kpds kelime ezberleme programı / Kelime Ezberleme Programı | BİLGİSAYAR BİLİŞİM | BBNET

Kpds Kelime Ezberleme Programı

kpds kelime ezberleme programı

Wordly ile Kolayca İngilizce Kelime Öğrenin

Ücretsiz ve Reklamsız İngilizce Ezberleme Programı Wordly! İngilizce kelime ezberlemek istiyorsanız sonunda ihtiyacınız olan uygulama karşısınızda! İngilizce kelime ezberleme kartları ve İngilizce kelime ezberleme oyunları ile yeni İngilizce kelime öğrenmek hiç bu kadar kolay olmamıştı! Artık İngilizce kelime ezber yaparken zorlanmayacaksınız. Wordly’yi ücretsiz olarak şimdi kurun, sonrasında dilediğiniz İngilizce kelime kategorisini seçin. Wordly size her gün seçtiğiniz kategoriden bir kelimeyi hatırlatacak! İngilizce kelime kartları üzerinde kelimeye, anlamına, açıklamasına hem Türkçe anlamlarıyla hem de İngilizce olarak ulaşabilirsiniz.

İngilizce kelime hazinenizi geliştirmek kolay değildir. Çoğu zaman öğrendiğiniz kelimeleri belirli bir zaman sonra unutmaya başlarsınız. İngilizce kelime geliştirici oyunlar bunun için önemlidir. Eğitim uzmanlarımızla Wordly’yi tasarlarken yüzlerce kişiyle görüşerek başarılı bir İngilizce kelime geliştirici oyun olması için çalıştık. Wordly sizin için internetsiz ingilizce kelime geliştiricidir. Yaşınız ve ihtiyaçlarınız ne olursa olsun Wordly’yi ingilizce kelime geliştirici program olarak kullanabilirsiniz.

Sınav ve Kategoriler için İngilizce Öğrenme

Başlangıç Seviye Kelimeleri, Orta Seviye Kelimeleri, İleri Seviye Kelimeleri, Yüksek Seviye Kelimeleri, En Çok Kullanılan Kelimeler, KPDS, YDS (Yabancı Dil Sınavı) , YGS5 Sınavı İçin, TOEFL IBT, GRE, IELTS, 8. sınıf kelimeleri, 7. sınıf kelimeleri, İş İngilizcesi, Finans Sektörüne Yönelik İngilizce Kelimeler, Doktorlar İçin İngilizce Kelimeler, Okul Öğrencileri ve Çocuklar İçin İngilizce Kelimeler gibi onlarca farklı kategori içerisinde birbirinden farklı İngilizce kelimeler sizleri bekliyor. İngilizce&#;nizi geliştirici bu uygulamayı hemen kurmalısınız.

Wordly içerisinde İngilizce kelimeleri sesli olarak dinleyebilirsiniz. Hangi kategoriyi seçerseniz seçin bütün kelimelerin telaffuz ve anlamını rahatlıkla öğrenebilirsiniz. İngilizcede kelimelerin okunuşlarını öğrenmek zor olduğu için Wordly kelime ekranından kelime okunuşlarını dinlemenizi sağlayan bir özellik geliştirdik. Kelimelerin telaffuzlarını ve okunuşlarını dilediğiniz kadar dinleyip, tekrar edebilirsiniz.

Zengin İngilizce paketi ile Wordly İngilizce öğrenmenizde size büyük bir yardımcıdır. Bu uygulamayı kullanmaya başladıktan sonra İngilizce bulmaca çözmek, bulmaca oyunları içerisinde keyifli zamanlar geçirmek sizin için çok daha kolay olacak. İngilizce kelime defteri olarak da kullanabileceğiniz Wordly ile İngilizce kelime hazinenizi kolayca genişleteceksiniz. Seviyenize göre hazırlanmış İngilizce kelime testlerini çözerek de öğrendiklerinizi kontrol edebilirsiniz.

Wordly içerisinde gördüğünüz bir İngilizce kelimenin çevirisini görmek için üzerine dokunmanız yeterli. Böylece kelimenin Türkçe olarak karşılığını kolaylıkla görebilirsiniz. Eğlenceli bir İngilizce kelime öğrenme oyunu arıyorsanız Wordly’yi hemen kurun. İnternetsiz İngilizcenizi kolayca geliştirin. Zengin İngilizce kelime sepetinden faydalanın. İngilizce kelime ve deyimleri kolayca öğrenin. Günde 1 kezden 12 keze kadar Wordly size kelimeleri hatırlattığı için kelimeleri unutamazsınız. Böylece her gün bir yeni İngilizce kelimeyi öğrenmiş olursunuz. İngilizce kelime hatırlatmaları isterseniz ayrıca haftalık olarak email adresinize de alabilirsiniz.

Uygulamanın Temel Özellikleri:

* İngilizce kelimeler ve Türkçe anlamını öğrenin
* Kelimenin doğru telaffuzunu okunuşunu öğrenin
* İngilizce kelimenin açıklamasını ve örnek cümle içerisinde kullanımını görün
* Metinlerin üzerine dokunarak İngilizce metinlerin Türkçe çevirisini görün
* İnternetsiz İngilizce öğrenin. Uygulamamız çevrim dışı olarak da çalışmaktadır.
* İngilizce seviyeniz ne ise ona uygun kelimeleri göreceksiniz.
* İngilizcenizin ne kadar kolay geliştiğini görünce şaşıracaksınız.

Diğer yabancı dil öğrenme uygulamalarıyla nasıl karşılaştırılır?

* % Ücretsiz ve Reklamsız!
* Her Gün Yeni Bir İngilizce Kelime Ezberleyin!
* En İyi İngilizce Kelime Hatırlatıcısı!
* İngilizce geliştirmek için birebir!




 Ekran Görüntüleri 

wordly-ingilizce-kelime-ogrenme-1wordly-ingilizce-kelime-ogrenme-2wordly-ingilizce-kelime-ogrenme-3


 İndirme Linkleri 

Android (Google Play)
iPhone (App Store)


Dil Sınavlarında En Çok Çıkan Kelimeler, KPDS, ÜDS Kelime Ezberleme

DİL SINAVLARI İÇİN EN ÖNEMLİ KELİME

1. abandon = (1) (birini) terk etmek (= leave) (2) bir şeyden vazgeçmek (= give up)

2. abbreviate = (1) kısaltmak, özetlemek (2) (matematikte) 

3. abolish = (toplumdaki tabuları) yıkmak, sona erdirmek (= do away with)

4. absorb = içine çekmek, emmek

5. abstain from = (alkol, ilaç vb) den sakınmak/ uzak durmak (=avoid from) !

6. abundance = bolluk, bereket

7. abundant = bol, bereketli

8. accelerate = hızlandırmak, ivme kazandırmak *** accelerator = gaz pedalı

9. accept = kabul etmek, razı olmak

access = erişmek, ulaşmak

accessible to = ulaşılabilir, erişilebilir

accommodate = (misafir, konuk vb) ağırlamak (= put up)

accompany = (1) eşlik etmek, arkadaşlık etmek (= escort) (2) beraber bulunmak ya da bir arada gözükmek (* Pain and fever accompany inflammatory diseases)

accomplish = başarmak (= achieve)

accumulate = (1) birikmek, çoğaltmak (2) biriktirmek, yığmak

accuracy = doğruluk, kesinlik

accurate = doğru, hatasız, eksiksiz bir şekilde (= precise, correct)

accurately = doğru, hatasız, eksiksiz bir şekilde (= precisely, correctly)

accuse (of) = birini bir şeyle suçlamak, itham etmek

achieve = başarmak, yerine getirmek

acknowledge as = (1) kabul etmek, olarak tanımak (2) (mektup, mesaj vb) aldığını gönderen kişiye bildirmek

acquainted with = aşina olmak, haberdar olmak (= familiar with)

acquire = (dil, miras, huy vb) edinmek, kazanmak (= obtain, attain) (*She acquired a huge fortune.) (* I acquired Turkish but I learned English in school.)

acquisition = edinim

activity = faaliyet, aktivite *** activist = bir fikrin aktif destekçisi (=supporter)

adapt = bir şeye uyarlamak, uydurmak ( = adjust)

addict = bağımlı, tiryaki *** drug addict = eroin bağımlısı

addiction to = bağımlılık, tiryakilik

addition = ilave, ek

additionally = ayrıca, bunun yanı sıra, buna ilaveten (= furthermore,moreover)

adequately = yeterli bir şekilde (= sufficiently)

adjust = (1) uyarlamak (= adapt) (2) alışmak (= get used to)

adjustment = düzeltme,intibak, uyma

administer = (1) idare etmek, yönetmek (2) (damardan ilaç vb) vermek, sağlamak

admire = hayran olmak

admit = kabullenmek, itiraf etmek

adopt = (1) evlat edinmek (= take up) (2) (önlem, tedbir vb) almak (adopt measure) (3) (başkasına ait bir şeyi) benimsemek (dil, din vb)

adore = çok sevmek, tapmak

adverse = zıt, kötü

advocate = (1) savunmak (= defend) (2) desteklemek (= support)

affect = etkilemek (= influence)

aggravate = gittikçe kötüye gitmek, fenalaşmak (= deteriorate, worsen)

aggressive = saldırgan

aid = yardım etmek (= help)

alien (to) = yabancı

alongside = yanında, bitişiğinde (beside, next to)

alter = değiştirmek (= change)

alteration = değişiklik

amazing = şaşırtıcı, hayran bırakıcı (= astonishing)

amend = değişiklik yapmak (kanunda düzenleme yapmak anlamındaki gibi)

amendment = değişiklik, (kanun vb) üzerinde değişiklik yapmak (= alteration)

amusing = eğlenceli, zevkli

announce = anons etmek, ilan etmek (= give out, declare)

anticipate = ummak, beklemek

apologize = özür dilemek (apologize to someone for something)

appalling = korkunç (= dreadful, horrendous)

appointment = (1) atama, tayin (2) randevu (= rendezvous)

appreciate = (1) takdir etmek, değerini bilmek (2) anlamak, farkına varmak

approach = (1) (zaman/ mesafe bakımından birine/bir şeye) yaklaşmak (* Do not approach with fire! (2) (bankaya/yüksek bir mevkiye vb) müracaatta bulunmak, ricada bulunmak (* She approached the bank for a loan)

appropriately = uygun olarak (= suitably)

approve of = onaylamak, uygun bulmak, tasvip etmek

arrange = düzenlemek, ayarlamak (toplantı, randevu vb)

artefact = insan eliyle yapılmış (sanat)

ascend = yukarı çıkmak, yükselmek, tırmanmak (= go up / climb up)

ask for = ricada bulunmak, bir şey istemek

aspire = şiddetle arzu etmek, çok istemek (* I’ve always aspired to be a singer)

assemble = (1) bir araya getirmek, toplamak (= gather) (2) monte etmek (= put up)

assess = değerlendirmek (= evaluate)

assign = atamak, tayin etmek, görevlendirmek (= appoint)

assist somebody in something = birine bir konuda yardım etmek

associate = (zihninde insanlar/eşyalar arasında) çağrışım yapmak, çağrıştırmak * I always associate the smell of baking with my childhood.) (2) (kötü yolda olan veya kötü alışkanlıkları olan insanlarla) arkadaşlık yapmak, düşüp kalkmak (* Don’t associate with those glue-sniffers.)

assume = (1) elinde delil olmadan bir şeyin doğru olduğunu düşünmek veya kabul etmek, farz etmek (= conclude) (2) (sorumluluk/vebal vb) üstlenmek, üzerine almak (= take on) (* I temporarily assumed the responsibility for her)

assure = birine teminat vermek, emin kılmak, garanti vermek

astonishment = şaşırtmak, şaşırmak (= amazement, bewilderment)

attach = iliştirmek, eklemek (= enclose)

attack = saldırmak, saldırı

attain = elde etmek, erişmek (= gain, obtain)

attainment = ulaşmak, erişmek

attend = iştirak etmek, katılmak

attribute = (bir sebebe/nedene) dayandırmak (= base on/upon)

auditorium = dinlenme/izleme salonu, seyircilerin oturduğu bölüm

available = mevcut, var olan

avert = (1) olmasını önlemek (2) başka yöne çevirmek (trafik akışını vb)

avoidable = kaçınılabilir, engellenebilir

award = ödül

backward = geri kalmış, geriye doğru

badly in need of = bir şeye/birine çok muhtaç olmak

barely = (1) hemen hemen hiç, neredeyse hiç (2) güçlükle (= hardly, scarcely)

bargain = (1) pazarlık, anlaşma (2) pazarlık etmek (3) kelepir, ucuz eşya

barren = kurak, verimsiz (= infertile, arid)

basic = temel (= essential, fundamental)

bazaar = pazar, alışveriş yeri

behave = davranmak

believe = inanmak

belongings = birinin kişisel eşyaları (= possessions)

beloved = sevgili, hazret

bitingly satirical = aşırı alaycı, insafsızca eleştirme

bizarre = tuhaf, acayip (= strange, weird)

blanket = battaniye

blaze = (1) ateş, alev, yangın (2) parlamak

bolt = fırlayıp kaçmak, tabanları yağlamak

branch = dal, branş

break off = (nişan, nikah vb) bozmak, ayrılmak

breed = (1) (hayvan için) doğurmak, yavrulamak (2) hayvan yetiştirmek

bribery = rüşvet *** offer bribes = rüşvet teklif etmek

bride = gelin

brief = kısa, öz *** in brief = kısaca, öz olarak

bring up = (1) çocuk büyütmek (2) kusmak (3) ortaya (konu vb) atmak

broadcast = (radyo, televizyon, hava durumu için) yayın

Broadly speaking = Genel konuşmak gerekirse (= generally, mostly)

broil = ızgara yapmak, kavurmak

bullfight = boğa güreşi

bully = (1) kabadayı, zorba (2) kabadayılık yapmak, zorbalık yapmak

burial = gömü, gömme

burn = (1) yakmak (2) yanmak

button = düğme

calculator = hesap makinesi

call for = talep etmek, istemek (= demand)

calm = sakin

can’t take one’s eyes off = gözlerini birinden veya bir şeyden alamamak

cancel = iptal etmek (= call off)

captivating = büyüleyici (= enchanting, fascinating)

captive = tutsak, esir

captivity = tutsaklık, esaret

capture = yakalamak, ele geçirmek, tutsak etmek (= apprehend)

careless = dikkatsiz

carry out = (çalışma, deney, anket vb) yürütmek, icra etmek (= fulfil, conduct)

carve = (1) (tahta vb) oymak (2) (et vb) kesmek

casually = günlük, sıradan, havadan sudan

caution = uyarı, dikkat

cease = sona erdirmek, durdurmak ( cease-fire= ateşkes)

ceaseless = aralıksız, durmadan (= non-stop)

celebration = kutlama

celebrity = ünlü

census = nüfus sayımı

ceremony = tören

charge (with) = ile yargılamak (mahkemede) (= try)

circulate = dolaşmak, dolaştırmak, deveran etmek (vücuttaki kan vb)

circulation = (1) dolaşım (2) gazete tirajı, günlük satış oranı

cite = örneklemek, adından bahsetmek, değinmek (= refer to, mention)

citizen = vatandaş *** Citizenship = Vatandaşlık

clarify = açıklamak (= explain)

claw = pençe, hayvan pençesindeki kıvrık tırnak

clearance = (1) mağazayı boşaltma, malları elden çıkarma, tasfiye (2) izin, yeşil ışık

close = (sıfat) yakın

closed = kapalı

closure = (1) kapanış (2) iflas

coincide with = aynı zamana denk gelmek/tesadüf etmek (= fall on the same date)

collapse = (1) (bina vb için) çökmek (2) bayılmak

collapsible = katlanabilir (kanepe vb)

collar = (1) yaka (2) tasma

colleague = iş arkadaşı

collide with = çarpışmak (= crash into)

commence = başlamak (= start) *** commencement speech = açılış konuşması

comment on = yorum yapmak (= interpret)

commercial = ticari

commit = (1) (intihara vb) kalkışmak, yeltenmek (2) (suç, cürüm) işelemek (3) (kendini işine, ailesine vb) adamak (= devote)

commit = kalkışmak, yeltenmek *** commit suicide = intihar etmek

common = (1) ortak (2) sıradan, yaygın *** in common with = ile ortak nokta

commonplace = yaygın, sıradan (= ordinary, usual)

commuter = ev ile iş arasında mekik dokuyan/gidip gelen

companion = dost, arkadaş

company = (1) arkadaşlık, dostluk (2) şirket

compel = zorlamak, mecbur bırakmak (= force, oblige)

compensation for = (1) tazminat ödemek (2) telafi etmek

compete = rekabet etmek, yarışmak ***competition = müsbaka, yarış

compete against = başkasıyla yarışmak, rekabet etmek

compete with = başkasıyla aynı yerden beslenmek/geçim sağlamak (kangurular koyunların otlaklarından otlanan rakip hayvanlar olması gibi)

competition = (1) rekabet (2) müsabaka, yarış

compile = derlemek, bir araya getirmek (bilgi, delil vb)

complain to somebody about something = şikayet etmek

completely = tamamen, bütünüyle (= entirely)

comply (with) = e uymak, e itaat etmek (= abide by)

compose = oluşturmak, meydana getirmek *** be composed of = den oluşmak

compound = bir sürü binanın bulunduğu etrafı çevrili mekan

comprise = içermek (= include)

compute = hesap yapmak, bir notu bilgisayara girmek(= calculate )

conceal = gizlemek, saklamak (= hide)

conceive as = (1) olarak algılamak/düşünmek (2) conceive of = bir şeyi ilk kendisi akıl etmek (= senaryonun konusu vb) (3) gebe kalmak

conclude = sonuç çıkarmak (= assume)

conclusion = sonuç, netice, yargı

condition = durum, hal / koşul,şart

conditionally = şartlı olarak, belli şartlara bağlı

conduct = (1) (deney, anket vb) idare etmek, yürütmek (= carry out) (2) (isim hali) davranış (= behaviour)

conduct = (1) (deney,çalışma vb) yürütmek,icra etmek (2) davranış (= behaviour)

confess = itiraf etmek (= speak out)

confident (of) = emin

confine to = (1) sınırlamak, bir yere mahkum etmek (2) hapse atmak (= imprison)

confirm = (1) onaylamak, doğrulamak (= verify) (2) (bir iddiayı, davayı vb) güçlendirmek, pekiştirmek (= strengthen)

conflict = (1) çatışma, savaş (2) anlaşamama, tartışma

conflict with = çatışmak, çarpışmak, savaşmak

conform to = uymak, uyuşmak (= obey the rules)

confront = (1) karşılaşmak, yüz yüze gelmek (2) confront about = yüzleştirmek

confuse = karıştırmak, şaşırmak

conquer = (1) fethetmek (2) yenmek, galip gelmek

consent = (1) razı olmak (2) izin,rıza (= permission)

consent to = razı olmak

consequence = sonuç, netice (= result)

conserve = korumak, muhafaza etmek

considerable = büyük ölçüde, önemli miktarda, azımsanamaz X negligible(=neglicıbıl)

considerably = önemli ölçüde, oldukça

considerately = düşünceli/nazik bir şekilde

consideration = göz önünde bulundurma/düşünme

consist of = ibaret olmak, meydana gelmek

conspire against = birine komplo kurmak (= plot against)

constantly = 1-sürekli 2- aralıksız

constantly = sürekli

constitute = oluşturmak, meydana getirmek (= make up)

constrain = zorlamak (= restrain, force)

construct =inşa etmek, yapmak (= build)

consult = danışmak (= check with)

consume = tüketmek (= use up)

contact with = birisi ile kontak/temas kurmak, irtibata geçmek

contemporary = çağdaş, aynı çağda yaşayan

content with = den memnun

contest = yarışma, müsabaka *** beauty contest = güzellik yarışması

continent = kıta

contract = (1) sözleşme yapmak (2) küçülmek, büzülmek (= shrink) (3) hastalık kapmak

contradict = çelişmek

contradictory = çelişkili, tutarsız, kendini yalancı çıkaran (= inconsistent)

contribute to = katkıda bulunmak

controversial = tartışmalı, fikir ayrılığına sebep olan (= disputable, debatable)

controversy = anlaşmazlık, fikir ayrılığı

conventional = geleneksel, alışılagelen

converse = (1) karşıt, zıt (2) konuşmak

convert into = dönüştürmek (= change)

convict = mahkum, tutuklu

convince = ikna etmek

correctly = doğru bir şekilde, düzgünce (= accurately, precisely)

correspond to = bir şeyle uymak, uygun düşmek, tekabül etmek (= agree, match)

correspond with = birisi ile yazışmak

counterpart = karşılığı, dengi (“Sultan” kelimesinin counterpart’ı “Kral” dır)

couple = çift

course = (1) gidişat, ilerleme (zaman/mekan içinde) *** in the course of = nın esnasında (2) (nehir için) akış yönü (3) öğrenim, kurs

cramped = hijyenik olmayan

crash = (1) kaza, şiddetli ses, iflas (2) yere düşme , çarpma

crawl = emeklemek

create = yaratmak

credibly = inanılır bir şekilde (= believably)

criminal = ciddi bir suç/cürüm işlemiş,suçlu

crippled = felçli, kötürüm (= paralysed) (2) engellenmiş, gerilemiş (ekonomi vb)

crocodile = timsah (= alligator)

cross out = üstünü çizmek, silmek (= delete)

crumble = ufalanmak, parçalanmak (= disintegrate, fall apart)

cultivate = tarım yapmak, tarlayı vb sürüp ekmek

curator = sanat galerisi/müze/kütüphane görevlisi

currency = döviz

curve = eğim, eğmek

custom = gelenek, görenek *** customs = gümrük

customary = geleneksel (= traditional

debate = tartışmak

debt = borç

deceit = kandırmak *** deceitful = hilekar, hileci

deceive = kandırmak, kafaya almak (= take in)

decipher = şifresini çözmek

decipher = şifresini çözmek, anlamını meydana çıkarmak

declare = ilan etmek, beyan etmek

decline = (1) azalmak, gerilemek (2) kibarca reddetmek (= turn down)

dedicate = kendini adamak (= devote to, commit oneself to)

dedicate to = kendini adamak (= devote to)

deduce = sonuç çıkarmak (= conclude, assume)

deduction = tümevarım, sonuç (= conclusion)

deepen = derinleştirmek, derinleşmek

defeat = yenmek, bozguna uğratmak (= beat)

defect = bozukluk, kusur, hata, sakatlık *** speech defect = konuşma özrü

defend = savunmak

define = tanımlamak

degeneration = yozlaşma, aslını kaybetme

delay = geciktirmek

delightful = zevkli, hoş

deliver = (1) siparişi teslim dağıtmak/teslim etmek (= distribute) (2)doğurmak vermek (3) deliver speech = konuşma yapmak

demand = (1) talep, istek (2) talep etmek, istemek ***in demand = revaçta

demobilize = askerden terhis etmek

demolish = yıkmak, parçalamak (= do away with)

demonstrate = (1) uygulamalı bir şekilde göstermek (= show) (2) gösteriyapmak, protesto düzenlemek

deny = (1) inkar etmek (2) yapmasını yasaklamak (deny somebody to do something)

depress = (1) üzmek (= sadden, upset) (2) bastırmak (= press down)

derive from = çıkarmak, gelmek

descend = inmek, azalmak

desert = çöl

deserve = hak etmek

design = plan çizmek, tasarlamak

design = tasarlamak, dizayn etmek

desire = (1) istek, arzu (2) istemek, arzu etmek (= wish)

desolate = mutsuz, kederli (= depressed) (2) terkedilmiş (= deserted)

dessert = tatlı

destination = hedef, varılacak yer

destiny = kader, kısmet

destroy = yıkmak, yok etmek (= damage, ruin)

detain = alıkoymak, göz altında tutmak (= take into custody)

detect = meydana çıkarmak, işin aslını ortaya çıkarmak (= discover, notice)

detection = teşhis etmek, belirlemek

deter (someone) from = caydırmak, engel olmak (= discourage)

deteriorate = kötüleşmek, kötüye gitmek (= aggravate, worsen)

determination = (1) azim, kararlılık (= ambition) (2) inat (= stubbornness, obstinacy)

devastate = yıkmak, tahrip etmek (= destroy)

develop = (1) geliş(tir)mek, genişle(t)mek, ortaya atmak (teori, fakir vb) (2) (foto) film banyo ettirmek (3) (vücudun ürettiği bir hastalığa) yakalanmak “develop cancer”

deviate = sapmak, yönünü değiştirmek (= diverge, stray)

devote = adamak

diagnose as = teşhis etmek

differentiate = ayırmak (= distinguish)

diminish = azalmak (= decline)

direct = (1) yönetmek (2) (turiste vb) yol göstermek (guide)

disappearance = ortadan/gözden kaybolmak (= vanish)

disclose = açığa çıkarmak, gün ışığına çıkarmak (= reveal, display)

discover = keşfetmek

discriminate (against) = (ırk, yaş, cinsiyet vb) ayrımcılık yapmak

discriminate against = ayrımcılık yapmak

discuss about = tartışmak (= argue)

disease = hastalık, maraz (= illness, ailment)

dismiss = kovmak (işten), kafasından çıkarmak

dismissal = kovma, başından savma

dispatch = göndermek, yollamak (= send, submit)

display = göstermek, sergi *** on display = sergide

displeased = hoşnut kalmamış, memnun olmayan (= discontented, unsatisfied)

dispose of = başından atmak, den kurtulmak (= get rid of)

dispute = (1) tartışmak, anlaşamamak (= disagree) (2) anlaşmazlık (= controversy)

disqualify = diskalifiye etmek, elemek, yetersiz görmek

disseminate = (bilgi, fakir vb) yaymak, dağıtmak

distinct = (1) farklı, ayrı, bağımsız (= different) (2) açık seçik, net (=clear)

distinguish = ayırmak, farkını söylemek (= differentiate)

distort = (1) (olayın aslını) çarpıtmak, farklı bir anlam yüklemek (=misrepresent) (2) (şeklini/biçimini vb) bozmak, tahrif etmek (= disfigure)

distress = (1) tehlike (2) acı, ıstırap

distribute = dağıtmak (= deliver, hand out)

divert = (trafik yönünü vb) saptırmak, başka yöne çevirmek

dizzy = başı dönen, kendini bayılacak gibi hisseden (= giddy)

docile (dosayl) = uysal, evcil

dominate = egemen/baskın olmak, hakim olmak, idaresi altına almak

donate = (para, kan vb) bağış yapmak (= contribute)

donation = (para, kan vb) bağış yapmak (= contribution)

dowry = çeyiz

dramatic = (1) tiyatro ile ilgili (= theatrical) (2) önemli, kayda değer (= drastic) (3) ani, çok hızlı (fiyatlarda ani ve hızlı artış gibi)

draw = (1) (resim vb) çizmek (2) (perde vb) çekmek, kenara almak (3) (sonuç) çıkarmak (***draw a conclusion) (4) bir maçın berabere bitmesi

dress code = (bir işyerinde veya okulda) kıyafet genelgesi

drug addict = eroin bağımlısı

drug dealer = eroin ticareti yapan kişi

dustbin = çöp kutusu (= trash can)

earth***** = deprem

edit = bir kitabı basılabilir hale getirmek, editörlük yapmak

edition = (kitap için) basım, baskı, yayın

educate = eğitmek (= train)

effect = etki (= influence, impact) *have an effect on = üzerinde etkisi olmak

elect = seçmek (= vote for)

eliminate = elemek, den kurtulmak (= get rid of) (2) yok etmek, yıkmak (= destroy)

elimination = (1) ortadan kaldırma, yok etme, bertaraf etme (2) hesaba katmama

embarrass = utandırma (= humiliate)

embrace = (1) kucaklamak (= hug, cuddle) (2) (fikir, din vb) benimsemek

emerge = ortaya çıkmak (= come out)

emphasize = vurgulamak

employ = (1) işe almak (2) (metot, yöntem vb) uygulamak

empty = (1) boşaltmak (2) boş

emulate = taklit etmek,(= imitate, copy)

enable = olanaklı kılmak

enclose = çevresini sarmak

encounter = karşılaşmak ( to face)

encourage = teşvik etmek

endure = dayanmak

enhance = büyülemek

enhancement = yükseltme, artırma, çoğaltma (= improvement, enrichment)

enlarge = büyütmek, genişletmek

enquire = soruşturmak

enslave = köleleştirmek, esir etmek

ensure = birini temin etmek/emin kılmak, birine garanti vermek

entertain = eğlendirmek

entirely = tamamen (= completely)

entrance = giriş

envy = kıskanmak, imrenmek

epic = destan

epic = destansı (şiir vb)

equal = eşit, adil

equality = eşitlik (= parity, fairness)

equate = eşitlemek

equip = donatmak

equip = donatmak ***equipment = donanım, teçhizat

erode = yıpratmak, aşınmak

erupt = patlamak

establish = kurmak, doğruluğunu kanıtlamak, kabul etttirmek

estimate = tahmini bir şey/rakam söylemek, tahminde bulunmak (= guess)

eternal = kalıcı, ebedi

evaluate = değerlendirmek (= assess)

evaluation = değerlendirme (= assessment)

evidently = açık ve şüphe götürmez bir şekilde, delillere dayanarak (= obviously)

evolve = (1) geliş(tir)mek (= develop) (2) (Biyolojide) evrim geçirmek

evolve = değişmek, evrim geçirmek

exaggerated = abartılı, mübalağalı

excavate = kazı yapmak

exceed = aşmak

excessive = aşırı, abartılı (sayıda, miktarda)

exchange = takas etmek, değiş tokuş etmek (= swap)

exclude = çıkarmak

exclusive to = herkese açık olmayan, özel (otel, tatil yeri vb)

exclusively = sadece, yalnızca

excursion = keşif gezisi

exhibit = sergilemek

exist = var olmak, mevcut hale gelmek

existence = var oluş, mevcut olma

expand = genişlemek, büyümek, nüfuz olarak artmak

expect = ummak, beklemek

expectation = umut, beklenti

expense = masraf

experience = (1) tecrübe (2) tecrübe etmek, yaşamak (3) olay, vukuat

expire = (yiyecek, ilaç vb için) son kullanma tarihi gelmek, miadı dolmak

expire = süresi dolmak

Expiry Date = Son Kullanma Tarihi

explode = patlamak

exploit = patlatmak, sömürmek

explore = keşfetmek,araştırmak

export = ithal etmek

expose = (1) açıklamak, arz etmek (= reveal) (2) (tehlikeye vb) maruz bırakmak

express = (1) ifade etmek, iletmek (2) çabuk, hızlı (= fast)

extend = (1) (tatilin, ödevin vb) süresini uzatmak (= prolong) (2) ekleme yapmak (eve birkat daha çıkmak veya balkon eklemek gibi) (= make bigger) ***extension

extract = elde etmek, çekip çıkarmak (üzümden sirke elde etmek gibi)

extraordinary = (1) fevkalade, olağanüstü (= exceptional) (2) tuhaf, alışılmadık

fabricate = (1) uydurmak (= make up) (2) (raf vb) monte etmek (= put up)

facilitate = kolaylaştırmak

fade = (1) solmak (2) solgun

failure = başarısızlık

faint = (1) bayılmak (= pass out) (2) solgun (ses, renk vb)

fairly = oldukça (= quite, rather)

falsify = (1) hesaplar üzerinde oynamak (2) sahtekarlık yapmak (= fake)

familiar (with) = aşina, tanıdık

famish = aç kalmak, açlıktan ölmek (= starve)

fare = (otobüs, uçak vb için) fiyat

fatal = ölümcül ***fatally injured = ağır yaralı, ölümcül yarası olan

favourable = olumlu, yapıcı (= positive, constructive) (2) uğurlu (=auspicious)

fearful for = için korkan/endişelenen

fertilize = (toprağı vb) verimli hale getirmek, verimli kılmak

fetch = gidip getirmek

nest...

batman iftar saati 2021 viranşehir kaç kilometre seferberlik ne demek namaz nasıl kılınır ve hangi dualar okunur özel jimer anlamlı bayram mesajı maxoak 50.000 mah powerbank cin tırnağı nedir