kelimelerin türkçe karşılığı / Türkçe Karşılığı Olan Fakat Kullanılmayan O Kelimeler - Foto Galeri - seafoodplus.info

Kelimelerin Türkçe Karşılığı

kelimelerin türkçe karşılığı

Türkçedeki yabancı kökenli sözcüklerin Türkçe karşılıkları

Osmanlı Türkçesi sözleri
ve onların imce çevirileri Osmanlı Türkçesi sözlerin
çağdaş yazımları Çağdaş Türkçe karşılığı اندالabdalgezginعبثabesanlamsız, saçma, boşآب حياتabıhayatbengisu, dirim suyu, yaşam suyuعبوسabus1)somurtkan
2)asık (yüz)عجائبacayip1) şaşırtıcı, yadırgatıcı, şaşılan
2) olağandışıعجلهacele1) tez, ivedi
2) tezelden, ivedilikleعجمىacemitoy, ustalaşmamış, beceriksizعجزهacezedüşkünlerعاجلacil1) ivedi
2)
çabucakعاجزaciz1) güçsüzlük
2)
beceriksizlik
3)
düşkünlükعاجزâciz1) güçsüz
2)
beceriksiz
3)
düşkünعجولacultez canlı, ivecenعجوزهacuzekocakarıآداب معاشرتadabımuaşeretgörgüعضلهadalekasعدالتadalettüreآدابadap1) töre
2) yol yordamعداوتadavetyağılıkعددadetsayıعادتâdet1) görenek, töre
2)
alışkanlık, alışkı
3)
aybaşıعادتاâdetaneredeyse, bayağı, sankiعاديadi1) düşük nitelikli
2) aşağılık, bayağı
3)olağan, sıradanعادلadildoğru, haktanır *عفوaf1) görevden alma
2) bağışlamaآفاقیafaki1) gelişigüzel, amaçsız
2) nesnelآفتafet1) kıran, yıkım
2) çok güzel (kadın)عفو ايتمكaffetmek1) bağışlamak
2) görevden almaعافيتafiyetsağlık, esenlikاغيارağyaryabancılar, eller, el, başkalarıاهالىahali1) toplum, topluluk
2) yerlilerأحبابahbaparkadaş, tanış, biliş, gönüldeş, dostعهد ايتمكahdetmekant içmekاحفادahfadtorunlar, soyآهیahieli açıkآخرahirsonعهدahit1) antlaşma, sözleşme
2) ant
3) çağ
آخذهahizealmaçأحكامahkâmyargılarاخلاقahlak1) erdem
2) töre, aktöre
3)
alışkanlıkاحمقahmakbeyinsiz, bönاحرارahrarözgürleştirilmişاحرضahrazdilsiz-sağır (kimse)اخشابahşapağaç, tahtaاحوالahvaldurum, durumlarعائداتaidat1) ödenti
2)kesenek **
عائديتaidiyet1) ilişkindir, değginlik
2) ilgi
عائلهaileocak ** عائدaitilgili, ilişkin, ilişikعقبندهakabindehemen sonra, ardından, ardı sıraعقد ايتمكakdetmeksözleşme, antlaşma(yapmak)عاقبتakıbetson, sonuç, sonunda, önünde sonundaعقلakıl1) us
2) bellek
3) öğüt
عقيدهakideinanç, öğretiعابدهabideanıt, yapıtعاقلakil1) bilgin, bilge, bilgiç
2) sağduyulu
عقيمakimkısır, verimsiz, sonuçsuzعكسakis1) yankı, tepki
2) yansıعقدakitsözleşme, bağıtعقل سليمaklıselimsağduyuاقرانakranyaşıtاقسامaksambölümlerعكسیaksiters, geçimsizعكس العملaksülameltepkiاعلیâlâ1) iyi, çok iyi
2) üstünعلائم سماalaimisemagökkuşağı, ebemkuşağıعلاقهalakailgi, ilişkiعلامتalametbelirti, gösterge, im, izعلامت فارقهalametifarikasimge, belirteç, gösterge, ayırtaçعلى العجلهalelaceleivedilikle, çabucak, çarçabukعلى العادةaleladesıradan, olağanعلى الاصولalelusul1) üstünkörü, gelişigüzel
2) yöntemine göreعالمâlem1) evren, yaratkı
2) eğlenti
3) el günآلتaletaraç, aygıtعلم شمولâlemşümulevrensel, yaratkılıkعلناalenenaçıkça, açıktan açığaعلنیaleniaçık, ortadaعليهaleyhkarşı, karşıtعاليâliyüce, yüksek, uluعالمalimbilgin, bilgiçاعمیâmâgörmez, görme engelliكلمهamaancak, yalnızعملهameleişçiعمليamelî1) uygulamalı
2) kılgılıkعملياتameliyatişlemceعمليهameliyeişlemعميقamikderinعاملamil1) etken, işleyici
2) işçi, yapan (kişi), etkenآمرamirbuyurucu, baş, buyurganعاميانهamiyanesıradan, bayağıcaعمهammekamuعمود فقاريamudufıkariomurga, belkemiğiعنعنهananegelenekعنعنویananevigelenekselآنیani1) birden, ansızın
2) beklenmedikآنیaniapansızعرضaraz1) belirti
2) bulguاراضیarazi1) toprak
2) yerعربدهarbedeçatışmaآرضیهardiyeyığımlıkعارضهarızaaksaklık, bozuklukعریضهarızabozukluk, aksamaعرفةarifeöngünعرشarşgök, gökyüzüعرضarz (I)sunma, anlatma, bildirmeعرضarz (II)en, genişlikأرضarz (III)yer, yeryüzü‎‎‎ارزوarzuistek, isteme, dilek, eğilim, yönelmeآساasadeğnekعصبیasabisinirli, öfkeliعصبيتasabiyetsinirlilikاصالتasaletsoylulukاعصابasapsinir, sinirlerآثار عتيقهasarıatikaeski çıkarmalarاصغریasgarien az, en aşağı, en düşük, en altأصلasıl1) kök, kaynak
2) gerçeklik
3) gerçekاصلليasıllıkökenli, uyrukluاصلسزasılsız1) dayanaksız, kaynaksız
2) uydurma, yalanعصرasıryüzyılعاصیasibaşkaldıran, dikbaşlıاصيلasilsoyluعسكرasker, süer ** اصلیaslibirincil, köklü, başعصریasriçağdaş, çağcılعاشقâşık1) tutkun, vurgun
2) ozan
3) sevgen **
عشيرتaşiretoymakعشقaşksevi *عطالتatalet1) tembellik, gevşeklik, uyuşukluk
2) dinginlik, durağanlık, süredurumعتهatehbunama, bunaklıkعطفاatfendayanarak, göreعطفatıf1) yöneltme, çevirme2) göndermeعاطلatıl1) işe yaramaz, işgörmez
2) süreduranآتیatigelecekعوانهavaneyardakçılar, kafadarlarعودتavdetdönüşعيانayanbelli, açıkعيان بيانayan beyanapaçık, açık seçik, besbelliعيناaynenolduğu gibiعينaynıbenzeri, özdeşعينى,عينيتayni(yet)nesnesel, özdeşlikعياشayyaşiçkiciعيوقه چيقمقayyuka çıkmak1) göklere çıkmak, ortaya çıkmak, yükselmek
3) yayılmak
اعضاazaüyeعظمتazamet1) ululuk
2) çalım, kurumاعظمیazamien çok, en üst, en büyük, en yüksekعذابazapezinçعزلazilgörevden almaعزیمتazimetgidişبادرهbadiredar geçit, dar boğaz, sıkıntıبحرbahirdenizبحثbahis1) konu
2) sözبقایاbakâyâkalıntıباقیbaki1) artan, kalan
2) kalımlı, ölümsüzباكرbakirel değmemiş, işlenmemiş, bozulmamış, dokunulmamışباكرهbakirekız, kız oğlan kız, erdenبقيهbakiyekalan, artanبقليهbakliyebaklagilبالغbaliğ1) erişkin, erin, yetişkin
2) varan, bulanبانیٖbanikurucu, kuranبابbap1) kapı
2) bölüm
3) konuبارزbarizaçık, belirginبصيرتbasiretsağgörüبسيطbasit1) yalın, yalınç **
2) kolay
3) sıradanباطلbatılboş, dayanaksızباطنیbatıniiçrekبایعbayi1) satıcı
2) satış yeriبعضاbazenkimi kez, arada, arada bir, ara sıraبعضbazı1) kimi
2) birtakımبدلbedel1) karşılık, eşdeğer
2) tutarبدنbedengövdeبدخواهbedhahkötü yürekli, kötücülبدرbedirdolunayبئيسbeissakıncaبقاbekakalımبکارتbekâreterdenlikبلاغتbelagat1) iyi konuşan (kimse)
2) sözbilimبلاهتbelahetalıklıkبلدهbeldekentبلدیهbelediyeyerel yönetimبراتberataklanmaبيانbeyansöyleme, bildirmeبياناتbeyanatdemeçبيان نامهbeyanname ***bildirge, bildiriبياضbeyazakبين المللbeynelmileluluslararasıبيضیbeyzisöbe, yumurtamsıبدایتbidayetbaşlama, başlangıçبحقbihakkınadamakıllı, iyiceبلا استثناbilaistisnaayrıksızبالعكسbilakistersineبلا واسطهbilavasıtadolaysız,doğrudan, doğruca, dümdüzبالجملهbilcümlebütünبالفرضbilfarzdiyelim ki, sözgelişiبالفعلbilfiiledimli olarak, doğrudanبالخاصهbilhassaözellikleبالالتزامbililtizambile bile, isteyerekبالاستفادهbilistifadeyararlanarakبالمقابلهbilmukabele1) karşılıklı olarak
2) ben de, siz deبالعمومbilumumbütünبناءbinayapıبناءbinaen1) -den dolayı, -den ötürü
2) dayanarakبناء عليهbinaenaleyhdolayısıyla, bundan dolayıبالطبعbittabidoğal olarakبذاتهbizatihikendisi, kendiliğindenبالذاتbizzatkendisi, aracısızبخارbuharbuğuبحرانbuhranbunalım, bunluk**, sıkıntıبخورbuhurtütsüبرجburçdönenceبطلانbutlangeçersizlik, çürüklükبعدbud1) boyut
2) uzunlukبلوغbüluğergenlikبنيهbünyeyapıجامعهcamîatoplulukجاهلcahilbilgisiz, eğitimsizجاسوسcasusçaşıtجاذبcazipçekici (ilgi),alımlı,uygun (değer), elverişliجبراcebrenzorlaجلسه‎celseoturum‎جمعيتcemiyettopluluk, dernekساقط جنينceninisakıtdüşükجنوبcenupgüneyجراحتcerahatirinجوابcevapyanıtجهانcihanevren, yeryüzüجهازcihazaygıtجهتcihetyön, yanجلدciltderiجسمcisimvarlıkجوارcivardolaylarıجملهcümletümceجثهcüssegövdeخارجdahildış, dışarıداخلیهdahiliyedışişleriدائرdairilişkinدائرهdaireyuvarlak, döngeدارالفنونdarülfünunbilgieviضربdarpvurma, çarpma, vuruş‎دفdeftepme, kovma‎دفينdefingömme, toprağa vermekدفعه, کرهdefa, kerekezدلالتdelalet1) işaret, iz, imge
2) aracılık, kılavuzدفينهdefinegömüدليلdelilkanıtدرجهderece1) basamak, aşama
2) birim
sıcakölçerدرسdersöğrenceدواdevaçözümدورdevirçağدورانdevranyeryüzü, evrenدورهdevre1) dönem
2) dönüş, döngüدماغdimağbeyin, bilinçدرايتdirayetdayanıklılık, güçlüدیارdiyarbölge, yurt, ülke‎دنیاdünyayeryüzü, evrenدولdüvelülke(ler)ابعادebatboyutابدیebedîsonsuz, sürekli, kalıcıابوینebeveynanne babaابلهeblehbön, aptal, beyinsiz, ‘’akılsızاجدادecdatata, cetاجلecelölümاجنبىecnebiyabancı, elاداeda1) davranış, tavır
2) işve, nazادبیاتedebiyatyazınادواتedevataraç gereçاديبedipyazar, yazıncıافراطefratbirey(ler), kişi(ler)اهميتehemmiyetönemالبسهelbisegiysiامرemirbuyruk, komutامنيتemniyetgüvenlikالبسهendişekaygı, sıkıntıاثرeseryapıtاسيرesirtutsakاثوابesvapgiysi, giyecekفقيرeşya1) nesne
2) varlıkاطفالetfalçocukاطرافetrafortalıkاوراقevrakbelgeاولevvelönceایامeyyam1) çıkarcı
2) devirاذاezaacı, sıkıntı, üzüntüاز جملهezcümle1) belli başlı, başlıca, topluca
2) sonuç olarak
3) örneğin, örnek olarakفعالfaaletkinفرقfark1) ayrık, ayrım, ayrışma, ayrılık
2) değişikفاحشfahişaşırı, aşkınفخریfahrionursalفاءقfaiküstün, gelişmiş, yetenekliفقيرfailyapan, eden, işleyen, sorumlu (kimse)فائضfaizgetiri, ürem **فقطfakatancak, yalnızفقيرfakiryoksulفانىfaniölümlü, gelip geçici, kalımsızفرضیfarazivarsayım(sal)فكرfarzgerek, gereklilik, zorunlulukفقيرfasık1) sapkın, sapkın
2) fasık‎فایدهfasılaralık, bölüm, pay, dönemفسیحfasihaçık, düzgün, anlaşılabilir‎فایدهfaydayarar, kazanç, asıفضيلتfazileterdem, üstünlük, ‘’seçkinlikفضلهfazla *çok, aşkın, ‘’artıkفجیعfecikorkunç, acıklı, üzücüفن fenn *, علم ˤilm *fen, ilimbilimفلاحfelah1) kurtuluş
2) başarı
3) iyilik, mutlulukفلاكتfelaketyıkım, ‘’kötülükفناfena1) kötü, olumsuz, niteliksiz, başarısız
2) üzücüفراغتferagatvazgeçme, el çekmeفراستferasetanlayış, kavrama, sezgi, sezişفرتfertbireyفزعfezauzayفيضانfeyezantaşkınفرقتfırkatayrılıkفرصتfırsat1) koşul, olanak
2) uygunlukفطرتfıtratyaradılış, doğa (kimse)فكرfikirdüşünceفی الحقيقهfilhakikadoğrusu, gerçektenفعلfiileylemفرارfirarkaçış, kurtulmaفتنهfitnegeçimsizlik, kargaşa, arabozan (kimse)فياتfiyatdeğer (ürün), eder, karşılıkفحشfuhuşazgınlık, taşkınlıkفضولىfuzuligereksiz, yersiz, boşu boşunaفجورfücurazgınlık, taşkınlıkغدارgaddaracımasız, taş yürekliغافلgafilönlemsiz, boş bulunma, aymazlık, uygunsuzغائلهgailesıkıntı, üzüntüغليانgaleyantaşkınlık, kaynama, coşma, ayaklanmaغالباgalibasanmak, görünüşe bakılırsaغالبgalipkazanmak, yenmek, üstünlükغليظgaliz1) kaba (aşağılama), çirkin, uygunsuz, yakışıksız
2) yoğunغمgamkaygı, üzüntü, acı, sıkıntı, karamsarlıkغنىganibol, çokغرابتgarabetyadırganıcıغربgarip1) sıradışı, şaşırtıcı, alışılmamış
2) yoksul, yoksun, kimsesiz, düşkünغرقgark1) batma, batırılma, boğulma
2) bol, çokغربgarpbatıغيرgayriolmayan, başka, dışıغداgıdabesinحاجتhacetgerek, gerekçeحاجتhacim1) yoğunluk
2) büyüklük
3) oylumحادثهhadiseolayحافظهhafızabellekخفيفhafifyeğni ** حفرياتhafriyatkazıحقhakpay‎‫حقارة‬hakaretaşağılamaحقيقتhakikatgerçek, doğrulukحاكمhâkimyargıçحال hâl *, وضعيت vazˤiyet *hâl, vaziyetdurum‎‎خلفhalefardıl, sonrakiخليطهhalitaalaşım‎حلقhalkulus, toplulukحماستhamasetyiğitlilik, yüreklilikحماراتhamaratbecerikliحاملهhami1) koruyan, kollayan, gözeten, destek çıkan
2) kayıran, kayırıcı (kimse)حاملهhamiltaşıyıcı,taşıyan, elinde bulunduranحاملهhamilegebeحميتhamiyet1) yurtsever, ulus sever
2) gayretliحملهhamle1) atılım
2) saldırıحانطالhantalağır, yavaşحبسhapis1) tutsak, tutuk, kapatma
2) alıkoymaخرابharapyıkıkخرابهharabeyıkıntıحرارتhararetısı ¹, sıcaklık ² جرجامقharcamagiderخرجراهharcırahyollukخارقهharikaolağanüstüخرجharç1) ödeme, gider
2) vergiحركتhareketdevinim ** حرفharfses, imce ** خارجhariçdış, dışarıخارجيهhariciyedışişleriخاصhas1) özgü
2) katışıksızخسارhasarbozma, yıkma, kırma, dökmeحسب حالhasbihalsöyleşiحسرتhasretözlemحساسhassasduyarlıحشرهhaşereböcekخطا *hata1) yanlış, yanılgı, yanlışlık, yanılsama
2) suçخاطرهhatıraanıحيات, عمر ömr *hayat, ömüryaşam, dirim, dirlik‎خایرhayıryardım, iyilikحيثيتhaysiyetsaygınlıkحضمhazım(etmek)sindirimهديهhediyearmağanحدتhiddetkızgınlık, öfkeحكایهhikâyeöyküخلافhilafkarşıtهلالhilalayحسhisduyguخواجهhocaöğretmen, öğretici, öğretenحقوقhukuktüzük, tüze **خصوصhususkonuخصوصىhususi1) özel
2) ayrıcalıkحضورhuzurdirlik, erinç ** حجرهhücregöze ** هجومhücumsaldırı‎حكومةhükûmetyönetim, erk‎خلاصةhülasaözet‎حرhürözgür, bağımsız‎حریتhürriyetbağımsızlık, özgürlükحرمتhürmetsaygıخسرانhüsrandüş kırıklığıهویتhüviyetkimlikاحزانhüzünsıkıntı, üzünç **اصرارısrarüsteleme‎‎اداریidare, idariyönetsel, yönetimsel, yönetme, yürütmeافادهifadeaçıklama, anlatı, anlatım‎افلاحiflahdüzelme, kurtulma, iyileşme‎افلاسiflasbatık, batkınlıkافراغifrağ, istifra1) çevirme
2) boşaltma, kusma, öğürme, dökme, bulantı (mide)‎‎ادمانidmançalışım, alıştırmaابتدائیiptidaiilkel‎اجراicra, icraatuygulama,yürütme,yapma, eylem, çalışma, uygulamaاجتماعiçtimatoplantıاجتماعiçtimakavuşumاجتماعیiçtimaitoplumsalادعاiddiasavادعاidrak1)anlama, kavrama, akıl erdirme
2) kavuşturma, imgelemeاخلال‎‫‬ihlâlbozmaافتخارiftiharövünmeاحتراصihtirastutkuاحتياجihtiyaçgereksinme ya da gereksinimاختيارihtiyaryaşlıاحتياطihtiyat1) yedek
2) sakınma‎اقتدارiktidarerk, yönetimاقتباسiktibasalıntıعلاوهilaveekالهامilhamesin‎التجاilticasığınma‎التفاتiltifatövgü, beğenmeالتحاقiltihakkatılma, karışma, katılım‎‎التهابیiltihapyangı, irinاعمارimarbayındırlıkامكانimkânolanakاملاimlayazımامتحانimtihansınav, yazılı‎امتناimtinakaçınma, sakınmaامتيازimtiyazayrıcalıkانحصارinhisartekelانسانinsan *kul * ‎انشاinşayapı, yapım, kurma, yaratma, yapılandırmaانطباعintibaizlenimارتباطirtibat1) iletişim, bağlantı, ulaşım
2) ilişikانتحالintihalaşırmaارتفاعirtifayükseklikارثیırsikalıtlık, kalıtımlıkاسمisimadاسكانiskanyerleştirme, yurtlandırma, konaklatmaانصاتisnatdayatma, dayandırma‎اسرافisrafsavurganlık, tutumsuzluk'‎استفادهistifadeyararlanmaاستراحتistirahatdinlenmeاستثناءistisnaaykırıاستشارهistişaredanışma, görüş sormaعصيانisyanbaşkaldırı, asilikاشتغالiştigaluğraş, uğraşı, ilgilenmeاشتراكiştirakortaklıkاتحافithafadama, sunmaاعتبارitibarsaygınlık‎اتلافitlaföldürme, yoketme, katletme, kaldırma‎اتفاقittifakbirlik, bağdaşım, bağdaşma, anlaşma, uzlaşma, birleşme‎‎اتحادittihatbirlik, birleşmeایضاحizahaçıklama‎اضافتizafetgörelikاظهارizharbelirtme, gösterme, ortaya çıkma, açığa vurmaازدواجizdivaçevlilikقابليتkabiliyetyetenek, yeti‎قبولkabulalma, onaylama, onama, istemeقدرkaderyazgı ** ‎قدمةkademebasamak, aşamaqaffa *kafabaşكافیkâfiyeter(li)قهرkahırüzüntü, sıkıntı, derin acıقاعدهkaide1) kural
2) ayaklık, duraç, tabanlıkقائمkaim1) geçerli, geçer, kullanılan
2) var olan, ayakta duranكائناتkâinatevrenقلبورkalburelekقلبkalpyürekقمرkamerayكاملkâmil1) bütün, eksiksiz, yetkin, tam
2) ağırbaşlı, erişkin, olgun, bilgili (kimse)کاموسkamussözlükقناعتkanaatyeterlilik, yeterli bulma, inanma kanıklıkقانونkanunyasa, kuralقانون اساسىkanunuesasianayasaقافيهkafiyeuyakكانون اولkanunuevvelaralıkكانون ثانیkanunusaniocakقسوتkasvet1) sıkıntı
2) karanlıkکشفkaşifbulgucuكاتبkatipyazman‎قویمkavimbudun, topluluk‎قوسkaviseğiklikكلمهkelimesözcükکنفkenefayakyoluكسادkesat1) durgun, azlık
2) yokluk, kıtlıkكشيفkesif1) yoğun, sık
2) kalınکشفkeşifbulgu, buluşکتومketumağzı sıkıكذاkezaböyle, böylece, şöyle, öyleceقرائتkıraatokumaقصاصkısasödeşmeقرمزیkırmızıkızıl, alقسمkısım1) bölüm, aşama, evre
2) pay
قطعهkıta1) anakara
2) dörtlük
3) bölük, birlik (ordu)قوامkıvam1) yoğunluk
2) koyuluk (sıvı)قيافتkıyafetgiysi, kılıkقيامkıyam1) ayağa kalkma
2) girişim
3) kalkışmaكتابkitapbetik ** كفرküfürsövme, sövgüقصورkusurbozukluk, elverişsiz, noksanقوتkuvvetgüç,erkكرهküreyuvarلطيفهlatifeşakaلسانlisandilلغاتlügatsözlükلزوملو *lüzumlugerekli‎ماجراmaceraserüvenمعاشmaaşaylıkمعبدmabettapınakمادیmaddîözdeklik ** مفصلmafsaleklemمغدورmağdurkıygın ** مغلوبيتmağlubiyetyenilgiمحفوظmahfuzsaklıمخلوقmahlukyaratıkمحصولmahsulürünمخصوصmahsusözgüمحزونmahzunüzgün, üzüntülü‎مقامmakamorun‎مقبولmakbulbenimsenmiş, ilgi görenمعقولmakuluygun, elverişliمقصدmaksat, gaye, hedefamaç, erekمع مافيهmamafihdurum böyleyken, bununla birlikte (bağlaç)معنیmânaanlamمعنویmanevîtinsel ** مانعmaniengel‎معرفتmarifetbeceri, yetkinlikمعروفmaruf1) tanındık, bilinen, ünlü
2) beğenilen, uygun görülenمصرفmasrafgider, harcamaمطبهmatbaabasımeviمطبوعmatbubasılı, basma (yazım)mavi *mavigökçe ** ماضىmazi1) geçmiş
2) eskiمجازmecaziğretileme, eğretilemeمجبورmecburzorunluمجموعهmecmuadergi, yayınمجهولmeçhulbilinmeyenمدنیmedeniuygarمدنيتmedeniyetuygarlıkمفهومmefhumkavram‎مكتبmektepokulمکروهmekruh1) iğrenç
2) yasak, yasaklıملكهmelekealışkanlıkmelez *melezkırmaمملکتmemleketülke, yurtمراسمmerasimtörenمرحلهmerhaleaşama, evre, bölümمرثيهmersiyeağıtمرتبهmertebeaşama, evre, konum, bölümمسافهmesafeuzaklıkمثلاmeselaörneğinمسئلهmeselesorunمسعودmesutmutluمسئوليتmesuliyetsorumlulukمشغولmeşgul1) uğraşma, uğraş
2) oyalamaمشهورmeşhurünlüمشروباتmeşrubatiçecekمتانتmetanetdayanma, dayanıklılık, sağlamlıkموقعmevkiˤمكان mekân *mevki, mekânyer, konumموجودیتmevcudiyetvarolma, varlık, varoluşموجودmevcutelde olan, var olan, bulunanميدان meydân *, ساحه sâhameydan, sahaalanميل *meyileğim, eğilimمزارmezargömüt ** ‎مقياسmikyasölçek, boyut‎ملیmilliulusal‎‎ملیتmilliyetuyrukمنطقهmıntıkabölgeمصراعmısradizeميراثmiraskalıt ** مسافر *misafirkonukمثال *misalörnekمسکين *miskinuyuşuk, mıymıntıمعامله *muameledavranışمعماmuammabilmeceمعاصرmuasırçağdaş, güncelمعاون *muavinyardımcıمعجزه *mucizetansık ** مغدیmugaddibesleyiciمغالطهmugalatayanıltmacaمغنی muganni, muganniyemuganni, muganniyeşarkıcıمغایرتmugayeretaykırılıkمغایرmugayiraykırıمغبرmuğberküskün, gücenmiş, dargınمغلق *muğlak1) belirsiz, anlaşılmaz, karışık (iş, söz, konu)
2) çapraşıkمخابرهmuhabereiletişim, iletişmemuhaceretmuhaceretgöçmuhacimmuhacimsaldıran, saldırıcımuhacirmuhacirgöçmenmuhaddepmuhaddepdış bükeymuhafaza *muhafazakorumamuhafazakâr *muhafazakârtutucumuhafızmuhafızkoruyucumuhakeme *muhakemeyargılama, uslamlamamuddat *müddetsüreمحقق *muhakkakkesin(likle)muhakkikmuhakkiksoruşturmacımuhalmuhalolanaksızmuhallaffat *muhalefetkarşıtlıkmuhammenmuhammenoranlanan, ön görülenmuhammesmuhammesbeşgenmuhamminmuhamminön görenمحاربه muhârebe, حرب harbmuharebe, harpsavaşmuharipmuharipsavaşçımuharrermuharreryazılı, yazılmışmuharrikmuharrikkışkırtıcı, ayartıcımuharrişmuharriştırmalayan, irkiltenmuhassamatmuhasamatçarpışmamuhasaramuhasarakuşatmamuhasebe *muhasebesayıcılıkmuhasebeci *muhasebecisayıcımuhassırmuhasırkuşatanmuhassalamuhassalabileşkemuhassasmuhassasayrılmışmuhatmuhatkuşatılmışmuhavvilmuhavvildönüştürenmuhavvilemuhavviledönüştürücüمختلفmuhteliftürlü, çok sayıda, birçokmuhtemelmuhtemelolasıمحتوياتmuhteviyatiçindekilerمقدسmukaddeskutsal, kutluمقاولهmukavelesözleşmeمنتظم *muntazamdüzgün, düzenliمربعmurabbadördülmurafaamurafaaduruşmaمعتدلmutedilılım(lı)مطلقmutlaksalt, saltıkمطلقاmutlakakesinlikleموفقيتmuvaffakiyetbaşarıمبالغهmübalağaabartmaمجادله *mücadeleçaba, uğraşmücerritmücerritsoyutمدافعهmüdafaakoruma, savunmaمداخله *müdahalekarışma‎مدرسmüderriseğitimci, eğitmen, öğretmenمدت *müddetsüremudrirmüdrirsidik söktürücümuebbet *müebbetyaşam boyu, sonsuz, kalıcımueccelmüeccelertelenmişmueddepmüeddepuslumuelleffatmüellefat(yazılı) çıkarmamuellif, muharrirmüellif, muharriryazarmuemmenmüemmensağlanmışmuennesmüennesdişilمؤسسهmüessesekurummuessifmüessifüzücümuessirmüessirdokunaklımuessismüessiskurucumueyyidemüeyyideyaptırımmufekkrirehmüfekkiredüşünce gücümuferrihmüferrihiç açıcımufrettmüfrettekilmuflismüflisbatkınمهم *mühimönemliمكافاتmükâfat1) ödül
2) karşılık
مؤمنmümininanan, inançlıمناقشه *münakaşatartışma, söz dalaşıمناسبت *münasebetilişkiمراجعتmüracaatbaşvurumürekkebmürekkepbirleşmiş, birleşikmurrettipmürettipdizgiciمسابقهmüsabakakarşılaşmaمسامحهmüsamahahoşgörü, dözümmusavimüsavieşit,eş, eşleşen, denk‎مشرفmüsrifsavurgan, tutumsuz‎مثبتmüspetolumlu, kanıtlanmış, doğrulanmışمستحكمmüstahkemsağlamlaştırılmış, desteklenmiş‎مستقبلmüstakbelilerideki, gelecektekiمستهجن *müstehcenuygunsuzمستشارmüsteşar *danışmanمسوده *müsvedde1) taslak 2) örnekmuşabbih, mumassilmüşabih, mümasilbenzermuşşabbahatmüşabehetbenzerlikmüşahhasmüşahhassomutمشكلmüşkülgüç, güçlük, çetinmuşkul-pesendmüşkülpesentgüç beğenen, titizmuşrikmüşrikçoktanrıcımüştakmüştaktürevmuştehimüştehiisteklimuştekimüştekiyakınan, sızlananmuştemilatmüştemilateklentimuşterek *müşterekortakmuşterekenmüşterekenortaklaşamuşteri *müşteri1) alıcı, alımcı
2) tüketicimut'amüt'ageçici kazançمطالعهmütalâa1) okuma
2) düşünce
3) irdelemeمتارکهmütarekeateşkes, (silah) bırakışmamuteadditmüteadditçok, birçokmuteaffinmüteaffinkokuşuk, pis kokulu, kokuşmuşmuteahhid *müteahhitüstenci, yüklenicimuteahhidlikmüteahhitliküstencilik, yüklenicilikmuteakibenmüteakibenarkadanmuteakibmüteakipsonra, ardındanmutealiyemütealiyedeneyüstücülükmuteallikmüteallikilişkin, ilgilimuteammimmüteammimyaygınlaşmış, genelleşmişmutearifemütearifebelit ** mutebakimütebakikalanmutebasbısmütebasbısyaltakçımutebeddilmütebeddildeğişen, kararsızmutebessimmütebessimgülümseyen, güleçمعتبرmutebersaygın, geçerli olan, sözü geçer, güvenilir, inanılırmutecanismütecanisbağdaşıkmutecasirmütecasiryeltenenmutecavizmütecavizsaldırganmutedeyyinmütedeyyindindarmuteessirmüteessirüzüntülümutefekkirmütefekkirdüşünürمتفرقmüteferrikdağınıkmutehammilmütehammildayanıklımuteharrikmüteharrikdevingen, oynarمتخصصmütehassısuzmanمترجمmütercimtercümanmuteşşebbismüteşebbisgirişimcimütevâzî *mütevazıalçakgönüllümuteveffamüteveffaölü, ölmüşmuttefik *müttefikbağlaşık, yandaşمذاكرهmüzakeregörüşme, danışmamuzayyadehmüzayedeaçık arttırmaمزمنmüzminsüreğennadir *, ender *nadir, enderseyrekنغمهnağmeezginafile *nafileboşunaنقلاnakiltaşımaنقلیهnakliyetaşımacılık‎‫ناموس‬namusarنصيحت *nasihatöğüt‎نظریاتnazariyatkuram, düşünceناظرnazırbakanنفس *nefessoluknesiçnesiçdokunesl *nesilkuşakنتيجه *neticesonuçنوعnevitürnezifnezifkanamanısfnısıfyarı(m)نهايت *nihayetson(unda)نكاح *nikâhdüğünنسبت *nispetoran‎‫نشان‬nişansimge, belirti, iz, işaretنطق *nutuksöylev‎نسخnüsha1) örnek
2) sayı (basım-yayın)‎نقطهnoktaimragmen *rağmenkarşınراحتrahaterinç, erinçli *راقمrakımyükseklik, yükseltirakip *rakipkarşıdaşرایجrayiçsatış değeriرأیreyoyرئيسreisbaşkanروایتrivayetsöylentiruh *ruhtin ** rutûbet *rutubetyaşlık, ıslaklıkرؤيا *rüyadüşصفحهsafhaaşama, evre, bölümsahil *sahilyaka, kıyısahip *sahipiye ** sahte *sahtedüzmece‎ساكنsakindurgunصميمىsamimiiçtenصرفsarf1) tüketme, kullanma
2) öne sürmeسطح sathsatıhyüzeyسيارهseyyarearabaسبب *sebepneden, gerekçeسفالتsefalet1) yokluk, yoksunluk
2) düşkünlük, aşağılıksafaratsefaretbüyükelçilikسلامتselametesenlikسماsemagökسنه *seneyıl‎‎سربستserbestbağımsız, özgürseviye *seviyedüzeyصحتsıhhatsağlıksihr *sihirbüyüصحبت*sohbetsöyleşiسؤالsualsoruسهولتsuhulet1) kolaylık, yumuşaklık, uygunluk
2) akıcı (konuşma)صلحsulhbarışsunîsuniyapma, yapayسکوتsükûtsessizliksürˤat *sürathızşâhid *şahittanıkşair *şairozanشرقşarkdoğuşart *şartkoşulşatafat(lı)şatafat(lı)gösteriş(li)‎شفافşeffafsaydamşehir *şehirkent‎سلفseleföncel, önceki ‎‎شوقşevkistekشیşeyvarlık, nesneصلهsılabuluşma, kavuşmaشعارşiar1) ayırıcı özellik
2) ülkü, ilkeشدتşiddet1) sertlik, aşırılık, katılık
2) güçlüشمالşimalkuzeyşuˤûr *şuurbilinçşübheli *şüphelisanıktabaqqa *tabakakatmanطبيعت *tabiatdoğaطبيعى *tabiidoğma, doğal‎تابعيتtabiiyet1) bağlılık, bağımlılık
2) uyruktaˤbîr, ifâde*tabir, ifade *deyiş * تحققtahakkuk1) gerçekleşme, yerine getirme
2) kesinleşme, onaylama‎تحكیمtahkimsağlamlaştırma, berkitme, güçlendirmetahlil *tahlilinceleme‎تحلیهtahliyesalıverme, boşaltmatahmin *tahminkestirim *‎تخريبtahripkırma, dökme, yıkma, bozma, çarpıtma‎تحصيلtahsilalma, getiri, elde etme, toplamaتحتtaht *orun *تقاصtakasdeğiş tokuştaˤkib*takipizlem, gözlemطلبtaksirönlemsizlik,özensizlik, ön görmeyerekطلب*talepistekطلبهtalebeöğrenciتعليماتtalimat1) yönerge, yönlendirme
2) komutaتميمtamimgenelgeتعمير taˤmîr *, تعديلات taˤdîlât *tamir, tadilatonarımtaraf *tarafbuluntaraftar *taraftarbulundaştarih *tarihgünay ** tasalluttasallutsarkıntılıktasavvurtasavvurcanlandırma, tasarıtasdîk *tasdikonaytashîhtashihdüzeltmeتصوير *tasvirbetimlemeطيارهtayyareuçakتوصيه *tavsiyesalıkتعادلteadüldenklikتعمداteammü(den)1)tasarlayarak
2)bilinçli, bilerek
3)isteyerek, düşünülerekتعاملteamül1) yapılageliş
2) tepkime, davranıştebessümtebessümgülümsemeتبديلtebdildeğişiklikتبليغtebliğbildiri, iletme, ulaştırmaتبريك *tebrikkutlamaتجلىtecellibelirmeتجسمtecessümgörünmetecrübe *tecrübedeneyimtechîzât *teçhizatdonanımتداویtedaviiyileştirme, sağaltımتدبيرtedbirönlem‎تدريساتtedrisateğitim, öğretimteferruatteferruatayrıntıتفسيرtefsir1) yorum
2) açıklama‎تدريساتtehditgözdağı, korkutmaتهدیدtekamülevrim, gelişim, gelişme, olgunlaşmaتقاعدtekaütemekliliktekeffültekeffülyükümlenmeتكليف *tekliföneritekrar *tekraryineتكذيبtekzipyalanlamaتلاش *telaştasa, kaygı‎تأليفtelifuzlaştırmaتمییزtemiz1) arı, duru
2) kirsiztenâsübtenasüpuyumتنويرtenvir1) aydınlatma, ışıklandırma
2) bilgilendirme, bilgi verme, aydınlatmaتنبيه *tembihuyarıtercîh etmek *tercih etmekyeğlemektercüme *tercümeçeviriterreddut *tereddütduraksamatertip *tertipdüzentesir *tesiretkiteselli *teselliavunmaتسترtesettürörtünmeteşhis *teşhistanıتشكيلteşkiloluşum,oluşma, varolma, kurmaتشكيلteşkilat1) oluşum, kurum
2) örgütتشرين اولteşrinievvelekimتشرين ثانیteşrinisanikasımتشويق *teşviközendirme, kışkırtmaتأییدteyitdoğrulama, doğrulatma, gerçeklemeتحفtuhafgarip, alışılmamış, şaşırtıcı‎‫طمطراق‬tumturakgösterişعمومىumumigenel, kamusal‎اصولusulyavaş, ağırusûl *usulyöntem, yol, yordam, izlenceunvan *unvansanuslup *üslupbiçemvaˤd *vaatsözvakˤâ *vakaolayvakûrvakurağırbaşlıvasf *vasıfnitelikvasıtavasıtaaraçvâsivâsienginvatan *vatanyurtvatandaş *vatandaşyurttaşvaz geçmek *vaz(geçmek)caymakوضيفهvazifegörevve *veile, yenevehmvehimkuruntuvilâyet*vilayetilيئسyeisumutsuzluk, karamsarlıkيعنیyanisonuçta, sözün özü, doğrusuزائلzailyok olan, ortadan kalkanضمير *zamiradıl *ذاتzatkimse, kişi, kendi, özüذاتاzaten *doğrusu, özde, gerçekteزاویهzaviye1) açı
2)anlayış, görüş, bakış açısı, yaklaşım

T&#;rk&#;eye Ge&#;miş Yabancı S&#;zc&#;klerin T&#;rk&#;e Karşılıkları

Türkçe’ye geçmiş yabancı sözcüklerin Türkçe karşılıkları

Günümüz dünyası artık çok daha evrensel. Bu da kültürler arası etkileşimin çok daha yoğun olduğu bir dünya demek. İlerleyen teknoloji ve iletişim alanındaki sınırları ortadan kaldıran gelişmelerin de bunda etkisi büyük. Söz konusu durumun izlerini en iyi gözlemleyebileceğimiz yer ise dil. Bazen farkında dahi olmadan kullandığımız kelimeler yabancı kökenli olabiliyor. Artık bize normal gelen bu Türkçeye giren yabancı kelimeler aslında başka dillerin dilimize uyarlanmış halleri. Dikkat edilmeden kullanılırlarsa, dilde bozulma yaratabiliyor.

Türkçe sözlükler

Bu çok yeni bir durum değil elbette. Özellikle Türkiye gibi pek çok medeniyete ev sahipliği yapmış, kıtalar ve denizler arasında kalmış bir ülkede sadece son yıllarda değil geçmişten gelen ve dilimize yerleşmiş yabancı kelimeler çok sayıda bulunuyor. Bu sözcüklerin çoğunun kökenini ya da kelime anlamını tam anlamıyla bilmesek de günlük yaşantımızda ve yazı dilinde çokça kullanıyoruz. Fakat yabancı kökenli sözcüklerin anlamlarını doğru bilmek ve Türkçede karşılıklarını da öğrenerek ana dilimizi geliştirmek oldukça kıymetli. Bu noktada Ali Püsküllüoğlu’nun Türkçedeki Yabancı Sözcükler Sözlüğü kıymetli bir kaynak olarak karşımıza çıkıyor. Yazarın ayrıca Dil Devrimi ile Türkçeye kazandırılmış sözcük ve terimleri öğretmeyi amaçladığı çalışması Öz Türkçe Sözlük de kitaplıkta mutlaka bulunması gereken kaynaklardan biri.

Dilimizdeki yabancı kökenli sözcüklerin tarihi

Dilimizdeki yabancı kökenli sözcüklerin tarihi

Dilimize giren yabancı kelimeler arasında bazıları geçmişte dile eklenmiş ve çoktan dile yerleşmiş; kimileri ise son yıllarda kullanılmaya başlanmış durumda. Özellikle günlük hayatta kullanılan İngilizce kelimeler bu grupta hatırı sayılır bir yer kaplıyor. Diğer yandan bir kültürün gelişmişlik seviyesi onun dilindeki kendine özgü kelimelerin çokluğu ile ölçülüyor. Hal böyle olunca da dildeki özgünlük bir kat daha önem kazanıyor.

Türkçe üzerinde en çok etkiye sahip olan diller

Türkçe özellikle Batı kaynaklı dillerden aldığı sözcüklerin yıllar içinde yoğunlaştığı bir dil. Bu durumu incelerken belli bir dilde yabancı sözcüklerin bilhassa hangi alandaki kelimeler olduğuna dikkat edersek bu dilin milleti ile nasıl bir ilişkiye girildiğini anlamak da kolaylaşıyor.

Örneğin; Türkçe üzerinde en çok etkiye sahip dillerden birisi Fransızcayı ele alalım. Özellikle Cumhuriyet öncesi dönemde dilimize yerleşmiş Fransızca sözler sayıca bir hayli fazla. Bu kelimelerin büyük bir çoğunluğu ise fen ve doğa alanına ait kelimeler. Bunun sebebini şöyle açıklamak mümkün: Bilindiği üzere ’da Tanzimat Fermanı ilan edildi. Bu ferman, yönetimi iyileştirmeye yönelik bir tür çabaydı. Bu değişiklik eğitim ve bilim alanında da önemli girişimleri beraberinde getirdi ve böylece dönemin kültür ve bilim merkezi olan Fransa ile yakın temaslar kuruldu. İşin nihayetinde ise bugün sıkça kullandığımız “ajanda, bronşit, dejenere, disiplin, feodal, geometrik, laik, klinik, meridyen, mesaj, portre, salon, seminer, sekreter, termal, virüs, volt” gibi Fransızca kökenli kelimeler dilimize yerleşti.

İtalyancadan Türkçe’ye geçen sözcükler

Bu konudaki bir diğer saptamayı da İtalyanca özelinden gösterebiliriz. İtalyancadan dilimize geçen sözcüklerin çoğunlukla denizcilik, müzik ve moda alanında olduğunu söylemek mümkün. Bunda Osmanlı döneminde Venedikliler ve Cenovalıların denizcilik alanında oldukça aktif olmalarının etkisi büyük elbette. Bu sebeple Türkçe “Abluka, antika, balo, berber, conta, çimento, dalyan, entrika, filika, fiyonk, forsa, gondol, iskele, kamara, levent, martı, parola, reçine, salamura, toka, vida” gibi İtalyanca kökenli kelimelerle tanışmış ve yıllar içinde bu kelimeleri benimseyerek günlük hayatın bir parçası haline getirdi.

İngilizce kökenli kelimelerin Türkçe’deki yoğunluğu

Özellikle son yıllarda İngilizce kökenli kelimelerin Türkçedeki yoğunluğunun artış gösterdiği de bilinen bir gerçek. Bunu hem konuşma dilinde hem de yazı dilinde gözlemlemek mümkün. Bu kelimeler artık o kadar yaygın hale geldi ki kulağa çok sıradan geliyor. Öte yandan bu kadar yaygın kullanılması dilin arılığını giderek bozuyor. Örneğin “tamam” yerine “okey”, “hizmet” yerine “servis”, “bilgilendirme” yerine “briefing” demek ya da “bakkal, çarşı, pazar” gibi farklı kullanımları varken “market” kelimesini kullanmak günlük dilde çokça yapılan hatalar olarak karşımıza çıkıyor.

Yabancı kelimelerin Türkçe karşılıkları

Peki, yabancı kelimelerin yerine hangi Türkçe karşılıklarını kullanabiliriz? Gelin çok yaygın olarak kullanılan örnekler üzerinden bir liste yapalım

  • • Fuel oil – Yakıt yağ
  • • Dekor – Süs
  • • Kampüs – Yerleşke
  • • Sponsor – Destekçi
  • • Spesiyal – Özel
  • • Defans – Savunma
  • • Detay – Ayrıntı
  • • Enternasyonal – Uluslararası
  • • Pozisyon – Durum
  • • Lider – Önder
  • • Organize – Düzenleme
  • • Doküman – Belge
  • • Egzersiz – Alıştırma
  • • Format – Biçim
  • • Ambargo – Yaptırım

Büyük Türkçe Sözlük dil konusunda kendini ve bilgisini geliştirmek isteyenler, yabancı kökenli sözcüklerin Türkçe karşılığını ararken zorlananlar için kıymetli bir kaynak olarak dikkat çekiyor.

Türkçe’deki yabancı kökenli sözcüklerin miktarı

Türkçedeki yabancı kökenli sözcüklerin miktarı

Türk Dil Kurumu’nun yaptığı araştırma raporları gösteriyor ki ’lı yıllarda dilimizde sözcüğün 33’ü Türkçe, 67’si yabancı kökenli sözcüklerden oluşuyordu. Bundan yaklaşık 70 yıl sonra Türk Dil Kurumu’nun kurulması ve dilde sadeleştirme çalışmalarıyla Türkçe sözcük oranı yüzde 43’e ulaştı. Dil Devrimi’nden sonra ise, ’e gelindiğinde, bu oran yüzde 85’i buldu. En son senesinde yapılan çalışmaya göre sözlükteki toplam sözcük sayısı ve bunların tanesi Türkçe. Yani söz konusu oran tekrardan düşmüş durumda.

Türkçe’yi doğru ve etkin kullanmak

Eğer Türkçe konusunda kapsamlı bir araştırma isterseniz Yaşar Çağbayır’ın hazırladığı Ötüken Türkçe Sözlük isimli çalışmasını edinebilirsiniz. Türkçeyi doğru ve etkin kullanmak isteyen ve metin çalışmaları yapan herkesin elinin altında bulunması gereken bu eserde Göktürk, Eski Uygur, Hakaniye, Oğuz, Eski Anadolu, Osmanlı, Çağdaş Türkiye Türkçesi ile Anadolu, Rumeli, Kıbrıs ve Kerkük ağızlarından alınan kelimeler sadece bugünkü anlamlarıyla değil, kullanılmaya başlandıkları ilk dönemlerden bugüne kazandıkları bütün anlamlarıyla veriliyor.

nest...

batman iftar saati 2021 viranşehir kaç kilometre seferberlik ne demek namaz nasıl kılınır ve hangi dualar okunur özel jimer anlamlı bayram mesajı maxoak 50.000 mah powerbank cin tırnağı nedir