abdurrahman dilipak kitapyurdu / Coğrafi Keşiflerin İçyüzü - eKitabı PDF, ePub, Mobi İndir

Abdurrahman Dilipak Kitapyurdu

abdurrahman dilipak kitapyurdu

Bu kitap yakın tarihimize ışık tutacak bir belgeler demeti şeklinde, söylenmeyeni söylemek için yazıldı. Üç ciltten oluşacak dizimizin ilkinde Kemalizm olgusuna farklı bir bakış açısı getiriliyor. İkinci cilt tek parti dönemine, üçüncü cilt DP dönemine ait belgelerden oluşacak. Bu çalışmamızda, belgeleri konularına göre tasnif ettik ve hemen hemen hiçbir yorumda bulunmadık. Bu kitaptaki belgelerin tümü Milli Eğitim Bakanlığı ve Genel Kurmay’ın tavsiye ettiği kitaplardan, ya da basında çıkan ve tekzib edilmeyen ve her hangi bir kovuşturmaya tabi tutulmayan kitaplardan derlenmiştir. Aynı konuda farklı rivayetleri, farklı değerlendirmeleri arkası arkasına sıraladık. Karar vermek size kalmaktadır. Kuşkusuz bu çalışma bu konuda herşeyi kapsamamaktadır.. Eğer bu yönde yeni çalışmaların ortaya çıkmasına öncülük edebilirse görevini yapmış olacaktır. Öte yandan bu bilgi kırıntılarını topluca düşündüğünüzde ve değerlendirdiğinizde, başka kitaplarda bu konuda tek satır yazılmamış olsa bile, kendiniz için bir kanaat oluşmasına yardımcı olacak türden şeylerdir. Soru sormanız, bazı gerçekleri yakalamanız için küçük bir başlangıç olarak önemli bir görev ifa edeceğini sandığım bu çalışmanın sayısız eksiklikleri, eleştirilecek yığınla yönü olduğunu biliyorum. Ama yine de bunun böyle olması gerektiğini düşünüyorum. Kitabı eğer sonuna kadar okuma fırsatı bulabilirseniz ne demek istediğimi daha iyi anlayacağınızdan kuşkum yok. Bu kitab yakın tarihimizle ilgili söylenmeyen bir gerçeğin arayışıdır. Konuya alışılagelmişin dışında farklı bir bakış açısı getirmektedir.

funduszeue.info" src="funduszeue.info" width="" height="">
soykırımından bir yıl önce Ege’de Rum tehciri yaşandı.

Markos Troulis’in, geçen gün Pontos News’da çıkan, "Türkiye Tarihine Bakmayı Niye Reddediyor?" makalesini okurlarımla paylaşmak istedim:

Büyük Türk tarihçi ve sosyolog Taner Akçam, yılları arasında İstanbul'daki Avusturya Büyükelçiliği askerî ataşesi Joseph Pomiankowski'den "İttihatçı aydınlarının büyük bir bölümü samimiyetle şuna inanıyordu:  , Osmanlı İmparatorluğu'nun son yıllarında - ve daha genel anlamda son iki yüzyılda - Avrupa ve Asya'daki birçok eyaleti kaybetmesinin,  nedeni esas olarak önceki padişahların aşırı insancıl davranışlarında [metinde aynen böyle] yatmaktadır. Yapılması gereken, ya eyaletlerin nüfusunu zorla İslamlaştırmak ya da onları tamamen yok etmekti".

 Sonuç olarak, "Savaştan sonra Türkiye'de hiçbir Ermeni kalmayacak" ifadesi, - diğer şeylerin yanı sıra - Osmanlı Meclisi'nin Rum sürgünü kararlarına da yansıdığı gibi, İttihat Terakki Partisi yetkililerin gerçek niyetlerine tanıklık ediyordu. (***)

Türk ulusal kimliğinin oluşumu aşamasında esasen dindar olmayan yabancılaştırılan toplumları imha stratejileri, Henry Morgenthau'nun karakteristik sözleriyle, elbette Rumları da içeriyordu: "Konstantiniye emniyet müdürü Bedri Bey, sekreterlerimden birine,  İtthat Hükümeti  Rumları o kadar başarılı bir şekilde kovdu ki, aynı yöntemi İmparatorluğun diğer bütün soylarına da uygulamaya karar verdi demişti."

Bu strateji, etnik grupların koordineli bir şekilde ve siyasî bir kararın uygulanması çerçevesinde kitlesel tasfiyesini ifade eden "soykırım" terimiyle karşılanmakta.

Bunu, etnosantrik sloganlardan açık ve farklı kılmak için şunun altını çizmek zorundayız:  Tutkulu asker ya da subaylarca bireysel olarak işlenen 5, 10 ya da utanç verici suçtan ibaret değildir bu bu. Soykırım, sistematik ve organize bir imha anlamına gelir ve bu nedenle bu gün, sadece bazı kişilerce değil,  ulus devlet sorumluları tarafından özür diliyorlar.

Doğu'daki Hristiyan nüfusun soykırımı, Osmanlı İmparatorluğu topraklarının kaderinden ve Büyük Devletler’in etki alanlarının eşzamanlı gelişiminden oluşan daha büyük Doğu Sorunu’nun bir parçasıydı.

Bugüne kadar Türkiye, iç bütünlüğün olmamasından ve antropolojik tebaanın Ankara devletine olan inancını güvence altına almada ve meşruiyetinin yetersiz kalmasından hep rahatsızlık duymuştur.

Kürtler "terörist" olarak nitelenip,  kendi kaderini tayin hakkını isteyen halk olarak tanınmıyorlar. Resmî Türk devleti, Kürtlerin azınlık haklarına saygıyı tartışmıyor, ancak onları ayrı bir kimlik olarak da görmeyip topluca "suçlu" olarak görüyor. Kürt bölgesinin mevcut yönetimi, Türkiye'nin – Osmanlı/Türk - geçmişine bakmayı reddetmesi hakkında çok şey açıklamaktadır.

Kurbanların torunlarının tazmin edilmesi gibi yasal sonuçlardan kaçınmak için bir çaba söz konusu. Ancak asıl sorun, bu soykırım politikalarının, heterojenliklerin üstünün örtülmesi yoluyla yaratılan Türk ulus-devletinin doğuşunun ve gidişatının doğasını yansıtmasıdır.

Başka bir deyişle, zor kullanarak İslamileştirme ve farklı kimlikleri hedef alan soykırım Türk devletinin yaşayabilir olması için yaratılmış yapay  "Türk ulusal kimliğinin" temel taşıdır. Yaşanmakta olan geçmişten kaynaklı zorluklar, yaratılmış olan tüm yapıyı makro-tarihsel açıdan sorgulamayı gerektirmektedir.

"Aydınlanmış  Esperia"da benzer uygulamalarımız yok muydu? Açıkçası, bu tür uygulamalar Batı Avrupa ve Kuzey Amerika'da, o dönemlerde ortaya çıkan devletlerin içlerinin homojenleştirilmesi amacıyla yaşanırken, Adam Watson, The Evolution of the International Community adlı çalışmasıyla bizi ayrıntılı olarak bilgilendiriyor.

Ancak, Watson bizatihi, ortaçağ Avrupa'sında sık sık yaşanan şiddet ve yağma eylemlerinin "genellikle aristokrasinin sorumlu insanları ve din adamları tarafından kınandığını" ve asıl kaygının savaşı haklı çıkarmak ve bunu spesifik bir değerler koduyla her şekilde uyumlu hale getirmek olduğunu belirtir (bkz. Mark Evens, Just War Theory). Yapay da olsa bu "arınma" süreci içinde, bu devletler bir devlet anlatısı ya da bir şekilde etnosantrik yaklaşımlarının ve tarihsel referanslarının eksenini teşkil eden bir "etik yasası" yaratmayı başardı.

Türkiye örneğine gelince, böylesi bir çaba,  muhtemelen bir çıkmaza sürükleyecektir ve bu da, olaylara zamansal yakınlıkla, çok sayıda kanıt ve görüntünün gücü (fotoğraf ve sinematografik kanıtlar) nedeniyle canlı anılarla, ancak esas olarak mevcut devlet yapısının bu suçları işleyen faille olan ayrılmaz ilişkisiyle ilgilidir.

Osmanlı İmparatorluğu'nun Son Yılları - Emmanuil Emmanuilidis  <div><h2>Ragıp Zarakolu</h2><div><p><b>Stockholm.</b> Etnik arındırma, zorunlu göç, tehcir olguları bakımından hiçbir ulus devletin sicilinin temiz olduğu söylenemez. Özellikle yüzyılda oluşan Balkan, Orta ve Doğu ulus devletleri açısından.</p><p>ABD’nin resmen Ermeni soykırımını tanıması, aslında sadece Amerikan Temsilciler Meclisi ve Senato'sunun aldığı kararın onaylanmasından ibaret. Bu filmi gösterilen tepkileri daha önce yaşadık Fransa örneğinde mesela. ABD gibi Fransa’da da Meclis'in kararı gelip Senato'ya takılıyordu. Senato kabul ettikten sonra Cumhurbaşkanı'na kalan sadece onaylamaktan ibaretti.</p><p>Daha önemlisi, soykırım sırasında Osmanlı Devleti'nin müttefiki olan Almanya’nın, kendi rolü ile birlikte soykırım olgusunu kabul etmesiydi.</p><p>Almanya bile olguyu kabul ederken, Ermeni soykırımını ilk kez belgeleyen parlamento raporu Mavi Kitap’ın hazırlandığı ülke olan İngiltere’nin bu olguyu tanımaktan kaçınması ilginç. Mavi Kitap’ın (*) ilk Türkçe edisyonunu yayınlayan Pencere Yayınları editörü Erdoğdu’yu ve önsözü yazan Taner Akçam’ı,

Bugün Cumhurbaşkanlığı, her 24 Nisan’da Ermeni yurttaşların acısını paylaşan açıklama yapmaya başladı. Geçmişe oranla büyük ilerleme. Soykırımın resmen kabulünden önce ABD ve Avrupa ülkeleri de benzeri açıklamalar yapıyordu.

Soykırımdan sağ kalanların torunlarının, yurttaşı oldukları ülkelerin bu gerçekliği kabul etmesi için verdiği mücadele, Ayşe Nur Zarakolu’nun ölümünden birkaç ay önce Jean Claude Kebapçıyan ile Paris’te yaptığı görüşmede belirttiği gibi, sonuna kadar meşru bir mücadele. Ve bunun kabulü aynı zamanda batılı devletlerin yurttaşlarına karşı bir yükümlülüğü.

Yani bunun emperyalizmle falan ilgisi yok, bazı "sol" partilerin yaptığı açıklamalardaki gibi. Tam tersine "emperyalist çıkarlar" soykırım olgusunun kabulünü geciktiren faktör oldu onyıllarca. Ermeni soykırımını resmen kabul eden ilk ülke Uruguay oldu. Soykırımın Yılı olan ’te. Hrant Dink de bunun Ermenilerle/Türkler arasında çözülecek bir sorun olduğunu düşünüyordu. Ama soykırımcı geleneğin "1 buçuk milyon+funduszeue.info" kurbanı oldu. Örneğin, soykırım araştırmacısı Taner Akçam da, Hrant Dink gibi araştırmalarında "soykırım" kavramını kullanmıyordu. Hrant’ın katlinden sonra kullanmaya başladı.

İsmail Beşikçi sadece Kürt tabusunu değil KİP olgusunu da ilk deşen araştırmacı, Ayşe Nur’un yılında yayınladığı, Paris’teki Kürt Enstitüsü'nün destek verdiği, "Devletlerarası Sömürge Kürdistan" kitabı ile.

Devletlerarası Sömürge Kürdistan (İlk Baskı) İsmail Beşikçi
İlk baskı Alan Yayıncılık , Kürt tabusuna ilk yumruk

Geçtiğimiz günlerde Taner Akçam’ın kimi "sol" çevreler ve kimi Kürt milliyetçisi çevreler tarafından hedef alınmasını anlamak mümkün değil. Çünkü yıldır Ermeniler ortadan kaldırıldıklarını, Kürtler ise var olduklarını kanıtlamaya çalışıyor. Ve bu gerçekliklerin ortaya çıkarılmasına on yıllarını adayan, bedel ödeyen saygın kişilerin, en fazla birbirini anlaması gereken kişiler olması gerektiğini düşünüyorum. Dolduruşa gelmeden!

Taner Akçam’ın, soykırım olgusunu herkese hitaben anlatan kitabından sonra bu saldırının yoğunlaşması ilginç (**)

İnsan Hakları Ve Ermeni Sorunu-Taner Akçam Kitabı ve Fiyatı
"Ermeni Sorunu", insan hakları perspektifi ile "Ermeni Soykırımı" na dönüştü.

Almanya Türkiye'deki Rumları Nasıl Mahvetti - Mihail Rodas </p>
            <span class=nest...

çamaşır makinesi ses çıkarması topuz modelleri kapalı huawei hoparlör cızırtı hususi otomobil fiat doblo kurbağalıdere parkı ecele sitem melih gokcek jelibon 9 sınıf 2 dönem 2 yazılı almanca 150 rakı fiyatı 2020 parkour 2d en iyi uçlu kalem markası hangisi doğduğun gün ayın görüntüsü hey ram vasundhara das istanbul anadolu 20 icra dairesi iletişim silifke anamur otobüs grinin 50 tonu türkçe altyazılı bir peri masalı 6. bölüm izle sarayönü imsakiye hamile birinin ruyada bebek emzirdigini gormek eşkiya dünyaya hükümdar olmaz 29 bölüm atv emirgan sahili bordo bereli vs sat akbulut inşaat pendik satılık daire atlas park avm mağazalar bursa erenler hava durumu galleria avm kuaför bandırma edirne arası kaç km prof dr ali akyüz kimdir venom zehirli öfke türkçe dublaj izle 2018 indir a101 cafex kahve beyazlatıcı rize 3 asliye hukuk mahkemesi münazara hakkında bilgi 120 milyon doz diyanet mahrem açıklaması honda cr v modifiye aksesuarları ören örtur evleri iyi akşamlar elle abiye ayakkabı ekmek paparası nasıl yapılır tekirdağ çerkezköy 3 zırhlı tugay dört elle sarılmak anlamı sarayhan çiftehan otel bolu ocakbaşı iletişim kumaş ne ile yapışır başak kar maydonoz destesiyem mp3 indir eklips 3 in 1 fırça seti prof cüneyt özek istanbul kütahya yol güzergahı aski memnu soundtrack selçuk psikoloji taban puanları senfonilerle ilahiler adana mut otobüs gülben ergen hürrem rüyada sakız görmek diyanet pupui petek dinçöz mat ruj tenvin harfleri istanbul kocaeli haritası kolay starbucks kurabiyesi 10 sınıf polinom test pdf arçelik tezgah üstü su arıtma cihazı fiyatları şafi mezhebi cuma namazı nasıl kılınır ruhsal bozukluk için dua pvc iç kapı fiyatları işcep kartsız para çekme vga scart çevirici duyarsızlık sözleri samsung whatsapp konuşarak yazma palio şanzıman arızası