İstiklal Marşı'nın yazarı Mehmet Akif Ersoy'un İslamcı bir dünya görüşüne sahip olmasına rağmen ümmetçiliği resmi bir ideoloji olarak benimseyen Sultan İkinci Abdülhamid'e karşı sert muhalefeti büyük bir tartışma konusudur.
Oysa İslamcılık çizgisinde olmasına rağmen Sultan Abdülhamid'e muhalefet eden tek kişi Akif değildi.
Said Nursi, Said Halim Paşa ve İskilipli Atıf Hoca başta olmak üzere birçok İslamcı ismin Sultan Abdülhamid'in istibdat ve hafiyecilik düzenine karşı olduğu biliniyor.
İsmail Kara, İslamcı dinamiğin Abdülhamid karşısında konumlanmasını anlamak için bugünün politik yargıları üzerinde yapılacak bir değerlendirmenin sağlıklı olmayacağını belirterek şu tespitleri yapar:
Cumhuriyet döneminde, özellikle tek partili yılların sonlarından itibaren muhafazakâr mütedeyyin kesimin tarih anlayışı büyük ölçüde Cumhuriyet ideolojisinin tarih anlayışının karşısında kurulup geliştiği için ve bunun uzantısı olarak bir tür Osmanlı sevdası veya hayranlığı üzerinden ifade edilmesi sebebiyle; diyelim ki İslamcı olarak bildiğimiz ilmiye yahut tarikat mensubu zevatın nasıl olup da Sultan Abdülhamid karşıtı olduğu meselesi zor anlaşılır bir mesele olarak kalmaktadır. Ama vakıa budur. Mehmet Akif, Bediüzzaman Said Nursi, Mustafa Sabri Efendi, Said Halim Paşa, Manastırlı İsmail Hakkı, İskilipli Atıf Efendi gibi aklımıza gelecek onlarca isim böyledir.
(İsmail Kara - Üç Devir, Üç Elmalılı Hamdi)
Sultan Abdülhamid / Fotoğraf: Wikipedia
Said Nursi, Sultan Abdülhamid'e sözünü esirgemeyen muhaliflerin başında geliyordu.
Nursi, Abdülhamid'in oluşturduğu korku ve baskı havasını kırarak Yıldız Sarayı'nı halka açmasını şu sözlerle tavsiye edecekti:
Ömrünün zekâtını Ömer bin Abdülaziz gibi sarf et. Ta ki, bi'atın manası gerçekleşsin. Meşrutiyeti kansız kabul ettiğin gibi, Yıldız'ı da mahbûb-ı kulûb eyle. Zebaniler gibi hafiyeler yerine rahmet melekleri olan âlimlerle doludur; Yıldız'ı Dârül-Fünûn gibi yap.
Nursi, özellikle Cumhuriyet döneminde büyük baskılara maruz kalmıştı. Bu sebeple Sultan Abdülhamid dönemindeki muhalefetinin şahsi değil, ilkesel olduğunu açıklayarak kendisine karşı yürütülen kampanyayı istibdat olarak ele almıştı.
Mehmet Akif Ersoy / Fotoğraf: Twitter
Nursi, Akif'in bir beytine atıfta bulunarak Akif'in sert muhalefetini Cumhuriyet rejimi ile karşılaştırmış ve Sultan Hamid'in mazlumiyetine işaret etmişti:
Şu hürriyet perdesi altında müthiş bir istibdâdı taşıyan şu asrın gaddar yüzüne çarpılmaya layık iken, o tokada müstehak olmayan, gayet mühim bir zatın yani Abdülhamid'in yanlış olarak yüzüne savrulan kâmilâne şu sözün;
Ne mümkün zulm ile bîdâd ile imhây-ı hürriyet
Çalış, idrâki kaldır, muktedirsen âdemiyetten.
Nursi, Sultan Abdülhamid'i kastederek kendisine karşı bilhassa İslamcı arkadaşlarının yürüttüğü sert muhalefetin yanlışlığını kendi değişimi üzerinden şu sözlerle dile getirecekti:
Eski Said, bâzı dâhî siyâsî insanlar ve hârika ediplerin hissettikleri gibi, çok dehşetli bir istibdâdı hissedip ona karşı cephe almışlardı. O hiss-i kablelvukù tâbir ve te'vile muhtaç iken, bilmeyerek resmî, zayıf ve ismî bir istibdat görüp ona karşı hücum gösteriyorlardı.
Hâlbuki onlara dehşet veren, bir zaman sonra gelecek olan istibdatların zayıf bir gölgesini asıl zannederek öyle davranmışlar, öyle beyan etmişler. Maksat doğru, fakat hedef hatâ…
Elbette Sultan Abdülhamid konusunda pişmanlık yaşayan yalnızca İslamcı aydınlar değildi. Örneğin Rıza Tevfik Bölükbaşı önceleri Sultan için şu ağır ifadeleri kullanacaktı:
Ol kadar ezdim şu miskin milleti ki etmesin
Fasl-ı dâva eylemekçün rûz-ı mahşerde kıyam!
Rıza Tevfik Bölükbaşı / Fotoğraf: Wikipedia
Oysa Hürriyet'in ilanından kısa bir süre sonra aynı Rıza Tevfik Bölükbaşı, Sultan Hamid konusunda nedamet getirerek şu ifadelere yer verecekti:
Pâdişah hem zâlim, hem deli' dedik,
İhtilâle kıyam etmeli dedik;
Şeytan ne dediyse, biz 'belî' dedik;
Çalıştık fitnenin intibahına.
Dîvâne sen değil, meğer bizmişiz,
Bir çürük ipliğe hülyâ dizmişiz.
Sade deli değil, edepsizmişiz.
Tükürdük atalar kıblegâhına.
Mehmet Akif'in Sultan Abdülhamid karşıtlığı
Sultan Abdülhamid devrildikten sonra ona muhalif pek çok isim nedamet getirdi ve muhalefetlerinin yanlış olduğunu yazdı; oysa Akif, Sultan Abdülhamid'i asla affetmedi.
Merhameti ile bilinen Akif, Tevfik Fikret ile giriştiği tartışmaları içeren şiirlerin önemli bir kısmını Fikret'in ölümünden sonra kitaplarından çıkarsa da Sultan Abdülhamid aleyhinde yazdığı tek bir satırı silmedi.
Mithat Cemal Kuntay / Fotoğraf: Twitter
Akif'in yakın dostu Mithat Cemal Kuntay; Mehmet Akif Ersoy'un hayatında Sultan Abdülhamid'i bir kez, o da Meşrutiyet'in ikinci defa ilanı sırasında Meclis-i Mebusan'da gördüğünü kaydeder.
Akif, Sultan Abdülhamid'in mecliste alkışlanması üzerine sinir harbi geçirerek oradan hemen ayrıldığını belirtir. Kuntay, Akif'in sultanlara karşı ruh halini şöyle betimleyecekti
Akif, üç padişahtan Reşad'a kızıyor, Hamid'den iğreniyor, Vahdeddin'e hem kızıyor, hem de iğreniyor.
II. Meşrutiyet'in ilanından sonra Meclis-i Umûmî denilen Osmanlı Meclisi'nin 17 Aralık 'deki açılış merasiminde, meclise gelen Sultan II. Abdülhamid'in mebuslar ve âyanlar tarafından selamlanışını gösteren bir kartpostal / Fotoğraf: K. Yusuf Ünal koleksiyonu
Safahat'ta Abdülhamid ve İstibdat karşıtlığı
Mehmet Akif Ersoy, şiirlerinde ve yazılarında Sultan Abdülhamid'e oldukça ağır ifadeler kullanmıştır. Akif'in hışımla karşısında durduğu ilk uygulama istibdat rejimidir:
Yıkıldın, gittin amma ey mülevves devr-i istibdâd
Bıraktın milletin kalbinde çıkmaz bir mülevves yâd!
Diyor ecdâdımız makberlerinden: Ey sefil ahfâd,
Niçin binlerce ma'sûm öldürürken her gelen cellâd,
Hurûs etmezdi, mezbûhane olsun, kimseden feryâd?
Akif'in bir diğer rahatsızlığı doğrudan Sultan Abdülhamid'in kişiliğiydi. Sultan Abdülhamid'in şeriatı kendi emelleri doğrultusunda kullandığını düşünen Akif, şu sert ifadeleri kullanacaktı:
Gölgesinden bile korkup bağıran bir ödlek,
33 yıl bizi korkuttu 'Şeriat!' diyerek
Mehmed Âkif’in 23 Cemâziyelâhir (26 Kasım ) tarihiyle Hilvan’dan torunu Ferda’ya gönderdiği imzalı fotoğrafı / Fotoğraf:
M. Ruyan Soydan koleksiyonu
Akif'e göre zulmün başı Sultan Abdülhamid idi ve onu cani olarak nitelemekten de çekinmeyecekti:
Mefâhir bekleyen abadan evladı hacil ettin;
Ne âli kavm idik; hayfa ki sen geldin sefîl ettin;
Bütün ümmîd-i istikbali artık müstahîl ettin;
Rezil olduk… Sen ey kâbus-i huni, sen rezil ettin!
Hamiyyetgamz eden bir pak alın her kimde gördünse,
'Bu bir cani!' dedin sürdün, ya mahkûm eyledin hapse.
Akif'in, Sultan Abdülhamid'in devrilmesinden sonra da öfkesi dinmiş değildi. Sultan Abdülhamd'i bu kez Firavun'a benzetecek ve ağır ithamlarını sürdürecekti; hatta Sultan Abdülhamid'e 'kâfir' imasını dahi kullanacaktı:
Hele Fir'avn'ın elinden yakamız kurtuldu;
Hele mahvolmadan evvel sizi millet buldu.
Ah efendim, o herif yok mu, kızıl kâfirdi
'Yıldız'daki Baykuş' tartışması
TRT ekranlarında yayınlanan 'Payitaht Abdülhamid' isimli dizide Sultan Abdülhamid'i devirme planları yapan masonlardan bir tanesi Sultan Abdülhamid'i kastederek 'Yıldız'daki Baykuş' ifadelerini kullandı.
Bu ifade Akif'in bir şiirinde kullandığı sözleri akıllara getirdi.
Akif, Sultan Abdülhamid'i kastederek şu kelimeleri sarf edecekti:
-Ortalık şöyle fena, böyle müzebzeb işler,
Ah o Yıldız'daki baykuş ölüvermezse eğer,
Akıbet çok kötü
Yapımcıların 'Yıldız'daki Baykuş' ifadesini kullanması, 'Akif'e mason mu denilmek istendi?' sorularını akıllara getirdi.
Akif'in Sultan Abdülhamid'e yönelik birçok ağır ithamı bulunuyordu. Örneğin, kalabalık bir kafile ile namazını dahi halktan kopuk kıldığını düşündüğü Sultan için şunları yazacaktı;
Kafes arkasında hanımlar gibi saklıydı Hamîd Koca şevketli!
Hakikat bunu etmezdim ümîd.
Belki kırk elli bin askerle sarılmış Yıldız;
O silahşörler, o al fesli herifler sayısız.
Neye mal olmada seyret, herifin bir namazı:
Sade altmış bin adam kaldı namazsız en azı!
Hele tebziri aşan masrafı, dersen, sorma
Mehmed Akif’in Burdur mebusu iken çekilmiş bir fotoğrafı, / Fotoğraf: M. Ruyan Soydan koleksiyonu
Tüm öfkesine rağmen Akif yalnızca hürriyet aşığı bir şairdi, istibdat onun tabiatına aykırı bir yönetim şekliydi.
Nitekim Meşrutiyet'in hemen ilanından sonra İttihatçılarla arasına mesafe koymuş ve onların uygulamalarını da sert bir biçimde eleştirmişti.
İttihatçıların 'mürtecilik' ithamı ile başlayan cadı avını şu ifadelerle yerden yere vuracaktı:
Kimse söyletmiyor artık bizi bak sen derde;
'Mürteci' damgası var şimdi ellerde.
Bir fenalık görerek, yapma desen alnına tâ,
İniyor hatt-ı celîsile hamîdî tuğra!
İşte gördün ya, herif 'saye-i-hürriyette'
Diyerek, başlamak üzereydi hemen tehdide!
Eskiden vardı ya meydanda gezen ipsizler:
Hani bir sâye-i şahane çekip her şeyi yer!
Onların birçoğu ahrar-ı izam oldu bugün
Mürteci, nah kafa, bizler… Kerem et, hâli düşün
Mehmet Akif Ersoy ölümüne kadar Sultan Abdülhamid'e sert muhalefetine dair asla nedamet getirmedi. Bu onu mason olarak itham etmenin ise bir gerekçesi olamaz.
Akif, İttihatçılara ve Cumhuriyet rejimine doğru yürüdükleri süre boyunca destek vermiş; ama kişi hak ve hürriyetinin kısıtlandığını sezdiği anda Sultan Abdülhamid'e gösterdiği muhalefetin bir benzerini sonraki rejimlere yönelik de sürdürmüştü.
TRT'nin, dizide Akif'e atıf yapmasının altında yatan mesajın ne olduğu ise koca bir muamma olarak ortada kaldı; Akif'in Cemaladdin Efgani ve Muhammed Abduh'a karşı müspet duygulara sahip olması sebebiyle bazı kesimlerce sevilmediği bilinen bir gerçek.
'Bir masonun ağzına Akif'in sözlerini iliştirmek bu nefretin bir tezahürü mü?' türünden sorular ancak TRT'nin resmi açıklamasıyla giderilebilecek endişeler olarak karşımızda duruyor.
*Daha ayrıntılı bir okuma için İbrahim Halil Ozan'ın 'İkinci Meşrutiyet Dönemi İslamcılarına Göre Sultan İkinci Abdülhamid ve Dönemi' isimli detaylı çalışma incelenebilir.
*Bu makalede yer alan fikirler yazara aittir ve Independent Türkçe'nin editöryal politikasını yansıtmayabilir.
^ Akif’in damadı Ömer Rıza Doğrul, Mehmet Akif’in doğduğu evi şu şekilde tarif ediyor: “Fatih’te Ali Emîrî Efendi Sokağı’ndan Kıztaşı’na doğru inerek ve Sarıgüzel’e doğru ilerleyerek Sarı Nasuh Sokağı’na vardınız mı… Akif’in doğduğu sırada bu ev yedi sekiz odalı, beş yüz arşın bahçeli bir konak çıktı.” Mithat Cemal Kuntay da evin adresini, “Sarıgüzel’de Sarı Nasuh Mahallesi, 12 numaralı ev” olarak vermektedir.
yılında İstanbulda doğan Mehmet Akif, bütün öğrenimini İstanbulda tamamladı. İslamcılık düşüncesinin edebiyattaki en önemli temsilcisi olan sanatçı, aynı zamanda İstiklal Marşını yazmıştır. Milli Şair ve İstiklal Marşı Şairi olarak da anılmaktadır.
Mehmet Akife göre medeniyetin gerçek kaynağı Müslüman Doğudur. Ona üstünlüğünü kaybettiren ise asırlardır süren cehalet, yozlaşma, sabırsızlık, tembellik ve kendine güvensizliktir. Batının geldiği medeniyet seviyesine ulaşmak ve İslam birliğini sağlamak onun en önemli amacıdır.
Akif, her ne kadar siyasi bakımdan İslamcı olsa da duyguları bakımından halkçı ve milliyetçidir. Sanatını sosyal hizmetin emrine verip sosyal hizmet yanlısı bir şair olarak karşımıza çıkar. Bu durumun en önemli sebebi onun edebiyat anlayışıdır. O edebiyat için, Halkın manevî ve ahlakî eğitiminde etkisi en büyük müessesedir. der ve Her edebiyat mahallîdir ve halka hitap eder. görüşünü savunur. İslam toplumlarının geri kalmasını da İslam ülkelerindeki edebiyatların halka değil, aydınlara seslenmesine bağlar.
Edebi Kişiliği
Sanatçının en önemli amacı, halk için halkın hayatını veren bir edebiyat yaratmaktır. Bu durumun sonucu olarak içinde yaşadığı halkın bütün özelliklerini şiirlerinde aksettirmiştir. Bunu yaparken güçlü bir gözleme başvuran sanatçı ilhama inanmaz. Bu yönüyle de Türk şiirine gerçek realizm onun tarafından getirilmiştir, denilebilir. Akif, her ne kadar sanatını halkın hizmetine adasa da güçlü bir şairdir.
Şiirin ciddi bir çaba işi olduğunu anlayan sanatçının şiirlerinde bu çaba ve işçilik her zaman göze çarpar. Eserlerinde her zaman aruz ölçüsünü kullanan ve Türkçeyi aruza başarıyla uygulayan birkaç şairden biri olan sanatçı, heceyi hiç kullanmamıştır. Genellikle Divan nazım şekillerini kullanan sanatçı, dil bakımından da sade dille yazan şairler kadar olmasa da halka seslendiği için kısmen sadedir. Eserleri dil bakımından da tam bir birlik göstermez.
Kısaca özetleyecek olursak;
Eserleri
Mehmet Akif ErsoyMehmet Akif Ersoy Edebi KişiliğiMehmet Akif Ersoy EserleriMehmet Akif Ersoy HayatıMehmet Akif Ersoy KimdirMehmet Akif Ersoy Kitapları
İstiklal Marşı ve Safahat’in unutulmaz şairi Mehmet Akif Ersoy, ölüm yıldönümünde saygıyla anılıyor. İstiklal mücadelesine dizeleriyle ışık tutan, tüm benliğiyle ve milliyetçi ruhuyla milletin duygularına tercüman olmuş ünlü şair Mehmet Akif Ersoy, hayatı ve eserleriyle en sık aratılan isimler arasında yerini aldı. Peki Merhmet Akif Ersoy kimdir? İstiklal Şairi Mehmet Akif Ersoy kaç yaşında, neden öldü? Mehmet Akif Ersoy’un eserleri nelerdir? İşte detaylar…
20 Aralık tarihinde İstanbul’un Fatih ilçesinin Karagümrük semtinde dünyaya gelen Mehmet Akif Ersoy, nüfusa kaydı doğumundan sonra babasının imamlık yaptığı Çanakkale’nin Bayramiç ilçesinde yapılmış, bu nedenle doğum yeri Bayramiç olarak kaydolmuştur. Annesi Emine Şerif Hanım, babası ise Arnavut kökenli, Kosova’nın İpek kentinde dünyaya gelmiş olan İpekli Tahir Efendi’dir. Mehmet Akif doğduğunda babası Mehmet Tahir Efendi, ebcet hesabıyla doğum tarihini belirten ‘Ragif’ adını vermiştir. Babası ölene kadar Ragif adını kullanan Ersoy, arkadaşları ve annesinin daha sık kullanmakta olduğu Akif ismini benimsemiştir. Nuriye isminde bir kız kardeşi olan Mehmet Akif Ersoy, çocukluğunun büyük bir kısmını Fatih Sarıgüzel’de geçirmiştir.
Mehmet Akif Ersoy, ilköğretim yıllarını Fatih’te Emir Buhari Mahalle Mektebi’nde geçirmiştir. Daha sonra babasından Arapça öğrenen Ersoy, ortaöğrenimini Fatih Merkez Rüştiyesi’nde görmüştür. Aynı süreçte Fatih Camii’nde Farsça derslerini takip etti. Dil derslerine büyük ilgi duyuyor olan Mehmet Akif, rüştiyedeki eğitimi süresince Arapça, Farsça, Fransızca ve Türkçe dersleri alarak bu alanlarda birincilikler elde etti. Mehmet Akif Ersoy’un eğitim hayatı boyunca en çok etkilendiği isim ‘hürriyetperver” aydınlarından olan Türkçe Öğretmeni Hersekli Hoca Kadri Efendi’dir.
Rüştiye eğitiminin ardından yılında dönemin gözde okullarından Mülkiye İdadisi’ne kaydoldu. yılında okulun yüksek kısmına devam eden Ersoy, bu süreçte babasını kaybetmiş ve ertesi yıl da büyük Fatih yangınında evlerinin yanmasıyla beraber yoksulluğa düşmüştür. Yangının ardından aynı arsa üzerine babasının öğrencisi Mustafa Sıtkı küçük bir ev yaptı ve Mehmet Akif Ersoy ailesiyle birlikte bu eve yerleşti. Daha sonra Mülkiye İdadisi’ni bırakmak durumunda kalan Ersoy, o yıllarda yeni açılmış olan Ziraat ve Baytar Mektebi’ne kaydolmuştur. Dört yıllık bir okul olan bu okuldaki hocaları sayesinde pozitif bilime karşı ilgi duymaya başlamıştır. Spora da ilgi duyan Ersoy, mahalle arkadaşı Kıyıcı Osman Pehlivan’dan güreş öğrenmiştir. Güreş ve yüzücülüğün yanı sıra uzun yürüyüş, koşma ve gülle atma gibi spor dallarına da ilgi duymuş ve yarışlara katılmıştır.
Okulun son yıllarında şiire olan ilgisi artan Mehmet Akif Ersoy, Baytarlık bölümünü yılında birincilik ile bitirmiştir. Mehmet Akif Ersoy, Miladi 6 Mart ’te “Üç beyini kafanın derdine, üç milyon halk” mısrasıyla başlayan ve kavmiyetçiliği eleştirdiği şiirinin sonunda “Bunu benden duyunuz, ben ki, evet, Arnavudum…/Başka bir şey diyemem… işte perişan yurdum!” mısralarıyla kendisini Arnavut olarak tanıtmıştır. Türkiye Cumhuriyeti ve Kuzey Kıbrıs Türk Cumhuriyeti ulusal marşı İstiklal Marşı’nın yazarı olan Mehmet Akif Ersoy, ‘Vatan Şairi’ ve ‘Millet Şairi’ unvanlarıyla anılmaktadır. İstiklal Marşı’nın yanı sıra Çanakkale Destanı, Bülbül ve yılları arasında yayımlamış olduğu yedi şiir kitabındaki şiirleri bir araya getiren Sefahat en önemli eserleri arasında yer almaktadır. II. Meşrutiyet Dönemi’nden itibaren Sırat-ı Müstakim dergisinin başyazarlığını yapmış olan Ersoy, Kurtuluş Savaşı sırasında milletvekili olarak funduszeue.info’de görev almıştır.
Hikayelerinde halkın dert ve sıkıntılarını anlatan Mehmet Akif Ersoy, Balkan Savaşı yıllarından itibaren destansı şiirler yazmaya yönelmiştir. İlk büyük destanı ‘Çanakkale Şehitlerine’ başlıklı eseridir. İkinci büyük destanı ise Bursa’nın işgali üzerine yazmış olduğu ‘Bülbül’ adlı eseridir. Üçüncü olarak da İstiklal Savaşı’nın anlatan İstiklal Marşı’nı kaleme almıştır.
‘Sanat, sanat içindir.’ anlayışına karşı çıkan Mehmet Akif Ersoy, dini yönü ağır basan bir edebiyat tarzını benimsemiş ve Milli Edebiyat akımına karşı çıkarak Batılılaşma konusunda Tevfik Fikret ile çatışmıştır. Sayısız esere imza atmış olan Mehmet Akif Ersoy, siroz hastalığına yakalanınca hava değişikliği iyi gelir fikriyle Lübnan’a ardından Antakya’ya gitmiştir. Fakat Mısır’a hasta olarak dönmüştür. 17 Haziran yılında tedavi için gelmiş olduğu istanbul’da 27 Aralık tarihinde, Beyoğlu’nda bulunan Mısır Apartmanı’nda vefat etmiştir.
Mehmet Akif Ersoy ve oğlu Mehmet Emin Ersoy
çamaşır makinesi ses çıkarması topuz modelleri kapalı huawei hoparlör cızırtı hususi otomobil fiat doblo kurbağalıdere parkı ecele sitem melih gokcek jelibon 9 sınıf 2 dönem 2 yazılı almanca 150 rakı fiyatı 2020 parkour 2d en iyi uçlu kalem markası hangisi doğduğun gün ayın görüntüsü hey ram vasundhara das istanbul anadolu 20 icra dairesi iletişim silifke anamur otobüs grinin 50 tonu türkçe altyazılı bir peri masalı 6. bölüm izle sarayönü imsakiye hamile birinin ruyada bebek emzirdigini gormek eşkiya dünyaya hükümdar olmaz 29 bölüm atv emirgan sahili bordo bereli vs sat akbulut inşaat pendik satılık daire atlas park avm mağazalar bursa erenler hava durumu galleria avm kuaför bandırma edirne arası kaç km prof dr ali akyüz kimdir venom zehirli öfke türkçe dublaj izle 2018 indir a101 cafex kahve beyazlatıcı rize 3 asliye hukuk mahkemesi münazara hakkında bilgi 120 milyon doz diyanet mahrem açıklaması honda cr v modifiye aksesuarları ören örtur evleri iyi akşamlar elle abiye ayakkabı ekmek paparası nasıl yapılır tekirdağ çerkezköy 3 zırhlı tugay dört elle sarılmak anlamı sarayhan çiftehan otel bolu ocakbaşı iletişim kumaş ne ile yapışır başak kar maydonoz destesiyem mp3 indir eklips 3 in 1 fırça seti prof cüneyt özek istanbul kütahya yol güzergahı aski memnu soundtrack selçuk psikoloji taban puanları senfonilerle ilahiler adana mut otobüs gülben ergen hürrem rüyada sakız görmek diyanet pupui petek dinçöz mat ruj tenvin harfleri istanbul kocaeli haritası kolay starbucks kurabiyesi 10 sınıf polinom test pdf arçelik tezgah üstü su arıtma cihazı fiyatları şafi mezhebi cuma namazı nasıl kılınır ruhsal bozukluk için dua pvc iç kapı fiyatları işcep kartsız para çekme vga scart çevirici duyarsızlık sözleri samsung whatsapp konuşarak yazma palio şanzıman arızası