Okuduğunu Anlamamak
çoğu zaman işine geldiği gibi anlamak şeklinde tezahür eden eylemdir. okuyan anladığını zanneder, fakat anlamamıştır; aslına bakıldığında zaten okumamıştır da o anladığını zannettiği metni. kendince bir kavrama takılmış, o kavrama kendi istediği anlamı vermiştir. bu durumun gerçekleşmesindeki unsurlardan biri de çoğu zaman okunan metnin yazarının kim olduğudur. aynı anlayışsızlık maalesef ki bir konuşma sırasında dinlediğini anlamamak şeklinde de ortaya çıkabilir, çünkü aramızdaki birçok kişi okumayı geçtim dinlemekten dahi aciz kalabilmekte ve söz sahibi meramını anlatmak için ağzıyla kuş tutsa bile onu anlamamakta ısrarcı olabilmektedir.
okuma alışkanlığının olmaması veya fazla okumanın sonucudur. *
kişi aşıksa, bin kere okusa anlamaz.
okunulan konu artık illallah dedirtmişse, kaçınılmaz gerçektir.
okumaya devam edilmemesinin göstergesidir..
konsantrasyon eksikliginden kaynaklanan sorundur.
son derece sinir bozucu durumdur. oysa 7 yaşından beri okunabilmektedir. şimdiye kadar anlayış meselesinin de çözülmüş olması gerekmektedir. *
zevk alınmıyorsa okudugunu anlamamak gayet normaldir.
her zaman için embesillikle ya da okuma azlığından dolayı gerçekleşen bir durum değildir. 'gerçek anlamda! çok' okuyan kişiler bununla çok fazla karşılaşır, alınan bilgi, yoğunluktan dolayı işlenemiyor, sadece yığılıyordur. zamanla beyniniz kitlenir olur. bir süre nadasa bırakmak gerekir okumayı, sonrasında hiçbişiicikler kalmaz.
tekrar tekrar okumayı gerektiren hadise..
bilinmeyen bir dilde birşeyler okumanın sonucudur.
das kapitali okuyunca muhtemelen başınıza gelicek durum.
kafanın dolu olması ile ilgili durumdur.
okumaya ara vermek faydalı olabilir.
okumamaktan kaynaklıdır. zira okuduğun şeyi anlarsın. anlamadıysan okumamışsın demektir. ama hem okuyup hem okuduğunu anlamayanlar çıkmaktadıseafoodplus.infoerinin neresini kullandıkları belli değildir.
bir ilkokul klasiğidir
kafanızda, okuduğunuzdan daha önemli bir durumla çebelleşiyorsanız doğal olarak gelişen durumdur. gönül işleri ile alakalı durumlarda bırakın yalnızca okumayı, yediğinizden, içtiğinizden, seyrettiğinizden, konuşulanlardan da bir şey anlamama durumu ile karşılaşabilirsiniz.
O sırada baska seyler düsünülüyor olabilir.
ilkokul kitaplarındaki okuduğunu anlama kısmını okumayı gerektirir.
okuduğunu anlamamak
igrenc bir durumdur bu. bazen akliniz etrafta olan olaylara kaydigi icindir, bazen de konsantre olamazsiniz okumak icin gayet uygun bir ortam olsa bile. ustuste okursunuz paragrafi hatta bazen cumleyi. yuksek sesle cumleleri bolerek okumak bazen ise yarar, bazen de ulan nolmuyo ben bir iki saat okumiyim sonra devam ederim deyip atarsiniz elinizdekini.
aklı başka alemlerde olmak
(bkz: hizli okuma)
(bkz: hizli okuma teknikleri)
kitap okuma aliskanliginin kazanilmasini engelleyen, insanlari kitaplardan , okumaktan sogutan olay. genelde konsantrasyon eksikliginden, okuma aliskanligi olmayisindan , cumlelerin kitaplarda uzun ve karisik yazilmasindan kaynaklanan bir sonuctur. anlanmayan her cumle , her kelime tekrar tekrar bastan okunur ve anlandiginda gecilir , bu yuzden iki gunde bitebilecek bir kitabi okumasi , okuma hizina da bagli olarak , aylar alir. insanin kendini embesil hissetmesine sebebiyet verir , insanlar size zekisin desede inanmak istemezsiniz. cogunlukla detaycilik , mukemmeliyetcilikten de kaynaklanabilir. gecmis olsun.
sözcük dağarcığı pek geniş olmayanların benzediğini sandığı sözcükleri sikinin hoşnutluğuna göre algılaması sonucunda oluşan eylemlerin temel açıklaması..
(bkz: entry maddelendirmek)*
bunu bir de çocukken çok çikolata ya da hamur işi yemekten veya vitamin eksikliğinden kaynaklanan,"ben bildiğimi okurum,ama gel gör ki hiçbir şey bilmiyorum" modeli vardır ki evlere şenliktir,bunları cin ali de kesmez çünkü cin ali okumak için en az 5 yaşında bir çocuğun iq seviyesine sahip olmak gerekir,anladığı tek şey olan gazoz kapakları ve deniz kabukları önüne atılır onlarla oynaması izlenir not alınır,gelişme olursa lego ile oynamasına izin verilir.
okuduğun metin yapıbozumculardan birine aitse çok doğal olan durum.
(bkz: okudugumuzu anladık mı)
sözlükteki birçok yazarın da içine düştüğü durum.
sözlükte yazar olmak için -sadece ve sadece- klavyeye parmak dokundurabiliyor olmak gerekli değildir. ama bunun için bir kontrol mekanizması da yok tabii ki.