Zatı Aliniz

Zatı âliniz.

Your serenity.

Zatı âlinize bunu getirmenin iyi olacağını düşündüm.

I thought I'd better bring this to you, Excellency.

Son olarak, 20 Ağustos tarihinde yazdığınız mektup için Zatı âlinize teşekkür ederim.

And at last I want to thank you for Your Honour’s letter on the 20th of August.

Zat-ı âliniz merhamet buyursunlar, asil Harlot.

Exchange forgiveness with me, noble Harlot.

Zat-ı âlinize tekrar yalvarıyorum, bırakın uyuyayım; uyku, insanı uyutmayan derde devadır.”

And I ask you once again to let me sleep, because sleep soothes the miseries of those who have them when awake.”

“Saygıdeğer vali, bu iki adamı ne yapacağımıza zat-ı âliniz karar vereceksiniz

“Señor Governor, your grace will have to decide what ought to be done with these men.”

Hiç değilse benim geçirdiğim, çünkü zat-ı âliniz, biliyorum, korku nedir, dehşet nedir bilmezsiniz.”

“First of all, my son, you are to fear God; for therein lies wisdom,4 and, being wise, you cannot go astray in anything.

Don Quijote deli, biz akıllıyız; o sağ salim, gülerek gidiyor, zat-ı âliniz perişan, kederli.

Don Quixote a madman, and we sane; he goes off laughing, safe, and sound, and you are left sore and sorry!

Yalnız zat-ı âlinizden rica ediyorum efendim, bundan böyle bu kadar kindar olmayın.”

But please, sir, don’t be so vindictive from now on.’

Neyse, onu bırakalım da şimdi, ben dönünceye kadar zat-ı âliniz ne yiyeceksiniz?

But leaving all this aside, what is your Grace going to eat until I return?

Ve zat-ı âlinizle güzel akşamlar geçirmeyi de.

And evenings by the fireside with your good self.

Zat-ı âliniz istediğiniz kadar şiir yazın, ben uyuyabildiğim kadar uyuyayım.”

Couplet it as much as your worship pleases, and I will sleep as much as I can.’

Böyle soylu bir prensesle evlenmek konusunda zat-ı âliniz nasıl tereddüt edersiniz?

How is it possible for you to hesitate to marry such a noble princess as this one?

Zat-ı âlinizin durumu o kadar kötü değil, çünkü kollarınızda o anlattığınız eşsiz güzelliği tutmuşsunuz.

For your grace it wasn’t so bad since you had that incomparable beauty you mentioned in your arms.

Gerçekten söylüyorum, zat-ı âliniz şeytanın ta kendisisiniz, bilmediğiniz şey yok sizin.”

I declare your worship is indeed the very devil, and there is nothing you don't know.""

Şu anda zat-ı âliniz ne yapıyor acaba?

and what may your ladyship be now doing?

Beni atasözü söylüyorum diye azarlıyorsunuz, zat-ı âliniz çifter çifter söylüyorsu nuz.""

You reprove me for saying proverbs, and your grace strings them together two at a time.”

Saygıdeğer vali, yargıçların bu adamı ne yapacaklarını zat-ı âlinize soruyoruz.

It is asked of your worship, señor governor, what are the judges to do with this man?

Birincisi, zat-ı âlinizi tanımış olmak; bunu büyük bir mutluluk sayıyorum.

First, I have made your acquaintance, which is a great happiness for me.

Zat-ı âliniz biraz öteye gidin, bırakın hiç değilse bin kırbaç daha vurayım.

Stay away a bit longer, and let me give myself just another thousand lashes.

Zat-ı âliniz, bir kitabı yazmak kolay iş mi sanıyorsunuz yoksa?

Do you think it’s an easy task to write a book?

“Tanrı aşkına, saygıdeğer efendim, zat-ı âlinizi çıplak görmeyeyim, çok üzülürüm, gözyaşlarımı tutamam.

‘For the love of God, sir, don’t make me see you naked, I’ll feel so sorry for you I shan’t be able to help crying.

Sizi temin ederim ki zat-ı âlinize başka sorunlar çıkartmayacak.

She will cause you no further trouble, I can assure you that.

Zat-ı âlinizin Mahzun Yüzlü Şövalye unvanını aldığını söylediğimde çok güldü.

She laughed heartily when I told her how you called yourself the Knight of the Sorrowful Figure.

Böyle soylu bir prensesle evlenmek konusunda zat-ı âliniz nasıl tereddüt edersiniz?

How can you have any doubts about marrying a high-up princess like this one?