be able to ile can arasındaki fark / En İyi Şekilde "Can" ve "Be Able To" Kullanma Rehberi

Be Able To Ile Can Arasındaki Fark

be able to ile can arasındaki fark

İngilizcedeki modal fiillerden olan can, could ve be able to ile yetenek, beceri, gereklilik, rica ve izin gibi anlamlar vermek için kullanılır. Bazı durumlarda birbirlerinin yerine kullanılabilse de bazı durumlarda kendi özel kullanım alanları vardır ve böylesi anlamlarda değişmeli kullanılmazlar.

Can, could ve be able to

Alt başlıklar halinde ve birbirleriyle kıyaslayarak her bir modal fiili detaylı bir şekilde inceleyelim. İlk olarak can modal fiili ile başlayalım.

İngilizcede Can

İngilizcede can olumlu, olumsuz ve soru cümlelerinde aşağıdaki tablodaki gibi yapılır.

➡️ Olumlu cümleler
Subject (I, you, we, they, he, she, it) + can + V1
➡️ Olumsuz cümleler
Subject (I, you, we, they, he, she, it) + can’t + V1
Subject (I, you, we, they, he, she, it) + cannot + V1
Subject (I, you, we, they, he, she, it) + can not + V1
➡️ Soru cümleleri
Can + subject (I, you, we, they, he, she, it) + V1 ?

Ayrıca aşağıdaki tabloda çeşitli formatlarının ses butonlarını dinleyerek dinleme ve konuşma becerileri için faydalı olabilecek çalışmalar için:

can,
can’t,
can not,
cannot

⭐ Yetenek ve beceri anlatımlarında –e bilmek anlamında kullanılır:

I can swim.
Yüzebilirim.
He can play guitar.
Gitar çalabilir.

⭐ Birinden bir şey yapmasını rica etmek için kullanılır:

Can you close the door?
Kapıyı kapatabilir misin?
Can you help me, please?
Lütfen bana yardım eder misin?

⭐ Benzer şekilde birinden izin alırken kullanılır:

Can I go to the cinema?
Sinemaya gidebilir miyim?
Mommm! Can I drink some wine?
Anne! Biraz şarap içebilir miyim?

⭐ Öneri sunmak için kullanılır:

Can Anna come with us?
Anna bizimle gelebilir mi? (Gelsin mi?)
Can we sign the treaty?
Antlaşmayı imzalayabilir miyiz?

⭐ Olasılık ifadelerini anlatmak için kullanılır:

Italy can win the European Championship.
İtalya Avrupa Şampiyonasını kazanabilir.
I can play for GS this year.
Bu sene GS için oynayabilirim.

İngilizcede Could

İngilizcede could yardımcı fiilinin olumlu, olumsuz ve soru cümleleri aşağıdaki tablodaki gibi yapılır.

➡️ Olumlu cümleler
Subject (I, you, we, they, he, she, it) + could + V1
➡️ Olumsuz cümleler
Subject (I, you, we, they, he, she, it) + couldn’t + V1
Subject (I, you, we, they, he, she, it) + could not + V1
➡️ Soru cümleleri
Could + subject (I, you, we, they, he, she, it) + V1 ?

Ayrıca aşağıdaki tabloda çeşitli formatlarının ses butonlarını dinleyerek dinleme ve konuşma becerileri için faydalı olabilecek çalışmalar için:

could,
couldn’t,
could not

⭐ Can modal yardımcı fiilinin geçmiş hali olarak -e bilmek anlamında kullanılabilir.

I could play the guitar when I was a child.
Çocukken gitar çalabilirdim.
I could not swim when I was 7.
7 yaşındayken yüzemezdim.

⭐ Could, can modal yardımcı fiilinden daha kibar bir rica anlamı katar:

Could you help me?
Bana yardım edebilir misiniz?
Could you open the window, please?
Pencereyi açar mısınız lütfen?

⭐ Benzer şekilde izin ifadelerinde de can yardımcı fiilinden daha kibar bir anlam katar.

Could I use your phone?
Telefonunuzu kullanabilir miyim?
Could I take your pen?
Kaleminizi alabilir miyim?

⭐ Could yardımcı fiili özellikle “see, hear, smell, taste, feel, remember, understand” gibi fiillerle beraber yaygın bir şekilde kullanılır:

As soon as I walked into the room, I could smell gas.
Odaya girer girmez gaz kokusu aldım.
There was so much noise I couldn’t hear anything.
O kadar çok ses vardı ki hiçbir şey duyamadım.

İngilizcede be Able to

İngilizcede be able to yardımcı fiilinin olumlu, olumsuz ve soru cümleleri aşağıdaki tablodaki gibi yapılır.

➡️ Olumlu cümleler
I am able to + V1
I’m able to + V1
he/she/it is able to + V1
he/she/it’s able to + V1
we/you/they are able to+ V1
we/you/they’re able to+ V1
➡️ Olumsuz cümleler
I am not able to + V1
I’m not able to + V1
he/she/it is not able to + V1
he/she/it’s not able to + V1
he/she/it isn’t able to + V1
we/you/they are not able to+ V1
we/you/they aren’t able to+ V1
we/you/they’re not able to+ V1
➡️ Soru cümleleri
Am + I able to + V1?
Is + he/she/it able to + V1?
Are + we/you/they able to + V1?

able to

İngilizcede be able to ile can ve can fiilinin geçmiş hali olan could ile yapılabilen her şey yapılabilir. Can ile ancak geniş zaman ve geçmiş zaman (could) cümleleri kullanılabilirken be able to ile diğer zamanlarda da cümle kurulabilir. Bu yüzden eğer bahsi geçen eylemi diğer zamanlarda kullanabilmek için be able to tercih edilmelidir.

I haven’t been able to sleep recently.
Son zamanlarda uyuyamadım.

Can, Should ve Must’ın Olasılık Durumlarında Kullanımını Öğrenin!

Türkçede kip olarak geçen modal adını verdiğimiz sözcükler, sözcüklere ek anlam kazandırmamıza yardımcı olurlar. Yetenekler, izinler, yasaklar gibi durumlarda kullanabildiğimiz bu sözcükler, bu yazımızda söz edeceğimiz olasılık durumlarında da kullanılırlar. İngilizcede günümüz ve gelecekle ilgili olasılıklardan söz ederken can, should, must, could, may ve might sözcüklerinden yararlanabiliriz. İngilizce öğrenen birçok kişi, hangi durumlarda hangisinin kullanılması gerektiğini karıştırabiliyorlar. Bu yazımızda sizlere bunların nasıl kullanılması gerektiğini açıklamaya çalışacağız.

En yaygın kullanılanı “can”dir. İngilizce öğrenen birçok kişi, can’i neredeyse tüm olasılık durumları için kullanmaktadır; ancak bu çok da doğru bir kullanım değildir. Örneğin, “Belki yağmur yağacak/yağabilir” demek istediğinzde “It can rain tomorrow.” dememenizi öneririz. Dilbilgisi olarak baktığınızda hiçbir sıkıntısı yok; ancak kulak tırmalayabiliyor ve iyi bir İngilizce değil. Bunun kullanımını sonrasında vereceğiz. Günlük İngilizcede can’in yaygın olarak duyulmasının nedeni, kimsenin doğru ya da yanlış olup olmadığını umursamamasından ötürüdür.

Öyleyse “can” nerede kullanılır? Genel olasılıklarla ilgili konuşurken can uygun bir kullanımdır. Örneğin:

Learning a language can be difficult.

Dil öğrenmek zor olabilir. 

Bu, çoğumuz için geçerli değil midir? Dil öğrenmek kolay bir süreç değildir ve genel bir olasılık söz konusu, bu yüzden can kullandık.

 

Russia can be very cold in winter. (Rusya kışın çok soğuk olabilir.) Rusya’nın kışın çok soğuk olabileceği genel bir olasılıktır, herkes bilir.

It can be dangerous to ride a bicycle in the city. (Şehirde bisiklet sürmek tehlikeli olabilir.) Şehirde bisiklet sürerken yaralananlar ve daha kötüsü ölenler var.

“can’t”i de es geçmeyelim: Olanaksız bir durumdan söz ederken can’t kullanırız.

Örneğin: John can’t be in the US now because he told me that he was in England. (John şu anda ABD’de olamaz çünkü bana İngiltere’de olduğunu söyledi.) Diyelim ki ben dün John ile konuştum ve bana İngiltere’de olduğunu söyledi; ancak arkadaşınız Amerika’da olduğunu söylüyor. Bunun olası olmayacağını düşünürsünüz durumu bildiğiniz için. O yüzden can’t dedik.

Peki ya “should”? Bunu anlamak biraz daha kolay çünkü mantıksal ve normal bir beklentiden söz ettiğimiz durumlarda kullanırız. Örneklere bakalım:

The vet has given my cat medicine, so he should feel better soon. (Veteriner, kedime ilaç verdi, o yüzden kısa süre içinde daha iyi hisseder.) İlacın kediye iyi bir etkisi olacağını hepimiz bekleriz. Bir beklenti söz konusu.

Our team is much stronger than theirs, so we should be able to beat them easily next week. (Bizim takımımız onlarınkinden daha güçlü, öyleyse onları önümüzdeki hafta kolayca yeneriz.) Should kullanmak daha iyidir, çünkü cümleyi kuran kişi mantıksal bir yargıdan doğan bir beklenti içinde.

Şimdi de “must”tan söz edelim. Must’ın anlamca güçlü bir sözcük olduğunu biliyorsunuzdur. Güçlü olasılıklarda ve çıkarımlarda kullanabiliriz. İşte örnekler:

Her shoes are here, so she must be here. (Ayakkabıları burada, öyleyse o, burada olmalı.) Kimse ayakkabıları olmadan başka bir yerde olmaz normal durumda, bu yüzden o kişinin ayakkabılarını kapının önünde gördüğümüz için %99 olasılıkla burada olduğunu düşünüyoruz.

You must be the new accountant. (Sen yeni muhasebeci olmalısın.) Yeni birisinin işe başladığını duydunuz ve o kişiyi muhasebe bölümünde gördünüz, o zaman o kişinin yeni muhasebeci olduğundan emin olarak bu cümleyi kurabilirsiniz.

He mustn’t hear me over all the noise. (Bunca gürültünün arasında beni duymuyor olmalı.) Gürültülü bir ortamda sizi kimsenin duymasını beklemezsiniz, o zaman bu durumda mustn’t kullandık.

İngilizce konuşma odaklı bir dil kursu olan Konuşma Kulübü’nde CEFR kriterlerine uygun  eğitim müfredatı ile İngilizceyi ilk dersten itibaren her ders konuşursunuz. Böylece İngilizce konuşurken öğrenmeniz gereken tüm ifadelere hâkim olursunuz. Konuşma Kulübü'nün İngilizce konuşma odaklı derslerinde yeni bilgiler öğrenirsiniz ve İngilizceyi konuşarak öğrenme imkânı bulursunuz. Günlük hayatınızda da bu bilgileri özgüvenle kullanabilirsiniz kendinizi İngilizce olarak rahatlıkla ifade edebilirsiniz. Ders dışı aktivitelerimizden biri olan Grammar Club etkinliğimize katılabilir, gramerde eksik olduğunuz konuları tamamlayabilirsiniz.

CAN

Can yeteneklerimizden bahsederken kullanılır. Türkçe de "-ebilmek" ekine karşılık gelmektedir.

- Johnny can swim. (Tony yüzebilir.)

- My mother can speak Chinese. (Babam Çince konuşabilir.)

- I can climb that mountain. (Şu dağa tırmanabilirim.)

- My brother can play the piano. (Erkek kardeşim piyano çalabilir.)

- My students can dance. (Öğrencilerim dans edebilir.)


Olumsuz bir cümle kurmak, yani yapamadığımız şeyleri belirtmek için ise "can" yardımcı fiiline "not" olumsuzluk eki getirilir. Kısaca "can't" olarak yazılır.

- Tony can't play volleyball. (Tony voleybol oynayamaz.)

- My father can't speak French. (Babam Fransızca konuşamaz.)

- I can't skate. (Paten yapamam.)


Soru cümlesi yapmak için de can yardımcı fiil özneden önce getirilir.

- Can you swim? (Yüzebilir misin?)

- Can your students speak English? (Öğrencilerin İngilizce konuşabilir mi?)


Can aynı zamanda yapılması ya da meydana gelmesi muhtemel şeyler hakkında konuşmak için de kullanılır.

-The doctor can see you at (Doktor sizi saat 3'te görebilir.)
Yani doktorun sizi görmesi ancak 3te mümkün olacaktır. Daha önce görmesi mümkün değildir.

-You can not buy flowers at butcher"s. (Kasaptan çiçek satın alamazsınız.)
Kasaptan çiçek satın almamız mümkün değfunduszeue.info da can not ile söyleriz.

- Sue can come to İstanbul this evening. (Sue bu akşam İstanbul'a gelebilir.)


COULD AND BE ABLE TO

Could “can” in geçmiş zaman halidir. Bütün şahıslar için değişikliğe uğramadan “could” olarak kullanılır. Soru yaparken could özneden önce getirilir. Olumsuz yapmak için de sonuna olumsuzluk eki "not" eklenir. Kısaltması "couldn't" olur. Bu cümlelerde her zaman fiilin birinci hali kullanılır.

- I could swim when I was 4 years old. (Dört yaşındayken yüzebilirdim.)

- My father couldn't finish his work last night. (Babam dün gece işini bitiremedi.)


► Geçmiş zamanda meydana gelmiş ve genel yetenek ifade eden cümlelerde could ve be able to birbirinin yerine kullanılabilir, aralarında herhangi bir fark yoktur.

- I could ride a bicycle when I was six. (Altı yaşındayken bisiklet sürebiliyordum.)

- Was your grandfather able to drive a car when he was young? (Büyükbaban gençken araba sürebilir miydi?)


► Fakat geçmişte bir kereye mahsus olmak üzere uğraşılarak yapılan işlerde yetenek ifade etmek için could kullanılmaz, be able to veya managed to kullanılır.

- The table was very heavy. But the woman was able to lift it. (Masa çok ağırdı ama kadın kaldırabildi.)

- It was to foggy yesterday. Were you able to drive to school? (Dün hava çok sisliydi. Okula arabayla gidebildin mi?)

Bu iki cümlede could kullanılmaz. Çünkü bahsedilen eylemler geçmişte genel olarak yapılabilen şeylerden veya yeteneklerden bahsetmiyor. Yalnızca bir sefere mahsus olan ve engellere rağmen yapılması başarılabilen eylemlerden bahsediliyor.


Duyu organlarının yaptığı fiillerde bir kereye mahsus olsa bile "could" aynen "be able to" ve "managed to" gibi kullanılır.

- The thief was coming towards my house. (Hırsız evime doğru geliyordu.)

- But I could see him through the keyhole. (Fakat ben onu anahtar deliğinden görebiliyordum.)
- But I was able to see him through the keyhole. (Fakat ben onu anahtar deliğinden görebiliyordum.)

Gördüğünüz gibi yukarıdaki iki cümle arasında anlam olarak herhangi bir fark yoktur.

 

- Could your grandma hear the strange sounds from the next-door flat last night? (Büyükannen dün gece bitişik daireden gelen garip sesleri duyabildi mi?)

- Was your grandma able to hear the strange sounds from the next-door flat last night? (Büyükannen dün gece bitişik daireden gelen garip sesleri duyabildi mi?)


► Geçmiş zamanda olumsuz cümle ve sorulardaki yetenekleri ifade etmede couldn't veya weren't/wasn't able to kullanılır. Olumsuz cümlelerde, "genelde olan işler" veya "bir kereye mahsus olmak üzere yapılan işler" diye bir ayırım yoktur.

- My brother couldn't swim when he was (Kardeşim 10 yaşındayken yüzemiyordu.)

- My brother wasn't able to swim when he was (Kardeşim 10 yaşındayken yüzemiyordu.)

Gördüğünüz gibi yukarıdaki iki cümle arasında anlam olarak herhangi bir fark yoktur.

 

- Couldn't the boy open the door this morning? (Çocuk bu sabah kapıyı açamadı mı?)

- Wasn't the boy able to open the door this morning? (Çocuk bu sabah kapıyı açamadı mı?)


► Gelecek zamanda olumlu, olumsuz ve soru cümlelerinde yetenekler sadece "be able to" ile ifade edilir. "Can" gelecek zaman için kullanılmaz.

- The teacher wil be able to rest after school. (Öğretmen okuldan sonra dinlenecek.)

- I won't be able to read anymore. (Artık okuyamayacağım.)

- Will they be able to find the key? (Anahtarı bulabilecekler mi?)

- Won't the baby be able to sleep in your room tomorrow night. (Bebek yarın gece odanda uyuyamayacak mı?)

I can swim ve I am able to swim Farkı

  • Yüzbaşı
    Mesaj
  • Yüzbaşı
    Mesaj
  • Teğmen
    Mesaj
    I can swim ve I am able to swim

    fırsatın var mı ya da m&#;mk&#;n m&#; gibi durumlarda kullanılır.

    Birisi &#;ok kullanılan yapı diğeri nadiren kullanılan yapıdır.

    Bir de ince bir fark: Diyelim ki arkadaşınızın bileği incinmiş; are you able to swim? diye sorarsanız y&#;zmeyi D&#;Ş&#;N&#;YOR MUSUN? anlamına geliyor.

    Eğer y&#;zme konusunda bir engeli yoksa ; are you able to swim? y&#;zebilir misin? (B&#;yle bir becerin/yeteneğin var mı anlamına geliyor.)

    Aynı durum CAN ile de yapılıyor. Farkı be able to 'nun bu şekilde kullanımı seyrek.
    < Bu mesaj bir yönetici tarafından değiştirilmiştir >
  • Yüzbaşı
    Mesaj
    Konu Sahibi
    quote:

    Orijinalden alıntı: muangtusi

    I can swim ve I am able to swim

    fırsatın var mı ya da m&#;mk&#;n m&#; gibi durumlarda kullanılır.

    Birisi &#;ok kullanılan yapı diğeri nadiren kullanılan yapıdır.

    Bir de ince bir fark: Diyelim ki arkadaşınızın bileği incinmiş; are you able to swim? diye sorarsanız y&#;zmeyi D&#;Ş&#;N&#;YOR MUSUN? anlamına geliyor.

    Eğer y&#;zme konusunda bir engeli yoksa ; are you able to swim? y&#;zebilir misin? (B&#;yle bir becerin/yeteneğin var mı anlamına geliyor.)

    Aynı durum CAN ile de yapılıyor. Farkı be able to 'nun bu şekilde kullanımı seyrek.



    ilk başta anlamadım da ince farkı anladım hocam sağol




  • Teğmen
    Mesaj
    quote:

    Orijinalden alıntı: muangtusi

    I can swim ve I am able to swim

    fırsatın var mı ya da m&#;mk&#;n m&#; gibi durumlarda kullanılır.

    Birisi &#;ok kullanılan yapı diğeri nadiren kullanılan yapıdır.

    Bir de ince bir fark: Diyelim ki arkadaşınızın bileği incinmiş; are you able to swim? diye sorarsanız y&#;zmeyi D&#;Ş&#;N&#;YOR MUSUN? anlamına geliyor.

    Eğer y&#;zme konusunda bir engeli yoksa ; are you able to swim? y&#;zebilir misin? (B&#;yle bir becerin/yeteneğin var mı anlamına geliyor.)

    Aynı durum CAN ile de yapılıyor. Farkı be able to 'nun bu şekilde kullanımı seyrek.



    Amma attın ha. Bukadar nezaketi bir anlatım bi&#;imiyle işte bu y&#;zden t&#;rk top lumumuz &#;ğrenemiyor iki saat uzun uzadıya kitap yazmışsın ne gerek var.


    Can - ebilebilirmiyim?

    Could - ebilebilirmiydin?

    Able to - ebilebilecekmisin?

    Hepside aynı zaman farkı var "can"ın ge&#;miş hali "could" gelecek hali ise "able to".

    Ayrıca kabiliyet anlamınada gelir yani yerinden kalka bilecekmisin? Kalkman kabiliyet ister &#;rnek

    < Bu ileti mobil sürüm kullanılarak atıldı >




  • Yarbay
    Mesaj
    "able to" "manage to" ile aynı anlamdadır ve sadece kabileyeti olma, yapacak yetisi olma anlamındadır
    oysaki "can" &#;ok farklı anlamları vardır mesela
    izin istemek i&#;in "can" kullanabilirsin yada probablity i&#;in kullanabilirsin
  • Teğmen
    Mesaj
    quote:

    Orijinalden alıntı: Defyx


    quote:

    Orijinalden alıntı: muangtusi

    I can swim ve I am able to swim

    fırsatın var mı ya da m&#;mk&#;n m&#; gibi durumlarda kullanılır.

    Birisi &#;ok kullanılan yapı diğeri nadiren kullanılan yapıdır.

    Bir de ince bir fark: Diyelim ki arkadaşınızın bileği incinmiş; are you able to swim? diye sorarsanız y&#;zmeyi D&#;Ş&#;N&#;YOR MUSUN? anlamına geliyor.

    Eğer y&#;zme konusunda bir engeli yoksa ; are you able to swim? y&#;zebilir misin? (B&#;yle bir becerin/yeteneğin var mı anlamına geliyor.)

    Aynı durum CAN ile de yapılıyor. Farkı be able to 'nun bu şekilde kullanımı seyrek.



    Amma attın ha. Bukadar nezaketi bir anlatım bi&#;imiyle işte bu y&#;zden t&#;rk top lumumuz &#;ğrenemiyor iki saat uzun uzadıya kitap yazmışsın ne gerek var.


    Can - ebilebilirmiyim?

    Could - ebilebilirmiydin?

    Able to - ebilebilecekmisin?

    Hepside aynı zaman farkı var "can"ın ge&#;miş hali "could" gelecek hali ise "able to".

    Ayrıca kabiliyet anlamınada gelir yani yerinden kalka bilecekmisin? Kalkman kabiliyet ister &#;rnek

    Aslında b&#;yle bir itiraz geleceğini tahmin etmişti. Link versem iyiymiş.
    Aynı soru burada da sorulmuş.
    funduszeue.info?t=

    Indeed "can" and "is able to" are generally interchangeable (when, as noted above, using the word "can" is actually possible). However, they are not always exactly the same.

    "Can you play the piano?" can mean either "&#;Puedes tocar el piano?" or "&#;Sabes tocar el piano?" Without additional context, "can" usually means "saber" in this sentence, but context may change that. If you ask the question to somebody who obviously knows how to play the piano and has a wrist injury, it means "poder".

    By contrast, "Are you able to play the piano?" almost always means "&#;Puedes tocar el piano?". Not many people would use "are you able" to mean "do you know how" in this sentence, but I wouldn't say it's actually wrong, just unusual.


    Another difference is that "can" may be used to ask for permission, although some people (especially schoolteachers) think it's incorrect. I disagree with them, but it's better not to argue with them. So this is a typical elementary school exchange:

    Student: Can I go to the bathroom?
    Teacher: You mean, "May I go to the bathroom?".
    Student: Oh, come on, context makes it obvious what I meant!

    (OK, so that last line isn't very typical. Teachers don't like that.)

    On the other hand, "Am I able to go to the bathroom?" has nothing to do with permission, and is nonsensical unless there is some reason why the speaker might be physically prevented from going to the bathroom.


    Other, more subtle distinctions can be drawn, too. Using "able to" rather than "can" sort of gives the phrase an extra emphasis. But it's a fine nuance and one you don't really need to worry about too much, since context makes it unlikely that it will be misunderstood.


    #7 nolu cevaba bak.




  • Teğmen
    Mesaj
    Başka bir sitede b&#;yle birşey de var.
    funduszeue.info

    "He can be made able to do it"

    You would really have to use your imagination to use this in any sensible way.

    John was supposed to work on project X next week.
    But John has broken his leg and is not able to do it until it has mended which will take 6 weeks.
    So he is not able to do it on time?
    He can be made able to do it on time if we use the latest technology to enable him to use his leg.

    OK - a real stretch of the imagination and language use




  • Teğmen
    Mesaj
    Bu da daha başka bir site de;
    funduszeue.info

    To be able to do something means to have the ability to do it. Be able to is sometimes used in place of can or could. Instead of, "I can't go," you might say, "I am not able to go."

    You can use be able to in any tense. Just change the tense of the verb be. For example, you can say, "I was able to see a movie last night," or, "He will be able to visit me tomorrow."
  • Teğmen
    Mesaj
    Burada daha değişik bir &#;rnek vermiş;
    funduszeue.info

    We use be able to to express ability. "Able" is an adjective meaning: having the power, skill or means to do something. If we say "I am able to swim", it is like saying "I can swim". We sometimes use "be able to" instead of "can" or "could" for ability. "Be able to" is possible in all tenses - but "can" is possible only in the present and "could" is possible only in the past for ability. In addition, "can" and "could" have no infinitive form. So we use "be able to" when we want to use other tenses or the infinitive. Look at these examples:

    I have been able to swim since I was five. (present perfect)
    You will be able to speak perfect English very soon. (future simple)
    I would like to be able to fly an airplane. (infinitive)

    funduszeue.info



    < Bu mesaj bu kişi tarafından değiştirildi muangtusi -- 16 Ekim ; >




  • Yüzbaşı
    Mesaj
  • Binbaşı
    Mesaj
    hi&#; bir farkı yok kim sordu bunu merak ettim ?

    able to pek kullanılmıyor can ise rica'da bulunurken de kullanılıyor o kadar

    ha birde able to gelecek anlamında değil ama gelecek ekleri ile &#;ekimlenebiliyor can'in b&#;le bir durum yok .



    < Bu mesaj bu kişi tarafından değiştirildi Blitzkrieger -- 2 Ekim ; >
  • Teğmen
    Mesaj
  • Yarbay
    Mesaj
  • yeni mesaja gitYeni mesaj
    Bilgi ikonYeni mesajları sizin için sürekli kontrol ediyoruz, bir mesaj yazılırsa otomatik yükleyeceğiz.Bir Daha Gösterme

Benzer içerikler

nest...

çamaşır makinesi ses çıkarması topuz modelleri kapalı huawei hoparlör cızırtı hususi otomobil fiat doblo kurbağalıdere parkı ecele sitem melih gokcek jelibon 9 sınıf 2 dönem 2 yazılı almanca 150 rakı fiyatı 2020 parkour 2d en iyi uçlu kalem markası hangisi doğduğun gün ayın görüntüsü hey ram vasundhara das istanbul anadolu 20 icra dairesi iletişim silifke anamur otobüs grinin 50 tonu türkçe altyazılı bir peri masalı 6. bölüm izle sarayönü imsakiye hamile birinin ruyada bebek emzirdigini gormek eşkiya dünyaya hükümdar olmaz 29 bölüm atv emirgan sahili bordo bereli vs sat akbulut inşaat pendik satılık daire atlas park avm mağazalar bursa erenler hava durumu galleria avm kuaför bandırma edirne arası kaç km prof dr ali akyüz kimdir venom zehirli öfke türkçe dublaj izle 2018 indir a101 cafex kahve beyazlatıcı rize 3 asliye hukuk mahkemesi münazara hakkında bilgi 120 milyon doz diyanet mahrem açıklaması honda cr v modifiye aksesuarları ören örtur evleri iyi akşamlar elle abiye ayakkabı ekmek paparası nasıl yapılır tekirdağ çerkezköy 3 zırhlı tugay dört elle sarılmak anlamı sarayhan çiftehan otel bolu ocakbaşı iletişim kumaş ne ile yapışır başak kar maydonoz destesiyem mp3 indir eklips 3 in 1 fırça seti prof cüneyt özek istanbul kütahya yol güzergahı aski memnu soundtrack selçuk psikoloji taban puanları senfonilerle ilahiler adana mut otobüs gülben ergen hürrem rüyada sakız görmek diyanet pupui petek dinçöz mat ruj tenvin harfleri istanbul kocaeli haritası kolay starbucks kurabiyesi 10 sınıf polinom test pdf arçelik tezgah üstü su arıtma cihazı fiyatları şafi mezhebi cuma namazı nasıl kılınır ruhsal bozukluk için dua pvc iç kapı fiyatları işcep kartsız para çekme vga scart çevirici duyarsızlık sözleri samsung whatsapp konuşarak yazma palio şanzıman arızası