tıpta indentasyon ne demek / İndentasyon Nedir? • Doktordan Haberler

Tıpta Indentasyon Ne Demek

tıpta indentasyon ne demek

Bel Fıtığı (Disk Hernisi)

Bel ağrısı son derece yaygındır ve insanların tıbbi yardım araştırdıkları ikinci en sık nedendir. Bel ağrısından şikayet eden hastaların sayıca çokluğuna karşın hastaların yalnızca % 1 inde siyatik ağrısı tarzında şikayetler ve % ünde bel fıtığı ( lomber disk herniasyonu ) vardır. Siyatik, bel fıtığı için öylesine tipik bir göstergedir ki, siyatik ağrısı olmaksızın klinik olarak anlamlı bir disk herniasyonu ihtimali çok düşüktür. Ancak bunun istisnaları vardır, idrar kaçırma ve bacaklarda kuvvetsizlik gibi bulgularla ani olarak ortaya çıkan Cauda Sendromu bu istisnalardan bir tanesidir. İstisnalardan bir diğeri spinal stenoz adı verilen omurilik kanalının normal ölçülerden dar olması halidir.


Genel Bilgiler ve Terimler 

Lomber ( bel ) bölgede 5 adet omur vardır, bunlar tıbbi terminolojide kolaylık olması için L1 den L5 e kadar numaralandırılarak ifade edilirler. Örneğin L4 - L5 kısaltmasıyla 4. ve 5. bel omuru kastedilmektedir. Bel ağrısı çeken ya da bel fıtığı teşhis edilen hastaların ve yakınlarının, sık sık duyduğu, doktorunuzun kullandığı ve de MR / BT raporlarında çok sık karşılaştığınız bazı terimlerin karşılıklarını, aydınlatıcı olması amacıyla konunun başında aşağıdaki satırlarda bulacaksınız.

  • Lomber Bölge : Bel bölgesi
  • Lumbo-Sakral Bölge : Kuyruk sokumu-bel bölgesi
  • Sakrum : Kuyruk sokumu kemiği
  • Sakro-İliak Eklem : Kuyruk sokumu kemiği ile leğen kemiğinin yapmış olduğu eklem ( Sağ ve solda olmak üzere her iki tarafta da vardır. )
  • Lumbago : Bel ağrısı
  • Lumbosiyatalji : Belden bacağın arka kısmına siyatik sinir boyunca yayılan ağrı.
  • Disk Herni : Bel fıtığı
  • Skolyoz : Omurganın yanlara doğru çarpıklığı, eğriliği
  • Lordoz : Omurganın konveksliği öne bakan kavisli durumu ( Bel omurları normalde lordoz durumundadır )
  • İntervertebral : Vertebralar arası, omurlar arası
  • Postero-Lateral : Arka - yan
  • Posterior Longitidunal Ligament : Omurgaların, omurilik kanalına bakan yüzünü saran bağ dokusuna verilen ad. Bu bağ dokusunun omurgaların ön yüzünde olanına da anterior longitidunal ligament adı veri

Diskin Yapısı 

İki omur arasında yer alan diskler 4 - 6 mm kalınlığında, form değiştirebilen elastik yapılardır. Merkezi kısmında nucleus pulposus etrafında da halkavari anulus fibrosus adı verilen iki farklı yapıdan oluşan diskler bu özellikleriyle omurlar arasında yastık / amortisör görevi yapmaktadırlar. Diskler bütün omurga boyunca omurlar arasında yer alırlar ve böylece omurların birbiri üzerinde daha kolay hareket ederek ölçülü de olsa omurganın hareketliliğini sağlamış olurlar. Ayrıca omurgaya binen ağırlığın daha geniş yüzeye yayılması da sağlanmış olur.

Doğal olarak, lomber bölgede bulunan diskler, daha üst seviyelerdeki, örneğin boyun bölgesindeki disklere oranla daha fazla ağırlığa maruz kalırlar. Bu da disklerin neden bel bölgesinde daha fazla oluştuğunun nedenlerinden bir tanesidir.

Damarsal yapıları olmayan diskler beslenmeleri için gerekli olan oksijen, glikoz gibi maddeleri komşuluk yaptıkları omurların süngerimsi kemik yapılarından diffüzyon yoluyla alırlar. Bu nedenle direkt kan akımıyla beslenemeyen disklerde doku yaşlanması ( mikroskopik degenerasyonlar ) diğer dokulara göre daha erken başlar. Disklerdeki bu degeneratif değişimler otuzlu yaşlardan itibaren mikroskop altında görünür hale gelmektedir. İlerleyen yıllarda disklerdeki degenerasyonlara paralel olarak, omurların kenarlarında kalsifikasyonlar ( osteochondrose ) ve omurlar arasındaki eklemlerde de ( Spondylose ) degenerasyonlar oluşur. Direkt röntgen filmlerinde, görülen kalsifikasyon ya da halk arasında kireçlenme olarak adlandırılan oluşumlar bu degeneratif değişimlerdir

Protrüzyon - Perfore Disk - Serbest Fragman - Bulging Nedir?

Degeneratif değişimler sonucu suyunu ve elastikiyetini kaybeden nucleus pulposus, etrafını çevreleyen anulus fibrozisin de sağlamlığını kaybetmesi ile birlikte, bir zorlanma ya da yanlış bir hareket sonucu resim de görüldüğü gibi omurilik kanalı içerisine doğru bir kabarıklık oluşturur. Bu durum protrüzyon olarak adlandırılır. Bazan bu degenere disk, daha ileri safhada posterior logitidunal ligamanı delerek kanal içerisine doğru uzanır buna da Perfore Disk adı verilir. Perfore disk parçası omurilik kanalı içerine düşerse buna da serbest sequestr veya serbest fragman denir.

Ayrıca BT ve MR raporlarında çok sık rastlanan bir terim olan bulging ise protrüzyonun daha hafif şekli olup diskin yaygın bir şekilde omur kenarlarından taşmasıdır.

Hangi şekli olursa olsun diskin bu şekilde omurilik kanalına doğru uzanması, zaten normalde dar olan omurilik kanalı içerisinde, sinir kökleri ve diğer yapıların sıkışmasına yol açar. Sinir köklerinden birinin sıkışarak bası altında kalması sonucu sinirin yayıldığı ilgili alanda ( bacakta/ayakta ) uyuşma, karıncalanma, ağrı, ve kuvvetsizlik gibi şikayetler ortaya çıkar. 
Bir çok hasta ağrının bacağında olmasına rağmen neden belinden ameliyat olduğu konusunda tereddüt duymaktadır. Siyatik sinir, insanın en kalın siniridir. Aynı zamanda en sağlam siniri olup 90 kg ağırlığı kaldırabilir. Bu sinirin yapısına L4, L5 ve S1, S2 köklerin den gelen lifler iştirak ederler. Siyatik sinir; bacağın hareketini, kuvvetini sağlayan motor lifler ve duyusunu sağlayan sensitif liflere sahiptir. Köklerden her hangi birisinde olan sıkışma sonucu ağrı ve uyuşma gibi duyular sensitif liflerle ilgili alana kadar taşınır dolayısıyla hasta ağrıyı sinirin yayıldığı ilgili alanda duyar. Bel fıtıklarında ağrının siyatik sinir boyunca olmasından dolayı halk arasında kullanılan siyatik deyimi, bel fıtığı ile aynı anlamı taşımaktadır.

Hastaların Şikayetleri - Belirtiler Nelerdir?

Disklerdeki degeneratif değişimlerin derecesine göre hastalar başlangıçta zaman zaman tekrarlayan bel ağrısından ( lumbago ) şikayet edebilirler bu safhada ağırlık kaldırmak, yanlış bel hareketlerinden kaçınmak, jimnastik, ortopedik yatak gibi tedbirlerle kişinin kendisini kollaması gerekir hatta bazan bir ağrı kesici ve adele gevşeticiye de ihtiyaç duyulabilir.

Diskteki kabarıklık, protrüzyon safhasında ve sinir köküne de bası yapmış ise o zaman hasta; belinden bacağına yayılan ve bazı hareketlerle artan, öksürmek, hapşırmak ve ıkınmakla şiddetlenen ağrılardan şikayet edecektir. Ağrı basıya uğrayan sinir köküne göre, uygun alana yani topuğa veya ayak baş parmağına kadar yayılacaktır. Hasta ağrı yanında, sıkışan sinir kökünün hangi seviyede olduğu ile ilgili olarak bacağında, ayak parmakları veya tabanında ya da ayak üzerinde karıncalanma ve uyuşmalardan şikayet edebilir. Sıkışma daha ileri safhada ve sinir kökü uzun süre basıya maruz kalmış ise siyatik sinirin motor lifleri de ( hareketleri sağlayan lifler ) zarar görmüş olacağından ayağın yukarıya veya aşağıya doğru hareketlerinde kuvvet azalması da ortaya çıkacaktır.

Hangi seviyede olursa hangi bulgular ortaya çıkar?

  • L3 / L4 Disklerinde : Baskıda kalan kök L4 kökü olup, uyluk ön yüzü ve bacağın iç yüzünde ağrı veya duyu kusuru hissedilir. Etkilenen refleks patella ( diz ) refleksidir.
  • L4 / L5 Disklerinde : Baskıda kalan kök L5 köküdür. Kalça ve bacağın dış yan yüzü, ayak sırtı ve baş parmak ta ağrı, bacağın dış yüzünde, baş parmakta uyuşukluk hissedilir. Ayak baş parmağı ve ayağın yukarıya kaldırılmasında kuvvet azalması gelişebilir. Bu seviyede refleks kaybı olmaz.
  • L5 / S1 Disklerinde : Kalça, uyluk ve bacağın arka yüzlerinde, topuk ve ayak dış alt kısmında ağrı, bacağın arka yan yüzünde ve ayak dış kısmında duyu kusuru. Ayağın tabana doğru olan kuvvetinde azalma veya kayıp gelişebilir. Bu seviyede Aşil Refleksi etkilenir.

Bel fıtıkları, genellikle erişkin yaşlarda görülen bel ve bacak ağrılarının en başta gelen nedenlerinden biridir. Erkeklerde kadınlara göre kat daha fazla rastlanır.

Bel fıtığı nasıl oluşur?

Degenere olarak elastikiyetini kaybeden nücleus pulposusun, herhangi bir zorlama veya yanlış hareketle anulus fibrozise ait bir yarıktan fırlaması veya nucleus pulposusun anulus fibrosus ile birlikte disk aralığından omurilik kanalına doğru sarkması sonucu bel fıtığı ya da disk hernisi dediğimiz olay gelişmiş olur. Hernie olan disk materyalinin, sinir kökünü sıkıştırması sonucu değişik şiddette bel ve bacak ağrısı ortaya çıkar. Posterior longitidunal ligamentin en sağlam olduğu yer orta hattır, bu nedenle çoğu hernie olmuş disk bir tarafa, sağa veya sola doğru oluşarak sinir kökünü sıkıştırır ve karekteristik siyatik ağrısına neden olur.

Lomber disk hernileri sıklıkla L4 / L5 ve L5 / S1 seviyelerinde oluşur. Ve buna bağlı olarakta L5 veya S1 kökleri bası altında kalır. Her iki kökte siyatik siniri oluşturduğu için hernie olan tarafta bası altında olan köke uygun alanda ağrılar meydana gelir. Sinir kökü sıkışması ile beraber sırtta omurganın yanında yer alan adeleler refleks olarak kasılır ve spasm içine girer, bu aslında vücudun koruyucu bir mekanizması ise de spasmdan dolayı belde hareketle artan ağrılar oluşur. Hatta adele spazmı nedeniyle omurgada skolyoz da gelişebilir. 
Sinir kökü sıkışması, çeşitli derecelerde bulgu ve belirtilerin gelişmesine neden olur. Bunlar ;

  • Bacağa yayılan ağrı
  • Öksürmek, ıkınmak hapşırmakla ağrıda artma
  • Çok uzun süre herhangi bir pozisyonda ( ayakta durma, oturma, yatma gibi ) kalmak tipik olarak ağrıyı artırır.
  • Belde eğrilikler ( skolyoz ) oluşabilir. Vücut refleks olarak ağrıyı hafifletmek için karşı tarafa eğilir.
  • Sıkışan sinir kökünün beslediği alana uyan bölgede uyuşukluk gibi duyu değişiklikleri.
  • Sıkışan sinir kökünün seviye ve tarafına göre sağ veya solda ayak, parmaklar veya bacakta ortaya çıkan kuvvetsizlik
  • Refleks değişiklikleri ( azalma, kaybolma gibi )

Bel fıtıkları en sık olarak L4 / L5 ve L5 / S1 seviyelerinde görülürler, daha nadir olarak L3 / L4 ve daha üst seviyelerde de rastlanabilir. 

Hangi hastalıklarla karışır?

  • Myopati
  • Polynöropati
  • Perifer sinir harabiyetleri ( pereneus sinir felci )
  • Brucella enfeksiyonu
  • Spinal tümör
  • Conus sendromu
  • Spinal stenoz

ile karışabilir ve kesin tanı MR ile konur.

Teşhis için neler gerekir?

  • Bel bölgesinin 2 yönlü ( ön-arka ve yandan ) röntgen filmi.
  • Bilgisayarlı Tomografi veya MR

daha nadiren de Myelografi, Myelografi den sonra BT, EMG gibi tetkikler teshis için gerekli olabilir.

Bel Fıtıklarında Tedavi ;

Bel fıtıklarında, tartışmasız acil ameliyatı gerektiren durumlardan bir tanesi Cauda sendromu, diğeri de hastada düşük ayak gelişmesidir.

Cauda sendromunda, degenere olmuş massiv disk materyali ( nucleus pulposus ) posterior ligamanı yırtarak omurilik kanalı içerisine girer ve omurilikten çıkan sinir lifleri üzerine bası yapar. Sinir lifleri üzerinde oluşan bu bası sonucu hastada süvari yaması tarzında duyu kusuru ( uyuşukluk ), bacaklarda paraplejiye ( her iki bacağın felci ) kadar gidebilen kuvvetsizlik, idrar ve büyük aptestini kaçırma, seksüel yetersizlik ( geç safhada belli olur ) ile karekterize çok ağır bir tablo ortaya çıkar. Cauda sendromunda hastanın daha önce bel ağrısı ve siyatik tarzında şikayetleri olabilir ancak olmadan da bu tablo meydana gelebilir. Özetle Cauda sendromunda, ani gelişen ağır nörolojik belirtiler söz konusudur ve acilen müdahale edilmez ise hastanın paraplejik olma ihtimali yüksektir. Gecikmiş müdahale de gelişmiş olan bulguların ( bacaklardaki felç ve idrar - gaita kontrulünün ) geri dönme şansı azdır.

Düşük ayak teşekkül eden hastalarda, hasta ayağını ayak bileğinden yukarıya kaldıramaz ve ayağını sürükliyerek yürür. Bu durumda tespit edilen herniasyonun acil operasyonu, hastanın seçebileceği tek alternatiftir.

Bel fıtıklarında, hastanın acil ameliyatını gerektiren durumların dışında ki ameliyat endikasyonları;

Şunu unutmamak lazımdır, " Doktor ameliyatı önerir, ameliyat kararını hasta verir" Bel fıtığı tespit edilen hasta, operasyon endikasyonu olsa bile, önce medikal tedavi veya fizik tedavi gibi diğer alternatifleri denemek ister. Eğer bunlardan sonuç alamazsa ameliyat olmaya karar verir. Bu nedenle;

  • Ağrı kesiciye ve diğer medikal tedavi yöntemlerine cevap vermiyen vakalar.
  • Uyuşukluğun ilerlemesi
  • Ayakta veya ayak parmaklarında kuvvetsizliğin başlaması

hastaları operasyona yönlendiren nedenler arasındadır.

Tıbbi açıdan ise ;

  • MR tetkiki sonucu basıya neden olan büyük bir fıtık tespit edilmişse
  • MR tetkiki sonucu fıtıklaşan disk materyali kopup kanalın içine girmisse ( serbest fragman )

ameliyat kaçınılmazdır.

Bel Fıtıklarında Konservatif Tedavi;

Hastanın klinik bulgularına, ağrının şiddetine ve MR bulgularına göre değerlendirmek şartıyla 6 - 8 haftalık bir süre konservatif tedavi denenebilir. Bunlar arasında;

  • Yatak istirahati
  • Ağrı kesici ve adele gevşeticiler ile birlikte Medikal tedavi
  • Fizik tedavi, Hidroterapi, Masajsayılabilir.

Konservatif tedaviden sonuç alınamayan vakalar operasyona gönderilir.

Ameliyat olmaya karar veren hastanın seçenekleri nelerdir?

  • Bilinen ve en çok uygulanan klasik ameliyat yöntemi.
  • Mikroşirürjikal teknikle yapılan klasik yönteme benzeyen müdahale.
  • Perkütan endoskopik disk operasyonu
  • Laser disk dekompresyonu.

İndentasyon Nedir?

İndentasyon, çentikleşme, çukurlaşma anlamına gelmektedir. Tıpta sık olarak kullanılan terimlerden biridir. Çentikleşmenin olabilmesi için girinti ve çıkıntılara ihtiyaç vardır. Konuyu daha iyi kavrayabilmeniz için alttaki resmi bırakıyorum. Dikkatlice inceleyiniz.

indentasyon nedir

Yandaki resimde var olan girinti ve çıkıntılarda indentasyon kelimesine karşılık gelir.

Ayrıca sertlik kelimesinin eş değeri olarak kullanıldığı bilinmektedir.

İndentasyon, indentation kelimesinin Türkçe&#;ye geçmiş halidir ve Fransızca kökenlidir.

İndentasyon Nedir Tıp?

Bu terim tıp biliminde genellikle anatomik yapıların girintilerinin veya çıkıntılarının ifade edilebilmesi amacıyla kullanılmaktadır.

İndentasyon Ne İşe Yarar?

İndentasyon terimi en sık olarak tıp ve inşaat sektörlerinde kullanılır. İnşaat sektöründe ne işe yaradığına geldiğine çok değinmeyeceğim ancak tıp sektöründe içinde bulunulan durumu ifade edebilmek için kullanılır.

Merak ettiklerinizi ve eklemek istediklerinizi konunun alt tarafında yer alan yorum bölümüne yazmanız haline cevaplayacağım. yorumlarınızı bekliyorum 🙂

Bu Başlıklar İlginizi Çekebilir:

Kategoriler TIP Sözlük

Hipofiz Bezi Hastalıkları

Hipofiz Bezi Hastalıkları ve Sella Bölgesi Patolojileri


Bu bölümde hasta ve hasta yakınlarının anlayabileceği bir anlatım diliyle hipofiz bezi ve sella bölgesinin anatomisi, fizyolojisi, tetkikleri, hastalıkları ve tedavi yolları ile ilgili temel bilgiler verilmektedir.



Anatomi ve Fizyoloji


Sella bölgesi kafatası tabanında yani kafatası kubbesi ve beyin alındıktan sonra altta kalan derin kısımda yer alır. Bu bölgede kafatası kalın destek kemiklerinden oluşur. Sella çukuru bu kemiklerden sfenoid kemik denilen kemiğin üstünde yer alan yaklaşık cm ilk bir oyuktan oluşmuştur ve anatomik adı sella Turcica (Türk eyeri) dir. Bu kemik yapı altında sfenoid sinüs denilen bir kemik boşluk vardır ve burun boşluğuna komşudur. Sella boşluğu içinde hipofiz bezi bulunur. Hipofiz bezi bizim endokrin yani hormon merkezimizdir.

Vücudumuzu yöneten tüm önemli hormonlar bu funduszeue.info kısımdan kan dolaşımına salınır. Hipofiz bezinin alt kısmı burun boşluğu ile komşu durumdadır, ancak etrafında çok önemli başka oluşumlar da bulunur. Yan kısımlarında beyini besleyen en önemli damar olan karotis arterleri (şah atardamarı), ve bazı önemli sinirler (3. Sinir - gözbebeği göz kapağı ve hareketlerini idare eder, 4. Sinir - bazı göz hareketlerini idare eder, 6. Sinir - gözü dışa baktırır, 5. Sinir - göz ve yüz bölgesi duyuları ile ilgilidir) bulunur. Üst kısmında ise 2. Sinir yani görme sinirimiz ve önemli beyin yapıları (hipotalamus gibi) yer alır.

Hipofiz bezi aslında kabaca iki parçadan oluşur. Ön hipofiz (adenohipofiz) de denilen kısım aslında embriyo döneminde yutak kısmından bu bölgeye doğru gelişen Rathke kesesinden köken alır, yani bir sinir yapısı değildir. Bu kesenin artıklarını bazen ileri yaşlarda hipofiz bölgesinde kistik yapılar şeklinde görebiliriz. Bu kistlerin büyük olanları baskı yaratmaları sebebiyle ameliyat edilirler. Hipofiz bezinin bu ön lobu pek çok hormonu salgılayan özel hücrelerden oluşur. Örneğin laktotrop hücreler proaktif hormonunu, gonadotrop hücreler gonadotropin yani büyüme hormonunu sekreter ederler. Aslında bu ön adenohipofiz bölgesinden yaklaşık 20 kadar hormon ve benzeri madde salındığı tespit edilmiştir.

Hipofiz bezinin daha küçük olan arka lobu, diğer adıyla posterior hipofiz ise beyin ile bağlantılı bir kısımdır. Hipotalamus bölgesinin bir uzantısı olarak bir sap yardımıyla aşağıya uzanır ve nörohipofiz adı da verilir. Bu bölgeden direkt olarak hormon salgılanmaz, hipotalamusta yapılan iki hormon buraya hipofiz sapıyla iletilerek depolanır ve uygun durumlarda kana karışır. Bu hormonlar oksitosin ve ADH (antidiüretk hormon - vücudumuzda su düzenini sağlayan önemli bir hormon) dur.

Ön bölgeden salınan hormonlar, beyinle direkt bağlantı olmasa da hipotalamus tarafından kontrol edilirler. Her hormon belirli bir düzen ve seviyede kana salınır ve hedef organlarda ikincil hormonların salınmasını uyarır (örneğin tiroid hormonları) ya da hücre fonksiyonlarını düzenlerler. Hipofiz bölgesinin kan dolaşımı da bu duruma uygun şekilde düzenlenmiştir.

Hipofiz bezi beyinin bulunduğu kısımdan farklı bir kompartmanda bulunur. Normalde beyin etrafında bir su dolaşımı vardır ve beyin bu sıvıda adeta bir denizaltı gibi yüzer. Hipofiz bölgesinde altında su dolaşımı olan zar yapısı yoktur ve bu alanda BOS bulunmaz.
 

Hipofiz bezi ve Sella bölgesi Hastalıkları - Belirtiler


Bu bölgenin en sık görülen hastalıkları kitleleri, tümörleridir. Bu bölge tümörlerinin çoğunluğu iyi huyludur. Bu bölgede doğumsal kitleler (kranyofaringeoma gibi), kistler (dermoid, epidermoid, araknoid, Rathke gibi), hipofiz adenomları, metastaz, ve glial tümörler görülebilir. En sık hipofiz bezinin tümörlerine rastlanılır ki bunlar için adenom tabiri kullanılır.

Hipofiz bezine ait tümörlerin bir kısmı hormon salgılayan tümörlerdir. Bunlar ya 1 cm den küçük tümörlerdir ki bunlara ‘mikroadenom’ denilir. Bu cins tümörler bir ya da daha fazla hormonu normalden çok fazla miktarda üreterek vücuda verirler. Bu hormonun niteliğine göre özel klinik tablolar oluştururlar. Bu tablolardan en sık görüleni hiperprolaktinemidir, yani hipofiz bezindeki adenomdan (buna prolaktinoma da denilir) prolaktin hormonunun fazla miktarda salınması durumudur. Daha çok genç bayanlarda amenore (adet düzensizliği), infertilite (kısırlık), galaktoreye (memelerden süt gelmesi), ve hirsutizme (aşırı kıllanma) neden olur. Erkeklerde de olabilir ve empotans (iktidarsızlık) ve jinekomasti (memelerde büyüme) durumuna neden olabilir.

En sık görülen ikinci tablo büyüme hormonunu fazla salgılayan adenomlarda görülür. Eğer büyüme hormonu ve analogları (GH - growth hormon, IGF-1 somatomedin C) büyüme gelişme tamamlanmadan önce fazla salınırsa devlik (gigantizm) tablosu ortaya çıkar. Eğer ileri yaşlarda bu olursa akromegali (uç organların büyümesi) oluşur. Her ikisi de vücudu yoran durumlardır. İleri yaşlarda ortaya çıkan akromegalide dış görünümde bozulmalar (çene alın dil ve elmacık kemiklerinde ileri doğru büyüme, el ve ayaklarda büyüme), yumuşak dokuda bozulmalar, kalp ve akciğer problemleri ile eklemlerde problemler olur.

Bir diğer hormonal tablo Cushing Hastalığıdır. Bunda vücutta kortizon fazlalığına neden olan adenom vardır. Kortizon fazlalığında obesite, karında ensede ve göğüste yağlı dokuda fazlalaşma, aydede yüzü, kırmızı yanaklar, şeker metabolizma bozukluğu, ve hipertansiyon gibi durumlar meydana gelir.

Hipofiz bezinin bir grup tümörleri ise hormon salgılamazlar ancak büyüklükleri, kitleleri ile baskıya neden olurlar. Bu tip tümörler için non-fonksiyone makroadenomlar tabiri de kullanılır. Bu tümörler önce hipofiz bezinin kendisine baskı yaparlar, hormon seviyelerinde azalmaya neden olarak ‘hipopitüitarizm’ tablosuna neden olurlar. Daha sonra kolay büyüyebildikleri yukarıya doğru büyürler, üstlerindeki zarı gerginliğe uğratarak başağrısına neden olurlar. Daha da yukarıya doğru büyürlerse göz sinirlerine baskı oluşturarak görmede azalma ve görme alanı defektlerine neden olabilirler. Yan taraflara büyüyerek göz hareketlerini yaptıran sinirlerde baskı ile çift görmeye, ya da burun boşluğuna doğru büyüyerek burundan BOS (beyin-omurilik sıvısı) gelmesine neden olabilirler.

Bu bölgede karşılaşılan en acil durum ‘hipofiz apopleksisi’ denilen kanamadır. Ender görülür. Ani şiddetli başağrısı, kusma, hipotansiyon ve ani görme kaybı meydana gelir. Acil ameliyat gerektiren bir durumdur.
 

Tetkikler


Bu bölgenin hastalıklarında en önemli tetkik yöntemleri görüntüleme ve kan hormon tetkikleridir. Bu bölgenin görüntülenmesinden başlıca bilgisayarlı tomografi (BT / CT) ve manyetik rezonans görüntüleme (MR / MRG / MRI) kullanılır. Bu bölgeye özel çekimlerle problem yaratan hastalık teşhis edilebilir. Günümüzdeki hızlı bilgisayar sistemleri ve hassas dedektörlerle donatılmış yüksek görüntü çözünürlüğüne sahip cihazlar görüntü kalitesini üst düzeye taşımıştır. Merkezimizin bağlantılı olduğu hastanemiz radyoloji biriminde 3 Tesla GE MR cihazı, çok dedektörle GE spiral BT sistemi bulunmaktadır.

Hipofiz bezi ve etraf dokuların fonksiyonlarını tespit etmek için ayrıntılı kan ve hormon incelemeleri endokrinoloji ve biyokimya bölümlerimizin sorumluluğunda yapılır ve değerlendirilir. Göz sinirlerine yakın komşuluk göstermeleri nedeni ile her olgunun ayrıntılı göz muayenelerinin yapılması gereklidir. Bazı hastalarda VEP (görsel uyarılmış potansiyeller) denilen elektriksel görme yolları incelemesi nöroloji bölümü tarafından yapılmaktadır.
 

Değerlendirme ve Tedavi


Hipofiz bezi ve sella bölgesindeki tümörler kitle etkisine neden oluyorlarsa tedavileri cerrahi yani ameliyattır. Sadece bazı özel durumlarda önce ilaç tedavisi uygulanır. Örneğin prolaktinomalarda ilk tedavi seçeneği - eğer görme yolları üzerine aşırı bir baskı yoksa- medikal tedavi yani ilaç tedavisidir. Son yıllarda rahat tolere edilebilen yeni ilaçlarla hormon seviyeleri ve tümör büyüklüğü kontrol altında tutulabilmektedir.

Bu bölge ameliyatlarında kullanılan standart cerrahi girişim yolu transsfenoidal girişim denilen burun içi yoluyla hipofiz bezine ulaşmaktır. Yıllardır uygulanmakta olan bu cerrahi girişim genel anestezi altında yapılır. Genellikle skopi cihazı ya da navigasyon sistemi ile burun içinden kafa tabanına ulaşılır. Sella boşluğu tabanı açılarak nokta atışı şeklinde tümoral patolojiye ameliyat mikroskobu ya da endoskop sistemi ile ulaşılarak çıkartılır. Bu girişim esnasında modern teknolojinin sağladığı bazı olanakların kullanılması mümkün olmaktadır. 

Örneğin tümörün sodyum fluoroscein ile boyanarak floresan kılavuzluğunda cerrahi ile normal dokudan tümörün ayrımının yapılması, damarsal yapıları görmek için ICG veya floresan anjiyografi kullanmak, nöroultrasonografi kontrolü yapmak gibi. Bu teknolojiler ile diğer dokulara zarar verilmeden tümörlerin çıkartılması mümkün olabilmektedir. Tümör dokusunun çıkartılmasından sonra girişim alanı onarılarak burun tamponları konulur. Bazı olgularda tümör çıkartıldıktan sonra BOS akıntısı olabilir, bu durumda belden BOS alınarak basıncı düşürmek ve tamiri kolaylaştırmak için geçici bir drenaj yerleştirilir. Ameliyat esnasında veya sonrasında tümörün kontrolü için BT veya MR çekimi yapılır.

Ameliyat sonrası hormon seviyelerinin titizlikle kontrol edilmesi gerekir. Nöroendokrinoloji birimimiz periyodik kontrollerle tüm hastalarımızı izler. Ayrıca Beyin ve Sinir Cerrahisi Bölümü olarak her hastamız aralıklı kontrol MR ları ile takip edilir.

Hipofiz tümörleri için en önemli konulardan birisi de nöropatolojik değerlendirmedir. Uzman nöropatoloji ekibimiz ameliyat sonrası gönderilen materyali özel yöntem ve boyamalarla ayrıntılı olarak değerlendirir. Patoloji raporu konseyde değerlendirilerek ileri tedavilere karar verilir.

Bazı durumlarda tümörlerin tümü çıkartılamayabilir. Kalan tümöral dokuya yönelik odaklanmış radyoterapiler yapılması gerekli olabilir. Ender olarak bazı tümörler kemoterapi gerektirebilir. Bazı tümörler yukarıya yani beyine doğru fazla büyümüş olabilirle. Bu durumda yukarıdan yani kafatasından ufak bir girişimle tümörü çıkartmak gerekebilir.

Omuz Sıkışma Sendromu (İmpingement)

Omuz sıkışma sendromu nedir?
Omuz eklemini oluşturan kemik yapılar; kürek kemiği (skapula), kol kemiği (humerus)ve köprücük kemiğidir (klavikula). Kol kemiği köprücük kemiğine rotator manşet olarak adlandırılan dört kasın yardımıyla bağlanır. Bu kasların isimleri supraspinatus, infraspinatus, teres minor ve subskapularis’tir. Rotator manşet kasları, kolun öne, yana ve arkaya hareketi omuz ekleminin rotasyon hareketini yapmasını sağlar. Sıkışma sendromu,kürek kemiğinin bir uzantısı olan akromion ve humerusun arasında yer alan bu kasların sıkışması anlamına gelmektedir.

Omuz sıkışma sendromunda ne gibi bulgularla karşılaşılır?
Omuz sıkışma sendromunda ; kolun havaya kaldırılması, arkaya doğru yöneltilmesi gibi hareketlerde ağrı meydana gelir. Özellikle geceleri omuzdan başlayarak kola, ön kola ve ele kadar uzanan ağrı da bir diğer bulgudur. Ayrıca omuz eklemini hareket ettirirken takılma hissi oluşabilir.

Omuz sıkışma sendromunda tanı yöntemleri nelerdir?
Tanı koyulmasında ilk basamak ayrıntılı bir hikayenin alınması ve özenle uygulanan fizik muayenedir. Takiben yardımcı görüntüleme yöntemlerine başvurulur. Kemik yapıların değerlendirilmesi için öncelikle düz grafilerden faydalanılır. Rotator manşet yırtığından şüphelenildiği durumlarda MRI (manyetik rezonans görüntüleme) tetkiki istenir. Omuz ağrısı bazı durumlarda boyun bölgesindeki boyun omurlarındaki problemlere de bağlı olabilir. Bu sebebi dışlamak için doktorunuz boyun bölgenizi de muayene edecektir. Sıkışma sendromundan şüpheleniyorsa akromion kemiği üzerindeki boşluğun içine lokal anestetik madde enjeksiyonu uygulanabilir. Ağrının azalması bizi sıkışma sendromu tanısı koymaya yönlendirir. Aslında hem bir tanı, hem de bir tedavi yöntemidir.

Omuz sıkışma sendromunun tedavisinde amaç nedir?
Amaç, ağrıyı azaltmak ve hastanın mümkün olabilecek en ısa süre içerisinde gündelik hayatına dönmesini sağlamaktır.

Omuz sıkışma sendromunda tedavi yöntemleri nelerdir?
Öncelikle konservatif tedavi uygulanır. Bu amaçla 3 haftalık ağrı kesici ve enflamasyonu azaltıcı ilaçlardan faydalanılır. Ağrının azalmasıyla birlikte rotator manşet kaslarının kuvvetlenmesi amacıyla egzersizler başlanır. Bu egzersizler şikâyetlerinizin tekrarlamaması için oldukça önemlidir. Kaslar kuvvetlendiğinde omuz başının yukarıya yer değiştirmesi ve omuz başının akromion altında tekrar sıkışması önlenmiş olur.

Cerrahi tedavi;
Üç aylık süreyi geçen ağrılarda veya verilen konservatif tedaviye cevap vermeyen hastalarda cerrahi tedavi uygulanır. Cerrahi tedavide omuz eklemi görsel olarak değerlendirilir. Omuz sıkışmasına neden olan kemik çıkıntı akromion ön kısmından aletler yardımıyla traşlanır. Bu yapılan işleme akromiyoplasti adı verilir. Ayrıca yer işgal eden yumuşak dokular da bir alet yardımıyla temizlenir. Bu işleme ise subakromial dekompresyon adı verilir. Günümüzde bu işlemler artroskopik yöntemlerle yapılmaktadır.

Artroskopiyi takiben hastaya ameliyat sonrası omuz askısı uygulanır ve hemen birinci gün omuz hareketleri başlanır. Yaklaşık birinci haftadan itibaren omuz askısı çıkartılarak serbest bırakılır ve hastaya fizik tedavi programı verilir. Ağrılar ameliyatı takip eden günlerde giderek azalır. Genellikle 1, aylık süre içerisinde hasta omuzunu rahat bir şekilde kullanabilecek aşamaya gelir.


nest...

çamaşır makinesi ses çıkarması topuz modelleri kapalı huawei hoparlör cızırtı hususi otomobil fiat doblo kurbağalıdere parkı ecele sitem melih gokcek jelibon 9 sınıf 2 dönem 2 yazılı almanca 150 rakı fiyatı 2020 parkour 2d en iyi uçlu kalem markası hangisi doğduğun gün ayın görüntüsü hey ram vasundhara das istanbul anadolu 20 icra dairesi iletişim silifke anamur otobüs grinin 50 tonu türkçe altyazılı bir peri masalı 6. bölüm izle sarayönü imsakiye hamile birinin ruyada bebek emzirdigini gormek eşkiya dünyaya hükümdar olmaz 29 bölüm atv emirgan sahili bordo bereli vs sat akbulut inşaat pendik satılık daire atlas park avm mağazalar bursa erenler hava durumu galleria avm kuaför bandırma edirne arası kaç km prof dr ali akyüz kimdir venom zehirli öfke türkçe dublaj izle 2018 indir a101 cafex kahve beyazlatıcı rize 3 asliye hukuk mahkemesi münazara hakkında bilgi 120 milyon doz diyanet mahrem açıklaması honda cr v modifiye aksesuarları ören örtur evleri iyi akşamlar elle abiye ayakkabı ekmek paparası nasıl yapılır tekirdağ çerkezköy 3 zırhlı tugay dört elle sarılmak anlamı sarayhan çiftehan otel bolu ocakbaşı iletişim kumaş ne ile yapışır başak kar maydonoz destesiyem mp3 indir eklips 3 in 1 fırça seti prof cüneyt özek istanbul kütahya yol güzergahı aski memnu soundtrack selçuk psikoloji taban puanları senfonilerle ilahiler adana mut otobüs gülben ergen hürrem rüyada sakız görmek diyanet pupui petek dinçöz mat ruj tenvin harfleri istanbul kocaeli haritası kolay starbucks kurabiyesi 10 sınıf polinom test pdf arçelik tezgah üstü su arıtma cihazı fiyatları şafi mezhebi cuma namazı nasıl kılınır ruhsal bozukluk için dua pvc iç kapı fiyatları işcep kartsız para çekme vga scart çevirici duyarsızlık sözleri samsung whatsapp konuşarak yazma palio şanzıman arızası