Beyin Hücreleri Kendini Yeniler Mi

Shane Casey'in eski hücre arkadaşı.

Бывший сокамерник Шейна Кейси.

Tek bir parmak izi ya da epitel hücre bulamadım.

Я не нашла ни единого отпечатка или эпителия.

Doktora sonrası çalışması hücre bozulması ve yenilenmesi. Ama depresyonun baş göstermesiyle yarıda bırakmış.

Он проводил исследования распада и восстановления клеток, но потом резко прекратил из-за наступления тяжелой депрессии.

Vücudumdaki her hücre nefret ile yüklü.

Каждый нерв в моем теле сокращается, наэлектризованный ненавистью.

Kök hücre araştırması.

- Это исследование стволовых клеток.

Pekâlâ, kök hücre araştırması... Kes şunu.

- Итак, исследование стволовых клеток...

Kök hücre araştırması çok...

Перестань. Исследование стволовых клеток - это очень...

Yeni hücre arkadaşınım.

Я ваш новый сокамерник.

Hücre arkadaşım.

О, он мой сокамерник.

Şu salak hücre arkadaşının yanına dön.

Возвращайся к своему недоумку ( исп. ) сокамернику вон туда.

Başladığı anda, gardiyanlar hücre kapılarını kapatıp, isyanı durdurmaya çalışacaklar.

а когда начнется, охранники попытаются, запереть камеры и выдвинуться, чтобы его подавить.

Beyin hücre kaybı bu seviyede olduğunda kendine gelme şansı milyonda birdir.

Но даже при обширной гибели мозговых тканей, есть один шанс из миллиона, что он очнется.

İşte burası. H Hücre Bloğu.

Итак, камеры Н.

Demek istediğim, Hırvat hapishanesindeki hücre hapsinden kaçmış bir adamın yanında oturuyorum.

То есть на меня надевают наручники рядом с парнем, который сбежал из одиночки в Хорватской тюрьме.

Tennessee Williams demiş ki, "Hepimiz kendi vücutlarımız içerisinde sonsuza kadar hücre hapsine çarptırılmış durumdayız."

Теннесси Уильямс сказал : "Мы все приговорены к пожизненному заключению в одиночной камере внутри собственной шкуры."

Bunu, C hücre bloğundaki diğer katillere satarken sana başarılar.

Удачи в продаже этого другим убийцам в блоке С, братан.

Dinleyin... Birim B'de gardiyanlık yapan arkadaşım Sanders ve Northcutt'ın, beş yıl önce Northcutt'ın hücre arkadaşı ile birlikte Three Diablos'u kurduklarını söyledi.

Ладно, итак... мой человек, охранник в отряде B, сказал, что Сандерс и Норткатт стали тремя дьяволами пять лет назад с сокамерником Нортката.

Hücre arkadaşının adı Percy Dunn'mış.

Его зовут Перси Дан.

Dunn ve Northcut hücre arkadaşıydılar.

Дан и Норткат были сокамерниками.

Pekala, hücre zarlarında kuvars izi yok.

В твоих клеточных стенках нет следов кварца.

Başlangıçta, embriyodaki her hücre aynıdır.

— начала все клетки эмбриона идентичны.

Sadece Hücre 6'nın kapısını kilitledim.

Я не устанавливала режима изоляции. Я просто заблокировала дверь в камеру 6.

Hücre kapılarını açmak için ana bilgisayarı kullanıyor.

Он использует главный компьютер, чтобы открыть дверь каждой камеры.

O Türkiye'de bir hücre evindeyken ben teşkilatta bir masaya sıkışmış halde adamlarımı oldukça tehlikeli bir görevden sağ kurtarmaya çalışıyorum.

У него есть ячейка в Турции, а я сижу за столом в ОВБ, пытаясь помочь моим друзьям выполнить довольно рискованную операцию.

Hücre arkadaşı öldürdü.

Убит заключённым.

Her yedi yılda bir, insan vucudundaki her hücre kendini yeniler

Каждая клетка нашего организма полностью обновляется. В среднем, каждые семь лет.

Hücre bölünmeleri son derece hızlı gerçekleşiyor. Sıradan insanlardan kat kat fazla.

Деление твоих клеток происходит быстрее чем у обычных людей.

Lakin buna rağmen hücre dokuları etkilenmemiş.

Но он не затронул его клеточные ткани.

Derek Yeager, hapisten hücre arkadaşım.

Дэрек Еггер, мой сокамерник

Hücre arkadaşı.

Соседями по камере.

Kök hücre nakli yaptıklarını biliyorum.

Я знаю, что они подсаживают эмбриональные нервные ткани.

Eski hücre arkadaşı Robert Brunner yazmış.

От его бывшего одноклассника Роберта Бруннера

Hücre arkadaşım burada yaşıyor.

Парень, с которым я делил нары, живет теперь здесь.

Bu oda Boyd için hazırlanmıştı, hücre arkadaşı için değil.

Эта комната предназначалась для Бойда, а не для его сокамерника (?

Boyd'un hücre arkadaşıymış.

Он был сокамерником Бойда.

Rikers hapishanesinden biri hücre arkadaşının dün gece bir çifti uykusunda öldürdüğünü itiraf etmiş.

Один тип в Райкерс говорит, что его сосед по камере признался в убийстве пары прошлой ночью.

Şimdi, söylediğine göre yanına giden yeni hücre arkadaşı dün gece Jamaica evlerinde bir çifti öldürdüğünü itiraf etmiş.

И он говорит, что его новый сосед по камере прошлой ночью признался в убийстве пары в Джамайка Эстейтс.

- Ama hücre arkadaşın, senin yaptığını söylüyor.

Но твой сокамерник говорит, что это сделал ты.

Benim çatlak hücre arkadaşım bir cinayet işlediğimi söylüyor, sonrasında bir tanık çıkıp bunu başkasının yaptığını söylüyor ve siz ikiniz de buraya kadar gelip bana bu işi benim yapıp yapmadığımı söylemem için bana bir fırsat tanıyorsunuz, öyle mi?

Мой чокнутый сокамерник сдает меня за убийство свидетель говорит, что его совершил кто-то другой, а вы двое приезжаете сюда, чтобы дать мне возможность сказать, что я ничего не сделал?

Manny Ravarra'yı, bir yerlerde oturmuş yüzündeki o aptal ifadeyle sandviçini yerken, diğer hücre arkadaşlarının arkasından atıp tutarak, iki üzgün dedektifin onu nasılda bir hiç uğruna serbest bıraktığını söylediği görüntüsü geliyor gözümün önüne.

Я представляю себе, как Мэнни Раварра сидит в кафетерии с глупой ухмылкой на лице, ест болонский сэндвич злорадствует над другими заключенными и над двумя угрюмыми детективами по колено в дерьме безо всякой причины.

- Flack'in dediğine göre onu, hücre arkadaşı gammazlamış değil mi?

Флэк сказал что его сдал сокамерник, верно?

Hücre ayırıcı, plazmayı hücre bileşenlerinden ayırır.

Когда мы на работе, мы должны сосредотачиваться на рабочих моментах.

Bu hücre duvarlarının nesi var?

А что происходит со стенками клеток?

Dr. Altman, kök hücre araştırmaları tıbbın her alanında zaten kullanılıyor.

Доктор Альтман, исследования стволовых клеток проводятся во всех областях медицины.

Orak hücre.

Серповидный эритроцит.

Ya da kök hücre tedavisi yapmazsak.

Или терапия стволовыми клетками.

Embriyonik kök hücre tedavisi olmasaydı öyle olurdu.

Был бы им, если бы не использовались эмбриональные стволовые клетки.

Öncelikle kıkırdağı parçalıyoruz ve onun hücre seviyesini protein sıvıya dönüştürüyoruz.

Мы разрушим хрящ до клеточного уровня и превратим его в белковую жидкость.

Hapse girdiğinizden beri hücre cezası almamışsınız.

Сначала вы сидели не в одиночной камере.

Var olan yaşayan hücre bölünmesi yaşayan üreyen şeyler. Bölünen üreyen hepsi.

да, вы совершенно правы.

Burası Cruz'un hücre bloğu.

Пора бежать?

Aşkın 6 rengi. 1. Eros: Tutkulu aşk diyebileceğimiz, ilişkide tatminle ve ilişkinin sürmesiyle doğrudan bağlantılı olduğu düşünülen bir aşk tipidir. Eros tipi aşıklar ilişkide risk almaya, kendilerini olduğu gibi ilişkilerine adamaya meyillidirler. Bu nedenle güçlü bir egoya sahip olmaları gerekir. 2. Ludus: Aşkı iki kişi arasında oynanan bir oyun olarak görür. Ve bu oyunun kuralları arasında monogami kesinlikle yoktur. Bu tür âşıklar için ilişkiler pek derin bir anlam taşımaz. Bu nedenle bu tip, ilişki tatminiyle ters orantı içindedir. 3. Storge: Ayakları yere basan bir aşk tipidir. Midedeki kelebeklerden çok arkadaşlığa önem verir. Bu nedenle gelişmesi, Eros’un tersine, zamana ihtiyaç duyar. 4. Pragma: Aşka büyük ölçüde mantıksal olarak yaklaşır. Önemli olan, karşıdaki insanın nitelikleridir. Bu aşık tipleri için en önemli olan şey kafalarında tasarladıkları insanı bulabilmektir. Tutku gibi Eros’u hatırlatan özelliklere odaklanmazlar. Pragma tipi aşk, uzun süreli ilişkilerde tatmin ile ilişkilidir. 5. Mania: Bağımlı aşık tipine işaret eder. Özgüveni genelde düşük olduğundan karşıdaki insana büyük ölçüde bağımlılık geliştirir (bağlılık değil, bağımlılık!). Bu aşıklar ilişkide duygusal açılıma çok açıktırlar. Mania tipi, ilişki tatminiyle ters orantılıdır. 6. Agape: Karşılık beklemeyen, taleplerde bulunmayan aşık tipidir. Sadakat, özgecilik, idealizm gibi kavramlarla özdeşleştirilir. Partnerini kendisinin önüne koyar. “O mutlu olmadıkça ben mutlu olamam” ya da “O acı çekeceğine ben çekeyim daha iyi” gibi düşünce yapıları bu aşık tipine örnek gösterilebilir.