7 kıta çöp adası / Dünyanın 8. Kıtası: Büyük Pasifik Çöp Alanı - Matematiksel

7 Kıta Çöp Adası

7 kıta çöp adası

Genç sesler: Yedinci kıta büyümeye devam ediyor!

Merhaba, ben Buse Güler, 17 yaşındayım ve Fridays For Future Türkiye’de bir iklim aktivistiyim. İklim krizi aslında sadece çevresel bir olgu değil bu yüzden iklim aktivisti olmak benim için bundan daha geniş bir anlam ifade ediyor. Benim iklim krizine karşı harekete geçmem de tam olarak böyle bir duyarlılıktan kaynaklanıyor. Hayvanlar ve doğaya insanlar yüzünden zarar geliyor olması çok korkunç; ayrıca zarar verdiğimiz tek şey bu da değil, sorumsuzluğumuz yüzünden kendi geleceğimizi yok ediyoruz. Benim bu konuda karamsar düşündüğüm günler de çok oluyor ama biliyorum ki değişiklik yaratmak istiyorsanız ilk başta kendinizi değiştirmelisiniz ki çevrenizdekiler değişsin&#; Zaten domino taşı etkisi yaratacaktır inanın.

Yedinci kıta nedir?

Dünyaya verdiğimiz zararın büyüklüğünü anlamamızı sağlayan en çarpıcı örneklerden biri &#;Yedinci kıta&#; olarak bilinen Great Pacific Garbage Patch yani Büyük Pasifik Çöp Birikintisi. Plastik atıklar okyanuslarda irili ufaklı adalar oluşturuyor; yedinci kıta da Pasifik Okyanusu&#;nda yüzen atıklardan oluşuyor ve Türkiye&#;nin iki katı büyüklüğüne sahip olduğu belirtiliyor. yılında Amerikalı okyanus bilimcisi Charles Moore tarafından keşfedilen ilk atık girdabı olarak kayıtlara geçen bu &#;ada&#; 3,4 milyon metrekare alanı kaplıyor ve büyümeye devam ediyor. yılında yapılan bir araştırmada adanın daha önce belirtilenden 16 kat daha büyük olduğu bulunmuştu.

Peki bu atıklar nereden geliyor? Plastik atıkların doğaya maliyetine hepimiz Türkiye&#;de maalesef tanık oluyoruz. Sorumsuzca tükettiğimiz atıklar, denizlere, okyanuslara karışıyor; fırtınalar ve kasırgaların da etkisiyle hiç hayal etmediğimiz sonuçlar doğuruyor. Plastik doğada çözünmüyor, bunun yerine ufalıyor ve mikroplastiklere dönüşüyor. Aşağıdaki görseller National Geographic tarafından görüntülenen Yedinci Kıta ve buradan alınan atıkları görebilirsiniz.

Gelişmiş ülkelerin çoğu geri dönüştürülebilir atıkları işlemek maliyetli olduğu için tam ayrıştırılmamış bu atıkları başka ülkelere gönderiyor ve gelen atıkların sonu ya çöpte ya da denizde bitiyor. Doğayı Koruma Vakfı (WWF) verilerine göre Türkiye, Mısır ve İtalya ile birlikte Akdeniz’i özellikle yaz aylarında en çok kirleten üç ülkeden biri. Akdeniz&#;e en çok plastik atık atan ülke ise Türkiye ve günde ton atıkla diğer ülkeleri geride bırakıyor. Bu atıklar sadece denizin üstünde yüzmekle kalmıyor zamanla mikroplastiğe dönüştüğü için canlıların zarar görmesine neden oluyor hatta ölümlerine yol açıyor. Akdeniz’deki atıkların yüzde 95’ini plastik maddeler oluşturuyor. Akdeniz’de yaşayan tür deniz canlısı plastik atıkları yiyor. Akdeniz’de bir kilometre karede 5 milimetreden küçük 1,25 milyon plastik parça bulunuyor…

Her yıl bin deniz canlısı ve 1 milyon deniz kuşu plastik yüzünden boğularak veya enfeksiyon kaparak hayatını kaybediyor. Durumun ciddiyetini anladıysak neler yapabileceğimizden söz etmek istiyorum. Öncelikle plastik istesek de istemesek de hayatımızın her yerinde olan bir madde ve ucuz olduğu için çok tercih ediliyor. Hayatımızdan hiç çıkar mı çıkabilir mi emin değilim çünkü durum o kadar ciddi ki doğmamış bebeklerin vücüdunda bile mikroplastiğe rastlandığını öğrendik. Ama en azından plastik yerine kullanılabilecek onun gibi maliyeti ucuz olan bir madde bulunana kadar plastik ayak izimizi nasıl azaltabiliriz diye düşünmemiz, harekete geçmemiz gerekiyor.

Plastiği hayatımızda nasıl çıkarabiliriz?

Plastik pipet kullanmamalıyız, alışverişe gitmeden yanımıza bez veya file çanta almalıyız çünkü kullandığımız naylon poşetler çok büyük bir sorun, bunların sadece yüzde biri geri dönüştürülebiliyor ve yüzde 99&#;u doğada kalıyor. Bozulmaya başladıklarında ise çevreye çok zararlı kimyasal maddeler yayıyor, yayılan bu maddeler de suya ve toprağa karışıp besin zincirimizi kirletiyor yani bizi de etkiliyor.

Tek kullanımlık bardaklar yerine termos kullanalım, sıvı sabun yerine katı sabunu hatta katı şampuanları tercih edelim. Kısacası plastik ambalajlı ürünleri tüketirken hep iki kere düşünüp alternatiflerini sorgulayalım. Yemek sipariş edilen birkaç sitede gördüğüm kadarıyla plastik kullanımını azaltmaya yönelik &#;Plastik çatal bıçak istemiyorum&#; seçeneği var. Bu tarz uygulamaları görmek umut verici oluyor ama eğer daha kalıcı sonuçlar görmek istiyorsak, karar alıcıların en azından tek kullanımlık plastiklerin kullanımına yasak getirilmesi, daha kısa sürede çarpıcı sonuçlar verebilir. Alacağımız küçük önlemler birleştiğinde büyük etkiler yaratabilir. Gelecek nesillerin kahramanları bizler olabiliriz.

Hadi sen de önlemini al dünyamız kurtulsun!

Çöplerin İçinde

Pasifik Okyanusu üzerinde yer alan Büyük Pasifik Çöp Girdabı; denizlerden, göllerden ya da diğer su kaynaklarından okyanusa varmış çöplerin oluşturduğu bir çöp adası. Dünya okyanuslarında bu şekilde toplam beş çöp adası bulunduğu biliniyor. Hatta 'da gerçekleşen İstanbul Bienali'nin konusu da 'Yedinci Kıta' adı ile bu çöp adasıydı.

Ne yazık ki bu çöp adası ya da girdabı sürekli büyümekte çünkü hem çöp akımının önüne geçilmiyor hem de çöplerin büyük bir kısmı doğada kendi kendine yok olabilir materyallerden yapılmadığı için en fazla parçalanarak mikroplastiklere dönüşüyorlar. Bu da suyun yoğunlaşıp çorba gibi bir doku almasına yol açıyor. Yani aslında çöp ada, bildiğimiz büyük çöplerin değil, çıplak gözle görülmeyen, hatta uydu görüntülerinde bile yakalanmayan mikroplastiklerin oluşturduğu, Fransa'nın üç katı büyüklüğünde bir ada. Tabii ki çok sayıda balıkçı ağı ve başka büyük çöpler de var. Ben Lecomte'un bulduğu klozet oturağı gibi.

Lecomte, Büyük Pasifik Çöp Girdabı'nda yüzen ilk insan. 5 Haziran 'de başladığı macerada altı ay boyunca her gün sekiz saate yakın yüzerek toplamda kilometre yol kat eden Lecomte, bu yolculuğa okyanuslardaki çöp oranına dikkat çekmek ve bu mikroplastikler hakkında araştırma yapmak amacıyla çıktı. Lecomte aynı zamanda Atlantik Okyanusu'nu yüzerek geçen ilk insan. 'de Amerika-Fransa arasını 73 günde yüzerek kanser araştırmaları hakkında bağış toplamıştı.

Büyük Pasifik Okyanusu'nu geçmek üzere Japonya'dan başladığı yolculuk, günde sekiz saat yüzerek altı-sekiz ay arası bir sürede San Francisco'da tamamlanacaktı. Ancak yakalandıkları fırtınalar sonucu teknelerinin aldığı hasarlar nedeniyle Japonya'ya geri döndüler. Tüm bu süreç kayıt altına alındı ve The Swim adıyla belgeselleştirildi. The Swim, şimdi Discovery+ işbirliği ile BluTV'de izlenebilir. Biz de bunu fırsat bilerek "Ben olimpik yüzücü değilim, amaçları olan biriyim" diyen Lecomte ile sohbet edip gün ve deniz mili süren macerasının perde arkasını sorduk.

Bazı kaynaklarda adı 7. kıta olarak geçen ama aslında bilim camiasında 8. kıta olarak tanınan Kaliforniya ve Hawaii arasında yer alan Büyük Pasifik Çöp Alanı, Fransa’nın üç katı büyüklüğündedir. Burası her yıl binlerce deniz hayvanını öldüren milyar parça yüzen plastik ile dünyanın en büyük okyanus atık deposudur.

Bazen medyada tarif edildiği gibi bir çöp adası biçiminde olmasa da, bu bölgenin suları suda yüzen küçük çöplerle doludur. Dalgaların hareketiyle çalkalanan bu parçalar su sütunu içinde batıp çıkar. Sonrasında da akıntılarla oradan oraya gider. Bunun sonucunda da yayılmacı ve zararlı türler bu plastiklere tutunarak, doğanın asla onlar için planlamadığı yerlere ulaşma şansına sahip olur.

Büyük Pasifik Çöp Alanı

Deniz kuşları, deniz memelileri ve balıklar bu çöpleri besin sanıp midelerini sindirilmesi olanaksız çöple doldurur. Bu da bir çoğunun sonu olur. Sudaki parçalar, sonu gelmeyen çarpma ve sürtünme hareketleriyle mikroskobik plastik parçaları ve toksik kimyasalları suya salar. Bunlar çok kısaca bizi bekleyen tehlikelerden bir kaçı.

Büyük Pasifik Çöp Alanını Nasıl Keşfettik?

Büyük Pasifik Çöp Alanı

Kaliforniyalı denizci, çevreci ve araştırmacı Charles Moore yılında katıldığı bir yelken yarışından dönerken normal rotasından sapıp Pasifik Okyanusu’nda biraz gezmeye karar verdi. Doldrums diye adlandırılan, az rüzgâr aldığı için denizcilerin pek geçmediği bir bölgeye geldiği zaman gördüğü manzara karşısında şok olacaktı.

Kendisinin çöp yığınının içinden kurtulması yedi gün sürdü. Dört bir yanı şampuan kutuları, sabun şişeleri, poşetler ve balıkçılık ekipmanlarıyla doludur. Karalardan ve insanlardan uzak bu yere bu kadar plastik nasıl gelmiş olabilirdi?

Büyük Pasifik Çöp Alanı Nasıl Oluştu?

Yüksek basınç sistemlerinin sebep olduğu hava akımları okyanuslarda girdap biçimli akıntıların ortaya çıkmasına sebep olur. Dünya genelinde beş ana okyanus akıntısı vardır: Kuzey ve Güney Pasifik Tropik Altı Girdapları, Kuzey ve Güney Atlantik Tropik Altı Girdapları ve Hint Okyanusu Tropik Altı Girdabı.

Okyanuslarındaki yüzey sularının %40’ı başka bir deyişle yeryüzünün %25’i orta enlemlerde yer alan bu girdapların içinde kalır. Okyanus sularına karışan plastikler bir kez girdaplara kapıldıktan sonra akıntıyla beraber girdabın merkezine doğru sürüklenmeye başlar. Bu durum okyanuslardaki plastik kirliliğinin önemli bir kısmının girdaplarda birikmesine sebep olur.

Büyük Pasifik Çöp Alanı

Okyanuslardaki çöplüklerin en bilineni ve üzerine en çok çalışmalar yapılanı Kuzey Pasifik Çöplük Bölgesi’dir. Kaptan Moore’un keşfettiği, çöplük de bu devasa çöplüğün doğu kısmını oluşturur.

Okyanusu Temizlemek Mümkün mü?

Günümüzde her yıl yaklaşık milyon ton plastik üretiyoruz. Bunun da yine yaklaşık yarısı çöpü boyluyor. Dünyada dakikada 1 milyon plastik su şişesi, günde yarım milyon plastik pipet ve yılda 4 trilyon naylon torba kullanılıyor.

Büyük Pasifik çöp sahasının keşfi, binlerce insanın farkındalığını artırdı. Bu da okyanustaki plastik miktarını azaltmak için çok sayıda girişime yol açtı. Açık okyanusu temizlemeyle ilgili sorun, denizde yüzen ve toplanmayı bekleyen devasa çöp yığınlarının olduğu şeklindeki yaygın bir yanlış düşüncedir.

Çünkü asıl sorun yüzeyde değil, denizin dibinde yer almaktadır. Atıkların çoğu bezelye büyüklüğünde veya daha küçüktür ve yüzeyin altında yüzer. Aşağıdaki görsel bu konuda size bir fikir verecektir.

Büyük Pasifik Çöp Alanı

Plastik Neden Doğada Çözülemiyor?

Organik atıklar, örneğin kâğıt ya da bitki kabukları doğada hemen parçalamaya başlar. Ama doğanın plastikle başa çıkması kolay değildir. Bunun nedeni biraz da plastiğin yapısı ile ilgilidir.

Çoğu plastik, bir zamanlar yaşayan organizmaların birkaç milyon yıllık doğal çürümesinin son ürünü olan petrolden üretilir. Petrolün ana bileşenleri, uzun zaman önce bu organizmaların hücrelerinde bir araya gelen lipitlerden oluşur. Normal koşullarda da biyolojik olarak çözülmesini beklemek mantıklıdır.

Ama sorun plastiğin üretim yönteminde gizli. Doğal polimerler, adına peptit bağı denen kimyasal bağlar kullanırken, plastik polimerlerde karbon-karbon bağı bulunur. Bu bağlar çok daha güçlüdür. Bu yüzden plastikler çok dayanıklıdır ama kurtulması da bir o kadar zordur.

Organik maddeleri ayrıştıran organizmalar, doğada yaygın olan belirli bağ türlerine saldırmak için milyarlarca yıl içinde evrimleşmişlerdir. Ancak plastiğin içinde karşılarına çıkan bu yeni ve güçlü bağları parçalayabilen çok az organizma mevcuttur.

Çevreciler, plastik üreticilerinin neden polimerler oluşturmak için karbon-karbon bağları yerine peptit bağları kullanmadıklarını merak edebilirler. Böylece bir çöplükte sonsuza kadar kalmak yerine biyolojik olarak bozunurlar. Ancak ne yazık ki bu seferde üretilen plastikler çok kısa bir raf ömrüne sahip olacaklardır.

Peki Ama Ne Yapmalı?

Geldiğimiz bu noktada bir çok kuruluş denizleri temizlemek için uğraş verse de temel sorun kaynağın azalmamasıdır. Bu nedenle hepimize düşen önemli görevler vardır. Bunun en başında da plastik tüketimimizi mümkün olduğu kadar aza indirmek gelmektedir.

İlk akla gelen tek kullanımlık plastik çatal, bıçak, pet şişe, tabak gibi kullanıp attığımız ürün sayısını azaltmaktır. Buzdolabı poşeti, köpük kutular diğer akla gelen tek kullanımlık her şey için bu geçerlidir. Biraz düşününce siz de evinizdeki çöp yığınlarının çoğunun plastikten oluştuğunu göreceksiniz.

Bu nedenle küçük tedbirler ile yaşanabilir bir geleceğe destek olabilirsiniz. Ayrıca merak ederseniz: Kızartma Yağı Nereye Dökülür? Cevap Lavabo Değil!


Kaynaklar ve ileri okumalar


Size Bir Mesajımız Var!

Matematiksel, yılından beri yayında olan ve Türkiye’de matematiğe karşı duyulan önyargıyı azaltmak ve ilgiyi arttırmak amacıyla kurulmuş bir platformdur. Sitemizde, öncelikli olarak matematik ile ilgili yazılar yer almaktadır. Ancak bilimin bütünsel yapısı itibari ile diğer bilim dalları ile ilgili konular da ilerleyen yıllarda sitemize dahil edilmiştir. Bu sitenin tek kazancı sizlere göstermek zorunda kaldığımız reklamlardır. Yüksek okunurluk düzeyine sahip bir web sitesi barındırmak ne yazık ki günümüzde oldukça masraflıdır. Bu konuda bizi anlayacağınızı umuyoruz. Ayrıca yazımızı paylaşarak veya Patreon üzerinden ufak bir bağış yaparak da büyümemize destek olabilirsiniz. Matematik ile kalalım, bilim ile kalalım.

Matematiksel

Jeolojik çağları mutlaka duymuşsunuzdur. Popüler filmlerin adını bile süsledi bazıları: Buz Devri, Jurassic Park gibi filmlerden söz ediyorum. İşte buradaki Jurassic ya da Jura devri, Mezozoik zamanın Trias’tan sonra gelen ikinci dönemini ifade ediyor. Bu devirler milyonlarca yıl devam ediyor. En son yıl kadar önce Holosen devresine girdik. Bu jeolojik çağların en önemli özelliklerinden biri canlıları etkilemesi. Örneğin Holosen çağı bizi nasıl etkilemiş olabilir? Buzullar eridi ve sonrasında yerleşik hayata geçtik. Yazılı tarihe geçiş yaptık. Dolayısıyla kültürel gelişimlerin başladığı; sanatın, tasarımın ve en sonunda da teknolojinin doğduğu bir çağ bu. 

Fakat pek çok bilim insanı bu çağın da sona erdiğini söylüyor. Hem de beklenenden milyonlarca yıl önce&#; Çünkü artık jeoloji canlıları etkilemiyor, canlılar -hadi daha spesifik olalım- biz insanlar hem jeolojiyi hem de ekolojiyi etkiliyoruz. Sadece çevremizi değil tüm yeryüzünü dönüştürüyoruz. İşte o yüzden insanın dünyaya olan etkisinin en üst düzeye çıktığı bu yeni çağa Antroposen adı veriliyor. Diğer çağ geçişleri yüzbinlerce yıllık bir sürece yayılmış durumdaydı. Oysa bu çağın başlangıcı için yine pek çok bilim insanı net bir tarih, hatta saat verebiliyor. 16 Temmuz saat Trinity kod adlı bu ilk nükleer testle insanlık yeryüzüne radyoaktif bir imza attı. 

“İyi de ben boş zamanlarımda evimin arka odasında nükleer denemeler yapmıyorum” diye düşünüyor olabilirsiniz. Ama emin olun hepimiz dünyayı etkiliyoruz. Kelebek etkisi. Çok basit bir örnek vereceğim. Günde kaç çeşit plastik kullandığınızı bir düşünün. Poşetlerden başlayabiliriz saymaya ama detaya girmeye gerek yok. Tüm dünyada her yıl 1 trilyon plastik poşet kullanılıp çöpe atılıyor. Bu videoyu izlemeye başladığınızdan beri geçen sürede 2 milyon plastik poşet daha çöpe atıldı. Her yıl yarım milyardan fazla plastik şişeyi ve 5 milyara yakın pipeti çöpe atıyoruz. Şu ana kadar her birimizin kullanıp attığı en az parça plastik çöp parçası, suya karıştı, nehirlerle denizlere ve sonra da okyanuslara ulaştı bile. Dünyadaki her bir insanın ürettiği bu parça atık okyanus akıntılarıyla birleşti ve trilyon plastikten oluşan bir adaya dönüştü.  milyon kilometre karelik bir alanı kaplayan bu devasa plastik atık kütlesine ada değil de kıta demek daha doğru olur çünkü Türkiye’nin yüzölçümünün neredeyse 5 katından söz ediyoruz. 

Bu kütlenin büyük çoğunluğu Hawaii ve California arasında toplanmış durumda. Bilim insanları tarafından Büyük Pasifik Çöp Alanı olarak tanımlanıyor. Güneşin ve dalgaların etkisiyle çoğunluğu yarım santimetreden küçük mikroplastiklere dönüşmüş durumda olduğu için bu yığını uzaktan görebilmek çok zor. Ama aralarında ta ’de üretilmiş böyle megaplastik çöpler de var, ’de Gameboy olarak üretilmiş böyle makroplastikler de&#; İnanın göremediklerimiz görebildiklerimizden daha tehlikeli. ’den fazla canlı türünü tehdit ediyor. Sadece suda yaşayanları değil onunla ilişkisi olan tüm hayvanları. Plankton kadar küçük olanları da&#; Balina kadar büyük olanları da&#; Işıltılı plastik parçalarını gören kuşlar onları yememesi gerektiğini nereden bilsin? Deniz kuşlarının ya da kaplumbağalarının %44’ünün midesinde plastik parçası olduğu tahmin ediliyor. Her yıl 1 milyondan fazla deniz kuşu sadece bu yüzden ölüyor. Bunu yiyen balıkları umursamaktan daha önemli işlerimiz olabilir ama unutmayın o balıklar besin zincirinin bir parçası. Zincirin diğer ucunda da biz insanlar var. Bir dahaki sefere balık yerken içinde göremeyeceğiniz kadar küçük plastik parçaları olabileceği aklınızın bir kenarında bulunsun. 

Önümüzdeki videoda yılındaki dünyayla ilgili iyimser tahminleri aktaracağım o yüzden kötümser bir tahmini orada değil de burada vereyim. Büyük Pasifik Çöp Alanı tek çöp alanı değil. Şu anda dünyanın 5 ayrı noktasında buna benzer atıklar toplanmaya devam ediyor. Bu atıkların kütlesinin yılında denizde yaşayan tüm balıkların kütlesine eşitleneceği tahmin ediliyor. Dünyaya neredeyse kıta büyüklüğünde bir alan eklenmesine sebep oluyoruz ama çoğumuz bunun farkında bile değiliz. 

Yine kötü haberleri saçtık ortalığa. Vah vah demekten öte ne yapılabilir? Hem toplumsal hem de bireysel olarak yapılabilecek bazı şeyler var. 

Güzel bir haber vereyim. Büyük Pasifik Çöp Alanı’nı temizlemek için çeşitli organizasyonlar harekete geçtiler bile. “Ocean Cleanup” projesi teknolojinin yol açtığı bu kirliliğe yine teknolojik bir çözüm getirmeye çalışıyor. metre uzunluğunda ve 3 metre derinliğinde yüzen bir araçla atıkları topluyor. Bu devasa aracın su üstünde yüzen parçası megaplastikleri yakalarken, deniz altında kalan ince etek parçası daha küçük partikülleri hallediyor. Bunun oluşturduğu akıntı sayesinde deniz canlıları araca takılmadan ilerleyebiliyor. Araç bu temizliği yaparken okyanusun üç kuvvetinden faydalanıyor: Rüzgar, dalgalar ve akıntılar. Aracın kendisi tıpkı çöpler gibi akıntıyla hareket ediyor. Fakat rüzgar ve dalgaların yardımıyla ondan daha hızlı gidebildiği için yolda önüne çıkan atıkların kendisine takılmasını sağlıyor. Ortalara doğru daha da derinlere inebilen bu sistem bir U şeklinde kıvrılıyor. Rüzgarlarla yönü değişen bu dev U şekli atık yığınının her yerine gidebiliyor. Sistemin üzerinde güneş enerjisiyle çalışan ışıklar, çarpışma önleme sistemleri, kameralar, sensörler ve uydu antenleri var. Böylece karadakiler onun yerini ve topladığı atık miktarını sürekli olarak denetliyor. Periyodik olarak çöp gemileri gönderilerek U’nun ortasında biriken atıklar toplanıyor. 

Peki bu yeterli mi? Değil. Sadece Büyük Pasifik Çöp Alanı’nı temizlemek için bunlardan 60 tane üretilmesi gerekiyor. Böyle bir filoyla 5 yılda çöplerin %50’sinin temizlenebileceği hesaplanıyor. 5 yıl sonra da iş bitmiyor çünkü en az temizlenen kadar yeni çöpü bizler üretmeye devam ediyoruz.

O yüzden bireysel olarak da ürettiğimiz çöp miktarına dikkat etmemiz gerekiyor. Mesela plastik poşet kullanımımızı azaltabiliriz. Pazara, markete giderken yanımıza bir çanta alsak tek kullanımlık poşete ihtiyacımız kalmaz. Satın aldığımız ürünleri seçerken bu konudaki hassasiyetlerine dikkat edebiliriz. Geri dönüştürülebilir malzeme kullananları tercih edebiliriz. Artık biyobozunur plastik ambalajlar üretilebiliyor. Bunlar doğada bakteri veya diğer organizmalar tarafından tamamen bozuluyor. 

Tüm bunlar bir kenara en azından ortadaki problemin farkına varmalıyız. Çünkü bir problemi çözebilmek için önce o problemin ne olduğunu anlamaya çalışmak gerekiyor. Bilinçli olmak, hem kendimizi hem de çevremizdekileri eğitmek. Çevre konusunda kazandığımız farkındalığı ve duyarlılığı mümkün olduğu kadar yaymaya çalışmak.

Bunun için de çok güzel bir örnek var önümüzde. Bu yıl sı gerçekleştirilen İstanbul Bienali dünyanın en güçlü iletişim yollarından biri olan sanatı kullanarak farkındalık kazandırmaya çalışıyor. Bienali düzenleyenler insanlığın sebep olduğu doğal veya kültürel atıklara antropoloji ve arkeolojinin araçlarıyla bakan güncel sanat çalışmalarını gündeme getirmeye karar vermiş. &#;Yedinci Kıta&#; adı verilen bienal bu yıl sanat ve ekoloji arasındaki ilişkiyi de tartışmaya açıyor. Neden yedinci kıta? Artık anladınız sanırım. Yağmur ormanlarının yandığı, plastik moleküllerinin okyanusları doldurduğu yeni bir dünyanın imgesel adı bu.

İKSV tarafından, Koç Holding sponsorluğunda düzenlenen bienalin kuratörü Nicolas Bourriaud, fikirlerin ve insanların yüzyıllar boyunca başkalaşıma uğradığı İstanbul&#;un böyle bir etkinlik için kusursuz bir sahne olduğunu söylemiş. 

Etkinliğe çok çarpıcı bir başlangıç yapmışlar. Çöplerden oluşan bu Yedinci Kıta’nın temsilcisini İstanbul’a davet etmişler. 

Bu temsilci dışında tam 25 ülkeden 56 sanatçı da davet edilmiş ve bunlardan 36&#;sı bu sergi için özel yeni eserler üretmiş. Sayısı &#;den fazla olan bu eserleri 10 Kasım&#;a kadar ücretsiz olarak ziyaret edebilirsiniz. Konuyla ilgili ayrıntılı bilgi ve ücretsiz davetiye linki açıklamalar bölümünde&#;

Sizden ricam bu sergiyi gezmeye gittiğinizde 25 ülkeden gelen her bir sanatçıyı size uzaklardan haber getiren biri gibi düşünün. Kullandığımız plastik poşetlerin, bardakların, pipetlerin ve hatta kulak temizleme çubuklarının uzaklarda bir yerlerde bir kıtaya dönüştüğünü hatırlayın, gitmesek de görmesek de&#; Bu dünya bizim olduğu kadar o atıklarımızın arasında var olmaya çalışan canlıların da dünyası. Eğer birlikte yaşamaya devam etmek istiyorsak İstanbul Bienali&#;nin &#;yedinci kıta&#; olarak imgeleştirdiği bu yeni araziyi keşfetmemiz gerekiyor ve bunun için de bizlere sanatçıların duyarlı antenleri, onların tercümanlığı lazım.

nest...

çamaşır makinesi ses çıkarması topuz modelleri kapalı huawei hoparlör cızırtı hususi otomobil fiat doblo kurbağalıdere parkı ecele sitem melih gokcek jelibon 9 sınıf 2 dönem 2 yazılı almanca 150 rakı fiyatı 2020 parkour 2d en iyi uçlu kalem markası hangisi doğduğun gün ayın görüntüsü hey ram vasundhara das istanbul anadolu 20 icra dairesi iletişim silifke anamur otobüs grinin 50 tonu türkçe altyazılı bir peri masalı 6. bölüm izle sarayönü imsakiye hamile birinin ruyada bebek emzirdigini gormek eşkiya dünyaya hükümdar olmaz 29 bölüm atv emirgan sahili bordo bereli vs sat akbulut inşaat pendik satılık daire atlas park avm mağazalar bursa erenler hava durumu galleria avm kuaför bandırma edirne arası kaç km prof dr ali akyüz kimdir venom zehirli öfke türkçe dublaj izle 2018 indir a101 cafex kahve beyazlatıcı rize 3 asliye hukuk mahkemesi münazara hakkında bilgi 120 milyon doz diyanet mahrem açıklaması honda cr v modifiye aksesuarları ören örtur evleri iyi akşamlar elle abiye ayakkabı ekmek paparası nasıl yapılır tekirdağ çerkezköy 3 zırhlı tugay dört elle sarılmak anlamı sarayhan çiftehan otel bolu ocakbaşı iletişim kumaş ne ile yapışır başak kar maydonoz destesiyem mp3 indir eklips 3 in 1 fırça seti prof cüneyt özek istanbul kütahya yol güzergahı aski memnu soundtrack selçuk psikoloji taban puanları senfonilerle ilahiler adana mut otobüs gülben ergen hürrem rüyada sakız görmek diyanet pupui petek dinçöz mat ruj tenvin harfleri istanbul kocaeli haritası kolay starbucks kurabiyesi 10 sınıf polinom test pdf arçelik tezgah üstü su arıtma cihazı fiyatları şafi mezhebi cuma namazı nasıl kılınır ruhsal bozukluk için dua pvc iç kapı fiyatları işcep kartsız para çekme vga scart çevirici duyarsızlık sözleri samsung whatsapp konuşarak yazma palio şanzıman arızası