s. 26 ÖZTAN, s 12 Ciro şerhi herhangi bir vasıtayla yapılabilir Fakat imzanın mutlaka el yazısı şeklinde bir imza olması gerekir. El imzası yerine mühür kullanılması, geçersizdir. Yargıtayın bu konuya ilişkin olarak yakın tarihli bir kararında imza için amaç edinme koşulunu da belirtmiştir. Buna ilişkin olarak Yargıtay Hukuk Dairesinin yakın tahrili bir kararında şu şekilde “ sayılı BK'nun ( s.k.m) maddesine göre ise, imzanın, borç altına girenin el yazısıyla ATILMASI ZORUNLUDUR. El yazısıyla atılacak imzanın şekli konusunda yasada HÜKÜM BULUNMAMAKTADIR. Kişi, kendisine özgü belli karakterleri içeren sembolleri belirterek imza atabileceği gibi, ad ve soyadını bizzat el yazısıyla yazmak suretiyle de imza atabilir. Ancak borçlu, ad ve soyadını yazarken imza atmayı AMAÇ EDİNMELİDİR.” 29 belirtilmiştir. Ciro çizilebilir. Çizilmiş ciro yazılmamış hükmündedir(TTK md/1). Fakat TTK md. /2 gereği poliçe bedelini ödeyen ciranta kendi cirosunu ve kendi cirosundan sonraki ciroları çizebilir. VIII. CİRONUN ÇEŞİTLERİ A. Şekil Yönünden Cironun Çeşitleri (Tam ciro/Beyaz ciro) Ciro şekil yönünden “Tam ciro” ve “Beyaz ciro” olmak üzere ikiye ayrılır. Tam cironun tanımı; ciro şerhinde, kime ciro yapıldığı gösterilmiş ise tam ciro vardır TTK md/2’de beyaz cironun tanımı şu şekilde yapılmıştır; “Lehine ciro yapılan kişinin ciroda gösterilmesine gerek olmadığı gibi, ciro, cirantanın sadece imzasından ibaret olabilir. Bu şekildeki cirolara “beyaz ciro” denir. Beyaz cironun poliçenin arkasına veya alonj üzerine yazılması gerekir.” Beyaz ciro, poliçenin hamile yazılı kıymetli evrakların devredildiği gibi devir imkanı sağlar. Senedin beyaz ciro ile devredilmesinde, nasıl ki ciro yoluyla devredilen senede bağlı haklar hamile geçiyorsa, beyaz ciroda da aynısı olur. Senedi beyaz ciro ile devralan, tekrar beyaz ciro ile devredebilir.(TTK md. /2-c) Unutulmamalıdır ki, hamiline yazılı poliçe düzenlenemez. Beyaz ciro, temlik cirosu hükmündedir Beyaz ciro ile senedi devralan, senedin rehin cirosu veya tahsil cirosu şeklinde aldığı şeklinde bir iddiada bulunamaz. Poliçeyi beyaz ciro ile devralan TTK md. /2’deki hakları kullanabilir. 27 ÖZTAN, s 28 ÖZTAN, s 29 Yargıtay H.D. E. / K/ T 30 BAHTİYAR, s 31 ÖZTAN, s 13 a-Ciroyu kendi adına veya diğer bir kişi adına doldurabilir. Kendi adına doldurursa; senet sanki beyaz ciro ile değil de, kendisine tam bir ciro devredilmiş olur. Bu durumda senet ancak kendisi tarafından tam veya beyaz ciro ile devredilebilir. Başkası adına doldurursa; kendisi ciro zincirinde gözükmemekte olup, senet sanki o kimseye doğrudan ve tam bir ciro ile devredilmiş gibi gözükür b-Poliçeyi yeniden beyaz ciro ile devredebilir. Bu durumda ciranta sıfatıyla borçlular arasına girer, kendisi de müracaat borçlusu olur, devrettiği kimse ise poliçeyi beyaz ciro ile devralan kimsenin sahip olduğu haklara sahip olur. c-Poliçeyi bir tam ciro ile devredebilir. Poliçeyi tam ciro yoluyla devretmiş olduğundan kendisine ciranta olarak sorumluluk yüklenmiş olur. Böylece poliçedeki cirantalar silsilesine katılmış olur. d-Poliçeyi hiçbir şey yazmadan, sanki hamile yazılıymış gibi bir başkasına verebilir. Beyaz ciro ile devralan hamil, kendisi de poliçeyi teslim yoluyla devrederse; kendisi ciranta olarak sorumlu olmayacak ve teslim yoluyla devrettiği kişi de senet üzerindeki haklara; beyaz ciro ile devralanın sahip olduğu haklara ve yetkiye sahip olacaktır. B. Yapılış Maksadı Yönünden Cironun Çeşitleri (Temlik Cirosu/ Tahsil Cirosu/Rehin cirosu) Yapılış maksadına göre ciro çeşitleri “Temlik cirosu”, “Tahsil cirosu” ve “Rehin cirosu” olmak üzere üçe ayrılır. Yapılan ciro ile senet üzerindeki mündemiç hak yekün olarak devrediliyorsa “temlik cirosu” söz konusu olur. Eğer, ciro senet bedelini tahsili için bir kimseye yetki verilmesi amacıyla yapılıyorsa, “ tahsil cirosu” ismini alır Eğer, hamilin funduszeue.info kişiyle arasında olan bir hukuki ilişkiye teminat olarak ciro yapması söz konusuysa, yapılan bu ciroya “rehin cirosu” denir. 1. Temlik Cirosu Temlik cirosunun; temlik, teşhis ve garanti olmak üzere üç işlevi vardır. a) Temlik Fonksiyonu Temlik cirosunun ilk işlevi, senetten doğan alacak hakkının devridir. Ciro ve teslim yoluyla senet devredildiğinde poliçeden doğan bütün haklar devredilmiş olur 32 PULAŞLI, s 33 ÖZTAN, s. 34 ÖZTAN, s. 14 Poliçenin ciro yoluyla devrinde; senet üzerindeki mülkiyet hakkı ve senetten mündemiç alacak hakkı da devralana geçecektir. Senet üzerindeki mülkiyet hakkının devrinde ciro tek devir yolu değildir. Taraflar aralarında anlaşarak alacağın temliki hükümleri çerçevesinde de senedin mülkiyetinin devredebilirler. Böyle bir devirde TBK gereği defiler söz konusu olacaktır. Senet böyle devredildiğinde bu devir senette mündemiç haklar yönünden de alacağın temliki sonucu verecektir. Ciro, mündemiç hakkın devri açısından önemlidir. Maddi yönden hak sahibi olan bir kişi bile düzgün ciro zincirine bozabilmesi söz konusu olabilir. 35 Fakat poliçede muntazam ciro zincirinde hak sahibi olarak gözüken kişiden ciro yoluyla devralan kimse, gerçekte senet çalınmış kaybolmuş veya hilafı rızansa çıkmış olsa bile Türk Medenin Kanunun md. gereğince senedin mülkiyetini kazanır Hamilin; hak sahibi hamil olabilmesi için şekli hak sahipliğinin muntazam ciro zinciriyle anlaşılması gerekir. Eğer ciro zincirinde bir kopukluk söz konusuysa, kopmadan itibaren poliçede adı geçen kişilerin şekli hak sahipliği sıfatları yoktur; çünkü alacak hakkı o kişilere geçmeyecektir Ciro zincirinin kopması senet metninden anlaşılan bir defidir. Borçlu kopmadan sonraki kişiye ödeme yapsa bile borçtan kurtulmuş sayılmayacaktır. Zaten senette mündemiç hakkın geçerli olabilmesi için cironun hukuken geçerli bir ciro olması gerekir. b) Teşhis Fonksiyonu Senette hak sahipliği yapılmış olan düzgün ciro zinciriyle tespit olunabilir, meğer ki lehtar hiç ciro etmemiş olsun. Çünkü senette ilk ciroyu her zaman lehtar yapar. Ciro silsilesinde kopukluk varsa, hamil meşru hamil sayılmaz. 39 Birbirine bağlı cirolar, hamilin şeklen hak sahipliğine karine oluşturur.(TTK md. /1) . Ciroların birbirine bağlı olması senetten anlaşılır. Şeklen hak sahibi görünen kimseyle alakalı olarak TTK md. ’da bir karine vardır. Bu kanun maddesi gereği; hamilin hak sahibi olması için son ciro beyaz ciro olsa dahi, kendi hakkı müteselsil ve birbirine bağlı cirolardan anlaşıldığı takdirde hamil yetkili hamil sayılacaktır. aa- Şeklen Hak Sahipliğinden Doğan Karine TTK md. ’da “Bir poliçeyi elinde bulunduran kişi, son ciro beyaz ciro olsa da kendi hakkı müteselsil ve birbirine bağlı cirolardan anlaşıldığı takdirde yetkili hamil sayılır.” Şeklinde bir karine vardır. Bu karinenin aksi ispat edilebilir. İspat yükü yetkili 35 Terekede bir kıymetli evrak olması ve mirasçıların sayısı birden fazla olduğu durumda ciroyu hep birlikte yapmazlar ise kısmi ciro olur ve batıldır. 36 TMK md. Zilyet, iradesi dışında elinden çıkmış olsa bile, para ve hamile yazılı senetleri iyiniyetle edinmiş olan kimseye karşı taşınır davası açamaz. 37 ÖZTAN, s. 38 BOZKURT, s. 39 PULAŞLI, s. 15 hamilde olmayıp, borçludadır. Borçlu, hamilin hamil olmadığını ispat edecektir. Poliçe beyaz ciro ile devralan kimse için ispat yükü yer değiştirecektir. Emre yazılı kıymetli evrakı beyaz ciro ile devralan kimse, hamiline yazılı kıymetli evrak gibi ödenmesi amacı ibraz etmesi yeterli olmayı kendi hak sahipliğine de maddi açıdan ispat etmesi gerekecektir. 40 Konuya ilişkin olarak Yargıtayın Hukuk Dairesinin de; “. Bu tür ciroya TTK'nın /1-d, /2 nci maddeleri uyarınca beyaz ciro denmekte olup temlik cirosu hükmünde kabul edilir. Beyaz cironun geçerli olması için ciroya ilişkin imzanın çekin arkasına veya alonj üzerine ATILMASI ZORUNLUDUR. Cirosu kabil bir çeki elinde bulunduran kişi, son ciro beyaz ciro olsa bile, kendi hakkı müteselsil ve birbirine bağlı cirolardan anlaşıldığı takdirde yetkili hamil sayılır. (TTK'nın maddesi)” şöyle bir kararı vardır Karinenin uygulanması açısından; “Poliçeyi elinde bulundurmak” ve hakkı birbirine bağlı cirolardan anlaşılmak” olmak üzere iki şartı vardır. Emre yazılı kıymetli evraklar açısından bu şartlar aranır, hamiline yazılı kıymetli evrakta zilyet olmak, hak sahipliği konusunda yeterli bir karine olur. Hakkı birbirine bağlı cirolardan anlaşılabilmesi için, ilk ciroyu lehtar yapar. İlk cironun lehtar tarafından yapılmazsa oluşan ciro zinciri kopuktur. Ciroların birbirine bağlı olması, ilk cironun lehtar tarafından yapılmasıyla mümkündür. İlk ciroda lehtarın el yazısıyla ıslak imzası yok ise ciro zinciri düzensizidir. Sonraki ciroların birbirine bağlılığı ise, her ciro edenin hukuken geçerli bir ciro yapmasıyla oluşur. Eğer hukuken geçerli bir ciro yoksa, ciro zincirinin geçersizi olmasından sonra geçerli bir ciro işlemi yapılsa bile bu işlem geçersizdir. Son ciro için poliçeyi elinde bulunduranın adına tam bir ciro olması veya beyaz ciro olması gerekir. Çizilmiş cirolar yazılmamış yazılmamış hükmündedir. Yargıtay da bunu birçok kararında vurgulayarak belirtmiş ve (Ciro zincirine göre yetkili hamil tespit edilir iken çizilmiş cirolar funduszeue.info nci maddesinde açıkça belirtildiği üzere YAZILMAMIŞ HÜKMÜNDEDİR) senedin geçerliliğini etkilemeyeceğini belirtmiştir. Senet üzerinde böyle çizilmiş cirolar olması senedin geçerliliğini etkilemez ve ciro zincirine yer almaz. Yapılmış cironun çizilmesi çeşitli şekillerde olabilir. Ciro kazınabilir, silinebilir, üzerine bant çekilebilir veya geçerli olmadığına dair bir ibare yazılabilir ve ciro senet üzerinde hiç yapılmamış sayılır. Bu çizilmelerde ciro şerhinin kasten veya istenmeden çizilmesi bir fark teşkil etmez ve ciro geçersizdir. Cironun çizilmesi halinde kimin çizmeye yetkili olması açısından iki durum vardır. İlk durum yukarıda açıklandığı gibi ciro eden kendi cirosunu çizebilmesi halidir. İkinci durum açısından ise TTK md. /2’ye göre ödemede bulunan her ciranta kendi cirosunu ve kendisinden sonraki borçluların cirosunu çizebilir. Fakat ciro çizilirken senette tahrifat oluşması durumu saklıdır. 40 ÖZTAN, s. 41 Yargıtay H.D. E. / K/ T 42 Yargıtay H.D. E. / K/ T. 16 Cironun kural olarak vadeye kadar yapılabileceğini daha önce belirtmiştik. Ciro zincirinin düzgünlüğü açısından vadeye kadar olan sürede yapılan cirolar ciro zincirinde yer alırken vadeden sonra yapılan ciro ise alacağın temliki sonucu doğuracağından bu son yapılan ciro, ciro zincirinde yer almayacak ve ciroya bağlanan hukuki sonuçlarından faydalanamaz. Ciro zincirinde bir kopukluk söz konusu ise, nerede kopma oluşmuşsa oradan itibaren yapılan cirolar geçersizdir. Şeklen hak sahibi görünmeyen kişi senedi ciro edemez. Duruma göre kişinin yapmış olduğu bir ciro, alacağın temliki sonuçlarını doğurabilir bb- Poliçenin iyi niyetle iktisabı TTK md. /2’de poliçenin iyiniyetle iktisabında “Poliçe herhangi bir suretle hamilin elinden çıkmış bulunursa, birinci fıkrada yazılı hükümlere göre hakkı anlaşılan yeni hamil, ancak poliçeyi kötü niyetle iktisap etmiş olduğu veya iktisabında ağır bir kusur bulunduğu takdirde o poliçeyi geri vermekle yükümlüdür.” düzenleme vardır. Aynı şekilde MK’da da iyiniyete ilişkin olarak “Para ve hamile yazılı senetlerde” adlı kenar başlıklı maddede “ iradesi dışında çıkmış olsa bile, para ve hamile yazılı senetleri iyi niyetle edinmiş olan kimseye karşı taşınır davası açılamaz” diyerek piyasa güvenliğini sağlayıcı bir düzenlenmeye yer vermiştir. TTK md. /2’de senedin geri verilmesi halinde“kötü niyetle iktisap” ile “iktisabında ağır bir kusur” diyerek iki farklı duruma yer vermiştir. Kötüniyeti Fırat Öztan şu şekilde,“ Senedin verilmesine ilişkin ayni anlaşmanın bulunmadığını veya bu anlaşmadaki eksikliği yahut sakatlığı iktisabı sırasında bilen veya bilebilecek durumda olan hamil kötü niyetli sayılır” belirtmiştir. Ağır kusur için kişinin bilmesi gereken durumda bilmemesi halidir. İyiniyetle senedin mülkiyetini iktisap eden kimse, aynı zamanda poliçe alacaklısı olacaktır. c) Garanti Fonksiyonu : TTK md. ’te “Aksi şart edilmedikçe, ciranta poliçenin kabul edilmemesinden ve ödenmemesinden sorumludur” hükmü ile garanti fonksiyonunun kanuni tanımı yapılmıştır. Garanti fonksiyonunun olması açısından lehtarın geçerli olarak yapacağı bir devirle başlayacak ve vadeye kadar devam edecektir. Ciro ile senedi devreden; sadece senedi devretmez, aynı zamanda senedin ciro olunduğu kişiye ve ondan sonra gelecek olan kişilere karşı senedin ödeneceği hususunda bir garanti borcu altına girer. Poliçenin ciro yoluyla devrinde, devredenin bu garanti borcunu yüklenmesi kanundan kaynaklanır, iradesine bakılmaz. Yapılan ciro geçerli bir ciro ise buna bağlı olarak garanti borcu olur. Ciro geçerli değilse garanti borcu doğmaz. Ciro edilmiş bir poliçenin zilyetliğinin devri ile, ciro zincirine bir halka daha eklemekte ve son halka ise alacaklı olan hamil olur. İşte ciro zincirine eklenen bu halkalar, senedin ödeneceği hususunda bir güven oluşturmaktadırlar. TTK md. ’e dayanarak ciranta poliçenin kabul edilmemesi veya ödenmemesinden sorumsuzluk kaydı koyabilir. Ciranta senede koyacağı kayıtlardan bazıları TTK md. ’ye yazılmamış sayılmaz. Buna örnek olarak ciranta senedin tekrar ciro edilmesine ilişkin koyduğu yasak kaydıdır. Fakat poliçeyi düzenleyen kimse sadece kabul edilmemesinden 43 ÖZTAN, s 44 ÖZTAN, s 17 sorumlu olacağına dair kayıt koyabilecektir. Poliçenin ödenmemesinden sorumlu olmayacağına dair bir kaydı koyan düzenleyen açısından ise TTK md. a göre bu kayıt yazılmamış sayılır. Ciranta tekrar ciro edilemez tarzında bir kayıt koyarsa bunun anlamı ciro yoluyla devrettiği kişi tekrar ciro ederse, bu kaydı koyan kişiye karşı sonraki cirantaların ve hamilin müracaat etmemesi anlamını taşır. Cirantanın koymuş olduğu bu kayıt senedin geçerliliğine etki etmez. Cirantanın koymuş olduğu böyle bir kayda rağmen ciro edilirse, oluşan ciro zinciri bakımından bir kopukluk oluşmaz. Bu yasağa rağmen devirler gerçekleşirse, hamil muhataptan senet bedelini tahsil edemez ve buna bağlı olarak kullanacağı müracaat hakkı ile müracaat borçlularına başvuracaktır. Burada hamil bu hakkını kullanırken senet bedelinden daha fazlasını tahsil edecektir.(TTK md) Fakat unutulmamalıdır ki ciro edilemez kaydını koyan ciranta için, ciro yoluyla devrettiği kişi normalde ciro edilmeseydi ne kadar miktarı talep edebilecekse o kadarını talep etme imkanına sahiptir Garanti işlevinin gerçek anlamını Tamer Bozkurt, “Her bir cirantanın senedin ödeneceğini kendisinden sonra gelen hamile garanti etmesidir. Çünkü asli borçlu borcu ödemeyip protesto çekildiğinde tüm cirantalar hamile karşı müteselsilen sorumlu olmaktadır.”46 2. Tahsil Cirosu Tahsil cirosunda senet bedelini tahsil edemeyen veya etmek istemeyen kişinin, bir başka kişiye bu senet bedeli tahsil amacıyla ciro etmesidir. Bu ciroya dayanarak senedi devralan kişi senet bedelini tahsil edecek ve tahsil ettiği bedeli cirantasına vermekle yükümlüdür. Tahsil cirosu, gizli tahsil ve açık tahsil cirosu olmak üzere ikiye ayrılır. a. Açık Tahsil Cirosu TTK md’de Tahsil cirosunun tanımını, “Ciro, ‘bedeli tahsil içindir’, ‘vekaleten’ veya bedelin başkası adına kabul edileceğini belirten bir şerhi ya da sadece vekil etmeyi ifade eden bir kaide içerirse, hamil, poliçeden doğan bütün hakları kullanabilir; fakat o poliçeyi ancak tahsil cirosu ile tekrar ciro edebilir.” yapmıştır. Yani bir cironun açık tahsil cirosu olması için; belirli şekilde kayıt/lar konulmalı ve bunlar senetten anlaşılmalıdır. Aksi halde senedin temlik cirosuyla devredildiği karinesi ortaya çıkar Tahsil cirosunda temlik cirosun aksine olarak, hamilin borçludan tahsil etmiş olduğu parayı cirantaya vermesi gerçekleşecektir. Yani tahsil cirosunun temlik fonksiyonu yoktur. Tahsil cirosuyla devirde ciroya rağmen mülkiyet ciro edende kalacağı için bu cironun garanti fonksiyonu da yoktur. 45 ÖZTAN, s. 46 BOZKURT, s 47 ÖZTAN, s 18 Tahsil cirosuyla senedi devralan kişi yalnızca senetten doğan hakları kullanabilir. Bu özelliği ile tahsil cirosunun ‘teşhis fonksiyonu’ vardır denir. Tahsil cirosunda senedi devreden ciroya rağmen ‘senet alacaklısı’ sıfatı aynen devam etmektedir Senedi tahsil cirosu ile alan hamil TTK md. ’e göre sadece tahsil cirosu yapabilir, rehin cirosu veya temlik cirosu yapamaz. Çünkü bu kişiye bir başkası tarafından senet bedelini sadece tahsil amacıyla yetki verilmiştir. Bu yetkiyi aşacak işlemler yapmasına kanun koyucu bu şekilde önlem almıştır. Kişi bu durumda yetkili bir temsilcidir. Hakkın sahibi olmadığı için hakkı devredemez veya amacı tahsil cirosu dışında olan bir ciro yapamaz. Tahsil cirosuyla senedi alan kişinin kendisinin sonranda yapacağı cirolarda bir kayıt taşımasa bile tahsil cirosu hükmündedir. Tahsil cirosunda, yetki veren ‘senet alacaklısı’ geriyo ciro yapılmasına gerek olmadan cirosuz bir şekilde senedi tekrar devralabilir. Defiler açısından senedi açık bir tahsil cirosuyla devralan kimseye karşı, senedi devredene karşı ileri sürülebilecek defiler o kişiye karşı da aynen ileri sürülebilecektir. Zaten senet metninden anlaşılan defileri herkes herkese karşı ileri sürebilme hakkına sahiptir. Tahsil cirosunda TBK’ya göre istisnai bir durum söz konusudur. TTK md. /3’e göre, “Tahsil cirosunun içerdiği yetki, bu yetkiyi verenin ölümü ile sona ermeyeceği gibi, onun medeni hakları kullanma ehliyetini kaybetmesiyle de ortadan kalkmaz.” TBK da ise tam tersi bir durum söz konusudur Tahsil cirosunda kişi cirantanın temsilcisi olup onun adına hareket edecektir. Tahsil cirosuyla senedi devralan kişi tahsil amacı dışında olan bir sulh kabul ibra feragat vb gibi işlemleri yapamaz. b. Gizli Tahsil Cirosu TTK’da gizli tahsil cirosuna dair bir hüküm yoktur. Gizli tahsil cirosu, tarafların aralarında anlaşarak temlik cirosu yapmasıdır. Senet temlik cirosuyla hamile devredilmekte, hamilde senet bedelini bağımsız bir şekilde borçludan tahsil edip cirantasına senet bedelini teslim etmesi şeklinde olur. Bu şekilde yapılan bir işleme inançlı işlem denilir. Gizli tahsil cirosunda ‘sadece cirantanın menfaatlerine hizmet eden bir ciro işlemi’(saf tahsil amaçlı) varsa ‘yetki vermeye yönelik ciro’ söz konusu olur. Buna karşılık gizli tahsil cirosu itimata müstenit şeklinde yapılması da mümkündür. Böyle yapılan bir ciroda, senedi alanın menfaatlerine hizmet etmekte ve ona da yarayan bir teminat yaratmaktadır. Her iki durumda da hukuk düzenine aykırı bir yon bulunmamaktadır. 48 ÖZTAN, s 49 TBK 43 – Hukuki işlemden doğan temsil yetkisi, aksi taraflarca kararlaştırılmadıkça veya işin özelliğinden anlaşılmadıkça, temsil olunanın veya temsilcinin ölüm, gaipliğine karar verilmesi, fiil ehliyetini kaybetmesi veya iflas etmesi durumlarında sona erer. 19 a) İlk durum için hamil senet bedelini tahsil edecek ve tahsil ettiği bedeli cirantaya getirip teslim etmesi söz konusudur. Bu durumda ciranta borçlunun kendisine karşı ileri sürebileceği defilerden kurtulmak amacıyla böyle bir ciro yapmışsa TTK md. /2’ye göre borçlu sanki devir yapılmamış gibi cirantaya karşı ileri sürebileceği hangi defiye sahipse, hamile karşı da o defiyi ileri sürebilecektir. Gizli tahsil cirosunda taraflar aralarında anlaşmış olmasına rağmen; hamil anlaşmaya aykırı olarak bir devir yaparsa, bu devir geçerli olur ve ciranta yeni hamile karşı hiçbir hak dermeyan edemez. b) Gizli tahsil cirosunda senedi devralan ve devreden arasında iç ilişkide TBK gereği bir anlaşma olması halinde itimada müstenit bir şekilde temliki gerçekleştirmek amacıyla yapılmasıdır. Bu durumda senedi devralan senedin mülkiyetine sahip olmakta ve senet alacaklısı olarak senet bedelini tahsil etme hakkına sahiptir. Üçüncü kişilerle hukuki ilişki bakımından bağımsız bir şekilde hareket eder. İç ilişkide ise aralarındaki anlaşmaya uygun bir şekilde kullanır İtimada müstenit şekilde yapılan ciro, gerçekte tam bir temlik cirosuyla senet devrolunur ve ciro edilen cirantanın sahip olduğu haklara sahip olur. Taraflar o anda bunu istemiş oldukları için muvazaa söz konusu olmaz Böyle bir devirde geçerli bir temlik cirosunda hamil hangi haklara sahip ise, bu şekilde devralan hamilde aynı haklara sahiptir. Unutulmamalıdır ki TTK md. /2’yi ispat edebilen borçlu cirantaya karşı ileri sürebileceği defileri hamile karşıda ileri sürebilir. 3. Rehin Cirosu Poliçeden doğan hakları rehnetmek amacıyla yapılan ciroya ‘rehin cirosu’ denir.(TTK md. ) Rehin cirosu poliçeye bağlanmış olan hakkı, ciro edilen kişiye rehnetmek amacıyla yapılırken; “ bedeli rehindir”, “bedeli teminattır” veya rehni ifade eden herhangi bir kaydın senedin ön veya arka yüzüne ya da alonj üzerine yazılması suretiyle yapılabilir. Rehin cirosunda poliçeyi devralan kişi, cirantanın vekili durumunda olmayıp, senetten doğan hakları bizzat kendi adına kullanır. Rehin alacağa bir feri haktır; senedi rehin cirosuyla devralan kişi rehnin amacı dışında kalan işlemleri yapmaya yetkili değildir Feri bir borç olmasına binaen kaderi de asıl alacağa bağlıdır. Rehin cirosuyla senedi devretmek isteyen kişi sadece tahsil cirosuyla senedi devredebilir. (TTK md. /1) Rehin cirosuyla senedi devralan kişi bir müracaat borçlusu olamayacağı için kişisel sorumluluğu yoktur Rehin cirosuyla senedi devralan ile tahsil cirosuyla senedi devralana karşı ileri sürülebilecek defiler birbiriyle aynı değildir. TTK md. /2’de senet borçlusu, cirantaya karşı haiz olduğu şahsi defileri, ciro edilene karşı ileri süremez. Fakat hamil poliçeyi iktisap ederken bile bile 50 ÖZTAN, s 51 PULAŞLI, s 52 PULAŞLI, s 20 borçlunun zararına hareket ederse, borçlu cirantaya karşı ileri sürebileceği defileri hamile karşı da ileri sürebilir. Rehin cirosuyla senedi devralan kişinin senedi cirantaya devretmesi halinde borcun düştüğü söylenemez. Sadece asıl borç bu senetten başka bir teminat söz konusu değilse asıl borç teminatsız kalmış olur. Beyaz ciro şeklinde rehin cirosu yapılamaz. Kısmi ciro batıl olacağı için, kısmi rehin cirosu da yapılamaz. C. Geriye ciro veya 3. Şahsa ciro Ciroda şahıslar kısmında ayrıntılı bir şekilde bu bilgilere yer verilmiştir. Kısaca açıklamak gerekirse, eğer ciro edilirken poliçede adı geçen veya geçmeyen ilgililerden birinde ciro edilmesi hali “geriye ciro” olarak adlandırılır. Bu şekilde geriye ciro ile sende alan kişi senetten kendisi senede nerden ilk ilişkili olmuşsa oradan yukarıya doğru gidecektir. Eğer aksi düşünülürse kendisinin ciro ettiği kişiden senet bedeli tahsil ettiği zaman o müracaat borçlusu kendinden bir önceki olan ilgili(aval veya ciranta)’ye başvurması halinde, borcu tahsil eden şahıs burada tekrar ödeme yapması gerekecektir. İşte bu durumun önüne geçilmesi adına geriye ciroda kişi ilk nerdeyse yukarı doğru gitmesi gerekecektir. Ciro 3. şahsa yapılabilir. Bu duruma bir mani yoktur, fakat borçlunun bile bile zararına hareket edilmesi halleri saklıdır. D. Garanti Özelliğini Kaldıran Bir Kayıt Yazılmış Olup Olmamasına Göre Kıymetli evrak düzenlenirken çeşitli kayıtlar yazılabilir. Hukuken geçerli bir poliçede keşideci tarafından ve ciranta tarafından garanti özelliği kaldırılabilecek şekilde kayıtlar konulabilir. İlk olarak emre yazılı bir kıymetli evrakta keşideci tarafından konan menfi emre kaydı senedi nama yazılı kıymetli evraka çevirecek olup, bu senet sadece alacağın temlikiyle devredilebilir. İkinci olarak ise ciranta tarafından senet ciro edilirken ‘tekrar ciro edilemez’ vb şekilde tekrar ciro edilmesini yasaklayan kayıtlar koyabilir. Bu durumda senet ciro edilirse yapılan ciro geçerlidir, zincirde bir kopma söz konu değildir. Fakat ciro edildiği zaman yasak kaydı koyan kişi sadece ciro yoluyla devrettiği kişiye karşı müracaat borçlusu olup, o kişiden sonraki kişilere karşı herhangi bir hukuki sorumluluğu bulunmamaktadır. 21 IX. SONUÇ Ciro, kıymetli evrakın özel bir devir şeklidir; ticaret hayatının gereksinimlerini karşılaması amacıyla kanun koyucu tarafından ayrıntılı bir şekilde düzenlenmiştir. Ciro edilen bir senette, devralana sadece senette olan hakların geçmesi esastır. Fakat bu hakların geçmesi için öncelikle; hukuka uygun bir senet olmalı, geçerli bir devir olmalı ve bilerek borçlunun zararına hareket edilmemesi gerekir. Ciro senet üzerine veya senede eklenen alonj üzerinde yapılabilir. Cironun geçerli olması açısından herhangi bir şekil şartı yoktur. Ciro senedin arka yüzüne yapılıyorsa açıkça ciro olarak belirtilmesine gerek yoktur. Senedin ön yüzüne yapılıyorsa ve açıkça ciro olarak belirtilmediyse, keşideci lehine verilmiş aval olarak kabul edilir. Özellik şuna dikkat edilmesi gerekir ki, cironun ıslak imza ile yapılması gerekir, herhangi bir vasıta ile; imza yerine geçen kaşe vb. ile yapılan ciro geçersizdir. Senet üzerindeki hakların ciro yoluyla devrinde senet üzerindeki haklar bir küll halinde devri gerçekleşmesi gerekir. Senet üzerindeki haklar ciro yoluyla kısmi olarak devredilemez; çünkü TTK kısmi ciroyu geçersiz saymıştır. Bir senet kural olarak herkese ciro edilebilir. Ciro eden şahıs, eğer daha önceden senette ismi geçen bir kişiyse geriye ciro söz konusu olur. Geriye ciroda, ciro zincirine yeni bir halka eklenmeyecek olup, şahıs ne zaman senet ilgilisi olmuş ise, ilgili olduğu yerden senet alacaklısı olacaktır. Senet eğer keşidecisine ciro edilirse, TBK da belirtilen alacak ve borçlu sıfatının birleşmesine bağlı olarak borç sona erer hükmü burada istisnai bir durum oluşturarak farklı bir şekilde uygulaması söz konusu olacaktır. Ciro belirli bir zaman dilimine kadar yapılırsa kendisinden beklenen devir işlemi gerçekleşecektir. Ciro kural olarak vadeye kadar yapılır. Vadeden sonra yapılan ciro ise alacağın temliki sonuçlarını doğurur. Alacağın temlikine bağlı olarak borçlu ciro edene karşı ileri sürebileceği herhangi bir hakka sahip ise, senedi devralan şahsa karşı da ileri sürebilecektir. Cironun vadeye kadar yapılmasının istisnası ise, vade gelir ve vadeden sonraki iki iş günlük süre içinde protesto çekilmez ise yapılan ciro vadeden önce yapılmış bir ciro sayılır. Protesto çekildikten sonra ciro olursa, alacağın temliki olur. Ciro edilen bir senette, cironun amacına bağlı olarak hakların devirleri söz konusu olacaktır. Cironun türleri bakımından; Temlik cirosu, Tahsil cirosu ve Rehin cirosu olmak üzere üçe ayrılır. Cironun temlik işlevi, teşhis işlevi ve garanti işlevi olmak üzere de 3 fonksiyonu vardır. Temlik cirosunda senette olan hakların bir bütün olarak başka bir kişiye devri gerçekleşir. Buna bağlı olarak temlik cirosu eğer tam ciro şeklinde yapılıyorsa teşhis fonksiyonuna bağlı olarak alacaklı da senet üzerinde belirtilir. Beyaz ciro şeklinde devredilirse senet hamiline yazılı kıymetli evrak gibi sadece teslim yoluyla devredilecek olup 22 senedi alan kişi senet üzerinde belli değildir. Senedi beyaz ciro ile alanın çeşitli şeklilerde senedi devredebilir. Garanti fonksiyonunun amacı, senedi devreden şahsın, senedin asıl borçlusu tarafından ödenmemesi durumunda ciro eden tarafından ödenmesidir. Tahsil cirosunda ise senedi ciro eden şahıs senet üzerindeki alacak hakkını bir şahsa devretmekte olur ve senedi alan ise senet bedelini tahsil edip ciro edene vermek üzere görevlidir. Tahsil cirosunun amacı ciro eden senet bedelini kendisinin değil bir başka kişinin tahsil etmesini istemektedir. Senedi alan şahıs, ciro edenin temsilcisi gibi hareket etmek zorundadır. Buna bağlı olarak tahsil cirosunun garanti ve temlik fonksiyonu olmadığı söylenebilir. Tahsil cirosu kendi içerisinde açık tahsil cirosu ve gizli tahsil cirosu olmak üzere ikiye ayrılır. Açık tahsil cirosunda senedi devralan bellidir ve ciro edene karşı borçlu ne ileri sürebilecekse senedi elinde bulundurana karşı da ileri sürebilecektir. Gizli tahsil cirosunda ise senedi devreden temlik cirosuyla senedi devreder ve senedi devralan ise kendi adına bağımsız bir şekilde hareket edecektir. Senedi devralan, ciro edenin temsilcisi olmayacağı için borçlu senedi devredene karşı ileri sürebileceği hakları, senedi devralana karşı ileri süremeyecektir. Borçlu bu ilişkiyi ispatlar ise, senedi devredene karşı ileri sürebileceği hangi hak var ise, senedi devralana karşı da ileri sürebilecektir. Rehin cirosunda ise senedi devralanın ise hakları hem tahsil cirosuna hem de temlik cirosuna göre farklılıklar göstermektedir. İlk olarak bu şekilde ciro edilen senedin amacı, (senedi ciro eden bir şahsa borçlu olup, borcunu ödeyememekte) borcuna teminat olarak elinde para yerine geçen senedi 3. kişiye devretmektir. Rehin cirosunun da temlik fonksiyonu ve garanti fonksiyonu bulunmamaktadır. Bir senet kural olarak herkese ciro edilebilir. Ciro eden şahıs eğer daha önceden senette ismi geçen bir kişiyse geriye ciro söz konusu olur. Geriye ciroda, ciro zincirine yeni bir halka eklenmeyecek olup, şahıs ne zaman senet ilgilisi olmuş ise, iligili olduğu yerden senet alacaklısı olacaktır. Senet eğer keşidecisine ciro edilirse TBK da belirtilen alacak ve borçlu sıfatının birleşmesine bağlı olarak borç sona erer hükmü burada istisnai bir durum olarak farklı bir şekilde uygulaması söz konusu olur. 23 X. KAYNAKÇA BAHTİYAR, MEHMET: Kıymetli Evrak Hukuku, Bası, İstanbul BOZKURT, TAMER: Kıymetli Evrak Hukuku, 6. Bası, İstanbul ÖZTAN, FIRAT: Kıymetli Evrak Hukuku, 2. Bası, Ankara PULAŞLI, HASAN: Kıymetli Evrak Hukukunun Esasları, 4. Bası, Ankara , ÜLGEN,HÜSEYİN/HELVACI,MEHMET/KENDİGELEN,ABUZER/KAYA, ARSLAN: Kıymetli Evrak Hukuku, 8. Bası, İstanbul ELEKTRONİK KAYNAKLAR funduszeue.info 24

İçtihatlar

Kambiyo senedi niteliğinde olan bonodaki hakkın devrinin ancak ciro ve teslim yolu ile m&#;mk&#;n olduğu- Bonoyu elinde bulunduran kimsenin hak sahibi olabilmesi i&#;in fiili zilyetliği yeterli olmayıp, aynı zamanda hakkını m&#;teselsil ve birbirine bağlı cirolarla tevsik etmesi gerektiği- Bonoda ilk cironun lehtara ait olmasının zorunlu olduğu- Ciroların birbirine bağlı olmasının, her şeyden &#;nce, ilk cironun lehtar tarafından yapılmasıyla m&#;mk&#;n olduğu- İlk cironun lehtara ait olmamasının, ciro zincirinin d&#;zensiz olduğu anlamına geldiği; ancak lehtarın cirosundan sonra senedi devralan hamillerin, yetkili hamil olduğu-
TTK'nın maddesi ''bonodan dolayı kendisine başvurulan kişi, d&#;zenleyen veya &#;nceki hamillerden biriyle kendi arasında doğrudan doğruya var olan ilişkilere dayanan def’ileri, başvuran hamile karşı ileri s&#;remez; meğerki, hamil, poli&#;eyi iktisap ederken bile bile bor&#;lunun zararına hareket etmiş olsun.'' şeklinde olup dosya kapsamına g&#;re takip alacaklısı olan davalının bile bile davacı bor&#;lu zararına hareket ettiği ispat edilmediği gibi, senet metninde senedin t&#;ketici s&#;zleşmesi nedeniyle verildiğine dair bir ibare de bulunmadığından, davacının senedin t&#;ketici s&#;zleşmesine dayalı olarak d&#;zenlendiği y&#;n&#;ndeki iddiası TTK’nın maddesi uyarınca davalıya karşı ileri s&#;r&#;lemeyeceği-
Yazı ve imzaların senet metni dışında kalacak şekilde alonj olarak da kabul edilemeyen senet ko&#;anı &#;zerinde bulunması halinde,&#;ciro olarak kabul&#; m&#;mk&#;n olmadığından,&#;takip alacaklısının yetkili hamil olarak değerlendirilemeyeceği ve bu durumda, borca itiraz &#;zerine, &#;mahkemece, alacaklı takip hakkına sahip bulunmadığından, İİK. mad. /a uyarınca takibin iptaline karar verilmesi gerektiği-
Takip dayanağı bononun incelenmesinde, bononun keşidecisinin bor&#;lu , lehtarının ise M. Y. olduğu, bononun sol &#;n y&#;z&#;nde; M. Y. yazılarak imzalandığının, altında ise yazılarak imzalandığının, yazı ve imzaların senet metni dışında kalacak şekilde alonj olarak da kabul edilemeyen senet ko&#;anı &#;zerinde bulunduğunun g&#;r&#;ld&#;ğ&#;, dolayısıyla anılan yazı ve imzaların senet metni dışında yer alması nedeniyle ciro olarak kabul&#;n&#;n m&#;mk&#;n olmadığı, bu nedenle takip alacaklısının yetkili hamil olarak değerlendirilemeyeceği, İİK’nun /a-2 maddesi h&#;km&#;ne g&#;re; icra mahkemesinin, m&#;ddetinde yapılan şikayet ve itiraz dolayısıyla, usul&#; dairesinde kendisine intikal eden işlerde takibin m&#;stenidi olan kambiyo senedinin bu vasfı haiz olmadığı veya alacaklının kambiyo hukuku mucibince takip hakkına sahip bulunmadığı hususlarını re'sen nazara alarak bu fasla g&#;re yapılan takibi iptal edebileceği, o halde, mahkemece, alacaklının takip hakkına sahip bulunmadığından İİK'nun/a maddesi uyarınca takibin iptaline karar verilmesi gerekeceği-
Vadesi gelmeyen senetler hakkında icra takibi yapılmasına ilişkin şikayetin, &#;deme emrinin tebliğinden itibaren yedi g&#;n i&#;inde yapılması gerektiği- Şikayet başvurusunda&#;tazminat ve para cezasının &#;ng&#;r&#;lmediği (İİK. mad. 16)- Muacceliyet koşulu ger&#;ekleşmeyen 8&#;bono y&#;n&#;nden davacılar yararına %20 oranında icra inkar tazminatına h&#;kmedilmesinin&#;isabetsiz olduğu- Bonoda ilk cironun lehtara ait olmasının zorunlu olduğu,&#;ciroların birbirine bağlı olması i&#;in&#;her şeyden &#;nce, ilk cironun lehtar tarafından yapılması gerektiği-&#;&#;&#;&#;nc&#; ciranta konumundaki şirketin, lehtarın cirosundan sonra, senedi, birbirine bağlı cirolarla devraldığından yetkili hamil durumunda olduğu- Bonoda, alacaklı şirket yetkili hamil olduğundan bor&#;lu&#;aleyhine takip başlatabileceği-
Lehtarın cirosundan &#;nce başka ciro yapılması ve daha sonra da lehtarın cirosunun bulunması halinde, lehtarın cirosundan &#;nceki ciroların yok sayılacağı-
TTK. mad. /1 uyarınca &#;izilmiş cirolar yazılmamış h&#;km&#;nde olduğu- Bonodaki lehtar cirosunun &#;izilmesi nedeniyle ciro zinciri koptuğu i&#;in davalı yetkili hamil sayılamayacağından mahkemece bu bonolarla ilgili menfi tespit&#; istemli&#;davanın bu gerek&#;e ile kabul&#; gerektiği-&#;HMK. mad.&#;&#;uyarınca, yeminin konusunun ancak kişinin kendisinden kaynaklanan vakıalar olduğu-
&#;eke dayalı icra takibine y&#;nelik menfi tespit istemine ilişkin davada,&#;cironun iptal edilmiş sayılacağından davacının bor&#;tan sorumlu tutulamayacağı kabul edilmişse de,&#;keşidecisinin dava dışı Ltd.Şti, lehtarının ve birinci cirantanın bir başkası olduğu, şirket yetkilisinin ismi &#;izildiğinden yok h&#;km&#;nde olduğu ve daha sonra davacı şirket cirosunun bulunduğu, son hamilin ise davalı olduğu anlaşıldığından, ciro zincirinde kopukluk olmadığı-Bilirkişi incelemesine g&#;re şirket kaşesi &#;zerindeki imzanın davacı şirket temsilcisinin eli &#;r&#;n&#; olduğu belirlenmiş olup&#;mahkemece, davacı şirket cirosunun ge&#;erli olduğu g&#;zetilmeden davanın kabul&#;ne karar verilmesinin hatalı olduğu-
Bonodaki hakkın devrinin ancak ciro ve teslim yoluyla olduğu- Bonoyu elinde bulunduran kimsenin hak sahibi olabilmesi i&#;in fiili zilyetliği yeterli olmayıp, aynı zamanda hakkını m&#;teselsil ve birbirine bağlı cirolarla belgelemesi gereği- Bonoda ilk cironun lehtara ait olması zorunluluğu- “İcra mahkemesinin m&#;ddetinde yapılan şikayet veya itiraz dolayısıyla, usul&#; dairesinde kendisine intikal eden işlerde takibin m&#;stenidi olan kambiyo senedinin bu vasfa haiz olmadığı veya alacaklının kambiyo hukuku mucibince takip hakkına sahip bulunmadığı hususlarını re'sen değerlendirerek buna g&#;re yapılan takibi iptal edebileceği-

SENET DÜZENLEYENE GERİYE CİRO EDİLİRSE KEŞİDECİ KİMSEYE BAŞVURAMAZ VE CİRANTALAR BORÇTAN KURTULUR.

Yazdır

T.C.
YARGITAY
Hukuk Genel Kurulu

ESAS NO      : /
KARAR NO   : /99

T Ü R K   M İ L L E T İ   A D I N A

Y A R G I T A Y   İ L A M I

İNCELENEN KARARIN
MAHKEMESİ               :
Fethiye 2. Asliye Hukuk Mahkemesi (Ticaret Mahkemesi Sıfatıyla)
TARİHİ                         : 20/10/
NUMARASI                 : / - /
DAVACI                       : E.T. vekili Av. A.Ö.
DAVALI                       : İ.Ö. vekili Av. H.T.

1. Taraflar arasındaki “alacak” davasından dolayı yapılan yargılama sonunda, Fethiye 2. Asliye Hukuk Mahkemesince (Ticaret Mahkemesi Sıfatıyla) verilen davanın reddine ilişkin karar, davacı vekili tarafından temyiz edilmesi üzerine Yargıtay Hukuk Dairesince yapılan inceleme sonunda bozulmuş, Mahkemece Özel Daire bozma kararına karşı direnilmiştir.

2. Direnme kararı davacı vekili tarafından temyiz edilmiştir.

3. Hukuk Genel Kurulunca dosyadaki belgeler incelendikten sonra gereği görüşüldü:

I. YARGILAMA SÜRECİ

Davacı İstemi:

4. Davacı vekili; davalının müvekkiline olan borcunu ödemek amacıyla lehtarı bulunduğu keşide ve vade tarihli, ,00 TL bedelli bonoyu ciro yoluyla imzalayarak verdiğini, anılan bononun vadesinde ödenmemesi üzerine dava dışı keşideci ve davalı aleyhine icra takibi başlatıldığını, ancak davalının takip konusu bonodaki imzaya itiraz ettiğini, Ankara 5. İcra Hukuk Mahkemesinin tarihli ve / E., / K. sayılı dosyasında davalının senedin tanzim tarihinden yıllar öncesine ait imza örnekleri ile bilirkişi incelemesi yaptırıldığını ve imzanın davalıya ait olmadığı kanaatini içeren rapor uyarınca takibin durdurulduğunu, oysa davalı tarafından imzanın müvekkilinin gözü önünde atıldığını ve imzanın davalıya ait olduğunu, bunun usulüne uygun şekilde yapılacak imza incelemesi ile ortaya çıkacağını ileri sürerek ,00 TL'nin bononun vade tarihinden itibaren işleyecek avans faiziyle birlikte davalıdan tahsiline karar verilmesini talep etmiştir.

Davalı Cevabı:

5. Davalı vekili; müvekkili ile davacı arasında herhangi borç ilişkisi bulunmadığını, dava konusu bono üzerindeki imza ve yazıya itiraz ettiklerini, İcra Hukuk Mahkemesinde yapılan yargılama sonucunda imzanın müvekkiline ait olmadığının ortaya çıktığını, ayrıca imzanın sahteliği hususunda bononun keşidecisi hakkında şikayetleri üzerine kamu davası da açıldığını savunarak davanın reddine karar verilmesini talep etmiştir.

İlk Derece Mahkemesi Kararı:

6. Fethiye 2. Asliye Hukuk Mahkemesinin (Ticaret Mahkemesi Sıfatıyla) tarihli ve / E., / K. sayılı kararı ile; davacının davalı ile aralarında borç ilişkisi bulunduğunu ileri sürdüğü, oysa davacı tarafından dava konusu bono nedeniyle bononun keşidecisi olan Sami Ö.’ın yargılandığı ceza dosyasındaki tanık beyanında; davalıyı tanımadığını ve aralarında herhangi bir borç ilişkisi bulunmadığını, bonoda ciranta olarak davalının imzası bulanmasına rağmen senedi davalıdan değil dava dışı keşideciden aldığını belirttiği, yine anılan ceza dosyasında bulunan bilirkişi raporu ile bonodaki imzanın davalıya ait olmadığının tespit edildiği gerekçesiyle davanın reddine ve davacı kötü niyetli olarak hiçbir hakkı olmadığı hâlde davanın açılmasına sebebiyet verdiğinden HMK'nın maddesi uyarınca davalının vekiliyle aralarında kararlaştırılan vekalet ücretinin takdiren ,00 TL kısmının davacı tarafça karşılanmasına ve davacı hakkında ,00 TL disiplin cezasına hükmedilmesine karar verilmiştir.

Özel Daire Bozma Kararı:

7. Mahkemenin yukarıda belirtilen kararına karşı süresi içinde davacı vekili temyiz isteminde bulunmuştur.

8. Yargıtay Hukuk Dairesinin tarihli ve / E. / K. sayılı kararı ile; “… 1- Dava, bonoya dayalı alacak davası olup, mahkemece yukarıda özetlenen gerekçe ile davanın reddine karar verilmiştir. Ancak, her ne kadar dava konusu senetteki imzaya itiraz üzerine Ankara 5. İcra Hukuk Mahkemesi'nin / E., / K. sayılı dosyasında tamamı senedin tanzim tarihinden yıllar öncesine ait davalının imza örnekleri üzerinden yapılan inceleme neticesinde imzanın davalıya ait olmadığına karar verilmiş ise de, yapılan bu inceleme yeterli bulunmamaktadır. Davacı senet üzerindeki ciranta imzasının davalıya ait olması nedeniyle senet bedelinden hamil olan kendisine karşı sorumlu olduğunu iddia ederek işbu davayı açmış ve mahkemece de bu iddia nedeniyle davalının imza örnekleri alınmış ise de, bilahare bilirkişi incelemesi yapılmadan karar verilmiştir. Ancak, keşidecinin yargılandığı Ankara Asliye Ceza Mahkemesi'nin / E/ K. sayılı dosyasında görülen ceza davasında hükmün açıklanmasının geri bırakılmasına karar verildiği de göz önünde bulundurulduğunda, ciranta imzasının dava dışı keşideci tarafından atıldığı da kabul edilemeyecektir. Bu durumda, mahkemece davalının senedin düzenleme tarihine yakın tarihte atılan başka kurum ve kuruluşlardaki imzaları da celp edilmek suretiyle 3 kişilik bilirkişi heyeti ya da Adli Tıp'dan rapor aldırılıp imzanın davalıya ait olup olmadığı kesin bir şekilde belirlenerek sonucuna göre bir karar vermek gerekirken eksik incelemeye dayalı olarak yazılı şekilde hüküm tesisi doğru olmamış, bozmayı gerektirmiştir.

2- Bozma sebep ve şekline göre, davacı vekilinin sair temyiz itirazlarının incelenmesine şimdilik gerek görülmemiştir…” gerekçesi ile karar bozulmuştur.

Direnme Kararı:

9. Fethiye 2. Asliye Hukuk Mahkemesinin (Ticaret Mahkemesi Sıfatıyla) tarihli ve / E., / K. sayılı kararı ile; önceki gerekçelerle direnme kararı verilmiştir.

Direnme Kararının Temyizi:

Direnme kararı süresi içinde davacı vekili tarafından temyiz edilmiştir.

II. UYUŞMAZLIK

Direnme yoluyla Hukuk Genel Kurulu önüne gelen uyuşmazlık; davacının dava konusu bononun keşidecisi olan Sami Ö.’ın yargılandığı ve hükmün açıklanmasının geri bırakılmasına karar verilen ceza dosyasındaki tanık beyanı ile anılan ceza dosyasındaki ve icra mahkemesindeki bilirkişi raporları karşısında bonodaki imzanın davalıya ait olup olmadığı hususunda tekrar imza incelemesi yapılmasının gerekip gerekmediği noktasında toplanmaktadır.

III. GEREKÇE

Dava, bonoya dayalı alacak istemine ilişkindir.

Uyuşmazlık itibari ile öncelikle “ikrar” kavramı hakkında açıklama yapılmasında yarar bulunmaktadır.

İkrar, görülmekte olan bir davada, taraflardan birinin, diğer tarafça ileri sürülen ve kendisi aleyhine hukuki sonuç doğurabilecek nitelik taşıyan maddi vakıanın doğruluğunu kabul etmesidir (Kuru, Baki: Hukuk Muhakemeleri Usulü, C. II, Ankara, , s. vd.; Postacıoğlu, İlhan E./Altay, Sümer: Medenî Usul Hukuku Dersleri, İstanbul, , s. vd.; Üstündağ, Saim: Medeni Yargılama Hukuku, C. 1- 2, İstanbul , s. vd.). Başka bir deyişle ikrar, açıklayan tarafından hasmının karara bağlanmasını istediği hakkın veya hukuki durumun meydana gelmesine esas olan ve hasmınca ileri sürülen maddi olayların tümünün veya bir bölümünün doğru olduğunun bildirilmiş olması demektir.

İkrardan söz edilebilmesi için, bir tarafın bir vakıa ileri sürmüş olması, diğer tarafın da bu vakıanın doğru olduğunu bildirmesi gerekir. İkrarın konusu, ancak karşı tarafın ileri sürdüğü vakıalar olabilir. Başka bir deyişle sadece tarafların iddia ve savunmalarını dayandırdıkları maddi vakıalar ikrara konu teşkil edebilir. Bir tarafın, kendisinin ileri sürdüğü bir vakıanın doğruluğunu bildirmesi ikrar niteliği taşımayacağı gibi, karşı tarafın ileri sürdüğü hukuki sebepler de ikrara konu olamazlar.

İkrar, yapıldığı yere göre “mahkeme dışında ikrar” ve “mahkeme önünde ikrar” olmak üzere ikiye ayrılır. Mahkeme dışında ikrar, bir tarafın karşı taraf veya başka kişiler veyahut da (idari) kurumlar önünde karşı tarafın ileri sürdüğü bir vakıayı kabul etmesidir. Mahkeme dışı ikrar takdiri delil niteliğinde olup, hâkim tarafından bunu doğrulayacak delilin veya belirtinin (emarenin) bulunması hâlinde hükme esas alınabilir. Hem mahkeme dışında ikrar hem de mahkeme önünde ikrar mülga sayılı Hukuk Usulü Muhakemeleri Kanunu’nda (HUMK) düzenlenmesine rağmen olay ve dava tarihi itibariyle somut uyuşmazlıkta uygulanması gereken sayılı Hukuk Muhakemeleri Kanunu’nda (HMK) sadece mahkeme önünde ikrar düzenlenmiş, mahkeme dışı ikrar ise düzenlenmemiştir. HMK’nin /1 maddesi; “Taraflar veya vekillerinin mahkeme önünde ikrar ettikleri vakıalar, çekişmeli olmaktan çıkar ve ispatı gerekmez” hükmünü haizdir. Buna göre mahkeme önünde ikrarın, taraflardan ya da onların yetkili temsilcilerinden sadır olması ve yargılama içinde, mahkemeye karşı tek taraflı açık bir irade beyanı ile sözlü veya yazılı olarak yapılması gerekir. İkrarın yapılmasıyla birlikte artık o vakıa, taraflar arasında çekişmeli olmaktan çıkar ve bunun sonucu olarak ispatı gerekmez.

İkrarın taraf usul işlemi olması ve mahkeme önünde yapılması nedeniyle yetkisiz veya görevsiz mahkemede veyahut da bir başka mahkemede (davada) yapılması hâllerinde de ikrar geçerliliğini koruyacaktır. Burada önemli olan husus önünde ikrar edilen kurumun, mahkeme niteliği taşımasıdır. Bu sebeple ihtiyati tedbir ve delil tespiti dosyalarındaki ikrarlar ile keşif tutanağındaki ikrarlar da mahkeme önünde ikrar olarak değerlendirilir.

Bununla birlikte ceza davasındaki (mahkemesindeki) ikrar da hukuk davasında geçerlidir (Kuru, s. ). Dolayısıyla hukuk davasında iddia edilen veya savunulan bir vakıanın ceza davası sırasında hukuk davasının taraflarınca kabul edilmesi yönündeki beyanları, hukuk davası için HMK’nin maddesi gereğince mahkeme önünde ikrar niteliğindedir. Öte yandan ceza davası neticesinde sanık hakkında, kurulan mahkûmiyet hükmünün hukuki bir sonuç doğurmamasını ifade eden hükmün açıklanmasının geri bırakılması kararı verilmesi de sonucu değiştirmeyecek, ceza davasındaki ikrar hukuk davasında hâkimi bağlayacaktır. Zira hükmün açıklanmasının geri bırakılması kararı kesin bir mahkûmiyet kararı olmadığı için ortada ceza hukuku anlamında kesinleşmiş bir mahkûmiyet hükmü bulunmadığından sayılı Türk Borçlar Kanunu’nun (TBK) [ sayılı Borçlar Kanunu’nun (BK) ] maddesi gereğince hukuk hâkimini bağlamayacak; ancak hukuk hâkimi ceza yargılaması sırasında elde edilen; tanık beyanı, taraf ikrarı ve belge gibi delillere dayanabilecektir.

Bu aşamada somut olay itibariyle “geriye ciro” kavramından da bahsedilmesi gerekmektedir.

sayılı Türk Ticaret Kanunu’nun ( sayılı TTK) /1-a maddesi atfıyla bonolara da uygulanması gereken /3 maddesi gereğince; ciro, poliçeyi kabul etmiş olsun veya olmasın muhataba, düzenleyene veya poliçeyle borç altına girmiş olanlardan herhangi birine yapılabilir. Bu kimseler poliçeyi yeniden ciro edebilirler. Poliçe o ana kadar poliçe ilgilisi olmayan bir kişiye ciro edilebileceği gibi, daha önce poliçe ilgilileri arasına katılmış bir kimseye de ciro edilebilir. İşte senedin bu şekilde daha evvel poliçe borçlusu durumuna girmiş bulunan kimselere avdetine yol açan ciroya geriye ciro denilmektedir (Öztan, Fırat: Kıymetli Evrak Hukuku, Ankara, , s. ). Bonoda düzenleyenin geriye ciroyla senedi iktisap etmesi hâlinde “alacaklı” ve “borçlu” sıfatı aynı kişide birleşecek ise de anılan madde sayılı TBK’nin ( sayılı BK’nin ) maddesinde belirtilen alacaklı ve borçlu sıfatının birleşmesi hâlinde borcun düşeceğine ilişkin düzenlemenin istisnasını oluşturmaktadır. Bu durumda bononun geriye ciro ile iktisabı hâlinde senedi devralan, devretmeden önceki durumuna geri dönmekte ve bunun sonucunda senedi elinden çıkarmadan önce içinde bulunduğu duruma dönmektedir. Başka bir deyişle senedin düzenleyene geriye ciro edilmesi hâlinde keşideci kimseye başvuramayacak, senedin cirantaları borçtan kurtulacaktır. Ancak senedi geriye ciro ile devralan kişi, bunu bir başkasına ciro ile devredebilecektir.

Hemen belirtilmesi gerekir ki, sayılı TTK’nin /1-a maddesi atfıyla bonolara da uygulanması gereken /1 maddesi gereğince; bir poliçeyi elinde bulunduran kişi, son ciro beyaz ciro olsa da kendi hakkı müteselsil ve birbirine bağlı cirolardan anlaşıldığı takdirde yetkili hamil sayılır. Buna göre bononun yetkili hamilinin kim olduğu ciro zincirine göre belirlenir ve düzgün bir ciro zinciri ile bonoyu elinde bulunduran kişi bononun yetkili hamili sayılır. Düzgün ciro zincirinden kasıt ise, ilk cironun lehtar tarafından yapıldığı, ardından sırasıyla bir sonraki cironun cirantasının bir önceki ciroda lehine ciro yapılan olduğu, bu şekilde “müteselsil ve birbirine bağlı” cirolarla son cironun bonoyu elinde bulunduran kişiye (hamile) ulaştığı ciro silsilesidir. Ciro zincirinde çizilmiş cirolar varsa silsilede bunlar hiç yokmuş gibi değerlendirme yapılır. Şayet silsile içinde beyaz cirolar varsa bu olasılıkta da beyaz ciro silsilede sonrada gelen cironun cirantasına yapılmış sayılır. Senedi düzgün ciro ile elinde bulunduran kişi, şeklen hak sahibi görünen kişi olup, bu kişi aynı zamanda bonodan doğan hakları kullanma yetkisine de sahiptir.

Yapılan açıklamalar ışığında somut olay değerlendirildiğinde; davacı vekili lehtar konumunda olan davalının dava konusu bonoyu müvekkilinin gözü önünde cirolayarak müvekkiline verdiğini, her ne kadar Ankara 5. İcra Hukuk Mahkemesinin / E. sayılı dosyasındaki bilirkişi incelemesinde bonodaki ciranta imzanın davalıya ait olmadığı tespit edilmiş ise de usulüne uygun imza incelemesi yapıldığında imzanın davalıya ait olduğunun görüleceğini ileri sürmüş; davalı vekili ise müvekkili ile davalı arasında herhangi bir borç ilişkisi bulunmadığını, müvekkili tarafından böyle bir bononun imzalanmadığını savunmuştur.

Dava konusu bono nedeniyle keşideci aleyhine açılan Ankara Asliye Ceza Mahkemesinin / E. sayılı ceza davasında, eldeki davanın açılmasından ve davalının cevap dilekçesini vermesinden sonra davacı Erdal T. tanık sıfatıyla beyanda bulunmuştur. Anılan ceza davasında yer alan beyanında davacı; davalıyı tanımadığını ve aralarında herhangi bir borç ilişkisi bulunmadığını, bonoda ciranta olarak davalının imzası bulunmasına rağmen senedi davalıdan değil dava dışı keşideciden (sanıktan) aldığını belirtmiştir. Dolayısıyla davacının ceza davasındaki bu beyanı, davalının savunmasına konu vakıaların mahkeme önünde ikrar edildiği anlamına gelmektedir.

Ayrıca davacının söz konusu ikrarı ile taraflar arasında hukuki ilişkinin bulunmadığı hususu da kabul edildiğinden, bonoda ciranta olarak görünen davalının bonoyu geriye ciro ile düzenleyene verdiği, düzenleyenin de bonoyu tekrar tedavüle sokarak davacıya verdiği, her ne kadar lehtarın cirosunun beyaz ciro olması nedeniyle davacı bonoda şeklen hamil olarak gözükse de anılan ikrarı karşısında sayılı TTK’nin maddesine uygun bir ciro zincirinin bulunmadığı, bu itibarla ciro zincirinin kopuk olduğu ve bu hususu ikrar eden davacı hamilin herhâlde davalıya başvuramayacağı aşikardır.

Öte yandan ikrarın yapılmasıyla birlikte artık ciranta imzasının davalıya ait olup olmadığı hususunun ispatı gerekmez ise de; dosya kapsamında yer alan Ankara 5. İcra Hukuk Mahkemesinin / E. sayılı dosyasındaki ve Ankara Asliye Ceza Mahkemesinin / E. sayılı dosyasındaki bilirkişi raporlarında davalının imzasının usulüne uygun şekilde incelendiği, tatbike medar imzalar arasında bononun düzenleme tarihine yakın belgelerin de yer aldığı ve netice de imzanın davalıya ait olmadığının tespit edildiği, bu hâliyle bilirkişi raporlarının birbirini doğruladığı anlaşılmaktadır. Bu durumda ciranta imzasının davalıya ait olmadığı kabul edilmeli ve artık tekrar imza incelemesi yapılmasına da gerek bulunmamalıdır.

Hukuk Genel Kurulunda yapılan görüşmeler sırasında; davacının Ankara Asliye Ceza Mahkemesinin / E. sayılı ceza dosyasında taraf olmadığı, bu nedenle anılan ceza dosyasında yer alan tanık beyanının ikrar olarak kabul edilemeyeceği, mahkemenin bu yöne ilişkin direnme kararının yerinde olmadığı, ancak dosya kapsamında yer alan Ankara 5. İcra Hukuk Mahkemesinin / E. sayılı dosyasındaki ve Ankara Asliye Ceza Mahkemesinin / E. sayılı dosyasındaki bilirkişi raporlarında davalının imzasının usulüne uygun şekilde incelenmesi nedeniyle imza incelemesine yönelik tekrar bilirkişi raporu alınmasına gerek olmadığı, mahkemenin bu yöne ilişkin direnme kararının yerinde olduğu, bu nedenle direnme kararının sadece bu değişik gerekçeyle onanması gerektiği görüşü ileri sürülmüş ise de; bu görüş yukarıda açıklanan nedenlerle Kurul çoğunluğunca benimsenmemiştir.

O hâlde direnme kararının yukarıda açıklanan genişletilmiş gerekçelerle onanması gerekmiştir.

IV. SONUÇ:

Açıklanan nedenlerle;

Davacı vekilinin temyiz itirazlarının reddi ile direnme kararının ONANMASINA,

Gerekli temyiz ilam harcı peşin alındığından başka harç alınmasına yer olmadığına,

sayılı Hukuk Muhakemeleri Kanunu'nun geçici 3. maddesine göre uygulanmakta olan sayılı Hukuk Usulü Muhakemeleri Kanunu'nun maddesi uyarınca kararın tebliği tarihinden itibaren on beş gün içerisinde karar düzeltme yolu açık olmak üzere, tarihinde yapılan ikinci görüşmede oy çokluğu ile karar verildi.

nest...

çamaşır makinesi ses çıkarması topuz modelleri kapalı huawei hoparlör cızırtı hususi otomobil fiat doblo kurbağalıdere parkı ecele sitem melih gokcek jelibon 9 sınıf 2 dönem 2 yazılı almanca 150 rakı fiyatı 2020 parkour 2d en iyi uçlu kalem markası hangisi doğduğun gün ayın görüntüsü hey ram vasundhara das istanbul anadolu 20 icra dairesi iletişim silifke anamur otobüs grinin 50 tonu türkçe altyazılı bir peri masalı 6. bölüm izle sarayönü imsakiye hamile birinin ruyada bebek emzirdigini gormek eşkiya dünyaya hükümdar olmaz 29 bölüm atv emirgan sahili bordo bereli vs sat akbulut inşaat pendik satılık daire atlas park avm mağazalar bursa erenler hava durumu galleria avm kuaför bandırma edirne arası kaç km prof dr ali akyüz kimdir venom zehirli öfke türkçe dublaj izle 2018 indir a101 cafex kahve beyazlatıcı rize 3 asliye hukuk mahkemesi münazara hakkında bilgi 120 milyon doz diyanet mahrem açıklaması honda cr v modifiye aksesuarları ören örtur evleri iyi akşamlar elle abiye ayakkabı ekmek paparası nasıl yapılır tekirdağ çerkezköy 3 zırhlı tugay dört elle sarılmak anlamı sarayhan çiftehan otel bolu ocakbaşı iletişim kumaş ne ile yapışır başak kar maydonoz destesiyem mp3 indir eklips 3 in 1 fırça seti prof cüneyt özek istanbul kütahya yol güzergahı aski memnu soundtrack selçuk psikoloji taban puanları senfonilerle ilahiler adana mut otobüs gülben ergen hürrem rüyada sakız görmek diyanet pupui petek dinçöz mat ruj tenvin harfleri istanbul kocaeli haritası kolay starbucks kurabiyesi 10 sınıf polinom test pdf arçelik tezgah üstü su arıtma cihazı fiyatları şafi mezhebi cuma namazı nasıl kılınır ruhsal bozukluk için dua pvc iç kapı fiyatları işcep kartsız para çekme vga scart çevirici duyarsızlık sözleri samsung whatsapp konuşarak yazma palio şanzıman arızası