namazda rükudan doğrulurken ne denir / Namaz Kılarken Rükuda Ne Söylenir? | İslam ve İhsan

Namazda Rükudan Doğrulurken Ne Denir

namazda rükudan doğrulurken ne denir

Namazda R&#;ku Nedir? R&#;kuda Ne S&#;ylenir

Haberin Devamı

Namazın birçok bölümü vardır. Bu bölümlerinden biri de Rüku safhasıdır. Rükuda söylenilecek sözler bulunmaktadır. Rüku namazın farzlarından biridir. Rükuda söylenen sözler üç defa söylenir ve eğildikten sonra kalkınca da tek seferlik söylenecek söz vardır.

Namazda Rüku Nedir?

 Namazda rüku hükmü tamamen farzdır. Kıyam ve kıraattan sonra rüku gelir. Rüku Arapça kökenli bir sözcüktür. Rükunun kelime manası ise eğilmek anlamını taşımaktadır. Eğilmek ve beklemek anlamı da çıkar. Rüku esnasında eller dizlere değdirilerek öne doğru eğilmesine denilmektedir. Erkeklerin ve kadınların rükuda duruş şekli farklıdır. Kadınlar rükuda daha az eğilirken erkekler tam eğilirler. Namazda rüku esnasında erkekler ellerini diz üstüne değdirirken kadınlar ellerini dizlerinin hizasında birleştirirler.

Haberin Devamı

 Rüku namazda secdeye varılmadan bir önceki namaz bölümüdür. Rükuda namaz sözleri söylendikten sonra bir süre beklenir ve o şekilde kalkılır. Üç mezhebe göre de rükuda duruş şekli farklı olabilir. Rükuda üç mezhebin de uygulayış biçimi doğrudur. Rükuda beklemek ve kalkmak da rükunun bölümlerinden olarak bilinir. Peygamber efendimizin gösteriş şeklini sırt ve başın dik bir şekilde eğilmesi ile olunacağını belirtmiştir. Bu tarif ediş şekli erkekler içindir. Kadınlar Rükuda eğilirken dizleri bir müddet bükülü olur.

Rükuda Ne Söylenir?

 Rüku esnasında söylenecek sözler bulunmaktadır. Kıyam ve kıraattan sonra rükuya eğilince "Sübhâne Rabbiye’l-azim” üç defa söylenir. Üç defa söyledikten sonra doğrularak “Semiallâhü limen hamideh”sözü tek seferlik söylenir. Ardından Allah-u Ekber denilerek secdeye varılır.

Namaz Kılarken Rükuda Ne Söylenir?

Peygamber Efendimiz (s.a.v) Cibril hadisinde “İslam Nedir?” sorusuna “–İslâm, Allah’tan başka ilâh olmadığına ve Muhammed’in Allah’ın Rasûlü olduğuna şehâdet etmen, namazı dosdoğru kılman, zekâtı vermen, Ramazan orucunu tutman, yoluna güç yetirip imkân bulduğun zaman Kâ’be’yi ziyâret (hac) etmendir” buyurdular.

“İman Nedir?” sorusuna “–Allah’a, meleklerine, kitaplarına, peygamberlerine, âhiret gününe inanmandır. Yine kadere, hayrına ve şerrine îmân etmendir” buyurdular.

İhsan Nedir? Rasûlullah Efendimiz (s.a.v): “–İhsân, Allah’a, onu görüyormuşsun gibi kulluk etmendir. Sen onu görmüyorsan da O seni mutlaka görüyor” buyurdular. (Müslim, Îmân 1, 5. Buhârî, Îmân 37; Tirmizi Îmân 4; Ebû Dâvûd, Sünnet 16)

Kuran-ı Kerim, Peygamber Efendimize (s.a.v) gönderilen ilahi kitapların sonuncusudur. İlahi emirleri barındıran Kuran ve beraberinde Efendimizin (s.a.v) sünneti tüm Müslümanlar için yol gösterici rehberdir.

Tüm insanlığa rahmet olarak gönderilen örnek şahsiyet Peygamber Efendimiz Hz. Muhammed Mustafa (s.a.v) 23 senelik nebevi hayatında bizlere Kuran ve Sünneti miras olarak bırakmıştır. Nitekim hadis-i şerifte buyrulur: “Size iki şey bırakıyorum, onlara sımsıkı sarıldığınız sürece yolunuzu asla şaşırmazsınız. Bunlar; Allah’ın kitabı ve Peygamberinin sünnetidir.” (Muvatta’, Kader, 3.)

Tasavvuf; Cenâb-ı Hakkʼı kalben tanıyabilme sanatıdır.Tasavvuf; “îmân”ı “ihsân” gibi muhteşem ve muazzam bir ufka taşımanın diğer adıdır. Tasavvuf’i yola girmekten gaye istikamet üzere yaşayabilmektir. İstikâmet ise, Kitap ve Sünnet’e sımsıkı sarılmak, ilâhî ve nebevî tâlimatları kalbî derinlikle idrâk edip onları hayatın her safhasında vecd içinde yaşayabilmektir.

Dua, Allah Teâlâ ile irtibatta bulunmak; O’na gönülden yönelmek, meramını vâsıta kullanmadan arz etmek demektir. Hadisi şerifte "Bir şey istediğin vakit Allah'tan iste! Yardım dilediğin vakit Allah'tan dile!" buyrulmuştur. (Ahmed b. Hanbel, Müsned, 1/)

Zikir, bütün tasavvufi terbiye yollarında nebevi bir üsul ve emanet olarak devam edegelmiştir. “…Bilesiniz ki kalpler ancak Allâh’ı zikretmekle huzur bulur.” (er-Ra‘d, 28) Zikir, açık veya gizli şekillerde, belirli adetlerde, farklı tertiplerde yapılan önemli bir esastır. Zikir, hatırlamaktır. Allah'ı hatırlamak farklı şekillerde olabilir. Kur'an okumak, dua etmek, istiğfar etmek, tefekkür etmek, "elhamdülillah" demek, şükretmek zikirdir.

İlim ve hâl kelimelerinden oluşmuş bir isim tamlaması olan ilmihal (ilm-i hâl) sözlükte "durum bilgisi" demektir. Bütün müslümanların dinî bilgi ve uygulama bakımından ihtiyaç duyduğu, bir bakıma müslüman olmanın ve müslümanlığın icaplarını yerine getirmenin ön şartı durumundaki fıkhi temel bilgiler ilmihal diye anılmıştır.

İslam ve İhsan web sitesinde İslam, İman, İbadet, Kuranımız, Peygamberimiz, Tasavvuf, Dualar ve Zikirler, İlmihal, Fıkıh, Hadis ve vb. konularda  güvenilir kaynaklardan bilgiye ulaşabilirsiniz.


Sual: Rükûdan kalkarken, imam, cemaat ve yalnız kılan Rabbenâ lekel hamd der mi?
CEVAP
Yalnız kılan kimse, rükûdan kalkarken hem Semi’allahü limen hamideh, hem de Rabbenâ lekel hamd der. (Redd-ül-muhtar)

Namaz kılan kimse, imama uymuşsa, Semi’allahü limen hamideh demez, Rabbenâ lekel hamd der. Yalnız kılıyorsa, bunların ikisini de söyler. Muhit, Tatarhaniyye ve Hidaye kitaplarında da böyle bildirilmiştir. (F. Hindiyye)

Rükûdan kalkarken Semi’allahü limen hamideh demek, imama ve yalnız kılana sünnettir. Cemaatle kılarken, cemaat, Semi’allahü limen hamideh demez, sadece Rabbenâ lekel-hamd der. (S. Ebediyye)

İmam, Semi’allahü limen hamideh demese de, cemaat Rabbenâ lekel hamd der.

İmam-ı azama göre, İmam, Rabbenâ lekel hamd demez, İmameyne göre ise der. Kitapların çoğunda, İmam-ı a’zamın kavli tercih edilmiştir. (Redd-ül-muhtar)

Hanbelî ve Şâfiî’de ise, imamın, cemaatin ve yalnız kılanın Rabbenâ lekel hamd demesi sünnettir. Mâlikî’de yalnız kılanın ve cemaatin demesi mendubdur. (Mezahib-i Erbea)

(Rabbenâ lekel hamd) demek
Sual:
İbni Sebeci biri, (İçkinin haram edilmesine Ömer sebep olduğu için ben içki içenleri hoş görürüm. Namaz kılarken “Rabbenâ lekel hamd” demek Muaviye’nin demesiyle namaza girdiği için, namazda ben bunu söylemiyorum) diyor. (Rabbenâ lekel hamd) demek, sünnet değil midir?
CEVAP
Elbette, sünnettir. İçki, Hazret-i Ömer'in isteği üzerine haram edilmişse de, haram eden Allahü teâlâdır. Hazret-i Ömer sadece sebep olmuştur. İçkinin haramlığı hakkında âyet ve hadis olmasaydı bile, Hazret-i Ömer, Eshab-ı kiramdan olduğu için sözü dinde senettir. İki hadis-i şerif:
(Benim sünnetime ve hulefa-i raşidinin sünnetine uyun!) [Tirmizî]

(Eshabım gökteki yıldızlar gibidir. Hangisine uyarsanız hidayete erersiniz.) [Taberani, Beyheki, İbni Asakir, Hatib, Deylemi, Darimi, İ. Münavi, İbni Adiy]

Rabbenâ lekel hamd ifadesini de Hazret-i Muaviye söylese de dinde senet olur, ama, üstelik Resulullah o sözü tasdik etmiştir. Bunun için, o sözü namazda söylemek sünnet olmuştur. İki hadis-i şerif:
(İmam, “Semi’allahü limen hamideh” dediği vakit “Rabbenâ lekel hamd” deyin! Çünkü, sözü meleklerin sözüne uygun düşenin geçmiş günahları affedilir.) [Buhârî, Müslim, Ebu Davud, Tirmizî, Nesaî]

(İmamdan önce hareket etmeyin, o tekbir aldıktan sonra siz alın, “Veleddâllîn” deyince “âmîn” deyin. Rükû edince, siz de rükû edin, “Semi’allahü limen hamideh” deyince “Rabbenâ lekel hamd” deyin ve imamdan önce başınızı kaldırmayın!) [Buhârî, Müslim, Ebu Davud, Tirmizî, Nesaî]

İmam-ı Gazâlî hazretleri, gayrimüslim birinden bir söz alıp kitabına yazmışsa, o söz, artık İmam-ı Gazâlî hazretlerinindir. O tasdik ettiği için, o söze gayrimüslim sözü olarak bakılmaz.

Bir zaman şeytan, sıkışınca, (Âyet-el kürsî’yi okuyana zarar veremem) demek zorunda kalıyor. Eshab-ı kiram, bunu Peygamber efendimize bildiriyorlar. O da, (Şeytan yalancı olduğu hâlde, bu sözü doğrudur) buyurarak, şeytanın söylediği o sözü tasdik ediyor. Resulullah bu sözü tasdik ettiği için, biz o sözle amel ederiz. O sözün artık şeytanla bir alakası yoktur.

Kur’an-ı kerimde Eshab-ı kiramın hepsinin cennetlik olduğu bildiriliyor. Eshab-ı kiramdan olan, Kur’an-ı kerimi yazmakta vahiy kâtipliği de yapan, Resulullah'ın kayınbiraderi Hazret-i Muaviye hakkında böyle saygısızca söz söylemek çok çirkindir.

Rabbena lekel-hamd demek
Sual: Rükûdan doğrulunca, (Rabbena lekel-hamd) mi, yoksa (Rabbena ve lekel hamd) mi demek gerekir?
CEVAP
İkisi de caizdir. Ancak meşhur olan (Rabbena lekel-hamd) demektir. Mesela, Hindiyye, Berîka, Dürer ve Gurer, Mebsut, R. Nâsıhîn, Tergib-us-salat, Kudûrî gibi kitaplarda (Rabbena lekel hamd) denileceği bildiriliyor.

Muhit kitabında, (Allahümme rabbena lekel hamd), Bahru'r-râik’te (Rabbena ve lekel-hamd denilmesi efdaldir) deniyor. Hidaye’de, (Rabbena lekel hamd denilmesi evlâdır) yazıyor. Dürr-ül-muhtar’da, rükûdan kalkarken (Rabbena lekel hamd) demenin lâzım olduğu bildirilmiştir. (M. Zühdiyye)

(Allahümme Rabbena ve lekel hamd) veya (Allahümme Rabbena lekel hamd) yahut (Rabbena ve lekel hamd) denir. (Halebî)

İbni Âbidin’de de Halebî’deki gibi bildirilmektedir. Yani bu kitaplarda da, Allahümme ile başlayan yazılıdır, fakat meşhur olanı yani (Rabbena lekel-hamd) şeklinde olanı söylemek daha uygundur. S. Ebediyye’de ve İslam Ahlakı kitabında da, (Rabbena lekel-hamd) denileceği bildiriliyor.

nest...

oksabron ne için kullanılır patates yardımı başvurusu adana yüzme ihtisas spor kulübü izmit doğantepe satılık arsa bir örümceğin kaç bacağı vardır