Lviv Çikolata Fiyatları

Rynok Meydanı çevresinde bulunan Lviv Handmade Chocolate Serbskaya sokağında yer almaktadır. Şehrin en popüler mekanı olan bu yerde farklı çikolataları tadabilirsiniz. Lviv dışında Odessa, Kiev gibi Ukrayna’nın belli başlı şehirlerinde de şubesi olan fabrikanın Krakow ve Bakü’de dahi birer şubesi var.

Lviv’in çikolata tarihindeki yeri çok eskilere, Ortaçağ dönemine dayanmaktadır. yüzyıldan itibaren ise çikolatalarını Avrupa’ya ihraç etmeye başlamış. Lviv el yapımı çikolataları tazeliği ve lezzetiyle sizi kendine hayran bırakacak. Çikolata çeşitlerinde ise neredeyse sınır yok. Klasik lezzetlerin yanında tarçınlı, naneli, vişneli bir sürü farklı seçenek mevcut. Diledğiniz gibi tane tane seçim yapabiliyorsunuz. Fiyatlar da el yapımı çikolata standartlarına göre gayet uygun. 

Beş kattan oluşan binaya girdiğinizde buram buram kakao kokusunu hissedersiniz. Giriş katında çikolata satın alabileceğiniz marketi, ikinci katında üretim yeri ve üçüncü katında ise kahve diyarı, dördüncü katta kafesi vardır ve son kata çıktığınızda ise şehrin mükemmel manzarası sizi karşılar. Mekanın dekorasyonundaki nostaljik hava, masalardaki danteller ve çalışanların geleneksel kıyafetleri ile çikolatadan aldığınız lezzet katlanıyor. Buradan ayrılmadan sevdiklerinize de birere paket Lviv çikolatası götürmeyi unutmayın. Belki de dünyanın en güzel çikolatalarını yiyeceğiniz bu yerden ayrılmak biraz zor olacak. 

Adres: Serbskaya Street, Lviv

Ziyaret Bilgileri: Pazartesi-Pazar saatlerinde ziyarete açıktır ve giriş ücretsizdir.

Yol Tarifi: Rynok Square’de yer alan Lviv Çikolata Fabrikası’na yürüyerek kolayca gidebilirsiniz.

Yakın Yerler: Rynok Meydanı

Ukrayna’nın popüler şehirlerinden biri olan Lviv özellikle son zamanlarda turistlerin uğrak noktası haline gelmiştir. Kentten ayrılırken pek çok ziyaretçi Lviv’i hatırlatacak hediyelik eşya almayı da ihmal etmemektedir. Yöresel kıyafetler, Lviv çikolatası ve Nalyvky alışveriş tutkunu turistlerin ilgi odağını oluşturan hediyeliklerin başında gelmektedir.

Nalyvky

Lviv’de biralar oldukça meşhurdur. Ancak Lviv, biraların yanında votka gibi sert alkolleri ile de nam salmıştır. Geleneksel bir alkol arayanlar için Medovuha (bal votkası), Hrenovuha (yaban turpu votkası) ve dünyanın en iyi votkası olarak kabul edilen Baczewski tavsiye edilmektedir.

Ev yapımı likörler ise Lviv’den alınacak popüler hediyeler arasında ilk sıralarda yer almaktadır. Bu likörlerden birisi de Nalykvky’dir. Nalyvky farklı meyvelerden yapılan ancak votkadan daha az sertlikte bir alkol çeşididir.

Lviv’deki en popüler Nalyvky ise “Sarhoş Kirazı”dır. Gasova Lampa’nın Galician Alchemy adlı bir Nalyvky mağazası bulunmaktadır.

Lviv Çikolatası

Lviv, çikolatalarıyla ünlü bir şehirdir. Kentte inanılmaz tatlara sahip çeşit çeşit çikolata bulunmaktadır. Bu çikolatalar lezzetleri kadar, görüntüleri ile de ziyaretçileri kendine hayran bırakmaktadır. Arabalardan silahlara, meleklerden bebeklere kadar farklı şekiller el işçiliği ile çikolatalara yansıtılmaktadır.

El yapımı oldukça lezzetli çikolatalar, Lviv’den ayrılırken çoğu turistin aldığı hediyelik eşyaların başında gelmektedir. Evlerine dönerken yanlarında Lviv’e ait özel bir tat götürmek isteyenlere bu lezzetli çikolatalar şiddetle önerilmektedir.

Lezzetli ve tamamen el yapımı Lviv çikolatalarını almak için Lviv’s Chocolate Factory tavsiye edilmektedir.

Gidilecek yer Ukrayna oldu mu herkesin yüzündeki gülümsemeyi görür gibi oluyorum. Biz 3 kız olarak Ukrayna’ya gideceğimizi söylediğimizde ailemiz de dahil bütün arkadaşlarımızdan “Kızların Ukrayna da özellikle de Lviv’de ne işi var yaa!” laflarına maruz kalmıştık. Hatta birkaç kişiden “Kendinizi oralarda kötü hissetmeyin.” şeklinde tavsiyeler de duymuştuk. Öncelikle bu tür ön yargılara gerek yok çünkü ülkenin % 85’inin kadınlardan oluştuğu bilgisi, bir gerçek değil. İsteyen nüfus araştırmalarını kontrol edebilir. Ayrıca, Ukrayna&#;daki kadınlar, her ülkedeki kadınlar kadar güzel ve hiç de orada kendinizi kötü hissetmiyorsunuz. Ön yargıları ve efsaneleri boş verin; Lviv’e konsept mekanlarda yemek yemek, masalsı kafelerde en lezzetli tatlıları yiyip, kahveleri içmek ve bunlara sudan ucuz fiyatlar ödemek için kesinlikle gidin. Bugün, size 2. gidişimle artık memleket gibi gördüğüm Lviv’de 2 gün neler yapılır ve daha çok ne yenir ne içilir anlatmaya çalışacağım.

İstanbul Sabiha Gökçen’denyaklaşık 1 saat 45 dakika süren yolculuğun ardından Lviv Danylo Halytsky Havalimanı&#;na ulaşıyorsunuz. Bildiğiniz üzere Lviv’e artık süresi geçerli pasaportunuz ve ya çipli kimlik kartınızla giriş yapabiliyorsunuz. Ancak maalesef her şey o kadar kolay değil. Geçerli bir Schengen vizeniz yok ve Lviv’e ilk defa geliyorsanız pasaport polisi sizi kibarca pasaport kontrolünün yan kısmında bulunan bir odaya yönlendiriyor.  Telaş etmeyin burada önemli olan dönüş biletinizin ve kalacağınız otelin rezervasyon çıktısının elinizde olması. Kısa bir kontrolün ardından işte artık Lviv’desiniz.

Ukrayna’nın para birimi Grivna Türk Lirasının değeri grivnanın yanında oldukça yüksek olduğundan paranızı çevirdiğinizde elinize oldukça fazla para geçecek sakın şaşırmayın. Para bozdurmak için havalimanının içindeki ya da merkezde göreceğiniz her marketin içindeki döviz bürolarını kullanabilirsiniz. Pasaport kontrolünü geçtikten sonra yanınıza taksi için gelecek yaşlı tonton amcalara sakın kanmayın. Vizesiz ve kimlikle ülkeye girişin başlamasından beri gelen turist yoğunluğu sebebiyle kendilerine fiks bir fiyat belirlemişler ve 10 USD’nin altında hiçbir ücreti kabul etmiyorlar. Avrupa ülkeleriyle kıyaslayınca 10 USD nedir ki diyebilirsiniz ancak inanın bana her şeyin bu kadar ucuz olduğu bir ülkede taksiye 10 uad verilmez. Özellikle 2. gidişimde kullandığım Uber’le aslında havaalanından merkezin TL bazında 17 TL tuttuğunu görünce kesinlikle verilmez.

Lviv’de küçük bir yer olduğundan ve genelde yemek ve eğlence yerlerinin Rynok Meydan’ında olmasından dolayı otelimizi meydana yakın yerlerden seçtik. Tavsiyem sizin de böyle yapmanız. Tatilinizin çoğunu gezerek ve yemek yiyerek geçirecek olduğunuzu düşünürsen öyle 5 yıldızlı ultra lüks yerlerde konaklamanıza gerek yok. Merkeze yakın hostelleri bile tercih edebilirsiniz. Bence otele para harcamak yerine Çikolata fabrikasından bolca çikolata alabilirsiniz.

Yemek yerlerine şöyle bir bakacak olursak;

Baczewski Restaurant

Kahvaltı, öğle ve akşam yemeği hizmeti veren Baczewski Restaurant bana göre Lviv’in en romantik yerlerinden. Bizim kahvaltı olarak tercih ettiğimiz mekan gerçekten görülmesi gereken yerlerden biri. Kahvaltı olarak sabah – arası hizmet veriyor. Erken gitmekte fayda var çünkü önünde gerçekten uzun kuyruklar olabiliyor.  Ancak içeri girdiğiniz an beklediğiniz her dakikaya değiyor. Kişi başı grivna (yaklaşık 17 TL) verip koyu renkli uzun bir koridordan geçtikten sonra açılan kapı Alice Harikalar Diyarı’nı andırır nitelikte. Bir yanda kuş cıvıltılarını duyarken diğer tarafta piyanonun sesi sizi etkisi altına alıyor. Restaurant açık büfe konseptinde ve istediğiniz her şeyi sınırsızca yiyebilirsiniz. Ayrıca bunun yanında oldukça güzel çayını ve 1 adet şampanyasını da içebilirsiniz. Dediğim gibi insan bu mekanda otururken gerçekten birazdan Alice ve arkadaşları gelecekmiş gibi hissediyor. Bazı arkadaşlarım giriş fiyatının ayrı hesabın ayrı geleceğini düşünmüşler çünkü o kadar çok seçeneğin bu kadar ucuz olması gerçekten akıl alır gibi değil. Bu arada açık büfenin haricinde ayrı bir köşede yapılan mantarlı tavuklu krepleri tatmanızı kesinlikle tavsiye ederim.

Food & Good

Havaalanına indiğimizde elimize tutuşturulan bir kartta gördüğümüz ve denemek için gittiğimiz Food & Good bir Türk işletmesi. Ya Lviv’e gidip Türk mutfağına mı gidilir demeyin Londra’ya gidip şiş kebap ayran içen bir insan olarak ben giderim ama bu bildiğiniz Türk mutfaklarına benzemiyor. Bir kere mekan oldukça farklı bir konsepte sahip. İçeri girdiğinizde Lviv’de görmeye alışık olmadığınız güler yüzlülük sizi karşılıyor ve as bayrakları as şeklinde bir havaya bürünüyorsunuz. Food & Good yeni açılmasına rağmen hamburgerleriyle ve mercimek çorbasıyla şimdiden adından söz ettirmeyi başarmış. İşletmecisi Fatih Bey oldukça yardım sever. Eğer bir futbol fanatiğiyseniz ya da en azından yanınızda fanatik biriyle gittiniz ve sizi maçları kaçırdım diye daraltıyorsa Fatih Bey kurduğu dev ekranla buna da çözüm bulmuş. Ağız sulandıran dev hamburgerlerinin yanında sadece selam vermek bir Türk çayı içmek için bile gidilebilir bir mekan.

Atlas

Kapısında tahta bir atın karşıladığı mekan tatlıları ve içeri girdiğinizde sizi saran kahveleriyle ün yapmış bir cafe. İnsan içeri girip o tatlı standını görünce bütün günü burada geçirmek istiyor ancak emin olun Lviv’de her mekan aynı şekilde. Biz burada şeftalili cheesecake, tiramisu ve elmalı tart yedik. Gelen menüdeki onca tatlı arasından kararsız kalırsanız aklınızda bulunsun hepsi birbirinden harikaydı.

The First Grill

Ukrayna kesinlikle et yemeniz gereken bir ülke. Türkiye’deki et fiyatları düşünüldüğünde bunlara nerdeyse ortalama TL vereceğiniz masaya burada TL TL arasında bir fiyat veriyorsunuz. Bu mekan etlerinin lezzeti dışında sıra dışı konseptiyle de oldukça ünlü. İçeride her türlü ekstrem Orta Çağ aleti mevcut! Mekanın ortasında, demir kafes görünümü verilmiş bir bölüm var ve burada dünyanın belki de en ilginç yemek deneyimlerinden biri yaşanıyor. Eski Tarkan filmlerindeki Bizans şövalyeleri gibi giyinmiş bir amca sizi bu bölmeye sokuyor ve kafesin dış bölümünü kırbaçlamaya başlıyor. Aynı amca, yemek devam ederken kafesi yerin altına indiriyor ve siz çıkmak isteyene kadar da sizi oradan çıkarmıyor. Tabii bunların hepsi sadece bir kurgu, tiyatro! Bunun dışında hesap, ufak bir odun parçasının üzerinde geliyor. Hesap ödeme hamlesini yapmadan önce bir kere daha düşünün! Hesabı ödemek için odundan adisyonu almaya davrandığınız anda adisyonun üzerinde bir tane balta darbesi inecek (tabii ki tamamen zararsız 😊 ). Hesabı arkadaşınız ödeyecekse, büyük eğlenceye hazır olun. Siz ödemeyi düşünüyorsanız da artık öğrendiniz, balta inerken sakinliğinizi koruyun.

Pravda Bira Tiyatrosu

Bira Tiyatrosu bizim Lviv’de en çok sevdiğimiz yerlerin başında geliyor. Adından da anlaşılacağı üzere bira konsepti üzerine kurulmuş bu mekanda biranın yapımını izleme şansını da yakalayabiliyorsunuz. Ayrıca tadını beğendiğiniz biraları ve yine aynı markaya sahip hediyelik eşyaları da mekanın girişindeki dükkandan satın alabilirsiniz. 3 katlı olan Bira Tiyatrosunda Pazartesi günleri hariç her gün Pravda orkestrasını kesinlikle izlemelisiniz. Bugüne kadar en çok eğlendiğimiz yer olabilir. Tam 3 saat boyunca popüler olan tüm yabancı müzikleri çalıyor ve tüm mekanı deli gibi eğlendiriyorlar. Hatta orkestraya sonunda sizi de dahil ediyorlar ancak nasıl olduğu sürpriz, gidince keyfini çıkarın.

Cukor

Eğer Baczewski’nin o uçsuz bucaksız açık büfesinden vazgeçebilirseniz Cukor Lviv’de en çok beğendiğimiz 2. kahvaltı mekanımız olarak yerini alıyor. Küçük şirin bir mekan ve all day breakfast konseptinden yola çıkarak mükemmel kahvaltı tabakları sunuyor. Ayrıca siyah çayını özel demlikte ve yanında limon ve balla servis ederek kalbimizde de özel bir yere sahip oluyor. Kahvaltınızın üzerine blueberry beyaz çikolatalı pancake yemeden ayrılmayın.

Bonus: Celentano Pizzeria yine Rynok Meydanında yer alan bu pizzacıda ilk gittiğimizde tadını damağımızda bırakan ve rüyalarımıza giren Hawaii pizzasını kesinlikle denemelisiniz. 2. gittiğimizde maalesef mekan tadilattaydı ve neredeyse kapısında ağlamamıza neden olacaktı ama bir dahaki sefere acısını çıkaracağız diyerek önünden ayrıldık.

Saydığımız mekanlar bizim gönlümüzü kazanmış özel mekanlar tabii ki Lviv’de bunların haricinde sayısız güzellikte yerler var ama hepsini anlatmaya kalksak sayfalar yetmez.  Bunların dışında gidilmesi ve elinizi kolunuzu doldurarak dönmenize neden olacak Çikolata Fabrikasını görmelisiniz. Girdiğiniz andan itibaren çikolata kokusu sizi sarıyor ve üst katlara resmen ayaklarınız yere basmadan uçarak gidiyor gibi hissediyorsunuz.  Burada gerçek anlamda her şeye saldırabilirsiniz çünkü fiyatlar gerçekten inanılmaz uygun. Ben onca çikolata almama rağmen döndüğümde o kadar çikolataya ödediğim tutarı söylediğimde annem tarafından neden daha fazla almadın diye azarlandım. Siz siz olun gerçekten elinizi kolunuzu doldurun.

Begüm Köseoğlu Kimdir?

Merhaba, ben Begüm Köseoğlu. Gideceğim ülkeleri ve şehirleri seçerken arama motoruna gezilecek yerler yerine yemek yenilecek yerler yazanlardanım. O yüzden beni şu kaleyi bu kiliseyi gezin derken değil de şurada yemek yiyin burada kahve için derken görebilirsiniz.

YAZI: BURÇAK ŞENER

Büyüleyici mimarisi, sanat ve tarih kokan sokakları, müthiş çikolataları, enteresan kafeleri ve kaybolmaktan büyük zevk alacağınız sokakları ile Lviv’de beklentilerin çok üzerinde bir karşılama komitesi bekliyor sizi. Şaşırtan, ‘en kısa sürede tekrar gelmeliyim’ dedirten bu şehri keşfetmeli.

Maceraperestliğimi giyinip kaçma isteğimin canlandığı bir anda karşıma Ukrayna’nın Unesco kültür mirası listesinde yer alan ‘romantik’ şehri Lviv çıktı. Şehri hızlıca araştırdıktan sonra Lviv’e gitme isteğim katbekat artarak daha da büyüdü.

Rota Ukrayna olunca vize randevularına, toplaması yorucu belgelere gerek kalmadan biletinizi alıp yola koyulabiliyorsunuz. İstanbul’dan 1 saat 50 dakika süren uçuşla Lviv Havaalanı’na ulaşabiliyorsunuz. Hava alanı ile şehir merkezinin arası oldukça kısa bir mesafe. Küçük bir not; Lviv’de taksi kullanmaktan çekinmeyin, oldukça hesaplı.  Yaklaşık 15 dakikalık bir taksi yolculuğunun ardından Rynok Meydanı yakınlarındaki otelime bir hışımla bavulumu bırakıp kendimi Lviv sokaklarına attım. Neden mi bir hışımla? Çünkü şehir merkezine giderken camdan gördüğüm şehrin silüeti beni öylesine büyüledi ki, bir an önce Lviv sokaklarında kaybolmalıydım. Sakin, şahsına münhasır, kocaman bir açık hava müzesinde geziyormuşsunuz gibi hissettiğiniz bir şehir burası. Ukrayna’nın batısında Polonya sınırında yer alan Lviv, ismini kurucusu Prens Daniel Galytskiy’nin oğlu Leo’dan (Lion) alıyor. Kentin dokusu ve mimarisi ise çokça barok yapı ile birlikte hemen hemen hiç bozulmadan günümüze kadar korunmuş.

İlk durak çikolata fabrikası
Daha önce görmediğim bir ülkeye gidiyorsam mutlaka kafamda ‘görmeden dönme’ listemi hazırlar ve yola öyle koyulurum. Lviv için hazırladığım liste bir hayli uzundu fakat önceliği  ‘Lviv Çikolata Fabrikası’na vermeliydim. Beş katlı bir binada yer alan çikolata fabrikası içeri girdiğiniz anda çikolata kokuları ve sevimli dekorasyonuyla sizi karşılıyor.

Giriş katında cam ile ayrılan bölümde ustaların çikolatalara nasıl şekil verdiğini izledikten sonra ikinci kata çıkıyorum. Burası çikolata satışının yapıldığı kat.  Açık ve paketlenmiş olarak alabileceğiniz onlarca çeşit çikolata (aslında sanat eseri demem daha doğru olur sanırım) arasında kendinizi kaybedebilirsiniz. Topuklu ayakkabıdan futbol topuna kadar her şekilde çikolatayı bulabilmek mümkün. Üç ve dördüncü katlardaysa kahve satışı yapılıyor, uzunca bir merdiven yolculuğunun sonunda beşinci kat zafere ulaşmak gibi. Terasın yer aldığı bu kat küçük yuvarlak masalar, üzerindeki danteller ve hayran kalacağınız Lviv manzarasına eşlik eden sıcak çikolata ile size bambaşka bir deneyim sunuyor.

Çikolata fabrikasından çıktıktan sonra, çok yakınındaki ‘Lviv Kahve Madeni’ne doğru yol alıyorum. Maden ocağı gibi görünen bu yer aslında kahve dükkanı, fakat oldukça ilginç bir hikayesi var. 16’ncı yüzyılda kahvelerin soğuktan donmaması için Lviv halkı burayı maden yapmış ve kahveleri burada saklamış. Günümüzde ise maden ocağı konseptiyle hizmet veriyor. İçeriye girdikten sonra alt kata inerken çalışanlar size ışıklı baretler veriyor (içerisi karanlık fakat önünüzü görebileceğiniz kadar ışıklandırma mevcut.) Menü oldukça geniş ama seçiminizi Miners Coffee’den (madenci kahvesi) yana yapın derim. Metal bir kapta geliyor, masanın üzerine konuluyor ve çalışanlar alev çıkaran bir aletle gelip kahveyi yakarak karamelize ediyor. dakika bekledikten sonra içebilirsiniz. Tadı hafif şekerli, içimiyse oldukça rahat ve lezzetli, fiyatıysa ortalama 55 grivna. (1 lira ortalama grivna yapıyor.)

Gastronomi zengini Lviv
Lviv’de yemek konusunda sıkıntı çekmeyeceğiniz garanti. Avrupa’da en çok kafe ve restoranın bulunduğu şehirlerin başında geliyor burası ve yeme-içme konusunda oldukça fazla şey vadediyor. Geniş porsiyonlarıyla hem doyurucu hem de lezzetli olan pek çok alternatife rastlamak mümkün. Ben ilk günün sonunda akşam yemeği için opera binasının çaprazında bulunan, pizzaları ve makarnalarıyla ünlü Da Vinci’yi tercih ediyorum. Seçiminizi deniz mahsullü pizzadan yana yapmanızı tavsiye ederim. Taş ocakta pişen pizzalar neredeyse İtalyan pizzalarını aratmaz nitelikte.  Ama Ukrayna mutfağına dair tatları denemek isterseniz hemen hemen her restoranda satılan vareniki’ye şans verin. Ukrayna mutfağına özgü bir mantı olan vareniki, bizdeki mantıya oranla oldukça büyük ve genellikle patates, peynir veya mantar seçeneğiyle sunulmakta. Borş çorbası da Lviv’in meşhur lezzetlerinden biri, aklınızda olsun.

Kafe ve restoran açısından bu kadar zengin bir şehirde, yüzlerce olasılık içinde kendinizi kaybedebilme ihtimali oldukça yüksek. Pek çok konsept mekanın bulunduğu Lviv’de yolunuzu düşürmeniz gereken yeme-içme mekanlarını mutlaka not edin.

Gasova Lampa
Rynok Meydanı’na yakın bir mesafede bulunan restoran, yılında gaz yağıyla çalışan lambaları icat eden Polonya kökenli Lvivli kimyager Ignacy Lukasiewicz’in anısına yapılmış. Restoranın girişinde Ignacy Lukasiewicz’in masa başında oturan bir heykeli bulunuyor. Mucit heykelinin karşısındaki boş sandalyeye oturup fotoğraf çektirmekse adetten. Aynı zamanda müze olan restoranın duvarlarında kadar gaz lambası sergileniyor. İyi yemek ve keyifli bir atmosfer için tercih edebilirsiniz; ızgara etleri ve likörleri ise menünün en çok tercih edilenleri arasında.

Kryivka
Lviv’deki şüphesiz en ilginç mekanlardan biri Kryivka. Meydanda, 14 numaralı binada yer alan mekan İkinci Dünya Savaşı’nda sığınak olarak kullanılmış, günümüzde ise askeri restoran temasıyla hizmet veriyor. Mekanın kapısında üniformalı bir adam bekliyor. Kapıyı çaldığınızda size ‘Slava Ukrainy’ (zafer ukrayna) diyor, siz de yanıt olarak ‘Geroyam slava’ (kahramanların zaferi) diyorsunuz ve kapı açılıyor. Tabii bu işin parodisi, kapıdaki görevli zaten söyleme tarzınızdan yabancı olduğunuzu anlıyor. Kitaplık görünümlü gizli bir kapıdan geçtikten sonra içeri giriyorsunuz. Temalı restoranlardan en ilgi çekicisi olan mekanın içiyse gerçek bir sığınak. Yemeklerin şahane olduğu Kryivka’ya giderken rezervasyon yaptırmanızı tavsiye ederim.

Beer Theatre ‘Pravda’ (Bira Tiyatrosu)
Rynok meydanının hemen köşesinde yer alan üç katlı bir bina burası. Geniş bir bira yelpazesine sahip olan mekan tiyatro tarzında dekore edilmiş bir bira evi. Canlı müziğin eşlik ettiği yemekler ise çok keyifli. Giriş katındaki bira üretim alanını ziyaret edebilir mağaza bölümünden bira satın alabilirsiniz.

Masoch Cafe
Lviv’in bir diğer temalı mekanı da burası. Bu kafe, mazoşizm kavramını kitaplarında sıkça kullanan ve mazoşizm kelimesinin isim babası olan Leopold von Sacher-Masoch’un anısına açılmış bir restoran-bar. Girişindeyse Sacher-Masoch’un bronz bir heykeli bulunuyor. Kokteylleri kesinlikle denemeye değer.

Şehir Yıldızı: Opera Binası
Lviv’i neredeyse ziyaret eden her turist burayı Roma’ya benzetiyor. Küçük bir şehir olsa da mimarisiyle göz dolduran Lviv, onlarca müze ve ’ün üzerinde kiliseye ev sahipliği yapıyor. Kültür ve sanat kokan bu şehir, heyecan veren birçok yapıya sahip. Bunlardan en önemlisi, şehrin simgesi sayılabilecek, Lviv’in kalbinin attığı Opera Binası. Binayı ilk gördüğümde ağzımdan ‘harika’ kelimesi çıkıyor. Opera binasını ilk kez gören herkesin en sık kullandığı kelime sanırım bu olmalı. Tatilimin son günü opera sezonunun açıldığı güne denk geldiği için (evet, fazlasıyla şanslıyım) hemen biletimi alıp sabırsızlıkla operanın başlama saatini bekliyorum. Burası Avrupa’daki opera binaları ile kıyaslanacak kadar başarılı kabul ediliyor ve üstelik Paris veya Viyana’nın aksine burada opera izlemek çok daha uygun fiyatlı olması nedeniyle avantajlı. Biletimi ortalama grivna’ya alıyorum.

Opera binası mimar Zygmunt Gorgolewski tarafından Poltva nehrinin üzerine inşa edilmiş. Hatta inşa edildiği dönemde, bu durum büyük tartışmalara yol açmış. Bina, aradan yıl geçmesine rağmen tüm heybeti ve görkemiyle dimdik ayakta duruyor. Lviv’e kadar gelmişken, binlerce sanatseveri buluşturan bu benzersiz yapıda opera veya tiyatro izlemeden dönmeyin derim.

Yapmadan dönmeyin!
• Şehri Lviv sokaklarında kaybolarak keşfedin.

• Neredeyse her yanı bisiklet yollarıyla çevrili olan Lviv’de bisiklet kiralayın, size de iyi gelecek!

• Rynok meydanındaki sevimli kafelerden birine oturup, bu romantik şehri izleyin. Çok keyifli…

• Şehrin tepe noktası olan High Castle’a çıkın ve günü batırmadan dönmeyin.

*Bu yazı Elele Dergisi Ekim sayısından alınmıştır.