peygamber efendimiz zamanında düğünler nasıldı / Avrupa’da İslami Düğün: Değişim, Prensip ve Kurallar - Perspektif

Peygamber Efendimiz Zamanında Düğünler Nasıldı

peygamber efendimiz zamanında düğünler nasıldı

Düğün ile İlgili Hadisler

Peygamber Efendimiz (s.a.v) Cibril hadisinde “İslam Nedir?” sorusuna “–İslâm, Allah’tan başka ilâh olmadığına ve Muhammed’in Allah’ın Rasûlü olduğuna şehâdet etmen, namazı dosdoğru kılman, zekâtı vermen, Ramazan orucunu tutman, yoluna güç yetirip imkân bulduğun zaman Kâ’be’yi ziyâret (hac) etmendir” buyurdular.

“İman Nedir?” sorusuna “–Allah’a, meleklerine, kitaplarına, peygamberlerine, âhiret gününe inanmandır. Yine kadere, hayrına ve şerrine îmân etmendir” buyurdular.

İhsan Nedir? Rasûlullah Efendimiz (s.a.v): “–İhsân, Allah’a, onu görüyormuşsun gibi kulluk etmendir. Sen onu görmüyorsan da O seni mutlaka görüyor” buyurdular. (Müslim, Îmân 1, 5. Buhârî, Îmân 37; Tirmizi Îmân 4; Ebû Dâvûd, Sünnet 16)

Kuran-ı Kerim, Peygamber Efendimize (s.a.v) gönderilen ilahi kitapların sonuncusudur. İlahi emirleri barındıran Kuran ve beraberinde Efendimizin (s.a.v) sünneti tüm Müslümanlar için yol gösterici rehberdir.

Tüm insanlığa rahmet olarak gönderilen örnek şahsiyet Peygamber Efendimiz Hz. Muhammed Mustafa (s.a.v) 23 senelik nebevi hayatında bizlere Kuran ve Sünneti miras olarak bırakmıştır. Nitekim hadis-i şerifte buyrulur: “Size iki şey bırakıyorum, onlara sımsıkı sarıldığınız sürece yolunuzu asla şaşırmazsınız. Bunlar; Allah’ın kitabı ve Peygamberinin sünnetidir.” (Muvatta’, Kader, 3.)

Tasavvuf; Cenâb-ı Hakkʼı kalben tanıyabilme sanatıdır.Tasavvuf; “îmân”ı “ihsân” gibi muhteşem ve muazzam bir ufka taşımanın diğer adıdır. Tasavvuf’i yola girmekten gaye istikamet üzere yaşayabilmektir. İstikâmet ise, Kitap ve Sünnet’e sımsıkı sarılmak, ilâhî ve nebevî tâlimatları kalbî derinlikle idrâk edip onları hayatın her safhasında vecd içinde yaşayabilmektir.

Dua, Allah Teâlâ ile irtibatta bulunmak; O’na gönülden yönelmek, meramını vâsıta kullanmadan arz etmek demektir. Hadisi şerifte "Bir şey istediğin vakit Allah'tan iste! Yardım dilediğin vakit Allah'tan dile!" buyrulmuştur. (Ahmed b. Hanbel, Müsned, 1/)

Zikir, bütün tasavvufi terbiye yollarında nebevi bir üsul ve emanet olarak devam edegelmiştir. “…Bilesiniz ki kalpler ancak Allâh’ı zikretmekle huzur bulur.” (er-Ra‘d, 28) Zikir, açık veya gizli şekillerde, belirli adetlerde, farklı tertiplerde yapılan önemli bir esastır. Zikir, hatırlamaktır. Allah'ı hatırlamak farklı şekillerde olabilir. Kur'an okumak, dua etmek, istiğfar etmek, tefekkür etmek, "elhamdülillah" demek, şükretmek zikirdir.

İlim ve hâl kelimelerinden oluşmuş bir isim tamlaması olan ilmihal (ilm-i hâl) sözlükte "durum bilgisi" demektir. Bütün müslümanların dinî bilgi ve uygulama bakımından ihtiyaç duyduğu, bir bakıma müslüman olmanın ve müslümanlığın icaplarını yerine getirmenin ön şartı durumundaki fıkhi temel bilgiler ilmihal diye anılmıştır.

İslam ve İhsan web sitesinde İslam, İman, İbadet, Kuranımız, Peygamberimiz, Tasavvuf, Dualar ve Zikirler, İlmihal, Fıkıh, Hadis ve vb. konularda  güvenilir kaynaklardan bilgiye ulaşabilirsiniz.

İslam&#;da düğün nasıl olur?

Evlenmek Allah’ın emridir. İslam’da evlenmemek makbul değildir. Şimdi ben böyle söyleyince kızıyorlar. Efendim falanca hocalar evlenmedi, evlen demeyin diyorlar. Allah’ın kitabında evlenmeyin diye bir şey yazıyor mu? Hayır! Sizin örneğiniz falan adam, falan hoca değildir. Sizin örneğiniz, bizim örneğimiz, Müslümanların örneği Hazreti Muhammed Mustafa’dır. O da Allah’ın izin verdiği kadar evlenmiştir. Bize de evlenin, çoğalın ben bununla övüneceğim diyor.  Peygamberimiz, “Benim sünnetimden yüz çeviren benden değildir” diyor. Allah’ın emri de böyledir. Hatta anne ve babalara da kızınızı, oğlunuzu evlendirin diye Allah’ın açık emri vardır. Evlenmek büyük nimettir, güzel de bir iştir. Evlenerek ümmetin artmasına vesile oluyoruz. Bekârlar evlensin, insanlar teşvik olsun diye düğün de yapıyoruz. Düğün de ne yapılır peki? Misafire yemek yedirilir. Düğün de dans olmaz, şarkı olmaz, içki olmaz, kadınlar erkeklerin önünde oynatılmaz.

DÜĞÜN YEMEĞİNE GİTMEYEN ALLAH’A İSYAN ETMİŞTİR

Hazreti Peygamber bir hadis-i şeriflerinde, “En fakiriniz düğününde bir koyun/ koç kessin” buyuruyor. Başka bir hadiste, “Bir Müslüman’ın düğün yemeğine davet edilip de gitmeyen Allah’a ve Resulüne isyan etmiş olur” buyruluyor. Geçerli bir mazeretin yoksa gideceksin. Ama düğün şarkılı, danslı, karışık ise bu sefer gitmek olmaz. Hele hocalar bu konuya çok dikkat etmeli. İnsanların örnek aldığı, peşinden gittiği kimseler, Allah’ın emirlerinin çiğnendiği bir düğüne gidemezler. Haramdır. Ama akrabadan olan, çok yakın olan kimseler fitne çıkmasın diye gidebilir. Onlar da kıyıda köşede durup harama düşmemeliler. Tekrar ediyorum: İçkili, şarkılı, karışık düğün İslam’da yoktur. Yapan yine yapacaktır ama İslam’da yoktur. Dini kendi keyfinize uydurmaya çalışmayın.

RESULÛLLAHIN DEYYUS DEDİĞİ ADAMLAR

Hanımını namahrem erkeklerin önünde oynatan adama Peygamber Efendimiz deyyus diyor. Hadisin devamında, “Hanımını diğer erkeklerden kıskanmayan bu deyyuslar cennetin kokusunu bile alamaz” buyuruyor. Bu bizim örfümüzde de yok ama nasıl yayıldı bilmiyorum. Ama misafire istediğin gibi ikram edebilirsin. Tabi israf olmamak kaydıyla. Yemek döktürmeyeceksin. Bu şekilde gücünün yettiği kadar Müslüman’ı topla. İnsanları birleştir. Ayrı bir ölçü de üç gündür. Üç güne kadar düğün yapılabilir. Üç gün yedir, içir, giydir ne yaparsan yap (israf etmeden) ama üç günü geçirme. Şimdi doğu da bir hafta düğün oluyormuş bazı yerlerde. Bu olmaz, düğün üç günü geçmemeli.

SADECE ZENGİNİN ÇAĞRILDIĞI DÜĞÜN NE KÖTÜDÜR

İslam’da düğün bahsindeki bir mesele de fakirleri çağırmaktır. Şimdi adam zengin, düğününe de sadece zenginleri çağırıyor. Böyle olmaz. Peygamber Efendimiz bu mesele ile ilgili, “Şu düğün yemeği ne kötü yemektir ki; zengin çağrılır, fukara çağrılmaz. Ne kötü düğündür o” buyuruyor. Şimdi bazı sosyete geçinenler böyle yapıyorlar. Fakat İslam böyle emretmiyor.  Fakiri de zengini de çağır, Müslüman kaynaşsın. Allah’ın kanunlarını çiğneme! Bu hadis-i şerifte Ebu Hureyre’den rivayet ile Müslim’de geçiyor. 

KARDEŞLİK NEREDE BELLİ OLUR?

Müslümanlar birbirlerinin kardeşleridir. Kardeşlik nerede belli olur? Sıkıntılı gününde borç verirsin burada belli olur. Ölüsü vardır, cenazesine gidersin, acısını paylaşırsın, burada belli olur. Bir de düğününe gidersin, güzel gününde de yanında olursun. Herkes ayrıldığı zaman düğün sahibi dostlarının yanında olmasından mutludur. İşte İslam budur. O yüzden İslam’ın hayatın güzelliği için çizdiği sınırları aşmayalım. Şimdi hocam kadın erkek karışık olmaz dediniz ama bunların hepsi akraba bir şey olmaz diyorlar. Güzel kardeşim, bu hükümler Allah’ın açık hükümleridir. Ben Allah’ın dediğini nasıl değiştireyim? Sen istediğin gibi yapacaksın zaten ama İslam’da yanlış olduğunu, yasak olduğunu bil. Dinen birbirine nikâh düşen kadın-erkek birbirine yabancıdır. Bu akraban olsa da değişmez. 

KADINLAR KENDİ ARASINDA OYNAYABİLİR

Ayrıca bir hususu da ifade etmek gerekir. Düğünlerde kadınlar kendi arasında, erkekler kendi arasında oynayabilirler. Düğün şenliktir, herkes eğlensin ama her şeyin bir usulü vardır. Erkekler görmeden kadınlar kendi arasında oynayabilirler. Oynamakla iman gitmez. Kadınlar kadınlarla, erkekler erkeklerle oynasın, bunda sakınca yok. Fakat karışık oynamayın, içki içmeyin, isyan şarkıları çalmayın yeter. Bunlar yasak. Onun dışında oyna, eğlen, ye, iç, muhabbet et, ne yaparsan yap. Düğünde eğlenmek lazım ama usulünce. Düğünde helal dairesinde eğlenmek Peygamber Efendimizin sünnetidir, sevaptır. Allah’ın koyduğu bu ölçülere uyarsak, yasaklarını, kanunlarını çiğnemezsek büyük nimetlere gark oluruz. Allah bizleri haddi aşanlardan eylemesin. Âmin.

Hadislerle Düğün / Evlilik Merasimi

عَنْ مُحَمَّدِ بْنِ حَاطِبٍ الْجُمَحِيِّ قَالَ: قَالَ رَسُولُ اللَّهِ (صَلَّى اللَّهُ عَلَيْهِ وَ سَلَّمْ) :

“فَصْلُ مَا بَيْنَ الْحَرَامِ وَالْحَلاَلِ الدُّفُّ وَالصَّوْتُ.”

Muhammed b. Hâtıb el-Cumahî&#;nin naklettiğine göre, Resûlullah (sav) şöyle buyurmuştur: “Haram olan (ilişki) ile helâl olan (nikâh) arasındaki ayırıcı özellik, def çalmak ve şarkı söylemek (suretiyle duyurmaktır).”

(T Tirmizî, Nikâh, 6)

***

عَنْ عَائِشَةَ قَالَتْ: قَالَ رَسُولُ اللَّهِ (صَلَّى اللَّهُ عَلَيْهِ وَ سَلَّمْ) :

“أَعْلِنُوا هَذَا النِّكَاحَ وَاجْعَلُوهُ فِى الْمَسَاجِدِ، وَاضْرِبُوا عَلَيْهِ بِالدُّفُوفِ.”

Hz. Âişe&#;nin naklettiğine göre, Resûlullah (sav) şöyle buyurmuştur: “Bu nikâhı ilân edin, onu (topluma açık olan) mescitlerde yapın ve onda def çalın.”

(T Tirmizî, Nikâh, 6)

***

عَنْ أَبِى هُرَيْرَةَ قَالَ: قَالَ رَسُولُ اللَّهِ (صَلَّى اللَّهُ عَلَيْهِ وَ سَلَّمْ) :

“الْوَلِيمَةُ أَوَّلَ يَوْمٍ حَقٌّ. وَالثَّانِى مَعْرُوفٌ. وَالثَّالِثُ رِيَاءٌ وَسُمْعَةٌ.”

Ebû Hüreyre&#;nin naklettiğine göre, Resûlullah (sav) şöyle buyurmuştur: “İlk gün velîme (düğün yemeği) vermek yerinde ve olması gereken bir iştir. İkinci gün (vermek) âdettendir. Üçüncü gün (vermek ise) riya ve gösteriştir.”

(İM İbn Mâce, Nikâh, 25)

***

قَالَ عَبْدُ الرَّحْمَنِ بْنُ عَوْفٍ (رَضِيَ اللَّهُ عَنْهُ) :…فَقَالَ لَهُ النَّبِيُّ (صَلَّى اللَّهُ عَلَيْهِ وَ سَلَّمْ) :

“أَوْلِمْ وَلَوْ بِشَاةٍ.”

Abdurrahman b. Avf&#;tan (ra) nakledildiğine göre, (evlendiğini öğrendiği zaman) Hz. Peygamber (sav) kendisine şöyle buyurmuştur: “Bir koyun keserek de olsa düğün yemeği ver!”

(B Buhârî, Büyû&#;, 1)

***

عَنْ أَبِى مُوسَى عَنِ النَّبِيِّ (صَلَّى اللَّهُ عَلَيْهِ وَ سَلَّمْ) قَالَ:

“فُكُّوا الْعَانِيَ، وَأَجِيبُوا الدَّاعِيَ، وَعُودُوا الْمَرِيضَ.”

Ebû Musa&#;dan nakledildiğine göre, Hz. Peygamber (sav) şöyle buyurmuştur: “Esiri özgürlüğüne kavuşturun, davet edene icabet edin, hastayı ziyaret edin.”

(B Buhârî, Nikâh, 72)

***

Peygamber Efendimiz, Medine&#;ye hicretlerinin ikinci yılında, Bedir Savaşı&#;ndan kısa bir müddet sonra sevgili kızı Fâtıma&#;yla, amcasının oğlu Ali&#;yi evlendirdi. Fâtıma o günlerde yaklaşık on altı1 veya on sekiz yaşında idi.2 Düğün hazırlıklarına başlandı. Resûl-i Ekrem, Hz. Âişe ve Hz. Ümmü Seleme&#;yi yanına çağırarak onlardan kızı Fâtıma&#;yı gelin olarak hazırlayıp Ali&#;nin odasına götürmelerini istedi. Bunun üzerine onlar, Hz. Ali&#;nin odasına gittiler. Mekke ile Mina arasında bir yer olan Bathâ taraflarından getirilen yumuşak toprağı odaya yaydılar. Düğün hazırlıklarının devamını bu iki annemiz şöyle anlatıyor: “Sonra ellerimizle iki yastık doldurduk ve yumuşak olması için de yastıkları kabarttık. Daha sonra düğün ikramı olarak (misafirlere) kuru hurma ve kuru üzüm ile şerbet ikram ettik. Sonra üstüne elbise atılacak ve su kabı asılacak bir ağaç parçasını getirip odanın bir kenarına koyduk.”3 O gün Hz. Fâtıma&#;nın çeyizi de, bir parça kadife, su tulumu ve içi güzel kokulu ızhır otuyla doldurulmuş bir yastıktan ibaretti.4

Hz. Fâtıma&#;nın düğünü sade ve mutevazı bir düğündü. Mehri, çeyizi, düğün yemeği sade idi. Düğün merasimi de sade idi. Buna karşın Peygamber kızının düğününe şahit olan Hz. Âişe ve Ümmü Seleme validelerimiz, “Biz, Fâtıma&#;nın düğününden daha güzel bir düğün görmedik.” demişlerdi.5

Toplumdan topluma, kültürden kültüre farklılık gösteren birtakım merasimlerle gerçekleştirilse de evlilik, insanların hayatındaki en önemli günlerden ve dönüm noktalarından biridir. Kurulacak aile birliğinin gizlilik içinde değil, açıkça ve meşru biçimde gerçekleştiğini ilân etmek bakımından büyük öneme sahip olan düğün merasimi, tarih boyunca insanlar tarafından önemsenmiş ve en güzel şekilde icra edilmeye çalışılmıştır.

İlâhî vahyin geldiği dönemde de insanlar evlilik merasimlerini kendi kültürlerine göre gerçekleştiriyorlardı. O günün câhilî anlayışına göre düğünlerde içki içmek, kadın-erkek fütursuzca eğlenmek çok yaygındı. Hatta Hz. Peygamber de risâletle görevlendirilmeden önce geceleyin Mekke&#;de böyle bir düğüne katılmayı düşünmüş, ancak müzik sesini işitecek kadar evlere yaklaştığında uyuyakalmış, böylece Allah Teâlâ onu korumuştu.6

Efendimiz de (sav) evliliklerin bir şenlik havasında, sevinç içinde yapılmasını istemiş, insanların def çalıp şarkı söylemelerine, ziyafet vermelerine, şeker, hurma ve meyve gibi şeylerin damat ve gelinin üzerine serpilmesi şeklindeki eğlence şekillerine müsamaha göstermiştir. Hatta bu konularda ihmalkâr davrananları uyararak düğünün gereğinin yapılmasını teşvik etmiştir.7 Ancak câhiliye kültüründen kaynaklanan yanlış âdetleri kaldırmıştır. Düğünlerde içki içilmesi, eğlencede aşırıya gidilmesi, kadın ve erkeklerin birbirlerine karşı mahremiyet sınırlarını aşan tavır ve davranışlar içinde bulunması Peygamberimiz tarafından yasaklanmıştır.

Evlilik, evlenmeye aday iki kişinin birbirini görüp karar verme aşamasından itibaren başlar. Peygamber Efendimiz kurulacak aile yuvasında evlenecek tarafların birbirlerini görmeleri, birbirlerini tanımaları ve birbirlerinden razı olmaları gerektiğini belirtir ve bunun evliliğin mutluluğuna ve devamına vesile olacağını anlatırdı. Üstün zeka ve kabiliyetleri ile bilinen Mugîre b. Şu&#;be kendi evlenme öyküsünü şöyle anlatır: “Bir gün Resûlullah&#;ın yanına gelerek evlenmek istediğimi ona söyledim. Bana, &#;Git de evlenmek istediğin kıza bak. Çünkü onu görmen, (uyum sağlamanız ve) evliliğin devamı için daha uygundur.&#; buyurdu. Bunun üzerine ensardan olan kızın anne ve babasının yanına gittim ve kızlarına talip oldum. Peygamber Efendimizin tavsiyesini onlara söyledim. Bana öyle geliyor ki, anne ve babası kızlarını görme teklifimi hoş karşılamadılar. Fakat bu arada talip olduğum kız, kendisiyle ilgili konuşmaları işitti ve bana hitaben, &#;Eğer Resûlullah senin bakmanı emretmişse bakabilirsin. Aksi takdirde, senden rica ediyorum (böyle bir şey yapma).&#; dedi. O da bu durumdan endişelenmiş gibiydi. Ben de onu gördüm ve ardından kendisiyle evlendim.”8

Allah Resûlü aynı şekilde başka sahâbîlerine de tavsiyede bulunmuş,9 evlenecek kişilerin birbirlerini görüp beğenmelerini teşvik etmişti. Bu hadisten hareketle, evlenecek kişilerin belirli ölçüler içinde birbirleriyle konuşup, bazı konuları müzakere edebilecekleri sonucu çıkarılabilir. Çünkü evlenecek kişilerin önceden konuşmaları ve birbirlerini dinlemeleri, aile yuvasının selâmeti bakımından faydalı olacaktır.

Kız istenirken riayet edilmesi gereken bir dünürlük âdâbının da olması icap eder. Câhiliye döneminde bu hususta rekabet anlayışı vardı. Evlenme teklifi yapılan bir kadına başkaları da talip olabiliyordu. Peygamber Efendimiz, bu davranışın uygun olmadığını ve bir kadına aynı anda iki kişinin dünür olmaması gerektiğini söylemiştir. “Birinci talip vazgeçmeden veya sizin istemenize izin vermeden dünürcü olmayın.”10 buyurarak müminlerin evlilik gibi önemli bir konuda birbirlerine karşı sevgi bağlarını ve aralarındaki saygıyı muhafaza etmelerini istemiştir.

Allah Resûlü (sav), kız isteme merasimi esnasında, orada bulunanlara bir konuşma yapar ve konuşmasına dua ile başlardı. Sonradan “Hutbetü&#;l-hâce” şeklinde isimlendirilen konuşmasında şunları söylerdi: “Hamd Allah&#;a mahsustur. O&#;na hamdeder, O&#;ndan yardım ve bağışlanma dileriz. Nefislerimizin şerlerinden Allah&#;a sığınırız. Allah&#;ın doğru yola ilettiği kimseyi saptıracak hiç kimse yoktur. O&#;nun saptırdığı kimseyi de doğru yola iletecek hiç kimse yoktur. Allah&#;tan başka hiçbir ilâh olmadığına tanıklık ederim. Muhammed&#;in, O&#;nun kulu ve elçisi olduğuna da tanıklık ederim.”

Hz. Peygamber bu duadan sonra, “Ey iman edenler! Allah&#;a karşı gelmekten nasıl sakınmak gerekiyorsa, öylece sakının ve siz ancak Müslümanlar olarak ölün.”11“Ey insanlar! Sizi bir tek nefisten yaratan ve ondan da eşini yaratan, ikisinden birçok erkek ve kadın (meydana getirip, yeryüzünde) yayan Rabbinize karşı gelmekten sakının. Kendisi adına birbirinizden dilekte bulunduğunuz Allah&#;a karşı gelmekten ve akrabalık bağlarını koparmaktan sakının. Şüphesiz Allah, üzerinizde bir gözetleyicidir.”12“Ey iman edenler! Allah&#;a karşı gelmekten sakının ve doğru söz söyleyin”13 meâlindeki âyetleri okur, ardından özel olarak diyeceklerini dile getirirdi.14

Ülkemizde kız isteme merasimlerinde, “Allah&#;ın emri, Peygamber&#;in kavli ile” diyerek söze başlanması, bu sünneti uygulamanın tezahürüdür. Ayrıca, söz kesildiğini ifade için bir de “nişan” denilen küçük bir tören yapılır. Bu tören sırasında karşılıklı hediyeler takdim edilir, yüzükler takılır ve kimi zaman günün anlamına dair konuşmalar yapılır.

Bugünkü yaygın şekliyle olmasa da, nişanlanma ve “İleri bir tarihte nikâhlanıp evleneceğiz.” anlamında söz kesmenin, Hz. Peygamber (sav) döneminde bir ön karar ve görüşme şeklinde var olduğu görülmektedir. Asr-ı saadetteki aynı muhtevayı içeren uygulamalar, nikâh akdi sonrası ile zifaf arasında geçen süreyi kapsamaktadır. Nitekim Hz. Peygamber, Hz. Âişe ile nişanlanmış ve bu durum üç yıl sürmüştür.15

Nişan, evlilik gibi bir birliktelik değildir. Sadece iki tarafın birbirini tanımaları için bir fırsattır, evliliğe bir ön hazırlıktır. Nikâh akdi yapılana kadar geçen süre içinde, tarafların birbirlerini ve yeni aileyi tanıma şansı bulduğu nişan dönemi, bir anlamda evlilik vaadidir. Ancak evlilik mecburiyeti getirmeyeceği gibi, taraflara evliliğin verdiği beraber yaşama hak ve yetkisini de tanımaz. Dolayısıyla nişanlılar, mahremiyeti kaldıracak tarzda birlikte olamazlar, evliler gibi hareket edemezler. Diğer taraftan, çiftlerin, resmî nikâhlarını kıydırmadan önce, aralarındaki mahremiyeti kaldırmayı, dolayısıyla rahat hareket edebilmeyi sağlamak amacıyla dinî nikâh yapmaları zaman zaman sosyal ve ahlâkî sakıncaları beraberinde getirebilmektedir.

Evlenmek için özellikle tavsiye edilen ya da yasaklanan herhangi bir gün yoktur. Uygun olan herhangi bir zaman dilimi seçilebilir. Hz. Âişe (ra) kendisinin Peygamber Efendimizle Şevval ayında evlendiğini ifade etmiş ve yakını olan kadınlara da Şevval ayında evlenmelerini tavsiye etmiştir.16 Ayrıca Allah Resûlü, Ümmü Seleme validemizle de Şevval ayında evlenmiştir.17 Bu evliliklerin, bugün olduğu gibi o günün toplumunda da yaygın bir kanaat olan, “İki bayram arasında —yani Şevval ayında— nikâh kıyılmaz.” şeklindeki bâtıl anlayışı değiştirmeğe yönelik olduğu anlaşılmaktadır.

İslâm öncesi Hicaz kültüründe gelini süsleyerek düğüne hazırlayan ve bu konuda mahir olan hanımlar vardı. Aynı zamanda damat ve gelinin zifaf öncesinde evlilik hayatına dair bilgilendirilmesi için danışmanlık görevi üstlenen kimseler de bulunmaktaydı. Kültürümüzde hâlen yaşatılan ve hanım için “gelin yengesi”, erkek için ise “sağdıç” ismi verilen bu gelenek, evli olan yakınlar tarafından sürdürülmektedir. Bütün bunlar, dinin ve ahlâkın öngördüğü bir aile yuvasının kurulması ve bilhassa evlilikle ilgili helâl ve haram gibi hususların öğretilmesi konusunda yol gösterici ve öğretici uygulama biçimleri olarak kabul edilebilir. Nitekim Hz. Ali ile evlendiğinde Hz. Fâtıma&#;ya da Esmâ bnt. Umeys&#;in yengelik yaptığı düşünülürse,18 bu uygulamayı sünnetin bir yansıması olarak görebiliriz.

Kaynaklarda Peygamber Efendimizin evlilikleri sırasında annelerimizin o günün âdetlerine göre süslendikleri nakledilmektedir. Örneğin, Peygamberimizin ilk eşi Hz. Hatice&#;nin saçını tarayıp onu süsleyen hanım Ümmü Züfer&#;dir.19 Hz. Âişe&#;yi ise annesi, ensardan bazı hanımlarla birlikte onun kıyafetine çekidüzen verip süsleyerek Resûlullah&#;ın yanına getirmiştir.20 Düğün günü Hz. Safiyye&#;yi süsleyen ise, Enes&#;in annesi Ümmü Süleym bnt. Milhan&#;dır.21 Hicaz bölgesindeki geleneğe göre, bir gelin odası döşenerek özel bir divan süslenir,22 damat adayı da güzel giyinip kokular sürerek düğüne hazırlanırdı.23

Dinimiz, hayatın her alanında gereksiz harcamada bulunmayı yasaklamıştır.24 Yeni kurulacak aile yuvası için yapılan harcamalarda da israftan kaçınılmalıdır. Ülkemizde düğün hazırlıklarında sıkça görülen çeyiz, takı ve ev eşyaları gibi tedarikler için bazen gereğinden fazla yapılan harcamalar, daha başlangıçta mutluluğu zedelemekte, aileyi maddî açıdan sıkıntıya sokmaktadır. Uzunca bir süre düğün borcu ödeyen yeni evliler, birlikteliklerine minnet altında başlamakta ve maddî kaygılar yüzünden aradıkları huzuru yakalayamamaktadırlar. Bu sebeple Sevgili Peygamberimiz, “En bereketli nikâh, külfeti en az olanıdır.”25 ve “Nikâhın en hayırlısı, en kolay olanıdır.”26 buyurmuşlardır. Düğün masraflarında kolaylık göstermek ve şartları zorlamamak, evlenmek isteyen gençlerin önünü açacak ve imkânı kısıtlı olanların evlenmeye yönelik gayretlerini artıracaktır. Unutulmamalıdır ki Rabbimiz, “Sizden bekâr olanları, kölelerinizden ve cariyelerinizden durumu uygun olanları evlendirin. Eğer bunlar yoksul iseler Allah onları lütfuyla zenginleştirir. Allah, lütfu geniş olandır, hakkıyla bilendir.”27 buyurmaktadır.

Yardımlaşmayı ve insanların ihtiyacını gidermeyi tavsiye eden Peygamber Efendimiz (sav) maddî imkânsızlıktan dolayı evlenemediğini söyleyenlere yardımcı olup evlenmelerini sağlamıştır. Bir gün yeğenlerinden Abdülmuttalib b. Rebîa ile Fadl b. Abbâs Resûlullah&#;a evlenmek istediklerini fakat mehir verebilecek bir şeyleri olmadığını söylerler. Zekât memuru olarak görevlendirilmelerini ve buradan elde ettikleri gelir ile evlenmek istediklerini belirtirler. Ancak Hz. Peygamber bu isteklerini kabul etmez, kendi özel gelirinden mehir masrafı vererek yeğenlerine yardımcı olur.28

Tarihte evlendirmek amacıyla kurulan vakıflar ve bu konuda çaba gösteren birçok iyi niyetli insan, Resûlullah&#;ı örnek almışlardır. Evlenmek isteyip de maddî imkânsızlıktan dolayı evlenemeyenlere yardımcı olmak, güzel ve mutlu ailelerin, dolayısıyla da huzurlu bir toplumun oluşmasına destek vermek, aslında Efendimizin yolundan gitmek isteyenlere güzel bir imkândır.

Düğün denilince oyun ve eğlence akla gelmektedir. Bu eğlence vasıtasıyla, hem evliliğin neşe ve mutluluk içinde karşılanması hem de kıyılan nikâhı herkesin duyması sağlanır, yani evlilik alenîleşir. Resûlullah Efendimiz, “Haram olan (ilişki) ile helâl olan (nikâh) arasındaki ayırıcı özellik, def çalmak ve şarkı söylemek (suretiyle duyurmaktır).”29 ve “Bu nikâhı ilân edin, onu (topluma açık olan) mescitlerde yapın ve onda def çalın.”30 ifadeleriyle düğünde helâl daireyi aşmayacak şekilde eğlenmeye teşvik etmişlerdir. Bu ifadelerden, düğünlerin topluma açık mekânlarda yapılması ve düğün esnasında iki insanın evlendiğine dair herkesi haberdar ederek eğlenmenin, evliliğe meşruiyet kazandıracağı anlaşılmaktadır. Peygamber Efendimiz (sav) hicretten sonra Medine&#;de ilk vefat eden Ebû Ümâme Es&#;ad b. Zürâre&#;nin kendisine emanet ettiği kızlarından Fâriğa&#;yı, Nübeyt b. Câbir ile evlendirmiştir. Düğün sırasında Hz. Âişe&#;ye, Medineli Müslümanların eğlenceyi sevdiğini söyleyerek, şarkı söyleyecek bir kadın gönderilip gönderilmediğini sormuştur.31 Hanımları eğlendirmek üzere böyle bir hazırlığın yapılmadığını öğrenince, güzel şarkı söyleyen Zeyneb&#;in hemen düğün evine gönderilmesini istemiştir.32

Peygamberimizin bu tavsiyelerinden, düğünün saadet ve umudu ifade edecek tarzda güler yüzle icra edilmesini arzuladığı açıktır. Düğünler yas, ağıt ve keder toplantıları değildir. Ancak Resûl-i Ekrem&#;in her konuda olduğu gibi düğün eğlencelerinde de nezih, dengeli ve Allah&#;ın sınırlarına saygılı davranmayı emrettiğini söyleyebiliriz.

Düğün şenliğinin vazgeçilmez bir parçası da velîme, yani düğün yemeğidir. Peygamber Efendimiz evliliklerinde davetlilere yemek ikramında bulunmuş,33 ashâbına da, “İlk gün velîme (düğün yemeği) vermek yerinde ve olması gereken bir iştir. İkinci gün (vermek) âdettendir. Üçüncü gün (vermek ise) riya ve gösteriştir.”34 buyurarak düğün yemeği vermelerini tavsiye etmiştir. Henüz yeni evlenmiş olan Abdurrrahman b. Avf&#;a, “Bir koyun keserek de olsa düğün yemeği ver!”35 buyurarak mütevazı bir daveti ihmal etmemek gerektiğine işaret etmiştir.

Diğer taraftan bir Müslüman&#;ın, davet edildiği velîmeye katılarak düğün sahibi kardeşinin gönlünü kazanması, Peygamber ahlâkındandır. Nitekim Hz. Peygamber, “Esiri özgürlüğüne kavuşturun, davet edene icabet edin, hastayı ziyaret edin.”36 buyurmuştur. Ayrıca ikram için insanların maddî durumlarına göre sınıflanmaması gerektiğine dikkat çekerek, zenginlerin davet edilip fakirlerin unutulduğu düğün yemeğini de en kötü yemek olarak tanımlamıştır.37

Peygamber Efendimizin kendi düğünlerinde davetlilere ikram etmiş olduğu yemekler, düğünün yapıldığı gün ve ortama göre değişmiş, bazen hurma, yağ ve kavuttan yapılan bir tür yemek (hays);38 bazen arpa unundan yapılmış bir yemek;39 bazen de et ve ekmek40 olmuştur. Bir başka sahâbînin düğün davetinde ise tevr denilen hurma şırası dağıtılmıştır.41

İslâm öncesi Arap toplumunda, yeni evlileri tebrik ederken bir an evvel zenginleşmeleri ve çoluk çocuğa karışmaları temennisinde bulunmak âdet idi. Peygamber Efendimiz böyle maddî dilekler yerine, eşler arasında geçim ve bereket için dualar edilmesini, “Allah ona seni, sana da onu mübarek eylesin!”42 denmesini istemiştir. Kendileri de Abdurrahman b. Avf&#;ın (ra) evlendiğini öğrenince ona, “Öyleyse, Allah senin için (bu düğünü) mübarek etsin!” buyurmuşlardır.43 Günümüzde yeni evlenen çiftlere söylenen, “Allah mübarek etsin!”, “Hayırlı olsun!”, “Allah bir yastıkta kocatsın!”cümleleri, sünnetin kültürümüzdeki yansımaları olarak aynı mânâyı içermektedir.

Bir yönüyle ibadet, bir yönüyle de eğlence olan nikâh merasimlerinin uygulama şekilleri toplumlara göre değişiklik gösterebilmektedir. Her toplum bu merasimleri kendi geleneksel yapısına uygun bir şekilde yapar. Ancak evlilik merasimlerinde, dinin uygun görmediği aşırı davranışlardan ve mahremiyet sınırlarının bulunmadığı ölçüsüz eğlencelerden uzak durulması gerektiği gibi bu merasimlerin, düğün havasının olmadığı bir matem törenine dönüşmemesine de dikkat edilmelidir. Unutmamak gerekir ki düğün, evlilik gibi mukaddes bir birlikteliğin ilânıdır ve buna yakışır bir şekilde icra edilmesi gerekir.

Hadislerle İslâm, Diyanet

nest...

çamaşır makinesi ses çıkarması topuz modelleri kapalı huawei hoparlör cızırtı hususi otomobil fiat doblo kurbağalıdere parkı ecele sitem melih gokcek jelibon 9 sınıf 2 dönem 2 yazılı almanca 150 rakı fiyatı 2020 parkour 2d en iyi uçlu kalem markası hangisi doğduğun gün ayın görüntüsü hey ram vasundhara das istanbul anadolu 20 icra dairesi iletişim silifke anamur otobüs grinin 50 tonu türkçe altyazılı bir peri masalı 6. bölüm izle sarayönü imsakiye hamile birinin ruyada bebek emzirdigini gormek eşkiya dünyaya hükümdar olmaz 29 bölüm atv emirgan sahili bordo bereli vs sat akbulut inşaat pendik satılık daire atlas park avm mağazalar bursa erenler hava durumu galleria avm kuaför bandırma edirne arası kaç km prof dr ali akyüz kimdir venom zehirli öfke türkçe dublaj izle 2018 indir a101 cafex kahve beyazlatıcı rize 3 asliye hukuk mahkemesi münazara hakkında bilgi 120 milyon doz diyanet mahrem açıklaması honda cr v modifiye aksesuarları ören örtur evleri iyi akşamlar elle abiye ayakkabı ekmek paparası nasıl yapılır tekirdağ çerkezköy 3 zırhlı tugay dört elle sarılmak anlamı sarayhan çiftehan otel bolu ocakbaşı iletişim kumaş ne ile yapışır başak kar maydonoz destesiyem mp3 indir eklips 3 in 1 fırça seti prof cüneyt özek istanbul kütahya yol güzergahı aski memnu soundtrack selçuk psikoloji taban puanları senfonilerle ilahiler adana mut otobüs gülben ergen hürrem rüyada sakız görmek diyanet pupui petek dinçöz mat ruj tenvin harfleri istanbul kocaeli haritası kolay starbucks kurabiyesi 10 sınıf polinom test pdf arçelik tezgah üstü su arıtma cihazı fiyatları şafi mezhebi cuma namazı nasıl kılınır ruhsal bozukluk için dua pvc iç kapı fiyatları işcep kartsız para çekme vga scart çevirici duyarsızlık sözleri samsung whatsapp konuşarak yazma palio şanzıman arızası