gökşin öz / Aposto | Oğul Doğa Gökşin

Gökşin Öz

gökşin öz

Ankara Halk Ekmek Yönetim Kurulu Üyeleri Sendikamızı ziyaret etti

Ankara Halk Ekmek Yönetim Kurulu Üyeleri Sendikamızı ziyaret etti

Genel Başkanımız Mehmet Şahin, 29 Kasım tarihinde Ankara Halk Ekmek Genel Müdürü Fahrettin Gökşin ve Hukuk Müşaviri Av. Ahmet Gürol Şaban’ı makamında ağırladı.

Ziyarete Genel Başkan Yardımcımız Tevfik Ali Hançeroğlu ve Ankara Şube Başkanımız Duran Çiçek’de yer aldı.

Genel Başkanımız Mehmet Şahin ziyaretlerinden dolayı teşekkür ederek, Öz Gıda İş’in Ankara Halk Ekmek Fabrikası ile işbirliği ve uyum içerisinde çalıştıklarını söyledi.

Ankara Halk Ekmek Genel Müdürü Fahrettin Gökşin’de ÖZ GIDA İŞ'te olmaktan ve karşılıklı fikir alışverişi yapmaktan duyduğu memnuniyeti dile getirdi.

Basın Bürosu
Yayımlanma Tarihi: 29 Kasım Cuma

Evim 3+1 , site içerisinde . Odalar adalar manzaralı . Evde tüm eşyalar mevcut . Gelecek kişinin şahsi eşyaları ile gelmesi yeterli fazladan yatak ve dolap da var evde . Tramvaya 1 dk metrobüse 5 dk yürüme mesafesinde . Evde kedimle beraber yaşıyorum . Masraflar dahil kira ( aidat, faturalar ) aylık TL

Özel Oda • Evde toplam 2 Kişi kalacak

İstanbul/Zeytinburnu gösterim

Depozito var, 1 kira

₺ / Ay

R. Gökşin

Ev arkadaşı arıyor!

Tercih Edilen Ev Arkadaşı

  • Sadece kadınlar
  • 25 ile 35 yaş aralığında
  • Evcil hayvan getirilebilir
  • Evde sigara içilebilir
  • Haftada 1 defa temizlik

Evdeki Olanaklar

Koltuk
Otopark

Depozito var, 1 kira

₺ / Ay

Oğul Doğa Gökşin

’larda Türkiye’de sinema gazetelerde kendine özel sayfa ayrılan tek sanat dalı. Her gazetenin haftalık ya da günlük olarak sinema eleştirileri ve vizyondaki filmleri tanıttıkları bir sayfa mevcut. Genel olarak gazetelerde yayımlanan sinema yazılarında senaryo baştan sona ifşa ediliyor. Henüz ‘spoiler’ gibi bir kavram yok. Katilin kim olduğunu bilse bile izleyicinin sinemanın büyüsüne kendini kaptırabildiği yıllar… Beyaz perdeye yansıyan her görüntünün etkileyici hayallere yol açtığı dönemde bir film neredeyse hiç kimse tarafından beğenilmedi. Sene , filmin adı Öldüren Adam. Senaryo: Türk Dostu Öldüren Adam filmini ve hakkında çıkan eleştirileri mercek altına almadan önce senaristi tanıyalım. yılında yayımlanan “ L'homme qui assassina ” (The Man Who Killed - Öldüren Adam) kitabını Fransız yazar Claude Farrère ( - ) kaleme aldı. “Türk dostu” olarak anılan Farrère, Kurtuluş Savaşı sürecinde, Türkiye'ye cephe alan kendi ülkesi Fransa'ya karşı Türkiye'yi destekleyen yazılar yazdı. ve yılında Türkiye lehine faaliyetlerini daha da yoğunlaştırdı. Türkiye’nin dünyanın stratejik, sosyal ve iktisadi dengesi için gerekli olduğunu savunan aydınlar arasındaydı. Hatta Farrère, Nobel Ödülü'nün Pierre Loti 'ye Türkiye lehine ifadeleri yüzünden verilmediğini savunan bir makaleyi Cenevre gazetesinde yayımladı. Bunun üzerine TBMM, Cloude Farrère'e teşekkür edilmesi gerektiğini karara bağladı. Türkiye'nin Manevi Kuvvetleri adlı eser ilk kez yılında yayımlandı. Farrère, kitabın ilk satırlarında şunları yazıyor: "Vatandaşlarımın merakını gidermeye karar verdim. Onlara Türkleri niçin sevdiğimi, Türklerin düşmanlarını niçin sevmediğimi anlatmaya çalışacağım." Farrère, Ankara’da Başkumandan Mustafa Kemal Paşa ile görüşmek üzere 15 Haziran 'de İstanbul'a geldi. Sirkeci İskelesi'nde coşkulu bir törenle karşılandı. Claude Farrère'i karşılama anları Kısıtlı zaman sebebiyle Ankara’ya gitmesi mümkün olmadığı için o sırada Kocaeli cephesini teftiş etmekte olan Mustafa Kemal ile İzmit’te iki saat görüşme fırsatı yakaladı. Ardından İstanbul'a, oradan da Fransa'ya dönmek zorunda kaldı. Yazar, Ekselsior gazetesinin İstanbul muhabirine verdiği mülâkatta, izlenimlerini şu sözlerle ifade etti: "Mustafa Kemal harikulâde bir insandır. İzmir, İstanbul ve Edirne Türklere verilmeli, yılı sınırları yeniden tesis olunmalıdır. Aksi takdirde harp yeniden başlayacaktır." Türk dostu olmasıyla tanınan ve Türk Kurtuluş Savaşı sürecinde yazılarıyla Milli Mücadele'ye destek veren Fransız yazar Claude Farrère'e bir jest ifadesi olarak İstanbul'da Sirkeci'de başlayan Bab-ı Ali Caddesi'nin başlangıç kısmında yer alan caddeye Klodfarer Caddesi ismi verildi. İşte bu Fransız yazarın Öldüren Adam isimli romanı yılından itibaren tam 6 kez beyaz perdeye uyarlandı. Evet, yazar Türk dostu, roman güzel ancak film neden tutmadı? Görüntü yönetmeni dönemin efsanesi Roman altı kez beyaz perdeye uyarlandı. Bu filmlerden, Türkiye'de vizyona giren tarihli L'homme qui assassina filminin bir diğer özelliği de görüntü yönetmenidir: Curt Courant , dönemin en iyi görüntü yönetmenlerinden biridir. Fritz Lag 'ın Kamerde Kadın , Alfred Hitchcock 'un Çok Şey Bilen Adam ya da Marcel Carne ’nin Son Ümit filmlerinde de görüntü yönetmenliği yapmıştır. Sırasıyla Kamerde Kadın, Çok Şey Bilen Adam ve Son Ümit ve 32 yıllarında gösterime giren bu filmlerin afişlerinden senaryonun Türkiye’de, İstanbul’da geçtiğini tahmin edebilirsiniz. Öldüren Adam İstanbul’da geçer. Yazar, Boğaz’ı, camileri, mezarlıkları, Türk sokak ve mahallelerini çok canlı bir biçimde adeta ressam gözüyle betimler ve İstanbul’u özellikle bu mekânlarla özdeşleştirir. Fransızca kopyası “L'homme qui assassina” ve Almanca kopyası “Der Mann, der den Mord beging” filmlerinin dış sahneleri de İstanbul’da çekildi. İstanbul; cami ve minareleri, Boğaz’ı ve sandalları, Rumeli Hisarı ve yalıları filmin manzarasını oluşturuyordu. Her iki filmin de görüntü yönetmeni Curt Courant. ’lar İstanbulunun kayıt altına alınması açısından Courant’ın çalışmış olması önemli. 6 Mart tarihli Cumhuriyet gazetesinde Marie Bell, Öldüren Adam filminden bir sahne Başrolde cins-i latiflerin de aşkı Marie Bell Filmin başrolünde oynayan oyuncu hakkında dönemin gazetelerinden birinde şunlar yazar: “ Marie Bell 'in sihri yalnız erkekler üzerinde tesirini göstermiş değildi. Cins-i latiflerden de ona hayran olanlar vardı. Masasında erkekler kadar kadınlar da vardı.” 27 Şubat tarihli Yarın gazetesi Marie Bell iyi bir oyuncu olduğu kadar izleyicileri kendine aşık bırakan bir kadındı. Bu güzelliği sebebiyle Öldüren Adam premier ’inden önce Glorya Sineması’nın duvarları onun resimleriyle süslenmişti. Ancak Bell’in resimleri mütemadiyen ortadan kayboluyordu. Premier ’e bir ay kala 3 Şubat tarihli gazeteye yansıyan habere göre, Glorya Sineması Müdürlüğü, resimlerin çalınmasını engellemek için bir hamle yapıyor. “Sinema müdürlüğü güzel artistin büyük bir resmini yaptırıp salona asmıştır. Bu resmin nefaseti birçoklarını heyecana ve kleptomaniye sevk ediyorsa da yüksekte bulunuşu ve ağırlığı kaldırıp götürülmesine manidir.” “Vaheser” Hem roman hem görüntü yönetmeni hem de başrol dönemin en iyilerinden. Buna karşın Fransızca kopyasının yılının Mart ayında Ankara ve İstanbul’da yapılan premier ’inden sonra gazetelerde birçok eleştiri yazısı yayımlandı. İşte satırbaşları: Şaheser değil, vaheser (not: kelime oyunu yaparak şaheserin tezat anlamlısı yaratılmış.) Filmin konu olduğu tarihinde Saray'da telefon olmadığı halde filmde telefon görülmesi veya sokakta elektrik lambası bulunması, bir İngiliz zengininin evinde entarili uşaklar bulunması gibi şeyler bize belki biraz yabancı geliyor. "Öldüren Adam" niçin Türkiye'yi ve Türkleri fazla alakadar eden bir eser şeklinde şöhret bulmuştur. Bilmiyoruz. Sırf içindeki vakalar İstanbul'da cereyan ettiği için mi? Evet, sırf bunun için. Birkaç yüz ecnebi seyircinin merakını celbetmek için binbir gece hikayelerine rahmet okutacak derecede dengesizliğe ve mübalağaya kaçan sinema rejisörleri yaptıkları bu filmleri bari mevzu bahis ettikleri memlekete gönderip ora halkını sinir etmeseler. Uşaklar siyahi ve en tarihi Konuşulan bir iki Türkçe cümle de Arap şivesiyle söyleniyor. Türklerin 'deki kıyafet ve adetlerini soracak tek Türk'e denk rast gelmedi mi? Filmin en güzel tarafı İstanbul manzaralarıdır. İstanbul'un şimdiye kadar hiç (kayda) alınmamış manzaralarını görüyoruz. Filmin artistleri genel olarak ayrı ayrı iyi oynuyor. Fakat bir ahenksizlik var. Marie Bell'in aşıkları memnun değil. Birisi diyor ki "Niçin filmde bu kadar az görünüyor? Kendi kabiliyetine uymayan bir rol mü almış? Bir defa olsun yakından bir aşk sahnesine şahit olamadık." yılında film hakkında yazılmış tüm yazıları taradığımızda olumlu bir tane yazıya denk gelmedik. Peki neden? Sorunun cevabı Peyami Safa’da mı? Diyelim ki bir film yapıyoruz, çok tutan bir hikâyemiz, Türkleri yakından tanıyan bir yazarımız, sanatsal açıdan kültler yaratmış bir görüntü yönetmeni, herkesi kendine aşık eden bir oyuncu bulduk; yeter mi? Maalesef yetmiyormuş. Peki, neden? Peyami Safa ’nın konuya ilişkin Son Posta gazetesinin 25 Şubat tarihli nüshasında yayımlanan yazısı bir ipucu olabilir. Peyami Safa şöyle başlıyor söze: “Bacak müsabakası yapan gazete, başını insanların sufli azası (aşağı organları) hizasından daha yukarı kaldırıyor ve ortalıkta bir kafa meselesi arıyor. Bula bula, Klot Farer'i (Claude Farrère - filmin yönetmeni) yağlı bir mevzu olarak yakalıyor ve Fransız yazarının bir edip mi, yoksa tüccar mı olduğunu sormakta karar kılıyor.” Bacak müsabakası yapan gazete Vakit gazetesi. Dönemin en uç ulusalcı gazetelerinden biri. Devamında Vakit gazetesinin tutumunu daha net anlayabiliyoruz: “O gazeteye bu suali sorduran nedir? Klot Farer İstanbul'da büyük bir ticaret işine mi girmiş? Büyük şirketlerle bir gizli anlaşması mı var? Türklere fahiş fiyatla bir meta mı sürüyor?.. Bu gazete Klot Farer'e hücum etmek mi istiyordu? 'Öldüren Adam' isimli eserinde Türk âdatı, Türk tipi veya karakteri olarak takviye edilen şeylerin sahte bir fantezi eseri olduğunu söyleyebilirdi." Peyami Safa’nın yazısının tamamından anlaşılana göre ulusalcı kesimin yabancı sinemaya yönelik bir saldırısı söz konusu. Erken Cumhuriyet Döneminde Türk Sinemasının Ulus-Devlet Politikalarıyla İlişkisi Üzerine Bir Değerlendirme isimli makalede, 'lardan itibaren devlet politikalarında sinema sanatına yönelik muhafazakâr bir tutum sergilendiği yazıyor: “Devletin doğrudan müdahalede bulunmadığı ve zayıf bir özel sektörün inisiyatifindeki yerli sinemanın, yabancı sinemanın hâkimiyetindeki piyasada etkin bir aktör olamadığı görülmektedir. Yerli sinemanın aleyhine gelişen bu durumun yarattığı gerilim, yılı boyunca Cumhuriyet gazetesi ve döneminde Sinema gazetesine yansıyan ulusçu tepkiler üzerinden izlenebilmektedir. Yabancı filmlerin halka sunulmasında Fransızca alt yazıların kullanılması, Türkçe harflerin küçük puntolarla yazılması, eleştirmenlerce milliyetçi bir refleksle karşılanmıştır.” Yani sinema salonlarında daha çok yerli filmin sergilenmesi istenirken “Türk dostu diye pohpohlanan” bir Fransızın filminin Türkiye’de Fransızca ve Almanca çekilmesi, İstanbul’u sadece bir arka plan olarak kullanması tepki çekmiş olabilir mi? Türk sinemasının yükselmesi için yabancı sinemaya karşı negatif tutumun başlangıcı Öldüren Adam ile gerçekleşmiş olabilir mi? Bu soruların cevabını bilemeyeceğiz. Ama yine de radikal ulusalcı Vakit gazetesinin 8 Şubat tarihli nüshasındaki şu sözler kafa karışıklığının güzel bir örneği oluyor: “Öldüren Adam filminde Marie Bell, Türkçe bir cümle söylüyor. Bu arabaya bindiği esnada arabacıya verdiği emirdir: - Arabacı, çabuk limana götür. Gibi bir şey. İnsan yabancı fakat ne kadar cazip bir ağızdan bu sözleri işitince bir tuhaf oluyor.”

14 Mar

Bursa Gürsu Toki Anadolu İmam Hatip Lisesinde biyoloji öğretmeni iken önce mesleğinden KHK ile ihraç edilen sonrasında da cemaat soruşurmaları kapsamında tutuklanarak uzun süre cezaevinde tutsak bırakılan 43 yaşındaki Gökşin Öz, üzüntü ve stresten dolayı yakalanmış olduğu kanser rahatsızlığı sebebiyle vefat etti.
Geride ise gözü yaşlı bir eş ve 7 yaşında bir kız evladı kaldı.
(21 Nisan )

 

nest...

çamaşır makinesi ses çıkarması topuz modelleri kapalı huawei hoparlör cızırtı hususi otomobil fiat doblo kurbağalıdere parkı ecele sitem melih gokcek jelibon 9 sınıf 2 dönem 2 yazılı almanca 150 rakı fiyatı 2020 parkour 2d en iyi uçlu kalem markası hangisi doğduğun gün ayın görüntüsü hey ram vasundhara das istanbul anadolu 20 icra dairesi iletişim silifke anamur otobüs grinin 50 tonu türkçe altyazılı bir peri masalı 6. bölüm izle sarayönü imsakiye hamile birinin ruyada bebek emzirdigini gormek eşkiya dünyaya hükümdar olmaz 29 bölüm atv emirgan sahili bordo bereli vs sat akbulut inşaat pendik satılık daire atlas park avm mağazalar bursa erenler hava durumu galleria avm kuaför bandırma edirne arası kaç km prof dr ali akyüz kimdir venom zehirli öfke türkçe dublaj izle 2018 indir a101 cafex kahve beyazlatıcı rize 3 asliye hukuk mahkemesi münazara hakkında bilgi 120 milyon doz diyanet mahrem açıklaması honda cr v modifiye aksesuarları ören örtur evleri iyi akşamlar elle abiye ayakkabı ekmek paparası nasıl yapılır tekirdağ çerkezköy 3 zırhlı tugay dört elle sarılmak anlamı sarayhan çiftehan otel bolu ocakbaşı iletişim kumaş ne ile yapışır başak kar maydonoz destesiyem mp3 indir eklips 3 in 1 fırça seti prof cüneyt özek istanbul kütahya yol güzergahı aski memnu soundtrack selçuk psikoloji taban puanları senfonilerle ilahiler adana mut otobüs gülben ergen hürrem rüyada sakız görmek diyanet pupui petek dinçöz mat ruj tenvin harfleri istanbul kocaeli haritası kolay starbucks kurabiyesi 10 sınıf polinom test pdf arçelik tezgah üstü su arıtma cihazı fiyatları şafi mezhebi cuma namazı nasıl kılınır ruhsal bozukluk için dua pvc iç kapı fiyatları işcep kartsız para çekme vga scart çevirici duyarsızlık sözleri samsung whatsapp konuşarak yazma palio şanzıman arızası