rüyada siyah dikiş ipi görmek / (PDF) Tehlikedeki Türk Dilleri C.3 | Ahmet Yesevi Üniversitesi MHB Yayınları - Academia.edu

Rüyada Siyah Dikiş Ipi Görmek

rüyada siyah dikiş ipi görmek

1 ^*^4 ATATÜRK KÜLTÜR, DİL VE TARİH YÜKSEK KURUMU TÜ RK DİL KURUM U YAYINLARI:876 Prof. Dr. Emine YILMAZ A nkara, 2006

2

3 ATATÜRK KÜLTÜR, DİL VE TARİH YÜKSEK KÜRÜMÜ TÜRK DİL KÜRUMU YAYINLARI: 876 NARSPI Çuvaşça Bir Aşk Öyküsü HAZIRLAYAN Emine YILMAZ ANKARA, 2006

4 5846 sayılı kanuna göre bu eserin bütün yayın, tercüm e ve iktibas hakları Türk Dil Kurumuna aittir. İvanov, Konstantin Vasil yeviç Narspi: Çuvaşça bir aşk öyküsü / Haz. Emine Yılmaz. - Ankara: Türk Dil Kurumu, s.; 24 cm. - (Atatürk Kültür, Dil ve Tarih Yüksek Kurumu Türk Dil Kurumu Yayınlan; 876) Dizin var. Kaynakça var. ISBN Çuvaş Edebiyatı - Şiir 2. Çuvaş Edebiyatı - Hikâye I. Yılmaz, Emine (haz.) inceleyenler: Prof. Dr. Fikret TÜRKMEN Prof. Dr. Şüayip KARAKAŞ ISBN: Kapak Tasarım: Ejder ÇELİK Baskı: Ankara Mesleki Eğitim Merkezi ve 4 Akşam Sanat Okulu M atbaası Baskı Sayısı: 500

5 Purînma tata vîlme pekeh sinîren vîrenme p u la t

6

7 İÇİNDEKİLER ÖNSÖZ... 7 I. Giriş KONSTANTİN VASİL YEVİÇ İVANOV Yaşamı K. V. İvanov un Eserlerinin Baskıları Ç u v aşça Rusça Çevirileri Rusça Dışındaki Dillere Çevirileri K. V. İvanov un Eserleri Üzerine Yayımlanmış Çalışm alar ÇÜVAŞLAR ve ÇÜVAŞ EDEBİYATI N A RSPİ içerik İncelem esi Konu Dil ve A nlatım Kültürel Ö ğeler Biçim İncelem esi Nazım Birim i Ö lçü Uyak D üzeni Uyak Değeri Türü KAYNAKÇA II. Kiril Harfli M etin...35 III. Y azıçevrim i IV. Türkçeye Çevrimi V. Sözlük-D izin

8 -.'...? i ì / ".,,? :... 1 ^ '...,.... ^ ,. ji#^c Ì jw t^l... illtìt -. лг >л а и т а ;» '.... _ t f -. J ii!!i.m J fte ««}-Al>». «' ; ' р.» - Л Ш * Щ г \. t. / :«и J t,.,

9 O N SO Z İki bin doksan yedi dizelik bir öykü-şiir olan Narspi, modem Çuvaş edebiyatının en büyük ustası olarak kabul edilen Konstantin İvanov un en önemli eseridir. Şairine dünya çapında ün sağlayan, defalarca Çuvaşça ve Rusça baskıları yapılan, Başkurtça, Tatarca, Azerice yanında Marice, Ukraynca, Mordvince, Udmurtça, Macarca, Sıф-Hırvatça, İtalyanca ve Almancaya da çevirileri yapılan bu şiir Türk edebiyatında hemen hemen hiç bilinm em ektedir. Yirmi beş yıllık çok kısa bir ömüre sığdırdığı onlarca eser, Konstantin İvanov a büyük bir ün kazandırmış ve ölüm yılı olan 1915 ten bu yana hem doğduğu yer olan Başkurdistan da, hem de on bir yaşından sonraki hayatını geçirdiği Çuvaşistan da adını yaşatmak için m üzeler, tiyatrolar k u rulmuş, operalar hazırlanmıştır. Doğumunun yüzüncü yılı olan 1990 ise U nesco nun 25. dönem toplantısında K. V. İvanov yılı ilan edilmiştir. Bir tesadüf sonucu, İvanov un yüzüncü doğum yılı kutlamaları sırasında U fa da bulunan hocam Prof. Dr. Talat Tekin in, Ural Sassi adlı Çuvaşça yayım lanan bir gazetenin çıkarmış olduğu K. V. İvanov özel sayısım getirmiş olması, bu şiirin Türkçeye çevrilmesinde ilk adım oldu. Çeviri sırasında ilk önce bu şiirin gazetenin dört tam sayfasında yer almış olan metni kullanılmışsa da, daha sonra Macarca çevirisiyle ve Rusya da yapılmış olan Çuvaşça baskısıyla karşılaştırılarak bazı değişiklikler yapılmıştır. Çünkü her üç baskıda da dize sayıları farklıdır. Bu şiirle tanışmamı sağladığı için önce hocam Prof. Dr. Talat T e k in e teşekkürlerimi sunuyorum. Şiirin kitap form unda son baskısım (1993) Rusya dan gönderme inceliğinde bulunan ünlü Çuvaş şairi Raisa Şarpi ye, M acarca çevirisini bulmamı sağlayan, Attila József Üniversitesi, Ligeti k ü tüphanesi görevlilerine. Almanca çevirisini görmemi sağlayan, şiirin T ü rk çeye çeviri bölüm ünün şiirleştirilmesine katkıda bulunan ve yayına hazırlayan Doç. Dr. Nurettin Demir e, şiir incelemesi bölümünde önerileriyle yol gösteren Dr. Gonca G ökalp-a lpaslan a ve Giriş bölüm ünün düzeltilerine katkıda bulunan Dr. Süer Eker ve öğrencim M ustafa D urm uş a çok teşekkür ediyorum. Ağustos 2005, ANKARA Emine Yılmaz

10 ',, ' 'Ji' - '. ' '., ' : 4ûL>jı 4İ7-,i 4};f;i.>»tiî ;,:.;«< :.;j. "Ц, fthibit.,ч.у'ф'1 мл. âm^iiü'/.sf' ' ;.r'ıv j b : 1 Л*«л j T i i ì p''u- r,мгл e t 'i,ti -i-r. -K'j fifşl'i - - <;7' -'4 ' -ü ' 0'4.vi 'f«t' 7:. b ' i f l Ш : Щ M i t M i Î ö d. L h ' s ) Л ' : «i ; s, p ı * im mmi0m%i 7ТчГ;аТ1:' У-Ж^;-(ЭД*^ ^ f.e «( îîfe. Ш И j - i É ì ' 4 Ì É ^ S % : и 1 э д s â 'Гжт 'J ' V 'Я Й й й j g f i. ' S f f ' n î î ; f : bii-yh! к ф ü;:<* :(', '.4.. -rab :-b tu. b'r4-, 'УУа b'laş 'bsa'ta.' ''-.r'..' а; à b ^ < # Ì0 D ;ü' nîb ' ФвЛ 'dj Bif'diù'''

11 I. GİRİŞ 1. KONSTANTİN VASİL YEVİÇ İVANOV 1.1. Yaşamı Konstantin V asil yeviç İvanov TÇuv. Kìétenttin V asil yeviç İvanov], 1890 yılının 13 M ayıs ında Başkurdistan ın Pelepey bölgesindeki Slakbaş IÇuv. Slakpus] köyünde doğdu. Ataları olan Volga kıyısındaki Hristiyan- 1ar, çarın baskısına dayanamayarak Çeboksarı [Çuv. Şupaşkar] şehrinden kaçıp Ural bozkırlarına yerleşmişlerdi. K. V. İvanov un babası, çok çalışkan ve zengin bir Hristiyan olan Vazin kka N. İvanov [Çuv. Vaéinkka N. İvanov] Başkurdistan Çuvaşlarındandı ve Pıtı [Çuv. Pîrtta] ailesinden geliyordu. Pıtı [Çuv. Pîrtta] ailesi de K aşkîr (Çuvaşçadaki anlamı kurt) adlı bir Çuvaşa dayanıyor. Yaşlı Ç uvaşların anlattıklarına göre, Ruslar Pelepey e gelip yerleşince, Kaşkîr, köyün yanındaki ormana sığınmış ve kurt yakalayıp satarak yaşamını sürdürm eye çalışmış. Bu yüzden Kaşkîr adını almış. K. V. İvanov un kendi hazırladığı soy kütüğüne göre, K aşkîr ın iki oğlu vardı. Biri Kaşkîr İvani, diğeri ise Kaşkîr Kusmi idi. İvan soyundan gelenler Pîrtta açipçi (Pîrtta nın çocukları), Kuémi soyundan gelenler Kuâma açipçi (K usm a nın çocukları) diye adlandırıldılar. K. V. İvanov, kendi aile ağacını şöyle göstermiş: Kaşkîr > K aşkîr İvanî > Sim un Nikulay -» V aéinkka - 4 K îstuk (K îstenttin) (İvanov 1990: 20). K. V. İvanov un babası V azin kka [Çuv. Vasinkka[, Rusça, Başkurtça ve Tatarcayı çok iyi bitiyordu. Gazete ve dergi yazıları da yazan V azin kka [Çuv. Vasinkka[, çocuklarının yüksek öğrenim görmeleri için uğraştı. Dört kız kardeşi, bir ablası ve bir erkek kardeşi olan K. V. İvanov un ço cu k lu ğunun büyük bölüm ü, komşu köy K ayraklı da [Çuv. K ayrîklî], b abaannesinin yanında geçti. Sekiz yaşına geldiğinde, Slakbaş [Çuv. Slakpus] köyündeki ilkokula başladı. Üç yıl sonra Miyek [Çuv. Miyak] bölgesinin Keken [Çuv. K egen ] köyünde öğretm enlik yapan halası Y evgeniya N ikolayevna İvanova, onu yanına aldı. K. V. İvanov üzerinde çok olum lu etkileri bulunan halası, 1902 yılında onu Simbirsk [Çuv. Çîm pîr] şehrindeki Çuvaş okuluna götürdü. Ünlü Çuvaş eğitimcisi î. Ya. Yakovlev tarafından kurulmuş olan bu okul, Rusya İmparatorluğu içindeki tek Çuvaş okuluydu ve bu okula Çuvaş Üniversitesi de deniyordu. Kendisi de bir Çuvaş olan 1. Ya. Yakovlev, bütün öm rünü Çuvaş halkının aydınlanm asına adamıştı.

12 10 Emine Yılmaz Bugün kullanılmakta olan Çuvaş alfabesi de İ. Ya. Yakovlev tarafından düzenlenmiştir (1872). i. Ya. Yakovlev in okulu, iki yılda bir öğrenci kabul ettiği için, K. V. İvanov, ilk gidişinde okula kabul edilmedi. Bu nedenle, Pelepey deki şehir lisesinde bir yıl okudu. Bugün, bu lise binasının kapısında, K. V. İvanov un yılları arasında bu okulda okuduğuna ilişkin Başkurtça ve Rusça olarak yazılmış bir tabela asılıdır (İvanov 1990: 27). K. V. İvanov, 1903 yılında, Simbirsk (Çuv. Çîm pîr] Çuvaş okulunun hazırlık sınıfına girdi ve iki yıl hazırlık sınıfında okudu. Edebiyata, resim sanatına ve el sanatlarına büyük ilgi duyuyordu ve çok yetenekliydi. T a h tadan yapmış olduğu eşyalar, bugün Slakbaş [Çuv. Slakpué] köyündeki İvanov müzesinde sergilenmektedir yılında birinci sınıfa geçen K. V. İvanov, o yıllarda yazm aya başladı. Çok sessiz ve çok çalışkan bir çocuktu. Ancak, yılları arasındaki birinci Rus devriminin rüzgarı Çuvaş okulunu sardığında, K. V. İvanov un öncü kişiliği de öne çıkmaya başladı. Şiirleriyle, Çuvaş halkını yüreklendirmeye, özgürlükleri için savaşma cesareti aşılam aya çalıştı. Devrime karşı çıkan okul hocaları ile de mücadeleye girişen K. V. İvanov, k en disi gibi düşünen otuz yedi öğrenci ile birlikte, 7 Mart 1907 de okuldan atıldı. Böylece, şairin Çuvaş okulundaki yaşamının birinci bölüm ü k ap an mış oldu. Doğduğu köye geri dönen K. V. İvanov, Başkurdistan Çuvaşlarıyla ilgilendi ve onlarla ilgili halkbilimi ürünleri topladı. Bu ürünler üzerinde çalıştı. İlk devrim dalgası sona erdikten sonra, İ. Ya. Yakovlev, sınıfındaki yetenekli öğrencileri yanına çağırdı. Ağustos 1907 de K. V. İvanov da böylece okula geri döndü. İ. Ya. Yakovlev in, okul kitaplarını Çuvaşçaya çevirme önerisine dört elle sarılan K. V. İvanov, bu amaçla masallar, bilm eceler çevirdi, resimler yaptı. Çok sevdiği M. Yu. Lermontov, A. M aykov, H. O g a rev, A. Kol tsov, N. Nekrasov ve K. Bal m ont un şiirlerini, L. Tolstoy ve K. Uşinskiy in öykülerini Çuvaşçaya çevirdi. En güzel eserlerini de bu yılarda ( ), onyedi, onsekiz yaşlarındayken yazdı. K. V. İvanov, neredeyse bir solukta Baxà вйрм ан luyxàm è ]=V atî vîrman şuhişı=yaşh Ormanın Düşüncesi], К ёркунне ]= K îrkunne= 5onbahar], Килсе çutpe кёркунне... [=Kilse sitıi kîrkunne...= G c//p Erişti Sonbahar...] adlı şiirlerini yazdı. И кё х ёр =İkî hîr =İki Kız], Тимёр ты лё [-T ım ır h\i=demir Rende], Тйлёх ар ём = T îlîh arîm=dm/ Kadın] adlı manzum öykülerini düzeltti. Нарспи =N arspij şiirini tam amladı (l.ya. akovlev in isteğiyle). Ш уйттан ч у р и н е =Şuyttan çunnc= Şeytanın şiirinin ilk taslağını hazırladı. Çuvaş okulunun 40. kuruluş yılönümü nedeniyle Хальхи сам ана =H al hi samana=şimdiki Zaman] adlı şıırı yazdı.

13 Narspi 11 i. Ya. Yakovlev in çabalarıyla, 1908 yılında, K. V. İvanov un eserlerinin ilk baskısı yapıldı. Чёваш х а л л а п ё с е м l=çîvaş hallapisem=fmv0f M asalları] adlı kitaptaki Н арспи [=Narspi] şiiri okuyucularda büyük şaşkınlık yarattı. Ünlü Çuvaş yazarlarından Peder Huzangay [Çuv. Petir HusankayJ genç şairin ustalığından etkilenerek şöyle diyor: Bu çok şaşırtıcı. Üçbin dizelik şiirde, eski Çuvaş yaşamının tüm ayrıntıları ortaya konuluyor. Bu, hiç bir kalıba sığm ayacak kadar şaşırtıcı bir durum. (İvanov 1990: 76). Narspi şiirinin basılmasından sonra, şair yedi yıl daha yaşadı. Bu d ö nemde de K. V. İvanov ölümsüz şiirler yazmış ancak, bu şiirler gün ışığına çıkmadan yok olmuştur. Ablasının anımsadığına göre, şairin el yazıları d o s yası, sivil savaş sırasında bir subay tarafından babasının evinden alıp g ötürülmüş ve yok edilmiştir yılının ilkyazında, K. V. İvanov, halk öğretmeni olmak için sınava girmiş, Simbirsk [Çuv. Çîmpîr[ Çuvaş erkek lisesi tarafından kabul edildiği halde şehirden çıkıp gitmiştir. Sonra Çeboksarı [Çuv. Şupaşkar] şehrindeki İkkasi okulundan çıkarılmış olan N. F. Belyayev adlı devrimci ile birlikte Sızran şehrindeki Koptevka istasyonu çevresinde yaz ve güzü geçirmiştir. Sim birsk [Çuv. Çîm pîr] Çuvaş okulundaki kitapların Çuvaşçaya çevrilmeleri konusunda yaptığı çalışmalara, bazı çevrelerce saldırılması üzerine, K. V. ivanov un umutları tümüyle yıkılmış ve 1910 yılında yeniden k ö y ü ne dönmüştür. Çok kötü günler geçiren şair, aynı yılın Kasım ayında, İ. Ya. Yakovlev in onu yeniden Simbirsk [Çuv. Çîm pîr] şehrine çağırmasıyla u- mutla dolar. İki sınıflı kız lisesinde, güzel yazı ve resim öğretmeni olarak göreve başlayan şair, yakın dostu, yetenekli yazar ve kom pozitör Fedor Pavlov ile Narspi operasını gerçekleştirmeyi tasarlar. İşe başlanır, ancak, izin alınamadığı ve sahne bulunamadığı için bu tasarı gerçekleştirilemez. M. Ya. Sirotkin e göre, K. V. İvanov un, yıllarındaki sanatsal çalışmaları, İvan Trofim ov un kitabına koymak üzere çevirdiği kısa öyküler, bu kitap için hazırlanmış resimler ve Petr Pazuhin in hazırladığı Çuvaş halkbilimi örnekleri içeren bir kitaba olan katkılarıyla sınırlı. Bu kadarı bile ona büyük bir ün kazandırmıştır. Birinci Rus devrimi sırasında çektiği güçlükler K. V. İvanov un hastalanmasına neden olmuş, fakat, o buna aldırmadan çalışm aya devam etm iştir. Resim çalışmalarına ağırlık vererek, Peterburg [Çuv. Pitîr] Güzel Sanatlar Akademisi sınavlarına hazırlanan şair, 1913 yılında, Simbirsk [Çuv. Çîm pîr[ Çuvaş okulundaki öğrenciler tarafından sahneye konulan İvan Susanin operasının dekorlarını hazırlamıştır. Çocukluğunda beliren üstün zekası ve yeteneği, resimde, grafikte, heykelde, fotoğrafçılıkta, d ek o rasy o n da hep unutulmaz ürünler vermesini sağlamıştır. Dinlenmeden çalışır K. V. İvanov, ve ancak kendini böyle avutur.

14 12 Emine Yılmaz Verem ve mide iltihabı, 1913 yılı sonbaharında onu yatağa düşürür. Erkek kardeşi Kvintiliyan İvanov, 13 kasım 1914 yılında, şairi Çuvaş okulundan alır ve babasının evine götürür. Şair böylece, üçüncü kez ve sonsuza dek, doğduğu köye dönmüş olur. Birkaç ay daha yaşayan K. V. İvanov, 13 Mart 1915 tarihinde, henüz yirmibeş yaşındayken ölür ve d o ğ duğu köyde gömülür. Bugün Slakbaş [Çuv. Slakpus] köyünde, K. V. İvanov un bir anıtm e zarı ve doğumunun 50. yıldönümünde, 29 Kasım 1940 ta, P. N. K udryaşov tarafından kurulmuş olan bir K. V. İvanov müzesi vardır. Yine Çuvaşistan m başkenti olan Çeboksarı da [Çuv. Şupaşkar[, 1950 yılında dikilmiş bir K. V. İvanov heykeli ve şairin adıyla anılan bir sokak bulunmaktadır. K. V. İvanov adlı Çuvaş Devlet Akademi Drama Tiyatrosu ve Narspi o- perası da yine şairin Çuvaşlar için taşıdığı büyük değeri gösteriyor den beri Çuvaşistan da, güzel sanatlar alanında, her yıl, K. V. İvanov ödülleri dağıtılmaktadır. K. V. İvanov un 100. doğum yıldönümü olan 1990 yılı, U n e sc o nun 25. dönem toplantısında, önemli tarihler takvimine sokulmuş ve 1990 yılı K. V. İvanov yılı ilan edilmiştir (Ural Sassi, Aralık 1990, no 30, s. 3). Yine, K. V. İvanov un 100. doğum yıldönümü nedeniyle Чаваш кёнеке издательстви [=Çîvaş kîneke izdatel stvi=çmvöf Kitap Yayınevi], Константин Иванов, ÇbipHHceH пуххи [=Konstantin İvanov, Sımisen puhhi=konstantin İvanov, Tüm Yazıları] ve К онстантин И ванова аса илeççё [=Konstantin İvanova asa \\téi\= K onstantin İva n o v и A nım sıyoruz] adlı iki kitap yayımladı (Ural Sassi, Nisan 1990, no 7, s. 2) K. V. İvanov un Eserlerinin Baskıları Çuvaşça a^ Чёваш халлапёсем [=Çîvaş hallapisem=çmvaf Masalları], Чёмпёр [=Çımpîr=5ım0ırsÂ:], A. ve M. Dmitriyev basım evi, b. Иван ёмпупе çampâk cы xлaвçà тата сатур Калашник xyça çhhчен хунё lopâ [=lvan împüpe éamrìk sihlavéì tata satur Kalaşnik huéa sinçen hunì y\ixi=çar İvan İle Genç Koruyucusu ve Yiğit Kalaşnik H a k kında Yazılmış Türkü], Ч емпёр [=Çîmpîr=Sımbırjk[, A. ve M. Dmitriyev basım evi, c. Нарспи [=Narspi], (Şiir), Хусан [=H usan=k azön[ 1919, 2. baskı.

15 Narspi 13 ç. Чйваш халлап ёсем п е ю махёсем f=çîvaş hallapîsempe yum ahîsem=çuvaş M asalları ve Bilmeceleri],XycsiH = H usan= K aza«j d. Н арспи =N arspi], (Şiir), D lypâm nyç [=Şurîmpus=Ş'a/aÂ:] 1919, 1.2, 3,4. e. Нарспи [=Narspi], (Şiir), 4. baskı. Kapak ve resimler A. F. Myasnikov. Önsöz N. Vasil yev Şupussınni nin, М ускав [=Muskav=Mo^Â:ova] f. Нарспи =Narspi], (Şiir), 5. baskı, Önsöz D. Danilov un, Шупашкар [=Şupaşkar=Ç ei>o/:san] g. Пёр том l= rtr tom=5/> Cilt], Önsöz Ya. G. Uhsay m, Ё пху [=İphü- =Ufa] h. С о ч и н ен и сем [=Soçinenisem=TMm Yazıları], Önsöz S. V. Elker, resimler G. D. Harlam p yev, Ш упашкар [=Şupaşkar=öe& oâ:5an], Сёвёсем =Sîvîsem=Ş'iı>/erJ, Önsöz V. Dolgov un, Шупашкар [=Şupaşkar =Çeboksarı] i. ÇbipHHceH пуххи [=Simisen puhhi=rmm Yazıları], Önsöz ve düzelti M. Ya. Sirotkin, Ш упашкар f=şupaşkar=ç'efeoban] j. Нарспи [=Narspi], (Şiir), resimleyen P. Sizov, Шупашкар [=Şupaşkar=Çeboksarı], k. Н арспи [=Narspi], (Şiir), kitabı süsleyen P. Sizov, Шупашкар [=Şupaşkar =Çeboksarı] Нарспи [=Narspi], (Şiir), kitabı süsleyen A. İ. Mittov, Шупашкар =Şupaşkar=Ç'efeoÂ:ran m. К илчё bipà 9уркунне... [Kilçî ırî surkunne...=gew ı Güzel İlkbahar...], Ш упашкар =Şupaşkar =Çeboksarı] Rusça Çevirileri a. Н арспи [=Narspi), (Şiir), Çev. Andrey Petokki, M oskva b. Нарспи =Narspi], (Şiir), Çev. Aleksandr Carov, Red. V. V. Kazin, Resimleyen F. Bıkov, M oskva c. Нарспи l=narspi, (Şiir), Çev. B. İrinin, Red. A. Tvardovsko, Çeboksarı 1948, 2. baskı: M oskva ç. Сказки \=Skazki=M asallar], Çev. B. İrinin, Çeboksarı d. Собрание сочинений =Sobraniye soçineniy=t Mm Yazıları], Red. M. Ya. Sirotkin, Çev. P. P. Huzangay ve N. F. Danilov, Çeboksarı 1957.

16 14 Emine Yılmaz e. Нарспи [=Narspi], (Şiir), Çev. V. Paymen, Önsöz: V. Paymen, Kuybışev f. Нарспи [=Narspi], (Şiir), Çev. B. İrinin, Red. L. Pen kovsko, Moskva g. Избранное: стихи, сказки, поэма [=İzbrannoye: stihi, skazki, poema=seçmeler: Manzumeler, Masallar, Şiirler], Çev. S. Botvinnik, B. İrinin. Toplayan: Ya. Uhsay, Moskva Rusça Dışındaki Dillere Çevirileri a. Başkurtça Нарспи l=narspij, (Şiir), Çev. Bayabit Bikbay ve Rahman Keli, Ufa baskı, Red. Mustay Karim, Ufa b. Tatarca Нарспи [=Narspi], (Şiir), Çev. Şaraf Mudarris, Kazan baskı. Kazan c. Dağ Maricesi Нарспи [=NarspiJ, (Şiir), Çev. A. K anyuşkov. A l m anah Peledşı santalak. No: 23, Koz m odem yansk ç. Ukraynca Нарспи [=Narspil, (Şiir), Çev. Ya. Şport, Kiyev d. Ova Maricesi Нарспи [=Narspi], (Şiir), Çev. A. Bik, Yoşkar-Ola e. Mordvince Нарспи [=Narspi, (Şiir), Çev. A. Rogocin, Saransk f. Bulgarca Нарспи. Чувашка Поэма l=narspi. Çuvaşka?otma=Narspi. Çuvaşça Şnr\, Çev. Nıkolay Marangozov, Sofıya: Narodna m ladets, g. Udmurtça ^^Н арспи [=Narspi], (Şiir), Çev. A. A fanats yev ve M. M otsgin, İtsevsk

17 Narspi 15 h. Azerice Н арспи [=Narspi], (Şiir), Çev. M. Rızaguluzade, Baku I. Macarca Нарспи, чипёр хёр l=narspi, çipîr hir=narspi, Güzel Kız], Çev. Anna Bede, Eger i. Sırpça-Hırvatça Вдова [=Vdova=DM/ Kadın], Çev. Badnyareviç. Knitsnoe slovo, 10 Kasım j. İtalyanca Нарспи (уйрём сы паксем) [=Narspi, uyrîm sıpiksem=narspi, Ayrı Basım], Demir Rende, Çev. Janroberto Skarçka ve Alessandra Trevizan, Rim k. Almanca WWW. cap.ru/hierarchi_cap.asp?page=./129/192/1080 ( de) 1.3. K. V. ivanov un Eserleri Üzerine Yayımlanmış Çalışmalar f Г. l ' a. REPİN, K. V: П ёртен-пёр çbihhümüp [Pîrten-pîr sinnim ir=rek İn sanımız], Ç ё н ё n y p â n â ç [=Şînî purînîs=yiem Yaşam], 1918, No: 3, 5, 8., b. ŞUPUŞŞINNİ, N. V.: Чйваш л и тературин ашшё К. В. Иванов çhhчен асй н са пёр-ик сёмах [=Çîvaş literaturin aşşî К. V. İvanov sinçen a- sinsa pîr-ik sîmah=çmvaf Edebiyatının Babası K. V. İvanov H akkında B irkaç 5özl, К ан аш ]=Kanaş=Danışma], 14 Kasım 1922, No: 168. c. UHSAY, Y.: Константин Васильевич И ванов. Б иограф илле о- черк [=Konstantin Vasil yeviç İvanov. Biografine oçerk=konstantin Vasil yeviç İvanov. Biyografik Röportaj], Şupaşkar [=Çeboksan] 1940, 2. baskı Şupaşkar =ÇeboksarıJ ç. DOLGOV, V. A.: Чёваш хал ёх поэчё. К. В. И ванов çhhuoh Çbipnâ статьясем =Çîvaş halîh poeçî, К. V. İvanov sinçen sırnî stat yasem=(7i<vaş Halk Şiiri. K. V. İvanov Hakkında Yazılmış Makaleler], Şupaşkar l=çeboksarı] 1952, 2. baskı: Şupaşkar = Ç eboksarı d. STYAGİN, 1. N.: K. B. И ванов. основополо} ник и классик ч у вашской л и т е р а т у р ы = К. V. İvanov. osnovopolocnik i klassik çuvaşs-

18 16 Emine Yılmaz koy literatun=yarancî ve Klasik Çuvaş Edebiyatı], Şupaşkar [=Ç eboksarıl e. SİROTKİN, M. Ya.: Константин Васильевич И ванов (критикобиографический очерк) [=Konstantin Vasil yeviç İvanov (kritiko-biorafiçeskiy oçexk)=konstantin Vasil yeviç İvanov (Eleştirel ve Biyografik Röportaj)], Şupaşkar [=Çeboksarı] f. Классик чуваш ской поэзии f=klassik çuvaşskoy poezii=klasik Ç u vaş Şiiri], K. V. İvanov un 75. doğum yıldönümü nedeniyle hazırlanmış makaleler kitabı. Şupaşkar [=ÇeboksarıJ g. HUSANKAY, P.: Нарспи lopâçn 9и тм ёлте =Narspi yurîsi sitmilte=narspi nin Şairi Yetmiş Yaşında], Ustalık ve Gerçeklik, Şupaşkar [=Çeboksarı], h. HUZANGAY, P.: Шедевр чувашской поэзии [=Şedevr çuvaşskoy poezii=şaheser Çuvaş Şiiri], Kniga drutsbı, Çeboksarı GORSKİY, S. P.: К. В. Ивановйн чёлхипе с т и л ё. Т ёван л и тер а тура утам ёсем [=К. V. İvanovîn çîlhipe stili. Tîvan literatura utîmîsem=k. V. İvanov un Dili ve Stili. Çuvaş Edebiyatına Adımları], Ş u p aşkar [=Çeboksarı], i. ZOTOV, 1. A.: Худо}ественный мир К. В. И ванова [=Hudocestvennıy mir К. V. lvanova=k. V. İvanov un Sanat Dünyası), Çeboksarı j. ZOTOV, 1. A.: Живое наследие К онстантина И ванова [Jivoye naslediye Konstantina \va\\o\a=konstantin ivanov un Yaşayan Mirası], Çeboksarı к. NİKİTİN, V. P.: Чаваш поэзийён классикё К. В. И ванов =Çîvaş poeziyın klassikî К. V. İvanov=ÇMvaj Şiirinin Klasiği К. V. İvanov], Ders kitabı (i. N. Ul yanov adıyla anılan Çuvaş Devlet Universitesi), Şupaşkar l=çeboksarı], HLEBNİKOV, G. Y.: Ы тарайми Н а р с п и п оем а [=Itaraym i N arspi poema=buyüleyici "Narspi Şiiri], Y öntem ve U stalık, Ş u paşkar f=çeboksarı], u ARTEM YEV, Yu. M.: Образная система поэмы К. В. И ванова Н арспи [=Obraznaya sistema poemi К. V. İvanova N a rsp i =K. V. /- vanov un "Narspi Şiirindeki Kişilikler Dizgesi], Çuvaş E debiyatı nda Sanatsal Kişilikler. Çeboksarı f i ^^"^^^ANDROV, s. a.: Поетика Константина Иванова =Poetika Konstantina ìvanova=konstantin İvanov un Şiirleri], (Yöntem, üslûp, stil sorunları), Çeboksarı 1990.

19 Narspi ÇUVAŞLAR ve ÇUVAŞ EDEBİYATI O ndokuzuncu yüzyıla değin edebi metinleri bulunm ayan Çuvaşça, a n cak çarlık Rusya sı içinde, Hristiyan misyonerlerin çabalarıyla bir yazı dili olm uştur sayımına göre, i Orta Volga bölgesindeki Çuvaş Federasyonu içinde olmak üzere, toplam kişi tarafından konuşulan Çuvaşça, Türk dilleri ailesi içinde. Genel Türkçe z!ş seslerine karşılık, r//* bulunduran tek Türk dilidir ve bu özelliğiyle, tek başına eski batı Türkçesini temsil eder. Batı Sibirya ve Güney Urallar dan, Orta Volga ve Ural bölgesine, milat sıralarından başlayarak sürekli göç eden Türk boyları arasında, Çuvaşların ataları olan Bulgar Türkleri de vardı. Attila nın Hun İmparatorluğu içinde yer alan Utigur ve Kutrigur boylarının ortak adı B ulgar dı. K utrigurlar ö n ce Büyük Bulgaristan ı (7. yüzyıl), sonra da Tuna Bulgar Devleti ni (679) kurmuşlar, Bizansla olan yakın ilişkileri sonucunda, 864 te Hristiyanlığı resmen kabul etmişler, 1018 de de tümüyle Bizans yönetimi altına girmişlerdir. Dilleri de güney Slavcası tarafından sömürülmüş, unutulm uştur. Orta Volga bölgesine göç eden (Avarların baskısı sonucu) Utigurlar ise Volga Bulgar Devleti ni kurmuşlar ve 7.-9.yüzyıllar arasında İslam ülkeleri ile girdikleri ticaret ilişkisi sonucunda yavaş yavaş müslüman olm aya başlamışlardır. Volga Bulgar Devleti, 1237 de M oğol-türk ordusu tarafından yıkılmış, başkent Bulgar şehri de yerle bir edilmiştir. A ltın-o rdu e g e menliği altındayken Volga Bulgar halkının büyük bir çoğunluğu m üslüman olmuştur. Altın-Ordu yıkıldıktan sonra kurulan Kazan Hanlığı (15. yüzyıl başı), bugünkü Çuvaş topraklarını da içine almaktaydı. Kazan Hanlığı nın 1552 de Rus çarı Korkunç İvan tarafından yıkılışından sonra, bölge Rus egemenliğine girmiş ve Bulgarlar da yavaş yavaş Hristiyan olm aya başlamışlardır. Çuvaş adına da ilk kez, bu döneme ait Rus kaynaklarında rastlanm aktadır. Çuvaş yazı dilinin başlangıcı, Rus egemenliği altındaki Çuvaşların Hristiyanlaşması için uğraşan misyonerlerin çalışmalarıyla sıkı bir ilişki içindedir. Ruslar, Incil i Çuvaşçaya çevirmeye çalışmışlar, m isyonerlere Çuvaşça ö ğ retebilmek için de Çuvaşça gramer kitapları hazırlamışlardır. İlk gram er k i tabı 1769 da hazırlanmış, ilk Çuvaşça kitaplar yılları arasında yayımlanmıştır. Kiril kökenli misyoner yazısı, kiliseye hizm et am acıyla k u l lanılmış, dinsel öyküler, kutsal kitaplar, din kurallarını öğreten kitaplar Ç u vaşçaya çevrilm iştir. Ekim devrimine kadar basılmış olan 564 kitabın n e re deyse yarısı dinsel içerikliydi (Benzing 1959: 843). 1 ör. GT öküz öküz =Çuv. v M r, GT beş beş =Çuv. pilîk.

20 18 Emine Yılmaz N. i. İl minskiy ve N. İ. Zolotnitskiy tarafından geliştirilen, Rus alfabesine dayalı Çuvaş yazısı karmaşık bulunduğu için uzun ömürlü olmamıştır. Bugün kullanılan ve fonem yazımına dayalı olan Çuvaş alfabesi, ünlü Ç u vaş eğitimcisi İ. Ya. Yakovlev tarafından 1872 de düzenlenmiştir (Benzing 1959: ). 19. yüzyıl ortalarına değin yazıya geçirilmemiş olmakla birlikte, çok zengin bir halk edebiyatı geleneği olan Çuvaşlar, modem edebiyatlarını da bu gelenek üzerine kurmuşlardır. Halk edebiyatı geleneği ile beslenen m o dem Çuvaş edebiyatı, Rus okullarında okuyan Çuvaş aydınlarının çok iyi bildikleri Rus edebiyatı etkisiyle gelişmiştir. Özellikle türkü türü açısından çok zengin olan Çuvaş halk edebiyatında, musallar, bilmeceler ve atasözleri^ de büyük yer tutuyor. Çuvaş halk e d e biyatı içinde epik şiir örnekleri bulunmayışı dikkat çekiyor. Bu özellikten ilk kez FinlandiyalI araştırmacı A. Ahlquist, Nachrichten über Tschuwaschen und Tscheremissen (1859) adlı kitabında söz ediyor: Çuvaş şiiri çok zengin ve çok güzel. Epik türküler ve büyü türküleri yok. Ancak b ü yü türküsü yerine geçebilecek jöm se leri^ var (Benzing 1959: 843). Benzing, Ahlquist in bu saptamasına, ve bir halk edebiyatı türü olarak epik şiirin Çuvaş edebiyatı içinde yer almayışına dayanarak, Uksak Timîr Pülere iini [=Aksak Tim ur un Biler Şehrini Alışı H akkında ^] adlı Çuvaş destanının, İbrahim Halfin tarafından 1822 de K azan da yayım lanmış olan Cengiz Han ve Aksak Timur un Yaşamı adlı Tatarca destanın bir uyarlaması olduğunu öne sürm üştür (1959: 843). Çuvaş sözlü halk edebiyatı ürünleri, 19. yüzyılın ikinci yarısından itibaren yazıya geçirilmeye başlanmıştır. A. A. Fuchs (1840), V. Sboyev (1851), S. M. Mihaylov (1853) ve N. İ. Zolotnitskiy (1871), N. İ. Aşmarin (1982, 1900), i. N. Yurkin (1898) ve G. Timofeyev (1896, 1901) tarafınyayımları özellikle söz edilm eye değer (Benzing 1959: Birinci dünya savaşının sonuna kadar, Çuvaş edebiyatında, Rusçadan yapılmış çeviriler büyük yer tutuyor. Simbirsk [Çuv. Ç îm pîr] Çuvaş o k u lunun kurucusu ve bugünkü Çuvaş alfabesinin düzenleyicisi olan İ. Ya. 2 bkz. Ceylan 1996b. 3 yu m sî ~ yum îs büyü; büyücü. Ы ^ Polorussov tarafından halk ağzından derlenmiş ve 1908 de Çuvaşça Benzing tarafından, yine kendi gramerinde yer alan Çuvaş alfaazırlanmış, Türkçe çevirisi ve bir sayfalık Fransızca özetiyle birlikte, Türk m Araşürmaları Yıllığı Belleten de yayımlanmıştır (Benzing 1947). TDAYB deki bu Çuvaşça ile ilgili makalelerinin toplandığı ve C. Schönig tarafın- 14П 5/кЛеп (Wiesbaden 1993: 132- vnnıi I y *" ulıyor. Destanın son yayını bu kitabın yazarı tarafından yapılmıştır, bkz. Ceylan 1996a.

21 Narspi 19 Yakovlev ve onun öğrencileri, Rusçadan çok sayıda çeviri yapmışlardır. A. S. Puşkin, L. N. Tolstoy, M. Yu. Lermontov ve N. A. N ekrasov un şiirleri, 1. A. Krilov un masallan, S. T. Aksakov un öyküleri, Andersen masalları ve Rus eğitimcisi K. D. Uşinskiy in okul kitapları Çuvaşçaya çevrildi (B enzing 1959: 844, Yumart 1974: ). Bu çeviri yayım lar, m odem Ç u vaş edebiyatı için çok önemli bir temel olmuş, K. V. İvanov un Narspi öykü-şiiri de bu temel üstünde fakat halk şiiri geleneğinin bir devamı olarak ortaya çıkmış ve bugüne dek Çuvaş şiirinin klasiği olarak süregelmiştir içerik İncelemesi Konu 3. NARSPİ Çuvaşların eski köy yaşamlarını, inançlarını, geleneklerini, doğa ile olan ilişkilerini Narspi ile Setner in aşk öyküleri etrafında anlatan bu şiir, aynı zamanda, İvanov un tek sevgi şiiri. Babasının, yoksul ve yiğit S etner den ayırıp, zengin ve yaşlı Tîhtam an la zorla evlendirdiği güzel N arspi nin ö y küsü, geleneksel Türk toplum una hiç de yabancı değil. Güzel ve büyük Silpi köyünün ve bu köyde yaşayan Çuvaş insanının gündelik yaşantısının betimlenmesiyle başlayan şiir. Sarı Hîr başlığıyla, öykünün kadın kahramanı güzel N arspi nin ve zengin ailesinin tanıtılmasıyla devam eder. Narspi yalnız güzelliğiyle değil, becerileri, neşesi, sevinci ve iyi huyuyla da ailesinin ve köyün bir tanesidir. Köyün en zen gini olan ve en güzel evinde oturan ailesi onu el üstünde tutar ve bir dediği iki edilmez. A ncak gelinlik yaşına gelip de evlenmesi söz konusu o ld u ğunda kendi görüşünün hiçbir değeri olmaz. Zengin baba Miheter için kızına layık görebileceği tek erkek yine kendisi gibi zengin bir erkektir ve yaşlı olmasının hiçbir önemi yoktur. Anne de baba gibi düşünmekte ve kızının duygularını dikkate almamaktadır. Narspi ise genç, yakışıklı fakat yoksul bir dul kadının oğlu olan ve atından başka hiçbir şeyi bulunm ayan Setner ile gizli gizli görüşmeye devam etmektedir. Sonuçta, bütün ağlayıp sızlamalarına karşın Narspi ailesi tarafından zorla yaşlı Tîhtam an a verilir; nişan ve düğün yapılır. Şiirde çok ayrıntılı anlatılmış olan düğünün bir gece öncesinde Narspi ve Setner kaçarlarsa da köyün yanındaki büyük orm anda uyuyup kaldıkları bir sırada yakalanıp geri getirilirler. Bu kaçış olayı güveyiden gizlenir ve hiç bir şey olmamış gibi düğüne devam edilir. Bu durum şiirde 912. A kî tuy ta éakì tuy. Bak düğün, işte düğün Pısîk tuy ta pîsîk tuy! Büyük de bozuk düğün!

22 20 Emine Yılmaz dizeleriyle anlatılır. Sonunda Narspi komşu köy H uşîlka ya gelin gider ve yeni bir hayata başlar. Genç ve güzel karısını kıskanan ve bir an önce yaşlanmasını isteyen Tîhtaman onu ilk günden başlayarak sürekli kırbaçla d ö ver. Şiirde yaşlı TîhtamanTn psikolojisi şöyle anlatılır: Hine, hine, Tîhtaman, Döv sürekli Tîhtam an, Sanran, sam rîk an kultîr! O senden genç kalmasın! Asaplantar, Tîhtam an, Eziyet et Tîhtam an, Narspi çasrah vatîltîr! Hemencecik yaşlansın! Tîhtaman ın eziyetlerine ve Setner den ayrı kalmaya dayanam ayan Narspi bir akşam Tîhtaman ın çorbasına arsenik katarak onu öldürür ve iki köyün arasındaki ormana kaçar. Setner in bulmak um uduyla köye gitm e ye çalışırken karanlık, yağmur ve fırtına nedeniyle ormanda kaybolur. Narspi nin ormanda korku ve vicdan azabıyla boğuşmasını anlatan bölüm şiirin en içten ve en etkileyici bölümüdür. Örneğin; Vîrman tata hıtîrah. Orman daha da kötü, Şavlat, yîret, ahîrat. Gürlüyor, bağırıyor Turî sırlah, an pîrah! Tanrım, acı, bırakma! Ahîrsaman huskalat! Kıyametler kopuyor! Tîhtaman ın evde ölü bulunmasıyla Narspi nin kaçtığı anlaşılır. Olay kısa sürede Silpi köyünde duyulur. Narspi yi bulmak um uduyla orm ana koşan Setner sonunda korku içindeki Narspi ile karşılaşır ve bu karşılaşma üzerine rüzgar bile diner: İki savni pirleşsen. Aşıklar kavuşunca, Pusne tayrî vat yuman. Meşe başını eğdi rtr-ik taphîr sil virsen. Rüzgar bir kez esti de, Şîp lîplançi sîm vîrman. Sonra tümüyle sustu. İki sevgili Setner in evine gider. Ancak bunu duyan anne ve babası geerek Narspi yi götürmek ister. Narspi bu kez karşı koyarak S etner le k a lır. Anne ve baba kızlarına beddualar ederek evlerine dönerler: Pıtır, tipîr sakînta. Mahvol, kuru burada, Tjpir hîrîk turat pek! Kupkuru dallar gibi! 48. Şîm m îr-şakkîr sîriççen. Kemiklerin çürüsün, Asaplanîr yıtî pek! Acı çek köpek gibi!

23 Narspi 21 Öykü aynı gece, Setner ve Miheter ile karısının köye gelen hırsızlar tarafından öldürülmesiyle, beklenmedik bir biçimde sona erer. Aslında öykünün kurgusu sebep-sonuç ilişkisi bakımından son derece zayıftır. Öykünün sonundaki felakete, Narspi nin zorla evlendirilmesinin değil, hırsızların neden olması, İvanov un vermek istediği mesajı desteklem e mektedir. Narspi büyük bir acıyla, donmuş gibi bir süre ölülerin başında bekler: K îtîr-kîtîr arman çuli. Sanki değirmen taşı, Ç îre sinçe avîrat. Yüreğinin üstünde Arman çulî ayînçe. Ve altında bu taşın, M îskîn çîre su rîlat. Yüreği lime lime. Ardından Narspi yürüyerek köyden uzaklaşır. Artık yaşaması için bir sebep kalmadığını düşünür; köyün dışında bir tarlada, kendini bir meşe a- ğacına asarak hayatına son verir. Köylüler onu öldüğü yere gömerler ve mezarı bir ziyaret yeri haline gelir: H al te pulin Silpire, Şimdi bile Silpi de, A sîn assî m îskîne. Hatırlanır zavallı Yalan, sum îr sum asan. Yağmur yağm azsa eğer, Şıv sapassî tîprine. Sularlar toprağını. Kendi ölümü pahasına Tîhtam an la yaşamaya başkaldıran Narspi ile, daha öğrenci iken çarlık düzenine karşı verilen mücadelenin içinde yer alan ve bu uğurda çektiği sıkıntılarla yirmi beş yaşında verem den ölen K. V. İvanov, birbirlerine çok benziyorlar. İvanov un şiirde anlattığı Silpi, gerçekte, kendi çocukluğunu geçirdiği Slakpus köyüdür. Konstantin İvanov adlı kitaptan öğrendiğimize göre (bkz. KAYNAKÇA), Slakpus köyü Kiremet dağının eteklerinde yer alır. Dağın eteğindeki beyaz taşların aralarından pınarlar fışkırır. Bunlardan biri de, köye adını veren Slak suyudur. Bu pınarlar, oluklar boyunca çağlayarak akar. Köye ilk kez gelen bir insanın, pınarların sesini değirmen sesi sanabileceği belirtilir. Köyün doğusunda büyük, kara bir orman, ortasında ise yeni yapılmış bir kilise vardır. Burada Çuvaşlar çiftçilik yapar, çizme dikip satarlar. Slakpué tan üç suhrîm uzaklıkta, İvanov un şiirindeki köye adını veren Silpi çayırı başlar. Şairin bu köydeki yaşamı, öyküde, T îh tam an ın yeğeni olan küçük Sentti ile verilmiştir. Çuvaş edebiyatının en ünlü şiiri ve modern Çuvaş şiirinin klasiği sayılan Narspi, Rusçaya (beş kez), Başkurtçaya, Tatarcaya, M ariceye, U krayncaya,

24 22 Emine Yılmaz Mordvinceye, Bulgarcaya, Udmurtçaya, Azericeye, Macarcaya, 51ф-Н1гvatçaya ve İtalyancaya çevrilmiştir.^ Çevrildiği her dilde hayranlık u y a n dıran Narspi şiirinin Bulgarcaya çevrilmesi nedeniyle A. Todorov şunları söyler: Biz Bulgar yazarları, 1956 yılından başlayarak, Çuvaş yazarları ile hep dostluk içinde olmaya, Çuvaş edebiyatını kitaplarım ızda tanıtm aya çalıştık. Bulgar yazarları, Çuvaş yazarlarının ürünlerini Bulgarcaya çevirmeye başladı. Bu ürünler arasında, Çuvaş ulusal şiiri Narspi, uzaklarda bir yıldız gibi parlar (İvanov 1990: 86). Narspi nin yazılışından yaklaşık elli sene sonra V. A. D olgov un yazdıkları, bu şiirin neden bu kadar çok okunduğuna ışık tutuyor: Ünlü şiir Narspi yazılalı neredeyse yarım yüzyıl oldu. Okuyanların yüreklerinden çıkmıyor. O, halkın yüreğine, gönlüne gittikçe daha çok işliyor. Neden böyle? Niçin herkes Narspi yi severek okuyor? Çünkü İvanov un yazdığı Narspi yi yaşam yarattı. O, yaşamla büyüdü, yaşamla yürüyor. Onun temeli hüm anizmdir (İvanov 1990: 83) Dil ve Anlatım K. V. İvanov un anlatımında, en belirgin özellik doğrudan anlatımı y e ğ lemesi ve sembollere başvurmamasıdır. Örneğin: 624. PursTn süselli çarşav, İpek saçaklı perde, 625. Maççaranah sullanat. Yukarıdan sarkıyor Hirlî çarşav hısînçe. Perdenin arkasında, 627. Pirkençikpe hîr larat. Duvaklı kız duruyor Hîr larap te, hîr yîret. Kız oturmuş ağlıyor, 629. Pîrkençîkne sîklem est. Duvağı kaldırmıyor Hîr summisem yurlasa. Şarkıların sesinden, 631. Unîn sassi iltînmest. Hıçkırık duyulmuyor. A. Röna-Tas, Narspi nin Macarca çevirisine yazdığı sonsözde (Bede 1977) bu özelliği şöyle ifade ediyor: İvanov un dili kristal gibi temiz, gerçek şiir dili. Şiirlerinde, özellikle düşünülerek kullanılmış sözcükler yok. İvanov için, yalancı sanatın, kurnaz sözcüklerin ardına gizlenmek çok yabancı bir şey. İvanov un şiirlerinde, çok yerde, Çuvaş halk türkülerinden alınmış örnekler var. Bu nedenle de çok özgün bir dil... 5 AÜ DTCT Türk l.ehçeleri Bölümü nde öğretim görevlisi olan Yuriy V asiliyev, K. V. vanov un yüzüncü doğum yıldönümünde, bu şiirin Yakutçaya da çevrildiğini belirtmiştir.

25 Narspi 23 Şiirde sıfatlara çok yer verilmemiştir; kullanılanların da daha çok basit sıfatlar olduğu görülüyor: ır î surkunne güzel ilkbahar, a slî yal b ü y ü k köy, mattar kaççisem yiğit delikanlılar vb. İvanov un aynı zam anda ressam olm asına karşın, şiirinde bu özelliği pek hissedilm iyor. Betim lem e ler çok yalın biçimde ve eylemlerle anlatılmış. Her şey hareket halinde: 65. Tırî şıvîn îşînçe, 66. Kî vak pîlît yavînat. 67. Vatî yîmra tayîlsa, 68. Tîsne pîhsa savînat. Berrak suyun içinde. Mavi bulut kıvrılır. Koca söğüt eğilir. Yansısına sevinir. Eylemlerin en çok ulaç biçimi kullanılmış. Bu da şiire sürekli bir h areket, canlılık ve süreklilik sağlar. Eylemlerin çok kullanılması, doğaya b a ğımlı, göçebe bir toplumun izlerini yansıtır. Şiir bu özelliğiyle eski Türk halk şiirine yaklaşır: 716. Untan şurî suhaine, 717. Kîvak süsne yakatsa, 718. U ksa sine, sukkîrsker, 719. P îhrî kusne çakîrtsa K hsa tîçî-tîçî te, 721. Şur suhaine yakatsa, 722. Kalarî vîl yeripe, 723. K arçîk yenne savrînsa: Sonra ak sakalını. Saçını sıvazlayıp. Paraya bir kör gibi. Baktı gözünü açıp. Bakıp durdu, durdu da. Sakalını okşayıp. Konuştu yavaş yavaş. Yaşlı kadına bakıp: Doğa sürekli insana benzetilerek ve kişileştirilerek anlatılır: 17. Hîl k ussulî şavlasa, 18. Yuhsa kayrî sırm ara. 19. Açi-pîçi vılyasa, 20. Çupsa süret uramra. 25. Tîttîm vîrm an çîrîlet. 26. Yeşîl tum tir tîhînat. 27. Seéenhir te yeşeret. 28. İlem îpe m uhtanat. 61. Sırma yuhat kîrlese, 62. Aslî yalîn éumìpe. 63. Hîvel, tîrî tîrlese, 64. V ılyat unîn şıvîpe. Kışın gözyaşlarıdır. Akıp giden ırmakla. Sokaklarda, her yerde. Şimdi çocuklar oynar. Kara orman dirilir. Yeşilleri giyinir. Bozkır bile yeşerir. Görkem iyle övünür. Bir ırmak gürüldüyor. Büyük köyün yanında. Güneş nakış işliyor. Oynayıp sularıyla.

26 24 Emine Yılmaz Bu özellik bir rastlantı olarak görülmüyor dizeyle başlayan d ö rtlükte, insanın doğanın efendisi olarak betimlenmesi, bunun ipuçlarını veriyor: 101. Sakı sutî tinçere. Bu aydınlık dünyada, 102. Vîyli suk ta etemren. İnsandan güçlü yoktur Şıvsem sinçe, sìr s1nçe. Suların ve yerlerin, 104. Husa pulsa vîl tîrat. Tek efendisi odur. Fakat, bu kadar güçlü olan insan da kendi doğasına esir. Buraya kadar doğayı anlatan şair, bundan sonra insanı anlatmaya başlıyor ve öyküye asıl buradan geçiliyor: 105. Ançah vîylî etem te. Fakat güçlü insan da, 106. Hîy tinçine pîhînat. Kendi nefsine esir Uksapala ereheh. Para ve şarap ile, 108. Sınna îsran kîlarat. Yoldan da çıkabilir. Sarı Hîr [Sarı Kız[ bölümü ile birlikte (161. dizeden itibaren) artık in sanın betimlenmesine geçiliyor. Bu bölümde, önceki bölüm ün tersine insan doğaya benzetilerek anlatılır: 161. Yeşil kuıîk huşşinçe. Yeşil çimler içinde, 162. Sap-sarî çeçek üset. Sapsarı çiçek büyür Aslî Silpi yalînçe. Büyük Silpi köyünde, 164. Narspi yatlî hîr üset. Narspi adlı kız büyür. Şairin ressam oluşuyla bağdaşmayan bir özellik de renklerin az kullanımı. Yalnız ak, kara, yeşil, kırmızı, mavi, sarı, ala gibi ana renkler kullanılm ş ve bunların da sayısı çok değil: yeşîl tumtir yeşil elbise, kîvak pîlît mavi bulut, hura vîrman kara orman, sa p -sa rî çeçek sapsarı ç iç e k Anlatımda çok dikkat çeken özelliklerden biri de yansıma sözcüklerin sık kullanımıdır: yîltîryaltîr ışıl ışıl, şîltîr şaltîr çıngır çıngır, şînkîr şîn- yapîrt yaldır yaldır, çînkîr çankîr şıngır şıngır, тгъ гга/- m ırıldanmak, şavla- gürlem ek, şîhîr- ç a ğ la m a k, Г ^ Т а çıkararak yürüm ek vb. Yansımalarda ağırlıklı o ara uyulan f ve j sesleri S. A. Laşman ın, şiiri çıngırak sesine benzetmesini haklı kılar: Gümüş bir çıngırak sesi gibi çıngırdayarak akıyor ons antın ın şiiri. Şiirin her sözü güzel, açık, yerinde ve etkileyici. Şim - lye dek ışıtılmediği kadar yürek coşturucu... (İvanov 1990: 70).

27 Narspi 25 Şiire hareket ve canlılık sağlayan öğelerden biri de karşılıklı konuşm a lardır. Bu özellik Atte-Anne [Baba-Anne] başlıklı bölümle birlikte (1738. dizeden itibaren) iyice yoğunlaşıyor. Bir dörtlük karşılıklı konuşm a biçiminde ikiye ayrılabiliyor: Karçîk Yaşlı Kadın Av tata mîn kalasat! Bak işte ne söylüyor! Savnî hîm e itle-ha! Bak sevgili kızına! M iheter Miheter Siti, karçîk, vulaşma. Yeter, kadın, konuşma H îr sîm ahne itler-ha! Kız konuşuyor, dinle! İvanov un Narspi ile Çuvaş diline kazandırmış oldukları en iyi K. V. Pıta tarafından özetlenmiştir: İvanov, Narspi yi yazarak Çuvaş dilinin güzelliğini ortaya çıkardı. Çuvaşça, yoksul bir dil olarak bilinirken, Narspi şiiri ile, Çuvaşların tüm yaşamı, sevinçleri, kederleri, sevgileri anlatılam ayacak bir güzellikte ortaya konuldu. Böyle bir şiir, Çuvaş edebiyatında bir daha yazılmadı. îvanov, Çuvaşça ile neler yazılabileceğini gösterdi (İvanov 1990: 30) Kültürel Öğeler İçerikle ilgili önemli bir özellik de bilmece, atasözü, büyü duası, türkü gibi halk edebiyatı ürünlerinin şiire yerleştirilmiş olmasıdır. V. Ya. Kanyukov, İvanov un sanatını bu açıdan Puşkin le karşılaştırır: İv an o v un lirik ve epik şiirlerinde, Çuvaş kültürünün çok önemli bir dönemi başlıyor. Puşkin gibi, İvanov da eserlerine halk türküleriyle bilmeceleri sokuyor, Çuvaş edebiyatında ilk kez bilmeceleri şiire yerleştirip işliyor (İvanov i 990: 74). Şiir, bu açıdan karşılaştırmalı halkbilimi araştırmaları için önemli bir kaynaktır: 207. Süs hürellî hurm yıtî, İp kuyruklu çelik it, 208. Pîr kîret te pîr tuhat. Bir girip bir çıkıyor. (Bilmece: iğne) 241. Çîn sîm ahîn suyi suk. Doğru sözün yalanı yok (Atasözü) «Sitm îl tinîs leş yençen, "Yetmiş deniz öteden, Kilet karçîk Şapatan. Gelir yaşlı Şapatan.

28 26 Emine Yılmaz Vır, sur, karçîk yaşkana Üfür, tükür, çorbaya Pîttir usai Tîhtaman! Ölsün kötü Tîhtam an! (Büyü duası) Utmîl tinîs uttinçe. Altmış deniz adasında, Larat, siket, yîs pukan. Sıçrıyor bakır Pukan, Sikeh, sikeh, yîs pukan, Sıçra da bakır Pukan, Fittîr usai Tîhtaman! Ölsün kötü Tîhtam an! (Büyü duası) 596. «Mînşîn şîppîn laratîr, Ne kadar sessizsiniz, 597. Mînşîn şîppîn laratîr? Ne kadar sessizsiniz Şîppîn-şîppîn larmaşkîn. Böyle sessiz durulmaz, 599. Şîpçîk çîppi mar epir» Kuş yavrusu değiliz. (Halk türküsü) «At îr kayar sulpala. Gel gidelim yol boyu Kurka tulli pılpala...» Kupam ız balla dolu... (Halk türküsü) İvanov un şiirindeki halk edebiyatı geleneğinden M. Ya. Sirotkin de söz eder: Narspi şiiri, İvanov un en ünlü şiiri. Narspi nin acılı yaşamı, sıcak yüreği, onu, öbür kardeş halkların büyük yazarları ve şairlerinin çizdiği olumlu kadın tipleriyle akraba yapıyor. İvanov un şiir yeteneği, Çuvaş halk edebiyatı kaynağından beslenmiş, modern Rus edebiyatı etkisiyle g e lişmiştir. İçeriğiyle, biçimiyle, fikirleriyle, halk yığınlarının düşünce ve ru hunu derinden işleyen Narspi, Çuvaş edebiyatının dilini zenginleştirm iştir (İvanov 1990: 72-73) İvanov, özellikle düğünü anlattığı bölümde, sık sık Çuvaş geleneklerine de göndermeler yapmıştır. Aşağıdaki alıntılarda italik olan bölümler bu göndermelerle ilgili örneklerdir: 972. Tepîr kunne uramra. Ertesi gün sokakta, 973. Turîs yalta vîy-killi. Vîy-killi de yapıldı. vîy-killi: Çuvaş geleneklerine göre, gelinin, kocasının ailesiyle karşılaştığı yerde yapılan eğlencenin adıdır Şıy-şur puslpuslasan, Şıv-şur p u s î başlayıp, Tîttîmççeneh sikrfs te. Akşam a dek oynandı Tîhtam anpa Narspiye, Tîhtam an la Narspi kız Hive hupns kîlete. Odaya kapatıldı.

29 Narspi 27 şıv-şur p u s î pusla-: Çuvaş geleneklerine göre gelin ve güveyiyi su başına götürmeyi ifade eden bir deyim. Şiirde, pek çok bölümde, Çuvaşların eski Şam anist gelenekleriyle, g ö rece yeni inançları olan Hristiyanlığın gündelik yaşama nasıl bir sentezle yansıdığına ilişkin örneklere rastlanabilir: 508. T uyne-pusne pusliççen, 509. Aval çîvaş yìl ipe, 510. V atti sene asınsa, 511. T ıkar éìkìr-tìvarne: 512. «Vat attesem, annesem, 513. Irî kurîr sîtm ahra Pirin sîkîr-tîvarsem, 515. Pulççîr sirîn umîrta Simik kunî yîlipe, 565. Sinsem munça kîressî Sim îk kurîkîpele, 567. Sansurîm ne hîrtessî (Vat attesem, annesem, 569. Sapla huşsa hîvarnî.) 570. Sapla payan çîvaşsem, 571. Munça kirse tasalnî Pülîh, hîф an, sut tînçe, M ana savsa tîratçîs Kîvak-huppi, sut-hîvel, M ana tupîş paratçîs. Başlatmadan düğünü, Budur Çuvaş töresi. Hatırla yaşlıları. Dağıt tuzu-ekmeği. Yaşlı anne-babalar. Kutsayınız cennette. T uzumuz-ekm eğim iz. Bulunsun önünüzde. Şim îk geleneğiyle. Herkes banyo yapıyor. Şimîk otları ile. Vücudunu ovuyor. (Yaşlı anne-babalar. Böyle buyuruverdi) Çuvaşlar da banyoya. Girip tertem iz oldu. Pülîh, hîrpan, bu dünya. Beni her zaman sevdi. Kîvak-huppi ve güneş. Bana iyi davrandı. İçerikle ilgili olarak dikkat çeken bir özellik de Çuvaş insanının yaşamı algılayışı ile ilgili ayrıntılara yer verilmesidir. İvanov, zaman zaman sevgiyle eleştiren, hoşgörüyle yol gösteren bir üslupla Çuvaş insanına seslenir: 129. «Numay îs'le, numay éi Hıtî tarla, hıü îs!» 131. Ereh tesen, îs smni N ihîşî te tirkemest. Çokça çalış, çokça ye. Çokça terle, çokça iç! Şarap dersen Çuvaşa, Reddedemez onu hiç.

30 28 Emine Yılmaz 133. «Vîhîçîpe îslipir Vîhîçîpe îsîpîr Kilte îsm e pulmasan, 136. Kürşî patne kîrîpîr Kürşîn îsm e pulmasan, 138. Uyranne te îsîpîr Uyranî te pulmasan, 140. Turî parassa kîtîpîr 145. întî, üsîr çîvaşsem, 146. Urîr sine tîrîr-ha 147. Yem-yeşîleh stil tusem, 148. Şıv ta çaknî sırmara Ey, piççesem, tîrîr-ha Urlî-pirlî pîhîr-ha Aka pusne tiirletes Urapuna tirpeyles. Vakti gelir çalışır. Vakti gelir içeriz. Evde içkimiz yoksa. Komşulara gideriz. Yoksa içki komşuda. Ayranla yetiniriz. Ayran da olmayınca Tanrım ızdan bekleriz. Haydi sarhoş Çuvaşlar, Kalkın artık ayağa! Yemyeşil yüce dağlar Su çekilmiş ırmakta. Ey kardeşlerim kalkın! Sağa sola bakının! Çalışmak gibi var mı? Tamir et arabanı. Krueger, İvanov un bu şiirle, çarlık düzeni içindeki eşitsizliği sorguladığı görüşündedir (1961: 211). Bu eşitsizlik şiirde, Miheter ve Tîhtam an ın temsil ettiği zenginlik ve atından başka bir şeyi olmayan Setner in temsil ettiği yoksullukta somutlaşır. Yukarıda yer alan son iki dörtlük, eleştirilen çarlık düzeni içinde, Çuvaş halkını özgürlük ve eşitlik için savaşmaya çağıran bir öncünün de sesidir aynı zamanda Biçim İncelemesi Nazım Birimi 2097 dizelik bir öykü-şiir olan Narspi, bu yayımda kullanılan metnin a- hndığı kaynakta* yirm işer dizelik bentler biçiminde verilmiş olm akla b irlikte, uyak düzeni gözönüne alınarak dörtlüklere ayrılmıştır. Ayrıca, bu şiirin, Krueger tarafından Chuvash M anual'dc (1961: , ) yayımlanan çok küçük bir bölümünde de nazım biriminin dörtlük olduğu görülm ektedir. 6 Урал сасси =zural sassi=t/ra/ 5 e j(, Mayıs 1990, no: 8, Pelepey-Başkort ASSR. olduğu 07^Г gazetesinin, K. V. İvanov un 100. doğum yıldönümü nedeniyle çıkarmış

31 Narspi 29 Ancak şiirin dört yerinde nazım birimi farklıdır. 289, 290 ve 291. dizeler bir üçlük oluşturur. Çünkü, ilk dize yerine, alındığı kaynakta sıra n o k talar görünür: 289. Ikî vîylî alli pur Tîşm an pusne pîterm e, 291. Vîri vut pek siili pur. 912 ve 913. dizeler ise ikilik oluşturur: 912. Akî tuy ta sakî tuy Pısîk tuy ta pîsîk tuy! Bir dörtlük de karşılıklı konuşma biçiminde ikişer dizeye ayrılmış: Karçîk Av tata mîn kalasat! Savnî hîm e itle-ha! M iheter S itî, karçîk, vulaşma H îr sîm ahne itler-ha! Nazım birimi açısından, şiirin, eski Türk halk şiiri geleneğiyle uyum i- çinde olduğu görülüyor. Eski Türk halk şiirinde, nazım biriminin dize ve ikilik olduğu görüşleri de ileri sürülmüş olsa da, yaygın kanı Türk şiirinde asıl birimin dörtlük olduğudur. Ancak Türk şiir geleneğinde, nazım biriminin dize, ikilik, üçlük, beşlik olduğu ürünler de vardır (Dizdaroğlu 1969: 25, T. Tekin 1989: VIII) Ölçü Şiirde, hece ölçüsünün Türk halk şiirinde en çok sevilen duraklı, yedili kalıbı kullanılmıştır. Türk halk şiirinin en eski örneklerinin b u lu n duğu D îvânü lu ğ â ti t-türk'ie de en çok bu kalıp kullanılmıştır (Dizdaroğlu 1969: 26, T. Tekin 1986b, 1989). İvanov un bu şiirinde, ölçüye büyük bir çoğunlukla uyulmuş, zaman zaman sekiz heceli dizeler de kullanılmıştır: 11. Sivî kuséulìpe yîret/ 49. Aslî uram ürîşşîpe/ 51. Uram ikî ayîkkipe/ 70. Starik larat vîltapa vb.

32 30 Emine Yılmaz Yedi heceli dizelerde 4+3, sekiz heceli dizelerde 4+4 durak uyak d ü z e nine büyük ölçüde uyulmuştur. Bunun yanında duraksız dizeler de g ö rü lüyor; 107. Uksapala ereheh, (4+3=7) 338. Hîysen puyanlîhîpe, (yedi heceli, duraksız) 494. Turî pürsen sıvî pulsan, (4+4=8) 11. Sivi kussulipe yiret, (sekiz heceli, duraksız) Uyak Düzeni Krueger (1961: 211) şiirin uyak düzeninin abab olduğu görüşündedir. Dörtlüklerin yarıya yakını gerçekten de bu düzenle yazılmıştır. Ancak yine yarıya yakınında abcb ve çok az bir bölümünde de abac, aaba, aabb, aabc, abcd düzenleri görülüyor. Uyak düzeniyle ilgili örnekler şu şekildedir; abab 1. Puş uyîhin vis'inçe, 2. Hîvel pîhrî îşîtsa. 3. Silpi çîvaş yalînçe, 4. Yur irîlçî vaskasa. abac 101. Sakî sutî tînçere, 102. Vîyli suk ta etemren Şıvsem sinçe, sìr sinçe, 104. Husa pulsa vîl tîrat. aabb 141. Kalîm irtet, yur pîtet, 142. Surhi suha ta sitet Çîvaş çasah urîlm ast, 144. M uhmîr irtse kayaym ast. abcd 340. An üpkeleşsem, Setner, 341. M înşîn sınna üpkeles? 342. îsta tarsa kayas-ha, 343. Puyan atte-anneren.

33 Narspi 31 abcb 41. Silpi yalî puyan yal, 42. Larat vîrm an îşînçe. 43. Kantur pekeh surçîsem, 44. Vat yîm rasem ayînçe. aaba 133. V îhîçîpe îslîpîr, 134. V îhîçîpe îsîpîr Kilte îsm e pulmasan, 136. Kürşî patne kîrîpîr. aabc 189. V îyîsençe un sassi, 190. Kayîk sassi yevîrlî A hîltatsa kulnî çuh, 192. Sirîp sın ku temelle Uyak Değeri Yine eski Türk halk şiiri geleneğinde olduğu gibi, dize sonlarında, ç o ğunlukla, gerçekte ses benzerliği (asonans) denilebilecek yarım uyaklarla yetinilmiştir. Az sayıda tam uyaklı dizelere de rastlanır: 33. Süite, pîlît ayînçe, 34. Tîri yurri iltînet. 35. Sem se kurîk ^iyînçe, 36. Putek-surîh sikkelet. 21. Kilçî ırı éurkunne, 22. Kilçî, yaçî îşîtsa. 23. Hîvel savat tînçene, 24. Hîl lyhinçen vîratsa. Gerçekte çoğu durumda, ses benzerliği yalnız rediflerle sağlanmıştır. U- yak hiç yoktur: 69. Akî kîper siyînçe, 70. Starik larat vîltapa. 71. Y îpîrt-yapîrt pulline, 72. Ultalasşîn îm anpa.

34 32 Emine Yılmaz Pek çok dörtlükte, en eski Türk şiirini anımsatacak biçimde, dize başı ses benzerliği ve uyaklardan yararlanılmıştır : 564. S imik kunî yîlipe, 565. Sinsem munça kîressî Sim îk kurîkîpele, 567. Sansurîm ne hîrtes'sî Ançah vîl ta vılyama, A ptîrarî inkîşpe Aptîrasa urama, Tuhsa kayrî laşipe Türü Krueger, bu şiirin epik bir şiir veya bir saga^ sayılamayacağı, en iyi ad landırmanın romance* olacağı görüşündedir (1961: 211). Eski Türk halk şiiri geleneğiyle karşılaştınidığı zaman, N arspi nin, n a zım birimi, dörtlük sayısı ve ekseninde bir olay bulunması açısından destan türüne yakın olduğu söylenebilir. 7 T. Tekin e göre, eski Türk halk şiirinde iki tür uyak geleneği var. Biri, Moğol şiirinde de görülen dize başı uyak geleneği, diğeri de D ıvânii lu ğ â ti t-tiirk'leki en eski Türk halk şıırı örneklerinde görülen dize sonu uyak geleneği (1986a: 7, 1989: X). Arat, eski Türk şiirinde, aynı dizede ve şiirde, her iki uyak türünün de kullanıldığı örnekler veriyor ( ). Ancak, Arat, dize başı uyak geleneğinin daha eski olduğunu, bunun da eski Tiirkçede vurgunun söz başında olmasından kaynaklandığını, sonradan vurgunun söz sonuna kaymasıyla dize sonu uyağın ortaya çıktığını düşünüyor ( 1986: 8 Eski İskandinav öyküsü veya masalı; eski zamanlara ait öykü. omans. Sekiz mısralı kıt alardan örülü bin İspanyol şiiri türü. Dokunaklı ya da âşıkça ır şarkı çeşidi, Romansero, romançero ve romans antolojisi terimleri de kullanılıyor (Akalın 1984).

35 Narspi KAYNAKÇA AKALIN, L. S.: Edebiyat Terimleri Sözlüğü, Varlık, İstanbul ARAT, R. R. : Eski Türk Şiiri, TTK VII. Dizi-Sa. 45^, 2. baskı, A nkara AŞMARİN, N. i.; Thesaurus Linguage Tschuvaschorum, 1-2 Kazan, 3-17 Çeboksarı, BEDE, A.: Narspi, Szép Leany, Konsztantin İvanov, Eger 1977 (Andrâs Róna-Tas in sonsözüyle). b e n z i n g, J.: Biler Şehrinin Fethi, Türk Dili Belleten III, 8-9, İstanbul 1947: ) b e n z i n g, J.: Die tschuwaschische Literatür, PhTF II, 1959: , Wiesbaden. BOMBACI, A.: T he Turkic Literatures. Introductory Notes on the History and Style, PhTF II, 1959, W iesbaden. CEYLAN, E.: Biler Şehrinin Fethi, Çuvaş Halk Destanı, Türk Dilleri A- raştırm aları 5, Ankara 1996a: CEYLAN, E.; Çuvaş Atasözleri ve Deyimleri, Çuvaşça-Türkçe/Türkçe- Çuvaşça Sözlük, TDAD 10, Simurg/ Ankara 1996b. DİZDAROĞLU, H.: Halk Şiirinde Türler, TDK 283, Ankara İV A N O V -Pârtta, K.V.: Narspi, в у ч а х Biblioteki 2 (14), Константин И ванов [=Konstantin İvanov], F otoal bum, Kandidat filologiçeskih nauk A. P. Huzangay, G. S. Samsonova, Çeboksarı 1990 (=İ vanov 1990). KRUEGER, J. R.: Chuvash Manual, Indiana University Publications, Uralic and Altaic Series, Vol. 7, Bloomington PAASONEN, H.: Çuvaş Sözlüğü, TDK С , Istanbul 1950 [=Csuvas Szójegyzék, Budapest 1908]. SERTKAYA, O. F.: Eski Türk Şiirinin Kaynaklarına Toplu Bir Bakış, Türk Dili, Türk Şiiri Özel Sayısı 1 (Eski Türk Şiiri), sayı 409, Ocak 1986: SİDOROVA, Ye. S.: Чувашский фольклор в творчестве к.в. ива- HOBa l=çuvaşskiy fol klor v tvorçestve К. V. İvanova=K. V. İ- v a n o v un Yaratıcılığında Çuvaş Folkloru] Çuvaşskiy yazık, literatura i f o l klop 1: , Çeboksarı 1972.

36 34 Emine Yılmaz SİROTKİN, М.Уа.:Чувашско-русский словарь [=Çuvaşsko-russkiy slovar =Çuvaşça- Rusça Sözlük], Moskva SKVORTSOV, M.İ.: Чувашско-русский словарь [=Çuvaşsko-russkiy slovar =fm vajfa- Rusça Sözlük], Moskva TEKİN, Ş.: Uygur Edebiyatının M eseleleri, Türk Kültürü Araştırmaları II (1-2), Ankara 1965: TEKİN, T.: İslâm Öncesi Türk Şiiri, Türk Dili, Türk Şiiri Özel Sayısı I (Eski Türk Şiiri), sayı 409, Ocak 1986a: : Karahanlı Dönemi Türk Şiiri, Türk Dili, Türk Şiiri Özel S a yısı 1 (Eski Türk Şiiri), sayı 409, Ocak 1986b: : XI. Yüzyıl Türk Şiiri, TDK 541, Ankara у р а л сасси f=ural sassi=ura/ 5csı], Nisan 1989, no: 30, Pelepey-Başkort ASSR. у р а л сасси [=ural sassi=ural Sesi], Nisan 1990, no: 7, Pelepey-Başkort ASSR. у р а л сасси [=ural sassi=ural Se^ı], Mayıs 1990, no: 8, Pelepey-Başkort ASSR.(Başkortostan gazetesinin, K. V. İvanov un 100. doğum yıldönümü nedeniyle çıkarmış olduğu özel sayı) YILDIRIM, Dursun: Çuvaşlı Şâir İvanov ve N arspi si, Akçağ yay, 1998: Türk bitiği, YILMAZ, Emine: Narspi, Çuvaşça Bir Aşk Ö yküsü, Scholarly Depth and Accuracy, Lars Johanson Armağanı, Ed. Nurettin Demir, Fikret Turan, Grafiker yay., Ankara 2002: YUMART, G. F.: Револю циччен чйвашла Kyçapnâ п о э з и [=Revolyutsiççen çîvaşla kusarnî poczi=devrime Kadarki Çuvaş Çeviri Şiiri], Çuvaşskiy yazık, literatura ifo T kio r 4: , Çeboksarı 1974.

37 НАРСПИ 1. Пуш уййхён вё9ёнче, 2. Хёвел пёхрё ёшатса. 3. Силпи чёваш ялёнче, 4. Юр и рёлчё васкаса. 5. Тусем, сёртсем хупхура, 6. Юрё кайса пётнёрен. 7. Тухать курёк çân-çâpa, 8. Хёвел хы тё хёртнёрен. 9. Сивё, хаяр хёл иртет, 10. Каять йёрсе, хурланса. 11. Сивё ку99улёпе йёрет, 12. Иртн ё кунш ён хуйх ёрса. 13. Путёксемпе, варсемпе, 14. Ç ём ёpёлce шыв кёрлет. 15. Анчах, мёнле йёрсен те, 16. Хёвел хёртнё9ем хёртет. 17. Хёл ку99у л ё шавласа, 18. Юхса кай рё ÇbipMapa. 19. А чи-пёчи выляса, 20. Чупса 9^рет урамра. 21. Килч ё ыр ё 9уркунне, 22. Килчё, я ч ё ёшётса. 23. Хёвел савать тёнчене, 24. Хёл ыйхинчен вёратса. 25. Тёттём вёрман чёрёлет, 26. Ешёл тум тир тёхён ать. 27. ÇeçeHxnp те ешерет, 28. И лем ёпе мухтанать. 29. Т ёрлё-тёрлё чечексен, 30. Ы рё шёрши сарёлать. 31. Пур 9ёрте те кайёксен, 32. Лайёх юрри ян ёрать.

38 36 Emine Yılmaz 33. Çyлтe пёлётайёнче, 34. Тари юрри илтёнет. 35. ÇeMçe курак 9ийёнче, 36. Путек-cypàx сиккелет. 37. Хай кётёвё патёнче, 38. Ача шёхличё калать. 39. Хырёмё пит вы9нипе, 40. Силпи ялнелле пахать. 41. Силпи ялё пуян ял, 42. Ларать варман ашёнче. 43. Кантур пекех 9урчёсем, 44. Ват йёмрасем айёнче. 45. Ялё тавра у к алча, 46. Çёнё 9атан укёлча. 47. Кив кап анлё анкарти, 48. Тёрлё 9имё9лё пахча. 49. Аслё урам тарёшшёпе, 50. Хама витнё 9урчёсем. 51. Урам икё айёккипе, 52. Ем-ешёлех сачёсем. 53. ÇypTceM тавра килкарти, 54. Чул хуме пек 9аварий. 55. Capâ хапха килсерен, 56. Ч ёнтёрленё тёраллё. 57. Силпи ялё аслё ял, 58. Хула тейён и н 9етрен. 59. Ахёр, кунти чёвашсен, 60. Мул ё пур-тёр 9ав вёсен. 61. ÇbipMa юхать кёрлесе, 62. Аслё ял ён 9ум ёпе. 63. Хёвел тёр ё тёрлесе, 64. Вылять унён шывёпе. 65. Тёрё шывён ёшёнче, 66. Кёвак пёлёт явён ать. 67. Ватё йёмра тайалса, 68. Тёсне пёхса савён ать.

39 Narspi Акё кёпер 9ийёнче, 70. Старик ларать вёлтапа. 71. Й ёпёрт-япёрт пуллине, 72. У лталасш ён ёманпа. 73. Ав ачасем 9ул емче, 74. Шывра ишсе 9уре99ё. 75. Пулё тытан ваттине, 76. Хирё9терм е пёле99ё. 77. Акё пёр 9ЫН кёперпе, 78. Ка9са пырать 9ырмана. 79. Çёpмa урлё ка9рё те, 80. Кёрсе кай рё вёрмана. 81. Çётмax пекех туйёнать, 82. Силпи чёваш ялёнче. 83. В ёхёт иртни сисёнмест, 84. Савёнё9л ё кунсенче. 85. Кайёк юрри, 9ын сасси, 86. Ян-ян ярать таврана. 87. ÇypKyHHexH хавас юрё, 88. Килсе кёрет хёлхана. 89. Урам т ёр ёх 9ыннисем, 90. Улпут пекех ута99ё. 91. Пурт хьф ёнче шавласа, 92. А чи-пёчисем вы ля99ё. 93. Нар пек хитре хёрёсем, 94. Акёшсем пек ута99ё. 95. Чёнк ёр-чанк ёр тенкисем, 96. Й ёлтёртатса пыра99ё. 97. Çöp 9ём ёрсе каччёсем, 98. Ташлать хапха ум ёнче. 99. П урёнё9сем, ах, аван 100. Аслё Силпи ялёнче Ç aкё 9ута тёнчере, 102. Вёйли 9ук та этемрен.

40 38 Emine Yılmaz 103. Шывсем 9инче, 9ёр 9инче, 104. Ху 9а пулса вёл тёрать Анчах вёй лё этем те, 106. Хёй тёнчине пёхёнать Ук çan ала эрехех, 108. ÇbiHHa ёсран кёларать Аслё калём эрнинче, 110. Мёнле чёваш ё9мен-ши?! 111. Тарён нухреп ёшёнче, 112. Мён чухлё сёра пётмен-ши?! 113. Ё9нё те çab, 9инё те, 114. Йёркипеле сикнё те Унсёр nyçhe еплелле, 116. Тёвас тетён npaçhhke? 117. Кун иртнё9ем урамра, ^сёр çbihcem нумайрах Kaç пулн ё9ем вёрмана, 120. Сасё кять хытёрах Ё9е-ё9е ка9алла, 122. Усёр чёваш ывёнать ÇypKyHHexH пылчёк та, 124. Канма çemçe туйёнать Выртать чёваш улпут пек, 126. Ш ухёш ламасть ё 9тине Пётём урам тёрёш ш ёпе, 128. Кёш кёрать х ёй юррине: 129. «Нумай ё9ле, нумай çh, 130. Хытё тарла, хытё ё9!» 131. Эрех тесен, ё9 çbihhh, 132. Нихёшё те тиркемест «Вёхёчёпе ё9лёпёр, 134. Вёхёчёпе ё9ёпёр Килте ё 9ме пулмасан, 136. Куршё патне кёрёпёр.

41 Narspi Куршён âçme пулмасан, 138. Уйранне те ё9ёпёр У йранё те пулмасан, 140. Typà парасса кётёпёр» 141. Калём иртет, юр пётет, 142. ÇypxH суха та çhtct Чёваш часах урёлм асть М ухмёр иртсе каяймасть Ёнтё, у'сёр чёвашсем, 146. У рёр 9ине тёрёр-ха! 147. Ем-ешёлех 9ул тусем, 148. Шыв та чакнё 9ырмара Эй пиччесем, тёрёр-ха, 150. У рлё-пирлё п ёхёр-ха Ака п у 9не турлетес, 152. У рапуна тирпейлес Сивё шывпа 9ёвёнсан, 154. Питне-ку9не тёс кётёр А вантарах апатлан, 156. Ака тума вёй кётёр Кулес ён тё лашана, 158. Тухса каяс акана Турё9ём, сы влёх пар, 160. Акнё тыррёма ёнтар! Сарё Хёр 161. Ешёл курёк хушшинче, 162. С ап-сарё чечек ^сет А слё Силпи ялёнче, 164. Нарспи ятлё хёр усет Пичё-ку9ё пит хухём, 166. Хирти сар ё чечек пек Икё ку9ё хуп-хура, 168. Икё хура шёр9а пек.

42 40 Emine Yılmaz 169. Явана99ё хьфалта, 170. Ç ивёт вёдё катрисем У тса-утса пына чух, 172. Ш анкартатать тенкисем Ку9ёсемпе п ахна чух, 174. К аччан чёри 9ёкл ен ет Çyxe тути кулнё чух, 176. Каччан чунё 9ем 9елет Хирти cap a чечеке, 178. Аша ку9па кам пёхм ё? 179. Ун пек лайах хитре хёре 180. М ёнле к а ч ч а юратмё? 181. Хёвел анса л арсан ах, 182. Питне 9ёвать, ш ёланать Вёййа ту х м а шёлкеме, 184. К ёкёрё 9ине 9акать Ш ёнкёр-ш ёнкёр теветне, 186. Хулпу99и у р л ё ярать Хёрлё пур9ён тутёрне, 188. Хёрле 9авёр са 9ыхать В ёйёсенче ун сасси, 190. Кайёк сасси евёрлё А хёлтатса кулнё чух, 192. Çиpёп 9ЫН ку тем елле Вёйё салан и ччен ех, 194. Савёнтарать сассипе И рхи9ёл тёр х ёп ар са, 196. Й ёл-йёл кулать ту п ер е Хёйён ашшё килёнче, 198. Нарспи канлё 9ЫВёрать Ы рётёл ёксем курса, 200. Т ёлёкре те савён ать Ирех тёрать, тум ланать, 202. Нарспи ё 9е ты тён ать.

43 Narspi E nypçâh ÇHn илет те, 204. Ю рла-юрла тёрё тёвать Е 9ёлеме ларать те, ёвви шёр9а пек пулать Сус хуреллё xyp9à йытё, 208. Пёр кёрет те пёр тухать Е пир тёртме ларать те, 210. Вылянтарать ёсине Е хулт ёрч à тытать те, 212. Ç nnne тирет 9ёррине Е сак 9ИНЧИ кушакё, 214. Питне 9ёва п у9ласан, 215. Апат хатёр хёнашён А лли-ури 9ём ёлран Аван иртрё пурёнё9, 218. Хёрён 9у л ё туличчен Ашшё килне хётана, 220. Ç ичё ютран киличчен Нарспи ашшё Михетер, 222. Çёpмe пуян пурёнать Вёл хёй хёрне юратать, 224. Н арспиёпе мухтанать «Ман хёр пекки камён пур? 226. К ам апурнё ун пек хёр? 227. Пушмак 9ук-и хёрём ён? 228. ÇypeT-и вёл тенкёсёр? 229. Силпи ялё ёмёрне, 230. Ун пек хёрсем курас 9ук! 231. Пёр чёваш та хёй хёрне, 232. М ихетер пек пёхас 9ук! 233. М ихетере мён 9итмен? 234. Мёнём 9ук-ши 9уртём ра? 235. Кёмёл тенкё, тёртнё пир, 236. Сахал-ш им-мён 9у-п9емре?

44 42 Emine Yılmaz 237. Т ы рё-пулатулли ех, 238. И ш ёлм ест-и кёлетре? 239. Çy, сёт-турах, càpa-пыл, 240. Тулли мар-и нухрепре? 241. Чан сам ахан суйи 9ук, 242. М ихетер ён мён 9итм ест? 243. Пётём я л та пёр пуян, 244. Ана никам 9итейм ест У нён 9урчё хула пек, 246. Кёрсен, витёр тухм а 9ук Х уралтисен тёрри н е, 248. Чёх-чёп вё9се 9и тм е 9ук Карташ ту л л и япала, 250. К упаланса вы рта99ё Кёлет тулли тыррисем, 252. Тёкёнас пек тё р а 99ё У рхам ах пек лашисем, 254. У тё-сёлё 9ие99ё У нён вы льёх-чёрлёхсем, 256. Пичёке пек 9у р е 99ё Тури касри 9ак кил-9урт, 258. А якранах курён ать Пирён ватё М ихетер, 260. Тивё9липе м ухтан ать ÇaK ы рё 9ЫН М ихетер, 262. Хёйён хёрне юратса, 263. А слё 9ёварни хы 99ёнах, 264. Хучё ёна 9ура9са Пулас т у я ялйышсем, 266. Тусеймесёр кёте 99ё: 267. Икё пуян пёрлешсен, 268. Шеп те пулё т у й! - тс99ё ÇHHçe х ё 9ан 9итё-ши? 270. Епле вёхёт ирттерес?

45 Narspi Çhmök кунё ин9е-ши? 272. Епле унчченех xj/cec? 273. М ихетерён килёнче, 274. Парне валли 9ёле 99ё Туйан хёватне сиссе, 276. Вёйран тухса ё9ле99ё Анчах Нарспи, cap à хёр, 278. Туй пуласран хурлан ать В ёрттён-вёрттён вёл йёрет Сетнер ятн е асёнать Ял вё9ёнче, тукасра, 282. Пёчёк9е99ё пурт ларать Амёшёпе 9ак пуртре, 284. Сетнер ача пурёнать Чипер ача Сетнер ён, 286. Пёр урхам ах лаши пур Ватё карч ёк ам ёш пур Вёри юнлё чёри пур Икё вёйлё алли пур Тёшман п у 9не пётерме, 291. Вёри вут пек 9илли пур Унтан урёх Сетнерён, 293. Нимён те 9ук япала (Анчах асту: М ихетер, 295. Хёрне памасть 9укалла.) 296. Пирён Нарспи, сар ё хёр, 297. ÇaB Сетнере юратать ÇaB ён пала сарё хёр, 299. Туй пуласран хурланать Çj/л ё Ьалак патёнче, 301. Ватё йёмра еш ерет Куллен ирех 9авёнта, 303. Сетнер Нарспие кётет.

46 44 Emine Yılmaz 304. Кёте-кёте шаварать, 305. У рхамах пек лашине Шыва ан ать витрепе 307. Нарспи куллен ирхине Нарспи и к ё витрипе, 309. Ш ёлтар-ш алтар ки л ет-çke Савённипе С етнерён, 311. Чёри кёлт-к ёл т сикет- ÇKe Нарспин çyxe тутисем, 313. К ула99ё-9ке TaçTanax Ç yлё валак п у 9ёнче, 315. Сетнер тёрать 9ут ё л сах Й ёл тёр -ялтёр ку9ёсем, 317. Сарё хёр 9ине п ёх а 99ё Сар м ёйёхл ё тутисем, 319. Ашё сёмах кала99ё. 0 и м ё к К а9ё 320. Ш ёнкёртатса шыв юхать, 321. Ç y л ё валак п у 9ёнче Кёмёл пекех ял тёр ать, 323. Шывё хёвел 9утти н че Кёмёл м ерчен тухъяпа, 325. Сарё хёрё шыв ёсать Сарё качч ё кала9са, 327. Хёй лашине ш ёварать Ç ^лё йёмра ёшёнче, 329. Кайёк ю рлать юррине Лаши ё 9се тён ё 9ем, 331. Каччи калать сём ахне: 332. «Çanлах вара, Н арспи9ём, 333. ÇyK-шим манён ёрёскалём? ап л ах сана ют 9ёре, 335. И лсе кайё-шим усал? 336. Ах, телейём, 9у к -тёр 9ав, 337. А9у-анну пит пуян!

47 Narspi Хёйсен пуянлёхёпе, 339. Пёрёна99ё 9ук 9ынран> Ан упкелешсем, Сетнер, 341. Мёншён 9ынна упкелес? 342. À9Ta тарса каяс-ха, 343. Пуян атте-ан н ерен? 344. А тте-анне ухмах 9ав, 345. Мён каласа кёнтарас? 346. Мён тёв ар -х а, кала-ха, 347. М ёнле пирён май тупас? 348. Хёвел ансан, ка9 пулсан, 349. Паян туя ларта99ё Хушёлкари пуянпа, 351. Манён ту я п у 9ла 99ё Тёшман ы тла хаяр, тет, 353. Епле унтан хётёлас? 354. Сетнер, Сетнер, кала-ха, 355. À9Ta каяс, мён тёвас? 356. Сана тем пек ю ратса, 357. Савса эпё пурёнтём Анчах 9апах 9ак куна, амрёк п у 9ёмпа куртём «П ёртен-пёрех п у 9ём пур Вёри юнлё чёрем пур Ватё карчёк аннем пур У рхам ах пек у тём пур Вёсенчен те хаклёрах, 365. Чунём савни, эсё пур А нчах сан а та паян, 367. Туртса илен тёшман пур Вёл тёшмана пётерме, 369. Икё вёйлё аллём пур Анчах ён а пётерсен, 371. Унтан усал тёнче пур.

48 46 Emine Yılmaz 372. Хёван кам алу пулсан, 373. Лашам ÇHHe л артёттам А яккаллах ку ялтан, 375. BeçeTT6M те кайёттём» Сетнер, таврён хёвёртрах, 377. Шыва анать пёр арём Чун савнипе Kajıaçca, 379. У йрёлассён туймарём «С ы вёп ул, эппин Нарспи, 381. Ан ман, эппин, м ёскёне!» 382. Лаши сикрё, ы ткёнчё, 383. Вё9се кайрё, килнелле Нарспи ёна хурланса, 385. Пёхса юлчё хьф ёнчен Х ускалм арё вы рёнтан, 387. Савни ку9ран кайиччен: 388. «Сывё пулах, сы вё пул! 389. Епле сана м анёп-ш и? 390. Санпа пёрле пулмасан, 391. Епле ютра пулёп-ш и?» 392. Мёншён, Нарспи, хуйхёратён? 393. Каччу ы тла ватё-им? 394. Парну ытла сахал-им? 395. Терё арём 9итрё те Нарспи шывне ёсрё те, 397. Килне утрё хуйх ёрса Килне 9итрё, йёрсе яч ё, 399. Сетнерёшён хурланса П уртре ватё карч ёкё, 401. Вёр9са 9урет а х а л е х Сиплет тулта М ихетер, 403. Туй камине пёчченех Ё9лет ватё п у 9ёпе, 405. П урттипеле каскалать.

49 Narspi Савна хёршён тёрёшса, 407. Пичё тёрёх тар юхать «Мён кё9ёнрен устертём, 409. ÇaK таран а 9итерме Ёнтё паян юлашки, 411. Ё9ём пултёр хёрёме Усрё 9итрё, пулчё хёр 413. Пуян упёш ка кирлё, 414. Упёшкине тупрём ёр 415. К$/ми лай ёхрах кирлё итрё ёнтё 9имёк те, 417. Хёрён туйне тум алла Тантёш ёмсем пухёнсан, 419. Кё9ёр туйне лартмалла» М ихетерён килёнче, 421. Сёра пичёки кусать Ялти тантёш' -тёвансен, 423. Пырё тёпё ярёнать Икё пысёк кёмака, 425. Т ёрлё апат пёсланать Ялти тантёш-тёвансен, 427. Т ута-9ёвар 9уланать Хура пуртре шёпёр9ё, 429. Ларать шёпёр турлетсе. 43 О. Ялти 9амрёк кач ч ёсен, 431. Ури каять 9ёкленсе Туйён хёватне кётсе, 433. Пурте вё9се 9^ р е 99ё Килти пёр чун хуйхине, 435. Пёртте вёсем сисм е99ё Нарспи ларать л а 99инче, 437. И керчёсем 9уласа. 10 Metindeki таншйн... yazılışı bir dizgi yanlışı olmalıdır. Aşmarin de (c. 9: 183) bu dize kullanılmış ve тантйш... biçiminde yazılmış.

50 48 Emine Yılmaz 438. ÇypaçHHne асёнса, 439. Ларать мёскён хуйхâpca «Çичё ютран килчё ют, 441. Атте килне хётана Сарё хёре çypaçatb, 443. Ç ичё ютри пуяна Атте-анне, ан васкёр, 445. Тата пёр 9ул тёрёр-ха П ёртен-пёрех хёрёре, 447. Тата пёр 9ул усрёр-ха Атте-анне усёрпе, 449. Хёрне и тл ес тем ерё Каччи пуян тенипе, 451. Хёрин чунне п ёлм ерё» Ватё чун та хытнё чун, 453. Хытса кайн ё кё99е 9а в ам рёк чун та пёчёк чун, 455. Чунё ытла 9ем 9е 9ав Кайёк чунё пулсассён, 457. Й ёрёччё те кулёччё Суначёсем пулсассён, 459. Вё9ё ч ч ё те кайёччё Хёвел ан ч ё хёрелсе, 461. Хура вёрм ан хы 9нелле Кёту ан чё кёрлесе, 463. А слё Силпи ялнелле Ав ун та хитре хёрсем 465. Ёни хы99ён чупа99ё Чее м аттур каччисем, 467. Вёсен хы99ён ю лм а99ё А кё пёр этем чупать, 469. Ула ёни м ёкёрет Сёме ёр сысни 9ух ёрать, 471. Пётём я л а 9ёмёрет.

51 Narspi Кёту xbiççâh у рамп а, 473. Хура тусан хёпарать А кё тусан ёш ёнче, 475. Карчёк аран çeç утать Хёй вёл хёрах аллипе, 477. Й ётнё сёра чёресси А х-хай хён пек 9ёклесси Ай-хай 9ём ёл ё9есси! 480. Пирён ватё М ихетер, 481. Тантёшсене йы хёрать Ун ён ватё карч ёкки, 483. Сёра й ётн ё уттарать Тантёш патне кёрет те, 485. У9ать сёр а чёресне Туя пыма йыхёрса, 487. Ё9терет туй сёрине Ы р ё тантёш-тёвансем, 489. Пире хисеп тумёр-ш и? 490. Хёре качча п аратп ёр Тури касса утм ёр-ш и? 492. «Пырёпёрах, пырёпёр Пымасёрах ю лмёпёр? 494. Турё пурсен, сывё пулсан, 495. К ём ёлёра татмёпёр!» 496. Карч ёк яла ёретлет Тёттём те пулса 9итет Карчёк 9Урет кили ёнче ёкёр-тёвар хатёрлет Ы р ё тант ёш - тёвансем, 501. Тури касса уттарар! 502. П ерекетлё сёрана, 503. Ё9е-ё 9е туй лартар! 504. Пирён тёван хёр парать Пире унта йы хёрать.

52 50 Emine Yılmaz 506. Хёйён савн а хёрёшён, 507. Урём-9урём туй пу9лать Туйне-пу9не пу9личчен, 509. Авал чёваш йёлипе, 510. Ваттисене асёнса, 511. Тёкар 9ёкёр-тёварне: 512. «Ват аттесем, аннесем, 513. Ы рё курёр 9ётмахра Пирён 9ёкёр-тёварсем, 515. Пулчч ёр сирён ум ёрта Пирён савн ё Нарспие, 517. Парёр ы рё пурёнё Парёр ун ён телейне, 519. Ы рёлёхпа савёнё9!» 520. Ваттисене асёнчё9, 521. Авалхисен йёркипе Унтан туя п у 9лама, 523. Кёчё9 шурё кёлете Курка тулли сёрипе, 525. Ашшё-амёш пехиллет Ашшё-амёш умёнче, 527. Хёрё хурланса йёрет: 528. Нарспи, хёрём, пил сана! 529. Упёшкуна ан пёрах Аван пурён унпала Тату пулёр яланах Итле ёна, йёваш пул Усал 9ынпа ан 9ыхлан Ё9не ё9ле, ё9чен пул Кирлё марпа ан хётлан! 536. Атте-анне укётлет, 537. Хёр ку99ульне ю хтарса Шёпёр сасси чёйлатать, 539. Туя ячё9 пу9ласа.

53 Narspi Силпи я л ё харлатса, 541. Вилнё çbih пек 9ы варать Тёнче лёпкине курса, 543. Ç yлтe уй àx савён ать Кёрсе пётн ё вёйёран, 545. Сарё хёрсем, каччёсем Туй хал ёхё 9ывёрать Çывёpa99ё ху9исем Ашё сывлёш сивёнет С асё-чёвё илтёнмест Пёр йытё 9е9 вёркелет ёвар карма уркенмест Автан 9у р 9ёр авётать Л арн ё 9ёрте 9ЫВёрать Хуллен-хуллен уйёх та, 555. Вёрман хьфне пытанать Ыр ё тутл ё ёйх ёпа, 557. Чёваш 9ынни 9ыв ёрать Пёр чунён 9е9 хуйх ёпа, 559. ÇaB ка9 чёри 9урёлать. Туй 560. Хёвел тухнё-тухманах, 561. Тётём кай рё ял 9инче Ку9не у9нё-у 9манах, 563. Чёваш ларать мунчинче Çимёк кунё йёлипе, 565. ÇbiHceM м унча кёре99ё Çимёк курёкёпеле, 567. Çaн9ypёмнe хёрте99ё (Ват аттесем, аннесем, 569. Ç aплa хушса хёварнё.) 570. Ç aплa паян чёвашсем, 571. М унча кёрсе тасалн ё.

54 52 Emine Yılmaz 572. Ç ene кёпе-йём пеле, 573. Т ухрё9 вёсем урам а Т ухрё9 вёсем ерипе, 575. Утрё9 ирех туй курма А кё туй та ака туй, 577. Пирён туйсем 9аплалла! 578. Тури касри ту й сасси, 579. Я нтёратать 9у р яла М ихетерён ки л -9урчё, 581. А якранах курёнать Урам енчи хапхаран, 583. ÇbiH кёрет те 9ын ту х а т ь Пурт ум ёнче 9ЫН нумай, 585. Килнё вёсем туй курма В аттисем те сахал мар, 587. Килнё вёсем сёр а ё9ме Ярёнтарса, явён са, 589. Ш ёпёр кёвви таш латать Ы рё х у 9а хушнипе, 591. Туй хал ёхё туй тёв ать Туй хал ёхё туй туса, 593. Ы вёнать те савён ать Ш ёпёр сасси чарёнсан, 595. Туй ю ррийё п у 9ланать «Мёншён ш ёппён ларатёр, 597. Мёнш ён шёпп ён ларатёр? 598. Ш ёппён-ш ёппён ларм аш кён, 599. Ш ёпчёк чёппи мар эпир» 600. Анчах шёпёр хёл ёх сёр, 601. Татах таш лама чён ет К ёрёс-кёрёс ташласа, 603. Пурт у р ай ё силленет Ы р ё хёнасем тёпелте, 605. Ё9се-9исе савён а 99ё.

55 Narspi Х ёрёпеле каччине, 607. Ы рё кунсем суна99ё; 608. «Сывё пулчч ёр, пур пулчч ёр А ча-пёчаллё пулчч ёр Ы рё-тату п урён ччёр Усал сём ах ан илтч ёр Ё9ер-9иер, тёвансем Ёмёр пёрле пурёнар! 614. Хёрпе качча юратса, 615. Атьёр, шепрех туй тёвар! 616. Акё ёнтё, пёх ёнтё Епле ташлать ват ху9а! 618. Хёрин туйин савёнё9ё, ёклет иккен в атп у 9а! 620. М аттур пуса-каччисем, 621. Вёйран тухса сике99ё Вёсен хы 99ён хёрёсем, 623. Такмакёпе 9и те99ё Пур9ён 95^9ел л ё чаршав, 625. М аччаранах сулланать Хёрлё чаршав хьф ёнче, 627. П ёркенчёкпе хёр ларать Хёр ларать те, хёр йёрет П ёркенчёкне 9ёклем ест Хёр 9уммисем юрласа, 631. Ун ён сасси илтёнмест Хёр 9уммисем юрринче, 633. А сёна99ё Нарспие М ихетерён Нарспине Тёва99ё-м ён ун туйне Ш урё сухал Тёхтаман, 637. Упёш кийё пулм алла Хёйён чунё савнинчен, 639. К аймаллипех каймалла.

56 54 Emine Yılmaz 640. Эсё юта кайсассён, 641. Мён тёвё-ши Сетнеру? 642. Ы рё Нарспи аппа9ём, 643. À9Ta санён телейу? 644. Туй тёв а99ё 9ём ёрсе, 645. У нён вё9ё-х ёр р и 9ук Тантёш патне 9уресе, 647. Ялта тантёш пётес 9ук у л ё сёран кумийё, 649. Тантёш патне 9уретет Хёр 9ум м исен ю ррийё, 651. Та9та 9итех илтёнет К унён-9ёрён выляма, 653. Шёпёрё те чарёнм асть К унён-9ёрён таш лама, 655. Пуса-каччи ы вёнм асть Пётём ялти ача-пёча, 657. Туйё хы99ён хёвалать Вилес пекех ватё 9ын, 659. Пурт хьф ён че 9ЫВёрать Туй тёвёр та шеп тёвёр Ватё 9ыннён халё 9у к Выртнё 9ёрте сиккелет, 663. Анчах тём а вёйё 9ук. K)Mâç Патёнче 664. Пёчёк9е9ё хура пурт, 665. Ш урё старик сак 9инче С у т ё к у р тм ест нимён те, 667. Тёнё пек 9е9 ч ^рече У9са хунё алёк 9е9, 669. П уртён ёшне 9утатать Хёвел 9у тти пайёрки, 671. У рай тёр ёх ав ш ёвать.

57 Narspi Л арать старик тёпелте, 673. ÇânaTHHe сапласа Ват ал-ура йёркипе, 675. М ёш ёл-мёш ёл маташса А кё хёвел 9уттийё, 677. Ш уса-шуса пы чё те, 678. Сиксе л ар ч ё старикён, 679. Кёвак 9У9лё п у 9 9ине и м ёк 9у й ё урамран, ё к л е н тер ет чёрине Хёвелё те вы ляса, у татать 9У9 пёрчине М ёкёр татса, мёш латса, 685. Ç ёпaтинe сапласа, 686. Л ар н ё 9ёрте, сисмен те ÇbiH килнине пёлм ен те У9ё алёк ум ён ч е, 689. К арчёк тёра парать-м ён Кёвак 9^ 9л ё старике, 691. Ашё сёмах калать-м ён Ашё сём ах калакан, 693. Сетнер амёш пулн ё-м ён Ун ы вёлне Сетнерне, 695. У сал -тёсел ернё-м ён ÇaB ёнпала ам ёш ёи 697. Юмё9 патне уттар ч ё А х-ахлатса хуйх ёрса, 699. Хёй хуйхине каларё Нумай вёсем стари кп е, 701. Л ар ч ё 9 сёмах кала9са К ала9нё чух хуш ёран, 703. Ёлёкхине асёнса Ю лаш кинчен тин вара, 705. Килёш рё леш старикки.

58 56 Emine Yılmaz 706. Машар чёлха, пёр кёпе, 707. Пама пулч ё карч акки Вара старик тёчё те, 709. Хайён ё9не парахса, 710. Хупса хучё ал акне, 711. Турчакипе 9аклатса ÇHHe кёрёк тёх ан са, 713. Çёлёк ты трё хул айне Ури айне шарт хурса, 715. Ук 9а хучё ун ум не Унтан ш урё сухалне, 717. Кёвак 9у9не якатса, 718. Ук9а 9ине, суккёрскер, 719. Пёхрё ку9не чакёртса Пёхса тёч ё-тёч ё те, 721. Шур су х алн е якатса, 722. К аларё вёл ерипе, 723. К арчёк енне 9аврёнса; 724. «ÇaMKH ш ётёк хупёнм ё Чёри татёк сыпёнмё Пулёх ту р ё пурнинчен, 727. Нимёнпе те иртейм ё Панё ён а п^'лёх9ё, 729. Вёри ю нпа9ем 9е чун Пурнё ёна пулёх9ё, 731. Кёске ём ёр, йы вёр кун Сивё кунсем килё9 те, 733. Ш ёнса кайё вёри юн Хытё кунсем килё9 те, 735. Хытса кайё 9ем 9е чун Вёри кунсем килё9 те, 737. В ёриленё ш ённёю н Х ы тн ё 9ёртен ирёлсе, 739. ÇyHca кайё 9ем 9е чун».

59 Narspi Унтан старик чаранса, 741. Ш ухёшласа тёчё те, 742. Кёрёкёпе 9ёлёкне 743. Сакки 9ине хучё те, 744. Ç aплa татах каларё, 745. Карч ёк енне 9аврён са, 746. (Ларать карч ёк сак 9и н ч е У рлё-п и рлё тайёлса): 748. «Т ёрлё у сал-тёсел мар Киреметри хывни мар Ч ир-чёр ертен йёрёх мар ÇbiH тухатса хуни мар ÇyK, кин, санён ы вёлна, 753. Т урё 9ырни 9плалла Ан йёр, кинём, п улёх 9е, 755. Епле хирё9 пымалла?» 756. Старик 9апла каларё Нимён тум а п ёлм ерё Х ёйён ё9не ты тр ё те, 759. Пёр сём ах та чёнм ерё Пу9не усса хурланса, 761. Тухса кайрё карч ёкё ёп ати н е сапласа, 763. Л арса юлчё старик ё М ёкёртатса, мёшлатса, 765. А птёраса ларать вёл: 766. «М ёнле вара ку паян? 767. Хёй ёш ёнче ыйтать в ёл 768. Х аличченех 9ынсене, 769. Юмё9 п ёхса параттём Суя сёмах суяйса, 771. У лталаса яраттём М ёнле вара ку паян? 773. Чёре чёнах пёлчё-ш им?

60 58 Emine Yılmaz 11 A. Суйса napac тенёччё 775. Ak тамаша! тёрёс-шим?» Тарни 776. Хёвел ан са пы танать Силпи я л ё лёпланать Тёттём пулса ÇHTecne, 779. Пирён туй та салан ать Ялти хёрсем, качч асем, 781. Ваййа т у х н ё выляма Тухн а пирён Нарспи те, 783. Хёр ём ёрне асатма Юлашки Kaç вы ляса, 785. Юлас арём пуличчен Юлашки Kaç Сетнере, 787. Курас юта кайиччен Сетнер тё р а ть çabёнтах, 789. nyçhe усса хуй х ёрса Сарё хёрён к у 9ёнчен, 791. Анать ку99у л ё юхса В ёйё 9ЫННИ салансан, 793. Пайтах вёсем кал а 9рё Ы таласа пёр-пёрне, 795. Тёттём 9ёрте 9у х а л ч ё Вёт 9ёлтёрсем TaxçaHax, 797. Пёлёт айне хуплан ч ё В ёрман тёлне хуп-хурах, 799. Сём пёлётсем капланчё ÇyM ёр 9ёвать, шыв юхать, 801. Хура вёрм ан кёр-кёрлет Çил тухать те 9ил каять, 803. Вьфё кашкёр пек улет и9ём пёрм ай 9уттипе, 805. В ёрм ан ёшне 9утатать Тёттём вёрм ан ёшёпе, 807. Пёр ю ланут кустарать.

61 Narspi ' Лаша пырать тёлхёрса Вёрман ёшне ян ратса Иккён ларн ё утл анса Лаша çhtct ыв ёнса Йывё9 ларать у л ёп пек, 813. Тёттём 9ёр те кашласа «Чипер кайёр!» тиет те, 815. Пу9не таять, 9у л п арса П1урёмпу9ё 9а п -9утах, 817. Хёвел тухас пек тёрать Пурёмпу9ё шурсанах, 819. Туй х ал ёхё пухёнать Хёй йёркипе ташлама, 821. В ёхёт п у са-кач ч и сен Хёй йёркипе юрлама, 823. В ёхёт 9итнё хёр 9ум сен Ш ёпёр сасси илтёнмест Ш ёпёр9и те курёнм асть Ы р ё хёна хушшинче, 827. Э рех-сёра такёнм асть С тариккипе карч ёкки, 829. Хура п уртре вёр 9а99ё Мён пулнё-ш и çae т ё р л ё х 831. Пурте шёпп ён л а р а 99ё? 832. Шёпп ён-шёпп ён ларм ас ёр, 833. Вёсен хёрё 9ук паян Нарспи усал Сетнерпе, 835. Тарса кай н ё вёйёран Ви9 ю ланут вёрм анта, 837. Йёр йёрлесе 9Уре99ё Пёри кунта, леш унта, 839. Тем ёнле йёр й ёр л е 99ё Й ёр йёрле99ё, итле99ё Пёрер сасё пулмё-ш и?

62 60 Emine Yılmaz 842. Хёвел п ё х а тьçyratca, 843. К ирлё 9у л а у9мё-ши? 844. Анчах нимён п а л л ё мар, 845. Кёрес тата шаларах Вёр9ас килет 9иллипе: 847. Т у п асчё-9ке хёвёртрах! 848. Вёрман 9ёра, пит тискер У нён ёшё чёв та чав! 850. Йёр н и 9та та п а л л ё мар Ни9та кайма аптёрав! 852. Ви9 ю ланут вёрм анта, 853. Йёр йёрлесе 9Уре99ё Пёри кунта, леш унта, 855. Темёнле йёр йёр л е99ё Сетнер тутл ё 9ЫВёрать, 857. Çyne юман кутёнче Нарспи ларать тёлёрсе, 859. Сетнер п у 9ё вё9ёнче Нарспи тёлёк тёлленет: 861. Ашшё йытё п у л н ё та, 862. Ш ёлёсемпе шаккаса, 863. Сиксе 9Урет вёрм ан та «À9Ta тартёнь усал хёр? 865. Пу9на 9ийёп тупёнсан!» 866. Йытё ури айёнче, 867. Ш атёртатать сём вёрм ан Çывёx, 9ывёх, ак 9итет! 869. Нарспи ялтах вёран ать Пёхать: хёйён патнелле, 871. Ви9 ю ланут кустарать Сетнер, Сетнер! ты трё9-9ке! 873. Тёр, тёр! тарса хётёлар! 874. Ай, пётрём ёр, пётрёмёр! 875. À9Ta тарса пытанар!

63 Narspi М аттур m ânâpçâ паян, 877. Икё пуса-каччипе, 878. Тытса килчё9 вёрмантал, 879. С етнерпеле Нарспие К арчёк вё9се т у х р ё те, 881. Ç y9peh яврё Нарспине Старик чупса ту х р ё те, 883. Чышкё п ач ё С етнерне Эй ан н е9ём, анне9ём, 885. М а н а 9у9рен ан сётёр М ана апла вёрентсе, 887. М анран ы р ё ан кётёр Эй, М ихетер асатте, 889. Х ёненипе усси 9ук Эсё м ана хёнесе, 891. Кёлрен вутё тёвас 9ук! 892. Урнё йытё Михетер, 893. Хёй саламат йётрё те, 894. Т ы тён чё-9ке тулам а, 895. Çbixca хунё Сетнере Карташ ёнче 9ЫН нумай, 897. Туйне курм а килнё пек Хура т ё п р а 9ий ёнче, 899. Выртать Сетнер вилнё пек Ам ёшё те 9ав ёнтах, 901. Т ёрать й ёрсе, ы лханса Ярать ён сёр ывёлне, 903. И к ё 9ынна й ё ттар с а Хура п уртре Нарспине, 905. П итне-ку9не 9ёва99ё Татах пёркенчёк айне, 907. Чаршав хьф не л а р та99ё Т ёп ёр-тёп ёр тёпёртёк, 909. А тьёр шепрех туй тёвар!

64 62 Emine Yılmaz 910. А нчах хальхи éq 9инчен, 911. ÇeH к ёрёве калас мар! 912. Ак à туй та 9ак а туй Пысак туй та пасёк туй! Икё Туй 914. ÇypKyHHexH вут хёвел, 915. Ка9 еннелле сулёнать Ял вё9ён чи сём вёрман, 917. Темёншён пит ян ёр ать Халёх кётет тах 9анах, 919. Анат хапха патёнче Туй килнине 9ав ёнтах, 921. С истерчё9ё евёче К ёпёр-кёпёр сиктерсе, 923. Килсе ту х р ё вёрмантан Ы тти сен чен м аларах, ё н ё кёру Тёхтаман Лаптак сёмса, хёсёк ку9, 927. С ёрё 9У9пе cap сухал Лаши вё9се пы рупа, 929. П ичё-ку9ё пит усал Хура сёхман, сарё 9ёлёк, 931. ÇaMKH 9инче тенк ёп е Ш урё ч ёл х а -9ёпата, 933. Пит килёш ет кёрёве А р9ын туйё юрласа, 935. Урам тёр ё х уттарать Ы р ё евчён хапхисем, 937. У9ёлать те хупёнать Хёр туйё те тукасран, 939. Хирё9 ан ать 9ём ёрсе Нарспи тутёр айёнче, 941. Т ёрса пы рать хёр-йёрсе.

65 Narspi Capâ хёрён чёрнинче, 943. В утра çyhhâ пек 9унать Ватй каччине курса, 945. Нарспи хытй хурлан ать А тте9ём, анне 9ём, 947. М ёншён 9и р ё р хёр п у 9не М ёншён п атёр хёрёре, 949. Çh4 ё ютйн аллине? 950. Эй каччём 9Йм, Тёхтаман, 951. М анпа ыр ё курас 9у к Эпё, чунём пётсен те, 953. Санпа пёрле пулас 9ук» 954. Ы р ё евчё сёрапа, 955. Туя хирё9 вёл тухать Хушёлкасен мён кёру, 957. Хёй такмакне вёл калать Хёй аллинчи сёрана Т ёка-тёка 9аптарать Хура лаша тёк тёмасть, 961. Ç ânâ кёру 9у н тарать Ç ёнё кёру 9ум ёнче, и ч ё ю ланут ташлать Пётём я л а 9ём ёрсе, 965. ÇâBap карса ан тёхать Ç ânâ хапха айёнчен, 967. Кёрсе пётм ест урапа Хапха тёр р и ш атлатать, 969. Саламатпа çanyna Ы р ё евёчё килёнче, 971. Туйне турёу ытлашши Т епёр кунне у рам ра, 973. Т урё9 я л та вёй-килли Т урё9 ту я ви9ё кун, 975. Хушёлкари хётасем.

66 64 Emine Yılmaz 976. Анчах кайма тепёр кун, 977. BàxàT те99ё ханасем А р9ын туйё пуханать Х уш алкана каяс тет Кунта ту я турём ар Ё нтё киле тарас тет Ан васкёр-ха, хётасем Тепёр киле каяр-ха Х алех киле кайиччен, 985. Туя шепрех тёвар -х а! 986. Татах тепёр тапхёрне, 987. Туйне ту р ё 9 9унтарса Ю лашкинчен хётасен, 989. Халё п ётрё туй туса Ар9ын туйё пухёнса, 991. Килне кайма хускалчё Каян туя ёсатма, 993. Пётём Силпи пухёнчё А слё масар тёлёнче, 995. Туй лашисем Tâpaççâ Хёрин туй н е ёсатма, 997. Ашшё-амёш nbipaççâ Туйё тавра ялйышсем, 999. К ёп ёр тетсе тёра99ё В аттисене асёнсан, Хёр кайнине сёна 99ё Ч ирлё Сетнер 9авёнтах, Тёрать хёйён амёшпе Чун савнине Н арспине, Шырать ч и р л ё ку9ёпе М ихетерпе карч ёкки, П ехиллерё9 ^^&й хёрне М ёнпур тан тёш а йёртсе, Т ёкрё9 âimâ ку99ёльне.

67 Narspi Савнё хёрне сём ах та К алам арё9 намёсш ён С етнерпеле вёрмана, Намёс ту са тарнёш ён П ехиллесен мён тусан, К айрё туйё хускалса Сетнер 9ине п ё х р ё те, Нарспи кай рё м акёрса Туй кайсассён тах9анччен, Я нтёрарё сём вёрм ан Ялйыш утрё килнелле, Туйё ку9ран 9ухалсан А мёш ёпе С етнер те, Килне у тр ё 9 хуйх ёрса Чун савнинчен ём ёрех, Ячё9 ёна уйёрса: п у р ён ё 9, п у р ён ё 9! Вилме анчах юлчё 9ав п у р ён ё 9, Нарспи те, и ч ё юта кай рё 9ав У нсёр п у 9не мён тёвас, А рёскалсёр п у 9ёмпа? À9Ta кайса кёрес-ха, Хамён усал хуйхём па?» Нарспи кай рё ют яла Сетнер утрё хёй килне Икё чун та савн ё чун ён ей м ерё9 тёшманне И кё савни тарнине, Х уплайм арё сём вёрм ан Сарё хёре Нарспие, И лчё-и лчех Т ёхтам ан Т ёрса юлчё кёлёхах, Сетнер 9автер чун савни.

68 66 Emine Yılmaz Тура çbiphh axàpax Ç aп л a-тâp çab самани Ялта нум ай ун 9инчен, У рлё-пирлё кала9рё Темтер ёсл ё çbihcem те, Кутне-nyçHe тупмарё Нарспи кайрё ют 9ёре С етнер юлчё кёл ёхах Ашшё 9и рё хёй хёрнех Тёван 9и р ё тёванах. Хушёлкара Хуш ёлкара туй иккен Туйё ытла шеп иккен Шур с у х а л л ё Тёхтаман, Туйне тёвать, тет, иккен Чипер качч ё Тёхтам ан, Силпи хёрне 9аклатнё ÇaBTep аван мёшёра, Ур ём- 9УР ём туй лартнё Туй тёва99ё ташласа, Ç aм pёк пуса-каччисем Туй ю ррисем юрласа, Ы вёна99ё 9ёварсем Ёнер Силпи ялёнчен, Туйё килчё тавр ёнса Паян кёру х ё р туйне, Кётет хёру туй туса Паян хёр туйё килсен, Kaçna хёве хупм алла Ы ран ирех тём алла Хёртен арём тум алла А слё я л та Хушёлка, Икё тё в ан хушшинче Туйне ту с а Тёхтам ан, Л арать сётел хушшинче.

69 Narspi Т ёрлё апат айёнче, ÇâKa сётел авён ать ^сёр кёру п у 9ёнче, Тёнче вёр -вёр 9аврёнать Тулта хёвел 9утатать К ёнтёрлана сулёнать Кёру пу9ё ^сёрпе, А ял ал л а усён ать ÇeçeHXHpTe путене, В ёхёт-в ё х ё т вёл ю рлать Туй килм ест-и -ха тесе, Текех кёру й ётетет К ёру 9ИНЧИ ш урё кёпен, Арки вёр -вёр тёватъ-9к е Туя кётсе, ватё пу9ён, Чунё вёр -вёр тёв ать-9ке Шёнк ёр-ш ёнк ёр шёнк ёрав, Ш ёнкёртатать 9улпала Хёр туй килет 9ём ёрсе, Урам тёр ё х ялпала Вунё арём хушпупа, Сёран куме 9ийёнче Хёрёх ви 9ё урапа, Сёран куме хьф ёнче и ч ё 9ёрте урам ра, Чарёнч ё9 туй 9ы ннисем Хирё9 т у х р ё 9 сёрапа, Хушёлкари тант ёш сем Ю рла99ё те кёре99ё, Ы р ё кёр^/хап хинчен Ё9е99ё те 9и е 99ё, ÜHçe 9улсем хьф ёнчен К ён тёрла та 9итм ен-ха Kaç4eH в ёх ёт нум ай-ха.

70 68 Emine Yılmaz Kaç пуличчен туй тума, Пире вахёт нумай-ха Шыв-шур п у 9ё пу9ласан, Т ёттём чченех сикрё9 те, Тахтам анпа Нарспие, Хёве хупрё 9 кёлете А слё ÇbiHceM у 9ёпах, П итёрчё9 туй кёлетне Й ёл-йёл кула-кула çeç, Кёрсе кайр ё9 п ^ р тн елле А кё каччё, пёр каччё, Кёлет тавра я в ё н а ть Те итлем е, те пёхма, Пушё вырён вёл шырать Т ёват-пилёк ача-пёча, Яв ёна 99ё çan ё н тах Ай, н ам ёссёр ача-пёча! Мён кирлиех пур унта? ИЗО. А нчах акё и тл е 99ё И лтёнет те пулм алла Ав усалсем лёп лан ч ё 9; «Хёр кал а 9атъ, ан шавла!» Шалта Нарспи темёскер, Тёттамана каларё Анчах хуллен сёмахне, Пёртте илтсе пулм арё «Асту, Нарспи, йёвену, Ман ал ёра малашне! Т ерё хы тах Т ёхтам ан, Ч арайм асёр 9и ллине Т уйна ан чах ёсатам, У нта мана п ёл ён -ÇKe Мён пуласне пёлме 9ук Ху курасн е курён- ÇKe!

71 Narspi У р ёх нимён илтёнм ест Пёр сём ах та ч ён м ер ё И тлекенсем, кётсен те, Пёр сём ах та и лтм ерё А чи-пёчи çab ёнтах, Ашшё килне ч у п а 99ё Илтни 9инчен çab хутрах, Ялта сёмах сар а 99ё И лтен-тёран cap качч ёи Вёрманалла уттарч ё Х ёлха и л тн ё сёмаха, Хёй ёш ёнче пытарчё Ун 9и л ё л л ё ку9ёнчен, Й ё л тёр -я л тёр вут кайрё К ёрен-тухан ялти çbih, К ач ч ё 9ине п ёхм арё. / Юман ан ч ах вёрм анта, Хёй куршине систерчё: ÇaB вёрм ан а кёнё çbih, Пирён тёван С етнерчче П уртре сётел 9ийёнче, Пётё пёсне кёларать ё н ё кёру Тёхтаман, Хёнасене ёсатать Ы р ё кёр^) Тёхтаман, Туй пёттипе сёйласа, Туй халёхне n y ç таять Ç ariлa сём ах каласа; «Ан ^пкелёр, хётасем Сёйём питех нумай мар Ё9ё р - 9ийёр, тёвансем Ёмёр пёрле п у р ё н а р» Виле ^сёр хётасем, Ур ём- 9УР ём кёрле99ё.

72 70 Emine Yılmaz Биле у сёр пулсан та, Мён каласне пёле99ё: К ёру9ём Тёхтаман, Сана упкев çyk пиртен Пирён хёре хытё пёх Тату п улёр виличчен» Карташ ён че лашасем, Т ёра99ё - ÇKe ташласа Тухса кайрё9 хётасем, Ыр ё юр ё юрласа : «Атьёр каяр 9улпала Курка тулли пылпала...» У раписем хьф ёнчен, Тусан кайрё 9улпала Ав шёнк ёрав ян ёр ать С илпиелле чуптарать Лаши чупать n y ç ухса У сёр xyçh хёвалать Туй п ётрё те, туй каять Такёр 9улпа чуптарать П ёрер ватти тёл пулсан, Тавси, тавси! кёшк ёрать Каян туйён сассине, Нарспи юлчё итлесе TaçTa TaçTa HHçeTpe, Тусан кайрё 9ёкленсе. Çhmök И ртсен И ртрё 9имёк, и ртрё туй И ртрё туйри савён ё К айрё пёр пек тёсёлса, К унран-кунах п у р ён ё Хирте ака ай ён че, ёрём лёп-лёп касёлать Усал хуйх ё-суй хёран, Нарспи чунё касёлать.

73 Narspi Хирте çaba ай ён че, Курёк вёш-ваш йёванать У сал хуйх ё-суй хёран Нарспи п у 9ё усёнать К уллен-кунах тёнчене, Хёвел х ё р тн ё 9ём х ё р т е т Х уйхё-суйхё кунран-кун, Нарспи чёрине 9иет К уллен-кунах саламат, А нать-ё9ке патаран Хытё ты тать пулм алла, Хёй арём не Тёхтаман Чипер ача Сентти пур Чупса çypet урамра К ёвентине утлан са, Ача вы лять лаш алла А слё урам тёршшёпе, Чикс ёр тусан к ёл ар ать Х ура чикан пек хура, Kaçna килне таврёнать Чипер ача Сенти пур Чупса килет лашипе Хёйён пёчёк чёлхипе, П ак ёл татать инкёшпе Çёнё çbih та Нарспи кин, П ёрмаях вёл хуйх ёрать П ёяхёш ин ачине, С енттие çeç ю ратать Ç ёнё çmh та Нарспи кин, П ёрмаях вёл хуйх ёрать Сенттипе çeç кала9са, Хёй хуйхине пусарать Ç ab Tep ы р ё ачана, Т урё чунне панё çae.

74 72 Emine Yılmaz К улса сиксе вы ляма, Кайёк чунё ян й çab Ç и чё 9улхи ачара, Чёваш чунё ларать çab Пёчёк к у 9ё йёрсен те, Йёваш ту ти кулать çab Чипер а ч а Сентти пур Инкёш патне ёнтёлать Хёйён пёчёк чёлхипе, Инкёшне вёл й ёпатать «Ан йёр, инкем, ан йёрсем Т утёрупа шёл KyçHa Ан хуйхёрсам, инке9ём Х ёваласам хуй х ёна» Ы р ё кёру Тёхтам ан, Туй кёлетне астёвать К уллен-кунах ар ёмне, С алам атп а кастарать М ёскён ар ём ё тусет, А сапсене чёнм есёр У хм ах упёш ка хёнет, Мён пуласне пёлм есёр Пёрре пёр ÇbiH килчё те, Тёхтам анпа кал а 9рё Нарспи п уртре 9ук чухне, Пёшёл-пёшёл кала9рё Нарспи кёчё сёрапа, Леш хёнана ё9терет Хёна тухса кайсанах, С аламачё вёрентет: «Эсё апла хёр иккен, Эсё ап л а С етнерпе, Т ар н ё-м ён -х а вёрмана, Туйна тунё 9ёртенех!»

75 Narspi Хёнет, хёнет Тёхтаман, Т ёрлё асап кётартать Ялти çbihceh хушшинче, Текех сёмах сарёлать Ç aпли-кaпли 9а в ё çae: Ун пек нумай тёнчере Чылай усал ё9 пулать, В ёрттён 9ёрте тёттём ре А тте-анне хёй хёрне, Ю ратса çeç устерет Хёртен арём пулсассён, Ват уп ёшка кулешет Т упрё пуян упёшка, А тте-анне хёй хёрне Анчах унта мён усси Ю ратмасан пёр-пёрне? Тату, ы рё, килёшсе, Иккёш пёрле пурёнсан, Ç ёp х ут ы тла телей лё, Ю рлё ÇbiH та пуянран Хёне, хёне, Тёхтаман, Чунне кёлар унённе! А саплантар, Тёхтаман, Хурсам йытё вырённе! Хёне, хёне, Т ёхтам ан, Санран, 9ам рёк ан култёр! А саплантар, Тёхтаман, Нарспи часрах ватёлтёр! Анчах кайран хёвёнах, ^кёнмелле ан п ултёр Хёне, хёне, Тёхтаман, Санран 9ам рёк ан култёр! Иртсе кайрё bhç эрне, Çимёк эрни хьфёнчен.

76 74 Emine Yılmaz Ват уп ашка хёснине, Нарспи ту е р ё çab анччен А нчах теп ёр эрнинче, Пёрре у яр ы рё Kaç (Чим-ха, к ён а калама, В ёхётсёрах юрамасть). Нарспи Ёфё Хёвел тухать, улёхать, Çyne тусем тёррине Хёй 9уттипе ёшётать, TaçTH-TaçTH 9ё р сен е ÇaK 9уллахи ы р ё кун, Х уш ёлкана та савать Пур тёнчери чёрё чун, Ташлать, сикет, савёнать Ячё9 ю рё юрласа, Сём вёрм анти кайёксем Акёшсем пек я р ёнса, А нчё9 шыва cap хёрсем А нчах акё шурё пурт, Пёр сасё та илтёнм ест Ш урё п уртре 9ёнё çmh, Л арать, nyçhe 9ёклемест И рех хырём тёрантса, К айрё хире Тёхтаман nyçhe чиксе хуйх ёрса, Л арать ар ём ё паян: «Арём п ултём ирёксёр, А тте-ан н е хуш нипе А нчах хёрёр, м ёскён ёр, Ы р ё курм асть каччипе Х ёрхенм есёр хёрёре, Ç и чё ютён аллине, Ç и чё юта, ют 9ёре, Парса я т ё р м ёскёне.

77 Narspi Халё хёрёр, м ёскёнёр, Асап курса п у р ён ать А на ватё упёшки, Йытё вы рённе хурать М ёншён мана савнинчен, Çanлах ятёр уйёрса? М ёншён кунта киличчен, Çимepём-ш и хам nyça? М ёншён х аяр тёшманпа, Ман пёр 9у р тр а пурёнас? Пётес мар-ши п у 9ёмпа? Епле туссе пурёнас?! «Качча пачё9 и р ёксёр П улм арё-çke ы рлёха А тте-анне ёссёрри, Ы рлёха мар, х у р л ёх а Качча пачё9 и р ё к с ё р Савёнё9 çyk ку тёнчен А тте-анне ёссёртан, Савни юлчё п ёр-п ёч чен Качча п ачё9 и р ё к с ё р Ят ём 9ёрч ё TaxçaHax А тте-анне ёссёртан, П улчё асап ём анчах Качча пачё9 и р ё к с ё р М анён п у р ён ё 9 х ён -хур А тте-анне ёссёртан, Капла п у р ён са мён пур? Качча пачё9 и р ё к с ё р П улм арё-çke ы рлёха А тте-анне ёссёрри, Ы рлёха мар, х у р л ёх а А нчах м анён савни п у р Ç ёлaйм ё-ш им вёл м ана?

78 76 Emine Yılmaz Ун ён вёйл ё аллисем, П ётерм ё9-шим тёш мана? ÇyK, п у 9ёма 9ийиччен, Тёш манёма пётерем А сапланса тусиччен, Тёхтамана... вёлерем А нчах вёйём 9итё-ши?! Епле кунтан 9ёлёнас? Эй п у л ёх 9ём пулёш сам! Чунём 9унать, мён тёвас? Пётсен пётем, пёт тёш м ан П урёнё9ём ырах мар Н аркёмёш ём, эс паян, Х ёвёнё9не туса пар!» Ç aплa паян пуртёнче, Нарспи, мёскён, хурланать Чунё вёркет, п у 9ёнче, У сал шухёш хускал ать Вут пек хёвел выляса, Çyл тупене хёпарать Х уллен-хуллен яр ён са, К ёнтёрлана сулёнать Тулта тёнче хёпёртет Тулта тёнч е я л т ё р а т ь Нарспи п у р тён ч е йёрет У нён чёри 9у р ёлать Сентти килет сиктерсе Кёвентине утланса Инкёш патн е 9ём ёр се, Кёрсе кайр ё ах ёрса ÇanaTb п атт ё р лашипе, Хёй аллинчи хуллипе А нсёртраиах инкёшне, Tanca илет урипе.

79 Narspi T l А нчах вёл та выляма, А птёрарё инкёшпе А птёраса урама, Тухса кайрё лашине Вёрет, су рать сар ё кин, Хёй яшкине п ётратса Хуран айё 9ёлен пек, ÇynaTb вучё явёнса «Çитмёл тинёс леш енчен, Килет карчёк Шапатан Вёр, сур, карч ёк яш кана П ёттёр усал Тёхтаман! У тм ёл тинёс уттинче, Л арать, сикет, йёс пукан Сикех, сикех, йёс пукан П ёттёр усал Тёхтаман! В ётёр та пёр ту 9инче, Йёс х уран ра пи9, яшка ÇaB яшкара пи9, 9ёлен Пи9 там ёкра, упёшка!» Вёрет, сурать сар ё кин, Хёй яшкине п ётратса Вилём ЯШКИ в ё р е т-9ке, Ç ёлeн пекех чаш ласа Ка9 пулсассён упёшки, К илчё хиртен 9аврёнса Сётел 9ийёнче ЯШКИ, Л арать пёсне кёларса Кашёк и лчё Тёхтаман, Л арчё сётел хушшине «Яшка т у т л ё - 9ке паян», Тесе м ухтать яшкине Усал к у 9па 9ав ёрса, К ётартать вёл чём ёрне:

80 78 Emine Yılmaz «Яшка тухла, çh ларса!» Кашкёрать вал а р амне ÇHft n-çke-xa кайран та Пит 9иессём ех килм ест Ах, Н арспийё 9авён та, Т ухса каять, тусей м ест Тулта ларать ку 99ульне, Т ёпра 9ине юхтарса П уртри 9иет яшкине, У рлё-п и рлё тайёлса Ç nex, 9иех, Т ёхтам ан, Парк ёмёшл ё яш кана Ё н тё эсё малашне, Упёшка мар арём на Пётрён ён тё, Тёхтаман, Ç y т ё тёнче санён мар! «Нарспи, часрах кёр пурте! А йхё килет, вырён cap! Ака турём, ётлентём Ашём 9унать çabxepex Яшка хы 99ён шыв ё9рём Т уйёнчё эрех пекех» Н арспи кёч ё итлесе, Ç ёpтe л арать упёшки Пётём ёш не-чиккине, Çy рать х ё в а тл ё ЯШКИ А р ё м с а р ч ё вырённе, Упёшкине вы рттарчё Ç ёклe-çёклe 9апрё те, Чунё утне хёварчё Пётрё пёр чун тёнчере Ё9ёсемшён х уплан чё П ётрё чёваш ём ёрё У нён чёри лёпланчё.

81 Narspi П уртри сётел-пукансем, Х ёр ата99ё ар ём не Пайтах п ё х р ё 9 шеллесе, Ху9ин сивё виллине А нчах 9ёр л е п у л ч ё те, Сём х упларё пурт ёшне Хёйён вёрём аллипе, Х ёратать вёл Нарспие П ётрё чёваш ём ёрё Вырён 9инчен тёрас 9ук Вьфё в ы л ьёх -ч ёр л ёх н е, Т ёрса апат парас 9ук Вы9ё ака лаш исем, Кё9ене99ё картара А нчах эсир, тёлёхсем, Курасс ёр 9ук ху çapa! Ял вё9ён че сём вёрман, Ч аш ёлтатать 9у л 9ипе Хушка 9ё л т ё р вы лятать, Ç yл Tiy-nepe 9уттипе Х уш ёлкари чёваш сем, Ç ы вёpaççё харлатса А нкартинчи тёмана, А нчах вё9ет ухлатса Уй ёх кукри яр ёнса, Т ухрё вёрм ан хьф ёнчен Шёпп ён-ш ёпп ён çeç утса, Т ухрё Нарспи п ^ р тён ч ен К айрё м ёлке пек шуса, А нкартисем хьф нелле Ялтан ту х р ё, ыткёнса, Ч упрё вёрм ан ёш нелле Курас тесе ён тёлса, У йёх ч у п р ё тах9анччен.

82 80 Emine Yılmaz Варман анчах шавласа, Юлчё Нарспи хьфёнчен Нарспи пы рать вёрм анпа, Темшён ытла ытканса Шёпп ён тёрать сём вёрман, Нарспи чунне хёратса А рмак-чармак йывё9сем, Пу9ёсем п е сулла99ё Н арспи иртсе пы нё чух, С улне пулсе тёра99ё Ват йы вё9сем хушшинче, А р9урисем вы л я 99ё Нарспи иртсе пынё чух, Аллисене тёса99ё С асартёках 9ИЛ тухса, А срё-кайрё сём вёрман Й ёри-тавра ах ёрать; «Тыт ар ёмна, Тёхтаман Тыт ар ёмна, упёш ка Тарать усал арём у!» В ётёр та пёр шуйттан пек, В ёрм ан улать: у-у-у! И рех тёр са тумланса, Сентти ту х р ё выляма К ёвентине утлан са, Ч упрё инкёшне курма А нчах инкёш курёнм асть Пиччёш халь те çbibёрать Т ёратса та вёранм асть Сентти шёпах аптёрать Пёр ÇbiH килсе кёчё те, Хытса кайр ё вы рён тах Пёхса тёч ё-тёч ё те, Тухса кайр ё çae ё н тах.

83 Narspi П ёртак тёр сан, вёл кайсан, Т улчё пурте тулли çbih: Епле вилнё Т ёхтам ан? ÂçTa кайн ё Нарспи кин? ÇyK, мён ч у х л ё ыйтсан та, Сире виле калас 9ук Н арспи 9^/рет вёрм анта, Эсир ёна тупас 9ук. Силпире А слё Силпи ялён ч е, Хуллен шёвать п у р ён ё Иртсе кайрё9 9им ёкри, Ы р ёл ёх п а савён ё Чёваш кёпи улача, Хир варринче кён-кёвак Ё9чен чёваш вёкёр пек, Ю рла-ю рлаё9 тёвать Тёрать ш урём пу9ёпе, И рех хире вёл ту х а т ь Кёш т-кёш т апат тёвать те, Ç y т ё 9ава вёл йётать Уч^/к хы 99ён чёвашсем, Айкашрё9ё хирсенче Валем, купа, капансем, Л ар ч ё 9 у л ё х варринче Ç ивчё 9ава ваш латрё ÇyAMaH 9аран 9ийёнче Пу9л ё ыраш сарал ч ё, Çe9eHxnpceH хушшинче Сёмах нумай ял 9инче ÇeM9e ч ёл х е вё9ёнче Т ёрёсси те п у р -тёр 9ав, Ялти сём ах хуш ш инче.

84 82 Emine Yılmaz С илпире те этемсем, Нарспи, Т ёхтам ан, Teççe Вёсем Taxçan Т ёхтам ан, Х аяррине пёле99ё М и хетертен шикленсе, В ёрттён 9ёрте сёмахсем Пу9не чиксе шеллесе, А птёра99ё чёвашсем Сетнер ача, 9ы нсенчен, ÇaB сём аха илтсенех, Амёшёнчен уйрёлса, Кайрё та9та пёчченех ÇbiHceM хи рте ё9лесе, Ка9па килне киле99ё Ка9хи апат ту н ё чух, Нарспи, Сетнер, ти е99ё Сетнер утрё пёр-пёччен, Кёрсе кайрё вёрмана Нарспи асап н е илтсе, Вилём сунать тёшмана «Тёттём пулё, к а 9 пулё, Тёшман патне 9ити ччен Тёшман чёри лёпланё, Хёвел кусса тухиччен Хёвел тухё, 9утатё, Этем тё р ё ёйх ёран Тёшман анчах вёранм ё Айхи ытла йы вёртан Хёвел тухё, 9утатё, Эпё пулёп вёрм анта Тёшман, вы ртён, хускалм ён Нарспи пулми 9уртёнта» А нчах Нарспи унсёрах, Кё9ёр т у х р ё килёнчен.

85 Narspi Xàex тарч ё таш м анран, Савни пырса 9итиччен. Вёрманта Ш авлать, кашлать сём вёрман, Вё9ё -х ё р р и курёнм асть Кутс ёр-пу 9сёр 9ил тухсан, Ч арёнассён туйёнм асть Ш авлать, каш лать, сём вёрм ан, Т ам ёкрё пек ах ёрать Те ар 9ури, те шуйттан, ÇaB териех аш кёнать Т а п х ё р -т а п х ёр 9ИЛ килет, П ёл тёр -п алтёр 9авёрса Тёттём вёрм ан j/хёрет, Ç ёpe 9итех авёнса Хура пёлёт пёрм аях, Шёвать вёрм ан тёрринче Ярать 9и9ём 9ёр 9урсах, Хура пёлёт хушшинче А9а 9апать, ш артл атать Пётём тёнче кисренет ÇyM ёр 9ырма пек юхать Л упаш касенче кёр л ет Сём-сём вёрм ан, сём вёрм ан М ёншён хы тё ш авлатён? М ёнш ён шёй-шай ш ёхёрса, М ёскён чуна хёрататён? В ёрман тата хы тёрах, Ш авлать, й ёрет, ах ёр ать Т урё 9ы рлах, ан пёрах! А хёрсам ан хускалать! Ах, 9ы л ё х л ё п у 9ёма, À9Ta чиксе хурам-ш и? Ах, 9ы л ё х л ё чунёма, Епле ты тса чарам-ш и?

86 84 Emine Yılmaz Епле Сетнер м ёскён -ÇKe, У рнё варм ан ашёнче Апле 9ирёп йывё9сем, Ю рла99ё nyç тёрринче Вёрман хёсёк 9ул ёпе, Аш 9уннине пусарса Вёрман шавне хуплас пек, Пырать сетнер юрласа : «Сём-сём вёрман, сём вёрм ан Мёншён хы тё ш авлатён? М ёнш ён шёй-шай ш ёхёрса, М ёскён ч уна хёрататён? Ах, ман хуйхём, итле-ха: М ёншён мана 9унтаратён Мёнш ён мана тёл ёха, С авёнё9а м антаратён? Ç ypaлтём -м ён аннерен, Х ён-хур, асап курм а çeç ÇaB асапран, хёнлёхрен, ÇaMpÜK п у 9ём пётни çeç Ç aм pёк п у 9ём пётм ёччё, М улём 9укки пётерчё Вёл та пулин ю рёччё, ÇbiH ухм аххи п ётерчё ÇbiH ухм аххи ю рёччё, Усал тёшман тупён чё У сал тёшман пётёччё, Турё 9ырни курёнчё» Сетнер юрлать юррине В ёйлё тёвёл тапранса, Сетнер юррине илсе, Вё9ет й ёрсе, ах ёр са ÇaB х у й х ё л л ё сасёсем, Чуна çypca й ёр е 99ё.

87 Narspi В ёйлё тёвёл п а пёрле, TaçTa ÇHxex 9ите99ё Хура вёрм ан ёшёнче, Х уллен-хуллен п ёте99ё ÇaB ю рёри ку99ульсем, Пёр чун патне 9и те99ё TaçTaH-TaçTaH аякр ан, Тепёри хирё9 м акёрать Усал асап -х у й х ёр ан, У нта тепёр чун 9унать Такам ю ррин сассисем, К ёрет Сетнер хёлхине В ёйлё тёвёл п а пёрле, Ю рлать Сетнер юррине «Хура вёрм ан, сём вёрман, М ёншён хы тё ш авлатён? Савни пекех ю рласа, В илнё чуна вёрататён? Тёттём вёрм ан, сём вёрман, Ан у л т а л а т ё л ё х а Савни пекех ю рласа, Ан хёварсам хурл ё х а А слё вёрм ан, сём вёрман, М ана чённе кала-ха! М ёскён чуна шеллесе, Чун савнине кётарт-ха А нчах утать кунталла, Ман паталла хёрарём : Ы рё турё, 9ырлахсам! Нарспи, Нарспи, эсё-им?...» Икё савни пёрлеш сен, Пу9не тай р ё ват юман Пёр-ик тап х ё р 9ИЛ вёрсен, Шёп л ёп лан ч ё сём вёрм ан.

88 86 Emine Yılmaz Хура пёлёт саланса, Пётрё вёрман хьф ёнчe Хёвел п ёх ать ш ёратса, Кайёк ю рлать йёвинче Курёк ÇHH4H сывлёма, Хёвел п арать ёшшине Икё чуна савёшма, Хёвел парать 9уттине Я лтёртатать ы р ё кун У сал кунён мён ё9 пур? С авёнса утать икё чун Ç ичё ютён мён ё9 пур? А нчах вёрм ан ёшёнче, Хура кайёк чёйлатать: Ай Тёхтаман, Тёхтаман, Нарспи чунне вёл шырать! Атте-Анне Сетнер пёчёк п уртён ч е, Вёсем иккёш л а р а 99ё Л у тр а сётел хушшинче, Ка9хи апат тёва99ё Сетнер ватё амёшё, Т урёх т у п р ё курш ёрен Ç ёкёp-тёвap кёларса, Хучё сётел ёш ёнчен А п атл ан са икё чун, Хёру сёмах кала9ать В атё карч ёк ам ёшё, Шёпп ён итлесе л а р а т ь А сёна99ё ёлёкхи, Ы рё лёпкё пурёнё9не, Ка9хи вёйё-уллаха, Ç им ёкчeнxи кунсене.

89 Narspi С асартёках илтёнчё, Ура сасси п ёл тёр тан М ихетерпе карч ёкё, К илчё9 кёчё9 алёкран Карчёк Пирён Нарспи ку пуртре, ÇyK-ШИ тесе килтёмёр Ялти ы р ё 9ынсенчен, Кунта тесе и лтрём ёр М ихетер хёр, х ё-ёр...х ёр -и эс! Нарспи, м ёскер хётлантён? Епле, 9ынсен ум ён ч е, ÇaK нам ёса кётартрён? М ён 9итм ерё-ш и сана, М ён 9итм ерё тёнчере? М ёншён, хёрём, мён пуртан, Ю рататён С етнере? Пуян хёрё п у 9упа, М ёншён 9ап л а хётлантён? Ёмёр курм ан намёса, Ват п у 9ём па кётартрён? Карчёк М ён 9итмен-ш и ухм аха, У пёш кине вёл ерм е ÇaK С етнерпе вёрм анта, Л ап ёш татса 95^реме? М ихетер Т урра шёкёр, халиччен, Усал сём ах илтм енччё ÇaK таран а 9итиччен, Киремет те тивм енччё.

90 88 Emine Yılmaz Манан килём -çyprâm a, Ы р ё пирёшти пёхатчё Ырё пирёшти пёхнипе, Ялта ягём кайманччё Пулёх, хёр п ан, çyt тёнче, М ана савса т ё р а тч ё Кёвак-хуппи, 9ут-хёвел, Мана туп ёш п аратч ё ÇaK тарана 9итрём те, Ватё пу9ём у сён ч ё Эсё 9ап л а пулнипе, Ы рё кунём пёсёлчё К арчёк (М ихетере) В ёр9сам ён тё хы тёрах, П ёсёрлантар Сетнерне Ё9ре х ы тн ё аллипе, Ан хапс ёнт ёр 9ын хёрне! М ихетер Мён кё9ёнрен S/стертём Хёр кём ёлне татмар ём Савн ё хёрш ён п уянл ёх, К унён-9ёрён п у 9тартём Кёнт ёрла та, 9ёрле те, Канлё ы йхё курмарём Хёрёмш ёнех тёрёш са, Ку9ём сене хупм арём Епле качча парёп-ши, Тесе ялан ш утларём Хёр телейён тёрёшса, Пуян к а ч ч ё шырарём Качча патём, туй турём Паян а к ё мён 9итрё М анён ватё пу 9ёма, Паян а к ё мён 9ирё!

91 Narspi Карч ёк Ш еллемест ён а н н о н е Ах, 9ёр 9ётм ан ё пу 9на! Камён хёрё пултён-ш и, Кам устерчё-ш и сана? М ихетер Мён кё9ёнрен j/стертём, Питне п ёхса савёнма ÇaK таран а 9итрё те, Хёрём 9и р ё п у 9ёма А9у-анну и рёкё, П улчё 9ёрё вы рённе Пёр Сетнершён тёктартён, А9у-анн^)н шур 9У9не П улёш марё пуянл ёх П улёш м арё сём ах та Пуян к а ч ч ё 9ум ёнче, Апла п у л м ё ухм ах та Н арспи А тте9ём, 9ам рёк чух, М ёншён пат ёр хёрёре? Пуянл ёх р а анчах мар, Ы р курасси 9ы ннинче Ам ёшё У сал, ытлашши, Ан кар ён тё 9ёварнё Аннун ёшне 9унтаратён Т урёран килесш ё п у 9на! М ихетер ÇaK нам ёса к ётартрён Ялти 9ынсем мён калё9? Хёрне ан ман, ват су п н ё! А9у 9ине к ё тар т ё 9.

92 90 Emine Yılmaz А нчах ялти çâeapcem, Кирек мён те кала9чар, Яту 9ё р н ё пулсан та, Ç anax эсё манён хёр Атя, хёрём, таврёнар, Ш ётёк-шатёк ку пуртрен Тепрер качч ё тупёпёр, Яту 9ёрсех кайиччен Атя, Нарспи, ан хуйхёр Санён а9у пур вёт-ха Яту пётн ё пулсан та, А9ун м у л ё пур вёт-х а К арчёк Атя, йытё, хёвёртрах Пёртте мана пёхмастён С етнер, йы тё, кё99е пит, Пуян хёрне ан хапсён! Нарспи А тте9ём, атте9ём, М ёншён м ана 9иетён? Намёс куне х ёр ёр е, Хёвён патна чёнетён? К арчёк Ав тата мён кал а 9ать! Савнё хёрне итле-ха! М ихетер Ç итё, карч ёк, вулашма Хёр сём ахне и тлер-ха! Н арспи А рём п у л н ё п у 9ёмпа, Киле пы рса тёрёп-и?

93 Narspi Савман кач ч а кай сассён, Татах асап чётёп-и? ÇyK, 9ук, атте, ан чён те Халь тин киле пы райм ёп Ç aплa пулса пётсен тин, К ач ч ё кётсе ларайм ёп Эсир мана J/стертёр Ача чухне ю ратрёр А нчах уссе 9и трём те, Хёрёр чунне курм арёр Эпё сире кёлтурём Эпё сире йёлёнтём Вё9не 9ите п у 9ласан, Й ёваланса м акёртём А нчах эсир х ёр ёр е, S^cTepecce устертёр, Yстерт ёр те ук 9аш ён, Сутса ярса п ётертёр Ача чухне хёрёре, Ю рататпёр, теттёр ч ч ё С авнё хёрёр мён ы й тн ё Ана пурте х атёр ч ч ё У ссе 9итрём, аттене, Пёр 9у л кёт-ха, терём те, Атте вёр9са п ётерчё Анне 9У9рен сётёрчё Мёнш ён м анён кёмёла, ÇaB юлашки кём ёла, Тумарён-ш и, а тте9ём? Халь п у л м ёттём каплалла М ёншён 9ап л а ху хёрне, Парса я тён каш кёра? Саншён 9ав пур ы рёлёх, М ёнпурё те ук9ара...

94 92 Emine Yılmaz Эпё асап курниш ён, Ху ай апла, эпё мар С етнер кёр^) пулм асан, Эпё сирён хёр ёр мар Эй атте9ём, анне9ём, С етнерпеле п ехиллёр ÇaBâH чухне тин вара, Ёмёр пёрле пулёпар К арчёк Ав-ав хёру мён калать Сетнер, шуйттан, и л ёр тн ё М ихетер, каяр-ха Хёру 9ине сур ёнтё! М ихетер Ы-ых, Сетнер, астёвён: М анён хёрё эс 9ирён! Эсё, 9автер усал хёр, Хура ns/ртрех тип, эппин! А9у килне, чим -халё, Хёвах чупса пы рён-ха А9у м ёнле ыррине, ÇaB ён чухне курён-ха! А тя, ватё карч ёкём, К аяр ён тё килелле Ё нтё сёмах п ётрё пулё, Паян пирён хёрпеле! Карчёк Пётёр, типёр 9акёнта, Типёр хёрёк турат пек! Ш ёммёр-ш аккёр 9ёриччен, А сапланёр йы тё пек!

95 Narspi Тухса кай р 9 ылханса, Ашшё-амёш хёй хёрне Урам тёр ё х карч ёкё, Ç an T ap at b х ёй сём ахне Н амёсланса, хёрелсе, Х ёвел анчё, пы танчё Сетнер амёш, ахл атса, Сётел 9ине п у 9тар ч ё. Т ёватё Виле Йывёр ё9сем хьф ёнчен, Л й хё тем рен те п а х а Силпи ялин 9ыннисем, Кайр ё9 тутл ё ый ё х а Çывёp)a99ё этем сем Хура вёрман тёк тёрать Т ёрсан -тёрсан, чашласа, Çил вёрнипе вёранать Килсе т у х р ё 9 вёрмантан, А кё икё урапа Шёпп ён шурё9 ялалла, П арён-парён лаш апа А кё сасё илтёнет, Чуна 9урса ян ярать Авё cacca илтнё те, Пёр 9ЫН урам па чупать Ш ёлтёр-ш алтёр ташласа, У рапасем кустар ч ё Вёрман ёшне кустарса, Кёрсе к ай р ё 9, 9у х а л ч ё Ш ёри-ш ари 9ын ш авлать Урам т ёр ёх чупкалать М ихетере 9ар атн ё! Тесе пёри кёшк ёрать П урте ту р и касалла, Хашка-хашка ч у п а 99ё.

96 94 Emine Yılmaz Мён п у л н ё та мён п у л н ё? П ёр-пёринчен bifttaççö М ихетере 9аратнё, Пёр яп ал а хёварм ан! Çёp 9ё т м а н ё вёрёсем, Т урёран та хёрам ан М ихетерпе карч ёкне, Иккёшне те вёл ерн ё! Ç ичё тар9и -тёр 9ине, Эрех парса усёртн ё Сетнер чупса 9итнё-м ён, Илтсе карч ёк сассине В ёрё, ш уйттан, пурттипе, Пу9нех 9у р н ё у н ён н е! М ихетере вёлернё М улне-м ённе хёварм ан С ём сёр"-п у 9сёр вёррисем, Т урёран та хёраман! Пётнё мёскён Сетнер те, Усал вёр ё пурттинччен Ун пек усал ё9 курман, Силпи я л ё халиччен М ихетерён Нарспийё, Пёр к у 99уль те ю хтармасть Ашшён пушё килёнче, В ьф ёнтан та хускалм асть К ётёр-кётёр арман чулё, Чёре 9инче ав ё р а т ь Арман ч улё айёнче, М ёскён чёре 9урёл ать Ах, 9 урёлса кайрё те, Нарспи кайрё йёванса. 11 Metindeki С ём сёр... yazılışı bir dizgi yanlışı olmalıdır. Aşmarin de (c. 11: 305) bu dize kullanılmış ve С ём сёр... biçiminde yazılmış. Anlamca da böyle olm ası gerekiyor.

97 Narspi Тин ён ки л се кёчё те, Йёрсе яч ё кёшк ёрса: Эй атте9ём, анне9ём, М ёншён м ана 9у р атр ёр? Тёнче асапне курма, Кун 9утине кётартрёр Эй ту р ё 9ём -п у л ё х 9ём, Мёншён м ан а чун патён? М ёскён 9амрёк п у 9ёма, П ёртел ей те ям арён Эй чунём 9ём, 9ам рёк п у 9, Мёншён капла пултён-ш и? Пётём тён ч е хушшинче, Эсё п у л тён ытлашши» Й ёре-й ёре хуйх ёрса, Нарспи у тр ё х и р е л л е Ялтан ту х р ё, уттар ч ё, К ан тёр-варё еннелле Ялти 9ы нсем ш еллесе, Пёхса ю лчё9 хьф ёнчен Паян п у л н ё ё9 9инчен, П акёлтатрё9 тёттём ччен Тепёр кунне ирхине, Чёваш х и р е тухм арё Эрнекуна асёнса, Нимён ё9 те тум арё Ёлёкхи пек урама, Сарё хёрсем ту х м ар ё В ёйё ташшисем таш лама, К аччисем те х ё й м ар ё Тёрлё 9ё р те ватёсем, Ушкён-ушкён т ё р а 99ё М ихетерён кил-9уртне, Сутма канаш тё в а99ё.

98 96 Emine Yılmaz Нарспи r a ç ja кайн аран, Ячё9 ё н а шырама М ихетерпе карч ёкне, Пурте утрё9 пытарма Аслё м асар-хёям ат Ви9ё виле шётёкра Ч ипер ач а Сетнер те, Выртать юман тупёкра К ёнтёрлана пётём ял, Пё99исен е шарт 9апать Нарспи виллине ту пса, Нимён тум а аптёрать Ш ыракансем таврён ч ё9, Лаш исене 9унтарса К ан тёр-варта йёмраран, Вилнё, терё 9, 9акёнса Вара вилнё вырённех, Хучё9 ёна пы тарса Тёпри тавра шёшкёрен, ÇaTaH л а р тр ё 9 9авёрса Хёвел анчё, к а 9 пулчё, Чёваш 9ынни 9ыв ё р а ть Хёвел ту х р ё, 9уталчё, Чёваш ё 9е ты тён ать А нчах пирён Н арспиш ён, Ё м ёрлёхе ка9 п улчё Ёмёр тёттём тупёкра, Х уйхи-9уйхи татёл ч ё Ç aплa и ртрё п у р ён ё Пу9ё п ётрё 9ам рёклах Ашшё-амёш ухм ахран, Пётрё х у й х ё-суйхёп ах Курч ё 9ут ё тёнчене, П ^ л ёх-турё п^рнипе.

99 Narspi ^ с р ё, п у л ч ё capâ хёр, А тте-анне пахнипе П ^ л ёх-ту р р ан кёмёлё, А слё турё хёй хёрне А тте-ан н е ирёкё, Ç и pё сар ё хёр nyçne В ы ртрё хёсёк тупёка, Ячё юлчё ял 9инче Ун хурл ёхл ё юррисем, Ю лчё9 9ынсен асён ч е Халь те пулин Силпире, А сёна99ё м ёскёне Ялан, 9ум ёр 9умасан, Шыв сап а 99ё тёприне.

100 m».t V.' Ч -V 7.,vî4ir)î'-]lV V *''i.- <i ' ' '*i,îi,u * Й-+ ; ' u c v #, 4 % < r Ч ' L V ;.;: - t 't '- f >fi /V i f i.sî. î -?- *^мщщ4тм^ш İ li,1шф^фшш0тф *H M :M ywn^wml... 'î* ), > r' ' W \ 4 ; \ ' - Л. i - v. <: >'».»,''? ; <.f,* <(.'. «r = V Kİ-

101 NARSPİ Silpi Yalînçe 1. Puş uyîhin vîsînçe, 2. Hîvel pîhrî îşîtsa. 3. Silpi çîvaş yalînçe, 4. Yur irîlçî vaskasa. 5. Tusem, sîrtsem huphura, 6. Y urî kayşa pîtnîren. 7. T uhaf kurîk éìp-sìra, 8. Hîvel hıü hîrtnîren. 9. Sivî, hayar hîl irtet, 10. K ayat yîrse, hurlansa. 11. Sivî kuséulìpe yîret, 12. İrtnî kunşîn huyhîrsa. 13. Putîksempe, varsempe, 14. Sîmîrîlse şıv kîrlet. 15. Ançah, m înle yîrsen te, 16. Hîvel hîrtnîsem hîrtet. 17. Hîl kuésulì şavlasa, 18. Y uhsa kayrî éirmara. 19. Açi-pîçi vılyasa, 20. Çupsa siiret uramra. 21. Kilçî ırî éurkunne, 22. Kilçî, yaçî îşîtsa. 23. Hîvel savat tînçene, 24. Hîl lyhinçen vîratsa. 25. Tîttîm vîrm an çîrîlet. 26. Yeşîl tumtir tîhînat. 27. Seéenhir te yeşeret. 28. İlem îpe m uhtanat. 29. Tîrlî-tîrlî çeçeksen, 30. Irî şîrşi sarîlat.

102 100 Emine Yılmaz 31. Pur éìrte te kayîksen, 32. Layîh yum yanîrat. 33. Süite, pîlît ayînçe, 34. Tiri yurri iltînet. 35. Sem se kurîk Siyînçe, 36. Putek-surîh sikkelet. 37. Hîy kitîvî padnçe, 38. A ça şîhliçî kalat. 39. Hırîmî pit viénipe, 40. Silpi yalnelle p îh at. 41. Silpi y a lî puyan yal, 42. Larat vîrm an îşînçe. 43. Kantur pekeh surçîsem, 44. Vat yîm rasem ayînçe. 45. Yalî tavra ukîlça. 46. Sînî éatan ukîlça. 47. Kiv kapanlî ankarti. 48. T îrlî éim ìslì pahça. 49. A slî uram ürîşşîpe, 50. Hîm a vitnî surçîsem, 51. Uram ikî ayîkkipe, 52. Yem-yeşîleh saçîsem. 53. Süitsem tavra kilkarti, 54. Çul hüme pek savîm î. 55. Sarî hapha kilseren, 56. Ç întîrlenî tîrîllî. 57. Silpi y alî aslî yal, 58. Hula teyîn insetren. 59. A hîr, kunti çîvaşsen, 60. M ulî pur-tîr éav vîsen. 61. Sırma yuhat kîrlese, 62. A slî yalîn éumìpe. 63. Hîvel, tîrî tîrlese, 64. V ılyat unîn şıvîpe.

103 Narspi T m şıvîn Îşînçe, 66. Kîvak pîlît yavînat. 67. Vatî yîmra tayîlsa. 68. Tîsne pîhsa savînat. 69. A kî kîper siyînçe. 70. Starik larat vîltapa. 71. Y îpîrt-yapîrt pulline. 72. Ultalasşîn îmanpa. 73. Av açasem éiil yençe. 74. Şıvra işse siireééì. 75. Pulì titan vattine. 76. Hirîsterm e pîlessî. 77. Akî pîr sın kîperpe. 78. K assa pırat kırmana. 79. Sırma urlî kaérì te. 80. Kîrse kayrî vîrmana. 81. Sîtm ah pekeh tuyînat. 82. Silpi çîvaş yalînçe. 83. Vîhît irtni sisînmest. 84. Savînî^lî kunsençe. 85. Kayîk yurri, ёш sassi. 86. Y an-у an yarat tavrana. 87. Surkunnehi havas yurî, 88. Kilse kîret hîlhana. 89. Uram tîrîh Ninnisem, 90. Ulput pekeh utaésì. 91. Pürt hısînçe şavlasa. 92. Açi-pîçisem vilyaééì. 93. Nar pek hitre hîrîsem. 94. Akîşsem pek utas^î. 95. Ç înkîr-çankîr tenkisem. 96. Yîltîrtatsa piraééì. 97. Sìr öîmîrse kaççîsem. 98. T aşlat hapha um înçe.

104 102 Emine Yılmaz 99. Punm ésem, ah, avan, 100. A slî Silpi yalînçe! 101. Sakî sutî tînçere, 102. Vîyli su k ta etemren Şıvsem sinçe, sìr sinçe, 104. H usa pulsa vîl tîrat Ançah vîylî etem te, 106. Hîy tînçine pîhînat U ksapala ereheh, 108. Sınna îsran kîlarat A slî kalîm eminçe, 110. Mînle çîvaş îsmen-şi?! 111. T arîn nührep îşînçe, 112. M în çuhlî sîra pîtmen-şi?! 113. îsnî te sav, sinî te Yîrkipele siknî te U nsîr pusne yeplelle, 116. Tîvas tetîn prasnike? 117. Kun irtnîs'em uramra, 118. Ü sîr sinsem numayrah K as pulnîsem vîrmana, 120. Sasî kayat hıtîrah îse-îse kasalla, 122. Üsîr çîvaş ıvînat Surkunnehi pılçîk ta, 124. Kanma ё е т ё е tuyînat V ırtat çîvaş ulput pek, 126. Şuhîşlam ast îstine Pîtîm uram tîrîşşîpe, 128. K îşkîrat hîy yurrine; 129. «Numay ìéle, numay éi Hıtî tarla, hıü îs!» 131. Ereh tesen, ìé éinni N ihîşî te tirkemest.

105 Narspi «Vîhîçîpe îslîpîr Vîhîçîpe ìéìpìr Kilte îsm e pulmasan, 136. K ürşî patne kîrîpîr Kürşîn îsm e pulmasan, 138. Uyranne te îsîp îr U yranî te pulmasan, 140. T urî parassa kîtfpîr» 141. Kalîm irtet, yur pîtet, 142. Surhi suha ta sitet Çîvaş çasah urîlm ast, 144. M uhm îr irtse kayaym ast întf, üsîr çîvaşsem, 146. U rîr sine ürîr-ha! 147. Yem-yeşîleh ёш tusem, 148. Şıv ta çaknî ёптпага Ey, piççesem, tîrîr-ha U rlî-pirlî pîhîr-ha Aka риёпе türletes Urapuna tirpeyles Sivî şıvpa ёîvînsan, 154. Pitne-киёпе tîs kîtîr Avantarah apatlan, 156. Aka tuma vîy kîtîr Küles în tî laşana, 158. Tuhsa kayas akana Ey, Шп(ё1т, sıvlîh par, 160. A knî tırrîm a întar! Sari Hîr 161. Yeşîl kurîk huşşinçe, 162. Sap-sarî çeçek üset A slî Silpi yalînçe, 164. Narspi yatlî hîr üset.

106 104 Emine Yılmaz 165. Piçî-ku^î pit hühîm, 166. Hirti sarî çeçek pek İkî ku sî hup-hura, 168. İkî hura şîrsa pek Yavìnaésì hısalta Sivît v îsî kîtrisem Utsa-utsa pınî çuh, 172. Ş înkîrtatat tenkisem K usîsem pe pîhnî çuh K aççîn çîri sîklenet Sühe tuti kulnî çuh K aççîn çunî seméelet Hirti sarî çeçeke îşî kuspa kam pîhm î? 179. Un pek layîh hitre hîre M înle kaççî yuratm î? 181. Hîvel ansa larsanah Pitne éìvat, şîlînat V îyya tuhma şîlkem e K îkîrî éine sakat Şînkîr-şînkîr tevetne H ulpuési urlî yarat H îrlî puréìn tutîm e Hîrle éavìrsa éihat Vîyîsençe un sassi Kayîk sassi yevîrlî A hîltatsa kulnî çuh Sirîp ёш ku temelle V îyî salaniççeneh Savîntarat sassipe İrhi ёîltîr hîparsa Y îl-yîl kulat tüpere Hîyîn aşşî kilînçe Narspi kanlî ё ^ ^ а!.

107 Narspi Irî dlîksem kursa T îlîkre te savînat İreh rîrat, tum lanat Narspi ìée tıtînat Ye purâin éip ilet te Yurla-yurla tîrî üvat Ye sîlem e larat te Sîvvi şîrâa pek pulat Süs hürellî hurâî yıtî Pîr kîret te pîr tuhaf Ye pir tîrtme laraf te V ılyantarat îsine Ye hultîrçî tıta f te Sipne tiret sîrrine Ye sak ^inçi kuşakî Pitne sîva pullaşan Apat hatîr hînaşîn Alli-uri sîm îlran Avan i ıtrî purìnìé H îrîn su lî tuliççen A şşî kilne hîtana Siçî yutran kiliççen Narspi aşşî Miheter, 222. Sîrm e puyan p u rîn at Vîl hîy hîrne yuratat N arspiyîpe m uhtanat «Man hîr pekki kamîn pur? 226. Kama pürnî un pek hîr? 227. Puşmak ёик-i hîrîm în? 228. Süret-i vîl tenkîsîr? 229. Silpi yalî îmîme Un pek hîrsem kuras ёик! 231. Pîr çîvaş ta hîy hîme M iheter pek pîhas ёик!

108 106 Emine Yılmaz 233. M ihetere min sitm en? 234. M inîm suk-şi surtîm ra? 235. Kımıl tenkî, tîrtnî pir, 236. Sahal-şim-m în siipéem re? 237. Tırî-pulî tulliyeh, 238. İşîlmest-i kîletre? 239. Su, sît-turîh, sîra-pıl, 240. Tulli mar-i nührepre?» 241. Çîn sîm ahîn suyi suk, 242. M iheterîn mîn sitm est? 243. Pîtîm yalta pîr puyan, 244. îna ni kam siteym est U nîn ^urçî hula pek, 246. Kîrsen, vitîr tuhm a ёик Huraltisen tîrrine, 248. Çîh-çîp vìsse sitme suk Kartaş tulü yapala, 250. Kupalansa virtaééì Kîlet tulü tırrisem, 252. Tîkînas pek tîras^î Urhamah pek laşisem, 254. Utî-sîlî siyessl Unîn v ıl îh-çîrlîhsem, 256. Piçîke pek siireséì Turi kasri ёак kil-surt, 258. Ayakranah kurînat Pilin vatî Miheter, 260. T ivîslipe m uhtanat Sak ırî ёш Miheter, 262. H îyîn hîrne yuratsa, 263. Aslî stvami hıёёînah, 264. H uçî îna ёuraёsa Pulas tuya yalyışsem, 266. T üseym esîr kîteёёî:

109 Narspi İkî puyan pîrleşsen, 268. Şep te pulì tuy! tessî Sinse Ыёап sitî-şi? 270. Yeple vîhît irtteres? 271. Sim îk kunî inse-şi? 272. Yeple unççeneh tüses? M iheterîn kilînçe, 274. Pame valli sîlessî Tuyîn hîvatne sisse, 276. V îyran tuhsa ìsleésì Ançah Narspi, sarî hîr, 278. Tuy pulasran hurlanat V îrttîn-vîrtön vîl yîret Setner yatne asîn at Yal vîsînçe, tukasra, 282. P îçîksessî pürt larat A m îşîpe sak pürtre, 284. Setner aça p urînat Çiper aça Setnerîn, 286. P îr urhamah laşi pur Vatî karçîk amîş pur v îr i yunlî çîri pur İkî vîylî alli pur Tîşm an риёпе pîterme, 291. v îri vut pek ёйи pur Untan urîh Setnerîn, 293. Nimîn te ёик yapala (Ançah astu: M iheter, 295. H îrne pam ast ёикапа.) 296. Pirîn Narspi, sarî hîr, 297. Sav Setnere yuratat Savînpala sarî hîr, 299. T uy pulasran hurlanat.

110 108 Emine Yılmaz 300. Sülî valak patînçe V atî yîm ra yeşeret Küllen ireh savînta, 303. Setner Narspiye kîtet Kîte-kite şîvarat Urhamah pek laşine Şıva anat vitrepe Narspi küllen irhine Narspi ikî vitripe Şîltîr-şaltîr kilet-éke Savînnipe Setnerîn, 311. Çîri kîlt-kîlt siket-éke Narspin éiihe tutisem K u lassî-ske taétanah Sülî valak pu^înçe, 315. Setner tîrat éutìlsah Y îltîr-yalür kusîsem Sarî hîr éine pìhaséì Sar m îyîhlî tutisem îşî sîm ah kalaésì. Sim îk К аё! 320. Şînkîrtatsa şıv yuhat, 321. Sülî valak риёь 9е Kîm îl pekeh yaltîrat Şıvî hîvel ёии1п9е K îm îl merçen tuh yapa Sarî hîrî şıv îsat Sarî kaççî ка1аё$а Hîy laşine şîvarat Sülî yîm ra îşînçe K ayîk yurlat yurrine Laşi îёse tînîёem, 331. Kaççi kalat sîm ahne:

111 Narspi «Saplah vara, Narspiéìm, 333. Suk-şim m anîn îrîskalîm? 334. Saplah sana yut sîre, 335. İlse kayî-şim usai? 336. Ah, teleyîm, éuk-tìr sav, 337. A su-annü pit puyan! 338. Hîysen puyanlîhîpe, 339. H rinaééì ёик ёшгап» An üpkeleşsem, Setner, 341. M înşîn ё т п а üpkeles? ё1а tarsa kayas-ha, 343. Puyan atte-anneren? 344. Atte-anne uhmah ёav, 345. M în kalasa kîntaras? 346. M în tîvar-ha, kala-ha, 347. M înle pirîn may tupas? 348. Hîvel ansan, каё pulsan, 349. Payan tuya lartaёёî Huşîlkari puyanpa, 351. M anîn tuya puёlaёёî Tîşman ıtla hayar, tet, 353. Yeple untan hîûlas? 354. Setner, Setner, kala-ha, 355. îёta kayas, mîn tîvas? 356. Sana tem pek yuratsa, 357. Savsa epî purîntîm Ançah ёараь ёак kuna, 359. Sam rîk puёîm pa kurtîm «Pîrten-pîreh puёîm pur vîri yunlî çîrem pur V atî karçîk annem pur Urhamah pek utîm pur Vîsençen te haklîrah, 365. Çunîm savni, esî pur.

112 110 Emine Yılmaz 366. Ançah sana ta payan, 367. Turtsa ilen tîşm an pur Vîl tîşm ana pîterme, 369. îkî vîylî allîm pur, 370. Ançah îna pîtersen Untan usai tînçe pur H îvîn kîm îlu pulsan, 373. Laşam sine lartîttîm Ayakkallah ku yaltan, 375. V îsîttîm te kayîtüm» Setner, tavrîn hîvîrtrah, 377. Şıva anat pîr arîm Çun savnipe kalassa, 379. U yrîlassîn tuymarîm «Sıvî pul, eppin Narspi, 381. An man, eppin, m îskîne!» 382. Laşi sikrî, ıtkînçî, 383. v ìsse kayrî, kilnelle Narspi îna hurlansa, 385. Pîhsa yulçî hısînçen Huskalm aıi vırîntan, 387. Savni kusran kayiççen: 388. «Sıvî pulah, sıvî pul! 389. Yeple sana m anîp-şi? 390. Sanpa pîrle pulmasan, 391. Yeple yutra pulîp-şi?» 392. M înşîn, Narspi, huyhîratîn? 393. Kaççu ıtla vatî-im? 394. Pam ü ıtla sahal-im? 395. Terî arîm éitrì te Narspi şıvne îsrî te, 397. Kilne utrî huyhîrsa Kilne âitrî, yîrse yaçî, 399. Setnerîşîn hurlansa.

113 Narspi F4irtre vatî karçîkî, 401. V îrssa süret ahaleh Siplet tulta Miheter, 403. Tuy küm ine pîççeneh lélet vati pusîpe, 405. Fhırttipele kaskalat Savnî hîrşîn tîrîşsa, 407. Piçî tîrîh tar yuhat «M în kîsînren üstertîm, 409. Sak tarana siterm e în tî payan yulaşki, 411. îsîm pultîr hîrime Üsrî sitrî, pulçî h îr 413. Puyan upîşka kirlî U pîşkine tuprîm îr 415. Kümi layîhrah kirlî Sitıi întî sim îk te, 417. H îrîn tuyne tumalla Tantîşîm sem puhînsan, 419. К М г tuyne lartmalla» M iheterîn kilînçe, 421. Sîra piçîki kuşat Yalti tantîş-tîvansen, 423. Pırî tîpî yarînat İkî pısîk kîmaka, 425. T îrlî apat pîslanat Yalti tantîş-üvansen, 427. T uta-éìvar éulanat Hura pürtre şîpîrsî, 429. Larat şîpîr türletse Yalti sam rîk kaççîsen, 431. Uri kayat sîklense Tuyîn hîvatne kîtse, 433. Purte vî^se ёйгеёёг

114 112 Emine Yılmaz 434. Kiki pir çun huyhine, 435. Pirite vîsem sismessî Narspi larat lassinçe, îkerçîsem éulasa Surasnipe asınsa, 439. Larat m iskin huyhîrsa «Siçî yutran kilçî yut, 441. Atte kilne hîtana Sarî hîre surasat, 443. Siçî yutri puyana Atte-anne, an vaskîr Tata pîr sul tîrîr-ha rtrten-pîreh hîrîre, 447. Tata p ìré u l usrîr-ha Atte-anne üsîф e, 449. Hîrne itleş temerî Kaççi puyan tenipe, 451. Hîrin çunne pîlm erî» Vatî çun ta hıtnî çun, Hıtsa kaynî kìéée éav Samrîk çun ta pîçîk çun, 455. Çunî ıtla sem ée sav Kayîk çunî pulsassîn, 457. Y îıiççî te kulîççî Sunaçîsem pulsassîn, 459. V M ççî te kayîççî Hîvel ançî hîrelse, 461. Hura vîrm an hiénelle Kîtü ançî kîrlese, 463. Aslî Silpi yalnelle Av unta hitre hîrsem, 465. îni hiàéìn çupassi Çeye mattur kaççisem, 467. Vîsen hiééìn yulmaééì.

115 Narspi ИЗ 468. A kî pîr etem çupat, 469. Ula îni m îkîret Sîm sîr sısni éuhìrat, 471. Pîtîm yala sîm îret Kîtü hıssîn urampa, 473. Hura tusan hîp arat Akî tusan îşînçe, 475. K arçîk aran ёеё utat Hîy vîl hîrah allipe, 477. Yîtnî sîra çîressi: 478. Ah-hay hîn pek sîklessi Ay-hay éìm ìl îsessi! 480. Pirîn vatî Miheter, 481. Tantîşsene yıhîrat Unîn vatî karçîkki, 483. Sîra yîtnî uttarat Tantîş patne kîret te, 485. U sat sîra çîresne Tuya pıma yıhîrsa, 487. ìéteret tuy sîrine Irî tantîş-üvansem, 489. Pire hisep tum îr-şi? 490. H îre kaçça paratpîr Turi kassa utmîr-şi? 492. «Pırîpîrah, pırîpîr, 493. Pımasîrah yulm îpîr? 494. T urî pürsen, sıvî pulsan, 495. Kîm îlîra tatmîpîr!» 496. K arçîk yala îretlet, 497. Tîttîm te pulsa éitet K arçîk süret kilînçe, 499. Sîkîr-tîvar hatîrlet Irî tantîş-üvansem, 501. Turi kassa uttarar!

116 114 Emine Yılmaz 502. Pereketlî sîrana, 503. îse-îse tuy lartar! 504. Pirîn tîvan hîr parat Pire unta yıhîrat Hîyîn savnî hîrîşîn, 507. U rîm -surîm tuy puslat T uyne-pusne pusliççen, 509. Aval çîvaş yîlipe, 510. Vattisene asînsa, 511. T îkar éìkìr-tìvam e: 512. «Vat attesem, annesem, 513. Irî kurîr sîtm ahra Pirîn éìkìr-tìvarsem, 515. Pulççîr sirîn umîrta Pirîn savnî Narspiye, Parîr ırî purìnìé Parîr unîn teleyne, 519. Irîlîhpa savînîâ!» 520. Vattisene asînçî^, 521. Avalhisen yîrkipe Untan tuya puélam a, 523. Kîçî^ şurî kîlete Kurka tulli sîripe, 525. Aşşî-am îş pehillet Aşşî-am îş umînçe, 527. Н Ы hurlansa yîret: 528. Narspi, hîrîm, pil sana! 529. U pîşkuna an pîrah Avan purîn unpala Tatù pulîr yalanah İtle îna, yîvaş pul Usai ёш ра an Mıhlan ìéne îsle, î^çen pul Kirlî т а ф а an hîtlan!

117 Narspi Atte-anne tikîtlet, 537. H îr киёёигпе yuhtarsa Şîpîr sassi çîylatat Tuya yaçî^ puslasa Silpi yalî harlatsa, 541. V ilnî ёш pek ёıvîrat^ 542. Tînçe lîpkine kursa, 543. Süite uyîh savînat Kîrse pîtnî vîyîran Sarî hîrsem, kaççîsem Tuy halîhî ёıvîrat, 547. Sıvîra^sёî huёisem îşî sıvlîş sivînet Sasî-çîvî iltînmest, r tr yıtî ёеё vîrkelet Sîvar karm a ürkenmest Avtan ёurёîr avîtat I л m î ёîrte ёıvîrat Hullen-hullen uyîh ta V îrm an Ыёпе pıtanat Irî tutlî îyhîpa Çîvaş ёшп1 ё ^ к а! Pîr çunîn ёеё huyhîpa Sav каё çîri ёи!11а1. Tuy 560. Hîvel tuhnî-tuhm anah T îtîm kayrî yal ёinçe Киёпе uёnî-uёm anah, 563. Ç îvaş larat munçinçe Sim îk kunî yîlipe, 565. Sinsem munça kîreёёî Sim îk kurîkîpele Sanёurîm ne hîrteёёî.

118

Грамматика турецкого языка (PDFDrive)

0 оценок0% нашли этот документ полезным (0 голосов)
593 просмотров793 страницы

Оригинальное название

Грамматика турецкого языка ( PDFDrive )

Авторское право

Поделиться этим документом

Поделиться или встроить документ

Этот документ был вам полезен?

0 оценок0% нашли этот документ полезным (0 голосов)
593 просмотров793 страницы

Оригинальное название:

Грамматика турецкого языка ( PDFDrive )

ГРАММАТИКА ТУРЕЦКОГО ЯЗЫКА


Эйюп Гениш

ГРАММАТИКА ТУРЕЦКОГО ЯЗЫКА

ФОНЕТИКА (SES), МОРФОЛОГИЯ (ŞEKİL),


ЭТИМОЛОГИЯ (KÖK), СЕМАНТИКА (MANA),
СИНТАКСИС (CÜMLE BİLGİSİ),
ОРФОГРАФИЯ (YAZIM KURALLARI),
ЗНАКИ ПРЕПИНАНИЯ (NOKTALAMA İŞARETLERİ)

Том 1

Язык (dil), грамматика (dil bilgisi),


фонетика (ses bilgisi), слова (kelime, sözcük),
имена существительные (isimler, adlar),
имена прилагательные (sıfatlar, önadlar),
местоимения (zamirler, adıllar),
наречия (zarflar, belirteçler)

URSS
МОСКВА
ББК 81.2Тур-2

Редакционная коллегия:
Айдын Ахмет, Акташлы Фатих, Тектен Таркан,
Йылмаз Али, О. Ю. Мансурова

Гениш Эйюп
Грамматика турецкого языка. Фонетика, морфология, этимология, се­
мантика, синтаксис, орфография, знаки препинания: Т. 1: Язык, грам­
матика, фонетика, слова, имена существительные, имена прилагатель­
ные, местоимения, наречия. — М.: Издательство ЛКИ, 2008. — 232 с.

В настоящей книге представлена вся грамматика современного турецкого


языка. Книга была написана на основе пятнадцатилетнего опыта преподавания
турецкого языка российским студентам. В частности, в ней были учтены основные
моменты, вызывающие трудности у изучающих турецкий язык. Все разделы
грамматики снабжены большим количеством примеров, значительная часть кото­
рых имеет перевод на русский язык.
В первый том вошли следующие темы: фонетика, слова, имена существи­
тельные, имена прилагательные, местоимения, наречия.
Издание рассчитано, в первую очередь, на студентов-тюркологов, но будет,
несомненно, полезно всем, кто совершенствует свой турецкий язык. Оно также
может быть использовано как самоучитель и как справочное пособие, системати­
зирующее знания по грамматике турецкого языка.

Издательство ЯКИ. 1173i 2, г. Москва, пр-т Шестидесятилетия Октября, д. 9.


Формат 60*90/16. Печ. л. 14,5. Зак. № 1344.
Отпечатано в ООО «ЛЕНАНД».
117312, г. Москва, пр-т Шестидесятилетия Октября, д. 1IA, стр. 11.

ISBN 978-5-382-00497-6 © Издательство ЛКИ, 2007

НАУЧНАЯ И УЧЕБНАЯ ЛИТЕРАТУРА

E-mail: [email protected]
5464 ID 64249
Каталог изданий в Интернете:
9785382004976
http://URSS.ru
Тел./факс: 7 (499) 135-42-16
URSS Тел ./факс: 7 (499) 135^12-46
785382 004976

Все права защищены. Никакая часть настоящей книги не может быть воспроизведена или
передана в какой бы то ни было форме и какими бы то ии было средствами, будь то элек­
тронные или механические, включая фотокопирование и запись на магнитный носитель,
а также размещение в Интернете, если иа то нет письменного разрешения владельца.
ПРЕДИСЛОВИЕ

На протяжении всей своей истории люди собирали информацию, изу­


чали практически все в этом мире. Не обошли они своим вниманием и
язык. Попытка разгадать тайну языка легла в основу новой науки о языке.
Первыми изучать язык, его структуру и свойства стали древние греки и
индийцы. Наука, занимающаяся выявлением правил строения и функцио­
нирования языка, была названа грамматикой. Правила грамматики описы­
вали то, как нужно правильно говорить и писать.
Грамматика — очень древняя наука. От греков и римлян она распро­
странилась в другие страны, стала использоваться при описании других
языков. Если на востоке первыми, кто начал изучать язык, были индийцы,
то на западе основателем грамматики считается Аристотель (I век до н. э.).
Грамматика как наука делится на несколько частей. Часть ее, которая
занимается звуками языка, называется фонетикой', наука, изучающая сло­
ва и их части, называется морфологией', наука, изучающая происхождение
слов, называется этимологией, построение предложения и взаимосвязь
слов внутри предложения изучается синтаксисом, а смыслом слов зани­
мается семантика.
Грамматика, таким образом, состоит из пяти частей. Каждая часть
обычно исследуется отдельно, однако они все неразрывно связаны между
собой единством языка. Грамматика же, соединяя в себе эти пять направ­
лений исследований, описывает весь язык в целом.
В Турции грамматика впервые начинает преподаваться как дисципли­
на в 1858 году, когда открываются школы неполного среднего образования
(rüştiye). Первая книга по грамматике турецкого языка — Cevahirü'n-Nahv
Махмуда Кашгарского — была написана в XI столетии, однако, к сожале­
нию, не сохранилась до наших дней. Первой турецкой грамматикой была
книга по грамматике арабского языка Kitabu'l-İdrak Lisani'l Etrak. Она была
написана Эбу Хаййаном в 1312 году (издана в 1931 году), при этом ис­
пользовался арабский метод. Османский турецкий был первый раз описан
в грамматике Müyessiret-ül-Ulûm Кадри Бергамского (1530 год). Позже,
уже в двадцатом веке эта работа была несколько изменена и дополнена
Бесимом Аталайем (Besim Atalay Müyessiretü’l-Ulûm (1946), İbrahim Horoz
yayınevi, İstanbul). И еще одной грамматикой (по арабской методике) была
Mikyas ül-Lisan ve Kıstas ül-Beyan (1846), написанная Абдуррахманом
Фувзи (Kütahyalı).
4 Предисловие

Вплоть до девятнадцатого века все грамматические описания состав­


лялись наподобие арабских грамматик. Строение турецкого языка, все его
правила описывались по арабскому образцу. В грамматиках османского
языка некоторыми авторами использовался арабский метод описания, дру­
гими — французский.
После провозглашения республики в 1928 году Национальное собра­
ние Турции приняло закон о введении латинского алфавита, а чуть позже в
1933 году было основано Турецкое лингвистическое общество. После это­
го в 1933-1934 годах выходят две работы Ахмеда Джевада: «Образование
слов в турецком языке» и «Словарь аффиксов». Первая грамматика времен
республики вышла в 1932 году. Это книга Ибрахима Неджми Дильмена
«Грамматика турецкого языка» (1939). Следующая книга по грамматике,
используемая в последствие в качестве учебника, была написана Тахсином
Бангуоглу (1940). Начиная с этого времени грамматики турецкого языка
делятся на учебные грамматики, рассчитанные на преподавание в на­
чальной и средней школе, и лингвистические труды (например, работы
Т. Н. Генджана, К. Демирайа, А. Дж. Эмре и М. Эргина). Постепенно ко­
личество издаваемых грамматик все увеличивалось, а к 1950-1970-м годам
достигает уже значительного объема.
В Европе исследования турецкого языка и турецкой грамматики нача­
лись в семнадцатом веке. Одними из первых работ была книга немецкого
автора Hieronimus Megiser, которая называлась “Institutiones Linguae
Turcicae” (1612) и произведение, автор которого неизвестен, напечатанное
в 1732 году Ибрахимом Мютеферрикем. Самым важным исследованием в
этой области, произведенным иностранными учеными, можно назвать
книгу J. W. Redhouse “A Simplifıed Grammar of Ottoman-Turkish Language”
(1884). После Первой мировой войны интерес к Турции резко усилился.
В европейских университетах начинают открывать отделения восточных
языков, в частности турецкого, появляется много грамматик турецкого
языка. В качестве примера можно привести работу французского тюрко­
лога Жана Дени “Grammaire de la Langue Turque (dialecte osmanli)”, Paris,
1921; (в переводе на турецкий язык: Ali Ulvi Elöve, Türk Dili Grameri
(Osmanli Lehçesi), Maarif Vekâleti Yayınları, İstanbul, 1941).
В России первые тюркологические работы появляются примерно в то
же время, что и в Европе. Первой грамматикой турецкого языка, вышед­
шей на русском языке, была книга И. В. Холдермана. После этого, особен­
но начиная с 1941 года, в России появляется много учебных грамматик и
словарей турецкого языка. В 1934 году появляется первая серьезная работа
в этой области — «Грамматика современною турецкого языка» X. Джевдет-
заде и А. Н. Кононова, а за ней в 1939 году выходит книга Н. К. Дмитриева
«Строй турецкого языка».
Однако, несмотря на обилие работ в этой области, грамматических
описаний турецкого языка, написанных носителями этого языка, практи­
Предисловие 5

чески не было. Начиная с 1990 года такие работы стали постепенно появ­
ляться в России, но базовой грамматики, охватывающей все темы, так и не
появилось.
После 1928 года, когда Турция перешла на латинский алфавит, словар­
ный состав турецкого языка начал очень активно изменяться и расширяться.
Настоящая книга была написана на основе пятнадцатилетнего опыта
преподавания турецкого языка российским студентам. В частности, в ней
были учтены основные моменты, вызывающие трудности у изучающих
турецкий язык. Сложные для восприятия разделы грамматики были опи­
саны более подробно. Кроме этого, отдельные разделы книги посвящены
сравнению явлений, кажущихся на первый взгляд очень похожими (на­
пример, притяжательный и относительный изафеты), но выражающихся в
турецком языке по-разному.
Еще одним отличием книги от существующих грамматик является
доступность изложения материала, наличие в ней большого количества
формул и таблиц.
В турецкой лингвистике используется большое количество синонимич­
ных терминов. Это послужило причиной того, что в заглавия тем и разделов
книги мы вынесли все возможные варианты обозначения в турецком языке
данного явления (например, zarf fiil = bağ fiil = ulaç = gerundium), что дает
возможность студентам пользоваться любыми другими турецкими грамма­
тиками, не испытывая сложности с терминологией.
Темы в книге расположены в определенном порядке, использующем­
ся уже многие годы и принятом лингвистами многих стран. Заданный по­
рядок позволяет наблюдать связи между близкими грамматическими яв­
лениями, а также облегчает усвоение грамматики, так как темы идут от
простого к сложному. Такая подача материала обуславливает некоторую
повторяемость тем: некоторые грамматические явления описываются не в
одной, а в нескольких темах (например, ki bağlacı, -de bağlacı, ek fiil...).
Все разделы грамматики снабжены большим количеством примеров,
значительная часть которых переведена на русский язык.
В книге также приводятся все исключения из описываемых правил
грамматики, а также упоминаются многочисленные точки зрения, отлич­
ные от той, которая приводится автором.
Кроме основных тем, в книге вы можете увидеть разделы типа «Управ­
ление глаголов» или «Служебные имена». Такие разделы приводятся в
грамматике для того, чтобы дать студентам возможность лучше разобраться
с этими достаточно сложными явлениями турецкой грамматики.
Такие темы, как «Глагольные формы» и «Залоговые формы глаголов»
рассматриваются в книге очень подробно, хотя и являются не главами, а
только разделами других глав. Это также сделано специально для того,
чтобы привлечь внимание изучающих язык к разделам грамматики, с ко­
торыми у студентов часто возникают трудности.
6 Предисловие

Некоторые темы снабжены значительно большим количеством при­


меров, чем остальные (например, «Залоговые формы глаголов», «Слово­
образовательные аффиксы»), чтобы лучше понять тему.
Конечно, помимо перечисленных выше достоинств данной книги, она
имеет и некоторые недостатки, большинство из которых обусловлено тем,
что это первая грамматика современного турецкого языка на русском язы­
ке, написанная турецким автором.
С искренней надеждой на то, что следующее поколение лингвистов
напишет лучшие книги и тем самым сделает следующий шаг на пути к
тому, чтобы изучение турецкого языка было более легким и приятным...

Эйюп ГЕНИ Ш
кандидат исторических наук, доцент,
филолог, преподаватель
турецкого языка и литературы
СОДЕРЖАНИЕ

Я З Ы К ( D İ L ) ............................................................................................. 15
КЛАССИФИКАЦИЯ ЯЗЫКОВ............................................................................ 15
(D il A ileleri)
1. КЛАССИФИКАЦИЯ ЯЗЫКОВ ПО СТЕПЕНИ ЯЗЫКОВОГО РОДСТВА .... 15
(M enşe (K öken) B akım ından D iller)
2. КЛАССИФИКАЦИЯ ЯЗЫКОВ ПО ГРАММАТИЧЕСКОМУ СТРОЮ 17
(Yapı B akım ından D iller)
ОСОБЕННОСТИ ТУРЕЦКОГО ЯЗЫКА............................................................. 18
(T ürk D ilinin Ö zellikleri)
ПЕРИОДЫ РАЗВИТИЯ ТУРЕЦКОГО ЯЗЫКА................................................... 18
(T ürk Yazı D ilinin D evreleri)
ИСПОЛЬЗУЕМЫЕ ТЮРКАМИ АЛФАВИТЫ.................................................... 20
(T ürklerin K ullandığı A lfabeler)
ГРАММАТИКА..................................................................................................... 22
(D il B ilgisi)
РАЗДЕЛЫ ГРАММАТИКИ................................................................................... 22
(D il B ilgisinin B ölüm leri)

Ф О Н Е Т И К А (S E S B İL G İS İ) 24
ЗВУК..................................................................................................................... 24
(Ses)
ЗВУКИ И БУКВЫ................................................................................................. 24
(S es ve H arf)
БУКВЫ И АЛФАВИТ.......................................................................................... 24
(H a rf ve A lfabe)
ТУРЕЦКИЙ АЛФАВИТ....................................................................................... 25
(T ürk A lfabesi)
ЗНАК УДЛИНЕНИЯ И СМЯГЧЕНИЯ (л) ........................................................... 27
(D üzeltm e İşareti)
КЛАССИФИКАЦИЯ ЗВУКОВ............................................................................. 29
(S eslerin Sınıflandırılm ası)
I. ГЛАСНЫЕ БУКВЫ........................................................................................ 29
(Sesli, Ü n lü H arfler)
ОСОБЕННОСТИ ГЛАСНЫХ ЗВУКОВ............................................................... 30
(S eslilerin (Ü nlülerin) Ö zellikleri)
8 Содержание

ЗАКОНЫ ГАРМОНИИ ГЛАСНЫХ (СИНГАРМОНИЗМ)....................... 32


(Seslilerle (Ünlülerle) İlgili Ses Uyumları)
1. ПРИНЦИП НЕБНОГО ПРИТЯЖЕНИЯ.................................................. 32
(Büyük Ünlü (Sesli) Uyumu)
2. ПРИНЦИП НЕБНО-ГУБНОГО ПРИТЯЖЕНИЯ.................................. 34
(Küçük Ünlü (Sesli) Uyumu)
ПРАВИЛА ПРИСОЕДИНЕНИЯ АФФИКСОВ.................................................. 37
(Eklerin Kullanım Kuralı)
ФОНЕТИЧЕСКИЕ ПРОЦЕССЫ (ГЛАСНЫЕ)........................................... 39
(Seslilerle (Ünlülerle) İlgili Ses Olaylan)
1. ВЫПАДЕНИЕ ГЛАСНОЙ БУКВЫ .......................................................... 39
(Ses (Hece, Ünlü) Düşmesi)
2. ВСТАВНЫЕ ГЛАСНЫЕ.............................................................................. 40
(Ses (Ünlü) Türemesi)
3. СУЖЕНИЕ ГЛАСНЫХ..................................................................................... 41
(Seslilerin (Ünlü) Daralması)
II. СОГЛАСНЫЕ ЗВУКИ...................................................................................... 42
(Sessiz (Ünsüz) Harfler)
ОСОБЕННОСТИ СОГЛАСНЫХ......................................................................... 42
(Sessiz (Ünsüz) Harflerin Özellikleri)
ФОНЕТИЧЕСКИЕ ПРОЦЕССЫ (СОГЛАСНЫЕ), ГАРМОНИЯ
СОГЛАСНЫХ............................................................................................... 44
(Ssesizlerle (Ünsüzlerle) İlgili Ses Olaylan ve Uyumları)
1. ГАРМОНИЯ СОГЛАСНЫХ....................................................................... 44
(Ünsüz Benzeşmesi (Ünsüz Uyumu, Sert Sessiz Benzeşmesi,
Sessizlerin Benzeşmesi)
2. ОЗВОНЧЕНИЕ.............................................................................................. 45
(Ses (Ünsüz) Yumuşaması)
3. ВСТАВНЫЕ СОГЛАСНЫЕ........................................................................ 46
(Ses (Ünsüz) Türemesi)
4. ВЫПАДЕНИЕ СОГЛАСНБК.................................................................... 47
(Ses (Ünsüz) Düşmesi)
АССИМИЛЯЦИЯ СОГЛАСНЫХ................................................................. 48
(Ünsüz Değişikliği (Ünsüz Benzeşmesi))
ДВЕ СОГЛАСНЫЕ В НАЧАЛЕ СЛОВА............................................................. 49
(Kelime Başında Çift Ünsüz)
ВСТАВНЫЕ БУКВЫ............................................................................................ 50
(Kaynaştırma Harfleri)
СЛОГ..................................................................................................................... 52
(Hece)
УДАРЕНИЕ........................................................................................................... 52
(Vurgu)
1. УДАРЕНИЕ В СЛОВАХ................................................................................ 52
(Kelime Vurgusu)
Содержание 9

2. УДАРЕНИЕ В ИЗАФЕТНЫХ КОНСТРУКЦИЯХ И ИМЕННЫХ


ГРУППАХ........................................................................................................ 54
(T am lam a V urgusu)
3. УДАРЕНИЕ В ПРЕДЛОЖЕНИЯХ................................................................... 55
(C üm le V urgusu)

СЛОВА (KELİME, SÖZCÜK) 57


1. ЗНАЧЕНИЯ СЛОВ............................................................................................ 58
(A nlam B akım ından K elim eler)
ОСНОВНОЕ ЗНАЧЕНИЕ..................................................................................... 58
(G erçek (T em el) A nlam )
ПОБОЧНОЕ ЗНАЧЕНИЕ..................................................................................... 58
(Yan A nlam )
МЕТАФОРИЧЕСКОЕ ЗНАЧЕНИЕ...................................................................... 59
(M ecaz A nlam )
КОНКРЕТНЫЕ (ВЕЩЕСТВЕННЫЕ) ЗНАЧЕНИЯ............................................ 59
(S om ut A nlam )
АБСТРАКТНЫЕ ЗНАЧЕНИЯ.............................................................................. 60
(S oyut A nlam )
ТЕРМИНЫ........................................................................................................... 60
(Terim A nlam ı)
УДВОЕННЫЕ СЛОВА......................................................................................... 61
(İkilem eler)
ЗВУКОПОДРАЖАТЕЛЬНЫЕ СЛОВА................................................................. 63
(Y ansım alar)
УСТОЙЧИВЫЕ СЛОВОСОЧЕТАНИЯ............................................................... 64
(D eyim ler)
ПОСЛОВИЦЫ...................................................................................................... 66
(A tasözleri)
АФОРИЗМЫ........................................................................................................ 68
(Ö zdeyiş, Vecize)
АРГО..................................................................................................................... 68
(Argo)
2. ОТНОШЕНИЯ МЕЖДУ СЛОВАМИ............................................................... 68
(K elim elerde A nlam İlişkileri)
1. СИНОНИМЫ............................................................................................... 69
(A nlam daş (E şanlam lı) K elim eler)
2. АНТОНИМЫ................................................................................................ 69
(Z ıt (K arşıt A nlam lı) K elim eler)
3. БЛИЗКИЕ ПО ЗНАЧЕНИЮ СЛОВА........................................................... 70
(Yakın A nlam lı K elim eler)
4. ОМОНИМЫ................................................................................................. 71
(Sesteş (E şsesli) K elim eleri)
3. ЧАСТИ РЕЧИ.................................................................................................... 71
(K elim e Ç eşitleri)
10 Содержание

ИМЕНА СУЩЕСТВИТЕЛЬНЫЕ 7з
(İSİMLER, ADLAR)
1. Ф У Н К Ц И И И ЗН А Ч Е Н И Я И М Е Н ...................................................................................... 73
(G örev ve A nlam B akım ından K elim eler)
A. И М Е Н А О Б Ъ Е К Т О В .............................................................................................................. 73
(V arlıklara V erilişlerine G öre İsim ler)
1. И М Я С О Б С Т В Е Н Н О Е .......................................... 74
(Ö zel İsim ler)
2. И М Я Н А Р И Ц А Т Е Л Ь Н О Е ..................................................................................................... 76
(C ins (T ür)İsm i)
Б. О БО ЗН А Ч А Е М Ы Е П О Н Я Т И Я .......................................................................................... 79
(V arlıkların M addelerine G öre İsim ler)
1. К О Н К Р Е Т Н Ы Е И М Е Н А ........................................................................................................ 79
(S om ut İsim ler)
2. А БС Т Р А К Т Н Ы Е И М Е Н А ..................................................................................................... 79
(S o y u t İsim ler)
B. Ч И С Л О ....................................... 79
(V arlıkların Sayılarına G öre İsim ler)
1. Е Д И Н С Т В Е Н Н О Е Ч И С Л О ................................................................................................... 80
(Tekil İsim )
2. М Н О Ж Е С Т В Е Н Н О Е Ч И С Л О ............................................................................................. 80
(Ö zel İsim )
С О Б И РА Т Е Л ЬН Ы Е И М Е Н А .................................................................................................... 81
(T opluluk İsm i)
У М Е Н Ь Ш И Т Е Л Ь Н О С Т Ь В И М Е Н А Х ................................................................................ 82
(İsim lerde K üçültm e)
И З А Ф Е Т Ы ......................................................................................................................................... 83
(İsim T am lam aları)
1. П Р И Т Я Ж А Т Е Л Ь Н Ы Й (Д В У Х А Ф Ф И К С Н Ы Й И ЗА Ф Е Т )........................................ 84
(B elirtili İsim T am lam ası)
К О М Б И Н И Р О В А Н Н Ы Е И ЗА Ф Е Т Н Ы Е К О Н С Т Р У К Ц И И ......................................... 86
(K arm a T am lam a)
С Л У Ж Е Б Н Ы Е И М Е Н А ............................................................................................................... 89
(Y er-Y ön İsim leri)
2. О Т Н О С И Т Е Л Ь Н Ы Й (О Д Н О А Ф Ф И К С Н Ы Й ) И ЗА Ф Е Т .......................................... 92
(B e lirtisiz İsim T am lam aları)
3. И ЗА Ф Е Т Н А Я Ц Е П Ь ................................................................................................................ 98
(Z incirlem e İsim T am lam ası)
2. С Т Р О Е Н И Е И М Е Н ................................................................................................................ 100
(Yapı B akım ından İsim ler)
1. П Р О С Т Ы Е И М Е Н А ............................................................................................................ 100
(B asit İsim ler)
2. П Р О И З В О Д Н Ы Е И М Е Н А .............................................................................................. 101
(T ürem iş İsim ler)
Содержание 11

3. СОСТАВНЫЕ ИМЕНА............................................................................. 102


(Birleşik İsimler)
СЛОВОИЗМЕНИТЕЛЬНЫЕ ИМЕННЫЕ АФФИКСЫ...................................... 105
(İsim Çekim Ekleri)
A. АФФИКСЫ ПРИНАДЛЕЖНОСТИ................................................................ 106
(İyelik Ekleri (Zamirleri))
Б. АФФИКС МНОЖЕСТВЕННОГО ЧИСЛА................................................... 106
(Çoğul Eki)
B. ВОПРОСИТЕЛЬНАЯ ЧАСТИЦА.................................................................... 108
(Soru Eki)
Г. АФФИКС ПРИНАДЛЕЖНОСТИ..................................................................... 110
(İlgi Zamiri)
Д. ПАДЕЖНЫЕ АФФИКСЫ................................................................................ 110
(Hal Ekleri)
1. ОСНОВНОЙ ПАДЕЖ...................................................................................... 111
(Yalın Hâl, Nominatif Hâli),
2. РОДИТЕЛЬНЫЙ ПАДЕЖ............................................................................... 112
(İlgi Hâli, Genitif, Tamlayan, -in Hâli),
3. ВИНИТЕЛЬНЫЙ ПАДЕЖ................................................................................ 115
(Belirtme Hâli, Akuzatif, Yükleme, -i Hâli),
4. ДАТЕЛЬНЫЙ ПАДЕЖ..................................................................................... 118
(Yönelme Hâli, Datif, Yaklaşma, -e Hâli),
5. МЕСТНЫЙ ПАДЕЖ......................................................................................... 122
(Bulunma Hâli, Lokatif, Kalma, -de Hâli),
6. ИСХОДНЫЙ ПАДЕЖ...................................................................................... 127
(Ayrılma Hâli, Ablatif, Uzaklaşma, Çıkma, -den Hâli),
7. ТВОРИТЕЛЬНЫЙ ПАДЕЖ............................................................................. 132
(Vasıta Hâli, İnstrumental, -le Hâli),
8. ЭКВАТИВНЫЙ ПАДЕЖ.................................................................................. 136
(Eşitlik Hâli, Ekvatif, -ce Hâli)
УПРАВЛЕНИЕ ГЛАГОЛОВ.................................................................................. 140
(Fiil Sorulan)
ОТРИЦАТЕЛЬНАЯ ЧАСТИЦА “DEĞİL” ........................................................... 140
(İsimlerde Olumsuzluk)
АФФИКСЫ СКАЗУЕМОСТИ В ИМЕННОМ СКАЗУЕМОМ............................ 142
(Ek-Fiil, İsim Fiil, Ek Eylem)
ЛЕКСЕМЫ “VAR” И “YOK” ............................................................................... 164
(“Var” ve “yok” Kelimeleri)

ИМЕНА ПРИЛАГАТЕЛЬНЫЕ ш
(SIFATLAR, ÖNADLAR)
1. ПО ЗНАЧЕНИЮ И ВЫПОЛНЯЕМЫМ ФУНКЦИЯМ................................. 169
(Görev ve Anlam Bakımından Sıfatlar)
А. КАЧЕСТВЕННЫЕ ПРИЛАГАТЕЛЬНЫЕ..................................................... 169
(Niteleme Sıfatları)
12 Содержание

В. ОТНОСИТЕЛЬНЫЕ ПРИЛАГАТЕЛЬНЫЕ................................................. 170


(Belirtme Sıfatları)
1. УКАЗАТЕЛЬНЫЕ ПРИЛАГАТЕЛЬНЫЕ........................................................ 170
(İşaret Sıfatlan)
2. ЧИСЛИТЕЛЬНЫЕ........................................................................................ 171
(Sayı Sıfatları)
A. КОЛИЧЕСТВЕННЫЕ ЧИСЛИТЕЛЬНЫЕ............................................. 171
(Asıl Sayı Sıfatları)
Б. ПОРЯДКОВЫЕ ЧИСЛИТЕЛЬНЫЕ......................................................... 172
(Sıra Sayı Sıfatları)
B. СОБИРАТЕЛЬНЫЕ ЧИСЛИТЕЛЬНЫЕ................................................. 173
(Üleştirme Sayı Sıfatları)
Г. ДРОБИ............................................................................................................. 173
(Kesir Sayı Sıfatları)
Д. ЧИСЛИТЕЛЬНЫЕ, ПЕРЕДАЮЩИЕ КОЛИЧЕСТВО
БЛИЗНЕЦОВ................................................................................................. 174
(Topluluk Sayı Sıfatları)
3. ОТНОСИТЕЛЬНЫЕ ПРИЛАГАТЕЛЬНЫЕ..................................................... 175
(Belgisiz Sıfatlar)
4. ВОПРОСИТЕЛЬНЫЕ ПРИЛАГАТЕЛЬНЫЕ.................................................. 177
(Soru Sıfatları)
ИМЕННАЯ ГРУППА........................................................................................... 178
(Sıfat Tamlaması)
СУБСТАНТИВИРОВАННЫЕ ПРИЛАГАТЕЛЬНЫЕ............................... 179
(İsimleşmiş (Adlaşmış) Sıfatlar)
УСИЛЕНИЕ ИЛИ ОСЛАБЛЕНИЕ ЗНАЧЕНИЯ ПРИЛАГАТЕЛЬНЫХ............. 179
(Sıfatlarda Anlam Dereceleri)
1. УСИЛЕНИЕ ЗНАЧЕНИЯ................................................................................. 179
(Pekiştirme Sıfatları)
2. ОСЛАБЛЕНИЕ ЗНАЧЕНИЯ............................................................................ 182
(Sıfatlarda Küçültme (Anlam Daralması))
3. СТЕПЕНИ СРАВНЕНИЯ ИМЕН ПРИЛАГАТЕЛЬНЫХ................................ 183
(sıfatlarda Derecelendirme)
ПРИЛАГАТЕЛЬНЫЕ ЗВАНИЯ........................................................................... 184
(Unvan Sıfatları)
2. ВИДЫ ПРИЛАГАТЕЛЬНЫХ........................................................................ 185
(Yapı Bakımından Sıfatlar)
1. ПРОСТЫЕ ПРИЛАГАТЕЛЬНЫЕ............................................................... 185
(Babit Sıfatlar)
2. СЛОЖНЫЕ ПРИЛАГАТЕЛЬНЫЕ.............................................................. 185
(Türemiş Sıfatlar)
3. СОСТАВНЫЕ ПРИЛАГАТЕЛЬНЫЕ......................................................... 186
(Birleşik Sıfatlar)
Содержание 13

МЕСТОИМЕНИЯ (ZAMİRLER, ADILLAR) ш


1. МЕСТОИМЕНИЯ. ИХ ФУНКЦИИ И ЗНАЧЕНИЯ......................................... 188
(Görev ve Anlam Bakımdan Zamirler)
А. МЕСТОИМЕНИЯ............................................................................................ 188
(Kelime Halindeki Zamirler)
1. ЛИЧНЫЕ МЕСТОИМЕНИЯ....................................................................... 189
(Şahıs Zamirleri)
2. ВОЗВРАТНОЕ МЕСТОИМЕНИЕ................................................................ 193
(Dönüşlük Zamiri)
3. УКАЗАТЕЛЬНЫЕ МЕСТОИМЕНИЯ......................................................... 195
(İşaret Zamiri)
4. НЕОПРЕДЕЛЕННЫЕ МЕСТОИМЕНИЯ................................................... 200
(Belgisiz Zamirler)
5. ВОПРОСИТЕЛЬНЫЕ МЕСТОИМЕНИЯ................................................... 203
(Soru Zamirleri)
Б. МЕСТОИМЕННЫЕ АФФИКСЫ..................................................................... 205
(Ek Halindeki zamirler)
1. АФФИКСЫ ПРИНАДЛЕЖНОСТИ............................................................ 205
(İyelik Zamirleri)
2. АФФИКС ПРИНАДЛЕЖНОСТИ “-ki”....................................................... 209
(İlgi Zamiri)
2. ВИДЫ МЕСТОИМЕНИЙ................................................................................ 211
(Yapı Bakımından Zamirler)
1. ПРОСТЫЕ МЕСТОИМЕНИЯ..................................................................... 212
(Basit Zamirler)
2. СОСТАВНЫЕ МЕСТОИМЕНИЯ................................................................ 212
(Birleşik Zamirler)
3. МЕСТОИМЕННЫЕ ГРУППЫ..................................................................... 212
(Öbekleşmiş zamirler)
4. МЕСТОИМЕННЫЕ АФФИКСЫ................................................................. 212
(Ek Halindeki Zamirler)
СРАВНЕНИЕ НЕКОТОРЫХ НЕОПРЕДЕЛЕННЫХ МЕСТОИМЕНИЙ
И НАРЕЧИЙ..................................................................................................... 213
(Herkes — Her — Hepsi — Bütün)

НАРЕЧИЯ (ZARFLAR, BELİRTEÇLER) 217


А. ЗНАЧЕНИЯ НАРЕЧИЙ И ИХ РОЛЬ В ПРЕДЛОЖЕНИИ.......................... 218
(Görev ve Anlam Bakımından Zarflar)
1. НАРЕЧИЯ ОБРАЗА ДЕЙСТВИЯ..................................................................... 218
(Durum Zarflan)
2. ВРЕМЕННЫЕ НАРЕЧИЯ................................................................................. 221
(Zaman Zarflan)
3. НАРЕЧИЯ МЕСТА-НАПРАВЛЕНИЯ.............................................................. 222
(Yer-Yön Zarflan)
14 Содержание

4. Н А Р Е Ч И Я К О Л И Ч Е С Т В А .................................................................................................... 223
(M iktar (A zlık-Ç okluk) Z arfları)
5. В О П Р О С И Т Е Л Ь Н Ы Е Н А Р Е Ч И Я ..................................................................................... 225
(S oru Z arfları)
У К А ЗА Т Е Л Ь Н Ы Е Н А Р Е Ч И Я ................................................................................................... 226
(İşa ret Z arfı)
Н А Р Е Ч И Я У С И Л Е Н И Я .............................................................................................................. 226
(Z :arflard a P ekiştirm e)
Б. С Т РУ К Т У Р А О Б С Т О Я Т Е Л Ь С Т В ....................................................................................... 227
(Yapı B akım ından Z arflar)
1. П Р О С Т Ы Е О Б С Т О Я Т Е Л Ь С Т В А ........................................................................................ 227
(B asit Z arflar)
2. С Л О Ж Н Ы Е О Б С Т О Я Т Е Л Ь С Т В А ....................................................................................... 227
(T ürem iş Z arflar)
3. С О С Т А В Н Ы Е О Б С Т О Я Т Е Л Ь С Т В А ................................................................................ 227
(B irleşik Z arflar)
4. Г РУ П П А О Б С Т О Я Т Е Л Ь С Т В А ........................................................................................... 228
(Ö bekleşm iş Z arflar)

ЛИТЕРАТУРА И ИСТОЧНИКИ 229

КНИГИ АВТОРА 231


язык
(DİL)

Определение: Язык — это система звуковых знаков, самое совершенное


средство общения между людьми, живущими в одном обществе или принад­
лежащими к одной национальности. Языки появились очень давно и образо­
вывались они по своим правилам. Язык — это живое существо, социальное
явление, объединяющее общество, члены которого его используют.

КЛАССИФИКАЦИЯ ЯЗЫКОВ
Все языки мира можно сравнивать между собой по степени родства
(1) и по сходству или различию грамматического строя (2).

1. КЛАССИФИКАЦИЯ ЯЗЫКОВ
ПО СТЕПЕНИ ЯЗЫКОВОГО РОДСТВА
Языки, имеющие общий корень, т. е. произошедшие от одного пра­
языка называют родственными языками. С точки зрения языкового родст­
ва языки мира делятся семьи.
Выделяется пять языковых семей:
А — индоевропейские языки;
Б — семито-хамитские языки;
В — языки банту;
Г — тибето-китайские языки;
Д — урало-алтайские языки.

А. ИНДОЕВРОПЕЙСКИЕ ЯЗЫКИ
1. Е вропейские язы ки
а — немецкий, фламандский, английский, скандинавские языки и пр.;
b — романские языки: латинский, французский, испанский, порту­
гальский, итальянский, румынский и пр.;
с — славянские языки: русский, болгарский, сербский, польский и пр.
16 Язык {Di!)

2. А зиатские (индо-иранские) языки

а— современные индийские языки;


b— язык Авесты;
с— фарси;
d— армянский

Б. СЕМИТО-ХАМИТСКИЕ ЯЗЫКИ

1 — арабский;
2 — иврит;
3 — аккадский.

В. ЯЗЫКИ БАНТУ

На языках этой языковой семьи говорит население Центральной и


Южной Африке (суахили и пр.). Языки банту — самая распространенная
в Африке языковая семья.

Г. ТИБЕТО-КИТАЙСКИЕ ЯЗЫКИ

На языках этой языковой семьи говорят преимущественно в Азии.


К языкам этой семьи относятся китайский и тибетский.

Д. УРАЛО-АЛТАЙСКИЕ ЯЗЫКИ

1 — У ральские языки:

а — финно-угорские языки (финский, венгерский, уйгурский, перм­


ские языки);
b — самодийские языки (ненецкий и пр.)

2 — А л тай ск и е языки:

а — тюркские языки;
b — монгольские языки;
с — тунгусо-маньчжурские.
Язык (Dil) 17

2. КЛАССИФИКАЦИЯ ЯЗЫКОВ
ПО ГРАММАТИЧЕСКОМУ СТРОЮ
По своему грамматическому строю языки делятся на следующие че­
тыре группы:
А — Изолирующие языки (аморфные);
Б — Агглютинативные (когезивньге) языки;
В — Инкорпорирующие языки;
Г — Флективные языки.

A. ИЗОЛИРУЮЩИЕ ЯЗЫКИ
В изолирующих языках слово всегда равно морфеме (поэтому все
морфемы могут употребляться самостоятельно), слова в этих языках по
преимуществу односложные и неизменяемые. Слова различаются тонами
и ударением. В таких языках обычно присутствует не одно ударение. В ки­
тайском языке, например, одно и то же слово в зависимости от тонов мо­
жет иметь от десяти до пятнадцати разных значений.
Например:
Китайский, вьетнамский, баскский, гималайский языки и языки
Африки...

Б. АГГЛЮТИНАТИВНЫЕ ЯЗЫКИ
В агглютинативных языках при склонении и при аффиксальном сло­
вообразовании корни слов не изменяются. К неизменяющемуся корню с
помощью присоединения множества аффиксов возможно получение но­
вых значений. Турецкий язык является типичным примером агглютини­
рующего языка.
Например:
Финский, венгерский, монгольский, японский (только у японско­
го языка при этом есть некоторые отличия)...

B. ИНКОРПОРИРУЮЩИЕ языки
Эти языки похожи на агглютинативные языки. К концу корня присое­
диняются аффиксы. В языках этого типа сказуемое очень часто инкорпо­
рирует (включает в себя) другие члены предложения. Таким образом, ино­
гда предложением является одно слово.
18 Язык {Dil)

Например:
Языки американских индейцев, эскимосский язык, грузинский...

Г. ФЛЕКТИВНЫЕ ЯЗЫКИ
Во флективных языках при склонении и образовании новых слов ко­
рень изменяется. В подобных языках есть такие понятия как приставки, iç
ek, суффиксы. Флективные языки внутри своей группы делятся на корне­
вую флексию и флексию основы. Арабский язык является примером кор­
невой флексии. Входящие в индоевропейские германские (Germen dilleri),
романские языки входят в группу языков с флексией основы.
Например:
Немецкий, французский, английский...

ОСОБЕННОСТИ
ТУРЕЦКОГО ЯЗЫКА
Турецкий язык принадлежит к алтайской группе урало-алтайской
языковой семьи.
Турецкий язык — агглютинативный, для словоизменения использу­
ются аффиксы, которые идут после корня.
Корни слов в турецком языке не изменяются. К корням добавляются
словоизменительные и словообразовательные аффиксы. Сначала идут сло­
вообразовательные (определяют влияют на семантику слова), потом слово­
изменительные аффиксы (передают грамматические значения).
Турецкие словоформы строятся по законам сингармонизма: для глас­
ных оказывается важным ее ряд и огубленность, для согласных — мяг­
кость/твердость.
Зависимое слово всегда предшествует в турецком языке главному.

ПЕРИОДЫ РАЗВИТИЯ
ТУРЕЦКОГО ЯЗЫКА
В турецкой литературе принято следующее деление турецкого языка:
1 — Древнетюркский;
2 — Среднетюркский (Северно-восточный);
3 — Западный тюркский язык.
Язык (Dit) 19

1. ДРЕВНЕТЮРКСКИЙ ЯЗЫК
Древнетюркский язык принадлежит к периоду 12-13 веков. Это пер­
вый письменный турецкий язык. В то время все тюркские племена ис­
пользовали эту письменность.

2. СРЕДНЕТЮРКСКИЙ (СЕВЕРО-ВОСТОЧНЫЙ)
На этом языке, пришедшем на смену древнетюркскому, говорили
тюркские народы Средней Азии и северного побережья Каспийского моря.
В среднетюркском языке осталось еще много общих черт с древнетюрк­
ским языком, при этом уже начались изменения, сближающие этот язык с
современным турецким. Среднетюркский язык использовался в 13- 14-х
веках. В 15-м веке этот язык разделился на северные тюркские языки и
восточные тюркские языки.
a. северные тюркские языки — это языки, имеющие свою письмен­
ность, на которых с 15-го века и по сей день говорят тюркские народы,
живущие к северу от Турции. К этой подгруппе относятся татарский и
кыпчакский языки.
b. восточные тюркские языки — это языки, на которых с 15-го века го­
ворят в Средней Азии. Они имеют свою письменность. Еще одно название
этого письменного языка — Чагатайский. Сегодня его место занял узбек­
ский язык. На языках этой подгруппы говорят в Восточном и Западном
Туркестане.

3. ЗАПАДНЫЙ ТЮРКСКИЙ ЯЗЫК


Западный тюркский язык возник после эпохи древних тюркских язы­
ков и является одним из двух современных языков, имеющих свою пись­
менность. Этим языком, распространившимся от юга Каспийского регио­
на на запад, пользовались западные тюркские племена.
Делится на следующие три группы:
A. древние анатолийские тюркские языки
Б. османский язык
B. турецкий язык

А. ДРЕВНИЕ АНАТОЛИЙСКИЕ ТЮРКСКИЕ ЯЗЫКИ


Период раннего западного тюркского языка включает 13-15 века. Он
несет в себе черты древнетюркских языков. До сих пор не установлено,
20 Язык (Dil)

заимствованы ли эти элементы из арабского языка или языка фарси. Одна­


ко иностранные элементы были использованы. Западный тюркский язык
является языком со своей письменностью, на котором говорили турки-
сельджуки, племена анатолийских бейликов и первые турки-османы. На
настоящий момент точно не известно, разница между основами азербай­
джанского и османского языков.

Б. ОСМАНСКИЙ ЯЗЫК
Второй период западных тюркских языков длится с 16 по начало 20 вв.
Следы древнетюркского языка практически исчезли, появляются новые
грамматические явления. Сильно возросло количество арабских и персид­
ских заимствований на уровне лексики и грамматики.

В. ТУРЕЦКИЙ ЯЗЫК
Турецкий язык является третьим периодом в развитии Западного
тюркского языка. Этот период начался в 1911 году с наступлением поли­
тики национализма (по некоторым источникам в 1908 году после периода
конституционного правления) и продолжается по сей день. Грамматика
турецкого языка довольно сильно отличается от грамматики османского
языка. Значительно уменьшено количество элементов, заимствованных из
арабского и персидского языков.

ИСПОЛЬЗУЕМЫЕ ТЮРКАМИ
АЛФАВИТЫ
На протяжении всей истории развития тюркского языка использовалось
более десяти различных алфавитов, однако только четыре из них получали
статус государственного алфавита и использовались по всей стране.

1. Д ревнетю ркский алф авит

Надписи и эпитафии, написанные в древнетюркский период написа­


ны именно при помощи этого алфавита. Рунические записи этого периода
впервые были расшифрованы датским исследователем Вильямом Томсо-
ным. Этот алфавит состоял из 38 букв, которые писались отдельно друг от
друга. Направление письма было справа налево, строки шли сверху вниз.
Язык (Dil) 21

2. Уйгурский алф авит

Уйгурская письменность похожа на арабскую. На ней написаны такие


произведения как Kutadgu Bilig и Atabetül-hakayık.

3. А рабский алф авит

Арабское письмо идет справа налево, буквы могут соединяться меж­


ду собой. Однако не все звуки тюркского языка находили отражение в
арабском алфавите.

4. Л атинский алфавит

1 ноября 1922 года было принято решение о переходе на латинскую


письменность. На основании латинского алфавита был создан специаль­
ный алфавит, в котором были отражены все особенности турецких звуков.
Примечание: Древнетюркская и уйгурская письменность существовали в
период с 10 по 15 века, арабский алфавит использовался с 10 века вплоть
до 1928 года. Начиная с 1928 года в Турции официально принят латинский
алфавит.
ГРАММАТИКА
(DİL BİLGİSİ)

Определение: Грамматикой называется область языкознания, иссле­


дующая такие элементы языка, как звук, слог, слово, словосочетание, пред­
ложение и формирующая правила отображающие структуру языка.

РАЗДЕЛЫ ГРАММАТИКИ
1. Фонетика: В этом разделе грамматики рассматриваются звуки, их образо­
вание и классификация, слоги, изучаются такие явления как сингармонизм,
взаимоотношение гласных и согласных звуков, выпадение звуков и т. п.
Например:
Гармония гласных, гармония согласных, смягчение и т. п.
2. Морфология: Морфология изучает слова, их строение, выделяет виды
слов в зависимости от их значений и функций, для каждой группы слов
изучаются свои правила словоизменения и словообразования.
Например:
Простой, составной, сложные слова; имена существительные,
имена прилагательные, местоимения, послелоги, частицы и пр.
3. Синтаксис: Синтаксисом называется раздел грамматики, в котором
изучаются предложения, правила их образования, порядок слов. Выделя­
ются члены предложения и виды предложений.
Например:
Правильное предложение, простое предложение, подлежащее,
сказуемое, дополнение и т. п.
4. Семантика: Семантика занимается исследованием изменения значений
слов на протяжении истории языка, а также изучает особенности семанти­
ки отдельных слов
Например:
Основное значение, метафорическое значение слова; омонимы,
синонимы, антонимы, устойчивое словосочетание, термин и т. п.
Грамматика (Di1Bilgisi) 23

5. Этимология: Этимология занимается изучением происхождения слов.


Рассматриваются преобразования, которые претерпевают слова на протя­
жении существования языка, выясняется, является ли слов исконно тюрк­
ским или оно было заимствовано из какого-либо языка.
Например:
Geliyorum —►kele yonr men, ev —> eb, alma —> elma и т. д.
ФОНЕТИКА
(SES BİLGİSİ)

ЗВУК (Ses)
Определение: Звуками (sesler) называются сотрясения воздуха, слыши­
мые человеческим ухом.
Звуком в лингвистике или звуком языка (dil sesi) называется звук, произ­
несенный человеком. Из таких звуков, произнесенных при помощи арти­
куляционного аппарата человека (при этом задействованы рот, нос, рото­
вая полость, горло, язык и т. п.), состоят слова языка.
Звук — это мельчайшая единица языка. Звуки могут различаться ме­
жду собой по многим параметрам, а могут быть очень похожи.
Например:
Ad — at, od — ot, sac — saç, hac — haç, hala — hâlâ, dahi —
dâhi и т. д.

ЗВУКИ И БУКВЫ (Ses ve Harf)


Необходимо четко разделять два понятия: звуки и буквы. Звуки мы
воспринимаем на слух, а буквы мы читаем.
Сначала появились звуки. Позже с изобретением письменности звуки
стали изображаться на письме в виде букв. Один и тот же язык может за­
писываться разными способами. В качестве примера можно взять турец­
кий язык, который на протяжении своей истории записывался буквами
четырех алфавитов: древнетюркского, уйгурского, арабского и латинского.

БУКВЫ И АЛФАВИТ (Harf ve Alfabe)


Определение: Буквами называются знаки, обозначающие на письме зву­
ки языка и складывающиеся в алфавит. Таким образом, звукам на пись­
ме соответствует буква.
Фонетика (Ses Bilgisi) 25

Алфавитом называются все буквы языка, выстроенные в определенном


порядке. Очень важно, чтобы каждому звуку языка в алфавите соответст­
вовала какая-то буква.
Турецкий алфавит, опирающийся на латиницу, был принят 1 ноября
1928 года законом под номером 1353. Согласно этом закону, турецкий ал­
фавит состоит из 29 букв. Из них 21 буква — согласная, 8 — гласные.
Современный турецкий алфавит обеспечивает взаимно-однозначное
соответствие букв и звуков: каждому звуку соответствует отдельная буква, и
каждая буква обозначает отдельный звук. Именно поэтому в слова турецко­
го языка читаются так, как пишутся и пишутся так, как читаются.

ТУРЕЦКИЙ АЛФАВИТ (Türk Alfabesi)


№ большая буква м аленькая буква по-русски чтение буквы
1 А а A А A
2 В b Б Ве Be
3 С с (D Се (1)
4 Ç Ç 4 Çe 4e
5 D d Д De Де
6 Е е (2) E (2)
7 F f Ф Fe Фе
8 G g Г (*) Ge Ге
9 Ğ ğ (3) Yumuşak “g” (3)
10 Н h X He Хе
11 I 1 Ы I Ы
12 İ i и 1 И
13 J j ж Je Же
14 К k КС) Ke Ке
15 L 1 л С) Le Ле
16 М m м Me Ме
17 N n н Ne Не
18 О 0 О 0 О
19 Ö ö (4) Ö (4)
20 р P П Pe Пе
21 R r р Re Ре
22 S s с Se Се
23 Ş Ş ш Şe Ше
24 т t т Te Те
25 и u У U У
26 Ü ü (5) Ü (5)
27 V V в Ve Ве
28 Y У (6) Ye (6)
29 Z z 3 Ze Зе
26 Фонетика (Ses Bilgisi)

1) С - с: Название этой буквы — “Се” (дже).


Например:
Cam, cevap, civciv, cımbız, coşku, cuma, cömert, cüzdan; sac,
gece и т. д.
2) E - e: Название этой буквы — “E” (э). Эта буква в начале слова читается
как «Э» а в середине и в конце слова как «Е»
Например:
Emir, dev, ne, ekmek, sevgi, ders, kemer, elma, ekin, erik и т. д.
3) G - ğ: Эта буква называется “Yumuşak G” (гэ мягкое). В большинстве
случаев эта буква не читается, а лишь добавляет долготу предшествую­
щему гласному. Иногда она читается очень мягко, практически как буква
Y. В турецком языке нет слова, начинающихся с этой буквы.
Например:
Ağ, değer, iğne, iğdir, oğul, öğle, uğur, düğme и т. д.
ВНИМАНИЕ! Несмотря на то, что эта буква практически не читается, на нее
нужно обращать внимание. Неправильное чтение может привести к ошибки.
Например:
Dağ {гора) — da {и, тоже)', ağrı (боль) — arı {пчела); eğlenmek
(развлекаться) — elenmek {отсеиваться) и т. д.
4) Ö - о: Эта буква обозначает звук, являющийся промежуточным между
нашими звуками «о» и «ё». Губы округлены и вытянуты вперед трубочкой
(чуть более узкой, чем при произнесении буквы «о»), язык при этом не­
подвижен. Эта буква никогда не встречается на конце слов.
Например:
Örnek, öpmek, özlem, Ömer, ötmek, övmek, ölmek; göz, göl, börek,
bölmek...
5) Ü - ü: При произнесении этого звука губы также вытянуты трубочкой вперед
(еще более узкой, чем при произнесении ö; язык также неподвижен. Основ­
ными различиями при произнесении звуков ö и ü является то, что при про­
изнесении ü губы дальше выдвигаются вперед и при этом почти сомкнуты.
Этот звук также поизносится как нечто среднее между русскими «у» и «ю».
Например:
Üç, ün, ülke, ümit, üst, üye, üstat; gül, tül, kül, Betül, güven, ütü,
üzüm, gürültü...
6) Y - у: Эта буквы называется “Ye” {e). Она читается по-разному в зависи­
мости от окружающих ее букв. Y — согласная буква. Ниже приведены при­
меры слов, в которых она стоит рядом с различными гласными буквами.
Фонетика (Ses Bilgisi) 27

Например:
1) ...-у (.. .й): bay, bey, tay, rey, ney, çay, köy, toy, duy...
2) Ya... (я...): yatak, yan, yalan, yarım, yastık, yanş...
3) Ye... (e...): yemek, yem, yelek, yetenek, yer, yeşil...
4) Yı... (йы...): yılan, yırtık, yıkık, yıldırım, yıldız, yıkamak...
5) Yi... (йи...): yine, yirmi, yiyecek, yiğit...
6) Yo... (йо...): yol, yok, yorgun, yorgan, yoksul, yokuş...
7) Yö... (йё ): yön, yöntem, yöre, yönetmen, yörünge...
8) Yu... (ю...): yurt, yuva, yukarı, yulaf, yumruk, yumurta...
9) Yü... (йю...): yün, yüzük, yük, yüksek, yürek, yüz...
ВНИМАНИЕ! В турецком языке каждой из буква “g”, “к” и “1” соответ­
ствует по два звука: мягкий и твердый. Однако на письме они не разли­
чаются.

ЗНАК УДЛИНЕНИЯ И СМЯГЧЕНИЯ (л)


(Düzeltme İşareti)
Эта диакритика используется в словах не турецкого происхождения.
Она может передавать как долготу гласной, над которой стоит, так и смяг­
чение предыдущего согласного. Смягчаются только три согласные g, к и 1,
в остальных случаях крышечка над буквами a, i и и означает долготу.

1. СМЯГЧЕНИЕ ПРЕДЫДУЩ ЕЙ СОГЛАСНОЙ


В некоторых заимствованных словах буквы g, k, 1 читаются мягко.
Для обозначения этого на письме над буквами а и и, следующими за эти­
ми согласными, ставится диакритический знак л: â, û. Это позволяет пра­
вильно читать слова с такими сочетаниями букв и различать по смыслу
слова, имеющие похожее написание (kar — снег, kâr — прибыль).
Например:
1) -gâ —> dergâh, ordugâh, tezgâh, yadigâr, rüzgâr, yegâne...
2) -kâ —» bekâr, dükkân, hikâye, kâğıt, kâr, kâtip, mekân...
3) -kû —>mahkûm, sükûn, sükût...
4) -lâ —* ahlâk, evlât, felâket, hâlâ, hilâl, ilâç, ilân, ilâve, iflâs, ihtilâl,
istiklâl, kelâm, lâkin, lâle, lâzım, mahlâs, selâm, sülâle, telâş, villâ,
vilâyet...
5) -lû —» billûr, üslûp...
Вот несколько примеров слов, заимствованных из западных языков.
28 Фонетика (Ses Bilgisi)

Например:
Plâj, plân, plâk, klâsik, lâhana, lâik («а» читается кратко), lâmba,
Lâtin, melânkoli, reklâm...
В звукоподражательных словах эта диакритика также используется
для смягчения предыдущего согласного.
Например:
Lâklâk, lâpa lâpa, lâp lâp, lâkırdı, lâppadak...

2. ДОЛГОТА
В турецком языке нет долгих гласных. Однако для того чтобы обозна­
чить долготу в словах, заимствованных в турецкий язык из арабского и
персидского языков, тоже используется диакритика л.
Долгота обозначается в трех случаях:
Первый: Прежде всего, при помощи диакритики Л различаются исконно
турецкие слова и заимствования, пишущиеся одинаково. Если эту диакри­
тику опустить, возможно неверное понимание текста.
Например:
âdet : обычай, привычка -> adet : число, штука
yâr : любимая -> yar : пропасть, обрыв
âlem : мир, вселенная —> alem : флаг
şûra : совет —» şura : это место
hâlâ : все еще -» hala : тетя, сестра отца
Например:
А т а (но, однако) — âmâ (слепой); kar (снег) — kâr (прибыль);
aşık (игральные кости) — âşık (влюбленный); dahi (даже) — dâhi (ге­
ний); ala (карий) — âlâ (отлично); паг (гранат) — nâr (огонь); tabi
(естественный; конечно) — tâbi (зависимый); vakıf (фонд) — vâkıf
(обладающий)...
Второй: Вторым случаем является диакритика над конечной гласной i —
аффиксом, образующим в арабском языке прилагательные из существи­
тельных. В турецком языке то же конечное i может быть аффиксом притя­
жательное™ 3 лица ед. числа или аффиксом винительного падежа. Имен­
но для того чтобы не путать эти случаи, над i, пришедшей из арабского
ставится «крышечка».
Например:
Askerî (воинский) — askeri (его солдат, солдат в Вин. п), bedenî
(телесный) — bedeni (его/ее тело, тело в Вин. п.), edebî — edebi, İlmî —
ilmi, kalbî — kalbi, tarihî — tarihi, zihnî — zihni...
Фонетика (Ses Bilgisi) 29

Если в таких словах не поставить диакритику, это может привести к


неправильному пониманию текста.
Например:
Askerî elbise (воинская форма) — Türk askeri (турецкий солдат);
İlmî konular — Ahmet’in ilmi; tarihî eserler — Türk tarihi
В случаях, когда над арабское i читается кратко, диакритика не ста­
вится, потому что в данном случае оно не может быть принято за слово­
изменительный аффикс.
Например:
Çini, tiryaki, zenci, Kutsi, Necmı...
Третий: Третьим случаем употребления диакритики Л являются заимство­
ванные из арабского и персидского языков слова, начинающиеся со слога
bi. Дело в том, что в персидском языке преставка bi обозначает отсутствие
чего-либо (в турецком в этом случае ставится диакритика), а в арабском то
же сочетание букв равнозначно турецкому Ие (с чем-либо) — в этом слу­
чае диакритика не ставится.
Например:
Персидское “bî”: bîçare (çaresiz), bîvefa (vefasız), bîtaraf (tarafsız)...
Арабское “bi”: bihakkın (hakkıyla), bizatihi (kendisi), bilumum (hepsi)...

КЛАССИФИКАЦИЯ ЗВУКОВ
Прежде всего, все звуки языка делятся на гласные (ünlü, sesli) и со­
гласные (ünsüz, sessiz). В дальнейшем для простоты мы будем использо­
вать понятия гласные и согласные буквы (подразумевая при этом, что
имеются в виду буквы, обозначающие гласные и согласные звуки).
1. Гласные буквы: a, e, ı, i, о, ö, u, ü
2. Согласные буквы: b, с, ç, d, f, g, ğ, h, j, k, 1, m, n, p, r, s, ş, t, v, y, z

1. ГЛАСНЫЕ БУКВЫ
(Ünlü (Sesli) Harfler)
Определение: Гласные звуки произносятся с открытым ртом, при их
произнесении воздух не встречает никакой преграды в ротовой полости.
Они могут произноситься долго и кратко.
В турецком языке восемь гласных букв: a, e, ı, i, о, ö, u, ü
30 Фонетика (Ses Bilgisi)

ОСОБЕННОСТИ ГЛАСНЫХ ЗВУКОВ


Гласные звуки классифицируются по следующим трем признакам:
1. Местообразования и расположение языка (выделяются гласные пе­
реднего (ince) и заднего ряда — (kalın ünlüler);
2. По степени раскрытия рта (выделяются широкие (geniş) и узкие
(dar) гласные);
3. По степени огубленности (выделяются огубленные (yuvarlak) и не­
огубленные (düz) гласные).
При произнесении гласных заднего ряда язык несколько отодвинут
назад, при произнесении гласных переднего ряда, он выдвинут вперед.
При нормальном положении губ получаются неогубленные гласные, когда
губы вытянуты трубочкой — огубленные. Широкие гласные произносятся
с широко открытым ртом, узкие гласные — при полузакрытом рте.
В соответствии с этой классификацией каждый гласный звук можно
охарактеризовать по трем параметрам.

огубл ен н ость неогубл. огублен ны е


откры тость ш и роки е узки е ш ирокие узкие
по р асп ол ож ен и ю заднего ряда А I О и
язы ка п ереднего ряда Е Î О Ü

Рассмотрим теперь характеристики каждой гласной буквы.

неогубленная, широкая, задне­ огубленная, широкая, задне­


А О
го ряда го ряда
неогубленная, широкая, пе­ огубленная, широкая, перед­
Е Ö
реднего ряда него ряда
неогубленная, узкая, заднего огубленная, узкая, заднего
I и
ряда ряда
неогубленная, узкая, передне­ огубленная, узкая, переднего
İ Ü
го ряда ряда
1. Гласные заднего ряда: (при их произнесении язык сдвинут назад)
А, I, О, U
2. Гласные переднего ряда: (при их произнесении язык сдвинут вперед)
E, İ, Ö, Ü
3. Неогубленные: (при их произнесении губы находятся в обычном поло­
жении)
A, E, I, İ
Фонетика (Ses Bilgisi) 31

4. Огубленные: (при их произнесении губы вытянуты вперед)


0 , Ö, U, Ü
5. Широкие гласные: (при их произнесении рот широко открыт)
A, E, О, Ö
6. Узкие гласные: (при их произнесении рот полуприкрыт)
1, İ .U .Ü
7. Долгие гласные: долгое â, долгое î, долгое û
Эти особенности гласных букв окажутся важными при разборе пра­
вил сингармонизма и некоторых других языковых явлений.
Некоторые правила:
В исконно турецких словах не встречаются две гласные, стоящие ря­
дом. Все слова и двумя гласными подряд, являются заимствованиями.
Например:
Saat, kanaat, cemaat, aile, kaide, dair, Siirt, buut (boyut), fiil...
В турецких словах нет также долгих гласных. Если в слове присутст­
вует долгая гласная, значит это слово было заимствовано (обычно из
арабского и персидского языков).
Например:
Şair, numune, iman... (şa:ir, numurne, i:man)
Однако многие заимствованные слова постепенно теряют свою дол­
готу и в настоящий момент все гласные в них произносятся кратко (не­
смотря на то, что изначально в языках, из которых они были заимствова­
ны, они произносились долго).
Например:
Beyaz, hiç, rahat, esas, hayat, kanun...
Иногда долгота появляется вновь при присоединении к слову аф­
фикса.
Например:
Esas — esası, hayat — hayatı, kanun — kanunen... (esa:sı, haya:tı,
kanumen)
В некоторых же таких словах долгота не появляется и при добавлении
аффикса.
Например:
Beyaz — beyazı, can — canım...
Долгота не обозначается в словах, не имеющих близких по написа­
нию исконно турецких слов, с которыми их можно было бы спутать.
32 Фонетика (Ses Bilgisi)

Например:
Adalet, badem, beraber, şive, şube...
При наличии же похожего турецкого слова, долгота обозначается ди­
акритикой.
Например:
Âdet, yâr, âlem, şûra, hâla...

ЗАКОНЫ ГАРМОНИИ ГЛАСНЫХ


(СИНГАРМОНИЗМ)
Закон гармонии гласных в турецком языке находит свое выражение в
двух принципах.
1. Принцип небного притяжения (büyük ünlü uyumu) и
2. Принцип небно-губного притяжения (küçük ünlü uyumu).

1. П Р И Н Ц И П Н Е БН О Г О П РИ ТЯ Ж Е Н И Я
(B üyük Ünlü (Sesli) U yum u)

Определение: Этот принцип состоит в том, что за гласными переднего


ряда (нёбными) могут следовать только гласные переднего ряда, за глас­
ными заднего ряда (ненебными) — только гласные заднего ряда. Таким
образом, все гласные слова должны быть либо переднего (e, i, ö, ü), либо
заднего (a, ı, о, и) ряда.
Например:
Только гласные переднего ряда (e, i, ö, ü): sevilmek, ince, denizden,
kelebekler, göstermelik...
Например:
Только гласные заднего ряда (a, i, о, и): satılık, kalın, oyun,
uçurtma, aşağı, sorular...
Однако есть ряд слов, исконно турецких, в которых этот принцип не
выполняется. Изначально (в примерах эти слова приведены в скобках) они
соответствовали принципу небного притяжения, но постепенно слова из­
менились, и теперь в них присутствуют гласные обоих рядов.
Например:
Anne (ana), elma (alma), kardeş (kardaş, karındaş), hangi (hangı-
kangı), inanmak (inanmak), dahi (dakı), hadi (hadi), şişman (şişman)...
В составных словах этот принцип также часто не выполняется.
Фонетика (Ses Bilgisi) 33

Например:
Karabiber, başkent, Karadeniz, akciğer, gecekondu, hanımeli...
Не подчиняются принципу небного тяготения заимствования и имена
собственные.
Например:
Kalem, cihan, insan, merhamet, asayiş, afiyet, İstanbul, Erzurum...
Хотя некоторые заимствования были несколько изменены в соответ­
ствие с принципом небного притяжения.
Например:
Divar —» duvar, kalib —» kalıp, brillante —* pırlanta, suret —* surat...
Большинство аффиксов турецкого языка подчиняются принципу неб­
ного притяжения.
Например:
Tuzlu (tuz + lu), şekerli (şeker + li), tuzsuz (tuz + suz), şekersiz
(şeker + siz), çiçeklik (çiçek + lik), ayakkabılık (ayakkabı + lık), çiçekçilik
(çiçek + çi + lik), ayakkabıcılık (ayakkabı + cı + lık), anlamsızlaştırmak
(anlam + sız + laş + tır + mak), duygulandırmak (duy + gu + lan + dır + mak),
bilgilendirmek (bil + gi + len + dir + mek)...

АФФИКСЫ, В КОТОРЫХ НАРУШАЕТСЯ ПРИНЦИП НЕБНОГО


ПРИТЯЖЕНИЯ

В следующих семи аффиксах принцип небного притяжения не вы­


полняется:
1) -yor (аффикс настоящего продолженного времени):
Bitiyor, gülüyor, istiyor...
2) -ken (аффикс причастия настоящего времени):
Koşarken, ağlarken, bakarken...
3) -leyin (словообразовательный аффикс):
Sabahleyin, akşamleyin...
4) -(ı)mtırak (словообразовательный аффикс):
Yeşilimtırak, ekşimtırak...
5) -ki (словообразовательный аффикс):
Onunki, yukarıdaki, akşamki...
6) -daş (словообразовательный аффикс):
Gönüldaş, ülküdaş...
7) -gil (словообразовательный аффикс):
Halamgil, dayımgil, baklagiller...
34 Фонетика (Ses Bilgisi)

При добавлении аффиксов к словам, в которых нарушается принцип


небного притяжения, согласование гласных аффиксов идет по последней
гласной слова.
Например:
Annesiymiş (anne + si + у + miş), kardeşçe (kardeş + çe), elmalık
(elma + lık), veriyordunuz (ver + i + yor + du + nuz)...
Однако нельзя сказать, что перечисленные выше аффиксы всегда на­
рушают принцип небного притяжения. Иногда ряд гласных аффикса сов­
падает с рядом гласных слова, тогда принцип небного притяжения соблю­
дается.
Например:
Öğleleyin, gelirken, sarımtırak, seninki, arkadaş, eniştemgil...
При добавлении аффиксов к словам иностранного происхождения
также довольно часто наблюдается нарушение принципа небного притя­
жения. Это объясняется тем, что на конце таких слов бывают сочетания
«гласная заднего ряда + мягкая согласная». В таких случаях выбирается
аффикс с гласными переднего ряда, что формально нарушает принцип
небного притяжения.
Например:
Dikkatli, emsalsiz, harfler, metaller, hali, saatçi, golcü, finaller,
süratli, alkollü, kalpler...

2. П Р И Н Ц И П Н Е БН О -Г У Б Н О Г О П РИ ТЯ Ж ЕН И Я
(K üçük Ünlü (Sesli) Uyum u)

Определение: Этот принцип состоит в том, что за неогубленными


гласными (a, e, ı, i) могут следовать только неогубленные (a, e, ı, i), а за
огубленными — либо узкие огубленные (u, й), либо широкие неогуб­
ленные (а, е):
1)а —e —i —i —> a —e —i —i
Например:
Kardeş, tazelik, sıcak, yara, sarı, ilgi, vergi, sargı, yaramazlık...
2 ) o - ö - u - ü —> a - e или u - ü
Например:
Kolay, sürmek, yoklamak, korku, oturmak, yorgunluk, çocuk, yumur­
ta, vurmak, odun...
ОТЛИЧИЯ: Отличие принципа небного притяжения от небно-губного
притяжения заключается в следующем:
Фонетика (Ses Bilgisi) 35

Принцип небного притяжения требует от каждой гласной слова со­


гласованности по ряду со всеми остальными гласными, принцип же неб­
но-губного притяжения предполагает согласование каждой гласной только
с предшествующими гласными буквами.
Например:
В слове kolaylık букве ı предшествует буква а, а той предшеству­
ет буква о. Тем самым принцип небно-губного притяжения не нару­
шается, однако принцип небного притяжения в этом слове нарушен.
Эта особенность хорошо видна на примере слов, в которых после
огубленной гласной идет широкая неогубленная.
Например:
Ufaklık, uzaklık, olası, önemli, üzerinde...
Однако из есть исконно турецкие слова, нарушающие и принцип неб­
но-губного притяжения.
Например:
Çamur, yağmur, tavuk, kabuk, kavun, avuç, avurt, kavuk, kavurmak,
savurmak...
Есть и заимствования, в которых этот принцип не соблюдается.
Например:
Alkol, daktilo, mönü, akordeon, rötar, radyo, tiyatro, otobüs, televizyon,
horoz, kamyon, siroz...
Некоторые заимствования были изменены таким образом, чтобы
принцип небно-губного притяжения соблюдался.
Например:
Müdir —» müdür, mümkin —» mümkün, müşkil —* müşkül...
В исконно турецких словах буквы о и ö могут встречаться только в
первом слоге.
Слова, имеющие буквы о и о в других слогах, являются заимствова­
ниями.
Например:
Radyo, tiyatro, otobüs, televizyon, horoz, alkol, konsolos, aktör,
daktilo, doktor, profesör...
В турецких словах буквы о, ö, u, ü и буквы ı, i никогда не встречаются
в одном и том же слове. Все слова, в которых гласные этих двух групп
встречаются вместе, также являются заимствованиями.
Например:
Ümit, mühim, sinüs, hürriyet, jüri, enstitü, üniversite, ofis...
36 Фонетика (Ses Bilgisi)

Аффикс настоящего продолженного времени -yor нарушает принцип


небно-губного притяжения. В независимости от гласных букв корня, аф­
фиксы следующие за аффиксом -yor, согласуются по ряду и огубленности
с буквой о.
Например:
Okuyorum, geliyorsun, bilmiyorum...
Гласная, предшествующая аффиксу -yor, обязательно должна согла­
совываться с ним. Даже если основа корня заканчивалась на широкую
гласную, перед аффиксом -yor эта гласная превращается в узкую (см. Су­
жение гласных).
Например:
Anlamak —> anla + yor —> (а / 1) —>anlıyor,
beklemek —> bekle + yor —» (e / i) —> bekliyor...
При добавлении аффиксов к словам (как исконно турецким, так и за­
имствованиям), в которых нарушается принцип небно-губного притяже­
ния, согласование идет по последней гласной корня.
Например:
Kavun + u, yağmur + luk, çamur + luk, müzik + çi...
Принцип небно-губного притяжения может выполняться или не вы­
полняться в словах, имеющих минимум два слога. Для односложных слов
и составных (имеющих в своем составе более одного корня) этот принцип
оказывается нерелевантен. При этом основы составного слова могут рас­
сматриваться на предмет выполнения или невыполнения в них принципа
небно-губного притяжения.
Например:
Babayiğit, pisboğaz, büyükbaş (hayvan), cingöz, hoşbeş, yüzgöz
(olmak), düztaban, Karagöz, önayak (olmak), kafakol, günaydın, hanımeli...
В словах иностранного происхождения этот принцип может выпол­
няться или не выполняться.
Например:
Kalem, müzik, merasim, serbest, delil, fakat...
Принцип небно-губного соответствия распространяется на гласные
внутри слова. Единственными исключениями являются союз de и вопро­
сительный аффикс1, пишущиеся отдельно от слова, но удовлетворяющие
принципу небно-губного притяжения.

1 В русской традиции этот аффикс называется вопросительной частицей.


Фонетика (Ses Bilgisi) 37

Например:
Вопросительный аффикс mi: geleyim mi?, okudun mu?, gözlük
mü?, kitap mı?...
Союз de: sen de, o da, aldı da, özledim de...
Слова ise, idi, imiş, спрягаемые, как глаголы и слово ile (и частица, и со­
юз) при слитном написании с предыдущим словом (начинающемся с соглас­
ной буквы) также удовлетворяют принципу небно-губного притяжения.
Например:
Alır ise —> alırsa, konu ile —> konuyla, uzun idi —> uzundu, genç
imiş —> gençmiş...
Рассмотренные выше два важных для турецкого языка принципа мо­
гут не выполняться оба в одном слове. Достаточно того, чтобы выполнял­
ся хотя бы один. Вот почему их изучают по отдельности.
Например:
Kavun, mönü: принцип небного притяжения выполняется, а
принцип небно-губного — нет;
Mezar, nazik: принцип небного притяжения не выполняется, а прин­
цип небно-губного притяжения выполняется.
Если обобщить два этих принципа в одной таблице, то мы получим
список какие гласные буквы за какими могут следовать.

А —► а - 1 о-> и- а

1 Е_> e - i 0-> ü - е
i- а U-> и- а

î-> i- е ü-> ü —е

ПРАВИЛА ПРИСОЕДИНЕНИЯ АФФИКСОВ

ВНИМАНИЕ! Как мы уже говорили ранее, турецкий язык — это агглю­


тинативный язык, словоизменительные и словообразовательные значения
в котором выражаются аффиксами, идущими после основы слова. Именно
поэтому, при добавлении аффикса должны выполняться некоторые ус­
ловия, а именно принцип небного притяжения.
То есть, к слову, заканчивающемуся на гласную заднего ряда прибавля­
ется вариант аффикса с гласной заднего ряда, а к слову, последняя гласная
которого является гласной переднего ряда, аффикс с гласной переднего ряда.
В турецком языке есть три вида аффиксов.
1. К первому виду относятся неизменяемые аффиксы. Эти аффиксы не
имеют фонетических вариантов. К этому типу относятся семь аффик­
38 Фонетика (Ses Bilgisi)

сов, они были перечислены нами ранее как «Аффиксы, в которых не


выполняется принцип небного притяжения» (-yor, -ken, -leyin, -(ı)mtrak,
-ki, -daş, -gil).
Например:
Yürüyor, okurken, akşamleyin, yeşilimtrak, sabahki, dindaş, amcamgil...
2. Аффиксы второго типа имеют по два фонетических варианта: один идет
после гласных переднего ряда (с буквой е), а другой — после гласных зад­
него ряда (а).
Например:
• отрицательный глагольный аффикс: -т а , -те;
• аффикс местного падежа: -de, -da;
• аффикс исходного падежа: -den, -dan;
• аффикс множественного числа: -1ar, -1ег...
3. Аффиксы третьего типа имеют по четыре фонетических варината, а
именно:
• после гласных а или ı идет аффикс с буквой ı (-sız),
• после гласных е иди i идет аффикс с буквой i (-siz),
• после гласных о иди и идет аффикс с буквой u (-suz),
• после гласных ö и д и ü идет аффикс с буквой ü (-süz).
Например:
Аффиксы, делающие из существительного существительное:
-lı, -li, -lu, -İÜ;
-sız, -siz, -suz, -süz;
-cı, -ci, -cu, -cü...
Аффиксы, делающие из глагола существительное:
-ım, -im, -um, -üm;
-ış, -iş, -uş, -üş;
-ık, -ik, -uk, -ük...
Аффиксы принадлежности:
-ım, -im, -um, -üm;
-ın, -in, -un, -ün;
-ınıız, -imiz, -umuz, ümüz...
Эти три типа можно представить в виде следующей таблицы:

1) после а - е —i —i - 0 - u - ö —Ü —>один и тот же аффикс


2) после а - 1 - o - u —>-а после e —i —ö —ü —> -е
UJ

e - i —> -i —» - U Ö- Ü —+ -Ü
I 1

О —U
Фонетика (Ses Bilgisi) 39

ФОНЕТИЧЕСКИЕ ПРОЦЕССЫ (ГЛАСНЫЕ)

1. В Ы П А Д Е Н И Е ГЛАСНОЙ Б У К В Ы
(Ses (H ece, Ünlü) D üşm esi)

Определение: При добавлении к двухсложным словам с узкой гласной во


втором слоге (ı, i, u, ü), аффикса, начинающегося с гласной буквы, узкая
гласная из второго слога выпадает. Это явление называется выпадением
гласной буквы или выпадением среднего слога (ses (hece, ünlü) düşmesi
veya orta hece düşmesi).
Например:
Ağız —> benim ağız + ım —» benim ağzım
senin ağız + m —* senin ağzın
onun ağız + ı —> onun ağzı
bizim ağız + ımız —> bizim ağzımız
sizin ağız + mız —* sizin ağzınız
onların ağız + lan —> onların ağızlan
Например:
ağız —» ağız + ı —> ağzı alm —» alm + ı —>alm
omuz —» omuz + u —» omuzu göğüs -> göğüs + ü —►göğsü
beyin —>beyin + i —>beyni karın - > kann + ı —>kamı
boyun —* boyun + u —* boynu akıl —» akıl + ı —» aklı
burun —» burun + u —>burnu koyun —>koyun + u —>koynu (пазуха)
gönül —>gönül + ü —>gönlü fikir — fikir + i —» fikri
ömür —>ömür + ü —* ömrü zihin - ->zihin + i —» zihni
resim —* resim + i —* resmi isim — • isim + i —♦ ismi
emir —> emir + i —* emri keyif - -> keyif + i —» keyfi
şehir —» şehir + i —» şehri keşif - * keşif + i —» keşfi
oğul —» oğul + u —> oğlu kayın - -» kayın + ı —>kaynı
Иногда это явление наблюдается и при образовании глаголов от
именных основ.
Например:
İlerilemek ilerlemek, kokulamak - koklamak
В некоторых двусложных словах с узкой гласной во втором слове, в ча­
стности во многих именах собственных, выпадение гласной не происходит.
Например:
oyun - oyun + и • -»oyunu
okul — okul + u - ■okulu
topuk - > topuk + u topuğu
40 Фонетика (Ses Bilgisi)

baldır —> baldır + ı —> baldın


koyun —» koyun + u —>koyunu (баран, овца)
Gönül —►Gönül’e verdi (имя собственное)
Ömür —* Ömür’ü gördüm, (имя собственное)
Узкие гласные второго слога часто выпадают при образовании глаго­
лов (с помощью вспомогательных глаголов etmek и olmak) от существи­
тельных, заимствованных из арабского языка.
Например:
sabır —> sabretmek hüküm —* hükmetmek
hapis —> hapsetmek emir —» emretmek
kasıt —>kastetmek meyil —►meyletmek
keşif —* keşfetmek seyir —» seyretmek
şükür —» şükretmek bahis —» bahsetmek
nakil —» nakletmek kayıp —►kaybolmak
akis —> aksetmek azim —►azmetmek
devir —>devretmek kayıt —» kaydetmek
Выпадение слога нередко наблюдается также на стыке двух основ со­
ставных слов.
Например:
cuma + ertesi —* cumartesi pazar + ertesi —►pazartesi
ne + asıl —* nasıl kahve + altı —»• kahvaltı
sütlü + aş —> sütlaç ne + için —>niçin
Иногда наблюдается и выпадение широких гласных в среднем слоге.
Например:
Nerede —♦ nerde, burada —>burda, şurada —* şurda, orada —» orda
При образовании существительного uyku (сон) от глагола uyumak
(спать), также наблюдается выпадение узкой гласной:
uyumak —» uyu + ku —» uyku

2. В С Т А В Н Ы Е ГЛАСНЫ Е
(Ses (Ü nlü) T ürem esi)

Определение: Для облегчения произношения арабских и персидских


слов, заканчивающихся на две согласные, в турецком языке используются
вставные гласные. Они помещаются между двумя конечными согласными.
Однако при добавлении к такой основе аффикса и вспомогательного гла­
гола, начинающегося с гласной буквы, вставные гласные выпадают.
Выпадение и вставка гласных два независимых явления, но иногда,
как вы видите, они вытекают друг из друга.
Фонетика (Ses Bilgisi) 41

Например:
emr —» emir keşf —» keşif azl —> azil
nakl —*• nakil hükm —* hüküm bahs —* bahis
fıkr —> fikir sabr —>sabır şahs —> şahıs
şehr —►şehir ilm —* ilim zehr —* zehir
zikr —» zikir seyr —* seyir kayd —> kayıt
Вставные гласные наблюдаются иногда перед аффиксом -cık, -cik,
-cuk, -cük, прибавляемым к односложным словам.
Например:
Dar —* dar + cık —* daracık az —* az + cık —» azıcık
bir —у bir + cik —►biricik genç —> genç + cik —►gencecik

3. С У Ж ЕН И Е ГЛАСНЫ Х
(Seslilerin (Ü nlü) D aralm ası)

Определение: Аффиксы, начинающиеся с буквы у, имеют интересную


особенность: они «сужают» предыдущую гласную. Возьмем для примера
аффикс настоящего продолженного времени -yor. При добавлении этого
аффикса к основам, заканчивающимся на а и е (широкие огубленные глас­
ные), эти гласные сужаются и превращаются в узкие ı, i, u, ü.
Например:
Anlamak —> anla + yor —►(a / 1) —»■anlıyor;
beklemek —* bekle + yor —» (e / i) —* bekliyor;
sulamak —> sula + yor —» (a / u) —» suluyor;
ütülemek, ütüle + yor —» (e / ü) —» ütülüyor...
Подобное сужение происходит не только перед аффиксом -yor. В двух­
сложных глаголах “yemek” и “demek” гласная корня сужается перед боль­
шинством аффиксов, начинающихся с буквы у.
Например:
Demek —> diyor, diyen, diyelim, diyecek, diye;
yemek —►yiyor, yiyelim, yiyen, yiyince, yiyecek
Примечание: Обычно deyince читается как diyince, a deyip —> diyince.
Однако на письме буква е сохраняется.
В слове пе также происходит сужения.
Например:
Ne —* ne + у + е —►niye (в значении “niçin”, “neden”)
Это же явление наблюдается при добавлении аффикса -yor к отрица­
тельной основе глагола.
42 Фонетика (Ses Bilgisi)

Например:
Korkmak—» kork + ma + yor —> (-ma / -mu) —>korkmuyor;
gelmek —> gel + me + yor —» (-me / -mi) —* gelmiyor
В многосложных словах сужение гласных перед буквой у наблюдает­
ся только при произнесении. На письме остаются широкие гласные.
Например:
Atlayarak читается atlıyarak başlayan читается başlıyan
yaşayacak читается yaşıyacak atlamayalım читается atlamıyalım
gelmeyen читается gelmiyen gizleyeli читается gizliyeli

2. СОГЛАСНЫЕ ЗВУКИ
(Ünsüzler (Sessiz Harfler)
Определение: Согласные звуки (ünsüzler, sessizler) — это такие звуки, при
образовании которых воздух встречает в полости рта какую-нибудь преграду.
Согласные звуки не произносятся отдельно. При их произнесении к
согласному добавляется звук е.
Например:
b —> «бэ», с —>«дже», ç —> «чэ», d —> «дэ», f —> «фэ»...
Буквы “к” и “h” часто произносятся как «ка» и «ха», но это является
ошибкой. Все согласные должны произносится с «э» на конце.
В турецком языке выделяется двадцать одна согласная буква2:
Ь, с, ç, d, f, g, ğ, h, j, k, 1, m, n, p, r, s, ş, t, v, y, z.

ОСОБЕННОСТИ СОГЛАСНЫХ
Согласные можно делить на группы по нескольким критериям. В даль­
нейшем эта классификация пригодится нам при описании ряда правил.

1. Глухость / звонкость:

В зависимости от того, дрожат ли голосовые связки при произнесе­


нии того или иного звука, в турецком языке выделяются глухие и звонкие
согласные:

2 В дальнейшем для простоты мы будем называть буквы, соответствующие согласным


звукам, согласными буквами.
Фонетика (Ses Bilgisi) 43

1. Глухие согласные (sert ünsüzler), образуются без участия голосовых


связок: ç, f, h, k, р, s, ş, t
2. Звонкие согласные (yumuşak ünsüzler), образуются при участии голо­
сового тона, производимого дрожанием голосовых связок: Ь, с, d, g, ğ, j, 1,
m, n, r, v, y, z
У некоторых глухих согласных есть парные звонкие. Позже мы уви­
дим, где в каких правилах будут упоминаться эти пары «глухой - звон­
кий»: b - р, с - ç, d - 1, g - k.

2. П о месту образования согласны е делятся на четы ре


группы:

1. Губные согласные: b, f, m, р, v
a. губно-губные: b, m, р
b . губно-зубные: f, v

2. Переднеязычные: с, ç, d, j, n, s, ş, t, z
a. альвеолярные: d, n, s, t, z
b. передненебные: с, ç, j, ş
3. Небные согласные: g, ğ, k, 1, г, у
a. передненебные согласные: g, k, у, 1, r
b. задненебные: g, ğ, k (хриплый “h”, глухой “n”)
4. Фарингальные согласные: h

3. П о характеру преграды и способу ее преодоления:

Согласные различаются в зависимости от того, какого рода преграды


образуют органы речи для воздушного потока, идущего из легких.
1. Фрикативные (щелевые) согласные — органы реи не сомкнуты, меж­
ду ними остается щель: f, ğ, h, j, 1, m, n, r, s, ş, v, y, z
2. Взрывные согласные — органы речи сомкнуты, воздушная струя раз­
мыкает их: Ь, с, ç, d, g, k, р, t
Некоторые правила употребления согласных букв
В турецком языке никогда не встречается сочетание двух согласных в
начале слова. Единственным исключением является слог bre.
Например:
Все слова, начинающиеся на две согласные, такие как tren, fren,
plan, grup, trafik, klan, kral, являются заимствованиями.
Исконно турецкие слова никогда не заканчиваются на буквы Ь, с, d, g,
кроме случаев, когда необходимо различить близкие по звучанию слова.
44 Фонетика (Ses Bilgisi)

Например:
At (лошадь) — ad (имя), ot — od, saç — sac, ilce — ilçe, haç — hac,
yad — yat, şad — şat...
В этих случаях буквы с и d, используемые на конце слов, являются
смыслоразличительными.
Заимствования также часто несколько изменяются, чтобы они не про­
тиворечили данному правилу.
Например:
Sebeb —» sebep, kitab —►kitap, cild —> cilt, etüd —> etüt, reng —» renk...
При присоединении аффикса, начинающегося с гласной буквы, к по­
добным словам, последняя буква корня опять озвончается.
Например:
Sebep —>sebebi, kitap —* kitabı, cilt —»cildi, etüt —»etüdü, renk —» rengi...

ФОНЕТИЧЕСКИЕ ПРОЦЕССЫ (СОГЛАСНЫЕ),


ГАРМОНИЯ СОГЛАСНЫХ
1. ГАРМ О Н И Я СОГЛАСН Ы Х (Ü nsüz B enzeşm esi (Ü nsüz
U yum u, Sert Sessiz B enzeşm esi, Sessizlerin B enzeşm esi)

Все турецкие согласные делятся на две группы:


1. глухие согласные: f, s, t, k, ç, ş, h, p;
2. звонкие согласные: b, с, ç, d, f, g, ğ, h, j, k, 1, m, n, p, r, s, ş, t, v, y, z.
Определение: При присоединении аффикса, начинающегося с соглас­
ной буквы, к слову, заканчивающемуся на глухую согласную, выбира­
ется вариант аффикса, начинающийся с глухой согласной. Это называ­
ется уподоблением или гармонией согласных (ünsüz benzeşmesi veya
ünsüz uyumu) denir. Таким образом, после слов, заканчивающихся на
буквы f, s, t, k, ç, ş, h, p выбираются варианты аффиксов, начинающие­
ся только с ç, k, t.
Для облегчения запоминания глухих согласных вы можете выучить
словосочетание fıstıkçı şahap, все согласные которого являются глухими
(F(I)ST(I)KÇ(I) Ş(A)H(A)P).
Например:
Sınıf —> sınıf + da —> sını/ta otobüs —»otobüs + de —*■ otobüste
yurt —> yurt + da —►yurtta sokak —> sokaAta
ağaç —* ağaç + da —> ağaçta kuş —>kuş + da —* kuşta
timsah —* timsah + da —> timsa/ıta kitap —>kitap + da —» kitapta
Фонетика (Ses Bilgisi) 45

Например:
Sını/ta (bahçede), sepetten (evden). Türkçe (İngilizce), gözlükçü
(futbolcu), kitapçık (maymuncuk), yapışkan (alıngan), başkı (saygı)...

2. О ЗВ О Н Ч Е Н И Е
(Ü nsüz (Ses) Yum uşam ası)

Определение: При присоединении аффиксов, начинающихся с гласной


буквы, к словам, оканчивающимся на буквы “р”, “ç”, “t”, “к”, происходит
чередование: р —> b, ç —> с, t —> d, k —►ğ (g). Это явление называется
озвончением (ünsüz yumuşaması).
Например:
Kitap —> kitap + ı —> kitabı ağaç —> ağaç + ı —> ağacı
yurt —* yurt + u —> yurdu çocuk —> çocuk + u —>çocuğu
p —* mektup, dolap, cevap, kitap, dip...
ç —> sütlaç, borç, basınç, sevinç, bilinç...
t —> kağıt, kanat, sepet, senet, tat...
k —>çiçek, böcek, bebek, dilek, ekmek...
Например:
Kitap —>benim kitap + ım —> benim kitabım
senin kitap + m —> senin kitabın
onun kitap + ı —> onun kitabı
bizim kitap + ımız —» bizim kitabımız
sizin kitap + iniz —> sizin kitabınız
onların kitap + lan —* onlann kitapları
Если слово заканчивается на сочетание согласных “-nk”, то происхо­
дит чередование nk — * ng.
Например:
Renk —> rengi, ahenk —>ahengi, cenk —> cengi, denk —> dengi, çelenk
—» çelengi...
На большинство заимствований это правило не распространяется.
Например:
Sanat, millet, devlet, sürat, hakikat, hukuk, tabiat, saat, sanat...
Не озвончается также словообразовательный аффикс “-t”.
Например:
Anmak —>anıt, kesmek —> kesit, konmak —* konut, yapmak —> yapıt,
yakmak —>yakıt, taşımak —> taşıt...
46 Фонетика (Ses Bilgisi)

На письме не озвончаются также глухие буквы на конце имен собст­


венных.
Например:
M urat’ı, Gemlik’e, Aytaç’ı, Serap’a...
Однако в разговорной речи на конце имен собственных, заканчиваю­
щихся на “р”, “ç”, “t”, “k“ звучат “b”, “с”, “d”, “ğ“.
Озвончение также обычно не происходит на конце односложных слов.
Например:
Тор, küp, çöp, çap, sap, hap, dip; kaç, saç, suç, üç, iç, koç; et, süt, it,
bit, at; kök, tek, tok, ak, ek...
Кроме нескольких односложных слов-исключений, глухие согласные
на конце которых озвончаются.
Например:
Кар —> kabı, taç —>tacı, çok —> çoğu, cep —> cebi, dört —» dördü...
В глаголах также озвончения обычно не происходит.
Например:
Akıtmak —> akıtıyor, tepmek —> tepiyor, bırakmak —* bırakıyor,
açmak —* açıyor...
Есть только несколько глаголов-исключений, последние буквы осно­
вы которых чередуются t —> d. Таких слов совсем немного. Наиболее рас­
пространенные из них это глаголы gitmek и etmek, а также все глаголы,
образованные от глагола etmek.
Например:
Gitmek, etmek, tatmak, ditmek, gütmek (gitmek —> gidiyor, etmek —►
ediyor, tatmak —> tadıyor, ditmek —» didiyor, gütmek —> güdüyor);
Seyretmek, reddetmek, zannetmek... (seyretmek —* seyrediyor,
reddetmek —* reddediyor, zannetmek —> zannediyor)
Yaratmak fiilinin iki hali de vardır. Fakat manaları farklıdır.
Yaratmak —> yaratan (создатель), yaradan (Аллах).

3. В С Т А В Н Ы Е СОГЛАСНЫ Е
(Ü nsüz (Ses) T ürem esi)

Определение: Некоторые слова, заимствованные из европейских языков, в


оригинале писались с удвоенными согласными на конце. В турецком языке в
турецком языке эти слова пишутся с одной согласной на конце, однако при
добавлении аффикса, начинающегося с гласной, вторая согласная опять появ­
ляется. Эти буквы и называются вставными согласными (ünsüz türemesi).
Фонетика (Ses Bilgisi) 47

Например:
В оригинале слово af пишется с двумя «ф»: aff. В турецком языке
оно используется в форме с одной буквой «ф», но при добавлении
аффиксов, начинающихся с гласной буквы, «ф» удваивается.
Например:
Af —> affetmek, hak —> hakkı, sır —» sırrı, tıp —►
tıbbi, zan —*
zannetmek, şık —* şıkkı, his —> hissetmek, red —>reddetmek, hâl —>
hâlletmek...
Например:
Hak —>benim hak + ım —* benim hakkım
senin hak + m —> senin hakkın
onun hak + ı —> onun hakkı
bizim hak + ımız —► bizim hakkımız
sizin hak + iniz —» sizin hakkınız
onların hak + lan —> onlann hakları
Похожее явление наблюдается в словах, которые в оригинале имели
две гласные подряд. Это нарушает одно из основных правил турецкого
языка: «Две гласные буквы не должны следовать одна за другой». Чтобы
правило не нарушалось, и используются вставные буквы (обычно в по­
добных случаях используются буквы у и v).
Например:
Fiat —> fiyat, faide —> fayda, zaif —» zayıf; repertuar —> repertuvar,
laboratuar —» laboratuvar, konservatuar —> konservatuvar, tual —*■ tuval,
tualet —* tuvalet...
Однако некоторые слова сохраняют свое первоначальное написание.
Например:
Dua, fiil, aile, şiir, şuur, saat, sual, cemaat, Fuat, Rauf, saadet, kanaat,
matbaa, faiz, fuar, kuaför, laik, puan...
В составных словах гласные буквы могут идти одна за другой. В этом
случае вставные согласные не используются.
Например:
Karacaoğlan, Kocaeli, akçaağaç...

4. В Ы П А Д Е Н И Е СО ГЛАСН Ы Х (Ü nsüz (Ses) D üşm esi)

Определение: В исконно турецких словах не бывает удвоенных соглас­


ных. Поэтому заимствования из арабского языка с удвоенными согласны­
ми на конце в турецком языке имеют на конце только одну согласную. Это
явление и называется выпадение согласных (ünsüz düşmesi).
48 Фонетика (Ses Bilgisi)

Например:
Накк —> hak, redd —* ret, hiss —> his, zann —* zan, hail —» hal, şıkk —>
şık, aff —» af...
Выпадение конечной согласной k наблюдается также в словах, которым
добавляется уменьшительно-ласкательный аффикс -cık, -cik, -cuk, -cük.
Например:
Büyük —* büyücek, küçük —* küçücük, minik —> minicik, ufak —»
ufacık, alçak —> alçacık, sıcak —> sıcacık, çabuk —> çabucak...
В конкретных же именах существительных конечное к не выпадает.
Например:
Kulak —>kulakçık, karın —» karıncık, kapak —» kapakçık...
Конечные сочетания ft и st во многих заимствованиях читаются про­
сто f и s, однако на письме буква t сохраняется.
Например:
Çiftçi читается çifçi, çift —* çif, serbest —> serbes, üstgeçit —» üsgeçit,
rastgele —> rasgele...
Иногда выпадение согласной наблюдается при образовании глагола от
имени существительного или прилагательного.
Например:
Büyük —> büyümek, küçük —>küçülmek, soğuk —> soğumak, gevşek —»
gevşemek...

АССИМИЛЯЦИЯ СОГЛАСНЫХ
(Ünsüz Değişikliği (Ünsüz Benzeşmesi)

ВНИМАНИЕ! Это правило определяет только произнош ение, но не на­


писание слов.
1) п —> m
Губной согласный звук b после звука п превращается в т .
Обычно это происходит в заимствованиях (особенно из персидского
языка). Это явление называется регрессивная ассимиляция (gerileyici
ünsüz benzeşmesi), то есть если в слове-оригинале было сочетание nb, в
турецком языке оно превращается в mb. В турецком языке эти слова пи­
шутся с буквой ш, однако при чтении она часто звучит как п.
Эта ассимиляция видна только при произнесении слов.
Например:
Saklanbaç —* saklambaç, dolanbaç —» dolambaç, anbar —» ambar,
canbaz —* cambaz, anber —» amber, çeharşenbe —* çarşamba, pencşenbe —>
Фонетика (Ses Bilgisi) 49

perşembe, çenber —> çember, sünbül —> sümbül, penbe —> pembe, tenbel —*
tembel, menba —> memba... olmuştur.
В таких словах как İstanbul, Safranbolu, Zeytinbumu, düzenbaz,
sonbahar, bin bir, binbaşı, onbaşı также перед буквой b пишется n, хотя при
произнесении она уподобляется т .
2) ğ —►v
В некоторых словах наблюдается тенденция произнесения v вместо ğ.
Для таких слов нормой считается оба варианта написания.
Например:
Döğmek — dövmek, göğermek — gövermek, oğmak — ovmak,
öğmek — övmek, söğmek — sövmek, öğünmek — övünmek...
Однако более правильным считается писать подобные слова через V.

3) b —» р
Пришедшее из арабского языка буквосочетание sb в турецком языке
превращается в sp.
Например:
Nisbet —> nispet, isbat —> ispat, müsbet —> müspet, tesbit —> tespit,
teşbih —>tespih... olmuştur.
В других же случаях (не после s) согласная b остается и при заимст­
вовании слова в турецкий язык.
Например:
makbul, ikbal, tatbik, teşbih...

ДВЕ СОГЛАСНЫЕ В НАЧАЛЕ СЛОВА

ВНИМАНИЕ! Эта тема также касается только правил произнесения.


Исконно турецкие слова никогда не начинаются с двух согласных.
Если в начале слова две согласные подряд, значит, это слово является за­
имствованием.
Например:
Grup, gramer, tren, kral, plan, plaj, stat, spor, prova, spiker, standart...
При произнесении подобных заимствований очень часто между дву­
мя согласными часто слышится призвук гласного звука. Однако на письме
обычно это не отражается.
Например:
Tren —> tiren, spor —» sipor, plan —> pilan, grup —> gurup, kral —*
kıral, gramer —>gıramer...
50 Фонетика (Ses Bilgisi)

ВСТАВНЫЕ БУКВЫ
(Kaynaştırma Harfleri)
Определение: В турецком языке две гласные никогда не стоят рядом (при
этом не рассматриваются составные слова). Если к основе слова, заканчи­
вающейся на гласную, необходимо прибавить аффикс, также начинающийся
с гласной, используются вставные согласные: “у”, “n”, “s”, “ş”.
1) .у _> чаще всего между гласной основы и гласной аффикса вставляется
буква “у”.
Например:
Araba —» araba + а —* arabaya kedi —» kedi + e —>kediye
Kapı —* kapı + а —>kapıya pencere —» pencere + e —>pencereye
Kutu —> kutu + a —> kutuyu ütü —>ütü + e —>ütüye
Например:
Liseye gidiyorum.
Arabayı yıkıyorum.
Ben evdeyim.
Saat ikiye beş var.
ВНИМАНИЕ! Кроме этого, буква “у” появляется перед аффиксами спря­
жения, прибавляемыми к словам ise, idi, imiş, а также iken (прибавляется
только к именным основам) и ile (как послелог, так и союз). При этом на­
чальная i этих аффиксов выпадает.
Например:
Hasta ise = Hastaysa (Hasta + у + sa)
Hasta idi = Hastaydı (Hasta + у + dı)
Hasta imiş = Hastaymış (Hasta + у + mış)
Hasta iken = Hastayken (Hasta + у + ken)
Hasta ile = Hastayla (Hasta + у + la)
Например:
Eğer hastaysa doktora götürelim. (Если он болен, давайте отвезем
его к врачу.)
On yıl önce çok yakışıklıydı. (Десять лет назад он был очень кра­
сивым.)
Ahmet orada çok mutluymuş. (Ахмет был там очень счастлив.)
İstanbul’a arabayla gideceğiz. (Мы поедем в Стамбул на машине.)
Ben sinirliyken yanıma yaklaşma! (Не подходи ко мне, когда я не
в духе.)
2) -п —> после аффиксов принадлежности третьего лица единственного и
множественного числа перед любым аффиксов вставляется буква п. При
этом неважно, начинается ли этот аффикс с гласной буквы или с согласной.
Фонетика (Ses Bilgisi) 51

Эта же вставная буква появляется двухаффиксном изафете перед аф­


фиксом падежа в определяемом слове.

{
его 1. (- 1, -i, -u, -Ü) ~1
2. (-sı, -si, -su, -sü) > + п+
их (-lan, -leri) J
Например:
Onun kardeş/ne verdim.
Onun arabasını yıkıyorum.
Onun evinde oturuyoruz.
Onun okulundan bahsediyoruz.
Onun bahçecinin kapısı yeşildi.
Yatak odasına girme!
Hayvanat bahçecini gördün mü?
Ana okulunda okuyor.
Bilgisayar masasından bahsediyorduk.
Oturma odasının penceresi açık kalmış.
Kapının kolu kırıldı.
Arabanın kapısı çizilmiş.
Ali’nin arabası çok eski.
Kutunun içi temiz olmalı.
Onların kardeş/erıne verdim.
Onların araba/arını yıkıyorum.
Onların evlerinde oturuyoruz.
Onlann okul/arından bahsediyoruz.
Onların bahçelerinin kapılan yeşildi.
3) -s —* Буква s вставляется перед аффиксом принадлежности третьего лица
единственного числа после основы, заканчивающейся на гласную. Таким об­
разом, аффикс принадлежности принимает вид: а - 1 —» -sı, e - i —»-si, o - u —»
—» -su, ö - ü —» -sü. Эта буква практически уже не считается вставной, а явля­
ется частью аффикса принадлежности единственного числа.
Например:
Onun annesi [его/ее мама), onun arabası (его/ее машина), onun
ütüsü, onun kutusu ...
4) -ş —» Буква ş используется в собирательных числительных, которые об­
разуются при помощи аффикса “-аг/-ег”. При добавлении этого аффикса к
основе, заканчивающейся на гласную, происходит вставка буквы ş. Числи­
тельных, оканчивающихся на гласную, совсем немного, поэтому эта
вставная буква встречается только в нескольких словах.
Например:
İkişer (по двое), altışar (по шесть), yedişer, yirmişer, ellişer
52 Фонетика (Ses Bilgisi)

СЛОГ
(Hece)
Определение: Слогом (hece) называется звуки, произносимые на одном
дыхании.
Одна гласная в турецком языке может образовывать слог, одна со­
гласная — не может. Турецкие слова состоят минимум из одного слога,
максимум из четырех.
Слоги делятся на две группы: открытые слоги (açık hece) и закрытые
слоги (kapalı hece).
a) Открытыми называются слоги, заканчивающиеся гласной буквой:
kapı, araba, bu...
b) Закрытыми называются слоги, заканчивающиеся согласной буквой:
göz, kalem, ev...

УДАРЕНИЕ
(Vurgu)
Определение: Ударным называется тот слог слова, который произносит­
ся более отчетливо и интенсивно.
В большинство турецких слов ударение падает на последний слог.
Добавляемые к основе аффиксы чаще всего сдвигают ударение таким
образом, чтобы она оставалось на последнем слоге слова.
Вместе с этим в сложных словах, в определительных группах, иза-
фетных конструкциях и в именах собственных ударение может изменять­
ся. Поэтому ударение делится на:
1. ударение в словах;
2. ударение в изафетных конструкциях и именных группах;
3. ударение в предложениях.

1. УДАРЕНИЕ В СЛОВАХ
(Kelime Vurgusu)
В односложных словах турецкого языка ударение отсутствует. Просто
единственная гласная таких слов произносится несколько более четко.
Фонетика (Ses Bilgisi) 53

Например:
Bol, yaz, ev, bu, şu, ot, el, gül, dil...
В инфинитивах ударение падает на последний слог (в примерах вы­
делен полужирным шрифтом).
Например:
Vermek, kaçmak, vurmak, sevinmek, çalışmak...
В названиях людей и животных ударение падает на последний слог.
Например:
Doğan, Serpil, Ümit, Kemal, Mehmet, Boncuk, Minnoş, Tekir...
В названиях цветов ударным также является последний слог.
Например:
Siyah, beyaz, kırmızı, mavi, sarı, yeşil...
В большинстве имен существительных ударным является последний слог.
Например:
Öğrenci, öğretmen, vurgun, sürgün, çiçek, arkadaş, güzel...
Однако некоторые имена существительные этому правилу не подчи­
няются.
Например:
Papatya, kaplıca, omurga, yonca, kundura...
В большинстве прилагательных с усиленным значением ударение па­
дает на первый слог.
Например:
Bembeyaz, simsiyah, koskocaman, bomboş, yemyeşil...
В прилагательных с усиленным значением, в которых редуплициру­
ются два слога, ударение падает на второй слог.
Например:
Sırılsıklam, sapasağlam, çırılçıplak, yapayalnız...
Во всех междометиях ударение падает на первый слог.
Например:
Eyvah, maşallah, haydi, aferin, vah vah...
Во многих географических названиях ударение также падает на пер­
вый слог.
Например:
Bursa, İzmir, Muğla, Samsun, M armara, Türkiye, Avrupa...
54 Фонетика (Ses Bilgisi)

Исключением являются случаи образования географических назва­


ний при помощи аффикса “-istan”. Тогда ударение падает на последний
слог.
Например:
Yunanistan, Bulgaristan, Özbekistan, Kazakistan...
А также географические названия, оканчивающиеся на сочетание “-уа”.
В них ударение падает на предпоследний слог.
Например:
Antalya, Antakya, Sakarya, Malatya, İtalya, Almanya...
Во многих словах, заимствованных в турецкий язык относительно
недавно, ударение падает на первый слог.
Например:
Hitler, banka, posta, radyo...
Есть ряд безударных аффиксов, они переносят ударение на предшест­
вующий слог: -ma , -са, -madan.
Например:
Uyuma, insanca, yavaşça, kalkmadan...
В составных словах ударение обычно падает на первый слог. Исклю­
чением являются только составные слова, первая часть которых состоит из
двух слогов. В этом случае ударение падает на второй слог.
Например:
Başbakan, beyefendi, yılbaşı, binbaşı; hanımeli, cumartesi, ortaokul...

2. УДАРЕНИЕ В ИЗАФЕТНЫХ КОНСТРУКЦИЯХ


И ИМЕННЫ Х ГРУППАХ
(Tamlama Vurgusu)
В изафетных конструкциях ударение обычно падает на последний
слог первого слова.
а. двухаффиксный изафет:
Например:
Okulun kapısı, kapının kolu, sınıfın tahtası...

J Имеется в виду отрицательный аффикс (безударный), а не аффикс усеченного инфи-


нитива (ударный).
Фонетика (Ses Bilgisi) 55

b. одноаффиксный изафет:
Например:
Kadın çorabı, sınıf defteri, yemek kitabı...
c. безаффиксный изафет:
Например:
Altın yüzük, demir kapı, kurşun kalem...
d. именная группа:
Например:
Zengin kadın, yaşlı adam, şişman çocuk...
e. изафетная цепь:
Например:
Güzel boyalı ev, uzun boylu adam, mavi renkli gömlek...

3. УДАРЕНИЕ В ПРЕДЛОЖЕНИЯХ
(Cümle Vurgusu)
В правильно построенных предложениях ударение падает на слово,
предшествующее сказуемому.
Например:
Dün sizi otobüste Haşan görmüş.
Dün Haşan sizi otobüste görmüş.
Dün otobüste Haşan sizi görmüş.
Haşan sizi otobüste dün görmüş.
В предложениях с вопросительными частицами “mı, mi, mu, mü” уда­
рение падает на слово, предшествующее этой частице.
Например:
Dün sizi otobüste Haşan mı görmüş?
Dün Haşan sizi otobüste mi görmüş?
Dün otobüste Haşan sizi mi görmüş?
Haşan sizi otobüste dün mü görmüş?
Dün otobüste Haşan sizi görmüş mü?
В предложениях специального вопроса (имеющих в своем составе
вопросительные слова) ударение падает на вопросительное слово.
Например:
Dün sizi otobüste kim görmüş?
Dün Haşan sizi nerede görmüş?
56 Фонетика (Ses Bilgisi)

Dün otobüste Haşan kimi görmüş?


Haşan sizi otobüste ne zaman görmüş?
В повелительных предложениях ударение падает на первое слово.
Например:
Otur şuraya!
Gel yanıma.
Söyle bana.
В предложениях с обратным порядком слов ударение падает на пер­
вое значимое слово предложения (имя или глагол).
Например:
Gördün mü dünkü kavgayı?
Keşke vermeseydin ona arabayı.
Bilmez miyim ben onun ne kadar cimri olduğunu.
Союз de переносит ударение на предшествующее слово или именную
группу.
Например:
Biz geçen yıl bu kitabı da okuduk.
Ahmet’in buraya geldiğini Hakan’da söyledi.
СЛОВА
(KELİME, SÖZCÜK)

Определение: Мельчайшие части предложения, имеющие свой смысл или


сами по себе смысла не несущие, но получающие его в составе предложе­
ния (например, вспомогательные слова-связки), называются словами
(kelime, sözcük). Слова — мельчайшие значимые частицы языка, выстраи­
ваемые в определенном порядке, образуют предложение.
Корни в турецком языке делятся на именные (isim) и глагольные (fiil).
От именных корней образуются следующие части речи: существитель­
ное, прилагательное, местоимение, а также наречие, союз и междометие.
Именные корни передают идею существования или понятие, а гла­
гольные корни описывают действия и события.
В зависимости от места, занимаемого в предложении, слова с имен­
ными и глагольными корнями выполняют различные функции в предло­
жении и являются различными частями речи.
В турецком языке есть также вспомогательные слова, имеющие
именные корни, которые сами по себе никакого смысла не несут, но в пред­
ложении его приобретают или добавляют что-то к смыслу других слов.
При выделении частей речи не имеет значения, является ли слово за­
имствованием или исконно турецким, однако в виду того, что слова, заим­
ствованные из других языков, часто не подчиняются правилам турецкого
языка, о них необходимо сказать отдельно.
В турецком языке наблюдается большое число заимствований среди
имен существительных и прилагательных. По большей части это арабские
и персидские слова, заимствованные в турецкий язык очень давно.
Все глаголы — исконно турецкие. Исключение составляют только со­
ставные глаголы, именная часть которых может быть заимствованием.
Местоимения также исконно турецкие, среди наречий же, союзов,
частиц и междометий встречаются иностранные заимствования.
Смысл слов турецкого языка, а также их часть речи можно опреде­
лить лишь глядя на все предложение. Все слова делятся на группы по зна­
чениям и роли в предложении. Каждое слово само по себе имеет опреде­
ленный смысл, но этот смысл может меняться в зависимости от того, ка­
кую роль слово играет в предложении.
Некоторые слова сами по себе не несут никакой информации.
58 Слова (Kelime, Sözcük)

Например:
İçin, ancak, kadar, gibi, dahi, bile, de...
Одно и то же слово может принадлежать разным частям речи. Это за­
висит от роли слова в предложении. Объединяясь в группы с другими сло­
вами, слово также может изменить часть речи (по-турецки это явление
называется isimlerde görev değişimi). Приведем пример слова, которое
может принадлежать к четырем частям речи:
Например:
İyi bir tarz: прилагательное
İyi görünüyorsun: наречие
İyiyi kötüden ayırmak lazım: существительное
İvi! Ver öyleyse: междометие
Слова можно классифицировать по следующим признакам (в зависи­
мости от их значений и отношений между словами):

1. ЗНАЧЕНИЯ СЛОВ

ОСНОВНОЕ ЗНАЧЕНИЕ
(Gerçek (Temel) Anlam)
Определение: Основным (или словарным) значением слова (temel anlam,
sözlük anlamı) называется то значение, которое первым приходит на ум.
Например:
Yol: основное значение «дорога, путь».
Çocuklar yolda oynuyorlar.
Arabalar yolun kenarına park etmişti.

ПОБОЧНОЕ ЗНАЧЕНИЕ
(Yan Anlam)
Определение: С течением времени слова иногда приобретают новые зна­
чения, близкие к основным. Такие значения слов называются побочными
значениями (yan anlam).
Новые (побочные) значения слов обычно образуются метонимией:
при этом учитывается сходство означаемых объектов.
Слова (Kelime, Sözcük) 59

Например:
Когда мы слышим слово göz, первым, что приходит нам в голову,
является орган человеческого тела — «глаз». Но это слово встречает­
ся также в словосочетаниях iğnenin gözü «ушко иголки», çantanın
gözü «отделение сумки», masanın gözü «ящик стола». В этих слово­
сочетаниях мы видим уже несколько другие значения слова göz, обра­
зованные от основного по принципам сходства и подобия. Эти значе­
ния и называются побочными.
Например:
yol —►основное значение —* дорога
yol —> побочное значение —> путь, метод
kol —>основное значение —»рука
kol —> побочное значение —* отрасль, ветвь
göz —» основное значение —* глаз
göz —* побочное значение —►ящик, отделение

МЕТАФОРИЧЕСКОЕ ЗНАЧЕНИЕ
(Mecaz Anlam)
Определение: Значение слова, очень сильно отличающееся от его основ­
ного значения, называется метафорическим (mecaz anlam). Обычно слова
в метафорическом значении используются для того, чтобы сделать речь
более яркой и выразительной. При образовании метафорического значе­
ния, также наблюдается обычно некоторая общность по смыслу, однако не
такая очевидная, как при образовании побочного значения.
Например:
Bu şarkıya bayılıyorum, (çok seviyorum)
Tatlı sözlerle beni kandıramazsın, (güzel, hoş sözlerle)
Yakında savaş patlayacak, (savaş çıkacak, başlayacak)
Ayağını çıkarmadan girebilirsin, (ayakkabılarını çıkarmadan)
Orhan Veli’vi okur musun? (Orhan Veli’nin eserlerini)

КОНКРЕТНЫЕ
(ВЕЩЕСТВЕННЫЕ) ЗНАЧЕНИЯ
(Somut Anlam)
Определение: В турецком языке часть слов обозначает какие-то объекты
окружающего мира, которые можно увидеть, почувствовать или потро­
60 Слова (Kelime, Sözcük)

гать. Имена, обозначающие такие объекты, называются словами с кон­


кретным значением (или конкретными именами). Абстрактные имена
в метафорическом значении также могут переходить в разряд конкретных.
Например:
Kitap {книга), ağaç (дерево), ev (дом), mavi (синий), soğuk (холод­
ный), su, yol...

АБСТРАКТНЫЕ ЗНАЧЕНИЯ
(Soyut Anlam)
Определение: Другая часть слов турецкого языка обозначает понятия,
которые не могут быть восприняты органами человеческого тела. Такие
понятия называются абстрактными (soyut).
Например:
Sevgi (любовь), korku (страх), iman (вера), güzellik (красота),
sevinç, keder, hayal, rüya, düşünce...

ТЕРМИНЫ
(Terim Anlamı)
Определение: Слова, использующиеся в какой-то отдельной отрасли нау­
ки, искусства или ремесла, называются терминами (terim). Термины
имеют обычно очень узкий круг значений.
Например:
Denklem —>уравнение (математический термин), meridyen —> ме­
ридиан (географический термин), korner —>угловой удар, корнет (фут­
больный термин), özne —>подлежащее (лингвистический термин)...
Есть слова, в последствии ставшие терминами, но при этом не утра­
тившие своего основного значения.
Например:
Слово budala в основном своем значении «болван, балбес», тогда
как в психологии это слово имеет значение «умственно отсталый».
Это уже термин.
Термины обычно используются в своем основном значении, у них не
бывает метафорических значений или побочных значений. Они также
редко используются в словосочетаниях.
Слова (Kelime, Sözcük) 61

УДВОЕННЫЕ СЛОВА
(İkilemeler)
Определение: В турецком языке существует способ усилить вырази­
тельную силу слов, сделать повествование более интересным и привле­
кательным. Этот способ — удвоение слов. Удвоенные слова (ikilemeler)
образуются сочетанием двух близких по смыслу слов или, наоборот,
слов-антонимов.
Будет ошибкой стараться найти в удвоенных словах какой-то новый
смысл. Удвоение, как мы уже сказали, используется только для того чтобы
усилить смысл. Это может осуществляться двумя способами:
А. Удвоения, состоящие из двух разных слов, передают обычно идею по­
добия, схожести («и т. п.»).
Например:
Kitap mitap (всякие там книги, книги и тому подобное)
Б. Повторение одного и того же слова используется для передачи высшей
степени качества («очень»).
Например:
Yavaş yavaş (очень медленно)
1. Удвоения могут быть образованы близкими по смыслу словами.
Например:
Doğru dürüst (очень честный), delik deşik (весь в дырах), eş dost
{друзья, знакомые), derme çatma, yalan yanlış...
2. Удвоения могут состоять из двух синонимичных слов.
Например:
Kılık kıyafet {внешний вид; одежда), ses seda {голоса), köşe bucak
(уголки, закоулки), sorgu sual...
3. Удвоение может быть образовано из двух антонимичных по смыслу слов.
Например:
Aşağı yukan {взад и вперед, туда-сюда), ileri geri {вперед-назад), az
çok {более или менее), er geç (рано или поздно), iyi kötü, dost düşman...
4. Удвоения могут быть образованы из двух одинаковых слов.
Например:
Ağır ağır (медленно), hızlı hızlı (быстро), yavaş yavaş (потихонь­
ку), birer birer, güle güle...
62 Слова (Kelime, Sözcük)

5. Удвоения могут также состоять из двух одинаковых или похожих звуко­


подражательных слов.
Например:
Şırıl şırıl (о журчанье), çat pat (хлопок), takır tukur (грохот)...
6. Еще одним способом образования удвоений является замена у второго
слова первой согласной на букву - т . Если слово начиналось с гласной
буквы, то к нему буква - т просто добавляется спереди. Удвоения такого
рода очень распространены в разговорной речи.
Например:
baş —> (b / m) —>m + aş —> maş —> baş maş
ev —> m + ev —» mev —* ev mev
Kitap mitap (всякие там книжки), araba maraba (машины всякие),
ders mers, kalem malem, perde merde...
7. Вторым словом удвоений могут быть слова falan или filan. Эти два сло­
ва полностью синонимичны, могут заменять друг друга практически во
всех контекстах. Значение такие удвоения имеют такое же, как и в преды­
дущем случае: «...и тому подобное, всякие там...».
Например:
Kitap falan (книги и тому подобное), arkadaşım filan (всякие мои
друзья-приятели)...
В частности, слова falan и filan используются в словосочетаниях со
словом, начинающемся с буквы -m (в этом случае предыдущий способ
образования удвоений не подходит).
Например:
Makas falan, masa filan, mektup filan, Mehmet falan...
8. В словосочетании-удвоении только один из членов может быть значи­
мым словом. Второй же поодиночке может вообще не употребляться.
Например:
Eğri büğrü (весь перекошенный, eğri — кривой, слова büğrü нет),
eski püskü, ufak tefek, yırtık pırtık, incik boncuk...
9. Даже оба члена удвоения могут быть словами, поодиночке не исполь­
зующимися.
Например:
Eciş bücüş (скрюченный, по раздельности ни eciş, ни bücüş ничего
не значат), abur cubur, ıvır zıvır, ıcığını cıcığını...
Есть удвоения, состоящие из двух глаголов или двух отглагольных
имен.
Слова (Kelime, Sözcük) 63

Например:
Bitmek tükenmek (кончиться), bıkmak usanmak (надоесть), saçma
sapan, derme çatma, arama tarama, alış veriş, değiş tokuş...
Есть удвоения, состоящие из двух причастий.
Например:
Sararmış solmuş (выцветший, пожалевший), olur olmaz (всякий),
giden gidene, utanmaz arlanmaz, bitip tükenmez...
Удвоения могут состоять также из двух деепричастий.
Например:
Ağlaya sızlaya (плача и жалуясь), bildim bileli (знать уж е долгое
время), gide gide, ine çıka, anlamadan dinlemeden, durmadan dinlenmeden...
Удвоения могут состоять и из финитных глаголов.
Например:
Bilse bilse (если бы знать), düşündüm düşündüm (думал я думал),
uğraştı didindi...
ВНИМАНИЕ! Между членами словосочетания-удвоения никогда не ста­
вятся знаки препинания.

ЗВУКОПОДРАЖАТЕЛЬНЫЕ СЛОВА
(Yansımalar)
Определение: Звукоподражательные слова (yansımalar) — это особая
группа слов, передающих различные звуки, издаваемые человеком и жи­
вотными, а также звуки, которые существуют в живой и неживой природе.
Например:
Tık, tak, pat, çat, hırr, hav, me, mee, miyav...
Звукоподражательные слова могут быть как одним словом, так и сло­
восочетанием-удвоением.
Например:
Hışır hışır, fıkır fıkır, şıkır şıkır, lıkır lıkır, horul horul...
От звукоподражательных слов могут также быть образованы имена и
глаголы.
Например:
Miyavlamak (мяукать), çatırdamak (скрипеть), şıkırtı (звон,
хруст), meleşmek, şırıltı, hışırtı, fıkırdamak...
64 Слова (Kelime, Sözcük)

Тема звукоподражательных слов довольно обширна, так как большое ко­


личество звукоподражаний является одной из особенностей турецкого языка.
Основные звукоподражательные слова: fıkır fıkır {звук кипящей
воды), lıkır lıkır {звук, издаваемый при лакании жидкости), şırıl şırıl {звук
текущей воды), pırıl pırıl {очень чистый), mışıl mışıl {очень сладко
спать), zangır zangır {сильно дрожать), horul horul {о храпе), fokur
fokur {сильно кипеть), cıvıl cıvıl (о пении птиц), cayır cayır {звук при го­
рении или разрывании чего-либо), fıs fıs {тихо, шепотом — чтобы другие
не услышали), mırıl mırıl {бормотание), şıkır şıkır {звук дождя), şapur
şupur {передает чавканье или звук поцелуя), zırt zırt {то и дело, часто и в
неподходящее время), zırt pırt {то и дело, часто и в неподходящее время),
hatur hutur {хруст — звук, производимый при откусывании чего-то твер­
дого, например, яблока), çıtır çıtır {показывает, что нечто является очень
хрупким или свежим), hışır hışır {шуршанъе — звук, издаваемой бумагой,
тканью, кожей и т. п. при задевании друг за друга, сминании или паде­
ний), tıkır tıkır (стук —звук, издаваемый при столкновении двух предме­
тов), takır tukur (с шумом, с грохотом), çat pat {кое-как, наспех, очень
мало, немного знать или говорить)...

УСТОЙЧИВЫЕ СЛОВОСОЧЕТАНИЯ
(Deyimler)
Определение: Устойчивым словосочетанием называется группа слов, по
крайней мере одно из которых используется не в своем основном значении.
Например:
Ayağa düşmek {когда в дело вмешиваются посторонние), göz
dikmek {вперить взгляд, пристально смотреть), göz atmak {бросить
взгляд), el açmak {просить подаяние, ходить с протянутой рукой)...
Слова в устойчивых словосочетаниях жестко фиксированы. Их нельзя
поменять местами, заменить на синонимы; нельзя уменьшить количество
слов устойчивого словосочетания.
Например:
Нельзя сказать вместо yüzün ak olsun словосочетание yüzün beyaz
olsun; вместо ocağına incir ağacı dikmek —- ocağına çam ağacı dikmek;
вместо ayıkla pirincin taşını — ayıkla bulgurun taşını; вместо dilinin
altındaki baklayı çıkar — dilinin altındaki şekeri çıkar; вместо tüyleri
diken diken olmak — kılları diken diken olmak и т. д.
Однако из этого правила есть и ряд исключений.
Слова {Kelime, Sözcük) 65

Например:
Можно сказать как baş başa vermek, так и kafa kafaya vermek
{проконсультироваться друг с другом; работать вместе).
Между словами устойчивых словосочетаний иногда могут вставлять­
ся другие слова.
Например:
Başını derde sokmak —>Başmı son günlerde hep derde soktu.
Устойчивые словосочетания являются коротким и одновременно очень
выразительным средством. Их значения очень разнообразны.
Например:
Dil dökmek {убеждать, умасливать), dilini yutmak {проглотить
язык), çam sakızı çoban armağanı, dilinde tüy bitmek...
Устойчивые словосочетания состоят как минимум из двух слов. Это
их особенность позволяет отделять их от слов-метафор.
Все устойчивые словосочетания:
1. Либо являются группой слов (при этом, если есть глагол, он стоит в
форме инфинитива).
Например:
Ağzı açık, kulağı delik, eli uzun, kaşla göz arasmda, bulanık suda
balık avlamak, dikiş tutturamamak, can kulağı ile dinlemek, köprüleri
atmak, pire için yorgan yakmak, pişmiş aşa su katmak, kafayı yemek, aklı
almamak, akıntıya kürek çekmek, ağzı kulaklarına varmak, bel bağlamak,
çenesi düşmek, göze girmek, dara düşmek...
2. Либо они имеют вид законченного предложения, значение которого
опирается на реальные события или какое-то литературное произведение.
Например:
Yorgan gitti, kavga bitti; dostlar alışverişte görsün; çoğu gitti azı kaldı;
Allah bana ben de sana; atı alan Üsküdar'ı geçti; tut kelin perçeminden;
dam üstünde saksağan, vur beline kazmayı; kızım sana söylüyorum,
gelinim sen anla; ben diyorum hadımım, o soruyor kaç çocuğun var?; ne
şiş yansın ne kebap...
Большинство слов устойчивых словосочетаний полностью утрачива­
ют свои основные значения, а само словосочетание получает новое мета­
форическое значение.
Например:
Çantada keklik (доел, куропатка в руке = нечто точное; то, что уже
в руках у человека), ağzı açık (с открытым ртом = открытый; идиот­
ский), kulağı delik (доел, с дырками в ушах = человек, который быст-
66 Слова (Kelime, Sözcük)

po собирает новости), abayı yakmak, devede kulak, hapı yutmak, fol yok
yumurta yok, ne şiş yansm ne kebap...
Некоторые устойчивые словосочетания сохраняют значения состав­
ляющих их слов.
Например:
Çoğu gitti azı kaldı (доел, много ушло, мало осталось = близится
конец); ismi var cismi yok (доел, имя есть, тела нет = кто-то или что-то,
о чем много говорят, но никто не видел; нечто воображаемое); adet
yerini bulsun; Allah bana ben de sana; yükte hafif pahada ağır; özrü
kabahatinden büyük; dosta düşmana karşı; iyi gün dostu; canı sağ
olsun...
Устойчивые словосочетания могут быть членами предложения.
Например:
Üzüntüsünden ağzını bıçak açmıyordu, (сказуемое)
Damarıma basmadan konuşamaz mısın? (обстоятельственная группа)
Aslan pavı ona düştü, (подлежащее)
O, dik kafalı biridir, (подлежащее)
Есть устойчивые словосочетания, в которых присутсвует рифма.
Например:
Ele verir talkımı, kendi yutar salkımı.
Bir abam var atarım nerde olsa yatarım.
Yağmur yağsa yaş değmez dolu olsa taş değmez.
Примечание: Устойчивые словосочетания играют очень важную роль в
турецком языке. В настоящее время в турецком языке насчитывается
больше десяти тысяч устойчивых словосочетаний.
Они достаточно употребимы, особенно в разговорной речи. Все это
делает изучение устойчивых словосочетаний особенно важным. При их
изучении будет особенно полезен «Словарь устойчивых словосочетаний».

ПОСЛОВИЦЫ
(Atasözleri)
Определение: Пословицами (atasözleri) называются предложения, в ко­
торых отразился опыт предыдущих поколений. Автор их обычно не извес­
тен, но они широко употребляются в разговорном языке
Слова в пословицах нельзя заменять.
Слова (Kelime, Sözcük) 67

Например:
Böyle gelmiş böyle gider. —> неверно: Böyle başlamış böyle gider.
Пословицы являются коротким и одновременно очень выразительным
средством. При помощи нескольких слов, они могут выразить очень многое.
Например:
Ağlatan gülmez (заставляющий плакать не смеется), eden bulur ...
В пословицах отображается накопленный опыт и наблюдения за жизнью.
Например:
Mart kapıdan baktırır, kazma kürek yaktırır. (Март заставляет вы­
глядывать из-за двери и жечь кирки и весла.)
В пословицах отражаются обычаи и традиции народа.
Например:
Dost başa bakar, düşman ayağa... (Друг смотрит в глаза, а враг
смотрит на ноги.)
Многие пословицы являются метафорами.
Например:
Mum dibine ışık vermez, {доел. До основания свечи свет не дохо­
дит. = Человек может помогать другим, но не заботиться о членах
своей семьи и самом себе)
Встречают пословицы и не являющиеся метафорами.
Например:
Bugünün işini yarma bırakma, {доел. Сегодняшнюю работу не от­
кладывай на завтра = Не оставляй на завтра то, что ты можешь сде­
лать сегодня.)
Основное назначение пословиц — дать совет.
Например:
Aç koyma hırsız olur, çok söyleme yüzsüz olur, çok değme arsız olur,
(доел. Не оставляй голодным — будет вором, не говори много — бу­
дет бессовестным, не оказывай слишком большого давления — будет
наглым.)
ОТЛИЧИЕ: Устойчивые словосочетания используются для описания ка­
кого-то объекта, события или действия. Они не несут какой-то общей ин­
формации. Не используются в качестве советов, наставлений.
Пословицы же являются законченными предложениями, в которых
выражается какая-то общая мысль. Они говорятся для того, чтобы дать
совет, научить жизни. В этом заключается главное отличие устойчивых
словосочетаний от пословиц.
68 Слова (Kelime, Sözcük)

АФОРИЗМЫ (Özdeyiş (Vecize)


Определение: Афоризмами (özdeyiş, vecize) называются знаменитые вы­
сказывания, автор которых известен.
Например:
Yurtta sulh, cihanda sulh (Мир в своем государстве, мир во всем
м ире). —» Mustafa Kemal Atatürk
Kim kazanmazsa bu dünyada bir ekmek parası
Dostunun yüz karası, düşmanının maskarası. —* Mehmet Akif Ersoy
Bir bahçen ve bir kitaplığın varsa herşeyin tamam demektir. —+ Çiçero
Kuşlar gibi uçmayı, balıklar gibi yüzmeyi öğrendik ama, bu arada çok
basit bir sanatı unuttuk: kardeşçe yaşamayı... —*■Martin Lüter Krng

АРГО (Argo)
Определение: Арго (argo) — это специальный язык, на котором говорят в
каком-то слое общества или люди какой-то одной профессии.
Арго является самостоятельным языком внутри турецкого языка. Есть
арго преступников. Не следует его путать с бранными словами.
Причиной возникновения арго является стремление облегчить и сделать
более приятным взаимопонимание. Это совершенно независимый язык.
Например:
Abdestini vermek: azarlamak
akima tükürmek: birinin düşüncesini beğenmemek
mektep çocuğu: acemi
zokayı yutmak: aldatılıp zarara sokulmak
yutmak: iyice eksiksiz olarak öğrenmek
arakçı: hırsız
çakmak: sınıfta kalmak

2. ОТНОШЕНИЯ МЕЖДУ СЛОВАМИ


Между словами наблюдаются отношения четырех видов. Слова мо­
гут быть:
1. Синонимами (anlamdaş (eşanlamlı) kelimeler);
2. Антонимами (zıt (karşıt) anlamlı kelimeler);
3. Близкими по значению словами (yakın anlamlı kelimeler);
4. Омонимами (sesteş (eşsesli) kelimeler).
Слова (Kelime, Sözcük) 69

1. синонимы
(Anlamdaş (Eşanlamlı) Kelimeler)
Определение: Синонимы — это слова, имеющие одно и то же значение,
но звучащие по-разному.
В большинстве случаев один из синонимов в паре имеет корень ино­
странного происхождения.
Например:
Kıymet — değer, cevap — yanıt, sene — yıl, medeniyet — uygarlık,
imkân — olanak, zelzele — deprem, yoksul — fakir, misafir — konuk,
smav — imtihan, yöntem — metot, mesele — sorun, fiil — eylem, kelime —
sözcük, vasıta — araç, anlam — mana, ak — beyaz, al — kırmızı, kara —
siyah, eser — yapıt, sağlık — sıhhat, bilgin — alim, üzüntü — keder, ilim —
bilim...
Однако и исконно турецкие слова (и словосочетания) могут быть си­
нонимичными.
Например:
Deprem = yer sarsıntısı (землетрясение); kimi zaman = ara sıra =
zaman zaman = arada bir = bazen (иногда)
В некоторых контекстах синонимы не могут употребляться один вме­
сто другого. Обычно это происходит, когда слова являются неполными
синонимами или когда один из синонимов является именем собственным.
Например:
kara bahtlı ф siyah bahtlı (Слово kara используется здесь не в
прямом значении («черный»), а в метафорическом — «мрачный», по­
этому его нельзя заменить на слово siyah)
karadeniz ф siyah deniz (Karadeniz — имя собственное)

2. АНТОНИМЫ
(Zıt (Karşıt Anlamlı) Kelimeler)
Определение: Антонимами называются слова, имеющие противополож­
ные значения.
Например:
Yakın — uzak (близкий — далекий), kolay — zor {легкий — труд­
ный), ileri — geri, iyi — kötü, az — çok, gelmek — gitmek...
70 Слова (Kelime, Sözcük)

Не у всех слов есть антонимы. То же самое с глаголами: отрицатель­


ная форма глагола не считается антонимичной положительной форме.
Например:
Антонимом глагола sevinmek является не sevinmemek, a üzülmek.
Антонимы слов меняются, в зависимости от роли того в предложении.
Например:
у слова doğru есть два антонима: eğri и yanlış.
Bu doğru bir çizgi. —►в этом контексте антонимом слова doğru
является слово eğri.
Bu soruda “A” şıkkı doğru. —* здесь антонимом doğru является
yanlış.
ВНИМАНИЕ! Для того чтобы два слова (не важно, какого их происхож­
дение) были признаны синонимами или антонимами, они должны выра­
жать одно и то же (цвет, размер, расстояние, действие и т. п.). Например,
слова siyah и beyaz являются антонимами, так как они оба в основном
своем значении обозначают цвет.

3. БЛИЗКИЕ ПО ЗНАЧЕНИЮ СЛОВА


(Yakın Anlamlı Kelimeler)
Определение: Близкие по значению слова не являются полными сино­
нимами, однако могут использоваться друг вместо друга. Эти слова,
имеющие разное чтение и написание, могут быть приняты за синонимы,
но все-таки между ними имеется смысловые различия. Одно из них не
может полностью заменить другое по смыслу. Большинство близких по
значению слов являются исконно турецкими.
Например:
Göndermek — yollamak; bezmek — bıkmak — usanmak; dilemek —
istemek; çevirmek — döndürmek; söylemek — demek — konuşmak; eş —
dost; hısım — akraba; bakmak — seyretmek; izlemek — takip etmek;
kırılmak — küsmek — gücenmek — darılmak...
Например:
Kardeşim sana küsmüş.
Kardeşim sana kırılmış.
Kardeşim sana gücenmiş.
Kardeşim sana darılmış.
В каждом из вышеперечисленных примеров передается что-то, невы­
раженное в остальных. В первом примере это решительность и чрезмер­
Слова (Kelime, Sözcük) 71

ность. Во втором — гибкость, даже снисходительность. В третьем при­


мере глагол можно перевести как «расстроил», а в четвертом — «рассер­
дившись, прекратил видеться».

4 . ОМОНИМЫ (Sesteş (Eşsesli) Kelimeler)


Определение: Омонимами называются слова, которые пишутся и чита­
ются одинаково, но имеют разные значения. Иногда омонимами являются
и начальные формы слова (основной падеж, инфинитив), иногда два слова
омонимами в определенных формах (при прибавлении определенных аф­
фиксов). При стихосложении омонимы используются для создания рифм.
Например:
gül: 1. роза, 2. повелительное наклонение от глагола gülmek (сме­
яться);
kır: 1. сельский, 2. повелительное наклонение от kırmak (разби­
вать), 3. седой;
yazma: 1. вышитый головной платок, 2. отрицательная форма пове­
лительного наклонения от глагола yazmak, 3. написание (процесс);
yüz: 1. сто, 2. повелительное наклонение от глагола yüzmek (пла­
вать), 3. повелительное наклонение от глагола yüzmek (сдирать ко­
жу). 4. лицо, 5. внешняя сторона...
bağ: 1. виноградник, 2. завязка, узел.
Не следует путать омонимы и слова, в написании которых есть неко­
торые отличия. Обычно такими отличиями являются крышечка над глас­
ной буквой, передающее смягчение предыдущей согласной или долготу
звука (см. Диакритики).
Например:
Hala (тетя) —» hâlâ (все еще), kar (снег) —» kâr (прибыль), yar —>
yâr, adet —> âdet, alem —> âlem...
Слова hala и hâlâ, kar и kâr, adet и âdet не являются омонимами, так
как они пишутся и произносятся по-разному.

3. ЧАСТИ РЕЧИ (Kelime Çeşitleri)


Все слова делятся на следующие части речи:
1. Имя (isim);
2. Глагол (fiil);
3. Служебные слова (edat).
72 Слова (Kelime, Sözcük)

Из них имена и глаголы являются значащими словами, а служебные


слова используются для связи слов в предложении. Имена, в свою оче­
редь, делятся на четыре группы, а служебные слова — на три группы. Та­
ким образом, можно выделить:
1. имена существительные (isimler);
2. имена прилагательные (sıfatlar);
3. местоимения (zamirler);
4. наречия (zarflar);
5. глаголы (fiiller);
6. послелоги и частицы (edatlar);
7. междометия (ünlemler);
8. союзы и частицы (bağlaçlar).
ВНИМАНИЕ! Однако турецкие части речи не всегда совпадают с рус­
скими. Например, некоторые турецкие союзы переводятся на русский
язык вводными словами и наречиями. Часть речи «числительное», как вы
могли увидеть, вообще не выделяется. Все числительные относятся в ту­
рецком языке к именам прилагательным.
ИМЕНА
СУЩЕСТВИТЕЛЬНЫЕ
(İSİMLER, ADLAR)

Определение: Именами существительными (isim или ad) называются


слова, обозначающие все одушевленные и неодушевленные объекты, по­
нятия и действия и служащие для их узнавания, идентификации и разли­
чения между собой.
Примеры:
Ağaç {дерево), su {вода), deniz {море), Haşan {Хасан), Türkiye
{Турция), rüzgar {ветер), masa {стол) и т. д.
Согласно признакам имен существует несколько возможностей для их
классификации.

1. ФУНКЦИИ И ЗНАЧЕНИЯ ИМЕН


Все имена можно классифицировать по следующим трем признакам:
A. имена объектов;
Б. обозначаемые понятия;
B. число.

А. ИМЕНА ОБЪЕКТОВ
(Varlıklara Verilişlerine Göre İsimler)
Определение: Имена существительные, в зависимости от того, выражают
ли они какие-либо обобщенные предметы или понятия, подразделяются на
две группы. Если какой-либо предмет является единичным (т. е. не имею­
щим подобия), то обозначающее его слово называется именем собствен­
ным; если же имя может быть применено к любому объекту какого-либо
74 Имена существительные (İsimler, Adlar)

вида (т. е. имеется более одного предмета, одинакового с ним), оно являет­
ся именем нарицательным.
Таким образом, согласно количеству объектов, которые они выража­
ют, имена можно разделить на две группы.
1, Имя собственное
2. Имя нарицательное

1. ИМЯ СОБСТВЕННОЕ
(Özel îsim )
Определение: Имена собственные (özel isim) это слова, называющие
объекты с целью их выделения из класса подобных. Они не имеют точно­
го подобия среди других существ. Имена собственные всегда пишутся с
большой буквы.
Внимание! Имена собственные в турецком языке обычно не принимают
аффикс множественного числа. Из этого правила есть ряд исключений
(когда имена собственные ставятся во множественном числе), описанных
в разделе Число —* Множественное число.
Словоизменительные аффиксы отделяются от имен собственным
апострофом.
Примеры:
Kitabı Ahmet’e vermiştim.
Ahmet’i gördün mü?
Ahmet’te para var mıdır acaba?
Ahmet’ten isteseydin.
Ahmet’le kavga etmişler.
Ahmet’in babası almış.
Среди имен собственных можно выделить следующие группы:
а. Личные имена
Примеры:
Ahmet, Yahya Kemal, Napolyon и т. д.
б. Клички животных
Примеры:
Pamuk, Tekir, Karabaş, Boncuk, Minnoş и т. д.
в. Названия городов
Примеры:
İzmir, İstanbul, Kars, Moskova, Paris и т. д.
Имена существительные (isimler, Adlar) 75

г. Названия языков, вероисповеданий и религий


Примеры:
Türkçe (турецкий язык), İslamiyet (ислам), Hristiyanlık (христи­
анство), Ortodoksluk (православие), Yahudilik (иудаизм) и т. д.
д. Названия национальностей и народов
Примеры:
Türkler (турки), İngilizler (англичане), Japonlar (японцы), Ruslar
(русские), Fransızlar (французы) и т. д.
е. Названия государств и географических областей
Примеры:
Türkiye (Турция), Japonya (Япония), Rusya (Россия), Ege (Эгей­
ское), Marmara (Мраморное), Batı Trakya (Западная Тракия) и т. д.
ж. Названия книг, журналов и газет
Примеры:
Safahat, Burda, Milliyet, Sabah, Aktüel и т. д.
з. Названия организаций, ассоциаций, обществ, университетов, школ
Примеры:
İstanbul Üniversitesi (Стамбульский университет), Yeşilay Demeği
(общество Ещилъай), Kars Valiliği (вил. Карс) и т. д.
и. Названия вилайетов, провинций, районов, кварталов, улиц, бульва­
ров и т. п.
Примеры:
Ankara (вил. Анкара), Maltepe (Мальтепе), Atatürk Bulvarı (буль­
вар Ататюрка), Taksim Meydanı (площадь Такам), İstiklal Caddesi
(проспект Истиклялъ), Gönül Sokak (улица Гёнюль) и т. д.
к. Названия материков и частей света
Примеры:
Avrasya (Евразия), Asya (Азия), Avrupa (Европа), Afrika (Африка),
Amerika (Америка), Antarktika (Антарктика), Avustralya (Австралия).
л. Названия морей, океанов, рек, озер, проливов, каналов
Примеры:
Akdeniz (Средиземное море), Karadeniz (Черное море), Manş
Denizi (Ла-Манш), Büyük Okyanus (Тихий океан), Atlas Okyanusu (Ат­
лантический океан), Van Gölü (оз. Ван), Hazar Denizi (Каспийское
море), Beyşehir Gölü (оз. Бейшехир), Kızılırmak (р. Кызыл-Ирмак),
Yeşilırmak (р. Ешиль-Ирмак), Sakarya (р. Сакарья), Seyhan (р. Сейхан),
76 Имена существительные (İsimler, Adlar)

Fırat {Евфрат), Nil {Нил), İstanbul Boğazı {Босфор), Panama Geçidi


{Панамский канал), Süveyş Kanalı {Суэцкий канал) и т. д.
м. Название гор, вершин и равнин.
Примеры:
Elmadağ {Эльмадаг), Uludağ (Улудаг), Ağn Dağı {Арарат), Everest
Tepesi {вершина Эверест), Çukurova {Чукорова), Konya Ovası (равни­
на Коньи) и т. д.
ВНИМАНИЕ! В таких словосочетаниях, как “Konya Ovası, Van Gölü, Ağn
Dağı” оба слова пишутся с большой буквы: первое слово обозначает на­
звание провинции, а второе определяет то, что в этой провинции находит­
ся и является ее особенностью. В других словосочетаниях с большой бук­
вы пишется только первое слово (например, Hürriyet gazetesi (газета Хюр-
рийет), Nil nehri {река Нил), Ankara şehri (город Анкара), Fırat nehri {река
Евфрат), Erciyes dağı (гора Эрджияс). Это объясняется тем, что второе
слово можно опустить: Хюррийет — это название газеты, Нил — название
реки, Анкара — название города, а Эрджиес — название горы, т. е. нали­
чие второго слова не делает такие словосочетания отдельными именем
собственным.
о. Названия планет и звезд
Примеры:
Mars (Марс), Jüpiter (Юпитер), Venüs (Венера), Küçükayı (Малая
медведица) и т. д.
ВНИМАНИЕ! Слова «земля», «солнце» и «луна» пишутся с большой
буквы в тех случаях, когда они употребляются в качестве астрономиче­
ских или географических терминов; в других значениях (природное явле­
ние, метафора) эти слова принято писать с маленькой буквы (см. Правила
орфографии).

2. ИМЯ НАРИЦАТЕЛЬНОЕ
(Cins (Tür) İsmi)
Определение: Именами нарицательными (cins ismi) называют имена,
обозначающие класс предметов, то есть основные понятия, которые суще­
ствуют в языке.
Примеры:
Taş (камень), yol (дорога), ağaç (дерево), ırmak (река), kitap (книга),
dergi (журнал), yaprak (лист), ev (дом), çocuk (ребенок), su (вода), sıra
(очередь), hayal (воображение, мечта), düşünce (.мысль), sıla (посеще­
ние родины), özlem (тоска), taraf (сторона), ceza (наказание) и т. д.
Имена существительные (İsimler, Adlar) 77

В имени нарицательном заключается сильная связь между самим сло­


вом и значением, которое оно выражает. Имя здесь вызывает образ какого-то
объекта или понятия. Имена нарицательные известны и понятны всем.
Слово, являющееся именем нарицательным, обозначает один предмет
из ряда ему подобных, но при этом может также выражать свойство, при­
сущее всей группе предметов.
Примеры:
İnsan, düşünen, konuşan bir varlıktır. ( Человек — мыслящее и раз­
говаривающее существо.) (все люди)
Çiçek, susuzluktan kurumuş. (Цветок засох от засухи.) (какой-то
цветок)
Именами нарицательными являются:
1. Части тела и названия внутренних органов
Примеры:
Baş (голова), kol (рука), el (рука), ayak (нога) и т. д.
2. Термины родства
Примеры:
Ana (мать), baba (отец), kardeş (брат/сестра), dayı (дядя по ма­
теринской линии), hala (тетя по отцовской линии), teyze (тетя по
материнской линии) и т. д.
3. Названия вещей или инструментов
Примеры:
Kaşık (ложка), makas (ножницы), bardak (стакан), iplik (нитки),
iğne (игла) и т. д.
4. Названия животных и растений
Примеры:
Kedi (кошка), kartal (орел), fındık (фундук), ceviz (грецкий орех),
kiraz (вишня) и т. д.
5. Абстрактные понятия
Примеры:
Düşünce (мысль), hedef (цель), zekâ (ум), temenni (желание) и т. д.
6. Названия профессий
Примеры:
Öğretmenlik (профессия преподавателя), öğretmen (учитель),
avukat (адвокат), işçi (рабочий), memur (чиновник), profesyonel (про­
фессионал), futbolcu (футболист) и т. д.
78 Имена существительные {isimler, Adlar)

7. Предметы одежды
Примеры:
Ceket {куртка), ayakkabı {обувь), gömlek {рубашка), eldiven {пер­
чатки) и т. д.
8. Съедобные предметы
Примеры:
Elma {яблоко), yemek (еда), ekmek {хлеб), biber {перец) и т. д.
9. Вода и напитки
Примеры:
Su {вода), meşrubat {безалкогольные напитки), gazoz {газирован­
ная вода), çay {чай), kahve {кофе) и т. д.
10. Числительные
Примеры:
Оп {десять), beş yüz {пятьсот), bir {один), milyon {миллион), bin
{тысяча)
11. Названия цветов
Примеры:
San {желтый), kıpkırmızı {ярко красный), mor {фиолетовый), yeşil
{зеленый), beyaz {белый) и т. д.
12. Имена, обозначающие какое-то качество или какую-то особенность
Примеры:
Büyük {большой), kocaman {огромный), yuvarlak {круглый), uzun
{длинный) и т. д.
13. Имена, обозначающие время
Примеры:
ау {месяц), saat {час), dakika {минута), yıl {год), gün {день) и т. д.
14. Вопросительные слова
Примеры:
Ne {что), kim {кто), hangi {какой), nasıl {как), neden {почему) и т. д.
Некоторые имена нарицательные могут употребляться в качестве
имен собственных.
Примеры:
tırmık: борона
Tırmık (Тырмык): кличка кошки
ozan: поэт
Имена существительные (İsimler, Adlar) 79

Ozan (Озан): мужское имя


hürriyet: свобода, независимость
Hürriyet (Хюррийет): название газеты

Б. ОБОЗНАЧАЕМЫЕ ПОНЯТИЯ
(Varlıkların Maddelerine Göre İsimler)
В зависимости от того, что обозначает то или иное имя, все сущест­
вительные делятся на:
1. конкретные имена и
2. абстрактные имена.

1. КОНКРЕТНЫЕ ИМЕНА (Somut İsim)


Определение: Конкретными (somut isimler) называются имена сущест­
вительные, обозначающие предметы и явления, которые можно увидеть
или каким-либо образом ощутить.
Примеры:
Kitap (книга), ağaç (дерево), ev (дом), mavi (синий), soğuk (холод­
ный, холодно), su (вода), yol (дорога), rüzgar (ветер), duman (туман),
ses (голос, звук) и т. д.

2. АБСТРАКТНЫЕ ИМЕНА (Soyut İsim)


Определение: Абстрактными (soyut isimler) называются имена сущест­
вительные, которые не представлены каким-либо вещественным предме­
том, а выражают абстрактные понятия, чувства, черты характера, существ,
в которых люди верят.
Примеры:
Sevgi (любовь), korku (страх), iman (вера), güzellik (красота),
sevinç (радость), keder (судьба), tezat (противоречие), cesaret (сме­
лость), melek (ангел), ruh (дуаиа), şeytan (черт) и т. д.

В. число
(Varlıkların Sayılarına Göre İsimler)
В зависимости от числа обозначаемых объектов, имена могут быть:
1. единственного числа и
2. множественного числа.
80 Имена существительные (İsimler, Adlar)

1. ЕДИНСТВЕННОЕ ЧИСЛО (Tekil İsim)


Определение: В единственном числе стоят имена существительные, ко­
торые обозначают один предмет или одно понятие, они грамматически
имеют форму единственного числа (за исключением слов, выражающих
группу людей или предметов).
Примеры:
Kendi (сам), ben (я), çocuk (ребенок), kalem (ручка), defter (тет­
радь) и т. д.
Любое слово, которое обозначает объект, являющийся одним из груп­
пы подобных ему предметов или существ, может выражать как один
предмет или существо, так и всю группу подобных объектов. В последнем
случае оно также считается именем, выраженным единственным числом.
Примеры:
İnsan, düşünen, konuşan bir varlıktır.
Çiçek, susuzluktan kurumuş.

2. МНОЖЕСТВЕННОЕ ЧИСЛО (Çoğul İsim)


Определение: Во множественном числе стоят имена существительные,
представляющие какой-то вид или класс предметов и находящиеся в коли­
честве более одного.
Множественное число образуется при помощи аффиксов множествен­
ного числа “-1ar” (а - ı - о - и —>-1аг) и “-1er” (e —i —ö —ü —>-1er) (см. Имен­
ные словоизменительные аффиксы —>Аффикс множественного числа).
Примеры:
Elmalar (яблоки), kalemler (ручки), kitaplar (книги), arabalar (ма­
шины) и т. д.
ВНИМАНИЕ! Имена собственные в турецком языке обычно не прини­
мают аффикс множественного числа. Тем не менее, существует несколько
случаев, когда принятие аффикса множественного числа именем собст­
венным возможно. Например:
1. Если идет речь о людях, имеющих одинаковые имена
Примеры:
Sınıftaki Velileri çağır. (Позови учеников по имени Вели.) (ученики,
имеющие имя «Вели»)
Bülentler ayağa kalksın. (Пусть Бюленты встанут.)
2. Когда присутствует значение сходства
Имена существительные (İsimlet; Adlar) 81

Примеры:
Bu millet Fatih’ler, Yavuz’lar yetiştirmiştir. (Этот народ вырастил
Фатихов и Явузов.) (имеются в виду такие люди, как султаны Мех-
мет-Завоевателъ и Селим Грозный)
3. Может обозначать семью человека или его самого с родственниками
или домочадцами.
Здесь аффикс множественного числа используется вместо аффикса “-gil”,
который выражает принадлежность к семье.
Примеры:
Yarın Ali’lere gideceğiz. (Завтра мы пойдем к семье Али.)
Amcamlar bize geldiler. (К нам приходил дядя с семьей.)
4. Для определения людей, принадлежащих к одному народу или нации
Примеры:
Osmanlılar {Османы), Abbasiler (Аббасиды), Selçuklular {Сель­
джуки) и т. д.
5. В случае преувеличения
Примеры:
Çalışmak için ta Almanya’lara gitti. {Уехал работать аж в «Гер­
мании».)
Ben sana neler alacağım. {Чего только тебе не куплю)
ВНИМАНИЕ! Имя существительное, идущее после числительного, не
принимает аффикс множественного числа.
Примеры:
Beş kalem {пять ручек), dört öğrenci {четыре ученика), yüz kişi
{сто человек), yirmi yıl {двадцать лет) и т. д.

СОБИРАТЕЛЬНЫЕ ИМЕНА
(Topluluk İsmi)

Определение: Собирательным (topluluk ismi) называется имя, которое


обозначает совокупность лиц или предметов и выражает множественное
число, несмотря на отсутствие соответствующего аффикса.
Примеры:
Слово «солдат» (“asker”) имеет единственное число. Слово «ар­
мия» (“ordu”) также имеет единственное число, но при этом является
именем собирательным, т. к. выражает совокупность людей (солдат).
82 Имена существительные (İsimler, Adlar)

Примеры:
Ordu (армия), sürü (стадо, свора), orman (лес), smıf (класс), millet
(нация), alay (полк, толпа людей), bölük (рота), takım (команда) и т. д.
Имена собирательные могут также принимать аффикс множественно­
го числа. В этом случае, они выражают несколько объектов данного вида.
Примеры:
Ordular (армии), sürüler (стада), sınıflar (классы), ormanlar (леса),
milletler (нации) и т. д.

УМЕНЬШИТЕЛЬНОСТЬ В ИМЕНАХ
(İsimlerde Küçültme)
Определение: Уменьшительность в именах обычно выражается при по­
мощи добавления к имени существительному имени прилагательного,
имеющего значение «маленький» (например, прилагательные “küçük”,
“minik”, “ufak”).
Примеры:
Küçük köy (маленькая деревня), ufak ev (небольшой дом), minik
eller (крошечные руки)
Иногда вместо этих прилагательных имена существительные могут
принимать уменьшительные аффиксы “-cık, -cik, -cuk, -cük” и “-cağız,
-ceğiz”, которые также могут влиять на семантику слова.
Ekler:
1) после гласных а - ı —> -cık, после e - i —> -cik, после о - и —»
-cuk, после ö —ü —>cük;
2) после гласных а - ı - о - и —* -cağız, после гласных e —i —ö —й —»
-ceğiz
Примеры:
Tepecik (холмик), Ömercik (маленкий Омер), kedicik (кошечка),
hediyecik (маленький подарок) и т. д.
Во многих предложениях аффиксы “-cağız, -ceğiz” выражают сочув­
ствие, жалость к кому-либо.
Примеры:
Kızcağız çok kötü hastalanmıştı. (Бедная девочка очень сильно за­
болела.)
Adamcağız korka korka ayağa kalktı. (Бедняга поднялся со страхом.)
Имена существительные (İsimler, Adlar) 83

Уменьшительные аффиксы могут выражать любовь, теплое отноше­


ние к кому-либо.
Примеры:
Sevgili anneciğim, nasılsın? (Дорогая мамочка, как ты?)
Bebeciğimi çok özledim. (Я очень соскучилась по своему малышу.)
Если уменьшительный аффикс “-cık, -cik” прибавляется к имени, ко­
торое заканчивается на согласный “-к”, то он выпадает (см. Фонетика —»
Выпадение согласных).
Примеры:
Büyük —» büyücek, küçük —> küçücük, minik —» minicik, ufak —»
ufacık, alçak —> alçacık, çabuk —> çabucak и т. д.
Если аффикс “-cik” употребляется для придания уменьшительного
значения какому-либо конкретному слову, не оканчивающемуся на соглас­
ный “-к”, то этот согласный не выпадает.
Примеры:
Капп —* karıncık, badem —> bademcik, kulak —* kulakçık, kapak —>
kapakçık и т. д.
ВНИМАНИЕ! Кроме аффиксов “-cık” и “-cağız” уменьшительное значение
выражают также аффиксы “-се”, “-(i)msi” и “-(i)mtrak”. Но, по мнению
большинства тюркологов, эти аффиксы являются уменьшительными аффик­
сами прилагательных (см. Имена прилагательные —» Ослабление значения).
Примеры:
Küçük —* küçükçe, büyük —* büyükçe, iri —♦ irice, yeşil —» yeşilimsi,
sarı —> sarımtrak и т. д.
ПРИМЕЧАНИЕ: Уменьшительные аффиксы, получившие широкое рас­
пространение в некоторых языках и достаточно легко прибавляющиеся
почти к любому слову, в турецком языке имеют ограниченное использова­
ние. В турецком языке уменьшительные формы (с существительными и
прилагательными) не очень распространены. Они могут быть образованы
только от определенных классов слов, но не от любого слова.

ИЗАФЕТЫ (İsim Tamlamaları)


Определение: Помимо отдельных имен или сочетаний имен существитель­
ных с прилагательными, в турецком языке имя существительное может оп­
ределяться также другим именем существительным. Такие сочетания двух
имен существительных, связанных отношением принадлежности или ка­
ким-либо другим отношением, называется изафетами (isim tamlaması, ино­
гда их также называют ad takımı или isim takımı).
84 Имена существительные (İsimler, Adlar)

В составе изафетной конструкции выделяются два элемента: опреде­


ляемое имя (tamlanan, belirtilen) и определяющее имя (tamlayan, belirten).
В русской традиции определяемое имя обычно называют главным сло­
вом изафетной конструкции, а определяющее имя зависимым.
Первый член изафетной конструкции является зависимым, а второй —
главным, т. е. сначала идет определение, а потом определяемое (в стихах
эта последовательность может нарушаться). Определяющее слово допол­
няет характеристику определяемого имени, иными словами является его
определением, выраженным именем существительным. При этом оно мо­
жет определять главное слово по разным параметрам. Основным элемен­
том изафета является определяемое имя (главное слово), однако логиче­
ское ударение в такой конструкции падает на зависимое слово, потому что
именно оно дополняет и выделяет главное слово из ему подобных.
В предложении изафеты используются точно так же, как и обычные
имена существительные: они принимают все аффиксы, характерные для
имен существительных, бывают теми же членами предложения, что и
имена существительные. Как имена они присоединяют характерные для
имен аффиксы, а в предложении могут являться членами предложения
аналогично всем именам. Внутри предложения и изафетные конструкции
могут выступать в качестве различных членов предложения (подлежаще­
го, прямого и косвенного дополнений и обстоятельств).
В турецком языке имеется три типа изафета:
1. притяжательный (двухаффиксный) изафет (Belirtili isim tamlaması);
2. относительный (одноаффиксный) изафет (Belirtisiz isim tamlaması);
3. изафетная цепь (Zincirleme isim tamlaması).

1. ПРИТЯЖАТЕЛЬНЫЙ
(ДВУХАФФИКСНЫЙ ИЗАФЕТ)
(Belirtili İsim Tamlaması)
Определение: Притяжательный изафет (belirtili isim tamlaması) выражает
отношение принадлежности, указывает кому или чему (зависимый член)
принадлежит объект (главное слово изафетной конструкции). При этом и
обладаемое, и хозяин являются конкретными объектами, которые связы­
ваются отношением принадлежности временно, т. е. этот же объект может
впоследствии принадлежать какому-либо другому обладателю.
В притяжательном изафете и определяемое, и определение принима­
ют соответствующие аффиксы (поэтому одно из названий этого типа иза­
фета — двухаффиксный). Зависимое слово (хозяин) принимает аффикс
Имена существительные (isimler, Adlar) 85

родительного падежа (см. родительный падеж), а главное слово принимает


аффикс принадлежности (см. Аффиксы принадлежности).
Итак, показателем притяжательной изафетной конструкции являются
два аффикса: родительный падеж определяемого слова (“-(n)in”) и аффикс
принадлежности главного слова: “-(s/y)i”.
Если зависимый член изафетной конструкции заканчивается на:
1. согласную букву, то (в зависимости от последних гласных основы) при­
нимает один из четырех вариантов аффиксов
“а - i —>-m. e - i —> -in. о - ц —» -un. о - ii —> - т Г*',
Например:
Sınıf + га ..., ev + in ..., okul + un ..., köy + ün ...
2. гласную букву, то (в зависимости от последних гласных основы) при­
нимает один из четырех вариантов аффиксов
“а - i —>-п - m. e - i —g -n - in. о - u —* -n - uru 5 - ü —> -n - tin”
Например:
Araba + nın ..., elbise + nin ..., kuyu + nun ..., ütü + nün ...
Если главны й член конструкции заканчивается на:
1. гласную букву, то (в зависимости от последней гласной основы) прини­
мает один из четырех вариантов аффиксов
“а - i —> -sı. e - i —* -si. о - и —> -su. ö - ü —* -sü” .
Например:
... araba + s ı ,... elbise + s i , ... kuyu + s u ,... ütü + sü
2. согласную букву, то (в зависимости от последней гласной основы) при­
нимает один из чегырех вариантов аффиксов
‘"а - i —* -i. e - i —> -i, о - а —» -u. о - ü —» -ii А
Например:
... sınıf + i , ... ev + i , ... okul + и , ... köy + ü
Аффиксы, используемые при образовании двухаффиксиого изафета
за в и с и м о е сл о в о (1 -е сл о в о ) г л а в н о е с л о в о (2 - е с л о в о )
П осл едн яя (а ф ф и к с р о д и т ел ь н о го п а д еж а ) (а ф ф и к с п р и н а д л е ж н о с т и )
гласная Е сл и посл едн я я Е сл и посл едн я я Е сл и п осл ед н я я Е сли п осл едн яя
о с н о в ы ... б у к в а основы бук в а основы буква основы бук ва осн овы
согл асн ая гл асн ая согласн ая гл асн ая

а - 1 —> -1П -n -in -1 -SJ.

e - i —> -in -n -in -İ -Sİ

о — и —* -un -n -un -и -SU

ö — ü —> -ün -n -ü n -Ü -SÜ


86 Имена существительные (İsimler, Adlar)

Например:
Sınıfın kapısı (дверь класса), öğretmenin masası (стол учителя),
arabanın anahtarı (ключ от машины), evin bahçesi, kardeşimin kitabı,
kapının kolu, Ayşe’nin elbisesi, onun annesi...
Например:
Sınıfın kapısı açıktı. (Дверь класса была открыта.)
Öğretmenin masası köşede duruyor. (Стол учителя стоит в углу.)
Arabanın anahtarı nerede? (Где ключ(и) от машины?)
Evin bahçesi çok güzeldi. (Сад при доме очень красивый.)
Kapının kolu yine bozulmuş.
Kardeşimin kitabı yeniydi.
Ayşe’nin elbisesi maviymiş.
Onun annesi hastanede çalışıyor.
Только два слова: “ne” («что») ve “su” («вода») не подчиняются приве­
денным выше правилам. При образовании падежных форм и форм принад­
лежности основа этих слов изменяется, присоединяя конечный «у».
Например:
Sunun susu —» неверно. Правильно сказать suyun suyи.
Nenin nesi —> неверно. Правильно сказать ney in nesi.
ВНИМАНИЕ! Только в двухаффиксном изафете две части изафета могут
разделяться другими словами (определениями главного слова изафетной
конструкции) — такие изафетные конструкции называются комбиниро­
ванными (karma tamlama). Между членами относительного изафета ника­
кие другие слова не могут вставляться.

КОМБИНИРОВАННЫЕ
ИЗАФЕТНЫЕ КОНСТРУКЦИИ
(Karma Tamlama)
Определение: Комбинированными изафетиыми конструкциями назы­
ваются двухаффиксные изафеты, один или оба члена которых имеют при
себе определения (т. е. являются именными группами sıfat tamlamasıdır).
Например:
Kardeşimin iki yıl önce alınan gömleği (Рубашка брата, которую
купили
два года назад)
Çocuğun sarı saçları (Светлые волосы ребенка)
Ülkenin yıllardır bitmeyen problemi (Проблема, с которой страна
не может справиться вот уже многие годы)
Имена существительные (İsimler, Adlar) 87

Arkadaşımın cumartesi akşamı bizi ziyareti


Annemin tatlı sözleri
Ali’in üç gün önce kaybolan kalemi
Как определяемых слов, так и определений в изафетной конструкции
может быть больше одного — они могут быть представлены однородными
членами предложения.
Например:
Tavanın, duvarın rengi {Цвет потолка и стен)
İstanbul’un yazlan, kışları {летние и зимние периоды в Стамбуле)
В разговорной речи и в стихотворных произведениях главный и зави­
симый члены притяжательной изафетной конструкции могут меняться
местами.
Например:
Kocaman bir masası ve koltuğu vardı annemin. (Огромные стол и
кресла были у мамы.)
Serinliğini hissettin mi rüzgârın? {Ты почувствовала, какой прохлад­
ный ветер?)
Su mudur sadece derdi milletin?
Dante gibi ortasındavız ömrün.
ВЫВОД: Таким образом, в изафетных конструкциях все слова (и группы
слов), имеющие показатель родительного падежа, являются зависимыми
словами, а имеющие показатель принадлежности — главными (или опре­
деляемыми) словами.
Личные местоимения также могут быть членами притяжательных
изафетов, однако они могут стоять только на первом месте в изафетной
конструкции, т. е. являться определениями. Определяемые слова в таких
конструкциях принимают аффикс принадлежности соответствующего ли­
ца и числа (в зависимости от лица и числа местоимения) {см. Местоиме­
ния —>Аффиксы принадлежности).
Например:
О + кип (аффикс родительного падежа) ev + i (аффикс принад­
лежности)
Например:
benim evim bizim evimiz
senin evin sizin eviniz
onun evi onların evleri
ВНИМАНИЕ! Личные местоимения первого числа образуют родитель­
ный падеж не при помощи обычных аффиксов родительного падежа (“-m,
-in, -ın, -ün”), а при помощи аффиксов “-ım, -im, -um, -üm” (не следует пу­
тать эти аффиксы с аффиксами принадлежности).
88 Имена существительные (İsimler, Adlar)

Например:
Ben + im (аффикс родительного падежа) defter + im (аффикс
прин адлежн о сти)
Личное местоимение может образовывать изафетную конструкцию, в
которой главное слово представлено также двухаффиксным изафетом (см.
Изафетная цепь).
Например:
(araba — kapı) —>arabanın kapısı —> (benim) arabamın kapısı (дверь
моей машины)
(dolap — renk) —> dolabın rengi —> (senin) dolabının rengi (цвет
твоего шкафа)
(kalem — uç) —» kalemin ucu —> (onun) kaleminin ucu (острие его
карандаша)
(okul — bahçe) —> okulun bahçesi —» (bizim) okulumuzun bahçesi
(сад нашей школы)
(ev — bahçe) —* evin çatısı —* (sizin) evinizin çatısı (крыша вашего
дома)
(kitap — sayfa) —* kitabın sayfalan —> (onların) kitaplarının sayfalan
(страницы их книг)
В двухаффиксных изафетах с определением, выраженным личным
местоимением, местоимение иногда может выпадать (см. Личные место­
имения). Такое явление называется выпадение зависимого слова в изафет­
ной конструкции (tamlayan düşmesi).
Например:
“Bizim evimiz” veya “evimiz” arasında fark yoktur. .
Arabası güzelmiş. —» o + nun araba + sı (его машина)
Evimiz köprünün yanında. —>biz + im ev + imiz (наш дом)
Примечание: В некоторых турецких грамматиках притяжательные изафеты
называются не isim tamlamalan, a iyelik ekleri ile kurulan tamlamalar.
В речи как главный член изафетной конструкции, так и зависимый
могут опускаться. Обычно это явление наблюдается в кратких ответах на
вопрос.
Например:
—Bu kimin kitabı? (Чья это книга?)
—Nesrin’in (kitabı) (Несрин = книга Несрин.)
—Bu adam Selim’in nesi? (Кем этот человек приходится Селиму?)
—(Selim’in) Amcası. (Дядей.)
Если главное слово изафетной конструкции уже встречалось в пред­
ложении, в самой конструкции оно может опускаться.
Имена существительные (isimler, Adlar) 89

Например:
Bu araba benimdi. (Bu benim arabamdı.)
Evimiz şehrin kenarmdaydı. (Bizim evimiz şehrin kenarındaydı.)
Иногда главное слово может выражать не вещь или субъекта, который
кому-то принадлежит, а являться качеством, свойством, характеристикой
чего-либо.
Например:
Öğrencinin çalışkanı (самый старательный из учеников)', şeftalinin
kırmızısı (самый красный из персиков)’, arabanın hızlısı (самый скоро­
стной из автомобилей)...
При неформальном общении такие слова, как “koca, кап, oğul” могут
выпадать (вместе со всеми аффиксами).
Например:
Вместо “Kadir’in oğlu Mahmut” (Махмут сын Кадира) говорится
“Kadirim Mahmut(u)” (Кадыров Махмут)
“Ahmet’in kızı Ayşe” —>Ahmet’in Ayşe(si)
“Bizim evimiz” —> bizim ev(imiz)
Иногда зависимое слово изафетной конструкции может оформляться
аффиксом исходного падежа “-den”.
Например:
Öğrencilerin bazılan —> öğrencilerden bazılan (некоторые студенты)
Onlann biri —у onlardan biri (один из них)...

* * *

СЛУЖЕБНЫЕ ИМЕНА (Yer-Yön İsimleri)


Определение: Служебными именами (yer-yön isimleri) называются сло­
ва, выражающие части предметов, структурирующие пространство вокруг
предметов, и их расположение в пространстве. Служебных имен не так
много, они могут присоединять падежные аффиксы и аффиксы принад­
лежности, но в большинстве случаев они используются в качестве глав­
ных слов конструкций двухаффиксного изафета. В основном падеже они
встречаются крайне редко. Присоединение падежных аффиксов несколько
изменяет и значения служебных имен.
Во многих языках пространственные отношения выражаются при
помощи предложных групп (например, в русском, английском и т. п.), в
турецком же языке для выражения взаиморасположения объектов в про­
странстве используются специальные служебные имена (alt (низ), üst
(верхняя поверхность), iç (внутренность) и т. п.). Являясь главным членом
90 Имена существительные (İsimler, Adlar)

притяжательного изафета, эти имена указывают на часть объекта, задейст­


вованную в рассматриваемой ситуации.
Служебные имена могут использоваться только в двухаффиксном
изафете, т. к. характеризуют какое-то конкретное пространственное рас­
положение объектов, какую-либо часть поверхности, внутренности или
окрестности объекта. Эта тесная связь топологической зоны с самим объ­
ектом обуславливает использование служебных имен только в функции
главного слова притяжательного изафета.
Само служебное слово (его корень) выражает лишь какую-то область
пространства, связанную с ориентиром, выраженным зависимым членом
конструкции. Прибавление падежных аффиксов придает служебному
имени дополнительные значения (например, приближение к этой области
пространства (Дат. п.), удаление от нее (Исх. п.) или нахождение в ней
(Мест. п.)). Такие конструкции отвечают на вопросы “neresi, neresini,
neresine, neresinde, neresinden” (подробнее об аффиксах, с помощью кото­
рых образуются конструкции двухаффиксного изафета см. Притяжатель­
ный (двухаффиксный) изафет).

Выделяются следующие служебные имена: Alt {внизу), üst {сверху), arka


{сзади), ön {перед), iç {внутри), dış {снаруз/си), yan {бок), orta {середина), karşı
{напротив), ага {между), etraf {окружение), civar {окрестность), çevre (ок­
рестность), köşe {угол), kenar {край, кромка), sağ {справа), sol {слева)...
Например:
Masa-nın alt-ı {пространство под столом), dolab-ın üst-ü {верхняя
поверхность шкафа), kapı-nın arka-sı {пространство за дверью), ev-in
ön-ü {пространство перед домом), çanta-nın iç-i, kutu-nun dış-ı,
televizyon-un yan-ı, oda-nın orta-sı, dükkan-ın karşı-sı, koltuklar-ın ara-sı,
apartman-m etraf-ı, okul-un civar-ı, saha-nın çevre-si, cadde-nin köşe-si,
yol-un kenar-ı, araba-nm sağ-ı, halı-nın sol-u...
Например:
Masanın ala çok kirli. {Под столом очень грязно.)
Dolabın üstü temiz. {Верх шкафа чистый.)
Evin önü ağaçlıktı. {Перед домом растут деревья.)
Çantanın ici boş. {В сумке пусто.)
Odanın ortası oyuncak doluydu. {Посреди комнаты много игрушек.)
Apartmanın etrafi ağaçlarla çevriliydi. {Вокруг дома растут деревья.)
Kapının arkası en uygun yer. {Самое подходящее место — за
дверью.)
Kutunun dışı boyalıydı. {Снаружи коробка покрашена.)
Служебные имена в функции главного слова изафетной конструкции
могут принимать падежные аффиксы. Как и после обычных аффиксов
принадлежности третьего лица после основ служебных слов перед падеж­
Имена существительные (isimler, Adlar) 91

ным аффиксом вставляется буква “-п” (см. Соединительные согласные).


Падежные аффиксы в этом случае несут те же значения, что и при их при­
соединении ко всем прочим именам.
Например:
Masa + nın alt + i + n + i, masa + nm alt + ı + n + a, masa + nın alt + ı +
+ n + da, masa + nın alt + ı + n + dan...
Например:
altını altına altında altından
üstünü üstüne üstünde üstünden
arkasını arkasını arkasında arkasından
önünü önüne önünde önünden
içini içine içinde içinden
dışım dışına dışında dışından
yanını yanına yanında yanından
ortasını ortasına ortasında ortasından
karşısını karşısına karşısında karşısından
arasını arasına arasında arasından

1 AİNA YASSINOVA RUS DİLİ VE EDEBİYATI ANABİLİM DALI RUS DİLİ VE EDEBİYATI BİLİM DALI T.C. GAZİ ÜNİVERSİTESİ SOSYAL BİLİMLER ENSTİTÜSÜ YÜKSEK LİSANS TEZİ ALEKSANDR SERGEYEVİÇ PUŞKİN'İN MASALLARI ÜZERİNE BİR İNCELEME AİNA YASSINOVA ARALIK 2015 RUS DİLİ VE EDEBİYATI ANABİLİM DALI RUS DİLİ VE EDEBİYATI BİLİM DALI ARALIK 2015

2

3 iv ALEKSANDR SERGEYEVİÇ PUŞKİN İN MASALLARI ÜZERİNE BİR İNCELEME Aina YASSINOVA YÜKSEK LİSANS TEZİ RUS DİLİ VE EDEBİYATI ANABİLİM DALI RUS DİLİ VE EDEBİYATI BİLİM DALI GAZİ ÜNİVERSİTESİ SOSYAL BİLİMLER ENSTİTÜSÜ ARALIK 2015

4

5

6 iv ALEKSANDR SERGEYEVĠÇ PUġKĠN ĠN MASALLARI ÜZERĠNE BĠR ĠNCELEME (Yüksek Lisans Tezi) Aina YASSINOVA GAZĠ ÜNĠVERSĠTESĠ SOSYAL BĠLĠMLER ENSTĠTÜSÜ Aralık 2015 ÖZET Aleksandr Sergeyeviç PuĢkin in Masalları Üzerine Bir Ġnceleme adlı çalıģmamızda Rus Romantizmin temsilcisi, Rus realizmin kurucusu ve çağdaģ Rus edebiyat dilinin yaratıcısı olan A. S. PuĢkin in realizmde doruk noktasına ulaģtığı yıllarda kaleme aldığı Papaz ile Yardımcısı Balda, Çar Saltan, Balıkçı ile Balık, Ölü Prenses ve Yedi Bahadır ve Altın Horoz adlı masalları edebi yönden detaylı bir Ģekilde incelenmiģtir. ÇalıĢmamızda, Rus halk folkloru göz önünde bulundurarak, yazarın masallarında özellikle yansıtmaya çalıģtığı folklorik ögeler tespit edilmeye çalıģılmıģ, diğer yandan kahramanların özellikleri, motifler, zaman ve mekân gibi konular incelenmiģtir. Genel olarak sözlü geleneği havasında yazılan bu eserler edebi masalların özelliklerini de içinde barındırmaktadır. Ülkemizde daha çok romancı ve Ģair olarak bilinen A. S. PuĢkin, çalıģmamız aracılığıyla bir masal anlatıcısı yönüyle okuyucuya tanıtılmaya ve sunulmaya çalıģılmıģtır. Bilim Kodu : Anahtar Kelimeler : A. S. PuĢkin, masallar, motifler, folklorik ögeler, dil ve anlatım özellikleri Sayfa Adedi : 157 Tez DanıĢmanı : Prof. Dr. Ayla KAġOĞLU

7 v A STUDY ON TALES OF ALEKSANDR SERGEYEVICH PUSHKIN (Master Thesis) Aina YASSINOVA GAZI UNIVERSITY GRADUATE SCHOOL OF SOCIAL SCIENCES December 2015 ABSTRACT A Study on Tales of Aleksandr Sergeyevich Pushkin s work of our Russian Romanticism representative of the Russian realism of the founder and creator of the modern Russian literary language A. S. Pushkin s realism penned in the year reaches its climax as Deputy Balda with Pastor, Tsar Saltan Fish and Fishing, Dead Princess and the Seven Heroes and Golden Rooster has been examined in detail the literary tales direction. In our study, considering folklore Russian people, have tried to determine folkloric elements that try to reflect in particular the author s tale, the properties of the other hero, patterns, were examined issues such as time and space. In general, these works are written in the mood for oral tradition also includes the features of the literary tale. In our country, more known as a novelist and poet A. S. Pushkin, to introduce the reader to the direction of a storyteller through our work and tried to serve. Science Code : Key Words : A. S. Pushkin, tales, motifs, folkloric elements, language and expression. Page Number : 157 Supervisor : Prof. Dr. Ayla KAġOĞLU

8 vi TEŞEKKÜR Yüksek lisans derslerime baģladığımdan beri her türlü desteğini benden esirgemeyen, bana çalıģma disiplini kazandıran, tez çalıģmam sırasında düģünce ve görüģlerimi paylaģtığım, Türkiye Türkçemi kontrol ederek düzeltmeler yapan bu çalıģmanın her aģamasında büyük yardım gördüğüm danıģman hocam Sayın Prof. Dr. Ayla KAġOĞLU na minnettarlığımı sunarken, yüksek lisans öğrenimimde bana emeği geçen bütün hocalarıma, çalıģmalarım sırasında benden desteklerini esirgemeyen ve gösterdiği anlayıģından dolayı sevgili eģim Serkan KILINÇ a, değerli aileme ve arkadaģlarıma teģekkürü bir borç bilirim.

9 vii İÇİNDEKİLER Sayfa ÖZET... iv ABSTRACT... TEġEKKÜR... ĠÇĠNDEKĠLER... v vi vii 1. GĠRĠġ A. S. PUġKĠN ĠN HAYATI VE SANATI Soyu ve Çocukluğu Lise Yılları ve Petersburg Dönemi Güneye Sürülme Mihaylovskoye Sürgünü ve Boldino Dönemi Yeni Hayat EDEBĠ BĠR TÜR OLARAK MASAL Masal ve Masalın Tanımı Masalın BaĢlıca Özellikleri Masal Türleri Masalın Kaynakları ve Ġlk Örnekleri Masalın Rus Edebiyatında ve PuĢkin Sanatındaki Yeri PuĢkin Masallarının Kaynakları PUġKĠN ĠN MASALLARI KAHRAMANLAR Papaz ve Yardımcısı Balda Papaz Balda... 75

10 viii Sayfa Altın Horoz Çar Dadon ġamahan Prensesi Altın Horoz Ölü Prenses ve Yedi Bahadır Prenses Sokolko (Köpek) Prensesin Annesi Prensesin Üvey Annesi Çernavka (Hizmetçi) Prens Yelisey Çar Saltan Çar Saltan Babariha Prens Gvidon Kuğu Prenses Sincap Balıkçı ile Balık YaĢlı Adam YaĢlı Kadın MOTĠFLER Yol Motifi Açgözlülük Motifi Sözünü Tutamama Motifi Ġç ve DıĢ Güzelliğin ÇekiĢmesi Motifi... 99

11 ix Sayfa Kaybolan Sevgiliyi Arama Motifi Kıskançlık Motifi MeĢe Ağacı Motifi Yeni Doğan Çocuğun Sularda DolaĢması Motifi FOLKLORĠK ÖGELER BoĢ Vakti Değerlendirme Düğün Geleneği ve Kadının Toplumdaki Yeri Konut ġehir Kılık-Kıyafet ve Aksesuarlar Yemek Ziyafeti (Пир) Ġnançlar- ĠnanıĢlar ZAMAN VE MEKÂN DĠL VE ANLATIM ÖZELLĠKLERĠ Doğa Tasvirleri Sayılar ve Renkler SONUÇ KAYNAKLAR ÖZGEÇMĠġ

12 1 1. GİRİŞ Mazisi oldukça eski olan ve bir halkın hazinesi değerinde olan masallar edebiyat tarihinde önemli bir yere sahiptir ve bir halkın hayallerini, ideallerini, gayelerini, yaģamını ve tarihini yansıtır. Sözlü edebiyat ürünü olan masallar zamanla yazıya geçirilmiģ ve edebi bir hüviyet kazanmıģtır. 19. yüzyılda masallara yönelik ilginin artmasıyla pek çok yazar için masallar, araģtırılması gereken bir tür haline gelmiģtir. Rus masallarının bir edebi tür olarak ortaya çıkıģ tarihiyle ilgili çeģitli görüģler mevcut olsa da genel olarak ileride edebi masal olarak adlandırılacak türün yaratıcısı olarak A. S. PuĢkin kabul edilmektedir. ÇalıĢmamızın en önemli amaçlarından biri A. S. PuĢkin in masallarının edebi yönden incelenmesi ve yeni araģtırmacılar için yol gösterici kaynak oluģturmasıdır. ÇalıĢmamızın birinci bölümde A. S. PuĢkin in hayatı üzerine Yur. Drujnikov, B. Modzalevski, Yur. Lotman, P. Annenkov, L. Grossman, A. Terts gibi araģtırmacıların eserleri temel alınarak Ģairin hayatına yer verilmiģtir. Ġkinci bölümde ise masalın genel kavramı, baģlıca özellikleri, masal türleri, kaynakları ve tarihte masalın ilk yazılı örneklerine değinilmiģtir. Aynı bölümün devamında masalın Rus edebiyatında ve A. S. PuĢkin in sanatındaki yeri ayrıca yazarın masallarını oluģtururken yararlandığı kaynaklar tespit edilmeye çalıģılmıģtır. ÇalıĢmamızın üçüncü bölümünde söz konusu masallar kahramanlar, motifler, zaman ve mekân baģlıkları altında incelenmiģtir. Ayrıca, A. S. PuĢkin in masallarında Rus milletine ait gelenek, görenek, inanç, yaģam tarzı, Rusya nın toplumsal ve siyasi yapısı gibi özellikleri nasıl iģlediğini ve yazarın bu hedefleri hangi gerekçelerle seçtiğini tespit etmek amacıyla Folklorik Ögeler baģlığı oluģturulmuģtur. Tezimizin Dil ve Anlatım Özellikleri baģlığı altındaki dördüncü bölümde ise masalların üslup özellikleri, masallarda kullanılan doğa tasvirleri, sayıların ve renklerin anlamları gösterilmeye çalıģılmıģtır.

13 2

14 3 2. A. S. PUŞKİN İN HAYATI VE SANATI 2.1. Soyu ve Çocukluğu Aleksandr Sergeyeviç PuĢkin, 26 Mayıs 1799 da dünyaya gelir. Annesi ve babası soylu bir aileden gelmektedir. Anne tarafına değindiğimizde, Ģairin: Annemin soyu çok daha ilginçtir. Onun dedesi varlıklı bir prensin oğluydu, zenciydi, İstanbul da görev yapan bir Rus elçi, annemin dedesini esir olarak bulunduğu saraydan çıkarıp I. Petro ya gönderir (Родословная матери моей еще любопытнее, - продолжал Пушкин дед ее был негр, сын владетельного князька. Русский посланник в Константенополе как-то достал его из сераля, где содержался он аманатом и отослал его Петру Первому...) 1 sözleriyle, köklerinin Afrika asıllı Abram Hannibal isimli, zenci bir HabeĢi ye dayandığı vurgulanır. Abram Petroviç Hannibal daha çok Etiyopya ismiyle bilinen kuzey HabeĢistan ın (Северная Эфиопия), Lagon Ģehrinde 1697/1698 yılında dünyaya gelir. Sekiz yaģındayken Türklere esir olarak verilir ve Ġstanbul a getirilir, padiģahın sarayına yerleģtirilir ve burada bir sene kadar kalır. Bu bilgilerin diğer kanıtı da 1742 de Hannibal ın ailesi adına bir arma istemek için dönemin senatosuna yazdığı bir rica yazısıdır. Bu yazıda Hannibal kendi soyundan da söz etmektedir: Lаgon şehrinde, babamın mülkiyetindeki topraklarda dünyaya geldim, ayrıca babamın mülkiyeti altında iki şehir daha bulunmaktaydı. (Родился во владении отца моего, в городе Лагоне, который кроме того, имел еще под собой два города). Mektubun devamında, sanki Ġstanbul daki esaretinden söz etmekten utanıyormuģçasına Ģunları yazmaktaydı: Küçük yaşlarda kendi isteğimle kont Sav Vladislavoviç ile Rusya ya yola çıktım. (Выехал в Россию при графе Саве Владиславовиче волею своею в малых летах). 2 Muhtemelen bunları yazarken soyunun onurunu, Ģerefini korumak isteyen Hannibal ın bu durumla ilgili oğlu Pyotr ın söylediği: İstanbul sarayından kaçırılmıştı (Выкраден из константонопольского двора) 3 sözleri tarihle kıyaslandığında daha gerçekçi ve inandırıcı gelmektedir. O dönemde, Büyük Petro Ġstanbul daki Rus elçisinden birkaç yetenekli zenci erkek çocuğu getirmesini ister. Elçi büyük zorluklarla çarın isteğini yerine getirir. Böylece 1706 yılında kont Sav Vladislavoviç- Raguziski, Ġbrahim i kralın huzuruna getirir yılında Pyatnitskaya (Пятницкая) kilisesinde vaftiz edilir. Vaftiz babası Çar 1 Лотман, Ю. (2003). Пушкин. Санкт-Петербург: Искуссство-СПБ, Анненков, П. (1998). Пушкин в Александровскую Эпоху. Минск: Лимариус, Анненков, a.g.e., 1998, 21.

15 4 Pyotr vaftiz annesi ise Polonya kralı II. Avgust un eģi Ebergardina Hristina olur. Ġbrahim kendi adından vazgeçmek istemediği için, Çar Pyotr, Ġbrahim e benzeyen Abram adını kullanmasına izin verir. Baba adını Çar Pyotr dan alır. Hannibal soyadını nerede ve nasıl kabul ettiğine dair bir bilgiye rastlanmamıģtır. Yıllar boyunca resmi evraklarda ve özel mektuplarda Abram Petrov adı geçmektedir, Hannibal soyadını ise yılları arasında sahiplenir. 4 PuĢkin in notları arasında dedesi Abramla ilgili çok sayıda yazı bulunmaktadır. Bunun sebebi dedesine ilgi duyması ve ileride onunla ilgili bir biyografi kitabı yayımlamak istemesiydi. O yazılar arasında dedesinin soyadıyla ilgili de bazı bilgiler bulunmaktadır. PuĢkin e göre, dedesine, Hannibal soyadını Çar I. Petro verir, fakat bir Alman biyograf yazarına göre ise Hannibal, asıl Afrika daki kendi Annibal soyadından gelmektedir. 5 Abram Petroviç Hannibal 1731 yılında Yevdokiya Andreyevna Dioper adında bir Yunan kızıyla evlendikten bir ay sonra Pernov Ģehrine gider. Kendisiyle istemeden evlenen Yevdokiya Andreyevna çok geçmeden eģini bir kondüktör ile aldatır ve çift için on bir yıl sonra boģanmayla neticelenecek zor ve çekilmez bir hayat baģlar. EĢinden sürekli Ģüphelenen Abram, onu duvarlara monte edilen kelepçelere elleri bağlı vücudu havada asılı kalacak Ģekilde duvara asar, çubuk, kamçı, sopa vb. cisimlerle döverdi. Bunların da yaramadığını gören Abram eģini kendisini zehirlemek istemesiyle suçlar. Dayak ve iģkencelere dayanamayan Yevdokiya, resmi ifade vererek bu suçlamaları üstlenir. 6 Zavallı kadın hapse atılır, Abram ise o sırada kaptan Matvey von ġeber in Hristina Matveyevna isimli Alman kızıyla yaģamaya baģlar ve 1736 yılında Revel Katedrali nde ilk eģiyle boģanma davasının sonuçlanmasını beklemeden evlenir. Ġkinci evliliğini resmileģtirmek için, Abram tüm imkânlarını kullanarak eģinin müebbet cezasına çarptırılmasını sağlar. Fakat Yevdokiya, Petersburg a kaçmayı baģarır ve senatoya bulunduğu ricadan sonra dava yeniden incelemeye alınır. Yevdokiya nın Petersburg da Agripina adında, beyaz bir çocuk dünyaya getirmesini fırsat bilen Abram, Yevdokiya nın kendi eģi olarak anılmaması için Petersburg Kilise Yönetim Kuruluna baģvuruda bulunur. BoĢanma davası ancak 9 Eylül 1753 tarihinde sonuçlanır. Yevdokiya suçlu bulunur ve Stavropolski manastırına gönderilir. Abram ın ikinci evliliği ise resmen kabul edilir. 4 Модзалевский, Б. (1929). Пушкин. Прибой, Анненков, a.g.e. 1998, 21 6 Гроссман, Л. (2012). Пушкин. Москва: Астрель, 19-20

16 5 EleĢtirmen Annenkov un ifadesiyle Abram, yumuģak, korkak, çabuk sinirlenen ve aceleci kararlar alabilen bir kiģiliğe sahipti. Öfkelendiği zaman cezalıları odasından bir çarşaf içinde çıkarırlardı (выносили людей на простынях) 7 ifadesi, onun ne kadar acımasız biri olduğunu anlatmaya yeterlidir. Her ne kadar sert ve acımasız biri olsa da, Abram çocukluğunda yaģanan olaylardan pek kurtulamaz. PuĢkin in sözlerinden, Abram ın son günlerine kadar babasının Afrika daki varlıklı hayatını ve on dokuz kardeşini hatırladığı anlaşılmaktadır. Kendisi kardeşlerinin en küçüğü idi. Kardeşlerinin elleri arkadan bağlı bir şekilde babalarının yanına götürüldüğünü ve içlerinden sadece kendisinin serbest dolaşarak baba evinin önündeki fıskiyelerde yüzdüğünü ve kendisini vatanından uzaklaştıran geminin peşinden yüzen Lagan adındaki kız kardeşini hatırlardı. (До глубокой старости Аннибал помнил еще Африку, роскошную жизнь отца, девятнадцать братьев, из которых он был меньшой. Помнил, как их водили к отцу, с руками, связанными за спину, между тем как он один был свободен и плавал под фонтанами отеческого дома; помнил также любимую сестру свою Лагань, плывшую издали за кораблем, на котором он удалялся). 8 PuĢkin in büyük dedesi Abram, 14 Mayıs 1781 tarihinde Petersburg un Suydа adlı köyünde hayatını kaybeder ve orada defnedilir, ancak mezarı belli değildir. Ġlk evliliğinden çocuğu yoktu, ikinci evliliğinden ise on bir çocuğu oldu. Bugün beģ erkek ve dört kız çocuğu hakkında bilgiler bulunmaktadır. EĢi Hristina Matveyevna kendisinden bir gün önce vefat eder. Abram ın oğulları aslında yalnızca evde eğitim almalarına rağmen babaları gibi yüksek rütbeye ulaģırlar. Onları diğer delikanlılardan ayıran özellik, babaları Abram ın kendilerine öğrettiği matematik bilgisine sahip olmalarıydı. Abram ın çocuklarından bizi ilgilendiren (Yanuari) Osip tir. Osip, PuĢkin in annesinin babasıdır. 7 Анненков, a.g.e. 1998, 24 8 Ġnternet: Александр Сергеевич Пушкин. Web: adresinden 8 ġubat 2013 te alınmıģtır.

17 6 PuĢkin in dedesi Osip Abramoviç Hannibal, 20 Ocak 1744 tarihinde dünyaya gelir. Matematik bilgisi sayesinde deniz topçu yüzbaģısı rütbesine kadar yükselir. Gözünü daldan budaktan sakınmaz, gözüpek biridir. Asıl adı Yanuari idi, fakat annesi Alman asıllı olduğundan bu ismin telaffuzunda zorlandığı için oğlunu tekrar vaftiz ettirir ve ona Osip adını verir. Oğluna Yanuari ismini veren eģine de kara şeytan, bana kara çocuklar yapıyor ve onlara korkunç isimler veriyor (шерне чорт делает мне шорна репят и дает им шертовск имя) 9 diye kızardı. Osip, 1733 yılında Marya Alekseyevna PuĢkina ile evlenir. Çiçeği burnunda gelinin Yaroslavskoye deki mülkünün tamamı kocasının borçlarını kapatmaya harcandığından, çift kâh Abram Petroviç in evinde kâh Petersburg da yaģayarak evliliklerini sürdürmeye çalıģır. Dört yıl birlikte geçiren ve evlilik hayatında pek mutlu sayılmayan çiftin, bebekken ölen oğlu ve Nadejda adında bir kızları olur. EĢinin baskılardan sıkılan ve ondan kurtulmak isteyen Osip evi terk ederek yanında küçük kızı Nadejda yı götürür ve eģini kendince cezalandırır. Marya, kızını geri alabilmek için eģine mektup yazar, mektubunda kızını geri alması halinde onun peģini bırakacağına, bir daha kendisini rahatsız etmeyeceğine ve çocuğuyla kendi geçimi için de herhangi bir maddi talepte bulunmayacağına dair söz verir. Osip, bu mektuptan sonra kızını annesine geri verir ve bir daha da ailesine dönmez. PuĢkin, dedesi Osip hakkında Ģöyle yazmaktaydı: Boşanmayla sonuçlanan, tüm hoşnutsuzluklar ve kavgaların sebebi kadının kıskançlığı ve kocanın vefasızlığı idi. Dedemin Afrika karakteri, büyük bir ciddiyetsizlikle birleşen ateşli tutkular onu inanılmaz bir yanılgıya sürükledi. (Ревность жены и непостоянство мужа были причиною неудовольствия и ссор, которые кончились разводом. Африканский характер моего деда, пылкие страсти, соединенные с ужасным легкомыслием, вовлекли его в удивительные заблуждения). 10 Osip Abramoviç eģi Marya ile iliģkisini kafasında bitirir ve onunla daha boģanmadan ve kendinin de evli olduğunu söylemeden papaza kendi el yazısıyla hazırladığı sahte dul raporu sunarak Ustina Ermolayeva Tolstaya adında dul bir kadınla evlenir. Marya, bu evliliği duyunca eģinden Ģikâyetçi olur ve Osip in ikinci evliliği geçerliliğini kaybeder. Mülkünün dörtte biri, yani Kobrino köyü, Marya ve kızı Nadejda ya verilir. Marya kızı Nadejda ile orada kayınbiraderi Ġvan Abramoviç Hannibal gözetimi altında mütevazı bir hayat sürdürür. Osip Abramoviç ise, Ġmparatoriçe Yelizaveta nın emri 9 Анненков, a.g.e. 1998, Модзалевский, a.g.e. 1929, 58

18 7 üzerine normal ve sıradan bir hayat sürdürebileceği, kendi köyü Mihaylovskoye ye gönderilir. Osip Abramoviç 12 Ekim 1806 da Mihaylovskoye köyünde vefat eder. PuĢkin in sözlerinden büyükannesinin de aynı köyde on bir yıl sonra hayatını kaybettiğini, ölümün onları bir araya getirdiğini ve mezarları Svyatogorsk manastırında yan yana olduğu (одинадцать лет после того бабушка скончалась в той же деревне. Смерть соединила их. Они покоятся друг подле друга в Святогорском монастыре) 11 bilgisini ediniriz. Küçük Ģairin geliģimi ve eğitiminde önemli iz bırakan isimlerden birisi de anneannesi Marya Alekseyevna dır. Marya Alekseyevna tipik bir Rus kadınıydı. Evi sürekli olarak uģak ve köy çocuklarıyla doluydu. Her çocuğun yeteneğine göre ders verir ve iģ öğretirdi. Bu yöntemi sadece küçük çocuklarda değil, büyük insanlarda da uygular ve böylece hiçbir gücün ve yeteneğin boģa gitmemesini sağlardı. Marya Alekseyevna ile PuĢkin iliģkisine gelince, küçük Ģair tarafından çok sevilen anneannesi onu her zaman kollar, onunla ilgilenir ve ona sahip çıkardı. Küçükken pek konuģkan olmayan ve anne baba tarafından ağabeyisi ve kız kardeģinden daha az sevilen PuĢkin, hareket ve davranıģları yüzünden sürekli azarlanırdı. Böyle durumlarda küçük Ģair anneannesinin yanına kaçardı ve kimse ona dokunamazdı, çünkü anneannesi onun koruyucusuydu. Marya Alekseyevna nın yazarın Rusça konuģma diline büyük katkısı vardı. Bilindiği gibi yazarın annesi, babası, teyzeleri (Anna Lvovna ve Yelizaveta Lvovna), neredeyse eve gelen bütün misafirler, mürebbiyeler bile çocuklarla Fransızca konuģurdu. Böylece Fransızca konuģan insanların ortamında büyüyen çocuklar Fransızcayı ana dili gibi kullanarak Rusça ikinci planda tutulurdu. Küçük PuĢkin ile Rusça konuģan üç kiģi vardı: Dadısı Arina Radionovna, anneannesi Marya Alekseyevna ve din öğretmeni Belikov. Anneanne Marya, Rusça konusunda ona yol gösteren bir kiģidir, onun sayesinde PuĢkin, Rusça okuma yazmayı öğrenir. Liseden sınıf arkadaģı olan Delvig in, Marya Alekseyevna nın torununa yazdığı mektuplarda kullandığı Rusçasına hayranlık duyması boģuna değildi. 12 Ayrıca PuĢkin onun sayesinde, ilk defa, köyde gerçekleģen halk Ģenliklerine, halk türkülerine, danslarına v.b Ģahit olmuģtur. 11 Модзалевский, a.g.e. 1929, Ġnternet: Александр Сергеевич Пушкин.Web: adresinden 8 ġubat 2013 te alınmıģtır.

19 8 PuĢkin in hayatında büyük katkısı olan kiģilerden biri de dadısı Arina Radionovna dır. Arina Radionovna çok sayıda atasözü, türkü ve masal bilirdi, bunları da Aleksandr a aktarırdı. PuĢkin ağabeyine Kasım 1824 tarihinde yazdığı mektupta Ģunları der: Nelerle uğraştığımı biliyor musun? Öğlene kadar notlarımı tutuyor, öğle yemeğimi geç yiyorum; öğleden sonra ata biniyor, akşamları da dadının masallarını dinleyerek lanet eğitiminin eksiklerini gideriyorum. (Знаешь ли мои занятия? До обеда пишу записки, обедаю поздно; после обеда езжу верхом, вечером слушаю сказки няни и вознаграждаю тем недостатки проклятого своего воспитания). 13 PuĢkin in sözlerinden baba tarafından dedesi Lev Aleksandroviç in acımasız olduğunu söyleyebiliriz: Dedem çabuk sinirlenebilen ve acımasız biri idi; kızlık soyadı Voyenkova olan ilk eşinin, oğullarının eski Fransızca öğretmeni ile ilişkisi olduğundan şüphelenir ve eşini evin samanlığına hapseder. Voyenkova bu samanlıkta can verir, şüphelendiği öğretmeni ise bahçede asar. (Первая жена его,- урожденная Воейкова, умерла на соломе, заключенная им в домашнюю тюрьму за мнимую или настоящую ее связь с французом, бывшим учителем ее сыновей, и которого он весьма феодально повесил на черном дворе). 14 Kızlık soyadı Çiçorina olan ikinci eşi de dede Lev Aleksandroviç ten çok çeker. Bir defasında dedem ona üstünü değiştirmesini ve kendisiyle misafirliğe gideceğini söyler. Büyükannem hamileymiş, kendini iyi hissetmiyormuş, fakat bir şey de diyememiş. Yolda sancılanmış, dedem arabacıyı durdurmuş ve büyükannem az kalsın arabada babamı dünyaya getirecekmiş. Pırlantalar içinde olan büyükannemi eve yarı baygın şekilde getirmişler ve yatağa koymuşlar. Ben bunları çok net bilmiyorum, çünkü babam dedemden ve onun tuhaf hareketlerinden hiç bahsetmezdi, eski hizmetçiler ise çoktan vefat ettiler. (Вторая жена его, урожденная Чичерина, довольно от него натерпелась. Однажды он велел ей одеться и ехать с ним куда-то в гости. Бабушка была на сносях и чувствовала себя нездоровой, но не смела отказаться. Дорогой она почувствовала муки. Дед мой велел кучеру остановиться, и она в карете разрешилась чуть ли не моим отцом. Родильницу привезли домой полумертвую, и положили на постель всю разряженную и в бриллиантах. Все это знаю я довольно темно. Отец мой никогда не говорил о странностях деда, а старые слуги давно перемерли) Иванова, Т. Еще раз о Пушкинских записях народных сказок. Культура и История, Гроссман, a.g.e. 2012, 9 15 Ġnternet: Брокгауз, Ф; Ефрон, И. ( ). Энциклопедический Словарь, С.-Петернбург Web: adresinden 20 ġubat 2013 te alınmıģtır.

20 9 PuĢkin in babası Sergey Lvoviç ile amcası Vasili Lvoviç in kendi babalarının karakteriyle hiçbir ortak noktaları yoktu. PuĢkin in babası Ģiir yazacak kadar Fransızcaya hakim ve o döneme göre iyi eğitim almıģ, mütevazi, dalgın ve utangaç bir muhafız subayı idi. Nadejda Osipova ile tanıģtıktan ve onunla evlenmeye karar verdikten sonra, ilk önce Ġvan Abramoviç in kalbini kazanır. Ġvan Abramoviç müstakbel damadı beğenir ve yeğeni Nadejda yı onunla evlenmesi için ikna eder yılında, evlendikten sonra görevinden istifa eder. Marya Andreyevna Petersburg yakınındaki Kobrino köyünden Moskova yakınındaki Zaharova köyüne taģınır. Ġlerleyen zamanlarda da PuĢkin ailesi Petersburg a taģındığında orayı satmak zorunda kalır. Fransızların iģgaline kadar kâh Moskova da kâh köyde yaģarlar. ĠĢte bu göçebe hayatı sırasında küçük Ģairin kiģiliği ve karakteri yavaģ yavaģ Ģekillenmeye baģlar. Sergey Lvoviç ev yönetiminin sorumluluğunu üstlenmeyecek, eģine devredecek kadar rahat hayata düģkün biriydi. Ev veya çocuklarla ilgilenmesi gereken bir durum karģısında çok çabuk sinirlenir, misafirlerin karģısında ise canlı, neģeli ve alakadar biri oluverirdi. Annenkov un ifadesiyle, kendi iģleriyle ilgilenmeye pek vakti yoktu, çünkü baģkalarının iģleriyle çok daha yoğun ilgilenirdi. Sergey Lvoviç maddi iģlerinde genellikle savurgandı, bazen de cimrilik derecesine kadar inen ince hesaplar yapardı. PuĢkin in arkadaģı olan P. A. Vyazemski nin notları arasında Sergey Lvoviç in cimriliğiyle ilgili Ģu sözler yer almaktadır: Aslında hem kendisine hem ailesine karşı cimri idi. Bir gün öğle yemeğinde oğlu Lev kadehi kırdı. Babası alevlendi ve bütün gün söylenip durdu. Lev, değeri yirmi kuruş olan bir kadeh için bu kadar sızlanılır mı dedi. Babası, pardon beyefendi yirmi değil, otuz beş diyerek itiraz etti. (Вообще был он очень скуп и на себя, и на всех домашних. Сын его Лев, за обедом у него, разбил рюмку. Отец вспылил и целый обед проворчал. Можно ли (сказал Лев) так долго сетовать о рюмке, которая стоит двадцать копеек? Извините, сударь (с чувством возразил отец), не двадцать, а двадцать пять копеек ). 16 Köy hayatından nefret eden Sergey Lvoviç, boģ zamanlarını çalıģma odasında kitap okuyarak geçirirdi. Ev sürekli olarak Jukovski, A. Turgenev, Dmitriyev gibi edebiyatın önde gelen insanlarıyla dolup taģardı. Sergey Lvoviç, çocuklara sohbete müdahale etmeme ve sessiz kalma Ģartıyla misafirlerin konuģmalarını dinlemelerine izin verirdi. Sergey Lvoviç hiç kimsede korku uyandırmaz, fakat kimsenin saygısını da kazanmazdı. 16 Лотман, a.g.e. 2003, 28

21 10 ArkadaĢları onu severdi, çocukların gözünde ise o bir zavallıydı, çünkü çocuklar biraz büyüyünce, kendisiyle küçük çocukla ilgilenir gibi ilgilenmeleri için ısrar ederdi. Sergey Lvoviç in, oğlu Aleksandr PuĢkin in ölümünden ve iflas ettikten sonra yaģlı olmasına rağmen komģu köyden genç bir kıza âģık olması ve ona evlenme teklif etmesi 17 de dikkate değer bilgilerdendir. Sergey Lvoviç ten üç yaģ küçük olan Nadejda Osipova Hannibal, (PuĢkin in annesi) nazlı, Ģımarık, çevresindekilerin yoğun ilgisiyle büyütülmüģtür. Bu da zamanla sert ve öfkeli bir kiģiliğin oluģumuna neden olmuģtur. ġairin annesi ve babası uzaktan akraba idi. Doğan sekiz çocuktan beģinin ölmesi bu akraba bağlarına yorumlanabilir. Anne Nadejda Osipova eģi gibi gürültülü, ihtiģamlı ve eğlenceli hayatı severdi. Evin sorumluluğu kendisinde olmasına rağmen ailesi ve eviyle ilgilenmeyi hiç sevmezdi. Moskova dan Petersburg a taģındığında oturdukları evleri ile ilgili bilgi veren bir araģtırmacının Ģu sözleri dikkate değerdir: Evin içi daima dağınıktı (düzensizdi): bir odada zengin eski mobilyalar, başka bir odada ise bomboş ya da samandan yapılmış tek bir sandalye bulunurdu; çok sayıda, fakat müthiş pasaklılık içinde, üstleri yırtık ve sarhoş köleler; yaşlı ve sıska atlarla eskimiş arabalar ve paradan bardağa kadar herşeyde ihtiyaç vardı. (Дом их всегда был наизнанку: в одной комнате богатая старинная мебель, в другой пустые стены или соломенный стул; многочисленная, но оборванная и пьяная дворня с баснословной неопрятностью; ветхие рыдваны с тощими клячами и вечный недостаток во всем, начиная от денег до последнего стакана). 18 Nadejda Osipova, çocuklara ve hizmetçilere karģı çok sert davranan, küçük meseleleri büyütüp iģlere ilgisiz kalabilen, öfkelenince de aylarca konuģmayan bir kiģiliğe sahipti. Bir keresinde oğlu Aleksandr ile bir seneye yakın konuģmadığı zaman bile oldu. PuĢkin iģte böylesine dağınık, sevgisiz ve ilgisiz bir ortamda büyümekteydi. Derslerinde pek iyi sayılmayan ve özellikle aritmetikte zorlanan küçük Ģair, mürebbiyelerle çok sorun yaģar. Anne ve babanın ilgisizliğinden ve yalnızlığından, dokuz yaģındaki PuĢkin, evde babasının kütüphanesine adeta saldırır ve kütüphanede bulunan tüm Fransızca kitapları okur. Baba evinde kazandığı tek Ģey iyi derecede Fransızca öğrenmesi olur. Bu kütüphane, onun için evdeki mutsuz atmosferden ve sıkıntıdan uzaklaģmak ve yalnız 17 Модзалевский, a.g.e. 1929, Анненков, a.g.e. 1998, 29

22 11 kalabilmek için tek bir yerdi. Bu kütüphane daha küçük yaģlarda PuĢkin in duygularının olgunlaģmasına ve ilerleyen zamanlarda da özsaygısını kazanmasına neden olacaktır. Bununla birlikte küçük PuĢkin de sinirli, içine kapanık, tembel ve durgun, bazen de yaramazlık ve inatçılık gibi özellikler belirginleģmeye baģlar. Bu kiģilik özellikleri anne ve babayı memnun etmez ve Aleksandr ı değiģtirmek için çoğu zaman baskıya baģvururlar. PuĢkin e yapılan tüm bu baskı ve ısrarlar hep aynı sonuçla, yani PuĢkin in öfkeli terslemesiyle biterdi. Ailesi tarafından incinip duran genç yazar, zamanla duygularını gizlememeye ve onları belli etmeye baģlar. Sonunda yazarın, ailesiyle iliģkileri o kadar kötüye gider ki, tüm ailesinden bir tek kız kardeģi Olga ya bağlı kalan yazar onlardan ayrılırken hiç üzülmez, hatta sevinerek evini terk eder. Sonraki dönemlerde de Ģiirlerinde ne annesinden ne de babasından bir tek kelime bile bahsetmemesi ve geriye dönüp çocukluğuna baktığı zaman sadece lise yıllarını hatırlaması dikkat çeken noktalardan biridir. PuĢkin, Çar I. Aleksandr ın Tsarskoye Selo da yeni açtırdığı okula yazdırılır, 12 Ağustos ta liseye giriģ sınavını kazanır ve 19 Ekim de açılıģ törenine katılır Lise Yılları ve Petersburg Dönemi 19 Ekim 1811 de gerçekleģen okulun açılıģ törenine baģta I. Aleksandr olmak üzere Çar ailesi de katılır. Okul Tsarskoye Selo da (Çar ın Yazlık Sarayı) bulunduğundan saray eğitim kurumu olarak da algılanmaya neden olurdu. Hatta bir ara I. Aleksandr ın küçük kardeģleri Nikolay ve Mihail bu okula yazdırılmak istendi. Eğer bu gerçekleģseydi I. Nikolay, PuĢkin in okul arkadaģı olabilirdi, çünkü Nikolay Pavloviç, PuĢkin den sadece üç yaģ büyüktü. Okul formasının bizzat Çar tarafından seçilmesi bu liseye verilen önemi gösterir. Lise hem Napoleon un Lycees ve Ġngilizlerin College okullarıyla aynı seviyede eğitim vermek hem de Rus milli eğitimine örnek teģkil edecek bir eğitimin sağlanmasını amaçlamaktaydı. 19 Okulun geniģ bir programı vardı. Ġlk üç yılda Rusça, Latince, Fransızca, Almanca dillerine, matematik, edebiyat, tarih, coğrafya gibi derslerin yanında dans, eskrim, ata binme ve yüzme gibi faaliyetlere de yer verilmiģti. Okulun son sınıfında ise sıkı bir program yoktu. Bazı derslerde, dersin içeriğiyle ilgili konuların iģlenmesi yerine Ģakalar yapılır, anekdotlar anlatılır, eğlencelere yer verilir ya da 1812 yılına damgasını vuran 19 Анненков, a.g.e. 1998, 36

23 12 Anayurt SavaĢı üzerine tartıģılırdı. Derslerin belli bir programının ve öğrencilerden beklentilerin olmamasının yanı sıra öğretmenlerin tecrübesizliği de derslerin yüzeysel iģlenmesine neden olurdu. Bu suretle öğrenciler derslere ilgisiz kalarak sınıfları baģka amaçla kullanırlardı. Yönetim de bu konuda gevģek davranırdı. Lise pansiyonunun kurucularından, Profesör Gauenschild in Almanca dersini Fransızca anlatması buna örnek gösterilebilir. Akraba ziyaretine bile sınırlama getiren, okulun ilk müdürü V. F. Malinovski, öğrencileri adeta dıģ dünyadan koparır. DıĢ dünyaya kapalı olmasından dolayı PuĢkin, okulu manastıra benzetir ve hapisten çıkacakmıģ gibi okulun bitmesine gün sayardı. V. F. Malinovski nin ölümünden (23 Mart 1814) sonra okul, iki seneye yakın, sırayla müdür koltuğunu paylaģan, birbirleriyle sürekli tartıģan ve anlaģamayan profesörlerden oluģan kurul üyeleri tarafından yönetildi. Yeni müdür Engelgard ın 20 ( ) göreve gelene kadarki süreci öğrenciler tarafından hükümdarsız dönem (междуцарствие) olarak anılırken, PuĢkin ise bu süreci anarģi dönemi (время анархии) olarak adlandırır. Yönetim açıklığının yaģandığı o dönemde öğrenciler neredeyse baģıboģ kalır, çünkü gelen her yeni müdür, eski müdürün kural ve isteklerinin yerine getirilip getirilmediğini kontrol etmeden kendi getirdiği yeni kurallara odaklanırdı. Böylece eski kurallar dönemi eksikleriyle kapanmıģ olurdu. Engelgard ın din ahlakına önem vermesi PuĢkin, Volhovski ve Küchelbecker gibi öğrencileri kendisinden uzaklaģtırır, hatta muhalefet oluģumuna neden olur. PuĢkin, Engelgard ın görüģlerine karģı çıkarak adeta soğuk bir savaģ baģlatır. ġairin karmaģık kiģiliğini çözemeyen, fikirlerini değiģtirmek için her yolu deneyen, sonunda pes ederek bu savaģı kaybeden Engelgard, Ģaire ahlaki konularda düģük notlar vererek onun boģ ve soğuk kalbini ve dinsizliğini kınar. Ona göre, Ģairin sevgi ve dini barındırmayan genç kalbi, belki de daha önce hiç olmadığı kadar soğuk ve boştu. (Его сердце холодно и пусто; в нем нет ни любви, ни религии; может быть, оно так пусто, как ни когда еще не бывало юношеское сердце). 21 Yazar V. P. Gaevski ye ( ) göre Engelgard ile PuĢkin arasında yaģanan bu anlaģmazlıkların sebeplerinden biri de Ģairin, Engelgard ailesiyle birlikte oturan Mariya Smit adında genç bir Fransız bayana ilgi duyması idi. Okul eğitimiyle ilgili kimi öğretmenler öğrencilerin sağlıklı ahlak geliģimi için kendi kendine eğitimin yararlı olacağı, dıģarıdan müdahale edildiği takdirde onların 20 Von Engelhardt Georg Rheingold (Энгельгардт Егор Антонович): Letonya'nın baģkenti olan Riga Ģehrinde dünyaya gelen bir yazar, aynı zamanda bir öğretmendir. 21 Терц, А. (1992). Прогулки с Пушкиным. Собрание сочинений в 2-х томах. Т. II. СП Старт, Москва: 25

24 13 eğitimine engel olunacağı düģüncesindeydi. Böylece, öğrenciler merak ettiği soruların cevabını, kendilerini geliģtirmek için neredeyse tek kaynakları olan okul kütüphanesinde aramaya baģlar. ArkadaĢları tarafından kitap okuma konusunda üstünlüğü kabul edilen PuĢkin, burada da okuma sevgisini korumaya devam eder. Belki de kendi kendine eğitim okulun ilk öğrencilerini Ģiir ve edebiyata yönlendirmede önemli bir etken olmuģtur yılı sonu ya da 1812 yılı baģında, ilk defa öğrenciler arasında gerçekleģen bir Ģiir yarıģması düzenlenir. Ġ. Ġ. PuĢin in sözlerinden, verilen konu üzerine Puşkin hemen herkesi büyüleyen iki dörtlük okur. (Пушкин мигом прочел два четверостишья..., которые всех нас восхитили). 22 Ġlerleyen yıllarda Ģairin babası çok doğru bir tespitte bulunur: Şüphesiz ki, o, okuldaki öğrencileri bir anlamda rakip olarak gördüğünden, bu tür yarışmalar onun büyük yeteneğinin gelişmesine neden oldu. (Нет сомнения, что в лицеe, где он в товарищах встретил несколько соперников, соревнование способствовало к развитию огромного его таланта). 23 Bu tür edebiyat yarıģmaları düzenlenmeye devam edilir ve zamanla süreklilik kazanır. Neredeyse baģıboģ bırakılan bu öğrenciler el yazılarıyla hazırlanmıģ dergiler çıkarmaya, boģ zamanlarını değerlendirmeye, zamanla da gönüllü siyasi çevrelere katılmaya baģlarlar. PuĢkin, ileride dekabrist düģüncesini benimseyecek olan Delvig, PuĢin ve Küchelbecker gibi öğrencilerle yakın arkadaģlık kurar. Bu arada liselilerin siyasi beklentileri olgunlaģmaya, özgürlük bilinçleri geliģmeye ve ipler dekabrist akımına uzanmaya baģlar. PuĢkin Delvig, Küchelbecker ve Volhovski nin üyesi olduğu Kutsal Artel (Священная Артель) 24 grubuna davet edilmez, hatta onların bu gruba üye oldukları bilgisi Ģairden saklanır. Aralarında en iyi niyetli olanlar bile onun küstahça ve meydan okuyucu davranıģlarına yol açan hassaslığını vurgulayıp dururlar. PuĢkin ile kesintisiz altı yılı birlikte geçiren ve onun kiģilik özelliklerini yakından inceleme fırsatı olan Ġ. Ġ. PuĢin, Ģair hakkında Ģu sözleri ifade eder: Puşkin ilk günlerden itibaren diğerlerine göre daha sinirli bir yapıya sahipti, bu yüzden pek sevilmezdi. O diğerleri gibi rol yapıp tuhaf hareketlerde bulunarak bizi şaşırtmaya çalışmazdı, fakat yersiz şakalar yaparak ve münasebetsiz iğneli sözler söyleyerek kendini zor duruma 22 Гроссман, a.g.e. 2012, Гроссман, a.g.e. 2012, Artel (Артель) : ĠĢçi veya köylü kooperatifi.

25 14 sokardı. Okul hayatında bunlar kolay unutulmayacak şeylerdi ve bu, onu yeni hatalara sürüklerdi. Puşkin de fazla cesaret ile utangaçlık bir aradaydı ve bu ona, zarar vermekteydi. (Пушкин, с самого начала, был раздражительнее многих и потому не возбуждал общей симпатии Не то чтобы он разыгрывал какую- нибудь роль между нами или поражал какими- нибудь особенными странностями, как это было в иных; но иногда неуместными шутками, неловкими колкостями сам ставил себя в затруднительное положение, не умея потом из него выйти. Это вело его к новым промохам, которые никогда не ускальзывают в школьных сношениях В нем была смесь излишней смелости с застенчивостью, и то и другое невпопад, что тем самым ему вредило). 25 Anne ve babasına pek bağlı olmayan, fakat birilerine bağlanma ihtiyacı duyan yazar, liseden Odessa dönemine kadar kendinden hem rütbe hem de yaģ olarak büyük ve tecrübeli insanlarla ilgilenir. Bu dönemde Çaadaev, F. Glinka, N. Turgenev, Kaverin, Molostrov ve N. Ġ. Krivtsov arkadaģlığın yanı sıra öğretmenlik görevini de üstlenirler. Mihaylovskoye de yeni dönemin baģlamasıyla yaģıtlarına ilgi duymaya baģlayan Ģair, lisedeki arkadaģlıklarını gözden geçirerek Vyazemski, Rıleyev, Bestujev, Delvig, Baratınski, Yazıkov gibi arkadaģlarıyla yakınlaģır. Otuzlu yıllarda PuĢkin in arkadaģ listesinde Ġ. Kireyevski, Pogodin, Gogol, Koltsov, NaĢçyokin, Sobolevski, hatta Belinski gibi genç ve yeni edebiyatçılar yer alır. ArkadaĢlarının arasında ayrı bir yere sahip olan Jukovski ile aralarında küçük anlaģmazlıklar yaģansa da, arkadaģlıkları uzun ömürlü olur. Lise yıllarında PuĢkin iki defa Ģair unvanına laik görülür. Ġlki Derjavin in de bulunduğu sınıfı geçme sınavında gerçekleģir. PuĢkin için Derjavin ile karģılaģması ve onun tarafından beğenilmesi çok önemli idi. O anki duygularını, PuĢkin Ģöyle dillendirir: Nihayet beni çağırdılar. Ben Derjavin e iki adımlık mesafeden Tsarskoye Selo daki Anılarım ı okudum. O anki ruh halimi anlatamam. Şiirde Derjavin in adı geçtiği yere geldiğimde henüz olgunlaşmaya başlayan sesim çınladı, kalbim ise büyüleyici bir hayranlıkla atmaya başladı. Okumayı nasıl bitirdiğimi ve nereye kaçtığımı hatırlamıyorum. Derjavin hayran kalmıştı beni görmek ve sarılmak istiyordu. Beni aradılar, fakat 25 Лотман, a.g.e. 2003,

26 15 bulamadılar (Наконец вызвали меня. Я прочел мои Воспоминания в Царском Селе, стоя в двух шагах от Державина. Я не в силах описать состояние моей души: когда дошел я до стиха, где упоминаю имя Державина, голос мой отроческий зазвенел, а сердце забилось с упоительным восторгом.- Не помню как я кончил свое чтение, не помню, куда убежал. Державин был в восхищении, он меня требовал, хотел меня обнять. Меня искали, но не нашли...) 26 PuĢkin, ikinci defa Ģair unvanını ise Arzamas a kabul edilmesiyle kazanır. Arzamas, toplantılarda eskiye bağlı insanlarla dalga geçen, genç ve cesur edebiyatçılardan oluģan, resmi olmayan bir edebiyatçılar topluluğudur. 27 Arzamas ın üyeleri Karamzin hayranlarıydı. PuĢkin, Arzamas a 1817 yılının sonbaharında, yani topluluğun sıkıntılı günler yaģadığı sırada kabul edilir. Bu topluluğa kabul edilmesi, Ģair için önemliydi ve onun edebiyattaki yerinin, toplum tarafından kabul edildiği anlamını taģımaktaydı. Arzamas üyelerine lakap takma âdetinden dolayı PuĢkin e, okul duvarlarının arkasındayken sesini duyurduğu için çekirge (сверчок) lakabı verilir. Bu arada, Ģairin lisede Fransız (Француз), maymun (обезьяна) veya maymunla kaplan karıģımı (смесь обезьяны с тигром) gibi lakapları olduğuna dair bilgiler bulunmaktadır. PuĢkin in arkadaģı Komovski, bu konuyla ilgili Ģunları söyler: Puşkin in Fransızcaya olan tutkusundan... ona şakasına Fransız, simasından ve bazı hareketlerinden dolayı da maymun veya maymunla kaplan karışımı derdik. (По страсти Пушкина к французскому языку «..» называли его в насмешку французом, а по физиономии и некоторым привычкам обезьяною или даже смесью обезьяны с тигром). 28 ArkadaĢlar arasında kullanılan lakapların dıģarıya yayılmasına karģı olan Yakovlev, Komovski nin bu açıklamalarını hoģ karģılamasa da, PuĢkin e maymun veya maymunla kaplan karıģımı lakabı taktıkları bilgisini doğrular. Kof un sözlerinden, Gayevski nin makalesinde aynı bilgilere yer verilmesiyle bu bilgi adeta Ģairin biyografisine iģlenir. Maymunla kaplan karıģımı ifadesi, bir Fransız ın özelliklerini anlatmak amacıyla, Voltaire tarafından ortaya atılmıģtır. Voltaire, G Arjantal e Fransızlar maymun sürüsü olarak anılır, fakat bu maymunlar arasında daima kaplanlar da vardı (французы 26 Лотман, a.g.e., 2003, Лотман, a.g.e., 2003, Лотман, a.g.e., 2003, 330.

27 16 слывут милым стадом обезьян, но среди этих обезьян имеются и всегда были тигры) 29 derken, Fransız bir arkadaģına yazdığı mektubunda ise Fransız milleti ikiye ayrılır, birileri her şeyi eğlenceye çeviren kaygısız maymunlar, diğerleri ise her şeyi parçalayan kaplanlar. (французкая нация делится на два рода одни это беспечные обезьяны, готовые из всего сделать потеху, другие- тигры, все раздирающие) 30 sözleriyle, maymunla kaplan karıģımı ifadesiyle herhangi bir Fransızı kasteder. Fakat Ģairin bu lakabı zamanla dıģ görüntüsüyle özdeģleģir. Kontes D. F. Fikelmon un günlüğünde daha çirkin olmak imkânsızdır- bu maymunla kaplan görünümünün bir karışımıdır (невозможно быть более некрасивым- это смесь наружности обезьяны и тигра) 31 yazılıdır ve S. N. Karamzina nın 23 Aralık 1836 tarihinde Puşkin hala aptalca ve saçma davranmaya devam ediyor. Yüz ifadesi kaplan gibidir (Пушкин по- прежнему ведет себя до крайности глупо и нелепо. Выражение лица у него как у тигра) 32 sözlerinde, Fransız la ilgisini kaybeden bu lakabın tamamen dıģ görünümüne kaydığını görmekteyiz. 9 Haziran 1817 de I. Aleksandr ın katılımıyla, olması gereken tarihten dört gün önce, lisede mezuniyet töreni yapılır ve mezuniyet töreninden sonra, 11 Haziran da PuĢkin, Petersburg a gider ve 6 Mayıs 1820 e, yani Güney Sürgünü ne gönderilene kadar burada kalır. DıĢ ĠĢleri Kurumunda görevlendirilir. Fakat mesleğine ilgi duymayan yazar, orada daha ziyade Ģiirsel faaliyetler üzerine yoğunlaģır ve daha önce Malinovski, Piletskov, Engelgard ile baģlattığı savaģı Ģimdi daha geniģ ve daha etkili silahını (Ģiiri) kullanarak sürdürür. Artık eski alaycı Ģarkılar yerini keskin Ģiirlere bırakır. Temmuz 1817 de ilk defa Mihaylovskoye ye giden Ģair, orada, lisede temeli atılan, ulusal esin kaynaklı öyküsü Ruslan ve Lyudmila (Руслан и Людмила) üzerine çalıģır. Mihaylovskoye nin yanında bulunan Trigorskoye de Praskovya Aleksandrovna Osipova nın evine sık sık ziyarette bulunan PuĢkin, yaklaģık bir ay sonra Petersburg a döner. Bu yıllarda Ģair, Griboyedov, Gnediç, Katenin, ġahov, N. Turgenev gibi birçok seçkin insanla tanıģır. N. Turgenev in evine sık uğramaya baģlayan ve ona yakınlaģan Ģair, 29 Лотман, a.g.e., 2003, Лотман, a.g.e., 2003, Лотман, a.g.e., 2003, Лотман, a.g.e., 2003, 331.

28 17 N. Turgenev in düģüncelerinden etkilenerek Köy (Деревня) ve Özgürlük (Вольность) adlı eserlerini yazar. Hatta PuĢkin in Özgürlük kasidesinin yarısını Turgenev in odasında, geriye kalan kısmını ise kendi evinde yazarak ertesi gün bütün metni Tugenyev e getirmesi onun Ģair üzerindeki etkisinin açık bir göstergesidir. Ancak PuĢkin in, devlete karģı tavırları, nükteli sözleri (эпиграммы) ve mesleğini ciddiye almaması Turgenev i rahatsız eder. Bu konuda A. Ġ. Turgenev, N. Turgenev in haksız yere maaş alma ve o maaşı verene sövme (нельзя брать ни за что жалование и ругать того, кто дает его) 33 konusunda PuĢkin i birkaç kez uyardığını söyler. Bu tarz konuģmaların birinde ortam gerilir ve PuĢkin, N. Ġ. Turgenev i düelloya çağırır, fakat sakinleģince özür dileyerek düello çağrısını geri alır. Yazar ve devlet adamı Aleksey Olenin ( ) sayesinde tiyatro gösterilerine katılan Ģair, zaman zaman siyasi sorulardan uzaklaģarak sanat dünyasına dalar. Tiyatro genç Ģair için sadece boģ vakit geçirme ve eğlence yeri değildir. Tiyatro sahnesindeki adap ve hareketleri ilerideki kahramanlarına da yansıtacaktır. Olenin de düzenlenen gecelerin birinde PuĢkin, Ukrayna dan Petersburg a dönen Anna Kern ile karģılaģır. Genç Ģair esprili cevaplarla ve övgü niteliğindeki konuģmalarla Kern i etkilemeye çalıģır. PuĢkin e karģılık vermeyen hatta ondan uzaklaģmaya çalıģan Kern, farkında olmadan Ģairin Kısa Süren Hayal (Мимолетное Видение) Ģiirinin doğmasına vesile olur. PuĢkin, tiyatro ortamında tiyatrosever aynı zamanda YeĢil Lamba topluluğunun kurucularından olan Nikita Vsevolojski ile tanıģır ve Vsevolojski nin evinde, tiyatro ve edebiyat çevresinden insanların katılımıyla gerçekleģen toplantılarda yer almaya baģlar. Katılımcıları genellikle üzerinde yeģil abajur asılı olan bir masanın etrafında oturduğundan, parolası ıģık ve umut olan bu topluluk kendine YeĢil Lamba (Зеленая Лампа) adını verir. Bu toplantılarda herkes özgürce düģüncesini ifade edebilir, tiyatro eleģtirileri ve Rus tarihi üzerine denemelerin yanında özgürlük Ģiirleri ve siyasi makaleleri okuyabilirdi da kurulan bu topluluk Saadet Birliği nin (Союз Благоденствия) diğer bir dalıydı, fakat YeĢil Lamba üyelerinin çoğu bundan habersizdi. PuĢkin, S. Trubetskoy, F. Glinka, Yak. Tolstoy gibi siyaset adamları, Gnediç, Delvig gibi Ģairlerle bu tür toplantılarda buluģur. Ayrıca Saadet Birliği nin diğer dalı olan, Glinka nın yönettiği Rus Edebiyatı Sevdalıları Serbest Topluluğu nun (Вольное общество любителей российской 33 Лотман, a.g.e., 2003, 48.

29 18 словесности) toplantılarına da katılır. ġairin bu tutarsız hareketleri ve bir toplantıdan diğer toplantıya geçmesi dekabristler ortamında hoģ karģılanmaz. Yakın arkadaģı Ġ. Ġ. PuĢin bile Ģairin bu tutarsızlığı ile ilgili Ģunları söyler: Liberal görüşlü olan Puşkin in kendi kişiliğine ihanet etme gibi kötü bir alışkanlığı vardı. Örneğin Orlov, Çernışev, Kisilyov gibi insanların yanında dolaşması beni ve herkesi kızdırıyordu Bazen, sevgili arkadaşım, hiç merhameti olmayan bu insanlarla niye meşgul oluyorsun diye sorardık. O, bizi sabırla dinledikten sonra, genellikle afalladığında yaptığını, yani gıdıklamaya ve sarılmaya başlardı. Sonra bir bakarsın ki Puşkin yine o aslanlarla birlikte. (...Пушкин, либеральный по своим воззрениям, имел какую-то жалкую привычку изменять благородному своему характеру и очень частол сердил меня и вообще всех нас тем, что любил, например, вертеться у оркестра около Орлова, Чернышева, Кисилева и других Говоришь, бывало «Что тебе за охота, любезный друг, возиться с этим народом, ни в одном из них ты не найдешь сочувствия и пр.» Он терпеливо выслушает, начнет щекотать, обнимать, что обыкновенно делал, когда немножко потерялся. Потом, смотришь,- Пушкин опять с тогдашними львами). 34 Belki Ģairin bu topluluklara üye olması için daha hazır olmadığı düģüncesini uyandıran da onun bu tutarsız davranıģlarıydı. Onu tanıyan ve seven arkadaģları, bu güvensizliği, yazarın yeteneğini koruması için her türlü tehlikeden uzak kalması gerektiği Ģeklinde açıklarken, PuĢkin le bizzat tanıģmayan, hakkında dedikodularla bilgi edinenlerin düģünceleri ise Ģu sözlerle aktarılır: O, kişiliğinden, kayıtsızlığından ve sefih hayat tarzından anında gizli topluluğu hükümete ihbar eder. (Он по своему характеру и малодушию, по своей развратной жизни сделает донос тотчас правительству о существовании Тайного общества). 35 Zamanla Ģair olarak ilgi görmeye baģlayan, her bulunduğu ortamda saygı ile karģılanan ve sevilen PuĢkin, fırsat bulduğu yerde en güçlü silahını, yani nükteli sözlerini kullanırdı. Bu nükteli sözlerden pekçok soylu da nasibini alır. Petersburg dünyasında, PuĢkin in devletin ileri gelenleri tarafından dövüldüğüne dair dedikoduların yayılmasıyla Ģair, savaģ açtığı düģmanların atağa geçtiğini hissetmeye baģlar. Bu dedikodu XIX. yüzyılın ilk yarısında Rus aristokrasisinin temsilcilerinden biri olan Amerikalı lakaplı, kumarbaz 34 Лотман, a.g.e., 2003, Лотман, a.g.e., 2003, 52.

30 19 F. Ġ. Tolstoy tarafından ortaya atılır. Dedikodunun kaynağı bilinmemekle birlikte çok sarsılan, rezil olduğunu düģünen ve ne yapacağını bilemeyen, hatta onurunu temizlemek için yaģamına son vermeyi bile aklından geçiren Ģair, soluğu Çaadaev in yanında alır. Çaadaev bütün dedikodulardan ve dedikoduculardan üstün olması gerektiğine inanarak onu bu fikrinden vazgeçtirir. Ancak PuĢkin, tüm cesaretini toplayarak, ucu Çar Aleksandr a da dokunan, Kont Arakçeyev hakkında 1817 de yazdığı, fakat 1820 lerde devletin dikkatini çeken nükteli Özgürlük kasidesini çoğaltarak yayılmasını sağlar. Bu arada yıllarında PuĢkin in Ģiirlerini, nükteli sözlerini ve hareketlerini, gönüllü olarak hükümete ihbar eden çok sayıda insan vardı. Bunlardan birisi de Rus bilim adamı, mühendis ve aynı zamanda Harkov Üniversitesi kurucusu olan Karazin idi. 2 Nisan 1820 de V. N. Karazin, Ġç ĠĢleri Bakanı Koçubey e, PuĢkin in Ģiirlerinde I. Aleksandr a hakarette bulunduğunu ihbar eder ve General Mihail Miloradoviç e ( ) Ģairin evini arama ve tutuklama emri verilir. Fakat Miloradoviç PuĢkin i tutuklamak yerine gizlice tüm yazılarını ele geçirmeyi tercih ederek evine gizli bir ajan gönderir. PuĢkin ailesinin genç uģaklarından olan Nikita Kozlov a yazıları teslim etmesi karģılığında 500 ruble teklif edilir, fakat Nikita bu teklifi reddeder. Söz konusu ziyareti öğrenen PuĢkin, temkinli davranmak ister ve tüm eleģtiri yazılarını yakar. Ertesi gün Miloradoviç in yardımcısı Glinka nın yanına çağrılan Ģair, Glinka nın tavsiyesine uyarak tüm cesaretini toplar ve Miloradoviç in yanına gider. Miloradoviç, kendisini tutuklamak yerine yanına çağırmayı tercih ettiğini söyleyince, PuĢkin de bir jest yaparak tüm yazıları yaktığını, fakat gerekirse yeniden yazabileceğini itiraf ederek Özgürlük eserini ezberinden yeniden kaleme alır. Ertesi gün Miloradoviç, I. Aleksandr a, Ģairin yazdıklarını götürür ve PuĢkin in hareketinden dolayı yazılarını okumamasını rica eder. Fakat Çar, Miloradoviç ile aynı görüģte değildir. PuĢkin in kaderini belirleyen bu dönemde Ģairin Karamzin, Çaadaev, F. Glinka gibi arkadaģları cezasını hafifletmek için elinden geleni yapmaya çalıģır ve onların gayreti sayesinde Ģairin cezası hafifletilir. Böylece Sibirya veya Solovka yerine, Petersburg a Orgeneral Ġ. N. Ġnzov un himayesi altına verilir ve görev değiģikliği bahanesiyle siyasi sürgünün üstü kapatılmıģ olur Güneye Sürülme Görev değiģikliği bahanesi altında sürgün edilen Ģair, Ġnzov tarafından gözetim altına alınır. Petersburg hayatını geride bırakan ve 17 Mayıs ta Yekaterinoslav a varan Ģair

31 20 için yeni bir dönem baģlar. Görev için gönderilmesine rağmen, PuĢkin pek mesleği ile ilgilenmez ve kendini daha çok Ģiire adar. Kısa bir süre sonra Dnepr da yüzdüğü için hastalanan Ģair, Ġnzov tarafından tedavi amaçlı Kafkasya daki sıcak sulara gönderilir. Böylece 19 Ağustos 1820 de PuĢkin Rayevski ile Kafkas Esiri (Кавказский Пленник) adlı eserine baģladığı Gurfuz Ģehrine gider ve eylüle kadar burada kalır. Eylül ayının baģında baba oğul Rayevskilerle Gurfuz u terk ederek Alupka, Simeyz, Sivastopol ve Bahçesaray ı gezerek Simferopol e varır. Eylülün ortasında PuĢkin, Kırım ı terk eder ve Odessa üzerinden, 21 Eylül 1820 den 2 Temmuz 1823 e kadar kalacağı KiĢinev e geçer. DüĢük rütbeli memur olduğundan az maaģ alan ve babasından maddi destek alamayan Ģair, Ruslan ve Lyudmila ile büyük baģarı yakalayarak az da olsa para kazanır. Московский Телеграф ında Ruslan ve Lyudmila nın baģarısı ile ilgili Ģu sözler yer alır: Ruslan ve Lyudmila 1820 de ortaya çıkar çıkmaz anında satılır ve piyasada tek bir nüshası bile kalmaz. İsteyen 25 ruble ödeyerek kopyasını çekebiliyordu. («Руслан и Людмила» «...» явилась в 1820 году. Тогда же она была вся раскуплена, и давно не было экземпляров ее в продаже. Охотники платили по 25 руб. и принуждены были списывать ее). 36 Eser iyi satılmasına rağmen o dönem Rusyasında sanatçı haklarını koruyan bir kanunun olmamasından dolayı PuĢkin neredeyse hiçbir Ģey kazanamaz. Bazı araģtırmacılar tarafından vicdansızlıkla suçlanan yayıncı Gnediç aslında o dönemin Ģartlarına göre hareket etmiģtir. Çünkü o dönemde yayıncı yayınladığı hayatta olan ve olmayan yazarların eserlerinin kazancını cebine atabilirdi. Fakat PuĢkin bu tür haksızlıklara göz yummak istemez ve 21 Eylül 1821 de Gnediç ten vazgeçerek, yayıncı Greç e Kafkas Esiri ni teklif eden bir mektup yazar. Size Kafkas Esiri nden bir bölüm gönderecektim, fakat yazmaya üşendim, poemanın tamamını almak ister miydiniz? Uzunluğu 800 satır; genişliği 4 ayaklı; iki bölümden oluşuyor. Eserin uzun süre rafta kalmaması için ucuza veririm. (Хотел было я прислать вам отрывок из моего Кавказского Пленника, да лень переписывать; хотите ли вы у меня купить весь кусок поэмы? Длиною в 800 стихов; стих шириною 4 стопы; разрезано на 2 песни. Дешево отдам, чтоб 36 Лотман, a.g.e., 2003, 71.

32 21 товар не залежался). 37 Fakat Gnediç, bu sefer de diğer yayıncıları devre dıģı bırakmayı baģarır ve Kafkas Esiri nden kazandığı 5000 rubleden Ģaire 500 ruble verir. Bahçesaray ÇeĢmesi (Бахчисарайский Фонтан) eserinden ise yayıncı P. A. Vyazemski nin yardımıyla o dönem Ģartlarına göre PuĢkin iyi bir kazanç elde eder de Ruslan ve Lyudmila nın bitimiyle, Ģairin sanatında erken dönem son bulur, yani lise ve Arzamas son bularak yeni bir dönem - realizm - baģlar. Kafkasya da bulunduğu dönemde Ġngilizce öğrenmeye baģlayan Ģair alıģtırma kitabı olarak Byron un eserlerini seçerek, Byron ile tanıģır ve onun düģüncelerini benimsemeye baģlar. Byron u ayrıntılı okumaya baģlayan PuĢkin, Byronizm eğiliminde eserler yazmaya koyulur. Fakat Ģair güney sürgünü döneminde sadece Romantizm in doğuģuna değil, aynı zamanda bitmesine de Ģahit olur. Çünkü Ģair Mihaylovskoye ye gittiğinde romantizmden vazgeçip gerçekçilik görüģlerine realizme yönelir. Güney sürgünü olarak adlandırılan dönemde PuĢkin Kafkas Esiri, Gavriliada (Гаврилиада), Haydut KardeĢler (Братья Разбойники) ve çok sayıda Ģiir yazar. Ayrıca Bahçesaray ÇeĢmesi ile Yevgeniy Onegin (Евгений Онегин) adlı eserlerinin de temelini atar. PuĢkin in KiĢinev de bulunduğu yıllarda, gündeme damgasını vuran olaylardan biri de Yunan ayaklanması olur. Her tarafta Yunanlıların bağımsızlığının konuģulduğu bir sırada Dekabristler ve Rus Liberaller Rusya nın Yunanlıları destekleyeceği umudu içindeydiler. PuĢkin de Dekabristler gibi savaģın çıkmasını ister. Bu esnada PuĢkin in Dekabristlerden özellikle M. F. Orlov ve V. F. Rayevski ile yakınlaģması büyük bir önem taģır. Çünkü Orlov ve Rayevski de gerçekleģen toplantılara katılan Ģair açık açık hükümeti eleģtirmeye baģlar. PuĢkin in hükümet hakkındaki düģünceleri P. Ġ. Dolgorukov un notlarına Ģu Ģekilde yansır: Vali bugün tüfek ve köpeğiyle ava gitti. O yokken evde bulunanlara kurulan sofrada Puşkin ile yemek yiyordum. Kendini rahat hisseden Puşkin, çok sevdiği Rus hükümeti konusunu açtı. Tercüman Smirnov kendisiyle tartışmaya başladı ve o, ne kadar şairin düşüncelerini reddederse Puşkin bir o kadar heyecanlanır, öfkelenir ve sabrını kaybederdi. Sonunda küfürler ve sınıf farklılıkları havada uçuşmaya başladı. Sivil memurlar alçak herifler ve hırsızlar, generallerin çoğu hayvan, bir tek çiftçi sınıfı saygıdeğerdi. Puşkin özellikle Rus asilzadelerine saldırıyordu. Onlar asılmalı, imkânı olsaydı memnuniyetle ilmelerini bağlardı. (Наместник ездил сегодня на охоту с ружьем и собакою. В 37 Лотман, a.g.e., 2003, 72.

33 22 отсутствие его накрыт был стол для домашних, за которым и я обедал с Пушкиным. Сей последний, видя себя на просторе, начал с любимого своего текста о правительстве в России. Охота взяла переводчика Смирнова спорить с ним, и чем более он опровергал его, тем более Пушкин разгорался, бесился и выходил из терпения. Наконец полетели ругательства на все сословия. Штатские чиновники подлецы и воры, генералы скоты большею частию, один класс земледельцев почтенный. На дворян русских особенно нападал Пушкин. Их надобно всех повесить, а если б это было, то он с удовольствием затягивал бы петли). 38 Kumar oynanan ve akģam yemeği yenilen vali yardımcısı M. E. Krupyanskoy un evinde gerçekleģen eğlencelere PuĢkin de katılırdı. Kumar ve yemek dıģında bu evde onun ilgisini çeken Marya Yegorovna idi. Çok sayıda gönül iliģkisi yaģayan PuĢkin, E. K. Varfalameylerin evinde de Pulheriya Yegorovna ile ilgilenir ve Ġnzov un izniyle bazen KiĢinev den ayrılarak V. L. Davıdov un evi, Tulçin, Vasilkov, Odessa gibi yerlere giderek gönül iliģkilerini çeģitlendirirdi. Bu tür gezmeler sayesinde PuĢkin dekabrist akımıyla yakınlaģma fırsatı da bulur. Hançer (Кинжал), Napoleon (Наполеон), Sadık Yunan Kızı Ağlama - O ġehit DüĢtü (Гречанка Верная не плач- он пал героем) vb eserleri, siyasi komplocularla sıkı bir iliģkisi olduğuna kanıt gösterilir. PuĢkin in KiĢinev deki hayatı göründüğü kadar kolay değildi. Maddi sıkıntıların yanı sıra, o dönemin toplumuna ait olabilme mücadelesi de veriyordu. Bu arada M. F. Orlov ve Dekabristler devlete savaģ planı yaparken, KiĢinev deki son durumla ilgili haberler hükümete kadar ulaģır. PuĢkin, Orlov ve yandaģlarının gizli topluluğuna girmeyi ister, ancak davet edilmez. Konuyla ilgili iki görüģ bulunmaktadır. Birincisi; Ģairin yeteneğini tehlike altına atmanın istenmemesi, ikincisi ise Ģairin sürgünde olması idi, yani, kendine hakim olamayan ve sinirli bir kiģiliğe sahip olan Ģair, sürgünde olduğundan hükümetin dikkatini topluluk üzerine çekebilirdi. M. F. Orlov resmi olarak Nisan 1823 te görevden alınsa da hakkındaki soruģturma daha önce baģlar ve kurduğu çevre 1822 de dağıtılır. Tüm ihbarlardan ve arkadaģların dağılmasından sonra KiĢinev de kalmak istemeyen Ģair, Odessa ya çıkan görev 38 Лотман, a.g.e., 2003, 77.

34 23 değiģikliğine adeta sevinir. Vali Vorontsov un gözetim altına gönderilen Ģair Odessa da 1 Ağustos 1824 e kadar kalır. PuĢkin, bilindiği gibi sinirli bir yapıya sahip ve riskleri seven biriydi. Kendisine yapılan hareketlerde küçük bir kusur veya hakaret sezince kendini canı pahasına tehlikeye atardı. Hatta tehlike PuĢkin ile o kadar özdeģleģir ki, PuĢkin denildiği vakit insanların aklına gelen ilk kelime düello olur. Onun bu sinirli ve gergin hali ve her an alınganlık yapıp düelloya çağırma gibi davranıģları kendini çok daha önceleri göstermiģtir yılının yazında PuĢkin çok basit bir sebepten dolayı yaģlı dayısı S. Ġ. Hannibal ı, N. Turgenev i, liseden sınıf arkadaģı M. Korf u, BinbaĢı Denisoviç i ve birçok kiģiyi daha düelloya çağırır. E. A. Karamzina, Vyazemski ye yazdığı mektupların birinde bu durumla ilgili Ģunları yazar: Puşkin in neredeyse her gün düellosu vardır. Tanrıya şükürler olsun ki ölümcül değil (У. г. Пушкина всякий день дуэли, слава Богу, не смертоносные...) 39 Fakat bazı düelloları Ģeref alanına kadar götürmeden halletmek zor olur ve böylece 1819 sonbaharında PuĢkin, Küchelbecker ile düello yapar. Ġkisi de havaya ateģ ederek barıģırlar. Ġlerleyen zamanlarda da PuĢkin, asteğmen F. N. Luginin a Petersburg ta ciddi bir düello vakası yaģadığını itiraf eder. Bu düellonun 1825'te Dekabrist Ġsyanı ndan sonra idam edilen dekabrist ve aynı zamanda Ģair olan K. F. Rıleyev ile olduğuna dair iddialar söz konusudur. KiĢinev deki arkadaģ çevresinin dağılmasına, Rayevski nin tutuklanmasına ve Orlov un görevden uzaklaģtırılmasına üzülen Ģairi hayal kırıklığına uğratan diğer konulardan biri de baģarısızlıkla sonuçlanan Yunan ayaklanmasıydı. Bu duruma çok kızan Ģair, Ġnzov un kendini defalarca ev hapsine kapatmasına sebep olan tartıģmaların içinde bulurdu. PuĢkin in yaģadığı bu hayal kırıklıkları doğal olarak sanatına da yansır ve Issız Özgürlük AĢığı (Свободолюбитель пустынный), ġeytan (Демон), Hareketsiz Muhafızlar Çar ın EĢiğinde Uyumaktaydı (Недвижный страж дремал на царственном пороге), Ne Ġçin Gönderildin ve Seni Kim Gönderdi (Зачем ты послан был и кто тебя послал) gibi Ģiirler ortaya çıkar. Odessa da iken Ģair ayrıca Yevgeniy Onegin in ikinci bölümü üzerine çalıģır. Lokantalarına, büyük Ģehrin güzelliklerine, tiyatrolarına ve Ġtalyan operasına kapılan Ģaire sosyete insanları ve hayatıyla Odessa Petersburg u hatırlatır. Fakat hayat Ģartları Ģair için orada da kolay değildir. Daha önceki dönemlerde olduğu gibi burada da para sıkıntısı çeken PuĢkin, ağabeyine yazdığı 39 Лотман, a.g.e., 2003, 53.

35 24 mektupların birinde çektiği maddi sıkıntıları Ģu sözlerle paylaģır: Babama anlat ki onun parası olmadan yaşayamam. Bugünün sansürüyle kalemimle bir şey kazanamam; marangozluğa ise eğitilmedim. Kendi isteğimle görev yapmamama rağmen istifa etmem imkânsızdır. Herkes beni kandırıyor, yakınlarıma ve akrabalarıma değil de kime güveneyim? Vorontsov un ekmeğini yemek istemiyorum- istemiyorum o kadar. (Изъясни отцу моему, что я без его денег жить не смогу. Жить пером мне не возможно при нынешней цензуре; ремеслу же столярному я не обучался; но служу и не по своей воле- и в отставку идти невозможно.- все и все меня обманывают- на кого же, кажется, надеяться, если не на ближних и родных. На хлебах у Воронцова я не стану жить- не хочу и полно...) 40 Odessa da bulunduğu kısa süre içinde Ģair, birkaç tutkulu aģk yaģar. O dönem dikkat çeken üç isimden biri Sobanskaya dır. Sobanskaya gizli topluluğun varlığından haberdar olan, A. N. Rayevski, N. N. Rayevski, M. F. Orlov V. L. Davıdov gibi gizli topluluğun üyelerini takip eden ve kritik anda onları ihbar eden General Ġ. O. Vitt in sevgilisiydi. Sobanskaya, PuĢkin ve Miskeviç hakkında bilgi toplayarak Ģairi de takibe alan sevgilisi General Ġ. O. Vitt e bu konuda yardım etmekteydi. Ġspiyonculuk yaptığından habersiz olan PuĢkin, kızlık soyadı Rjevusskaya olan soylu aileden gelen ve iyi eğitim alan bu Polonyalı kadına âģıktı ve her ne kadar Rayevski ye yazdığı mektupların birinde benim tutkum büyük ölçüde azaldı (моя страсть в значительной мере ослабела) Ģeklinde yazsa da hayatının son günlerine kadar onu unutamadığına dair iddialar vardır. Bu tür iddiaların ortaya atılmasının sebeplerinden biri de PuĢkin in evlenmek üzereyken Sobanskaya ya yazdığı Ģu sözleridir: Bugün sizi ilk kez gördüğümün 9. yıldönümüdür. O gün hayatımın kritik günlerinden biri idi. Düşündükçe, hayatımın sizinkine bağlı olduğundan daha da emin oluyorum; sizi sevmek ve sizin peşinizden gitmek için yaratıldım... (Сегодня 9-я годовщина дня, когда я вас увидел в первый раз. Этот день был решающим в моей жизни. Чем более я об этом думаю, тем более убеждаюсь, что мое существование неразрывно связано с вашим; я рожден, чтобы любить вас и следовать за вами.. ) Лотман, a.g.e., 2003, Ġnternet: Езерская, Б. Женщины в жизни Пушкина в Одессе, Web: adresinden 5 Nisan 2013 te alınmıģtır. 41 Лотман, a.g.e., 2003,

36 25 Diğer âģık olduğu kadınlardan biri de Amalya Rizniç tir. PuĢkin, hakkında çok bilgi bulunmayan, uzun boylu, uzun saçlı, güzel, esmer, yirmi yaģlarında, Odessa da bir iģ adamının eģi olan Amalya ile 1823 te tanıģır. Amalya çok alkol ve sigara içen, ata binmeyi seven ve geceleri sabaha kadar yorulmadan dans eden biridir. Oğlunun doğumundan sonra hummaya yakalanır ve eģi tarafından oğlu ile birlikte Ġtalya ya gönderilir. Burada 1825 in yazında hayatını kaybeder. Ona âģık olmasına rağmen, Ģairin bu tutkusu da uzun sürmez. Rizniç, Odessa yı terk ettiği sıralarda, baģka bir gönül tutkusuna yakalanan Ģair, adına Gece (Ночь), Çocuk Gibi Tatlı Umutlar Ġçinde (Надеждой сладостной младенчески дыша) gibi Ģiirler yazdığı kadının ölüm haberini çok sakin ve ilgisiz karģılar. Üçüncü tutkusu ise, M. S. Vorontsov un eģi olan Yelizaveta Ksaverievna Vorontsova idi. PuĢkin, kendisinden yedi yaģ büyük olan Vorontsova ile 1823 yılında tanıģır ve kısa süre içinde ona karģı sıcak duygular beslemeye baģlar. ġıpsevdi kiģiliğe sahip olan Ģair çok sayıda kısa ve geçici iliģkiler yaģar. Onun bu çapkın durumuyla ilgili M. N. Volkonskaya Ģunları söyler: Bir şair olarak çıktığı tüm güzel kadınlara ve genç kızlara âşık olmayı görevi sayardı. (...) Aslında o tek ilham perisine âşıktı ve gördüğü her şeyi şiire dökmekteydi. (Как поэт, он считал своим долгом быть влюбленным во всех хорошеньких женщин и молодых, с которыми он встречался. (...) В сущности, он обожал только свою музу и поэтизировал все, что видел). 42 PuĢkin Vorontsova ya âģık olduğu sıralarda, M. S. Vorontsov ile arasında soğuk rüzgârlar esmeye baģlar. Vorontsov un eģini kıskanması PuĢkin ile aralarının daha da açılmasına neden olur. Vorontsov için Ģiir bir saçmalıktı, bu yüzden PuĢkin in Ģairliğini hiçe sayardı. PuĢkin i eģinden uzaklaģtırmak için Vorontsov baģka bir savaģ yöntemine baģvurur. ġairin etrafını ispiyoncularla kuģatarak, mektuplarını açıp onu hükümete rapor eden Vorontsov un keçiboynuzu böcekleriyle (саранча) 43 ilgili olayda da parmağı vardır. Odessa daki zor hayat Ģartlarından psikolojik olarak etkilenen daha Ģüpheci ve hassas bir 42 Лотман, a.g.e., 2003, yılında Rusya nın birçok yeri keçiboynuzu böceğinin istilasına uğrar. M. V. Vorontsov, keçiboynuzlarının nasıl çoğaldığını, sayılarının ne kadar arttığını ve onlarla mücadele için hangi önlemlerin alındığını tespit etmek için PuĢkin i görevlendirir. Yazar bu görevi hakaret olarak görür ve bu görevi reddetmek ister fakat arkadaģların tavsiyelerine uyarak görev bahanesiyle birkaç günlüğüne sürgünde bulunduğu Odessa dan ayrılır ve dönüģünde alaylı bir rapor hazırlar: 23 Mayıs Uçtu, uçtu (keçiboynuzu böceği); 24 Mayıs - Kondu; 25 Mayıs - Oturdu, oturdu; 26 Mayıs - Her Ģeyi yedi; 27 Mayıs - Yine uçuverdi. (23 мая - Летела, летела, 24 мая - И села, 25 мая - Сидела, сидела, 26 мая - Всѐ съела, 27 мая - Опять улетела). adresinden 28 Aralık 2015 te alınmıģtır.

37 26 yapıya bürünen Ģair önemsiz bu olay karģısında gücenir ve beklenmedik tepki verebilir bir hale gelir. Keçiboynuzların ortaya çıktığı yerleri ve onların çoğalıp çoğalmadığını denetlemek için görevlendirilen PuĢkin bu görevi, insanların gözünde itibarının düģürülmesi, kendisiyle alay edilmesi ve kendine yapılmıģ bir hakaret olarak değerlendirerek görevi reddettiğine dair Vorontsov un idari iģler müdürü A. Ġ. Kaznaçeyev a mektup yazar. Bu mektupta isyan etmediğini, fakat bu görevi kabul edemeyeceğini ve gerekirse görevinden istifa etmeye hazır olduğunu belirtir. ġairin onuru kırılınca çok keskin ifadeler kullandığı herkes tarafından bilinen bir gerçekti. PuĢkin in bu sert konuģmaları Vorontsov un kulağına gitse de Vorontsov, PuĢkin ile tatsızlık yaģamadan ayrılmak niyetindeydi. PuĢkin istediği zaman istifa edemezdi, onun istifası için Petersburg taki yönetimin onayı gerekirdi. 23 Mart 1824 te Vorontsov DıĢ ĠĢleri Bakanı Nesselrode ye, PuĢkin i Odessa dan geri çekmesini ve bu durumu Çar a bildirmesini rica eden bir mektup yazar. Hükümetin, Ģair hakkındaki düģüncelerini etkilememek ve onu daha da zor duruma sokmamak için nedenini Odessa ya yüzme döneminde gelen insanların şairi çok överek sürekli kafasını karıştırıp durdukları böylece onun gelişmesini engelledikleri ( накопление приезжих в Одессе ко времени морских купаний, их неумеренные восхваления поэта, постоянно кружащие ему голову и мешающие его развитии) 44 Ģeklinde açıklar. Vorontsov un bildirisiyle PuĢkin in il içinde görev değiģikliği yapılması beklenirken iģ daha da karıģır ve kimsenin beklemediği yeni bir sürgüne dönüģür. PuĢkin in yeni bir sürgüne gönderilmesinin sebebi olarak ateizm ile ilgili yazdığı mektup gösterilir. Ġleride Ģairin iki satır yüzünden sürgün edildim dediği sözler Ģunlardır: Neyle uğraştığımı bilmek ister misin- romantik poemanın gösterişli kıtalarını yazıyor ve ateizm dersleri alıyorum. Buradaki İngiliz, ağır duyan filozof, bugüne kadar karşılaştığım en akıllı ateisttir. (Ты хочешь знать, что я делаю пишу пестрые строфы романтической поэмы и беру уроки чистого Афеизма. Здесь англичанин, глухой философ, единственный умный Афей, которого я еще встретил). 45 ĠĢte bu birkaç satır yüzünden tekrar sürgün edilen Ģair için yeni bir hayat ve yeni bir dönem baģlamaktaydı. 44 Анненков, a.g.e., 1998, Анненков, a.g.e., 1998, 184.

38 27 DıĢ ĠĢleri Bakanı Nesselrode, Vorontsov un bildirisine cevap verirken Ģair hakkındaki düģünceleri doğru bulur, fakat ellerine geçen mektuptan Ģairin değiģmediği ve eski alıģkanlıklarından vazgeçmediği kanaatinde olduklarını da vurgular. Neticede PuĢkin görevden alınır ve tüm yol masrafı hükümet tarafından karģılanmak üzere Pskov a gönderilmesine karar verilir. Böylece Odessa dönemi son bulur ve ufukta Ģairi Mihaylovskoye ye götüren yol görünür. ġairin Mihaylovskoye sürgünü ile ilgili olarak araģtırmacılardan F. F. Vigel, sürgünün asıl sebebini Ģairin Vorontsov un eģine âģık olmasını gösterir. Fakat bu durumda PuĢkin in Rayevski tarafından bir paravana olarak kullanıldığını, yani PuĢkin in Vorontsovların evine girip çıkmasını ve Ģairin Vorontsova ya duygularının canlanmasını sağlayarak, herkesin dikkatini üzerinden çekip PuĢkin e yönlendirdiğini söyleyen F. F. Vigel, aslında Rayevski nin Vorontsova ya âģık olduğunu Ģu sözlerle ifade eder: Rayevski Vorontsova ya meşhur şairin onun ayaklar altına serilmesinin ne kadar güzel bir şey olduğunu hissettirir. O hoş bayana şıpsevdi Puşkin i cezp etmek zor değildi. Rayevski Puşkin in arkadaşlığını kazanarak şairin kendisinde sırdaş ve gayretli bir yardımcı görmeyi sağlar, kısacası onu ustaca kandırır. (Влюбчивого Пушкина нетрудно было привлечь миловидной, которой Раевский представил, как славно иметь у ног своих знаменитого поэта... Вкравшись в его дружбу, он заставил его видеть в себе поверенного и усерднейшего помощника, одним словом, самым искусным образом дурачил его). 46 Bu sürgünün asıl sebebinin ne olduğu sorusu noktasında Modzalevski nin PuĢkin adlı çalıģmasının PuĢkin in Mihaylovskoye Sürgününe Dair (К истории ссылки Пушкина в Михайловское) baģlığı altında dört muhtemel neden sıralanır. Bunlar: 1. General Skobelev in PuĢkin i ihbar etmesi (1824 yılı Ocak ayının ikinci yarısı), 2. ġairin Ġngiliz lakaplı, ağır duyan bir filozoftan ateizm derslerini aldığı bilgileri içeren mektubun postada açılması ve bu bilgilerin hükümetin kulağına gitmesi, 3. Vorontsov un, PuĢkin ile yakınlaģtığı Petersburg ta kınanmasından korkması, 4. Nükteli sözlerden, eģine ilgi duymasından, karalamalarından ve dedikodularından dolayı Vorontsov un PuĢkin e kızgın olmasıydı. 46 Ġnternet: Езерская, Б. Женщины в жизни Пушкина в Одессе, Web: adresinden 5 Nisan 2013 te alınmıģtır.

39 28 Bu dönemde Güney Poemaları (Южные Поэмы) olarak adlandırılan Ģiirleriyle uğraģan ve bütün Rusya da tanınmaya baģlayan PuĢkin, Kafkas Esiri, Haydut KardeĢler, ve 1823 te bitirdiği Bahçesaray ÇeĢmesi üzerine çalıģır. Yeni döneme imza atan romantizmin kurucularından olan ve kendine Kafkas ġarkıcısı (Певец Кавказа) denilen Ģair tüm romantik gençlerin gözdesi olur. Fakat PuĢkin, 9 Mayıs 1823 te Yevgeniy Onegin ve 1823 yılının sonunda Çingeneler (Цыганы) ile baģladığı romantizm dönemini kapatır ve gerçekçiliğe yönelir. Hayalperestten düģünüre dönüģen Ģairin, arkadaģı ve aynı zamanda eleģtirmen olan P. A. Pletnyov a söylediği ancak Çingeneler den sonra poemalara karşı bir eğilim hissettim (только с «Цыган» почувствовал я в себе призвание к драме) 47 sözleri onun, sanatında yenilikler aramakla meģgul olduğunu göstermektedir. Mihaylovskoye sürgünü ile yeni bir dönemin baģlaması bu sürecin hızlanmasına yardımcı olur. Böylece 30 Temmuz 1824 te, cebinde 389 ruble yol parası ve 150 ruble maaģıyla yola çıkan Ģair, 9 Ağustos ta Mihaylovskoye ye varır Mihaylovskoye Sürgünü ve Boldino Dönemi 9 Ağustos 1824 te Mihaylovskoye ye varan PuĢkin için yeni, zorluklarla dolu bir dönem baģlar. Memleketine gönderilmesine rağmen buna hiç sevinmez. Bunun sebeplerinden biri de ailesiyle karģı karģıya gelmesi idi. Ġlk baģta ailesi tarafından sıcak karģılanan ancak sürgünün gerçek nedeni ortaya çıkınca yakınma ve Ģikâyetlere maruz kalan PuĢkin, ailesinin yanında sürgünlerin en ağırını yaģamaya baģlar. Özellikle baba Sergey Lvoviç in oğlunu gözetleme görevini kabul etmesiyle araları daha da açılır. Güzel ve iyi prenses (Belle et bone princesse) diye hitap ettiği bir bayana, Fransızca yazdığı ve Odessa ya yolladığı mektubunda PuĢkin, bu durumla ilgili Ģunları yazar: Önceden sezdiklerim (korktuklarım) gerçekleşti. Ailemle bir arada bulunmam eziyetimi ikiye katladı. Hükümet, babama, devlet ajanı rolünde beni takip etme teklifinde bulundu. Babam bu vazifeyi kabul eder, bu da onun benim hakkımda, her anlamda yanıldığını gösterir. Evdekiler, sürgünle ilgili serzenişte bulunmaya, belamın diğerlerini de felakete sürükleyeceği korkusunu dile getirmeye ve masum kız kardeşimle neşeli ve eğlenceli ağabeyime tanrısızlığı propaganda ettiğimden şüphelenmeye başladılar. ( Сбылось все, что я предвидел. Присутствиемое в среде моего семейства удвоило мои муки. 47 Анненков, a.g.e. 1998, 172

40 29 Правительство... вздумало предложить моему отцу роль своего агента в преследованиименя. Отец имел слабость принять поручение, которое во всех отношениях ставит его в ложное положение относительно меня. Меня стали попрекать ссылкой, заявлять страх, что мое несчастие вовлечет и других в погибель, подозревать, что я проповедую безбожие моей сестре, которая есть небесное создание, и брату, который очень забавен и весел ) 48 Ailesinde anlayıģ ve destek bulamayan, içine kapanarak sessiz kalmayı tercih eden ve günün birinde dayanamayıp babasıyla konuģmak isteyen PuĢkin, tatsız bir olay yaģar. Bu konuyla ilgili olup bitenleri Petersburg ta bilinmeyen bir kiģiye yazdığı mektubunda anlatmaktadır: Evde ne durumda olduğumu sen düşün. Buraya geldiğimde nazikçe karşılandım Fakat kısa bir süre sonra her şey değişti. Sürgünümden korkan babam, sürekli onu da aynı şeyin beklediğini söyleyip duruyordu Sinirli biri olmam onunla açık konuşmamı engelliyordu, susmayı tercih ettim. Ağabeyime ve kız kardeşime tanrısızlığı propaganda ettiğimi düşünerek ağabeyimi azarlamaya başladı. Bana göz kulak olmakla görevlendirilen P. (Peşçyurov), babama mektuplarımı açmayı teklif eder, kısacası ispiyonum olmaya. Kendimi bu üzücü durumdan kurtarmak için babama geldim ve onunla açık konuşmak için izin istedim, hepsi bu kadar. Babam sinirlendi, bağırdı ben ise atıma binip gittim. Babam ağabeyimi çağırarak benim gibi canavar ve felaket getiren biriyle görüşmemeyi emreder. Bunu öğrendiğimde kafama kaynar sular döküldü. Yatak odasında bulduğum babama üç ay içimde biriktirdiklerimi döktüm: onu son kez uyardığımı söyleyerek konuşmamı bitirdim. Babam şahitlerin olmamasından faydalanarak koşarak çıktı ve ev halkına onu dövdüğümü, sonra da dövmek istediğimi iddia etti. (Посуди о моем положении дома. Приехав сюда, я был ветречен и обласкан..., но скоро все переменилось. Отец, испуганный моей ссылкой, беспрестанно твердил, что и его ожидает та же участь... Вспыльчивость мешала мне с ним откровенно объясниться: я решился молчать. Он стал укорять брата... что я преподаю ему и сестре безбожие. Назначенный за мною смотреть, П... (Пещуров?) осмелился предложить отцу моему распечатывать мою переписку короче быть моим шпионом!...желая, наконец, вывести себя из тягостного положения, прихожу к отцу моему и прошу позволения говорить искренно 48 Анненков, a.g.e. 1998,

41 30 более ни слова... Отец рассердился, закричал я сел верхом и уехал. Отец призвал моего брата и велел ему не знаться с этим чудовищем, с этим сыном погибели. Голова моя закипела, когда я узнал это. Иду к отцу, нахожу его в спальне и высказываю все, что было у меня на сердце целых три месяца; кончаю тем: «что говорю ему в последний раз». Отец мой, воспользовавшись отсутствием свидетелей, выбегает и всему дому объявляет, что я его бил! потом, что хотел бить...) 49 Petersburg ta bilinmeyen bir kiģiye yazılan yukarıdaki mektupta Ģu sözler de yer almaktadır: Mektubun saçma bir satırından dolayı sürüldüm. Buna babama el kaldırdığıma dair suçlamalar da eklenirse oralarda nasıl sevineceklerini bir düşün. Bu şaka kürek cezasıyla sonuçlanabilir. ( Я сослан за одну строчку глупого письма. Если присоединится к этому обвинение в том, что я поднял руку на отца посуди, как там обрадуются. Шутка эта пахнет каторгой ). 50 Bu sözler dikkate alınırsa, yazarın duyduğu endiģenin boģuna olmadığını görebiliriz. Bu olaydan sonra PuĢkin ailesi (annesi, babası, kız kardeģi, ağabeysi) evi terk eder ve yazar, dadısı Arina Radionovna ile baģ baģa kalır. Aile içinde yaģanan bu huzursuzlukları düzeltmek için Jukovski nin uğraģtığına dair iddialar söz konusudur. Jukovski nin bu çabaları sonucu mu veya baģka bir sebepten mi olduğu kesin bilinmemekle birlikte Mihaylovskoye den Petersburg a taģınan baba, Kasım 1824 te, oğluna ispiyonculuk yapma görevinden vazgeçtiğine dair gerekli yerlere mektup yazar. Baba oğul arasındaki küskünlük PuĢkin in hükümetin gözetiminden kurtulup yeni Çar I. Nikolay tarafından kabul edilene kadar devam eder ve liseden sınıf arkadaģı olan Delvig in çabalarıyla son bulur. Mihaylovskoye de tek baģına kalan PuĢkin i gözetleme görevi tekrar Opoçetski ye geçer; dini kılavuzluğunu yapması için ise sıradan, iyi kalpli, hafif kızıl saçlı ve kısa boylu, Ġon adlı bir keģiģ görevlendirilir. Mihaylovskoye de tek baģına kalan, mütevazı hatta yoksul bir hayat sürmeye baģlayan PuĢkin, ailesinin gidiģinden sonra eģiğin yanındaki odada kalır. Bu oda onun tarafından hem mutfak, hem yatak odası, hem çalıģma odası olarak kullanılırdı. ArkadaĢlarının olmaması, maddi sıkıntı, yalnızlık ve sevdiği eğlence dolu hayattan uzak kalması PuĢkin için adeta çekilmez hale gelir. Vyazemski insafsızca bir cinayet (бесчеловечное убийство) 51 olarak adlandırdığı bu sürgüne PuĢkin in dayanamayıp aklını kaybetmesinden korkar. Hiç bu kadar yalnız kalmayan yazar ata binerek, tek baģına bilardo oynayarak, kitap okuyarak, ayrıca Trigorskoye köyünde Praskovya 49 Анненков, a.g.e. 1998, Анненков, a.g.e., 1998, Гроссман, a.g.e., 2012, 249.

42 31 Aleksandrovna nın evini ziyaret ederek yalnızlığını gidermeye çalıģır. Praskovya Aleksandrovna iyi eğitim almıģ, birkaç yabancı dil bilen, ilk evliliğinden üç, ikinci evliliğinden iki ve bir üvey kızı olan kırk yaģlarında bir bayandı. DıĢarıdan da misafirleri gelen bu kalabalık aileyle PuĢkin in sıkı bir iliģkisi olur ve edebiyat çalıģmalarından kalan boģ vaktini orada geçirir. Bununla birlikte Praskovya Aleksandrovna yı ziyarete gelen yirmi dört yaģındaki yeğeni Anna Petrovna Kern ile yazar arasında ileride bir gönül iliģkisi yaģanacaktır. Bu kalabalık ortamda çok eğlence ve aģk oyunları vardır. Mihaylovskoye de bulunduğu yıllarda PuĢkin in eģi, hatta onun çocuğunu doğurduğu iddia edilen köylü kızı Olga KalaĢnikova dır. 52 Köyün bu monoton ve sıkıcı hayatına alıģık olmayan PuĢkin için o dönem sanat açısından çok verimli geçer. Yalnızlığın boģluğunu çalıģma masasında doldurmaya çalıģır ve çok sayıda eser yaratır. Odessa da baģladığı Çingeneler, Boris Godunov (Борис Годунов), Yevgeniy Onegin in dördüncü, beģinci ve altıncı bölümü, Kont Nulin (Конт Нулин), onlarca Ģiir ve öğle saatlerine kadar vaktini ayırdığı, fakat 14 Aralık 1825 den sonra yok etmek zorunda kaldığı hayatından notları sayabiliriz. PuĢkin bu notlarla ilgili olarak: 1825 yılının sonunda lanet olası komplonun açığa çıkmasıyla notlarımı yakmak zorunda kaldım (В конце 1825 года, при открытии несчастного заговора, я принужден был сжечь записки) 53 ifadesini kullanır. Yakmak zorunda kaldığı notlarından birkaç bölüm dıģında günümüze bir Ģey ulaģamamıģtır de Tsarskoye Selo da ve 1833 te Petersburg da bulunduğu dönemlerde, PuĢkin tekrar not tutmaya çalıģır, fakat bu denemeler her seferinde birkaç bölümle sınırlı kalır. Bu esnada onu çok uğraģtıran Aleksandr PuĢkin in ġiirleri (Стихи Александра Пушкина) adlı kitabı üzerinde çalıģır. Ġlk önce 1820 de Nikita Vsevolojski ye bin rublelik kumar borcunu kapatmak için verdiği Ģiir defteri, A. Bestujev ve Ģairin ağabeyi aracılığıyla yapılan görüģmeler sonucunda PuĢkin in eline tekrar geçer. Bu defter üzerine eklemeler ve düzeltmeler yaparak kitap haline getirir ve 1825 te yayınlatır. PuĢkin, bununla büyük bir baģarı yakalar ve konu kitabın yayınlanmasından iki ay sonra (27 ġubat 1826) yazarın arkadaģı Ģair ve aynı zamanda eleģtirmen olan Pletnyov in PuĢkin e yazdığı mektupta açıkça ifade edilir: Aleksandr Puşkin in Şiirleri nin bir tek nüshası bile elimde kalmadı. Daha da önemlisi, benden artık bir şey satın alamayacaklarını öğrenen kitap satıcıları arasında bir savaş başlamıştı. (Стихотворений Александра Пушкина у меня уже нет ни единого экз., с чем его и поздравляю. Важнее того, что между 52 Гроссман, a.g.e., 2012, Анненков, a.g.e., 1998, 215.

43 32 книгопродавцами началась война, когда они узнали, что нельзя больше от меня ничего получить). 54 Edebiyat eleģtirilerinden memnun olmayan, çıkarılan yıllık küçük dergilerin de yeterli olmadığını düģünen PuĢkin, Vyazemski ve Katenin i de aynı dergide buluģturmayı düģünerek edebiyat üzerine bir eleģtiri dergisi çıkarmayı planlar. Fakat 14 Aralık 1825 Olayı (Dekabrist Ġsyanı) bu planların yıkılmasına neden olur Aralık 1825 te Kont Nulin i bitiren PuĢkin, üç gün sonra Petersburg tan Trigorskoye ye dönen Osipovların aģçısından Senato Meydanı ndaki isyan haberini alır. Ertesi sabah PuĢkin, Petesburg a gitmeye karar verir. Fakat bu hareketin çok tehlikeli ve her tarafta hazırda bekleyen polisler olduğunu iyi bilmektedir. Polisler tarafından tanınıp haberin Çarın kulağına gitmesinden çekinen PuĢkin, ilk menzile varmadan geri döner. PuĢkin, batıl inançlara inanan birisiydi, bu yüzden onun yoldan geri dönmesini yoluna tavģanın çıkması ve papaza rastlaması gibi batıl inançlarla iliģkilendirenler olduğu gibi tedbirli olduğu ve mantıklı düģündüğünden geri döndüğünü söyleyen Annenkov gibi eleģtirmenler de vardır. PuĢkin in bu geri dönüģü dekabrist arkadaģlarıyla Senato Meydanında olmayı engelleyen ve belki de hayatını kurtaran bir hareket idi. Olayın gidiģatını Mihaylovskoye den takip etmeye karar veren ve aldığı haberlerin ağırlığından bir süreliğine sessiz kalmayı tercih eden yazar için bekleyiģ ve endiģe dolu günler baģlar. Mektupları kesilen ve geliģmeleri gazetelerden takip ederek idam edilenlerin arasında Rıleyev, Pestıl, S. Muravyov- Apostol, Bestujev- Rumin ve Kolhonski gibi arkadaģların isimlerini gören PuĢkin, I. Aleksandr ın ölmesi ve yerine I. Nikolay ın geçmesiyle hayatta kalan dekabrist arkadaģları için cezaların hafifletilmesi, kendisi için ise sürgünden kurtulmayı ümit etmeye baģlar ve beklediği özgürlük haberi 7-8 ay sonra gelir yılında 3 ü 4 Ağustos a bağlayan gece, kurye PuĢkin e Moskova ya gitme emrini getirir. Bir tutuklu gibi değil, kendi arabasıyla Moskova ya giden PuĢkin için bir sürgün döneminin daha sonuna gelinmiģ olunur. PuĢkin, 8 Eylül de Moskova ya varır ve doğruca kendisinden sadece üç yaģ büyük olan Çar I. Nikolay ın yanına götürülür. Çar ile uzun süren görüģmede dekabristler ile olan iliģkisini reddetmeyen yazar, Çarın Ġsyan sırasında buralarda olsaydın ne yapardın? sorusuna Senato Meydanı nda olurdum cevabını verir. Ya PuĢkin in samimiyeti ya da I. Nikolay ın ülkede oluģan gergin havayı hafifletmek için yeni hamle yapma ihtiyacı 54 Лотман, a.g.e., 2003, 103.

44 33 duyduğundan olsa gerek Çar, yazarın sansürünü bizzat üstlenerek yaģamak istediği Ģehri kendisine seçme imkânı verir ve PuĢkin i affeder. Yeni ve genç edebiyatçılarla iģbirliği yapmak için PuĢkin, Moskova ya gider. O dönemde Moskova daki edebiyat dünyası iki mercek etrafında yoğunlaģmıģtı. Bunlardan birincisi N. A. Polevoy un yayınladığı Московский Телеграф adlı dergi idi. PuĢkin e göre Polevoy un edebiyat programı amatörce idi bu yüzden ona yanaģmayı mantıksız bulur. Ġkinci mercek ise D. V. Venevitinov un, S. ġevırev, M. Pogodin, V. Odoyevski, Ġ. Kireyevski gibi genç Lyubomudrı (Любомудры) lakaplı, Moskova Üniversitesi mezunları ve dekabristlerin küçük kuģağı sayılan bir edebiyatçılar grubu idi. PuĢkin, kendini bu gruba ait hissetmese de genç edebiyatçıları merakla izler. 12 Ekim 1816 da Ģair ve aynı zamanda filozof olan D. V. Venevitinov un evinde Ģair Boris Godunov ve Stepan Razin Efsanesi (Песня о Степане Разине) ni okuyarak herkesi kendine hayran bırakır. Bu genç edebiyatçı grubunun bir dergi çıkarmak niyetinde olduğunu öğrenen yazar, kendi fikirlerini paylaģır; güçlerin birleģtirilmesine karar verilir. 24 Aralık ta yeni derginin kutlaması yapılarak 1827 nin baģında Московский Вестник adında baģka bir dergi yayınlanmaya baģlanır. PuĢkin, dergiyi desteklemek amacıyla Boris Godunov ve Yevgeniy Onegin den bazı bölümleri ve bir Ģiir dizisi yayınlasa da eleģtirinin olmayıģı okuyucu sayısının hızla düģmesine ve genel olarak derginin baģarısızlığa uğramasına yol açar. Bilindiği gibi PuĢkin tehlikeleri seven ve onlarla sonuna kadar mücadele eden bir yapıya sahiptir. DüĢmanların çoğalmasıyla birlikte kiminle ve nereden mücadeleye baģlayacağına bilemeyen Ģair gözetimi altında olduğu Bekendorf la da anlaģmazlıklar yaģamaya baģlar. 14 Aralık a (На 14-е Декабря) not düģtüğü Andrey ġenye (Андрей Шенье) adlı Ģiirin kopyası eline geçen Bekendorf un emri üzerine sorgulanan Ģair, Ģiirin Aralık olaylarından önce yazıldığını söyleyerek kendini savunur. ġair bu ve buna benzer sorunlar yüzünden bizzat Çar I. Nikolay a açıklama yapmak zorunda kalır. Çar ile yapılan görüģmeden sonra ise PuĢkin e açılan davaların tamamı kapanır. Sürgün yıllarında Petersburg a dönebilmek için can atan PuĢkin, artık oralardan uzaklaģmak için Paris e, Çin e, Türk savaģ cephesine hatta köye bile gitmeye razı olur. Petersburg tan ayrılmak için verilen tüm dilekçeler reddedilince 1829 da Moskova ya, oradan da izinsiz Kafkasya ya gider. Kafkasya da gençlik arkadaģlarıyla ve sürgündeki dekabristler ile buluģmayı ümit eder ve 26 Mayıs ta Tiflis e varır. Tiflis te liseden arkadaģı Volhovski, N. N. Rayevski (oğlu), PuĢin in kardeģi Mihail, Ġran da öldürülen ve Rusya ya

45 34 götürülen Griboyedov un naaģı ve sürgündeki birçok dekabristle karģılaģır. Bir süre sonra komutan Paskeviç ile çıkan anlaģmazlıktan dolayı Kafkasya yı terk etmek ve Petersburg dönüģünde Bekendorf a açıklama yapmak zorunda kalır. ĠĢte bu zor günlerinde Yevgeniy Onegin in yedinci bölümünü bitirip diğer bölümlerinin planını yapan Poltava (Полтава) ve daha çok sayıda Ģiir yazan PuĢkin in sanatında en önemli geliģmelerden biri düz yazıya yönelmesi olur de I. Petro dönemini yansıtan tarihi bir roman 55 üzerine çalıģan fakat bu çalıģmayı bitirmeden 1829 da ġiir Tarzında Roman a (Роман в стихах) baģlayan yazar, 1830 yılında daha önce baģladığı Yevgeniy Onegin, Küçük Trajediler (Маленькие Трагедии), Belkin Hikâyeleri (Повести Белкина) gibi eserlerini tamamlar. PuĢkin, adeta tüm bitiremediği eserlerini tamamlayarak hayatında bir dönemin kapanmasını ve yeni bir dönemin baģlamasını arzulamaktaydı. Bu yeni dönemin evlenmekle baģlayacağına inanır in sonu 1829 in baģında dans hocası olan Ġogel de düzenlenen baloların birinde eski yüksek rütbeli bir memurun kızı olan Natalya Gonçarova ile karģılaģır, büyüleyici güzellikteki bu genç kıza âģık olur ve hayatını onunla birleģtirmek ister. PuĢkin in Gonçarova ya çok âģık olduğunu savunanların yanı sıra 1826 da S. F. PuĢkina ya, 1828 de Anneta Olenina ya, 1 Mayıs 1829 da N. N. Gonçarova ya evlenme teklif ettiği ve Vyazemski nin eģine yazdığı mektubunda PuĢkin in Yekaterina Nikolayevna UĢakova ile neredeyse niģanlandığını ifade eden bilgilere dayanarak onun, âģık olduğu için değil, evlenmek istediği için âģık olduğuna dair düģüncelere yer verilir. PuĢkin, 1 Mayıs 1829 da Gonçarova yı ister ve net cevap alamayınca Kafkasya ya gider. Kafkasya dönüģü 12 Mart 1830 da Gonçarova ile tekrar karģılaģır ve Ģansını tekrar denemeye karar verir. 6 Nisan da tekrar Gonçarova yı istediğinde olumlu cevap alır. Ancak bu sefer de karģısına baģka bir engel çıkar. Gelinin annesinin müstakbel damadın siyasi itibarından endiģelenmesi üzerine PuĢkin, Bekendorf a evlenme niyetinde olduğunu ve ondan hükümetin kendisine güvendiğini bildiren bir mektup yazmasını rica eder. Nisan sonunda evlilik kararının Çar tarafından hoģ karģılandığı ve hükümet tarafından gözetim altında olmadığına dair bir cevap alarak N. N. Gonçarova ile niģanlanır. 10 ġubat 1831 de yazar ve aynı zamanda eleģtirmen olan N. Ġ. Krivtsov a evlilik kararıyla ilgili Ģunları yazar: Bugüne kadar genellikle yaşanılması gereken bir hayatı yaşadım. Mutlu değildim. Otuz yaşımı geçtim. Otuz yaşında insanlar genellikle evlenirler, bende pişman olmayacağımı düşünerek o insanlar gibi yılında Büyük Petro nun Arabı baģlığı altında yayımlanacaktır.

46 35 davranıyorum. (До сих пор я жил иначе как обыкновенно живут. Счастья мне не было. Мне за 30 лет. В тридцать лет люди обыкновенно женятся- я поступаю как люди, и вероятно не буду в том раскаиваться). 56 PuĢkin in evlilik kararına arkadaģları ĢaĢkınlık ve Ģüpheyle yaklaģırlar. Bu evliliğe olumlu bakanlar olduğu gibi olumsuz yaklaģanlar da vardır. PuĢkin in 4 Mart 1830 da Sobanskaya dan ayrılması ve aradan çok geçmeden 6 Nisan da Gonçarova yı istemesi onun Sobanskaya dan intikam almak veya onu unutmak için evlenme kararı verdiğine dair görüģler ortaya çıkartır. Hatta bu görüģü desteklercesine Gonçarova ile niģanlandığı gün Литературная Газета gazetesinde Sobanskaya adına yazılan Adım Sana Ne Ġfade Eder (Что в имене тебе моем) adlı Ģiiri yayınlanır. Gonçarova nın bu Ģiirden ve kimin adına yazıldığından haberi olsaydı belki de bu niģan gerçekleģmezdi. Fakat PuĢkin niģanlanmasına rağmen niģandan iki ay sonra iģlerini halletme bahanesiyle Petersburg a Sobanskaya ile görüģmeye gittiği yönünde iddialar da söz konusudur. NiĢanlanarak hayatını düzene sokmaya çalıģan PuĢkin, Çar tarafından affedildiğini ve gözetim altında olmadığını düģünse de durumun aslında hiç de öyle olmadığı aģikârdır. Ona güvenmemeye devam eden yönetim Fatey Bulgarin 57 gibi profesyonel edebiyatçılardan yardım ister. Yazar, 1829 yılında Bulgarin in ispiyonculuk yaptığını anlar. Bu esnada Boris Godunov eseri sansürden geçmek için Çara gönderilir. I. Nikolay eserin incelenmesi için onu gizli bir bilirkiģiye gönderir. Sonunda eserin piyesten romana çevrilmesine karar verilir. PuĢkin, bu değiģiklikleri yapmayı reddedince eser yasaklanır da Bulgarin in Sahte Dmitri (Дмитрий Самозванец) adlı eserinde kendi eseriyle benzer noktaları fark ederek onun Bekendorf la olan iliģkisini tespit eder yılına gelindiğinde Delvig in editörlüğü altında Vyazemski, PuĢkin, Delvig ve onlara yakın edebiyatçılardan oluģan ekiple Литературная Газета gazetesi yayınlanmaya baģlanır. Tamamen edebi sorunlara odaklanan ve genel okuyucu kitlesine hitap etmeyen bu gazete Bulgarin i endiģelendirerek PuĢkin in okuyucu ve hükümet gözünde karalanmasına neden olur. 14 Mart 1830 da Северная Пчела da yazarı karalayan bir yazı yayımlanır, PuĢkin 56 Лотман, a.g.e. 2003, Fadey Bulgarin: 1789 doğumlu, Polonya milliyetçiliği ile büyütülen fakat Petersburg askeri okuluna verildikten sonra asimile olan (RuslaĢan) ve PuĢkin hakkında daima imalı suçlamalarda bulunan bir edebiyatçıdır. Web: adresinden 15 Ocak 2014 te alınmıģtır.

47 36 ise buna karģılık Vidok Figlyarin (Видок Фиглярин) 58 Bulgarin in ispiyonculuk faaliyetlerini açığa çıkarır. epigramını ortaya atarak PuĢkin, Gonçarova ile niģanlanmak için tüm engelleri aģtığını düģündüğü bir sırada maddi sıkıntı yaģamaya baģlar ve düğün masrafı ile gelinin çeyizini düzenlemek için tüm yaz maddi sorunlar ile ilgilenir. Sonbahar onun çalıģma hayatında en önemli mevsimdi ve bu sonbaharı değerlendiremeyeceğine çok üzülür: Sonbahar yaklaşıyor. Sağlığımın genelde güçlendiği, edebiyat alanında çalışma dönemi olan ve benim en sevdiğim mevsimde, gelinin çeyiziyle ve ne zaman oynayacağımız belli olmayan düğünle uğraşıyorum. Tüm bunlar pek iç açıcı değil. Köye gidiyorum, Tanrı bilir, manevi huzur ve çalışmak için vakit bulabilecek miyim?... (Осень подходит. Это любимое мое времяздоровье мое обыкновенно крепнет- пора моих литературных трудов настает- а я должен хлопотать о приданом, да о свадьбе, которую сыграем Бог весть когда. Все это не очень утешно. Еду в деревню, Бог весть, буду ли там иметь время заниматься и душевное спокойствие...) 59 Ağustos ayında Moskova ya ölüm döģeğinde olan amcası Vasili Lvoviç i ziyaret eden yazarın sıkıntılı günlerinde müstakbel kayınvalidesinin üstüne varmasıyla araları açılır ve PuĢkin o sinirle niģanı attığına dair Gonçarova ya mektup yazar. 31 Ağustos ta niģanın bozulup bozulmadığını bilmeyen PuĢkin i Boldino Dönemi diye adlandırılan yeni bir dönem beklemektedir. Moral bozukluğu ile Boldino ya varır ve PuĢkin niģanlısından çeyizsiz evlenmeye razı olduğunu bildiren mektubu aldıktan sonra her Ģey yavaģ yavaģ yoluna girer. O sırada ülkenin her tarafını kolera sarmıģtı, bu yüzden PuĢkin köyden ayrılamaz ve niģanlısına yirmi gün kadar köyde kalacağını yazsa da kolera bahanesiyle dönüģünü erteleyerek çalıģmak için vakit kazanır. Onun koleradan dolayı köyde kaldığına sevindiğini 9 Eylül de Boldino dan Pletnyov a yazdığı mektubunda görmekteyiz: Nişanlıdan kaçarak şiirlerin başına oturmanın ne kadar eğlenceli olduğunu tahmin edemezsin. Eş nişanlıdan farklıdır. Hem de çok! Eş kardeş gibidir. Onun yanında istediğin kadar yazabilirsin. Nişanlı ise Şçeglov un sansüründen beterdir, dilini kolunu bağlar Sevgili arkadaşım! Buradaki köy muhteşemdir. Bir düşün: her taraf kır, komşular yok, canın istediği kadar ata binebilirsin, istediğin kadar evde yaz, kimse rahatsız etmez (Ты 58 Vidok: Skandallara karıģan anıları yla tanınan Fransız detektifi, Paris gizli polisin baģı, asker kaçağı olan bir suçlu. Web: adresinden 18 Mart 2014 te alınmıģtır. 59 Лотман, a.g.e. 2003,

48 37 не можешь вообразить, как весело удрать от невесты, да и засесть стихи писать. Жена не то, что невеста. Куда! Жена свой брат. При ней пиши сколько хошь. А невеста пуще цензора Щеглова, язык и руки связывает... «...» Ах, мой милый! Что за прелесть здешняя деревня! Вообрази: степь да степь; соседей ни души; езди верхом сколько душе угодно, пиши дома сколько вздумается, никто не помешает...) 60 PuĢkin in yalnızlık ve son bahar sevgisiyle ilgili Lotman ın Ģu açıklamaları mevcuttur: O, atletik yapıda, fiziki olarak güçlü, dayanıklı, hünerli ve sağlıklıydı. Hareketi, ata binmeyi, gürültülü kalabalığı sevdiği gibi yalnızlığı, sessizliği ve yorucu misafirlerin olmamasını da severdi. İlkbahar ve yaz sıcağından kaynaklanan aşırı canlanma veya uyuşukluktan canı sıkılırdı. Alışkanlıkları ile bedensel olarak kuzey adamıydı, yani serinliği, sonbaharın temiz havasını, kış soğuğunu severdi. Yağmur ve çamur onu korkutamaz ve atla gezmelerine engel olamazdı. Pletnyov a Son bahar harikadır; yağmur, kar ve dizlere kadar çamur şeklinde yazmıştı. (Пушкин был атлетически сложен, хотя и невысок ростом, физически крепок и вынослив, обладал силой, ловкостью и крепким здоровьем. Он любил движение, езду верхом, шумную народную толпу, многолюбное блестящее общество. Но любил он и полное уединение, тишину, отсутствие докучных посетителей. Весной и в летнюю жару его томили излишнее возбуждение или вялость. По привычкам и физическому складу он был человеком севера- любил холод, осенние свежие погоды, зимние морозы. Дождь и слякоть его не пугали они не мешали прогулкам верхом. «...Осень чудная,- писал он Плетнееву,- и дождь и снег, и по колено грязь») 61 PuĢkin, yaratıcı yeteneğinin zirvesine ulaģtığını hissederek, realizmin yeni basamağına geçiģ dönemi olarak kabul edilen bu dönemde Belkin Hikâyeleri, Küçük Trajediler, Kolomna daki Küçük Ev (Домик в коломне), Goryuhino Köyü Hikâyesi (История села Горюхина), Papaz ve Yardımcısı Balda Masalı (Сказка о попе и о работнике его Балде) ve bir dizi Ģiir yazar. Ayrıca üzerinde yaklaģık yedi yıl çalıģtığı en önemli eserlerinden biri olan Yevgeniy Onegin i bitirir. Bu eserle realizmde olgunlaģtığı kabul edilir. 60 Лотман, a.g.e. 2003, Лотман, a.g.e. 2003, 141

49 38 Evlilik için parasızlıktan yakınan yazar, babasından düğün hediyesi olarak aldığı malın evrak iģlemlerini halleder halletmez 5 Aralık ta Moskova ya niģanlısının yanına geri döner Yeni Hayat PuĢkin, 18 ġubat 1831 de Moskova da BolĢoye Vozneseniye (Большое Вознесение) kilisesinde on sekiz yaģındaki Gonçarova ile evlenir ve bir hafta sonra Pletnyov a mutlu olduğuna dair Ģu sözleri yazar: Ben evliyim ve mutluyum, tek dileyim var o da hayatımda bir şeyin değişmemesidir, çünkü bundan daha iyisi olamaz. Bu durum benim için o kadar yeni ki sanki yeniden doğdum. (Я женат- и счастлив; одно желание мое, чтоб ничего в жизни моей не изменилось- лучшего не дождусь. Это состояние для меня так ново, что кажется я переродился). 62 Gonçarova ile PuĢkin arasında hareketli gece hayatını sevmeleri dıģında neredeyse hiç bir ortak noktaları yoktur. Farklı anlayıģ, görüģ ve düģünce sahibi olan bu çift sanki iki ayrı dünyanın insanıdır. Yazarın evlenmesine Ģüpheyle yaklaģan arkadaģları Gonçarova nın kendisine uygun olmadığı kanaatindeydiler. Konuyla ilgili olarak yazar, tercüman ve aynı zamanda edebiyat hocası olan Veresayev Ģöyle der: Hayatı boyunca şiire ilgisizdi. Hem kötü eğitim almış sadece dans etmeye ve Fransızca çene çalmaya eğitilmiş on altı yaşındaki bu kızla Puşkin arasında ne gibi bir manevi ilişki olabilirdi ki? (Всю жизнь была к поэзии совершенно равнодушна. И какое могло быть духовное общение между Пушкиным и малообразованной шестнадцатилетней девочкой, обученной только танцам и уменью болтать по французски?) 63 Benzer bir Ģekilde Karamzina da Ģu yorumunda bulunur: Söylemesi acı verici fakat, bu bir gerçektir. Büyük ve iyi niyetli Puşkin in, onu daha iyi anlayabilen ve seviyesine daha uygun bir eşi olmalıydı. (Больно сказать, но это правда: великому и доброму Пушкину следовало иметь жену, способную лучше понять его и более подходящую к его уровню) Лотман, a.g.e. 2003, Дружников, a.g.e. 2001, Дружников, a.g.e. 2001, 39

50 39 Kendisinden bu kadar farklı olan Gonçarova da, onu kendisine bağlayan Ģey belki de ulaģılmazlığı idi. Ġstediği kadına kolayca ulaģabilen PuĢkin, bu sefer bir engelle karģılaģır ve bir kere bile baģ baģa kalamayan Gonçarova onun gözüne daha cazip ve çekici gelmiģ olabilir. Gonçarova için ise zengin veya yakıģıklı biri olmayan PuĢkin ile evlenmesinin sebebi olarak alkolik babasından, evdeki huzursuz ortamdan ve annesinden kurtulmak istediğine dair düģünceler vardır. Evliliği ile ilgili aslında olumlu cevap alır almaz tereddütler ve kuģkular yaģamaya baģlayan PuĢkin in müstakbel kayınvalidesine Eğer o teklifimi kabul ederse, bu benim için, onun kalbinin ilgisizliğinin ispatı olur (...если она согласится отдать мне свою руку, я увижу в этом лишь доказательство спокойного безразличия ее сердца) 65 Ģeklinde yazdığı bu sözler, yazarın Gonçarova tarafından sevilmediğinin farkında olduğunu göstermektedir. Buna rağmen PuĢkin: Zamanla onu kendime bağlayacağımdan ümitliyim, fakat bende onun hoşuna gidebilecek hiçbir şey yok (...я могу надеяться со временем привязать ее к себе, но во мне нет ничего, что могло бы ей нравиться) 66 diyerek de çeliģkili ifadeler ortaya koyar. Bilindiği gibi PuĢkin yakıģıklı ve uzun boylu sayılmazdı. Gonçarova ise güzel ve uzun boylu biri idi, bu yüzden dıģ görüntü olarak da birbirine yakıģmayan bir çiftiler. Balolara katılan yazar eģinden uzak salon köģelerinde seyirci kalmayı tercih ederdi. Hükümet her ne kadar Ģairi affettiği süsünü verse de dikkatler daima onun üzerindedir. PuĢkin i gözetimsiz bırakmak istemeyen I. Nikolay, Bekendorf un baģıboģ bırakılmaktansa görevde bulunması daha iyidir düģüncesine katılarak onu Kamer- Yunker (Камер- Юнкер) 67 görevine atar. Petersburg a adeta zincirlenen ve tüm resmi tören ve balolara katılmak zorunda kalan PuĢkin, bu suretle Çarın ve Bekendorf un gözü önünde olacaktır. PuĢkin genellikle kendini daha ispatlamayan genç delikanlılara verilen bu görevi reddetmezse de Kamer-Yunker in üniformasını diktirmeyi reddeder ve Çar ile karģılaģtığında yeni görev için teģekkür etmeyerek hoģnutsuzluğunu açık açık belli eder. Yazarın küçümseyici bulduğu bu göreve eģi Natalya daha farklı yaklaģır. Henüz gençliğinin 65 Дружников, a.g.e. 2001, Дружников, a.g.e. 2001, Kamer-Yunker (Kамер-юнкер): Almanca Kammerjunker kelimesinden türetilen düģük bir saray unvanıdır. Bu ünvanı taģıyan kiģiler 9. insan sınıfında yer almaktaydı. adresinden 25 Aralık 2015 te alınmıģtır.

51 40 baharında ve eğlenmeye hevesli olan Natalya eģine resmi törenlerde ve balolarda eģlik ederek belki de geçirdiği zor çocukluğunun acısını çıkarmak istemektedir. Gonçarova eģinin sanatına ilgi duymaz: Tanrım, şiirlerinle beni çok bezdirdin Puşkin (Господи, до чего ты мне надоел со своими стихами, Пушкин!); 68 ya da...üzgün, bitkin olduğunu ve geceleri uyumadığını görüyorum, bu halde geçimimizi sağlamaya çalışırken eserlerine odaklanamıyor; yazabilmesi için kafası rahat olmalı (...вижу, как он печален, подавлен, не спит по ночам и, следовательно, в подобном состоянии не может работать, чтобы обеспечить нам средства к существованию: для того чтобы он мог сочинять, голова его должна быть свободной ) 69 sözleri, onun edebiyata kayıtsız olduğunu ve sadece geçim kaynağı olarak yaklaģtığını kanıtlar niteliktedir. PuĢkin ise eģinin ihtiyaçlarını karģılamak ve onu memnun etmek için elinden geleni yapmaya çalıģır. Terziye gitmek, sosyete dükkânlarını gezmek, yemek davetlerine, eğlence dolu gezintilere, törenlere ve sabaha kadar süren balolara katılmak Gonçarova nın ilgi alanıydı. PuĢkin den dört çocuğu olan Gonçarova sosyete hayatına düģkünlüğünden özenli bir eģ ve anne olamadı. Evinin, eģinin ve çocuklarının ihtiyaçlarını hizmetçilere devrederek kendi iģleriyle uğraģırdı. Geç kalkar, uzun süren giyinme ve bakım iģlemlerinden sonra tekrar akģama hazırlanırdı. O dönemde evli bir kadının balolara tek baģına gitmesi pek uygun değildi, bu yüzden Gonçarova ya eģlik etmek zorunda kalan PuĢkin bir köģeye oturup eğlenceleri izlemekle yetinirdi. EĢinin ilgisizliğinden tek baģına gezintilere çıkan ve çoğu zaman yemeğini bile dıģarıda yiyen Natalya nın sürdüğü hayatı sağlamak için para sıkıntısı çeken yazar arkadaģlarından ve tanıdıklarından evliliğin ilk dört yılında ve sonraki iki yılda daha borç alarak yaklaģık ruble borçlanır. Aslında PuĢkin in durumundan hiç de hoģnut olmayan Mutluluğu ne diye hayal ediyordum ki, sanki onun için yaratıldım. Özgürlüğümle yetinmeliydim (Чoрт догадал меня бредить о щастии, как будто я для него создан. Должно было мне довольствоваться независимостью) 70 sözleri, evlilikte hayal ettiklerini bulamadığını ispatlar. Bekârken kadınlara zaafıyla tanınan, Ģair evlendikten sonra boģ zamanlarını kadınların da bulunduğu ortamda, arkadaģlarıyla kumar oynayarak değerlendirir. Natalya nın ikinci evliliğinden kızının (muhtemelen annesinden öğrendiği) bu konuyla ilgili Ģu açıklamaları mevcuttur: Puşkin, ya düşük seviyedeki 68 Дружников, a.g.e. 2001, Дружников, a.g.e. 2001, Дружников, a.g.e., 2001, 31.

52 41 kadınların bulunduğu içki âleminde ya da kumar oynayarak gecelerini geçirir ve güneşin doğuşuyla eve dönerdi... Çoğu zaman da eşine aşk ilişkilerinden bahsederdi. (Пушкин только с зарею возвращался домой, проводя ночи то за картами, то в веселых кутежах в обществе женщин известной категории... и часто, смеясь, посвящал ее в свои любовные похождения). 71 PuĢkin, 28 Nisan 1830 da Ģair P. A. Vyazemski nin eģi V. F. Vyazemskaya ya yazdığı mektubunda Gonçarova nın 113. aģkı olduğunu açıklar: Parantez içinde belirtmem gerekir ki Natali benim 113. aşkımdır. (Натали, замечу в скобках, моя 113- ая любовь). 72 PuĢkin, Gonçarova nın 113. aģkı olduğu açıklamalarına dayanarak bu liste aģağıdaki Ģekilde devam eder: 114. Kontes Nadejda Sologub, 115. Aleksandra Smirnova, 116. Kontes Darya Fikelmon, 117. Amalya Kryudner, 118. Kontes Yelena Zavodovskaya ve 119. sırada Emiliya Musina gibi isimler yer alırken bu listeyi 120. sıradan Natalya Gonçarova nın kız kardeģi Aleksandrina nın devam ettirdiğine dair iddialar vardır. Edebiyatçı V. V. Veresayev a göre yazarın son yıllarında Aleksandrina ile gizli iliģkisi olduğuna dair yeterli bilgi bulunmaktadır. Hatta PuĢkin in kız kardeģi Olga nın da Aleksandr beni eşleriyle tanıştırdı, artık onun tam üç eşi var (Александр представил меня своим женам, теперь у него их целых три) 73 sözleri de bu iddiayı güçlendirir. Ġddiaya göre Aleksandrina nın kaybettiği haçlı kolyesi, hizmetçi tarafından PuĢkin in yatağında bulunur. PuĢkin, ölüm döģeğindeyken bu kolyeyi Vyazemskaya ya vererek Aleksandrina ya iletmesini rica eder. Fakat bu iddialar PuĢkinistikler (Пушкинистика) 74 tarafından reddedilmektedir. Tüm bunları gören ve farkında olan eģini eski ve yeni bayan arkadaģlarından kıskanan Gonçarova, katıldığı balolarda Çar I. Nikolay ın dikkatini çeker. Çarın Natalya ya yaptığı kurları fark eden yazar, eģinin sadakatinden Ģüphelenmese de sosyete dünyasında bu konuyla ilgili yayılan dedikodulardan rahatsız olur. P. E. ġçegolev: güzel kadının herkes tarafından ilgi görmesi, onun (Puşkin in) kuşkulanmasına, kıskanmasına, Otella ya dönüşmesine neden olur. Puşkin sürekli eşini cilvelerinden dolayı uyarıyor ve sitem ediyordu, o (Natalya) ise bu zanaattaki tüm marifetini onunla paylaşıyor, sürekli 71 Дружников, a.g.e., 2001, Дружников, a.g.e., 2001, Дружников, a.g.e. 2001, Пушкинистика: A. S. PuĢkin in sanatını ve biyografisini inceleyen edebiyat tarihi ve edebiyat bilimi bölümü (раздел литературоведения и истории литературы, посвящѐнный творчеству и биографии А. С. Пушкина)

53 42 Puşkin inin kendisini aldattığından şüpheleniyor ve onu kıskanıyordu. (Всеобщее ухаживание за красоткой сделало его подозрительным, ревнивцем, Отелло. Пушкин беспрестанно упрекает и предостерегает жену от кокетничанья, а она все время делится с ним своими успехами в этом ремесле и беспрестанно подозревает Пушкина в изменах и ревнует егo). 75 Puşkin in de dişi köpeğin etrafındaki gibi kuyruğunu dikmiş ve seni koklayan köpeklerin peşinde dolaşmasına seviniyor musun?.. (Ты радуешься, что за тобою, как за сучкою, бегают кобели, подняв хвост трубочкой и понюхивая тебя...) 76 sözleri, bu durumdaki rahatsızlığını açıkça göstermektedir. PuĢkin, Natalya yı sosyete hayatından koparıp eviyle, eģiyle ve çocuklarıyla ilgilenen bir ev hanımı olmasını istese de buna ne Natalya yanaģır ne de Ģartlar müsaade eder. Natalya nın ev hanımı olabilmesi için çiftin öncelikle sosyete hayatından uzaklaģması gerekiyordu. Fakat yazarın tümüyle köye dönme denemelerine Çar ve Bekendorf un Ģüpheyle yanaģmasından dolayı bu imkânsızdı. Tüm bu can sıkıcı olaylar sırasında bürokratlarla sıkıntılı bir dönem yaģamaya baģlayan PuĢkin in S. S. Uvarov ile arasında da soğuk rüzgârlar esiyordu. Gençken Karamzinistlerle iģbirliği yapan ve Arzamas kurucularından olan fakir ve kimsenin tanımadığı Uvarov, Eğitim Bakanı A. K. Razumovski nin yaģı ilerlemiģ, çirkin, evde kalmıģ, zengin kızıyla evlenerek birden yükselmiģti. Dekabristlerin baģarısızlığından sonra hükümet tarafına geçen ve eski arkadaģlarının soruģturmasında yer alan eski liberal Uvarov kendi çıkarları için PuĢkin in itibarını kullanmak ister ve Rus Akademisinde ilk boģalan yer sözünü vererek ona yaklaģmaya çalıģır. Fakat yazar bu yakınlaģma denemelerini reddederek bir düģman daha kazanır. Ona düģman kesilen Uvarov, Pugaçev Tarihi (История Пугачева) adlı eserin zararlı ve tehlikeli olduğunu söyler ve PuĢkin hakkında çeģitli dedikoduların yayılmasını sağlayarak ondan intikam almaya çalıģır. Bilindiği gibi 1826 dan beri PuĢkin in eserleri sadece Çar ile Bekendorf un sansüründen geçmekteydi. Uvarov ise yazarın 1830 da yayınlanmaya baģlayan Современник adlı derginin sansürünün sadece Bekendorf tan değil, sıradan sansürcülerden de geçmesini sağlar ve bilinçli olarak korkak sansürcüleri görevlendirir. Fakat PuĢkin tüm bunları karģılıksız bırakmaz ve daha önce yaģanan bir olayı kullanarak Uvarov a anında cevap verir. Eylül 1835 te Московский Наблюдатель adlı dergide PuĢkin in genç zengin bir adamın hastalığını ve açgözlü mirasçı karakterini yansıttığı Lukull nın ĠyileĢmesi Üzerine На выздоровление 75 Дружников, a.g.e., 2001, Дружников, a.g.e., 2001, 41.

54 43 Лукулла adlı Ģiiri yayımlanır. Sansürcü Nikitenko nun günlüğünde Piyes şehirde çok ses getirdi. Herkes bu piyeste çok net Uvarov u tanıyor (...пьеса наделала много шуму в городе. Все узнают в ней, как нельзя лучше, Уварова) 77 yer alan nota bakıldığında Ģiirin amacına ulaģtığı ve istenilen etkiyi yarattığı görülür. Bekendorf a açıklama yapmak zorunda kalan PuĢkin bu fırsatı da değerlendirir ve çarpıcı cevabıyla Uvarov u toplumun gözünde düģürerek itibarını yerle bir eder. Tüm bunların yanı sıra parasızlıkla mücadele etmek zorunda kalan PuĢkin, Pugaçev Tarihi adlı eserini satarak bu durumu düzelteceğine inanır ve devletten borç alır. Eserin kazancı beklentilerin altında çıkınca eski borcunu kapatamadan devletten yeni bir borç alarak görevine ve saraya adeta kelepçelenen yazar, yeni edebi eserler yaratabilmek adına 1835 sonbaharında para kazanmak için Mihaylovskoye den ayrılır lu yıllarda PuĢkin in sanatında iki ana konu yer alır: I. Petro ve köylü ayaklanması yılında Pugaçev Ġsyanının gerçekleģtiği toprakları gezmek için dört aylık izin alır. Bu toprakları gezerek olaylara Ģahit olan yaģlı insanlarla konuģup bilgi topladıktan sonra Boldino ya uğrar ve burada Pugaçev Tarihi, Bakır Atlı (Медный всадник), Balıkçı ile Balık (Сказка о рыбаке и рыбке), Ölü Prenses ile Yedi Bahadır (Мертвая царевна и семь богатырей) masalları ve Anjelo (Анжело) gibi eserleri üzerine çalıģır. 20 Ekim de Petersburg a döner ve Pugaçev Tarihi eserini sansürden geçmesi için Çar a iletir yılında yılda dört cilt olarak çıkan ve Gogol un da yer aldığı Современник adlı dergi yayınlanmaya baģlanır. Yayınlanmadan önce çeģitli sıkıntılarla ve kısıtlamalarla karģılaģan PuĢkin için bu dergi büyük bir önem taģımaktaydı. Derginin sadece teknik tarafını değil, maddi tarafını da üstlenerek derginin adeta tek sahibi olan yazarın, düelloya giderken bile makale sipariģi vererek bir sonraki baskıyı düģünmesi bu dergiyi ne kadar önemsediğinin bir göstergesidir. Dergisinde Gogol, Tyutçev, Jukovski, Baratınski, Vyazemski, Koltsov gibi yazarların eserlerini yayınlar ve o zamanlar daha genç ve az tanınmıģ olan Belinski nin Современник te yer alması için görüģmelere baģlar. Bir yandan da Библиотека для чтения dergisinin baģarısını göz önünde bulundurarak okuyucuların beklentilerini harfiyen yerine getirmeye çalıģsa da çabaları boģa çıkar ve 77 Лотман, a.g.e., 2003, 165.

55 44 genel olarak Современник beklentilerin altında bir baģarı yakalar. Neticede PuĢkin, sansür baskısı, Petersburg dan ayrılamama, sanatına odaklanamama, maddi sıkıntılar gibi sorunlarla mücadele etmek zorunda kalır. Bu arada kendisi için yavaģ yavaģ tehlike çanları çalmaya baģlar. Bu tehlike Dantes tir. Hollanda Elçisi Gekkern, Temmuz ihtilalinden sonra Fransa yı terk ederek cebinde beģ parasız Almanya ya sığınan Dantes i Petersburg a getirir ve onunla ilgilenmeye baģlar. Dantes in babasıyla süren yazıģmalar sonucu Dantes i nüfusuna almayı baģaran Gekkern sayesinde Jorj Dantes beģ parasız mülteciden birdenbire zengin bir mirasçı ve Petersburg sosyetesinin gözdesi oluverir. Gekkern, Dantes i evlat edinerek aralarındaki gizli iliģkinin üstünü örtmeye çalıģsa da bu durum Petersburg sosyetesinin gözünden kaçmaz. P. E ġçegolev ın yazdığı: A. V. Trubetskoy un itiraflarını hatırlayalım, 30 lu yıllarda Petersburg un yüksek kesimlerinde eş cinsellik yaygındı. Dantes in Gekkern ile de bu tür bir ilişkisi vardı (Вспомним признание кн. А. В. Трубецкого о том, что в 30-х годах в высшем петербургском свете было развито бугрство и что Дантес был связан с Геккереном на этой почве) 78 ve Annenkov un Gekkern ibne idi ve Dantes i kıskanırdı (Геккерен был пидераст, ревновал Дантеса) 79 sözlerine dayanarak bu iliģkiden pekçok kiģinin haberdar olduğu söylenebilir. Petersburg un gözdesi haline gelen Dantes, itibarını güçlendirmek için kadınların ilgisini kazanmaya baģlar. Fakat Gekkern ile iliģkisi onun üzerine adeta bir leke gibi yapıģır. Dantes in, Gekkern in gayrimeģru çocuğu hatta Hollanda kralının torunu olduğu yönünde dedikodular yayılarak bu leke Dantes in üzerinden çıkartılmaya çalıģılır. Fakat dedikodular inandırıcı olmadığından kimse buna inanmaz. Kurtulma yolları arayan Dantes, çareyi adının bir skandala karıģmasında bulur. Bir aģk hikâyesinin yaratılmasıyla yeni bir hamle yaparak adını temize çıkarmaya çalıģan Dantes hedef olarak PuĢkin in eģi Gonçarova yı seçer. Petersburg balolarına katılarak Gonçarova ile karģılaģma fırsatı yakalayan Dantes ona kur yapmaya baģlar. PuĢkin tarafından rezil edilen ve ondan nefret eden Uvarov, DıĢ ĠĢleri Bakanı Nesselrode, Nesselrode nin karısı ve doğal olarak Hollanda Elçisi Gekkern de bu durumdan yararlanarak Gonçarova nın adını karalayan dedikodular yaymaya baģlarlar. EĢinin bu kirli iģlere karıģtırıldığına üzülen PuĢkin, 4 Kasım 1836 da isimsiz, çirkin bir iftira yazısı alır. Yakovlev in yardımıyla bu yazının Gekkern den çıktığına inanan yazar, 78 Лотман, a.g.e. 2003, Лотман, a.g.e. 2003, 385

56 45 eģinin adını ve kendi onurunu temizlemek adına Dantes i düelloya çağırır. Bu bir anlamda PuĢkin in ölüme meydan okuyuģudur, çünkü Dantes in ordunun en iyi niģancılarından biri olduğu bilinmektedir. PuĢkin in düello çağrısıyla tüm planları karıģan ve hayatı tehlikeye giren Dantes, olayın yanlıģ anlaģılmadan ibaret olduğunu aslında Natalya Gonçarova nın kız kardeģine ilgi duyduğunu söyleyerek Yekaterina ya evlenme teklifinde bulunur. Böylece sevmediği kadınla evlenmek zorunda kalan Dantes, akraba iliģkisi bahanesi altında Gonçarova ya daha da yakın olmayı hedefler. Dantes in bu hamlesinden sonra düello çağrısını geri alan ve onun asıl niyetinin farkında olan PuĢkin, yeni damatla karģılaģmamak için tüm akraba iliģkilerinin önünü keserek Dantes in planlarını bir kez daha bozar. Dantes, planının hedeflediği gibi iģlemediğini görünce düģtüğü bu komik durumdan çıkabilmek için düellodan korktuğundan değil, sevdiği kadının adını korumak için evlendiğini göstermeye çalıģırcasına Natalya yı takip ederek ona tekrar kur yapmaya baģlar. 25 Ocak 1837 de PuĢkin, Natalya nın Dantes ile gizli buluģmasından bahseden bir mektup alır. Mektubu eģine gösterir ve Natalya dan iģin doğrusunu öğrenir. Onun sözlerine dayanarak Jorj Dantes, Gonçarova ile bir ailevi mesele üzerine konuģmak istediğini söyler. Ortak arkadaģları Ġdaliya Poletika nın evinde Dantes le buluģmaya giden Gonçarova bunun bir komplo olduğunu öğrenince Dantes in duygularına asla karģılık vermeyeceğini söyleyerek oradan uzaklaģır. PuĢkin, eģinin açıklamalarını sakin bir Ģekilde dinler ve Artık buna son verilmeli diyerek bir sonraki adımı atar. PuĢkin in Dantes i düelloya çağırma sebebi iki Ģekilde yorumlanmaktadır: Birinci görüģe göre can sıkıcı gözetimlerden, ispiyonculardan, dedikodulardan, isimsiz gönderilen iftira yazılarından, her yerde karģısına çıkan sansürden ve entrikalardan sıkılan yazar, Dantes Ģahsında tüm bu gizli düģmanların acısını çıkarmaya çalıģır. Sologub un O, Dantes in şahsında tüm sosyete toplumundan intikam almak istiyordu (он в лице Дантеса искал «...» расправы со всем светским обществом) 80 sözlerinin yanında ikinci görüģe göre ise PuĢkin, Dantes in Gonçarova ya kur yaptığından değil, bu geçici gönül hevesinin ciddi duygulara dönüģmesinden endiģelenmiģtir. Pavel Vyazemski ye göre PuĢkin, Dantes in Gonçarova nın etrafında dolaģmasından değil, Gekkern in Natalya yı 80 Лотман, a.g.e. 2003, 182

57 46 eģini terk edip Dantes le evlenmeye ikna etmeye çalıģmasına çok sinirlenir. Basit kur numarası biter ve Dantes, Gonçarova ya âģık olur. Gonçarova nın da kendisine karģı kayıtsız olmadığını öğrenen Dantes ona evlenme teklifi yapar. Gekkern, oğluna karģılık vermesi için Gonçarova ya adeta yalvarır, hatta yurt dıģına kaçıģ planı bile sunar. Natalya bu teklifi kabul etmese de durum tam bir çıkmaza girer. Bu duruma tümüyle son vermek isteyen PuĢkin, eģinden gizli buluģma hikâyesini dinledikten sonra rakibiyle yüzleģme kararı alır ve 26 Ocak 1837 de Gekkern e ağır hakaret içeren bir mektup gönderir. Aynı mektupta Dantes e de hakarette bulunur ve tüm barıģma ihtimallerin yolunu keserek tek çare olarak dövüģmeye iģaret eder. AkĢama doğru Fransız ataģesi aracılığıyla Dantes ten düello çağrısı alır ve aynı akģam düello için tanık aramaya baģlar. 27 Ocak 1837 de saat civarında PuĢkin, liseden arkadaģı Danzas ile Petersburg yakınlarında düellonun gerçekleģeceği yere gider; yaklaģık iki saat sonra da yaralı olarak eve getirilir ve yazar için acı ve ızdırap dolu hayatının son iki gününün geri sayımı baģlar. Düello tanığı olarak görevlendirilen Danzas bu iģe sorumsuzca yaklaģarak PuĢkin in yaralanmasına adeta hazırlıksız yakalanır. Düello yerinde doktorun olmaması, yaralanma durumunda yaralıyı rahat götürebilecek arabanın ayarlanmaması, hatta yanında ilk yardım çantası bulunmaması Danzas ın bu düelloyu ciddiye almadığının bir göstergesidir. Danzas, Gekkernların teklif ettiği arabayı kabul etmek zorunda kalır ve bu ayrıntıyı yaralı PuĢkin den saklayarak onu eve getirir. PuĢkin, arabadan odasına kadar hizmetçi Nikita tarafından taģınır ve ölümün yaklaģtığını hissederek kendini buna hazırlar. Acılar içinde geçirdiği geceden sonra 28 Ocak sabahında yanında bulunan arkadaģlarıyla ve ailesiyle vedalaģmaya baģlar. EĢini üzmemek ve tüm acılardan üstün olduğunu göstermek için inlemekten bile kaçınan PuĢkin, bu kritik anlarında yanında bulunan arkadaģı Dal dan ara ara onu doğrultması ve yastığını düzeltmesini isteyerek Daha çok mu?, Bu acılara daha ne kadar katlanacağım? gibi sorular sorarak bir an önce her Ģeyin bitmesini bekler. Fakat Dal, Biz senin için daha umutluyuz cevabıyla onu rahatlatmaya çalıģır. Sabah da evine giderken yazar için az da olsa umutlanan Jukovski iki saat sonra geri döndüğünde Doktor Arend in PuĢkin, yarına çıkamaz kesin hükmüyle karģılaģır.

58 47 PuĢkin, Natalya yı yanına çağırarak ondan kendisine yemek yedirmesini ister. Kocasının yanında dizlerine çöken Natalya, birkaç kaģık yemek yedirir ve baģını PuĢkin in vücuduna yaslar. Yazar, eģinin baģını okģar ve Önemli değil, Tanrıya Ģükür her Ģey yolunda der. Ardından yarı baygın bir halde sayıklar ve Ģair, Dal den kendisini daha yükseğe, kitapların üstüne, rafların üstüne çıkarmasını ister ve birden kendine gelerek Hayat bitti Nefesim daralıyor diyerek son sözlerini sözler. Saat i gösterdiğinde nefesi durur, baģı hafifçe eğilir, elleri kolları gevģer ve genç hayatı son bulur. Kalabalığın önünde eģinin soğumuģ vücudu üstünde ağlayan ve Dantes in kurlarına müsaade ettiği için kendini suçlayan Natalya her ne kadar özür dileyip ona sadakatli olduğunu söylese de ġçegolev, Veresayev gibi kiģiler PuĢkin in ölümünden açıkça Gonçarova yı suçlu tutarlar. V. V. Veresayev Ģu sözlerle Natalya yı suçlayarak onun asla büyük yazara laik bir eģ olmadığı kanaatindeydi: Puşkin i saray esaretine ve Danzas ın silahı altına çekerek onun hayatını mahveden bomboş Gonçarova çıkmasaydı, belki de Puşkin in hayat arkadaşı Uşakova olacaktı. O ise bize Puşkin i uzun yıllar korurdu. ( Не перейди ей дорогу пустенькая красавица Гончарова, втянувшая Пушкина в придворный плен, исковеркавшая всю его жизнь и подведшая под пистолет Дантеса, подругою жизни Пушкина, возможно, оказалась бы Ушакова, и она сберегла бы нам Пушкина еще на многие годы). 81 ġairin öldüğünü duyunca evinin kapısının önünde toplanan ve Yevgeniy Onegin in son baskısını kapıģ kapıģ tüketen halk, neredeyse hükümete karģı bir ayaklanma noktasına gelir. Petersburg I. Petro, Lomonosov, Derjavin, Suvarov gibi büyük adamların cenazesine Ģahit olur, fakat bunların hiç biri PuĢkin in ölümü kadar yankı yaratmaz. Karamzin in kızının söylediğine göre kadınlar, yaşlılar, çocuklar, öğrenciler, aşağı tabakadan insanlar, bazıları da yırtık pırtık kıyafetleriyle sevdiği halk şairiyle vedalaşmaya geliyordu. (Женщины, старики, дети, ученики, простолюдины в тулупах, а иные даже в лохмотьях приходили поклониться праху любимого народного поэта). 82 Bir çağdaģın söylediğine göre ise Ģairle son kez vedalaģmaya gelen ziyaretçiler için evin duvarı yıkılır. Jukovski nin Bekendorf a verdiği bilgilere göre , S. N. Karamzina nın , Prusya elçisinin dediğine göre ise e yakın ziyaretçi gelir Дружников, a.g.e. 2001, Гроссман, a.g.e. 2012, Лотман, a.g.e. 2003, 183

59 48 Hükümet, Ģairin ölümünden dolayı çıkabilecek herhangi bir taģkınlığı önlemek adına naaģının planlanan Amiral Kilisesi (Адмиральская церковь) yerine KonyuĢennaya Kilisesi (Конюшенная церковь) ne aktarılmasına ve defnedilmek üzere tabutun Pskov yakınındaki Svyatogorsk manastırına gece gönderilmesine ve orada tören yapılmadan sessizce toprağa verilmesine karar verir. 4 ġubat gece saat 01:00 PuĢkin in naaģı, Çarın emri üzerine yolda hiç mola verilmeden adeta bir devlet suçlusu muamelesiyle Turgenev ve Nikita Kozlov eģliğinde Pskov a gönderilerek Petersburg tan Trigorskoye ye saatte ulaģtırılır. 6 ġubat sabahı Turgenev, Nikita Kozlov, Praskovya Osipova nın iki kızı Marya ve Yekaterina, jandarma yüzbaģısı Rakeyev, yüksek rütbeli papaz Genadi, yerel polisleri temsil eden Petrov ve Mihaylovskoye ile Trigorskoye den mezarı kazmaya gelen köylüler eģliğinde PuĢkin in naaģı toprağa verilir. 84 Daima zafer ve özgürlüğe ulaģma çabasında olan PuĢkin, kendi onurunu kurtararak Dantes ve Gekkern i lekeleyerek zafere ulaģır, ölümüyle ise sonsuz özgürlüğüne kavuģur. Büyük yazarın ölümünden sonra toplum tarafından dıģlanan Dantes ile Gekkern Rusya yı terk etmek zorunda kalmıģlardır ve bu düellodan PuĢkin galip gelmiģtir aslında. 84 ġubat ayının soğuğundan buzlu toprakta mezarı deģmek için küskü demiri kullanılır ve tabutun üstü karla kapatılarak bahara kadar geçici bir mezara konulur.

60 49 3. EDEBİ BİR TÜR OLARAK MASAL 3.1. Masal ve Masalın Tanımı Türkiye Türkçesi ndeki masal terimine karģılık olarak Ġngilizce folktale, Fransızca conte, Almanca märchen, Rusça skazka terimleri kullanılmaktadır. Günümüze kadar yapılan çalıģmalarda masal konusunda çok farklı tanımlar yapılmıģ olsa da bunlar genel olarak birbirine benzer veya birbirini tamamlayan tanımlardır. Masalın çeģitli özellikleri göz önüne alınarak araģtırmacılar tarafından birçok tanım yapılmıģtır. Bunların bir kısmını burada vermek masal türünün ana hatlarıyla kavranması için faydalı olacaktır. Saim Sakaoğlu masalı Kahramanlarından bazıları hayvanlar ve tabiatüstü varlıklar olan, olayları masal ülkesinde cereyan eden, hayâl mahsulü olduğu halde, dinleyicileri inandırabilen, sözlü bir anlatım türü 85 olarak tanımlar. Prof. Dr. Pertev Naili Boratav a göre ise masal; Nesirle söylenmiş, dinlik ve büyülük inanışlardan ve törelerden bağımsız, tamâmiyle hayâl ürünü, gerçekle ilgisiz ve anlattıklarına inandırmak iddiası olmayan kısa anlatı dır. 86 Prof. Dr. Bilge Seyidoğlu, masalın çeģitli özelliklerini zikrederek daha ayrıntılı bir Ģekilde tanımlar: Masal kelimesi ile halk arasında, yüzyıllardan beri anlatılmakta olan ve içinde olağanüstü kişilerin, olağanüstü olayların bulunduğu, bir varmış, bir yokmuş gibi klişe bir anlatımla başlayan, belli bir uzunluğu olan, sonunda, yedi, içti, muratlarına erdiler yahut onlar erdi muratlarına biz çıkalım kerevetine, gökten üç elma düştü, biri anlatana, biri dinleyene, biri de bana gibi belirli sözlerle sona eren, zaman ve mekan kavramlarıyla kayıtlı olmayan, bir sözlü anlatım türü kastedilmektedir. 87 Türk Dil Kurumu Sözlüğünde ise masal, iki Ģekilde tanımlanır: 1. Genellikle halkın yarattığı, ağızdan ağıza, kuşaktan kuşağa sürüp gelen, çoğunlukla insanların veya 85 Sakaoğlu, S. (1973). Gümüşhane Masalları Metin Toplama ve Tahlil. Ankara: Atatürk Üniversitesi Yay., 5 86 Boratav, P. N. (1982). 100 Soruda Türk Halk Edebiyatı. Ġstanbul: Gerçek Yay., Seyidoğlu, B. (1986). Masal. Türk Dili ve Edebiyatı Ansiklopedisi C. 6. Ġstanbul: Dergah Yay.,

61 50 tanrıların başından geçen olağan dışı olayları anlatan hikâye. 2. Öğüt verici, ahlak dersi veren alegorik hikâye. 88 Masal, sözlü edebiyat ürünüdür. Henüz yazı kullanılmadan ortaya çıkmıģ ve günümüze ağızdan ağıza söylenerek, dilden dile ve nesilden nesile aktarılarak süre gelmiģtir. Masalllar zamanla yazıya geçirilir. Genellikle nesir Ģeklindedir. Kamus-ı Osmani ye göre masal kelimesi, mesel in değiģtirilmiģ Ģeklidir. Darb-ı mesel atalardan kalma hikmetler, ibretler, sözler anlamındadır. Buna göre, masal Arapça bir kelime olan mesel den çıkmıģtır Masalın Başlıca Özellikleri 1. Masalın Yapısı: a) Konu (olay): Masallarda olaylar tamamen hayal ürünüdür. Fantastik ve ütopik (hayali) olaylar üzerine kuruludur. b) Zaman ve Mekân: Masallarda zaman ve mekân belirsizdir. Çevre büsbütün hayali ve gerçek dıģı ülkelerdir. Tasvirler göze değil, hayale dayanmaktadır. Mekânlar çok çeģitlidir. Bir anda kıtalar ötesi mesafe alınabilir. Çok hızlı bir zaman akıģı vardır. c) Dil ve Anlatım: Genellikle halka hitap ettiği için sade bir dil kullanılır. Anlatım kısa, sade ve yoğundur. Gereksiz söz tekrarları yapılmaz. Söylenmesi güç seslere ve kelimelere yer verilmez. Duygu ve düģünceler kısa ve kesin ifadelerle dile getirilir. Anlatımda genellikle geniģ zaman veya öğrenilen geçmiģ zaman kipi (-miģli geçmiģ zaman) kullanılır. d) KiĢiler (kahramanlar): Masal kahramanları insanlar, hayvanlar, cin, peri ve dev gibi hayali varlıklardan oluģabilir. KiĢiler olağanüstü özellikler taģıyan kahramanlardır. 88 (2005) Türk Dil Kurumu Türkçe Sözlük, Türk Dil Kurumu, Ankara, Temizyürek, F.; Gürel Z.; ġahbaz, N. K.; (2007). Çocuk Edebiyatı, Ankara: Öncü Kitap Yayınevi, 43

62 51 2. Masal üç bölümden oluģur. Bunlar: giriģ ve tekerleme, asıl masal ve masal sonu. a) GiriĢ ve tekerleme: Masala giriģ bölümüdür. Birbiriyle pek ilgisi olmayan fakat dinleyicinin ilgisini masala çekmek için bir araya getirilmiģ sözlerden meydana gelen bir giriģ tekerlemesiyle baģlar. Kahramanlar anlatılır. Konu verilir. b) Asıl masal: Olayların anlatıldığı bölümdür. GiriĢ, geliģme ve sonuç bölümlerini içine alır. Kahramanın baģından geçen olaylar anlatılır ve olay çözüme kavuģturması gereken bir noktaya getirilir. c) Masal sonu: Bu bölümde olay bir sonuca bağlanır. Ġyilere ödül, kötülere ceza verilir. Ġyi dileklerle ve onlar ermiģ muradına, biz çıkalım kerevetine gibi kısa tekerlemelerle son bulur. 3. Masallar halk dilinde anlatılarak oluģan sözlü edebiyat ürünüdür ve genellikle anonim eserlerdir. 4. Masal, hayal mahsulüdür. 5. Genellikle nesir Ģeklindedir. 6. Masallarda kalıplaģmıģ ifadeler (tekerlemeler) vardır ve kullanılan dil sade, anlatım ise akıcıdır. 7. Masallarda uzun tasvirlere ve psikolojik tahlillere yer verilmez, ancak olaylar canlı ve hareketlidir. 8. Çoğu kez evrensel konular iģlenir. 9. Masalda esas olan eğiticiliktir; öğretici bir nitelik taģır, öğüt ve ahlak dersi verir. 10. Masallar çoğunlukla mutlu sonla biter. Ġyiler ödüllendirilir, kötüler ise cezalandırılır.

63 52 Masallar, özellikle çocuklara hitap eden eğitsel içerikli metinler olduğundan çocuk eğitiminde önemli bir yere sahiptir. Ayrıca masallar öncelikle dilcilerin yararlandığı, toplumbilimciler için toplumun ana unsurlarını nitelendirmede, halk kültürünün temellerini araģtırmada zengin bir kaynaktır. Bir tarihçi için ise bazı önemli tarihi olayların aydınlanmasında değerli bir belge olabilir Masal Türleri Masallar dört temel grupta toplanır: 1. Hayvan Masalları: Hayvan masalları genellikle kısa masallardır. BaĢlama tekerlemeleri yoktur. Bu masallarda hayvanlar genellikle kılık değiģtirmiģ insan niteliğindedir. Ġbret dersi vermek, örnek göstermek amacıyla anlatılır. La Fontaine masalları bu türün en güzel örnekleridir. 2. Olağanüstü ve Gerçekçi Masallar: a) Olağanüstü masallarda peri, cin, dev gibi doğa dıģı varlıklara rastlanır. Buradaki hayvanlar insan rolünde değil, tabiat dıģı varlıklar Ģeklindedir. Olaylar da olağanüstüdür. b) Gerçekçi masallardaki kahramanlar ise Ģehzadeler, sultanlar, padiģahlar, hocalar, prens ve prensesler, hırsızlar ya da haydutlar gibi gerçek hayattaki kiģilerdir. 3. Güldürücü Öyküler: Güldürücü masallar fıkra deyimiyle nitelenir. Bu tür masallar okuyanı ve dinleyeni eğlendirmeyi amaçlayan masallardır. 4. Zincirleme Masallar: Çoğunlukla kahramanları insan ve hayvanlardır. Küçük önemsiz olayların birbiri ardına bağlanmasıyla oluģturulmuģtur. KiĢi veya olaylar sayısı ölçüsünde masal uzar gider. Bu sınıflamanın dıģında, masallar, halk (anonim) masalları ve sanatsal masallar olmak üzere iki grupta incelenmektedir:

64 53 1. Halk (Anonim) Masalları: Bu masallar toplumun kültürünü, anlayıģını ve dünya görüģünü yansıtan ürünlerdir. Yazarı (söyleyeni) belli değildir. Sözlü olarak nesilden nesile aktarılmıģ, zamanla araģtırmacılar ve yazarlar tarafından derlenip kitap olarak yayımlanmıģtır. 2. Sanatsal Masallar: Bu masallar toplumda görülen aksaklıkları yermek, bir düģünceyi ortaya koymak gibi belli bir amaca yönelik sanatçılar tarafından yazılır. Bu masallar yazarın toplumsal görüģünü ve dünyaya bakıģ açısını yansıtır Masalın Kaynakları ve İlk Örnekleri Ġlk masalların hangi toplumlarda, nasıl oluģtuğu, araģtırma konularından biridir. Masalların mazisi oldukça eskidir ve kaynağı tartıģmalıdır; ilk defa nerede anlatıldığına dair ise kesin bir bilgi yoktur. Böyle olmasına rağmen masalların kaynakları ve nereden geldikleri hakkında çeģitli teoriler ortaya atılmıģtır. Grimm KardeĢler, Max Müller ve G. V. Cox gibi araģtırıcılar masalların mitolojiden çıktığına inanmaktadır. Wilhelm Grimm e göre masalların kaynağı Hint- Avrupa dır. Macar Türkolog Ignacz Kunos, Alman Filolog Theodor Benfey gibi düģünürlere göre, masalların temeli Hindistan da atılır ve 10. yüzyıldan itibaren bütün dünyaya yayıldığı kabul edilir. Bu görüģten hareketle Ġgnacz KunoĢ, masalları kaynak bakımından kökü Hindistan a ve milli masallar olmak üzere ikiye ayırır. Antropoloji çalıģmalarıyla tanınan Edward Taylor, Andrew Lang, Franz Boaz ve Paul Saintyness in görüģlerine göre ise masallar ilkel hayatın birer kalıntısıdır. Alman halkbilimci Von der Leyen masallardaki bazı olayların kaynağını çok eski rüyalara bağlarken, bu görüģü geliģtiren edebiyatçı Ludwig Laistner, bütün masalların kaynağını rüyalarda arar. Psikoanalitik Kuram ın kurucusu Freud ve taraftarları ise, bütün

65 54 masalları baskı altına alınmıģ isteklerin rüya Ģeklinde ortaya çıkması olarak değerlendirmiģlerdir. 90 Bilindiği gibi masallar sözlü edebiyat ürünüdür, zamanla da yazıya geçirilmesiyle birlikte edebi bir hüviyet kazanmıģtır. Dünyada yazıya geçirilen ilk masallardan biri Kelile ve Dimne (Калила и Димна) dir. Pançatantra (Панчатантра) ismiyle de bilinen bu eser Hint masal kitapları arasında en eski olanıdır. M.Ö. 1. yüzyılda yaģamıģ bir alim olan Beydeba tarafından kaleme alınan bu eserdeki hikâyelerde siyaset, ahlak ve eğitim gibi birçok farklı konu iģlenmiģtir. Beydeba, Kelile ve Dimne yi Hint hükümdarlarından DebĢelem ġah için kaleme almıģtır. Doğu coğrafyasındaki en eski masal olarak bilinen Binbir Gece Masalları (Тысяча и одна ночь) nın Arabistan kökenli olduğu kabul edilmektedir. Bu masallar bütün dünyada bilinir ve kimin yazdığı belli değildir. Binbir Gece Masalları nın teması kadının sadakatsizliği üzerine kuruludur. Zamanla erkeğin sadakatsizliği üzerine kurulan Binbir Gündüz Masalları (Тысяча и один день), Binbir Gece Masalları na karģı ortaya çıkmıģtır. Eski Yunan da 6. yüzyılda yaģadığı varsayılan eski Yunan masalcısı Ezop (Aisopos), masal türünün ilk örneklerini vermiģtir. Ezop un Masalları daha çok fabl türündedir. Öğretme ve eğitme amacıyla yazılan her masalın sonunda yazar tarafından masalda anlatılmak istenen konu bir cümleyle açıklanır. Bu masallar son derece kısa ve özlüdür. Antik Yunan da filozof ve bilim adamı olan Pholerum lu Demetrius (M. Ö ) Ezop masallarını on ciltte toplamıģ ve yayımlamıģtır. Antik Yunan filozofu Sokrates bu masalları nazım halinde yazmaya çalıģmıģ, M. S. 2. yüzyılın sonunda da Antik Yunan fablcı Babrius nazım haline getirmiģtir. Ezop tarzında masal yazma geleneğini fabl türündeki masallarıyla tanınan Fransız Ģair ve yazar Jean de La Fontaine devam ettirmiģtir. Avrupa da da masallar üzerine çalıģan ve onları derleyip yayımlayan önemli yazarlar vardı. Almanya da Çocuk ve Ev Masalları (Детские и домашние сказки) ile Grimm KardeĢler, Fransa da Charles Perrault ve La Fontaine, Ġsveç te Selma Lagerlöf ve 90 Temizyürek, F.; Gürel Z.; ġahbaz, N. K.; (2007). a.g.e,

66 55 Danimarka da Hans Christian Andersen gibi isimler masal türünde adlarını tarihe yazdırmıģlardır Masalın Rus Edebiyatında ve Puşkin Sanatındaki Yeri Rus kültüründe masalın önemli bir yeri vardır. Bu fantastik hikâyeler Rus yaģamını ve tarihini yansıtır. Masallar çok eskiden gerçekleģen ve halkın neredeyse unuttuğu olayların bilgisini muhafaza etmektedir. Rus halk masallarının oldukça karıģık bir geçmiģi vardır. Rus masalları uzunca bir süre küçümsendi. XII. yüzyılda masal anlatmak fal bakmakla eģdeğerdi. XVII. yüzyılda ise masal anlatmak, bilmece sormak yasaktı. Ancak tüm yasaklara rağmen masal ağızdan ağıza, nesilden nesile aktarılarak varlığını sürdürmeye devam etmiģtir. Hükümet tarafından dıģlanan ve küçümsenen masalların uzun kıģ akģamlarında anlatarak vakit geçiren ve eğlenen halk tarafından da pek ciddiye alındığı söylenemez. Çünkü masallar genellikle halkın gözünde kadınları ve çocukları eğlendirmek amacıyla anlatılan boģ ve anlamsız hikâyelerdi. Skazka (сказка) sözcüğü ilk kez XVI. yüzyıl eski Rusça yazılı kaynaklarda rastlanan ve liste (перечень), tamı tamına betimleme (точное описание) anlamına gelen kazat (казать) tan türetilen sıkazıka (съказъка) dan gelmektedir. XVII. yüzyılda bunun yerine skazka sözcüğü kullanılmaya baģlanmıģtır. 91 Eski ve Ortaçağ Rusyasında masal kelimesi bilinmese de bu, masalın olmadığı anlamına gelmez. Rus bilim adamı ve folklorcu Vladimir Yakovlieviç Propp, o dönemde masalın olduğunu, ancak fabl (басня) kelimesiyle kullanıldığını ifade eder. V. Propp göstergebilim, etnoloji, halkbilim gibi alanlarda çalıģmalar yapmıģ olan bilim adamlarından biridir. En önemli eseri sayılan Masalın Biçimbilimi (Морфология сказки) folklor alanında önde gelen kaynakçalardan biri olarak kabul edilir. Propp bu önemli eserinde, masalların yapısını belirlemeye çalıģır. Masalın Biçimbilimi adlı eseri Ġngilizce, Ġtalyanca, Lehçe, Fransızca, Rumence, Macarca, Çekçe, Almanca gibi pek çok dile çevrilir. Pek çok dile çevrilen söz konusu eser, yılları arasında Masalın Biçimbilimi adıyla Türkçe ye çevrilir. 91 Ersoy, C. (2010). A. S. Puşkin ve Masalları, YayınlanmamıĢ Yüksek Lisans Tezi, Ġstanbul Üniversitesi Sosyal Bilimler Enstitüsü, Ġstanbul, 3

67 56 Sözlü halk edebiyatını içeren eserlerin ilk yazılı örneklerine XVII. yüzyılda rastlanmaktadır. XVIII. yüzyılda Rus halk masallarının yazıya geçirilmesiyle birlikte masal, edebi bir hüviyet kazanmıģtır. XVIII. yüzyılın ikinci yarısında ise Rus edebiyatında roman ve hikâye gibi edebi türlerin yanı sıra en yaygın türlerden biri haline gelmiģtir. Masalın bir edebi tür olarak ortaya çıkıģ tarihiyle ilgili çeģitli görüģler vardır. M. O. Skripil ve E. P. Zvantseva gibi edebiyatçılara göre Rus edebi masal türü XVII. yüzyılda oluģmaya baģlamıģ. V. YA. Propp ve M. K. Azadovski gibi önde gelen filologların öğrencisi olan Ġ. P. Lupanova ya göre ise Rus edebi masalının temeli A. S. PuĢkin tarafından atılmıģ ve bir tür olarak masalın oluģum tarihi XIX. yüzyılın 30 lu yıllarının baģı olarak belirlenmiģtir. Edebi masal konusunda folklorcu ve etnograf olan E. V. Pomerantseva ve N. V. Novikov un da çalıģmaları mevcuttur, fakat bu farklı görüģlerin içinde Ġ. P. Lupanova nın düģüncesi daha ağır basmaktadır. Ġ. P. Lupanova yı destekleyen P. V. Ġezuitova nın konuyla ilgili Ģu sözleri dikkate değerdir: Rus edebi masalın hikâyesi zirveyle başlar ve ilk masalcı Puşkin dir (История русской литературной сказки началась с вершины и первым сказочником стал Пушкин). 92 XIX. yüzyıl 30 lu yıllarının edebi masallarının analizini yapan Ġ. Z. Surat ancak 30 lu yıllardan itibaren edebi masalın bir tür olarak oluştuğundan bahsedilebilir (только с начала ЗО-х годов можно говорить о формировании жанра литературной сказки) 93 düģüncesini savunur. Böylece çağdaģ araģtırmacılar edebi masal türünün oluģmasında A. S. PuĢkin in önemli bir rol oynadığı kanaatindedir. Hiç Ģüphesiz PuĢkin bu konuda önemli adım atmıģtır, fakat onun bu adımı atmasında Ġ. F. Bogdanoviç, Ġ. Ġ. Dmitriyev, N. M. Karamzin, A. N. RadiĢçev, M. M. Heraskov, G. R. Derjavin, M. D. Çulkov, M. Ġ. Popov ve V. A. LevĢın gibi önemli öncü isimlerin çalıģmalarının da önemi unutulmamalıdır. Masalların önemini anlayan ve onlarda tarihin ve Rus milletinin yaģantısını gören ilk bilim adamlarından tarihçi V. N. TatiĢçev di. XVIII. yüzyılda birçok yazar masala ilgi duymaya baģlasa da ancak XIX. yüzyılın baģında A. A. Bestujev- Marlinski nin ifadesiyle, masallarda Rus milletinin ruhu (Русская душа) fark edilmeye baģlanır. Özellikle satirik masalları ayrı bir yere koyan Belinski de masalların tarihi öneminin altını çizmekteydi. 92 Ġnternet: Герлован, O. (1996). Русская литературная сказка XVIII начала XIX века, Дис канд. Филол. наук, Москва: введение Web: adresinden 9 Eylül 2014 te alınmıģtır. 93 Герлован, O., (1996). a.g.e, введение

68 57 XIX. yüzyılın 50 li yıllarında Rusya da Rus folklorunu inceleme amacıyla ilk bilim okulları açılmaya baģlanır. Bunlardan bazıları; XIX. yüzyılda kurulan Mitoloji Okulu (temsilcisi F. Ġ. Buslayev); KarĢılaĢtırmalı Mitoloji Okulu (temsilcisi A. N. Afanasyev); Ġppolit Ten isimli Fransız bir bilim adamının ortaya attığı fikir üzerine kurulan Kültürel- Tarih Okulu (temsilcisi A. N. Pıpin); XIX. yüzyılın ikinci yarısında kurulan KarĢılaĢtırmalı Tarih Yazın Bilim Okulu (temsilcisi A. N. Veselovski) ve XIX. yüzyılın sonunda temeli A. A. Potebnya nın tarafından atılan Psikoloji Okulu dur. XIX. yüzyılın 50 li, 60 lı yıllarında Ġ. A. Hudyakov, Bessonov, P. YakuĢkin, P. V. Kireyevski, P. N. Rıbnikov, V. Ġ. Dal vb. araģtırmacılar tarafından çok sayıda Rus halk masalları, efsaneleri, halk türküleri, bilmeceleri ve atasözleri gibi folklor içerikli derlemeler düzenlendi ve yayımlandı. Ġ. Saharov un derlemesi ilk baģta Belinski gibi eleģtirmenler tarafından beğenilse de zamanla bir aldatmaca (мистификация) hatta bir taklit (фальсификация) olduğu anlaģıldı. Düzeltmeler yapılarak Dal in yayımladığı masallar bile ilgi çekmedi ve folklor araģtırmaları için faydasız oldu. Propp, V. Ġ. Dal in bu çalıģması hakkında Ģu yorumda bulunmuģtur: Dal, bilerek halk masallarını uyarlayıp yayımlıyordu. O, halk bilimciler için değeri olmayan ve edebi yönden de çok zayıf olan iki kitap yayımladı. Bu arada, Dal in elinde çok sayıda masal bulunuyordu. Kendisinin ve başka insanların not ettiği bine yakın halk masalını Afanasyev e verdi. Afanasyev, üzülerek, gramer kurallarına uygun az sayıda masalın olduğunun altını çizerek, bu masallardan sadece 148 ine çalışmasında yer verdi. (Дал, совершенно сознательно перерабатывал народные сказки и издавал их. Он выпустил две книги, которые не представляют почти никакого интереса для фольклористов и очень слабы с точки зрения художественной. Между тем, в руках Даля было огромное собрание сказок. Мы знаем, что он передал Афанасьеву до тысячи номеров народных сказок, записанных им и другими лицами. Афанасьев использовал из них для своего собрания только 148, с горечью отмечая, что «очень немногие... переделаны с соблюдением местных грамматических форм). 94 Aleksandr Nikolayeviç Afanasyev in 8 ciltten oluģan Rus Halk Masalları (Русские народные сказки) adlı çalıģması ortaya çıkana kadar orijinal halk masallarına 94 Жарникова, C. (2003). Золотая нить, Вологда: 29

69 58 ilgi ve ihtiyaç duyulmaya baģlanılan dönemde yapılan çalıģmalar eksik ve yetersiz kalmaktaydı. Afanasyev in eseri bilimsel açıdan çok değerlidir. Alman masalcılar Grimm KardeĢlerden örnek alan Afanasyev, hiçbir düzeltme ve mükemmelleģtirmeye gitmeden hazırladığı bu eserinde, Grimm KardeĢleri de geçerek orijinal halk masallarının eģsiz örneklerini verir. Ayrıca Afanasyev, masalları kısa öykü, sihir ve hayvan masalları olarak üç gruba ayırarak, onları sınıflandırmaya çalıģan ilk isimdir. Ayrıca Ġ. P. Saharov, P. V. Vladimirov, Yu. Sokolov, F. P. Gospodaryova ve Finli bilim adamı A. Aarne nin yöntemine dayanarak N. P. Andreyev gibi isimler Rus halk masallarını sınıflandırmaya çalıģmıģlardır. Tüm zorluklara, sansüre ve eleģtirilere rağmen Rus halk masallarının derleme çalıģmasını yayımlayan Afanasyev bu alanda edebiyata büyük katkıda bulunan isimlerden biridir. 70 li 80 li yıllar, masalın bir edebi tür olarak geliģme gösterdiği dönemlerdir. Bu dönemde N. Vagner in Murlıka Kedi (Кот Мурлыка), S. M. Stepnyak- Kravçinski nin Gerçek ve Yalan (Правда и Кривда), KuruĢ (Копейка), L. Tihomirov un Dört KardeĢ (Четыре Брата), M. E. Saltıkov- ġçedrin in ve L. N. Tolstoy un masalları ortaya çıkar. Böylece, zamanında ilgi görmeyen bu tür XIX. yüzyılın sonlarına doğru dikkatleri üzerine çeker ve bilimsel araģtırmalar yapılan bir tür haline gelir. PuĢkin için milli kültür; tarihini, yaģamını, diğer milletlerden ayıran milli özelliklerini ve halk geleneklerini yansıtan kültür demekti. Bir Ģair olarak halkın tüm duygu ve düģüncelerinin sanata yansıdığını iyi bilen PuĢkin merak ettiği soruların cevabını halk edebiyatında aramaya baģlar. ġairin halk edebiyatına ilgi duyması romantizmden realizme yöneldiği bir döneme rastlar. Bilindiği gibi PuĢkin in realizme doğru ilerleyen yolu güney poemalarından geçmekteydi. PuĢkin sayesinde, Çingeneler ile baģlayan ve Yevgeniy Onegin ile olgunlaģan realizmle edebiyatta yeni bir dönem baģlamaktaydı. 20 li yılların romantik ve klasik yazarları arasında edebiyat savaģı yaģanmaktaydı. En tartıģılan konulardan biri de halkçılık (народность) tı. Bu konu üzerine çok konuģulmasına rağmen halkçılık kelimesi altında ne kastedilmek istendiği tam olarak anlaģılmıyordu. PuĢkin in konuyla ilgili sözleri de bunu desteklemektedir: Belli bir zamandan beri halkçılıktan ve edebiyatta halkçılığa yer verilmediğinden söz edilmeye başlandı, fakat hiç kimse halkçılık kelimesi altında neyi kastettiğini belirtmeyi düşünmedi. (С некоторых пор вошло у нас в обыкновение говорить о народности, жаловаться на отсутствие народности в произведениях литературы, но никто не думал

70 59 определить, что разумеет он под словом народность). 95 PuĢkin ise halkçılığı Ģöyle açıklardı: hissetme ve düşünce biçimi vardır, her milletin kendine ait çok sayıda gelenek, inanç, alışkanlıkları vardır, yönetim tarzı, iklim, şiir aynasında az ya da çok yansıyan inanç her milletin kendine özgü fizyonomisini vermektedir. (Есть образ мыслей и чувствований, есть тьма обычаев, и поверий, и привычек, принадлежащих исключительно какому нибудь народу- климат, образ правления, вера дают каждому народу особенную физиономию- которая более или менее отражается в зеркале поэзии). 96 ġairin bu açıklamasından halkçılık kelimesi adı altında bir milletin milli özelliklerini, toplumsal ve siyasi yapısını, yaģam tarzını vb. kastettiği açıkça anlaģılmaktadır. Halk edebiyatına daha güneydeyken ilgi duymaya baģlayan Ģair, KiĢinev ve Odessa da bulunduğu yıllarda kobzar (кобзарь) 97 ve lirnik (лирник)leri 98 dinlemek için pazara iner, yaşlı insanlarla geçmişten konuşur, bayanların söylediği uzun hava türkülerini dinlerdi. (Oн выходил на торговую площадь, чтобы послушать народных певцов-кобзарей и лирников, беседовал со стариками о прошлом, слушал протяжные песни девушек). 99 Mihaylovskoye de ise Puşkin mezarlıklara gitmeyi, herhangi bir mezarın başına oturup oradaki mezarın başında ölenin ardından feryat eden kadınların ağıtlarına kulak vermeyi severdi. (Пушкин любил ходить на кладбище, когда там «голосили» над могилами баб, и прислушиваться к бабьему причитанию, сидя на какой-нибудь могилке). 100 Sıradan halkla iç içe olması Ģairin folkloru yakından incelemesine imkân vermiģtir. PuĢkin in erkek kardeģi hatıralarında: Bir keresinde Puşkin kaybolur ve birkaç gün ortada görünmez. O günlerini Çingene kafilesiyle geçirir ve bu Çingeneler adlı poemasının doğmasına neden olur (Однажды Пушкин исчез и пропадал несколько дней. Дни 95 Фин, Л. (1937). Фольклор в творчестве Пушкина. А. С. Пушкин Сборник статей и материалов, Саратовское Областное Издательство,Саратов: Фин, Л. (1937). a.g.m Kobzar (кобзарь): Ukrayna da 1930 lu yıllara kadar yaygın olan ve Ukrayna ya özgü kobza ve bandura adı verilen telli sazları çalıp aynı zamanda türkü söyleyen kimse. Web: adresinden 23 Ekim 2015 te alınmıģtır. 98 Lirnik (лирник): Beyaz Rusya, Polonya, Litvanya, Moldova ve Ukrayna da sık görülen, arp ailesinden tarihi M. Ö. 9. yüzyıla kadar uzanan telli antik bir çalgı olan lir adlı müzik aletini çalarak türküler söyleyen kimse. Web: adresinden 23 Ekim 2015 te alınmıģtır. 99 Лазарева, Л. (1999). Празднично-мифологические мотивы в сказках А. С. Пушкина. Вестник Челябинского Университета, 1 (8), Лазарева, Л. (1999). a.g.m,

71 60 эти он прокочевал с цыганским табором,и это породило поэму «Цыгане») 101 der. Pugaçev hakkında bilgi topladığı sıralarda da PuĢkin Pugaçev Ġsyanı nın (Восстание Пугачева) olduğu yerleri gezerek görgü tanıklarıyla konuģarak Pugaçev hakkında bilgi edinir. Bu yaptığı araģtırmalar sırasında 30 atasözü, deyim ve birkaç türkü not eder. Not ettiği atasözü ve deyimlerin altına açıklamalarını da yapar, bu da onun halk deyimlerine ne kadar duyarlı yaklaģtığını göstermektedir. Dal in ifadesiyle, Puşkin halkın bin yıllık inançlarına saygı duyar ve anlamını öğrenmeye çalışırdı, bazen anlamını çözmek kolay olmadığında yine de anlamının var olduğundan, olması gerektiğinden emindi. (Пушкин уважал тысячелетнее предание народа, доискивался в нем смыслу, будучи убежден, что смысл в нем есть и быть должен, если не всегда легко его разгадать). 102 Yazar halk atasözü ve deyimlere adeta âģıktı: Atasözlerimiz ne kadar ihtişamlı, ne kadar anlamlı ve ne kadar yararlıdır! Altın değerinde adeta!. (А что за роскошь, что за смысл, какой толк в каждой поговорке нашей! Что за золото!) 103 PuĢkin halk atasözlerine mektuplarında, eserlerinde hatta epigraflarında da yer verir. Bilindiği gibi YüzbaĢının Kızı (Капитанская дочка) adlı romanın bazı bölümlerinin epigrafları Beklenmedik misafir Tatardan daha beter (Незванный гость хуже татарина) (VIII. bölüm), herkes konuģur, fakat herkesi tek tek dinleyemezsin anlamına gelen (Мирская молва морская молва) (XIV. bölüm), Onurunu küçüklüğünden korumaya baģla (Береги честь с молоду) gibi atasözlerinden oluģmaktadır. ġairin not ettiği Seni ilgilendirmez ya da senin derdin değil anlamlarına gelen (Не твоя печаль чужих детей качать) eski atasözü de Büyük Petro nun Arabı (Арап Петра Великого) adlı eserinde yer almıģtır. PuĢkin sadece atasözlerle değil, eski vakayinamelerle ve dini Ģiirlerle de ilgilenirdi. Mihaylovskoye sürgününde bulunduğu dönemde, köylüler ve sıradan insanlarla yakınlaģma fırsatı bulan yazar, onların beklentilerini, hayallerini, görüģlerini, duygularını yakından izlemeye baģlar ve o sırada yaklaģık 50 halk türküsünü not eder ve Kireyevski ye derlemesi için verir. 101 Лазарева, Л. (1999). a.g.m, Фин, Л. (1937). a.g.m, Фин, Л. (1937). a.g.m, 76

72 61 Halk edebiyatına yoğun ilgi gösteren PuĢkin, doğal olarak masallara da yönelir. Bazı görüģlere göre PuĢkin i masallara yönlendiren dadısı Arina Radionovna idi. P. Ġ. Bartenev in sözlerinden Arina Radionovna ustaca masal anlatır, çok sayıda atasözü ile deyimleri ve halk inançlarını bilirdi. Hiç şüphesiz ki öğrencisi üzerinde, ilerde ne yabancı mürebbiyelerin ne de Tsarskoye Selo daki eğitimin yok edemediği büyük etkisi olduğu anlaşılmaktadır. (Арина Родионовна мастерски рассказывала сказки, сыпала пословицами, знала народные поверия и бесспорно имела большое влияние на своего питомца, неистреблѐнное потом ни иностранцами гувернѐрами, ни воспитанием в Царскосельском лицее). 104 Bu yönde görüģlerin doğmasının en büyük nedenlerinden biri Ģairin erkek kardeģine ve baģka bir mektupta Vyazemski ye yazdığı Ģu sözlerdir: Yeni yetme gibi yaşıyor, ocağın yatmaya uygun çıkıntısında yatıyor, eski masal ve türküleri dinliyorum. (Живу недорослем, валяюсь на лежанке и слушаю старые сказки да песни). 105 Bazı araģtırmacılara göre PuĢkin masallara, Rus tarihine ve Rus folkloruna ilgi duymaya baģladığı sıralarda yönelir, yani olgunluk çağında. Bu görüģü destekleyen Ģairin kız kardeģi Olga nın açıklamalarıdır. Olga ya göre PuĢkin, dadısının öykücü yeteneğini ancak Mihaylovskoye de gerçek anlamda fark eder ve takdir eder. Tarihle çok yakından ilgilenen ve bu alanda çalıģmalar da yapan PuĢkin, tarihi yönelten gücün halk olduğu kanaatine varır. Bu da onu halkın dilini ve Ģiirini araģtırmaya yönlendirir. PuĢkin, bir Ģairin iyi bir eser yaratabilmesi için dili çok iyi bilmesi ve kullanması gerektiğine, bunun yolunun da halk edebiyatından geçtiğine inanmaktaydı. Ayrıca Rus dilinin kendine özgü özelliklerini kusursuz bilmek için eski türküler, masallar vb. araştırmak gerektiğini (изучение старинных песен, сказок и т.п. необходимо для совершенного знания свойств русского языка) 106 savunmakta ve genç yazarlara nasihat niteliğinde Ģu sözleri söylemekteydi: Genç yazarlar, Rus dilinin kendine özgülüğünü görebilmek için halk masallarını okuyun. (Читайте просто народные сказки, молодые писатели чтобы видеть свойства русского языка). 107 ġairin bu düģüncesini destekleyen yazarlar da vardı. Örneğin, Gorki bu konuda Bizim halkımız dil sanatı konusunda çok yetenekli bir halktır Ne güzel çaştuşka 108 yaptıklarını bir 104 Ġnternet: Древнее русское предание ожившее в сказках Пушкина Web: adresinden 13 Ağustos 2013 te alınmıģtır. 105 Фин, Л. (1937). a.g.m, Фин, Л. (1937). a.g.m, Фин, Л. (1937). a.g.m, ÇastuĢka (частушка): Rus folklöründe mani çeģidi.

73 62 hatırlayın. (народ наш в части языкового творчества очень талантливый народ... Вспомните, как прекрасно делает он частушки) 109 sözlerini söylerken baģka bir yerde yine Gorki Benim neşem, hayatım türkülerdir. Sizi çok seviyorum! (Моя радость, жизнь моя! Песни! Kак я вас люблю!) 110 sözleriyle duygularını dile getirirken, kendisini bu yolda geliģtirmiģ ve Ģu sözleri ifade etmiģtir: Ben atasözleriyle kendimi çok geliştirdim, başka deyişle özdeyişlerle düşünmede. (Я очень много учился на пословицах, иначе- на мышлении афоризмами). 111 ġairin Bova (Бова), erotik içerikli Çar Nikita ile Kırk Kızı (Царь Никита и сорок дочерей) ve Damat (Жених) adlı masalları dıģında diğer masalları yılları arasında kaleme alınmıģtır. Bu masal dizisi DiĢi Ayı (Медведица) ile baģlar ve Altın Horoz (Сказка о золотом петушке) ile son bulur yılları arasında PuĢkin in kaleme aldığı masallar Papaz ile Yardımcısı Balda, Çar Saltan, ġanlı ve Güçlü Oğlu Gvidon Saltanoviç ile MuhteĢem Kuğu Prenses (Сказка о царе Салтане, о сыне его славном и могучем богатыре князе Гвидоне Салтановиче и о прекрасной царевне Лебеди), 112 Balıkçı ile Balık, Ölü Prenses ile Yedi Bahadır ve Altın Horoz masallarıdır. Mihaylovskoye de ve daha önceki dönemlerde PuĢkin in not ettiği masallar özet Ģeklinde olsa da masallarının konusu belli olmuģtu. LevĢın, Çulkov metinleriyle ve o dönemdeki yapılan çalıģmalarla kıyaslandığında, PuĢkin in farklı bakıģ açısını ve bu konuda büyük bir adım attığını görmek mümkündür. PuĢkin in Mihaylovskoye den erkek kardeģine akşamları dadımın masallarını dinliyorum, böylece lanet eğitimimin eksiklerini gideriyorum (вечером слушаю сказки няни и вознаграждаю тем недостатки проклятого своего воспитания) 113 Ģeklinde yazdığı bu sözler onun masallara olan bakıģ açısını yansıtmaktadır. Mihaylovskoye de ana dilin ve kültürün önemini daha iyi anlayan yazar hiç Ģüphesiz ki lanet eğitim derken Fransız diline ve edebiyatına duyulan hayranlıktan bahsetmektedir Ярикова, С. (2011). Влияние фольклора на творчество А. С. Пушкина, Гимназия N69 им. С. Есенина, Липецк, Ярикова, С. (2011). a.g.m, Ярикова, С. (2011). a.g.m, Masalın baģlığı uzun olduğundan ilerleyen bölümlerde Çar Saltan olarak kullanılacaktır. 113 Фин, Л. (1937). a.g.m, Yazar Fransız diline ve edebiyatına duyulan hayranlıktan dolayı ana dili eğitimi konusunda eksiklerin olduğunu düģünmekteydi ve bu eksikliklerin giderilmesi için çareyi halk edebiyatında aramaktaydı.

74 63 PuĢkin masalları, Ģairin sanatında zirveye ulaģtığı yani Ģairde olgunlaģmaya baģlayan realizm ve halkçılık döneminde hayat bulur. V. Propp, PuĢkin in Rus edebi kültür tarihinde, halk masallarının güzelliklerinin farkındalığıyla, sıradan köylü bir kadının sözlerinden masalları not eden ilk insan (В истории русской художественной культуры Пушкин был первым человеком, который от простой крестьянки стал записывать сказки с полным пониманием всей красоты народной сказки) 115 olduğunu söyler. Gorki, Puşkin, halk sanatını fark eden ve onu edebiyata dâhil eden ilk yazardı. O, anlamını ve gücünü değiştirmeden, kendi yeteneğiyle, halk türküsünü ve masalını süsledi (Пушкин был первым русским писателем, который обратил внимание на народное творчество и ввел его в литературу, не искажая он украсил народную сказку и песню блеском своего таланта, но оставил неизменным их смысл и силу ) 116 sözleriyle PuĢkin masallarını olumlu yönde değerlendirirken, bunun aksine Ģairin masallarını olumsuz eleģtirenler de vardı. XIX. yüzyılın eleģtiri dünyasında hak ettiği değeri bulamayan PuĢkin masalları Polevoy, Baratınski, Belinski, Gogol, Stankeviç gibi çağdaģlar tarafından eleģtirilir. Библиотека для чтения dergisi PuĢkin masallarına küçümseyerek yaklaģırken, Gogol ilk baģta PuĢkin masallarına hayran kalsa da ileride bu masalların önemini hafife alır. Polevoy, Baratınski ve Belinski, PuĢkin masallarını Ģairin en zayıf eserleri olarak değerlendirirler. Tiyatro ve edebiyat eleģtirmeni, gazeteci ve aynı zamanda tarihçi olan N. A. Polevoy e göre gerçek milli özellikleri ancak folklorun kendisi yansıtabilir. Tüm taklit denemeleri ise ona göre yapmacıktı. PuĢkin masallarını da birer taklit olarak değerlendiren Polevoy e göre hiçbir taklit bir yazarın eseri olamaz, çünkü taklit sanatçıyı özgünlüğünden uzaklaģtırır. Polevoy un düģüncesine Belinski de katılmaktaydı. Belinski nin Ya Rus masallarını toplayın ve onları halkın ağzından duyduğunuz gibi bizlere aktarın; ya da size ait ancak halkımızın ruhunda var olan renklerin, kurguların olduğu masallar yazın (Или собирайте русские сказки и передайте нам их такими, какими вы их подслушали из уст народа; или пишите свои собственные сказки, где бы и вымысел и краски принадлежали вам самим, но где бы все было в духе нашей народности или простонародности) 117 sözleri onun bu konudaki tutumunu açıkça ifade etmektedir. Stankeviç de PuĢkin masallarını olumsuz değerlendirerek onları sahte Ģiir türü (ложный 115 Жарникова, C. (2003). a.g.e, Азадовский, М. (1937). Пушкин и фольклор, Пушкин:Временник Пушкинской комиссии/ан СССР. Ин-т литературы, Изд-во АН СССР, (3) Москва: Герлован, O., (1996). a.g.e, введение

75 64 род поэзии) olarak nitelendirir. Fakat tüm olumsuz eleģtirilere rağmen PuĢkin masalları halk tarafından sevilmiģ ve kabul görmüģtür. XIX. yüzyılın ikinci yarısında PuĢkin masalları filologların ilgisini çeker ve bilimsel araģtırma konularından biri olur. Ġlk PuĢkin masallarını araģtıran isimlerden biri P. V. Annenkov idi. Yazarın biyografisi üzerine çalıģan Annenkov, masalları PuĢkin in hayatından ayrılmaz bir bütün olarak görürdü. ġairin üzerinde en büyük etkinin dadı Arina Radionovna nın olduğunu savunmaktaydı. Günümüzde ise PuĢkin masallarının edebiyatta ayrı bir yere sahip olduğunu belirtebiliriz Puşkin Masallarının Kaynakları A.S. PuĢkin masallara daha güney sürgünde ilgi duymaya baģlasa da halk edebiyatına tam anlamıyla odaklanma dönemi Ģairin Mihaylovskoye sürgününde bulunduğu yıllar kabul edilir. Bu dönem PuĢkin in sanatında kırılma noktası olarak adlandırılmaktadır. PuĢkin in masallar dizisi 1831 de Çar Saltan adlı masalıyla baģlar ve 1834 te Altın Horoz ile son bulur. Bu yıllar arasında PuĢkin in altı (birisi tamamlanmamıģ) masalı ortaya çıkar. Eylül 1830 da Boldino da tamamlanan Papaz ile Yardımcısı Balda adlı masalı ilk defa 1840 da Tüccar Kuzma Ostolop ile Yardımcısı Balda (Сказка о купце Остолопе и о работнике его Балде) baģlığı altında V. A. Jukovski tarafından yayımlanır. 118 Asıl metin ise ancak 1882 de yayımlanır. DiĢi Ayı masalı tahminen 1830 yılına aittir. Çar Saltan 1831 yılının Ağustos ayında Tsarskoye Selo da, Balıkçı ile Balık 1833 yılının Ekim ayında, Ölü Prenses ve Yedi Bahadır ise aynı yılın Kasım ayında Boldino da kaleme alınır. ġairin Altın Horoz adlı masalı ise 20 Eylül 1834 te tamamlanır. Bugüne kadar PuĢkin masalları bilim adamları tarafından tür, Ģekil, konu içeriği, kahramanların özellikleri, motifler vb. konularda çok yönlü araģtırılmıģ, incelenmiģ ve değerlendirilse de V. Ġ. ÇernıĢev in ifadesiyle büyük şairin masalları yeterli incelenmemiştir. Bunun en önemli nedeni de elde edilen belgelerin yetersizliğidir. (Cказки великого поэта остаются мало изученными. Главная причина этого 118 Sansürden dolayı metindeki papaz karakteri tüccar olarak değiģtirilmiģtir. Web: adresinden 28 Eylül 2014 te alınmıģtır.

76 65 недостаточность собранных материалов). 119 Hiç Ģüphesiz ki araģtırılması gereken en önemli konular arasında PuĢkin masallarının kaynakları da yer alır. Bu konu üzerine bugüne kadar pek çok çalıģma yapılmıģ olsa da birtakım fikir ayrılıkları da yaģanmaktadır. R. V. Ġezuitova, S. M. Bondi gibi araģtırmacılar yedi masalın kaynağını Arina Radionovna ya bağlarken, diğer araģtırmacılar özellikle M. K. Azadovski ve V. Ġ. ÇernıĢev dadısının sözlerinden birkaç masalın kaleme alındığını, diğer masalların kaynağının ise baģka yerlerden geldiğini savunurlar. PuĢkin, Rus halk masallarıyla Rus masal derleme kitaplarından ve sözlü olarak halkın ağzından tanıģsa da kendi yazdığı masalların konularını genellikle yabancı kaynaklardan almıģtır. PuĢkin masallarında sadece halk masallarından değil, aynı zamanda edebi masallardan da yararlanır. Tercüman, edebiyatçı ve Rus Ģairi A. Ahmatova tarafından tespit edildiği gibi Altın Horoz masalının temelinde Amerikan yazarı olan Ġrving in ( ) Arap Müneccim Efsanesi (Легенда об арабском звездочете) yer alır. Çar Saltan, Ölü Prenses ve Yedi Bahadır adlı masalları daha önceki edebi masalların konularından yola çıkılarak yazılır. ġairin sadece Papaz ile Yardımcısı Balda masalının halk edebiyatından yani Arina Radionovna nın anlattıklarından kaleme alındığı kabul edilir. PuĢkin in folklor anlayıģı çok geniģti. O sadece Rus folkloruna değil, Batı Avrupa folkloruna da baģvurur. ġair masallarının kaynağını edebi ve halk masalları olarak ayırmasa da konularını yabancı ve Rus olmak üzere ayırmaktaydı. PuĢkin konuyla ilgili Ģu yorumda bulunur: Kimi eleştirmenler halkçılığın yerli geçmişten malzemelerin seçimiyle oluştuğunu sanar, diğerleri ise halkçılığı kelimelerde görür, yani düşüncelerini Rusça açıklayıp Rusça ifadeler kullandıkları için sevinirler. (Один из наших критиков, кажется, полагает, что народность состоит в выборе предметов из отечественной истории, другие видят народность в словах, т. е. Радуются тем, что изьясняяся по-русски употребляют русские выражения). 120 ġaire göre bir masalın halk masalı olabilmesi için mutlaka Rus masal malzemesinden oluģması gerekmez, ona göre önemli olan ödünç alınan konuda Rus 119 Ġnternet: Царство славного Салтана. К юбилею книги А. С. Пушкина. Web: adresinden 15 Ağustos 2014 te alınmıģtır. Фин, Л. (1937). a.g.m., 85.

77 66 ruhunu yansıtabilmektir. Bunun en güzel örneği Balıkçı ile Balık adlı masalıdır. Bu masalın Rus kaynaklarından doğmadığı düģüncesi uzun yıllar edebiyat dünyasında bilinmez iken günümüzde ise M. K. Azadovski nin araģtırmasından sonra Balıkçı ile Balık masalının kaynağı Alman masalcı Grimm KardeĢler e dayandırılır. PuĢkin in her masalının tek tek kaynağını araģtırmaya çalıģacak olursak Ģu unsurlar ortaya çıkmaktadır: Çoğu araģtırmacının türkü veya bılina 121 olarak değerlendirdiği PuĢkin in DiĢi Ayı adlı masalı yazarın ilk masallarından biridir. Yazarın masallarını derleyen ve analiz eden A. Jelanski, Ģairin bu masalda geniģ bir toplumsal eleģtiri yapmak istediğini düģünür. Fakat masal bitirilmediğinden bunu kesin olarak söylemek mümkün değildir. DiĢi Ayı adlı masalının kaynağı V. S. Miller in ifadesiyle KuĢlar Destanı (Старина о птицах) adlı Rus destanına dayanır. ġairin bu masalı sözlü olarak bir yerde duyduğunu ve sonradan bu masalı kaleme aldığını söylemek oldukça zordur, fakat onun yararlanabileceği yazılı kaynağı belirtmek mümkündür. Yazarın kütüphanesinde masalcı Çulkov un eserinin bulunması onun bu kitaptan yararlanmıģ olabileceğini gösterir. Fakat Çulkov un eserinde hayvan değil kuģ isimleri yer almaktadır, bu da Ģairin masalının son bölümü için kaynak edindiğini diğer bölümler için ise farklı kaynaklardan yararlandığı düģüncesini uyandırır. 3 Eylül 1831 de eģi Nadejda Gonçarova ile Tsarskoye Selo da bulunduğu sıralarda PuĢkin P. A. Vyazemski ye Ģu satırları yazar: Birkaç gün önce 1000 mısradan oluşan bir masal çıkardım, diğeri ise karnımda gurulduyor ( на днях испразнился сказкой в тысяча стихов; другая в брюхе бурчит). 122 Burada 996 mısradan oluģan Çar Saltan ve muhtemelen Balıkçı ile Balık adlı masallar kastedilmektedir. Çar Saltan ilk defa Ģair daha hayattayken A. S. PuĢkin ġiirleri adlı eserde yayımlanır. Ġddiaya göre PuĢkin bu masalı V. A. Jukovski ile bahis üzerine kaleme alır ve bu bahis sonucu Ģairin Çar Saltan, ġanlı ve Güçlü Oğlu Gvidon Saltanoviç ile MuhteĢem Kuğu Prenses ve A. Jukovski nin yazdığı Çar Berendey, Oğlu Prens Ġvan, Ölümsüz KoĢey in Hileleri ve Kızı Prenses Marya nın Bilgeliği (Сказка о Царе Берендее, о сыне его Иване Царевиче, о хитростях Кощея Бессмертного о премудрости Марьи Царевны, Кощеевой дочери) baģlıklı iki güzel masal ortaya çıkar. ġairin bu masalı o kadar baģarılı olur ki V. A. 121 Bılina (Былина): Kahramanların yiğitliğini anlatan ve yüzyıl Rusya sının yaģam tarzını yansıtan vatansever Ģarkılar, destanlar. adresinden tarihinde alınmıģtır. 122 Ġnternet: Пушкин П. А.Вяземскому. Web: adresinden 9 Temmuz 2014 te alınmıģtır.

78 67 Jukovski bile galibiyetini kabul eder ve PuĢkin e Galip öğrenciye mağlup öğretmenden (Победителю ученику от побежденного учителя ) 123 notuyla bir resim hediye eder. Söz konusu masalın kaynağı oldukça karıģıktır. Çar Saltan masalı üzerine Ģairin çalıģma defterlerinde farklı yıllarda kaleme alınan üç not bulunmaktadır: 1. KiĢinev de bulunduğu döneme ait çalıģma defterindeki not: (1822) 2. Arina Radionovna nın sözlerinden baģlığı altında yer alan not: (1824) yılına ait not. Birinci notla ilgili çeģitli yorumlar mevcuttur. V. E. YakuĢkin ve birçok araģtırmacı bu notu 1822 yılında PuĢkin in KiĢinev de bulunduğu dönemde kaydedildiğini düģünürken, N. O. Lerner daha sonra ise S. A. Fomiçev bu notun yılında yani Mihaylovskoye de kaleme alındığı ve KiĢinev defterine sonradan eklendiği yönünde görüģlere sahiptir. Azadovski kâhin (оракул), kayık (ладья), fırtına (буря), savaş ilanı (объявление войны) gibi ayrıntılara dayanarak bu notu yazılı bir kaynaktan yapılan kısa özet (краткая конспективная запись какого-то книжного источника) olarak değerlendirir. S. A. Fomiçev ise A. S. PuĢkin eserlerinin son derleme çalıģmasında bu notu Rus Halk Masalları Notları (Записи Русских народных сказок) baģlığı altında yayınlayarak altında Ģu açıklamada bulunur: Bu not muhtemelen yıllar arası, Arina Radionovna nın sözlerinden 836 No lu defterine kaydedildi. (Запись «...», сделанная, очевидно «...», в гг., ранее других сказок, записанных от А. Радионовны в тетради ПД. N 836). Arina Radionovna nın sözlerinden baģlığı altındaki ikinci notu Azadovski, Arina Radionovna nın sözlerinden kaleme alınan Rus halk masalı olarak değerlendirir yılına ait notu ise Azadovski yazılı bir kaynaktan alınan not (запись книжного происхождения) olarak değerlendirir ve iki ihtimal öne sürer: Elimizdeki bu yazı ya şiirle düz yazının sıralandığı bir masal metninin deneme çalışmasıdır, ya da yabancı bir kaynaktan yapılan bir çeviridir. (Или перед нами попытка создать текст сказки, в которой бы чередовалась поэтическая и прозаическая форма, или 123 Ġnternet:Таксанов, A. Победителю ученику от побежденного учителя. Web: adresinden tarihinde alınmıģtır.

79 68 же перевод какого-то иностранного источника). 124 Ġkinci ihtimalin daha ağır bastığı dile getirilir. Ona göre PuĢkin in yararlandığı yabancı kaynaklar Ģunlardır: Fransız klasik masalın yazarları olan Madam d Aulnoy un derlemesiyle yayılan ve Ġtalyan yazarı olan Straparola nın HoĢ Geceler (Le piacevoli notti) eserinden alınmıģ bir hikâye ve Fransız çevirmen A. Galland ın yılında Fransızcaya tercüme ettiği Bin Bir Gece Masalları eseridir. Azadovski, Galland ın konusunun Ģairin üçüncü notuyla çok yakın olduğuna dikkat çekmektedir. T. G. Ġvanova gibi Azadovski nin düģüncesine katılmayan araģtırmacılar bu üçüncü notta Çar Saltan adlı masalın çok net belirdiğini, dolayısıyla bunu masalın karalama çalıģması, ilk planı, yani masalın ilk versiyonu olarak değerlendirirler te kaleme alınan not PuĢkin in masalının asıl metnine en yakın olanıdır. Damat adlı masalın kaynağı hakkında bir Ģeyler söylemek oldukça zordur. Kaynağı tespit edilmediğinden bu konu araģtırılmaya açıktır. Balıkçı ile Balık adlı masalın kaynağı konusunda çeģitli görüģler mevcuttur. Bugüne kadar bu eserin kaynağı olarak Afanasyev in derleme çalıģmasından Balıkçı ile Balık, Grimm KardeĢleri nin Balıkçı ile Karısı (Von Fischer und seiner Frau) ve Grimm KardeĢleri nden esinlenerek E. B. Kulman ın yazdığı aynı isimli Balıkçı ile Karısı (The Tale of the Fisherman and Fish) adlı masallar gösterilir. Bu masalın konusu PuĢkin e sonra da Afanasyev e Dal tarafından aktarıldığı yönünde iddialar var, fakat bu iddia L. N. Maykov, M. K. Azadovski ve N. F. Sumtsov gibi araģtırmacılar tarafından reddedilir. Balıkçı ile Balık adlı masalın kaynağını Afanasyev in eserinden Balıkçı ile Balık adlı masalı olduğu yönündeki görüģe M. K. Azadovski katılmamakla birlikte tıpa tıp aynı masalı yazmak, hatta çalıntı yapmak PuĢkin in kiģiliğine ters düģtüğünü düģünerek bu iddiayı reddeder. A. R. Volkov, PuĢkin in Balıkçı ile Balık masalın içeriği ile olan benzerlikten dolayı tüm bilinen masalların metinlerini ayrıntılı bir Ģekilde inceledikten ve karģılaģtırdıktan sonra, söz konusu masalların doğrudan veya dolaylı Ģairin Balıkçı ile 124 Азадовский М. К. (1936). Источники сказок Пушкина. Пушкин: Временник Пушкинской комиссии / АН СССР. Ин-т литературы, Изд-во АН СССР, (1), Москва, 152

80

ÇERKES ATASÖZLERİ

The concept of authority is the one of the most important phenomena of the system of a state, religions and social structure. Authority holder is the ruling and the ruled ones are people who obey the ruling. Obeying the ruling's authority by the ruled is the fundamental quality of these systems. Also in religious meaning, the concept of authority is situated in the centre of the system, just as it is in political meaning. It is necessary for believers to obey the creator willingly, to accept God's authority. This concept is also an important element of the oldest known periods of Turkish law. One of these ancient periods, in which the concept of authority was followed, is Manichaean period of Old Uigur Turkic. Uigurs, one of the Turkic peoples, accepted different beliefs in Central Asia such as Buddhism, Manihaism and Christianity. They have left many manuscripts about these beliefs. Determining the words formed the conceptual field of authority on the vocabulary of the texts of Manichaean period of Old Uigur Turkic named Huastuanift, Irk Bitig and Manichaean Uigur Texts, it has been our principal aim to determine the presence of this conceptual field and to reveal the place of authority in the mentality of this period. Initially the concept of authority, the aim and the method of this study were explained briefly. Then the formations about Uigurs, Manichaeism and the works of this period, later the formations were given about the lexical field (conceptual field) theory situated in the theoretical base of our work. Finally, all words determined in the works and formed the conceptual field of authority were categorized as tables including different meaning categories and gained some kind of conclusions regarding all information. Özet Yetke kavramı, devlet sisteminin, dinlerin ve toplumsal yapının en önemli olgularından biridir. Yetke sahibi, yönetendir ve ona boyun eğenler ise yönetilenlerdir. Yönetilenlerin, " yönetenin yetkesine " uyması bu sistemlerin en temel özelliğidir. Siyasî anlamda olduğu gibi, dinî anlamda da " yetke kavramı " , sistemin merkezinde yer alır. İnananın " gönüllü bir şekilde " yaratıcıya boyun eğmesi yani Tanrı'nın " yetkesini " kabul etmesi gerekir. Bu kavram, bilinen en eski dönemlerde Türk töresinin de önemli bir ögesidir. Yetke kavramının izini sürdüğümüz bu eski dönemlerden biri de Eski Uygur Türkçesinin Manihaist dönemidir. Türk halklarından biri olan Uygurlar, Orta Asya'da Budizm, Manihaizm ve Hristiyanlık gibi farklı inançları kabul etmişlerdir. Bu inançlarla ilgili birçok yazılı eser bırakmışlardır. Huastuanift, Irk Bitig ve Manihaist Uygur Metinleri adlı Eski Uygur Türkçesinin Manihaist dönem metinlerinin söz varlığında, yetkenin kavram alanını oluşturan sözcükleri tespit ederek, bu kavram alanının gösterilmesi ve bu dönemdeki düşünce dünyasında yetkenin yerinin ortaya çıkarılması temel amacımız olmuştur. Öncelikle yetke kavramı, çalışmanın amacı ve yöntemi kısaca açıklanmıştır. Sonra Uygurlar, Manihaizm inancı ve bu dönem eserleri hakkında bilgiler, ardından ise çalışmamızın kuramsal temelinde

nest...

çamaşır makinesi ses çıkarması topuz modelleri kapalı huawei hoparlör cızırtı hususi otomobil fiat doblo kurbağalıdere parkı ecele sitem melih gokcek jelibon 9 sınıf 2 dönem 2 yazılı almanca 150 rakı fiyatı 2020 parkour 2d en iyi uçlu kalem markası hangisi doğduğun gün ayın görüntüsü hey ram vasundhara das istanbul anadolu 20 icra dairesi iletişim silifke anamur otobüs grinin 50 tonu türkçe altyazılı bir peri masalı 6. bölüm izle sarayönü imsakiye hamile birinin ruyada bebek emzirdigini gormek eşkiya dünyaya hükümdar olmaz 29 bölüm atv emirgan sahili bordo bereli vs sat akbulut inşaat pendik satılık daire atlas park avm mağazalar bursa erenler hava durumu galleria avm kuaför bandırma edirne arası kaç km prof dr ali akyüz kimdir venom zehirli öfke türkçe dublaj izle 2018 indir a101 cafex kahve beyazlatıcı rize 3 asliye hukuk mahkemesi münazara hakkında bilgi 120 milyon doz diyanet mahrem açıklaması honda cr v modifiye aksesuarları ören örtur evleri iyi akşamlar elle abiye ayakkabı ekmek paparası nasıl yapılır tekirdağ çerkezköy 3 zırhlı tugay dört elle sarılmak anlamı sarayhan çiftehan otel bolu ocakbaşı iletişim kumaş ne ile yapışır başak kar maydonoz destesiyem mp3 indir eklips 3 in 1 fırça seti prof cüneyt özek istanbul kütahya yol güzergahı aski memnu soundtrack selçuk psikoloji taban puanları senfonilerle ilahiler adana mut otobüs gülben ergen hürrem rüyada sakız görmek diyanet pupui petek dinçöz mat ruj tenvin harfleri istanbul kocaeli haritası kolay starbucks kurabiyesi 10 sınıf polinom test pdf arçelik tezgah üstü su arıtma cihazı fiyatları şafi mezhebi cuma namazı nasıl kılınır ruhsal bozukluk için dua pvc iç kapı fiyatları işcep kartsız para çekme vga scart çevirici duyarsızlık sözleri samsung whatsapp konuşarak yazma palio şanzıman arızası