sezen aksu linç / Şarkısındaki sözler nedeniyle hedef gösterilen Sezen Aksu'ya destek: Seni hedef gösterenler utansın

Sezen Aksu Linç

sezen aksu linç

Ömer Erbıyık

Cumhuriyet değerlerinin, laik düzenin son 20 yıl içerisinde büyük yara almasında, bugünkü kötü gidişatta biraz da olsa Sezen Aksu'nun da elbette payı oldu.

FETÖ elebaşısının ve ekibinin de "ölüleri dirilterek" verdiği destekle yargının dizayn edildiği 12 Eylül anayasa referandumuna "yüksek sesle evet" demişti Sezen Aksu.

"Sözde açılım, özde ihanet" sürecine destek olmuştu.

Hayır diyenleri, özgürlükleri, bağımsız yargıyı ve demokrasiyi savunanları, PKK açılımını desteklemeyenleri "iki cihanda lekeli" ilan etmişti.

Kula kulluk edenlerdendi.

Atı alan Üsküdar'ı Sezen Aksu ve zihniyetinde olanlar sayesinde geçmişti.

Bunlar asla unutulmayacaktır.

Önce bunları ifade etmek isterim.

*

Ocak

Ekonomik gidişatın çok kötü, halktan "geçinemiyoruz." seslerinin yükseldiği, elektrik, doğalgaz ve akaryakıta bir yıl içerisinde peş peşe yapılan %'den çok daha fazla zamlar neticesi faturaların ödenemez olduğu, geçim sıkıntısının tamamen gündeme oturduğu yani ve geçim sıkıntısının ülkenin en önemli meselesi olduğu bir zamanda Sezen Aksu, beş yıl önce çıkan "Şahane Bir Şey Yaşamak" şarkısında geçen "Selam söyleyin o cahil Havva ile Adem'e…" sözleri nedeniyle siyasi iradenin ve bağnaz kesimin hışmına uğradı.

*

Neymiş efendim;

"Dini değerleri aşağılıyormuş."

Hem de 5 yıl önceki şarkısında.

İyi de şarkı sözlerinin dini değerleri aşağıladığını 5 yıl sonra mı anladınız?

Peki şimdiye kadar neden ses çıkarmadılar?

Amaç din falan değil.

Amaç din olsaydı;

 "Her cuma bir ayet sallıyorum, bakara makara" diyerek ayetlerimizle alay eden siyasi iradenin bakanına gereğini yaparlar, bugün de Türkiye Prag büyükelçiliği" görevine atamış olmazdı.

Sezen Aksu'ya linç yapanlar "bakara makara" diyenlere neden dokunmadılar hiç mi düşünmezsiniz?

*

Sezen Aksu şarkısı üzerinden başlayan tartışmalara bir caminin mihrabından devletin tepsindekiler de isim vermeden katıldılar;

"Hz. Adem efendimize kimsenin dili uzanamaz.O uzanan dilleri yeri geldiğinde koparmak da bizim görevimizdir." dediler.

*

Sezen Aksu'nun dilinin koparılmasından bahsediyor.

Dil koparmayı "bir görev" olarak görüyorlar.

Kutsal mekanlarımız olan camilerde dil koparma veya benzer ifadeler kullanma İslama büyük zarar verir.

Camiler ibadet yeridir. Siyaset yapma ve dil koparma yerleri değildir.

Çünkü İslam barış dinidir.

Öncelikle bunun altını çizmek isterim.

*

Din sömürüsünün sonu olmaz. Dini siyaset aracı olarak kullanırsanız "dince kutsal sayılan bütün kavramlar" siyaset sahnesinde birer malzeme olur. Bundan zararı elbette dinin kendisi görür. Öyle de oluyor zaten.

*

Cami mihrabında konuşulurken;

"Toplumumuzun  hassas olduğu konularda daha dikkatli olmak gerekir."

ifadesini kullanmak mı yoksa "dil koparmak" ifadesi mi daha uygun olurdu?

Kararı okuyucularım versin.

Peki, "Dil koparma" söyleminin yurt dışında oluşturacağı olumsuz algı acaba hiç düşünülmüş müydü?

*

Yetkili organlarda bulunan hiç kimse milletin bir kısmını hukuk dışı ifadelerle tehdit etmemeli

(Yargıtay'ın 'de 'dilini keserim' sözünü 'tehdit' olarak değerlendirdiği basınımıza yansıdı.) aşağılamamalı, ötekileştirmemeli, hedef göstermemelidir.

*

Yönetenlerin utanma duygusu bittiyse,

Yönetenlerin şefkat duygusu bittiyse,

Yönetenlerin merhamet duygusu bittiyse yıkım kaçınılmaz olur efendim.

Merhamet etmeyenlere Allah merhamet eder mi hiç?

*

Dil koparma ifadesi ile "had bildirmede" Sezen Aksu'nun hedef alınması cemaatlerce, tarikatlarca veya bazı guruplar tarafından talimat olarak anlaşılırsa ve neticesinde bir kişinin burnu kanarsa ne olacak o zaman?

Dilleri ile yanlış yapanların şimdiye kadar dilleri koparılsa idi dili olan insan kalmazdı efendiler.

Herkes geçmişe gidip dilini bir kontrol etsin derim.

*

Laikliğin olduğu bir ülkede insanlar farklı dini yapılarda olabilirler. Düşüncelerini istedikleri gibi ifade edebilirler.

Ama laik düzen işliyorsa eğer.

İşlemiyorsa bugün yaşananlar yaşanır.

*

Dönemimizde yaşananlara genel olarak baktığımda bir zamanlar söylenmiş;

"Hem laik hem Müslüman olunmaz. Ya laik olacaksınız ya Müslüman!" ifadeleri ile "Demokrasi bir tramvaydır, gittiğimiz yere kadar gider, orada ineriz" söylemleri akıllara gelmiyor mu?

*

Demokrasi sabır ve tahammül sistemidir.

Bugün yaşananlar, laiklik olmadan demokrasinin olamayacağı örneklerinden sadece birisidir.

*

Amaç şarkı sözlerinde geçen ifade falan değil.

Öyle olsaydı yüzbinleri bulan besleme trol orduları ve besleme medya bugüne kadar hiç bekler miydi?

Asla.

Evet, ülkemizin ana gündeminin ekonomi olduğunu bilmeyen yoktur.

Sezen Aksu'nun 5 yıl evvelki şarkısında Havva ile Adem'e hakaret çıkarmak gündem değiştirmekten başka bir şey olamaz.

Bu rahatsızlık 5 yıl sonra mı aklınıza geldi?

Rahatsız olanlar şarkıyı dinlemez olur biter.

Ama amaçlanan dinleyip dinlememek değil.

Ekonominin yere çakılması neticesi yaşanan zamlardan vatandaşın isyan etmesi, ekonomik zorluklardan dolayı siyasi iradeye olan tepkiler neticesi "dini kullanarak gündemi nasıl değiştirebiliriz." telaşlarıdır.

*

İstedikleri akaryakıta, doğalgaza, elektriğe, kısaca iğneden ipliğe gelen zamların, kışın şu dondurucu günlerinde halk ekmek büfeleri önünde birkaç kuruş daha ucuz ekmek almak için uzayan yüzlerce metre kuyrukların, Merkez Bankası'nın akıbeti belli olmayan milyar dolarının, Ocak itibari ile eksi 56,9 milyar dolara inmiş MB rezervinin funduszeue.info konuşulmasının istenmiyor olmasıdır.

Muhalif kesimi din düşmanı gibi gösterilip yılındaki seçimlere, Müslüman ve din düşmanlarının sandığa gitmesi şeklinde bir ortamın yaratılma çabasıdır.

Çünkü ekonomideki kötü gidişatın siyasi iradeye çok fazla oy kaybettirdiğini kendileri de iyi biliyor.

Vatandaş kışı öyle veya böyle geçirir.

Ama ödeyeceği çok yüksek elektrik ve doğalgaz faturalarını asla unutmaz.

*

Sezen Aksu'ya ilişkin bu saldırı ve linç girişimi insanlık olarak kabul edilemez. Kimse mağdurun kimliğine bakmamalıdır.

Mağdur, mağdur olduğu için yanında durulandır.

Aksi halde güçlünün yanında durulmuş olunur.

Sezen Aksu, yürekten destek verdiği zihniyet tarafından bir gün linç edileceğini, sadece "iki cihanda lekeli" ilan ettikleri tarafından destek göreceğini nereden bilecekti ki?

*

Bir zamanlar bu zihniyeti alkışlayıp bugün kapı dışarı edilmiş kimler var kimler?

Sezen Aksu da bunlardan sadece birisi.

Kullan, kullan sonra at.

Dertleri din değil.

Aksu burada bir figür oldu.

Sezen Aksu'nun 'Beni öldüremezsin; sesim, sazım, sözüm var benim' dediği şarkısı dünya dillerine çevrildi

Sezen Aksu

Kaynak, funduszeue.info

"Şahane Bir Şey Yaşamak" adlı şarkının Türkiye'de gündem olmasının ardından Cumhurbaşkanı Recep Tayyip Erdoğan'ın hedef aldığı ünlü şarkıcı, besteci ve şarkı sözü yazarı Sezen Aksu, tepkilere şarkı sözleriyle yanıt verdi. Aksu'nun yazdığı "Avcı" isimli yeni şarkısı çok sayıda farklı dile çevrildi.

Sezen Aksu, "47 yıldır yazıyorum…. Yazmaya da devam edeceğim" dedi ve kendisine destek verenlere teşekkür etti.

Sanatçının yılında müzisyen Yaşar Gaga ile çıkardığı şarkıda geçen, "Binmişiz bir alamete. Gidiyoruz kıyamete. Selam söyleyin o cahil Havva ile Adem'e" sözleri tartışma yaratmıştı.

Sanatçıya destek verenler olduğu gibi, eleştirenler de olmuştu.

Son olarak Cumhurbaşkanı ve AKP Genel Başkanı Recep Tayyip Erdoğan, Cuma namazından sonra yaptığı açıklamada, Sezen Aksu'nun şarkısı üzerinden başlayan tartışmalara isim vermeden katıldı.

Erdoğan, "Hz. Adem efendimize kimsenin dili uzanamaz. O uzanan dilleri yer geldiğinde koparmak bizim görevimizdir. Havva validemize kimsenin dili uzanamaz. Onlara da had bildirmek bizim görevimizdir" dedi.

Sezen Aksu ne yanıt verdi?

Sezen Aksu, yaptığı yazılı açıklamaya, kendisine destek verenlere teşekkür ederek başladı.

"Malumunuz olduğu üzere konu ben değilim, konu memleket. Kendimi bildim bileli çeşitli insanlık hallerini gözlemliyor ve söze döküyorum biliyorsunuz" şeklinde açıklamasına devam eden sanatçı, 'da yazdığı 'Hop Dedik' isimli şarkısını örnek olarak gösterdi.

Sanatçı daha sonra Cuma günü yazdığını söylediği 'Avcı' isimli şarkının sözlerini paylaştı:

"Sen beni üzemezsin/ Zaten çok üzgünüm/ Nereye baksam acı/ Nereye baksam acı/ Ben avım sen avcı/ Vur bakalım….

"Sen beni sezemezsin/ Dilimi ezemezsin/ Nereye baksam acı/ Nereye baksam acı/ Kim yolcu kim hancı/ Dur bakalım…

"Beni öldüremezsin/ Sesim, sazım, sözüm var benim/ Ben derken ben herkesim"

Sezen Aksu açıklamasını, "Sonuç olarak 47 yıldır yazıyorum…. Yazmaya da devam edeceğim" sözleriyle bitirdi.

'Avcı' şarkısı dünya dillerine çevrildi

Aksu'nun "Avcı" isimli şarkısı sosyal medya kullanıcıları tarafından İngilizce, Almanca, Ermenice, Arapça ve İbranice de dahil olmak üzere pek çok farklı dile çevrildi.

Aras Yayıncılık Genel Yayın Yönetmeni Rober Koptaş, şarkı sözü çevirilerinin olduğu bir görseli Twitter hesabından paylaştı. Koptaş şarkının çevirilerinin sürdüğünü de aktardı.

Suç duyurusunda bulunuldu

"Şahane Bir Şey Yaşamak" adlı şarkının sözlerinin gündeme gelmesinin ardından Perşembe günü Ankara'da Avukat Mikail Yılmaz öncülüğünde bir grup, Sezen Aksu hakkında, "dini değerlere hakaret ve tahrik veya aşağılama" suçunu işlediği iddiasıyla Ankara Cumhuriyet Başsavcılığı'na suç duyurusunda bulundu.

Suç duyurusuna ilişkin dilekçeyi verdikten sonra adliye önünde grup adına açıklama yapan Yılmaz, "Aksu'nun şarkısında kamuoyunda infiale yol açabilecek tarzda, Hz. Adem ve Hz. Havva hakkında aşağılayıcı ifadeler kullandığını" öne sürdü.

Bu ifadelerle Aksu'nun dini kişilikleri itibarsızlaştırmayı hedeflediğini iddia eden Yılmaz, "Bu durum İslam dinine inananlar bakımından haklı bir öfke uyandırmıştır. Nitekim şüphelinin YouTube kanalında, Facebook sayfasında ve internet sitesinde birçok kişi tarafından şüpheliye karşı bir öfke oluşmuştur" dedi.

Şarkıda geçen ifadelerin, ifade özgürlüğü kapsamında değerlendirilemeyeceğini savunan Yılmaz, "suçtan elde edilen gelir olduğu için" kazancın müsaderesini talep ettiklerini de söyledi.

Diğer tepkiler ne oldu?

Cumhurbaşkanı Erdoğan'ın yanı sıra MHP Genel Başkanı Devlet Bahçeli de partisinin Meclis Grup Toplantısı'nda yaptığı açıklamada, Sezen Aksu'ya tepki gösterdi.

Bahçeli, "Yazdığı ucube bir şarkının sözleri arasında Hz. Adem ve Hz. Havva'ya cahil diyen şuursuz bir sanatçıya diyorum ki serçeysen serçeliğini bil, sakın kuzgunluğa heves etme" dedi.

Milli Beka Hareketi Derneği Cuma günü Aksu'nun evinin önünde toplanarak protesto gösterisi yaptı. Dernek Başkanı Murat Şahin, "İnsanlığın atası olan İlk Peygamber Hz. Adem Aleyhisselama ve Hz. Havva Annemiz Aleyhisselama alenen aşağılanmasına karşılık bu 'Minik Cahile' haddini bildirmek için burada toplanmış bulunmaktayız" açıklamasını yaptı.

Sanatçıya kimler destek verdi?

Sanatçıların yanı sıra bazı siyasiler de Sezen Aksu'ya mesajla destek verdi.

İstanbul Büyükşehir Belediye Başkanı Ekrem İmamoğlu sosyal medya hesabından bir açıklama yaptı.

DEVA Partisi Genel Başkanı Ali Babacan da sosyal medya hesabında Sezen Aksu'yu savundu.

Diğer partilerden de Sezen Aksu'ya destek mesajları geldi.

Elif Şafak, Zülfü Livaneli, Sıla, Aleyna Tilki ve birçok ünlü isim daha Aksu'ya destek mesajları gönderdi.

Sanatçı Zülfü Livaneli, "Sezen Aksu'ya şarkı sözlerinden dolayı bir linç kampanyası başlatıldı. Bu sözleri çarpıtanların, sanatla, kelimelerle, kültürle hiçbir ilgisi yok. Sanat deryasını, daracık siyaset pencerelerinden izleyip yorum yapıyorlar" paylaşımını yaptı.

Yazar Elif Şafak, paylaşımında, "Sanatçılarını hakaret, linç ve iftiralarla yıpratan, çok ama çok yalnızlaştıran bir toplum olduk. O kadar kolay ki insanlara saldırmak. #SezenAksu bu ülkenin en değerli sanatçılarındandır. Şarkıları ve sesi kaç kuşağın yüreklerinde yer etmiş" ifadelerini kullandı.

Pop yıldızı Aleyna Tilki de Twitter'daki paylaşımında, "Ben artık buranın, tüm yaşanmışlıkları ve hikayeleri yok sayıp, bir günde insanı vezir bir saniyede de rezil edebilme halini kaldıramıyorum. Sezen Aksu'nun bile hakkıyla sahip çıkılmadığı bir dönemin kadını olmak beni simülasyonda gibi hissettiriyor" dedi.

Sezen Aksu'ya destek sanatçılardan Mustafa Sandal ise sosyal medya hesabında yaptığı paylaşım sonrası bazı çevrelerce hedef gösterildi.

Şarkı neden gündeme geldi?

Sezen Aksu iki hafta önce bir video ile YouTube kanalında, "Şahane Bir Şey Yaşamak" adlı şarkıyı paylaştı.

"Acısıyla, tatlısıyla/ Ne şahane bir şey yaşamak/ Dibe vurmak, dimdik durmak/ Bin bahane, bin oyun kurmak/ Binmişiz bir alâmate/ Gidiyoruz kıyamete/ Selam söyleyin o cahil/ Havva ile Adem'e" sözleriyle başlayan şarkı hafta sonu Türkiye'de sosyal medyada tartışıldı.

Diyanet İşleri Başkanlığı Pazartesi günü herhangi bir isim vermeden açıklama yaptı.

Son zamanlarda "Hz. Adem, Hz. İsa, Hz. Havva ve Hz. Meryem'e yönelik gelişigüzel tartışmaların ve polemiklerin yapıldığı" denilerek başlayan açıklama, şu ifadelerle devam etti:

"Kur'an-ı Kerim'de 'halife' olarak nitelenen Hz. Adem ve onun eşi Hz. Havva, bütün insanlığın müşterek değeri ve muazzez atalarıdır. Dolayısıyla maksadı, niyeti ve bağlamı ne olursa olsun, İslam'ın seçkin, önder ve örnek şahsiyetlerine dair söylenen her cümlede, yapılan her açıklama ve yaklaşımlarda son derece hassas ve dikkatli olunması gerekmektedir. Dini şahsiyet, sembol ve değerlerle ilgili özensiz tutum ve davranışlarda bulunulması, en hafif tabirle saygısızlıktır. Bu hususta asgari bir insani erdem olarak herkesin daha duyarlı olması ve hassasiyet göstermesi elzemdir."

Sol, sosyalist, demokrat, sosyal demokrat olduğunu iddia eden, toplum içinde bu etiketle dolaşan; yazan, çizen, TV’de program yapan, konuşan ama buna rağmen “olacağı buydu”, “yetmez ama evet derken düşünseydi” diyerek Sezen Aksu’nun dilinin kesilmesine onay veren kişilerin tam da bu kapsamda ele alınması gerekir. “Sezen’in de sezmeyenin de aynı tehdit altında olduğu” bir ortamda Yılmaz Özdil’in  “Sezen Aksu” başlıklı yazısı bu bakımdan ibret vericidir.

HAYRETTİN GEÇKİN

Onlar gibi değilim! Benim özgürlüğüm kaynağını, benim gibi düşünmeyenlerin de kendisini özgürce ifade etmesinden, başkalarının yaşamını ve doğa haklarını savunmaktan alır&#; Böyle olmasaydı bu yazı yazılmazdı.

&#;

Yeni bir dünya yeni insanlarla olanaklıdır ancak. Adil, eşitlikçi, demokratik ve özgürlükçü bir dünyadan söz ediyorum&#; Kendisine değişim engeli getirmiş olanlar ne böyle bir dünya için hayal kurabilirler ne de bu yönde herhangi bir çaba gösterebilirler. Alışkanlıklarıyla kendisini başka şeylerden uzak tutanlar yeni olandan çekinirler çünkü; başka olana, başka biçimlere ilgi duymazlar. Öte yandan bencillik, boş vermişlik ve tembellik de egemendir böylelerinin ruhlarında. Bir sürü değişik şeyi, bir sürü güzelliği görebilecekleri uzun bir yolu asla seçmezler bu yüzden. Zora gelmezler, herhangi bir şey üzerinde fazla düşünmezler, düşünemezler. Canları kendilerini yormayacak şeyler ister genellikle. Öylelerini yönlendiren daha çok alışkanlıkları ve önyargılarıdır. Ama mesele, insanın kendisine tam da bu noktada müdahale etmesinin gerekliliğini öne çıkarır. Kendisine bu müdahaleyi yapabilecek bir bilinç edinmeyenler sıradanlığa düşer, biricikliğini kaybeder. Giderek merak zayıflaması da kendini gösterir ki bu durum insanı insan olmaktan iyice düşürür. İnsanın bilinç ya da bilinç dışı bir şekilde kendisine kastetme hali böyle bir şeydir işte. Uzun lafın kısası bir kerelik yaşamı çarçur etmektir. Böyle birinden de kendisine, başkalarına, doğaya karşı bir sorumluluk beklemek yanlıştır. Yaşamanın, sorumluluk alma işi olduğu gerçeği işlerine gelmez. Uymaz böyle şeyler onlara.

Sol, sosyalist, demokrat, sosyal demokrat olduğunu iddia eden, toplum içinde bu etiketle dolaşan; yazan, çizen, TV’de program yapan, konuşan ama buna rağmen “olacağı buydu”, “yetmez ama evet derken düşünseydi” diyerek Sezen Aksu’nun dilinin kesilmesine onay veren kişilerin tam da bu kapsamda ele alınması gerekir. “Sezen’in de sezmeyenin de aynı tehdit altında olduğu” bir ortamda Yılmaz Özdil’in  “Sezen Aksu” başlıklı yazısı bu bakımdan ibret vericidir. Saldırıya uğrayan bir kadın için “ama o da mini etek giymeseydi, o saate sokağa çıkmasaydı” demekle aynı kapıya çıkar. Baskı, zam, zulüm karşısında inim inim inleyen halka “AKP’ye oy vermeselerdi” demekle aynı yerde durur. Bir kere devrimci, demokrat, ilerici çağdaş bir insan, düşmanını bile AKP zihniyetinin hukuksuzluğuna teslim etmez, etmemeli&#; Solcu olmak, demokrat olmak bir vicdan işidir her şeyden önce. Amasız, fakatsız zarar görenin yanında yer almayı gerektirir. Adil olmayı gerektirir&#;

Özdil söz konusu yazısında AKP’nin yaptığı kötü şeyleri listeledikten sonra yazısını Sezen Aksu’nun “Yetmez ama Evet”çiliğine bağlayarak şöyle bitiriyor: “Ve şimdi ibretle görüyoruz ki… Canıgönülden destek verdiği zihniyet tarafından linç ediliyor! Akp gibi düşünmeyenleri ‘dini değerler’ üzerinden infaz ediyordu, şimdi Akpciler tarafından ‘dini değerleri aşağılamakla’ suçlanıyor. Diyanet bile aleyhinde açıklamalar yapıyor, suç duyurusu yağıyor. Oh olsun yazısı değildir bu, asla. Olacağı buydu yazısıdır! Türkiye avaz avaz çığlık atarken, inim inim inlerken… Akp&#;yi şakşaklayıp, hak ettiği karşılığı almayan görülmedi bugüne kadar! Maskeli balo illa ki sona eriyor. Binbir suratlıların, gerçek yüzleri illa ki ortaya çıkıyor. Ama bizlere, duygularımızdaki cam kırıkları kalıyor.” Özdil tarafından açıktan olmasa da Sezen Aksu için linç onayı çıkıyor anlayacağınız.

Özdil’e veya onun gibilere; sağcı Fransa Cumhurbaşkanı De Gaule’ün, Cezayir’le ilgili nefret uyandıran politikalarını eleştiren düşünür, felsefeci, yazar Sartre’a, Fransız muhafazakârlarından gelen tepki karşısında “Sartre Fransa’dır” diyerek arka çıkmasını anımsatmanın bir yararı olabilir mi, olmaz! “Yetmez ama Evet”çilere karşı verdiği mücadeleyi solculuk sanan, “Yetmez ama Evet” dediği için yazar Adalet Ağaoğlu’na ölümünün ardından Tele 1 yayınında “günahlarıyla gitti” diyebilen Merdan Yanardağ’a böyle bir şey anımsatılabilir mi peki! Asla!&#; Çünkü o, dil kesme meselesinde Cumhurbaşkanının ;“Ben Sezen Aksu’yu kastetmedim” açıklamasını yapar yapmaz Tele 1 ekranının altına “Sezen Aksu’ya af, Sedef Kabaş’a yargısız infaz!” manşeti yazdırmakla meşgul ve bu tutumuyla da “Sezen Aksu’nun dilini neden kesmiyorsunuz” dercesine öfkesini kusmakta&#;

Neylersin, Brecht’in dizeleri bir tespiti doğrulayarak acı bir tortu bırakıyor duyarlıklarımıza:

“&#; Oysa işte düşman her zamankinden daha kuvvetli.
Yenilmez gibi de görünür.
Biz de hatalar yaptık bu inkâr edilmez.
Sayımız yavaş yavaş azalmada.
Sloganlarımız orda burda dağınık.
Düşman sözcüklerimizin bir kısmını çarpıttı&#;.”

Bu yazı, “Yetmez ama Evet” meselesinde taraf olma yazısı değil. Asla değil. Üzerinden 12 yıl geçmiş bir olaya taraf olmak ya da olmamak meselesinin çok üstünde bir şey. Ülkemizin bir sanatçısına yapılmak istenen lincin karşısında kimin yanında durulduğuyla ilgili. Kaldı ki Türkiye’de sol her şeyi doğru yapmış, bütün önderlikler doğru da bir “Yetmez ama Evet” meselesi mi yanlış? Bu mu yani? Sanki sol yenilgiler ve yanılgılar tarihi değil de her şey “Yetmez ama Evet”çiler yüzünden mi bu hale geldi? Öte yandan, “Yetmez ama Evet” oyu kullanan hiç kimse ortalığa düşüp “bu işin sonuçları iyi oldu” da demiyor.. Peki bu kıyım, kıyamet niye? Bu meseleyi ısıtıp ısıtıp piyasaya sürenlerin ve bunu bir husumet haline dönüştürenlerin ülkemizdeki olumsuz gelişmelerin faturasını “Yetmez ama Evet”çilere yıkmalarının akılla, izanla açıklanacak bir mantığı var mı Allah aşkına? Bu, başka bir niyet! Bu niyet, demokrasi güçleriyle bir arada toplanma, birlikte bir mücadele yolu açma niyeti taşımaz. Peki ne olabilir? İyimser bir yaklaşımla, bu toprakları her düşünceden, her kültürden ve her renkten bir çiçek tarlasına dönüştürecek hikayeleri olmayanların, böyle bir hikayeye ihtiyaç duymayanların ve bu hikayeye uygun mücadelede yan çizenlerin  “çelik çekirdekli, içi kof” düşüncelerine uymayan herkesi düşman sayma politikaları olabilir olsa olsa. Haklarını da yememek lazım, çok derindirler; dünyaya kendi kuyularından bakacak kadar hem de.

Bir arkadaşımın; “Haramiler saltanatına karşı verilen mücadeleyi akmakta olan bir dereye benzetecek olursak, bu dereye farenin sidiğini dahi katmak zorundayız” dediğini hiç ama hiç unutamam. Toplumu yalnızca iktidar ve onun bağlaşıkları bölüp parçalamıyor. Demokrasi mücadelesini yalnızca AKP ve onun bağlaşıkları yolun dışına itmeye çalışmıyor. Böyle bir durum karşısında, mücadelelerini “Yetmez ama Evet”çilere karşı yöneltenler için, bunlar mücadelelerini AKP faşizmine yöneltselerdi, acaba AKP faşizmi buna dayanabilir miydi diye sorup gülesi geliyor insanın.

Her şey kötü değil bu ülkede, her şey kötü de gitmiyor. Adil, demokratik ve özgürlükçü bir dünya düşü kuranlar ve en zor zamanlarda bile bundan ödün vermeyip buna uygun davranış sergileyen insanlar, yani kolayı seçmeyenler de var. İyi ki var. Önyargılarına teslim olmayan sonsuz bir azınlık olsalar da var. Her şeye rağmen insan bitmez çünkü. Bakın, Sezen Aksu ve ona yönelik dil kesme meselesine yüz akı edebiyatçılarımızdan Feyza Hepçilingirler nasıl yaklaşıyor: İnsan kokusu alıyorsunuz her şeyden önce:

“Kurt ile kuzu hikâyesini bilirsiniz değil mi? Hani dere kıyısında suyun başında duran kurt, aşağıda kendi halinde su içmekte olan kuzuya “Suyumu bulandırıyorsun,” diye çatmış. Kuzu, “Sen yukarıdasın, ben aşağıdayım. Senin suyunu nasıl bulandırabilirim?” diye söylediğinin anlamsız olduğunu anlatmaya çalışmış. Oysa kurt, niyeti çoktan bozmuşmuş. “Yani, aslında ben seni yiyeceğim de bir bahane bulmaya çalışıyorum,” demiş ya, Sezen Aksu olayı da tıpkı böyle. Ne diyormuş şarkı? “Selam söyleyin o cahil Havva ile Adem’e.” Yaratılan ilk insanlar olduğuna inanılmıyor mu Adem ile Havva’nın? Öyleyse bilgili olmaları beklenebilir mi? Elbette cahiller. Ne demek cahil? “Öğrenim görmemiş, okumamış; bilgisiz.” (TDK Türkçe Sözlük) Tersi mi iddia ediliyor? Nerede okumuş, hangi okulları bitirmiş, nereden diploma almış olabilir Adem ile Havva? Üstelik şarkı, küfretmiyor, kötü bir şey söylemiyor; selam söylüyor. “Allah”ın selamı” diye anılıyor hani, almamak günah ya, işte o selam. “Nezaket gösterisi, esenleme, merhaba” demekmiş selam. Öyle diyor TDK Türkçe Sözlük. ‘Kuzu da zayıf zaten. Verelim gitsin,’ deme zamanı değil. Önemli olan o kuzuyu kurda teslim etmemek. Yoksa kuzu ile kalmaz bu iş!”

Başta söylediğime dönüyorum: Yeni bir dünya yeni insanlarla olanaklıdır ancak.

 

PAYLAŞMAK İÇİN

nest...

çamaşır makinesi ses çıkarması topuz modelleri kapalı huawei hoparlör cızırtı hususi otomobil fiat doblo kurbağalıdere parkı ecele sitem melih gokcek jelibon 9 sınıf 2 dönem 2 yazılı almanca 150 rakı fiyatı 2020 parkour 2d en iyi uçlu kalem markası hangisi doğduğun gün ayın görüntüsü hey ram vasundhara das istanbul anadolu 20 icra dairesi iletişim silifke anamur otobüs grinin 50 tonu türkçe altyazılı bir peri masalı 6. bölüm izle sarayönü imsakiye hamile birinin ruyada bebek emzirdigini gormek eşkiya dünyaya hükümdar olmaz 29 bölüm atv emirgan sahili bordo bereli vs sat akbulut inşaat pendik satılık daire atlas park avm mağazalar bursa erenler hava durumu galleria avm kuaför bandırma edirne arası kaç km prof dr ali akyüz kimdir venom zehirli öfke türkçe dublaj izle 2018 indir a101 cafex kahve beyazlatıcı rize 3 asliye hukuk mahkemesi münazara hakkında bilgi 120 milyon doz diyanet mahrem açıklaması honda cr v modifiye aksesuarları ören örtur evleri iyi akşamlar elle abiye ayakkabı ekmek paparası nasıl yapılır tekirdağ çerkezköy 3 zırhlı tugay dört elle sarılmak anlamı sarayhan çiftehan otel bolu ocakbaşı iletişim kumaş ne ile yapışır başak kar maydonoz destesiyem mp3 indir eklips 3 in 1 fırça seti prof cüneyt özek istanbul kütahya yol güzergahı aski memnu soundtrack selçuk psikoloji taban puanları senfonilerle ilahiler adana mut otobüs gülben ergen hürrem rüyada sakız görmek diyanet pupui petek dinçöz mat ruj tenvin harfleri istanbul kocaeli haritası kolay starbucks kurabiyesi 10 sınıf polinom test pdf arçelik tezgah üstü su arıtma cihazı fiyatları şafi mezhebi cuma namazı nasıl kılınır ruhsal bozukluk için dua pvc iç kapı fiyatları işcep kartsız para çekme vga scart çevirici duyarsızlık sözleri samsung whatsapp konuşarak yazma palio şanzıman arızası