keçeden aktivite kitabı yapılışı / Видео quietbook

Keçeden Aktivite Kitabı Yapılışı

keçeden aktivite kitabı yapılışı

Bildiri Özetleri Kitabı - II. Uluslararası Türk Dünyası Çocuk Oyun ve
I. Türk Dünyası Çocuk Oyun ve Oyuncakları Kurultayı I. Türk Dünyası Çocuk Oyun ve Oyuncakları Kurultayı ÖNSÖZ Türk Dünyası Çocuk Oyun ve Oyuncakları Projesi kapsamında Eskişehir Osmangazi Üniversitesi Eğitim Fakültesi ile Milli Eğitim Bakanlığı, YTB (Yurt Dışı Türkler ve Akraba Toplulukları Başkanlığı), TİKA (Türk İşbirliği ve Koordinasyon Başkanlığı Ajansı), Eskişehir Valiliği, Eskişehir İl Millî Eğitim Müdürlüğü, TÜRKSOY, Uluslararası Türk Akademisi, TRT Avaz işbirliği ve PEGEM Akademi, Nobel, Eğiten Kitap sponsorluğunda gerçekleştirilen 1. Uluslararası Türk Dünyası Çocuk Oyun ve Oyuncakları Kurultayı’na katılımınızla onurlandırdığınız için teşekkür ediyoruz. Türk Dünyası adına 36 ülke/bölgeden katılımın gerçekleşmesiyle Türk Dünyasının buluştuğu büyük bir uluslararası kurultay olmuştur. Bu kurultayda, bu projenin önemi nedir ve neden Türk Dünyası çocuk oyun ve oyuncakları sorularının cevapları, sizin adınıza sorulmuş ve cevaplanmaya çalışılmıştır. Avrupa ve Amerika’da uygulanmakta olan eğitim programları bilim insanlarımız tarafından incelenmekte ve bu programlar doğrultusunda çocuklarımızın gelişimine ve öğrenimine en fazla katkı sağlayabilecek eğitim programları oluşturulmaya çalışılmaktadır. Bugün eğitim programlarımız oluşturulurken çağın gerektirdiği donanım öngörülmekte ve çocuklarımızın üst düzey düşünme becerileri ile desteklenmesi hedef alınmaktadır. Ancak unutulan bir husus vardır ki bu husus toplumsal düzeni, toplum içerisinde kimlik kazanmayı ve toplumun devamlılığını sağlamayı öngören kültürün aktarımıdır. Toplum, oluşturduğu kültür ile bir arada olabilme ve sürekliliğini sağlayabilme başarısını göstermektedir. Toplum olarak Türk Toplumuna baktığımızda yıllık bir geçmişin olduğu zengin bir kültürün varlığı görülmektedir. Türk toplumu, Asya’nın Ata toprağı olduğu, buradan diğer kıtalara dağılımın gerçekleştiği ve gittiği her bölgeye kültürünü taşıdığı bir toplumdur. Modern eğitim anlayışları içerisinde var olan bu kültürün aktarımı ne kadar gerçekleştirilmekte ve çocuklarımız kültürünü ne kadar anlayabilmektedir? Bu soru gerçekten önemli bir soru ve sorundur. Tabi ki kültür sadece eğitim ortamlarında aktarılmamakta, ailelerin ve toplumsal yaşantıların da bu aktarımda rolü yer almaktadır. Ancak bu aktarım tesadüflere, ihtimallere bırakılamayacak kadar mühimdir ve toplumların eğitim felsefesi o toplumun millî ve manevi menfaatlerini içermelidir. İşte bu nedenlerdendir ki yıllık Türk Dünyası kültürü eğitimle gelecek nesillerimize kazandırılmalı ve kültürel aktarımın devamlılığı sağlanmalıdır. İkinci sorumuz olan neden oyun ve oyuncaklar sorusunun iki cevabı bulunmaktadır. Çocuk oyun ve oyuncakları, çocukların yaşadıkları toplum içerisinde gelecekteki yaşantılarının deneyimini kazandıkları roller, yemeklerimiz, giysilerimiz gibi kültürün içerisinde yer alan önemli bir unsurdur. Üstelik oyun ve oyuncaklar çocukların içerisinde aktif olarak yer almaları ve kurallarını, tekerlemelerini, oyuncağını toplumun kültürüne göre kendilerinin geliştirmeleri sebebiyle, kültür ile çocuğun en etkili şekilde bir araya geldiği bir unsurdur. İşte burada ikinci önemli cevap karşımıza çıkmaktadır. Kültürel aktarımın eğitim içerisinde hangi yollarla kazandırılacağı, diğer bir ifade ile etkin olan yöntemi bize oyun ve oyuncaklar sunmaktadır. Çocukların içerisinde eğlenerek ve isteyerek yer aldıkları oyunlar ve I. Türk Dünyası Çocuk Oyun ve Oyuncakları Kurultayı kullandıkları oyuncaklar eğitimcilerin kültürü nasıl aktarabiliriz sorusunun cevabını verdikleri anahtar olacaktır. İşte bu anahtarın kullanımı için, Atalarımızın bize bıraktıkları mirasımız olan oyun ve oyuncaklarımız Türk Dünyası olarak pedagojik tartışmalara açılmıştır. Eskişehir Osmangazi Üniversitesi Eğitim Fakültesinin ev sahipliğini yaptığı, çocuklarımız ve geleceğimiz için bu kadar önemli bir düzenleme içerisinde yer alan katılımcılara ve emeği geçen herkese teşekkür ederiz. Yrd. Doç.Dr. Yalçın Bay Yrd. Doç.Dr. D. Neslihan Bay TUDÇOOK Düzenleme Kurulu Eş Başkanları I. Türk Dünyası Çocuk Oyun ve Oyuncakları Kurultayı DÜZENLEME KURULU Kurultay Eş Başkanları Prof. Dr. M. Bahaddin ACAT Prof. Dr. Selahattin TURAN Düzenleme Kurulu Eş Başkanları Yrd. Doç. Dr. Yalçın BAY Yrd. Doç. Dr. D. Neslihan BAY Düzenleme Kurulu Üyeleri Doç. Dr. Pınar GİRMEN Doç. Dr. Cavide DEMİRCİ Doç. Dr. Esra DERELİ Yrd. Doç. Dr. Abdulkadir ÖZTÜRK Yrd. Doç. Dr. Burcu ANILAN Yrd. Doç. Dr. Emre Ev ÇİMEN Yrd. Doç. Dr. Ersin KARADEMİR Yrd. Doç. Dr. Hüseyin ANILAN Yrd. Doç. Dr. Mehmet ERSOY Yrd. Doç. Dr. Semra KIRANLI GÜNGÖR Yrd. Doç. Dr. Ümmügülsüm KORKMAZ Yrd. Doç. Dr. Zeynep YURTSEVEN Arş. Gör. Ayşe DÖNMEZ Arş. Gör. Burak Yasin YILMAZ Arş. Gör. Candaş UYGAN Arş. Gör. Dilara YAYA Arş. Gör. Eren Can AYBEK Arş. Gör. İsmail KAŞARCI Arş. Gör. Mikail YALÇIN Arş. Gör. Muhammed ÖZ Arş. Gör. Özge ÖZTEKİN Arş. Gör. Özge Sultan BALIKÇI Arş. Gör. Sabiha İŞÇİ Arş. Gör. Serdar KÖRÜK Arş. Gör. Şule Betül TOSUNTAŞ Arş. Gör. Yasir ARMAĞAN Arş. Gör. Yusuf AY Arş. Gör. Zeynep KILIÇ Arş. Gör. Z. Melis DEMİR Uzm. Muhammed AYDIN Uzm. Ömer Faruk BAYRAKÇI Okt. Madina YÖRÜK I. Türk Dünyası Çocuk Oyun ve Oyuncakları Kurultayı BİLİM KURULU 1 funduszeue.info Abdurrahman KILIÇ Düzce Üniversitesi 2 funduszeue.info Ahmet AYPAY Eskişehir Osmangazi Üniversitesi 3 funduszeue.info Akmatali ALİMBEKOV Kırgızistan Manas Üniversitesi 4 funduszeue.info Alexey GOLIKOV Rusya Federasyonu Federasyonu Yakutistan (Saha) Cumhuriyeti Eğitim Bilimleri Enstitüsü 5 funduszeue.info Alimcan İNAYET Ege Üniversitesi 6 funduszeue.info Almas SHAYKHULOV Rusya Federasyonu Başkurtistan Cumhuriyeti Başkurtistan Devlet Üniversitesi Filoloji Fakültesi 7 funduszeue.info Asuman Seda SARACALIOĞLU Adnan Menderes Üniversitesi 8 funduszeue.info Ayhan AYDIN Eskişehir Osmangazi Üniversitesi 9 funduszeue.info Baljir BALDULMAA Mongolian State University of Education 10 funduszeue.info Basangova Tamara GORYAEVNA Rusya Federasyonu Kalmuk Cumhuriyeti 11 funduszeue.info Cabbar IŞANKUL Özbekistan Bilimler Akademisi Alişir Nevai Dil ve Edebiyat Enstitüsü 12 funduszeue.info Cemil YÜCEL Eskişehir Osmangazi Üniversitesi 13 funduszeue.info Damir İSHAKOV Rusya Federasyonu Tataristan Cumhuriyeti Tataristan Bilimler Akademisi 14 funduszeue.info Darhan HIDIRALİ Türk Akademisi 15 funduszeue.info Dilshod RAHİMOV Tacikistan Bilim Akademisi 16 funduszeue.info Douslas K. HARTMAN ABD Michigan State University 17 funduszeue.info Esma ŞİMŞEK Fırat Üniversitesi 18 funduszeue.info Fatma ALISINANOĞLU Gelişim Üniversitesi 19 funduszeue.info Firdevs GÜNEŞ Bartın Üniversitesi 20 funduszeue.info Grigori TOMSKİ Académie Internationale CONCORDE 21 funduszeue.info Gülay MİRZAOĞLU Hacettepe Üniversitesi 22 funduszeue.info Handan Asude BAŞAL Uludağ Üniversitesi 23 funduszeue.info Hayati AKYOL Gazi Üniversitesi 24 funduszeue.info İsa HABBİBAYLİ Azerbaycan Milli İlimler Akademisi 25 funduszeue.info Jodene FINE ABD Michigan State University 26 funduszeue.info Kamoludin ABDULLAEV Tacikistan Central Asia: Study and Teaching 27 funduszeue.info M. Bahaddin ACAT Eskişehir Osmangazi Üniversitesi 28 funduszeue.info Mehmet ŞİŞMAN Eskişehir Osmangazi Üniversitesi 29 funduszeue.info Mustafa ERGÜN Afyon Kocatepe Üniversitesi 30 funduszeue.info Mustafa SAFRAN Gazi Üniversitesi 31 funduszeue.info Mübeccel GÖNEN Hacettepe Üniversitesi 32 funduszeue.info Nebi ÖZDEMİR Hacettepe Üniversitesi 33 funduszeue.info Nilüfer ÖZABACI Eskişehir Osmangazi Üniversitesi 34 funduszeue.info Nurbubu ASIPOVAN Kırgızistan Manas Üniversitesi 35 funduszeue.info Ondar ERGELEER Rusya Federasyonu Tuva Cumhuriyeti (Çüvürekovich) Tuva Devlet Üniversitesi 36 funduszeue.info Özden TEZEL Eskişehir Osmangazi Üniversitesi 37 funduszeue.info Özkul ÇOBANOĞLU Hacettepe Üniversitesi I. Türk Dünyası Çocuk Oyun ve Oyuncakları Kurultayı 38 funduszeue.info Raxmonov NASIMXON Özbekistan Bilimler Akademisi 39 funduszeue.info Selahattin TURAN Eskişehir Osmangazi Üniversitesi 40 funduszeue.info Sultan TULU Muğla Üniversitesi 41 funduszeue.info Tamara BİTTİROVA Rusya Federasyonu Kabardey-­‐Balkar Cumhuriyeti Rusya Akademisi 42 funduszeue.info Timur KOCAOĞLU ABD Michigan State University 43 funduszeue.info Victor BUTANAEV Rusya Federasyonu Hakasya Cumhuriyeti Hakasya Milli Üniversitesi 44 funduszeue.info Zarema KIPKEEVA Rusya Federasyonu Karaçay – Çerkes Cumhuriyeti Karaçayevsk Umar Aliyev Üniversitesi 45 Doç.Dr. Gülnara Yusuf qızı SEİTVANİ Kırım Tatar ve Şarq Filologiyası Fakülteti 46 Doç.Dr. Ali Fuat ARICI Yıldız Teknik Üniversitesi 47 Doç.Dr. Ayfer ŞAHİN Ahi Evran Üniversitesi 48 Doç.Dr. İlkin Rüstemzade FARİZOĞLU Azerbaycan Milli Bilimler Akademisi 49 Doç.Dr. Suat UNGAN Karadeniz Teknik Üniversitesi 50 Doç.Dr. Svetlana TÜBEEVA Rusya Federasyonu Kabardey Balkar Devlet Üniversitesi 51 Doç.Dr. Akedil TOİSHANULY Kazakistan Türk Akademisi 52 Doç.Dr. Ali ERYILMAZ Eskişehir Osmangazi Üniversitesi 53 Doç.Dr. Asım ARI Eskişehir Osmangazi Üniversitesi 54 Doç.Dr. Ayşe AYPAY Eskişehir Osmangazi Üniversitesi 55 Doç.Dr. Aytaç KURTULUŞ Eskişehir Osmangazi Üniversitesi 56 Doç.Dr. Baisheva Maria İVANOVNA Rusya Federasyonu Federasyonu Federasyonu Yakutistan (Saha) Cumhuriyeti Eğitim Bilimleri Enstitüsü 57 Doç.Dr. Cansu Filik İŞÇEN Eskişehir Osmangazi Üniversitesi 58 Doç.Dr. Cavide DEMİRCİ Eskişehir Osmangazi Üniversitesi 59 Doç.Dr. Cengiz GÖKŞEN Osmaniye Korkut Ata Üniversitesi 60 Doç.Dr. Emine KOLAÇ Anadolu Üniversitesi 61 Doç.Dr. Engin KARADAĞ Eskişehir Osmangazi Üniversitesi 62 Doç.Dr. Erkin EMET Ankara Üniversitesi 63 Doç.Dr. Esra DERELİ İMAN Eskişehir Osmangazi Üniversitesi 64 Doç.Dr. Eyüp ARTVİNLİ Eskişehir Osmangazi Üniversitesi 65 Doç.Dr. Habibe YAZICI ERSOY Gazi Üniversitesi 66 Doç.Dr. İsmail ACUN Eskişehir Osmangazi Üniversitesi 67 Doç.Dr. Kürşat YENİLMEZ Eskişehir Osmangazi Üniversitesi 68 Doç.Dr. Lena TROEVA-­‐LUGINOVA Rusya Federasyonu Yakutistan (Saha) Cumhuriyeti Eğitim Bilimleri Enstitüsü 69 Doç.Dr. Leyla ÜLMEZOVA Rusya Federasyonu Kaberdey – Balkar Cumhuriyeti Sen Petersburg Devler Üniversitesi 70 Doç.Dr. funduszeue.info BALBAĞ Eskişehir Osmangazi Üniversitesi 71 Doç.Dr. Macid A. MELEKOĞLU Eskişehir Osmangazi Üniversitesi 72 Doç.Dr. Mızrap POLAT Eskişehir Osmangazi Üniversitesi 73 Doç.Dr. Mohammad Yalim YARQIN Kabil Devlet Üniversitesi, General Manager at Star Radio and TV I. Türk Dünyası Çocuk Oyun ve Oyuncakları Kurultayı 74 Doç.Dr. Pınar ANAPA Eskişehir Osmangazi Üniversitesi 75 Doç.Dr. Pınar GİRMEN Eskişehir Osmangazi Üniversitesi 76 Doç.Dr. S. Deniz KORKMAZ Eskişehir Osmangazi Üniversitesi 77 Doç.Dr. Suzan funduszeue.infoİ Kosova Priştine Üniversitesi 78 Doç.Dr. Şengül S. ANAGÜN Eskişehir Osmangazi Üniversitesi 79 Doç.Dr. Zekiya MAHMUTOVANIN Kırım Mühendislik ve Pedagoji Üniversitesi 80 Doç.Dr. Zühal ÇUBUKÇU Eskişehir Osmangazi Üniversitesi 81 funduszeue.infoç.Dr. Nuran Malta-­‐MUHAXERİ Kosova Priştine Üniversitesi 82 funduszeue.infoç. Dr. Derya YILMAZ Eskişehir Osmangazi Üniversitesi 83 funduszeue.infoç.Dr. Abdulkadir ÖZTÜRK Eskişehir Osmangazi Üniversitesi 84 funduszeue.infoç.Dr. Asiye BERBER Eskişehir Osmangazi Üniversitesi 85 funduszeue.infoç.Dr. Burcu ANILAN Eskişehir Osmangazi Üniversitesi 86 funduszeue.infoç.Dr. C. Murat KANDEMİR Eskişehir Osmangazi Üniversitesi 87 funduszeue.infoç.Dr. Çiğdem KARA Anadolu Üniversitesi 88 funduszeue.infoç.Dr. D. Neslihan BAY Eskişehir Osmangazi Üniversitesi 89 funduszeue.infoç.Dr. Dilek TÜRKYILMAZ Gazi Üniversitesi 90 funduszeue.infoç.Dr. Doğan KAYA Cumhuriyet Üniversitesi 91 funduszeue.infoç.Dr. Emre EV ÇİMEN Eskişehir Osmangazi Üniversitesi 92 funduszeue.infoç.Dr. Ersin KARADEMİR Eskişehir Osmangazi Üniversitesi 93 funduszeue.infoç.Dr. Esra EREN Eskişehir Osmangazi Üniversitesi 94 funduszeue.infoç.Dr. Fatih BEKTAŞ Eskişehir Osmangazi Üniversitesi 95 funduszeue.infoç.Dr. H. Adnan ARSLANTAŞ Eskişehir Osmangazi Üniversitesi 96 funduszeue.infoç.Dr. Hilmi DEMİRAL Eskişehir Osmangazi Üniversitesi 97 funduszeue.infoç.Dr. Hüseyin ANILAN Eskişehir Osmangazi Üniversitesi 98 funduszeue.infoç.Dr. İlknur YÜKSEL Eskişehir Osmangazi Üniversitesi 99 funduszeue.infoç.Dr. İsmail YÜKSEL Eskişehir Osmangazi Üniversitesi funduszeue.infoç.Dr. Mehmet ERSOY Eskişehir Osmangazi Üniversitesi funduszeue.infoç.Dr. Melih TURĞUT Eskişehir Osmangazi Üniversitesi funduszeue.infoç.Dr. Mine SÖNMEZ Eskişehir Osmangazi Üniversitesi funduszeue.infoç.Dr. Munise SEÇKİN Eskişehir Osmangazi Üniversitesi funduszeue.infoç.Dr. Nevin Güner YILDIZ Eskişehir Osmangazi Üniversitesi funduszeue.infoç.Dr. Özlem Şimşek ÇETİN Kırıkkale Üniversitesi Yrd. Doç. Dr. Sakine GAYBELİYEVA Azerbaycan Milli Bilimler Akademisi funduszeue.infoç.Dr. Semra Kıranlı GÜNGÖR Eskişehir Osmangazi Üniversitesi funduszeue.infoç.Dr. Ümit ÖZKANAL Eskişehir Osmangazi Üniversitesi funduszeue.infoç.Dr. Ümmügülsüm KORKMAZ Eskişehir Osmangazi Üniversitesi funduszeue.infoç.Dr. Yalçın BAY Eskişehir Osmangazi Üniversitesi funduszeue.infoç.Dr. Zeynep YURTSEVEN AVCI Eskişehir Osmangazi Üniversitesi Dr. Firuz FEVZİ Kabil Devlet University Dr. Güllü KARANFİL Moldova İMBL, South Russian Üniversity Dr. Kadiyan BOOBEKOVA Kırgızistan Manas Üniversitesi Dr. Temirbulatova Enegiz ASHİROVNA Rusya Federasyonu Karaçay-­‐Çerkes Cumhuriyeti I. Türk Dünyası Çocuk Oyun ve Oyuncakları Kurultayı Rusya Federasyonu Dagıstan Cumhuriyeti Mahakale Devlet Üniversitesi Dr. Yusup İDRİSOV Öğrt. Gör. Intımakgül NURMAGOMBETOVA Kazakistan Ahmet Yesevi Üniversitesi Öğrt. Gör. Menent SHUKRİYEVA Bulgaristan Şumnu Üniversitesi Öğr. Gör. M. Tekin KOÇKAR ESOGÜ Halkbilim Araştırma ve Uygulama Merkezi Uzm. Aidash BARYNMANA Rusya Federasyonu Tuva Cumhuriyeti Tuva Kültür Merkezi Sanat Müdürü Uzm. Aişe MEMETOVA Kırım Tatar İslam Medeniyeti (kültürü) Bölümü Müdürü Uzm. Erzhan TOLEK Kazakistan Türk Akademisi Uzm. István VIDAK Macaristan Türkolog, Kece Uzmanı Uzm. İbrahim YILDIRIM Kazakistan Yunus Emre Türk Kültürü Merkezi Uzm. Mari NAGY Macaristan Türkolog, Kece Uzmanı Uzm. Maya SAPAROWA İran Türkolog / Yazar Uzm. Mongush ANDREY Rusya Federasyonu Tuva Cumhuriyeti Tuva Kültür Merkezi Sanat Müdürü Uzm. Musemma RASİMOVA Kırım Sakovi Lisesi Türkolog Uzm. Nadirbek JORAKOZİYEV Özbekistan Bilimler Akademisi Uzm. Nadya TIDIKOVA Rusya Federasyonu Altay Cumhuriyeti Altay Bilimler Akademisi Uzm. Osman TURDİ Nevşehir Üniversitesi Uzm. Tumen ULZİİ Mogolistan ( Munkh Itgelt) International İntellectual Museum Sahibi Uzm. Zülfiya TADİKOVNA Rusya Federasyonu Hakasya Cumhuriyeti Hakasya Kültür Merkezi Mansur KURYAZOV Özbekistan Oyuncak Ustası Marina KARYAGİNA Rusya Federasyonu Çuvaşistan Devlet Televizyonu Müfettiş Vildan BORMAMBET Romanya Eğitim Bakanlığı Valeri TURGAY Rusya Federasyonu Çuvaşistan Mihail Sespelya Vakfı Müdürü Vasiliy PETROV Rusya Federasyonu Yakutistan (Saha) Cumhuriyeti Eğitim Bakan Yardımcısı Yazar Gülnara HALFİTDİNOVA Rusya Federasyonu Başkurtistan Cumhuriyeti “Bashkortostan kizi”nda – aile ve kadınlar” Dergisi Yazar Küller TEPUKOV Rusya Federasyonu Altay Cumhuriyeti Çocuk kitabı yazarı Yazar Rabit BATULLA Rusya Federasyonu Tataristan Cumhuriyeti Yazar Yazar Yücel FEVZİOĞLU Almanya Türk Dünyası Masal ve Hikayeleri Yazarı I. Türk Dünyası Çocuk Oyun ve Oyuncakları Kurultayı İÇİNDEKİLER • Geleneksel Çocuk Oyunlarının Anadili Eğitimine Etkisi 1 • Çocukların Problem Çözme Becerisi ve Dil Gelişiminde Bilmece ve Tekerlemelerin Önemi 3 • Göçebe Kırgızların Çocukları Sosyalleştirme Kültüründeki Halk Oyunlarının Yeri 5 • Çocuk Oyunlarının Çocuklara Milli Kültürel Değerlerin Aşılanmasında, Onların Ahlak ve Eğitiminin Gelişmesinde Rolü 6 • Değerler Eğitiminin Müzikli Oyunlar Aracılığı ile Kazandırılması 7 • Okul Öncesi Eğitiminde Şarkılı Oyunlar Yoluyla Değerler Eğitimi: Nitel Örnek Bir Çalışma 8 • İlkokulda Derslerde Oynatılan Oyunların Değerler Eğitimi Verilmesindeki Katkısı 9 • Türkiye’de Oynanan Geleneksel Çocuk Oyunlarının Değerler Eğitimindeki Rolü Açısından İncelenmesi 10 • Ramazan Ayını Sevdirmek İçin Düzenlenmiş Geleneksel Çocuk Oyunları 12 • Milli ve Manevi Değerlere Dayalı Kültürel Miraslarımızın Okul Öncesi Dönemde Geleneksel Oyunlar ile Tanıtımı ve Aktarımı 13 • Saha Bölgesi Masa Oyunları ve Çocukların Zihinsel Gelişimi Üzerinde Etkileri? / Настольные Игры Народа Саха И Их Влияние На Интеллектуальное Развитие Детей 14 • Çocukların Hayallerindeki Oyuncaklar 15 • Halk Oyunlarında “Karı” (Kadın) Karakteri 17 • Okul Öncesi Dönemde Ebeveynlerin Çocuklarına Oyuncak Seçimi Tercih Nedenlerinin İncelenmesi 18 • Koleksiyoner Kutu Oyunu 19 • ‘Kentleşmede Çocuğa Görelik’ İlkesinin Oluşturulması ve Bu Çerçevede Çocukluğumuzdaki Oyunların Önemi 20 • Ailelerin 0-­‐6 Yaş Çocuklara Yönelik Oyuncak Seçimlerindeki Kriterlerin İncelenmesi 21 • Eğitim Fakültesi Öğrencilerinin Zekâ Oyunları ile İlgili Bilgi Düzeyleri ve Oyunların Eğitimde Kullanılabilirliğine Yönelik Görüşleri 22 • Adölesanların Oynadıkları Bilgisayar Oyunları ve Oyuna Ayırdıkları Zamanın Değerlendirilmesi: Kalitatif Çalışma 23 • Okul Öncesi ve Birinci Sınıf Öğrencilerinin Oyun/Oyuncak Hakkındaki Görüşlerinin Karşılaştırılması 24 • Zeka Oyunları Dersi Öğretim Programı'nın Öğretmen Görüşlerine Göre Değerlendirilmesi 24 • Zeka Oyunları Arayıcılığıyla İnternetin ve Telefonun Zararlı Kullanımının Azaltılması 25 • Geleneksel Kültür ve Modern Bilimin Sentezi Bir Oyun: Jipto 26 • Okul Öncesi Eğitiminde Oyun ve Oyuncak Materyallerine İlişkin Yönetici ve Öğretmen Görüşleri 28 • Türk Kültürüne Ait Oyun ve Oyuncakların Okul Öncesinde Yapılandırılmış Origami Materyalleri ile Kullanımı 29 • Dramatik Oyun, Sosyodramatik Oyun ve Öz-­‐Düzenleme 30 I. Türk Dünyası Çocuk Oyun ve Oyuncakları Kurultayı • Ailemin ve Benim Oyun ve Oyuncaklarım 31 • Elazığ’ın Geleneksel Çocuk Oyunları 32 • Dedeler Çocukken Neler Yapar Neler Oynarlardı 33 • Orta Asya’da Oynanan Geleneksel Oyunların Eğitsel Oyuna Dönüştürülmesinin Akademik Başarıya ve Matematik Dersine Yönelik Tutuma Etkisi 34 • Malazgirt Buka Baran Çocuk Oyunu 35 • Malazgirt Lap Oyunu 36 • Malazgirt Kosageli Oyunu 36 • Isparta-­‐ Çandır Çocuk Oyunları 37 • Kazak Çocuklarının Asık Oyunu ve Asık ile İlgili Ulusal, Kültürel Değerler 39 • Arkeolojik Veriler Işığında Antik Dönemde Oyun ve Oyuncakalar 40 • Tüm Yönleriyle Dokuztaş 41 • Özbek Çocuk Oyunlarındaki Tekerlemelerin Yeri ve Önemi 42 • Kırımın Sosyokültürel Yapısında Çocuk Oyunları: Kırım Tatar Oyunlarının Analizi / Детские Игры В Социокультурном Пространстве Крыма: Анализ Развития Крымскотатарских Игр. 44 • Kırım Tatar Dergisi "ARMANÇIK" Örneğinde Bir Kişinin Kimliğinin Oluşumunda Çocuk Eğitsel Oyunlarının Rolü / Роль Детских Развивающих Игр В Формировании Личности Человека На Примере Крымскотатарского Журнала «Арманчыкъ» 44 • Karabağ Çocuk Oyunlarının Özellikleri 45 • Ermenistan Türklerinin Çocuk Oyun ve Oyuncaklari Üzerine (Sisyan İli, Desdegerd Kasabasi Örneğinde) 46 • Geleneksel Çocuk Oyun ve Oyuncakları Projesi ‘Üç Nesil Oyunda Buluştu’ 47 • Bizim Çocuk Oyunları 48 • Türkçede Çocuk Oyun ve Oyuncak Dünyasına Ait Sözcükler 51 • Çocuk Oyunları ve Oyuncak Kültürü: Ula Örneği 52 • Kosova’da Unutulmaya Yüz Tutan Çocuk Oyunları ve Türkiye’deki Oyunlarla Karşılaştırılmaları 53 • Anamur ve Çevresi Yörüklerinde Tarih Boyu Oyun Oyuncak İlişkisi 54 • Unutulmaya Yüz Tutmuş Emirdağ Yöresi Çocuk Oyunları ve Bu Oyunların Eğitimsel Değeri .. 55 • Kıbrıs Çocuk Oyun ve Oyuncaklarının Elektronik Ortamda Tanıtımına Yönelik Bir Çalışma 57 • Annelerimizin Çocukken Oynadıkları Oyunlar: Kalitatif Çalışma 58 • Kazak Çocuklarının Geleneksel Aşık Oyunu 59 • Türk Halklarındaki Zeka ve Mantık Oyunlarının Tanıtımı ve Onlar Hakkında Tarihi Bilgiler 60 • Batılılaşma Dönemi Osmanlı Saraylarında Oyuncak 61 • "Aşık Oyunu: Kars Yöresinde Eski Bir Türk Çocuk Oyunu ve Günümüzdeki Süreklilikleri" 62 I. Türk Dünyası Çocuk Oyun ve Oyuncakları Kurultayı • Türk Ninnilerinde Yaşayan Oyun Kültürünün Felsefi Özellikleri ve Sürdürülebilir Eğitim Uygulamaları 63 • Çocukken Oynadığımız Oyunlar: Fethiye Örneği 64 • Ebeveynlerimiz Eski ve Yeni Oyunları Değerlendiriyor: Kalitatif Çalışma 65 • Kırklareli'nde Oyun ve Oyuncak 66 • ­‐ Yıllarında Eskişehir'de Oynanan Sokak Oyunlarının Tanıtılarak Yaşatılması 67 • Dede ve Ninelerin Çocukken Oynadığı Oyunlar ile Aynı Cinsiyetteki Torunlarının Oynadığı Oyunların Karşılaştırılması 68 • 7-­‐11 Yaş Arası Çocukların Oynadığı Oyunlar 69 • Halkbilimi Çalışmalarında Çocuk Oyun ve Oyuncak Araştırma Eğilimleri Doğrultusunda Türk Dünyası Çocuk Folkloru Nasıl Çalışılmalıdır? 70 • Anadolu Türkmen Oyunlarında Çağırgan Örneği 71 • Eğitim Tarihimizde Çocuk Oyunları: Ahmed Edib’in Terbiyevi Çocuk Oyunları Eseri Üzerine Bir İnceleme 72 • Kırgız Seyirlik Çocuk Eğlence Oyunu: Tak Teke 73 • Başkurt Halk Oyunları 74 • En Eski Oyun: Masal 77 • Özbek Çocuk Oyunlarının İncelenmesi, Mitolojik Temelleri ve «Döndıraq» Oyunu 78 • Bir Türk Zekâ Oyunu Olarak Satranç 80 • Türk Devletlerinde Ortak Çocuk Oyunları 80 • Bel Omurgasının Sekiz Özelliği (Türk-­‐Moğol Halklarının Bulmaca Oyunu) 81 • Karaçay ve Balkarlılarda Çocuk Oyunları / Детские Игры У Карачаевцев И Балкарцев 83 • Karaçay ve Balkarya’da Milli Çocuk Oyunları / Детские Национальные Игры В Карачае И Балкарии 85 • Шатра -­‐ Интеллектуальная Игра Алтайцев 87 • Dünden Bu Güne Kültürel Çocuk Oyun ve Oyuncakları 88 • Anadolu Sahası Çocuk Oyunları Kataloğunun Hazırlanması Yolunda Bir Tecrübe: Trabzon Yöresi Çocuk Oyunları 88 • Azeri, Kırgız, Başkırt, Gagauz ve Kazak Çocuk Oyunlarının İçerik ve Yapı Bakımından Seferihisar-­‐Türkiye Örnekleriyle Karşılaştırılması 89 • Çocukların Dünyasından Gerçek Dünyaya: Oyun ve Oyuncak 90 • Geleneksel Çocuk Oyunları İçin Sokak Temelli Geleneksel Oyun Alanlarının Yeniden Keşfi 92 • Rus Çizgi Filmlerindeki Oyuncak Kahramanların Çocukların Okul Öncesi Eğitimindeki Önemi 93 • Türk Dünyasında Çocuk Oyuncakları: Bir Saha Çalışması 94 • Türk Dünyasında Çocuk Oyunları: Bir Saha Çalışması 97 I. Türk Dünyası Çocuk Oyun ve Oyuncakları Kurultayı • Ulusal Kimlik Gelişiminde Cocuk Oyun ve Oyuncaklarının Yeri ve Önemi / Место И Важность Национальных Игр И Игрушек В Усилении (Стимулировании) Национального Самосознания И В Становлении Национальной Идентичности 99 • Fiziksel Eğitim Tarihimizden • Geçmişten Günümüze Aşık Oyunları • Deliorman Türklerinin Halk Kültüründeki Çocuk Oyunları • Qırımtatar Oyuncağının Geçmişi ve Zemaneviy Ömürdeki Yeri / Прошлое Крымскотатарской Игрушки И Место В Современной Жизни • Kırım Tatarlarının Oyunları ve Oyuncaklarının Etnik-­‐Kültürolojik Özellikleri • Afganistan Özbek Çocukların Oyun ve Oyuncakları • Geleneksel Çocuk Oyunları Tacikler Sınıflandırılması • Özbek Çocuk Edebiyatında Oyun Şarkıları • Mongolian National Toys and Games • Tuva Çocuk Oyunu Sayzanak / Тувинская Детская Игра Сайзанак • Tuva Ulusal ‘Tevekteeri’ Oyununun Günümüzdeki Durumu / Современное Состояние Тувинской Национальной Игры Тевектээри • Nevruz Bayramı ile İlgili Özbek Halk Oyunları ve Çocuk Oyuncakları • Çocuk Eğitimi İçin Milli Oyunların Önemi • Türkiye ve Terek Kumuklarının Oyunları • Çocuk Oyunları ve Çocukalrın Sözel Dünyaları (Karaçay-­‐Malkar Folklor Temelinde) / Детские Игры И Вербальный Мир Малыша (На Материале Карачаево-­‐Балкарского Фольклора) • Çuvaş Halkının Parmak Oyunları • Türk -­‐ Alman Çocuk Oyunların Karşılaştırılması • Çocuk Oyunlarında Mitolojik İzler Aranabilir Mi? • Ahıska Türklerinde Çocuk Oyunları • Geleneksel Kültür Ürünlerinin Eğitim Materyaline Dönüştürülmesi • Kırım Tatarların Çocuk Oyunları. Kırım Tatar Geleneksel Oyunlar ve Oyuncaklar Konuda Bügüne Kadar Yapılan Araştırmalar Tarihinden / Аннотация Детские Игры Крымских Татар. История Изучения Крымскотатарских Игрушек И Традиционных Игр • Kültürel Süreklilik Sözlü İletişim ve Eğitim Bağlamında Türk Dünyası Çocuk Oyunları • Halk Biliminin Önemli Bir Alanı Olarak Çocuk Oyunları • Türk Dünyasındaki Tekerlemeli Geleneksel El Çırpma Oyunlarıyla, Bilimsel Gerçeklerin Öğretilmesinin Akademik Başarıya ve Tutuma Etkisi • Özbek Halk Oyunları ve Oyuncaklarının Araştırılma Meselesi • Türk Dünyası ile Amerika Yerlilerinin Geleneksel Çocuk Oyunları ve Oyuncakları Arasında Bir Karşılaştırma I. Türk Dünyası Çocuk Oyun ve Oyuncakları Kurultayı • Anadolu Türkmen Oyunlarında Balçıkhisar Örneği • Türkmeneli Çocuk Oyunları • Oyuncağımı Paylaşıyorum • Çuvaş Halk Çocuk Oyun ve Oyuncakları / Чувашские Народные Игрушки И Детские Игры • Karabağ`Da Padişah Oyunu / «Padshah Game Of King)» İn Karabax • The Use of the Mongolıan Folk Tasks for Ingenuıty In Teachıng Mathematıcs (6-­‐7 Years Old) • ‘Kazıktaar’ Tuva Halk Oyunu ‘Aşık’ / Тувинская Народная Игра «Кажыктаар» • Çocuk ve Oyun • Geleneksel Çocuk Oyunları Derneği / Ankara • Türk Dünyasında Aşık Oyunları • Kazak Milli Oyunların Eğitimde Uygulanması • Somut Olmayan Kültürün Gelecek Kuşaklara Aktarılmasında Oyunun Önemi/ Bir Örneklem Olarak Çankırı’da Çocukların ve Yetişkinlerin Oynadığı Ortak Geleneksel Oyunlar • Geldi Aldı Götürdü Oynadı Oynadı Getirdi • Okulöncesi Dönemdeki Çocukların Kültürel Oyuncaklara ve Oyunlara Dair Algılamaları • Yabancı Dil Eğitiminde Çizgi Filmlerin Yeri ve Önemi • Geçmişten Geleceğe, Tüketimden Üretime Oyun ve Oyuncak • Okul Öncesi Öğretmenlerinin Oyuncak Kavramına İlişkin Metaforik Algıları • Mangala’sız Sen, Sen Değilsin! • İlk Okuma Yazma Öğretiminde Oyun ve Oyuncakların Rolü • Özel Gereksinimi Olan Çocuklarda Kültür Temelli Oyunlar • Demokrasi Eğitiminde Oyunun Yeri ve Önemi • Geleneksel Türk Çocuk Oyunlarının Eğitsel İşlevleri Üzerine Bir İnceleme • Geleneksel Çocuk Oyunları’nın Eğitimdeki Önemi ile Okullarda Oynanma Oranının Karşılaştırılması Hakkında Okul Müdürlerinin Görüşleri; Balıkesir Örneği • Geleneksel Kültür Ürünlerinin Okul Öncesi Eğitim Materyaline Dönüştürülmesi ve Örnek Uygulamalar • Kültürel Çocuk Oyunlarının Müzik Dersi Öğretim Programlarındaki Yeri ve Önemi • Aşık’a İlgisiz Kalma Değerlerinden Olma… • Okul Öncesi Öğretmen Adaylarının Eğitici Oyuncak Algısının Değerlendirilmesi • Geleneksel Oyunların Derslerde Kullanılmasına Yönelik Öğretmen Görüşlerinin Belirlenmesi • Oyun ve Oyuncağın Eğitsel Değeri • Yöresel Çocuk Oyunlarının Çocuk Gelişimine Yansımaları: Kuşadası Örneklemi I. Türk Dünyası Çocuk Oyun ve Oyuncakları Kurultayı • Kırgızlarda Aşık Kemiği Oyunlarının Türleri ve Çocukların Gelişimi Açısından Önemi • Erken Çocukluk Eğitimi Kurumlarında Yürütülen Oyun Etkinliklerindeki Kültürel Faktörlerin İncelenmesi • Başkurt Oyunu Ustu Ustu (Uçtu Uçtu)’Nun Eğitimsel Öğeler Açısından İncelenmesi • Kırım Türklerinin Kültürel Çocuk Oyun ve Oyuncaklarının Eğitim Ortamlarında Kullanımı • Cultural Games As An Instructional Tool: Pre-­‐Service Teachers’ Opinions • Whether Children Prefer Cultural Turkish Games with Solid Materials or Using Technology? • Fen Eğitimini Zenginleştirmede Geleneksel Oyunların Yeri • En Güzel Elementler Bunlar • Fen ve Teknoloji Dersinin Öğretiminde Hacivat Karagöz Oyununun Öğrenci Başarısına Etkisi • Maddenin Halleri ve Isı Ünitesinin Öğretiminde Oyun Etkinliklerinin Kullanılmasına İlişkin Öğrenci Görüşlerinin İncelenmesi • The Child, the Curriculum, and Computer Games: The Digital Gamification of Education İn The U.S. • Ata Yurttan Anayurda Yaşayan Geleneksel Çocuk Oyunları • Dünya Animasyon Edebiyatı ve Sanatında Türk (Özbek) Çocuk Oyunları ve Oyuncaklarının Yeri • Kültürel Birlik Yolunda Çocuk Oyunlarının Rolü • Azerbaycan ve Anadolu Folklorunda Gelenek ve Görenekle Bağlı Çocuk Oyunlarımız • Özbekistan`Daki Çocuk Oyunlarının Bazı Özellikleri • Türk Dünyası Cocuk Oyunlarının Kıyaslamalı İncelenmesi (Azerbaycan, Türkiye, Başkurt Türklerinin Örneklerine Dayanarak) • Türk ve Yabancı Uyruklu Öğrencilerin Çocukluklarında Oynadıkları Oyun ve Oyuncaklar • Türkiye (Maraş) ve Azerbaycan (Ordubad) Çocuk Oyunlarının Karşılaştırmalı İncelenmesi .. • Kosova'da Çocuk Oyunları • Türk ve Akraba Topluluklarındaki Çocuk Oyun ve Oyuncaklarının Ortaklıkları Üzerine Bir Deneme • Kazakistan’da Dokuzkumalak Kütahya’da Dokuztaş • Türk Dünyasından Çocuk Oyunları Örnekleri • Türkmenistan’ın Millî Çocuk Oyunları • Çocuk Oyunlarının Evrenselliği Üzerine • Dünyanın Keşfine Giden Yol Arkadaşları: Oyuncaklar • Kazak Çocuklarının Milli Oyunları ve Oyuncakları: Türk Halkları ile Benzer Yönleri ve Farkları • İran Horasan/Halaç Türklerinden Çocuk Oyunları I. Türk Dünyası Çocuk Oyun ve Oyuncakları Kurultayı • Afganistan Etnik Grupları Arasındaki Çocuk Oyunlarına Kültürel Bir Bakış • Tuva ve Türk Halklarında Çocuk Oyunlarının Karşılaştırması • İlkokul Öğrencilerinin Günlük Yaşantılarında Oyun Algılarının Resim Yoluyla İncelenmesi • Oyun ve Oyuncakların Çocuk Kitaplarındaki Yeri • Kazakh Traditional Musical Toy Orteke: Genesis of Genre • Kazanımlarla Zenginleştirilmiş Çocuk Tiyatrolarının Akademik Başarıya Etkisi • Mongolian Traditional Game Culture (In Case: Shagay Game) • Ezize Ceferzade`Nin Romanlarında Oyun ve Oyuncaklar • Çocuk Oyunlarında Ritüel-­‐Mitolojik Öğeler • Azerbaycan ve Türkiye Folklorunda Müziksel Çocuk Oyunları Üzerıne • Duygu Çemberim • Milli Değer Olarak Kazak Milli Oyunlarının Eğitim ve Terbiyedeki Yeri • Sözlü Kültür Ürünlerinde Oyun ve Oyuncak • Jipto Sanatı ve Sanat Eğitiminde Jipto • Somut Olmayan Kültürel Miras, Türk Sineması ve Çocuk Oyunları İlişkisi • Popüler Bilgisayar Oyunlarında Yer Alan Propaganda Unsurlarının, Geleneksel Çocuk Oyunları ve Eğitim Açısından İncelenmesi • Nevruz Bayramı ile İlgili Özbek Halk Oyunları ve Çocuk Oyuncakları • Geleneksel Giysi Kültürünün Porselen Bebekler ile Yaşatılması • Türk Dünyasını Oyunlarla Öğrenmek • Matematik Öğretiminde Oyunun Akademik Başarıya ve Öğrenci Görüşlerine Etkisi • Orta Düzey Zihinsel Yetersizliği Olan Öğrencilere Maltuka Oyunu ile Matematik Eğitimi Verilmesi • Geometrik Şekiller Arasındaki İlişkiyi Tangram ile Öğrenme • Mangala Öğretiminin İlköğretim 4. Sınıf Öğrencilerinin Rutin Olmayan Problemleri Çözme Başarısı Üzerine Etkisi • The Use of the Mongolıan Folk Tasks for Ingenuıty in Teachıng Mathematıcs • Sek Sek Oyunu ile Çizge Kuramına Giriş Yapalım • Türk Dünyası’nda Somut Olmayan Kültürel Mirasın Matematik Öğretiminde Kullanılması .. • Türkiye’de Dijital Kültür Ürünleri Olarak Oyunlar ve Gelenek Unsurlarının Aktarımı: Facebook Örneği • Oyuncak Reklamlarının Retoriği • The Child, the Curriculum, and Computer Games: The Digital Gamification of Education in the U.S. • Çocukların Fiziksel ve Zihinsel Gelişiminde Meydan Oyunlarının Önemi • Ceddimizin Mirasından,Neslimize Akan Zeka: Akıl Oyunları I. Türk Dünyası Çocuk Oyun ve Oyuncakları Kurultayı • Folk Games as Part of the Process of Upbringing and Education of Preschool Institutions .. • Natıonal Sports as a Factor of Mutual Enrıchment Cultures • Millî Bilincin Kazandırılmasında, Millî Kimliğin İnşasında Kültürel Oyun ve Oyuncakların Yeri ve Önemi • Çocuk Oyununda “Oyuna Gelmeyelim” Как Не Стать «Игрушкой» Детских Игр • Türkiye Oyuncak Müzelerinin Ulusal Kimliğin İnşasındaki İşlevsizliği • Kırgızların Milli Oyunlarının Eğitim Yönü • Kırgız Çocuk Oyunlarının Eğitim Açısından İncelenmesi • Okul Öncesi Eğitimde Kültürel Oyunların Kazandırılması: Örnek Bir Drama Çalışması • Macaristan'da Cocuk Oyunlari • Kültürel Ekonomik ve Endüstriyel Bir Alan Olarak Oyun ve Oyuncak Sektörü • Daha Çok Oyun İçin Oyuncak Kütüphanesi: Hollanda Örneklemi • Bilgisayar Oyunlarının Çocuklar Üzerindeki Etkisi • Muhteşem Osmanlı • Fetih • Çocukların Kişilik Gelişiminde Saha Halkının Ulusal Oyun ve Oyuncaklarının Rolü / Роль Национальных Игр И Игрушек Народа Саха В Становлении И Развитии Личности Детей • 7 – 15 Yaş Arası Delikanlıların Oyun ve Eğlenceleri (Boz Bala Oyunları) / Игры И Развлечения Юношей От 7 До 15 Лет (Боз Бала Оюндары • Türk Dünyası Geleneksel Çocuk Oyun ve Oyuncaklarının Psikoterapi İşlevi Üzerine Değerlendirmeler • Çocukken Oynadığımız Oyunlar • Kültürel Oyun ve Oyuncakların Hastanede Yatan Çocuklar Tarafından Kullanımı • Çocuk Oyuncaklarının Doğal Boyarmaddelerle Boyanması • Hasta Çocuk, Terapötik Oyun ve Hemşire • Hastane Ortamında Oyun • İnsan Yetiştirmede Milli Oyunların Sosyal ve Eğitim Yönü • Bilgisayar Oyunlarının 4, 5 ve 6. Sınıf Öğrencilerinin Şiddet Eğilimlerine Etkileri • Organik Oyunlar ve Organik Oyun Alanları • Hareketli Kırgız Milli Oyunlarının İlköğretim Öğrencilerinin Çok Yönlü Gelişimindeki Rolü • Oyunlarla Yalnızlaşan Çocuklar • Öğretmen Adaylarına Mangala Öğretiyorum • Türkiye’de Oyuncak Kütüphaneleri ve Gezici Eğitimli Oyuncak Kütüphanesi Projesi • Gurup Oyunlarında Öğrenci Etkileşimlerinin İncelenmesi: "Kim Biliyor? Oyunu" Örneği • Bir Oyunun Evrimi (Toguz Korgool Oyunu Örneği) I. Türk Dünyası Çocuk Oyun ve Oyuncakları Kurultayı • Tebriz ve Karabağ Halk Biliminde Çocuk Oyunlarının Sınıflandırılması Üzerine Bir İnceleme • Mongolian National Games and Toys • Kıbrıs Türk Kültüründe Geleneksel Çocuk Oyun ve Oyuncakları • About Social Researches of Education İn The Cultural Game "Togyzkumalak" • Oyun, Oyuncak Her Öğrenci Tarihini Öğrenecek • Beraber Yapar, Beraber Oynardık • Oyun ve Oyuncağın Çocuğun Yaşamındaki Önemi • Depremle Mücadele Etmede Disiplinler Arası İşbirliği ve Oyunların Kullanımı • Dünyada ve Türkiye'de Değişen Çocukluk, Oyun ve Oyuncak • Çocuğun Oyun, Oyunun Oyuncak İhtiyacı • Nahçıvanda Çocukların Fiziksel ve Zihinsel Gelişiminde Taş Oyunlarının Rolü • Halk Kültürünün Bir İfade Aracı Olarak Altayların Geleneksel Milli Oyunları • Çocukların Oyunları Esnasında Öğretmenin Üstlendiği Roller ile Öğretmenin Oyun Tanımı Arasındaki İlişki Üzerine Nitel Bir Çalışma • Toplumsal Cinsiyet Açısından Çocuk Oyun ve Oyuncakları • Denizli Yatağan'da Çocuk Oyunları ve Oyuncakları • Çocuk ,Oyunlar ve Toplum • Bulgaristan’ın Şumnu Bölgesinde Yaşayan Türklerin Halk Kültüründeki Çocuk Oyunları • Türk ve Rus Çocuk Sihirli Masalları (Karşılaştırmalı Araştırma Örneği) • Kosovada Çocuk Oyunları • Kosova’da Unutulmaya Yüztutan Çocuk Oyunları ve Türkiye’deki Oyunlarla Karşılaştırılmaları • Çocuk Oyun Alanlarının Bitkilendirilmesi • Yurt Dışında Yaşayan Türk Çocuklarına Türkçe ve Türk Kültürü Öğretiminde Geleneksel Çocuk Oyunlarından Yararlanma • Küreselleşme Bağlamında Akıl Oyunları • Sağlıklı Toplum Kaliteli Oyuncak • Growıng a Braın Through Play • Barbie Bebeklerin Kız Çocukların Sosyo –Duygusal Gelişimlerine Etkisi • Kültür Kurumları Olarak Oyuncak Kütüphaneleri: Türkiye’deki Uygulamaların Değerlendirilmesi ve Çözüm Önerileri • Halk Kültürünün Bir İfade Aracı Olarak Altayların Geleneksel Milli Oyunları • Altayların Halk Kültürünü İfade Etmelerinde Geleneksel ve Ulusal Oyunlar / О Традиционных Национальных Играх Алтайцев Как О Средствах Выражения Народной Культуры I. Türk Dünyası Çocuk Oyun ve Oyuncakları Kurultayı -­‐ 1 Geleneksel Çocuk Oyunlarının Anadili Eğitimine Etkisi Ayşe Aydın1, Mustafa Aydın2, Giriş-­‐Amaç: İnsan, kelimelerle düşünür. Biz, en önemsiz ihtiyacımızdan en çapraşık duygu ve düşüncelerimize kadar başkalarına açıklamak istediklerimizi ancak kelimelerle anlatabiliriz (Demirel, ). Çocuklar; anadilleriyle ilgili birçok kelimeyi, deyimi, atasözünü veya anlam olaylarını, çoğu zaman oynadıkları oyunlarda öğrenirler. Çünkü oyunlar çocuğun dünyasındaki yaşam senaryolarıdır. Bu çalışmanın amacı; geleneksel çocuk oyunlarının çocukların okul öncesi dönemde dil eğitimlerine olan katkılarını ortaya koymak, geleneksel çocuk oyunlarının anadili eğitiminde daha fazla kullanılmasına katkıda bulunmaktır. Oyunlara başlarken yapılan sayışmacalar ve bazı oyunların içindeki tekerlemeler çocukların diksiyonlarını düzeltmesi açısından oldukça önemlidir. Bu noktada zengin dil özelliklerine sahip geleneksel çocuk oyunlarının rolü inkâr edilemez. Bu nedenle çocuk okul öncesi dönemde etkileşim içerine girebileceği oyunlar oynamalıdır. Çocuk, etkileşim içinde bulunduğu oyunlarda çok farklı karakterlere hayat verirken bu karakterlerin sahip olduğu dil özelliklerini de gözlem ve taklit yoluyla öğrenir. Bunun yanında çocuk oyun esnasında hakkını ararken, kendini savunurken duygu ve düşüncelerini samimi bir şekilde karşısındakilere anlatmaya çalışır. Bu vesile ile çocukların beden dilini kullanma ve başkaları karşısında veya ortamın durumuna göre nasıl konuşmaları gerektiğine dair konuşma becerileri gelişir. Sonuç olarak; çocukluk döneminde hayatımızda önemli bir yere sahip olan oyunlar, dil gelişimimizde ve anadili eğitimimizde oldukça önemlidir. Geleneksel çocuk oyunlarımız ise kültürümüzün, özellikle dil ve anlatım özelliklerimizin nesilden nesile aktarılması için oldukça gereklidir. Çocuklarımızı, okul öncesi dönemde geleneksel çocuk oyunlarımızla daha fazla buluşturmalıyız. Bu sayede unutulmuş geleneksel çocuk oyunlarımız yeniden hayat bulurken unutulmaya yüz tutmuş birçok geleneksel çocuk oyunumuzu da unutulmaktan kurtarabiliriz. The Effect Of Traditonal Children Games On Mother Tongue Introduction-­‐Aim: People think via funduszeue.info we want to explain things to others, we can only tell them by using words from the most negligible to the most complicated emotions and thoughts (Demirel, ). Children mostly learn many words, idioms, proverbs or meaning cases related wıth their mother tongues in games they play. Because games are life scenarios in the worlds of children. The aim of this study is to exhibit the contribution of traditional children games on language education of children in pre-­‐school period and contribute to be used of traditional children games in mother tongue education. While starting a game, making a count to decide who will be ‘it’ and nursery rhymes in some games are quite important in terms of correcting elocutions of children. In this point, the role of 1 2 mehmet akif ersoy üniversitesi, [email&#;protected] mehmet akif ersoy üniversitesi, [email&#;protected] I. Türk Dünyası Çocuk Oyun ve Oyuncakları Kurultayı -­‐ 2 traditional children games, which have prosperous language characteristics, can’t be denied. Because of this, children should play games in which they can have interactions in pre-­‐school period. While children are animating different characters in games, they also learn language characteristics of these characters by observing and imitating. Besides, while children are demanding justice in games, they try to tell their emotions and thoughts to others sincerely. So, speaking abilities of children in differerent situations and ability of using body language develop. As a result, games which have an important place in childhood are quite important in our language development and mother tongue education. And our traditional children games are quite necessary to be transferred of our culture and specially language and expression characteristics from generation to generation. We should bring our children together with our traditional children games more often in pre-­‐school period. Thus, while some forgotten traditional children games are arising again, we can save many of them, which are about to be forgotten, from being forgotten. Key words: Child, traditional games, mother tongue Anahtar Kelimeler: çocuk, geleneksel oyun, anadili I. Türk Dünyası Çocuk Oyun ve Oyuncakları Kurultayı -­‐ 3 Çocukların Problem Çözme Becerisi ve Dil Gelişiminde Bilmece ve Tekerlemelerin Önemi Ömer Yavuz1, Oğuzhan Yavuz2, Melek Gül Eyigün3 GİRİŞ: Çocukların herhangi bir materyale destek duymadan oynadığı oyunların başında tekerleme ve bilmeceler gelir. Tekerlemeler aliterasyon, asonans gibi ahenk unsurlarının kullanıldığı, zorlu sözcüklerin tekrarından müteşekkil metinlerdir. Bilmecelerse dinleyenleri hayali bir problem durumuyla karşılaştıran düşünce unsurlarıdır. Çocukların hem dil gelişimlerini hem de sosyal gelişimlerini destekleyecek bu oyunların Türk kültürünün aktarımında önemli bir rolü vardır. GELİŞME: Bu edebi türleri gelişim psikolojisi ekseninde değerlendirecek olursak; bilmecelerin ve tekerlemelerin çocukların bilişsel, duyuşsal ve devinişsel gelişim alanlarına da faydaları olduğu görülür. Tekerlemeler sayesinde çocuklar yeni kelimelerle karşılaşır; kelimelerin nasıl boğumlanması gerektiğini uygulayarak öğrenir. Toplum içinde sırayla konuşulduğundan; birlikte hareket edildiğinden çocuklarda güven duygusunu geliştirir ve çocuklara birlikte hareket etme becerisini kazandırır. Çocuk, bilmeceler sayesinde karşılaştığı problem durumu karşısında çevresindeki arkadaş grubuyla birlikte aynı konu hakkında birçok düşünce üretildiğine şahit olur. Aynı anda sırayla sunulan bilgileri muhakeme eder. Bunlar hakkında düşünür. Demokrasi kültürü edindiği gibi istişarenin önemini de kavrar. Problem çözerken karşılaşılan durumlar, olaylar, kişiler onun için birer tecrübe olur. Bilmeceler ve tekerlemeler aracılığıyla çocukların kelime dağarcıkları ve problem çözme becerileri gelişir; böylece çocuklar olumsuz alışkanlıklardan kurtulmak için başka bir yol edinmiş olurlar. Bu yüzden zihinsel bir similasyon yöntemi de diyebileceğimiz bir düşünce etkinliğiyle ipuçlarını da takip eden çocuklar aktif bir oyun ortamı içinde beraberce bir çözüme ulaşır. Bazen de birbirleriyle yarışarak daha eğlenceli bir oyun ortamı oluştururlar. Tekerleme ve bilmeceler çocukların iletişim ve atılganlık becerilerini de olumlu yönde etkiler. İşte bu çalışmada Divan-­‐ı Lügati't Türk'te ilk örneklerini gördüğümüz tekerlemelerin, bilmecelerin Orta Oyunu'ndan, Meddah'a; Masallardan Halk Hikayeleri'ne kadar uzanan sözlü kültürün içindeki yerine de değinilerek toplumun her kesimini ilgilendiren; ama en çok da çocukların oyun sahasında yeri olan türler oldukları anlatılmıştır. Tekerleme çeşitleri, örnekleri; bilmece çeşitleri, örnekleri antoloji mahiyetindeki çeşitli kitaplar da taranarak ortaya konmuş, çocukların gelişim alanlarına olumlu katkıları örnekler verilerek açıklanmıştır. SONUÇ: Çocukların oyun ortamında kullanmış oldukları tekerlemeler ve bilmeceler aracılığıyla konuşma becerileri, sözcük dağarcığı gelişir. Kendini rahat ifade etme ve düşüncelerini açıklama alışkanlığı kazanılır. Bu tip bir ortamda çocuk, yeni kelimeler öğrenir, daha doğru ve kurallı cümleler oluşturmayı öğrenir. Öğrendiği sözcükler vasıtasıyla arkadaşlarına bir şeyler sunmayı, onları dinleyip anlamayı, bütün bu yollarla birlikte dili doğru kullanmayı öğrenir. Bilmeceler ve tekerlemelerin özellikle zihinsel becerilerin geliştirilmesinde de büyük önemi vardır. Bu etkinlikler çocuğun algılama, eleştirel düşünme, sorgulama, yargılama, analiz, sentez, değerlendirme, problem çözme, mukayese yapma, hızlı kavrama, akıl yürütme, ön görüde bulunma gibi üst biliş becerilerini de olumlu anlamda desteklemektedir. 1 Zeytinburnu Mesleki ve Teknik Anadolu Lisesi, [email&#;protected] Zeytinburnu Mesleki ve Teknik Anadolu Lisesi, [email&#;protected] 3 Zeytinburnu Mesleki ve Teknik Anadolu Lisesi, [email&#;protected] 2 I. Türk Dünyası Çocuk Oyun ve Oyuncakları Kurultayı -­‐ 4 TARTIŞMA: Türkiye'de çocuk oyunları dünyada olduğu gibi bir modernleşme sürecinden geçmektedir. Geleneksel özellikleri aktaran tekerleme ve bilmecelerin yerini internet, bilgisayar oyunları gibi bireyselliğin ön planda tutulduğu yeni oyunlar almıştır. Bu da çocukların özellikle iletişim becerilerini ve sözcük dağarcıklarını olumsuz funduszeue.infoılacak yeni düzenlemelerle birlikte kültürümüze özgü tekerlemeler ve bilmecelerin yer aldığı oyunların öğretilmesiyle bu sorunların da önüne geçilmiş olacaktır. Anahtar Kelimeler: Çocuk, edebiyat, dil gelişimi, bilmece, tekerleme I. Türk Dünyası Çocuk Oyun ve Oyuncakları Kurultayı -­‐ 5 Göçebe Kırgızların Çocukları Sosyalleştirme Kültüründeki Halk Oyunlarının Yeri Akmatali Alimbekov1, Akmatali Alimbekov2, Akmatali Alimbekov3 Halk oyunlarının genelinde ulusal örf adet, gelenekler sık yer almıştır. Çocuk oyunlarında etnokültürel değerler büyüklerin hayatına göre zengin ve doğal kalıbında saklanmıştır. Halk oyunlarının çoğunda hayatsal tecrübeleri büyüklerden küçüklere iletim modeli oluşturulmuştur. Oyunlar ile çocukların etnik yönden kendini özdeşleştirmesi gerçekleştirilmiştir. Çocukların oynarken etnik kültürel çevresi, büyüklerin hayatsal kural gelenekleri ile karıştırılmıştır. Dolayısıyla halk oyunları kırgızların yaşamsal suretini, yaşam koşullarını, çalışma faaliyetlerini, vicdan, kıvanç hakkındaki anlayışlarını, kahramanlığını, sabrını, şenliği, zihni çevik, çetrefil, zafere ulaşmak azminin nesillerde yeniden ortaya çıkmasını, her nesili insan sayısına eklenmesini, toplumun haklı üyesi olarak oluşmasını sağlayıcı etnokültürel sosyalleştirmenin en küvvetli ve etkili görgüsü olarak bakmak mümkündür. Çocukları sosyalleştirme açısından göçebe kırgızların çocuklar çevresinde yaygınlaşan oyunlarını genel olarak aşağıdaki tiplere ayırabiliriz: 1. Çocukları harekete, sıcak ve soğuğa karşı dayanıklı olma, sağlığını iyileştirme, konuşma dilini geliştirme, kendi çevresini öğrenerek konuşma tecrübesini göstermeye yönelik oyunlar. 2. Savaşçılığa, vatan severliği aşılayıcı oyunlar. 3. Çalışkanlığa yöneltici oyunlar. 4. Halk geleneklerini koruyucu, taşıyıcı, geliştirici oyunlar Çocuk beşikten sonra kelime anlamlarını biraz anlamaya başladığında şımartmak anlamındaki ‘Sal, sal bilek’ şarkısıyla çocuğun kollarını ayaklarını değiştirerek avuca alarak şımartarak, hareketli alıştırmaları yaptırmaya başlanır. Her gün tekrarlanan bu tür pedagojik eylem ile çocukta göçebe toplumun her üyesinden talep edilecek cesur, kahraman sıfatları oluşmadan çocuk ile veli arasında doğal yakınlık duyusu oluşturulmuştur. Çocukların kelime hazinesi ile birlikte onların zihinsel yeteneğini, tanım tecrübelerini geliştirmeye yönelik oyunlar da yaygındır.. Sunumun tam metninde söz edilecek olan «Утушуу», «Упай», «Киште», «Тогуз коргоол», «Чатыраш», «Уюм тууду», «Топ таш», «Тап-­‐тап кара куш, таба албасаң отко түш», «Топур-­‐топур кайра кач, таба албасаң кайра кач», «Учту, учту» oyunlar ve başka oyunlarla dünyayı tanıma, zekasını, yeteneklerini geliştirme görevleri göz önüne alınmıştır. Göçebe kırgızların çocukları biraz büyürken büyüklerin gördüklerinin yardımıyla ağaç budaklarından yay, kılıç yapıp savaşçı, yeteneklerinin bazılarını oyun şeklinde yenileyerek, tekrarlamaya alışmışlardır. Bu tür oyunlar genel olarak hayvancılık ve savaş yeteneğinin öğretmenin en etkili yoludur. Dolayısıyla oyun kuralları çok zor olduğundan çocukların dayanıklılığı, vicdani değerlerini ölçme değerlendirme aleti olarak oyun sürecinde fark etmişlerdir. Anahtar Kelimeler: Göçebe Kırgızlar, Çocuk Oyunları , Halk gelenekleri, Sosyalleşme 1 Kırgızistan-­‐Türkiye Manas Üniversitesi., [email&#;protected] Kırgızistan-­‐Türkiye Manas Üniversitesi., [email&#;protected] 3 Kırgızistan-­‐Türkiye Manas Üniversitesi., [email&#;protected] 2 I. Türk Dünyası Çocuk Oyun ve Oyuncakları Kurultayı -­‐ 6 Çocuk Oyunlarının Çocuklara Milli Kültürel Değerlerin Aşılanmasında, Onların Ahlak ve Eğitiminin Gelişmesinde Rolü Fidan Kasımova1 Çocuk oyunları eskiliği ve çağdaşlığı ile her zaman ilgi odağı olmuştur. Belirtmek isteriz ki, bu oyunlar bir yandan çocuklara estetik zevk verir, diğer yandan onlar serbestliğe öğrenir, pratik harekete geçiyor. Çocuğun entelektüeli de oyun sırasında gelişir. Ancak oyun öyle olmalıdır ki, bunun aracılığıyla o, dünyayı idrak etsin ve kimlik gibi formalaşa bilsin. Çocuk oyunları sanki onu gelecek hayata hazırlar. Oyun bebeğe kendi kimliğini geliştirmesine yardımcı olur. Ona kollektivde çalışmak, başka insanların arzu ve isteklerini dikkate almak yeteneği aşılayar. Çocuğun beyinində çeşitli çocuk oyunları sırasında ona okulda öğretim predmetlərinə ulaşabilmek açısından daha iyi yardımcı olacak ilişkiler oluşur. Ayrıca, oyun çocuğun davranış ve terbiyesinde en etkili yöntemdir. Oyun çocuklar için bir tür bebekliğini rahat yaşamasıdır. Çocukluk zamanını oyunsuz tasavvur etmek olmaz. Oyun sırasında bebek büyük zevk alır. Oyunda çocuklar kendi fikirlerini, hiss, arzu, bağımsızlığını, yaratıcılık yeteneklerini, fantaziyasını sergiliyor. Çocuk oynamayı bilmelidir. Bu arada da yardıma çocuk folkloru gelir. Çocuk folkloru çocuğun yaratıcılık tezahürlerini güçlendirir, fantaziyasını uyandırır. Yaratıcı kişiliği zenginleştiriyor, çocuğun hayatı daha ilginç ve içerikli olur. Çocuk folklorundan yararlanarak biz çocukları çeşitli halk adet ve gelenekleri ile tanıştırıyoruz. Folklordakı oyunlar çocuklara doğma vatanı sevmek, onun kültür ve mirasına saygıyla yaklaşmak hisleri aşılar, onların estetik terbiyesinin önemli bölümünü oluşturmaktadır. Başka halkların oyunları ile tanışma çocukların beynelmilel ruhta terbiyesinin bir parçasıdır. Genellikle, çocuk oyunları oldukça çeşitlidir. Azerbaycan folkloruna bakıldığında çocuklara ilginç olacak eski tarihe sahip oyunlarla karşılaşıyoruz. Bu oyunlar arasında çeşitli eşyalarla oynanılan oyunlar var. Örneğin, "Kirmə", "Mendil ver", "Sultan", "Hendeğe düşme" ve s. Bir kısmı ise eşyalar olmadan oynanmaktadır: "Benövşe", "Şenlik", "Enzeli", "El üste kimin eli" vb. Başka kısım oyunlar da var ki, bunlar daha sonraki dönemin ürünüdür. Bunlar ise sadece söz aracılığıyla oynanmaktadır. Bu tipte oyunların temelini bilmeceler, yanıltmaclar oluşturuyor. Günümüzde de çocuklar internet kaynaklarının kullanımı ile de oyun oynuyor. Onların gelişiminde resim boyama, çeşitli pazıllar kurma da büyük rol oynuyor. Anahtar Kelimeler: folklor, çocuk oyunları, milli kültürel değerler, ahlak, eğitim. 1 Azerbaycan Milli Bilimler Akademisi Folklor Enstitüsü, [email&#;protected] I. Türk Dünyası Çocuk Oyun ve Oyuncakları Kurultayı -­‐ 7 Değerler Eğitiminin Müzikli Oyunlar Aracılığı ile Kazandırılması Ömür Bütev Dolğun1 Çağdaş eğitim kuramcılarından biri olan John Dewey’in “yaşayarak öğrenme” anlayışının (Kaya,), günümüz eğitim anlayışına yön verdiği ve biçimlendirdiği söylenebilir. Dewey’in anlayışının kabul görerek yaygınlaşması sonucunda geleneksel ezberci eğitim anlayışının yerini bu anlayış almaya başlamıştır. Bu açıdan düşünüldüğünde; günlük yaşantıdaki değerlerin eğitim yoluyla bireye kazandırılması ve pekiştirilmesi mümkündür. İnsanoğlunda doğuştan var olan içgüdülerin yanında; sonradan edinilen değerlerin de önemli olduğu bilinmektedir. Toplumsal yaşantıyı oluşturan öğelerden biri olan değerler, bu yaşantıyı belirli bir düzene oturtmak amacıyla insanlar tarafından oluşturulmuştur. Bir bireyin toplum içinde kabul görebilmesi ve toplumun yaşantısına uygun bir duruma gelebilmesi için; toplumda geçerli olan değerlere uyması beklenir. Zamana ve ortama bağlı olarak değişen değerlerin yanında; her zaman ve her ortamda geçerli sayılan değerler de vardır. Çeşitli kültürlere bakıldığında farklı değerlere rastlamak mümkündür ancak genel olarak değerlerin birtakım ortak yönlerinin ve benzerliklerinin olduğu gözlemlenebilir. Eğitimin dayandığı değerlerin yanı sıra; toplumda var olan değerlerin de eğitim aracılığı ile kazandırılması mümkündür. Eğitim anlayışının ve eğitim felsefesinin temelinde; bireyin kendisini ifade edebilmesi, toplumda huzurlu, mutlu ve sağlıklı biçimde var olabilmesinin edindirilebilmesinin yanında, toplumdaki değerlere uyum sağlayabilmesinin kazandırılması da bulunmaktadır. Bu açıdan; küçük birer birey olan çocukların da toplumsal yaşantıya daha kolaylıkla ayak uydurabilmesi açısından çok büyük önem arz eden değerler eğitiminin; müzikli oyunlar aracılığı ile kazandırılması ve pekiştirilmesi mümkündür. Çocuklar bu şekilde verilen bir eğitim ile hem daha kolaylıkla bilgi ve deneyimleri öğrenebilecek, hem de edindikleri bu bilgi ve deneyimler daha kalıcı olabilecektir. Bu çalışmada; değerler eğitiminin çocuklara müzik ve müzikli oyunlar aracılığı yoluyla kazandırılabilmesi için bazı örnek alıştırmalar ile öneriler sunulmuştur. Anahtar Kelimeler: Değer, Eğitim, Değerler Eğitimi, Müzikli Oyunlar 1 Artvin Çoruh Üniversitesi Sanat ve Tasarım Fakültesi, [email&#;protected] I. Türk Dünyası Çocuk Oyun ve Oyuncakları Kurultayı -­‐ 8 Okul Öncesi Eğitiminde Şarkılı Oyunlar Yoluyla Değerler Eğitimi: Nitel Örnek Bir Çalışma Esra Dereli İman1, Semra Kıranlı Güngör2 Okul öncesi eğitimde değerler eğitimi açısından en önemli eğitim aşamasıdır. Bu aşamada oyun çağındaki çocukların eğitiminde oyunlar önemli bir araçtır. Oyun aşamasındaki okul öncesi dönem çocukların şarkılar eşliğinde oyunlar oynayarak daha kolay ve eğlenceli bir şekilde öğrendikleri dönemdir. Bu araştırmada okul öncesi eğitiminde şarkılı oyun yoluyla değerler eğitiminin nasıl kazandırıldığının örnek bir çalışma ile ortaya konulması amaçlanmıştır. Bu amaçla şarkılı oyunlar örnek alınarak her şarkıda işlenen temalara odaklanarak değerler eğitimi içeren şarkılar seçilmiştir. Araştırma, nitel araştırma yöntemiyle çalışılmıştır. Şarkılı oyunların yazılı hali birer metin olarak kabul edilerek, metin üzerinden analiz yapılmıştır. Değerleri içeren şarkılı oyunlar için içeriğine göre betimsel analiz ve/veya içerik analizine tabii tutulmuştur. Yapılan analizler temalarına göre gruplanmıştır. Analizler nitel analiz alanında ve okul öncesi alanında uzman olan araştırmacılar tarafından önce ayrı ayrı kodlanmıştır. Daha sonra kodlar üzerinde ortak bir birliktelik sağlanmıştır. Araştırmanın sonucunda şarkılı oyunlarda arkadaşlık-­‐kardeşlik, paylaşım, birliktelik, sorumluluk…vb. değerlerin değerler eğitiminde faydalı olduğu ve yer bulduğu anlaşılmıştır. Anahtar Kelimeler: Okul öncesi, değerler eğitimi, şarkılı oyunlar, nitel analiz. 1 2 ESKİŞEHİR OSMANGAZİ ÜNİVERSİTESİ EĞİTİM FAKÜLTESİ, [email&#;protected] ESKİŞEHİR OSMANGAZİ ÜNİVERSİTESİ EĞİTİM FAKÜLTESİ, [email&#;protected] I. Türk Dünyası Çocuk Oyun ve Oyuncakları Kurultayı -­‐ 9 İlkokulda Derslerde Oynatılan Oyunların Değerler Eğitimi Verilmesindeki Katkısı Asım Arı1 Eğitimde gelişme sağlamış ülkelerde oyunlar öğrencilere değerler eğitimi kazandırmanın yollarından biri olarak görülmektedir. Beden eğitimi ve diğer derslerde öğrencilerin oyunlar içerisinde değer kazanmalarına önem vermektedirler. Ülkemizde oyunlar aracılığı ile değerler eğitimine ne düzeyde yer ve önem verildiği araştırılmaya değer görülmüş ve bu çalışma desenlenmiştir. Bu bağlamda araştırmanın amacı, ilkokulda derslerde oynatılan oyunların öğrencilere değerler eğitimi verilmesindeki katkısını belirlemektir. Nitel bir araştırma olan bu çalışma, olgubilim yaklaşımı kullanılarak desenlenmiştir. Araştırma Eskişehir il merkezinde yer alan bir devlet biri de özel olmak üzere iki ilkokullarda gerçekleştirilmiştir. Araştırmanın çalışma grubunu, ilkokul öğretmenlerinden görüşmeyi kabul eden sınıf öğretmenleri oluşturmuştur. Grubun oluşturulmasında amaçlı örneklem tekniklerinden maksimum çeşitlilik örnekleme tekniği kullanılmıştır. Çalışmada öğretmenlerin cinsiyet farklılıkları, yaş farklılıkları, kıdem farklılıkları, okuttukları sınıf düzeyleri, öğrenim durumu farklılıkları bu çeşitliliğin sağlanmasında dikkate alınacak boyutlar olarak karar verilmiştir. Bu çeşitlilikleri, örnekleme mümkün oluğunca yansıtılmasına çalışılmıştır. Araştırmada veriler, görüşme tekniği kullanılarak elde edilmiş ve görüşmeler Mart tarihinde gerçekleştirilmiştir. Veri toplama aracı olarak yarı yapılandırılmış görüşme formu, araştırmacı tarafından geliştirilmiştir. Sorular açık uçlu soru ve yarı yapılandırılmış görüşme formuna uygun şekilde tasarlanmıştır. Verilerin analizinde betimsel analiz yöntemi kullanılmıştır. Görüşme formlarından elde edilen veriler kodlanarak ayrıntılı şekilde incelenmiştir. Analize başlamadan önce temalar çalışmanın amacı ve görüşme soruları dikkate alınarak araştırmacı tarafından belirlenmiştir. Özetin hazırlandığı zaman verilerin dökümü devam ettiğinden araştırmanın bulguları ve sonuçlarına özette yer verilememiştir. Anahtar Kelimeler: Eğitsel oyunlar, oyunların değerler eğitimindeki yeri, değerler eğitimi, oyunların eğitime katkısı, ilkokul 1 Eskişehir Osmangazi Üniversitesi, Eğitim Fakültesi, [email&#;protected] I. Türk Dünyası Çocuk Oyun ve Oyuncakları Kurultayı -­‐ 10 Türkiye’de Oynanan Geleneksel Çocuk Oyunlarının Değerler Eğitimindeki Rolü Açısından İncelenmesi Ayşe Aypay1 Çocuklar adeta oyun oynamaya programlanmış varlıklardır. Oyun çocuğun en önemli işidir. Aynı zamanda oyunlar çocukların en hızlı, en kalıcı ve en etkili öğrenme bağlamlarıdır. Çünkü oyun oynarken çocuklar diğer çocuklarla ya da yetişkinlerle kurdukları eğlenceli etkileşimlerle duygusal, bilişsel, toplumsal, bedensel, cinsel ve ahlaksal gelişim alanlarında sürekli olarak uyarılmaktadırlar. Bu nedenle oyun zamanları çocukların öğrenmeye kapılarını en açık tuttukları zamanlardır. Bu değeri açısından oyunlar çocuklara başka yollarla kazandırmakta zorlanacağımız ya da çok zaman alacak öğrenmeleri hızlı bir biçimde içselleştirerek kazandırmamızda en büyük yardımcımızdır. Şüphesiz oyunlarla kazanılacak olan en değerli öğrenmelerden biri de değerlerdir. Değerler konusunda çalışan Schwartz (), evrensel olarak paylaşılan on değerden söz etmektedir. Bunlar: Başarı, cömertlik/iyilikseverlik, uyma/uyumluluk, hazcılık, güç, güvenlik, kendini yönetme, uyarılma, gelenek ve evrenselliktir. Bu çalışmada Türkiye’de oynandığı belirlenmiş geleneksel çocuk oyunlarının Schwartz’un () sözünü ettiği evrensel on değeri kazandırmadaki rolünün belirlenmesi amaçlanmıştır. Araştırmada Türkiye’de oynandığı belirlenmiş ve bilimsel çalışmalarda yer almış geleneksel oyunlardan ulaşılabilen oyun değerlendirmeye alınmıştır. Oyunlar çocuklara değer eğitimi kazandırmadaki rolü ve değeri açısından nitel olarak analiz edilmiştir. Bu analizlerde her bir oyunun Schwartz’un () sözünü ettiği evrensel on değerden hangisine ya da hangilerine vurgu yaptığı belirlenmeye çalışılmıştır. Analizlerde on değer on analiz kategori olarak kabul edilmiştir. Bu kategorilere yerleştirme işleminde yine Schwartz’un () çalışmasında kullandığı her bir değerin kapsadığı kabul edilen ilişkili kavramlarından yararlanılmıştır. Araştırma kapsamında değerlendirilen oyunun 95’inin sadece erkekler tarafından oynanan oyunlar olduğu; 71 tanesinin günümüzde hem kız ve hem de erkekler tarafından oynanmakla birlikte, 5 tanesinin orjinalinde erkek oyunları olduğu; 3 tanesinin sadece kızlar tarafından oynanan oyunlar olduğu; 26 oyunda da bu oyunların alındığı kaynaklarda oynayanların cinsiyetine dair bilgi bulunmadığı belirlenmiştir. Araştırma kapsamında değerlendirilen oyunun ’ünde “BAŞARI” değerinin ön plana çıktığı belirlenmiştir. “BAŞARI” değeri biri sadece kızlar (evcilik oyunu) diğeri de hem kızlar hem de erkekler tarafından oynanan (yağmur gelini oyunu) iki oyunda vurgulanmamaktadır ki bu oyunlar ortak biçimde gelenek, iyilikseverlik ve uyma/uyumluluk değerlerinin vurgulandığı oyunlardır. “BAŞARI” değerinin ön plana çıktığı oyunlarda başarılması gereken belirlenmiş hedefler vardır ve oyunun amacı da bu hedefleri gerçekleştirip oyunun galibi olmaktır. Bu oyunlarda becerilerin etkili bir biçimde işe koşulması, rakip oyunculardan daha iyi bir performans sergilenmesi ve oyunun sonunda rakiplerin alt edilmesi önemlidir. Bu tür oyunlar başarmak için oynanmaktadır. Araştırma kapsamında değerlendirilen oyunun 81’inde “GÜÇ” değerinin ön plana çıktığı belirlenmiştir. Ancak bu 81 oyunun tamamında “GÜÇ” değeri “BAŞARI” değeri ile birlikte yer almıştır. “GÜÇ” değerinin vurgulandığı 81 oyunun 57’sinin sadece erkek cinsiyetine özgü oyunlar olduğu, 23 1 ESOGÜ, Eğitim Fakültesi, [email&#;protected] I. Türk Dünyası Çocuk Oyun ve Oyuncakları Kurultayı -­‐ 11 tanesinin kız ve erkekler tarafından oynanan oyunlar olduğu; 1 oyunda da oyuncuların cinsiyetine dair bilginin yer almadığı belirlenmiştir. “GÜÇ” değerinin vurgulandığı oyunlarda oyundan galip ayrılan kişi oyunu kaybedenlere hükmetme hakkını elde etmekte, onlara istediği ya da önceden belirlenmiş cezaları verebilmektedir. Bu oyunlarda ayrıca kazanan oyuncular kaybeden oyuncuların oyuncaklarına ya da daha önceden belirlenmiş bir mülküne el koyabilmektedir. Böylece kazanan ya diğerlerini yönetme gücüne kavuşur ya da mal varlığı itibariyle oyundan güçlü ayrılır. Araştırma kapsamında değerlendirilen oyundan “GELENEK” değerinin ön plana çıktığı 4 oyunun biri sadece kızlar tarafından oynanan bir oyun iken; 3’ü hem kızlar ve hem de erkekler tarafından oynanmaktadır. “İYİLİKSEVERLİK” değerinin ön plana çıktığı 2 oyunun biri sadece kızlar tarafından oynanan bir oyun iken; 1’ide hem kızlar ve hem de erkekler tarafından oynanmaktadır. Benzer biçimde “UYMA/ UYUMLULUK” değerinin ön plana çıktığı 2 oyunun biri sadece kızlar tarafından oynanan bir oyun iken; 1’ide hem kızlar ve hem de erkekler tarafından oynanmaktadır. Bu oyunlarda bir kazanan yoktur. Amaç rakipleri alt etmek değildir çünkü rakip yoktur. Bu oyunlarda oyunların kurgusu işbirliğine, toplumsal rollere, yardımlaşmaya, birlikte hareket ederken herkesin iyiliğine olacak bir işi yapmaya dayalıdır. Bu çalışmada on evrensel değerin kazandırılmasındaki rolü açısından değerlendirilen oyundan elde edilen en önemli bulgulardan biri oyunların ağırlıklı olarak “BAŞARI” değerini kazandırıcı bir rol oynadığıdır. Geleneksel oyunlarımız ikinci sırada “GÜÇ” değerini kazandırmada rol oynamaktadır. Ancak geleneksel oyunların diğer 8 değeri kazandırma açısından bir rol oynamadığı belirlenmiştir. Bu haliyle oyunlar değerler eğitimi açısından kaçırılmış bir fırsat gibi görünmektedir. Çocuklarla oynanacak yeni oyunlar geliştirilirken diğer değerlerinde ön plana çıkacağı ya da kazandırılabileceği oyunların kurgulanması bir gereklilik gibi görünmektedir. Anahtar Kelimeler: değer, eğitim, geleneksel çocuk oyunu I. Türk Dünyası Çocuk Oyun ve Oyuncakları Kurultayı -­‐ 12 Ramazan Ayını Sevdirmek İçin Düzenlenmiş Geleneksel Çocuk Oyunları Uzm. Muhammed Aydın1 Anadolu ve İstanbul’da, ramazan ayının coşkunluk içinde karşılanması ve “ihyâ” edilmesi kadim bir toplumsal pratik olarak dikkat çekmektedir. Ay boyunca bu amaçla, hem kamusal alanda hem de evde, bütün bir günlük yaşamı inşa eden çok sayıda etkinlik yapılmaktadır ve bunlar gelenekleşmiştir. Ramazana has bu yeni yaşantı içinde yalnız yetişkinlerin değil çocukların da oruç ve ramazana dair unutulmaz intibalar edinmesi esaslı bir gündem teşkil etmiştir. Bu çalışmanın amacı, genellikle Anadolu ve İstanbul’a has olan, ramazan ayını ve oruç ibadetini çocuklara sevdirmek için büyüklerin icat ettiği; tekne orucu, oruç satma, bir sonraki ramazan ayını iple çekme, sadaka taşı gibi günümüzde artık uygulaması pek görülmeyen kültürel oyunlara dikkat çekmeye çalışmaktır. Çocukların kendi aralarında oynayamadığı, büyükler tarafından çocuklar için hazırlanan ramazan ayına mahsus bu oyunların -­‐çocuklara bir değerin sevdirilmesi ya da bir alışkanlığın oyunla kazandırılması adına-­‐ gelenekten somut örnekler olabileceği düşünülmüştür. Anahtar Kelimeler: Ramazan, Oruç, Oyun, Tekne Orucu, Oruç Satma 1 Eskişehir Osmangazi Üniversitesi Eğitim Fakültesi, [email&#;protected] I. ” “İnsan gelişimi biyolojik olgunlaşma ve sosyalleşmedir. Hayat boyu süren sosyalleşme, toplumun bir bireyi olma sürecini içerir.” (Kağıtçıbaşı, 47) Doğumu ile birlikte eğitim sürecine giren, yaşamının her anını farklı tür, içerik ve düzeyde eğitim ile geçiren insan, bireysel ve toplumsal yaşamdaki tüm etkinlikleri büyük oranda eğitim ile öğrenir. Bu nedenle eğitim, toplumsal yaşamın tüm alanlarını ve kurumlarını etkileyen toplumsal bir olgu durumuna gelmiştir. İnsanı yetiştirmek olarak tanımlanabilecek eğitim, ancak sistemli bir biçimde yapılırsa amacına ulaşabilir. Bu nedenle eğitim sistemlerinin değişen ve gelişen günümüz şartlarına göre yeniden yapılandırılması gerekmektedir. Okul öncesi eğitiminin yaygınlaşması ile birlikte çocuklar büyüme ve öğrenme zamanlarının önemli bir bölümünü okul öncesi eğitim kurumlarında geçirmektedirler. Bu kurumlar çocuğu ilköğretime başlamadan önce bedensel, zihinsel, duygusal ve sosyal bir bütün olarak desteklemeyi amaçlamaktadır Okul öncesi eğitime sayısız malzeme sağlayacak olan ve Somut Olmayan Kültürel Miras olarak adlandırılan halk bilim materyalleri, çocukların yaş ve gelişim özellikleri göz önünde bulundurularak , çocuğun bilişsel-­‐dil, sosyal duygusal alanlarda gelişiminin %70’ini tamamladığı bilinen bu dönemde eğitim kurumlarında uygulanan program ve etkinlikler içerisinde yer verilmesinin ve bir çok değeri çocuğun doğal yollarla öğrenmesinin sağlanması ve kalıcı hale getirilmesi, kültürün kuşaktan kuşağa aktarımına katkı sağlamada çok önemli bir rol oynayacaktır. Anahtar Kelimeler: Anahtar Kelimeler: Okulöncesi, eğitim, kültürel miras 1 ÖZEL ÜMRANİYE İRFAN ANAOKULU, [email&#;protected] ÖZEL ÜMRANİYE İRFAN ANAOKULU, [email&#;protected] 3 ÖZEL ÜMRANİYE İRFAN ANAOKULU, [email&#;protected] 2 I. Türk Dünyası Çocuk Oyun ve Oyuncakları Kurultayı -­‐ 14 Saha Bölgesi Masa Oyunları ve Çocukların Zihinsel Gelişimi Üzerinde Etkileri? / Настольные Игры Народа Саха И Их Влияние На Интеллектуальное Развитие Детей 1 Fidan Kasımova / Мария Баишева Во введении доклада обоснуется и подчеркивается, что в философско-­‐мировоззренческом учении народа саха прослеживается нетрадиционный взгляд на мир человеческого познания. Основываясь на историко-­‐этнографические исследования, автор обращает внимание, что природная сметливость, интеллектуальная незаурядность, находчивость являются важнейшими условиями в выживании и созидании жизни в суровых природно-­‐климатических условиях Севера. Потому развитие интеллектуальных способностей детей у народа саха всегда является наиважнейшей задачей в их развитии. Автор описывает множество национальных настольных игр, которые способствуют развитию интеллекта и креативности. В докладе раскрываются: цель, содержание, результаты изучения о влиянии национальных игр на развитие интеллекта и креативности детей. Anahtar Kelimeler: Учение Айыы, народ саха, познание, национальные игры, дети, исследование, интеллект, креативность. 1 Северо-­‐Восточный федеральный университет, [email&#;protected] I. Türk Dünyası Çocuk Oyun ve Oyuncakları Kurultayı -­‐ 15 Çocukların Hayallerindeki Oyuncaklar Asuman Seda Saracaloğlu1, Nisa Başara Baydilek2, Betül Altay3 Çocuğun etkileşime girdiği kişiler, karakterler, hayvanlar, fiziksel ortam, oyuncaklar ve diğer materyaller çocuğun oyunu üzerinde büyük etki yapmaktadır ve çocukların ilgi alanları kendilerine sağlanan şartlardan ve kendilerinden beklenen davranışlardan oldukça etkilenmektedir. Bunun yanı sıra çocukların oyun oynamak için kullandıkları materyaller onların sağlıklı gelişimlerinin araçlarıdır. Evde yapılmış ya da üretilmiş olsun, her türlü oyuncak çocukların kendi yeteneklerini keşfetmelerini sağlamaktadır. Çünkü çocuklar; “oyuncak” adı altında üretilmiş materyalleri, yakın çevresindeki bireylerin onun için hazırladığı “oyuncak” olarak değerlendirilebilecek materyalleri, kendilerinin “oyuncak” gözüyle görüp bu şekilde değerlendirdikleri materyalleri; oyunlarına “oyuncak” olarak katabilmektedirler. Oyuncaklar günümüzde çok çeşitlidir. Farklı maddelerden yapılmış, farklı renklerde ve farklı özellikte olabilirler. Oyuncakların seri üretimle, çok uygun fiyatlardan çok yüksek fiyatlara kadar olan geniş bir aralıkta çocuklara hazır olarak sunulabilme imkanı artmıştır. Günümüzde yaşamın her alanında giderek artan endüstrileşme ve tüketim kültürünün, çocuk imgesini, çocuk oyun ve oyuncaklarını da şekillendirmekte olduğunu öne sürülmektedir. Bunun yanı sıra en iyi oyuncağın, çocuğun tekrar tekrar oynamak isteyeceği ve her defasında ona daha çok oyun ve daha fazla haz veren oyuncak olduğu da belirtmektedir. Oyuncak çocukta merak uyandırmalı, kasları çalıştırmalı, girişimciliği ve düş gücünü arttırmalı, çocuğu problem çözmeye yönlendirmelidir. Çocuk oyuncaklarına dışardan müdahalelerin seri üretim sonucu yoğunlaştığı düşünülürse, çocukların büyük oranda hazır sunulan oyuncaklar arasından seçim yapma durumunda olduğu ortaya çıkacaktır. Bu da çocukların hayatında önemli bir yere sahip olan oyuncakların çocukların tercih ve isteklerine ne kadar uygun olduğunu tartışılabilir bir konu haline getirebilmektedir. Çocuk oyunları ve oyuncaklarının, tıpkı çocukluk gibi, tarihsel süreçte farklı anlamlar taşımış ve niteliksel olarak değişime uğramış olduğunu öne sürmekte ve bunun sonucu olarak da çocukluğun değişim izlerinin, oyun ve oyuncak dünyasından da izlenebilir olduğu söylenebilir. Bu doğrultuda araştırmanın amacı anaokulu 3, 4 ve 5 yaş çocuklarının hayallerindeki oyuncaklarla ilgili bilgi toplamak olarak belirlenmiştir. Bunun sonucunda çocukların oyuncağa yükledikleri anlamın, oyuncaktan beklentilerinin ve bunlara paralel olarak da oyuncak tercihlerini etkileyen şartların ortaya çıkarılabileceği düşünülmektedir. Ortaya konulan konunun ve çalışılacak çocukların yaş gruplarının özellikleri göz önüne alınarak araştırma nitel araştırma yöntemiyle desenlenmiştir. Bu doğrultuda çalışma bir olgu bilim çalışmasıdır. Çünkü çalışma dahilinde çocukların oyuncaklara ilişkin düşünce ve beklentileri ortaya konulmaya çalışılacaktır. Olgu bilim araştırmasında çalışma grubunun ilgilenilen tecrübeyi yaşayan ya da yaşamış olan kişilerden oluşturulması beklenmektedir. Çünkü ilk elden ve sübjektif bilgi toplanması amaçlanmaktadır. Dolayısıyla örnekleme stratejisi amaçlıdır. Bu amaç dahilinde bir anaokuluna devam eden 3, 4 ve 5 yaşlarındaki çocuklardan hayallerindeki oyuncakların resimlerini çizmeleri istenecek ve daha sonra çizdikleri resimler ile ilgili onlarla 1 adnan menderes üniveristesi eğitim fakültesi, [email&#;protected] adnan menderes üniveristesi eğitim fakültesi, [email&#;protected] 3 adnan menderes üniveristesi eğitim fakültesi, [email&#;protected] 2 I. Türk Dünyası Çocuk Oyun ve Oyuncakları Kurultayı -­‐ 16 görüşmeler yapılacaktır. Çalışma esnasında karşılaşılabilecek problemlerin tespit edilip en uygun şekilde üstesinden gelebilmek için stratejiler belirleyebilmek için öncelikle pilot çalışma gerçekleştirilecektir. Pilot çalışma dahilinde gene aynı şekilde bir anaokuluna devam eden 3, 4 ve 5 yaş çocuklarıyla planlanan şekilde görüşmeler gerçekleştirilecektir. Hem pilot çalışmada hem esas çalışmada çalışma grubuna çocuklar gönüllülük esasına göre alınacaklardır. Görüşmelerde çocuklara çizimini yaptıkları hayallerindeki oyuncaklarla ilgili düşüncellerini, beklentilerini, isteklerini öğrenmeye yönelik sorular yöneltilecektir. Bu görüşmeler sonucunda elde edilecek veriler içerik analizine tabi tutulacaktır. Böyle bir araştırmanın çocukların oyuncaklardan beklentileri ve çocuklara oyuncaklarla ilgili sunulan fırsatların çocukların isteklerine ne kadar uygun olduğu konusunda bilgi sahibi olunmasına yardımcı olacağı düşünülmektedir. Anahtar Kelimeler: oyuncak, okul öncesi, çocuk I. Türk Dünyası Çocuk Oyun ve Oyuncakları Kurultayı -­‐ 17 Halk Oyunlarında “Karı” (Kadın) Karakteri Şebnem Huseynova1 Oyun-­‐ insanların belirli beceri ve yeteneklerini geliştiren, eğlence, zevk ihtiyacını karşılayan, stresi atmakta yardımcı olan kültürel faaliyet türüdür. Aslında oyunlar uzun kış gecelerinin olmazsa olmazlarındandır. Halk oyunları mansup olduğu halkın etnosunu temsil eder, kültürünü, tarihi gelişimini gösterir. Günümüzde halk oyunları kültürün önde gelen bileşenlerinden birine dönüşmüştür. Bir zamanlar asırlık tarihi olan halk oyunlarının nesilden-­‐ nesile transferinde bir durgunluk yaşandı. Son yıllarda tüm dünyada bu oyunların yoğun araştırma ve tanıtım çalışmasında yoğun bir gelişme gerçekleşir. Halk oyunlarının geliştirilmesi, hem azyaşlılar, hem de yetişkinler arasında tebliğinin büyük önemi var. Çünkü halk oyunları hayatın duygusal parçası olup insan düşüncesini, texeyyülünü zenginleştiren önemli bir araçtır. Her halkın kendisinin geçmişten süzülüp gelen oyun geleneği var ki, bu gelenek diğer halkların geleneğinden ciddi şekilde farklıdır. Mövzuca, içeriği farklı olan halk oyunları hem de kahramanların, imgeler dünyasının zenginliği ile seçilir ve farklıdır. Bildiride işte bu karakterlerden biri hakkında sohbet açılacak. Aynı karakter "karı" karakteridir. Diğer folklor örneklerinde olduğu gibi, halk oyunlarında da karı karakterine rastlıyoruz. "Karı" bazı oyunlarda arsa hattının merkezinde, bazı oyunlarda ise yardımcı karakter olarak görünür. Bu karakterin mitolojik kökü Ulu Anaya dayanıyor. Karı imgesinin Ulu Anadan dönüşümü onaylandı. Bildiğimiz gibi, olumlu imge olan Ulu Anadan sonraları hem olumlu, hem de olumsuz yönleri yansıtan örnekler dönüşümü onaylandı. Bunun içindir ki, diğer folklor örneklerinde olduğu gibi, halk oyunlarında da karı imgesinin fonksiyonu, özelliği farklıdır. Texnokratik bir yüzyılda bile halk oyunları önemini koruyor. Bu örnekleri günümüzde tebliğ etmekte bilgisayar oyunları bedelsiz araçtır. Dünya tecrübesine göre diye biliriz ki, karı karakteri hem de bilgisayar oyunları için uygun imgedir. Anahtar Kelimeler: Oyun, halk, karı, karakter, Ulu ana, örnek 1 AMEA FOLKLOR ENSTİTÜSÜ, [email&#;protected] I. Türk Dünyası Çocuk Oyun ve Oyuncakları Kurultayı -­‐ 18 Okul Öncesi Dönemde Ebeveynlerin Çocuklarına Oyuncak Seçimi Tercih Nedenlerinin İncelenmesi Belgin Parlakyıldız1, Vesile Turan2 Oyun oynama her yaştaki çocuğun önemli bir ihtiyacıdır. Oyun çocuğun en önemli işi, oyuncaklar ise en önemli araçtır. Oyun, vakit geçirmeye yarayan belli kuralları olan eğlence olarak tanımlanabilir. Oyuncak ise, çocuğun zihinsel, bedensel ve psiko-­‐sosyal gelişimlerinde yardımcı olan, hayal ve yaratıcılığını geliştiren malzemelerdir. Günümüzde farklı renkte, farklı malzeme ve farklı özellikte birçok oyuncak vardır. Oyuncağın en iyisi, çocuğun tekrar tekrar oynamak isteyeceği, her defasında çocuğa zevk veren oyuncaklardır. Oyuncak çocuklarda merak uyandırmalı, kaslarını çalıştırmalı, çocuğu problem çözmeye yönlendirmelidir. Okul öncesi dönemde çocuklar oyun malzemelerine büyük ilgi duymaktadırlar. Bu noktada ebeveynlere düşen büyük görevlerden biri de çocuğa uygun oyuncak sunmalarıdır. Bu araştırmada anasınıfına devam eden altı yaş çocuğuna sahip ebeveynlerin oyuncak seçiminde dikkat ettikleri noktaları belirlemektir. Çalışma grubunu İstanbul ilinde Milli Eğitim Müdürlüğü bünyesinde yer alan anasınıflarına devam eden 6 yaş grubu çocuğa sahip (N=50) ebeveyn oluşturmaktadır. Araştırmada nicel ve nitel teknikler birlikte kullanılmıştır. Veriler araştırmacı tarafından geliştirilen anket ve velilerle birebir görüşmelerle elde edilmiştir. Anahtar Kelimeler: Okul öncesi, oyun, oyuncak, oyuncak seçimi 1 2 İstanbul Sabahattin Zaim Üniversitesi, [email&#;protected] İstanbul Sabahattin Zaim Üniversitesi, [email&#;protected] I. Türk Dünyası Çocuk Oyun ve Oyuncakları Kurultayı -­‐ 19 Koleksiyoner Kutu Oyunu Neriman Özcan1, Meryem İnci Günay2 Oyun ;çocuğun bilişsel ,duyuşsal ve devinişsel gelişimine katkıda bulunan en önemli unsurlardan biridir.Çünkü hayatta kazanılması gereken birçok yeti ,oyun çağında elde funduszeue.infoşka bir ifadeyle oyun ,bireyin gelişiminde belirleyici bir rol oynar. Eğitimin çocukta yaratmaya çalıştığı değişim ve gelişim sadece anlatım yoluyla elde etmeye çalışmak ,çocuktan uzak bir uygulama funduszeue.info kalıcı öğrenmeler ;bilgi ,çocuğun algılayacağı yolla sunulduğunda sağlanıfunduszeue.info nedenle oyunla başlayan ve içinde oyun barındıran her türlü öğrenme ortamının verimliliği oldukça yüfunduszeue.info,'Oyun ,özümleme yoluyla gerçekleşen bir çeşit uyumdur,'diyerek oyunu ,çocuğun dış dünyadan aldığı uyaranları özümlediği ve uyum sistemine yerleştirdiği bir yol olarak görmüştü. 5.sınıf öğrencileri ile uygulanan projede öğrencilerin sanat yapıtlarındaki değerleri görmeleri sağlanmış ,simgeleri estetik ve anlatımsal nitelikleriyle algılayabilmeleri için örnekler üzerinde durulmuş ,öğrenciler bu bilgi ve deneyimleri ışığında ,sanat akımları dönem sanatçıları ve eserlerinden oluşan kutu oyunları tasarlanmıştır.Böylece öğrencinin aktif olduğu ve kalıcı öğrenmenin sağlandığı bir öğrenme ortamı oluşturulmuşfunduszeue.inforla öğrenmeyi sağlayan ,sanatsal ürünlere olan ilgiyi artıran bu çalışmalarda her grup kendi oyununu ve kutusunu tasarlayıp bunu arkdaşlarıyla paylaşmıştır. Koleksiyoner oyunuyla da öğrencilerin sanat eseri görsel dağarcığı geliştirilip estetik bakış açısı kazandırılarak sanat eğitiminin temeli atılmıştır. Anahtar Kelimeler: sanat akımları ,sanatçılar,oyun 1 2 bursa özel kültür okulları, [email&#;protected] bursa özel kültür okulları, [email&#;protected] I. Türk Dünyası Çocuk Oyun ve Oyuncakları Kurultayı -­‐ 20 ‘Kentleşmede Çocuğa Görelik’ İlkesinin Oluşturulması ve Bu Çerçevede Çocukluğumuzdaki Oyunların Önemi Erol Erdoğan1 Seksek, ip atlama, mendil kapmaca, bezirgânbaşı, kutu kutu pense, sek sek, çelik çomak, misket, isim şehir, birdirbir, saklambaç, hımbıl, istop, yakar top, mangala, kör ebe gibi çocukluğumuzun oyunları, modernleşme sürecinde yerini bilgisayar ve internet oyunlarına bıraktı. Dolayısıyla çocukluğumuzun oyunları ‘eski’, ‘geleneksel’, ‘unutulmuş’, ‘kaybolmuş’ gibi negatif anlama sahip kelimelerle ifade edilmeye başlandı. ’den itibaren gerçekleştirdiğim araştırmalarım sonucunda gördüm ki, bundan onbeş-­‐yirmi sene öncesine kadar Türkiye’de oynanan oyunların sayısı ’den fazladır. Geniş perspektiften bakınca ‘oyun’ meselesinin kültür ve medeniyet krizlerimizle doğrudan ilgili olduğunu görürüz. Oyunların yüz yıllar içinde aldığı formda din, kültür, edebiyat, sanat yani medeniyete ve hayata dair her şey var. Bunun yanında, oyunların hayatımızdan kayboluş gerekçeleri kültürel, siyasi, ekonomik ve sosyolojik süreçlerin bir parçası. Daha yakından bakıldığında, oyunların terk edilişinde, kentleşme, köyden şehre göç, geniş aileden çekirdek aileye geçiş, çalışma hayatının değişimi, ebeveyn çocuk ilişkileri gibi güçlü değişim araçlarının varlığını tespit ederiz. Çocukluğumuzun oyunları topluma ve çocuğa yeniden kazandırılabilir. Bunun için öncelikle ‘toplumun oyunlar konusundaki ezberinin bozulması’ gerekir. Oyunların ‘oynanmıyor’ olmasında en büyük suç ‘büyükler’indir. Çünkü oyunları terk eden büyüklerdir. Buna rağmen, büyükler ‘Çocuklar oynamıyor, sokağa çıkmıyor, internetin başından ayrılmıyor, şehirlerde oyun yeri yok.’ diyerek suçu kendisi dışındaki unsurlara yüklüyorlar. Tebliğ planım şöyledir; Birinci bölümde, yılından itibaren yürüttüğüm çocukluğumuzun oyunları derleme, yazma ve kitaplaştırma çalışmalarım hakkında bilgiler vereceğim. İkinci bölümde, büyüklerin ve toplumun oyunlara yanlış yaklaşımlarımdan örnekler vererek bu yaklaşımların analizini yapacağım. Üçüncü bölümde, oyunların topluma yeniden kazandırılması ve yeniden oynanır hale gelmesinin nasıl sağlanacağına dair önerilerimi paylaşacağım. Dördüncü bölümde ise bir süreden beridir oluşturmaya çalıştığım ‘Şehircilikte çocuğa görelik ilkesi’ üzerinde duracağım. Bu ilke şehirleşmede yeni bir paradigma anlamına geliyor. Çünkü ‘Şehircilikte Çocuğa Görelik’le ilgili bir gündemin başlatılması dahi kentleşme politikalarında entelektüel bir açılıma vesile olacak ve uygulamalarda iyileşmeler sağlayacaktır. ‘Şehircilikte Çocuğa Görelik İlkesi’ şehirde çocuklar için mekân ve etkinlik yapılmasından daha vizyoner ve dominatiftir; paradigmal bir tercihtir. Anahtar Kelimeler: Şehirleşmede Çocuğa Görelik, Çocukluğunuzdaki Oyunlar, Çocuk Oyunları, Kentleşme. 1 Serbest. Çocuk Oyunları Araştırmacısı; İlahiyatçı-­‐Sosyolog, [email&#;protected] I. Türk Dünyası Çocuk Oyun ve Oyuncakları Kurultayı -­‐ 21 Ailelerin 0-­‐6 Yaş Çocuklara Yönelik Oyuncak Seçimlerindeki Kriterlerin İncelenmesi Özlem Cir1 Oyunun ne olduğu ya da ne olmadığı ile ilgili olarak alan yazını incelendiğinde çeşitli tanımlamalar karşımıza çıkmaktadır. Bütün bu tanımlama ve görüşlerin ortak noktası oyunun çocuğun en büyük ve en önemli işi olduğudur. Oyun denildiğinde ilk akla gelen çocuklar için vazgeçilmez olan oyuncaklardır. Oyuncaklar, çocukların gelişim basamakları boyunca çevreleriyle etkileşimlerini sağlayan, hareketlerine düzen ve sınır getiren, bedensel gelişimlerinin yanı sıra, zihinsel, duygusal ve psiko-­‐sosyal gelişimlerini destekleyen, yaratıcılık, hayal gücü ve farklı düşünme becerilerini geliştiren tüm oyun araçlarıdır. Özellikle okul öncesi dönemde yani 0-­‐6 yaş sürecinde çocukların oyuncak ve oyun materyallerine karşı olan ilgili tutumları, oyuncağa olan ihtiyacı artırmakla beraber oyuncak seçerken işlevsellik, sağlık, kalite gibi niteliklere dikkat etmeyi gerektirmektedir. Bu nedenle anne-­‐ babalar çocuklarının tüm gelişim alanlarını destekleyebilmek için çocukların yaş, ilgi, beceri, gelişim düzeyi ve yeteneklerini iyi bilmeli ve bunlara uygun oyuncak seçimleri yapabilmelidirler. Yapılan araştırmalar doğrultusunda ebeveynlerin eğitim ve sosyo-­‐ekonomik düzeylerinin çocukları için nitelikli oyuncak seçimlerinde uyulması gereken ölçütlere dikkat etme düzeylerinde etkili olabileceği ortaya konuşulmuştur. yılında Demir ve Onur’un yaptığı araştırma ile ailelerin çocuklarının gelişim seviyelerini, oyuncakların sağlık ve güvenlilik durumlarını göz önünde bulundurdukları sonucu ortaya çıkarken, yılında Özyeşer-­‐Cinal’ın yaptığı araştırma ebeveynlerin oyuncak seçimi sırasında sağlıklı ve tehlikesiz olma durumlarına dikkat etmedikleri ortaya konmuştur. Bu amaçla, bu çalışmada anne ve babaların çocuklara yönelik oyuncak seçimlerindeki kıstasları belirlenmeye çalışılmıştır. Çalışma dört bölümden oluşmaktadır. Birinci bölüm, ilgili alan yazınları doğrultusunda oyuncakların nitelik özelliklerinin belirlenmesini ve yaşlara göre oyuncak tercihlerini içermektedir. İkinci bölüm, literatür taramaları sonucunda, oyuncak seçiminde uyulması gereken ölçütlere değinilmiştir. Üçüncü bölümde, yılında Özyeşer-­‐ Cinal tarafından yapılmış olan “Farklı Sosyo-­‐ Ekonomik düzeylerdeki 3-­‐6 çocukların sahip oldukları oyuncak ve oyun materyallerinin incelenmesi”, yılında Sülü-­‐Uğurlu, Özet ve Ayçiçek tarafından yapılan “1-­‐3 yaş grubu çocuğu olan annelerin oyuncak seçimi konusunda bilgi ve uygulamalarının incelenmesi” ve yılında Acar, Gülnar, Coşkun ve Aydoğdu tarafından yapılmış olan “Annelerin 0-­‐6 yaş çocukları için oyuncak seçiminde uyulması gereken ölçütlere dikkat etme düzeylerinin incelenmesi” isimli üç araştırma incelenmiştir. Bu doğrultuda anne-­‐ babalara çocuklarının ve kendilerinin demografik bilgileri, oyuncak seçimlerinde dikkat ettikleri unsurlar ve oyuncak niteliklerine yönelik sorulardan oluşan, nicel tarama yöntemi olarak anket uygulanmıştır ve bu bölümde anket sonuçlarına yönelik bulgulardan bahsedilecektir. Dördüncü bölümde ise edilen bulgulara dayanarak anne-­‐babaların oyuncak seçimleri konusundaki bilgi düzeylerini ve farkındalıklarına yönelik yapılabilecek çalışmalar tartışılacaktır. Araştırmanın verileri henüz analiz aşamasında olup, bulgular, sonuç ve değerlendirme kısmına daha sonra tam metin de yer verilecektir. Anahtar Kelimeler: Oyun, Oyuncak, Anne-­‐baba farkındalığı, Oyuncak Seçimi 1 Bilfen Eğitim Kurumları, [email&#;protected] I. Türk Dünyası Çocuk Oyun ve Oyuncakları Kurultayı -­‐ 22 Eğitim Fakültesi Öğrencilerinin Zekâ Oyunları ile İlgili Bilgi Düzeyleri ve Oyunların Eğitimde Kullanılabilirliğine Yönelik Görüşleri Şahin Oruç1, Genç Osman İlhan2 Bu çalışmanın amacı eğitim fakültesi öğrencilerinin zekâ oyunları ile alakalı bilgi düzeylerini, hangi oyunları bildiklerini, zekâ oyunlarının eğitimdeki işlevini ve ders materyali olarak kullanılabilirliğini, ayrıca alanıyla zeka oyunları arasında nasıl bir bağlantı kurabildiğini belirlemeye yöneliktir. Araştırmamızın örneklemini farklı bölümlerde öğrenim görmekte olan eğitim fakültesi öğrencileri oluşturmaktadır. Bu öğrenciler bölümlerine ve cinsiyetlerine göre kategorize edilerek sınıflandırılmıştır. Verilerin toplanması için beş adet açık uçlu sorudan oluşan yarı yapılandırılmış görüşme formu kullanılmıştır. Sorular alanında uzman kişilere danışılarak hazırlanmış ve pilot çalışması yapılmıştır. Veriler nitel araştırma yöntemlerinden içerik analizi yoluyla incelenmiştir. Anahtar Kelimeler: Eğitim, Zeka Oyunları, Öğretmen Adayları 1 2 Yıldız Teknik Üniversitesi Eğitim Fakültesi İlköğretim Bölümü, [email&#;protected] Yıldız Teknik Üniversitesi Eğitim Fakültesi İlköğretim Bölümü, [email&#;protected] I. Türk Dünyası Çocuk Oyun ve Oyuncakları Kurultayı -­‐ 23 Adölesanların Oynadıkları Bilgisayar Oyunları ve Oyuna Ayırdıkları Zamanın Değerlendirilmesi: Kalitatif Çalışma Funda Kardaş Özdemir1, Sevinç Polat2, Birgül Tuncay3 Giriş ve amaç: Günümüzde bilgisayar oyunları, adölesanların günlük yaşamlarının ayrılmaz bir parçası haline gelmiştir. Bu nedenle adölesanların oynadıkları oyunlar ve oyuna ayırdıkları zaman önemlidir. Bu çalışma adölesanların oynadıkları bilgisayar oyunlarını ve oyuna ayırdıkları zamanı değerlendirmek amacıyla gerçekleştirildi. Yöntem: Çalışma 21 Ocak tarihinde Kars ilinde bir lisenin öğrencisi olan ­‐16 yaş arası 10 adölesanla yapıldı. Çalışma için etik kurul izni, adölesanlar ve ailelerinden sözlü onam alındı. Veriler bireysel derinlemesine görüşme yöntemi ve yarı yapılandırılmış soru formuyla ­‐35 dakikada toplandı. Katılımcılardan izin alınarak ses kaydı yapıldı. Elde edilen veriler içerik analizi yöntemiyle çözümlendi. Bulgular: Çalışma kapsamına alınan adölesanların 6’sının 15 yaşında olduğu, 4’ünün erkek olduğu, 8’inin lise 1. sınıfta okuduğu ve 5’inin ailesinin gelirinin giderinden az olduğu belirlendi. Çalışmada 5 adölesanın 5-­‐9 yıldır, 3 adölesanın 6 aydan beri, 2 adölesanın 3 yıldır bilgisayar oyunu oynadığı saptandı. Çalışmada bir adölesanın günde 5-­‐6 saat, 2 adölesanın 4-­‐5 saat, 3 adölesanın 3-­‐4 saat, 4 adölesanın 1-­‐2 saat bilgisayar oyunu oynadığı belirlendi. İki adölesanın bilgisayar oyunlarından en çok“Okey, Poker, Batak, Candy Crush”, 2 adölesanın “ Temple Run, Subway Surfes, Hill Climb Racing”, iki adölesanın “Wolfteam, Far Cry, God of War, Pes, Stalwan, Cull of Tudy, Fifa”, bir adölesanın ise” araba yarışı” oynadıkları belirlendi. Çalışmada 4 adölesan bilgisayar oyunlarına arkadaşlarının, 3 adölesan ablası ve arkadaşlarının önerisi ile başladığını ifade etti. “Bilgisayar oyunları sağlığınızı etkiledi mi?” sorusunu 5 adölesan “gözlerime zarar veriyor, bel, boyun, baş ağrısı ve yorgunluk yapıyor”, 4 adölesan “gözlerim, ruh sağlığım bozuldu, asosyal oldum”, bir adölesan “psikolojime iyi geliyor, sağlığımı olumlu etkiliyor” şeklinde cevap verdi. Sonuç: Çalışmada adölesanların yarısının günde 3 saat ve daha fazla süre ile bilgisayar oyunu oynadığı belirlendi. Çalışmadan elde edilen sonuçlar doğrultusunda, adölesanların seçtikleri bilgisayar oyunları ile oyunlarının olumlu ve olumsuz etkileri konusunda bilgilendirilmelerini öneriyoruz. Anahtar Kelimeler: Adölesan, Bilgisayar Oyunu, Kalitatif Çalışma 1 Kafkas Üniversitesi Sağlık Yüksekokulu, [email&#;protected] Kafkas Üniversitesi Sağlık Yüksekokulu, [email&#;protected] 3 Bozok Üniversitesi Sağlık Yüksekokulu, birgul-­‐[email&#;protected] 2 I. Türk Dünyası Çocuk Oyun ve Oyuncakları Kurultayı -­‐ 24 Okul Öncesi ve Birinci Sınıf Öğrencilerinin Oyun/Oyuncak Hakkındaki Görüşlerinin Karşılaştırılması Aytül Eliküçük1, Esin Meral Kandemir2 Bu çalışmayla yeni eğitim sisteminin 1. Sınıfa başlama yaşını öne çekmesiyle erken okula başlayan çocukların, okul öncesine devam eden öğrencilere göre oyun/oyuncak faaliyetlerinin neler olduğu, bu faaliyetlerinin ne kadar sürdüğü bu sürenin yeterli olup olmadığı, ebeveynlerin bu süreçteki yeri incelenmiştir. Bu çalışma nitel bir çalışma olup, 40 1. Sınıf velisi ve 40 okul öncesi velisiyle yarı yapılandırılmış görüşme formu ile veriler toplanmıştır. Araştırmanın çalışma grubu ­‐ yılı İzmir ili Bornova İlçesi Kavaklıdere Saliha Hüseyin Özyavuz İlkokulu 1. Sınıf velileri ile Sultanhisar Sabiha Gökçen Anaokulu velileri oluşturmaktadır. Çalışma önce öğrencilerle görüşme yapılarak başlamıştır fakat öğrencilerin zaman kavramı tam gelişmediği için yeterli ve açık cevaplar alınamamıştır. Bu sebeple öğrenci velileriyle görüşme yapılması kararlaştırılmıştır. Araştırmanın verileri betimsel analiz yöntemiyle analiz edilecektir. Anahtar Kelimeler: Oyun, oyuncak, çocuk gelişimi Zeka Oyunları Dersi Öğretim Programı'nın Öğretmen Görüşlerine Göre Değerlendirilmesi Doç. Dr. Oktay Akbaş3, Nurcan Baki4 Bu çalışmanın amacı; Milli Eğitim Bakanlığı Talim ve Terbiye Kurulu Başkanlığı tarafından yılında kabul edilen Zekâ Oyunları Dersi Öğretim Programı’nı öğretmen görüşlerine göre değerlendirmektir. Bu çalışma doğrultusunda, çalışma grubunu oluşturan Zekâ Oyunları Dersi Öğretim Programı’nın uygulandığı Kırıkkale ve Ankara illerindeki 8’i devlet okulu ve 5’i özel okul olmak üzere 13 okulda görev yapan toplam 20 öğretmenle yarı yapılandırılmış görüşme yapılmıştır. Bu görüşmelerin sonucunda elde edilen bulgulara göre öğretmenlerin bu dersle ilgilenme nedenleri arasında bu dersin öğrenmeyi ilgi çekici ve eğlendirici kılması, öğretmenlerin farklı ve yeni bir alanda kendilerini geliştirmek istemeleri, öğrencilerin muhakeme ve akıl yürütme çalışmalarına imkan tanıması gibi nedenler bulunmaktadır. Öğretmenler derslerinde akıl yürütme ve işlem (Sudoku vb.), sözel (Kelime Avı vb.), geometrik-­‐ mekanik (Tangram vb.) hafıza (Resfebe vb.), strateji oyunlarına (Satranç vb.) ve zekâ sorularına yer vermektedirler. Öğretmenler bu dersin zorunlu dersler arasında yer alarak bütün okullarda ilkokuldan itibaren verilmesi gerektiğini düşünmektedirler. Onlara göre bu ders; öğrencilerin dikkatini artırmaları, sosyalleşmeleri, alternatifli düşünebilmeleri, empati kurabilmeleri, oyunla birlikte okulu sevmeleri gibi bir çok beceri kazandırarak öğrenmelerine katkı sağlamaktadır. Anahtar Kelimeler: Zekâ Oyunları, Akıl Oyunları, Zekâ Oyunları Öğretim Programı 1 SULTANHİSAR SABİHA GÖKÇEN ANAOKULU, [email&#;protected] SULTANHİSAR SABİHA GÖKÇEN ANAOKULU, [email&#;protected] 3 Kırıkkale Üniversitesi, [email&#;protected] 4 Kırıkkale Üniversitesi, [email&#;protected] 2 I. Türk Dünyası Çocuk Oyun ve Oyuncakları Kurultayı -­‐ 25 Zeka Oyunları Arayıcılığıyla İnternetin ve Telefonun Zararlı Kullanımının Azaltılması Şahin Oruç1, Merve Aygün2 Bu çalışmanın amacı ortaöğretim öğrencilerinin internet ve cep telefonları kullanırken uğradıkları zararların, zeka oyunları yoluyla ne oranda azaltılabileceğini ortaya koymaktır. Yapılan çalışma TUBİTAK /A “Üniversite öğrencileri Yurtiçi Araştırma Projeleri Destekleme Programı“ kapsamında desteklenmeye değer görülmüş ve başarı ile tamamlanarak ilgili kuruma sunulmuştur. Projenin örneklemini İstanbul ili Esenler ilçesinde yer alan bir lise de ­‐ eğitim-­‐öğretim yılında öğrenim görmekte olan 40 kişilik öğrenci grubu oluşturmaktadır. Çalışmada tutum ölçeği kullanılmıştır. Tutum ölçeğinde; internetsiz yaşayamam, sosyal aktivite sıklığı, telefon kullanma sıklığı, internete çok zaman harcama, zeka oyunlarına ilgi-­‐bilgi, arkadaşlarla görüşme, internet kullanım sıklığı, zeka oyunları oynama sıklığı, gibi durumlara cevap aranmıştır. Öntest ve sontest şeklinde uygulanan tutum ölçeğinden elde edilen veriler SPSS kullanılarak analiz elde edilmiştir. Proje sonunda öğrencilerin okula karşı tutumlarında anlamlı bir fark ortaya çıkmış ayrıca gereksiz internet ve telefon kullanımının azaldığı görülmüştür. Anahtar Kelimeler: Zeka oyunları, eğitim, teknolojinin zararları 1 2 Yıldız Teknik Üniversitesi Eğitim Fakültesi, [email&#;protected] Yıldız Teknik Üniversitesi Eğitim Fakültesi, [email&#;protected] I. Türk Dünyası Çocuk Oyun ve Oyuncakları Kurultayı -­‐ 26 Geleneksel Kültür ve Modern Bilimin Sentezi Bir Oyun: Jipto Grigori Tomski1, Umay Arslan2 Düşünsel oyunların, yaratıcı imgelem ve iç disiplin oluşumunu, gözlem ve düşünme yeteneğini desteklediği, kişilik ve hafızayı güçlendirdiği, estetik bir haz duygusu verdiği ve çocuğun uyumlu bir gelişim göstermesi açısından yararlı olduğu birçok uzman tarafından dile getirilmektedir. Bu bağlamda, Yakut matematik profesörü ve yılında UNESCO’da P-­‐5 üst düzey uzman olan Grigori Tomski tarafından yılında keşfedilen JİPTO (Tomski’nin Düşünsel Kovalama Oyunu) özellikle ilginçtir. JİPTO’nun bütün zevklere hitap eden özel versiyonu bulunmaktadır. Temel versiyon, « Sonor » (Yakutça «Kovalama ») olarak adlandırılır. yılında, Yakutistan’da ilk JİPTO derneğinin kurulmasının ardından oyun, kısa sürede ülkenin yeni milli düşünsel sporu haline gelir ve anaokulundan üniversiteye kadar eğitim aracı olarak kullanılır. JİPTO’nun gelişimi, kültürel ve pedagojik değeri UNESCO’nun dikkatini çok geçmeden çeker. yılında, Tomski tarafından, UNESCO’nun desteğiyle kurulan FIDJIP (Uluslararası JİPTO Federasyonu), farklı ülkelerden birçok öğretim elemanını, psikolog, sanatçı, yazar ve matematikçiyi bir araya getirir. Böylece, JİPTO’nun etrafında, yaratıcı, pedagojik, bilimsel uluslararası bir hareket oluşur. EUROTALENT ile FIDJIP ortaklığı yılında başlar. EUROTALENT, üstün zekalı çocukların eğitiminde, yaratıcılığı geliştiren bir oyun olarak JİPTO’dan yararlanır. JİPTO bir oyundan çok daha fazlasıdır; o, aynı zamanda kültürel bir nesnedir. Yakutistan, Rusya, Fransa, Kazakistan, Amerika, Japonya ve Türkiye’den birçok sanatçı ve fotoğrafçı, JİPTO’nun sayısı ’den fazla olan dekoratif, sanatsal ve fotografik kompozisyonlarının yaratılmasında katkıda bulunmuşlardır. UNESCO’da iki kez JİPTO sanatı sergisi gerçekleştirilmiştir. İnsanlar bu kompozisyonlar ile evlerini bezerler, onları duvarlarına tablo gibi asarlar, hediye olarak verirler, koleksiyon nesnesi yaparlar. Avrupalı aydınlar ve medya tarafından JİPTO ilgiyle takip edilmektedir. Sonuç olarak, Yakutistan, Rusya, Kazakistan ve Fransa gibi farklı ülkelerin okullarındaki uygulamalara dayanarak, JİPTO’nun, düşünsel, sanatsal, pedagojik ve matematiksel yaratıcılığı harekete geçirmesinden dolayı, eğitim programlarına konulması ve üstün yetenekli çocukların eğitiminde kullanılması önerilmektedir. Türkiye’de, matematik ve sanat öğrenimi JİPTO ile daha ilginç hale getirilebilir. JİPTO, her Türk’ün evine, hem çağdaşlığın hem de kendi kültürüne ve köklerine bağlılığın simgesi olarak girebilir. JİPTO festivalleri, turnuvaları ya da farklı türden etkinlikler düzenlenerek diğer Türk devletleri ile tarihsel, kültürel bağlarımız güçlendirilebilir. Anahtar Sözcükler: JİPTO, Strateji Oyunu, Yakutistan, UNESCO, FIDJIP, EUROTALENT. РЕЗЮМЕ: Многие эксперты считают, что интеллектуальные игры способствуют формированию логического мышления и внутренней дисциплины, наблюдательности и творческого воображения, укрепляют характер и память, дают огромное эстетическое удовольствие и полезны для гармоничного развития ребенка. В этом контексте особенно интересна игра ЖИПТО / JIPTO (Jeu Intellectuel de Poursuite de Tomski / Интеллектуальная игра преследования Томского), изобретенная в году якутским профессором математики Григорием Томским, 1 2 Prof. Académie Internationale CONCORDE, [email&#;protected] Dr. [email&#;protected] I. Türk Dünyası Çocuk Oyun ve Oyuncakları Kurultayı -­‐ 27 ставшем в году экспертом высшей категории Р-­‐5 ЮНЕСКО. Игра имеет версий на любой вкус, базовая версия имеет якутское название «Сонор» («Преследование»). После организации первой ассоциации ЖИПТО в Якутии в году (имевшей статус добровольного общества и преобразованной в году в федерацию), игра Сонор быстро стала новым интеллектуальным национальным видом спорта и используется в педагогических целях от детского сада до университета. В году по инициативе ЮНЕСКО была создана Международная федерация ЖИПТО (ФИДЖИП / FIDJIP), которая объединяет большое количество педагогов, психологов, художников, писателей и математиков из разных стран. С года началось сотрудничество между ФИДЖИП и Европейской ассоциацией по одаренным детям EUROTALENT с консультативным статусом возле Совета Европы. В году к международному творческому, образовательному и научному движению, сформированному вокруг ЖИПТО, присоединилась Международная академия КОНКОРД (Académie Internationale CONCORDE). ЖИПТО это больше, чем игра, это и культурный объект, ибо поле для игры представляет собой вертикальный триптих, позволяющий выразить, например, идею преследования цели или мечты. Большое количество художников и фотографов из Якутии, России, Франции, Казахстана, США, Японии и Турции внесли свой вклад в создание декоративных, художественных и фотографических композиций ЖИПТО, число которых составляет более Мы организовали две выставки JIPTO-­‐Art в ЮНЕСКО. ЖИПТО было встречено с большим интересом европейскими СМИ и интеллектуалами. Таким образом, ЖИПТО обладает всеми качествами, чтобы войти в дом каждой турецкой семьи как символ современности и привязанности к своей собственной культуре и ее корням, для интеллектуального и творческого развития подрастающего поколения. Организация фестивалей ЖИПТО, турниров, выставок и других мероприятией будет способствовать укреплению наших культурных связей между тюркскими народами. Ключевые слова: ЖИПТО, интеллектуальные игры, Якутия, ЮНЕСКО, ФИДЖИП, EВРОТАЛАНТ. Anahtar Kelimeler: JİPTO, Strateji Oyunu, Yakutistan, UNESCO, FIDJIP, EUROTALENT. I. Türk Dünyası Çocuk Oyun ve Oyuncakları Kurultayı -­‐ 28 Okul Öncesi Eğitiminde Oyun ve Oyuncak Materyallerine İlişkin Yönetici ve Öğretmen Görüşleri Semra Kıranlı Güngör1, Esra Dereli İman2 ÖZET Okul öncesi eğitimde oyun ve oyuncak çocuk gelişimi açısından önemli bir yer tutar. Oyun ve oyuncak konusuna ilişkin okullardaki yönetici ve öğretmenlerin bakış açıları pek çok açıdan okullardaki oyuncak temininde ve oyun üretiminde bir etkiye sahiptir. Bu araştırmada bağımsız anaokulu yöneticileri ile ilköğretim bünyesindeki anasınıfları okul yöneticileri ve okul öncesi öğretmenlerinin oyun ve oyuncak materyallerine ilişkin görüşlerini almak amaçlanmıştır.. Araştırmada, oyun nedir? oyuncak nedir? oyuncak materyali nedir? oyun ve oyuncak ilişkisi nedir? oyuncak temininde okullar farklılıklar içinde midir?vb. sorulara cevaplar aranmıştır. Araştırmada, nitel araştırma yöntemi kullanılmıştır. Araştırmada yönetici ve öğretmenlerle görüşmeler yapılmıştır. Araştırmaya Eskişehir il merkezindeki bağımsız anaokulları ve ilköğretim bünyesindeki anasınıfları yönetici ve öğretmenleri gönüllülük esası ile katılmışlardır. Görüşme verileri içerik analiz yöntemiyle analiz edilmiştir. Analizler nitel analiz alanında ve okul öncesi alanında uzman olan araştırmacılar tarafından önce ayrı ayrı kodlanmıştır. Daha sonra ortak kodlar üzerinde birliktelik sağlanmıştır. Tema ve alt temalara ilişkin veriler tablolarla gösterilmiş, ilgili cümle alıntılarına yer verilmiştir. Araştırma sonucunda iki ayrı grup arasındaki farklar okul türleri, okul imkanları, finansman kaynakları, yöneticilerin branş alan farklılıklarının etkileri açısından önemli olduğu görülmüştür. Anahtar Kelimeler: Yönetici, okul öncesi, oyun ve oyuncak, materyal temini, nitel analiz, 1 2 ESKİŞEHİR OSMANGAZİ ÜNİVERSİTESİ EĞİTİM FAKÜLTESİ, [email&#;protected] ESKİŞEHİR OSMANGAZİ ÜNİVERSİTESİ EĞİTİM FAKÜLTESİ, [email&#;protected] I. Türk Dünyası Çocuk Oyun ve Oyuncakları Kurultayı -­‐ 29 Türk Kültürüne Ait Oyun ve Oyuncakların Okul Öncesinde Yapılandırılmış Origami Materyalleri ile Kullanımı Gözde Koç1, Belgin Parlakyıldız2 Oyun ve oyuncak, içinde bulunduğu toplumun ve kültürün izlerini yansıtır. İster halk sanatı ürünü olsun, ister endüstriyel olarak üretilmiş olsun oyuncaklar oluşturdukları dönemin yaşam biçimlerinin önemli birer kayıtlarıdırlar. Oyuncak, sözlüklerde oynayıp eğlenmeye yarayan her şey olarak tanımlanmakta, oyun ise vakit geçirmeye yarayan, belli kurallı olan eğlence ile özetlenmektedir. Fakat oyun ve oyuncağın sözlüklerdeki anlamlarının dışında çok derin etkileri vardır. Oyun doğal bir öğrenme ortamı olduğundan, çocuk eğitiminin ayrılmaz bir parçasıdır. Oyun ile çocuk güç durumlara karşı koyabilme gücü, uyum sağlama ve yaratıcılık becerilerini edinir. Oyun aynı zamanda çocuğun kendisini ve dünyayı keşfetmesine yardımcı olmaktadır. Bunun yanı sıra çocuğun sosyal duygusal, dil, psiko motor beceriler hatta öz bakım becerilerinin gelişmesine yardımcı olur. Kültürün mirası olan oyun ve oyuncakları hem çocuklara tanıtmak, hem de çocukların gelişimlerini desteklemek için farklı ve yaratıcı yöntemler geliştirilmelidir. Bu amaçla Türk kültüründeki oyun ve oyuncaklar yapılandırılmış origami materyalleri ile tanıtılabilir. Origami Japonca bir kelime olup ‘katlanmış kağıt’ anlamına gelmektedir. Kağıdı yapıştırıcı ve makas kullanmadan çeşitli figürler elde etme sanatıdır. Origaminin temellerinin Çin’de atıldığı düşülse de gelişimini Japonya’da göstermiştir Bu makale, nitel bir araştırma olup, alan yazın taraması yöntemi kullanılacaktır. Aynı zamanda, oyun ve oyuncakların, yapılandırılmış origami materyalleri ile birlikte nasıl kullanılacağını göstermeyi hedefleyen bir araştırma modelidir. Bu amaç kapsamında Türk kültüründen izler taşıyan oyun ve oyuncakların origami yöntemi kullanılarak yapılandırılması planlanmaktadır. Anahtar Kelimeler: okul öncesi, oyun, oyuncak, origami 1 2 İSTANBUL SABAHATTİN ZAİM ÜNİVERSİTESİ, [email&#;protected] İSTANBUL SABAHATTİN ZAİM ÜNİVERSİTESİ, [email&#;protected] I. Türk Dünyası Çocuk Oyun ve Oyuncakları Kurultayı -­‐ 30 Dramatik Oyun, Sosyodramatik Oyun ve Öz-­‐Düzenleme Fatma Alisinanoğlu1, Sadiye Keleş2 Bu çalışmada alanyazında sosyal fantezi oyunları, sosyal –mış gibi oyunlar olarak da ifade edilen sosyodramatik oyunlar ile öz-­‐düzenleme arasındaki birliktelik incelenmiştir. Öz-­‐düzenleme, çok genel bir ifade ile bireyin duygularını, düşüncelerini ve davranışlarını kontrol etmesini içermektedir. Öz-­‐ düzenleme kavramını farklı kuramsal yapılar çerçevesinde ele alan araştırmacılar, öz-­‐düzenlemenin desteklenmesinde farklı pedagojik uygulamaların etkili olabileceğine ilişkin görüşler bildirmektedir. Erken çocukluk döneminde öz-­‐düzenlemeyi Kültürel-­‐Tarihsel Kuram çerçevesinde inceleyen araştırmacılar iki temel yapının öz-­‐düzenleme için belirleyici olduğunu iddia etmektedir. Bunlar; dramatik oyunlar ve kendine yönelik konuşmalardır. Vygotsky’nin yazıları incelendiğinde, oyunu, çocukların sembolleri ve işaretleri üretmesi açısından bütün gelişimsel eğilimlerin yoğunlaştırılmış şekli ve gelişimin ana kaynağı olarak ilettiği görülmektedir. Vygotsky oyunun ilginç bir çelişki içerdiğini savunmaktadır. Çocuklar oyun sırasında yapmaktan en çok hoşlandıkları davranışları sergiliyor gibi görünmektedirler. Bu durum gözlemcilerin oyunu özgür ve kendiliğinden bir eylem olarak algılamasına neden olmaktadır. Oyun sırasında tüm çocuklar, üstlenmiş oldukları rol merak uyandıran bir rol olmasa da, kendi rolleri ile uyumlu davranışlar gerçekleştirmek durumundadır. Bir diğer ifade ile dramatik oyunlar, çocukların kendilerini oyundaki senaryonun kurallarına bağımlı kılması nedeniyle, dürtülerine karşı davranış sergilemelerini gerektirmektedir. Oyuna katılım gösteren tüm çocuklar, oyundaki diğer çocukların davranışlarını katı bir biçimde kontrol etmektedirler. Bunun dışında, oyundaki her rol dolaylı kurallar içermektedir. Bu nedenle çocuklar kendi dürtüselliklerini baskılamayı ve oyundaki kuralları takip etmeyi öğrenmektedir. Bu durum öz-­‐düzenleme gelişimi sağlamaktadır. Bu çalışmada, dramatik ve sosyodramatik oyunlar ile öz-­‐düzenleme arasındaki nedensel birlikteliği ortaya koymaya yönelik araştırmalar için spesifik birtakım araştırma alanlarını hedefleyen ve pedagojik uygulamalara rehberlik edecek sistemli öğretmen eğitimi programlarını ve sınıf-­‐içi çalışmaları hedefleyen öneriler getirilmiştir. Anahtar Kelimeler: erken çocukluk, öz-­‐düzenleme, oyun, Vygotsky, dramatik oyun 1 2 İSTANBUL GELİŞİM ÜNİVERSİTESİ, İSTANBUL GELİŞİM ÜNİVERSİTESİ, [email&#;protected] I. Türk Dünyası Çocuk Oyun ve Oyuncakları Kurultayı -­‐ 31 Ailemin ve Benim Oyun ve Oyuncaklarım Belgin Bal İncebacak1, Erdal İncebacak2 Bu araştırmada oyuncakların geçmişten günümüze gelişim ve değişimlerinin nasıl değiştiğini gözlemlemek amacıyla yapılmıştır. Eskiden oynadığımız sokak ve ev oyunları ile el yapımı oyuncaklardan günümüze kadar gelenler ile şimdilerde yerini teknolojinin getirmiş olduğu dijital oyunlara ve oyuncaklara bıraktığı söylenmektedir. Biz de çalışmamız da eski oyunlar ile oyuncakların ve yeni oyunlar ile oyuncakların neler olduğu nasıl değişikliklere uğradığını belirlemeye çalışacağız. Araştırmamızın amacı bir kuşak öncesi ile bir kuşak sonrasındaki gelişimler göz önüne alınarak anne babaların ve çocuklarının oynadıkları oyunlar ve oyuncakların neler olduğunu tespit etmektir. Araştırmamızı Samsun Atakum ilçesine bağlı Milli Eğitim Bakanlığına ait Fahrettin Ulusoy İlkokulunda 2-­‐D sınıfındaki 31 öğrenci ile bu öğrencilerin anne ve babaları ile çalışmamız yürütülmüştür. Çalışma grubumuz Ç=31, A=31, B=31 toplamda 93 kişidir. Çalışmada veri toplama aracı olarak, araştırmacılar tarafından geliştirilen tam yapılandırılmış “geçmişten günümüze oyun ve oyuncak” görüşme formu kullanılmıştır. Görüşme formunda, öğrenci ve velilere oynadıkları oyun ve oyuncaklar, nasıl bir oyuncaklarının olmasını istedikleri, kız ve erkek oyunları arasındaki farkların neler olduğu sorularak oyun ve oyuncaklar hakkında derinlemesine bilgi elde edilmeye çalışılmıştır. Araştırmada nitel araştırma yöntemlerinden tarama modeli kullanılmış ve içerik analizi yapılmıştır. Çalışmamızın sonuçları görüşme formları analiz edildikten sonra kongrede tartışılacaktır. Anahtar Kelimeler: Oyun, oyuncak, kız ve erkek oyunları 1 2 Ondokuz Mayıs Üniversitesi, [email&#;protected] Ondokuz Mayıs Üniversitesi, [email&#;protected] I. Türk Dünyası Çocuk Oyun ve Oyuncakları Kurultayı -­‐ 32 Elazığ’ın Geleneksel Çocuk Oyunları Nihan Karabulut1 Çalışmanın amacı ; geçmişten günümüze kadar Elazığ’da oynanan çocuk oyunlarının gelişimini ve Elazığ’ın unutulmaya yüz tutmuş geleneksel çocuk oyunlarını tekrar gün yüzüne çıkarmaktır. Oyun, çocukların iletişim kurmasında, anlamasında, arkadaşlık kurmasında ,liderlik , paylaşmayı bilme ,zihinsel beceriler, zamanı verimli kullanma , kendi kültürünü tanıma gibi becerileri sağlayan en önemli araçlardan birisidir. Günümüzdeki çocuklar ; eskisi gibi mahallelerinde, sokaklarda çok fazla oynamamaktadırlar. Apartman hayatının artmasıyla beraber gelişen teknoloji de çocukların geleneksel oyunlardan çok bilgisayar , tablet, cep telefonu gibi aletlerle oynayıp vakitlerinin büyük bir kısmını televizyon başında geçirmelerine sebep olmuştur. Bunun yanında sokakların daha az güvenli olması , çocuk kaçırılma olaylarının , çocuk istismarlarının günümüzde artmasıyla birlikte ebeveynlerin de çocuklarının sokağa çıkıp oyun oynamasına çok olumlu bakmamaları çocukların yeni arkadaşlarının ruhsuz ve soğuk ekranlar olmasını sağlamıştır. Oyunlarda kültür faktörü hakimdir. Çocuklar çoğu oyunu bir önceki kuşaktan taklit yoluyla öğrenirler. Geleneksel çocuk oyunları, yer ve zamanı oynayanlara göre değişse de belli kuralları olan, ebe, eş, takım seçimi, sayışma, ödül ve ceza gibi kendisini bütünleyen öğelere yer veren, zaman zaman müzik ve araç gereçten yararlanılan, genellikle grupla gerçekleştirilen eylemlerdir. Elazığ’da oynanan çocuk oyunları çok sayıda olmasına karşılık eskiden oynanan çocuk oyunlarında bugün büyük değişiklikler olmuştur. Geleneksel çocuk oyunlarının başında; mam bekleme , kıllı topuz, Köroğlu , molla potik , kuruşa ceviz , misket (bilye) , elin kıllandı, gelde geç, hakkul -­‐ hukul (körebe), donkilo-­‐fısto (tahteravalli), mamayak, kıç -­‐ kıç (sayışma), çellik çubuk, beştaş, güvercin taklası, mozik (topaç), aşık, kiremit kopu, yakan top, çizgiler gibi oyunlar oynanmaktadır. Elazığ’da geçmişten günümüze kadar oynanan çocuk oyunları ve Elazığ’ın geleneksel çocuk oyunları ilgili bu çalışmanın önemli katkılar sağlayacağı düşünülmektedir. Çalışmanın ileride Elazığ’da oyun ile ilgili yapılacak olan çalışmalara kaynaklık etmesi beklenmektedir. Anahtar Kelimeler: Geleneksel Oyun , Çocuk Oyunları, Elazığ , Çocukluk , Kültürel Oyunlar . 1 , [email&#;protected] I. Türk Dünyası Çocuk Oyun ve Oyuncakları Kurultayı -­‐ 33 Dedeler Çocukken Neler Yapar Neler Oynarlardı Erkan Atalı1 Oyun ve oyuncağa meraklı içimdeki çocuğun oyuncak yapma serüveni çok uzun yıllar önce başladı. yılında ise çevredeki her tür malzemeyi kullanarak hazırladığım, 1,5 – 18 yaş aralığında çocukların oynayabileceği 85 oyun materyali ile Aydın’da ilk sergimi açtım. Sergi ziyaretçilerinin bu oyuncaklara, oyunlara olan ilgisi, merakı ve soruları bu alana olan ilgimi artırdı. Bu yıldan sonra çeşitli il ve ilçelerde, köylerde, ilkokul, ortaokul ve üniversitelerde, fuarlarda 40’ a yakın sergi açıp, çeşitli yaş gruplarından katılımcılara oyuncaklarla ilgili seminerler verip, atölye çalışmaları yaptım. Aydın ilinde Çocuk Kültür Merkezinde yılında oyuncaktan oluşan koleksiyonum sergilenmeye başladı. Şuanda ’e ulaşan oyuncak koleksiyonumla sergi, seminer ve atölye çalışmalarıma devam etmekteyim. Katılımcıların dokunarak, oynayarak zaman geçirdikleri bu sergiler, çocuklara geçmiş yıllara ait oyuncakları öğrenme ve oynama fırsatı sunarken, bugünün büyüklerine çocukluklarına dönme fırsatı sunmaktadır. Bu çalışmada hazırladığım oyuncaklardan bir bölümü tanıtılarak sergilenecektir. Anahtar Kelimeler: Geleneksel oyuncaklar, oyuncak yapımı, çocuk oyunları. 1 , [email&#;protected] I. Türk Dünyası Çocuk Oyun ve Oyuncakları Kurultayı -­‐ 34 Orta Asya’da Oynanan Geleneksel Oyunların Eğitsel Oyuna Dönüştürülmesinin Akademik Başarıya ve Matematik Dersine Yönelik Tutuma Etkisi Seval Orak1, Serkan Bakır2 Amaç: Modern dünya, çocuğu ve çocukluğu taş duvarlar arasına hapsetti. Artık çocuklar çocukluğunu yaşayamıyor, yaratıcılıklarını geliştirecek ortam bulamıyorlar. Çocuklar; sosyal, fiziksel ve zihinsel anlamda bazı becerilerini kaybediyor. İletişim çağında iletişimsiz kalan aile ortamlarında yaşamaya başladık. Çocuklar anne-­‐babalarıyla değil elektronik cihazlarla vakit geçiriyor. Bu durumun olumsuz sonuçları toplumumuzda gözlemlenmeye başladı. Çocuklarımızın yaratıcılığını, düşünme becerilerini geliştirmek için, sosyal anlamda iletişimi kuvvetli hayata hazır bireyler yetiştirmek için biz ne yapmalıyız? Zeka oyunları bize bu konuda yardımcı olabilir. Zekâ oyunları sadece planlama, organizasyon, dikkat, odaklanma, ayırt etme, öngörü vb. gibi zihinsel becerileri geliştirmekle kalmaz, işi sonunu kadar devam ettirme, azim, empati, direnme, mücadele etme gibi kişilik gelişimi ile ilgili faktörleri kazanmamızı da sağlar. Zekâ oyunları aile bireylerinin yalnızlaştığı çağımızda aile bağlarının kuvvetlenmesine de yardımcı olabilir. Orta Asya’nın bozkırlarında çobanların oynadığı, yıllık geçmişi olan bir Türk strateji ve zekâ oyunu olan “Mangala” ’nın, yine Orta Asya’da oynanan “Üçtaş, Cüz, Dokuztaş” gibi zeka oyunlarının ve “Matrak” ve “Tomak” gibi geleneksel oyunların eğitsel oyuna çevrilip, Orta Asya çadırında uygulanması; eğitsel oyun çeşitliliğinin artmasına ve kültürel değerlerimizin nesilden nesile aktarılmasına olanak verecektir. Bu araştırmanın temel amacı; müfredatın öngördüğü hedef ve kazanımlara uygun bir şekilde eğitsel oyuna dönüştürülen Orta Asya’daki geleneksel oyunlardan “Mangala, Üçtaş, Cüz, Dokuztaş, Matrak ve Tomak” gibi geleneksel oyunların, ilköğretim üçüncü sınıf öğrencilerinin Matematik dersindeki başarı ve Matematik dersine yönelik tutumları üzerindeki etkisini araştırmaktır. Araştırma Yöntemi: Bursa ilinin özel bir ilköğretim okulunda araştırma yapılmıştır. Araştırmada öntest-­‐sontest kontrol gruplu deneysel desen kullanılmıştır. Araştırma ­‐ eğitim-­‐öğretim yılı sonbahar döneminde yapılmıştır. Bu çalışmaya deney grubunda 20, kontrol grubunda 20 ( 18 kız,22 erkek) olmak üzere toplam 40, ilköğretim 3. sınıf öğrencisi katılmıştır. Araştırmanın uygulaması Matematik Dersindeki “Geometrik Şekiller, Çarpma, Bölme” ünitelerinin öğretiminde gerçekleşmiştir. Deney grubundaki öğrencilere eğitsel oyuna dönüştürülen Orta Asya’daki geleneksel oyunlarla, kontrol grubundaki öğrencilere ise geleneksel öğretim yöntemleri ile öğretim yapılmıştır. Araştırma haftada 3 saat olmak üzere 24 ders saatini kapsayan süre içerisinde gerçekleştirilmiştir. Öğrencilere program öncesinde ve sonrasında Matematik başarı testi öntest-­‐sontest olarak uygulanmıştır. Verilerin analizi için t-­‐testi ve çift yönlü varyans analizi uygulanmıştır. Araştırmadan elde edilen veriler SPSS (Statistical Package for the Social Sciences) ve ITEMAN (Item and Test Analysis program) programları ile analiz edilmişfunduszeue.infoılan analizlerden elde edilen veriler sonucunda; 1 Eskişehir Osmangazi Üniversitesi Eğitim Fakültesi Eğitim Programları ve Öğretim, [email&#;protected] Eskişehir Osmangazi Üniversitesi Eğitim Fakültesi Eğitim Programları ve Öğretim, [email&#;protected] 2 I. Türk Dünyası Çocuk Oyun ve Oyuncakları Kurultayı -­‐ 35 Deney ve kontrol grubunun deney öncesi ve deney sonrası öntest ve sontest toplam başarı puanları arasında deney grubu lehine istatistiksel olarak anlamlı bir fark bulunmuştur (p<,05). Bulgular: Uygulama sonrasında elde edilen veriler analiz edilmiştir. İşlem sonucunda eğitsel oyuna dönüştürülen “Mangala, Üçtaş, Cüz, Dokuztaş, Matrak ve Tomak” gibi geleneksel oyunların, akademik başarı açısından deney grubu lehine anlamlı bir farklılık yarattığı gözlenmiştir. Asuman DUATEPE, Şebnem ÇİLESİZ tarafından geliştirilen tutum ölçeği (Hacettepe Üniversitesi Eğitim Fakültesi Dergisi ­‐17 : ­‐ 52 [J) sonuçları analiz edilmiştir ve öğrencilerin derse yönelik tutumlarında olumlu sonuçlar elde edilmiştir . Sunuş ve Tartışma: Araştırma sonuçlarına göre, eğitsel oyuna dönüştürülen “Mangala, Üçtaş, Cüz, Dokuztaş, Matrak ve Tomak” gibi geleneksel oyunlar ve geleneksel öğretim (düz anlatım, ders kitabı) yöntemlerini uygulamanın öğrencilerin “Geometrik Şekiller, Çarpma, Bölme” ünitelerine ait başarılarını artırmada farklı etkilere sahip olduğunu göstermektedir. Öğrencilerin “Geometrik Şekiller, Çarpma, Bölme” ünitelerindeki başarılarında gözlenen bu farklılıkların eğitsel oyuna dönüştürülen “Mangala, Üçtaş, Cüz, Dokuztaş, Matrak ve Tomak” gibi geleneksel oyunlardan kaynaklandığı söylenebilir. “Geometrik Şekiller, Çarpma, Bölme” ünite testi puanlarında deney öncesine göre daha fazla artış gözlenen eğitsel oyuna dönüştürülen “Mangala, Üçtaş, Cüz, Dokuztaş, Matrak ve Tomak” gibi geleneksel oyunlara dayalı öğretimin, geleneksel öğretim yöntemine göre öğrencilerin Matematik dersindeki başarılarını artırmada daha etkili olduğu görülmektedir. Bilgisayar oyunlarıyla yarışabilecek nitelikte çocukların eğlenerek öğrendiği görülmüştür. Çoklu zeka ve kinestetik öğrenme desteklenmiştir. Anahtar Kelimeler: Orta Asya, geleneksel oyun, eğitsel oyun Malazgirt Buka Baran Çocuk Oyunu Burcu Madan1, Fatma Duran2 Sonbaharda yağmur yağsın diye çocuklar bir araya gelir. Bir süpürge ve bir sopa bulur. daha sonra süpürgeye bağlanarak süpürge insana benzetilir. Süpürgenin baş tarafına başörtüsü örtülerek süpürge sembolik olarak gelin haline getirilir. Çocuklar sembolik gelinin kollarından tutarak ev ev gezdirip elma, şeker gibi yiyecek toplar. Bunu yaparken şu sözleri söylerler: "Buka Barane,Buka Barane ,Deri vekin!" Anlamı: Kapıyı açın yağmur gelini geldi Bunu üzerine kapısı çalınan kişi de sembolik gelinin üzerine bir kova su döker. Böylece Allah'a yağmur yağdırması için dua edilir. Daha sonra çocuklara şeker, elma, oyuncak dağıtılır ve oyun son bulur. Anahtar Kelimeler: Buka Baran 1 2 Malazgirt Fatma Zehra Mesleki ve Teknik Anadolu Lisesi, [email&#;protected] Malazgirt Fatma Zehra Mesleki ve Teknik Anadolu Lisesi, [email&#;protected] I. Türk Dünyası Çocuk Oyun ve Oyuncakları Kurultayı -­‐ 36 Malazgirt Lap Oyunu Burcu Madan1, Fatma Duran2 herkesin kendine ait bir taşı vardır. bu taşa "LAP" adı verilir. Laplar ebe tarafından üst üste dizilir. Belirli mesafeden bir başka taşla üst üste dizilen taşlara atış yapılır. Herhangi bir oyuncu tarafından taşlar devrilince, ebe taşları tekrar üst üste dizmek için devrilen taşların yanına gider. Diğer oyuncularda atış yaptıkları taşları almak için aynı yere gider. Ebe taşları üst üste dizdikten sonra yanına gelen oyuncuları yakalamak zorundadır. Diğer oyuncularda ebeye yakalanmadan taşlarını alıp, geri yerlerine dönmek zorundadırlar. Ebe tarafından yakalanan oyuncu, yeni ebe olarak kabul edilir. Anahtar Kelimeler: Malazgirt Kosageli Oyunu Fatma Duran3, Burcu Madan4 bu oyun yılbaşında oynanan bir oyundur. bir kız çocuğu damat kılığına girerken, oğlan çocuğu da gelin kılığına girer. yanlarına 10 tane çocuk daha alırlar. Bu çocuklarda yüzlerini sobanın isiyle boyarlar ve ev ev gezerler. Evin kapısı çalındıktan sonra, çocuklar türküler söyleyip, halay çekerler. Kapı açılınca halay çeken çocukların üzerine un yada su atılır. Böylece o senenin bereketli geçmesi sağlanır. Daha sonra çocuklara şeker, meyve, para verilir. Bu sayılanlar çocuklara verilmez ise çocuklar kapıdan gitmezler hatta gelin kapının önünde bayılma taklidi yapar. Şeker, meyve ,para alındıktan sonra başka bir eve gidilir. Oyun böyle devam eder. bu oyunu çocukların yanı sıra gençlerde oynar. Anahtar Kelimeler: 1 Malazgirt Fatma Zehra Mesleki ve Teknik Anadolu Lİsesi, [email&#;protected] Malazgirt Fatma Zehra Mesleki ve Teknik Anadolu Lİsesi, [email&#;protected] 3 Malazgirt Fatma Zehra Mesleki ve Teknik Anadolu Lisesi, [email&#;protected] 4 Malazgirt Fatma Zehra Mesleki ve Teknik Anadolu Lisesi, [email&#;protected] 2 I. Türk Dünyası Çocuk Oyun ve Oyuncakları Kurultayı -­‐ 37 Isparta-­‐ Çandır Çocuk Oyunları Cem Ayhan1, Muhammed Esad Özkan2 İnsanı diğer canlılardan ayıran şey, duygu ve düşüncelerini sesler aracılığı ile yorum gücünü de kullanarak aktarmasıdır. İnsan, doğumu itibari ile ses çıkarmaya başlar ve bunu gün geçtikçe geliştirerek devam ettirir. Bu seslerin bir zaman sonra yeterli olmadığı anlaşıldığında bu sefer devreye hareketler girer. Bu hareketler belli toplumsal bağlamda kendini gösterir. Hiçbir hareket anlamsız değildir. Huizinga; bu hareketlerin ilk olarak hayvanlarda gözlenmekte olduğunu belirterek, yavru köpeklerdeki kulak ısırma hareketlerini bir oyun olarak algılanması gerektiğini söylemiştir. Bu hareketler ışığında oyunun sadece fiziksel bir durum değil, aynı zamanda duygusal bir tepkime olduğunu da söyleyebiliriz. Çünkü bu durumdaki köpek sadece fiziksel bir aktivite içinde değil, içgüdüsel bir şekilde de davranmaktadır. Özellikle köylerde oynanan oyunlara baktığımız zaman, buralarda oynanan oyunların fizyolojik çevrenin etkisi ile birlikte kültürel bir aktarımında, oyunlar içinde kendisini gösterdiğini belirtebiliriz. Bir dilin diğer dillerden üstünlüğünü, o dilde kullanılan kelimelerin anlam zenginliği belirler. Oyun kelimesine baktığımız zaman farklı lehçelerde farklı anlamlarda da kullanıldığını görmekteyiz. Örneğin Metin And’a göre oyun ’un “şaman” manası da vardır. Veya oyun kelimesine çeşitli fiiller getirerek yeni anlamlar kazandırabilmekteyiz. Oyunun anlamı ile birlikte, aynı oyunun farklı bölgelerde değişik isimlerle anıldığını da biliyoruz. Freud’a göre oyun; kişinin duygularını dışa vurması, iç dünyası ile mücadelesi olarak belirtilmiştir. Özellikle çocukların, oyun ortamlarında yaşadıklarını, hissettiklerini yani duygularını açığa vurdukları, gerçek yaşamda başa çıkamadıkları durumları anlatmaya çalıştıkları bir eylem, olarak adlandırılmıştır. Oyunun çocuğun toplumsal gelişimine katkısı ise; oyunun çocuğa belli davranış kalıpları kazandırması ile açıklanabilir. Çünkü oyunlar gelişigüzel, kuralsız davranışlar değildir. Her oyunun belli kuralları vardır. Ve oyuncular bunlara uymak zorundadır. Uymayanlar cezalandırılır. Kural ve ceza ilişkisi, çocuğa daha küçükken oyun aracılığı ile öğretilebilmektedir. Bu yazıda oyun olgusu, oyunun çocuk üzerindeki etkileri, Çandır yöresinde oynanan oyunların tanıtılması ve bu oyunların diğer bölgelerde nasıl adlandırıldığı üzerinde durulmuştur. Abstract What distinguishes man from other animals, using sounds through the power of review is to transfer the thoughts and feelings. Human beings starts to sound from after the birth and continues to develop it day by day. When this sound isn’t enough understanding, movements highlighted. These movements are manifested in society. No movement can not meaningless. Huizinga; these movements were first observed in animals and indicate that puppy biting ear movements should be perceived as a game. This movement is not only a physical state of the game, we can also say that it is an emotional reaction. Because the dog in this situation not only in a physical activity but also is acting in the instinctive way. Especially in the villages in games played this game with the effect of cultural transmission in a physiological environment, we can state that showed itself in games. 1 2 SÜLEYMAN DEMİREL ÜNİVERSİTESİ GÖNEN MESLEK YÜKSEKOKULU, [email&#;protected] SÜLEYMAN DEMİREL ÜNİVERSİTESİ GÖNEN MESLEK YÜKSEKOKULU, [email&#;protected] I. Türk Dünyası Çocuk Oyun ve Oyuncakları Kurultayı -­‐ 38 The rule of a language from other languages, it determines the meaning of the words used in the language of wealth. Game as the word is used in different meanings in different dialects. For example, there is the game "shaman" meaning. We are bringing new meaning to various acts or gaining word game. With the sense of the game, we know that in different regions of the same game with different names are used. The game by the Freud; people acting out their emotions are expressed in the struggle with the inner world. Especially children, lived in the gaming environment, they feel that they reveal their feelings, they try to explain it in a real life situation that they can not cope action was called. Contribute to the social development of the children of the game; explained by children's games provide certain behavior patterns. Because the games are random, it is not lawless behavior. Each game has certain rules. And players must abide by them. Do not comply will be punished. Rules and penalties relationship, while smaller children can be taught through play. In this paper, the phenomenon of game, the game's impact on children, Çandır region is the introduction of games played in the region and other regions of this game focuses on how it is called. Anahtar Kelimeler: Isparta, Çandır, Çocuk, Oyun, Köy I. Türk Dünyası Çocuk Oyun ve Oyuncakları Kurultayı -­‐ 39 Kazak Çocuklarının Asık Oyunu ve Asık ile İlgili Ulusal, Kültürel Değerler Nurbolat Bogenbaye1 Eski Türklerden günümüze ulaşmış “Asıq”, “Asık” ve “Aşık” adlarıyla bilinmekte olan çocuk oyunun aracı, genellikle koyunların ve keçilerin arka bacaklarındaki orta kemikle bağlı en uzun kemikte (kaval kemiğinde) bulunan dört yüzlü küçük bir kemiktir. Asık, eski halkların çoğunluğunun yaşam tarzında çeşitli amaçlarla kullanılmıştır. Özellikle çocuklar oyununda oyuncuk olarak, sihircilik ve falcılıkta yardımcı araç yerine, hatta müzik aletleri olarak ta kullanılmıştır. Müzik aletlerine örnek olarak Eski Türklerden bügünkü Türk halklarına değişiksiz ulaşmış “cetigen” (yedi asık) aletini söyleyebiliriz. Cetigen – yedi dizili, çalarak oynanan eski müzik aletlerinin biridir. Bu aletin düzen vermesi yedi Asığı sırayla dizmekle yapılır. Asık oyunu, çok eski çağlardan oynanan tarihi bir oyundur. Peki, “Asık oyunu ne zaman çıktı ve hangi yüzyıllarda oluştu?” gibi önemli sorulara, arkeoloji biliminin buluntularına dayanarak “Sakaların çağında ortaya çıktı” diye cevaplayabiliriz. Sakalara ait mezarlıklardan bulunmuş Asıkların yüzleri hizalanarak şekillerini kaybetmiş, bu da Asık oyununun Saka çocukları arasında çok oynandığını anlatmaktadır. Bulunmuş Asıkların dağınık şekillerini de gözaltımıza alarak Saka cocuklarının Asık oyunun iyice becerdiklerini ve bu oyunun birkaç türlerinin mevcut olduğunu tahmin edebiliriz. Günümüzdeki Kazak, Kırgız, Altay Türkleri ve Hakas halklarında oynanmakta olan Asık oyunlarının bazı çeşitlerinin çok eski çağlardan itibaren devamlı oynanmakta olduğuna eminiz. Asık ile Asık oyunuyla ilgili malümatlar arkeolojik ve etnografik verilerde, hem de Kazak Türklerinin folklor ürünlerinden masallarında, efsanelerinde ve destanlarında da iyice yansımaktadır. Örneğin, “Altın Saqa” masalının temelini Asık oyunu oluşturmaktadır. Asık oyununun çocuğun fiziksel ve psikolojik sağlığının gelişiminde çok yararlı olduğu modern tıp bilimi araştırmalarının sonucuyla tanınmaktadır. Aynı zamanda Asık oyunu çocuğun sinir sistemini geliştirerek onları atıcılığa (mergen), hassaslığa, sabırlılığa, kıvraklığa eğitir. Gençlerin karakterlerinde dilegetirilen özellikler eksik olduğu zaman yetişkin çağlarında dayanıklılık ta, sabırlılık ta söz konusu olamazdır. Kazak Türklerinde Asık oyunu ile Asık adlarıyla ilgili şunlar gibi oyun türleri mevcuttur: “Han” ya da “Hantalapay”, “Han Atu” (Hanı atma), “Qulca Atu” (Argalını Atma), “Qumar”, “Tört Asıq”, “Bes Asıq”, “Altı Atar”, “Ompa”, “Alşı”, “Bes Taban”, v.s. Bu oyunlardan “Hantalapay”, “Bes Asıq”, “İyirkemil” gibi türleri kış mevsimlerinde evin içinde oynansa, diğerleri ılık mevsimlerde özel alanlarda oynanacaktır. Makalede Asıkların kullanım özelleklerine ve onların şekillerine göre çeşitlenmesi, hem de onların isim ve anlamları hakkındaki bilgiler de irdelenecektir. Anahtar Kelimeler: Kazak çocuklarının oyunu, Asık oyunu, Hantalapay, Cetigen, Alşı 1 L.N.Gümilev Avrasya Milli Üniversitesi, Uluslararası İlişkileri fakültesi Türkoloji Bölümünün doktora öğrencisi, [email&#;protected] I. Türk Dünyası Çocuk Oyun ve Oyuncakları Kurultayı -­‐ 40 Arkeolojik Veriler Işığında Antik Dönemde Oyun ve Oyuncakalar Tuçe Güngör1 “Arkeolojik Veriler Işığında Antik Dönemde Oyun ve Oyuncaklar” başlıklı sunum; arkeolojik mataryellerden yararlanılarak, günümüz çocuk oyun ve oyuncaklarının antik kökenlerde büründüğü şekilleri, oyun içinde yüklendiği anlamları ve günümüzdeki devamlılığını ortaya koyacaktır. Doğanın sunduğu nesneler, elde yapılan zanaat ürünleri ve basit eşyalardan oluşan ‘yaratı nesnesi’ olan oyuncaklar, kullanım araçlarımızın birçoğu gibi, biçimlerinin ardında bulundukları döneme ait izler taşımaktadırlar. Arkeolojik araştırmalara göre popüler anlamıyla tarihte bilinen ilk oyuncakların eskiden Mısırlılara ait olduğu bilinmekteydi. Ancak, Mardin kazılarında bulunan ve Mardin Arkeoloji Müzesi’nde sergilenen oyuncak arabanın dünyanın en eski oyuncağı ünvanına sahip olma olasılığını taşımaktadır. Yeni veriler bilgilerimizi değiştirebileceği gibi bildiklerimizin serüveni ve kültürel birikimi hakkında da bilgi vermektedir. M.Ö. 5. yüzyılda Mısırlı çocukların tahta atlarla oynadıklarına dair bilgiler edinilmiş, M.Ö. 2. yüzyılda ise Mısır’da topaç, misket oynandığı kanıtlanmış, yine aynı dönemlere ait Firavun mezarlarında oyuncak bebekler bulunmuştur. Yeraltı mezarlarından çıkarılan Eski Mısır kültürüne ait oyuncaklar, ölülerin oyuncaklarıyla birlikte gömülmesi geleneğine ve birçok kültürde görülen oyuncak ile dinsel nesne ilişkisine örnek oluşturmaktadır. Ayrıca, British Müzesi’nde sergilenen, pişmiş topraktan yapılan iki Mısırlı kızın el vuruşma oyununu gösteren heykelcikler, Metropoliten Müzesi’nde sergilenen pişmiş topraktan yapılmış olan iki kız çocuğun sırtta taşıma oyununu oynarken gösteren heykelcikler ve M.Ö.8 yüzyıla ait sıçrayan çocuklar bu örneklerden sadece birkaçıdır. Topaç çevirmeyi gösteren duvar resimleri, antik Yunan vazoların üzerinde yer alan yo-­‐yo, çember, zar oynayan yetişkin ve çocuklar, diğer örnekleri teşkil edip, oyunun antik dönemlerden bu yana insanlar tarafından kendilerine eğlence, çocukları için eğitim ve eğlence amaçlı, kurala bağlı eylemler oluşturup geliştirdiklerinin göstergesidir. Oyunların gelişmesiyle birebir ilerleyen ve aynı hizmeti veren oyun objeleri de tarih boyunca gelişmiştir. Antik dönemde de oyunların sadece çocuklar tarafından oynanmadığı, büyükler için de Petteia, Mankala gibi tabla oyunları, ya da gymnasiumlardaki palestralarda (dört yanı sütunlarla çevrili açık avlu) Episkyros, Ephedrismos gibi top oyunları oynayan genç atletler, Micatio (tahmin oyunu) oynayan kadınlar vazo resimlerinde, kabartmalarda, figürin ve heykellerde tasvir edilmiştir. Tarihsel süreç değerlendirildiğinde, insanlık tarihi kadar eski olan oyuncakların ilk çağlardan beri var olması, bugün oynanan birçok oyuncağın binlerce yıl önce farklı kültürlerde oynanıyor olması oyuncağın evrenselliğini ortaya koymaktadır Oyun objelerinin biçimleri tarihsel süreçte değişime uğramışlarsa da anlam ve işlevleri değişmemiştir. Eski Yunan ve Roma’da oynanan oyun ve oyuncakların birçoğu bazı değişiklikler geçirmiş ya da isimleri farklılaşmış olsa da günümüzde hala varlığını sürdürmektedir. Bu da aynı coğrafyada yaşamış olan kültürler arasındaki alışverişi ve devamlılığı ortaya koymaktadır. Anahtar Kelimeler: antik dönem, oyun, oyuncak. 1 , [email&#;protected] I. Türk Dünyası Çocuk Oyun ve Oyuncakları Kurultayı -­‐ 41 Tüm Yönleriyle Dokuztaş Ünal Kalaycı1 Dokuztaş oyunu çok eski dönemlerden beri yediden yetmişe tüm Türkler arasında oynanan bununla birlikte son elli yılda unutulmuşluğa terk edilen bir düşünce oyunudur. Geleneksel dokuztaşı her ortamda oynamak mümkündür. Eskiden düz bir taş üzerine iç içe üç tane dikdörtgen ya da kare çizilir, sonra dikdörtgenler ya da kareler dört orta noktadan çizgi ile birleştirilerek oyun alanı hazırlanırdı. Yerden dokuz tane küçük taşı bir kişi, dokuz tane büyük taşı diğeri alarak oyuna hazır hâle gelirlerdi. Sonra sıra ile taşlar konulur. Konma işlemi bitince bir hamle ilerletme işi başlar. Amaç rakibin taşlarını ikiye indirerek oyunu kazanmaktır. yılında Macaristan’da “Eğlenceli Anne-­‐Babalık” projesinde Türkiye’den bir çocuk oyunu olarak tanıttığım, sonra Türkiye’de AB “Gençlik Girişimleri ” başlığı altında “Dokuztaşla Büyüyorum” adlı projeyi hazırlayıp Proje Koçu olarak görev yaptığım ve “Dokuztaşla Büyüyorum” adlı kitabı hazırlayarak ortaokul çağındaki çocuklara ulaştırmaya çalıştığım bu oyunu bu çalışma ile daha geniş kitlelere ulaştırmak gayesindeyim. Yöntemimiz yazılı eserlerin taranması ve sözlü kaynaklara ulaşılarak elde edilen bilgilerin sistemli hâle getirilmesidir. Yazımızın giriş bölümünde dokuztaş oyununun kökeni hakkında ulaşılabilen kaynaklardan hareketle bilgi verilecektir. Bu bölümde dokuztaş oyununuz Türkler arasında oynandığından bahseden Thomas Hyde’nin tarihli “ De Ludis Orientalibus” eserinden ve Filippo Argenti’nin yılında kaleme aldığı “Regola Del Parlare Turcho” adlı eserinden ve diğer eserlerden yararlanılacaktır. Kaynaklarda farklı anlatılan dokuztaşın oynanma şekilleri ve dokuztaş oyunu ile aynı mantıkla oynanan üçtaş, altıtaş, onikitaş adlı türevleri açıklanacak. Dokuztaş oyununun kendine has otuz civarında terimi bulunmaktadır. Dilimize bir zenginlik kattığını düşündüğümüz terimlerine ve oyunun belli başlı taktiklerine yer verilecek. Dokuztaş yarışmalarında uyulması gerektiğini düşündüğüm geleneksel kurallar düzenlenerek yazımızda yer alacak. Kahramanmaraş’ta on iki ortaokulda tanıtımını yaptığımız bu oyunun Türkiye genelinde yarışmalarının yapılması, ortaokullardaki ‘Seçmeli Zekâ Oyunları” dersinde bu oyuna mutlaka yer verilmesi ve oyunun patentinin alınarak UNESCO’nun “Somut Olmayan Kültür Mirası Koruma” çalışması içerisinde Türklere ait olduğunun tescil edilmesi gerekmektedir. Anahtar Kelimeler: Kültürel miras, çocuk oyunları, Dokuztaş, dokuztaş terimleri, dokuztaş taktikleri. 1 MEB(Öğretmen) ve Yıldırım Beyazıt Üniversitesi (Doktora), [email&#;protected] I. Türk Dünyası Çocuk Oyun ve Oyuncakları Kurultayı -­‐ 42 Özbek Çocuk Oyunlarındaki Tekerlemelerin Yeri ve Önemi Abdulmurad Tilavov1 Çocukların kalbi türküye o kadar meyilli ki, onlar hatta yaşamlarının esasını oluşturan oyunlarını da türkü, şarkı, tekerlemelerle süslemektedirler. Nitekim, onlar oyun oynamak için birbirlerini şarkı, türkü, tekerlemeler söyleyerek çağırmaktalar. Örneğin: Bala bolsang kelever, Oynab, oynab ketever. Kel-­‐hâ, kel Kel-­‐hâ, kel… (Çocuksan, geliver, Oynaya oynaya geliver. Gel hey, gel Gel hey, gel) Bu tekerleme genelde yüksek sesle söylenir. Oyun iki karşı tarafa (gruba) ayrılarak düzenlenecekse («Ak terek mi, gök terek?» gibi oyunlarda çekleşmaçak (sınırlandıran) tekerlemeler söylenmektedir. Bu da, iki çocuğun gizlice anlaşarak, kendilerine takma ad koymalarıyla gerçekleşecektir. Bu durum onların Anabaşı (Oyun başı) ile yapacak soru-­‐cevaplarının sırlılığını sağlamaktadır. Çocuklar sınırlandırmayı sağlayan tüm sırlı (gizemli) isimlerin karşılıklı uygunluğuna da ayrıca dikkat ediyorlar ki, bu onların estetik zevkini, karakterini eğtici unsura dönüşmüştür. Çocuklar oyun sırasında sıradaki çocuğu belirtmeye ihtiyaç duyduklarında (örneğin, «Saklambaç» gibi oyunlarda) tekerleme söyleyerek sırada kalıcıyı belirlemektedirler. Özbek çocuk oyunlarında pratik pedagojik, sanat ve beden eğtimi esasıları bütünleşmiştir denilebilir. Ancak buna rağmen onların çoğunluğu söz (kelime) temelinde inşa olmuştur. Bu nedenle Özbek çocuk oyunlarını Haraketli oyunlar ve Manevi (Söz, Kelime) oyunları tarzda iki gruba ayırmak mümkündür. Haraketli oyunlarda herhangi bir nesne (oyuncak) veya kelime (şarkı, mani) halledici rol oynamaktadır. Bunlar tüm oyunu yöneten vasıta görevini üstlenmektedir. «Chillik» oyunda ağaçtan yapılmış kol ve çubuklar, «Çekirdek Gizleme» oyununda ise çekirdek haraketi yönlendirici nesnelerdir. Bunlar olmaksızın oyun gerçekleşemez. «Ak terek (kavak) mi, gök terek?», «Bay (zengin) hatun», «Mihman mısız? (Misafir misiniz?)» ve diğer birçok oyunlarda yöneticilik görevini söz (kelime) üstlenmektedir. 1 Özbekistan Milli Üniversitesi, [email&#;protected] I. Türk Dünyası Çocuk Oyun ve Oyuncakları Kurultayı -­‐ 43 Örneğin, «Mihman mısız?» oyununda iki kız çocuğu katılmaktadır. Oyun şartı gereği, kızlardan birisi iki elinin avucunu arkadaşına doğru uzatıp durur. İkincisi de: Cuba – cuba Ani tuba Dağda lale, Bir kız bale, Sokağa çıkın, Bir kız geliyor Saçı ince, Eli belinde, Vay elim,vay, Vay belim, vay, Nasılsınız, esen misiniz? Bugün bize misafirmisiniz? – diyerek, çok hızlı bir şekilde arkadaşının açık elinin avuçlarına kendi elleriyle dokunarak kaçmaya başlar. Kovalayan kız kaçan kızın elini tutabilirse veye belirlenen yere kadar yakalayabilirse, artık o, şarkıyı (tekerlemeyi) söylemesi gerekecektir. Yakalayamadığı takdirde gene kendisi ellerini açarak kalır. Manevî (kelime) oyunlarında da kelime ön plandadır. Bu tür oyunlarda kelimenin anlamını, ahenkini hissetmek, kelimede gizlenmiş anlamı işaretler ifadesi yardımında bulmak, sözcüklerindeki sesin kelimedeki anlamı değiştirici özelliğini algılaması önem arz etmektedir. Konuşmada birkaç Özbek çocuk oyunları, bu oyunlar sırasında kullanılan sözcük, tekerleme ve maniler metni üzerindeki incelemeler sunulacaktır. Anahtar Kelimeler: Haraketli ve Manevi (Sözcüklü) oyunlar, Oyun ve Pedagoji, Sanama (Sayma), Mihman mısınız? Oyunları ve tekerlemeler I. Türk Dünyası Çocuk Oyun ve Oyuncakları Kurultayı -­‐ 44 Kırımın Sosyokültürel Yapısında Çocuk Oyunları: Kırım Tatar Oyunlarının Analizi / Детские Игры В Социокультурном Пространстве Крыма: Анализ Развития Крымскотатарских Игр. 1 Ediye Muslimova / Эдие Муслимова Во многих детских песнях и играх воспроизводятся время и события, давно потерянные памятью народа. Во все времена детские игры несут в себе незаменимую школу физического, умственного и нравственного воспитания подрастающего поколения. И только от взрослых зависит, не пропадет ли из памяти народа тот фундамент под названием «национальные детские игры», на котором растут и развиваются наше поколение. Anahtar Kelimeler: истоки культуры, крымскотатарские детские игры, память народа Kırım Tatar Dergisi "ARMANÇIK" Örneğinde Bir Kişinin Kimliğinin Oluşumunda Çocuk Eğitsel Oyunlarının Rolü / Роль Детских Развивающих Игр В Формировании Личности Человека На Примере Крымскотатарского Журнала «Арманчыкъ» 2 Zera Akimova / Зера Акимова Основная цель детского журнала «АРМАНЧЫКЪ» -­‐ приобщение ребенка к родному языку и культуре. Нужно учесть, что крымскотатарские дети живут и обучаются в русскоязычной среде, поэтому редакция прилагает максимум усилий для достижения поставленной цели. Игра развивает воображение, логическое мышление, способность мыслить нестандартно. Игра также помогает ребенку научиться организовывать свою деятельность, не ожидая подсказки, развивает любознательность и самостоятельность. Поэтому игровая форма общения в журнале -­‐ главный приоритет. Anahtar Kelimeler: Игра, логическое мышление, детский журнал "Арманчыкъ 1 2 Издательский дом "Тезис", [email&#;protected] художник-­‐дизайнер, [email&#;protected] I. Türk Dünyası Çocuk Oyun ve Oyuncakları Kurultayı -­‐ 45 Karabağ Çocuk Oyunlarının Özellikleri Aytac Abbasova1 Araştırmada Azerbaycan'ın Karabağ bölgesine ait olan zihinsel güç gerektiren çocuk oyun ve oyuncaklarından bahsedilir. Karabağ'da yılın tüm mevsiminde ve koşullarına bakılmaksızın çeşitli mekanlarda oynanan ilginç çocuk oyunları vardır. Daha çok bayram öncesi oynanan oyunlar tüm çocukların ve gençlerin eğlencesine dönüşmüştür. Zihinsel ve fiziksel güç gerektiren çocuk oyunları Karabağ'ın farklı bölgelerine ait olup kendine has özelliklere sahiptir. Bunlardan biri Kelbecer bölgesinde oynanan "Hacca gitme" oyunudur. Oyun hem fiziksel, hem de zihinsel güç gerektiriyor. Zihinsel güç gerektiren oyunlardan biri de "Ev aktarma" oyunu olmuştur. Bu oyun nerdtahta (tavla) oyununun basit biçimi olup güçlü mantıksal düşünme gerektirir. Kelbecerde kış akşamları evde ocak başında oynanılan "Çorapaltı oyunu" da ilginç oyunlardan biridi. İlk görüntüde basit sayılan oyunda aslında güçlü hafızası olan katılımcı galip sayılır. Bu oyunun Anadolu'da "Çorap saklamaca", "Ayakabı saklama" ve diğer seçenekleri vardır. Araştırmada belirttiğimiz çocuk oyunlarının açıklaması, onların analiz ve türk halklarında bu oyunlara benzer oyunların karşılaştırılması verilmiştir. Çocuk oyunları çocukların ilk ve eğlenceli öğretmeni de olabilmiştir. Öyle ki, birçok çocuk oyunları çocuklara rakamları saymak, kelime öğrenmek ve doğru söylemek gibi becerileri da öğretir. Bunlar içerisinde "Yedi cam", "Renk-­‐renk", "Amcamın oğlu", "Alma-­‐armut", "Beş kız" ve başka oyunlar vardır ki, bu oyunlar çocukların konuşma yeteneğini ve hafızasını artırır. Çocuk oyuncakları içerisinde daha farklı şekilde süslenmiş gelincik ve daha çok ağaçtan, taştan, topraktan yapılmış oyun için kullanılan eşyalar çoğunluk oluşturur. Şunu da belirtelim ki, yukarıda gösterdiğimiz çocuk oyunları yıllardır düşman işgali altında kalmış Karabağ'ın Azerbaycan'ın çeşitli bölgelerinde yerleşmiş sakinlerinin hafızalarından toplanan örnekler esasında yazılmıştır. Bu oyunlar artık onu yaşatan halkın hafızasından, yaşam tarzından çıkmak üzeredir. Çocuk oyun ve oyuncaklarını kültürel değerlerin korunması, unutulmaması için yeniden topluma ulaştırılması önümüzde duran önemli konulardan biridir. Anahtar Kelimeler: Anahtar kelimeler: çocuk oyunu, oyuncak, Karabağ, folklor, toplama 1 Azerbaycan Milli Bilimler Akademisinin Folklor Enstitüsü, [email&#;protected] I. Türk Dünyası Çocuk Oyun ve Oyuncakları Kurultayı -­‐ 46 Ermenistan Türklerinin Çocuk Oyun ve Oyuncaklari Üzerine (Sisyan İli, Desdegerd Kasabasi Örneğinde) Elmira Memmedova-­‐Kekeç1 Oyun ve oyuncak, her bir insanın çocukluğunun vazgeçilmez unsurlarından ve kendisinde etnografik, tarihsel, kültürel bilgiler taşıyan değerlerindendir. Bu bağlantıda yöresel farklarla dikkat çeken oyunlar, değişik kültürlerin farklı yanlarını yansıttığı gibi genel olarak ele alındığında ortak yönleriyle de dikkat çekmektedir. Günümüzde bilgisayar oyunlarının ve endüstri oyuncaklarının egemenliği sayesinde giderek özellikle şehir merkezlerinde unutulmaya doğru giden bazı oyunlar artık kaybolmak aşamasındadır. Bundan başka bazı yörelere ve bölgelere özgü çocuk oyunlarının unutulmasının ve ortadan kalkmasının nedenlerinden birisi de göçler ve kentleşme sürecidir. Bu açıdan , ­‐ ve ­‐`lü yıllarda Ermeni mezalimine maruz kalan, defalarla göçmen durumuna düşen, yılından itibaren ise Ermenistan Cumhuriyetinden tamamen çıkarılan ve kovulan Türklerin de birçok kültürel değerleriyle birlikte oyun ve oyuncakları da unutulmuştur. Göçler sonucunda genellikle Azerbaycan`ın farklı yerleşim birimlerinde yeniden hayata başlayan mülteciler, yeni geldikleri bölgelerde toplumsal kültürel değerlerini korumak zorluğuyla karşılaşmış ve hem yaşamlarından, hem de hafızalarından gelenek ve görenekleri giderek silinmiş ve unutulmuştur. Böylece Ermenistan Türklerinin sözlü edebiyatları, şive özellikleri ve folklorları giderek asimle olmaya başlamış ve özellikle de genç nesile aktarılmadıkça da unutulmaya doğru gitmiştir. Bildiri konumuzda ele alacağımız Desdegerd kasabasının örneğinde bu bölgede oynanılan oyunlar hem burada Türk kimliğinin varlığını kanıtlamakta, hem de bütün Türk Dünyası oyun örnekleriyle farklı ve aynı özellikleri göstermektedir. Derlediğimiz oyunlardan şunları kaydedebiliriz: Yedi Taş, Yedi Çubug, Azad-­‐Azad, Kıh-­‐kıh, Eşek Beli, Enzeli, Çiling Ağaç, Baba Kuş, Yoldaş Seni Kim Götürdü, Galstuk, Benövşe, Ortada Kaldı, Gizlengaç, Hala Mala Oyunu vd. Derleme zamanı artık bazı kişilerin aradan geçen 27 senelik sürede bazı oyun detaylarını söylerken ve betimlerken zorlandıklarını gördük. Bildiri çerçevesinde ayrıca çocuk oyuncakları ve ensüstri oyuncaklarından önce nelerle oynanıldığı hakkında da bilgi edinmeye çalıştık. Daha sanayi oyuncakları olmadığı dönemlerde ağaç, tahta, kağız, pamuk, bez, düğme gibi malzemelerle çocuklar için oyunçakların hazırlandığını saptadık ve örnekleme yapmak için bazılarının yapılmasını rica ettik. Böylece bildiride Türk Dünyasının eski yerleşik yerlerinden birisinde yılına kadar yaşayan insanların çocuk oyun ve oyuncaklarıyla ilgili bilgiler aktarılarak oyunların detayları anlatılacak ve özellikleri incelenecektir. Bu şekilde kültürün devamlılığını sağlama açısından olamasa da, en azından gelecek nesillere aktarmak doğrultusunda Ermenistan`da yaşamış Türklerin çocuk oyun ve oyuncakları ele alınacaktır. Anahtar Kelimeler: Oyun, Oyunçak, Türk, Ermenistan, Sisyan, Desdegerd, Mülteci, Ermenistan 1 Azerbaycan Milli Bilimler Akademisi Folklor Enstitüsü, Türk Halkları Folkloru Bölümü, [email&#;protected]

Geleneksel Toplu Eğlencelerin Mekân Dönüşümü: Ankara Ferfeneleri

ÖZET Ömer Seyfettin, Türk hikâyeciliğin en önemli isimlerinden birisidir. Olayların yaşandığı dönemle ilgili bize çeşitli ipuçları veren Maupassand tarzındaki kısa, yer yer mizahi hikâyeleri; sade bir Türkçe ile yazıldığı için günümüze kadar çok okunagelmiş ve klasikleşmiştir. Bazı öykülerinde kendi çocukluk anılarına yer vermesi, bazılarında da çocuk kahramanları anlatması; onun bir çocuk edebiyatçısı olarak algılanmasına neden olsa da yaşadığı 36 yıllık kısa ömründe, yazarın çocuk edebiyatçısı olma gibi bir amacı olmamıştır. Bu çalışma ile Ömer Seyfettin’in seçme hikâyelerindeki çocuk ve çocukluk unsuru; hikâyelerdeki olay, kurgu, dil ve anlatımın çocuklar üzerinde meydana getireceği olası etkiler incelenerek yazarın çocuk edebiyatındaki yerinin sorgulanması amaçlanmıştır. 'ü aşkın hikâyesi mevcut olmasına karşın çocukların, yazarı sadece birkaç bilindik hikâyesinden tanıdığı gerçeğinden yola çıkarak kütüphanelerin çocuk kitaplıklarında sıkça görülen on dokuz (19) hikâye, bu kıstaslara göre incelenmiş ve değerlendirilmiştir. Değerlendirmeye alınan öyküler şunlardır: Diyet, Kaşağı, And, Gizli Mâbed, Forsa, Bomba, Kütük, Başını Vermeyen Şehit, Ferman, Pembe İncili Kaftan, Topuz, İlk Cinayet, Yalnız Efe, Perili Köşk, Üç Nasihat, İlk Namaz, Yüksek Ökçeler, İlk Düşen Ak, Falaka. Çalışma nitel araştırma yöntemlerinden doküman incelemesi desenine uygun olarak yürütülmüş, elde edilen bulgular betimsel analizlerle yorumlanmıştır. Yapılan incelemelerde bu hikâyelerden yalnızca 7’sinin (Kaşağı, And, İlk Cinayet, İlk Namaz, Yalnız Efe, İlk Düşen Ak ve Falaka) çocuk ya da çocukluk ile alakalı olduğu, geri kalanlarda herhangi bir çocuk figürü içermediği ya da çocukluk kavramı ile ilgili olmadığı; hatta “Topuz, Başını Vermeyen Şehit, Bomba, Ferman” hikâyelerinde çocuklar bir yana, yetişkinlerin bile okurken ürperecekleri bazı şiddet ve ölüm sahneleri içermesi dolayısıyla çocuk psikolojisi açısından sakıncalı olarak değerlen¬dirilebilecek şiddet unsurlarının yer aldığı görülmüştür. Anahtar Sözcükler: Ömer Seyfettin, çocuk edebiyatı, çocukluk, öykü ve çocuk psikolojisi, hikâye.

1

2 Baranovichi State University Germany Institute of World of Turks Selcuk University Turkish Handicrafts Research and Application Center XI. ULUSLARARASI TÜRK KÜLTÜRÜ, SANATI VE KÜLTÜREL MİRASI KORUMA SEMPOZYUMU/SANAT ETKİNLİKLERİ TÜRKİYE BELARUS İLİŞKİLERİ XI. INTERNATIONAL TURKIC CULTURE, ART and PROTECTION OF CULTURAL HERITAGE SYMPOSIUM/ART ACTIVITY TURKEY-BELARUS RELATIONS Editörler: Prof. Dr. Osman KUNDURACI-Ahmet AYTAÇ Ekim Baranovichi/Belarus

3 Tüm hakları saklıdır. Copyright sahibinin izni olmaksızın, kitabın tümünün veya bir kısmının, elektronik, mekanik ya da fotokopi ile basımı, yayımı, çoğaltılması ve dağıtımı yapılamaz. Sayfa Tasarımı Ahmet AYTAÇ Kapak Tasarımı Ahmet AYTAÇ Dizgi ve Baskı Anka Basım Yayın Ltd. Şti. Basım Tarihi: ISBN: Kitapta Yer alan metinler, fotoğraf, resim, şekil ve çizimler, alıntı ile kaynakça sorumlulukları yazarlarına aittir.

4 İÇİNDEKİLER Baranovichi Üniversitesi Rektörü Prof. Dr. Vasiliy KOCHURKO nun Açılış Konuşması (Çeviri: Doç. Dr. Ümit YILDIZ) XI Kongre Genel Sekreteri ve Sergi Küratörü Ahmet AYTAÇ ın Açılış Konuşması XIII Kongre Eş Başkanı Prof. Dr. Osman KUNDURACI nın Açılış Konuşması XV Kongre Eş Başkanı Prof. Dr. Necati DEMİR in Açılış Konuşması XVII Açılış Konuşması Vasiliy KOCHURKO, Взаимодействие Учебных Заведений Как Механизм Конкурентоспособного Функционирования На Рынке Образовательных Услуг Современная Оценка Oturum Galina NIKASHINA, Intellectual Creativity As A Stipulation For Outstripping Development Of Children Of Preschool Age III

5 Fatma ÜNAL, Yunus PINAR, Emine Ela KÖK, Çocuk Şarkılarında Ve Parmak Oyunlarında Değerler Aliaksei SOLAKHAU, Tьrkisms In The Modern Belarusian Language: Their Semantics, Word-Derivational Activity, Their Functioning In The Structure Of Phraseological Units Oleg N. FIENCHUK, Divine Secrets Of The Koran In The Collection Of Poems "Islam" I. A. Bunin Sabri CEYLAN, Yabancılara Türkçe Öğretim Setlerindeki Metinlerde Atasözleri Oturum Necati DEMİR, Oğuz-Name ye Göre Oğuz Kağan ın Avrupa yı Fethi Yüksel KAŞTAN, Alman Kaynaklarına Göre I. Dünya Savaşı nda Romanya Cehpesi Ve Romanya nın Stratejik Önemi Seda ÖZMEN,Avrupa da Yahudi Yaşamı Christian Johannes HENRİCH, Dealing With Cultural Heritage İn The 20th Century On The Examples Of Nagorny-Karabakh And Northern Cyprus A.V.

6 7. Oturum Vasily SCHUR, Natalya TOCHYLO, Words Ethnonyms Wıth Turkıc Roots In Dıalects Of Polesıa Dilek ZERENLER, Karagöz ün Filozofluğu Oyunuda Karagöz ün Felsefesi Ayşe Gülbün ONUR, From Shadow Theatre To Puppet Show Hakan KUYUMCU, Ağa Haşr Kaşmiri nin Turki Hoor Draması Üzerine Bir Çalışma Oturum Nurettin HATUNOĞLU, Muzaffer Han Dönemi Buhara Emirliği nde Siyasi Ve Askeri Gelişmeler Alla NIKISHOVA, Victoria KREMENEVSKAYA, Особенности Туристической Политики В Области Защиты Историко-Культурного Наследия В Республике Беларусь Iryna PINIUTA, Teaching Strategıes To Develop Intercultural Communıcation Skills Aleksandr ITSENKO, Features Of The Space Of Multiculturalism In The Post-Secular Era Oturum Alexander N. UNSOVICH, Сетевое Международное Взаимодействие Образовательных Ayşe Gamze ÖNGEN, Tekstil Tasarımcısına Yön Veren Tasarım Prensiplerinden Çizgi Öğesi Sevinç ÇELİKYAY, Günümüzde Hesap İşi Tekniğinin Şile Bezi Dokumalarına Uygulanması Gürbüz ARSLAN,The Establıshment Process Of The State Of Israel And Turkey&#;s Recognıtıon Of Israel Sinan YÜKSEL, Bir Eflak Voyvodası Nikola Mavroyeni Tatsiana YATSENKA, Anti-Innovative Barriers In The High School: Classification Characteristic And Prevention Oturum Recep DURGUN, Nasim Hicazi nin Son Darbe Romanında Tarihi Gerçeklik Victorya N. POZNYAKEVICH, Modern Trends In Accounting Education Galina Y. ZHİTKEVİCH, Integratıon Of Educatıon And Scıence: Regıonal Aspect Alexandr N. KOROB, Creatıon Of A Busıness Incubator For O utsourcıng Of Accountıng Servıces At The Department Of Accountıng Ceyda ERDİN, Sarı Saltık Ve Kırım Kapanış Paneli Kongreden Görüntüler V

7 Panel ve Türk Sanatları Çalıştayı Necati DEMİR, Tarih İçerisinde Türkçe Ve Türk Kültürü Osman KUNDURACI, Türk Evi Ahmet AYTAÇ, Gelenekli Türk Dokumaları Çalıştay ve Sergi Uluslararası Türk Sanatları Sergisi VI

8 SYMPOSIUM HONORARY COMMITTEE Prof. Dr. Mustafa ŞAHİN (Selçuk University, Rector, Turkey) Prof. Dr. Vasiliy KOCHURKO (Baranovichi State University, Rector, Belarus) SYMPOSIUM CO-CHAIRS Prof. Dr. Vladimir KLIMUK (Baranovichi State University, Belarus) Prof. Dr. Osman KUNDURACI (Selçuk University, Turkey) Prof. Dr. Necati DEMİR (Germany Turkish Institute of World President) SYMPOSIUM GENERAL SECRETARYS Ahmet AYTAÇ (Selçuk University, Turkey) SCIENTIFIC COUNCIL OF SYMPOSIUM Prof. Dr. Mehmet OKKA (Selçuk University, Vice Rector, Turkey) Prof. Dr. Mahmut ATAY (Selçuk University, Turkey) Prof. Dr. Osman KUNDURACI (Selçuk University, Turkey) Prof. Dr. Ahmet AY (Selçuk University, Turkey) Prof. Dr. Yılmaz KOÇ (Selçuk University, Turkey) Prof. Dr. Nuriye BİLİK (Selçuk University, Turkey) Assoc. Prof. Dr. Mehmet TEKOCAK (Selçuk University, Turkey) Assoc. Prof. Dr. Ahmet DALKIRAN (Selçuk University, Turkey) Assist. Prof. Dr. Yaşar ERDEMİR (Selçuk University, Turkey) Assist. Prof. Dr. Hakan KUYUMCU (Selçuk University, Turkey) Ahmet AYTAÇ (Selçuk University, Turkey) Prof. Dr. Alexander UNSOVICH (Baranovichi State University, Belarus) Prof. Dr. Oleg PHENCHUK (Baranovichi State University, Belarus) Prof. Dr. Tatsiana PUCHINSKAYA (Baranovichi State University, Belarus) Prof. Dr. Elena BELAYA (Baranovichi State University, Belarus) Prof. Dr. Zoya KOZLOVA (Baranovichi State University, Belarus) Prof. Dr. Irina PINYUTA (Baranovichi State University, Belarus) Prof. Dr. Zhanna MANKEVICH (Baranovichi State University, Belarus) Prof. Dr. Zoya LUKASHENYA (Baranovichi State University, Belarus) Prof. Dr. Necati DEMİR (Gazi University, Turkey) Prof. Dr. Mustafa SEVER (Gazi University, Turkey) Prof. Dr. Salih YILMAZ (Ankara Yıldırım Beyazıt University, Turkey) Prof. Dr. İdris BOSTAN (İstanbul University, Turkey) Prof. Dr. H. Feriha AKPINARLI (Gazi University, Turkey) Prof. Dr. Ahmet ALTIN (İzmir Demokrasi University, Turkey) Prof. Aysen SOYSALDI (Gazi University, Turkey) Assoc. Prof. Dr. Kürşat ÖNCÜL (Osman Gazi University, Turkey) Assoc. Prof. Dr. Yüksel KAŞTAN (Akdeniz University, Turkey) Assoc. Prof. Dr. Mustafa ŞENEL (Alger 2 University Yunus Emre Institute Coordinator, Algeria) Assoc. Prof. Dr. Ümit YILDIZ (Akdeniz University, Turkey) Assist. Prof. Dr. Berrin OKKA (N. Erbakan University, Turkey) Assist. Prof. Dr. Osman Kubilay GÜL (Cumhuriyet University, Turkey) Assist. Prof. Dr. Feryal SÖYLEMEZOĞLU (Ankara University, Turkey) Assist. Prof. Dr. Özkan AYDOĞDU (Cumhuriyet University, Turkey) Assist. Prof. Dr. İbrahim ÖZBAKIR (Cumhuriyet University, Turkey) Prof. Dr. Shahid Iqbal KAMRAN (Allama İkbal Open University, Pakistan) VII

9 Prof. Dr. Gadir GOLKARİAN (Yakın Doğu University, KKTC) Prof. Dr. Qafar JEBIYEV- (National Academy of Sciences of Azerbaijan) Prof. Dr. John ZEMKE (Missouri University, Columbia) Prof. Dr. Mariya LEONTİK (İştip Gotse Delçev University, Macedonia) Prof. Dr. Ekrem CAUSEVİC (Hırvatistan Zagrep University, Croatia) Prof. Dr. Chakib BENAFRİ (Alger 2 University, Algeria) Prof. Dr. Julia PULİDO (Rey Juan Carlos University, Spain) Prof. Dr. Mahmut ÇELİK (İştip Gotse Delçev University, Macedonia) Prof. Dr. Galina MİŞKİNİENE (Vilnuis University, Lithuanian) Prof. Dr. Juan Carlos ZAPATERO (Autonoma University, Spain) Prof. Dr. Dmitriy SEN (Southern Federal University, Russia) Prof. Dr. İrfan MORİNA (Kosova University, Kosovo) Prof. Dr. Enrico CILIBERTO (Kataniya University, Italy) Prof. Dr. Muhammad KAMRAN (Punjab University, Pakistan) Prof. Dr. Alisia BORISENKO (Novosibirsk State University, Russia) Prof. Dr. Cherifa TAYAN (Alger 2 University, Algeria) Prof. Dr. Samoil MALCHESKI (Institute for Socio-Cultural Anthropology of Macedonia) Prof. Dr. Serghei ZAHARİA (Komrat State University, Moldova) Prof. Dr. Rubin ZEMON (Institute for Socio-Cultural Anthropology of Macedonia) Prof. Dr. Battulga TSEND (National University of Mongolia, Mongolia) Assoc. Prof. Dr. İsmet TOUATİ (Tlemcen University, Algeria) Assoc. Prof. Dr. Tudora ARNAUT (Taras Şevçenko Kiev University, Ukraine) Assoc. Prof. Dr. Mustapha BENHAMOUCHE (Bilda University, Algeria) Assoc. Prof. Dr. Belhadj MAROUF (Tlemcen University, Algeria) Dr. C. Johannes HENRICH (Southeast Europe and Caucasus Research Center, Germany) Dr. Shirin MELİKOVA (Carpet Museum, Azerbaijan) Dr. Farhat Jabeen WİRK (Fatima Jinnah Women University, Pakistan) Dr. Monika KOPERSKA (Varşova University, Poland) Dr. Hebibe ALİYEVA (Historia Museum, Azerbaijan) Irina GUSACH (Senior Staff Scientist Azov Museum, Russia) Nadia CHEREPAN (Vilnuis University, Lithuanian) Alexey PRONİN (Novosibirsk National University, Russia) EXHIBITION CURATOR Ahmet AYTAÇ (Selçuk University, Turkey) Assoc. Prof. Dr. Ahmet DALKIRAN (Selçuk University, Turkey) EXHIBITION BOARD OF JURY Prof. Dr. Elena PONOMARYOVA (Baranovichi State University, Belarus) Prof. Dr. Hüseyin ELMAS (Selçuk University, Turkey) Prof Dr. Nacereddine SAİDOUNİ (Alger 2 University, Algeria) Prof. Dr. Serap YANGIN BUYURGAN (Başkent University, Turkey) Prof. Dr. Zoya KOZLOVA (Baranovichi State University, Belarus) Prof. Dr. Filiz Nurhan ÖLMEZ (Ahi Evran University, Turkey) Prof. Dr. Rachid KOURAD (Alger 2 University, Algeria) Prof. Dr. Zhanna MANKEVICH (Baranovichi State University, Belarus) Prof. Nana JANASHIA (Tphilisensis University, Georgia) Prof. Dr. Meliha YILMAZ (Gazi University, Turkey) Prof. Dr. Marina ANDRIYASHKO (Baranovichi State University, Belarus) Prof. Dr. Özer KANBUROĞLU (İstanbul Aydın University, Turkey) Prof. Dr. Pınar GÖKLÜBERK ÖZLÜ (Gazi University, Turkey) VIII

10 Assoc. Prof. Dr. Ahmet DALKIRAN (Selçuk University, Turkey) Assoc. Prof. Dr. Fatma MOEEN (Jamia Millia İslamia University, India) Assoc. Prof. Dr. Mehmet KOŞTUMOĞLU (Dokuz Eylül University, Turkey) Assoc. Prof. Dr. Oğuz YURTTADUR (Selçuk University, Turkey) Assoc. Prof. Ruhi KONAK (Kastamonu University, Turkey) Assoc. Prof. N. Rengin OYMAN (S. Demirel University, Turkey) Assist. Prof. Dr. Amila SMAJOVİC (Uluslararası Saraybosna University, Bosnia) Dr. Mohammet YOUNIS (Fayoum University, Egypt) Dr. Karim MIRZAYE (Islamic Art University, Iran) Ahmet AYTAÇ (Selçuk University, Turkey) Lela GELEISHVILI (State University, Georgia) Shefqet EMİNİ (Artist, Netherlands) Halit YALABAK (Yüzüncü Yıl University, Turkey) Byambajav TSOGBAYAR (Artist, Mongolia) SYMPOSIUM and EXHIBITION ORGANIZING COMMITTEE Ahmet AYTAÇ (Selçuk University, Turkey) Dr. Galina NIKASHINA (Baranovichi State University, Belarus) Assist. Prof. Dr. Hakan KUYUMCU (Selçuk University, Turkey) Dr. Anatoliy DEMIDOVICH (Baranovichi State University, Belarus) Assoc. Prof. Dr. Ahmet DALKIRAN (Selçuk University, Turkey) Assoc. Prof. Dr. Ümit YILDIZ (Akdeniz University, Turkey) Assist. Prof. Dr. Berrin OKKA (N. Erbakan University, Turkey) Assist. Prof. Dr. Osman Kubilay GÜL (Germany Institute of World of Turks, Turkey) Dr. Tatsiana YATSENKO (Baranovichi State University, Belarus) Berker KURT (Akdeniz University, Turkey) Dr. Ülker ŞEN (Gazi University, Turkey) IX

11

12 Baranovichi Üniversitesi Rektörü Prof. Dr. Vasiliy KOCHURKO nun Açılış Konuşması (Çeviri: Doç. Dr. Ümit YILDIZ) Değerli misafirlerimiz sizleri aramızda görmekten ve Baranovichi Üniversitesi nde ağırlamaktan büyük şeref duymaktayım. Türkiye Cumhuriyeti Devleti ve Belarus Devleti tarafından resmi olarak Baranovichi Üniversitesi nde Türkçe eğitimi ve öğretimi yaklaşık 10 yıldır tamamlanmış bulunmaktadır. Ülkeler arasındaki eğitim ve öğretim, demokratik işbirliği anlaşmaları karşılıklı olarak düzenli ilişkilerle yapılacak bir deyiştir. Bizde bu özel ilişkileri Türkiye Cumhuriyeti ve Türk halkı ile kısa sürede karşılıklı olarak güçlendireceğimize inanıyorum. İlk seneler karşılıklı olarak bir anlaşma bulunmamaktaydı. Selçuk Üniversitesi ne ve değerli Rektörüne bize bu konuda aracı olduğu için teşekkür ederim. Tekrar bizim bu organizasyonu yapmamız için Selçuk Üniversitesi nin bize yaptığı bu öneriyi şerefle kabul ettik. Üniversitemizin anahtarı size aittir. İstediğiniz kadar kalabilir. İstediğiniz şekilde üniversitemizin imkânlarından yararlanabilirsiniz. Özellikle bu konferansın ve bu işlerimizin verimli sonuçlarını görmek için ilerde karşılıklı iş birliği anlaşmaları yapmayı öğrenci, öğretmen programlarını değiştirmeyi tabi ki ümit ederim. Geldiğiniz için teşekkür ederim. Şimdi sözü konferans genel sekreteri Sayın Ahmet AYTAÇ hocama vermek istiyorum. XI

13

14 Kongre Genel Sekreteri ve Sergi Küratörü Ahmet AYTAÇ ın Açılış Konuşması Sayın Rektör, değerli öğretim üyeleri hepinizi saygıyla selamlıyorum. Uluslararası Türk Kültürü Sanatı ve Kültürel Mirası Koruma Sempozyumuna hepiniz hoş geldiniz. Tabi ülkeler arası kültürel, sanatsal ve bilimsel işbirliğinin ne denli önemli olduğunu globalleşen dünyada günümüzde çok daha iyi anlıyoruz. Belarus ve Türkiye global dünyada daha iyi ilişkiler kurmak durumundadır. Baranovichi Üniversitesi nin Sayın Rektörü Vasilly Bey bu bilimsel ve sanatsal işbirliğine bir kapı açtı ve üniversitesinde bu sempozyumun düzenlenmesine imkan sağladı. Bu bizim için çok önemli bir konu. Selçuk Üniversitesi Rektörü Prof. Dr. Mustafa ŞAHİN hocam, Sayın Rektör Vasilly Beye selamlarını iletmemizi istedi. Sayın Vasilly Beyin üniversitesi ile Selçuk Üniversitesi nin bu işbirliğinden son derece memnun olduğunu ve tüm katılımcılara ve sizlere de selamlarını iletmemizi istedi. Bu kongrede yine Almanya, Pakistan, Belarus ve Türkiye den değerli bilim adamlarının bildirilerini dinleme şansımız olacak. Tabi bir kongre düzenlemenin ne kadar zor olduğunu biliyoruz. Ama hele bir de bunu kendi ülkemizin dışında başka bir ülkede yaptığımızda bu zorluk ikiye katlanıyor. Ama biz bu zorlukları çok kolay aştık. Çünkü Belarus ta bir kahraman var. Benimle Ümit hoca 7/24 maille, telefonla gece yarıları belki de son birkaç aydır yani eşimden daha çok Ümit hocayla konuştuk desem yeri var. Ve kongremizin bir diğer ortağı da Almanya Türklerin Dünyası Enstitüsü ve bu enstitünün de değerli Direktörü hepinizin yakından da tanıdığı bilim adamı Prof. Dr. Necati DEMİR. Bu kongreye katkı sağladılar ve paydaş oldular. Ben burada merkezimizin yaptığı bütün kongrelerde, düşüncesiyle kongreye katkı sağlayan Merkez Başkanımız Prof. Dr. Osman KUNDURACI başta olmak üzere can dostum Ahmet DALKIRAN a, Prof. Dr. Necati DEMİR e, az önce ifade ettiğim gibi Doç. Dr. Ümit YILDIZ a ve bize bu imkânları bize buralarda bu kongreyi yapma fırsatı veren Sayın Rektörümüz Prof. Dr. Mustafa ŞAHİN e ve Baranovichi Üniversitesi nin Değerli Rektörü Prof. Dr. Vasily KUCHORKO ya huzurlarınızda teşekkür ediyorum. XIII

15

16 Kongre Eş Başkanı Prof. Dr. Osman KUNDURACI nın Açılış Konuşması Evet benim açılış seremonilerinde alışık olduğum gibi konuyla ilgili açıklanacak şeyleri Ahmet hoca zaten söyledi. Şimdi bizler Selçuk Üniversitesi ni temsilen Türk El Sanatları Merkezi olarak Baranovichi Üniversitesi ile ortaklaşa gerçekleştirdiğimiz Türk Sanatları Kültür ve Folkloru ile Kültürel Mirası Koruma Sempozyumu nun sini burada gerçekleştiriyoruz. Burada bize ev sahipliği yapan Sayın Rektör e teşekkür ederiz. Selçuk Üniversitesi nin Rektörü Prof. Dr. Mustafa ŞAHİN hocamızın selamlarını getirip kendisine ayrıca teşekkürlerimizi sunuyoruz. Bugün de gerçekleştireceğimiz kongre çerçevesinde yurt dışından yani Belarus tan, Belarus un dışında biz Türkiye den 30 kişilik bir ekiple geldik. Umarız Belarus ta katılımcılarla beraber 60 katılımcıya ulaşabiliriz. Türk Kültürü Sanatı ve Folklorü üzerine neler yapılacağına, işte bu da bizim yaptığımız kongrenin içeriği hakkında çok önemlidir. Belarus bayrağına bakarsanız Belarus bayrağının solunda bizim Anadolu kilimlerinin ve halılarının motifleri ve aynı zamanda da armalarımız yine başak, buğday başağı var. Demek ki bizim Belarus la ilgili olarak bir ortak kültürel mirasımız olduğunu görüyoruz. Bu kültürel miras birlikteliğinde inşallah birbirlerine daha da güçleneceği duygusuyla herkesi saygı ile selamlıyorum. XV

17

18 Kongre Eş Başkanı Prof. Dr. Necati DEMİR in Açılış Konuşması Sayın Rektörüm, kıymetli meslektaşlarım hepinizi saygı ile selamlıyorum. Değerli konuklara Türk kültürünü, tarihini tanıtmak üzere Almanya da kurduğum Türklerin Dünyası Enstitüsü adına buradayım. Bu sempozyum bu sene buraya hitap etmek üzere düşünülmüştür. Rektörümüz Vasilly Bey daha evvel Türk Tarihi Türk Kültürünü tanıtmak üzere bir konferans düzenleyerek buraya bizleri davet etmişti. Ben Mayıs ayında bu üniversiteye geldim ve Türk kültürüyle ilgili bir konferans verdim öğrencilere. Sayın Rektörümüz Vasilly Bey de beni bir devlet başkanı gibi ağırlamıştı o zaman. Ben gerçekten çok şaşırdım. Biz bu coğrafyanın iki önemli devletin Belarus ve Türkiye Cumhuriyeti dünyanın gelişen şartları bizi çok yakın olmaya zorluyor. Dost olmaya zorluyor. Ben en kısa zamanda Sayın Rektörü Ankara ya davet edeceğim. Orada kendisinden bir konferas isteyeceğiz. Dediğim gibi gelişen dünyada Belarus ve Türkiye daha güçlü ilişkiler kurmak zorundadır. Ve bu sempozyum biz bilim adamlarınca düzenlenmektedir ve devletlerarası işbirliğinin hızla artmasına inşallah vesile olur. Ahmet AYTAÇ çok ilginç bir adamdır. Ben, benim gibi çalışan bir ikinci kişi daha yoktur derdim. Bu Ahmet AYTAÇ beni yanılttı. Kendisine de enstitüm adına yılı Bilim ödülü takdim etmek istiyorum ki gerçekten yayınlarıyla da bir markadır Ahmet AYTAÇ. Evet Ahmet hocanın bu azmi Ümit YILDIZ ın da desteği ile birleşti ve bu sempozyum ortaya çıktı. Bilim dünyası için hayırlara vesile olmasını diliyor, hepinizi saygı ile selamlıyorum. XVII

19

20 AÇILIŞ OTURUMU (OPENING SESSION)- A Salonu (A Hall) Oturum Başkanları (Session Moderators): Prof. Dr. Vasily SCHUR-Yrd. Doç. Dr. (Assist. Prof. Dr.) Yaşar ERDEMİR

21

22 ВЗАИМОДЕЙСТВИЕ УЧЕБНЫХ ЗАВЕДЕНИЙ КАК МЕХАНИЗМ КОНКУРЕНТОСПОСОБНОГО ФУНКЦИОНИРОВАНИЯ НА РЫНКЕ ОБРАЗОВАТЕЛЬНЫХ УСЛУГ Vasiliy KOCHURKO Взаимодействие организаций является одним из механизмов борьбы с конкуренцией на рынке. И рынок образовательных услуг в этом направлении не исключение. Образовательная среда представляет собой постоянно и динамично меняющийся организм, поэтому в условиях постоянной конкуренции на различных уровнях, в различных сферах деятельности одним из вариантов сохранения и возможного укрепления своих позиций выступает объединение организаций (долгосрочное, среднесрочное или краткосрочное). Взаимодействие партнеров на основе конкурентных преимуществ каждого создает условия для построения мощной, современной платформы качественной реализации обозначенных целей. Одной из основных и широко распространенных форм такого взаимодействия выступает сетевая форма сотрудничества, в рамках которой каждый из участников реализует индивидуальный блок закрепленных за ним функций. Специализация участников сети позволяет достичь высокого качества конечного результата, так как каждый является высококомпетентным партнером в указанной области. На основе данной формы объединения достигается синергетический эффект. В качестве альтернативной формы взаимодействия (блочного, не тотального) выступает дистанционная форма функционирования, позволяющая достичь экономии материальных средств, обеспечить мобильность, оперативность, индивидуальность в направлении реализации запланированного комплекса мероприятий: образовательных программ (в том числе магистратуры), научно-исследовательских, инновационных проектов, программ академической мобильности. Также в качестве одной из возможных форм альянса организаций выступает консорциум как добровольное объединение организаций в рамках реализации единой цели. Создание образовательных, научных консорциумов позволяет повысить эффективность работы каждого участника за счет широких возможностей реализации международных проектов, в том числе финансируемых (таких как Erasmus+, Horisont ). Также реализуются перспективы соответствия вектору развития формируемым и меняющимся тенденциям глобализации образования. Prof. Dr., Baranovichi University, Rector, Belarus. 3

23

24 WOODEN DECORATIONS ON THE DOORS OF THE HOUSES IN MUGLA PROVINCE, YATAĞAN DISTRICT- KATRANCI VILLAGE Osman KUNDURACI Muğla is an important province, which is located in south of Anatolia, surrounded by Aydın and Denizli in north, Antalya in east and Mediterranean in south and Egean in West. Muğla, in the Southwest Anatolia s indented, high mountains, has also plateaus such as Bozüyük, Ula and Gökova. Although its climate is generally mild, plateau climate can be observed locally. Muğla and that region s history is down to BC. Known as Karia in Antique Age, the region was under the control of Kingdom of Lydia BC, after that for a short time was in Persian domination. Turkish periods settlements in Yatağan region was started in the Menteseogullari period which was played an important part of turkization of Anatolia. Ibn-i Batuta who travelled Anatolia in beginning of 14th century, mentioned about Turkmen emirates in the region. Sinan Efendi, who was a scholar in 16th century, indicated that he was from Leyne in one of his poems called Mesahib-i Serife shows Muğla was an important Ottoman province in that century. Evliya Çelebi, who was one of the 17th century travellers, mentioning flat earth roof houses in Muğla, in Bozüyük and in Eskihisar-, gave information about 17th century Ottoman domestic architecture. Comprehensive studies on Mugla s 19th century settlements and domenestic architecture were made. We see that in 18th and 19th century hipped roof houses took place instead of 17th century s flat earth roof houses. However in some villages flat earth roof still was in use. Examples, most of them built in end of 19th and begining of 20th century, are typical Turkihs houses both in point of plan and construction elements. Generally located in a yard, houses were built in exterior hall plan type which is called önlük. Sections such as kitchen, toilets, barn and hayloft were located in basement or yard. We see that exterior hall was encircled with wooden bars and the area is called çıkartmalık. In one corner of the çıkartmalık a place for ablution which is called abdestlik was built. Other parts of çıkartmalık are called kibet. Large closet, bathing cubicle, flowerpot, shelf (almelik or çanaklık), furnace and closet nishes were made in rooms. On basements hardly any windows were used, but on upper floors number of windows are increased. Windows were closed on both sides with wooden shutters or bars which are locally called dırbızan. Room ceilings are generally flat, lath ceilings which have straight or diagonal rosettes in the centre. Houses mostly built with stone and wood. The walls are cm. thickness and made of mortar-bond timber. Prof. Dr., Selçuk University Department of Art History, Konya. 5

25 The most important ornamental motifs in the district houses are the entrance doors and dırbızan (windowa bars). This study will introduce these gates which are important for ornamentation of Yatağan Katrancı Village houses. Having decorations on the door reflects Turkish people s perspective on life, culture, the status of the house owner and the sense of fashion of the period. For Turkish people, their houses are sacred places where they have in-family privacy. For this reason, doors have had specific importance and they have been decorated. Additionally, they have decorated their doors with symbolic motifs in an attempt to reflect their status, value judgement and beliefs. The artisans doing the decoration work tried to choose the motifs they were to engrave based on the wishes of the owner of the house and their experiences. Decorations on the doors of the houses in Yatagan-Katrancı village are generally on the room doors and the surfaces facing the sofa in the room. For wooden materials, turpentine tree, pine tree and mulberry tree were used and for technique batten-built-up, surface engraving and curve-cut techniques were applied. No paint was used on the wood, revealing the texture of the wood. If there are two doors decorated as in Huseyin Kocagöz s house, these two doors were decorated with similar decorations symmetrically(photo:1). On most of the vertical rectangular formed doors, there are semi-circle formed, arches engraved like lacework and looking like curtains fixed on the frame of the door. Along with the leaves of the doors, these arches resemble prayer rugs. As in Ramazan Karaoglu s house, there are stars or medallion shaped motifs on both sides of the cusped arches(photo:2). In some samples, there are crown formed caps above the cusped arches. On both sides of these caps, there are generally knobs places on wooden columns. Single sided leaves of the doors are where most of the decorations are placed. Rectangular door leaves are generally framed with 10 cm wide jambs. Inner sides are separated into smaller boards with 5 cm wide wooden laths, and each of these was decorated with different ornaments. These boards are placed in different organizations of square, rectangular, triangle and star shapes. The most common of these compositions are formed with rectangles, with a square part in the middle reflecting the circling move of the pinwheel. A thin moulding is circled in each plate. There are various symbolic motifs in the blank parts of the plates. The most common motif is named künar by the local people, which represents the top-view of the pine cone which grows in that region. This motif resembling the top view of a flower is used on almost every door(photo:3). Crescent and star, symbolizing the Turkish flag is another very common motif like künar, which can also be found on almost every door in the region. On the doors of Huseyin Kocagöz s house, there are dagger motifs above the cusped arches engraved in hemstitch technique(photo:4). As in Mehmet Bozkurt s house, arm motifs are engraved mostly with stars and flowers. They can be taken as the symbols of peace. Additionally, arm motifs indicate that most of the residents of that house are male(photo:5). In Osman Omak s and Mustafa Kocagöz s houses, heart motifs are placed in circles around star forms. 6

26 Birds are used in decorations, sometimes single and sometime as couples facing each other. In Mehmet Angın s house, there is a star in a circle in the middle of two bird motifs facing each other, and the evil eye talisman in the middle of that star looks like a protection for the affection within the family. These blue talismans were placed in the centre of the motifs afterwards. On the doors of Mehmet Alakaya s house, pinwheel motif reflecting the dynamism of circling movement is circled with small interwoven circles, which reflects the Turkish perspective of the universe and life. The flying bird motif with open wings in Mehmet Bozkurt s house is one of the most common motifs. Motifs of pitcher, which are used for washing hands and ablution represents the religious beliefs of the household. Flower bouquets coming out of vases are among the different applications(photo:6). On the doors of Abdullah Sivri s house, there are reverse S forms with three cusps on the edges. Besides the heavily ornamented doors, some doors are decorated with simple compositions of tulip motifs, as the doors in Faden Kocagöz s house. On the doors in Mustafa Dirik s house, there a tread motif placed on the edge of a pentagram. Pentagram or hexagram motifs placed in cusped circles like in Mustafa Tosun s house are also among the common motifs. On conclusion, some wooden door examples which are found in houses in Katrancı village of Muğla-Yatağan district are important in traditional handicrafts in terms of their construction and ornamentation characteristics. The doors, which are significant in the context of both composition and iconograhpic meanings, are the most important structural elements applied in Yatağan region traditional houses by local craftsman at the begining of 20th century. BİBLİOGRAPHY Ertuğrul Aladağ, Muğla Evi, Muğla, Oktay Ekinci, Yaşayan Muğla, İstanbul, Osman Kunduracı, Muğla-Yatağan Çevresindeki Ahşap Süslemeli Kapılar, li Yıllarda Türkiye de Geleneksel Türk El Sanatlarının Sanatsal, Toplumsal ve Ekonomik Boyutu Sempozyumu Bildirileri, Ankara, s Osman Kunduracı, Yatağan-Turgut Çevresindeki Eski Evler, Osmanlı nın Yılında Muğla Sempozyumu ( Mayıs ), Muğla, Osman Kunduracı, Batı Toroslar da Bulunan Geç Dönem Türk Evlerinde Ahşap Süsleme, Türk Tarihi Ansiklopedisi, Cilt: 18, Ankara, , s Osman Kunduracı, Muğla-Yatağan Çevresindeki Türk Devri Mimarisi ve El Sanatları, Muğla, Osman Kunduracı, Denizli Serinhisar İlçesi nin Eski Evleri, Uluslararası Denizli ve Çevresi Tarih ve Kültür Sempozyumu, ( Eylül ),Denizli, ,s

27 Osman Kunduracı, Muğla-Yatağan İlçesi Turgut(Leyne) Kasabasının Eski Evleri, Prof. Dr. A. Adil Tırpan a Armağan, Denizli, Photo1- Doors of Hüseyin Kocagöz House Photo2- Doors of Ramazan Karoğlu House 8

28 Photo3- Künar (Pinecone) Motif from Doors of Katrancı Houses Photo4- Dagger Motif from Door of Hüseyin Kocagöz House 9

29 Photo5- Arm Motif from Door of Mehmet Bozkurt House Photo6- Flowers in Vase motifs from Doors of Katrancı Houses 10

30 1. OTURUM (1. SESSION)-A Salonu (A Hall) Oturum Başkanları (Session Moderators): Prof. Dr. Necati DEMİR-Doç. Dr. (Assoc. Prof. Dr.) Galina NIKASHINA

31

32 INVESTIGATION OF HANDMADE DOLLS IN AYDIN REGION IN TERMS OF THEIR MATERIALS, MAKING AND EMBRODERY TECHNIQUES Aysel ÇAĞDAŞ * Fatma ÜLKÜ YILDIZ ** Miyase ÇAĞDAŞ *** INTRODUCTION With their rich variety and beautiful examples, our handcrafts make up colorful and the most important part of our culture. Transferred from thousands years ago to nowadays, handcrafts reflect the emotions, artistic tastes and cultural properties of the communities they emerge from (Doğan, ). One important value of Turkish culture is the handcrafts. Handmade dolls included in the handcraft works are significant in that they can introduce cultural values to children at early ages (Çağdaş and Yıldız, ). Stuffed dolls were first discovered in Egypt in s BC (İlhan, ). The first time that dolls were made at home by adults for children to play was in the 16 th century. (Ergün, ). Within family life in Turkish communities, dolls have always been made and their functionality has been maintained in the growth process of children. They have managed to survive throughout the Turkish history from Central Asia to Anatolia (Begiç, ). Made to entertain and educate children, toys provide valuable clues about their times (Onur, ). It is possible to understand social tendencies of Turkish culture by looking at the appearances of hand-made dolls as traditional toys. Clothes of the dolls and the accessories used display the characteristics of their regions (Güner, ; Onur and Demir, ). Children need dolls that carry the properties of their cultural and ethnic origin (Cited in Egemen, Yılmaz and Akil, ). Traditional handmade dolls will always continue to exist though handmade dolls are likely to be replaced with those manufactured by both national and international companies in parallel with the recent industrial and technological developments. The growth and diversification of tourism sector worldwide and people s interest in different cultures have increased the interest in handmade dolls belonging to certain regions (Begiç, ). An investigation into handmade dolls is needed to contribute to tourism, to create work areas for housewives by offering them opportunities to make regional handmade dolls, to keep the cultural values alive and to introduce Turkish culture to children at early ages. Purpose of the Study The main purpose of this study is to introduce handmade pillow dolls from Aydın (Turkey) region and examine the materials, making and embroidery techniques used in the making of dolls. * Assoc Prof. Selcuk University, Faculty of Health Sciences, Konya, [email protected] ** Lecturer, Selcuk University, Faculty of Health Sciences, Konya, [email protected] *** Assoc Prof. Selcuk University, Faculty of Art and Design, Konya, [email protected] 13

33 Research Questions Accordingly, the following research questions will be addressed; Regarding the handmade dolls made in Aydın region; 1. What are the materials used in the making process? 2. What are the stitch techniques applied in the making process? 3. What are the making and embroidery techniques applied? Significance of the study The findings of the study are expected to 1. Create a discussion platform by updating the topic of handmade dolls that are a part of Turkish handicrafts 2. Be effective in introducing Turkish culture to children at early ages 3. Be effective in supporting the production of handmade dolls, encouraging their manufacture and finding market for them 4. Contribute to the introduction and publicity of our cultural values at international platforms 5. Provide guidance to those working in the toy industry on how to make dolls characterizing Turkish culture METHODOLOGY The study was designed as a survey model. The research population of the study is the province of Aydın. As a result of field research, 10 handmade dolls were obtained and all of these dolls were included in the research sample. Observation sheets developed by the researcher were used to collect research data. Initially, handmade dolls were assigned a number based on the degree of difficulty of embroidery work, starting from the easier ones. Later, each doll was analyzed in numerical order in terms of the materials used in their making, stitch techniques used in the making process and the techniques used in their making and embroidery. Besides, pictures of the dolls were also taken. Photo 1 First 5 handmade dolls from Aydın region RESULTS, INTERPRETATION AND DISCUSSION In this part, the materials and the stitch techniques used in the making process and the techniques used in the making and embroidery of the handmade dolls from Aydın region were presented in tables. Findings were interpreted and discussed in accordance with the research questions. 14

34 Table 1 Materials used in the making of dolls Primary Materials Secondary Materials Embroidery Materials Doll No Fabric Sponge Scraps Sewing Thread Fabric Embroidery Thread Lace Thread (Cotton) Lace Thread (Nylon) 1 X X X X X X X 2 X X X X X X X 3 X X X X X X 4 X X X X X X X 5 X X X X X X X X 6 X X X X X X X 7 X X X X X X X X 8 X X X X X X X X 9 X X X X X X 10 X X X X X X X X Total % Bead Ready-made Lace Festoon As can be seen from the data given in Table 1, the same primary and secondary materials were used in all of the dolls. For embroidery, fabric and embroidery thread were used in all of the dolls, followed by lace thread (nylon), ready-made lace and bead. Lace thread and festoon were the least favored materials used in the embroidery. Based on the findings, it can be suggested that economy was a priority in the use of primary and secondary materials of the handmade dolls. The findings related to the primary and secondary materials used in the making of dolls are consistent with those reported by Temiz Çağdaş and Çağdaş (). Table 2 Stitch Techniques Used in the Making of Dolls DDoll No Machine made Handmade Straight Stitch Tacking Machine stitch Hemming Stitch 1 X X X X 15

35 2 X X X X 3 X X X X 4 X X X X 5 X X X X 6 X X X X 7 X X X X 8 X X X X 9 X X X X 10 X X X X Total % The data in table 2 shows that straight stitch made by machine and handmade tacking, machine and hemming stitches were used in all of the dolls. Results indicate that sewing machines are also used at homes in parallel with the rapid developments in technology. However, it is also seen that stitch techniques made by hand are the ones that are still implemented. Çağdaş and Yıldız () found that machine straight stitch and handmade tacking were used in the clothing of all handmade dolls from Argıthanı. Çağdaş, Çağdaş and Temiz () reported that machine straight stitch, and handmade tacking, hemming stitch and handmade machine stitch were used in the clothing of cultural dolls made in Nevşehir. Findings of these studies appear to share similarity with the stitch techniques applied in the making of the dolls examined in the present study. Table 3 - Techniques Used in the Making and Embroidery of Dolls Techniques Used in Making Techniques Used in Embroidery Doll No Filling Straight Stitch Applique Simple Needlepoint Stitches Crochet Lacework Use of Readymade Laces 1 X X X X X Crochet Lace Edging Festoon Beaded Lace Edging Tatting 2 X X X X X 3 X X X X 4 X X X X X 5 X X X X X 6 X X X X 16

36 7 X X X X X 8 X X X X X 9 X X X X X 10 X X X X X Total % Filling technique was used in all of the dolls, as evidenced by Table 3. Using this technique in all of the dolls might be resulting from the fact that it is an appropriate technique to make dolls, it is easier to apply and relatively economical. Data in Table 3 indicates that straight stitch applique and simple needlepoint stitches were used in the embroidery of all dolls, followed by the use of readymade laces, beaded lace edging, crochet lace edging, crochet lacework and festoon. Tatting was the least used technique. Termed by the Europeans as appliqué, this is an embroidery technique that has long been known by Turks (Ögel, a). Turks have also used beads in their embroideries (Ögel, b). Beaded lace edging is the most commonly used embroidery technique in Anatolia. It is commonly used in Aydın, as well (Tük Oyaları Kataloğu, ). Tatting is easier than needle-point lace yet more difficult than crochet lace edging (Türk Oyaları Kataloğu, ). Apparently, the use of tatting technique is rare and this could be because it is hard to apply and the number of those who still use this technique today has declined. Simple needlework stitches and crochet lace edgings are easier to apply; and the use of readymade laces is more practical and festoon is easily accessible. These all could be the reasons why they have been widely preferred over the others. Photo 2 Second 5 handmade dolls from Aydın region CONCLUSION 1. In all of the dolls, fabric and sponge scraps were used as the primary materials, and sewing thread as the secondary materials. For the embroidery of dolls, fabric and needlepoint thread were used in all of the dolls, lace thread (nylon) in almost all of the dolls, readymade lace in more than half and beads in half of the dolls. Lace thread (cotton) and festoon were preferred much less. 2. Machine-made straight stitch; handmade tacking, machine stitch and hemming stitch were used in the making of all dolls. 17

37 3. Filling was used in all of the dolls. Straight stitch applique and simple needlepoint stitches were used in the embroidery of all dolls and the use of readymade lace and beaded lace edging was observed in half of the dolls, followed by crochet lacework, festoon and tatting, Recommendations 1. Handmade doll makers need to be supported, making of handmade dolls should be encouraged and markets should be found by the Ministry of Culture. 2. Handmade dolls can be publicized in national and international exhibitions. 3. Competitions can be organized in the regions where handmade dolls are made widely. 4. Cooperating with the toy industry would be a good opportunity to produce on large-scales the dolls that help introduce Turkish culture to children 5. Further research is needed on the dolls belonging to different regions to provide valuable guidance and suggestions for future studies. REFERENCES Begiç, H. N. () Türk Kültüründe Geleneksel Bebekler, Motif Akademi Halk Bilimi Dergisi. Cilt 9, Sayı: 18 (Temmuz - Aralık). Ankara Çağdaş, M, A. Çağdaş ve G. Temiz (). Nevşehir de Üretilen Kültürel Bebeklerin Giyim ve Aksesuar Özelliklerinin İncelenmesi, Birinci Uluslararası Nevşehir Tarih ve Kültür Sempozyumu ( Kasım). Nevşehir Üniversitesi. Yayınları, Nevşehir Çağdaş, A. F. Ü, Yıldız (). Konya İli Argıthanı Kasabası El Yapımı Kültürel Bebeklerin Giyim Kuşam Özelliklerinin Çocukların Sosyo - Kültürel Gelişimine Katkı Sağlamak Açısından İncelenmesi, VI. Uluslararası Türk Sanatı, Tarihi ve Folkloru Kongresi / Sanat Etkinlikleri ( Mayıs). Konya Doğan, Ş. (). Konya Etnografya Müzesinde Bulunan Para Keseleri, Uluslararası Geçmişten Geleceğe Sanat Sempozyumu ve Sergisi (24 26 Eylül). Hitit Üniversitesi. Çorum Egemen, A. Yılmaz, Ö, Akil, İ. (). Oyun Oyuncak ve Çocuk, ADÜ Tıp Fakültesi Dergisi. 5 (2) Eskişehir. Ergün, M. (). Oyun ve Oyuncak Üzerine. Milli Eğitim Yayınları, Ankara Güner, Y. (). Türkiye de Tarih Öncesinden Bu yana Oyun Sanat Oyuncak İlişkisi. Yüksek Lisans Tezi. Mimar Sinan Üniversitesi Sosyal Bilimler Enstitüsü. İstanbul İlhan, A. Ç. (). Dolgu Oyuncaklar Okul Öncesi Eğitimde Araç Geliştirme. Anadolu Üniversitesi Açık Öğretim Fakültesi Yayınları. Eskişehir Onur, B. (). Türkiye de Çocukluğun Tarihi. Ankara Onur, B. ve T. Demir (). Türkiye de Çocukların Oyuncak Sandığı: Ulusal ve Küresel Etkenler, Türkiye de Çocuk Oyunları Araştırmaları. (No) Ankara Üniversitesi Çocuk Kültürü Araştırma ve Uygulama Merkezi Yayınları. Ankara Ögel, B. (, a). Türk Kültür Tarihine Giriş. Cilt: 5. T.C. Kültür Bakanlığı Ankara Ögel, B. (, b). Türk Kültür Tarihine Giriş. Cilt: 6. T.C. Kültür Bakanlığı Ankara Temiz, G. A, Çağdaş ve M, Çağdaş (). Nevşehir Kültüründe Yer Alan El Yapımı Bebeklerin Malzeme Yapım Teknikleri ve Kültürel Özelliklerin İncelenmesi, 1. Uluslararası Nevşehir Tarih ve Kültür Sempozyumu. (16 19 Kasım) Nevşehir Üniversitesi Yayınları. Nevşehir Türk Oyaları Kataloğu (). Hazırlayan El Sanatları Şubesi. (Baskıyı Hazılayan Kahveci, M., A, Bahşişoğlu) Kültür Bakanlığı, Ankara 18

38 INVESTIGATION OF KONYA TRADITIONAL INFANT BODYSUITS AND THEIR PROPERTIES Miyase ÇAĞDAŞ Fatma ÜLKÜ YILDIZ Aysel ÇAĞDAŞ*** Rapid development in technology and industrialization today has also led to changes in the area of clothing. These changes are apparent in clothing types, materials and colors used, model and cutting techniques and embellishment techniques. It is a significant change that the bodysuits once made at homes are produced today using ready-made clothing techniques. Bodysuits are especially important in baby underwear as newborns have very sensitive skin. The purpose of this study is to investigate the handmade infant bodysuits from Konya region in terms of their materials, colors, models and their sewing and embellishment techniques. The present study is considered significant in terms of documenting cultural values to keep them alive and giving designers insights into making designs appropriate for cultural values and infant health. The study was conducted on the basis of the survey model. The province of Konya was selected as the target population of study. Five traditional infant bodysuits were obtained through field research and all were included in the sample. Pictures of the bodysuits were presented and tables were formed in accordance with their properties. Data obtained using observation forms was entered into the tables and, a conclusion was drawn and some recommendations were offered in the light of this data. INTRODUCTION Clothing is an indispensable phenomenon for human beings. It is a basic need that needs to be met starting from birth to death. Clothing has a special place and importance in modern and social life. Children s clothing, among three main clothing categories of Women s, men s and children s clothing, has different characteristics in comparison with the adult s clothing. Children continue to grow and develop physically from birth to adolescence. Children s clothes need to be designed on the basis of their development. When designing clothes for children, it is essential to be knowledgeable about children s body development and make accurate and careful assessments in order to produce clothes appropriate for their changing body size (Kuru and Çeğindir, , 2). Assoc Prof. Selcuk University, Faculty of Art and Design, Konya Lecturer, Selcuk University, Faculty of Health Sciences, Konya *** Assoc Prof. Selcuk University, Faculty of Health Sciences, Konya 19

39 As children are important to societies and families, so is clothing to children. Children, after they begin to speak, use the word cici (means cute) pointing to their clothes (Sevüktekin, , 8). An infant bodysuit, among the children s underwear, is a type of garment once worn by infants during the infancy between the ages of years (Dursunoğlu Tavbek, , ). Today it is worn by infants between the ages of months. In Turkish dictionary, the infant bodysuit is defined as 1. A short garment with sleeves made of fine cotton worn by infants as underwear (Türk Dil Kurumu,, ). Plain and comfortable models with fewer cuts and stitches are preferred in infant bodysuits (Tavbek Dursunoğlu, , ). Selection of fabric is really important as bodysuit is a garment that directly touches the skin of an infant. Looking at the examples survived until today, it is seen that fabrics such as opal and fustian were used (Berk and Emzen, ), and fabrics like muslin (finely-woven breathable fabric) and gauze-like muslin were also preferred in the past. Today, mostly combed cotton fabrics are used. The sewing and embroidery techniques by hand that were once used widely in infant bodysuits have now replaced with those made by machine. Today, infant bodysuits are manufactured as ready-made clothing. For that reason, handmade infant bodysuits made individually at homes by housewives have become a cultural heritage. This change in infant bodysuits has necessitated the investigation of traditional infant bodysuits and their properties. Purpose of the Study The purpose of this study is to investigate the infant bodysuits made at homes by women in Konya in terms of their materials, colors, models and cutting, sewing and embroidery techniques and also to identify their properties and thus pass them onto the next generations by providing documentary evidence. Significance of the Study Due to the changes occurred in industrialization, the materials and the sewing and embroidery techniques once used in infant bodysuits have also undergone some changes. In this sense, infant bodysuits once sewn and embroidered by hand at home have cultural characteristics. The present study is considered significant in terms of documenting cultural values to pass on to the next generations and giving designers insights into making designs appropriate for cultural values and infant health. The province of Konya was selected as the target population of study. Pictures of the bodysuits were presented and tables were formed in accordance with their properties. Data obtained using observation forms was entered into the tables and, a conclusion was drawn and some recommendations were offered in the light of this data. METHODOLGY The study was carried out on the basis of survey model. A literature review was conducted and the sources were contacted in person. Information was obtained on the topic. 20

40 Population and sample The target population of the study was the infant bodysuits made at homes by women in Konya. Five traditional infant bodysuits obtained through field research were included in the sample. Data Collection and Instruments Based on the properties of infant bodysuits, observation sheets were developed by the researchers and the properties of infant bodysuits were determined by means of these observation sheets. Information about cultural characteristics was collected through making contact with sources. Infant bodysuits were examined from simple to the complex ones based on their model and embroidery features. Tables were formed in accordance with the determined features and the data obtained using observation forms was entered into the tables. Also, images of infant bodysuits were presented. RESULTS It was found that, of the infant bodysuits sampled in the study, bodysuit no: 1, bodysuit no: 2, bodysuit no: 4 and bodysuit no: 5 were made at homes by women in and bodysuit no: 3 was made the same way in (Elmas Ünlüdüvenci, ; Hüsniye Kozlu, ; Miyase Çağdaş, ; Saniye Dil, ; Payende Saksağan, ; ile kişisel iletişim). Table 1 Materials used in Traditional Infant Bodysuits Primary Materials (Fabrics) Secondary Materials Materials used in Embroidery Bodysuit No Muslin (Cotton) Gauze-like Muslin (Cotton) Opal (Cotton) Fustian (Baby) (Cotton) Sewing Thread (Cotton) Embroidery Thread (Cotton and Thin) 1 X X X X 2 X X X X Ribbon Embroidery Thread (Cotton) Tram Silk (Silk Yarn) Edging 3 X X X 4 X X X 5 X X X Total % Among the fabrics used as primary materials, fustian comes first and it is followed by muslin, gauze-like muslin and opal in the second place, as seen in Table 1. 21

41 It is therefore noteworthy that cotton fabrics were used in all of the infant bodysuits. This can be considered an important feature in order to protect children s health. Muslin, gauze-like muslin and salaşpur (a sort of loosely woven fabric) are among Turkish fabrics muslin is the typical fabric widely used in 19 th and 20 th centuries (Yatman, , 66; Barışta, , 66). It is seen that embroidery thread (cotton and thin) is the material most commonly used in sewing infant bodysuits. The use of cotton and thin embroidery thread to make infant bodysuits can be considered an indication that skin sensitivity of the infants are taken into consideration. In their study on kıvratma undershirt - a type of underwear in traditional women s and men s underwear, Çağdaş et al. reported that cotton sewing thread was used as the secondary material (, ). Their finding is in line with that of this study regarding the secondary materials used in infant bodysuits. Thread is the most widely used material in embroidery, which could be connected with the embroidery techniques implemented. Table 2 Colors Used in Traditional Infant Bodysuits Colors Used Fabric in Colors Used in Secondary Materials Colors Used in Embroidery Bodysuit No White White Light Pink Dark Pink White Grenadine Red Dark Pink 1 X X X X Mustard Yellow Lilac 2 X X X X 3 X X X 4 X X X 5 X X X Total % As can be seen in Table 2, white color was used in the fabric of all traditional infant bodysuits. It is noteworthy that white is the only color used in fabric. The wider use of white in fabric seems to be resulting from the fact that achieving hygiene in white-colored fabric is easier, when compared to the coloredfabrics, and this is importance for the protection of infant health. Ögel emphasizes the significance and the meaning of white color to Turks by stating that White color means whiteness, cleanness, purity and greatness to Turks (, ). 22

42 The numerical value of white color is consistent with the numerical value seen in the choice of fabric color. The use of white thread to sew white fabric was naturally the reason for this result. It is seen that the colors of white, grenadine red, dark pink, mustard yellow and lilac wee preferred when embroidering infant bodysuits. It was also found that a different color was used in each of the sampled bodysuits and this choice indicates that a variety of colors were preferred for embroidery. Findings related to the colors used to embroider infant bodysuits could be explained through the rationale that white color combines well with other colors. Eronç reports that traditional children s clothes are decorated with colored threads (, 4), and this finding is in consistent with our finding regarding the colors used when embroidering infant bodysuits. Infant bodysuit 1 Infant bodysuit - 2 Table 3 Model Cutting Techniques Used in Traditional Infant Bodysuits Body Collar Sleeve Closure Bodysuit No Body Width Hemline Side Seam Length Falling Band Collar Model Cuff Sleeve Length Closure Technique Where to Close Wide Regular Cut Wide Pleated Cut Body-width Seamless Knee-length Below-Knee-Length Crew-Neck V Neck Set-in-Sleeve Raglan Sleeve Wide Cut Fastening with Ribbon Fastening with Drawstring or Bias Tape 1 X X X X X X X X X X X Long Sleeve Regular Closure Double Breasted Closure Front Center Back Center 2 X X X X X X X X X X X 3 X X X X X X X X X X X 23

43 4 X X X X X X X X X X 5 X X X X X X X X X X Total % Body features of infant bodysuits were analyzed in terms of body width, hemline, side seam and length. It ıs seen that wide regular cut and wide pleated cut were applied for body width. Wide regular cut is the most commonly applied model and cutting technique. It is seen in all of the infant bodysuits that seamless cutting was used in the hemline width. For the bodysuit length, knee-length and below-knee-length cuttings were applied. Based on these findings, it can be suggested that wide, simple and plain models were favored for traditional infant bodysuits. This choice appears to be an important factor in terms of suitability for children. Crew-neck and V-neck models among the falling band collars were chosen for the infant bodysuits. Crew-neck is the most commonly used collar model. It is obvious that crew-neck is a popular collar model used for infant bodysuits. Crew-neck is a suitable collar model for underwear. That s why it is widely used in traditional and modern underwear. The falling-band collars applied to traditional women s and men s underwear (Çağdaş et al., , ) have similarities with the collar model used in infant bodysuits. Set-in-sleeve and raglan were the two sleeve models applied to the bodysuits. Set-in-sleeve is the most preferred model of sleeve. For cuff, it is seen that wide cut, fastening with ribbon and fastening with drawstring or bias tape were used. Wide cut was chosen for the cuffs of all infant bodysuits. Long sleeve was used in the models, as seen in the sleeve length category of Table 3. Based on the findings related to the features of sleeves, it could be suggested that comfortable and easy-to-apply models convenient for children were favored by the women. It is also seen the closure mostly occured in the front central area and regular closure was applied generally as the closure technique. Closure in the front central area stands out as an important feature as it makes the bodysuit easier to be worn by infants. Regular closure is a simple, easily applicable and useful closure technique. It can therefore be said that this technique is suitable for infants and underclothing. Infant bodysuit 3 Infant bodysuit 4 Infant bodysuit

44 Table 4 Stitch and Embroidery Techniques used in Traditional Infant Bodysuits Stitch Techniques Embroidery Techniques Bodysuit No Machine Made English- Style Machine and Hand Made Blind Stitch Machine Made Braid Stitch with Bias Tape 1 X X Crochet Embroidery (Blanket Knit) Rib (Tacking) Handmade Antique Point Lace 2 X X 3 X X X X X 4 X X 5 X X Total % As can be seen in Table 4, blind stitch was used in all of the infant bodysuits and English-Style stitch was the other technique applied to the bodysuits. Blind stitch made by machine and hand could be considered an indication that infant bodysuits were made by hand at homes. This application can be explained through the technological conditions of the years when infant bodysuits were made. Considering that 80% of the bodysuits were made in and 20% in , it could be argued that readymade clothing industry was not developed in those years. Of the handmade embroidery techniques, crochet embroidery (blanket knit) and point lace were the most used embroidery techniques. Crochet embroidery and particularly point lace are the demanding embroidery techniques. The use of these techniques to embroider infant bodysuits explicitly indicates that Turkish women really care about their children and underclothing. Crochet embroidery and point lace are two of the techniques that are widely used in traditional handicrafts (Barışta, , ; Özbağı, , ). Clothes once used to be embroidered by handicraft techniques, but today they are embroidered by the latest technological machinery that enables mass production (Yayla and Çağdaş, , 76). 25

45 CONCLUSION It was found that traditional infant bodysuits were made at homes by house wives in and It was seen that cotton fabrics were use as primary material and cotton sewing thread and cotton (thin) embroidery thread were used as secondary materials when sewing the infant bodysuits. Cotton and silk yarn were the most used materials for embroidery work. White was the color preferred not only for fabric but for secondary material, as well. White, grenadine red, dark pink, mustard yellow and lilac were the colors used for embroidery work. Wide, simple, functional and ergonomic cutting techniques were applied to infant bodysuits. Blind stitch, which is done by hand as well as on a sewing machine, was applied in the sewing of infant bodysuits. It was discovered that handmade embroidery techniques were mostly used for embroidery work and, of these techniques, crochet embroidery and point lace were the most preferred ones. The study results revealed noticeable differences between traditional infant bodysuits and those used in modern life. It is seen that infant bodysuits that were once made by hand at homes have become cultural heritage due to the technological developments in readymade clothing industry. In this sense, it is recommended that; 1. Traditional infant bodysuits are preserved and exhibited in museums, 2. Further research is undertaken to investigate the infant bodysuits and other types of children s clothing that have cultural characteristics 3. Children s clothing with cultural characteristics is made use of when designing modern clothes for children. REFERENCES Barışta, H.Ö.(). Türk El Sanatları. Ankara. Berk, R. Emzen. L., (). Biçki Dersleri. 1. Ankara. Çağdaş, M., Barışeri, N., Kelleci F. (). Geleneksel Konya Merkez Kadın ve Erkek İç Giyimlerinden Kıvratma Gömleklerin Özeliklerinin Belirlenmesi. Selçuk Üniversitesi Araştırma Fonu Proje No/ Konya. Dursunoğlu., T. (). Pfaff Biçki Sistemi ve Uygulama Kitabı III. Kadın-Erkek ve Çocuk İç Giyimleri. Ankara. Eronç, Y.P. (). Giyim Süsleme Teknikleri. İstanbul. Kuru, S., Çeğindir, Y.N. (). Çocuk Giysi Tasarımında Kalıp Çizimleri. Ankara. Ögel, B. (). Türk Kültür Tarihine Giriş. Cilt: VI, Üçüncü Baskı. Ankara. Özbağı, T. (). Geleneksel Türk El Sanatlarımızdan Oyaların Dünü Bugünü Geleceğin Sorunları, El Sanatları Dergisi. Sayı:1 (Türk El Sanatlarının Dünü Bugünü-Yarını Sempozyumu Tebliğleri, 4 Nisan ). Konya. Sevüktekin, M. (). Çocuk Giyimi. Ankara. Türk Dil Kurumu (). Türkçe Sözlük. Cilt 2, Sekizinci Baskı. Ankara. Yatman, N. (). Türk Kumaşları. Ankara. Yayla, M., Çağdaş, M. () Konya Merkez Geleneksel Kadın İç Giyiminde Uygulanan Süslemelerin Sanatsal Açıdan İncelenmesi, Ulusal Sanat ve Tasarım Sempozyumu ve Sergisi. Konya. 26

46 CARPET CUSHION TRADITION IN ANATOLIA: TWO SAMPLES FROM BEKIR YAMAN S COLLECTION (ANADOLU DA HALI YASTIK GELENEĞİ: BEKİR YAMAN KOLEKSİYONUNDAN İKİ ÖRNEK) Ahmet AYTAÇ ÖZET Dokumacılıkta, Orta Asya gelenekli olarak Anadolu önemli bir üretim merkezidir. Selçuklularla birlikte Konya ve Karaman bölgesinde dokumacılık başlamıştır. Avrupalı ressamların tablolarında bile tasvirlenen Türk halıları içerisinde ise halı yastıklar önemli bir grubu oluşturur. Halı yastıklar genellikle ya günlük kullanım/çeyiz amaçlı, ya da taban halısı dokunduktan sonra varsa artan çözgü ipliğinin değerlendirilmesi ile üretilmişlerdir. Geleneksel Türk evlerinin iç dekorasyon düzenlemelerinin ve yaylak-kışlak hayat tarzının bir gereği olarak önemli olan halı yastıklar Karaman bölgesinde de geçmiş dönemlerde sıklıkla üretilmiştir. Bildiride Bekir Yaman ın özel koleksiyonunda yer alan iki adet Karaman yöresine ait halı yastık teknik ve desen özellikleri bakımından değerlendirilecektir. Anahtar kelimeler: Halı, dokuma, desen, çeyiz, gelenek. INTRODUCTION Traditional handicrafts, which are depicted in products through pattern compositions, and in which visual and aesthetic values are kneaded with their functions and become inseparable from each other are the mirrors of the national culture and important corner stones of material culture. It is known that every nation reflects their spiritual world and culture on their traditional crafts. Since the carpets form the basis for decoration, they have a special importance among the traditional handicrafts. Carpets can provide spaces with pureness, comfort, softness and inhabitability. They may be one of the easiest ways of personalizing a space. With its central Asian traditions, Anatolia is an important centre of weaving art. The Turkmen, who settled in Anatolia during Seljuk Empire period, have produced unique samples of hand weaving. Some carpets of Konya were depicted in paintings of European artists (Aytaç, ). Carpets, which have a very important place in Turkish handicrafts, have also been woven in smaller sizes to be used as cushions. There is not much evidence relating to the development of carpet cushions. Yet, due to their resemblance to Anatolian carpets in terms of design, they are associated with these. During the end of Seljuk in the early 14 th century, Ottoman took control in Anatolia. After that period, traditional designs were taken as heritage in the cushions. Cushions were woven with Seljuk carpet designs. Carpet motifs used in cushions are; geometrical and animal figures, Holbein motifs, medallion motifs, Memling roses and Uşak carpet motifs (Morehouse, ). Selcuk University, Turkish Handicrafts Research and Application Centre, Konya. 27

47 There is evidence for the existence of cushion covers besides small carpets and doormats in Turkey during Ottoman period. A hand written text from depicts a man standing on a small carpet. These carpet cushions were sent to other nations through diplomatic envoys as presents. These cushions carry the combination of European and Asian style motifs (Morehouse, ). While the original purpose of these was covering cushions, they started to be used as doormats after their export to the east. The term cushion was generally used to define cushions or pillows. They were sized inches long ( cm) and inches wide ( cm) (Morehouse, ). With the changing socio-economic conditions in the world, a rich and dominant class emerged in the late 19 th century. In such an economic system, possession of old objects was considered as an investment tool and a hobby. Additionally, a new period started and collecting old carpets spread rapidly and antique carpets became the most wanted pieces of auctions. These antique carpets were demanded more in countries that didn t have carpet-weaving traditions. Carpet cushions became especially more important as they were more attractive due to their smaller size and affordability. CARPET CUSHION Classified in terms of their use, they form a group of carpet cushion or cushion carpet. They are generally sized 50X70 cm or 60X90 cm and were produced in Anatolia to be laid on higher seating wooden furniture named minderlik, somya (sofa) or by the wall in houses where seating is on the floor. They date back as old as floor carpets. In periods of nomadic life style (summer pasture-winter quarters), they were laid in the tents. There were two reasons for the production of carpet cushions, which existed in many parts of Anatolia and are used rarely today. The first of these was daily use/dowry purposes and the other is to utilize the extra warp yarn after the floor carpets were woven. There is evidence for the existence of cushion covers besides small carpets and doormats in Turkey during Ottoman period. A hand written text from depicts a man standing on a small carpet. These carpet cushions were sent to other nations through diplomatic envoys as presents. These cushions carry the combination of European and Asian style motifs While the original purpose of these was covering cushions, they started to be used as doormats after their export to the east. The term cushion was generally used to define cushions or pillows. They were sized inches long ( cm) and inches wide ( cm) (Morehouse, ). 2. CARPET CUSHION IN ANATOLIA During the course of Anatolian history, hand-woven carpets from Seljuk Empire period have had an important place. Many different types of Turkish weaving samples, with their own unique quality, colour and style exist in Anatolia. In some areas where these weaving samples are produced, they have different functional uses. Carpet cushions, the first samples of which can be supplies bag and sacks when classified in terms of their functional uses, form good samples of weaving that still exists today. 28

48 Carpet cushions, which were an important part of traditional Turkish houses internal decorations and the nomadic life style (summer pasture-winter quarters) of Turkmen, existed commonly in Anatolia. Carpet cushions were generally woven as the small-sized samples of large-sized carpets (Aral, ) and they have existed for centuries in almost every region of Anatolia besides the well-known weaving centres, where local weaving existed. 3. TWO SAMPLES OF KARAMAN REGION FROM BEKIR YAMAN S COLLECTION Photo:1, Bekir YAMAN. A certain coterie, collecting this type of items, emerged in Konya. Both people, who conduct carpet business commercially, and the collectors started collecting Konya and around carpet cushions, which no longer are produced much today. Bekir Yaman, who conducts antique business named Ottoman Antique and also is a good collector, collects carpet cushions of Konya region, which are almost not produced any longer today. It is not very clear how consciously these carpet cushions, which are no longer produced today, are conserved by collectors and how well they will be transferred to the next generation. Therefore, this paper focuses on these carpet cushions, which are possessed by collectors and have been studied very little by the related literature, so that they are included in the literature and they can be recorded. Bekir Yaman, who trades ethnographic and antique items and also is a good collector, runs a store named Ottoman Antique in Konya. 29

49 Bekir Yaman, who learnt the business from his father, didn t receive any formal education on the subject. However, he runs a store, which has traded ethnographic and antique items for 40 years. He also keeps the items he likes for his collection and keeps them out of his business. Photo: 2. First Sample: SAMPLE NO : 1 DATE OF EXAMINE : RELATED COLLECTION : Ethnography Museum HOW IT WAS INCLUDED IN THE COLLECTION: Purchase REGION : Karaman DATES BACK : 1 st quarter of 20 th century TYPE : Cushion carpet SIZE Width : 53 cm Height : 95 cm Fringe length : - Pile height : 0,2 Width of Carpet Weaving : 6 cm FREQUENCY of KNOTS : 25x32 MATERIAL Warp : Wool Weft : Wool Pile : Wool TECHNIQUE : Turkish knot PRESENT CONDITION : whole COLOURS : Red, purple, green, yellow, brown, white, blue NAMES OF MOTIFS IN THE LITERATURE : Star, cufic PATTERNS 30

50 Geometrical pattern : x Object pattern : x Figure pattern : Symbolic pattern : Plant pattern : x COMPOSITION : There is an octagonal medallion in the middle composition area with red background. There are geometrical plant patterns in white hexagons in the edging. There are foot parts in the start and end directions. Second Sample: Photo: 3. SAMPLE NO : 2 DATE OF EXAMINE : RELATED COLLECTION : Ethnography Museum HOW IT WAS INCLUDED IN THE COLLECTION: Purchase REGION : Karaman DATES BACK : 1 st quarter of 20 th century TYPE : Cushion carpet SIZE Width : 54 cm Height : 94 cm Fringe length : - Pile height : 0,1 Width of Carpet Weaving : - FREQUENCY of KNOTS : 24x32 MATERIAL Warp : Wool Weft : Wool Pile : Wool TECHNIQUE : Turkish knot 31

51 PRESENT CONDITION : whole COLOURS : Red, purple, green, yellow, brown, white, blue NAMES OF MOTIFS IN THE LITERATURE : Star, cufic PATTERNS Geometrical pattern : x Object pattern : x Figure pattern : Symbolic pattern : Plant pattern : x COMPOSITION : There is an octagonal medallion in the middle composition area with BROWN background. There are geometrical plant patterns in white hexagons in the edging. There are foot parts in the start and end directions. CONCLUSION There have been many different types of weaving in terms of technique and pattern in Anatolia, from the Seljuk Period. Among these, some, such as sacks, rugs, prayer rugs, have different functions. Carpet cushions form another group. Carpet cushions, which have attracted collectors interest due to their small sizes and affordability compared to bigger carpets, existed in many of the weaving areas of Anatolia, where there was production. Carpet cushions, which can be preferred by people with limited purchasing power due to their smaller sizes, may provide hand weaving carpet sector with an outlet in terms of production and economic input. Carpet cushions offer an affordable price with their smaller sizes in today s world weaving market, where competition with countries like China, who supply low quality and cheap products, is more difficult due to increased costs. Therefore, carpet cushions can be easily afforded by people, who want to possess Turkish carpets, without being a problem for their budgets. Carpet cushions can provide hand-weaving sector with an outlet, through an advertising campaign, which puts the affordable prices forward. REFERENCES ARAL, Songül, Malatya Halı Yastıklar, Arış, Ankara, Mart , s AYTAÇ, Ahmet, Bazı Yabancı Ressamların (XV-IXX yy.) Tablolarında Görülen Konya Halı Tasvirleri, Selçuk Üniversitesi, Selçuklu Araştırmaları Merkezi II. Uluslararası Türk El Dokumaları (Tekstil) Kongresi Bildirileri, Konya, Mayıs , s AYTAÇ, Ahmet, Türk Dokuma Sanatında Konya Yöresine Ait Halı Yastıklar ve Bir Koleksiyon, S. Ü. Selçuklu Arş. Mrk. ve Akfid, IV. Uluslararası Türk Kültürü ile Sanatları Kongresi ve Sanat Etkinlikleri, (Editör: Yusuf Küçükdağ-Ahmet Aytaç), Sharm el Sheikh Mısır, Kasım , s ÇETİN, Yusuf, Ağrı Yöresi Halı Yastıkları, Sanat Dergisi, Erzurum, , s MOREHOUSE, Brian, Yastıks, Philadelphia 8th ICOC, Inc.,

52 EDİRNE DE MİSK MEYVE SABUNU VE YAPIM TEKNİĞİ EDİRNE, TÜRKİYE (PRODUCTION TECHNIQUE OF MISK FRUIT SOAP IN EDIRNE, TURKEY) Aynur SARICA * ABSTRACT The history of the soap is as old as human. The soap is produced by the chemical reaction of vegetable or animal based oils or fatty acid with alcalies. The soap has been used not just for cleaning, it has also been used for trading and as a drug during its long history. The soap is the main source used for the production of Misk Fruit Soap in Edirne which has been mentioned in the article called as Soap Production Teqhnique Although Edirne is a famous city because it has been a capital of Ottoman Empire about 92 years. But it is also famous due to Misk Fruit Soap. This soap is manufactured by hand, the soap is shaped and painted like a fruit. The first introduction date of the Misk Soap in Edirne is yet known clearly. As a result of the investigations, it is thought to have started with Arif Çamdere who migrated from Hasköy in Bulgaria since Misk Fruit Soap has been used as a cleaning material and ornament in the past, but today it is used only as a decorative material. This paper gives information about the Edirne Misk Soap which is gathered from the survey obtaining from the children and descendants of old producers. Thus, the production techniques, history and other details are given in this article. Key words: Misk Fruit Soap, Gifting Soap, Edirne. GİRİŞ Edirne Meriç, Arda, Tunca ırmakların suladığı bereketli topraklar üzerinde yer alan bir şehirdir. Traklar soyundan olan Odrisler, Edirne şehrinin en eski halklarıdır. Meriç, Tunca, Arda adlı üç nehirlerin birleştiği bu verimli topraklarda bir şehir kurdukları bilinmektedir. 1 Dünyadaki binlerce şehirlerden birisi olan Edirne, başkentlik yapma şansını yakalayan şehirlerden biridir. 2 Edirne, yüzyılda Osmanlı Devletine Bursa dan sonra 92 yıl başkentlik yapmıştır. 3 İstanbul un başkent yapılmasından sonra bile Edirne yüzyıla kadar önemini korumuştur. 4 Muradiye Cami, II. Bayezid Cami, Selimiye Cami, Eski Cami, Üç Şerefeli Cami gibi eserlerle, bugün günümüze * Lec., Trakya University, Şehit Ressam Hasan Rıza Vocational School, Hand Crafts Department, Edirne, Turkey, [email protected] 1 Neriman Köylüoğlu, Sarayda Su İle İlgili Yapılar, I. Edirne Sarayı Sempozyumu Bildirileri, Edirne , s Nazım Hikmet Polat, Sa y ve Tetebbu Dergisi, Edirne İçin, Doğu Kitabevi, İstanbul , s Gülbün Mesara, Edirne de Yaşayan Osmanlı Kültürü, Edirne de Osmanlı Kültüründen Dekoratif Örnekler ve Edirne Sarayı İznik Çinileri, Edirne Valiliği Kültür Yayınları, İstanbul , s 4 Peremeci Osman Nuri, Edirne Tarihi, Bellek Kitabevi, Edirne , s

53 ulaşmayan birçok sivil mimari ile ünlü olmakla birlikte 5 günümüzde süpürgecilik, peynircilik, şekercilik, saraçlık, misk meyve sabunculuğu gibi el sanatları ile ünlü bir şehirdir. 6 Sabun kelimesi Latince kökenli bir kelimedir. Saipo, sapo olarak kullanılmış olup, buradan Doğu bölgesine de geçmiş ve yaygın bir şekilde kullanılmıştır. 7 Temizliği ve saflığı temsil eden sabun, günlük yaşantımızın önemli bir parçasıdır. Tarih içinde kimi zaman ilaç olarak kimi zamanda değiş tokuş aracı olarak kullanılmıştır. 8 Bazı dönemlerde ise eve misafir geleceği vakit sabunluklara her kesimin kullanamayacağı pahalı sabun konularak gösteriş amacıyla kullanılmıştır. 9 Bitkisel ve hayvansal yağların yağ asitlerinin kuvvetli bazlar (NaOH veya KOH) ile tepkimesi sonucu elde edilen ürüne sabun denir. 10 Günümüzde insanların konfor ve sağlık gibi sebeplerle sabun tüketimi ve üretimi giderek artmaktadır. 11 Büyüme, gelişme, yenilenme sonucu canlılar dış etkilere maruz kalarak kirlenirler. Temizlenmeyen bir insan vücudu da belli bir zaman sonra sıkıntı vermeye başlar. Dolayısıyla temizlik ihtiyaç ve mecburidir. 12 Alman kimyacı Justus Von Liebig in, Bir devletin sabun tüketimi sağlık ve medeniyetinin ölçüsü olabilir. Eğer iki ülkenin nüfus toplamları birbirine eşitse en fazla sağlıklısı ve en fazla medeni olanı daha çok sabun tüketeni olacaktır. demektedir. 13 Bu sözlerden de anlaşılacağı gibi temizlik maddelerin kullanım miktarı toplumların medeniyetinin bir göstergelerinden biri sayılmaktadır. 14 Sabunun ne zaman ortaya çıktığı konusunda çeşitli görüşler vardır. İlk kez kullanılan yer olarak bugün Mezopotamya gösterilir. 15 M.Ö li yıllarda dokumacılığın artık Mezopotamya da çok gelişmiş olduğu, ticarete yönelik olarak üretim yapan Susa şehrinde büyük çapta dokuma evleri kurulmuştur. Dokuma evlerinde iplik ve kumaşların yıkanmasında sabun, potas ve şap kullanıldığı 5 Akar Azade, Yüzyıl İznik Çinilerine Dair Bir Araştırma, Edirne de Osmanlı Kültüründen Dekoratif Örnekler ve Edirne Sarayı İznik Çinileri, Edirne Valiliği Kültür Yayınları, İstanbul , s İsmail Engin, Edirne de Meyve Sabunculuğu ve Meyve Sabunu Yapım Tekniği, Türk Halk Kültürü Araştırmaları, Ankara , s File://C:\Users\Documents\Sabunotu ve Çöven SABUN VE DİĞERLERİ 8 s 9 Halil Erdoğan. Cengiz, Eski Çamaşırlar, Killer, Sabunlar ve Leke Çıkarma Yöntemleri, Tarih ve Toplum, Nisan , C. 19, Sayı, İstanbul , s s. 11 funduszeue.infoıs Shreve-Joseph funduszeue.infoınk,JR., Kimyasal Proses Endüstrileri 2, Çeviren: funduszeue.info Çataltaş, İnkılap Kitabevi İstanbul , s Hüseyin Çelik, Temizlik Doğudan Gelir, Türkiye Diyanet Vakfı Yayınları, Ankara Sait Öztürk, Osmanlı Kültürel Mirasında Sabun, Acta Turcia Çevrimiçi Tematik Türkoloji Dergisi, Yıl: II, Sayı:2 İstanbul, Temmuz , s Ergün Veren, Aydın-Sultanhisar da Yerel Sabun Yapımı ve Sabunun İşlevleri, II: Uluslararası Genç Halkbilimciler Sempozyumu Bildirileri, Hacettepe Üniversitesi Türk Halkbilimi Bölümü Yayınları: 1, Ankara , s Sait Öztürk, a.g.m. s

54 bilinmektedir. 16 Antik dönemlerden itibaren sabun üretimi bilinmekte ise de endüstri haline gelmesi yüzyılda başlamıştır EDİRNE DE MİSK MEYVE SABUNUNUN TARİHÇESİ Osmanlı-Rus Harbi nde Bulgaristan da yaşayan Türklerden yaklaşık olarak bin Türk öldürülmüştür. Anadolu ya bu dönemde ise bir milyondan fazla Türk göç etmek zorunda kalmıştır. 18 Bu yıllarda Arif ve kardeşi Bulgaristan Hasköy den kaçıp Edirne ye yerleşmişlerdir. Soyadı kanunu çıktıktan sonra Arif Usta Çamdere, kardeşi Ramazan ise Hasköy soyadını almışlardır. Edirne ye yerleştikten sonra bugünkü Saraçhane Caddesinde bir dükkân satın alıp meyve sabunu yapmaya başlamıştır. Arif Ustanın nerede, kimden meyve sabunu yapımını öğrendiği bilinmemektedir. 19 Yapılan litaratür taramaları ile bilinen misk meyve sabunu ustalarının çocukları, torunları ve yerel araştırmacılar ile yapılan görüşmeler sonucun da Edirne de misk meyve sabunu yapımının yılında Bulgaristan Hasköy den göç eden Arif Çamdere ile başladığı düşünülmektedir. Çeşitli kaynaklardan edinilen bilgilere göre, yaklaşık üç yüzyıldan beri yapıldığı, İstanbul Topkapı Sarayı na Edirne den gönderildiği, padişah kızları ve cariyelerin çeyizlerine, odalarına konulduğu, çeşitli devlet yöneticilerine hediye olarak verildiği yazılmış olsa da bunu doğrulayan herhangi bir belge gösterilmemiştir. Ayrıca Edirne de bir mahalle olan Sabuni Mahallesinde yapılan sabunlarla meyve sabunları arasında bir bağ kurulmuş olmakla beraber bu mahallede yapılan sabunlarla bir alakası yoktur. Evliya Çelebi Seyahatnamesinde Sabuni Mahallesinde sabun yapıldığını belirtmekle birlikte meyve sabunu ile ilgili herhangi bir şey yazmamıştır. Arif Çamdere yılında vefat etmiştir. Arif Çamdere den sonra yılında doğan oğlu Reşat Çamdere, baba mesleği olan meyve sabunu yapımına devam etmiştir. Karısı da Reşat Çamdere den meyve sabunu yapmayı öğrenmiş, Reşat Usta ölene kadar beraber bu işi yapmışlardır. Reşat Ustanın üç kız çocuktan Şehriban ve Şahinde evlenene kadar babalarına yardım etmişlerdir. Reşat Çamdere yılında Selanik de düzenlenen bir fuarda altın madalya, yılında Edirne Rotary Kulübünden Başarı Belgesi almıştır ile yıllarında iki sefer İzmir de düzenlenen fuarlara katılmıştır. 20 Bir diğer usta Mehmet Postancılgil (Kimlikte ismi Fazıl Postancılgil, D: İstanbul doğumlu, Ö: ) dir. Meyve sabunu mesleği yapmadan önce zabit görevinde bulunmuş olup, bir sürede öğretmenlik yaptıktan sonra sabun işine girmiştir. Fakat Mehmet(Fazıl) Ustanın da meyve sabunu yapımını kimden nerede öğrendiği bilinmemektedir. Mehmet usta yanına çırak olarak aynı zamanda damadı olan Basri Ergörsel i almıştır. Basri Usta daha sonra PTT ye memur olarak girmiş, boş zamanda meyve sabunu yapmış, emekli 16 Emre Dölen, Tekstil Tarihi, Marmara Üniversitesi Teknik Eğitim Fakültesi yayınları No/1, İstanbul , s Ahmet N Özdal, Orta Çağ İslam Dünyasında Farklı İşletmecilik Türleri ve Organizasyonel Yapıları, Marmara Türkiyat Araştırmaları Dergisi, Cilt I, Sayı I, Bahar , s Kaynak Kişi: Reşat Çamdere nin kızı Şahinde Palabıyık, Doğum Yılı, Doğum Yeri: Edirne, Eğitim Durumu: İlkokul, Yaşadığı Yer: Edirne 20 Şahinde Palabıyık ile yapılan görüşme. 35

55 olduktan sonra Bedestende meyve sabunu dükkânı açmıştır. Meyve sabununu ailesi ile yapıp kendi dükkânında satmıştır. 21 Basri Ergörsel i kimin yetiştirdiği konusunda iki iddia vardır. Reşat Çamdere nin kızı dedesi Arif Çamdere nin çırağı, 22 Basri Ergörsel in kızı 23 ve baldızı 24 ise Mehmet (Fazıl)Postancılgil in çırağı olduğunu söylemektedirler. Basri Ergörsel yılında vefat etmiştir. 25 Bir başka meyve sabunu ustası ise Selahattin Atakanı dır. Çok iyi el becerisi olan bu kişi, çeşitli işler yaptıktan sonra meyve sabunu yapmaya başlamıştır. Basri Ergörsel in akrabası olup, yapılmış olan meyve sabunlarını inceleyerek kendi kendine deneme yanılma yoluyla öğrenmiştir. 26 Çünkü Basri Ergörsel meyve sabunun nasıl yapıldığını gizli tutup, kimseyle paylaşmamıştır yılların başına kadar son usta olarak Selahattin Atakanı devam etmiştir. Selahattin Usta ile birlikte Kız Meslek Lisesinde de amatörce misk meyve sabunu yapılmıştır. 28 Selahattin Atakanı yılında vefat etmiştir. 29 Maliyetin artması, ekonomik nedenlerle çırakların bu işi tercih etmemeleri, ustaların işi bırakmaları vb. sebeplerle yüzyılın son çeyreğinde eski değerini yitirmiştir. 30 Trakya Üniversitesi Rektörü funduszeue.info Osman İnci bu konu ile yakından ilgilenmiş olup yılında Çamdere ailesinden belli bir ücret karşılığında tescilini almıştır. Misk meyve sabunun nasıl yapıldığını ortaya çıkarmak için Reşat Çamdere nin karısını misk meyve sabunun nasıl yapıldığını göstermesi için ikna etmiştir. 31 Çünkü Reşat Çamdere son vasiyetinde meyve sabunun yapımını kimseye anlatmamasını vasiyet etmiştir. 32 Trakya Üniversitesi, Şehit Ressam Hasan Rıza Güzel Sanatlar Meslek Yüksekokulu Öğr.Gör. Vahdet Malik e yapımını göstermiş olup, bu hoca da öğrencilere öğretmiştir. Emine Çamdere ye misk meyve sabunun yapım aşamaları ve konu ile ilgili bilgiler anlattırılmış olup kameraya çekilmiştir. 33 Fakat bu kaseti maalesef çok aramama rağmen 21 Kaynak Kişi: Basri Egörsel in kızı Nesrin Demirezer, Doğum Tarihi: , Doğum Yeri: Edirne, Eğitim Durumu: İlkokul, Yaşadığı Yer: Edirne 22 Şahinde Palabıyık ile yapılan görüşme. 23 Nesrin Demirezer, ile yapılan görüşme. 24 Kaynak Kişi: Mehmet (Fazıl) Postancılgil in kızı Sevgi Yelgin, Doğum Tarihi, Doğum Yeri: Edirne, Eğitim Durumu: Okur yazar, Yaşadığı Yer: Edirne 25 Nesrin Demirezer ile yapılan görüşme. 26 Kaynak Kişi: Selahattin Atakanı nın yeğeni Yüksel Kuran ın kocası Şevki Kuran, Doğum Tarihi, Doğum Yeri: Havsa/Edirne, Eğitim Durumu: Emekli Müfettiş, Yaşadığı Yer: Edirne. 27 Kaynak Kişi: Selahattin Atakanı nın yeğeni Yüksel Kuran, Doğum Tarihi, Doğum Yeri: Edirne, Eğitim Durumu: Emekli Öğretmen, Yaşadığı Yer: Edirne 28 Abdullah Kılıç, Mis Kokulu Meyve Sabunları, Skylife, Haziran , s Kaynak Kişi: Selahattin Atakanı nın karısı Adalet Atakanı, Doğum Yılı, Doğum Yeri: Havsa/Edirne, Eğitim Durumu: Okur yazar, Yaşadığı Yer: Edirne 30 İsmail Engin, Edirne de Süpürgecilik, Meyve Sabunculuğu ve Yapım Teknikleri, Edirne: Serhattaki Payıtaht, İstanbul , s Kaynak Kişi: Vahdet Malik, Doğum Yılı, Doğum Yeri: Edirne, Eğitim Durumu: Emekli Öğretim Görevlisi, Yaşadığı Yer: Edirne 32 Şahinde Palabıyık ile yapılan görüşme. 33 Vahdet Malik ile yapılan görüşme. 36

56 bulunamamıştır. Bu çekimden başka Reşat Çamdere 34 ve Basri Ergürsel 35 ile TRT kanalı tahminen yılların başında çekim yapmışlardır yıllarında Edirne Valisi Fahri Yücel in girişimiyle açılmış olan kurslarda yeniden canlandırılmaya başlanmıştır. Bu kurslarda yetişen, çok iyi sabun ustaları olan Bahar Kelleci ve Emine Karapınar günümüzdeki misk meyve sabun ustaların yetişmesini sağlamışlardır. Fakat Bahar Kelleci genç yaşta vefat etmiş olup, Emine Karapınar ise rahatsızlığı nedeniyle artık misk meyve sabunu yapamamaktadır. Edirne Halk Eğitim Merkezinde açılan kurslarla misk meyve sabunu yapımı devam etmektedir. Ayrıca özel imalâthanelerde, evlerde yapılıp yurtiçi ve yurt dışı satışlar yapılmaktadır. Bununla birlikte son yıllarda çeşitli kalıplarla da meyve sabunu yapılıp satışa sunulmaktadır. 36 Misk meyve sabunculuğunun bir kalitesi ve standardı olmalıdır. Çünkü çoğu insan misk meyve sabunu yapıp satmaktadır. Ticari bir değer taşıdığından kâr amacı olduğu için kalite düşmektedir yıllarında aile geçimini sağlamakta, fakat bununla birlikte kalitenin bozulmasından dolayı misk meyve sabunculuğuda ölmektedir. 37 Günümüzde ise geçimini sağlayan aile sayısı yılların sayısına göre yarıya inmiştir. Misk meyve sabunu ile uğraşan zanaatçılara ait yılların ilk çeyreğinde yaklaşık 25 dükkân varken 38, günümüzde Star Misk, Hamarat ve Hanımeli sabun atölyesinde el yapımı, Edmis atölyelerinde ise kalıpla meyve sabunu yapan toplam dört atölye bulunmaktadır. Çeşitli iş yerlerine ev hanımları da evde meyve sabunu yapıp vermektedirler. 2- GÜNÜMÜZDE MİSK MEYVE SABUNU YAPIM TEKNİĞİ Misk Meyve Sabunculuğu Edirne ye özgü bir zanaat çeşidi olup Türk kültürüne damgasını vurmuştur. 39 Sabunlara meyve şekli verilerek yapılan misk meyve sabunları Edirneli ustaların elinde sadece temizlik maddesi olmamış, güzellik ve süslenme ürünü de olmuştur. 40 Meyve sabunları üç boyutlu olmaları yanında güzel boyaları ile de dikkat çekmektedir. 41 Bugün çeşitli mekânlar da misk meyve sabununa rastlanmaktadır. Günümüzde en önemli işlevi hem görüntü, hem de hoş kokusu ile ofislerde, otellerde, evlerde, mağazalarda 42 dekorasyon amaçlı 34 Kaynak Kişi: Reşat Çamdere nin torunu Hakan Akdere, Doğum Tarihi, Doğum Yeri: Edirne, Eğitim Durumu: Trakya Üniversitesinde öğretim üyesi, Yaşadığı Yer: Edirne 35 Nesrin Demirezer ile yapılan görüşme. 36 Kaynak Kişi: Emine Karapınar, Doğum Tarihi, Doğum Yeri: Edirne, Eğitim Durumu: Lise olup Edirne Halk Eğitim Merkezinde Sabun Usta Öğreticisi, Yaşadığı Yer: Edirne 37 Gamze Atalay, Arasta, Edirne, Edirne İl Özel İdare Yayınları, Sayı, İstanbul, Yıl, s İsmail Engin, Edirne de Meyve Sabunculuğu ve Meyve Sabunu Yapım Teknikleri Türk Halk Kültürü Araştırmaları, Ankara ,s Osmanlı dan Günümüze Mis Kokulu Meyve Sabunları, Etso, Edirne, Cilt:7, Sayı, s Behiç Günalan, Edirne Misk Meyve Sabunu, Edirne Dergisi, Ocak-Şubat-Mart , Sayı, s Örcün Barışta, Türkiye Cumhuriyeti Dönemi Halk Plastik Sanatları, Kültür ve Turizm Bakanlığı Yayınları, Ankara , s Kezban Karakaş, El imizdeki Sanat; Osmanlı Misk Sabunu, El Sanatları Dergisi, İstanbul Büyükşehir Belediyesi Yayınları, Sayı: 3, İstanbul ,s

57 olarak kullanılmasıdır. 43 Misk meyve sabunları bazı kaynaklarda yıl kadar gerçek meyve görünümünde kullanılabilmektedir 44 diye yazılmışsa da çok daha uzun zaman bozulmadan kalmaktadır. Kullanılan Malzemeler Sabun Misk meyve sabunun ana malzemesi sabundur. Beyaz renk kullanılmalıdır. Yalnız bazı meyvelerde doğal rengi olan farklı renklerde sabun kullanılmaktadır. Boya Misk meyve sabunların boyanmasında gıda boyası kullanılmaktadır. Diğer Malzemeler Kiraz sapı, çeşitli meyve çekirdekleri (Şeftali, kayısı, karpuz, kavun) kuru karanfil, ince ağaç dalları, karanfil tozu, tarçın tozu. Kullanılan Araçlar Leğen Çeşitli ebatlarda olan, sabunu yoğurmak için kullanılmaktadır. Rende Çeşitli ebatlarda, sabunu rendelemek için kullanılan günlük hayatımızda mutfakta kullanılan alettir. Tel Meyve şekli verdiğimiz sabunları kurumasını sağlamak için bir yere asmada kullanılmaktadır. Küçük meyveler için soba teli, büyük meyveler için balya teli kullanılır. Fırça Farklı numaralarda, meyve sabununu boyamak içi kullanılmaktadır. Tencere Meyve sabunun cilası için kullanılan çeşitli ölçüde tencerelerdir. Meyve Sabununun Kuruması İçin Araçlar Meyve sabunların kuruması için çamaşır kurutmalığı yada bir yere gerdirilmiş ip kullanılmaktadır. Tartı Çeşitli meyve sabunları belli bir gramda yapılmaktadır. Hangi meyve kaç gram yapılacaksa o meyve sabununu tartmada kullanılır. Kap Meyve sabunu yapımı sırasında parmağın suya batırılması, boya hazırlamak için kullanılan çeşitli ölçülerde olan kap. Diğer Araçlar Çeşitli meyveler yapılırken, şekil vermede yardımcı olan ip, kalem, kürdan ve buna benzer araçlar kullanılmaktadır. 45 Misk Meyve Sabunun Yapılışı Misk meyve sabunu sabun yoğurulurken içine çeşitli kokular konulup yoğurulmuştur. 46 Bu nedenle güzel kokmasından dolayı adına misk meyve sabunu 43 Ender Bilal, Edirne de Kaybolan El Sanatları, Trakya Üniversitesi Dergisi, Sayı:6, s Mis Sabunu, Etso İş Rehberi, Edirne , s Kaynak Kişi: Sibel Zaralı, Doğum Tarihi, Doğum Yeri: Edirne, Eğitim Durumu: Üniversite, Edirne Halk Eğitim Merkezinde Sabun Usta Öğreticisi, Yaşadığı Yer: Edirne 46 Mis Sabunu, Edirne Kırkpınar Dergisi, Sayı:4, Yıl:4, Edirne, s

58 denilmiştir. Sabunlar rendelenir. Sonra yaklaşık ml 40 C deki su ile yoğurulur. 47 Hamurunun gereğinden fazla yoğurulması bezelerin çatlamasına sebep olur. 48 Hamur ne çok yumuşak nede çok sert olmalıdır. Gereğinden yumuşak veya sert olursa meyve şekli vermek zorlaşır. Normal oda sıcaklığında ortalama bir gün dinlenen hamurdan yapacağımız meyve büyüklüğünde parçalar alınıp tartılarak meyve yapımına geçilir. Günümüzde büyük meyve gr küçük meyve ise gr arasında değişmektedir. Ele alınan hamur birazda elde yoğurularak hava boşlukları alınarak, elde ya da düz bir zeminde yuvarlak hale getirilir. 49 Yoğurulma sonucu sıkıştırılarak, yuvarlak, küçük top haline getirilen hamura, beze denilmektedir. 50 Beze haline getirilen hamura, hangi meyve şekli verilecekse bir heykeltraş gibi o şekil verilir. Armut, şeftali, portakal, elma, çilek, kayısı, kavun, karpuz vb. gibi meyvelerin yapım aşamasında, meyvenin şekline göre usta parmakları ya da kürdan, kalem, ip gibi araçlar kullanmaktadır. Örneğin şeftali yaparken meyvenin doğal yapısı olan girinti şeklindeki görüntüyü verebilmek için bir tarafını ortadan ikiye bölerken kalem kullanıp, sonra suya batırılan baş parmağın yan tarafıyla çizilen yerin arasına girilip düzeltilir. Meyvenin şekli verildikten sonra baş parmak suya batırılarak meyve sabunun üzerindeki sivrilikler düzeltilir. Düzeltmeler düzgün olmazsa meyve sabunu güzel olmaz. Meyveyi gösteren üst düzeltmelerdir. Yapımı biten meyve sabunları hava sıcaklığına bağlı olarak ortalama iki gün ile bir hafta arasında kurumaya bırakılır. Eğer meyve sabunları gerektiği kadar kurumaz nemli olursa boyama işlemi düzgün olmaz. Çünkü boyayı tam olarak meyve sabunu tutmaz, tutsa da gün içerisinde boya solar. Meyve sabunları kuruduktan sonra boyama işlemine geçilir. Boyamaya başlamadan önce iki ucu kanca haline getirilmiş tel meyve sabununa geçirilir ve boyama hazır hale gelir. Boyanacak olan meyve sabunu mesela kiraz ise bir kabın içine kırmızı boya konur. İçine ortalama 40 C ılık su konarak göz yardımı ile kiraz rengi ayarlanır. Kiraz meyve sabununda kiraz sapı olarak kirazın kendi doğal sapı kullanılmaktadır. Bu saptan tutarak hazırlanan kırmızı boya içine batırılır. Kuruması için asılır. Eğer boyanacak meyve sabunu çilek ise yaprak kısmı yukarda anlattığımız gibi hazırlanmış yeşil renge fırça yardımıyla boyanır. Daha sonra kırmızı renkli boyaya tel takılmış çilek yaprak kısımlarının yakınına kadar batırılıp yeşil yaprak kırmızı renge boyanmasın diye yaprağa yakın yerler fırça ile dikkatlice boyanır. Kayısı meyve sabunu boyanacaksa telden tutarak hazırlanmış sarı rengin içine bir miktar turuncu renk konulup hazırlanan boyanın içine batırılır daha sonra kayısının bir yüzünü fırça ile kırmızı renk sürülüp kuruması için asılır. Bütün meyve sabunları bu şekilde meyvenin cinsine göre doğal rengine, görünüşüne bağlı kalınarak boyanır. Yeşil elma, yeşil armut, siyah üzüm, sarı üzüm gibi meyve sabunları kendi doğal renginde olan sabunlardan yapıldığı için boya ve cila işlemine gerek yoktur. 47 Sibel Zaralı ile yapılan görüşme. 48 Ender Bilal, Edirne de Kaybolan El Sanatları Oluşum, Temmuz-Ağostos-Eylül , Yıl:7, Sayı, s Kaynak Kişi Müberra Pomakoğlu, Doğum Tarihi: , Doğum Yeri: Kırklareli, Eğitim Durumu: Üniversite Öğrencisi, Edirne Halk Eğitim Merkezinde Usta Öğreticisi, Yaşadığı Yer: Edirne 50 İsmail Engin, Edirne de Meyve Sabunculuğu, s

59 Boyama işleminden sonra cilalama işlemine geçilir. Cila şu şekilde hazırlanır: Ocağın üzerine içi su dolu tepsi, onun içine de iki litre su bulunan tencere konur. Tenceredeki su kaynamaya yakın ısındıktan sonra suya rendelenmiş gr. sabun aralıklarla sabun eridikçe serpilir. Sonra içine cilanın miktarına göre bir miktar sarı boya su içinde eritilerek katılır. Boyaması yapılmış olan meyve sabunları tellerden tutularak açık renkli olanlardan başlayarak cila içine batırılıp çıkarak kurumak üzere asılır. Oda sıcaklığında en az iki gün kurutulur. Daha sonra armut, elma gibi meyvelerin sap kısımlarına meyvesine uygun saplar takılarak işlem tamamlanır. 51 KAYNAKÇA 1- Akar Azade, Yüzyıl İznik Çinilerine Dair Bir Araştırma, Edirne de Osmanlı Kültüründen Dekoratif Örnekler ve Edirne Sarayı İznik Çinileri, Edirne Valiliği Kültür Yayınları, İstanbul , s Atalay Gamze, Selimiye den Sonra İlk Durak: Arasta, Edirne, Edirne İl Özel İdare Yayınları, Sayı, İstanbul Yıl, s Bilal Ender, Edirne de Kaybolan El Sanatları Oluşum, Temmuz-Ağustos- Eylül , Yıl:7, Sayı, s Bilal Ender, Edirne de Kaybolan El Sanatları, Trakya Üniversitesi Dergisi, Sayı:6, s Cengiz, Halil Erdoğan, Eski Çamaşırlar, Killer, Sabunlar ve Leke Çıkarma Yöntemleri, Tarih ve Toplum, Nisan , C, S. , İstanbul , s Çelik Hüseyin, Temizlik Doğudan Gelir, Türkiye Diyanet Vakfı Yayınları, Ankara Engin İsmail; Edirne de Meyve Sabunculuğu ve Meyve Sabunu Yapım Tekniği, Türk Halk Kültürü Araştırmaları, Ankara , s Engin İsmail, Edirne de Süpürgecilik, Meyve Sabunculuğu ve Yapım Teknikleri, Edirne: Serhattaki Payıtaht, İstanbul , s Emre Dölen, Tekstil Tarihi, Marmara Üniversitesi Teknik Eğitim Fakültesi yayınları No/1, İstanbul Günalan, Behiç, Edirne Misk Meyve Sabunu, Edirne Dergisi, Ocak-Şubat- Mart , Sayı, s Karakaş Kezban, El imizdeki Sanat; Osmanlı Misk Sabunları, El Sanatları Dergisi, İstanbul Büyükşehir Beldiyesi Yayınları,, Sayı: 3, İstanbul , s Kılıç Abdullah, Mis Kokulu Meyve Sabunları, Skylife, Haziran , s Köylüoğlu Neriman, Sarayda Su İle İlgili Yapılar, I. Edirne Sarayı Sempozyumu Bildirileri, Edirne , s Mesara Gülbün, Edirne de Yaşayan Osmanlı Kültürü, Edirne de Osmanlı Kültüründen Dekoratif Örnekler ve Edirne Sarayı İznik Çinileri, Edirne Valiliği Kültür Yayınları, İstanbul , s Örcün Barışta, Türkiye Cumhuriyeti Dönemi Halk Plastik Sanatları, Kültür ve Turizm Bakanlığı Yayınları, Ankara Kaynak Kişi: Nilüfer Eren, Doğum Tarihi, Doğum Yeri: Hayrabolu/Tekirdağ, Eğitim Durumu: Üniversite Öğrencisi, Edirne Halk Eğitim Merkezinde Misk Meyve Sabunu Usta Öğreticisi, Yaşadığı Yer: Edirne 40

60 Özdal, Ahmet N., Orta Çağ İslam Dünyasında Farklı İşletmecilik Türleri ve Organizasyonel Yapıları, Marmara Türkiyat Araştırmaları Dergisi, Cilt: I, Sayı I, Bahar , s Öztürk Sait, Osmanlı Kültürel Mirasında Sabun, Acta Turcia Çevrimiçi Tematik Türkoloji Dergisi, Yıl:2, Sayı:2, İstanbul, Temmuz , s Peremeci Osman Nuri, Edirne Tarihi, Bellek Kitabevi, Edirne Polat, Nazım Hikmet, Sa y ve Tetebbu Dergisi, Edirne İçin, Doğu Kitabevi, İstanbul , s Mis Sabunu, Edirne Kırkpınar Dergisi, Sayı:4, Yıl:4, Edirne, s Mis Sabunu,, Etso İş Rehberi, Edirne , s Osmanlıdan Günümüze Mis Kokulu Sabunları, Etso, Edirne, Cilt:7, Sayı: 28, s Shreve funduszeue.infoıs - funduszeue.infoınk,JR Joseph, Kimyasal Proses Endüstrileri 2, Çeviren: A.

61 İNTERNET 1- sabun- icat%c4%b1-sabun-tarihi File://C:\Users\Documents\Sabunotu ve Çöven SABUN VE DİĞERLERİ

62 ANALYSIS OF TREE OF LIFE MOTIFS IN TURKISH CARPETS, KILIMS, CICIMS AND RUGS FROM A SEMIOTIC PERSPECTIV Gökçen ÇELİK ÖZBAHÇE ABSTRACK Immortality, post-mortal life, eternity, destruction, existence and transformation have been the focus of humanity in every aspect of human history. Mankind has found the answer to these questions that he or she is looking for with myths, diverse beliefs or religions, and also translates these answers into articles of furniture, artworks, weaving symbols and symbols. Therefore, life and death concepts have been the subject of the most widespread work in Turkish society as well as in woven and handicraft products, as well as in all societies. Life tree is often processed in Turkish textiles in terms of what it carries. These motifs, mostly stylized and woven, are indicative arrays that give us clues about the lives of the societies. The symbol of the tree of life, which is a symbol of the concepts of eternal life, immortality, life and the cycle of death, has become an indicator that we often encounter in the weavers before and after the Turks&#; transition to Islam. The purpose of this study is; To examine the motifs of the tree of life which are processed in Turkish carpet, kilim, martial arts and celadon in terms of semiotics and to relate them semantically with the tree cult and the religious beliefs in Turkey. In this study, relevant literature was searched and samples were examined. It has been determined that these examples are interpretations related to both the woven period and the old Turkish beliefs, and often a geometrical language is dominant. GİRİŞ Türk toplumunda oldukça yaygın bir uğraş olan dokumacılık; evrensel sembolleri de içinde barındırdığı gibi öz benliğinden, mitlerinden, yaşanmışlıklarından, acı, sevinç ve inançlarından beslenerek kendine özgü motiflerini de doğurmuştur. Bu motiflerin bir çoğunun Anadolu nun farklı bölgelerinde başkaca yorumlandığını görürüz. Dokumalara en sık işlenen motiflerden biri de ağaç motifleridir. Bunun sebebi, Türk kültürü ve inanç sisteminde, özellikle İslam öncesi dönemlerde, ağacın önemli bir yeri olması ve tanrısal bir varlık olarak kabul edilmesidir. Ağaç motifleri genellikle hayatın devamlılığını temsil eder ve Altay Şamanizmi nde beş kutsal unsurdan biridir. (Yurteri, Ölmez, ,). Buradan da anlaşılacağı gibi ağaç, Türkler için hayatın merkez ögelerinden biridir ve bu nedenle de dokumalara sıkça konu olmuştur. Dokuma çeşitlerinden özellikle halı, kilim, cicim ve seccadeleri incelediğimizde ağaç motifleri arasında da hayat ağacının öne çıktığını görebiliriz. 1. Hayat Ağacı ve Türk Kültürü ndeki Yeri Sonbaharda yaprak döküp, baharda yeniden çiçek açan ağaçlar, insanoğluna yaşam ve ölüm döngüsünü hatırlatmıştır. Hayat ağacı veya yaşam Arş. Gör., Atılım Üniversitesi Güzel Sanatlar Tasarım ve Mimarlık Fakültesi Grafik Tasarımı Bölümü, Ankara. 43

63 ağacı olarak anılan bu ağaç ise bazen varolan ağaçlara yüklenmiş bir anlam, bazense şeklen gerçekte varolmayan soyut bir ağaç olarak işleme, dokuma ve mimari eserlerde karşımıza çıkar. Belirli coğrafyalara özgü yetişen, o coğrafyalar ile özdeşleşmiş bazı ağaçlar bölge insanı için önemli ve kıymetlidir. Kimi zaman onlardan geçim elde eder, hayatlarını kazanırlar kimi zamansa yalnızca heybetli görünüşleri hayranlık uyandırır. Bu nedenledir ki onlara hayat ağacı vasfı yüklenmiştir. Örneğin hurma gibi meyve veren ağaçlar genellikle hayat ağacını temsil eder. Afrika kültüründe Boabab ağacı, Arap ve Mısır kültüründe palmiye ağacı, Çin kültüründe de dut ağacına hayat ağacı anlamı yüklenmiştir. Yaprak dökmeyenler ölümsüzlük çağrıştırırken yaprak dökenler yeniden doğuş anlamını taşır (Wilkinson, ). Gerçek ya da soyut, her iki şekilde de hayat ağacı insanoğlunun derin anlamlar yükleyerek varettiği bir sembol ve benimsenmiş bir felsefedir. Bu simge, toplumların kendi mitlerini referans alan farklı anlamlar da taşımaktadır. Bir inanışa göre, cennette büyüyen hayat ağacı ölümsüzlüğü ve bir döngünün başıyla sonunu temsil eder. Kökleri nemli ölüler diyarında, gövdesi ölümlüler dünyasındadır ve göklere kadar yükselen yapraklarıyla büyüme, ölüm ve yeniden hayat bulmayı yani ölümsüzlüğü simgeler (Wilkinson, ). Bazı kaynaklarda, sürekli gelişim ve değişim içinde yaşayan evreni sembolize ettiği de yazmaktadır (Çelik, ). İnsanların doğada olup biteni gözlemleme ve ölüm sonrasını anlamlandırma gayesi, kökleri toprağın kim bilir kaç metre derinliklerine salınmış, her mevsim değişen, kuşaklarca daimi kalan ağaçlara tılsımlı anlamlar yüklemeyi kaçınılmaz kılmıştır. Hayat ağacının evrensel konumu içinde Türk mitolojisinde de önemli bir yeri vardır. Türklerin inançları ve meskenleri değiştikçe kutsal ağaç, can ağacı gibi farklı isimlerle ve yüklenen farklı anlamlarla bir çok Türk söylencesinde adı geçmekte ve çokça Türk sanat eserlerinde karşımıza çıkmaktadır. Türklerde Şamanizm kökenli olan bu motif dünyanın merkezi olarak kabul edilmiş ve aynı zamanda Şaman ın yer altı ve gökyüzü seyahatinde onu göğe ulaştıran merdiven olduğu düşünülmüştür. Hayat ağacı ile birlikte tasvir edilen kuşlarsa inanışa göre ya bu yolculuğunda Şaman a eşlik etmekte ya da Şamanın kendisidir (Etikan, ). Dede Korkut hikayelerindeki Kaba ağaç hayat ağacıdır (Sultan ve Nurhan, ). Holmberg tarafından aktarılan, ilk insanların türeyişinin anlatıldığı bir Altay efsanesine göre Ülgen yeri yarattıktan sonra, yeryüzünde yedi erkek ve bu yedi erkeğin her biri içinse yedi ağaç yaratır. Sonra Maidere isminde sekizinci bir adamı ve Altın Dağ ın üzerinde onun ağacını yaratır. Altay Destanı nda ise Kögüdey Mergen in doğduğunda Hayat Ağacının öz suyuyla beslendiği anlatılmaktadır (Çoruhlu, ). Oğuz Destanında Oğuz Kağan ın Gök, Dağ ve Deniz ismindeki üç çocuğundan bahsedilir. Dikkat edilirse çocukların isimleri Gök ve Yer/Su unsurlarına işaret eder (Çoruhlu, ). Buradaki isimler de bizlere Kuzey mitolojisindeki Hayat Ağacı nı anımsatmaktadır. Yggdrasil isimli bu hayat ağacı tanrılar, insanlar ve ölüler alemlerini birbirine bağlar ve köklerinden bir çeşme, ondan da ırmaklar doğar (Wilkinson, ). Yakut Türkleri ise, yeraltındaki köklerin altından köpüklü bir sarı sıvı halinde güç veren bir suyun fışkırdığını kabul ettikleri, gövdesi dünyanın merkezinde yer alan ve dalları gök tabakalarını kateden bir Hayat Ağacından söz ederler. Bu efsane, Ak Genç efsanesinin bir varyantı olarak karşımıza çıkmaktadır (Çoruhlu, ). İlk adam olan Ak Genç yerin göbeğinde yaşar. Ortaya çıktığı yeri ve evinin şeklini görmek için dolaşmaya çıktığında büyük bir tepenin üzerinde büyük bir ağaç görür. 44

64 Ağacın tepesi büyük tanrı Urun-ay-toyon un bulunduğu göğün yedinci katına, kökleriyse yeraltının derinliklerine uzanmaktadır. Ağacın yaprakları göğün sakinleriyle konuşmaktadır. Yalnızlığından sıkılan Ak Genç, hayat ağacı olan bu ağaca yaklaşarak ona bir eş göndermesi için dua eder ve ağacın yaprakları hışırdamaya başlar. Süt şeklinde bir yağmur gencin üzerine yağar ve ağacın köklerinden yarı beline kadar çıplak bir kadın ortaya çıkar. Bu kadın Ak Genç e sütünü sunar ve Ak Genç bu sütü içtiğinde kendini yüz kat daha güçlü hisseder (Çoruhlu, ,). Türkler in, hem kendi yaradılış ve türeyişleriyle ilgili hem de ilk insanın yaradılışıyla ilgili ağaç-orman kültünü görebileceğimiz ve sıklıkla hayat ağacının da dahil olduğu bu ve bunun gibi bir çok mitleri mevcuttur. Bunlar daha çok İslamiyet öncesi Türk toplumlarında türemiş efsanelerse de bu mitler ve inanışlar İslamiyetten sonra da devam etmiştir. Örneğin Mevlana nın yorumladığı bir rüyada, Hayat Ağacı cennetteki Tuba Ağacıyla ve Sidre ağacıyla bağdaştırılmıştır. (Kardeşlik, ). 2. Halı, Kilim, Cicim ve Seccadelere Dokunan Hayat Ağacı Motifleri ve Göstergebilimsel Açıdan Bir İnceleme Halı ve kilimler günümüzde çoğunlukla yaşadığımız mekanlarda zemine serdiğimiz bir ev eşyası olarak kullanılmaktadır. El halıları hâlâ üretilmekteyse de, halılar artık çoğunlukla dijital baskılı veya makinaların dokuduğu endüstriyelleşen bir obje haline gelmiştir. Halı ve kilimlerin üretilmeye başlandığı ilk zamanlarda günümüz anlayışıyla yalnızca mekan zeminlerinde kullanılması amaçlanmamıştır. Örneğin Orta Asya da yaşayan Türk sülale ve devletlerinde taht örtüsü olarak da kullanılmıştır. Göçebe kavimler arasında doğup, gelişmiş olan halı sanat kültürü, daha sonra yerleşik medeniyetler tarafından da benimsenmiştir (Kalabek, Vuruşgan ve Çoruh: ). Halı, kilim gibi dokuma ürünlerinin günümüz anlayışıyla kullanımı da işte bu yerleşik hayat sonrasında başlamıştır. Türk kültüründe oldukça önemli bir yeri olduğuna değindiğimiz hayat ağacı motifi bu dokumalarda çokça karşılaştığımız bir motiftir. Örnekleri incelediğimizde genelde kompozisyonun ana öğesi olarak dokunmuş olduğunu görürüz. Etrafında ve yanında ejderha ve bir takım mitolojik kuşlarla beraber de tasvir edilmiştir. Örneğin Anadolu motiflerinde hayat ağacı, ölümsüzlüğün sembolü olarak can ağacı adıyla nitelendirilmiştir. Kuş, ejderha ve hayat ağacı motiflerinin birlikte kullanımı, ruhun sürekliliğini ve ölümsüzlüğü temsil etmektedir. Hayat ağacı üzerinde yer alan kuşlar, yaşamı ve ruhu simgelemektedir. Ejderha ise, hayat ağacını koruyan hayvandır (Fotoğraf: 1). Fotoğraf: 1, Halı Müzesi arşivinden, E-1 envanter numaralı halı 45

65 Bunun en güzel örneklerinden biri, Halı Müzesi arşivindeki E-1 envanter numaralı halıda görülür. Ve Yüzyıllar arasında Orta Anadolu da dokunduğu kabul edilmektedir. Hayat ağacı, stilize iki ejder figürünün arasında tasvir edilmiştir. Dört köşeye de Zümrüd-ü Anka olduğu düşünülen mitolojik kuş figürü işlenmiştir. Hayat Ağacı, ejder ve anka kuşunun oluşturduğu üçlü kompozisyonda; sonsuz yaşamı simgeleyen hayat ağacı, hayat ağacının koruyuculuğunu üstlenmiş ejder ve ilim-irfan simgesi anka kuşunun misyonu, kozmolozik ve ikonografik anlatımın zengin ürünüdür (Aslanapa, / Aslanapa ve Durul, / Yetkin, / Yetkin, ). Seccade halılarında ise zeminde üst üste katlar halinde yer alan mihrap hayat ağacını sembolize etmekte, İslami inanışa göre de cennetin katmanları olarak yorumlanmaktadır (Etikan, ) (Fotoğraf: 2, Fotoğraf: 3, Fotoğraf: 4). (Fotoğraf: 2, Milas Seccade) (Fotoğraf: 3, Mucur Seccade) (Fotoğraf: 4, Kula Seccade) Göstergebilim doğada var olan her olayın belirti olarak ortaya koyduğu anlamları ve işaretleri çözümleyen bir bilim dalıdır. Ses, işaret ve davranış biçimlerinin bir dil olarak kabul edildiği, gösteren, gösterilen ve yorumlayan gibi elemanlardan oluşan göstergenin esas alındığı göstergebilim, dilbilim ve edebiyatın yanı sıra, plastik sanatlar veya iletişim gibi başka alanlarda da kullanılmaktadır. (Yılmaz, ). Hayat ağacı motifinin bu dokumalarda kullanımını göstergebilimsel açıdan değerlendirecek olursak düz anlamda, toplumların ölümü kavrayış biçiminin bir dışavurumu olduğunu ve hayat ağacı motiflerinin şekli ve ismi itibariyle bize bu dünyada sonsuzluğu yakalamayı anlattığı söylenebilir. Birçok farklı yörenin halı, kilim, cicim ve seccadelerinde dokunan hayat ağacı motifi, birbirinden farklı şekillerde stilize edilmiş ve bambaşka kompozisyonlarda kullanılmıştır fakat ortak bir kaç nokta vardır: hayat ağacı daima dikey formdadır ve dalları göğe, kökleri toprağa doğru uzanmıştır. Dikey şekilde sembolize edilmesi göğe varmak veya cennete ulaşmak kavramlarının yönsel yansıması ve yan anlamıdır (Fotoğraf: 5). 46

66 Fotoğraf: 5, Hayat ağacı motifli cicim örneği SONUÇ VE DEĞERLENDİRME Türk halı, kilim, cicim ve seccadelerde hayat ağacı motiflerinin kullanımı İslamiyet öncesi Şaman dönemine dayanmaktadır. Türkler in Şamanizm den İslamiyet e geçtikleri bu süreçte inanç sistemlerinde ve bununla beraber kaçınılmaz olarak yaşantı biçimlerinde de oldukça radikal değişiklikler meydana gelmiştir. Şamanizm kökenli bir sembol olan hayat ağacı, Türkler İslamiyet e geçtikten sonra da motif olarak kullanılmaya devam edilmiştir. Ölümsüzlüğü, sonsuzluğu anlatan bu motifin halı, kilim, cicim ve seccadelerde tüm bu radikal değişimlere rağmen kullanımı bize gösteriyor ki bambaşka bir dini kabul etmiş ve getirdiği hayat tarzını benimsemiş olsalar da bu dünyayla olan bağlarını mental anlamda koparamamışlar, yeni inanç sistemlerine de hayat ağacı motifini ve bu motifin anlamını başka bir pencereden yeniden yazıp aktarmaya devam etmişlerdir. İnançlar gereği ifade değişse de sonuç değişmemiş ve hayat ağacı motifi insanların yokolmama ve bir durumda bir yerlerde varlığını sürdürme arzusunun bir göstergesi olmuştur. KAYNAKÇA ASLANAPA, O. (). Türk Halı Sanatının Bin Yılı, İstanbul: İnkılap Yayınevi. ASLANAPA, O. ve DURUL, Y. () Selçuklu Halıları, İstanbul. Ak Yayınları. ÇELİK, D. (). Kilim Motiflerinin ve Heybe Dokumaların Modern Giysilere Yansımaları, Selçuk Üniversitesi Sanat ve Tasarım Dergisi Yıl 1, Sayı 1: ÇORUHLU, Y. (). Türk Mitolojisinin Ana Hatları. Kabalcı Yayınevi. ETİKAN, S. (). Seccade Halılarda Kullanılan Bazı Motifler ve Bu Motiflerin İslam Sanatında Yeri. Atatürk Kültüri Dil ve Tarih Yüksek Kurumu Makale: , KALABEK AVCIOĞLU, N., VURUŞGAN, D., ÇORUH, E. (). Türk Halıcılığının Tarihçesi. Tekstil Teknolojileri Elektronik Dergisi Cilt 8 No 1: 53 KARDEŞLİK, Selman. (). "Vakıflar Halı Müzesinde Selçuklu Ve Selçuklu Geleneğindeki Halılarda Kozmolojik ve İkonografik Boyut." Restorasyon Yıllığı Dergisi, 2 (): 88 WILKINSON, K. (). Kökenleri ve Anlamlarıyla Semboller & İşaretler. Alfa 47

67 Yayıncılık. YETKİN, Ş. (). Yeni Bulunan Hayvan Figürlü Halıların Türk Halı Sanatındaki Yeri, Sanat Tarihi Yıllığı, Sayı V, İstanbul YETKİN, Ş. (). Türk Halı Sanatı, Ankara: Türkiye İş Bankası Yay. YILMAZ, A. H. (). Türklerde Ölüm Anlayışının Çağdaş Türk Resmı nde Göstergebı lı msel Açıdan İncelenmesı. İdil Dergisi Cilt 5 Sayı 1. YURTERİ, S. ve ÖLMEZ, F. N. (). Türk Dokumalarında Ağaç Motifi, Atatürk Kültüri Dil ve Tarih Yüksek Kurumu Makale: ,,

68 2. OTURUM (2. SESSION)-B Salonu (B Hall) Oturum Başkanları (Session Moderators): Prof. Dr. Vladimir KLIMUK-Yrd. Doç. Dr. (Assist. Prof. Dr.) Gürbüz ARSLAN

69

70 TÜKETİM KÜLTÜRÜ VE REKLAMLAR (CONSUMPTION CULTURE AND ADVERTISEMENTS) Mustafa SEVER ABSTRACT The United States, Western Countries and as a result of this all the capitalist countries transformed their production system from Fordism to Post- Fordism to handle their economic and political crisis in s. This process indicates not only production and consumption systems but as a result of it a transformation in daily life. In the process of mass production and consumption, the subject is production of flashy and easily obtainable goods in accordance with global quality standards for the consumers. These developments are accepted as the sign of commodification of daily life and makes the belief popular that suggests people gain respect and status in society by the amount of their consumption. While the society evolves into a consumption society, the cultural situation as a result of this process is named as consumer culture. Consumer society is the social structure in the countries where market economy principles are applied. The concept of consumer culture is used to name hedonistic, brand-focused and pretentious consumption mentality in this kind of social structure. One of the most important instruments of the consumer culture is advertisements. Advertising can be defined as an activity to effect the perception, taste and choice of the consumers to provide them consume. The advertisements which are presented by using all the capability of the media, provide the encouragement of consumption in mass scale. Advertisements impose the society global consumption culture (charm of the products, payment advantages, international brands, etc.) no matter if they need to consume or not and make them believe that they can be more original than the rest of the society by consumption. Advertisements give the consumers the message to buy the product which is advertised. J. Williamson remarks that advertisements mostly don t give the right information about the product; even if the message is right the consumers are persuaded to buy the products that they don t need in fact (). While presenting the specialities of the advertised product advertisements are also broadcasted to give messages about mentality, belief and lifestyle. In this study, consumer culture and the role of advertisements in consumption is examined to analyse the role of global consumption culture in the erosion or even the disappearance of national cultures. GİRİŞ li yıllarda başta ABD nin, Batılı ülkelerin, Japonya nın ve dolayısıyla tüm kapitalist ülkelerin yaşadığı ekonomik ve siyasî krizden bir çıkış olarak serbest piyasa ekonomisi uygulayan ülkeler birtakım düzenlemeler yapma gereği duyarlar. Sonradan Post-Fordizm olarak adlandırılan bu süreçte, sadece üretim-tüketim sistemi açısından değil, gündelik hayata yansımalarıyla bir değişim/dönüşüm başlar. Bu süreçte kitlesel üretim-kitlesel tüketim bağlamında, ürünlerin küresel Prof. Dr., Gazi Üniversitesi, Güzel Sanatlar Fakültesi, Fotoğraf ve Video Bölümü, Ankara. 51

71 standartlarda, belli bir kalite ve gösterişte üretilmesi, orta gelirli tüketicinin kolay elde edebileceği ölçüde sunulması söz konusudur. Bu gelişmeler, gündelik hayatın metalaşmasının, insanların tükettiği oranda saygınlık ve statü kazanacağı insancıyla tüketime yöneldiklerinin işaretleri sayılır. Toplum, tüketim toplumuna evrilirken bu süreçte meydana gelen kültür de tüketim kültürü olarak adlandırılmıştır. Tüketim toplumu, serbest piyasa ekonomisinin uygulandığı ülkelerdeki toplumsal yapıdır. Tüketim kültürü de böylesi bir toplumsal yapıda hazcı (hedonist), markacı ve gösterişçi tüketim anlayışının adıdır. Reklamlar, tüketim kültürünün adeta lokomotifi rolündedir ve sadece malın, hizmetin, vd. tüketilmesini artırmaz, hızlandırmaz; aynı zamanda milli değerleri de yozlaştırarak, dönüştürerek tüketir. Toplumsal değer, reklam ve tüketim Toplumsal değer, toplumun her bireyi tarafından ortak şekilde algılanan, anlam yüklenen, adlandırılan, kabul edilerek savunulan ilkelerdir. Gelenek yoluyla nesilden nesle aktarılan toplumsal değerler, toplumun sağlığını ve devamını sağlayıcı etkidedirler. Toplumsal hayatta güncel olarak meydana gelen olaylarla, gelişmelerle bin yıllardan süzülüp gelen tecrübeler bir denge içinde olursa, birbirini denetleyici çerçevede yaşatılırsa, toplum sağlıklı ve huzurlu gelişimini sürdürür. Yani, bir milletin olgular dünyası (nesnel, dış dünyada meydana gelen olaylar, durumlar) ile değerler dünyası arasındaki ilişkilerde etki-tepki bağlamında paralellikler arttıkça, toplumsal düzen ve toplumsal barış tesis edilebilir. Aksi takdirde toplumda kargaşalar, huzursuzluklar meydana gelir. Her milletin bir şahsiyeti vardır. Bu şahsiyet, zamana ve zemine göre değişir ve gelişir; yani durağan bir yapıda olmayıp gelişmeye açıktır. Kimlikteki bu gelişme, kendi kültür kaynaklarından beslendiği ölçüde sağlıklıdır ve içtimaî hayatta sorunlar asgarî düzeydedir. Ancak, öteki ni taklit etme ve benimseme şeklindeki bir gelişme, daha doğrusu değişme ise, kimlik in yozlaşmasına, bozulmasına ve aslından uzaklaşmasına sebep olur. (Sever ). İşte bu noktada, öteki nin taklit edilmesi noktasında reklamlar ayrı bir etki ve öneme sahiptir. Reklam, Türkçe Sözlük te bir şeyi halka tanıtmak, beğendirmek ve böylelikle sürümünü sağlamak için denenen her türlü yol (/) olarak tanımlanmaktadır. Tanımdan da anlaşılacağı üzere reklamın amacı malın, ürünün, hizmetin satın almasını, yani sürümünü, tüketimini artırmaktır. Bu, reklamın görünen yüzü, herkesçe bilinen anlamıdır; ancak reklam, bir yandan tüketiciye satılmaya çalışılan ürünleri tanıtırken, beğendirmeye çalışırken veya özelliklerini sunarken, arka planda bir anlayış, inanış, yaşama biçimi mesajını verir. Bu mesaj psikolojik bir mesajdır ve kişinin/kişilerin bilinçaltını hedefler. Görsel, işitsel yollarla bir ürünün satışını artırmaktan bir anlayışın, inanışın toplumda yerleşmesine kadar geniş bir alanda kullanılırlar. Tüketim kültürünün en önemli araçlarından biri reklamlardır. Bu bağlamda reklam, tüketicilerin algı, zevk ve tercihlerini etkileyerek tüketime yönelmelerini sağlayıcı etkinlik olarak da tanımlanabilir. Medyanın bütün imkânları kullanılarak sunulan reklamlar, tüketimin kitlesel boyutta özendirilmesini sağlar. Kişinin ihtiyacı olsun olmasın, reklamlar, tüketiciye küresel tüketim kültürünü (ürünlerin sunuluşundaki albeni, ödeme kolaylıkları, uluslararası markalar, vd.) va z ederek tüketicinin tüketmekle toplumda daha üst bir statü elde edeceğini, diğer insanlardan farklı olacağını düşünerek hareket etmesini sağlar. Reklamla tüketiciye reklamı yapılan ürünün satın alınması mesajı verilir. J. Williamson, reklamlarda tüketiciye verilen bilginin çoklukla doğru olmadığını, doğru olduğunda bile zorunlu olmayan ürünleri alması için tüketicinin ikna edilmeye çalışıldığını () belirtir. Bu ikna, küreselleşme adı verilen ve ekonomik, teknolojik gelişmişlikleriyle dünyayı yeniden düzenlemeye çalışan emperyalistlerin öngördüğü dünya insanının inşasına yöneliktir. Bu çerçevede bu çalışmada tüketim kültürünün yaygınlaşmasını ve 52

72 tüketimin artmasını sağlayıcı etkinliklerden olan reklam üzerinde durulacak, reklamların milli kültürlerin aşınmasındaki hatta yok olmasındaki etkisi değerlendirilecektir. Tüketicilerin ürünler ve tüketim olanakları hakkında bilgilenmelerini, hatta eğitilmelerini sağlayıcı bir etkinlik olarak da görülen reklamlar, bu yönüyle toplumun düşünce ve eylemlerini de şekillendirir. Tabii ki serbest piyasa ekonomisi açısından reklamlar, bir yandan ekonominin canlanmasında etkin olurken diğer yandan küreselleşen dünyada modernlik/çağdaşlık olarak sunulan tek tip bir yaşama şeklinin, Batı (Başta ABD olmak üzere günümüzün Batı ülkeleri) kültürünün yaygınlaşmasını da sağlayıcı özelliktedir. Reklamlarda görsel-işitsel kurgulamalarla sunulan ürünler, kültürlerarası farklılıkları da törpülemektedir. Çünkü reklamlar gerek ulusal gerekse uluslararası ürünlerin (beslenme, giyim, eğlenme, teknoloji, vd.) tüketiminin benimsenmesini ve yaygınlaşmasını sağlarken aynı ürüne sahip olan ve tüketen insanların aynı davranışlar göstermesi ve dolayısıyla aynı düşünceleri taşıması olağan hâle gelmektedir. Sözgelimi aynı markalı ürünleri tüketenler arasında bir duygudaşlık oluştuğu bugün herkesçe gözlenebilmektedir. Reklam, serbest piyasa ekonomisinin uygulandığı ülkelerde popüler kültürün yaygınlaşmasında, dolayısıyla tüketimin artmasında etkilidir ve adeta tüketicinin neyi tüketip tüketmemesi hususunda yönlendiricidir. Hiçbir ahlâkî, insanî değer gözetmeyen, her yolu meşrû gören pazar ekonomisinin efendileri (yabancı, uluslararası veya ulusal şirketler) tüketici üzerinde yaptıkları geniş araştırmalar sonunda kurguladıkları reklamlarla insanları -ihtiyaçları olsun veya olmasın- tüketmeye, dolayısıyla da onu yeni bir hayat tarzını benimsemeye zorlamaktadır. Çünkü reklamlar, sahte/yapay ihtiyaçlar üretmede en önemli araçtırlar. Oysaki hayat tarzı gelenekseldir ve kişi içinde yaşadığı toplum değerleri çerçevesinde hayat tarzını kendi biçimlendirir. Fakat, tüketim toplumu kültürü, kişinin hayatı üzerinde tahakküm kurmuştur. Günümüzde başta tv ler olmak üzere diğer iletişim araçlarından yayılan ve kitleleri etkisi altına alan reklamlar, uluslararası bir nitelikte de olabilmekte, dolayısıyla küresel etki altındaki insanlar, farklı ülke kültürlerinin, anlayış ve yaşayışlarının etkisiyle kendi yaşayışlarını onlara benzetmek yönünde çaba göstermektedirler. Çünkü Türkiye gibi Batı ülkeleri karşısında ekonomik, siyasi ve teknolojik yönden daha zayıf olan ülkeler, yönlerini Batı ya döndükleri için, adeta Batılı yaşayış standartlarını ideal yaşama standardı olarak görmekte, bu nedenle de yaşayış ve kültürel açıdan Batı etkisine açık hâle gelmektedir. Bu aşamada reklamlar yoluyla ürünler devreye girmekte, insanlar bu ürünleri tüketmek yoluyla Batı tarzı yaşama biçimine eriştikleri sanısına kapılmaktadır. Dahası, reklamların etkisiyle gerçek ihtiyaçlarının karşılanmasının ötesinde artan tüketimleri yoluyla toplumda daha özel bir statü elde ettiklerine inanmaktadırlar. Reklamlarda tüketici kendisine yeni özgürlükler sunulduğuna inanabilir, oysa acımasızca aldatılmaktadır. Sunulan şey özgürlük yanılsamasından başka bir şey değildir. Piyasanın ütopyacı ideallere, siyasal ve sosyal özgürlüğe, maddi refaha ve fantazyanın gerçekleştirilmesine bağlanması, hâkimiyet ve inkârın ortak işkembesinden çıkan bir kurtuluş gösterisi sergiler. Gösteri ortak çıkarların icadıdır (Robins ). Tüketim toplumunda reklam, yeni bir yaşam tarzını topluma ürünler yoluyla sunmakta, bireyler de bu yaşam tarzını -farkında olarak veya olmayarak- gündelik davranışları hâline getirmektedir. Ancak bu davranışlar, gerçekte öyle olmayıp da Türkçede -mış gibi olmak, mış gibi yapmak sözüyle ifade edilebilecek yapay bir durumu işaret etmektedir. Özellikle uluslararası ürün ve markaların pazarlamasındaki reklamların içeriği, hedef toplum insanlarının kendi kültürlerinin birçok değeri kullanılarak ve ürün nitelikleri standartlaştırılmış şekilde oluşturulmaktadır. Bu yolla farklı ülkelerdeki insanların ihtiyaçlarının ve dolayısıyla düşünüş ve davranışlarının aynılaşması hedeflenmektedir. ihtiyaçların homojenleşmesi[ni], kabul edilebilir bir 53

73 kaliteye sahip düşük fiyatlı ürünler için evrensel bir tercihin oluşumu nu (Mattelart ) sağlamak yönündeki reklamlarla dünyada aynı özelliklerde tüketici insan tipi oluşturmaya çalışılmaktadır; ki bu insan tipi, kompleks düşünmekten uzak, global düzeyde ürün ve markaları tüketmekten haz duyan ve bu tüketimiyle toplumsal hayatta statü elde edeceğine inanmış bir tiptir. Ürünlerin standart halde sunulması, tüketimi de standart hale getirdiğinden insanlar da tek tipleşir, adeta sürüleşir. Böylesi topluluklarda milli değerler hususunda hassasiyetler kaybolur; tüketim kültürünün vitrini olan modanın öngördüğü şekilde yiyen-içen, giyinen, davranan, tek kaygısı daha üst düzeyde tüketmek olan hazcı bir topluma ulaşılır. Bu toplum, hem bir mal üretimi hem de hızlandırılmış ilişki üretimi toplumudur. Aynı anda hem bir ilgi toplumu ve bir baskı toplumu hem de barışçıl bir toplum ve bir şiddet toplumudur. (Baudrillard , ). Çünkü, tüketim toplumunda kuralsızlık en önemli ilke haline gelir. İnsan ilişkileri maddileşir ve bunun sonucunda da millî, dinî, ahlâkî hassasiyetler değişime uğrar. Featherstone nin () tespit ettiği gibi, küresel olarak yaygınlaşan tüketim kültürünün ABD nin dünyanın iktisadi düzeni üzerindeki iktidarının genişlemesini sağladığı, tüketim kültürünün her bir ülkenin kendi ulusal kültürünü çökertmeye yönelik bir evrensel kültür haline geldiği söylenebilir. SONUÇ Batı nın ekonomik, siyasî ve teknolojik gücü karşısında çağımız insanlarının gösterdiği sorgusuz, sualsiz itibar ve hürmet (Robins ) bu davranışlardaki yapaylığın ve edilgenliğin bir göstergesidir. Bu edilgenlik karşısında başta ABD olmak üzere gelişmiş Batılı ülkelerin 1 ekonomileri iyi ve kötü günde, hastalıkta ve sağlıkta, hormon verilmiş bir ergen gibi önüne çıkan her şeyi yiyerek ve ölçemeyeceğiniz kadar hızlı boy atarak büyü[rken] (Hararı ), gelişmek çabasındaki ülke ekonomileri belirsizliklerle, düzensizliklerle, kargaşalarla uğraşmaktadır. Çünkü, insanların akıl, mantık çerçevesinde düşünme ve davranmaları tüketim kültüründe çok çeşitli yöntemlerle engellenmektedir. İnsanın bulunduğu her ortamda (gerçek veya sanal dünyada, sosyal medyada, vb.) reklamın her türlüsüyle zihinler bombardıman edilmekte; insanlar adına neyin gerekli neyin gereksiz olduğuna karar verilmektedir. KAYNAKLAR BAUDRİLLARD, Jean , Tüketim Toplumu, Ayrıntı Yay. (6.b), İst. FEATHERSTONE, Mike , Post-modernizm ve Tüketim Kültürü, Ayrıntı Yay. (3.b), İst. HARARI, Yuval Noah , Hayvanlardan Tanrılara: Sapiens-İnsan Türünün Kısa Bir Tarihi, Kolektif Yay., İst. MATTELART, Armand , Beyin İğfal Şebekesi, Ayrıntı Yay., İst. ROBİNS, Kevin , İmaj-Görmenin Kültür ve Politikası, Ayrıntı Yay., (2.b), İst. SEVER, Mustafa , "Anlatım Türlerinin Kimlik İnşasındaki İşlevi", Bizim Külliye, sayı: 67, s Türkçe Sözlük (K-Z) , TDK Yay. (9.b), Ank. WILLIAMSON, Judith , Reklamların Dili-Reklamların Anlamı ve İdeoloji, Ütopya Yay., Ank. 1 Batılı ülkeler terimi, sadece coğrafî anlamda Batı Avrupa ülkelerini değil; ekonomik ve teknolojik gelişmişlikleriyle gelişmekte olan ülkeler üzerinde tahakküm kuran başka ülkeleri de, sözgelimi Jopanya yı da kapsayan bir sözdür. 54

74 ДИАЛОГ КУЛЬТУР В КУЛЬТУРНО-ИСТОРИЧЕСКОМ ПРОЦЕССЕ БЕЛАРУСИ (THE DIALOGUE OF CULTURES IN CULTURAL AND HISTORICAL PROCESS IN BELARUS) Zoya KOZLOVA Belarusian culture began to form an independent distinctive type as far back as the 10thth centuries, based on the ethnic substratum that inhabited this central European region. Due to the geopolitical situation and the historical fate of the people, the process of its development over a long period was at the interface of powerful cultural interactions, primarily of Western European and Russian cultures. For the first time the Eurocentric position of the Belarusian culture was justified in by the Belarusian philosopher Ihnat Kancheuski, who noted that there is a constant fluctuation between the West and the East in the territory of Belarus. The Belarusian culture did not act only as an intermediary for intercultural dialogue between Western and Eastern European regions. In the cultural space of Belarus there was a meeting and interaction of cultural values of many peoples: those who the Belarusians had a common state or border with (Poles, Russians, Ukrainians, Lithuanians), who lived on the land of Belarusians for centuries (Tatars, Jews) or wandered for it (gypsies). Religious ideas formed the basis of Belarusian culture. These ideas did not differ from the ideas that existed in neighboring countries. Their remarkableness and peculiarity was not in their content, but in the extraordinary freedom of their penetration and most importantly in intertwining and mutual influences. It is not only about the fact that Christianity, Judaism, Islam and paganism co-existed. The Vilnius Jews translated Christian literature into Belarusian. Tatars, having started usage of the Belarusian language, created religious handwritten monuments the Kitab, the Tajwid, the Hamail. While being on the territory of Belarus, gypsies took an active part in celebrations of national pagan holidays of the local population Vialikdzien, Kupala etc. Belarusian art culture is a unique phenomenon in the close intertwining of many ethnic traditions. Many writers, artists, composers of the 18th and 19th centuries born on the territory of Belarus made a great contribution to both Belarusian and Polish cultures: Adam Mickiewicz, Wladyslaw Syrokomla, Michal Kleofas Oginski, Napoleon Orda, Stanislaw Moniuszko. The Jewish culture of Belarus gave the world such famous artists as Zair Azgur, Marc Chagall, Iakov Kruger, Yehuda Pen. At this intersection of cultural traditions such basic features of the Belarusian mentality and national character of the Belarusians as tolerance, PhD in historical sciences, docent of the department of social and humanities disciplines Baranovichi State University, Baranovichi, [email protected] 55

75 openness, non-conflict, orientation to dialogue, aspiration for mutual understanding and consensus were formed. ВВЕДЕНИЕ В культурологии большой интерес у исследователей вызывают процессы, проходящие на стыке культурных образований, а также ценности, создаваемые людьми в ходе этих процессов. Взаимодействие культуры народа с другими этническими культурами, взаимопроникновение ценностей различных культур друг в друга является одной из важнейших закономерностей культурно-исторического процесса. От них зависит его насыщенность и динамичность. С этих позиций диалог культур, который на протяжении столетий проходил в культурно-историческом пространстве Беларуси, представляет собой несомненный интерес. ОСНОВНАЯ ЧАСТЬ Известно, что белорусская культура начала формироваться в самостоятельный, самобытный тип еще в X XII вв. на основе этнического субстрата, населявшего этот центральноевропейский регион. В то время по территории современной Беларуси, заселённой преимущественно индоевропейскими племенами балтов и, как считают в последнее время некоторые исследователи (Седов В. В., Третьяков П. Н., Шадыро В. И., Ласков И. А.) фино-угорскими племенами, с юга и юго-запада начинают продвигаться племена славян, которые также были индо-европейцами, но до этого компактно проживали в Прикарпатье, между Вислой и Одером. Переселенцы не стали враждовать, как это чаще всего встречается в истории, с автохтонным населением, а стремились к мирной жизни. Вследствие более высокого культурного развития пришельцев начинается растянувшийся на несколько столетий процесс славянизации местной балтской культуры. Однако этот процесс нельзя рассматривать как полную ассимиляцию балтов и балтской культуры. Довольно значительным было и обратное влияние балтов на доминирующие ценности культуры славян. Таким образом, диалог культур в культурном пространстве Беларуси начался ещё более тысячи лет тому назад. Весь дальнейший процесс развития белорусской культуры в следствие геополитического положения и исторической судьбы народа также шел на стыке мощных культурных взаимодействий. В первую очередь западноевропейской и российской культур. Впервые европоцентристская позиция белорусской культуры была обоснована еще в г. белорусским философом Игнатием Кончевским, который отмечал, что на территории Беларуси постоянно присутствует колебание между Западом и Востоком. На этом перекрёстке культурных традиций сформировалась уникальная, непохожая на другие белорусская культура. Белорусская культура не только выступила посредником межкультурного диалога между западно- и восточноевропейскими регионами. В культурном пространстве Беларуси происходила встреча и взаимодействие ценностей культур многих народов: тех, с которыми у белорусов было общее государство или граница (поляки, русские, украинцы, литовцы), кто на протяжении столетий проживал на земле белорусов (татары, евреи) или 56

76 кочевал по ней (цыгане). Так, благодаря цыганам из Европы на территорию Беларуси попали цимбалы музыкальный инструмент, который органично слился с белорусскими народными музыкальными мотивами и стал неотъемлемой составляющей и современной музыкальной культуры Беларуси. В процессе межкультурного взаимодействия в идеологической, этнической, религиозной, психологической сферах на нашей земле постоянно присутствовали механизмы и аккультурации, и ассимиляции, и адаптации. Например, представители татарского народа появились на белорусских землях ещё в конце XIII - начале XIV вв. Они служили в войсках великих князей Гедемина и Витовта, выделяясь отвагой и мужеством. Иногда правители Великого княжества Литовского приглашали к себе татар из Золотой Орды, из Крымского ханства, наделяя их здесь земельными участками, освобождая от налогов. Часть татарского населения княжества составляли военнопленные, часть добровольные переселенцы. Около 49 тысяч татар поселились на белорусских землях в конце XIV начале XV вв. при князе Витовте ( гг.), который разрешил им свободу вероисповедования, терпимо относился к татарским обычаям, обрядам, языку. Селились татары преимущественно колониями в западной и центральной частях Беларуси, чаще всего в городах и местечках. Отдельные улицы и кварталы в населённых пунктах обычно назывались «татарскими». Крупные колонии татар были в городах Клецк, Слуцк, Новогрудок, Гродно, Брест, Лида, Ошмяны и др. В настоящее время населённые пункты с названием Татары, Татарщина, Татарка есть в Вороновском, Сморгонском, Ивьевском районах Гродненской области, Молодеченском, Дзержинском, Столбцовском, Червеньском районах Минской области, Браславском районе Витебской области. В начале XX в. в Минске существовала Татарская слобода или Татарский конец, а на территории ныне прилегающей к проспекту Победителей в районе Дворца спорта располагались известные Татарские огороды, овощи с которых в большом количестве были постоянным товаром на минских рынках. Татары занимались также земледелием, цветочным семеноводством, скотоводством, обработкой кожи, изготовлением из кожи обуви и одежды, извозом. По причине угасания контактов с исторической родиной и преимущественно мужского состава населения с разрешения великих князей литовских татары вступали в брак с местными женщинами. При этом складывается традиция, в соответствии с которой мужчина-татарин брал фамилию жены, а жена принимала ислам. Это повлияло на обычай белорусско-литовских татар иметь только одну жену. В XVI начале XVII вв. татары Великого княжества Литовского постепенно потеряли родной язык, начали пользоваться белорусским, затем польским, а с XIX в. и русским. Но они сохранили своё этническое самосознание, хотя и подверглись значительному местному культурному влиянию. В то же время белорусская культура приняла многие ценности культуры татар: около слов-тюркизмов (по подсчетам Я. Якубовского), культуру овощеводства и цветочного семеноводства, особенности традиционного женского костюма (строя) некоторых регионов Беларуси и многое другое (Энцыклапедыя гісторыі Беларусі, ). 57

77 Важное место в белорусской культуре занимали и занимают религиозные идеи. Эти идеи ничем не отличались от тех идей, которые существовали в соседних странах. Примечательность и особенность их была не в содержании, а в необычайной свободе их проникновения и, что особенно важно, в переплетении и взаимовлияниях. Речь идет не только о том, что свободно сосуществовали христианство, иудаизм, ислам, язычество. Виленские евреи переводили на белорусский язык христианскую литературу. Татары, начав употреблять белорусский и польский языки, арабским письмом создали религиозные рукописные памятники китабы, тэджвиды, хамаилы. Предполагается, что даже текст Корана был переведён на белорусский язык. Цыгане, находясь на территории Беларуси, принимали активное участие в праздновании народных языческих праздников местного населения Великдень, Купалье и др. После принятия христианства на рубеже I и II тысячелетий на протяжении многих столетий на территории Беларуси сохранялось «двоеверие», когда население выполняло христианские обряды, но попрежнему молилось и языческим богам, принося им символические пожертвования (привязывание к деревьям разноцветных лент, рушников). Особенно это было распространено в сельской местности, где древние языческие капища оставались местами особого почитания. Элементы языческих обрядов, молитв и обычаев остаются в укладе жизни белорусов по сегодняшний день. Так, сохранился обычай после похорон умершего человека совершать «тризну» - поминальный ужин с приглашением родственников и знакомых при символическом участии умершего, посещать могилу на кладбище на следующий день и оставлять на ней угощение для покойника. Особое место в календаре семьи принадлежит Радунице и Дедам дням поминовения умерших предков. Христианская церковь стремилась искоренить язычество из сознания окрещенных, но так и не смогла это сделать. Поэтому она совместила свои праздники и обряды с языческим календарём, придавая языческим праздникам смысл церковных и имена христианских святых. Так Коляды стали Рождеством, Зеленец (Семуха) Троицей, Масленницу начали праздновать за семь недель до Пасхи и др. Еще во времена принятия новой религии на местах языческих капищ возводили христианские храмы. Этот процесс продолжается и сейчас. Несколько лет назад христианская церковь освятила на месте древнего языческого капища Стюденец возле деревни Новосады Дзержинского района Минской области комплекс родников, с которыми у местных жителей были связаны многочисленные легенды и языческие поверья. Многие древние языческие обряды и праздники в последние годы возрождаются, но они уже не носят религиозный характер. Их празднуют как древние народные обряды. Таким образом, в условиях диалога культур в конфессиональных отношениях на территории Беларуси сформировался феномен религиозной толерантности. Белорусская история не знает ни одной войны или серьёзного социального взрыва на религиозной почве. Она демонстрирует миру религиозную терпимость и сочувствие. Уникальным явлением по тесному взаимодействию многих этнических традиций является белорусская художественная культура. Многие писатели, 58

78 художники, композиторы XVIII XIX вв., которые родились на территории Беларуси, внесли большой вклад как в белорусскую, так и в польскую культуру: А. Мицкевич, В. Сырокомля, М.К. Огинский, Н. Орда, С. Монюшко. Еврейская культура Беларуси дала миру таких известных художников, как З. Азгур, М. Шагал, Я. Кругер, Ю. Пэн. Диалог культур в белорусской художественной культуре как нигде лучше прослеживается в производстве знаменитых Слуцких поясов, которые с середины XVIII до середины XIX вв. изготавливались на Слуцкой мануфактуре шелковых поясов. Сам по себе костюм шляхтича, дополнением к которому был пояс, явление уникальное по тесному переплетению идеологии сарматизма, популярной в XVII XVIII вв. в славянском мире, ценностей материальной культуры западноевропейских стран и местной культурной традиции, в которой пояс в мужском костюме имел особый смысл, т. к. символизировал собой мужскую сексуальность. Наличие в костюме богатого пояса указывало и на благородное происхождение владельца костюма, уровень его благосостояния. Первоначально пояса привозили с Востока из Османской империи, Персии, поэтому их называли «стамбульскими» или «персидскими». В середине XVIII в. Михаил Казимир Радзивилл, великий гетман Литовский, инициировал открытие в Великом княжестве Литовском ряда ткаческих мануфактур, в том числе и «персиарни» в Слуцке. В конце г. в Слуцк прибыл приглашенный из украинского города Станислава знаменитый турецкий мастер, армянин по национальности Ованес Маджаранц (его имя в Речи Посполитой Ян Маджарский). М.К. Радзивилл заключил с ним договор о создании «фабрики перской» для изготовления «пояса с золотом и шелком» с обязательным обучением «работе перской» местных мастеров. Для мануфактуры с целью заимствования узоров закупались фрагменты привозимых с Востока тканей. К тому же и мастеров первоначально приглашали из Османской империи и Персии. Поэтому в начальный период работы мануфактуры изготавливаемые пояса были с восточными узорами. Когда на мануфактуре в качестве художниц начали работать польки и француженки, процесс ткачества был освоен местными мастерами в узорах появились местные мотивы: незабудки, васильки, ромашки, листья деревьев. Растительный и геометрический орнамент на поясе свидетельствует не только о присутствии в ткачестве восточных мусульманских мотивов, но и влиянии местной культурной традиции, в которой одежда издревле, чаще всего с магической целью, покрывалась орнаментальными узорами. Орнаментарными ткались и простые пояса, которыми свою одежду подпоясывали крестьяне. Ткали Слуцкие пояса исключительно мужчины, т. к считалось что от прикосновения женских рук к золотым и серебряным нитям они потускнеют и пояс будет испорчен. Всего за время деятельности Слуцкой мануфактуры по подсчетам специалистов было изготовлено около поясов (Лыч Л., Навіцкі У., ). В связи с тем, что производство поясов такого типа было освоено на ряде других мануфактур, в углу пояса с обеих сторон ткалась метка на старославянском или латинском языках: «Слуцк», «В городе Слуцке», «Сделано в Слуцке». После включения белорусских земель в состав Российской империи в значительной степени по политическим мотивам произошла смена 59

79 культурных приоритетов. Слуцкий пояс выступал идентификацией принадлежности к Великому княжеству Литовскому. Традиционный богатый куштун с поясом на территории Российской империи носить было запрещено. Спрос на пояса упал и в году приносящая убытки мануфактура была закрыта. В белорусском искусстве фиксируются все известные европейские художественные стили, которые творчески перерабатывались и осмысливались в своеобразном культурном пространстве. Белорусская культура таким образом выступила посредником межкультурного общения между западно- и восточноевропейскими регионами и в сфере художественной культуры. ЗАКЛЮЧЕНИЕ На протяжении своей более чем тысячелетней истории белорусская культура постоянно находится в ситуации взаимодействия с другими культурами, часто более сильными и влиятельными. Однако, в этих условиях она смогла не только сохранить свои основополагающие ценности, но и, вследствие постоянного культурного общения, плодотворно взаимодействовать с культурами народов, с которыми её сводила историческая судьба. Под влиянием этого плодотворного диалога и формировались основополагающие черты менталитета и национального характера белорусов: толерантность, открытость, неконфликтность, стремление к установлению взаимопонимания и консенсуса (Языкович В. Р., ). Рассматривая национальную культуру ни как субстрат или синтез других культур, а как диалог в культурном пространстве, мы предоставляем ей возможность засиять новыми гранями и представить миру свои уникальные ценности, сформировавшиеся «здесь и сейчас», т. е. в данное историческое время, при конкретных обстоятельствах взаимодействия. БИБЛИОГРАФИЯ 1. Лыч, Л. Гісторыя культуры Беларусі / Л. Лыч, У. Навіцкі. 2-е выд. Мінск : ВП «Экаперспектыва», с. 2. Энцыклапедыя гісторыі Беларусі : у 6 т. / рэдкал.: Г. П. Пашкоў (галоўны рэд.) і інш. Мінск : БелЭн, Т. 6. Кн. 1 : Пузыны Усая Мінск. с. 3. Языкович, В. Р. Культурология : учеб.-метод. пособие / В. Р. Языкович. З- е изд. Минск : РИВШ, с 60

80 SOSYAL BİLGİLER ÖĞRETMEN ADAYLARININ KÜLTÜREL MİRASIN KORUNMASINA YÖNELİK GÖRÜŞLERİ (SOCİAL STUDİES TEACHER CANDİDATES&#; VİEWS TOWARD THE PRESERVATİON OF CULTURAL HERİTAGE) Ülkü Tuğçe ÇAL Hilmi DEMİRKAYA ABSTRACT The social studies course in Turkey is taught in the fifth, sixth and seventh grades of middle school. The social studies textbooks are prepared in accordance with the social studies curriculum prepared by the education and training board presidency of the Turkish Republic Ministry of National Education. Culture and heritage learning is one of the learning areas in the social studies curriculum. In order to preserve cultural heritage and transfer it sustainably to future generations, it is important to determine the thoughts of social studies teacher candidates in terms of preserving the cultural heritage. The aim of this research is to reveal the views of social studies teacher candidates regarding the preservation of cultural heritage. The study was conducted during the fall semester of academic year. The study group of the study comprises 60 social studies teacher candidates. The research was designed in accordance with the qualitative research design. Data were analyzed using content analysis method. Participants were determined according to purposive sampling method. The findings have been discussed with relevant literature. Some suggestions for relevant institutions and researchers have been developed. Keywords: Cultural heritage, social studies teacher candidate, qualitative study, content analysis GİRİŞ Tarih içerisinde pekçok kültür ve medeniyetin kesişme ve çatışma ortamında bulunan ve günümüzde de bu özelliğini devam ettiren Türkiye bu medeniyetlerin bıraktığı kültürel miras unsurlarını bağrında barındırmaktadır (Dağıstan Özdemir, ). Türkiye dahilinde mevcut bulunan bu mirasın köklerinde eski Anadolu medeniyetleri olan; Hitit, Likya, Karya, Frigya vb. Orta Asya, İran, Arap etkileri ile Selçuklu ve Osmanlı yer almaktadır. Bu zenginlik ve çeşitlilik Türkiye yi dünyanın en zengin kültürel miras merkezi haline getirirken, bu mirası korumak ve gelecek nesillere sürdürülebilir bir şekilde taşımak için belirlenecek politikalar ve stratejiler için gerekli kaynakların tahsisi ve çabaların gösterilmesi elzemdir. Bu araştırmanın amacı, sosyal bilgiler öğretmeni adaylarının kültürel mirasın korunmasına yönelik görüşlerinin incelenmesi olarak belirlenmiştir. Arş.Gör.,Akdeniz Üniversitesi, Eğitim Bilimleri Enstitüsü. funduszeue.info, Akdeniz Üniversitesi, Eğitim Fakültesi, Antalya. 61

81 YÖNTEM Bu araştırmada, nitel veri toplama tekniklerinden yapılandırılmış görüşme tekniği kullanılmıştır. Elde edilen veriler içerik analizi yoluyla çözümlenmiştir. Nitel içerik analizi, belirli nicel ölçümlere bağlı olmadan, analitik kurallar ve belli bir sistematikteki modeller takip edilerek, iletişimin ortaya çıktığı bağlam dikkate alınarak, metinlerin metodolojik ve bilimsel olarak analizidir (Mayring, ). İçerik analizinde temel amaç, toplanan verileri açıklayabilecek kavramlara ve ilişkilere ulaşmaktır. İçerik analizi yoluyla verileri tanımlamaya, verilerin içinde saklı olabilecek gerçekler ortaya çıkarılmaya çalışılır. İçerik analizinde özünde yapılan işlem, birbirine benzeyen verileri belirli nosyonlar ve temalar kapsamında bir araya getirmek ve bunları okuyucuların anlayabileceği bir şekilde düzenleyip yorumlamaktır (Yıldırım ve Şimşek, ). Nitel içerik analizinde kullanılan veriler, seçkisiz örneklem yöntemleri ile seçilmiş, araştırmanın sorusuna ilişkin metinlerden oluşur (Zhang & Wildemuth ). Araştırmanın çalışma grubunu eğitim-öğretim yılı güz döneminde Türkiye nin güneybatısında büyük bir üniversitenin eğitim fakültesi Sosyal Bilgiler Öğretmenliği lisans programına devam eden 60 sosyal bilgiler öğretmen adayı oluşturmaktadır. BULGULAR 1. Kültürel Miras ile ilgili film/ler izlediniz mi? Bu film/ler üzerinizde nasıl bir etki bıraktı? Bu soruya araştırmaya katılan sosyal bilgiler öğretmen adaylarının 26 sı evet, 34 ü hayır cevabını vermişlerdir. 2. Kültürel Miras ile ilgili bir kitap okudunuz mu? Bu kitap/lar sizi nasıl etkiledi? Araştırmaya katılan öğretmen adaylarının 15 i kültürel miras ile ilgili bir kitap okuduğunu ifade ederken, 45 i okumadığını belirtmiştir. 3. Kültürel miras ile ilgili etkinlik/lere katıldınız mı? Lütfen bilgi veriniz. Araştırmaya katılan sosyal bilgiler öğretmen adaylarının 26 sı kültürel miras ile ilgili bir etkinliğe katıldığını belirtirken, 34 ü bu tarz bir etkinliğe katılmadığını ifade etmiştir. 4. Kültürel miras nedir? Kısaca tanımlayınız a) Bir millete özgü olan ve o milletle bütünleşmiş maddi, manevi değerler, örf ve adetler bütünüdür. (K2,K4,K6,K8, K9,K12,K16,K17,K18,K19,K20,K28,K29,K32,K33,K35,K38,K40,K41,K42, K43,K47,K49,K51,K53,K54,K57,K58,K59,K60) K2: Geçmişten bizlere aktarılan örf, adetlerimiz, geçmişten gelen kıyafetlerimiz. b) Geçmişten günümüze kalan korunması gereken somut ve soyut değerlerdir. (K1,K3,K11,K13,K14,K21,K22,K23,K24,K25,K26,K27,K31,K37,K39,K46, K50,K52,K55). K1: Geçmişten günümüze kalmış evrensel değerleri olan maddi ve manevi bütün eserler. 62

82 c) Kültürel miras, geçmişle gelecek arasındaki köprüdür. (K5,K10,K15,K30,K34,K36,K44,K45,K48,K58,) 5. Sizce Türkiye nin en önemli kültürel mirası sizce hangisidir? a) Antik Kentler (Efes, Aspendos, Olimpos): (K1,K2,K3,K4,K12,K15,K24,K28,K33,K45,K46,K47,K60) b) Türk Dili: (K5,K6,K10,K19,K43,K56) 6. Türkiye açısından kültürel mirasın korunmasının önemini açıklayınız. a) Türkiye birçok medeniyete ev sahipliği yapmıştır (K6,K8,K10,K17,K26,K33,K34,K48,K53,K55,K60) K6: Anadolu toprakları yüzyıllar boyunca birçok kültüre sahiplik etmiştir. Bundan dolayı kültürel birikimi fazla olmuştur. Birden çok kültürün buluştuğu bir yer olmuştur. b) Kültürel mirası yaşatmak ve gelecek nesillere aktarmak (K1,K3,K13,K14,K18,K19,K21,K35,K36,K38,K39,K40,K41,K44,K47, K50,K51) K3: Şimdiki genç kuşağımızın batı merakı kültürünü ve kültürel mirasını unutturmaya yol açmıştır. Gençlerimiz özünü bilmemektedir. Halbuki geçmiş geleceğimizin aydınlatılmasında bir yoldur. Geçmişini, özünü, kültürünü bilmeyen bir nesil devamlılığını sürdüremez, tarih sahnesinde adı tozlu raflarda kalmaya mahkumdur. c) Türkiye nin geçmişi ile bugünü arasındaki bağlantısını kültürel miras sağlamaktadır (K9, K12,K16,K24,K45,K59) K9: Kültürel miras bizim ezelden beri süregelen korunan değerlerimizdir. Bu değerlere gereken önemi hassasiyetle vermek zorundayız. d) Türkiye kimliğini ve millî birliğini korumak için kültürel mirasına sahip çıkmalıdır (K2,K4,K5,K7,K11,K15,K20,K22,K23,K25,K27,K28,K29,K30,K31,K3 2,K37,K42,K43,K46,K49,K52,K54,K56,K57,K58) K Kültürel mirası dile benzetirim. Dilimizi kaybedersek benliğimizi kaybederiz. Kültürel mirasımızı kaybedersek aynen dilimizi kaybetmiş gibi benliğimizi, kültürümüzü kaybederiz. 7. Kültürel mirasın korunmasına yönelik hangi eğitim materyalleri geliştirilebilir? a) Kültürel mirası anlatan slaytlar (K1,K35,K36) K1: Kültürel miras hakkında bilgi veren slaytlar hazırlanabilir. b) Ders ve etkinlikler (K2,K3,K7,K11,K13,K14,K21,K22,K24,K30,K33,K38,K41,K43,K48,K 49,K51,K56,K59) K2: Öncelikle kültürün genç nesillere öğretilmesi için ders ve aktivitelerin yapılması gerekiyor. c) Kültürel miras alanlarına geziler düzenlemek (K3,K8,K9,K17,K25,K33,K37,K42,K46,K52,K54,K55,K58) K8: Kültürel mirasların olduğu yerlere geziler düzenleyip o yer hakkındaki bilgileri orada anlatarak gezi imkanı yoksa da o yerin videolarını izleterek. 63

83 d) Simulasyonlar (K5) K5: Kitap, dergi vb. yayınların yanısıra öğrencinin görebileceği dokunabileceği ortamlar oluşturulmalı (okullarda) savaşla ilgili araç gereçler, madalyalar ayrıca simülasyon tekniği ile gerçeğe yakın ortamlar oluşturularak merak ve ilgi uyandırılmalı. e) Belgesel, film, broşür ve kitaplar (K10,K18,K31,K44,K54,K55) K Belgeseller, kitaplar, broşürler. f) Maketler (K16,K30,K32,K50) K Maketler g) Yapbozlar, oyun kartları-görsel materyaller (K26,K27,K28,K34,K54) K Çocukların ilgisine çekecek kartlar olabilir. Bu yerlerin yapbozları olabilir. h) Kültürel miras panosu (K39,K56) K Okullarda bu konuda eğitim verilebilir. Toplumumuzu bilinçlendirmek adını bu konuyla ilgili duyurular, afişler geliştirilebilir. i) Takvim ve ajanda, Sempozyum ve panel (K48) K Takvim ve ajandalar geliştirilebilir. j) Kitap ve defter kapakları (K57) K Kültürümüzü anlatan kitap veya defter kapakları 8. Sosyal bilgiler derslerinde öğrencilerin kültürel mirasın korunmasına yönelik duyarlılıkları nasıl artırılabilir? a) Kültürel miras alanlarına geziler düzenleyerek (K1,K3,K4,K8,K9,K12,K14,K15,K17,K18,K19,K25,K26,K29,K33,K45, K50,K51,K59,K60) K1: Kültürel miras alanlarına geziler düzenleyerek öğrencilerin bu yerleri görerek değerlerini daha iyi anlaması sağlanır. b) Ders içinde etkinlikler yaptırarak (K2,K6,K7,K10,K16,K27,K28,K38,K41,K43,K46,K48,K58) K2: Aktiviteler yapılarak kültürel miraslarımız tanıtılabilir. c) Duyuşsal alanı geliştirici çalışmalar yaparak (K5,K15,K20,K32,K34,K35,K37) K5: Sevgi, ilgi, merak K Geçmişi bilmenin geleceğe nasıl yön verdiği bilinci öğrencilere aşılanmalıdır. d) Dersleri kültürel mirasın olduğu mekanda işleyerek (K11,K30,K52,K55,K56) K Dersleri sınıfta değil de konunun anlatıldığı yere gidilmelidir. Artık öğrenciler dersleri sınıf ortamından daha başka yerlerde görmesi gerekir. e) Kültürel mirasın korunmasının önemi vurgulanarak (K21,K22,K23,K24,K31,K36,K39,K40,K42,K44,K47,K49,K53,K54,K5 7) K Bilinçlendirmek çok önemli. Neyin ne olduğunu, nerden geldiğini ve bunun değerini bilmek önemli. Bunu bu derste aşılamalıdır. 64

84 9. Kültürel mirasın korunmasına yönelik hangi önlemler alınmalıdır? a) İnsanlar eğitilmeli ve bilinçlendirilmelidir (K1,K2,K4,K5,K6,K7,K8,K11,K12,K13,K17,K18,K19,K21,K22,K24,K 25,K29,K30,K34,K36,K39,K40,K44,K47,K49,K53,K56,K57) K1: İnsanlar bu konuda bilgilendirilmeli ve bunun için eğitimler verilmelidir. Bu konuda daha çok eğitimli kişiler yetiştirilmeli. Müzeler açılmalı. Bu konu hakkında kanunlar çıkarılmalıdır. b) Sit alanlarının sayısı artırılmalı (K2,K24,K41) K2: Kültürel miraslar için sit alanları artırılabilir. K En başta devlet ve devletin kurumları tarafından kültürel miras korunma altına alınmalıdır. c) Programa dersler konulmalı (K3,K14,K15,K46,K48) K3: Ortaokulda bu konuda dersler verilebilir. d) Film, belgesel ve dergiler yoluyla tanıtım yapılmalı (K3,K6,K20,K26,K32,K33,K46,K48,K50,K55) K Çeşitli medya araçları ile bilgilendirmeler yapılabilir. e) Kültürel mirasa zarar verenlere etkili yaptırımlar uygulanmalı (K9,K27,K28,K31,K32,K33,K37,K38,K45,K52,K54,K58,K59,K60) K9: Tarihi eser kaçakçılığı, yıkıp dökmelere engel olunmalı. f) Adet, gelenek ve göreneklerimizi yaşatma (K10,K35,K42,K43,K51) K Eserlerimiz, örflerimiz, adetlerimiz korunarak ve yeni nesillere aktarılarak bir şeyler elde edebiliriz. Korumak için ise yeni nesillere aktarmak ve değerlerimizi yaşatmak önemlidir. g) Restorasyon yapma (K16,K23,K25,K37,K50) K Tarihi yapıları restore edip manevi değerlerimizi de çeşitli etkinlikler yapıp bunları koruyabiliriz. SONUÇ VE TARTIŞMA Araştırmanın sonuçları değerlendirildiğinde, sosyal bilgiler öğretmen adaylarının kültürel mirasın korunmasına karşı duyarlı ve belirli düzeyde farkındalıklarının olduğu söylenebilir. Öğretmen adayları kültürel mirası bir toplumda toplum bilinci oluşturan maddi manevi önemli öğeler olarak görmektedirler. Öğretmen adayları ayrıca sıkça görüşme sorularında kültürel miras öğelerinin milletin tarihle olan bağlantısına ve geçmiş hakkında bilgi kaynaklığı yapmasına vurgu yapmışlardır. Türkiye nin çok kültürlü bir yapısının bulunduğuna ve bu yapının korunup gelecek kuşaklara aktarılması gerektiğine yönelik görüşler belirtmişlerdir. Görüşme sorularından sosyal bilgiler öğretmen adaylarının kültürel miras ile ilgili film/belgesel izleme oranının bu konuyla alakalı kitap okuma oranına göre düşük olduğunu sonucuna varılabilir. TÜİK verilerine göre Türkiye&#;de kişi başına kitap düşmekte ve kitap okuma alışkanlığı Türkiye de okur-yazar insanların ihtiyaç listesinde sırada yer almaktadır. Günde ortalama bir dakika kitap okumaya ayırılırken, ortalama altı saat TV izlemeye, üç saat internete ayırılmakta. Bu veriler göz önüne alındığında kültürel miras ile ilgili kitap okuma oranın belgesel/film izleme oranına göre düşüklüğünün sebebinde kitap okumaya olan ilginin ülke çapında düşüklüğünün de büyük payı olduğu söylenebilir. Sosyal bilgiler öğretmen 65

85 adaylarının 26 sı kültürel miras ile ilgili bir etkinliğe katıldıklarını belirtirken 34 ü katılmadığını belirtmiştir. Katılımcıların büyük çoğunluğu Efes, Kapadokya, Camiler, Çanakkale, Müzeler gibi somut kültürel mirasa yönelik yapılar, sit alanları ve anıtların olduğu yerleri gezdiklerini belirtmişlerdir. Daha çok soyut mirasa yönelik yöresel festival ve etkinliklere bu araştırmaya öğretmen adayları içerisinde daha az katılım oranının olduğunu söylemek mümkündür. Yine öğretmen adayları antik kentlere, ören yerlerine, müzelere geziler düzenlenmesi gerektiğine hatta zaman zaman bu somut kültürel miras öğelerinin bulunduğu yerlerde ders işlenmesi gerektiğine ve derslerde kültürel miras konusuyla ilgili slaytların gösterilmesinin kültürel mirası anlama, yaşatma, korumaya ve gelecek kuşaklara aktarılmasına yönelik öneminin olduğunu belirtmişlerdir. KAYNAKÇA Dağıstan Özdemir, M. Z. (). Türkiye de kültürel mirasın korunmasına kısa bir bakış. PLANLAMA, TMMOB Şehir Plancıları Odası Yayını, 31(1), Güler, A., Halıcıoğlu, M.B. ve Taşğın, S. (). Sosyal bilimlerde nitel araştırma yöntemleri. Ankara: Seçkin Yayınları. Mayring, P. (). Qualitative content analysis. Forum: Qualitative Social Research, 1(2). Retrieved July 28, , from TUİK (Türkiye İstatistik Kurumu) (). İstatistiklerle Türkiye. Ankara: Türkiye İstatistik Kurumu. UNESCO Genel Konferansı (). Dünya kültürel ve doğal mirasının korunmasına dair sözleşme. Paris. Yıldırım, A. ve Şimşek, H. (). Sosyal Bilimlerde Nitel Araştırma Yöntemleri (6. Baskı). Ankara: Seçkin Yayıncılık. Zhang, Y., & Wildemuth, B. M, (). Qualitative analysis of content. Applications of Social Research Methods to Questions in Information and Library Science, pp

86 TARİHİ VE KÜLTÜREL MİRASIN KİTLESEL BELLEĞE AKTARIMINDA BASININ ROLÜNE BİR ÖRNEK: YILI TÜRK ULUSAL GAZETELERİNDE TARİHİ YAPI VE ESERLERİ KONU ALAN YAYINLAR Mustafa ZENGİNBAŞ ÖZET Tarihi değerlerin toplumsal bellekte yer edinmesi ve nesiller arasında aktarımı, millet olarak yaşamanın önemli gereksinimlerinden birisidir. Okul, aile, çeşitli kurumsal yapılar, basın-yayın organları, sanatsal ve kültürel aktiviteler ve daha pek çok etken; bu değerlerin toplumsal bilince sunulmasında ve aktarılmasında rol oynarlar. Bir kitle iletişim vasıtası olan gazeteler de önemli bir aktarım kanalı olarak görülebilir. Gazeteler yayınları yolu ile toplumun güncel hayatındaki haber gereksinimini karşıladıkları gibi geçmişten çeşitli verileri de kitlenin düşünsel evrenine sunabilmektedirler. Sanat, kültür, tarih, edebiyat ve daha pek çok alanda ortaya koydukları yayınlar, geçmişten birçok değeri güncel gazete okuruna aktaran bir kanal vazifesi görür. Bu yayınlar okuru bilgilendiren, eğiten ve etkileyen bir işlev icra etme yeteneğine sahiptirler. Bu tebliğ, tarihi mirasın gündelik gazeteler vasıtası ile topluma aktarılması konusuna odaklanmaktadır. Bu kapsamda, seçilmiş bir örnek olarak yılı Türk ulusal gazetelerinde tarihi yapılar ve sanat eserleri konusunda kitleye sunulmuş yayınlar incelenmiş; bu yayınlarda ortaya konan tarihi değerler ve bunun okur kitlesinde yaratmaya elverişli olduğu etki irdelenmeye çalışılmıştır. Okt., Selçuk Üniversitesi, Konya. 67

87

88 АДАМ МИЦКЕВИЧ: СТАМБУЛЬСКИЙ ПЕРИОД. СОВРЕМЕННАЯ ОЦЕНКА Zuev Vladimir NIKOLAEVICH Адам Мицкевич славянский польскоязычный поэт, родоначальник польской романтической литературы. Родившись на стыке исторических эпох, он пронес через свое творчество традиции родной земли. Считая себя литвином, он был толерантным человеком. В силу исторических и жизненных обстоятельств Адам Мицкевич жил не только в Российской империи. Завершающий этап его творчества связан с Парижем. В году он попадает в Стамбул. Что его туда привело? Желание творить? Или помогать своему народу? Стамбульский период жизни поэта, продолжавшийся всего неполных три месяца, был наполнен встречами и беседами. Стамбульский период один из самых таинственных в жизни нашего земляка. Baranovichi State University, Belarus. 69

89

90 3. OTURUM (3. SESSION)-A Salonu (A Hall) Oturum Başkanları (Session Moderators): Prof. Dr. Mustafa SEVER-Yrd. Doç. Dr. (Assist. Prof. Dr.) Ayşe Gülbün ONUR

91

92

nest...

çamaşır makinesi ses çıkarması topuz modelleri kapalı huawei hoparlör cızırtı hususi otomobil fiat doblo kurbağalıdere parkı ecele sitem melih gokcek jelibon 9 sınıf 2 dönem 2 yazılı almanca 150 rakı fiyatı 2020 parkour 2d en iyi uçlu kalem markası hangisi doğduğun gün ayın görüntüsü hey ram vasundhara das istanbul anadolu 20 icra dairesi iletişim silifke anamur otobüs grinin 50 tonu türkçe altyazılı bir peri masalı 6. bölüm izle sarayönü imsakiye hamile birinin ruyada bebek emzirdigini gormek eşkiya dünyaya hükümdar olmaz 29 bölüm atv emirgan sahili bordo bereli vs sat akbulut inşaat pendik satılık daire atlas park avm mağazalar bursa erenler hava durumu galleria avm kuaför bandırma edirne arası kaç km prof dr ali akyüz kimdir venom zehirli öfke türkçe dublaj izle 2018 indir a101 cafex kahve beyazlatıcı rize 3 asliye hukuk mahkemesi münazara hakkında bilgi 120 milyon doz diyanet mahrem açıklaması honda cr v modifiye aksesuarları ören örtur evleri iyi akşamlar elle abiye ayakkabı ekmek paparası nasıl yapılır tekirdağ çerkezköy 3 zırhlı tugay dört elle sarılmak anlamı sarayhan çiftehan otel bolu ocakbaşı iletişim kumaş ne ile yapışır başak kar maydonoz destesiyem mp3 indir eklips 3 in 1 fırça seti prof cüneyt özek istanbul kütahya yol güzergahı aski memnu soundtrack selçuk psikoloji taban puanları senfonilerle ilahiler adana mut otobüs gülben ergen hürrem rüyada sakız görmek diyanet pupui petek dinçöz mat ruj tenvin harfleri istanbul kocaeli haritası kolay starbucks kurabiyesi 10 sınıf polinom test pdf arçelik tezgah üstü su arıtma cihazı fiyatları şafi mezhebi cuma namazı nasıl kılınır ruhsal bozukluk için dua pvc iç kapı fiyatları işcep kartsız para çekme vga scart çevirici duyarsızlık sözleri samsung whatsapp konuşarak yazma palio şanzıman arızası