Duvara Karşı Replikleri

Hamburgda yaşayan Türk kökenli bir Alman olan Cahit, küçük bir dairede dağınık bir yaşam sürüyor. Gece kulübü Die Fabrik'da boş şişeleri toplayarak geçimi sağlıyor. Bir gece yaşamaktan vazgeçer ve arabasıyla hızlı bir şekilde ilerlerken duvara çarpıp intihar etmeye çalışır. Ancak kazadan kurtulur ve kendi gibi intihara teşebbüs etmiş genç bir Alman Türkü olan Sibel ile tanışır. Sibel, muhafazakar bir Türk ailesinin küçük kızıdır ve ailesinden ayrı yaşamak için Cahit'e sahte evlilik teklif eder. Karşılığında evin kirasını paylaşacak, yemek pişirip, temizlik yapacak ve bağımsız yaşayabileceklerdi. Cahit kabul eder ancak Sibel ile yaşarken ona gerçekten aşık olur.

Resimler 3

Etiketler: duvara karşı altyazılı izle, duvara karşı filmi full hd izle, duvara karşı izle, duvara karşı izle türkçe altyazılı, gegen die wand p izle, gegen die wand p izle, gegen die wand altyazılı izle, gegen die wand izle, gegen die wand türkçe altyazılı izle, head on altyazılı izle, head on türkçe altyazılı izle, head-on izle

filmin başında alman doktorun birol ünere "hayatına son vermek istiyorsan ölmene gerek yok, buradaki hayatına son ver " repliği ile hafızama kazınmış ve yine rezil bi meltem cumbul oyunculuğu dediğim fatih akın'ın harika filmi.

filmi izledikten kısa bir süre sonra; neden bu filmi izlemek için bu kadar beklemişim diye düşündüm. -ki bekleyişim isterik bir durum da değilken..

biraz daha zaman sonra, filmin çıkış tarihi ile benim filmi izleyiş tarihim arasında kalan sürenin aslında benim filmden daha fazla şey almama, filmin anlatmak istediğini daha iyi anlamama sebebiyet verdiği duygusuna kapıldım. hala da bu duygu içersindeyim, kurtulamadım. kurtulmak da istemiyorum..

duvara karşı; ölüme giderken dahi, fren izi bırakmamanın nasıl bir şey olduğunu, dolu dolu yaşamak istemenin; tabusu ve kabusu bol bir toplumun eleğinden geçirildiğinde, geriye sadece bir kaç küçük yaşam kırıntısı ile idare etmek olduğunu, ölüme gitmek isteyişin kişiyi nasıl da yaşama bağladığını, kişi için her sonun istemeden de olsa bir başlangıç olduğunu, öyle; insanın gözünün içine sokmaya çalışmadan, yavaşa yavaş, sonuna kadar hissettirerek başarılı bir şekilde anlatıyor

birol ünel'in oyunculuğunun hali hazırdaki görünüşü ile birebir örtüştüğünü düşünüyorum, yani kendisi rol için bence biçilmiş kaftandı.
sibel kekilli 'nin oyunculuğu birol ünel kadar olmasa da tebrik edilesi idi. keşke onu ilk defa izliyor olsaydım diye düşündüm. ayrıca o burnu ile sinema dünyasına çok daha fazla yakıştığını düşünüyorum. şimdiki yüzü ile oynasa belki bu kadar bile beğenmeyebilirdim oyunculuğunu, çok yavan dururdu herhalde..

meltem cumbul ve güven kıraç'ın oyunculukları ise filmi izlemeden önceki beklediğim yüksek seviyedeydi

sonuç olarak adı ile müsemma bir filmdi. izledikten sonra koca bir duvara toslamış gibi hissediyor insan kendini.
ve keşke diyor, keşke; sinemadan çıkmış insanın ömrü biraz daha uzun olsa, ya da sinemadan çıkmak mümkün olmasa

sibel ile cahit'in dans etme sahnesinde sisters of mercy-temple of love çalan film.

oldukça başarılı ve ilgi çekici ve akıcı bir konuya sahip bir filmdir. birol ünel ve sibel kekilli'nin performansı da çok iyidir. film sadece güven kıraç ve meltem cumbul'a daha çok yer verseydi dedirtmiştir.

(bkz: çarşı duvara karşı)

almanın birisi türk filmi çekse ne olur sorusunun cevabı.

spoiler içerebilir

öncelikle başroldeki bütün oyuncuların döktürdüğü bir funduszeue.info kekilli nin dans sahnesi ayrıca bi muhteşem ama birol ünel oyunculuğuyla öne çıkmıştır bu funduszeue.info deyimiyle ölü bir adamın(cahit) hayatta kalma sebebi bulmuşken, tekrar ölmesi..öyle bir hayata tutunmadır ki bu hatta hapishanede günlerini belasız atlattırmıştır her saniye ne zaman intihar edecek diye beklenen bir funduszeue.infoü bıraktırmıştır, istanbula gönderetmişfunduszeue.info yine olmamıştır..ölümden yaşama döndükten sonra tekrar öfunduszeue.info ölü kalmaktan çok daha kötü sanırıfunduszeue.info boylum al yazmalım sonu.. mantık aşkı yener, bize de küfretmek düşer böyle işfunduszeue.info böyle diye sordurur, neden bu hayat böyle, sikeyim mantığını..

spoiler içerebilir

" hayatınızı sonlandırmak için ölmeniz gerekmiyor. hayatınızı şu an, burada sonlandırın ve faydalı birşeyler yapmaya gidin!"

filmin ilk dakikalarında kendini öldürme teşebbüsünde bulunmuş protagoniste psikolog tarafından söylenilen cümle.
sadece bu cümleyi duymak için filmi x. kez izleyebilirsiniz bıkmaksızın.

*** spoiler gibi ***




cahit tomruk*: aşığım aşık yaktı beni yaktı beni (masaya vurup eliyle bardağı kırar, eli kesilir)
şeref*: yapma oğlum yapma oğlum yapma be aptallık yapma yapmaaa sikecem aşkını. kestin sağını, solunu, her tarafını. aşk ne demek sen biliyor musun hee? aşk böyle lunaparkta ki tahta ata benzer; üzerinde hani bir ileri bir geri böyle gidiyormuşsun gibi bir his, sanki bir yere gidiyorsun, ayağın yerden kesiliyor, bir coşku, bi sikime gittiğin yok.
cahit tomruk:abi hehh abi sen var yaa sen hiçbir şey anlamıyorsun tamam mı? sen beni anlamıyorsun.

*** spoiler gibi ***

bugüne dek nasıl izlemem deyu kendime kızdığım bir fatih akın filmi..

yönetmeninin izlerini taşıyan, onun karakterinin sirayet ettiği sıradan bir film gibi durabilir lakin birol ünen denen insan evladı öyle bir performans sergilemiş ki ağzımız açık kaldı.. bu kadar gerçekçi, bu kadar dertli, bu kadar içine düştüğü bombok hayatı hakikaten yaşamış gibi bir anlatım olmaz kardeşim! böyle oynanmaz! tebrik ediyorum kendisini..

pornografik bir star olarak değerlendirilen sibel kekilli ise dün gece izlediğim ''eve dönüş'' filminde sergilediği performanstan çok daha iyi bir performans sergilemiştir.. çat pat türkçesi, yaşadığı hayattan sıyrılma isteğini başarı ile aksettirmiştir izleyene..

ama benim favorim yardımcı oyuncu gibi gözüken gizli forvet güven kıraç.. içten, samimi, gerçekçi, delikanlı, adam gibi adam imajını harikulade çizmiştir.. filmi bir boy ileri taşımış, savurduğu küfürleri boğazını yırtarcasına savurmuş, biz izleyenleri mest etmiştir..

kendilerini ve güzide grup r.e.m.'in de dediği gibi religion'larını kaybeden iki insanın tesadüfen birbirini bulması, tesadüfen dahil oldukları hayatlarının zamanla en önemli şeyleri olduğu, bir toz parçası olunan dünyada imzalarını atabilmek için küllerinden doğan iki insanın öyküsünü çok başarılı bir şekilde aktarmış sayın fatih akın.. güven kıraç'ı seçtiği ve son derece hoş teknikler kullanarak böylesine sağlam bir film yaptığı için kendisini tebrik ediyorum..

not: görüntü yönetmenliği de on numaradır.. değinmeden geçmeyelim..

--spoiler--

- olmaz abi, alamam!
+ funduszeue.infoe lan abini! al işte! hem ben senin amcan değil miyim oğlum?

--spoiler--

--spoiler--

ich will leben, ich will tanzen, ich will ficken. und nicht nur mit einem typen.

--spoiler--

saatte km. hiz ile çıkmaz sokakta ilerlerken, çarpmanın etkisiyle yeniden hayata dönebilmektir bence duvara karşı. hangi batanlar çıkmadı ki? (demişim bir zamanlar)

spoiler
wenn du deinem leben beenden willst dann beende deine leben hier geh in eine andere stadt
hayatını sonlandırmak istiyorsan buradaki hayatını sonlandır başka bir şehre git tarzında bir replik olan film
cahite doktorun teki böyle öğütler veriyordu
bir de cahitin sibele şöyle bir öğütü vardı
du sollst es senkrecht schneiden nicht waagerecht
dikine kesecen enine değil
güzel repliklerdi nitekim her ikiside
spoiler

birol ünel'in performansını konuşturduğu funduszeue.infoı şahsiyetin "hırsız var" gibi dandik bir filmde neden oynadığını da anlayamamıştım zira kanımca iyi adamlar kötü filmlerde oynamasıfunduszeue.info karşı,fatih akın'ın geniş kadrajından şiddet unsurlarının sıkça serpiştirildiği,inceden damara işleyen ve çok güzeldi,iyiydi,beğendim demenin çok ötesi bir şey.

muhteşem bir film. almanyada yaşayan türklerin, kendilerinden bir çok şeyi bulduğu filmdir ayrıca. filmde geçen olaylar, kesinlikle gerçeklere çok yakındır.
sibel'in yemek yaptığı sahne bayağı güzel olsa da, benim favorim sibel'in istanbulda bir cafede iki erkeğin yanına oturduğunda (kendisi normal buluyor), adamların "sen yabancısın galiba" diyerek tip tip bakmasıdır. ben de bazen sözlükte görüyorum: otobüste bir erkeğin yanına oturan cesur (!) kız diye. ahaha oha ya. o kadar mı anormal?
o sahnede bir almancının türkiyede nelerlerle boğuştuğu, net bir şekilde gösterilmiş..
her neyse. güzel film; tavsiye edilir.

her karakterin çok derin analizler içerdiği film. çok şeyler yapabilecekken; tipik baskıcı aile tutumu yüzünden özgürlüğü; cinsellikte, dövmede aramaya kadar düşmüş sibel, insanların özeneceği biri olmak uğruna sürdürdüğü özenti yaşamın içindeki boşluğu fark etmeyen selma, enişteye; birlikte kerhaneye gitmeyi teklif eden ama kendi eşleriyle ilgili bir cinsel muhabbette namus bekçisi kesilen akrabalar, almancası; ''ich möchte fünf köfte''den ibaret gurbetçiler*

hepsi ayrı güzeldir fakat sibel'e, istanbul'da saldırılan sahne tam bir türkiye gerçeğidir. hem de sonuna kadar kadın gözüyle

türkiye'nin yazılı olmayan kuralı: laf atana cevap verilmez. kadınlar bilir; saatlerini aylak aylak dışarıda oturarak geçiren o adamların sen oradan geçerken sana laf atma hakları vardır: çünkü sen kadınsın, çünkü sen yalnızsın, onun saatlerce boş boş oturup laf atacak birini beklediği yoldan geç saatte geçme cüreti göstermişsin bu utancının farkında olup başını öne eğip yürümen gerekir.

bir erkek gözüyle bunu fark edebilmekse büyük başarı. her hafiften sinirimizi bozan; sonradan belki de gülüp geçtiğimiz sözlü taciz aslında kadının sinmesi nedeniyle cinayete dönüşmüyor. erkeklerse asla kendinde suç aramıyor.

''bu muydu istediğin? ha! bu muydu?''

deyip kaçmak erkeklikle özdeşleşmiş çünkü her olası cinayet sonrasında

Dizi & Film

Üzerinden Yıllar Geçse de Her Zaman Aklımızın Bir Köşesinde Yer Alan Enfes Film Replikleri

1. Bedenlerimiz ruhlarımızın hapishaneleridir. Derimiz ve kanımız, tutsaklığımızın demir parmaklıklarıdır. Yine de korkmayın. Et çürür. Ölüm her şeyi küle çevirir ve böylece, ölüm her ruhu serbest bırakır

2. Aslında insanın canını en çok acıtan şey; hayal kırıklıkları değil, yaşanması mümkünken yaşayamadığı mutluluklardır.

3. "Otobüsten indim, yürümeye başladım. Dedim, 'Allah’ım neredeyim ben? burası neresi?' sonra güç bela burayı buldum. Kapının önünde durup düşündüm. Dedim 'Bekir, bu kapı ahiret kapısı. Burası sırat köprüsü. Bu sefer de geçersen bir daha geri dönemezsin. İyi düşün.' dedim. Düşündüm, düşündüm… Ama olmadı, dönemedim. Sonra, bak oğlum dedim kendi kendime. Yolu yok çekeceksin. İsyan etmenin faydası yok, kaderin böyle. Yol belli, eğ başını usul usul yürü şimdi."

4. "Ben her zaman doğruyu söylerim, yalan söylerken bile."

5. "Önemli olan kim olduğum değil, yaptığım şeyler beni diğerlerinden ayırır."

6. "Siz hayatınızın her aşamasında zirveye tırmanmayı başaran insana saygı duyuyorsunuz, ama biz kendi egolarını terk edebilen insana saygı duyuyoruz."

7. "ama biz biliriz ki bir yerde mutlu mesut olmanın ilk şartı orayı sevmektir. Burayı seversen, burası dünyanın en güzel yeridir. Ama dünyanın en güzel yerini sevmezsen, orası dünyanın en güzel yeri değildir "

8. "Bak oğlum eşyalara fiyat, insanlara değer biçilir. Fiyatı olmayan eşyaya çöp, değeri olmayan insana giderken kapıyı ört denir."

9. "Parmak izlerimiz, dokunduğumuz hayatlardan silinmez."

“Bazen hissedebileceğim her şeyi hissetmiş olduğumu ve bundan sonra da asla yeni bir şey hissedemeyeceğimi düşünüyorum.”

“Aldanmak yaptığımız her işte şaşmaz yazgısı hepimizin. Her sabah parlak işler tasarlar, gün boyu budalalık ederim.”

''Hedefinize ulaştığınızda anlarsınız ki aslında istediğiniz o değil, onun hayalidir.''

“Kalbim bana hep, insanların içlerinin iyi olduğunu söyler. Deneyimlerim ise; tam tersini.”

"Hayat futbola fena halde benzer. Futbol, şahsi beceri gerektirir ama aslında toplu oynanan, yani insanların bir takım halinde oynadıkları bir oyundur. Hayat da öyle değil mi? İstediğin kadar yetenekli ol, iyi bir takımın yoksa kaybedersin. Evet, kaybedersin."

"Aslında o kadar önemli biri olmadığımız ortaya çıktığında neden üzülüyoruz ki? Bunu temel bir aydınlanma hali olarak ele alabilirsek daha iyi olmaz mı? İnanmak dediğimiz şey sonuçta insanın içinde başlattığı bir eylemdir. Ve güzelliğe, aşka inanmak kadar aydınlığa da inanmak hazır olmak gerekir."

"Hiç kimse de bunun gerçek olup olmadığını, sen içten misin yoksa yapmacık mısın diye sormaz. Bu soruların önemsendiği tek yer tiyatrodur. Hatta orada bile fark etmez. Saklandığın yer su geçirmez değildir. Yaşam dışarıdan sızar içeri. Ve tepki vermek zorunda kalırsın."

"Yalnızlığı sevdiğimden değil ama benim insanlarım değil bunlar."

"Son yedi yılda öğrendiğim bir şey var: karşılıklı oynanan her oyunda her zaman bir rakip ve bir de kurban vardır. Mesele ilki olabilmek için ne zaman ikincisi olduğunuzu bilebilmektir."

"Olağanüstü şeyler gördüm. Çözemediğim tek gizem, kalbimin neden hala senden vazgeçmediği."

"Ona dokunduğum ilk anda anlamıştım. Evime gelmek gibiydi. Hem de hiç bilmediğim bir evime. Sadece arabadan çıkmasına yardım etmek için elini tutmuştum ve her şeyi anladım. Bir çeşit büyü gibiydi."

Bu içerikler de ilginizi çekebilir 👇

Duvara Karşı (Almanca: Gegen die Wand), Fatih Akın'ın senaryosunu yazdığı ve yönettiği yapımı film.

Sibel Güner[değiştir]

• Sevgili kocam Buraya geleli birkaç hafta oldu. İstanbul renkli, hayat dolu bir şehir. Burada yaşamayan tek şey benim. Tek yaptığım hayatta kalmaya çalışmak.

Cahit Tomruk[değiştir]

• Sibel'le ilk karşılaştığımda ölüydüm ben. Onu tanımadan çok önce ölmüştüm. Sonra o geldi ve hayatıma girdi. Bana sevgi verdi. Ve bana güç verdi. Bunu anlıyor musun? Ne kadar güçlüsün Selma? Aramıza girecek kadar güçlü müsün?

Diyaloglar[değiştir]

Psikolog: İntihar etmenin bin türlü yolu varken niye duvara toslamayı seçiyorsun?

Cahit Tomruk: İntihar etmek istediğimi nereden çıkartıyorsunuz?

Psikolog: Çünkü fren izi yoktu.

()

Psikolog: Hayatına son vermek istiyorsan bunun için ölmene gerek yok! Buradaki hayatına son ver ve başka yere git. Anlamlı bir şeyler yap. Yap işte bir şeyler! Afrika'ya git mesela. İnsanlara yardım et. "The The" grubunu biliyor musun?

Cahit Tomruk: Efendim?

Psikolog: Bir şarkıları var, "Dünyayı değiştiremiyorsan, kendi dünyanı değiştir!"

(Cahit, Sibel'in erkek kardeşi Yulmaz ve iki Türk erkeği, Sibel'in ailesinin evinde oturmuş oyun oynamaktadırlar.)

Konuk: Çocuklar! Geçen hafta Pascha'daydım. Yeni yavrular gelmiş. Hepsi oradaydı, İskandinav, Afrikalı

Diğer konuk: Türk?

Konuk: Ev Türklerle dolu, moruk, n'apim onları?

Diğer konuk: [Cahit'i kastederek] Oyna, sıra sende, moruk.

Yılmaz Güner: Enişte, senin de gelmen lazım!

Cahit: Nereye?

Yılmaz Güner: Geneleve.

()

Cahit Tomruk: Niye kendi karılarınızı becermiyorsunuz siz?

Oyuncu kadrosu[değiştir]

Dış bağlantılar[değiştir]