goze almak deyiminin anlami / Göze Almak Deyiminin Anlamı Nedir? - Habertürk

Goze Almak Deyiminin Anlami

goze almak deyiminin anlami

Göze Almak Deyiminin Anlamı ve Göze Almak İle İlgili Cümleler

Göze almak:Bir iş nedeniyle karşılaşabileceği her türlü zararı ve tehlikeyi önceden kabullenmek.&#;Vatan için kim ölümü göze almaz ki?&#;

Bir iş, davranış dolayısıyla uğrayabileceği, karşılaşabileceği kötü durumu, tehlikeyi önceden düşünüp kabul etmek.

ÖRNEK:

Vatan için her şeyi göze alırdı

Çocuğum için göze almayacağım bir şey yoktur

Göze almak anlamı , Göze almak ne demek

Toplumsal adaletsizliğin derinleştiği, kentlerin talan edildiği, doğanın yağmalandığı savaş, çatışma ve kaosun hüküm sürdüğü günümüz dünyasında ‘karşı bir mücadele için kentleri örgütlemeyi’ öneren, ‘Yeni muhafazakârlığın izin verdiğinden çok ama çok daha haysiyetli bir yönetim sistemi inşa edilebilir’ diyen Prof. David Harvey ile konuştuk. Harvey’nin yanıtları yeni bir mücadele cephelerine işaret ediyor.

Bu Deyimle İlgili Yorumlarınızı ve Cümlelerinizi Aşağıdan Hemen Yazabilirsiniz …

Göze Almak Batağa Saplanmak Göz Ardı Etmek deyimlerin anlamları ve birer cümle

8. Sınıf Türkçe Göze Almak Batağa Saplanmak Göz Ardı Etmek deyimlerin anlamları ve birer cümle konusunu kısaca ve uzun ele alacağız.


Göze Almak Batağa Saplanmak Göz Ardı Etmek deyimlerin anlamları ve birer cümle konusu ile ilgili kısaca bir yazı örneği ;


Cevap:

Göze almak

Deyim Anlamı : Gelebilecek olan tehlikeleri ve riskleri kabullenmek

Deyimle ilgili Cümle : Yapacakları ticarette her şeyi göze aldı.


Batağa saplanmak

Deyim Anlamı : İçinden çıkılması zor bir duruma düşmek

Deyimle ilgili Cümle : Yaptıkları hatalar yüzünden batağa saplandı.


Göz ardı etmek

Deyim Anlamı : Gereken önlemleri, uyarıları dikkat almamak, umursamamak

Deyimle ilgili Cümle : Ailesinin yaptığı uyarıları göz ardı etti.


 

Ağzını açıp gözünü yummak deyiminin anlamı
* öfke ile, sonunu düşünmeden ağzına gelen bütün ağır sözleri söylemek.
* Kızgınlık ile sonunu düşünmeden ağzına gelen kötü sözleri söylemek, karşısındakine hakaret etmek.
Örnek: Fakat bu inat, Emine&#;nin çenesini açmış; kızın ne kadar kusuru varsa babasından geldiğini söylerken, Tevfik&#;e ağzını açmış, gözünü yummuştu. (H. E. Adıvar)
Örnek 2: Eve geç gelen kızına ağzını açıp gözünü yumdu.

Açlıktan gözü kararmak deyiminin anlamı
* Çok acıkmak.
* Çok fazla acıkmak, aşırı açlıktan huzursuz olmak.
Örnek: Bu akşam açlıktan gözü dönmüş bir hâlde bir evin mutfağına girmişti. (S. F. Abasıyanık)
Örnek 2: Açlıktan gözü kararmış bir halde eve geldiler.
Örnek 3: Açlıktan gözüm karardı, yandaki lokantada bir şeyler yiyelim.
Örnek 4: Açlıktan gözü kararmış olsa da, yemeği sabırla bekliyordu.
Örnek 5: Yemek saati yaklaştıkça, hepimizin açlıktan gözü kararmıştı.

Alıcı gözüyle bakmak deyiminin anlamı
Çok dikkatli bakmak, inceden inceye gözden geçirmek.
Örnek: Şimdiye kadar pek alıcı gözüyle bakmamıştı. (S. F. Abasıyanık)
Örnek 2: Mobilyalara ilk defa alıcı gözüyle baktı.
Örnek 3: İlk gelişte alıcı gözüyle bakmadığım için, evin detaylarını pek hatırlamıyorum.
Örnek 3: Bu akşam kızımıza alıcı gözüyle bakmaya gelecekler.

Arap&#;ın gözü açıldı deyiminin anlamı
Geçen bir olaydan ders alındığını anlatan bir söz.
Örnek: Arap&#;ın gözü açıldı artık, hayatta oradan alışveriş yapmam artık.

Baş göz etmek deyiminin anlamı
Evlendirmek.
Örnek: Oğullarının artık normal bir yaşam süreceğini sanan anne baba ona güzel de bir kız bularak baş göz etmişler. (A. Ümit)
Örnek 2: Şu kızı da bir baş göz edersem gözüm arkada kalmayacak.
Örnek 3: Halamı sonunda baş göz ettiler.

Başım gözüm üstüne deyiminin anlamı
Belirtilen istekleri içtenlikle yapmayı kabul etmeyi anlatan bir söz.

Başını gözünü yarmak deyiminin anlamı
* Bir işi kötü yapmak, bir işi istenildiği gibi yapmamak.
* Bir işi kötü, eksik, yanlış yapmak, bir işi istenildiği gibi yapmamak.
Örnek: Ne biçim usta bu! Başını gözünü yardı.

Gözü yememek deyiminin anlamı
* Bir işi yapacak güç ve yeteneği kendinde bulamamak.
* Bir işi gerçekleştirebilme gücünü ve yeteneğini kendinde bulamamak.
Örnek: Dolabı kaldırmayı gözü yemedi.
Örnek 2: İki yüz sayfalık kitabı okuyup, özet çıkarmayı gözü yemedi.

Gözünü açmak deyiminin anlamı
* Kadın ilk cinsel ilişkiyi o erkekle kurmuş olmak.
* Aldanmamak için uyanık, bulunmak, dikkatli olmak.
* Birisine bilgiler vererek görüşünü genişletmek.
Örnek: İnsan, alışverişte gözünü açmak zorundadır.
Örnek 2: Gözünü aç, işini kimseye kaptırma.

Gözünde olmamak deyiminin anlamı
Herhangi bir üzüntü veya zor durum dolayısıyla o şeye değer verecek durumda bulunmamak.
Örnek: Sen yeter ki iyileş, araba gözümüzde olmaz.
Örnek 2: İyi bir üniversiteyi kazan, giden para kimsenin gözünde olmaz.

Gözü olmamak deyiminin anlamı
* Bir şeye sahip olmayı istememek.
* Heves beslememek, fazla önem vermemek.
Örnek: Evi çok iyi fiyata satmışsınız, gözümüz yok da kaça sattınız?
Örnek 2: Vermezsen verme, senin kaleminde gözümüz yok.

Gözü ilişmek deyiminin anlamı
Birdenbire, rastgele, istemeden görmek.
Örnek: Tam kapı yanında bir sütçü dükkânı gözüme ilişti. (R. H. Karay)
Örnek 2: Gözüm ilişince baktım ki kar yağıyor.

Gözünü almak deyiminin anlamı
* Şiddetli ışık sebebiyle gözü iyi göremez duruma getirmek.
* Aşırı biçimde etkilenmek, hayran olmak.
Örnek: Kıyafetlerin her biri, birbirinden güzel. İnsanın gözünü alıyor.
Örnek 2: Güneş ışığı gözümü alıyor, perdeyi biraz çeksene.

Gözü olmak deyiminin anlamı
Bir şeyi ele geçirmek isteği beslemek.
Örnek: Allah bilir, milletvekilliğinde de gözü vardır. (H. Taner)
Örnek 2: Kalemimde gözü var.

Gözlerini ayırmamak deyiminin anlamı
Bir şeye sürekli olarak bakmaktan kendini alamamak.
Örnek: Ateşoğlu, bir yandan da gözlerini deniz yüzüne gelen ve yüzde suyu fokurdatan hava habbelerinden ayırmıyordu. (Halikarnas Balıkçısı)
Örnek 2: Devamlı yola bakıyor, gözünü ayıramıyordu.

Gözü gitmek deyiminin anlamı
Bir şeyi istemeden görmek, elinde olmayarak bakmak.
Örnek: Bir ara televizyona gözüm gitti, orada gördüm.
Örnek 2: Gözüm telefona gitti, yeni mi aldınız?

Gözü takılmak deyiminin anlamı
* Dikkati çeken bir şeyden bakışlarını ayıramamak.
* Bakışlarını dikkati çeken bir şeyden kolaylıkla ayıramamak.
Örnek: Gözleri başka bir sahifenin ortalarına takıldı. (P. Safa)
Örnek 2: Gözü duvardaki tarihi tabloya takılmıştı.
Örnek 3: Çocuğun gözü televizyona takıldı, on dakikadır bakıyor.

Göz yummak deyiminin anlamı
* Görmezlikten gelmek.
* Gözünü kapamak.
* Kabahatlerini, kusurlarını hoş karşılamak, görmezlikten gelmek, bağışlamak.
Örnek: Sana bu yaşa gelinceye kadar göz yumdum, ama artık yeter.

&#;gözüyle bakmak deyiminin anlamı
Bir kimseyi, bir şeyi &#; yerine koymak.
Örnek: Ona kardeş gözüyle bakıyorum.&#;
Örnek 2: Bu işe oldu gözüyle bak.

Gözü gibi sakınmak (esirgemek) deyiminin anlamı
* Bir şeye aşırı ilgi göstermek, önemle bakıp korumak.
* Bir şeye aşırı derecede ilgi duymak, onu koruyup gözetmek, dikkatle muhafaza etmek.
Örnek: Doğru, hakları vardı, koskoca sandalıyla da beraber gömemezdiler ama çok sevdiği, gözü gibi esirgediği ağlarıyla gömebilirlerdi. (S. F. Abasıyanık)
Örnek 2: Çocuğunu gözü gibi sakınıyordu kadıncağız.

Gözü gibi sevmek deyiminin anlamı
Pek çok sevmek.
Örnek: Arkadaşını gözü gibi severdi.

Gözü kör olsun deyiminin anlamı
Bazı zorunlu durumlarda zararı istemeyerek kabullenmeyi anlatan bir söz.
Gereksinim duyulan şeyin yokluğunda söylenen bir söz.
Örnek: Paranın gözü kör olsun.

Gözünü çıkarmak deyiminin anlamı
* Beceriksizce davranmak, zarara uğratmak.
* İyisi dururken en kötüsünü seçmek.

Gözünü açmak deyiminin anlamı
o yerde olduğunun farkına varmak.

Birbirinin gözünü çıkarmak deyiminin anlamı
Kıyasıya dövüşmek.

Birbirinin gözünü oymak deyiminin anlamı
Aralarında aşırı geçimsizlik olmak.

Gözü su içmemek deyiminin anlamı
Güvenmemek.
Örnek: Azarlayıp adam olmazsın sen nafile… Gözüm hiç su içmiyor senden. (O. Kemal)

Fena gözle bakmak deyiminin anlamı
Kötü niyetini anlatır biçimde bakmak.

Gözdağı vermek deyiminin anlamı
Sonradan verilecek bir ceza ile korkutmak, yıldırmak, tehdit etmek, caydırmaya çalışmak.
Örnek: Sarhoş ağabeyi, parası pulu ile gözdağı vermeye kalktı onlara. (N. Cumalı)

Gözünün üstünde kaşın var dememek deyiminin anlamı
Birinin her davranışını hoş görmek.

Görüp gözetmek deyiminin anlamı
Korumak, yardım etmek, mukayyet olmak.

Gözü ısırmak deyiminin anlamı
Bir kimseyi tanıyacak gibi olmak.

Gözüm görmesin deyiminin anlamı
Bana görünmesin, yüzünü görmek istemem anlamında kullanılan bir söz.

Gözü görmez olmak deyiminin anlamı
Artık ona değer vermemek.
Örnek: Oyun konsolunu gözü görmez oldu.

Gözü kesmek deyiminin anlamı
Bir işi yapabilme konusunda kendisine veya başkalarına güvenmek.
Örnek: Şimdi Murat dağlarında eğlenirim, beni bulmak istersen adamlarının da gözü keserse oraya yolla. (T. Buğra)

Gözü kesmemek deyiminin anlamı
* Bir işi yaparken kendine veya başkalarına güvenmemek.
* Beğenip seçememek.
Örnek: Kendi iyle otuzu geçtiği hâlde isteyenler arasında kendine uygun birisini gözü kesmediği için evlenmemişti. (N. Cumalı)

Gözü tutmak deyiminin anlamı
Güvenmek, beğenmek.
Örnek: Bu genç çocukla bu üstü başı oldukça eski ihtiyar adamı gözü tutmamıştı. (N. Hikmet)

Gözünü bağlamak deyiminin anlamı
Doğruyu bulamaz, düşünemez duruma getirmek.

Gözlerine mil çekmek deyiminin anlamı
Birinin gözlerini kızgın mille kör etmek.

Gözü önünde deyiminin anlamı
Yanında, yakınında.
Örnek: Çocukluğundan beri onun bir siniri de aydınlıkta başkasının gözü önünde uyumaktı. (R. N. Güntekin)

Gözüne girmek deyiminin anlamı
Sevgi ve ilgisini kazanmak.
Örnek: Tevfik Bey&#;in gözüne girdiğini de etraflıca anlattı. (T. Buğra)

Gözünü açmak deyiminin anlamı
Görüşünü değiştiren bilgi vermek, uyarmak.

Gözünü korkutmak deyiminin anlamı
Yıldırmak.
Örnek: Şimdiden gözünü korkutmazsan ileride büsbütün başa çıkılmaz bu bacaksızlarla. (N. Cumalı)

Gözünün içine bakmak deyiminin anlamı
* Bir kimsenin üstüne titremek.
* Buyruğunu yerine getirmeye hazır bulunmak.
* Bir arzunun gerçekleşmesi için gözleriyle birine yalvarmak.

Gözünün yaşına bakmamak deyiminin anlamı
Acımamak, merhamet etmemek.

Yüzünü gözünü açmak deyiminin anlamı
Bir çocuğa veya gence o zamana kadar bilmediği birtakım cinsel bilgiler vermek.

Boş gözlerle bakmak deyiminin anlamı
Anlamsız bakmak.

Büyüklerin ellerinden, küçüklerin gözlerinden öpmek deyiminin anlamı
Saygı ve sevgi göstermek.
Örnek: Buralara kadar zahmet ettiniz, büyüklerin ellerinden, küçüklerin gözlerinden öperim. (H. Taner)

Dört gözle beklemek deyiminin anlamı
Çok isteyerek veya özleyerek beklemek.
Örnek: Terekesini paylaşmak için dört gözle ölümünü beklemekteydiler. (Y. K. Karaosmanoğlu)

Dünya gözü ile görmek deyiminin anlamı
Ölmeden önce görmek.
Örnek: Seni dünya gözüyle bir daha görmeyi nasip edene şükrolsun. (Y. Kemal)

Dünya gözüne zindan olmak deyiminin anlamı
Büyük bir karamsarlık ve umutsuzluk içinde olmak.

Dünyaya gözlerini kapamak (yummak) deyiminin anlamı
Ölmek.
Örnek: Bir sabah söyledi son sözlerini / Yumdu dünyaya ela gözlerini. (Y. K. Beyatlı)

Eğri (eğri gözle) bakmak deyiminin anlamı
Kötü düşünce ile bakmak.

Ekmeğine göz koymak (dikmek) deyiminin anlamı
Birinin geçimini sağlayan işi elinden almaya çalışmak.

El emeği göz nuru deyiminin anlamı
Yapımı uzun zaman alan ve çok emek isteyen iş, el işi göz nuru.

El işi göz nuru deyiminin anlamı
El emeği göz nuru.

Elle tutulur gözle görülür deyiminin anlamı
Çok belirgin, çok açık.
Örnek: Sevim&#;in güzelliği elle tutulur, dille anlatılır makbul bir güzellik değildir. (R. N. Güntekin)

Fazla mal göz çıkarmaz deyiminin anlamı
Ne kadar ve ne türden mal olursa olsun elden çıkarılmamalıdır anlamında kullanılan bir söz.

Fırsat kollamak (gözlemek) deyiminin anlamı
Yapmak istediği iş için uygun bir zaman veya bir durum beklemek.
Örnek: Sonra fırsat kollamasını biliyordu ve tekme yapıştıracak, çelme takacak zamanı içgüdülerin şaşmazlığıyla seçiyordu. (T. Buğra)

Göz açamamak deyiminin anlamı
Yoğun işler yüzünden bir şeyle ilgilenme imkânı bulamamak. Örnek: İşkembe ayıklamaktan, bulaşık yıkamaktan göz açamıyordum. (O. Kemal)

Göz açıp kapayıncaya kadar deyiminin anlamı
Çok kısa bir sürede.
Örnek: Göz açıp kapayana kadar Zafer büyüdü. (A. Kutlu)

Göz açtırmamak deyiminin anlamı
Başka bir iş yapmasına vakit veya imkân vermemek.

Göz alabildiğine deyiminin anlamı
* Gözün görebileceği en uzak yerlere kadar.
* Çok geniş, engin bir biçimde.
Örnek: Bu göz alabildiğine düzlük, sinsi bir bataklık gibidir. (A. Erhat)

Göz ardı etmek deyiminin anlamı
Gereken önemi vermemek.
Örnek: Kocakarı yöntemlerine inanmayı göz ardı ettiğini söyleyemezdim. (A. Kulin)

Göz atmak deyiminin anlamı
Kısa bir süre, fazla dikkat etmeden bakıvermek.
Örnek: Bir ara karşıdaki salaş birahanenin penceresine göz atıyorum. (A. Ümit)

Göz boyamak deyiminin anlamı
Kandırmak, yanıltmak, gösterişle aldatmak.
Örnek: Yerine göre fakiri korur gibi görünür, gözleri boyar böylece. (K. Korcan)

Göz değmek deyiminin anlamı
Uğursuzluk, kötülük getirdiğine inanılan kıskanç veya hayran bakışlar dolayısıyla kötü bir duruma düşmek.

Göz dikmek deyiminin anlamı
Bir şeyi ele geçirmek isteğine kapılmak.
Örnek: Bizim canımıza, malımıza hangi devlet göz dikmişti? (Y. K. Karaosmanoğlu)

Göz doldurmak deyiminin anlamı
Görünüşü ile umulduğundan çok etkilemek.
Örnek: Bu futbolcu antrenmanda göz doldurdu.

Göz doyurmak deyiminin anlamı
Bir şey görünüşü ile umulduğundan çok etkilemek.

Göz etmek deyiminin anlamı
Gözle işaret etmek.

Göz gezdirmek deyiminin anlamı
* Derinlemesine incelemeden okumak.
* Bir yeri, bir şeyi çabucak incelemek.
Örnek: Masanın üstünde bir başka gazete var. Biraz evvel ona göz gezdirdiğim zaman birbiri ardı sıra üç havadis görmüştüm. (R. N. Güntekin)

Göz göre göre deyiminin anlamı
* Belli ve apaçık olarak, herkesin gözü önünde.
* Olacağı bilindiği hâlde önlem alınmadan.
Örnek: Göz göre göre masumların kanına girmem için benden ferman almaya mı geldiniz. (N. F. Kısakürek)

Göz göz olmak deyiminin anlamı
Üzerinde birçok göz, delik oluşmak veya bulunmak.
Örnek: Yaptığım pastanın üstü, göz göz oldu.
Örnek 2: Yağan yağmurdan sonra, toprak göz göz olmuş.

Göz göze gelmek deyiminin anlamı
Her iki tarafın bakışları karşılaşmak.
Örnek: İşte bu iki adam bir aralık göz göze geldiler. (İ. H. Baltacıoğlu)

Gözler önüne sermek deyiminin anlamı
Açıklamak, sergilemek, göstermek, tanıtmak.
Örnek: Adı duyulmamış, şiiri bilinmeyen gençleri tutar, gözler önüne sererdi.

Göz gözü görmemek deyiminin anlamı
Yoğun sis, duman, toz vb. sebeplerle hiçbir şey görülememek.
Örnek: Tezek dumanında göz gözü görmez. (N. Hikmet)

Göz (gözünün) kuyruğuyla bakmak deyiminin anlamı
Göz ucuyla bakmak.

Gözünün önünde olmak deyiminin anlamı
* Sürekli denetimi altında bulunmak.
* Unutmamak, olduğu gibi hatırlamak.
* Gündemde yer almak.
* Kolayca ulaşılabilecek bir yerde bulunmak.
Örnek: Hızla açılan kapıdan içeri girişi, hayır girişi değil, atılışı hâlâ gözümün önündedir. (Y. Z. Ortaç)

Gözünün önüne serilmek deyiminin anlamı
Görülmek, bütün çıplaklığıyla ortaya çıkmak.
Örnek: İstanbul&#;a bu yükseklikten bakılınca birden gözlerimizin önüne serilir. (A. Ş. Hisar)

Gözünün ucuyla bakmak deyiminin anlamı
Fark ettirmeden gözlemek, belli etmemeye çalışarak başını çevirmeden yandan bakmak.
Örnek: Kadın, gözünün ucuyla erkeğe baktı. (Y. K. Karaosmanoğlu)

Göz hapsine almak deyiminin anlamı
Bakışlarını üzerinden ayırmamak, gözetlemek, hiçbir davranışını gözden kaçırmamak.
Örnek: Sözü sohbeti yerinde görünen birkaç erkeği haftalarca göz hapsine aldı. (R. N. Güntekin)

Göz nuru dökmek deyiminin anlamı
Fazla emek sarf etmek.
Örnek: Kızcağız göz nuru dökmüş, çok ince şeyler işlemiş. (H. Taner)

Göz önünde tutmak (bulundurmak) deyiminin anlamı
Herhangi bir durumun nasıl bir sonuca yol açacağını hesaba katmak, dikkate almak.

Göz önüne almak deyiminin anlamı
önceden düşünmek, hesaplamak, dikkate almak.
Örnek: &#;den önceki zemin ve zamanı göz önüne almalı. (Y. K. Beyatlı)

Göz önüne getirmek deyiminin anlamı
Zihinde canlandırmak, tasarlamak.

Göz süzmek deyiminin anlamı
Baygın ve anlamlı bakmak.
Örnek: Göz süzüp boyun kırması, erkeği baştan çıkarmanın ilmini bilmesi fabrikaların tezgâh başlarında, soyunma odalarında konuşuldu. (L. Tekin)

Göz ucuyla görmek deyiminin anlamı
Fark etmek.
Örnek: Benim için dualar okuduğunu göz ucuyla görebiliyordum. (A. Kulin)

Göz ucuyla süzmek deyiminin anlamı
İyice tanımak, bilmek veya dikkat çekmek amacıyla hafif kısık gözle incelemek, bakmak.
Örnek: Sokakta göz ucuyla süzdüğüm kadının bana ehemmiyet vermediğini görürsem hoşça bir latife söyleyiveririm. (R. N. Güntekin)

Göz yıldırmak deyiminin anlamı
Gözünü korkutmak.

Göz yummak deyiminin anlamı
* Görmezlikten gelmek, hoş görmek, bağışlamak.
* Umudunu kesmek, umutsuzluğa düşmek.
Örnek: Kendi dillerine başka bir dilden en küçük bir şeyin karışmasına göz yumamazlar. (N. Uygur)

Göz yummamak deyiminin anlamı
* Uyumamak.
* Hoş görmemek, bağışlamamak.

Gözaltına almak deyiminin anlamı
Güvenlik kuvvetleri birini belli bir süre, belli bir yerde tutmak, nezarete almak.

Gözaltında tutmak deyiminin anlamı
* Güvenlik kuvvetleri birini belli bir süre, belli bir yerde tutmak.
* Gözetlemek.

Gözaydın etmek deyiminin anlamı
Güzel bir olay için kutlamak, iyi dileklerde bulunmak. Örnek: Bir hafta evimize geldiler, gittiler. Köylerden bizleri tanıyanlar bile geldiler, gözaydın ettiler. (M. Ş. Esendal)

Gözaydına gelmek deyiminin anlamı
Birine kavuştuğu sevindirici bir durum dolayısıyla kutlamaya, iyi dilekte bulunmaya gelmek.
Örnek: Eve dönünce orasını düğünevi gibi kalabalık buldum. Duyan kadınlar gözaydına gelmişler. (M. Ş. Esendal)

Gözaydına gitmek deyiminin anlamı
Birine kavuştuğu sevindirici bir durum dolayısıyla kutlamaya, iyi dilekte bulunmaya gitmek.

Gözden çıkarmak deyiminin anlamı
Bir mal, para, değer yargısı vb. maddi veya manevi varlığın elden çıkarılmasını kabul etmek.
Örnek: İnsan, emeğini o kadar kolay gözden çıkaramıyor. (A. Ağaoğlu)

Gözden geçirmek deyiminin anlamı
* Okumak.
* Niteliğini anlamak için bir şeyin her yanına bakmak, incelemek, muayene etmek.
* Araç, motor funduszeue.info çalışıp çalışmadığını incelemek, denemek, denetlemek.
Örnek: O günkü gazeteleri gözden geçirdi. (F. R. Atay) Örnek 2: Akşam hazırlanmış sofrayı gözden geçirmek için odasından çıktı. (A. Kutlu)

Gözden gönülden çıkarmak deyiminin anlamı
Önem vermemek, ilgisini kesmek.
Örnek: Şimdi, artık gözünden ve gönlünden çıkardığı bu adamın her şeyi onun için müsavi idi. (R. N. Güntekin)

Gözünden düşmek deyiminin anlamı
Bir kişi veya şey değerini yitirmek, rağbet görmemek. Örnek: Muhtarın oğlu bu hasta köpeklere düşman olduğu günden beri gözümden düştü. (S. F. Abasıyanık)

Göz kamaştırmak deyiminin anlamı
* Kuvvetli ışık veya parlaklık, kısa bir zaman için görüşü bulandırmak.
* Bir niteliğiyle hayran bırakmak.
Örnek: O sıralar Avrupa&#;da bir büyük piyano ustası gözleri kamaştırıyordu. (N. Nadi)

Göz kaş süzmek deyiminin anlamı
Dikkatle ve hissettirmeden bakışlarla kontrol altında tutmak.
Örnek: Anlamlı anlamlı birbirine işaretler yaparak, göz kaş süzerek Emine&#;ye uzun uzun bakıyorlar. (R. H. Karay)

Göz kesilmek deyiminin anlamı
Bütün dikkatiyle bakmak.

Göz kırpmadan deyiminin anlamı
* Acımadan, merhamet etmeden.
* Duraksamadan, çekinmeden.

Göz kırpmak deyiminin anlamı
* Göz kapağını kapayıp açmak.
* Başkasına söylediklerinin doğru olmadığını işaretle anlatmak için, benimsediği kimseye bakarak gözünü kapayıp açmak.
Örnek: Hem gülüyor hem sık sık bana kaçamak bakışlarla bakıyor, muziplikle göz kırpıyor. (A. Ağaoğlu)
Örnek 2: İki sahilde pencerelerden damla damla taşan ışıklar güzel aydedeye göz kırpmakta yıldızlarla rekabet ediyor sanılır. (A. H. Müftüoğlu)

Göz kırpmamak deyiminin anlamı
uyumamak.

Göz koymak deyiminin anlamı
Bir kimseyi veya bir şeyi ele geçirmeyi istemek.
Örnek: Kırkyılda bir nişanlı buldum, ona da sen mi göz koydun? (M. Ş. Esendal)

Göz kulak olmak deyiminin anlamı
* Görme, işitme yoluyla bilgi edinmeye çalışmak.
* Gözetmek, korumak, bakmak.
Örnek: Öbürü göğsünden ağır yaralı iki erin geriye alınmalarına göz kulak oluyordu. (A. İlhan)

Gözden (gözünden) kaçırmak deyiminin anlamı
Dalgınlıkla görmemek.
Örnek: Fikirleri dağınıklıktan kurtarmak için, özüne irca etmek ve onu gözden kaçırmamak lazımdır. (M. Kaplan)

Gözünden kaçmak deyiminin anlamı
Görülmemek, farkına varılmamak.
Örnek: Emeğinin ve cesaretinin gözümden kaçmış bulunmasından hâlâ üzgünlük duyuyorum. (A. Ağaoğlu)

Gözden sürmeyi çalmak (çekmek) deyiminin anlamı
Hırsızlıkta çok becerikli, çok usta olmak.

Gözden ırak tutmak deyiminin anlamı
Görmek istememek.

Gözden ırak tutulmak deyiminin anlamı
Önem verilmemek, değersiz bulmak.
Örnek: Bunca yüzyıl gözden ırak tutulan gerçek Türkçeyi ön plana almak gerekiyordu. (A. Erhat)

Gözden kaybetmek deyiminin anlamı
Görünmemek, ortadan çekilip gitmek.
Örnek: Mektepten sonra birbirimizi gözden kaybetmiştik. (R. N. Güntekin)

Gözden kaybolmak deyiminin anlamı
Ortadan çekilmek veya görünmez olmak, kaybolmak.
Örnek: Vakta ki gece mehtaba çıktılar. Senihe ile Faik Bey uzun bir müddet gözden kayboldular. (Y. K. Karaosmanoğlu)

Gözden nihan olmak deyiminin anlamı
Gözden kaybolmak.
Örnek: Nihayet yıkık bir kulübe civarında gözden nihan oldular. (R. N. Güntekin)

Gözden uzak tutmak deyiminin anlamı
Önem vermemek, arka plana itmek.
Örnek: Çıkarlarını gözettiği sınıfı gözden uzak tutmak, adını andırmamak isterler.

Gözden uzaklaşmak deyiminin anlamı
Ayrılıp başka yere gitmek, görünmez olmak.

Göze almak deyiminin anlamı
Gelebilecek her türlü zararı ve tehlikeyi önceden kabul etmek.
Örnek: Bunlardan kaç babayiğit bu ölüm yarışını göze alabilir? (T. Buğra)

Göze batmak deyiminin anlamı
* Aşırı derecede görünür olmak.
* Tedirgin etmek, uygunsuz veya yakışıksız görünmek.
* Çekemezliğe yol açmak.
Örnek: Şöyle kenara göze batmayacak bir masaya iliştik. (N. Hikmet)
Örnek 2: Hiçbir zaman göze batmak ve sivrilmek isteme. (N. F. Kısakürek)

Göze çarpmak deyiminin anlamı
Dikkati üzerine çekmek.
Örnek: Evin nizamında Türk kadınlarının vakur zarafeti göze çarpar. (O. S. Orhon)

Göze diken olmak deyiminin anlamı
Göze batmak.

Göze gelmek deyiminin anlamı
Birisine nazar değmiş olmak.

Göze girmek deyiminin anlamı
Davranış ve yetenekleriyle ilgi ve önem kazanmak.
Örnek: O fırsatta onu yererek göze girmeye çalışan birkaç tıynetsiz dalkavuk da elbet renk verdiler. (A. Kabaklı)

Göze görünmek deyiminin anlamı
Belli, açık olmak.

Göze görünmemek deyiminin anlamı
* Ortaya çıkmamak, ortalıkta dolaşmamak, saklanmak.
* Kendisi var olduğu hâlde göz onu görememek.
* Değersiz olmak.

Gözetim altında tutmak deyiminin anlamı
Göz önünden ayırmamak.
Örnek: Onu kolla, gözetim altında tut ama bunu ona hiç belli etme. (A. Kulin)

Sürmeyi gözden çekmek deyiminin anlamı
Hırsızlıkta çok becerikli, çok usta olmak.

Şöyle bir bakmak (göz atmak) deyiminin anlamı
Kısaca bakmak.

Taraf gözetmek deyiminin anlamı
Birinden yana olmak.
Örnek: Meseleyi taraf gözetmeden aksettirmek için o yazıdan da bir parça almak isterdik. (O. V. Kanık)

Toprak doyursun gözünü deyiminin anlamı
Gözünü toprak doyursun.
* Kendinden olan veya kendisine verilen şey ne kadar çok olursa olsun, bununla yetinmeyenler için söylenen bir ilenme sözü.
Örnek: Yetmiyor diyorsun, o kadar maaş alıyorsun, gözünü toprak doyursun.

Turnayı gözünden vurmak deyiminin anlamı
Umulmadık bir kazanç veya çıkar sağlama imkânı ele geçirmek.
Örnek: Ne talih varmış bunakta. Turnayı gözünden vurdu, dedi. (R. N. Güntekin)

Uyku gözünden akmak deyiminin anlamı
Çok uykusu gelmek.
Örnek: Yorgunsun, uyku gözlerinden akıyor. (A. Gündüz)

Yan gözle bakmak deyiminin anlamı
* Yan bakmak.
* Belli etmeden, göz ucuyla bakmak.
Örnek: Genç bir jandarma zabiti, sert bir eda ile geçiyor, yan gözle bana bakıyordu. (R. N. Güntekin)

Yol gözlemek deyiminin anlamı
Bir şeyin olmasını ummak.
* Bir kimsenin gelmesini beklemek.

Yolunu beklemek (gözlemek) deyiminin anlamı
Gelmesini beklemek.
Örnek: Ben merak ederdim, gece yarılarına kadar yolunu beklerdim. (M. Ş. Esendal)

Yüreği göz göz olmak deyiminin anlamı
Dert, acı ve sıkıntıdan içi kabarmak, aşırı dertlenmek. Örnek: Göz göz oldu yüreğim, gözlerinin derdinden. (Halk türküsü)

Yüz göz olmak deyiminin anlamı
Biriyle gereksiz yere, aşırı derecede senli benli olmak.

Yüzü gözü açılmak deyiminin anlamı
Sıkılmaz, utanmaz bir duruma gelmek.
* Toplumsal ilişkiler kurmaya, çevresini, dünyayı tanımaya başlamak.

Yüzüne gözüne bulaştırmak deyiminin anlamı
Bir işi becerememek, bozmak.
Örnek: Onun bu işi nasıl olup da yüzüne gözüne bulaştırdığını bir türlü anlayamadım. (E. E. Talu)

Çıkar gözetmek deyiminin anlamı
Çıkarına bakmak.

Başının gözünün sadakası deyiminin anlamı
Başa gelecek bir belayı savmak veya önlemek için yapılan bağış, özveri.
Örnek: Bir herif çıksa da şunu başımdan alsa… Başım gözüm sadakası üç beş parça eşya, beş, on kuruş da para veririm. (R. N. Güntekin)

Gözetime almak deyiminin anlamı
Gözetmek.

Gözle görülür, elle tutulur hâle gelmek deyiminin anlamı
Çok açık bir biçimde görülmek, herkes tarafından bilinmek Örnek: Haksızlık, rüşvet, gözle görülür, elle tutulur hâle gelmişti.

Gözle yemek deyiminin anlamı
* Bir şeye çok istekle ve dik dik bakmak.
* Göz değdirmek.
Örnek: Çocuğu gözle yediler.

Gözlem altına almak deyiminin anlamı
* Bir nesneyi, olayı veya bir gerçeği, niteliklerinin bilinmesi amacıyla, dikkatli ve planlı olarak ele alıp incelemek.
* Hastanın hastalığını izlemek, denetim altında bulundurmak.

Gözleri bayılmak deyiminin anlamı
Uyku, istek vb. bir durum gözlerinden belli olmak.

Gözleri berraklaşmak deyiminin anlamı
Bakışları daha canlı ve parlak olmak.
Örnek: Çocukluğuna ait bazı hatıralarını söylerken, gözleri berraklaşıyordu. (R. N. Güntekin)

Gözleri buğulanmak deyiminin anlamı
Gözleri yaşararak çevreyi bulanık görmek.

Gözleri çakmak çakmak (olmak) deyiminin anlamı
Ateşli hastalık veya öfkeden gözleri kızarmış ve parlamış (olmak)
Örnek: Avuçları ateş gibi fersiz gözleri çakmak çakmak dört dönüyordu. (H. E. Adıvar)

Gözleri çukura gitmek (kaçmak) deyiminin anlamı
Aşırı yorgunluktan göz çevresi kararmak veya çökmek.
Örnek: Genç yakışıklı yüzü solmuş, gözleri çukura kaçmıştı. (Y. Kemal)

Gözleri dolmak deyiminin anlamı
Ağlayacak kadar duygulanmak.
Örnek: Gözleri dolu doluydu ama ağlamadı. (A. Ümit)

Gözleri dönmek deyiminin anlamı
Aşırı ateşten veya can çekişirken gözlerin renkli bölümü kapakların altında kalarak görünmemek.

Gözleri fıldır fıldır etmek
şeytanca ve çapkınca bakmak.

Gözleri fıldır fıldır olmak deyiminin anlamı
Telaşlı bir biçimde bakmak.
Örnek: Pipo içer, gözleri yüzünde iki ateş böceği gibi fıldır fıldırdır. (N. Hikmet)

Gözleri ışıklı (olmak) deyiminin anlamı
Gözleri ışık içinde (olmak).

Gözleri kan çanağına dönmek (kanlanmak) deyiminin anlamı
* Uykusuzluk, yorgunluk, ağlama vb. sebeplerle gözleri çok kızarmak.
* Sinirden, öfkeden, hiddetten gözleri irileşmek ve kızarmak.
Örnek: Kerem&#;in kusacağı geliyordu. Gözleri kan çanağına dönmüştü. (Y. Kemal)

Gözleri kapanmak deyiminin anlamı
* Ölmek.
* Çok uykusu gelmek.

Gözleri parlamak deyiminin anlamı
Gözlerinde sevinç ve istek belirmek.
Örnek: İki kere gidip geldikten sonra gözleri parladı, evi bulmuştu. (H. E. Adıvar)
Örnek 2: Yavaş yavaş başlarını kaldırıp yekdiğerinin yüzüne baktılar, ikisinin de gözleri parıldadı. (A. H. Müftüoğlu)

Gözleri sulanmak deyiminin anlamı
Gözlerine yaş gelmek.

Gözleri süzülmek deyiminin anlamı
Göz kapakları hafifçe kapanmaya başlamak.
Örnek: İki elini bastonun gümüş topuzuna dayamış, gözleri saadetten süzülmüş, adamı dinliyordu. (H. Taner)

Gözleri şıldır şıldır dönmek deyiminin anlamı
Gözleri yaş dolu bir biçimde bakmak.
Örnek: Gözleri şıldır şıldır dönerek şikâyet ederdi. (Y. Z. Ortaç)

Gözleri takılıp kalmak deyiminin anlamı
Bir şeyden gözlerini ayıramamak.
Örnek: O anda pek çok şeyler yapmak istediği hâlde, gözleri köşeyi ağır ağır dönen tramvaya takılıp kalmıştı. (P. Safa)

Gözleri velfecri okumak deyiminin anlamı
Kurnazlığı gözlerinden belli olmak.

Gözleri yaşarmak deyiminin anlamı
* Gözleri sulanmak.
* Duygulanmak.
Örnek: Öyle halk türküleri vardır ki gözleriniz yaşarmadan okuyamaz veya dinleyemezsiniz. (M. Kaplan)
Örnek 2: Bütün başarılarda gözlerim yaşarır, bütün ayrılışlarda aynı şey. (B. Necatigil)

Gözleri yuvalarından fırlamak deyiminin anlamı
Korku, öfke ve telaşı gözlerinden belli olmak.
Örnek: Cüce rolünde halkı gülmekten katıltan sırıtış, Rakım&#;ın bütün buruşuklarını kaplamış, ayrık gözleri evlerinden uğramış. (H. E. Adıvar)

Gözlerinde şimşekler çakmak deyiminin anlamı
* Aşırı parlamak.
* Çok sinirlenmek, kızmak, öfkelenmek.
Örnek: Bazen kara gözlerinde şimşekler çakıyordu. (R. Enis)

Gözlerinden okumak deyiminin anlamı
Düşüncelerini bakışlarından sezmek.
Örnek: Doktor, Sevim Hanım&#;ın içinden geçenleri gözlerinden okuyarak söze karıştığında pişman oldu. (M. Ş. Esendal)

Gözlerine inanamamak deyiminin anlamı
Hiç umulmayan, hiç beklenmeyen bir şeyin görülmesi karşısında şaşırmak.

Gözlerini bayıltmak deyiminin anlamı
Gözlerini yarı kapamak.
Örnek: İnleyerek, gözlerini bayıltarak nasıl düştüğünü anlatıyor. (M. Ş. Esendal)

Gözlerini belertmek deyiminin anlamı
Gözlerini, akı çok görünecek biçimde açmak.
Örnek: Birisinin âşıklı maşuklu bir masal söylediğini işitti mi karşısında apışıp gözlerini belertiyordu. (R. N. Güntekin)

Gözlerini bitirmek deyiminin anlamı
Gözlerini aşırı yormak.
Örnek: Her gece fasılasız çalışmak gözlerimi bitirdi. (Ö. Seyfettin)

Gözlerini devirmek deyiminin anlamı
Öfke ile bakmak.
Örnek: Şerbetçide temiz bardak bulamayan müşteri, gözlerini devire devire bağırıyor. (Ç. Altan)

Gözlerini fal taşı gibi açmak deyiminin anlamı
Şaşkınlıkla, hayretle bakmak.

Gözlerini kaçırmak deyiminin anlamı
Biriyle göz göze gelmemek için gözlerini başka tarafa çevirmek.
Örnek: Bazen böyle bir tesadüf olursa gözlerini kaçırmayı doğru bulmuyorlardı. (R. N. Güntekin)

Gözlerinin içi gülmek deyiminin anlamı
Çok sevindiği yüzünden, gözlerinden belli olmak.
Örnek: Zayıf bir kızı severdim / Gözlerinin içi gülerdi. (N. Cumalı)

Gözlerinin içine kadar kızarmak deyiminin anlamı
Utancından yüzü çok kızarmak.

Gözü açık gitmek deyiminin anlamı
Gerçekleşmesini çok istediği bir dileğine erişmeden ölmek.

Gözü açık olmak deyiminin anlamı
Fırsattan yararlanmak, kurnazca davranmak.

Gözü akmak deyiminin anlamı
Gözü yaralanıp kör olmak.

Gözü alışmak deyiminin anlamı
* Önceden iyi göremediği bir şeyi sonradan görür olmak.
* Bir şey ilk etkisini yitirmek, yadırganmaz olmak.

Gözü almamak deyiminin anlamı
Bir işi becerebileceğine inanmamak, yadırganmaz olmak.

Gözü arkada kalmak deyiminin anlamı
Bırakılan bir şey veya kimse ile ilgili tedirginliği sürmek.
Örnek: Benim gibi bir adama teslim ettikten sonra gözü arkada kalmazdı. (R. N. Güntekin)

Gözü bağlı olmak deyiminin anlamı
* Bağlanmak, tutulmak.
* Büyülenmiş bulunmak.

Gözü bulanmak deyiminin anlamı
Bulanık görmeye başlamak.

Gözü büyükte olmak deyiminin anlamı
Büyük emeller beslemek.

Gözü dalmak deyiminin anlamı
Gözü bir noktaya dikili olarak dalgın dalgın bakmak.

Gözü değmek deyiminin anlamı
Uğursuzluk, kötülük getirdiğine inanılan kıskanç veya hayran bakışlar dolayısıyla kötü bir duruma düşürmek.

Gözü doymak deyiminin anlamı
Çok istenen bir şeyin yeterli miktarı elde edildikten sonra daha çoğunu istememek.

Gözü dumanlanmak deyiminin anlamı
Öfkeden gözü hiçbir şey görmez duruma gelmek.

Gözü dünyayı görmemek deyiminin anlamı
Hiç kimseye, hiçbir şeye önem, değer vermemek.
Örnek: Bir kere fevri, hemen parlar, kızınca gözü dünyayı görmez. (A. İlhan)

Gözü gönlü açılmak deyiminin anlamı
Neşelenmek, ferahlamak.

Gözü görmemek deyiminin anlamı
* Ggörmez olmak.
* Belli bir şeyden başka bir şeyle ilgilenmemek.
* Öfke sonucu en kötü şeyleri yapacak duruma gelmek.

Gözü (gözleri) açılmak deyiminin anlamı
* İyiyi kötüyü veya kendisine yarayanı ayırt eder duruma gelmek.
* uyanmak.
Örnek: Mektepten, kitaplardan fazla bu gençlerin muhitinde gözleri açılmış. (Y. K. Beyatlı)

Gözü olmak deyiminin anlamı
O şeyi ele geçirme isteği taşımak.
Örnek: Kalemimde gözü var.

Gözü üzerinde olmak deyiminin anlamı
Bir şeye, bir kimseye sık sık bakarak ne durumda olduğunu kontrol etmek, dolayısıyla kötü bir sonuca meydan vermemeye çalışmak.
Örnek: Gözünüz üzerinde olsun, devamlı izleyin onu.

Gözü (gözleri) dönmek deyiminin anlamı
Aşırı bir isteğin, öfkenin etkisiyle ne yaptığını bilmez duruma gelmek.
Örnek: Teşebbüs, hamle, gayret, aksiyon ne demektir, bu gözü dönmüş insanlardan öğrenmek lazım. (N. F. Kısakürek)

Gözü (gözleri) kamaşmak deyiminin anlamı
* Güçlü bir ışık sebebiyle göz bakamaz olmak.
* Çok etkilenmek.
Örnek: Güneş hiç olmadığı kadar parlaktı, gözlerim kamaştı. (E. Işınsu)

Gözü (gözleri) kararmak deyiminin anlamı
* Başı dönmek, hafif baygınlık geçirmek.
* Umutsuzluğun veya aşırı bir isteğin etkisi altında ne yaptığını bilmez duruma gelmek
Örnek: Duvar tarafına doğru bir adım atarak evet cevabını veren Orhan&#;ın gözleri gene kararıyordu. (P. Safa)
Örnek 2: İnsan sevgisi ne kadar yoğunsa gözü karardığında cesareti de o denli delice idi. (A. Kulin)

Gözü (gözleri) kaymak (kaçmak) deyiminin anlamı
* Gözünde hafifçe şaşılık bulunmak.
* İstemeyerek bakıvermek.
* Bayılmak sırasında gözünün akı çoğalmak.
Örnek: İstemeye istemeye gözleri lokantacıya kaçtı. (Ö. Seyfettin)

Gözü okşamak deyiminin anlamı
Göze hoş görünmek.
Örnek: Kadıköy&#;den Fenerbahçe&#;ye kadar olan saha, gözleri okşayan bağlarla örtülüdür. (B. Akyavaş)
Örnek 2: Evin, gözü okşayan bir manzarası var.
Örnek 3: Pastaları hem lezzetli, hem de gözü okşayan bir görüntüye sahip.

Gözleri üstünde kalmak deyiminin anlamı
* Kıskançlık sebebiyle herkesin ilgisini çekmek.
* Herkesin dikkatini çekmek.
Örnek: O, dükkânı sana vereyim, dedi, ben istemedim. Neme lazım, bin kişinin gözü üstünde kalacak. (M. Ş. Esendal)

Gözü hiçbir şey görmemek deyiminin anlamı
Heyecana kapılıp başka hiçbir şeyle uğraşamaz duruma gelmek.
Örnek: O yaz nasıl geçti bilmiyorum; ne yaz ne tatil, hiçbir şeyi gözüm görmüyordu. (A. Erhat)

Gözü ilişmek deyiminin anlamı
Birdenbire veya istemeden görmek.
Örnek: Demin şu pencereden gözüm denize ilişince kendimi Roma&#;ya giden bir vapurda sandım. (P. Safa)

Gözü kalmak deyiminin anlamı
* Elde edemediği bir şeye karşı isteği sürmek.
* Elde edemediği bir şeyi kıskanmak.
Örnek: Ben herkesin gözü kalsın istemem yediğim lokmada. (N. Cumalı)

Gözü kapalı olmak deyiminin anlamı
Çevresinde olup bitenin farkına varmamak, ilgisiz kalmak.

Gözü kara çıkmak deyiminin anlamı
Korkusuz olduğu anlaşılmak.
Örnek: Gözü kara çıkmış, yaşamın bozuk para gibi harcanabileceğini kanıtlayan o üstün insanlar arasına katılmıştı. (S. İleri)

Gözü kızmak deyiminin anlamı
Gözü hiçbir şey görmeyecek ölçüde öfkelenmek.

Gözü korkmak deyiminin anlamı
Daha önce geçirdiği kötü bir denemeden sonra birinden veya bir şeyden zarar gelebileceği kanısına varmak.
Örnek: Yabancı bir iklimde, ebedî olarak yaşamaya mahkûm olduktan sonra bundan üstün hangi bir cezadan gözümüz korkabilir. (Y. K. Karaosmanoğlu)

Gözü sönmek deyiminin anlamı
Kör olmak.

Gözü toprağa bakmak deyiminin anlamı
Ölmek üzere olmak.

Gözü uyku tutmamak deyiminin anlamı
Uyuyamamak.
Örnek: O gece Aşağı Sazan&#;ın gözünü uyku tutmamıştır, birçok pencerede ışık vardır. (R. N. Güntekin)

Gözü yılmak deyiminin anlamı
Daha önceden denediği için o durumla karşılaşmaktan korkmak, o işe girişmekten çekinmek.
Örnek: Artık bu tedaviden bıkmış usanmış, adamakıllı gözü yılmıştı. (P. Safa)

Gözü yollarda kalmak olmak deyiminin anlamı
Birinin gelmesini merak, istek veya özlemle beklemek.

Gözü yüksekte (yükseklerde) olmak deyiminin anlamı
Bulunduğu durumdan çok üstün olan bir duruma ulaşma amacını gütmek.

Gözüm çıksın deyiminin anlamı
Bir şeyin doğruluğuna inandırmak için edilen ant.

Gözün aydın deyiminin anlamı
Sevinçli bir olay dolayısıyla kullanılan bir kutlama sözü.

Gözünde büyümek deyiminin anlamı
Bir şey bir kimseye olduğundan güç veya önemli görünmek. Örnek: Güneşin altında bu sıcak kırları geçmenin ağırlığı gözümde büyüyordu. (M. Ş. Esendal)

Gözünde büyütmek deyiminin anlamı
Bir kimseyi, olayı veya şeyi abartmak.
Örnek: Bir zamanlar gözünde büyüttüğü adama bir nevi minnet borcu edası olmalıydı bu. (O. Aysu)

Gözünde şimşek çakmak deyiminin anlamı
* Sert ve şiddetli darbe yüzünden göz önünde yıldızlar oluşmak.
* Çok sevindiğini belli etmek.
* Çok üzücü bir sebeple sarsılmak.
* Çok kızmak, öfkelenmek.
Örnek: Zehra&#;yı Haşim&#;e almayı düşünürken, oğlanın gözlerinde nasıl şimşek çakmıştı. (H. E. Adıvar)
Örnek 2: Eski oyuncunun gözlerinde şimşekler çaktı, yutkundu. (H. E. Adıvar)

Gözünde tütmek deyiminin anlamı
Çok özlemek.
Örnek: Akşamlar niçin hâlâ gözünde tütüyor? (A. N. Asya)

Gözlerinden uyku akmak deyiminin anlamı
Çok uykulu olmak.
Örnek: Şilteye diz çökmüş, uyku akan gözlerini parmaklarıyla açıyor, uyumayayım diye ninni söylüyordu. (R. N. Güntekin)

Gözünden yaşlar boşanmak deyiminin anlamı
Çok ağlamak.
Örnek: Gözlerinden yaşlar boşandı birden. (C. Uçuk)

Gözünden kıskanmak deyiminin anlamı
Üzerine titremek, kollayıp gözetmek.

Gözüne batmak deyiminin anlamı
Tedirgin etmek, rahatsız etmek.
Örnek: Kimsenin gözüne batmadan, tanınıp bilinmeden büyük bir kentin kaldırımlarında yaşamanın doyulmaz bir tadı vardı. (N. Cumalı)

Gözüne çarpmak deyiminin anlamı
Görünür olmak, dikkati çekmek.
Örnek: İlk gözüme çarpan köşe minderi ve üstündeki eski nakışlarla işlenmiş yastıklar. (H. E. Adıvar)

Gözüne diken olmak deyiminin anlamı
Gözüne batmak.
Örnek: Hasene&#;yi odadan kovdunuz da şimdi gözünüze ben mi diken oldum? (H. R. Gürpınar)

Gözüne dizine dursun deyiminin anlamı
Nankörlük eden birine “Allah nankörlüğünün cezasını seni kör ve kötürüm ederek versin” anlamında söylenen bir ilenme sözü.
Örnek: Yaptığım iyilik gözünüze dizinize dursun. (S. F. Abasıyanık)

Gözüne (gözlerine) bakmak deyiminin anlamı
Gözünün veya gözlerinin içine bakmak.

Gözüne hiçbir şey görünmemek deyiminin anlamı
Kendi derdi dolayısıyla hiçbir şeye değer vermemek.

Gözüne karasu inmek deyiminin anlamı
* Karasu hastalığı yüzünden gözü görmez olmak.
* Gelmesini çok istediği kimsenin uzun süre yolunu gözlemek.

Gözüne kestirmek deyiminin anlamı
* Başarabileceğini ummak.
* Zevkine uygun bulmak, hoşlanmak.
* Uygun bulmak, elverişli görmek.
Örnek: Dam olarak beni gözüne kestirdiği anlaşılıyordu.(R. N. Güntekin)
Örnek 2: Kayaların gözüme kestirdiğim bir yerinden aşağı inmeye başladım. (R. N. Güntekin)

Gözüne sokmak deyiminin anlamı
Bir kimsenin görmediği veya bulamadığı bir şeyi, ona sert bir tavırla göstermek.

Gözüne uyku girmemek deyiminin anlamı
Uyuyamamak, uykusuz kalmak.
Örnek: Uykum kaçınca aklım bir şeye takılır ve o takıntıyı savuşturuncaya kadar gözüme uyku girmez. (B. Felek)

Gözünü ağartmak deyiminin anlamı
Gözlerini belertmek.

Gözünü alamamak deyiminin anlamı
Bir şeye, bir yere bakmaktayken, gözünü oradan başka bir yere çevirememek.
Örnek: Sermet Bey, gözünü köşkten alamıyordu. (Ö. Seyfettin)

Gözünü daldan budaktan (çöpten) esirgememek (sakınmamak) deyiminin anlamı
Tehlikeli işlere atılmaktan çekinmemek.
Örnek: Gençliğinde gerçekten delifişek, gözünü daldan budaktan sakınmaz bir askermiş. (H. Taner)

Gözünü doyurmak deyiminin anlamı
Bol bol vermek.

Gözünü dört açmak deyiminin anlamı
Aldanmamak için çok uyanık bulunmak.
Örnek: Hop diye giriyoruz, gözünüzü dört açın, tongaya basmayın. (H. Taner)

Gözlerini açmak deyiminin anlamı
* Uyanmak.
* Kendine gelmek, ayılmak.
* uyanık, dikkatli bulunmak
Örnek: Eczacının yaptığı bir adrenalin iğnesinden sonra gözlerini açtı. (H. Taner)
Örnek 2: Gözünü aç da kâğıdı kaptırma. (S. Ali)

Gözlerini dikmek deyiminin anlamı
Dikkatle bakmak, gözünü ayırmadan bir yere veya bir kimseye bakmak.
Örnek: O sert bir tavır alıyor, gözlerini Ali Rıza Bey&#;in gözlerine dikerek adamcağızı büsbütün şaşırtıyordu. (R. N. Güntekin)

Gözünü (gözlerini) duman bürümek deyiminin anlamı
* Hayale dalmak, dalgınlaşmak.
* Hüzünlenmek.
Örnek: Gözlerini de bir duman bürüyor, başını yana çevirerek uzaklara bakıyordu. (R. N. Güntekin)

Gözünü kin bürümek deyiminin anlamı
İntikam alma duygusundan başka bir şeye önem vermemek. Örnek: Gözünü kin bürümüş, doğruyu eğriyi seçemiyor, kurunun yanında yaşı da yakacak. (A. İlhan)

Gözünü aşk bürümek deyiminin anlamı
Ondan başka hiçbir şeyi düşünmemek, tamamen ona bağlanmak. Örnek: Senin gözünü sevda bürümüş, bey, dedi. Sen bir İzmir&#;e git de gönlünü eğle! (S. Ali)

Gözünü sevdiğim deyiminin anlamı
Okşamalık olarak kullanılan bir söz.

Gözünü seveyim deyiminin anlamı
Birinden bir şey isteneceği zaman kullanılan söz.

Gözünü toprak doyursun deyiminin anlamı
Kendinden olan veya kendisine verilen şey ne kadar çok olursa olsun, bununla yetinmeyenler için söylenen bir ilenme sözü.

Gözünü üstünden ayırmamak deyiminin anlamı
Sürekli denetim altında bulundurmak.
Örnek: Buna rağmen, bir şey yakalamak ümidiyle gözünü üstünden ayırmadığını hissediyordu. (R. N. Güntekin)

Gözünü yıldırmak deyiminin anlamı
Gözünü korkutmak.
Örnek: Hem de oraya kadar sürüklenmek, hanlarda birçok para harcamak, günlerce işten güçten kalmak köylülerin gözünü yıldırır. (N. Nâzım)

Gözünü yummak deyiminin anlamı
* Gözünü kapamak.
* Ölmek.
Örnek: Atatürk, o zaman için çaresiz bir hastalıktan gözünü yumduğu sırada altmışına basmamıştı. (B. Felek)

Gözünün bebeği gibi sevmek deyiminin anlamı
Çok sevmek.

Gözünün çapağını silmeden deyiminin anlamı
Sabahleyin uyanır uyanmaz.

Gözünün içine baka baka deyiminin anlamı
Cesaret ve soğukkanlılıkla.

Gözünün önünden geçmek deyiminin anlamı
Hatırlamak.
Örnek: Selma Hanım&#;ın salonlarında gördüğü tipler birer birer gözünün önünden geçti. (Y. K. Karaosmanoğlu)

Gözünün önünden gitmemek deyiminin anlamı
Bir türlü unutamamak.

Gözünün önüne gelmek deyiminin anlamı
Bir şeyi zihinde canlandırmak, tasarlamak, hatırlamak.
Örnek: “Doğduğum köydeki çocukluğum, İstanbul&#;a gelişimiz, mektep, Avrupa. Hep gözümün önüne geldi. (Ö. Seyfettin)
Örnek 2: Mine&#;nin parçalanmış bedeni gözlerimin önüne geliyor. (A. Ümit)

Gözünün önünü görmemek deyiminin anlamı
Sisten, pustan dolayı etrafını görememek.

Gözüyle görmek deyiminin anlamı
Bir olaya tanık olmak.

Gözüyle (gözleriyle) tartmak deyiminin anlamı
Kim ve ne olduğunu anlamak için dikkatle bakmak.
Örnek: Beni gözleriyle tartarak önümden geçti, sonra geri döndü geldi, oturmakta olduğun tahta sıranın ucuna ilişti. (O. Kemal)

Gözyaşına boğulmak deyiminin anlamı
Çok ağlamak.
Örnek: Kapının ağzında duran kız kardeşim, hayret dolu bakışlarını anneme çevirdikten sonra gözyaşlarına boğularak evden çıktı. (E. Şafak)

Havanın gözü yaşlı deyiminin anlamı
Nerede ise yağmur yağacak anlamında kullanılan bir söz.

Hayata gözlerini yummak (kapamak) deyiminin anlamı
ölmek.

İki gözü iki çeşme deyiminin anlamı
* Sürekli ağlar durumda.
* Sürekli ağlayan.
Örnek: Biçare kadın iki gözü iki çeşme anlatmış bunları. (E. Şafak)

İki gözü iki çeşme ağlamak deyiminin anlamı
Sürekli veya çok ağlamak.
Örnek: Sen gittin de aylarca yas tuttu, iki gözü iki çeşme ağladı. (Y. Kemal)

İyi gözle bakmamak deyiminin anlamı
Hakkında iyi düşünmemek.

Kafa göz yarmak deyiminin anlamı
Beceriksizlik göstermek.

Karanlıkta göz kırpmak deyiminin anlamı
Bir şeyi anlatmak isterken karşısındakinin anlayamayacağı bir işarette bulunmak veya bir söz söylemek.

Kaş göz etmek deyiminin anlamı
Kaş ve göz işaretleriyle bir şey anlatmaya çalışmak.

Kaş göz işareti yapmak deyiminin anlamı
Kaş ve gözle bir şeyler anlatmak, dikkat çekmek.
Örnek: Murat Bey konuşurken bana kaş göz işaretleri yapıyor, bir yandan da kahkahalarla gülüyor. (R. N. Güntekin)

Kaş yapayım derken göz çıkarmak deyiminin anlamı
İşi düzelteyim derken büsbütün bozmak.

Kaşıkla yedirip sapıyla göz çıkartmak deyiminin anlamı
Yaptığı bir iyiliği hiçe indirecek kötülükte bulunmak.

Kaşını gözünü eğmek deyiminin anlamı
Kızgın bir durumdayken kaş çatmak.

Kaşının altında gözün var dememek deyiminin anlamı
Bir kimseye, alınmasına neden olacak hiçbir söz söylememek, onun her davranışını hoş karşılamak, olduğu gibi kabullenmek.
Örnek: Ona kaşının altında gözün var demez, ne isterse gücü yettiğince yapmaya çalışırdı.

Gözünün üstünde kaşın var dememek deyiminin anlamı
Bir kimseye, alınmasına neden olacak hiçbir söz söylememek, onun her davranışını hoş karşılamak, olduğu gibi kabullenmek.
Örnek: Sen yine de ona danış, gözünün üstünde kaşın var demez yardımcı olmaya çalışır.

Kaşla göz arasında deyiminin anlamı
Kimsenin sezmesine imkân vermeyecek kadar kısa bir zaman içinde, çok çabuk.
Örnek: Kuzum, kaşla göz arasında ne zaman geldin ve ne zaman kaybettin paranı? (N. F. Kısakürek)

Kem gözle bakmak deyiminin anlamı
* Kötü niyetle bakmak.
* Nazar değdiren bir bakışla bakmak.
Örnek: Eh yakışıklı da delikanlı. Bir tanesi kem gözle baktıysa tamam. (H. Taner)

Kör kör parmağım gözüne deyiminin anlamı
Çok belli, göze batacak kadar ortada anlamında kullanılan bir söz.
Örnek: Orada da bazı kimseler sanat denince ille kuru, basit, yalın kat, kör kör parmağım gözüne bir üslubu anlıyorlar. (H. Taner)

Kötü gözle bakmak deyiminin anlamı
* Bir kimse için iyi olmayan düşünceler beslemek, bunu belli edercesine bakmak.
* Cinsel duygu ile bakmak.
Örnek: Tiyatroda kimse kimseye kötü gözle bakamaz. (S. F. Abasıyanık)
Örnek 2: Ben bu kambur kızdan hoşlanmışsam, onu sevmişsem neden ona kötü gözle bakmış olayım? (O. V. Kanık)

Maymun gözünü açtı deyiminin anlamı
Geçen bir olaydan ders alındığını anlatan bir söz.

Muradı gözünde kalmak deyiminin anlamı
Emeline ulaşamamak.
Örnek: Kabrimin baş taşına yazsınlar / Muradı gözünde kalan bu diye. (Âşık Ali İzzet)

Ne gözle bakmak deyiminin anlamı
* İnancını belirtir biçimde bakmak.
* Değerlendirmek.

Ölü gözü gibi deyiminin anlamı
Sönük, fersiz (ışık).

Ölü gözü kadar deyiminin anlamı
Çok az.
Örnek: Üç yıldır bizim oralarda kuraklık var. Hele bu yıl ölü gözü kadar rahmet görmedik. (R. N. Güntekin)

Ölü gözünden yaş ummak deyiminin anlamı
Hiç olmayacak yerden, mümkün olmayan durumda yardım veya destek beklemek.

Ölümü göze almak deyiminin anlamı
Elde etmek istediği sonuç uğruna ölüm de dâhil her türlü tehlikeye açık olmak.
Örnek: Daha İstanbul&#;da iken buna ahdetmiş, bu yolda ölümü göze alarak Anadolu&#;ya çıkmıştı. (E. C. Güney)

Pireyi gözünden vurmak deyiminin anlamı
Keskin bir nişancı olmak.
Örnek: Hem o kadar nişancıdır ki pireyi gözünden vurur. (H. R. Gürpınar)

Sağ gözünü sol gözünden sakınmak deyiminin anlamı
Çok kıskanç olmak.

Sevinç gözyaşları dökmek deyiminin anlamı
Sevinçten ağlamak.
Örnek: Şu mendilini burnuna tutmuş, sevinç yaşları döken hanım herhâlde gelinin anası olacaktı. (H. Taner)

Sıra saygı gözetmek deyiminin anlamı
Karşılıklı saygı göstermek.

Gözlerini kan bürümek deyiminin anlamı
Adam öldürecek kadar öfkelenmek.

Gözlerini kapamak deyiminin anlamı
* Ölmek.
* Görmezden gelmek
Örnek: Fakat o gözünü kapayınca başsız kalan konak birdenbire karışmış. (R. N. Güntekin)
Örnek 2: Dünün kurumları ile birlikte güzellik ölçüleri, değerleri de değişiyor, biz bunlara gözlerimizi kapamak istiyoruz. (N. Ataç)

Gözünü kırpmadan deyiminin anlamı
Çekinmeden, korkusuzca.
Örnek: Bu yüzden gözlerini kırpmadan cinayet işleyebiliyorlar. (A. Ümit)

Gözlerini oymak deyiminin anlamı
Çok kötülük etmek.
Örnek: Pembe Teyzenin niyeti bozuk fakat babama göz atarsa gözünü oyacağımı dobra dobra söyledim. (H. E. Adıvar)

Gözünü gözüne dikmek deyiminin anlamı
Başkasının gözüne sürekli olarak bakmak.

Gözünü hırs bürümek deyiminin anlamı
Aşırı hırslanmak.

Gözünü … hırsı bürümek deyiminin anlamı
Bir şeyi aşırı ölçüde istemek.
Örnek: İnsanın gözünü hırs, para hırsı bürümeye görsün! (S. F. Abasıyanık)

Gözünü kapamak deyiminin anlamı
* Ölmek.
* Görmezden gelmek
Örnek: Fakat o gözünü kapayınca başsız kalan konak birdenbire karışmış. (R. N. Güntekin)
Örnek 2: Dünün kurumları ile birlikte güzellik ölçüleri, değerleri de değişiyor, biz bunlara gözlerimizi kapamak istiyoruz. (N. Ataç)

Gözünü karartmak deyiminin anlamı
Bir işe atılırken hiçbir şeyden çekinmemek.
Örnek: Cesaret timsali değildi Cemal ama üç büyük birayı devirdikten sonra, kendi gözünü karartabileceği gibi başkalarınınkini de morartabileceğinden hiç şüphesi yoktu.” (E. Şafak)

Göze Almak Deyiminin Anlamı

Bu yazımızda sizlere Göze Almak deyiminin anlamını açıklıyor ve örnek cümle içinde kullanımını gösteriyoruz.

➡Anlamı ve Cümleiçinde kullanımı ise şu şekilde;

➡Göze Almak deyiminin anlamı:

Bir iş nedeniyle karşılaşabileceği her türlü zararı ve tehlikeyi önceden kabullenmek.

Bir iş, davranış dolayısıyla uğrayabileceği, karşılaşabileceği kötü durumu, tehlikeyi önceden düşünüp kabul etmek.

➡Göze Almakdeyiminin örnek cümle içinde kullanımları:

»Vatan için kim ölümü göze almaz ki?

»Vatan için her şeyi göze alırdı

»Çocuğum için göze almayacağım bir şey yoktur

➡Deyim Nedir :Duygu, düşünce ve durumları birkaç kelimeyle ifade eden kalıplaşmış özlü sözlere deyim denir

Deyimler, hem yazılarımıza hem de konuşmalarımıza derinlik katar

DEYİMLERİN ÖZELLİKLERİ

»En az iki sözcükten oluşur.

»Deyimler ilk anlamının dışında kullanılır.

»Kalıplaşmış sözlerdir. Herhangi bir değişikliğe uğramazlar.

»Kısa ve özlü sözlerdir.

»Genellikle mecaz anlam taşırlar

»Bir durumu yada olayı az sözle etkili bir biçimde belirtir.

»Atalarımızdan kalma sözlerdir.

Tüm Deyimlerin Anlamı ve Cümle İçinde Kullanımları İçin Tıklayınız

Bu Deyimle İlgili Yorumlarınızı ve Cümlelerinizi Aşağıdan Hemen Yazabilirsiniz.

Göze Almak ne demek Nedir, ne demek, anlamı,manası,cümle içinde kullanımı, türkçe, sözlük, hakkında detaylı bilgi,deyimin anlamı,deyimin açıklaması,deyimin manası, eş anlamlısı, türkçe sözlük,Türk Dil Kurumu (TDK) sözlüğü, tdk en güncel deyimler

Göze Almak deyimi nedir, Göze Almak deyiminin anlamı, Göze Almak deyiminin manası, Göze Almak deyiminin örnekli ve açıklamalı anlamı

nest...

çamaşır makinesi ses çıkarması topuz modelleri kapalı huawei hoparlör cızırtı hususi otomobil fiat doblo kurbağalıdere parkı ecele sitem melih gokcek jelibon 9 sınıf 2 dönem 2 yazılı almanca 150 rakı fiyatı 2020 parkour 2d en iyi uçlu kalem markası hangisi doğduğun gün ayın görüntüsü hey ram vasundhara das istanbul anadolu 20 icra dairesi iletişim silifke anamur otobüs grinin 50 tonu türkçe altyazılı bir peri masalı 6. bölüm izle sarayönü imsakiye hamile birinin ruyada bebek emzirdigini gormek eşkiya dünyaya hükümdar olmaz 29 bölüm atv emirgan sahili bordo bereli vs sat akbulut inşaat pendik satılık daire atlas park avm mağazalar bursa erenler hava durumu galleria avm kuaför bandırma edirne arası kaç km prof dr ali akyüz kimdir venom zehirli öfke türkçe dublaj izle 2018 indir a101 cafex kahve beyazlatıcı rize 3 asliye hukuk mahkemesi münazara hakkında bilgi 120 milyon doz diyanet mahrem açıklaması honda cr v modifiye aksesuarları ören örtur evleri iyi akşamlar elle abiye ayakkabı ekmek paparası nasıl yapılır tekirdağ çerkezköy 3 zırhlı tugay dört elle sarılmak anlamı sarayhan çiftehan otel bolu ocakbaşı iletişim kumaş ne ile yapışır başak kar maydonoz destesiyem mp3 indir eklips 3 in 1 fırça seti prof cüneyt özek istanbul kütahya yol güzergahı aski memnu soundtrack selçuk psikoloji taban puanları senfonilerle ilahiler adana mut otobüs gülben ergen hürrem rüyada sakız görmek diyanet pupui petek dinçöz mat ruj tenvin harfleri istanbul kocaeli haritası kolay starbucks kurabiyesi 10 sınıf polinom test pdf arçelik tezgah üstü su arıtma cihazı fiyatları şafi mezhebi cuma namazı nasıl kılınır ruhsal bozukluk için dua pvc iç kapı fiyatları işcep kartsız para çekme vga scart çevirici duyarsızlık sözleri samsung whatsapp konuşarak yazma palio şanzıman arızası