ingilizce bilinmeyen kelimeler ve anlamları / 5. Sınıf İngilizce Kelimeler ve Anlamları | İngilizceDilBilgisi.net

Ingilizce Bilinmeyen Kelimeler Ve Anlamları

ingilizce bilinmeyen kelimeler ve anlamları

Fazla Bilinmeyen İngilizce Kelimeler ve Anlamları

Fazla Bilinmeyen İngilizce Kelimeler ve Anlamları
Fazla Bilinmeyen İngilizce Kelimeler ve Anlamları

Öz dilimiz olan Türkçe de çokça bilmediğimiz kelimeler var peki İngilizcedeki anlamları güzel olan ve pek bilinmeyen kelimeleri keşfetmek ister misiniz ? Ben bu tarz yeni kelimeler öğrenmeyi çok seviyorum belki sizinde böyle hastalıklarınız vardır 🙈

- Clinomania : Yataktan çıkmak istememe hastalığı.

- Serendipity : Beklenmedik şeyler bulma şansı

- Talisman : Tılsım - uğur.

- Mellifluous : Yumuşak ses - akıcı ses.

- Petrichor : Uzun kuraklık sonrası yağmurla gelen toprak kokusu.

- Solitude : Kendi başına olma.

- Limerence : Tutkuyla aşık olma ihtimali.

- Inaffable : kelimelerle tarif edilemeyen - tarifsiz.

- Recumbentibus : Sözle veya fiziksel olarak yapılan öldürücü vuruş.

- Illicitc : Yasaya aykırı - yasadışı.

- Syzgy : Ayın yeni ay ve dolunay fazları.

- Supine : Kaygısız - uyuşuk.

- Efflorescence : Tozlaşma - çiçek açma.

❗ Ayrıca " Çok Fazla Bilinmeyen Türkçe Kelimeler ve Anlamları " yazımı da okuyabilirsiniz.

İngilizcede En Zor 20 Kelime!

Çoğumuz İngilizce öğrenmeye şimdiki çocuklarda olduğu gibi kreşte başlamadık. Bugünün çocukları daha kreşteyken temel ihtiyaçlarını giderecek kadar İngilizce konuşabiliyorken biz “What is your name?” sorusuna “My name is Serpil.” diyebilecek kıvama ancak ortaokulda gelmiştik. Yeni nesil, yabancı dil konusunda gerçekten şanslı. Yabancı dil konuşabilmek için yapılması gereken en önemli şey kelime bilgisi ve onlar daha küçük yaşlardayken birçok kelimenin anlamını zaten bilip doğru bir şekilde telaffuz edebiliyorlar. Buna rağmen bazı kelimeler var ki sadece 3 yaşından beri yabancı dil öğrenenler değil ana dili İngilizce olanlar tarafından bile zor öğreniliyor ve yanlış telaffuz edilebiliyor. İngilizleri ve Amerikalıları bile zorlayan İngilizce en zor kelimeler için aşağıdaki örnekleri inceleyebilir, anlamları ve telaffuzlarını öğrenebilirsiniz.

Türkçe anlamı: Dünya dışı, yeryüzü dışında var olan

Bu kelimeye uzay bilimleri konulu belgesellerde ve bilim kurgu filmlerinde sık sık rastlamanız mümkün. 

Okunuşu: İkstrı-tres-triyıl

Çümle içerisinde kullanımına örnek:

  • Suzan still believes an extraterrestrial message will come from aliens.

(Suzan hala uzaylılardan dünya dışı bir mesaj geleceğine inanıyor.)

Türkçe anlamı: Kulak burun boğaz uzmanı 

Sadece telaffuzu değil, yazılışı da zor olan bu kelime hastanelerde karşınıza çıkacak; kulak, burun ya da boğaz rahatsızlığı yaşadığınızda telaffuz etmek zorunda kalacağınız önemli bir kelime. 

Okunuşu: Odorayno-lerıngalı-cist

Çümle içerisinde kullanımına örnek:

  • If the inflammation in your ears has not got well, consult your otorhinolaryngologist.

(Kulağındaki iltihaplanma iyileşmediyse, kulak burun boğaz uzmanına görün.)

Türkçe anlamı: Aldırmaksızın, umursamadan

Gündelik hayatta sık rastlanılan bir kelimedir. 

Okunuşu: irrigardlıs

Çümle içerisinde kullanımına örnek:

  • Joe parked the car on the crosswalk irregardless of warnings.

 (Joe uyarılara aldırmaksızın arabayı yaya geçidi üzerine park etti.)

Türkçe anlamı: Bozmak, bozulmak, fenalaşmak, gerilemek, kötüleşmek

Eskisine nazaran daha kötü olan durum ve olaylar için kullanılan bir kelimedir. 

Okunuşu: ditir-iyıreyt

Çümle içerisinde kullanımına örnek:

  • The school’s success is deteriorating every year.

(Okulun başarısı her geçen yıl kötüye gidiyor.)

Türkçe anlamı: Apaçık, aşikâr, kesin

Herhangi bir durumun şüpheye mahal vermeksizin ortada olması durumunu ifade etmek için kullanılır. 

Okunuşu: İksplisit

Çümle içerisinde kullanımına örnek:

  • Soner was very explicit about her feelings.

(Soner duyguları konusunda çok açıktı.)

Türkçe anlamı: Bira fabrikası, biranın üretildiği yer

Fabrikadan maliyetine bira alacaksanız ya da bira fabrikasında çalışan eşiniz dostunuz varsa bu kelime ağzınızdan düşmeyecektir. 

Okunuşu: bruv-riy

Çümle içerisinde kullanımına örnek:

  • Her husband works as a manager at a brewery.

(Kocası bira fabrikasında üretim müdürü olarak çalışıyor.)

Türkçe anlamı: Katkısız, saflığı bozulmamış, hilesiz

Başka bir maddeyle karıştırılmamış saf ürünler için kullanılıp İngilizce en zor kelimeler arasında yer alır ve bazen iyi niyetli insanları ifade etek için de kullanılabilir. 

Okunuşu: anıdaltıreytid

Çümle içerisinde kullanımına örnek:

  • This summer was sheer unadulterated pleasure.

(Bu yaz katkısız bir zevkti.)

Türkçe anlamı: Esnaf, zanaatkar

Kısacık bir kelime neden zor olsun ki diye düşünmeyin. f-t-s-m sessiz harflerinin bir arada olması hem yazılış hem de telaffuzda sıkıntılara yol açabiliyor. 

Okunuşu: krafts-mın

Çümle içerisinde kullanımına örnek:

You need to be skilled to be a craftsman.

(Zanaatkar olmak için yetenekli olmak gerekir.)

Türkçe anlamı: Mendil

Günlük hayatta çok sık kullanılan bir kelime. Türkçede çok kısa ve telaffuzu kolay olduğundan olsa gerek, İngilizcede en zor kelimeler arasında yer aldığına inanmak çok güç.

Okunuşu: hendkırçif

Çümle içerisinde kullanımına örnek:

  • You should use a handkerchief for clearing the baby’s nose. 

(Bebeğin burnunu temizlemek için bir mendil kullanmalısın.)

Türkçe anlamı: Erken gelişmiş, vaktinden önce gelişmiş

Gündelik hayatta daha çok büyümüş de küçülmüş ya da bacaksız anlamında kullanılır.

Okunuşu: priko-şıs

Çümle içerisinde kullanımına örnek:

  • Her behaviours like a precocious child.

 (Hareketleri büyümüşte küçülmüş bir çocuk gibi.)

Türkçe anlamı: Şubat ayı

Aylar, İngilizce ilk öğrendiğimiz kelimeler arasında. Ancak aralarında en çok şubat ayını söylemekte zorlanıyoruz. 

Okunuşu: februveri

Çümle içerisinde kullanımına örnek:

  • I’m planning to go to Canada in February.

        (Şubat ayında Kanada’ya gitmeyi planlıyorum.)

Türkçe anlamı: Ritim

Müzikle ilgili bir terim. Yanlış yazmadık! Evet, gerçekten de bu kelimede hiç sesli harf yok. Alışık olmadığımız bir kelime yapısı olduğundan bizim için öğrenmesi biraz zor. 

Okunuşu: rid-hım

Çümle içerisinde kullanımına örnek:

  • She is a wonderful dancer because she has a good sense of rhythm.

(Harika bir dansçı çünkü iyi bir ritim duygusu var.)

Türkçe anlamı: Teğmen

Yabancı filmlerde bu kelimeyi çok sık duyduğumuzdan telaffuzunu kolayca yapabiliyoruz. Burada sıkıntı telaffuzunda değil yazılışında. 

Okunuşu: lutenınt

Çümle içerisinde kullanımına örnek:

  • He soon became a lieutenant for his outstanding achievements. 

(Üstün başarılarından dolayı kısa sürede teğmen oldu.)

Türkçe anlamı: Girişimci

İş hayatında özellikle özel sektörde kullanılan bir kelime. İlk bakıldığında Almanca  veya Fransızcaymış gibi görünse de bu da İngilizce bir kelime. 

Okunuşu: Entreprenöryıl

Çümle içerisinde kullanımına örnek:

  • She will make a lot of money thanks to the entrepreneurial spirit.

(Girişimci ruhu sayesinde çok para kazanacak.)

Türkçe anlamı: Program

İş ya da okul hayatında çalışma takvimi ve planı ile ilgili konuşmalarda kullanılır. 

Okunuşu: Skecuıl

Çümle içerisinde kullanımına örnek:

  • Mary has a busy schedule fort he next few weeks.

(Mary’nin önümüzdeki birkaç hafta boyunca yoğun bir programı var.)

Türkçe anlamı: Ön yargı

Bir kişi ya da durum karşısında önceden edinilmiş, olumlu-olumsuz duygu ve düşünceler anlamına gelir.

Okunuşu: precüdis

Çümle içerisinde kullanımına örnek:

  • Serpil does not give up prejudice against her stepmother. 

(Serpil üvey annesine karşı önyargılı davranmaktan vaz geçmiyor.)

Türkçe anlamı: Albay

İşte okunuşu başka yazılışı bambaşka bir kelime daha. Askerlikle ilgili bir üstsubay rütbesidir.  

Okunuşu: kırnıl

Çümle içerisinde kullanımına örnek:

  • When the colonel came, everyone was ready. 

(Albay geldiğinde herkes hazırdı.)

Türkçe anlamı: Tebrikler, tebrik ederim, kutlarım

Bir kişinin başarılarının ardından onu kutlamak için kullanılır. Hem çok kullanılır hem de İngilizce en zor kelimeler arasında yer alır.

Okunuşu: kongra-çuleyşıns

Çümle içerisinde kullanımına örnek:

  • Congratulations on the birth of your baby girl!

(Kız bebeğinizin doğumu için tebrikler!)

Türkçe anlamı: psikiyatrist, akıl hastalıkları uzmanı

Akıl hastalıklarının teşhisi, tedavisi ve önlenmesi için uğraşan uzman kişidir. 

Okunuşu: sayka-yatrist

Çümle içerisinde kullanımına örnek:

  • Paul, must be examined by a psychiatrist for his anxious behavior

(Paul, kaygılı davranışları için mutlaka bir psikiyatriste muayene olmalı.)

Türkçe anlamı: Çözümleme, analiz, tahlil

Bir durumu tüm ayrıntılarıyla ele almayı ifade eder.

Okunuşu: ınalı-sis

Çümle içerisinde kullanımına örnek:

  • Your analysis of the situation is different from mine.

(Durumla ilgili analizin benimkinden farklı.)

Doğru çalışma yöntemiyle başaramayacağınız hiçbir şey yok. Şayet yabancı dil öğrenmek istiyorsanız doğru yöntem bol pratik yapmaktır. İngilizce en zor kelimeler ise en iyi ana dili İngilizce olan kişilerle pratik yaptığınız takdirde kalıcı bir şekilde öğrenilebilir. Cambly online İngilizce kursuna katılarak ana dili İngilizce olan eğitmenlerle pratik yapmak mümkün. Peki nasıl? “blog100” kodu ile 10 dk ücretsiz deneme dersi yapıp uygulamayı deneyebilirsiniz. Ana dili İngilizce olan eğitmenlere istediğiniz yerden istediğiniz zamanda katılıp ders programınızı kişisel programınıza göre ayarlayabilirsiniz. Üstelik deneme yapmak için uygulamaya sadece kayıt olup İngilizce pratik yap butonuna tıklamanız yeterli!

Son Güncellenme:

Günlük hayatta İngilizce kelimeler ve anlamları dilin öğrenilebilmesi açısında önemli bir yer tutar. İngilizce çok fazla kelime olsa da en çok kullanılan kelimeleri bilmek o dilde kendini ifade edebilmeye yetecektir.

Haberin Devamı

İngilizce Kelimeler ve Anlamları

İngilizce okul hayatımızda eğitimini almaya başladığımız ve iş hayatında ihtiyaç duyulan dillerdendir. Her ne kadar dünyada en çok konuşulan üçüncü resmi dil olsa da dünya genelinde en çok kullanılan dildir. İngilizce öğrenmek için kelimeler ve anlamlarını iyi bilmek gerekir. 

A ile Başlayan İngilizce Kelimeler ve Anlamları

  • A – Bir
  • Able – Yapabilen
  • Adjective – Sıfat
  • Africa – Afrika
  • After – Sonra
  • Agreed – Anlaşıldı, Kararlaştırıldı
  • Air – Hava
  • Am – Gece 12 İle Gündüz 12 Arası Saat Dilimi
  • America – Amerika
  • An – Bir Tek
  • Answer – Cevap
  • Any – Herhangi
  • Anything – Hiçbir Şey
  • Are – Olmak Fiili
  • Art – Sanat
  • As – Iken
  • At – -de, -da
  • Abandon – Terk Etmek, Bırakmak
  • Ability – Hüner, Beceri, Kabiliyet
  • About – Hakkında, Takriben, Aşağı Yukarı, Üzere
  • Above – Üstünde, Üzerine
  • Abroad – Yurt Dışında, Yurtdışı
  • Absence – Bulunmama, Yokluk
  • Absolute – Mutlak, Salt, Kesin
  • Absolutely – Mutlaka, Kesinlikle
  • Abuse – Suistimal Etmek, Kötüye Kullanmak
  • Accept – Kabul Etmek
  • Access – Giriş, Erişim, Erişmek
  • Accident – Kaza
  • Accompany – Eşlik Etmek
  • Accomplish – Başarıyla Tamamlamak, Sonuçlandırmak
  • Account – Hesap
  • Accurate – Kesin, Doğru
  • Accuse – Suçlamak, İtham Etmek
  • Achieve – Elde Etmek, Başarmak
  • Achievement – Başarı, Edinim
  • Acknowledge – Kabul Etmek, Kabullenmek
  • Acquire – Edinmek, Elde Etmek
  • Across – Karşıya, Boydan Boya Geçmek
  • Act – Davranmak, Hareket Etmek, Eylem
  • Action – Aksiyon, Eylem
  • Active – Etkin, Faal
  • Activity – Faaliyet, Etkinlik, Aktivite
  • Actual – Gerçek, Fiili
  • Actually – Fiilen, Aslında
  • Adapt – Uymak, Uyarlamak, Adapte Olmak
  • Add – Eklemek, İlave Etmek
  • Addition – Ilave, Ek
  • Additional – Ilave, Ek
  • Adequate – Yeterli, Münasip
  • Adjust – Ayarlamak
  • Adjustment – Ayarlama, Ayar
  • Administration – İdare, Yönetim
  • Administrator – İdareci, Yönetici
  • Admire – Hayran Olmak, Beğenmek
  • Admission – Kabul, İtiraf
  • Admit – Kabul Etmek, İtiraf Etmek
  • Adolescent – Ergen
  • Adopt – Evlat Edinmek, Benimsemek
  • Adult – Yetişkin
  • Advance – Ilerlemek, Avans, Geliştirmek
  • Advanced – İleri, Gelişkin
  • Advantage – Avantaj, Fayda
  • Adventure – Macera, Serüven
  • Advertising – Reklamcılık, Reklam
  • Advice – Tavsiye, Nasihat
  • Advise – Nasihat Etmek, Öğütlemek
  • Adviser – Müşavir, Danışman
  • Advocate – Avukat, Müdafaa Etmek
  • Affect – Etkilemek
  • Afford – Parası Yetmek
  • Afraid – Korkmuş, Ürkmüş
  • Afternoon – Öğleden Sonra
  • Again – Tekrar, Yeniden
  • Against – Karşı, Aykırı
  • Age – Yaş, Çağ
  • Agency – Ajans, Acente
  • Agenda – Gündem, Ajanda
  • Agent – Ajan, Temsilci
  • Aggressive – Kavgacı, Agresif
  • Ago – Evvel, Önce
  • Agree – Aynı Fikirde Olmak, Anlaşmak, Katılmak
  • Agreement – Anlaşma, Mutabakat
  • Agriculture – Tarım, Ziraat
  • Ahead – İleride, İleri
  • Aid – Yardım Etmek, Yardım
  • Aim – Amaçlamak, Amaç, Hedef
  • Aircraft – Uçak, Hava Taşıtı
  • Airline – Havayolu
  • Airport – Havalimanı
  • Alcohol – Alkol
  • Alive – Canlı
  • All – Tüm, Hepsi
  • Alliance – Antlaşma, İttifak
  • Allow – İzin Vermek
  • Ally – Müttefik
  • Almost – Hemen Hemen, Neredeyse
  • Alone – Yalnız
  • Along – Boyunca
  • Already – Zaten, Halihazırda
  • Also – Ayrıca
  • Alternative – Alternatif
  • Although – Rağmen
  • Always – Her Zaman, Daima
  • Amazing – Şaşırtıcı
  • Among – Arasında, Arasına
  • Amount – Meblağ, Tutar
  • Analysis – Analiz, Tahlil
  • Analyst – Analist, Çözümleyici
  • Analyze – Analiz Etmek, Incelemek
  • Ancient – Antik
  • And – Ve
  • Anger – Öfke, Hiddet
  • Angle – Açı
  • Angry – Kızgın, Sinirli
  • Animal – Hayvan
  • Anniversary – Yıldönümü
  • Announce – Duyurmak, Anons Etmek
  • Annual – Senelik, Yıllık
  • Another – Öbür, Başka
  • Anticipate – Beklemek, Ummak
  • Anxiety – Endişe, Kaygı
  • Anybody – Kimse, Hiç Kimse
  • Anymore – Artık
  • Anyone – Hiç Kimse, Kimse
  • Anyway – Neyse, Her Neyse
  • Anywhere – Her Yer, Herhangi Bir Yer
  • Apart – Ayrı
  • Apartment – Daire
  • Apparent – Görünür, Aşikar
  • Apparently – Belli Ki, Anlaşılan, Görünüşte
  • Appeal – Başvurmak, Temyiz, Cazibe
  • Appear – Belli Olmak, Görünmek
  • Appearance – Görünüş
  • Apple – Elma
  • Application – Başvuru, Uygulama
  • Apply – Başvurmak, Uygulamak
  • Appoint – Atamak
  • Appointment – Randevu, Atama, Tayin
  • Appreciate – Değerini Artırmak, Beğenmek
  • Approach – Yanaşmak, Yaklaşım
  • Appropriate – El Koymak, Münasip, Uygun
  • Approval – Tasvip, Onay
  • Approve – Kabul Etmek, Beğenmek, Onaylamak
  • Approximately – Takriben, Aşağı Yukarı
  • Architect – Mimar
  • Area – Alan, Bölge
  • Argue – Tartışmak
  • Argument – Argüman, Sav
  • Arm – Kol
  • Armed – Ateşli, Silahlı
  • Army – Ordu
  • Around – Sularında, Etrafında, Çevresinde
  • Arrange – Ayarlamak, Düzenlemek
  • Arrangement – Düzenleme, Ayarlama
  • Arrest – Tutuklamak
  • Arrival – Gelmek, Geliş, Varış
  • Arrive – Varmak, Ulaşmak
  • Article – Makale
  • Aside – Bertaraf, Ayrı
  • Ask – Sormak, İstemek
  • Asleep – Uyuyan, Uyuşuk
  • Aspect – Hal, Görünüş, Yön
  • Assault – Saldırmak, Saldırı
  • Assert – İleri Sürmek, İddia Etmek
  • Assess – Değer Biçmek
  • Assessment – Değerlendirme
  • Asset – Varlık
  • Assign – Atamak, Tahsis Etmek
  • Assignment – Atama, Görevlendirme
  • Assist – Yardım Etmek
  • Assistance – Yardım
  • Assistant – Yardımcı, Asistan
  • Associate – Birleştirmek, İlişkilendirmek
  • Association – Birlik, Dernek
  • Assume – Farzetmek, Varsaymak
  • Assumption – Farzetme, Varsayım
  • Assure – Garanti Etmek
  • Atmosphere – Atmosfer
  • Attach – Eklemek, İliştirmek
  • Attack – Saldırmak, Saldırı
  • Attempt – Girişimde Bulunmak
  • Attend – Katılmak
  • Attention – İlgi, Özen, Dikkat
  • Attitude – Tavır, Tutum
  • Attorney – Avukat
  • Attract – Cezbetmek
  • Attractive – Çekici, Cazibeli
  • Attribute – Bağlamak, Atfetmek, Dayandırmak
  • Audience – Kitle, İzleyici, Seyirci
  • Author – Yazar
  • Authority – Otorite, Yetki
  • Available – Müsait, Mevcut, Uygun
  • Average – Ortalama
  • Avoid – Kaçınmak, Önlemek
  • Award – Ödül
  • Aware – Farkında, Haberdar
  • Awareness – Farkındalık, Farkında Olma
  • Away – Uzak, Uzakta
  • Awful – Berbat, Rezil

B Harfi ile Başlayan İngilizce Kelimeler ve Anlamları

  • Baby – Bebek
  • Back – Arka
  • Background – Artalan, Arka Fon
  • Backpack – Sırt Çantası
  • Bad – Kötü
  • Badly – Kötü Bir Şekilde
  • Bag – Çanta
  • Bake – Pişirmek
  • Balance – Denge
  • Ball – Top
  • Band – Müzik Grubu
  • Bank – Banka
  • Barely – Zar Zor
  • Basic – Esas, Temel
  • Basically – Temelde, Esasen, Aslında
  • Basket – Sepet
  • Bathroom – Banyo
  • Battery – Pil
  • Battle – Savaş
  • Beach – Plaj, Sahil, Kumsal
  • Bean – Fasulye
  • Bear – Ayı
  • Beautiful – Güzel
  • Beauty – Güzellik
  • Because – Çünkü
  • Become – Olmak, Haline Gelmek
  • Bed – Yatak
  • Bedroom – Yatak Odası
  • Beer – Bira
  • Before – Önce
  • Begin – Başlamak
  • Beginning – Başlangıç
  • Behavior – Davranış, Tavır, Hal
  • Behind – Arkada, Arkasında
  • Belief – İnanç
  • Believe – İnanmak
  • Belong – Ait Olmak
  • Below – Aşağısında
  • Belt – Kemer
  • Benefit – Fayda
  • Best – En İyi
  • Bet – İddaa, İddiaya Girmek
  • Better – Daha İyi
  • Between – Arasında
  • Big – Büyük
  • Bill – Fatura, Senet
  • Bird – Kuş
  • Birth – Doğum
  • Birthday – Doğum Günü
  • Bite – Isırmak, Lokma
  • Blame – Ayıplamak, Suçlamak
  • Blanket – Battaniye
  • Blind – Kör
  • Blood – Kan
  • Blue – Mavi
  • Body – Vücut
  • Book – Kitap
  • Border – Sınır, Hudut, Kenar
  • Borrow – Ödünç Almak
  • Boss – Patron
  • Bottle – Şişe
  • Bowl – Kase, Tas
  • Box – Kutu
  • Boyfriend – Erkek Arkadaş, Sevgili
  • Brain – Beyin
  • Bread – Ekmek
  • Break – Kırmak
  • Breakfast – Kahvaltı
  • Breast – Göğüs
  • Breathe – Nefes Almak
  • Bridge – Köprü
  • Bright – Parlak
  • Broken – Bozuk, Kırık
  • Brother – Erkek Kardeş
  • Brown – Kahverengi
  • Brush – Fırça, Fırçalamak
  • Budget – Bütçe
  • Build – İnşa Etmek
  • Building – Bina
  • Bullet – Mermi
  • Burn – Yakmak, Yanmak
  • Bus – Otobüs
  • Business – Iş
  • Busy – Meşgul
  • Button – Düğme, Buton
  • Buy – Satın Almak
  • Buyer – Alıcı

C Harfi ile Başlayan İngilizce Kelimeler ve Anlamları

  • Cabbage – Lahana
  • Cabbage – Kafes
  • Call off – İptal etmek
  • Candid – İçten, samimi
  • Captive – Esir
  • Captor – Esir alan
  • Carpet – Halı
  • Castle – Kale
  • Catch eye –  Dikkat çekmek
  • Cave – Mağara
  • Ceasefire – Ateşkes
  • Census – Nüfus sayımı
  • Charge – Saldırı
  • Charm –  Alımlı, Sevimli
  • Chestnut – Kestane
  • Chickpea – Nohut
  • Chill – Üşütmek
  • Chin – Çene
  • Clash – Anlaşmazlık
  • Clay – Kil, çamur
  • Clerk – Yazıcı, katip
  • Cliff – Uçurum
  • Cling– Yapışmak, sarılmak
  • Clue – İpucu
  • Coarse– Kaba
  • Cock– Horoz
  • Cold– Nezle
  • Collide – Çarpışmak
  • Colonel– Albay
  • Combat– Dövüş
  • Commemorate– Anmak
  • Commence– Başlamak
  • Commitment– Vaat, Taahhüt
  • Compatible– Uygun, münasip
  • Compatible– Uyumlu
  • Compliant– İtaatkar
  • Conceivable– Makul
  • Concession– Ödün, taviz
  • Cork– Mantar

D Harfi ile Başlayan İngilizce Kelimeler ve Anlamları 

  • Damp – Nemli, rutubetli
  • Dandruff – Kepek
  • Daring – Cesur
  • Dawn – Şafak, tan
  • Deaf – Sağır
  • Dear – Sevgili, Değerli
  • Decay – Çürümek, bozulmak
  • Decline – Reddetmek, geri çevirmek
  • Deduce – Sonuç çıkarmak
  • Defect – Defo, özür
  • Delightful – Hoş, güzel
  • Delusion – Aldatma
  • Demolition – Yıkma, tahrip
  • Dent – Çöküntü, göçük
  • Dependable – Güvenilir, emin
  • Deportation – Sürgün
  • Deprive – Yoksun bırakmak
  • Descend – İnmek
  • Desperately – Umutsuzca
  • Destiny – Kader
  • Destitute – Muhtaç, yoksul
  • Detach – Ayırmak
  • Discrete – Ayrık
  • Disgrace – Utanç, ayıp
  • Disrupt – Bozmak
  • Divorcee – Boşanmış
  • Dizziness – Baş Dönmesi
  • Drill – Matkap

E Harfi ile Başlayan İngilizce Kelimeler ve Anlamları

  • Edit – Düzenlemek
  • Economy – Ekonomi
  • Enormous – Muazzam, Kocaman
  • Entitle – İsimlendirmek
  • Earn – Para kazanmak
  • Except – Haricinde
  • Expect – Ümit etmek
  • Exile – Sürgün
  • Exit – Çıkış, Çıkmak
  • Eastern – Doğuya ait, Doğu
  • Effective – Etkili
  • Efficient – Verimli
  • Emergency – Acil
  • Elephant – Fil
  • Emotion – Duygu
  • Entertain – Eğlendirmek
  • Equipment – Donanım
  • Equal – Eşit, Denk
  • Essay – Rapor, Makale

F Harfi ile Başlayan İngilizce Kelimeler ve Anlamları

  • Favorable – Olumlu
  • Feasible – Mümkün, Yapılabilir
  • Feeble – Cılız, Zayıf
  • Fabric – Kumaş
  • Fugitive – Kaçak
  • Fabricate – Uydurmak
  • Facilitate – Kolaylaştırmak
  • Fade – Renk solmak
  • Fulfill – Tatmin etmek
  • Frugal – Tutumlu
  • Fence – Çit, Parmaklık
  • Fertile – Bereketli
  • Fever – Ateş
  • Faint – Bayılmak
  • Flu – Grip
  • Fierce – Şiddetli, Hiddetli
  • Flimsy – Dayanıksız, Çürük
  • Flee – Kaçmak, Kaçırmak
  • Flavor – Tat, Lezzet
  • Flat – Daire
  • Found – Kurmak, Yapmak
  • Flap – Çırpmak
  • Flagrant – Apaçık, Bariz
  • Fortunate – Minnettar, Müteşekkir

G Harfi ile Başlayan İngilizce Kelimeler ve Anlamları

  • Gain – Kazanmak
  • Gap – Boşluk, Fark
  • Generous – Cömert
  • Genius – Deha, Dahi
  • Genuine – Hakiki, Gerçek
  • Get – Elde etmek, Almak
  • Guest – Misafir, Konuk
  • Guard – Korumak
  • Grow – Büyümek
  • Groom – Damat
  • Grocer – Bakkal
  • Grind – Öğütmek
  • Gravity – Yer çekimi
  • Grateful – Minnettar
  • Grass – Çimen, Ot
  • Glove – Eldiven
  • Glory – Görkem, Şan
  • Globe – Küre, Dünya
  • Glance – Göz gezdirmek
  • Glad – Memnun
  • Give – Vermek
  • Gift – Armağan, Yetenek
  • Ghost – Hayalet

H Harfi ile Başlayan İngilizce Kelimeler ve Anlamları

Haberin Devamı
  • Hair – Saç
  • Honey – Bal
  • Half – Yarım
  • High – Yüksek, zirve
  • Hammer – Çekiç
  • Hand – El
  • Handsome – Yakışıklı
  • Hang – Asmak
  • Happy – Mutlu
  • Harbor – Liman
  • Hat – Şapka
  • Hear – Duymak
  • Headache – Baş ağrısı
  • Heat – Isı, sıcaklık
  • Hello – Merhaba
  • Help – Yardım etmek
  • Herb – Bitki, Ot
  • Howl – Uluma
  • Hawk – Şahin
  • Health – Sağlık
  • Halt – Durdurmak
  • Hit – Vurmak
  • Have – Sahip olmak

I / i  Harfi ile Başlayan İngilizce Kelimeler ve Anlamları

  • Infer – Sonuç çıkarmak
  • Inform – Bilgilendirmek
  • Injured – Yaralı
  • Image – Görüntü, imge
  • Impossible – İmkansız
  • Insane – Deli, kaçık
  • Incorrect – Yanlış
  • Invade – İstila etmek
  • Information – Bilgi
  • Intro – Giriş
  • Iron – Demir
  • Invent – İcat etmek
  • Invisible – Görünmez
  • İnhale – Nefes almak, İçine çekmek
  • İnheritance – Miras
  • İnnovation – Yenilik
  • İnquisitive – Meraklı
  • İnsect – Böcek
  • İmpair – Bozmak, Zayıflatmak, Zarar vermek
  • İmpulse – Dürtü, Güdü
  • İnception – Başlangıç
  • İnvade – İstila etmek
  • İnvention – İcat
  • İnvasion – Akın, Saldırı, İstila
  • İnvincible – Yenilmez
  • İnvolved – Karmaşık
  • İronic – Alaylı, Alaycı
  • İntelligible – Açık, Anlaşılır
  • İtinerary – Plan, Program

J Harfi ile Başlayan İngilizce Kelimeler ve Anlamları 

  • Jacket  – ceket
  • Jack-In-The-Box – Kutudan fırlayan bebek
  • Jackknife – sustalı çakı
  • Jacuzzi – jakuzi
  • Jam – reçel
  • Jar – kavanoz
  • Javelin – cirit
  • Jeans – kot
  • Jeep – jip
  • Jet – jet
  • Jet engine – jet motoru
  • Jewelry – takı
  • jimmy – Levye
  • Joystick – joystick
  • Jug – sürahi
  • Jukebox – Müzik kutusu
  • Junk – ıvır zıvır

K Harfi ile Başlayan İngilizce Kelimeler ve Anlamları

  • Keep  – Korumak, Tutmak, Devam Etmek
  • Key  – Anahtar
  • Kick  – Tekme, Tekmelemek
  • Kid  – 1.Çocuk 2.Dalga Geçmek 3.Genç Keçi̇
  • Kill  – Öldürmek
  • Kind  – 1. İyi̇, Dost, Sevgi̇li̇ 2.Çeşi̇t, Tür
  • King  – Kral
  • Kingdom  – Krallik
  • Kiss  – Öpücük, Öpmek
  • Kitchen  – Mutfak
  • Knee  – Di̇z, Di̇z Çökmek
  • Knife  – Bıçak
  • Knock  – Vurmak (Kapıya Vurmak)
  • Knot  – Düğüm, Düğüm Atmak
  • Know  – Bi̇lmek
  • Knowledge  – Bi̇lgi̇
  • Keen  – Keski̇n (Keen On:Hoşlanmak)
  • Ketchup  – Ketçap
  • Kidnap  – Zorla Kaçırmak (İnsan, Hayvan Vb.)
  • Kidney  – Böbrek
  • Kin  – Ai̇le, Akraba
  • Knight  – Si̇lahşör, Şovalye, Satrançta At
  • Knob  – Tokmak, Tutacak

L Harfi ile Başlayan İngilizce Kelimeler ve Anlamları

  • Labour   – İş (Elle Yapılan Zor İş), İş gücü
  • Lack   – Eksi̇kli̇k
  • Ladder   – Merdi̇ven
  • Lady   – Hanimefendi̇
  • Lake   – Göl
  • Lamb   – Kuzu, Kuzu, Koyun Eti̇
  • Lame   – Topal
  • Lamp   – Lamba
  • Land Le  – nd Kara, Arazi̇
  • Land   – İni̇ş Yapmak, Konmak (Uçak V.S.)
  • Landlady   – Evsahi̇bi̇ Bayan, Evi̇ni̇ Ki̇raya Veren
  • Language   – Di̇l ( Yabancı Dil V.B )
  • Large   – Geni̇ş
  • Last   – Son, Sonunda, Geçmi̇ş
  • Last   – Devam Etmek, Sürmek, Yeterli̇ Olmak
  • Late   – 1.Geç 2.Sonu (Late September=Eylül Sonu V.B)
  • Laugh   – Gülmek
  • Laundry   – Yıkanacak Çamaşır, Çamaşırhane
  • Lavatory   – Tuvalet
  • Law   – Yasa, Kanun
  • Lawful   – Yasal
  • Lawyer   – Avukat
  • Lay   – Koymak (Bir Şeyin Üstüne), Yatırmak
  • Lazy   – Tembel
  • Lead   – 1.Kurşun (Metal)  2.Kurşun Kalem Ucu
  • Lead   – Önderli̇k Etmek, Önde Gi̇tmek, Yol Göstermek
  • Leader   – Önder, Li̇der
  • Leadership   – Önderli̇k
  • Leaf   – Yaprak
  • Lean   – 1.İnce, Yağsız 2.Eği̇lmek Yaslanmak
  • Learn   – Öğrenmek
  • Least   – En Az
  • Leather   – Deri̇
  • Leave   – Terk Etmek
  • Left   – 1.Sol 2.Kalan
  • Leg   – Bacak
  • Legacy   – Mi̇ras
  • Legal   – Yasal
  • Lemon   – Li̇mon
  • Lend   – Ödünç Vermek
  • Lens   – Lens
  • Less   – Daha Az
  • Lesson   – Ders
  • Let   – Birakmak
  • Letter   – Mektup, Harf
  • Letter Box   –  Mektupluk
  • Level   – Düzey, Sevi̇ye
  • Liberal   – Li̇beral
  • Liberty   – Serbest Olmak
  • Library   – Ki̇taplik, Kütüphane
  • Licence   – Li̇sans (Ehliyet V.B )
  • Lie   – Yalan, Yalan Söylemek
  • Lie   – Yatmak
  • Life   – Yaşam, Hayat
  • Lift   – 1.Asansör 2.Yukari Kaldirmak
  • Light   – 1.Işık  2.Açık (Renklerde)  3.Hafi̇f
  • Like   –  1. Hoşlanmak 2.Gi̇bi̇
  • Likely   – Büyük Olasılıkla
  • Line   – Çi̇zgi̇, Satir, Sira
  • Link   – Bi̇rleşti̇rmek
  • Lip   – Dudak
  • Liquid   – Sıvı
  • List   – Li̇ste
  • Listen   – Di̇nlemek
  • Little   – Küçük
  • Live   – Canli
  • Live   – Yaşamak
  • Lives   – Yaşamlar
  • Living   – Yaşam Bi̇çi̇mi̇
  • Load   – Yük, Yüklemek ,Si̇lah Doldurmak
  • Local   – Bölgesel, Yerel
  • Lock   – Ki̇li̇tlemek, Ki̇li̇t
  • Long   – Uzun
  • Look   – Bakmak, Bakış
  • Loose   – Bol, Bagsiz
  • Lose   – Kaybetmek
  • Loss   – Kayip, Zarar
  • Lot   – Çok
  • Loud   – Yüksek Sesli̇
  • Love   – Sevgi̇;Aşk
  • Lovely   – Sevi̇mli̇
  • Low   – Alçak, Düşük
  • Lower   – Aşağıya İndi̇rmek
  • Luck   – Şans
  • Lucky   – Şanslı
  • Luggage   – Vali̇z, Yük
  • Lunch   – Öğle Yemeği̇
  • Lung   – Akci̇ğer
  • Luxury   – Lüks
  • Label   – Eti̇ket
  • Laboratory   – Laboratuvar
  • Ladle   – Kepçe (Yemek)
  • Lamppost   – Sokak Lambasi
  • Lampshade   – Abajur
  • Lane   – Dar Yol, Şeri̇t (Oto Yolda Vb.)
  • Lash   – Kamçi, Bi̇rşeyi̇ Ani̇ Ve Hizli Sallamak
  • Launch   –  Bi̇rşeye Başlamak, Roket Firlatmak
  • Laundry-basket   – Çamaşır Sepeti̇
  • League   – Bi̇rli̇k, Li̇g
  • Leak   – Akinti, Sızmak
  • Lease   – Beli̇rli̇ Bi̇r Zaman İçi̇n Ki̇ralama
  • Lecture   – Ders, Konferans Vermek
  • Length   – Uzunluk
  • Lettuce   – Salata, Kivircik
  • Lever   – Kaldiraç, Mani̇vala
  • Liar   – Yalancı
  • Lick   – Yalamak
  • Lid   – Kapak
  • Lighter   – Çakmak
  • Limit   – Hat, Sinir, Li̇mi̇t
  • Liquidate   – Tasfi̇ye Etmek, Öldürme, Kurtulmak, Başından Atmak
  • Literature   – Edebi̇yat
  • Litter   – Çöp,Daginiklik
  • Liver   – Karaci̇ğer
  • Loaf   – Bütün Ekmek, Vakti̇ Boşa Geçi̇rmek
  • Loan   – Ödünç Vermek, Borç Vermek, Borç
  • Lobster   – İstakoz
  • Locate   – Kurmak,Yerleşti̇rmek
  • Lonely   – Yalniz, Ki̇msesi̇z
  • Lorry   – Kamyon
  • Loyal   – Sadik
  • Loyalty   – Sadakat, Baglilik

M Harfi ile Başlayan İngilizce Kelimeler ve Anlamları

  • Memorial  – Bi̇r Ki̇şi̇ni̇n Anısına Yapılan Yapıt
  • Memorize  – Ezberlemek
  • Memory  – Hafiza
  • Men  – Adamlar
  • Mend  – Tami̇r Etmek
  • Mental  – Zi̇hi̇nsel
  • Mention  – Bahsetmek
  • Merchant  – Tüccar
  • Mercy  – Merhamet
  • Mere  – Sadece, Yalnızca
  • Merry  – Mutlu
  • Mess  – Kargaşa, Dağınıklık
  • Message  – Mesaj
  • Metal  – Metal
  • Meter  – Ölçek
  • Method  – Metot
  • Metre  – Metre
  • Mice  – Fareler
  • Middle  – Orta
  • Midnight  – Gece Yarisi (24:00)
  • Military  – Askeri̇
  • Milk  – Süt
  • Mill  – 1.Deği̇rmen 2.İmalathane
  • Mimic  – Takli̇t Etmek (Birini)
  • Mind  – Akil
  • Mind  – Bi̇ri̇ne Bakmak, Dert Etmek
  • Mine  – 1.Beni̇m 2.Maden Ocaği 3.Mayın
  • Minimum  –  En az
  • Minister  – 1.Bakan 2.Büyükelçi̇ Yardımcısı
  • Minor  – Önemsi̇z, Ufak, Mi̇nör
  • Minority  – Azinlik
  • Minus  – Eksi̇ ( – )
  • Minute  – 1.Daki̇ka 2.Çok Küçük 3.Zabit
  • Mirror  – Ayna
  • Miss  – 1.Özlemek 2.Kaçırmak,Kayip
  • Miss  – Kadın
  • Missile  – Füze, Fırlatılan Ci̇si̇m
  • Mission  – Özel Bi̇r Görev İçi̇n Yolculuk ,Mi̇syon
  • Mistake  – Hata
  • Misunderstand  – Yanlış Anlamak
  • Mix  – Karıştırmak, Karışmak
  • Model  – Model (Model Araba, Manken V.B)
  • Moderate  – Ilımlı, Ortada
  • Modern  – Modern, Çağdaş
  • Modest  – Alçakgönüllü, Ilımlı
  • Moment  – An
  • Monday  – Pazartesi̇
  • Money  – Para
  • Monkey  – Maymun
  • Month  – Ay (Takvim Ayı)
  • Moon  –  Ay
  • More  – Daha Fazla
  • Morning  – Sabah
  • Mosque  – Cami̇
  • Most  – En Çok
  • Mother  – Anne
  • Motor  – Motor
  • Mountain  – Dağ
  • Mouse  – Fare
  • Mouth  – Ağiz
  • Move  – Hareket Etmek, Etti̇rmek
  • Movement  – Hareket
  • Much  – Çok (Miktarca)
  • Mud  – Çamur
  • Murder  – Ci̇nayet
  • Music  – Müzi̇k
  • Must  – Zorunluluk
  • My  – Beni̇m
  • Mystery  – Esrar, Bi̇li̇nmezli̇k
  • Machine  –  Maki̇ne
  • Machine-gun  – Gan Maki̇neli̇ Tüfek
  • Mad  – Deli̇
  • Madam  – Madam, Bayan
  • Magic  – Büyü
  • Mail  – Posta
  • Main  – Ana, Esas
  • Make  – 1.Yapmak 2.Çeşi̇t
  • Make -up  –  1.Makyaj  2.Uydurmak
  • Male  – Erkek
  • Man  – Adam
  • Manage  – Yönetmek, Kontrol Etmek
  • Management  – Yöneti̇m, İdare
  • Manager  – Yöneti̇ci̇, Menajer
  • Manner  – Tavır, Görgü
  • Many  – Bi̇rçok
  • Map  – Hari̇ta
  • March  – 1.Marş 2.Yürüyüş 3.Mart (Ayı)
  • Mark  – İşaretlemek, İşaret
  • Market  – Pazar, Pi̇yasa
  • Marry  – Evlenmek
  • Marvellous  – Şahane, Hari̇ka
  • Mask  – Maske
  • Mass  – Kütle, Ki̇tle, Kalabalik
  • Master  – Uzman, Şef, Sahi̇p, Hoca
  • Match  – 1.Uymak, Uyuşmak 2.Maç 3.Ki̇bri̇t
  • Material  – Malzeme, Kumaş
  • Matter  – 1.Mesele 2.Önemli̇ Olmak
  • May  – 1.Mayıs 2.May Be = Belki̇
  • Me  – Bana, Beni
  • Meal  – Yemek
  • Mean  – 1.Anlamina Gelmek, İstemek, Planlamak 2.Ci̇mri̇
  • Mean  – Ortalama
  • Meaning  – Anlam
  • Means  – 1.Sti̇l, Yol, Yardim 2.Para
  • Meantime  – Bu Arada
  • Meanwhile  – Bu Arada, Ayni Anda
  • Measure  – Ölçü
  • Meat  – Et
  • Mechanic  – Mekani̇k
  • Medal  – Madalya
  • Medicine  – İlaç, Tip
  • Meet  – Buluşmak, Karşılamak
  • Meeting  – Toplanti, Mi̇ti̇ng
  • Melody  – Ezgi̇, Melodi̇
  • Melon  – Kavun
  • Melt  – Eri̇mek
  • Member  – Üye
  • Memorable  – Unutulmayacak
  • Memorandum  – Not
  • Magazine  – 1)Si̇lah Deposu 2)Magazi̇n 3)Şarjör (Si̇lahin)
  • Magnet  – Mıknatıs
  • Magnificent  – Azamet, İhti̇şam
  • Magnifying-glass  – Büyüteç
  • Maid  – Kadin Hi̇zmetçi̇
  • Maintain  – 1)Bakim Onarim 2)Eski̇ Hali̇nde Koruma 3)Destekleme
  • Major  – 1)Büyük, Önemli̇ 2)Bi̇nbaşi (Orduda)
  • Majority  – Çoğunluk
  • Maniac  – Manyak
  • Manual  – El İle Yapilan
  • Manufacture  – Üretmek (Fab. Vb)
  • Margin  – Marj, Katki
  • Marmalade  – Marmelat
  • Massacre  – Katli̇am, Katli̇am Yapmak
  • Massive  – Çok Büyük Ve Ağır
  • Mat  – Hasir, Paspas
  • Mate  – Arkadaş
  • Mathematics  – Matemati̇k
  • Mattress  – Yatak, Sedi̇r
  • Mature  – 1)Olgun, Ergi̇n (Hayvan, Meyve, Insan) 2)Vadesi̇ Gelen (Ödeme)
  • Maturity  –  Olgunluk Zamani, Vade Zamani
  • Maximum  – Maksi̇mum, Azami̇
  • Meadow  – Çayır, Mera
  • Mechanic  – Maki̇ni̇st, Maki̇na Ustası 2)El Sanatlarina Ai̇t 3)Mekani̇k
  • Medical  – Tibbi̇
  • Merely  – Sadece, Ancak
  • Merge  – Bi̇rleşerek Kaybolma, Konsoli̇dasyon (Şirket, Devlet)
  • Merit  – Haketmek, Değmek
  • Might  – 1)Kuvvet, Kudret 2)Belki̇ (Might Be: Az İhtimalli.)
  • Mike  – Mi̇krofon
  • Mild  – 1)Hafi̇f 2)Yumuşak 2)Ilık
  • Millet  – Dari
  • Millionaire  – Mi̇lyoner
  • Mince  – Kıyma (Et Vb.), Kıymak
  • Miracle  – Muci̇ze
  • Miser  – Hasi̇s, Ci̇mri̇
  • Miserable  – Sefi̇l
  • Misery  – Sefalet
  • Mislay  – Nereye Koyduğunu Unutmak
  • Mobile  – Oynak,Hareketli̇
  • Moisture  –  Nem
  • Mole  – 1)Köstebek 2)Vücuttaki̇ Ben
  • Monument  – Anıt, Abi̇de
  • Mood  – Mi̇zaç, Ruh Hali̇
  • Moral  – Ahlak
  • Morale  – Moral
  • Mortgage  – İpotek
  • Mosquito  – Si̇vri̇si̇nek
  • Moss  – Yosun (Nemli Yerlerde Oluşan)
  • Motion  – Hareket, Önerme
  • Motive  – 1)Moti̇vlenmek 2)Güdü
  • Mud-guard  – Çamurluk
  • Multiply  – Çarpmak, Çoğalmak
  • Murmur  – Mirildanmak,Uğultu
  • Muscle  – Pazu, Kas
  • Museum  – Müze
  • Mushroom  – Mantar
  • Muslim  – Müslüman
  • Mustard  – Hardal
  • Mute  – 1)Sesi̇z 2)Di̇lsi̇z
  • Mutter  – Mırıldanmak, Kısık Sesle Söylenmek
  • Mutual  –  Müşterek, İki̇ Taraflı

N Harfi İle Başlayan İngilizce Kelimeler Ve Anlamları

  • Nail  – 1.Tırnak 2.Çi̇vi̇
  • Name  – İsi̇m
  • Narrow  – Dar
  • Nation  – Ulus
  • National  – Ulusal
  • Native  – Yerli̇ (Her Native Language)
  • Natural  – Doğal
  • Nature  – Doğa
  • Near  – Yakın
  • Necessary  – Gerekli̇
  • Necessity  – Gerekli̇li̇k
  • Neck  – Boyun, Ense
  • Need  – Gereksi̇ni̇m, İhti̇yaç
  • Needle  – İğne, Şi̇ş
  • Neglect  – İhmal Etmek
  • Neighbour  – Komşu
  • Neither  – Hi̇çbi̇ri̇
  • Neither…Nor…  –  Ne O..Ne Öbürü
  • Nephew  – Yeğen (Erkek)
  • Nervous  – Si̇ni̇rli̇
  • Nest  – Yuva, Kuş Yuvası
  • Net  –  1.Ağ 2.Net (Brütün Tersi)
  • Never  – Hi̇çbi̇r Zaman ,Asla
  • Nevertheless  – Buna Rağmen, Hala, Ama
  • New  – Yeni̇
  • News  – Haber
  • Newspaper  – Gazete
  • Next  – En Yakın, Bi̇r Sonraki̇, Ertesi̇
  • Nice  – Hoş
  • Niece  – Yeğen (Kız)
  • Night  – Gece
  • Nil  – Sıfır, Boşluk
  • No  – Hayir
  • Noble  – Soylu
  • Nobody  – Hi̇ç Ki̇mse
  • Noise  – Gürültü
  • None  – Hi̇çbi̇ri̇si̇
  • Noon  – Öğle Zamani
  • Normal  – Normal
  • North  – Kuzey
  • Nose  – Burun
  • Not  – Deği̇l
  • Note  – 1. Not 2.Kağıt Para 3. Nota
  • Nothing  – Hi̇çbi̇r Şey
  • Notice  – Duyuru, Di̇kkati̇ni̇ Çekmek
  • November  – Kasim
  • Now  – Şi̇mdi̇
  • Nowadays  – Bugünlerde
  • Nowhere  – Hi̇ç Bi̇ryer
  • Nuisance  – Sıkıntı, Dert
  • Number  – Sayı, Numaralandirmak
  • Nurse  – Hemşi̇re, Hasta Bakıcı
  • Nut  – 1.Kuruyemi̇ş (Fındık V.B) 2.Somun
  • Napkin  – Peçete
  • Narrate  – Anlatmak, Söylemek
  • Nasty  – Pi̇s, Kötü Kokulu, Hoş Olmayan
  • Naughty  – Yaramaz (Naughty Child = Yaramaz Çocuk)
  • Needless  – Lüzumsuz
  • Negotiate  – Görüşmek,Müzakere
  • Network  – Şebeke,Çalişma Ağı
  • Nickname  – Takma isim, Lakap
  • Nightmare  – Kabus
  • Nominate  – 1)Aday Göstermek (Başkan V.B) 2)Atamak, Görevlendi̇rme
  • Nonsense  – Saçma
  • Notorious  – Kötü Ünlü, Kötü Ün
  • Novel  – Roman
  • Nude  – Çıplak
  • Nylon  – Naylon

O  Harfi İle Başlayan İngilizce Kelimeler Ve Anlamları

  • Oak   – Meşe
  • Obey   – Söz Di̇nlemek, İtaat Etmek
  • Object   – İti̇raz Etmek
  • Object   – Nesne, Obje, Amaç
  • Observation   – Gözlem
  • Observe   – Gözlem Yapmak
  • Obtain   – Tedari̇k Etmek, Sağlamak
  • Obvious   – Aşi̇kar
  • Occasion   – Vesi̇le
  • Occupation   – 1.Meslek 2.İşgal
  • Occupy   – İşgal Etmek, Oturmak, Kaplamak 
  • Ocean   – Okyanus
  • October   – Eki̇m (Ayı )
  • Of   – İyeli̇k Eki̇, -Nin
  • Off   – Yok Olmak, Eksi̇lmek
  • Offence   – 1.Yasadışı İş 2.Saldırı, Ofens
  • Offend   – Kizdirmak, İnci̇tmek (Birini)
  • Offer   – Tekli̇f Etmek
  • Office   – Ofi̇s
  • Officer   – Subay, Memur
  • Official   – Resmi̇
  • Often   – Sık sık 
  • Oil   – Yağ, Petrol
  • Old   – Eski̇, Yaşlı
  • On   – Üzeri̇nde
  • Once   – 1.Bi̇r Kez 2.Bi̇r An Önce
  • One   – Bi̇r
  • Only   – Sadece, Yalnizca
  • Open   – Açık, Açmak
  • Operate   – Çalışmak
  • Operation   – 1.Operasyon 2.Ameli̇yat
  • Operator   – Operatör
  • Opinion   – Düşünce
  • Opportunity   – Fırsat
  • Opposite   – Zıt,Ters
  • Optimist   – İyi̇mser
  • Or   – Veya
  • Orange   – 1.Portakal 2.Turuncu
  • Order   – 1.Emi̇r 2.Si̇pari̇ş 3.Düzen, Sıra
  • Ordinary   – Sıradan, Normal
  • Organ   – 1.Org 2.Organ 3.Organi̇zasyon, Kuruluş
  • Organize   – Organi̇ze Etmek
  • Origin   – Köken, Ori̇ji̇n
  • Other   – Di̇ğer
  • Otherwise   – 1.Başka Türlü 2.Yoksa, Aksi̇ Takti̇rde
  • Ought   – ..Meli̇ ..Malı Eki̇
  • Our   – Bi̇zi̇m
  • Out   – Dışarı
  • Outline   – Ana Hat, Özetlemek
  • Out-of-date   – Modasi Geçmi̇ş, Eski̇
  • Output   – Çıktı
  • Outside   – Dışarı
  • Oven   – Fırın
  • Over   – 1.Üstünde 2.Bi̇tmek
  • Overcome   – Üstesi̇nden Gelmek
  • Owe   – Borçlu Olmak
  • Own   – Sahi̇p Olmak
  • Owner   – Sahi̇p
  • Ox   – Boğa
  • Oar   – Kürek
  • Oasis   – Vaha
  • Oblige Ibl  – ayc 1)Zorunlu Kılmak 2)Mi̇nettar Kılmak 3)Yapmak, Sağlamak
  • Occur   – Olmak
  • Odd   – Tuhaf, Acai̇p
  • Okay (Ok)   – Peki̇, Tamam
  • Old-fashioned   –  Eski̇ Moda
  • Omelette   – Omlet
  • Omit   – Atlamak, Hari̇ç Birakmak
  • Onion   – Soğan
  • Option   – Seçme, Seçenek, Opsi̇yon
  • Oral   – Sözlü
  • Orbit   – Yörünge
  • Orchard   – Bostan
  • Original   – Orji̇nal, İlk, Yeni̇
  • Oval   – Oval
  • Overdo   – Fazla Pi̇şi̇rmek, Fazla Yapmak
  • Overdue   – Vadesi̇ Geçmi̇ş
  • Overtake   – Geçmek, Sollamak
  • Overtime   – Fazla Mesai̇
  • Overwork   – Fazla Çalışmak, Aşırı Çalışmak
  • Owl   – Baykuş
  • Oxygen   – Oksi̇jen
  • Oyster   – İsti̇ri̇dye

P Harfi İle Başlayan İngilizce Kelimeler Ve Anlamları

  • Pack   – Paketlemek
  • Packet   – Paket
  • Page   – Sayfa
  • Pain   – Acı, Ağrı
  • Painful   – Ağrılı
  • Paint   – Boyamak, Boya
  • Painter   – 1.Ressam 2.Boyacı
  • Pair   – Çi̇ft
  • Palace  –  Saray
  • Pale   – Soluk, Solgun (Renk)
  • Pan   – Tava
  • Panic   – Pani̇k
  • Paper   – 1.Kağıt 2.Gazete 3.Evrak, Ki̇mli̇k
  • Paradise   – Cennet
  • Paragraph   – Paragraf
  • Parcel   – Parça
  • Pardon   – Pardon
  • Parent   – Ana Baba
  • Park   – 1.Park 2.Park Etmek
  • Parliament   – Parlamento
  • Parrot   – Papağan
  • Part   – Kısım, Bölüm ,Ayırmak
  • Particular   – Yalniz, Özel, Ti̇ti̇z
  • Partner   – 1.Ortak 2.Partner
  • Part-time   – Yarım Gün
  • Party   – Parti̇
  • Pass   – Geçmek, Geçi̇rmek
  • Passage   – Pasaj
  • Passenger   – Yolcu
  • Passport   – Pasaport
  • Password   – Parola
  • Past   – Geçmi̇ş
  • Patience   – Sabır
  • Patient   – 1.Sabirli 2.Hasta
  • Pay   – Ödemek
  • Payment   – Ödeme
  • Peace   – Barış
  • Pear   – Armut
  • Peculiar   – Gari̇p
  • Pen   – 1.Ağıl 2.Tükenmez Kalem
  • Penalty   – Ceza
  • Pencil   – Kurşun Kalem
  • People   – Halk , İnsanlar
  • Pepper   – Bi̇ber
  • Per   – Her
  • Perfect   – Kusursuz, Yetki̇n
  • Perform   – 1.Çalışmak 2.Uygulamak
  • Performance   – Performans
  • Perhaps   – Belki̇
  • Permission   – İzi̇n
  • Permit   – 1.İzi̇n Vermek 2.İzi̇n Kağıdı
  • Person   – Ki̇şi̇
  • Personality   – Ki̇şi̇li̇k
  • Persuade   – İkna Etmek
  • Petrol   – Petrol
  • Phone   – Telefon
  • Photo   – Fotoğraf
  • Piano   – Pi̇yano
  • Pick   – Toplamak, Seçmek
  • Pickpocket   – Yankesi̇ci̇
  • Picnic   – Pi̇kni̇k
  • Picture   – Resi̇m
  • Pie   – Pasta, Börek
  • Piece   – Parça
  • Pig   – Domuz
  • Pigeon   – Güverci̇n
  • Pile   – Üst Üste Koymak
  • Pill   – Hap
  • Pilot   – Pi̇lot
  • Pin   – Toplu İğne
  • Pine   – Çam
  • Pineapple   – Ananas
  • Pink   – Pembe
  • Pipe   – 1.Boru 2.Pi̇po 3.Flüt
  • Pity   – Acimak (What A Pity : Ne Yazık)
  • Place   – Yer, Yerleşti̇rmek
  • Plain   – Açık, Ortada, Düz
  • Plan   – Plan, Planlamak
  • Plane   – Uçak
  • Plant   – 1.Bi̇tki̇, Bi̇tki̇ Ekmek 2.Fabri̇ka, Tesi̇s
  • Plantation   – Eki̇li̇ Yer
  • Plate   – Tabak
  • Play   – 1.Oynamak 2.Çalmak (Bir Müzik Aletini)
  • Player   – Oyuncu, Çalan
  • Pleasant   – Keyi̇fli̇, Zevkli̇
  • Please   – 1.Lütfen 2.Mutlandırmak
  • Pleasure   – Zevk
  • Plenty   – Çok Sayıda
  • Plough   – Toprağı Sürmek
  • Plug   – Fi̇ş, Banyo Tikaci
  • Plus   – Arti
  • Pocket   – Cep
  • Poem   – Şi̇i̇r
  • Poet   – Şai̇r, Ozan
  • Poetry   – Şi̇i̇rler, Şai̇rli̇k, Şi̇i̇rle İlgi̇li̇
  • Point   – Nokta, Uç
  • Poison   – Zehi̇r
  • Police   – Poli̇s
  • Policy   – 1.Poli̇çe 2.Yöneti̇m İlkesi̇, Poli̇ti̇ka
  • Polish   – Parlatmak
  • Polite   – Ki̇bar
  • Political   – Poli̇ti̇k
  • Politician   – Poli̇ti̇kaci, Poli̇ti̇kayla Uğraşan
  • Politics   – Poli̇ti̇k
  • Pool   – Havuz
  • Poor   – 1.Yoksul 2.Zavalli
  • Population   – Nüfus
  • Pork   – Domuz Eti̇
  • Port   – Li̇man
  • Position   – Durum, Konum
  • Positive   – 1.Emi̇n, Kesi̇n 2.Olumlu
  • Possess   – Sahi̇p Olmak
  • Possession   – Sahi̇pli̇k
  • Possibility   – Olasılık
  • Possible   – Olası, Mümkün
  • Post   – 1.Posta 2.İşaret 3.Devri̇ye Gezmek (Askerde)
  • Postpone   – Ertelemek
  • Pot   – Tencere
  • Potato   – Patates
  • Pour   – Dökmek, Akıtmak
  • Powder   – Toz, Pudra
  • Power   – Güç
  • Powerful   – Güçlü
  • Practical   – Prati̇k
  • Practice   – Alıştırma
  • Practise   – Alıştırma Yapmak
  • Praise   – Övmek
  • Pray   – Dua Etmek
  • Preach   – Vaaz Vermek
  • Predict   – Tahmi̇n Etmek
  • Prefer   – Yeğlemek, Terci̇h Etmek
  • Pregnant   – Hami̇le
  • Prejudice   – Önyargı
  • Preparation   – Hazirlik
  • Prepare   – Hazırlamak
  • Presence   – Varlık (Bir Yerde Varlığı )
  • Present   – Burada, Mevcut, Şi̇mdi̇ki̇, Armağan
  • Present   – Sunmak
  • President   – Başkan
  • Press   – 1.Baski 2.Ütüleme 3.Basin
  • Press   – Baski Yapmak, Basmak
  • Pressure   – Basınç, Baski
  • Pretend   – Gi̇bi̇ Gözükmek, Takli̇t Yapmak
  • Pretty   – 1.Sevi̇mli̇ 2.Oldukça
  • Prevent   – Korumak
  • Previous   – Önceki̇
  • Price   – Fi̇yat
  • Pride   – Onur,Gurur
  • Priest   – Rahi̇p
  • Prince   – Prens
  • Principal   – 1.En Önemli̇ 2.Prensi̇p 3.Ana Para (Borçta)
  • Print   – 1.Basmak(Harfler Vs.) 2.İz
  • Prison   – Hapi̇s
  • Prisoner   – 1.Mahkum 2.Esi̇r
  • Private   – Özel
  • Prize   – Ödül
  • Probable   – Olasi
  • Problem   – Sorun, Problem
  • Produce   – Üretmek
  • Product   – Ürün
  • Production  – Üreti̇m
  • Profession   – Meslek
  • Profit   – Kar
  • Programme   – Program
  • Progress   – Geli̇şme
  • Promise   – Söz Vermek
  • Pronounce   – Okunuşunu Çıkartmak, Telaffuz Etmek
  • Proof   – Kanit
  • Proper   – Uygun, Doğru
  • Property   – Mal, Mülk (Bir Kişinin Sahip Olduğu), Eşya
  • Proposal   – Plan, Öneri̇
  • Propose   – 1.Planini Açıklamak 2.Evli̇li̇k Tekli̇f Etmek
  • Protect   – Korumak
  • Protest   – Protesto
  • Proud   – Gururlu
  • Prove   – Kanıtlamak
  • Provide   – Sağlamak, Tedari̇k Etmek
  • Pub   – Pab, Bi̇rahane
  • Public   – Halk (Publıc Sector=Devlet Sektörü )
  • Publish   – Basim (Bir Yayını)
  • Pull   – Çekmek
  • Pullover   – 1.Kazak 2.Arabayi Durdurmak, Kenara Çekmek
  • Pump   – Pompa
  • Punch   – 1.Delmek 2.Yumruklamak
  • Punish   – Cezalandirmak
  • Pupil   – 1.Öğrenci̇ 2.Gözbebeği̇
  • Puppet   – Kukla
  • Puppy   – Genç Köpek
  • Purchase   – Satin Almak
  • Purple   – Mor
  • Purpose   – Amaç
  • Push   – İtmek
  • Put   – Koymak
  • Puzzle   – Bulmaca, Problem
  • Pyjamas   – Pi̇jama
  • Packed   – Kalabalık, Bi̇r Sürü İnsan
  • Palm   – 1)Avuç 2)Palmi̇ye Ağacı
  • Panel   – Panel
  • Pants   –  1)Don 2)Pantolon 
  • Parachute   – Paraşüt
  • Parade   – Resmi̇ Geçi̇t
  • Participate   – Başkalarıyla Bi̇rli̇kte Çalişma, Oynama, Katılma
  • Passive   – Pasi̇f, Eylemsi̇z
  • Pasta   – Makarna (Hamurdan Yapılan Şeyler)
  • Paste   – Beyaz Tutkal, Macun, Hamur
  • Pastime   – Hoş İyi̇ Zaman
  • Path   – Pati̇ka, Küçük Yol
  • Patrol   – Devri̇ye
  • Patron   – 1)Destekleyi̇ci̇ Ki̇şi̇ 2)Devamli Müşteri̇
  • Pause   – Mola, Ara
  • Paw   – Hayvan Pençesi̇
  • Pea   – Bezelye
  • Peach   – Şeftali̇
  • Peak   – Zi̇rve, Tepe
  • Peanut   – Yer Fıstığı
  • Pearl   – İnci̇
  • Peasant   – Çi̇ftçi̇, Köylü Kesi̇m
  • Pedal   – Pedal
  • Pedestrian   – Yaya Gi̇den
  • Peel  – Kabuk Soymak (Meyve)
  • Penknife   – Çakı
  • Pension   – Emekli̇ Maaşı
  • Perfume   – Parfüm
  • Peril   – Büyük Tehli̇ke
  • Period   – 1)Çağ, Devi̇r, Peri̇od 2)Adet (Hali)
  • Permanent   – Devamli,Sürekli̇
  • Persist   – Devam Etmek
  • Pesimist   – Kötümser
  • Petrol Station   – Steyşın Benzi̇nci̇
  • Philosophy  – Fi̇zolofi̇
  • Physical   – Fi̇zi̇ksel
  • Picket   – Grev Gözcüsü, Fabri̇ka Önünde Bekleme
  • Pickle   – Turşu
  • Pillow   – Yastik
  • Pillowcase   – Yastik Kilifi
  • Pincers   –  1)Kerpeten 2)Kıskaç (Yengecin V.B.)
  • Pinch  – Çi̇mdi̇klemek, Sikiştirmak (Kapıya Vb.)
  • Pioneer   – Öncü
  • Pistol   – Tabanca
  • Pity   – Acimak (What A Pity : Ne Yazık)
  • Plastic   – Plasti̇k
  • Platform   – 1)Platform, Yüksekçe Yer, Kürsü 2)Peron
  • Playground   – Oyun Sahasi
  • Plum   – 1)Eri̇k 2)Bonbon şekeri
  • Plumber   – Musluk Tami̇rci̇si̇
  • Pole   – 1)Kutup 2)Di̇rek, Kazik
  • Porcelain   – Porselen
  • Porter   – 1)Hamal 2)Kapici
  • Postage   –  Posta Ücreti̇
  • Poverty   – Faki̇rli̇k
  • Power Of Attorney   –  Vekaletname
  • Power-house   – 1)Elektri̇k Santrali 2)Olağanüstü Enerji̇ye Sahi̇p Şey
  • Precious   – Kiymetli̇, Çok Sevi̇len
  • Precisely  – Kesi̇nli̇kle, Tam Manasıyla
  • Prescription   – Reçete
  • Preserve   – Korumak, Konserve Yapmak
  • Primarily   – Ana Olarak
  • Primary   – 1)Önceleri̇,Eski̇den 2)Ana,Baş-primary Cause 3)İlk Oku
  • Primitive   – 1)İlkel 2)Basi̇t, Modasi Geçmi̇ş
  • Priority   – Önceli̇k
  • Privilege   –  İmti̇yaz
  • Process   – İşlem
  • Prohibit   – Yasaklamak
  • Promote   – 1)İlerleme,Terfi̇ Etme 2)Tanıtım (Ürün Vb.Satış İçin)
  • Promotion   – Terfi̇
  • Propeller   – 1)İleri̇ye Yürüten Şey 2)Vapur Veya Uçak Pervanesi̇
  • Proportion   – Oranti
  • Prosecute   – Taki̇p Etmek, Kavuşturmak, Dava Açmak, Suçlamak
  • Prostitution   – Fuhuş
  • Proverb  – Atasözü
  • Provocation   – Kışkırtma
  • Provoke   – Kışkırtmak, Kızdırmaya Neden Olmak
  • Publicity   – İlan, Reklam, Yayımlama
  • Pull Up   – Araci Durdurmak
  • Pulse   – Nabiz, Vuruş
  • Pumpkin   – Kabak
  • Punctual   –  Tam Zamaninda
  • Pure   – Saf, Temi̇z
  • Purse   – Küçük El Çantası
  • Pyramid   – Pi̇rami̇t

Q Harfi İle Başlayan İngilizce Kelimeler Ve Anlamları 

  • Quality   – Ni̇teli̇k, Kali̇te
  • Quantity   – Miktar
  • Quarrel   – Tartışmak, Atışmak
  • Quarter   – Çeyrek
  • Queen   – Krali̇çe
  • Question   – Soru, Sormak
  • Queue   – Sıra, Kuyruk
  • Quick   – Çabuk
  • Quiet   – Sessi̇z, Saki̇n, Huzurlu
  • Quite   – Hemen Hemen, Yaklaşık Olarak
  • Quiz   – Küçük Test
  • Qualified   – Ehli̇yetli̇, Kali̇fi̇ye
  • Quota   – Kota, Kontenjan
  • Quote   – Aktarma, Söyleme

R Harfi İle Başlayan İngilizce Kelimeler Ve Anlamları

  • Rabbit   – Tavşan
  • Race   – Irk
  • Race   – Yarışmak
  • Radiator   – Radyatör
  • Radio   – Radyo
  • Rail   – Ray
  • Railway   – Tren Yolu
  • Rain   – Yağmur
  • Raincoat   – Yağmurluk
  • Raise   – 1.Yükseltmek 2.Zam Yapmak 3.Yeti̇şti̇rmek
  • Range   – Aralık, Alan
  • Rank   – 1.Sira 2.Rütbe 3.Sosyal Sınıf
  • Rapid   – Çabuk, Hızlı
  • Rare   – Nadi̇r
  • Rate   – 1.Hız 2. Oran
  • Rather   – Epey, Çok Deği̇l
  • Raw   – 1.Ham 2.Çi̇ğ
  • Razor   – Ustura, Traş Maki̇nesi̇
  • Reach   – Eri̇şmek
  • Read   – Okumak
  • Ready   – Hazir
  • Realize   – Fark Etmek 
  • Really – Gerçekten
  • Reason   – 1.Neden 2.Akil
  • Reasonable   – Makul
  • Recall   – Anımsamak
  • Receipt   – Makbuz
  • Receive   – 1.Almak 2.Karşılamak
  • Recent   – Yakın Zamanda Olan
  • Reception   – 1.Resmi̇ Davet 2.Resepsi̇yon
  • Recognize   – Tanımak
  • Recommend   – Tavsi̇ye Etmek
  • Record   – 1.Kayıt 2.Plak 3.Rekor
  • Recover   – 1.İyi̇leşmek 2.(Kaybedilen Bir Şeyi) Bulmak
  • Red   – Kırmızı, kızıl
  • Reduce   – Azaltmak
  • Reflect   – Yansıtmak
  • Refuge   – Refüj, Güvenli̇ Yer
  • Refugee   – Tehli̇keden Kaçan, Kazazede
  • Refuse   – Reddetmek
  • Regard   – 1.Di̇kkat 2.Düşünce 3.Bakmak 4.İnanmak
  • Regret   – Üzgün Olmak, Pi̇şman Olmak
  • Regular   – Düzenli̇, Olağan
  • Reject   – Kabul Etmemek
  • Relation   – 1.İli̇şki̇ 2.Akrabalik
  • Relationship   – İli̇şki̇, İleti̇şi̇m
  • Relative   – 1.Akraba 2.Göreceli̇
  • Relax   – Rahatlamak, Gevşemek
  • Release   – Serbest Bırakmak, Gevşetmek
  • Relief   – Rahatlama
  • Relieve   – Uzaklaştırmak
  • Religion   – Di̇n
  • Remain   – 1.Geri̇ye Kalmak 2.Yeri̇nde Durmak
  • Remark   – Beli̇rtmek, Açıklama
  • Remarkable   – Di̇kkate Değer
  • Remember   – Unutmamak, Anımsamak
  • Remind   – Anımsatmak
  • Remote   – Uzak
  • Remove   – Uzaklaştırmak
  • Rent   – Ki̇ralamak
  • Repair   – Onarmak
  • Repay   – Geri̇ Ödemek
  • Repeat   – Tekrarlamak
  • Replace   – Yeni̇den Yerleşti̇rmek
  • Replacement   – Yerleşti̇rme
  • Reply   – Yanıtlamak, Yanıt
  • Report   – Rapor, Rapor Etmek
  • Represent   – Temsi̇l Etmek
  • Representative   – Temsi̇lci̇
  • Republic   – Cumhuri̇yet
  • Request   – Ri̇ca Etmek, Ri̇ca
  • Require   – Gereksi̇nmek
  • Rescue   – Kurtarmak
  • Reserve   – 1.Rezerv 2.Rezervasyon Yaptırmak
  • Resign   – İsti̇fa Etmek
  • Resist   – Karşi Koymak
  • Respect   – Saygı Duymak
  • Respectable   – Saygıdeğer
  • Responsible   – Sorumlu
  • Rest   – Di̇nlenmek
  • Rest   – Geri̇ye Kalan
  • Restaurant   – Restoran, Lokanta
  • Result   – Sonuç
  • Retire   – Emekli̇ Olmak
  • Return   – Geri̇ Dönmek
  • Revenge   – Öç Almak, İnti̇kam
  • Reward   – Ödül
  • Rib   – Kaburga
  • Ribbon   – Kurdela, Şeri̇t
  • Rice   – Pi̇ri̇nç
  • Rich   – Zengi̇n
  • Ride   – Ata, Bi̇si̇klete Bi̇nmek
  • Ridiculous   – Gülünç, Saçma
  • Right   – 1.Hak 2.Doğru, Hakli 3.Sağ Taraf
  • Ring   – Yüzük, Halka
  • Ring   – Çalmak (Zil Çalması), Telefon Etmek
  • Ripe   – Olgun, Ham Deği̇l
  • Rise   – Yükselmek
  • Risk   – Ri̇sk
  • Risky   – Ri̇skli̇
  • River   – Nehi̇r
  • Road   – Yol
  • Roar   – Kükreme
  • Roast   – Rosto, Fırında Pi̇şi̇rmek
  • Rob   – 1.Soygun Yapmak
  • Rock   – 1.Kaya 2.Sallanmak
  • Role   – Rol
  • Roll   – Yuvarlanmak
  • Roof   – Çatı
  • Room   – Oda
  • Root   – Kök
  • Rope   – Halat, İp
  • Rose   – 1.Gül 2.Pembe
  • Rough   – Kaba
  • Round   – Yuvarlak
  • Royal   – Krali̇yete Ai̇t
  • Rub   – Sürmek, Sürtmek, Ovmak
  • Rubbish   – 1.Çöp 2.Saçma
  • Rude   – Kaba
  • Rule   – 1.Yönetmek 2.Kural
  • Ruler   – 1.Kural Koyucu, Yöneti̇ci̇ 2.Cetvel
  • Rumble   – Gürlemek
  • Run   – 1.Koşmak 2.Çalıştırmak (Fabrika,Şirket V.B)
  • Runaway   – 1.Kaçak 2.Kontrol Dışı 
  • Rush   – Çabuk Davranmak
  • Racket   – Raket
  • Radar   – Radar
  • Railing   – Bahce Parmaklıkları
  • Recession   – Duraklama, Geri̇leme, Ekonomi̇de Durgunluk
  • Recipe   – Yemek Tari̇fi̇
  • Reconciliation   – Uzlaşma
  • Referee   – Hakem
  • Referendum   – Referandum, Halk Oylamasi
  • Refill   – Doldurmak
  • Refreshments   – Sandovi̇ç, Tost, İçecek (Gar, İstasyon Gibi Yerlerde)
  • Refrigerator  –  Buzdolabi
  • Region   – Bölge
  • Register   – Kütük, Si̇ci̇l, Kayıt
  • Relevant   – Bağıntılı, Konuyla İli̇şki̇li̇
  • Reliable   – Güveni̇li̇r
  • Reluctant   – İsteksi̇z
  • Reputation   – İti̇bar,Ün
  • Research   – Araştirma
  • Resent   – Hoşlanmamak, Kizmak
  • Resident   – Bölgede Yaşayan, Oturan
  • Respond   – Cevap Vermek
  • Restore   – 1)Geri̇ Verme 2)Yeni̇den Kullanıma Açma
  • Restrict   – Sınırlamak
  • Resume   – Yeni̇den Başlamak
  • Retail   – Perakende, Perakende Satış
  • Retaliation   – İnti̇kam, Tepki̇, Mi̇si̇lleme
  • Revenue   – Geli̇r
  • Reverse   – Ters, Arka (Reverse Gear = Geri Vites)
  • Revolution   – Devri̇m
  • Rifle   – Tüfek
  • Rocket   – Roket
  • Route   – Rota
  • Rubber   – 1)Lasti̇k, Kauçuk 2)Si̇lgi̇
  • Rug   – Küçük Halı, Ki̇li̇m
  • Ruin   – Harabe, Yıkım Mahvetme

S Harfi İle Başlayan İngilizce Kelimeler Ve Anlamları  

  • Safe – Güvenli
  • Said – Dedi
  • Sail – Yelken Açmak
  • Same – Aynı
  • Sand – Kum
  • Sat – Oturdu
  • Save – Kurtarmak
  • Saw – Testere
  • Say – Söylemek
  • Scale – Ölçek
  • School – Okul
  • Science – Bilim
  • Scientist – Bilim Adamı
  • Score – Skor
  • Sea – Deniz
  • Seat – Koltuk
  • Second – Saniye
  • Section – Bölüm
  • See – Görmek
  • Seed – Tohumlar
  • Seem – Görünmek
  • Seen – Görünmek
  • Sell – Satmak
  • Send – Göndermek
  • Sense – His
  • Sent – Gönderilmiş
  • Sentence – Cümle
  • Separate – Ayrı
  • Serve – Hizmet Etmek
  • Set – Ayarlamak
  • Settled – Ayarlanmış
  • Seven – Yedi
  • Several – Birkaç
  • Shall – Olsun
  • Shape – Şekil
  • Sharp – Keskin
  • She – O (Kadın)
  • Ship – Gemi
  • Shoes – Ayakkabı
  • Shop – Dükkan
  • Short – Kısa
  • Should – Zorunda Olmak
  • Shoulder – Omuz
  • Shout – Bağırmak
  • Show – Göstermek
  • Shown – Gösterilmiş
  • Side – Yan
  • Sight – Görüş
  • Sign – İşaret
  • Signal – Sinyal
  • Silent – Sessiz
  • Similar – Benzer
  • Simple – Basit
  • Since – -den Beri
  • Sing – Şarkı Söylemek
  • Sir – Efendi
  • Sister – Kız Kardeş
  • Sit – Oturmak
  • Six – Altı
  • Size – Boyut
  • Skin – Deri
  • Sky – Hava
  • Sleep – Uyku
  • Slowly – Yavaşça
  • Small – Küçük
  • Smell – Koklamak
  • Smile – Gülümsemek
  • Snow – Kar
  • So – Şöyle
  • Soft – Yumuşak
  • Soil – Toprak
  • Soldier – Asker
  • Solution – Çözüm
  • Some – Bazı
  • Someone – Birisi
  • Something – Bir Şey
  • Sometimes – Bazen
  • Son – Erkek Çocuk
  • Song – Şarkı
  • Soon – Yakında
  • Sound – Ses
  • South – Güney
  • Southern – Güneyli
  • Space – Uzay, Boşluk
  • Speak – Konuşmak
  • Special – Özel
  • Speed – Hız
  • Spot – Nokta
  • Spread – Yayılmak
  • Spring – İlkbahar
  • Square – Kare
  • Stand – Ayakta Durmak
  • Star – Yıldız
  • Start – Başlamak
  • State – Durum
  • Statement – Ifade
  • Stay – Kalmak
  • Steel – Çelik
  • Step – Adım
  • Stick – Yapışmak
  • Still – Halen
  • Stone – Taş
  • Stood – Ayakta Durmuş
  • Stop – Durmak
  • Store – Dükkan
  • Story – Hikaye
  • Straight – Düz
  • Strange – Garip
  • Street – Sokak
  • Stretch – Genişletmek
  • String – Dizi
  • Strong – Güçlü
  • Student – Öğrenci
  • Study – Çalışmak
  • Subject – Konu
  • Sugar – Şeker
  • Suggested – Tavsiye Edilmiş
  • Summer – Yaz
  • Sun – Güneş
  • Supply – Malzeme
  • Suppose – Tahmin Yürütmek
  • Sure – Emin
  • Surface – Yüzey
  • Surprise – Sürpriz
  • Swim – Yüzmek
  • Symbols – Sembol
  • System – Sistem

T Harfi İle Başlayan İngilizce Kelimeler Ve Anlamları 

  • Table – Masa
  • Take – Almak
  • Talk – Konuşmak
  • Tall – Uzun
  • Teacher – Öğretmen
  • Team – Takım
  • Tell – Söylemek
  • Temperature – Sıcaklık
  • Ten – On
  • Term – Dönem
  • Test – Denemek
  • Than – -den
  • That – O (Eşya)
  • The – O
  • Their – Onların
  • Them – Onlar
  • Themselves – Onların Kendisi
  • Then – Sonra
  • There – Orada
  • These – Bunlar
  • They – Onlar (Insan)
  • Thick – Kalın
  • Thin – İnce
  • Thing – Şey
  • Think – Düşünmek
  • Third – Üçüncü
  • This – O
  • Those – Onlar
  • Though – -e Rağmen
  • Thought – Düşünce
  • Thousands – Binlerce
  • Three – Üç
  • Through – Arasından
  • Tied – Bağlı
  • Time – Zaman
  • Tiny – Küçücük
  • Today – Bugün
  • Together – Birlikte
  • Tool – Alet
  • Top – Üst
  • Total – Toplam
  • Touch – Dokunmak
  • Train – Tren
  • Train – Eğitmek
  • Travel – Yolculuk
  • Tree – Ağaç
  • Trip – Yolculuk
  • Trouble – Sorun
  • Truck – Kamyon
  • True – Doğru
  • Try – Denemek
  • Turn – Dönüş
  • Two – İki
  • Type – Yazmak

U Harfi İle Başlayan İngilizce Kelimeler Ve Anlamları

  • Ugly  – Çi̇rki̇n
  • Umbrella  – Şemsi̇ye
  • Unable  – Muktedi̇r Olmamak
  • Uncle  – Dayı, Amca
  • Understand  – Anlamak
  • Unemployment  – İşsi̇zli̇k
  • Unfair  – Adaletsi̇z
  • Unhappy  – Mutsuz
  • Unhealthy  – Sağlıksız
  • Uniform  – 1.Üni̇forma 2.Tek Ti̇p
  • Union  – 1.Sendi̇ka 2.Bi̇rleşme
  • Unite  – Bi̇rleşmek
  • University  – Üni̇versi̇te
  • Unknown  – Bi̇li̇nmeyen
  • Unless  – Olmadıkça
  • Unlikely  – Az İhti̇malle
  • Unload  – Boşaltmak (Yük Boşaltmak)
  • Unlock  – Ki̇li̇di̇ Açmak
  • Until  – Kadar (Belli Bir Zamana Kadar)
  • Up  – 1.Yukarı 2.Di̇ki̇ne 3.Tümüyle
  • Upper  – Üst
  • Upset  – 1.Endi̇şelendi̇rmek 2.Devi̇rmek
  • Upstairs  – Üst Kat, Yukarısı
  • Urgent  – Aci̇l
  • Us  – Bi̇ze
  • Use  – 1.Kullanım 2.Fonksi̇yon
  • Use  – Kullanmak
  • Useful  – Kullanışlı
  • Usual Yujl Olağan
  • Underline  – Yazının, Keli̇meni̇n Altını Çi̇zmek
  • Unfair  – Adi̇l Olmayan
  • Upon  – Üstünde
  • Upside-down – Tepetaklak, Ters Dönmek
  • Urban  – Şehi̇rsel, Kente Ai̇t 

V Harfi İle Başlayan İngilizce Kelimeler Ve Anlamları

  • Vain   – Gereksi̇z, Boşuna
  • Valley   – Vadi̇
  • Valuable   – Değerli̇
  • Value   – Değer
  • Variety   – 1.Fark 2.Çeşi̇tli̇li̇k, Çeşi̇t
  • Various   – Deği̇şi̇k, Çeşi̇tli̇
  • Vegetable   – Sebze
  • Vehicle   – Taşıt Aracı ( Kamyon, Tır , Araba V.B )
  • Very   – Çok, Tam
  • Veto   – Veto, Veto Etmek
  • Victim   – Kurban, Kazazede
  • Victor   – Gali̇p
  • Victory   – Utku, Zafer, Yengi̇
  • View   – Görünüm, Manzara
  • Villa   – Vi̇lla
  • Village   – Köy
  • Vine   – Bağ
  • Violent   – Kaba Kuvvet Kullanan, Şi̇ddet
  • Visa   – Vi̇ze
  • Visible   – Görünen
  • Vision   – Görüş, İmge
  • Visit   – Zi̇yaret Etmek
  • Visitor   – Zi̇yaretçi̇, Konuk
  • Vocabulary   – Keli̇me Dağarcığı
  • Voice   – Ses
  • Volume   – Haci̇m
  • Vote   – Oy Vermek, Oy
  • V.I.P.   – (Very Important Person), Çok Önemli̇ Ki̇şi̇
  • Vacation   – Tati̇l
  • Vacuum Cleaner  – Elektri̇k Süpürgesi̇
  • Van   – Mi̇ni̇büs
  • Vanilla   – Vani̇lya
  • Vaporize   – Buharlaşmak
  • Vase   – Vazo
  • Vein   – Damar
  • Velvet   – Kadi̇fe
  • Venture   –    Macera, Ri̇sk (Genelde İş Hayatında)
  • Verb   – Fi̇i̇l
  • Verdict   – Hüküm
  • Vertical   – Di̇key
  • Vest   – Atlet, Fani̇la
  • Vet   – Veteri̇ner
  • Via   – Geçerek, Oradan
  • Vice   – 1)Yardimci, Li̇deri̇n Yardımcısı 2)Mengene
  • Vicious Circle   –  Kısır Döngü
  • Victimize   – Kurban Etmek
  • Vinegar   – Si̇rke
  • Violin   – Keman
  • Vital   – Çok Önemli̇
  • Volcano   – Volkan,Yanardağ
  • Volleyball   – Voleybol
  • Voluntary   – Gönüllü
  • Vomit   – Kusmak
  • Vowel   – Sesli̇ Harf (A,E,I) Gibi
  • Vulnerable   – Zayıf, Korumasız

W Harfi İle Başlayan İngilizce Kelimeler Ve Anlamları

  • Wait – Beklemek
  • Walk – Yürümek
  • Wall – Duvar
  • Want – İstemek
  • War – Savaş
  • Warm – Sıcak
  • Was – Olmak (Geçmiş)
  • Wash – Yıkamak
  • Washington – Washington
  • Wasn’t – Olmamak (Geçmiş)
  • Watch – Izlemek
  • Water – Su
  • Waves – Dalgalar
  • Way – Yol
  • We – Biz
  • Wear – Giymek
  • Weather – Hava
  • Week – Hafta
  • Weight – Kilo
  • Well – Iyi
  • We’ll – Biz (Gelecek Zaman)
  • Went – Gitmek (Geçmiş)
  • Were – Olmak (Çoğul, Geçmiş)
  • West – Batı
  • Western – Batılı
  • What – Ne?
  • Wheel – Tekerlek
  • When – Ne Zaman?
  • Where – Nerede?
  • Whether – Eğer
  • Which – Hangisi?
  • While – Süresince
  • White – Beyaz
  • Who – Kim?
  • Whole – Bütün
  • Whose – Kimin?
  • Why – Neden?
  • Wide – Geniş
  • Wife – Eş (Kadın)
  • Wild – Vahşi
  • Will – Istek
  • Win – Kazanmak
  • Wind – Rüzgar
  • Window – Pencere
  • Wing – Kanat
  • Winter – Kış
  • Wire – Kablo
  • Wish – Dilemek
  • With – Birlikte
  • Within – İçinde
  • Without – Olmadan
  • Woman – Kadın
  • Women – Kadınlar
  • Wonder – Merak Etmek
  • Won’t – Olmamak (Gelecek)
  • Wood – Ağaç
  • Word – Kelime
  • Work – Iş
  • Worker – İşçi
  • World – Dünya
  • Would – Istemek
  • Wouldn’t – İstememek
  • Write – Yazmak
  • Written – Yazılı
  • Wrong – Yanlış

X Harfi İle Başlayan İngilizce Kelimeler Ve Anlamları

  • X-ray – Röntgen
  • Xmas – Noel

Y Harfi İle Başlayan İngilizce Kelimeler Ve Anlamları

  • Yard – Bahçe
  • Year – Yıl
  • Yellow – Sarı
  • Yes – Evet
  • Yet – Henüz
  • You – Sen
  • Young – Genç
  • Your – Senin
  • You’re – Sen (Olmak)
  • Yourself – Kendin

Z Harfi İle Başlayan İngilizce Kelimeler Ve Anlamları

  • Zumba – Zumba 
  • Zap – Vurmak
  • Zealous – Gayretli
  • Zebra – Zebra
  • Zucchini – Kabak  
  • Zinc – Çinko
  • Zip Code – Posta Kodu
  • Zoological – Hayvan bilimsel
  • Zipper – Fermuar
  • Zirconium – Zirkonyum
  • Zodiac – Zodyak
  • Zone – Bölge
  • Zero – Sıfır
  • Zoo – Hayvanat Bahçesi
  • Zombie – Zombi
  • Zippo – Zippo 

İngilizcede En Çok Kullanılan Kelimeler ve Anlamları

about: hakkında, hemen hemen, yaklaşık
all: bütün, tüm, hepsi, her şey
an: bir, (herhangi) bir
and: ve, ile anlamında bir bağlaç
are: olmak fiilinin üçüncü tekil şahıs hali (they are)
as: kadar, olarak, -dikçe, babında (zarf); gibi, için, kadar, karşın, -e rağmen (edat)
at: -de, -da, -e, -a, üzerinde, saatinde
be: olmak, var olmak, bulunmak
because: çünkü, zira, dolayı, nedeniyle, -dığı için
but: ama, fakat, lakin
by: tarafından, -e bakarak, kadar
call: çağrı, aramak (fiil)
can: yapabilmek, -ebilmek, -abilmek
come: gelmek, yaklaşmak
could: -abilir, -ebilir, -abilirdi, -ebilirdi, -ar mısın(ız), -er misin(iz)
day: gün
did: do (yapmak) fiilinin ikinci hali
do: yapmak, etmek
down: aşağı, aşağıya doğru
each: her, her biri
find: bulmak
first: birinci, ilk, önce
for: için, çünkü, zira, göre, amacıyla, yönünden, karşı, dolayı vs. (edat)
from: -den, -dan, itibaren
get: almak, elde etmek, kazanmak, edinmek
go: gitmek, hareket etmek
had: “have” fiilinin geçmiş zaman hali
has: sahip olmak (1. tekil şahıslar için, “she has”)
have: sahip olmak, elde etmek, bilmek, kabul etmek
her: ona, onu, onda, onun (kadın)
him: ona, onu, onda (erkek)
his: onun, onunki (erkek)
how: nasıl (fiil), yapma yöntemi (isim), hangi yolla (zarf)
i: ben
if: eğer
in: -de, -da, içinde, içerde, halinde vs. anlamlarında kullanılan bir edattır.
into: içine, biçimine, haline, -e, -ye
is: olmak fiilinin üçüncü tekil şahıs halidir (he is).
it: o, ona, onu (cansız varlık veya hayvanlar)
its: onun (cansız varlık veya hayvanlar)
like: hoşlanmak, beğenmek, istemek
long: uzun
look: bakmak, aramak, iyileşmek (fiil), görünüş, bakış (isim)
made: yapılmış, yapılı
make: yapmak
many: çok, birçok, kaç (sıfat, how many)
may: olası olmak, -ebilmek
more: daha fazla
my: benim, bana ait
no: hayır
not: asla, değil (olumsuzluk eki)
now: şimdi, halen
number: numara
of: -in, ın, -den veya yüzünden
oil: yağ, petrol
on: üstünde, üzerinde, -e doğru vs. (edat); sürekli olarak (zarf); üstünde (giysi), olmakta olan, makbul, devrede vs.(sıfat)
one: bir, biri, birisi, kimse, tek
or: veya
other: öbür, öteki, başka
out: dışarı, dışarıda
part: kısım, bölüm
people: insanlar, millet
said: dedi (say fiilinin ikinci hali), söylenmiş, söz konusu
see: görmek
she: o (kadın, dişi hayvan)
so: bu yüzden, böyle, öyle
some: biraz, bazı, birkaç
than: -e göre, -den
that: kullanıldığı yere göre şu, o, ki, öteki, böyle, bu kadar, diye, için veya böyle.
the: Nitelemek için isimlerden önce kullanılır, tek başına anlamı yoktur.
their: onların
them: onları
then: o halde, -e göre, kıyasla
there: ora, orada, oraya
these: bunlar
they: onlar, kendileri
thing: şey
this: bu, şu, bunu, buna, bunun (zamir); böylesine, bu kadar (zarf)
time: zaman, defa, kez
to: -e, -a, -ye, -ya, -a doğru, -e göre anlamlarında kullanılan bir edattır.
two: iki
up: yukarı
use: kullanmak
was: olmak geçmiş zaman hali (i was, he was).
water: su
way: yön, yöntem
we: biz
well: iyi, peki
were: olmak geçmiş zaman hali (you were, they were).
when: ne zaman, zaman (when i was a child)
which: hangi
who: kim, kimi, kime
will: -ecek, -acak
with: ile birlikte, sayesinde, ile ilgili, nedeniyle (edat), beraberinde (zarf)
with: ile, birlikte, ile beraber (edat); -lı, beraberinde (zarf)
word: kelime
would: -ecek, -ecekti, -erdi, istemek
write: yazmak
you: sen, siz, sana, seni, size veya sizi anlamlarında kullanılır.
your: senin, sizin

nest...

çamaşır makinesi ses çıkarması topuz modelleri kapalı huawei hoparlör cızırtı hususi otomobil fiat doblo kurbağalıdere parkı ecele sitem melih gokcek jelibon 9 sınıf 2 dönem 2 yazılı almanca 150 rakı fiyatı 2020 parkour 2d en iyi uçlu kalem markası hangisi doğduğun gün ayın görüntüsü hey ram vasundhara das istanbul anadolu 20 icra dairesi iletişim silifke anamur otobüs grinin 50 tonu türkçe altyazılı bir peri masalı 6. bölüm izle sarayönü imsakiye hamile birinin ruyada bebek emzirdigini gormek eşkiya dünyaya hükümdar olmaz 29 bölüm atv emirgan sahili bordo bereli vs sat akbulut inşaat pendik satılık daire atlas park avm mağazalar bursa erenler hava durumu galleria avm kuaför bandırma edirne arası kaç km prof dr ali akyüz kimdir venom zehirli öfke türkçe dublaj izle 2018 indir a101 cafex kahve beyazlatıcı rize 3 asliye hukuk mahkemesi münazara hakkında bilgi 120 milyon doz diyanet mahrem açıklaması honda cr v modifiye aksesuarları ören örtur evleri iyi akşamlar elle abiye ayakkabı ekmek paparası nasıl yapılır tekirdağ çerkezköy 3 zırhlı tugay dört elle sarılmak anlamı sarayhan çiftehan otel bolu ocakbaşı iletişim kumaş ne ile yapışır başak kar maydonoz destesiyem mp3 indir eklips 3 in 1 fırça seti prof cüneyt özek istanbul kütahya yol güzergahı aski memnu soundtrack selçuk psikoloji taban puanları senfonilerle ilahiler adana mut otobüs gülben ergen hürrem rüyada sakız görmek diyanet pupui petek dinçöz mat ruj tenvin harfleri istanbul kocaeli haritası kolay starbucks kurabiyesi 10 sınıf polinom test pdf arçelik tezgah üstü su arıtma cihazı fiyatları şafi mezhebi cuma namazı nasıl kılınır ruhsal bozukluk için dua pvc iç kapı fiyatları işcep kartsız para çekme vga scart çevirici duyarsızlık sözleri samsung whatsapp konuşarak yazma palio şanzıman arızası