satranç kitabı vermek istediği mesaj / Kitap İncelemesi: Satranç – Stefan Zweig | Vural Cantuğ Akkaş

Satranç Kitabı Vermek Istediği Mesaj

satranç kitabı vermek istediği mesaj

   

Orijinal Adı: Schachnovelle

Seri: Yok

Yayınevi: Türkiye İş Bankası Kültür Yayınları

Sayfa Sayısı: 77

Baskı Yılı:

Goodreads Puanı:  (25, Oy)

Arka Kapak Yazısı

   Satranç sonsuz eski, ama aynı zamanda sonrasız yenidir; kuruluşu mekanik, ancak sadece hayalgücü ile etkilidir; geometrik açıdan sabit bir alanla sınırlı olmakla birlikte kombinasyonlarında sınırsızdır, sürekli kendini geliştiren, ancak yine de verimsiz, hiçbir yere götürmeyen bir düşünme eylemidir; hiçbir şey hesaplamayan bir matematik, esersiz bir sanat, temelsiz bir mimaridir.

   Stefan Zweig'ın, yılında, Hitler iktidarından kaçarak sürgün hayatı yaşadığı Buenos Aires'te yayımladığı Satranç adlı romanı, hem yazarın intiharından önce bıraktığı bir veda mektubu hem de doğrudan Nazizm'i hedef aldığı tek kurmaca eseridir. New York'tan Buenos Aires'e yapılan bir gemi yolculuğunda, dünya satranç şampiyonu Mirko Czentovic, kendisi için beklenmedik bir rakip olan Dr. B. ile karşılaşır. İsimsiz bir amatör olan bu gizemli rakibin satrançla tanışmasının olağanüstü bir hikâyesi vardır. Bir Nazi kurbanı olan Dr. B., o kara günlerde sadece satranç sayesinde ayakta kalabilmiştir.

   Hikâyenin diğer kahramanı Czentovic ise iletişim kurmakta zorlanan, yaşamında satranç dışında hiçbir şey olmayan, kazanmaya kurulu bir saat, soğuk, küstah, kuralcı, yüzeysel, kültürsüz, karacahil bir "dahi"dir. Bu kısa anlatıda, Zweig'ın tüm izleklerini bulmak mümkün: dünün dünyasından bugünün dünyasına geçiş, marazi tutkular, sapkın zekâlar, felaketlerini yaşamları boyunca taşıyan bireyler, fazişm ve kaba şiddet karşısında Avrupa'nın ve dünyanın kaderi&#;

Yorum

   Merhaba sevgili kitap severler! Zweig&#;ın herkesten duyduğum ve artık okumam gerek diye düşündüğüm eserini nihayet okudum. Gittiğim üç seferdir kütüphanede bulamıyordum. Ama bu gidişimde kütüphanedeki ponçik amca bana biri için ayırmış olduğu Satranç&#;ı dayanamayıp çabuk okuyup getirmem şartıyla verdi. Bende onu kıramadım ve bir gün gibi kısa bir sürede okuyuverdim. Ama ne fayda ki? Bugün ve yarın kütüphaneler kapalı olacağından yine de teslim etmem günü bulacak.

   Zweig kitaplarını yorumlarken zorlanıyorum çünkü zaten kısacıklar ve tek bir olay üzerine yoğunlaştığından onu da spoiler vermeden anlatmak çok zor o yüzden ben mümkün olduğunca spoiler vermeden yazmaya çalışacağım siz de dikkatli okuyun derim.  Zaten farklı yayınevleri tarafından çıkarıldığı için her biri arka kapak yazısında bağımsız davranmış. Kiminde tüm hikayeyi özetlemiş, kiminde çok yüzeysel davranmış. O yüzden orta yollu bir şekilde aktaracağım.

   Konusu adından da anlaşılacağı üzere satranç ve satranç ile uğraşan satranç ustaları. Bu açıdan bir yanda satranç dışında hiçbir şey bilmeyen, diğer her şeye karşı sağır, kör, dilsiz olan bir cahil satranç ustasından bahsediyoruz. Diğer taraftan ise satranç ile tesadüfen tanışana kadar sıradan bir hayat yaşayan bir insanın onunla tanışmadan önce hayatında neredeyse delirmenin eşiğine geldiğini anlatıyor. İşte bu kitapta bu iki farklı satranç ustasını karşı karşıya getiren olaylar zincirine tanıklık edeceksiniz. Kitapta yalnızlık ve çaresizlik konuları da öylesine derin işlenmiş ki kitaba bayıldım. 

   Zweig, kitabında yine dilini ustaca kullanarak hoş bir kurgu ile başarılı bir eser oluşturmuş. Zweig kitabı okuyanlar bilir, okumayanlar için de ben söylemiş olayım. Kitaplarını okurken macera, gizem gibi uzun soluklu romanlarda aranan ögeleri burada beklemesin. Çünkü Zweig kalemiyle, kullanmak için seçtiği sözcüklerle, hikayelerinde anlattığı hayattan kesitlerle, birçok uzun romanın verebileceğinden daha anlamlı mesajlar vermesiyle iyi bir yazar. Çok güçlü bir kurgu ve macera dolu kitaplarla değil. Ancak iyi bir okur her çiçekten bal almalı ki sonunda çok iyi bir bal elde edebilsin. Yani sadece macera kitapları okumak yetmez. Ya da polisiye. Ya da fantastik kitaplar. Böyle kısa öyküler ve güçlü bir kalem okumak da insana farklı bir bakış açısı kazandırıyor.

    Kitapta verilen mesajlar yine etkileyiciydi.  Zweig'ın bu kısacık hikayeleri ile nasıl ustaca birçok mesaj verebildiğine insan şaşırıyor doğrusu. Bu kitaptan da herkes bakış açısına göre farklı mesajlar alabilir ama benim aldığım en önemli mesaj; her şeyin fazlası zarar. Bir şeyi çok sevip benimsemek de sizi yorup tüketebilir. Sizi kurtardığını düşünüp sıkı sıkıya sarıldığınız şeyler aslında sizi en tepeye çıkardıktan sonra olağanca hızıyla en dibe kadar tekrar batırabilir de. Üstelik kitabı okurken satrancın diğer oyunlardan farklı olduğunu, sadece bir oyun olmakla kalmayıp bir düşünce biçimi olduğunu da güzel biçimde özetlemiş.

    Birde kitabın giriş sayfasında Zweig'ın kısaca biyografisinin verildiği yerde öğrendiğim ve oldukça şaşırdığım bir detayı paylaşmak istiyorum sizinle. Zweig Birinci Dünya Savaşı sırasında büyük sıkıntılar yaşamış, ülkesinin durumu, kendisinin sürgün edilmesi ve kaçmak zorunda kalması, hayatında yaşadığı zorluklar onu intihar etmeye yönlendirmiş. Satrancı yazdıktan sonra eşi Lottie ile intihar etmiş. Nedense bu bana Gestapo'nun da sevdiği kadınla birlikte savaştan sonra intihar edişini hatırlattı. Zaten kitapta da Nazi ve o günün Almanyası ile ilgili bölümlerde kısacık kurgunun içinde işlenip, öyle güzel anlatılmıştı ki. Yazar Nazilerin sorgularken sadece fiziksel işkence ile sınırlı olmadığını, kamplara gönderilmekten daha beter işkenceler olduğunu kitapta başarıyla aktarmış. Bu yönden de epey şaşırıtıcı oldu kitap benim için. Adı Satranç olsa ve asıl temayı satranç oyunu oluştursa da çok farklı kesitler sunarak anlatmış yazar ana hikayeyi. Onda bayıldığım yönlerden birisi de bu sanırım. Tek bir iğneyi damara enjekte ederek tüm vücuttaki damarları harekete geçirmek gibi. Kısacık bir kitapla öyle değişik dünyalara sizi daldırıyor ki inanamazsınız.

   Üslup akıcı ve güzeldi. Kısa olduğu için kolaylıkla okunabiliyor. Sadece tek solukta okumak yerine, tam bir konsantrasyon ile okuyup kitaptaki mesajı alabilmek çok önemli. Bu açıdan bir günde de bitirebilirsiniz beş gün de de. Size bağlı. Benim kütüphaneden aldığım Pupa yayınları idi ve biraz çeviri ve yazım hataları vardı. Bu beni rahatsız etti. Ama sonuçta okudum ve kitabın anlatmak istediklerini anladım diyebiliriz. Zweig severlerin veya Zweig&#;ı keşfetmek isteyenlerin okumasını tavsiye edebileceğim güçlü bir eser. Hepinize iyi okumalar diliyorum. J

Alıntılar

Kendisini tek bir düşünceye odaklayan sabit fikirli insanlar tüm yaşamım boyunca bana cazip gelmiştir, çünkü her ne kadar kendisini sınırlar ise bir o kadar sonsuzluğa yakındı; işte, görünüşte dünyadan kopuk yaşayanlar kendine has küçük haşereler gibi dünyanın eşi ve benzeri olmayan maketini kurarlar.
Ama satranca sadece bir oyun demekle haksız bir kısıtlama yapmıyor mu insan? Aynı zamanda bilim, sanat değil mi? Yerle gök arasında süzülen Muhammed'in tabutu gibi iki kategori arasından gidip gelmiyor mu? Tüm karşıt çitlerin tek seferlik birleşimi değil mi, çok eski ama yine de her zaman yeni? Düzeneğinde mekanik ama yine de hayal gücü ile etkili, geometrik olarak bir alan ile sınırlı ama yine de birleşimleri ile sınırsız, kendisini sürekli yenileyen ama yine de kısır, hiçbir sonuca ulaşmayan bir düşünce, hiçbir şeyin hesabını yapmayan bir denklem. Esersiz bir sanat, maddesi olmayan bir mimari ve yine de varlığının tüm kitaplardan ve eserlerden daha dayanıklı olduğu ispat edilen bir olgu.
Bize hiçbir şey yapmadılar. Bizi tamamen hakim olan bir hiçliğe bıraktılar, çünkü bilindiği gibi yeryüzünde hiçbir şey bir insana hiçlik kadar baskı yapamaz. 
Düşüncelerim bitmiyordu, yalnızlığın vermiş olduğu sinsi işkencesi sayesinde.
Kumaş üzerinden de olsa kitaba parmaklarım ile dokunma düşüncesi bile, parmaklarımdaki sinirleri tırnaklarıma kadar yakmaya yetiyordu. 
İçimde bir şey haklı çıkmak istiyordu ve içimde sadece diğer benden başka savaşabileceğim bir şey yoktu.
Oyun sevinci oyun hevesine dönüşmüştü, oyun hevesi oyun baskısına, tutkuya, yalnızca uyanık olduğum saatleri ele geçirmekle kalmayıp yavaş yavaş uykuma da sızan tutkulu bir öfkeye dönüştü. 

Puanım

 

Satranç

Satranç - Stefan Zweig

Kitap Türü:Yabancı Romanlar, TarihiÇeviren:Ayça Sabuncuoğlu

Puan Tablosu

Arka Kapak Bilgisi

Satranç Özet

Satranç, Stefan Zweig'ın bir nevi dünyaya vedası niteliğindedir. Ölmeden önce yazdığı son eser olan Satranç, farklı bir dünyanın kapılarını aralıyor bizlere.

Kitap, iki arkadaşın New York'tan Buenos Aires'e giden bir gemiye binmesiyle başlar. Gemide gazeteciler de vardır çünkü dünya satranç şampiyonu Mirko Czentovic de bir turnuva için Buenos Aires'e gitmektedir. Mirko Czentovic, küçük yaşlarda anlama, konuşma gibi birçok konuda zorluk çekmiş bir köylüdür aslında. Küçüklüğünde rahip olan babası ve arkadaşının her akşam oynadığı üç el satranç müsabakalarını düzenli olarak izleyerek satranç öğrenmiştir. Bir akşam babasının işi çıkıp da arkadaşıyla oynadığı satranç yarım kalınca, Mirko babasının yerine oyuna girerek o eli ve devamındaki iki eli daha kazanır. Babası buna çok şaşırır ve devamında şehirdeki satranç kulübüne giderek yeteneğini herkese gösterirler. Böylece büyük bir şöhrete ulaşan Mirko Czentovic, en sonunda da dünya şampiyonu olarak şöhretini zirveye ulaştırır. Fakat satranç oyunu bitip de masadan kalkınca, çevresindekilere küçüklüğündeki aptal bakışlarla bakmakta ve gazetecilere saçma ve anlaşılmaz yanıtlar vermektedir. Bu nedenle gazetecilerle veya çevresindeki insanlarla satranç dışında hiç konuşmamaktadır.

Gün geçtikçe gemideki yolcular arasında bir satranç şampiyonu olduğu duyulmaya başlar. Bunu duyan milyoner petrol zengini olan McConnor, Czentovic'e para karşılığı bir el satranç oynamayı teklif eder. Czentovic ise bu teklifi seve seve kabul eder. Fakat Czentovic'e karşı o sırada orada bulunan tüm satranç meraklıları birlikte oynayacaktır. Hamle sırası rakiplerine geldiğinde Czentovic salonun alt başındaki masaya gidip oturuyor, hamle sırası kendisine geldiğinde ise ayakta bir saniye bile duraksamadan hamlesini yapıyordur. Sonunda yalnızca kırk ikinci hamlede rakiplerini mat eder. Fakat yenilgiyi hazmedemeyen McConnor Czentovic'e bir el daha teklif eder. Yeniden yenilgiye doğru giderlerken beklenmedik biri çıkagelir. Yapacakları hamlenin yanlış olduğunu, eğer bu hamleyi yaparlarsa birkaç hamle sonra yenileceklerini söyleyerek doğru hamleyi yapmalarını sağlar. Bu her hamlede böylece devam eder ve sonunda Czentovic ile berabere kalırlar. Buna oldukça şaşırır ve sevinirler. McConnor adının Dr. B. Olduğunu öğrendikleri dostlarına bir el tek başına Czentovic ile oynamasını, parasını kendinin ödeyeceğini söyler. Fakat ne var ki Dr.B. oyun biter bitmez utangaç ve pişman bir hale bürünür. Bunun imkansız olduğunu, 25 yıldır hiç satranç oynamadığını söyleyerek oradan ayrılır. Dr. B. nin Czentovic'i yenmesini isteyen McConnor ve diğerleri aralarından birini Dr.B'yi ikna etmek üzere güverteye gönderirler. Dr.B'de bunu yapamayacağını söyler ve hikayesini anlatmaya başlar:

Seneler önce, babasıyla bir avukatlık bürosu işletirken, hükumetten gizli işler yaptığı gerekçesiyle tutuklanır. Fakat hapise atılmak yerine, içinde yalnızca bir koltuk, bir dolap, bir leğen ve küçük parmaklıklı bir pencere olan küçük ve alçak tavanlı bir odada tutulur. Başlarda bir sıkıntı yaşamasa da, zamanla saati ve zamanı bilemeyerek, yemeğini getirip götürmek dışında bir şey yapmayan ve kendisiyle tek kelime dahi konuşmayan bir gardiyanı görerek ve zamanını artık tüm ayrıntılarını ezberlediği pencereden görülen duvarı izleyerek tüm beyin fonksiyonlarını yitirmeye başlar. Zaman zaman sorguya götürülmektedir ve hiçbir iş görmediğinden gittikçe zayıflayan beyni ve düşünce gücü ile sorgu sırasında ağzından bir şey kaçırmamak için büyük bir çaba harcamaktadır.

Bir gün sorgu için beklediği odadaki askıda duran bir asker montunun içinde bir kitap görür ve onu çalar. Çok mutludur, zira geçen onca zamandan sonra ilk defa beynini çalıştıracak bir aktivitesi olmuştur. Hücresine geldiğinde kitabı açar ve onun bir satranç oyunları kitabı olduğunu görür. Başta hayal kırıklığına uğrasa da, sonraları ekmek içinden yaptığı taşları ve satranç tahtası olarak kullandığı kareli yatak örtüsü ile kitaptaki tüm oyunları oynamaya başlar. Zamanla tahta ve taşlara da ihtiyaç duymadan zihninde satranç oynamaya başlar. Fakat bir süre sonra bu bir saplantı halini almaya başlar. Tüm zamanını -uyku dahil- satranç oynayarak geçirmeye ve kendi kendisiyle oynamaya başlar. Lakin bu kez de kendi kendiyle oynarken yenildiğinde kendine kızmaya başlar. Oynarken gereğinden fazla heyecanlanmaktadır. Bir seferinde yine kendine karşı kaybedince sinir krizi geçirir ve eliyle camı kırarak elini keser. Sonra da hastaneye kaldırılır. Doktorun onun soyadını tanıması sebebiyle onu bir şekilde oradan çıkarır. Artık özgürdür, fakat bir daha satranç oynamamaya kararlıdır, ta ki gemideki karşılaşmaya dek.

Hikayenin sonunda, Czentovic ile bir el daha oynamayı kabul eder. Ertesi gün ilk elde Czentovic yenileceğini anlayınca pes eder ve Dr.B. bir el daha ister. Fakat yine gereğinden fazla heyecanlanmaya başlamıştır. En sonunda, sinir krizi tekrar nüksetmeye başlayınca kendine gelir ve oyunu bırakır. Masada, Czentovic'i satranç taşları ile baş başa bırakmıştır.

Stefan Zweig, bu kitabında başlayınca bitirinceye kadar elinizden bırakamayacağınız uzun bir öyküyle baş başa bırakıyor bizleri.

Yazan: Miraç Elif Kanbay

Satranç Kitap Özeti

New York’tan Buenos Aires’e giden bir yolcu gemisinde satranç dünya şampiyonluğu olan Mirko Gzentoviç de vardır. Gzentoviç’in ünü sayesinde geminin içinde gazetecilerde bulunuyordur. Gzentoviç’in küçük yaşlarda anlama ve konuşma problemi vardır. Okumayı yazmayı geç öğrenmiştir. Evlerinde her akşam düzenli olarak rahip olan babası ve arkadaşının satranç oyununu oynadığını görür ve seyreder. Böylece satranç oynamasını az buçuk öğrenmiştir. Bir akşam yine babası ve arkadaşının yarım bıraktığı satranç oyununu tamamlayan Gzentoviç, babasının bunu fark etmesi üzerine onu kulüplere yazdırır. Gzentoviç’in satranç tutkusu böyle başlar. Dünya şampiyonluğuna kadar yükselir. Gemide herkes Gzentoviç’in ününü duymuştur. Petrol zengini McConnor da kulağına gelmiştir. Para karşılığında satranç oynamayı teklif eder. Gzentoviç oyun teklifini büyük bir heyecanla kabul eder. Hamleler sonrasında oyunu Gzentoviç kazanır. Yenilgiyi hazmedemeyen McConnor bir el satranç oyunu daha teklif eder. Yine yenilgiye doğru yol alırken ansızın biri çıkar. Dr.B. yapacakları hamlenin yanlış olduğunu eğer böyle devam ederse birkaç hamle sonra yenileceklerini söyleyerek doğru hamleyi yapmalarını sağlar. Oyun bu sefer berabere sonuçlanır. Gemideki insanlar büyük bağrışlarla heyecanla izlemeye devam ederler. Gemidekiler bu gizemli adamlar Dr.B. ile Gzentoviç arasında bir satranç oyunu oynanmasını isterler. Fakat Dr.B. uzun zamandır satranç oynamadığını söyleyip oradan ayrılır. McConnor yanına gidip neden oynamadığını sorduğunda o da hikayesini ona anlatmaya başlar. Yıllar önce babasıyla bir avukatlık bürosununda çalışırlarken hükümetten gizli işler yaptığı gerekçesiyle tutuklanırlar. Dr.B. ile babasını küçük penceresi olan kimseyi görmediği karanlık bir yere ayrı bir hücreye kapatırlar. Zaman geçtikçe kimseyle konuşmadığı için beyin fonksiyonlarını yitirmeye başlar. Sadece gördüğü hücrenin yanı başında duran bir gardiyan vardır. Gardiyan ise sadece yemek verir ve gider. Hiç bir şekilde Dr.B. ile konuşmaz. Bir gün sorgu için hücreden çıktığında bir odada bekletilir. Beklediği sırada bir asker elbisesinin içinde bir kitap görür. Ve bu kitabı çalar. Çaldığı için çok sevinmiştir. Çünkü uzun zaman sonra ilk kez bir şeyler okuyacaktır. Bu sayede beyin fonksiyonları düzelmeye başlayacaktır. Kitabın bir satranç oyunları kitabı olduğunu görür. Stranç oynamasını biliyordur ama kitabın sıkıcı olduğunu sanmıştır. Başlangıçta buna üzülen Dr.B. zamanla kitabı çok sever ve hatta kendisine yattığı yatağın tahtasından ve oradaki taşlardan küçük bir satranç yapar. Bu şekilde kitapta yazılan tüm oyunları oynar. Zamanla malzemelere bile ihtiyaç duymadan aklından kendi kendisiyle oynar. Zaman geçtikçe bu tutkusu bir saplantıya dönüşür. Tüm zamanını satranç oynayarak geçirir. Neredeyse uykuda bile satranç oynar. Kendi kendine oynarken yenildiğinde bile kendine kızar. Daha sonra bunu fark eden gardiyanlar onu hastaneye kaldırırlar. Bir şekilde oradan çıkmayı başarır. Özgürlüğüne kavuştuğunda bir daha satranç oynamamaya karar verir. Fakat bu kuralını gemide bozar. Bu şekilde McConnor’a anlatırken tam o esnada Gzentoviç bir el satranç oyunu daha oynamayı teklif eder. Sonra Dr.B. ile satranç tahtasına tekrar oyuna koyulurlar. Oyun esnasında kaybedeceğini anlayan Gzentoviç pes eder. Dr.B. de fazla heyecanlanınca sinir krizi nüksetmeye başlar. Sonunda Dr.B. kendine gelir ve oyunu bırakmaya karar verir. Masada Gzentoviç’i stranç taşlarıyla tek bırakıp şapkasını nazikçe takar ve oradan usulca uzaklaşır. Gzentoviç ise bu son derece nazik ve kibar beyefendinin arkasından “bir amatöre göre fazla yetenekli “der ve biter.

Değerlendirme

Stefan Zweig, 28 Kasım yılında Viyana’da doğmuş Yahudi kökenli bir yazardır. Onun edebi hayatını üç evrede inceleyebiliriz. İlk olarak onu etkileyen ve ilk eserlerini vermesini sağlayan 1. Dünya savaşı yıllarıdır. Salzburg yıllarında dünya evine girer. Hitler öncülüğündeki sürgün yıllarında “Satranç” adlı eserini yayımlar. Satranç o yıllarda soyluların oyunudur. Satranç’ın büyüsünü kitabı okurken de hissedebildim. Yazarın tüm eserlerini tavsiye etmemle birlikte şunu söylemeliyim ki Stefan Zweig’in uzun öyküleri hacim olarak kısa olmasına rağmen derin düşünceler barındırmaktadır.

Editör: Suzan AKBULUT

Satranç Soruları ve Cevapları

Satranç kimin eseri?

Stefan Zweig

Satranç türü nedir?

Yabancı Romanlar, Tarihi

Satranç kaç sayfa?

71

Satranç Yorumları

genel olarak sıkıcı bir roman hikaye güzel diyorlar ama ben neresi güzel bulamadım

elime aldım ve bırakamadım bir solukta bitti

satrancı sevdiğim için merak edip aldım okudum hikaye baya farklı biraz depresif bir konusu var ama oldukça güzel bir kitaptı

baştan aşağı çok sıkıcı bir kitap olay örgüsünüde hiç beğenmedim tavsiye etmiyorum

mükemmel bir yazarsın stefan zweig satranç kitabını elimden bırakamadım kendimi fena kaptırdım bir gecede okudum mükemmel ötesi bir roman

dramatik bir roman ben cok begendim

kitap çok kötü 70 sayfa falan olmasına rağmen zorla okudum diyebilirim

satranç roman sıkıcı bir kitap ama bazen güzel taraflarıda var mesela hikayesi güzel

okuduğum en güzel romanlardan bir tanesi satranç stefan zweig mükemmel kurgulamış okumaya değiyor verdiğiniz paraya ve zamana da değiyor mutlaka okuyun

müthiş bir kitap elime aldim ve bitti

kitap kotu geliyo ilk baslarda, kitabi okudugunuzda fakat birdaha okudugunuzda zevkten dort kose olursunuz

satranç oynayan rahip babası değil, ona sahip çıkan bir adam.

son sayfaları güzel başı çok sıkıcı

her romanın başı cirkin sonu guzeldir

çok farklı bir roman bazen sıkıntı bazen güzel

kitap hakkında en hiç düşünmeden çok sıkıcı beğenmedim diyenlere aldırmayın. kitabın vermek istediği mesajı, karakterlerin ve olayların gerçek hayatta temsil ettiklerini anlayabilirseniz gerçekten etkileyici bir kitap.

kitap böyle düz bir şekilde okursanız çok anlamsız gelir kitapta anlatılmak ve verilmek istenen mesaj sadece yazılanlara bakılarak anlaşılmaz bu yüzden bazı okurlara çok sıkıcı bir kitap olarak görüseafoodplus.info mütiş bir kitap herkese tavsiye ederim

dil ve anlatım hocası zorla okuturdu, ama çok beğendim, ilki okuturmuşşşş satranç bana göre oyun değil, hayatın siyah beyaz karelere dökülmüş halidir

gercek hayatla bag kurabilirsek satranctahtasinin her bir karesinin ayri bir onemi ve degeri oldugunu ve olaylara yorum getirme becerimize katkisi bulunmakta

çok güzel bir kitap. aldığım gün okuyup bitirdim. bu tür kitapları pek fazla okuyamam ama bu kitap gerçekten çok güzel yazılmış bir kitap. bu kitabı anlamak istiyorsanız gerçekten dikkatle ve kitabın derinliklerine inerek okumalısınız. saçma yorumlara kapılıp ta bu kitabı okumzsanız gerçekten çok şey kaybedersiniz.

kitap güzel akıcı bir anlatımı var ve ders verici

çok guzel bir kitap ve anlamlı

kitapta geçen zaman ve mekanı soylermisinz

çok güzel ve anlamlı bir kitap. okunmalı

ayşe tuba •

özette belli başlı hatalar var seafoodplus.info mirkonun babası değildir onu yetiştirmek için yanına almıştır. babası bir iş kazasında hayatını kaybeden bir denizcidir. hikaye kısmına kadar kitabın yorumundan uzaklaşılmıştır. olayların seyrinin biraz daha düzgün yazılması gerekir . kitap biraz sıkıcı gelsede genel hatlarıyla eğlenceli bir kitaptır

başta hiçbirsey anlamadim ama sonlara dogru anladim ve çok guzel bir roman tavsiye ederim

hiç güzel değil hocamız zorla okutuyor çünkü sözlü notu verecek

ortalara doğru sabredin sonra güzelleşiyor

dil anlatım öğretmeni ceza olarak vermişti kitabı ve iyikide vermiş kitap çok güzel önemli olan okumak için okumak değil öenmli olan anlama kiçin okumak kitabı anlayarak okursanız mükemmelin ötesi bir hikaye sizi bekliyor kitap sürükleyici

acikcasi kitabi begendim satranc oynamaya ilgim oldugu icin kitap beni icine cekti allah razi olsun

satranç oynamayı sevmediğim için ilgimi çekmedi ve beğenmedim

kitap okumayı çok sevmem ama bu kitap çok hoşuma gitti herkese tavsiye ediyorum

bence harika bir kitap

kitap çok sıkıcı

satranç oynamak tutkumdur.
bu kitabı kızım önerdi.
sıkılmadan okudum.
çok heyecanlı.
özel eğitimciyim.
mesleğimle de ilgili.
olayların örgüsü ve gidişat ile sonun tahmin edilememesi kalitenin göstergesi.

kıtabı okumak ıstıyorum guzel bır kıtaba benzıyor

stefan zweig gerçekten anlatmak istediği ana fikri hep farklı yollardan anlatan bir seafoodplus.info bütün kitaplarını çok büyük bir keyifle seafoodplus.infoarı genelde kısa olduğu içinde bir solukta seafoodplus.info kitapları arasından favorim kesinlikle satrançtıseafoodplus.info kitap bana yapmak istediğin birşeyi
ne kadar çok tekrarlarsan kesinlikle başarırsın sonucunu seafoodplus.infoanın her ne kadar başka bir seçeneği olmasada tekrar tekrar satranç okuyup denemeler yaparak,satranç şampiyonu olması etkileyici bir hikayeyi bize sunuyor..

Kırmızı limon •

bence güzel bir kitap ama kötü bir yerde bitmiş

bence ılk 10 sayfasina kadar sıkıcı bır kıtap . sonrasınıda beğenemedım ama
en sonn çok guzel bitti

kitabın sonu yok amacı belli değil

rahip ne demek ben anlamadım

rahip derken kişinin mesleğinden bahsediyor yani onu yanına alan adam

nazi faşizminden çok etkilendiği belli yazarıseafoodplus.infojisini çok derinden etkilemiş ki en son hayatına karısıyle birlikte son vermiş.kitabı severek okudum.

gün içinde okuduğum ikinci stefan zweig kitabı. "bilinmeyen bir kadının mektubu"ndan sonra çok "satranç"taki beklentimde bir hayli fazlaydı. genel olarak güzel bir kitap. dr.b' nin satranç zehirlenmesini konu almış. satranç oyununu kesinlikle sevmiyorum. bir oyunu sadece zevk için oynarım. bir oyun için düşünüp kafamı yoramam. dr.b' nin yerinde olsaydım o hiçliğin içinde bende aynen onun gibi deliliğe kadar gidebilirdim satranç konusunda. yine de satrançı o kadar sevmediğim için kitabın tam olarak içine girmem mümkün değildi. yine kısa ve "bilinmeyen bir kadının mektubu" kadar olmasa da bence fena değil diyebileceğim bir kitaptı.

Miharistanin Arzu'su •

yeryüzünde hiçbir şey insan ruhuna hiçlik kadar baskı yapamaz

Deniz▪▪▪Şuara •

oncelikle stefan zweig çok beğendiğim bir yazar sadece santranç kitabini okumak yetti çok begenmem için.
new york'tan, buenos aires' e giden bir gemide dünya satranç şampiyonuyla satranç oynayan dr. b' nin yaşadıkları gerçekten heyecanlandırıyor okurken. hitler döneminde yaşamış ve bundan fazlasıyla etkilenmiş olan zweig, nazi işkencelerinin bir insanın duyularını nasıl körelttiğini işliyor ve satrançla bir parça özgürleştiriyor kahramanı. çünkü satranç bir oyun değil, stratejilerin yapıldığı, bir adım ötesini düşünüp görebildiğiniz bir yaşam tarzıdır. kesinlikle bir başyapıt. stefanin 6 kitabıni daha aldım en kısa zamanda onları da okuyacağım 😍

Arry •

stefan zweigin okumadığım bir tek kitabı satranç kalmiştı kesinlikle harika her kitabında kendinizi uzak diyarlara götürüyormuş gibi tavsiye ederim

stefan zweig yazdiği için mitlaka okuyacağim. bilinmeyen bir kadinin mektubundan sonra bu da çok iyi gelecektir :) yazarin kalemi çok guçlu. insanlara çok şey katiyor. harika bir yazar😍

CaNSeL •

kitabın ingilizce versiyonunu okuyorum keşke önce türkçesini okusaydım. bu şekilde zor oluyor ama geldiğim yere kadar doğru anlamışom. özet için sağolun

kitap yalınlık bakımından gerçekten çok rahat ve çok akıcı. eleştirilmesi gereken yanları ise kişilerin başta birbirleri ile çok karışması (czentovic ve mirko gibi) bir diğeri ise dr. b’nin gördüğü pskolojik işkenceti çok detaylandırarak uzunca anlatması, bunun dışında gerçekten okunmaya değer bir kitap, ayrıca ilgi çeken özelliklerinden bir taneside yazar zweig’in ve eşinin kitaptan hemen sonra intihar edişi.

insan tahlillerinin, özellikle dr.b'nin ruh tahlilinin mükemmel verildiği bir seafoodplus.info kurgusu çok iyi. kesinlikle okunmalı.

kitabı elinize almanızla bitirmeniz bir olacak ! okurken satranç oynama isteginizi artıracak ve sizi kitap kahramaninin esaret zamanlarındaki pskolojisiyle içine hapsedecek incelemelere sahip bir eser.

ifotum •

stefan zweig yanlış hatırlamıyorsam bu kitaptan sonra eşi ile intihar etmiş. bu bilgiyi öğrendikten sonra kitabında yaşadığı duyguları beni çok üzdü. savaşın acı yanı onu nasıl etkilediği dr.b üzerinde çok güzel işlemiş. sanki dr.b hapsedildiği odada kafayı yememek için kendini kendisi satranç oyununda yenme çabası, zweig'in kendi iç savaşını anlatıyordu.. dünya satranç şampiyonundan daha usta olduğu aşikarken yine de korkularına yenik düşüp ona mağlup olan bir adamdı dr.b yani zweig. kendisi de çok çabalamış ama savaşın getirdiği korkularına yenik düşmüş..

seymaakzkl •

stefan zweig'ın yazım olarak en başarılı bulduğum eseri. bir yolcu gemisi düşünün. bu gemide hem dünyaca ünlü ve hayatında kimseye yenilmemiş bir satranç şampiyonu, hem geçmişte satranç zehirlenmesi hastalığı geçiren bir adam bulunuyor. bu iki karakterin yollarının karşılaşmasıyla olanları okuyoruz. bu iki karakterin geçmişlerine de dönerek pskolojilerini inceliyoruz da diyebiliriz. hala stefan zweig'la tanışmadıysanız bu kitabına bir şans verebilirsiniz.

esma nida. •

ah zweig✨bir insanın yazdığı tüm eserler mükemmel olabilir mi sorusunun yanıtısın adeta.♥ satranç, benim en sevdiğim kitaplarımdan biridir. bazı yerlerinde sıkılmış olsam da gene de çok beğendim.⭐ puanımı 8/10 olarak belirledim. 🍒 umarım siz de beğenirsiniz.🐧size iyi okumalar

maNga •

stefan zweig bu eserinde pskolojik tahlillerde ne kadar başarılı olduğunu kanıtlamış. kitabı elimden bırakmadan okudum, sanki izliyormuşum gibiydi. bir olay hikayesi değil, bir durum hikayesi. bu tarzı sevenlerin gerçekten beğeneceği bir eser.

Ugur09 •

o kadarda güzel değil

tek oturuşta okuyabileceğiniz kısa ve popülaritesi oldukça yüksek bir kitap. kitap okumayı sevmeyenlerin de rahat okuyabileceği bir kitap.

havva •

ince, sürükleyici sade bir dille yazılmış çok güzel bir kitap. üniversitedeki öğretmenimin önerisiyle okumuştum, 3 günde bitirdiğim muhteşem bir kitap. bence özellikle her pskoloji öğrencisi okumalıdır. olay bir yolcu gemisinde satranç oyunu ile geçer. ama beni kitapta en çok etkileyen şey dr.b ‘nin kapatıldığı hücrede yapayalnızken satranç tahtası ve taşları olmadan satranç öğrenip kafasından satranç oynamasıdır. çok zekice,hayran kalmıştım okurken. ve hücrede yalnızken insanın nasıl bir pskolojide olduğu, ne kadar acı verici bir deneyim olduğuna da değiniyor. okumalısınız kesinlikle

Seren •

ince bir kitap olmasına rağmen bitirmekte zorlandım daha akıcı bir kitap beklentisindeydim başları sıkıcı olsa da ortalarına geldikçe daha anlaşılır hale geldi güzel okunmalı

şevval •

sayfa sayısı az kendisi sıkıcı bir kitap okudum ama hiçbir şey anlamadım

stefan zweig’in son kitabı satranç, zaten satırlarından da bunu anlamak çok zor değil ,diğer kitaplarından farklı bir üslup kullanmış zweig satranç’ta. yine diğer kitaplar gibi kısacık bir kitap, yarım saatte okunabilir. iki arkadaşın içinde satranç şampiyonu bir adamın olduğu bir gemiye binmeleriyle başlayan kitap şaşırtıcı olaylarla devam ediyor, tekdüze, stabil bir anlatım yok. anlatılanları anlamak içinse okurların biraz çaba harcaması gerekiyor elbette.

Berfin B. •

çok harika pskolojik romanlarından bir tanesi stefan zweig'ın

5parasızkitapsever •

stefan zweig kalemi güçlü bir yazar.

Irem Can •

kitaba çok büyük beklentiler ile başlamıştım ve bunu karşılamayacağından korkmuşseafoodplus.info böyle bir sorunla karşılaşmadım. kitabı tek seferde bitirdim. çok beğendim. akıcı bir kitap. kısa olmasına rağmen bir o kadar da anlamlıydı diyebilirim. kitaplar hayatımızda çok büyük bir öneme sahiptir ve zor zamanlarımızın kurtarıcısıdır. bu kitapta buna çok güzel vurgu yapılmış. eğer okumadıysanız hemen okumanızı tavsiye ederim.

KitapOkur •

insanlara beyninin sınırlarını nasıl zorlayabildiğini anlatan, imkansız gibi görünen şeylerin aslında ne kadar mümkün olduğunu anlatan bir kitap. başta merak uyandırıcı gidiyor. daha sonra üzücü biraz depresif bir hikayeyle karşılaşıyorsunuz. ancak sonu gerçekten hiç beklemediğiniz gibi bitiyor.

Zehra •

bir günde bitirilebilecek bir roman. başlarda biraz sıkıcı ilerliyor ama güzel bitiyor. okumaya değer.

zeynepp •

kırk iki hamle değil 24 hamle

herkes beğenmeye bilir. herkesin tarzı farklı.şahsen ben çok beğendim. favori kitaplarımın olduğu köşemde duracak bir kitap.

bir günde okuyup bitirdiğim bir kitap. hayatım boyunca satranç oyunu her zaman büyüleyici gelmiştir. kitabı okumanın bir nedeni de budur aslında. kitap da aynı oranda büyüleyici ve mükemmel bir zeka ile yazılmış bence. okurken o anı yaşar gibi içinde hissettiğim yerine göre gerilip yerine göre sevindiğim bir kitap. okumak isteyenlere tavsiye ederim.

Fadime AYHAN •

bana bu kitabın kazandırdığı önemli bir düşünce var ki o da zamanın kıymeti bir odada yapacak bir şey bulamayıp satrancın tüm hamlelerini ezberleyecek kadar sıkılan kitap karakterimiz, dünyada yapılacak çok şey olduğunu ve -nasıl olsa özgürken- vakti hep değerlendirmek gerektiğini hatırlattı bana bu eser.

e.z.a •

heyecandan elinizden yüksek ihtimalle bırakamayacağınız ve o gece bitireceğiniz kitaptır satranç. henüz zweig ile tanışmadı iseniz bunu mutlaka okumalısınız.

nonamelibrary •

o kadar sardıki en son tuvalette okurken buldum kendimi bence harika ötesi bir kitap.

kitapokumayısevenbiri •

kitap fena değil ama fazla abartıldığını düşünüyorum.

okumadım ama yorumları okudum güzel bir kitap

kitabın vermek istediği mesaj nedir

satranç kitabı vermek istediği mesaj nedir

arkadaşlar kısacık kitap çök da güzeldir tam bir hayat dersidir kolayı tercih etmeyin okuyun size çok şey kazandırır

mesaj olarak bana bir insanı tek bir şeye odaklanmaya zorlarsanız dünya şampiyonunu bile yener gibi geldi

KızılÜç Büyük UstaLyon’da Düğünİnsanlığın Yıldızının Parladığı AnlarMecburiyetAy Işığı SokağıVicdan Zorbalığa KarşıBir Çöküşün ÖyküsüBir Kadının Yaşamından Yirmi Dört SaatKorkuOlağanüstü Bir GeceBilinmeyen Bir Kadının MektubuAmok KoşucusuAcımakSatrançen iyi kitaplaryeni çıkan kitaplaren çok satan kitaplarokunması gereken kitaplaren çok okunan kitaplar temel eserbedava kitapeditör olkitap bağışıGün Olur Asra BedelTutunamayanlarAcımakCamdaki KızHayvan ÇiftliğiSokrates'in SavunmasıUzun HikayeAlice Harikalar DiyarındaHaritada KaybolmakKraliçeyi Kurtarmakİçimdeki MüzikÇalıkuşuÇocuk KalbiKüçük Kara BalıkİntibahBülbülü ÖldürmekBeyaz Zambaklar ÜlkesindeDon KişotSineklerin TanrısıToprak Anaİnce MemedSatrançİki Şehrin HikayesiVadideki Zambakİçimizdeki ŞeytanSergüzeştBeyaz GemiAraba SevdasıYabanİnsan Ne İle YaşarKüçük PrensDönüşümBeyaz DişSaatleri Ayarlama EnstitüsüFareler ve İnsanlarSol AyağımSuç ve CezaSefillerSimyacıŞeker PortakalıKürk Mantolu MadonnaMadalyonun İçiEsir Şehrin İnsanlarıÜç Anadolu Efsanesi Köroğlu, Karacaoğlan, AlageyikYeraltından NotlarSait Faik Seçme HikayelerRüzgarı Dizginleyen ÇocukSabahattin Ali Bütün ÖyküleriSadako ve Kağıttan Bin Turna KuşuAhmet ÜmitAhmet BatmanAyşe Kulinİskender PalaCanan TanDostoyevskiElif ŞafakJojo MoyesKahraman TazeoğluMemduh Şevket EsendalOrhan KemalPeyami SafaSabahattin AliSarah JioTarık BuğraVictor HugoZülfü LivaneliÇocuk KitaplarıYabancı RomanlarTarihi KitaplarErotik KitaplarÖykü Hikaye KitaplarıYerli RomanlarRomantik Aşk KitaplarıKomik KitaplarMacera KitaplarıKişisel Gelişim KitaplarıPolisiye KitaplarKorku KitaplarıGizem KitaplarıPsikoloji KitaplarıFantastik KitaplarBilim Kurgu KitaplarıKadın Erkek İlişkisiDin / Tasavvuf KitaplarıŞiir KitaplarıFelsefe KitaplarıTiyatro & Oyun KitaplarıBiyografi KitaplarıGerilim KitaplarıPolitik KitaplarBeslenme Diyet KitaplarıDeneme KitaplarıGünlük Anı Kitapları



Kitap Adı:Satranç

Yazar:Stefan Zweig


Bize hiçbir şey yapmadılar. Bizi tamamen hakim olan bir hiçliğe bıraktılar, çünkü bilindiği gibi yeryüzünde hiçbir şey bir insana hiçlik kadar baskı yapamaz. 

Uzun süreden beri okumayı merakla beklediğim Satranç kitabını bitirmiş bulunmaktayıseafoodplus.info kitapları benim aslında klasik ile ufaktan bir tanışmamı sağladı.Roman sever bir insansanız bile size kendini rahatlıkla okutacak bir dili var yazarımızıseafoodplus.info yüzden de Stefan Zweig okumak benim vazgeçilmezim.

Kitabın birazcık konusundan bahsedelim öyleyse;

İsminden de tahmin edilebileceğine göre Satranç ile ilgilenen ve bu işe yıllarını vermiş iki karakteri seafoodplus.info tarafta bugüne kadar satranç dışında hiçbir şey öğrenmemiş,cahil ve etrafında ki olaylara tepkisiz bir satranç ustası olan Mirko Czentovic .Diğer tarafta ise hayatının belli bir dönemine kadar satrançla ilgilenmemiş,tesadüf eseri satrançla tanışıp delirme reddesine gelmiş Dr. B. var.

İki karakterin karşılaşması bir yolcu gemisinde gerçekleşseafoodplus.infolerine karşı oynayan satranç ustalarını okumanın izlemekten bir farkı olmuyor.

Benim düşüncelerim
Zweig'ın bu kitabında da yine çok çarpıcı cümleler,alıntılar vardı.Kitabın vermek istediği mesaj herkese göre değişebilir.Şahsen ben satrancın herhangi bir oyun olmakla kalmadığını ve aslında bir düşünce biçimi olduğunu bu kitapla fark etmiş seafoodplus.infoı kapadığınız da sanki heyecanlı bir müsabakayı izlemiş gibi seafoodplus.infoğinde hala üzerinizde kitabın etkileri kalıseafoodplus.infoın üslubu akıcı ve güzeldi.Sıkılmadan sayfaları çevireceğiniz ve sizi daha ilk başlarında sarıp sarmalayacak bir seafoodplus.info kitaplarında önemli olan hızlıca okuyup bitirebilmek değil anlayarak ve sindirerek okumaktır.Çünkü hayatınıza ve asıl düşüncelerinize pek çok şey katabilecek kitaplardır.

Zweig Birinci Dünya Savaşını görmüş ve o dönemde çok sıkıntılar çekmiş biriymiş.Ülkenin o zamanlarda ki durumu,sürgün edilmesi ve kaçak bir hayat yaşaması onu intihar düşüncesine kadar sürüklemiş'de Nazilerin yakmaya başladıkları kitaplar arasında Stefan Zweig kitapları da yer alıyormuş.Bu sebeplerden ötürü yaşadığı yeri terk etmesi gerekmiş.Satranç kitabını yazdıktan sonra eşi Lottie ile intihar etmiş.Zweig'ın hikayesi hüzünlü bir şekilde bitmiş.Bize bir çok güzel eser kazandırmış ve ben bugün o eserleri okumaktan sonra derece seafoodplus.infoüz okumayanlar varsa Satranç veya Bilinmeyen Bir Kadının Mektubu kitapları ile başlayabilirler.&#;

Bu arada siz neler okuyorsunuz?

Fulden Ufacık

Satranç, Stefan Zweig'in intihar etmeden önceki yazdığı son eseridir. Kişilerin sembolleşmesiyle anlattığı eserinin konusu Satranç Şampiyonu olan Mirko Czentovic ile Dr. B. arasındaki çatışma anlatılmıştır. Mirko Czentovic zekası düşük olan hayal gücü zayıf olan biridir. Sadece satranç oynamasını iyi bilen bu kişiyi babası öldükten sonra bir Papaz onu yanına alır. Ve bir gün onun bu yeteneği keşfeder ve bu çocuk bir anda Dünya'nın tanıdığı biri olur. Artık o dünya şampiyonudur fakat iki kelimeyi doğru düzgün bir araya getiremeyen biridir. New York'tan kalkan ve Buenos Aires'e giden gemide anlatıcımızın Mirko'nun nasıl biri olduğunu merak etmesiyle olaylar başlar. Kendince planlar yaparak bir gün McConnor ile satranç oynarken Mirko onları dikkat etmiştir fakat oyuna bakıp hemen gitmiştir. McConner onun Dünya Satranç Şampiyonu olduğunu öğrenince onunla bir oyun oynamak ister. Ve ona dolar vererek ertesi güne saat ayarlar. Ertesi gün geldiğinde salonda herkes bu oyunu merak etmektedir ve Mirko Czentovic geldiğinde oyun başlar. İlk başta yenilirler. Mirko Czentovic onlara üsten bakmaya başlar. Daha sonra oyun oynarken oyunun tam ortasında biri onların yanlarına gelir ve bir anda her şey değişir. Adam o kadar iyi satranç oynuyordu ki Mirko bile bu adamın kim olduğunu merak etti. Oyun berabere bitince bir sonraki gün tekrardan onunla oyun oynamak ister. Fakat adamı ikna etmek bizim anlatıcımıza düşmektedir. Dr. B. Hitler döneminde yaptığı işlerden dolayı sorguya çekilir. Fakat Gestapo'nun sorgusu kişiyi bir otel odasına kapatarak sadece yatak, leğen, dolap, penceresi olan bir odaya haspetmek. Ve insanlarla görüşmesi yasaktır. Bu yüzden bunalıma giren ve iç dünyasıyla yalnız başına kalan biri olmuştur. Bir gün sorgu odasının orada bir kitap fark eder. Ve kitabı odasına gizlice götürür. Birde bakar ki bu kitap satranç kitabıdır. İlk başta hayal kırıklığına uğrar fakat bu kitap onu yalnızlıktan kurtarır. Bir kaç ay kitabı ezberler. Ama daha sonra her adımı bildiği için bundan da sıkılmaya başlar. Aklına kendisiyle oynamak gelir. "Siyah olan ben Beyaz olan ben"

"Siyah ve beyazı aynı kişi oynarsa, tutarsız bir durum ortaya çıkar, aynı beyin bir yandan bir şeyi bilmek, öte yandan bilmemek durumundadır, beyaz olarak oynarken bir dakika önce siyah olarak istediği ve amaçladığı şeyleri kafasından silip atabilmelidir. Böyle bir ikili düşünme, bilincin tümüyle bölünmesini gerektirir aslında, beyin işlevinin mekanik bir alette olduğu gibi istendiği an açılıp kapanmasını ister; yani satrançta kendine karşı oynamak, kendi gölgenin üstünden atlamak gibi bir çelişkidir."
Bu olayı bir süre daha devam ettirdi. Daha sonra beyni bir anda delirme gibi bir olay ortaya çıkar ve kendi kendine bağırmaya başlarken gardiyan onu fark eder. Ve hastaneye götürülür. Uzun bir süre sonra başka bir insan görmek onu şaşırtır ve sevinmeye başlar. İyileştikten sonra doktor onu tekrardan oraya götürmeyeceğini söyler ve oradan kurtulur. Fakat masada insanlar satranç oynarken kendi zihnindeki satranca benzeyip benzemediğini merak ettiğini ve aslında bunu yapmaması gerektiğini çünkü doktorunun onu uyardığı söyler. Son kez satranç oynamak istediğini, satranca veda edeceğini söyler. O gün gelip çatar ve ikisi satranç oynarken onları bir çok kişi izlemeye başlar. İlk başta Dr.B. yenerken Mirko'nun uzun süre düşünmesine dayanamaz ve kafası karışıp delirmeye başlar. Anlatıcı onun kolunu sıkar ve Dr. B. odayı terk eder. 
Aslında burada Dr.B. Stefen Zweig'in kendisini duygusal olarak anlatmasıdır. Hep kendine karşı oynayan kişiliği ikiye bölünen bir karakter olan Dr.B. yok olmaya mahkum edilen bir dünyayı simgeler. İkili kişilik olması Zweig'in savaş olunca ortaya çıkmış durumunu ifade eder. Bir yanda Nazi rejimi yer alırken öte yanda sürgünde var olabilmeyi ilişkin korku ve kuşkuları vardır. Dünyadaki özgür yaşamdan eser kalmayınca Dr.B. de kendini kaybeder ve odayı terk eder. Zafer Czentovic'indir. Stefen Zweig intihar etmesi Brezilya'daki sürgün hayatındaki korku ve kuşkulara dayanamamasından kaynaklanır. Onun vedasıdır.
"Sabit fikirli, kafasını tek bir düşünceye takmış her türlü insan, yaşamı boyunca hep beni çekmiştir çünkü bir insan kendini ne kadar sınırlarsa, öte yandan sonsuza o kadar yakın olur; işte böyle görünüşte dünyadan kopuk yaşayanlar özel yapıları içinde karınca gibi dünyanın tuhaf ve eşi benzeri olmayan bir maketini kurarlar."
"Düşünceler de bir dayanak noktasına gereksinim duyarlar, yoksa kendi çevrelerinde anlamsızca dönmeye başlarlar; onlar da hiçliğe katlanamaz."
"Yalnızca satranca yönelik bir yeteneği olan insanlar; görüş, sabır ve tekniğin tıpkı matematikçiler, şairler ve muzisyenlerdeki gibi belirli bir oranda ama farklı katman ve bağlamlarda etkin olduğu özgül dahiler."


nest...

batman iftar saati 2021 viranşehir kaç kilometre seferberlik ne demek namaz nasıl kılınır ve hangi dualar okunur özel jimer anlamlı bayram mesajı maxoak 50.000 mah powerbank cin tırnağı nedir