adetliyken nikah kıyılır mı / Adetli İken Dini Nikah Kıyılır mı?, guncel fetvalar, diyanet isleri fetvalari | funduszeue.info

Adetliyken Nikah Kıyılır Mı

adetliyken nikah kıyılır mı

Adetliyken veya Regl iken imam nikahı kıyılır mı? İşte Regl nikah kıydırmanın hükmü - Diyanet

Adetliyken imam nikahı kıyılır mı?

Nikah akdi esnasında hükmi kirlilik sayılan; hayız, cünüplük ve abdestsizlikten temiz olmak nikahın geçerli olması için şart değildir. Bu nedenle adetli iken kıyılan nikah geçerlidir.

KADINLARIN ÖZEL HALLERİNDE YAPMALARI HARAM OLAN İBADETLER NELERDİR?

Cevap: a) Namaz kılmak:

Âdetlinin ve loğusanın namaz kılmaları ve secde yapmaları haramdır.

Namaz ister farz, ister vacip, ister sünnet, ister nafile ve isterse geçmiş bir namazın kazası olsun. Secde de ister Kur’ân-ı Kerîm’deki secde âyetlerinin okunması ve dinlenmesiyle yapılacak olan tilâvet (okuma) secdesi olsun, isterse şükür secdesi olsun. Dolayısıyla âdetlinin ve loğusanın, her nasılsa, okudukları ya da duydukları secde ayetinden ötürü secde yapmaları gerekmez. Çünkü kendilerinde bunun için gerekli olan ehliyet yoktur.

Her vaktin, bir başlangıç tekbiri sığacak son anına itibar edilir. İmam Âzam’a göre başlangıç tekbiri (tahrîme) sadece “Allah”demekle olabilir. Dolayısı ile son andan maksat, “Allah”diyebilecek kadar bir zamandır.

Adetliyken imam nikahı kıyılır mı? İşte Adetli iken nikah kıydırmanın hükmü

Yani herhangi bir vakitten bu kadar bir süre kaldığında kadın kan görse o vaktin namazı kendisinden düşer. Yine o kadar bir süre kaldığında kan kesilse, o vaktin namazını kaza etmesi gerekir.
Namaz; kadın ister ilk âdet gören, isterse düzgün âdetli olsun, kanın ilk görüldüğü andan itibaren terk edilir. On günü geçmedikçe, âdet günlerinin sayısını aşan kan ile de namaz terk edilir. Yine âdet zamanı gelmeden fakat en az on beş gün temiz kaldıktan sonra gelen kan ile de namazı bırakır. Sonra bunların âdet kanı olmadığı anlaşılırsa bıraktığı namazları kaza funduszeue.info bir istisnası vardır o da; kalan temizlik günleri, âdet günlerine eklendiği takdirde on günü aşacak bir zamanda kan görmesi durumudur. Meselâ, âdet günleri yedi, temizlik günleri yirmi gün olarak yerleşen bir kadın, on beş gün temiz kaldıktan sonra kan görse yirmi güne kadar namazını kılması istenir. Çünkü büyük ihtimalle bu kadın âdet günleri olan yedi günde de kan görecek ve o takdirde kan gördüğü günlerin sayısı on iki gün olmuş olacaktır. Demek ki ilk beş günde gelen kan âdet kanı değildir.

Haberin Devamı

b) Oruç tutmak:

Âdetlinin ve loğusanın her türlü orucu tutmaları haramdır. Ancak bu durumda tutmadıkları oruçlarını sonradan kaza ederler. Hatta oruçlu iken akşam olmadan az önce kan gelse o günün orucu bozulur ve onun da kazası gerekir.

Bu oruç eğer farz ise, âdetle geçen farz oruçların kaza edilmeleri gerekli olduğu için, nafile ise, nafileye başlamak onu bitirmeyi gerektirdiği için kaza edilir. Adetli olan kadının Ramazan orucunu daha sonra kaza etmesi şu hadisler gereğince onun üzerine farz olur:

Bir gün Peygamberimiz (sallallahu aleyhi ve sellem) kadınlara yaptığı bir konuşmasında onlara hitaben şöyle dedi: “Siz hayız olduğunuzda oruç tutmaz ve namaz kılmazsınız değil mi?” Onlarda: “Evet” dediler.” (Buhari, Hayz 6).

Adetliyken imam nikahı kıyılır mı? İşte Adetli iken nikah kıydırmanın hükmü

Bir başka hadis de şöyledir: Hz. Âişe (radıyallahu anhâ)’nın anlattığına göre, bir kadın kendisine:“Temizlendiğimiz zaman kıldığımız mutad namaz bize yeter mi (hayızlı iken kılamadıklarımızın kazası gerekir mi?)” diye sormuş, o da şu cevabı vermiştir: “Sen Harûriyyeli (Hâricî) misin? Biz Resûlullah ile (aleyhissalâtu vesselâm) beraberken ay hali gördüğümüzde, bize tutamadığımız oruçları kaza etmemizi emrederdi, fakat namazların kazasını söylemezdi.” (Müslim, Hayz 69). Ebu Davud’un aynı rivayetinde yine Hz. Aişe’den şöyle bir ziyade de bulunmaktadır: “Biz orucu kaza etmekle namazı ise kaza etmemekle emrolunduk.” (Ebu Davud, Tahare ).

Alimlerimiz, yukarıda zikredilen ve Hz. Aişe’den gelen rivayetlere binaen bayanların özel hallerinde oruç tutamayacaklarını, tutanların adet olduklarında bozmaları gerektiğini söylemişlerdir. Aslında kadınların hayız günlerinde oruç tutmayıp sonradan kaza etmeleri gerektiği, Kur’an’ın açıklayıcısı olan hadislerde açıkça belirtilmiştir. Bazı kişiler, sadece Kur’an’la hüküm verdiklerini zannetmeleri, Kur’an’ın tebliğcisi ve açıklayıcısı olan Allah Resulü’nü görmemeleri veya görmek istememeleri sebebiyle bu tür hiçbir mesnedi olmayan meseleleri biraz da meşhur olma niyetiyle gündeme getiriyorlar. Halbuki ne Aişe validemiz ne de diğer annelerimiz (Müslim, Hayz 68) ve o günkü kadınlar, özel günlerinde Ramazan ayında oruç tutmamışlardır. Hasılı, adetli kadınların Ramazan’da oruç tutmamaları ve sonradan kaza etmeleri gerektiği, dinimizin iki kaynağından biri olan Allah Resulü’nün hadislerinde açıklanmaktadır.

Diğer taraftan kadınların bu günlerdeki namaz kılmalarıya ilgili hüküm böyle değildir. Kadın bu günlerdeki namazlarından sorumlu olmadığı için, az önce de söylediğimiz üzere, son anında kan gördüğü vaktin namazı üzerinden düştüğü gibi, başladığı farz namaz esnasında kan gelse o namaz da üzerinden düşer. Ancak başladığı ve o esnada kan gördüğü namaz nafile ise, kan gelmekle bozulur ama sonradan kaza edilmesi gerekir. Çünkü yukarıda da ifade edildiği üzere, nafileye başlamak onu bitirmeyi gerekli kılar.

Yine, adamak (nezirde bulunmak) suretiyle kendisine namaz ya da oruç vacip kılıp bunları yerine getirme vaktinde âdet görse, ya da loğusa olsa başka günde adağını yerine getirmesi gerekir. Ancak âdet gördüğüm gün oruç tutmak, ya da namaz kılmak Allah için üzerime borç olsun, demenin hiçbir anlamı yoktur. Böyle demekle namazı ya da orucu kendisine borç etmiş olmaz.

Adetliyken imam nikahı kıyılır mı? İşte Adetli iken nikah kıydırmanın hükmü

c) Kur’ân-ı Kerim okumak:

Âdetlinin ve Loğusanın, Kur’ân-ı Kerim’den, bir ayetten az da olsa, okumaları haramdır. Çünkü Hz. Peygamberimiz: “âdetli kadın da cünüb de Kur’ân’dan bir şey okumasın”buyurmuşlardır. (Tirmizî, Taharet 98, ; Nesâî, Taharet ; İbni Mâce, Taharet )

Bu, Kur’ân-ı Kerim’i, Kur’ân olarak okuma halindeki hükümdür. Kur’an’dan olan sözlerle dua, ya da zikir kastetmesi halinde, okuyacağı şeyler uzunca bir ayet kadar varsa hüküm yine aynıdır. Ama “bismillah”, “elhamdülillah”gibi kısa ifadelerse bu caizdir. Buna göre “bismillahir-Rahmânir-Rahîm”ve “elhamdülillâhi Rabbilalemin”gibi şözleri söylemenin caiz olmaması gerekir, ancak dua, bereket ve hayır kastıyla söylemenin bir sakıncası olmadığı çoklarınca söylenmiştir. Hatta sırf dua kastıyla okuması halinde meselâ “Fâtiha”nin tamamını bile okumasında sakınca yoktur, diyenler de vardır. Ancak dua anlamına gelmeyen ayetleri dua kastıyla okumak, maksadı dua etmek de olsa caiz değildir.

Âdetli ya da Loğusa ve hattâ cünüp olan birisi Kurân öğreticisi ise her iki kelimeden birini atlamak suretiyle kesik kesik okur ve öğretir. Bazılarına göre âyetin yarısını öğretir keser ve diğer âyetin yarısını öğretir ve böylece devam eder. Bu durumdaki bir kadının Kur’ân-ı Kerîm’i, kelime aralarını ayırmak suretiyle, harf harf ya da kelime kelime heceleyerek okumasında sakınca yoktur, bu mekruh değildir.

Âdetlinin ve Loğusanın Tevrat’ı, İncil’i ve Zebur’u okuması da mekruhtur. Çünkü bunlar da aslında Allah’ın sözü idiler. İnsanlar bunları sonradan bozdu, ancak içlerinde asıllarından bazı parçaların bulunması muhtemeldir. Bundan; hem hükmü hem de okunuşu neshedilen (kaldırılan) Kur’ân ayetlerini okumanın da en azından mekruh olduğu anlaşılır.
Sadece ağzı yıkamak Kur’ân okumayı helâl kılmaz. Nitekim sadece elleri yıkamak da dokunmayı helal kılmaz.

d) Kur’ân’a dokunmak:

Tam bir ayetin yazılı olduğu şeye âdetlinin ve Loğusanın dokunması da haramdır. Dolayısıyla bir ayetten kısa bir Kur’ân parçasına dokunması mekruh (nahoş) değildir. Ancak bir ayetten az da olsa dokunamaz, diyenler de vardır. Bu Kur’ân parçasının; meselâ bir parada ya da bir tabloda olması halinde de durum aynıdır.

Abdest organları dışındaki bir organla dokunması halinde de en sağlam görüşe göre, yine haram işlemiş olur.
Tefsir, Hadîs ve Fıkıh gibi şeriat kitaplarına dokunması da haramdır. Çünkü bunlarda Kur’ân âyetleri bulunmaması mümkün değildir.

Bu ifade açıklamalı nahiv (Arapça gramer) kitaplarına da dokunamayacağını anlatır. Ancak İmam Azam’a göre hem nahiv kitaplarına hem de Hadîs ve Fıkıh kitaplarına dokunmak, bu ilimleri öğrenmekte olanlar için haram değildir. Talebesi olan diğer iki İmam ise aksi görüştedirler. Ne var ki, bu durumda bu kitapları tutmak isteyenler de ta’zim ve hürmet göstermek zorundadırlar ve bunu elbiselerinin yenleriyle tutarak değil, her abdestleri kaçtığında yeniden abdest alarak yapmalıdırlar.

Dokunma konusunda Kur’ân’ın yazılı kısmı ile yapraklarının boş bulunan beyaz kısmı ve Mushafa bitişik olan cildi eşittir. Bu hüküm sadece Kur’ân-ı Kerim’e aittir. Tabloda, parada, duvarda, tefsir ve hadis kitaplarında ise dokunmanın haram olduğu yer sadece Kur’ân ayetinin yazılı olduğu yerdir, bunun dışındaki yerlerine dokunması haram değildir.

Kur’ân-ı Kerim’e, ondan ayrı bir şeyle, meselâ ona bitiştirilmemiş bir ciltle ya da elbisenin yeniyle dokunması caizdir. Ancak elbisenin yeniyle dokunmasının mekruh (nahoş) olduğunu söyleyenler de vardır. Çünkü Kur’ân’a bitişik cilt ondan sayıldığı gibi, insanın üzerindeki elbisesi de kendisinden sayılır, demişlerdir.

Zikir ve dua mecmualarını tutmak caiz ise de hoş değildir, tutmamak daha iyidir.

Âdetli ve Loğusa olan kadın Kur’ân-ı Kerîm’i ve içinde Kur’ân âyetleri bulunan yazı parçalarını, okumadan yazacak olsa dahi yazamaz. Ancak okumadan yazabileceğini söyleyenler de vardır. Çünkü kalem Kur’ân’dan ayrı bir araçtır, nasıl Kur’ân-ı Kerîm, kendisinden ayrı bir şeyle tutulabiliyorsa, bu durumdaki kalemle de yazılabilir, demişlerdir ki, bunun kıyasa daha uygun olduğu söylenmiştir. Yeter ki, eliyle dokunmuş olmasın. Sadece ellerin yıkanması dokunmayı helal kılmaz.

Kur’ân-ı Kerim’in yabancı dillerle yapılmış tercümelerine el sürmek de mekruhtur.

Küçük çocuklara, abdestleri olmasa bile, Kur’ân-ı Kerîm’i vermekte bir sakınca yoktur. Ancak mümeyyiz olanlarına, Kur’ân-ı Kerim’e ta’zimi, yani saygıyı öğretmek için abdest aldırmak güzel bir davranıştır.

Adetliyken imam nikahı kıyılır mı? İşte Adetli iken nikah kıydırmanın hükmü

e) Kâbe’yi tavaf etmek:

Âdetlinin ve loğusa kadının Kâbe’yi tavaf etmeleri de haramdır. Bu durumda iken tavaf yapmışsa tavafı geçerlidir (sahihtir), ancak bir hatâ ve bir günah işlemiştir, bu yüzden büyük başlardan bir ceza kurbanı kesmesi gerekir. Tavafın, mescidin içinde yapılmasıyla dışında yapılması arasında fark yoktur.

f) Mescide girmek:

Bu durumdaki kadının, beklemeksizin geçmek şeklinde de olsa mescide girmesi haramdır. Mescidlerin üzeri de mescid hükmündedir. Ancak yırtıcı bir hayvandan, hırsızdan, soğuktan, susuzluktan.. Korkmak gibi bir zorunluluk (zaruret) bulunması durumu müstesnadır. Böyle durumlarda da mümkünse teyemmüm yaparak girmesi daha güzel olur.

Bayram ve cenaze namazlarının kılındığı açık alanlardan geçmesinde bir sakınca yoktur. Çünkü bunlar mescid hükmünde değildir.

Soru: Kadınlar özel hallerinde ibadetü taat adına neler yapabilirler?

Cevap: “Hayızlı kadınla cünüb kimsenin dua okumasında, yazılı duaya dokunmasında ve taşımasında, Allah Teâlâ’yı zikir ve tesbih etmesinde, kabirleri ziyarette bulunmasında, bayram namazgâhına girmesinde ve elini ağzını yıkadıktan sonra yiyip içmesinde bir beis yoktur. Fakat elini ağzını yıkamadan yiyip içmek cünüb kimseye mekruh olsa da hayızlıya yıkanmakla mesul olmadıkça mekruh değildir.”

“Hayızlı kadının her namaz vakti için abdest alarak namaz yerinde o namazı kılacak kadar oturması, âdetini unutmamak için tesbih ve tehlil ile meşgul olması müstehabtır.”demişlerdir. Bir rivayette: “Bu kadına evvelce kıldığı namazların en güzelinin sevabı verilir.”buyrulmuştur.”Bu ifadeler İbni Abidin’de geçmektedir.

Görüldüğü gibi, bir bayan adet veya hayızlı olduğu günlerde büsbütün Allah’la irtibatını kesmemeli ve yukarıda da ifade edildiği gibi, duayla, tesbihle, zikirle, abdestli olarak seccadesinde geçirdiği vakitle Allah’a yönelmelidir. Kadının bu şekilde davranması, özellikle evde bulunan çocuklar için çok önemlidir. Çünkü kadınların, özel hallerini bu şekilde değerlendirmeleriyle, onlara bakan çocukların zihinlerine, demek ki bazı zamanlarda ibadet yapılmayabiliyormuş şeklinde bir düşünce gelmeyecektir.

Diğer yandan adet halinde bulunan bir kadın Kur’an okuyamasa ve ona el süremese de, Kur’an’ı dinlemesinde veya ona bakmasında bir sakınca yoktur.

Soru: Hayızlı bir kadın cenaze yıkayabilir mi?

Cevap: Bilindiği gibi, kadın cenazeyi kadın, erkeği de erkek yıkar. Yıkayanın cünüp, hayızlı, nifaslı, ve gayrı müslim olması mekruhtur. (Yani hoş olmamakla beraber, bunların yıkadığı da olur.) Ama bunlardan başka yıkayabilecek kimse yoksa, bunların da yıkamalarında bir mahzur yoktur.

Soru: Hayızlı iken vücuttan tüy koparılmaz, tırnak kesilmez gibi söylentiler var. Bunun doğruluk derecesi nedir?

Cevap: Fıkıh Kitaplarının, adetli, loğusa ve cünübün yapması haram olan şeyler bölümlerine bakıldığında, vücutlarından tüy yolmaları, traş etmeleri, ya da tırnak kesmeleri gibi temizliklerin sayılmadığını görürüz. Bu da bu davranışların, bu halde iken haram olmadığını gösterir. Ancak bunun helâl olduğunu söyleyenler de yoktur. Hatta İmam Gazâlî, öbür dünya’daki dirilme bedenen olacâğından (haşr-ı cismânî) ve bu dünyada iken insandan kopan her parça; orada koptuğu yere yeniden takılacağından dolayı, bu hallerde iken tüy yolmaları mekruh olduğunu söyler. (F. Hindîyye 5/) Bazı fetvâ kitaplarında da: “Cünüpken vücudundan tüy koparılmayacağını da bilmek gerekir.”denir. Ancak koltuk altı; kasık ve tırnak temizliğinin kırk gün geciktirilmesinin tahrimen (harama yakın) mekruh olduğunu düşünürsek diyebiliriz ki, temizlik süresi kırk günü aşmayacaksa, âdetli; lohusa ve cünübün vücudundan bir şey koparmaması gerekir. Aşacaksa “zararların hafif olanını”seçer ve bu tür temizliklerini yapabilir.
Soru: Hayızlı, nifaslı ya da cünüp iken, yeni doğmuş bebeğe bakılmaz deniyor. Bu ne derece doğrudur?

Cevap: Cünübün, âdetlinin ve loğusanın yapamayacağı şeyler fıkıh kitaplarında etraflıca anlatılmıştır. Buna göre bahsedildiği şekilde bir haram söz konusu değildir. Bu, olsa olsa maddeten ve mânen temiz olmaya karşı duyulan titizlikten ve bu konudaki hassaslıktan doğmuş bir söylenti ve bir yönüyle de güzel bir kabulleniş biçimidir. Çünkü bunda temizlikte acele etmeye teşvik vardır. Ancak insanın, bir helâle haram deme yetkisine sahip olmadığı ve Kur’ân-ı Kerim’de geleneklere göre yaşayanların kınandığı da bilinmelidir.

Soru: Adetli İken Nikâh Kıyılır mı?

Cevap: Nikâhın sahih, ya da geçerli olmasının şartlarında böyle bir şey yoktur. Yani kadın, iddet bekliyor olması dışında hangi halde olursa olsun nikâhı sahîh ve geçerli olur. Yani âdetli iken yapılan bir nikâh da makbuldür. Ancak yörenizde böyle bir kabulleniş varsa, bu hüküm olarak yanlış olmakla beraber bir iyi niyete de işaret ediyor gibi görülebilir ki o da şudur: Evliliğe kadarki hayatlarını tertemiz geçiren karıkoca adaylarının zifaf geceleri önemlidir. Çünkü zifaf gecesi genellikle nikâhın kıyıldığı günün akşamına rastlar. O anda kadının âdetli olması, ya ömür boyu sürecek bir tiksintiye, ya yeni kurulan ailenin temellerine soğukluğun girmesine veya bu temellerin daha ilk günden bir haram ilişki üzerine kurulmasına sebep olabilir. Dolayısı ile düğün, imkân elverdiğince kadının âdetli zamanına denk getirilmemelidir. “Hayızlı iken nikâh olmaz”söylentisi de buradan çıkmış olabilir. Yani bu sözün işaret ettiği bir gerçek vardır ama söz, hüküm olarak doğru değildir. Doğru olmayınca mehrin geri verilip verilmemesiyle de ilgisi yoktur.

Soru: Adetli karısı ile cinsel ilişkide bulunanın ne yapması gerekir?

Cevap: Önce bunun sağlık açısından, sakıncalı, tıbben mahzurlu, tiksinti ve her iki taraf için de eziyet verici bir iş olduğunu söylemeliyiz.

“Sana hayızlı ile cimayı soruyorlar. De ki, bu (her iki tarafa da) eziyet verici bir şeydir. Onlar âdetli iken onlardan ayrılın ve temizleninceye kadar onlara yaklaşmayın. İyice temizlendiklerinde Allah’ın size emrettiği yerden onlara gidin. Allah çok tevbe edenleri ve tertemiz olanları sever.”(Bakara Suresi, 2/)Görüldüğü gibi âdetli karısı ile cinsel ilişkiyi Allah yasaklamıştır ve bu yasağın haram kılma anlamına geldiği söylenmiştir. Her şeye rağmen şeytana uyar ve bu çirkin haramı işlerse, ikisi de isteyerek yapmışsa ikisi de günah işlemiş olur. İkisinin de pişmanlık duyup tevbe ve istiğfar etmesi gerekir. Hz. Ebûbekir Efendimize birisi bunu sormuş ve: “İstiğfar et (bağışlanma dile) ve bir daha da yapma”cevabını almıştır. Biri istemeden diğeri onu zorlayarak yapmışlarsa, sadece zorlayan günahkâr olur. İşin fetvâ açısından hükmü budur. Ancak bir veya yarım dinar (bir dinar, yaklaşık gr. altın demektir) sadaka vermesi müstehap (hoş ve daha temizleyici) bir davranış olur. Bunun açıklaması da hadis-i şeriflerden alınarak şöyle yapılır: Bu günah, âdetin ilk günlerinde yapılmışsa bir dinar, sonlarında ise yarım dinar verilir. Ya da kan siyah devresinde ise bir, sarı devresinde ise yarım dinar verilir. Bu da diğeri ile aynı kapıya çıkar.(Mevsıli, el-İhtiyâr 1/) Bu söylediklerimiz elbette asıl cinsel ilişki (cima) için söz konusudur. Onun dışında ise koca karısından pek çok yolla yararlanabilir.

Soru: Hayızlı iken diş dolgusu yaptırılabilir mi?

Cevap: Hanefi mezhebinde gusül abdesti sırasında ağzın içinin de yıkanması farzdır. Fakat bir zaruretten dolayı diş dolgusu yaptırıldığında, yıkanması farz olan kısım o dolgunun üzeri olur. Bunun cünüpken veya hayızlıyken yaptırılması da, daha sonraki gusül abdestlerinin sıhhatine bir zarar vermez. Çünkü gusül esnasında, ağızda sabit bulunan dolgunun çıkarılarak, altının yıkanmasına imkân yoktur. Dolayısıyla bu zarureti gidermek için dolguların veya kaplamaların dış yüzeylerinin yıkanmasıyla guslün bu farzı yerine gelmiş olacaktır.

Ancak diş dolgusu için verilen bu fetva, zaruret ve ihtiyaç anında geçerlidir. Yoksa süs ve ziynet için gereksiz yere dişe yaptırılan dolgular için, guslün sahih olacağı şeklinde bir fetva verilemez.

Soru: Kur’an kursu öğretmenliği yapan bir kadın adet geldiğinde nasıl davranacaktır?
Cevap: Kur’an kursu öğretmenliği yapan bir kadın adet halinde şayet kendisine yardım edecek kimse varsa düzeni muhafaza etmek için kursa devam edecek ve öğretim işini yardımcıya bırakacaktır. Yardımcı yoksa Hanefi ulemasından Kerhi ile Tahavi’nin fetvasına göre öğretimini devam ettirecektir. Kerhi: Öğretmen olan kadın adet halinde, kelime kelime; Tahavi ise, yarımşar ayet söylemekle öğretim yapmasında beis yoktur, diyor. Soru: Hayızlı olan bir bayanın eşi tarafından öpülmesi caiz midir?

Cevap: Kişi adetli karısının diz kapağı-göbek arasına dokunmadıktan sonra, onunla her türlü cinsel oynaşma yapabilir. Onunla ilişkiye girmek haram olduğu gibi, üzerinde bir şey olmaksızın göbeğiyle diz kapağı arasından faydalanması da caiz değildir. Diz kapağıyla göbek arasında bir örtü olduğu halde üzerinden faydalanabilir.

Adet günlerinde bulunan bir kadın yalnız bırakılmamalı, ondan ayrı yatılmamalı ve ona karşı gösterilen ilgi ve alaka kesilmemelidir ki, kadın kendisini bir kenara itilmiş gibi hissetmesin. Diğer yandan yukarıdaki sınırları koruduktan sonra erkeğin, kadından faydalanması caizdir. Buna göre erkeğin hanımını öpmesinde okşamasında vs. bir mahzur yoktur.
Kaynaklar:

[1] Faruk Beşer, Hanımlara Özel İlmihal

[2] Faruk Beşer, Hanımlara Özel Fetvalar

[3] Halil Gönenç, Günümüz Meselelerine Fetvalar

[4] İbni Abidin, Reddü’l-Muhtar

Kaynak: Diyanet İşleri Başkanlığı

Etiketler :

Kadın adetli iken imam nikâhı kıyılabilir mi?

Kadın adetli iken imam nikâhı kıyılabilir mi?

Yuzarsif
Kadın adetli iken imam nikâhı kıyılabilir mi?


Cevap: Kadın adetli iken imam nikâhı kıyılabilir mi?

Muhammed
Adet döneminde kıyılan nikâh geçerlidir. Nikâh için kadının adetli olmaması diye bir şart yoktur


Cevap: Kadın adetli iken imam nikâhı kıyılabilir mi?

Fetva Meclisi
adetli bayanın nikahı kıyılır mı

Kadınların adet hali, birtakım hususları yerine getirmelerine engel olmakla birlikte, bunun nikahla alakası yoktur. Dolayısıyla kadın adetli iken kıyılan nikah geçerlidir. Ancak adetli iken cinsel ilişkide bulunmak haramdır. Nitekim Kur&#;an&#;da; Sana kadınların ay halini sorarlar. De ki: O bir ezadır (rahatsızlıktır). Ay halinde kadınlardan uzak durun. Temizleninceye kadar onlara yaklaşmayın. Temizlendikleri vakit, Allah&#;ın size emrettiği yerden onlara yaklaşın. Şüphesiz Allah çok tövbe edenleri sever, çok temizlenenleri sever (Bakara, 2/) buyrulmaktadır. Buna göre adetli halde bulunan bir kadına nikah kıyılabilir ancak temizleninceye kadar onunla cinsel ilişkide bulunulamaz (Ahmed b. Hanbel, Müsned, III, ; Mevsılî, İhtiyâr, İstanbul, ts. I, ).


Yorum: Kadın adetli iken imam nikâhı kıyılabilir mi?

U
Adetliyken imam nikahı kıyılabilir deniliyor fakat nikahtan sonra kılınacak 2 rekatlık şükür namazı adet sonrasına bırakılabikir mi? Bu konudaki belirsizlik nasıl giderilmelidir


mum
Adetli kadın dini nikahını kıydırabilir Temiz olmak şart değildir Nikahtan sonra şükür namazını adeti bittiğinde kılar


adetliyken imam nikahı olur mu, adetliyken imam nikahı kıyabilirmi, adetliyken imam nikahi olurmu

Bu kategoride yer alan Bilgisayarda, playstation, telefon vs. larda oyun oynamak günah mıdır? başlıklı yazımızı da okumanızı tavsiye ederiz.

Sual: Dini nikâha niye “imam nikâhı” deniyor?
CEVAP
Hristiyanların nikâhlarını, kilisede papazlar kıydığı halde, papaz nikâhı denmiyor. Nikâh kıymasını bilen her Müslüman, her yerde, nikâh kıyabilir. Nikâhın, camide olması veya imamın kıyması, şart değildir. Doktor kıyarsa, doktor nikâhı, mühendis kıyarsa, mühendis nikâhı denmeyeceği gibi, imam kıyınca da, imam nikâhı denmez. Normal adı nikâhtır. Resmî nikâh muamelesiyle karışmaması için, dini nikâh deniyor. Yoksa nikâh, namaz gibi dinin bir emridir. Dini namaz veya imam namazı diye bir namaz olmadığı gibi, imam nikâhı da olmaz. Sadece, belediyede yapılan nikâh işlemleriyle karışmaması için, dini nikâh veya İslam nikâhı demeli, imam nikâhı dememeli.

Sual: Kızla erkek varken, ikisinin babası şahit olsa nikah sahih olur mu?
CEVAP
Evet.

Sual: Nikahta kız ve erkeğe üçer defa mı sorulur?
CEVAP
Evet, her ikisine ayrı ayrı üç kere sorulur.

Sual: Farklı mezheptekilerin nikahı, iki mezhebe uygun mu kıyılır?
CEVAP
Bir mezhebe uygun olması kâfidir.

Sual: Karı-koca nikah için aynı kişiye vekalet verebilir mi?
CEVAP
Evet.

Sual: Evlenecek çocuk, babasının yanında çekindiği için, babası vekaleten konuşuyor. Asıl var iken, vekilin nikah kıyması caiz mi?
CEVAP
Baba kıyabilir.

Sual: Nikahta şahidin biri yoksa, birine telefonla söylense caiz mi?
CEVAP
Şahitlerin bir arada bulunması lazımdır.

Sual: Nikahta vekalet verilirken şartlar nelerdir?
CEVAP
Hiç bir şartı yok. (Beni falanca ile evlendirmek üzere seni vekil ettim) demek yeterlidir. Vekil edilen kişinin illâ kızın mahremi olması gerekmez.

Sual: Şahitler gelinin ve damadın şahidi diye ayrılmalı mıdır?
CEVAP
Öyle bir şey yok. Sadece şahitlerin gelini ve damadı tanımış olmaları yeterlidir.

Sual: İki bayram arası nikah olmaz deniyor bu doğru mu?
CEVAP
İki bayram arası nikah olur. Bir bayram günü Cumaya rastlamıştı. Bayram namazından çıkıp Cumaya gelene kadar pek çok zaman olmadığı için, iki bayram (Yani bayram ve Cuma) arasında nikahla uğraşmayın denilmişti. Yoksa Âişe validemizin nikahı da iki bayram arasında kıyıldı. Düşünülürse iki bayram arası olmayan gün yoktur. Ramazan bayramı ile Kurban bayramı arası veya Kurban bayramı ile ramazan bayramı arası. Yani bir senenin bir kısmı Ramazan bayramı ile Kurban bayramı arasıdır, bir kısmı da Kurban bayramı ile Ramazan bayramı arasıdır.

Sual: Bir kız dinimizde anne ve babasından izinsiz evlenebilir mi?
CEVAP
Evet. Hanefi mezhebinde ana babanın rızası şart değil. Diğer mezheplerde şarttır.

Sual: Gayri sahih nikahlı, tecdid-i nikah yapsa, nikahlanmış olur mu?
CEVAP
Evet. Sahih nikahın sakatlanması ihtimaline karşı da, iki şahit yanında tecdid-i nikah lazım.

Sual: Resmi nikahtan sonra dini nikah da yapıyoruz. Bir kız ile erkek evlenirken, imam olmasa, sadece kızın babası ile oğlanın babası olsa, Hanefi mezhebine göre başka şahit olmadan nikahlarını kendileri kıyabilir mi?
CEVAP
Evet kıyabilirler.
İmam şart değildir. Oğlanın veya kızın babası nikahı kıyar. Hem de şahit olmaları sahih olur.

Sual: Dini nikahım kıyılırken hayzlı idim. Hayzlı iken nikah kıyılırsa sahih olmaz diyorlar. Doğru mu?
CEVAP
Cünüplüğün nikahla alakası yoktur. Nikah sahihtir.

Sual: Şafii’ye göre nikah nasıl yapılır?
CEVAP
Şafii’de nikahın doğru olması için, birinci şart, baliga olan kıza da velinin izin vermesi lazımdır. Veli, erkek akrabadır. Baba yoksa, babanın babası ve onun babasıdır. Bunlardan sonra, erkek kardeştir. Bundan sonra, erkek kardeş oğlu, sonra onun oğludur. Sonra amca, sonra amca oğlu ve onun oğludur. Bunlar yoksa, kadı [yani Kur'an-ı kerime göre yaşayan adil bir hakim] veli olur. Bu velilerden birini bulamazsa, orada salih bir arkadaşı veli tayin eder. Şafii’de, şahitlerin erkek olması ve fıskları belli olmaması şarttır.

Bunları yapamazsa, Hanefi mezhebini taklit ederek nikah yaparlar.

Sual: Şafii, nikahta salih şahit bulamazsa, Hanefi’yi taklit eder mi?
CEVAP
Salih insan bulunmazsa, Hanefi taklit edilir.

Sual: Şafii’de, nikah için iki şahit yanında mı kadın vekalet verir?
CEVAP
Evet. Nikah için iki şahit yanında vekalet almak lazım.

Sual: Kocası ile Şafii’ye göre nikahlanması gereken hanım, velilerden izin alma imkanı yoksa, Hanefi’yi taklit etse, caiz mi?
CEVAP
Evet.

Sual: Şafii’ye göre nikahlanmam lazım. Hanımın velileri fâsıktır. Hanım salih birini veli tayin edebilir mi?
CEVAP
Evet.

Sual: Şafii’de, fâsıkın tevbe edip nikah şahitliği yapması caiz mi?
CEVAP
Salih şahit bulunmazsa, bildirilen hile-i şeriyye caiz olur. Fakat tevbenin şartlarına uymak gerekir.

Sual: Şafii’de, hiç veli yoksa, nikahta, birini veli tayin etmek caiz mi?
CEVAP
Evet.

Ehl-i kitapla nikâh
Sual:
Müslüman erkek ile Ehl-i kitabın nikahlarının kıyılmasında bir fark var mı?
CEVAP
Nikahın kıyılmasında bir fark yoktur. Sadece, zimmi olan Hristiyan veya Yahudi, yani ehl-i kitap kadınla nikah kıyılırken, iki şahidin de, zimmi olması caiz olur. Zimmi, İslam devleti idaresinde yaşayan kitap ehli gayrimüslim demektir.

Ölen eşinin cenazesine bakmak
Sual:
Karı kocadan biri ölünce, yaşayan, ölenin cenazesine bakabilir mi?
CEVAP
Kadın, ölen kocasına bakabilir, çünkü koca öldükten sonra nikâh, iddet bitinceye kadar [dört ay on gün] devam eder. Hanefî’de kadın ölünce, kocası buna bakamaz, çünkü kadın ölünce nikâh bozulur. Ama diğer üç mezhepte bakmak caizdir. (Redd-ül-muhtar)

Erkek, ölen hanımının ellerine ve yüzüne, Hanefî’de bakabilir. Diğer yerlerine bakmak için bir ihtiyaç olursa, mesela teşhis için bakmak gerekirse, diğer üç mezhepten biri taklit edilip bakılabilir.

Nikâh ne zaman kıyılır?
Sual: İslam nikâhı, her gün kıyılabilir mi? Yoksa mübarek günleri mi beklemek gerekir?
CEVAP
Her gün, her gece kıyılabilir. Cuma gecesi veya cuma günü olursa, daha iyi olur.

Evlenirken Amentü’yü bilmek
Sual:
Evlenecek kişilerin Amentü’nün esaslarını ezbere sayması şart mıdır?
CEVAP
Ezbere sayması şart değildir. Amentünün esasları, Allahü teâlânın sıfatları anlatılır. Bunlara inanıyor musun denir. Evet, inanıyorum derse mesele kalmaz. Birini bile kabul etmezse, Müslüman sayılmaz.

Düğünden önce nikâh
Sual:
Düğünden bir ay önce, nikâhımız kıyıldı. Dinen de eşim olduğuna göre, hanım her isteğimi kabul etmek zorunda değil mi? Benden izinsiz sefere çıkabilir mi? Benimle birlikte sefere çıkmayı reddedebilir mi?
CEVAP
Kadın, mehr-i müecceli değil, mehr-i muacceli almadıkça, düğünü, halveti ve birlikte sefere çıkmayı istemeyebilir, yani sizin her isteğinizi kabul etmek zorunda değildir. Mehrin hepsi müeccelse, yani daha sonra verecekse, kadın, mehri almadığı için, kocası bunları menedemez. Mehr-i muacceli almayan kadın, kocasından izinsiz evden çıkabilir ve başka bir mahremiyle sefere gidebilir. (S. Ebediyye)

Sual: Dinimizde evlenmemek yani aynı evde birlikte yaşamamak şartıyla, henüz buluğa ermemiş bir kızı sadece uygun birine nikâh etmek caiz mi?
CEVAP
Hanefi mezhebinde, babası nikâhı yapabilir ama kız baliğa olunca, istemezse bu kimseyi reddedebilir. (S. Ebediyye)

Nikâh kıyılırken
Sual:
Dini nikâh kıyılırken, aldım, verdim, kabul ettim gibi geçmiş zaman olarak söylemek şart mıdır?
CEVAP
Evet, şarttır. Mesela, kabul ettin mi diye sormalı, cevap veren de, kabul ettim demelidir. Bunun gibi, soran emir şeklinde söyleyip, cevap veren geçmiş zaman şeklinde söylese de olur. Yani soran, benimle veya şununla evlenmeyi kabul et der, cevap veren de, kabul ettim derse, nikâh yine sahih olur. (S. Ebediyye)

Şafii'de, kızın babası, (Kızımı sana nikâhladım) dese, damat da (kabul ettim) dese, nikâh sahih olmaz. (Nikâhını kabul ettim) demesi gerekir.

Kızını verdin mi?
Sual:
Bir erkek evleneceği kızın babasına, iki erkek şahit yanında, kızını bana verdin mi dese, babası da verdim dese, nikâh sahih olur mu?
CEVAP
Kitaplarda şöyle deniyor:
Kızın babasına, (Kızını bana zevce olarak verdin mi?) dese, o da (Evet) veya (Zevce olarak verdim) dese, nikâh olmaz. Evlenmeyi teklif edenin tekrar, (Kabul ettim) demesi lazımdır, çünkü önce sormuştu. Soruyla vekil yapılmaz. (Kızını bana zevce olarak ver) deseydi olurdu, çünkü emirle vekil yapmış olur. Bu vekilin cevabı, iki taraf adına söylenmiş olup, iki şahit de varsa, nikâh tamam olur. (Redd-ül-muhtar)

Zina edenle nikâh
Sual: Zinadan hamile kalan kadını veya nikâhlıyken hamile kalıp sonra ayrılan veya kocası ölen kadını nikâh etmek caiz midir?
CEVAP
Zinadan hamile kalan kadını, doğumdan önce, nikâh etmek caizdir. Eğer o kadınla zina eden başkası ise, çocuk olmadan önce cima caiz olmaz. (Feyziyye)

Nikâhlıyken hamile kalan, sonra kocası ölen veya boşanan kadını, doğuma kadar nikâh etmek sahih değildir. Zina ettiği kadını nikâh etmek ve onunla cimada bulunmak helaldir. (S. Ebediyye)

Kaybolan kişinin eşi
Sual:
Bir kadının kocası, Almanya’ya çalışmaya gitse, birkaç sene haber alınamasa, öldüğü kabul edilerek, karısı başkasıyla evlenebilir mi?
CEVAP
Evlenemez. Kesin öldüğü bilinirse evlenebilir. Din kitaplarında deniyor ki:
Gaib olan [yani uzak ülkelere gidip yıllarca gelmeyen] kocasının öldüğü veya üç talak verdiği haberini âdil bir müslümandan öğrenen kadın, başkasıyla evlenebilir. Hâkimin, 90 yaşını dolduran gaibin öldüğüne hüküm edeceği Mecelle’nin maddesinin şerhinde yazılıdır. Öldüğünü işitip veya boşadığını bildiren mektubunu alıp, başkasıyla evlendikten sonra birinci koca gelirse, ikincisinin nikâhı batıl olur. (Nimet-i İslam, S. Ebediyye)

Dini nikâh yapılırken
Sual: Dini nikâhı kızın vekiliyle mi, yoksa bizzat kendisiyle mi yapmak daha uygun olur?
CEVAP
Dinini iyi bilen bir kız olduğu bilinmiyorsa, nikâh bizzat kızın kendisi bulunarak yapılmalı. Çünkü eskiden herkese lüzumlu dini bilgiler öğretiliyordu. Şimdi ise, nikâhlanacak olanların çoğu bu bilgileri bilmiyorlar. Bilinmesi lazım olan bilgileri söyleyip, bunları tasdik ettiklerini söyledikten sonra nikâhı yapılır. Orada bulunanlar da anlatılanları duymuş, bilmiyorlarsa öğrenmiş olurlar.

Şahitsiz nikâh olur mu?
Sual: Halk arasında, şahit olmasa da, değişik şekillerde dînî nikâh kıyılabileceğini söyleyenler oluyor. Mesela, (Bir erkek, bir kadına sen benim namusumsun derse, o da kabul ederse veya bir erkek evleneceği kadına üç kere benimle evlenir misin derse, o da evet derse dînî nikâh kıyılmış olur) diyorlar. Yine bunlar gibi, (Allah, peygamber şahidimizdir) diyerek şahitsiz nikâh kıyanlar oluyor. Böyle nikâh olur mu?
CEVAP
Öyle nikâh sahih olmaz. Hanefî mezhebinde, ya iki erkek veya bir erkekle iki kadın şahit olmazsa nikâh geçersiz olur. Şafiî’de ise sâlih iki erkek şahit ile kızın babasının bulunması şarttır. Kızın babası yoksa velisinin evliliğe izin vermesi gerekir.

Dünya âhiret bacımsın
Sual:
Bir kadına, (Sen benim dünya âhiret bacımsın diyen kimse, o kadınla evlenemez, o kadın artık onun mahremi olmuş olur) deniyor. Bir de bir kadına, (Sen benim namusumsun denirse, nikâh kıyılmış olur) diyorlar. Böyle bir şey var mıdır?
CEVAP
Bunların hepsi hurafedir. Bir kimse, kendisine namahrem [yabancı] olan, yani nikâh düşen bir kadına ne söylerse söylesin, o yine yabancıdır, nikâh düşer. Bacımsın demekle bacısı olmaz, karımsın demekle karısı olmaz. Namusumsun demekle de, nikâh kıyılmış olmaz.

Zinadan hamilenin nikâhı
Sual:
Yeni Zelanda’dan yazıyorum. Bir arkadaş, zina ettiği bayanla evlenmek istiyor, fakat kadın hamiledir. Buradaki hocalar, (Hamile bayanın nikâhı caiz değildir) diyorlar. Zinadan hamile kalan kadını nikâh etmek caiz değil midir?
CEVAP
Zinadan hamile kalan kadını nikâh etmenin, yani onunla evlenmenin caiz olduğu Bedayi, Bahr-ür-raık, İbni Abidin, Hindiyye gibi muteber kitaplarda bildirilmektedir.

Zinadan hamile kadını doğurmadan önce nikâh etmek sahihtir, fakat doğum yapıncaya kadar vaty etmek [ilişkiye girmek] caiz olmaz. Nikâhtan hamile olan kadını, doğum yapıncaya kadar, nikâh etmek sahih değildir. (S. Ebediyye)

Hanefî'de olduğu gibi, Şâfiî mezhebinde de zina eden kadınla evlenmenin caiz olduğu Mezahib-i Erbaa kitabında bildirilmektedir.

Nikâha mani olmaz
Sual: (Kız veya erkekten birinde sağlık açısından bir rahatsızlık varsa, mesela çocuğu olmayacaksa, frengi, AIDS gibi bulaşıcı bir hastalığı varsa, bunu evlenirken söylemezse nikâhları geçersiz olur) diyorlar. Böyle bir şeyin aslı var mı?
CEVAP
Böyle bir şeyin aslı yoktur. Hastalık, sakatlık gibi özürler nikâha mâni değildir.

Nikâh tazelerken
Sual: Nikâh tazelemek için yanımda bir kişi olsa, telefonla başka bir arkadaşı da arayıp her ikisinin duyacağı şekilde, tecdid-i nikâh duasını okusam, iki şahit yanında nikâh tazelemiş olur muyum?
CEVAP
Hayır, iki şahidin bir arada olup birbirini görmeleri ve sizin de evli olduğunuzu bilmeleri lazımdır. Nikâh tazelemek yeniden nikâh kıymak demektir. Kimlerin nikâhının kıyıldığını şahitlerin bilmeleri gerekir.

Zina ve nikâh
Sual:
(Erkek zina ederse nikâha zarar vermez, fakat kadın zina ederse nikâh düşer) deniyor. Böyle bir şey var mı?
CEVAP
Hayır, bu yanlıştır. Zina büyük günahtır, ama kadın da zina etse nikâhı düşmez.

Sual: Dinî nikah akdi yapılırken, bu akitte kadının veya kızın velisinin bulunması şart mıdır?
CEVAP
Konu ile alakalı olarak Mîzân-ül-kübrâda diyor ki:
“Şafii ve Hanbeli mezhebinde, nikâh akdinin sahih olması için, kızın veya kadının velisinin bulunması şarttır. Kadın veli olmaz. Hanefi mezhebinde, kadın velisiz evlenebilir ve kendine birini vekil yapabilir. Fakat küfvünden başkasına varırsa, velisi mani olabilir. Maliki mezhebinde, kadın eşraftan ve zengin ise, velinin bulunması şarttır. Böyle değilse, kadını vekili evlendirebilir. Şafii ve Hanbeli mezhebinde, fasık veli olamaz. Hanefi ve Maliki mezhebinde ise olur.”

Sual: Evlenecek gençlerin dinî nikâh akitlerini yapmak için mutlaka imamın olması mı gerekir?
CEVAP
Dinî nikâh akdinde imam bulunması, belli şeyler okuması şart değildir. Çünkü bu, "imam nikâhı" değil, "dinî nikâh" akdidir. Evlenecek bir Müslüman, önce gerekli kanuni işleri tamamlar sonra, düğünden önce, İslam nikâhını da yaptırır.

Nikâhta bulunanlara, şeker, meyve veya şerbet gibi tatlı verilmesi, düğünde ise, etli ve tatlı yemek vermek, düğün ziyafetine çağırılınca, yemeğe gitmek, tef, davul çalarak düğünü tanıdıklara duyurmak sünnettir.

Sual: Dinî nikâh akdi yapılırken, bu akitte kullanılan kelimeler dört mezhepte de aynı mıdır?
CEVAP
Dinî nikâh akdi yapılırken Şafii ve Hanbeli mezhebinde, tezvic veya nikâh kelimelerini söylemek şarttır. Hanefi mezhebinde, akdi, sözleşmeyi bildiren her kelimeyi söylemekle dinî nikâh akdi sahih olur. Maliki mezhebi de, Hanefi gibi ise de, Malikide mehri de söylemek lazımdır. Şafii mezhebinde, kızımı sana tezvic ettim dense, karşı taraf da kabul ettim dese, nikâhını veya tezvicini kabul ettim demese, nikâh akdi sahih olmaz. Hanefi, Hanbeli mezhebinde ve İmam-ı Şafii hazretlerinin diğer kavlinde sahih olur.

"İmam nikahı" değil, "dinî nikâh"
Sual:
Evlenirken kanuni işlemlerden sonra dine uygun nikâh yapılmaktadır. Bu nikâh akdini imamın yapması gerekir ve ismine de imam nikâhı deniyor. Gerçekten bu nikâh imam nikâhı mıdır veya işin doğrusu nedir?
CEVAP
Nikâhta imam bulunması, belli şeyler okuması şart değildir. Bu, imam nikâhı değil, İslâm yani dinî nikahtır. Evlenecek bir Müslüman, önce belediyede evlenme memurluğuna başvurup, gerekli kanuni muameleleri tamamlamalı, evlendiğini nüfus cüzdanına yazdırmalıdır. Kanuna uygun işi bitirdikten sonra, düğünden önce, İslâm, dinî nikâhı da yapılır ve böylece Allahü teâlânın emri yerine getirilmiş olur. Kanuna uygun evlenmeyen, suç işlemiş olur, İslâm nikâhı yapmayan, günah işlemiş olur. Bunlara aldırış etmeyenin cezası, kat kat çok olur. Müslüman, suç ve günah işlememelidir. Suç işleyerek cezaya çarpılmak da günahtır.

Nikâh akdinin uygun olması için
Sual:
Bir Müslüman, evlenirken yapılacak dinî nikâh akdinin uygun olması için nelere dikkat etmesi ve uyması gerekir?
CEVAP
Konu ile alakalı olarak Mîzân-ül-kübrâda deniyor ki:
“Şafii ve Hanbeli mezhebinde, nikâhın sahih olması için velinin bulunması şarttır. Hanefi mezhebinde ise, kadın velisi olmadan da evlenebilir ve evlendirmesi için kendine birini vekil yapabilir. Fakat küfvünden başkasına varırsa, velisi mani olabilir. Maliki mezhebinde, evlenecek kadın eşraftan ve zengin ise, velinin bulunması şarttır. Böyle değil ise, kadını vekili evlendirebilir. Şafii ve Hanbeli mezhebinde, fasık, açıkça günah işleyen veli olamaz. Hanefi ve Maliki mezhebinde olur. Hanefi mezhebinde büluğa eren kızı rızası olmadan kimse evlendiremez. Üç mezhepte kadın ve velileri razı olunca, küfvün gayrısı ile evlenebilir. Hanbeli mezhebinde ise evlenemez. Şafii ve Maliki mezhebinde bir veli, kadını arzusu ile, küfvünün gayrısına veremez. Hanefi mezhebinde verebilir.

Şafii mezhebinde, küfv, nesepte, soyda, sanatta, dinde, ayıpsız olmakta ve hür olmakta şarttır. Maliki mezhebinde küfv yalnız dinde olur. Hanefi mezhebinde ise, dinde, nesepte, soyda ve malda olur. Bütün mezheplerde, erkeğin Müslüman olması, kızın müşrik olmaması birinci şarttır. Hanefi mezhebinde, küfvüne varmayan kadını velileri ayırabilir. Diğer üç mezhepte veliler buna razı olmazlarsa, nikâh zaten sahih olmaz.”

Sual: Dinî nikâh akdi yapılırken, şahitlerin Müslüman ve erkek olmaları mı gerekir, kadın da şahitlik yapabilir mi?
CEVAP
Şafii ve Hanbeli mezhebinde iki şahidin de adil, salih erkek olmaları lazımdır. Hanefi mezhebinde ise, bir erkekle iki kadının, fasık da olsa, şahitlikleri ile nikâh sahih olur.

Sual: Bir kadınla bir erkek, şahitsiz olarak, Allah ve Resulü şahidimiz diyerek nikâh akdi yapabilir ve evlenebilirler mi?
CEVAP
Konu ile alakalı olarak İbni Abidinde deniyor ki:
“Allahü teâlâ ve Resûlullah efendimiz şahittir diyerek yapılan nikâh sahih olmaz. Küfür olur diyenler de vardır.”

nest...

çamaşır makinesi ses çıkarması topuz modelleri kapalı huawei hoparlör cızırtı hususi otomobil fiat doblo kurbağalıdere parkı ecele sitem melih gokcek jelibon 9 sınıf 2 dönem 2 yazılı almanca 150 rakı fiyatı 2020 parkour 2d en iyi uçlu kalem markası hangisi doğduğun gün ayın görüntüsü hey ram vasundhara das istanbul anadolu 20 icra dairesi iletişim silifke anamur otobüs grinin 50 tonu türkçe altyazılı bir peri masalı 6. bölüm izle sarayönü imsakiye hamile birinin ruyada bebek emzirdigini gormek eşkiya dünyaya hükümdar olmaz 29 bölüm atv emirgan sahili bordo bereli vs sat akbulut inşaat pendik satılık daire atlas park avm mağazalar bursa erenler hava durumu galleria avm kuaför bandırma edirne arası kaç km prof dr ali akyüz kimdir venom zehirli öfke türkçe dublaj izle 2018 indir a101 cafex kahve beyazlatıcı rize 3 asliye hukuk mahkemesi münazara hakkında bilgi 120 milyon doz diyanet mahrem açıklaması honda cr v modifiye aksesuarları ören örtur evleri iyi akşamlar elle abiye ayakkabı ekmek paparası nasıl yapılır tekirdağ çerkezköy 3 zırhlı tugay dört elle sarılmak anlamı sarayhan çiftehan otel bolu ocakbaşı iletişim kumaş ne ile yapışır başak kar maydonoz destesiyem mp3 indir eklips 3 in 1 fırça seti prof cüneyt özek istanbul kütahya yol güzergahı aski memnu soundtrack selçuk psikoloji taban puanları senfonilerle ilahiler adana mut otobüs gülben ergen hürrem rüyada sakız görmek diyanet pupui petek dinçöz mat ruj tenvin harfleri istanbul kocaeli haritası kolay starbucks kurabiyesi 10 sınıf polinom test pdf arçelik tezgah üstü su arıtma cihazı fiyatları şafi mezhebi cuma namazı nasıl kılınır ruhsal bozukluk için dua pvc iç kapı fiyatları işcep kartsız para çekme vga scart çevirici duyarsızlık sözleri samsung whatsapp konuşarak yazma palio şanzıman arızası