coğrafya atlası ipek yolu / (PDF) İpek Yolu, ed. Ahmet Taşağıl | Ahmet Usta - funduszeue.info

Coğrafya Atlası Ipek Yolu

coğrafya atlası ipek yolu

Günümüzde Tarihi İpek Yolu’nun Geçtiği Ülkeler ve Şehirlerin Hangileri Olduğunu Coğrafya Atlasınızdan Faydalanarak Bulunuz.

Aşağıda günümüzde tarihi İpek Yolu’nun geçtiği ülkeler ve şehirlerin hangileri olduğunu coğrafya atlasınızdan faydalanarak bulunuz kısaca olarak ele alacağız.

İpek Yolu, Karadeniz kıyılarının kullanıldığı yollar olarak Anadolu coğrafyasından da geçerek Asya ve Avrupa topraklarını birbirine bağlayan en önemli ticari yollardan biridir. İpek Yolu, bu yolda ipek ticaretinin çok sık yapılması nedeniyle bu unvanı almıştır.

Tarihi İpek Yolu&#;nun geçtiği ülkeler ve şehirler şu şekildedir:

Çin, Kansu, Hotan, Yerkem, Kaşgar, Semerkant, Buhara, Bağdat, Bursa, İstanbul

Kıtaların birbirine bağlanması ve bunun ticari bir amaçla yapılması yolun geçtiği beldelerin ve uluslararası çalışmaların gelişmesini ve kalkınmasını sağlamaktadır. Bu nedenle İpek Yolu en önemli ticari yollardan biri kabul edilmektedir.

İpek Yolu-Çin ve Roma Arasındaki Eski Dünya Kültürü

ISBN: 
Yazar: Helmut Uhlig
Cilt tipi: Karton Kapak

İpek Yolu uygarlık tarihinde hiç kuşkusuz çok önemli bir yere sahiptir. Adını Çinden gelen ve taşınan başlıca mal olan İpekten alan bu yol iki büyük uygarlığın, Roma ile Çinin arasındna ticaret, din, kültür ve sanat alanında bir köprü vazifesi görmüştür.

Çinden başlayıp Akdeniz kıyılarına kadar devam eden bu uçsuz bucaksız kervan yolu onbeş yüzyıl boyunca doğuyla batı arasında çok önemli bir ticaret yolu olarak kalmıştır. Hindistanda doğan Budacılık bu yol üzerinden Orta Asyaya ve Uzak Doğuya yayılmıştır. Bu yol aynı zamanda Yunan ve Roma dinlerinin, Nasturi Hıristiyanlığının, Türklerin dininin, Şamanlığın, Mani Dininin, Mazdehizmin ve daha sonra İslamiyetin yayılma ortamı bulduğu bir yol, bir bölge olmuştur. Denilebilir ki eski Yunan, İran, Hint, Türk ve Çin uygarlıkları birbirleriyle bu yol üzerinde buluşmuşlardı. Yine denilebilir ki İpek Yolu olmasaydı Orta Asyanın sadece siyasi ve ekonomi tarihi değil, kültür ve din tarihi de çok farklı biçimde gelişirdi.

Okyanus Yayıncılık olarak hazırladığımız bu kültür izlencemizin "İpek Yolu Dizisi"nin ilk kitabında Türk Tarihi ve Türk Kültürü içinde çok önemli bir yere sahip olan İpek Yolunun tarihi öyküsünü okuyucularımızın değerlendirmesine sunuyoruz.

Türkçe

Çeviren : Alev Kıvrım

10,50 x 18 cm

MOĞOLLAR DÖNEMİNDE İPEK YOLU VE İŞLEYİŞİ Mertkan MERT* GİRİŞ Dünya var olageldiği süreçten itibaren çeşitli dönemlerde insanlar dünyanın her farklı coğrafyasında yaşamını sürdürmek için çeşitli faaliyetlerde bulunarak hem yaşamlarını faaliyet olarak sürdürmüş hem yaşamsal süreçlerinde sosyal ekonomik iktisadi sahalarda ve bu durumu çeşitli süreçlerde düzenli ve anlamlı bir şekilde gerek kendi insiyatifleri gerek kendi istek ve arzularını gidererek ihtiyaçlarını karşılamak arzusu ile ticaret ve yardımlaşma gayesi ile yaşamsal istek ve arzularını tarihin her döneminde çeşitli aralıklarla gerçekleştirmiştirler. Durum böyle olunca tarihte muhtelif coğrafyalarda tarihsel süreç içinde ticaret faktörü ile hareket eden insanlar olmuş ve bu faaliyetleri çeşitli yollarda kervan ve çeşitli araçlar ile yapmış ve ortaya koymuşlardır. Adı geçen İpek yolu tarihsel süreçte coğrafyalar arası ticari sosyal dini iktisadi bağlantıyı sağlamış ve ticareti geliştirmiş bir yol olarak karşımıza çıkmaktadır. İpek yolu daima canlı ve kullanılır bir yol olmuş ve sürdürebilirlik durumu görülmüştür. Bu çalışmanın temel gayesi İpek yolunun tarihsel süreçte aktif olarak rol oynamasını ve ne tür faaliyetlerde bulunmuş olduğunu ayrıca yüzyılda ortaya çıkan Moğol imparatorluğunun dünyada egemen olması ile bu ticaret yolunun sürdürülebilirlik ve işlevselliği hakkında durumu ortaya koymak ve egemen devletin İpek Yolu üzerine katkılarını ve zararlarını analiz ederek objektif olarak ortaya koyulmasını sağlamaktır. Bu çalışmada, XIII. yüzyılın başlarında kurularak dünya tarihini derinden etkileyen Moğol İmparatorluğu zamanındaki İpek Yolu incelenmiştir. 1. TARİHSEL SÜREÇ İÇİNDE İPEK YOLU VE ÖNEMİ Dünya var olageldiği süreçten itibaren çeşitli dönemlerde insanlar dünyanın her farklı coğrafyasında yaşamını sürdürmek için çeşitli faaliyetlerde bulunarak hem yaşamlarını faaliyet olarak sürdürmüş hem yaşamsal süreçlerinde sosyal ekonomik iktisadi sahalarda ve bu durumu çeşitli süreçlerde düzenli ve anlamlı bir şekilde gerek kendi insiyatifleri gerek kendi istek ve arzularını gidererek ihtiyaçlarını karşılamak arzusu ile ticaret ve yardımlaşma gayesi ile * Uludağ Üniversitesi Fen- Edebiyat Fakültesi Tarih Bölümü Öğrencisi 1 yaşamsal istek ve arzularını tarihin her döneminde çeşitli aralıklarla gerçekleştirmiştirler. Durum böyle olunca tarihte muhtelif coğrafyalarda tarihsel süreç içinde ticaret faktörü ile hareket eden insanlar olmuş ve bu faaliyetleri çeşitli yollarda kervan ve çeşitli araçlar ile yapmış ve ortaya koymuşlardır. Adı geçen İpek yolu tarihsel süreçte coğrafyalar arası ticari sosyal dini iktisadi bağlantıyı sağlamış ve ticareti geliştirmiş bir yol olarak karşımıza çıkmaktadır. İpek yolu daima canlı ve kullanılır bir yol olmuş ve sürdürebilirlik durumu görülmüştür. İpek yolu tarihsel süreçte çeşitli imparatorlukların egemenlik ve hakimiyeti altında bulunmuştur. Böyle bir duruma sahne olan bu ticaret yolu çeşitli uygarlıklara sahip olarak canlılık göstermiştir. İpek Yolunun Adı ve Özellikleri Büyük İpek Yolu bu kelimenin terkibinden uzak ve uzun yolculukların romantikliği, deniz aşırı ülkelerin egzotikliği esiyor. Fakat bunun arkasında her şey den önce, coğrafyacıların kavgası, kervancıbaşları ve gözü pek denizcilerin cesareti, tüccarların ve uzak görüşlü politikacıların akıllı hesabı gizlidir. Ve tabiatıyla, malları Doğudan Batıya ve Batıdan Doğuya uçsuz bucaksız bozkırlar, kesif ormanlar, kudretli sıradağlar ve gökyüzüne ulaşan yüksek tepeler boyunca, denizlerin ve okyanusların genişliğince taşındığı mahir zanaatlıların el emeği göz nuru alışması. Büyük İpek Yolu, bu, yalnızca malların değil, aynı zamanda ilimde, kültürde ve sanatta ulaşılan fikirlerin ve canlı insanların da neticede bir değiş tokuşudur. Bu ticaret yolunun önemi ve canlılığı bu kelimelerle özelliklerini anlatmak manidar olacaktır. İpek Yolu terimi ilk defa, tanınmış Alman coğrafyacısı Ferdinand Freiherr von Richthofen tarafından1 ‟de kullanıldı.2 Bu isimle o, ağımızın başında teşekkül eden kıtalar arası yol ağını kastetmişti; bu yollar o zaman Eski Dünyanın kültür âlemlerini, bilhassa doğuda Çin ve batıda Akdeniz’i birbirine bağlıyordu. Bu yol ağı kendi ismini, eski (ve tabiatıyla Orta Çağ) cemiyetlerin asilzadeleri arasında bilhassa popüler bir mal olan ipekten almıştır. Bu kolay, elastiki ve dayanıklı, yani uzak mesafelere taşınmaya uygun madde, hıfzısıhha özelliğinden dolayı da (zararlı haşerelerin kurtçukları bunun içinde barınamıyordu) yüksek bir değere sahipti. İpek ticaretinde tüccarlar inanılmayacak derecede kar sağlıyorlardı. Çinin Han döneminde (M.Ö. III. yy. funduszeue.info yy.), ipeğin üretildiği biricik ülkede ipek, funduszeue.info yüzyıla ait tarihlenen başkent mağaralarında ketenden iki kat daha fazla pahalıydı. Batı sınırında ise 46 kez daha fazla ediyordu; Roma da ise IV. yy. başında 1 kg. boyanmamış ipek için altın dinar ödeniyordu, yani ağırlığına göre altından birkaç kez daha fazla kıymet biniliyordu. Hatta ipeğin artık hem Orta Asya da (ilk önce Soğd da), hem İran’da, hem de Akdeniz de üretildiği, yani 1 Louis Ligeti, Bilinmeyen İç Asya, çev. Sadrettin Karatay, Ankara: Türk Dil Kurumu Yayınları, , s. 2 Bu yol ağından en çok ticareti yapılan ve en değerli görülen madde İpek olduğundan bu isim verilmiştir. 2 demek oluyor ki daha çok sayıda ve daha çok elde edilebilir olduğu VIII. yy. da Bizans ta bile, ipek hala altınla ölçülüyordu.3 İpek Yolu tarihin çeşitli zaman diliminde farklı etnik ırklarda bulunan insanların kurduğu imparatorlukların kurduğu ve yönettiği devletlerin egemenliği altında bulunmuş ve çeşitli faktörler ve kültürleri bünyesinde barındırmış dünyanın kuruluş sürecinden günümüze kadar çok önemli bir aktör ve rol sahibi özellik gösteren bir yol ağı olmayı başarmıştır. Milletlerarası ilişkilerde hatırı sayılır Asya’nın hem sosyal ve hem de askeri yol ağı olduğundan İpek ve farklı birçok ekonomik faktör ve maddi manevi unsurları barındıran bu yol farklı devletler arasında mücadele faktörü olmuş ayrıca bu durumun güçlü bir yansıtma aracı olarak karşımıza çıkmıştır. İpek Yolu çeşitli süreçlerde güzergah olarak değişim yaşamıştır. Bu yol içerisinde çok önemli ve farklı şehirleri bünyesinde barındırmış olduğu gibi aynı zamanda kara ve deniz arasında etkileşimi sağlamıştır. Tarihsel süreçte bu ticaret yolunun bölgelere ayrımı değişmiş çağlardan çağlara farklı ürünler ve çeşitli anasır taşınmıştır. Eski Çağda ve Orta Çağda her zaman, eğer Yolun muhtelif kısımlarından değil de Çin den Avrupa ya kadar tamamından bahsetmek gerekirse ipek ve ipekli elbiseler, Eski Dünyanın önemli bir kısmını ihata etmiş olan milletlerarası ticaretin her zaman temel malı değilse bile, değişmez bir şekilde dikkate değer malı olmuştur. Bu yüzden “Büyük İpek Yolu”, insan organizmasındaki kan damarlarına benzer şekilde dünya ticaretini besleyen ve yıl zarfında, Eski Dünyanın üçüncü kısmı Afrika ya da girerek, Avrasya kıtası sahasını kaplayan bu yollar ağını isimlendirmede en yaygın tabir olmaktadır. Büyük İpek Yolunun kendilerine “istikamet” ismini vereceğimiz bu şekildeki öncü güzergahlarının sayısı çok değildir. Hatta onların: ikisi kara, biri deniz yolu olmak üzere topu topu üç tane olduğunu söylemek de mümkündür. İlki, Çinin başkentinden başlayarak Orta Asya ve İran Platosu üzerinden (eski devirlerde bu, temel olarak, Kuşan ve Parth hükümdarlarının hakimiyetindeydi) Doğu Akdeniz’e (Eski Çağda Roma hakimiyetindeki Suriye ve Mısır) uzanıyordu.4 Bu güzergahtan Orta Asya da güneye doğru, Hindu Kuş geçitlerinden geçerek Hindistan’a, bu arada Hindistan’ın Batı kıyısındaki limanlara, ayrıca Ganj vadisine (bugünkü Doğu Türkistan dan doğruca Hindistan’a dağlar içerisinden geçen yollar da vardı, bilhassa Çin Halk Cumhuriyetinden Pakistan’a giden Karakorum Anayolunun geçtiği yerde) doğru da bir yol ayrılıyordu; aynı şekilde Amu Derya (Oxus) ve onun erken Orta Çağda Hazar Denizi kıyısına giden ve artık kurumuş olan kolu Uzboy’a, Hazar Denizine ve, Kafkas ötesindeki ırmaklar boyunca Kuzey Mezopotamya’ya, Anadolu’ya ve öyle görünüyor ki Karadeniz’in doğu ve güneyindeki limanlara doğru bir suyolu geçiyordu. İkinci 3 Boris Ya Stavisky, ‟İpek Yolu ve İnsanlık Tarihindeki Önemi”, Türkler, Çeviren: Mehmet Tezcan, Editör: Hasan Celal Güzel, Salim Koca, Kemal Çiçek, Cilt 3, Ankara: Yeni Türkiye Yayınları, , s. 4 Taberi, Tarih-i Taberi, Çeviri: M. Faruk Gürtunca, Cilt III, İstanbul: Sağlam Yayınevi Yayıncılık, s. 3 güzergah olan okyanus yolu, Octavianus Augustus tarafından fethedilen Mısırı Kızıl Deniz ve Hint Okyanusu aracılığıyla Batı Hindistan’ın, eskiden Kuşan İmparatorluğu’nun deniz kapıları olan limanlarına bağlıyordu. Bunun dallarından biri o zaman İran Körfezine giderken, diğerleri ise daha doğuya, Hindistan’ın Malabar sahiline, Sri Lanka (Seylan) ya, IIIIV. yy. da Vanga Devleti’nin kurulduğu Ganj nehri ağzına, Hindi Çine gidiyordu. İlk ikisinden daha az devasa olan üçüncü yol, Kuzey (veya Bozkır) Yolu olup, Çin, Doğu Türkistan ve muhtemelen Moğolistan’dan Hazarı dolaşarak gidiyordu. Bu yol ile, Doğu Türkistan’dan Fergana’ya ve Toharistan ve Soğd’dan gelen yollar Aral Çevresi kuzeyinde ve Hazar Çevresinde birleşiyorlardı.5 Eski müelliflerden ilk olarak funduszeue.info yy. Bizans tarihçisi Menandros Protector bu yoldan bahsetmiştir. Onun söylediklerine göre, Türk Soğd elçileri, Bizans’a, Bizans elçileri de Türk Kağanına aksi istikamette bu yolu kullanarak giderlerdi.6 İpek Yolu kaynaklarda farklı manalarda geçmektedir. Arapça kaynaklarda et tariku‛l harir olarak geçmektedir. İngilizce de Great Silk Roat 7 adıyla anılan üzerinde kervanların geçtiği bu büyük yola Moğolca Jamb olarak anılan bu yol tarihi kaynaklarda Kral Yolu olarak da zikredilmektedir.8 İpek Yolu XVIII. yüzyılda önemini kaybedinceye kadar ilk çağlardan itibaren dünya ticareti için çok büyük önemi haiz olmuştur. Kervanların geçtiği vahalarda yaşayan şehirci ve ticari hayata geçmiş bu vaha dizileri sayesinde Akdeniz İran, Hint ve Uzak Doğu bölgelerine milletlerarası tüccar ve askerlerin aktarımı yapımında çok büyük öneme sahip olmuştur. Ticaret dışında dinlerin aktarımında da mühim rol oynayan İpek Yolu Makedonyalı İskender’in haleflerinin Yunan sanatı ile Afkanistan Budist misyonerlerinin geçtiği Hac yolu bu yol olmuştur.9 İskender’in hakimiyeti döneminde zira dünyanın doymak bilmez egemenleri için zaruret haline gelmiş olan eşyanın üretim kaynakları mezkûr olan coğrafyalar da idi. Yunanlılar ve Romalıların yemeklerine lezzet vermek için kullandıkları baharat ve süslenirken kullandıkları kokuların hepsi bu coğrafyalardan getiriliyordu. Dünyanın en Batı medeniyetleri ile en Doğudaki uygarlıkların temasları için bu ticaret Yolu çok uzun bir süre önemini koruyarak birlik ve etkileşimi sağlamada zirvede aktif bir rol oynamıştır. 5 V.V. Barthold, Moğol İstilasına Kadar Türkistan, Yayına Hazırlayan: Hakkı Dursun Yıldız, 3. Baskı, İstanbul: Kronik Yayıncılık, s. 6 Menandros, Bizans Kaynaklarında Türkler, İstanbul: Doğu Kütüphanesi. 7 Zekeriya Kitapçı, Orta Asyada İslamiyet’in Yayılışı ve Türkler, Konya: Damla Ofset Matbaacılık, , s 8 Server Hedin, İpek Yolu, İstanbul: Milliyet Yayınları, , s 9 R, Grousset, Bozkır İmparatorluğu, Çeviren: R. Uzman, İstanbul: Ötüken Neşriyat, , s. 4 Resim 1: İ.S. Yıllarında Bölgesel Ticaret Yolu10 Moğollar Dönemine Kadar İpek Yolunun Tarihi Süreci Üzerine Bir Bakış İpek Yolu’nun araştırılma tarihi, Doğu’da MÖ II. yy.’nin ikinci yarısında Çin elçisi Zhang Qian ile, Batı’da ise MS I. yy. başlarında Grek tüccarı Maes Titianus ile başlatılmaktadır. Antik dönemde ve Orta Çağ başlarında, Batı’dan Doğu’ya kara yoluyla Antakya bölgesinden başlayarak Kuzey Mezopotamya ve İran içerisinden geçmek zorunda olan İpek Yolu güzergâhı, daha sonra Batı ve Doğu Türkistan bölgelerinden geçmek suretiyle Çin başkentleri Chang’an ve Loyang’a kadar uzanmaktaydı. Fakat İran’da kurulan devletlerin, ipekten ve bu yoldan geçen ticaretten daha fazla kâr etme arzuları sebebiyle İran güzergâhı Parthlar ve Sasaniler Dönemi’nde genellikle kapalı kalmıştır. Roma Dönemi’nden beri Kızıl Deniz aracılığıyla Doğu ile yapılan deniz ticareti de tarihlerinde Sasaniler tarafından engellenince, Bizans Devleti, Orta Asya’da yeni kurulan Türk Kağanlığı ile anlaşma yaparak bu güzergâhı Karadeniz üzerinden geçirmek zorunda kalmıştır. Yaklaşık olarak yıllık bir mazisi olan ve ilk defa MÖ II. yy.’nin sonlarında açıldığı hakkında bilgilerimiz olan İpek Yolu; Doğu’nun, ürettiği ipek ve ipekli mallarına pazar aradığı, Batı’nın da Doğu’daki ipek ve diğer kıymetli malları elde etmek maksadıyla girişimlerde bulunarak açtığı bir yollar ağıdır. Yani bu, Doğu’dan ziyade Batı ülkelerinin ihtiyaçları dikkate alınarak yapılmış bir girişimdir. “İpek”, “ipek halkı” ve “ipek ülkesi” anlamlarında Batı’da Herodotos’tan itibaren ilk kaynaklarda “ipek” için 10 Colın Mc Evedy, Orta Çağ Atlası 2, sayfa belirtilmemiş. 5 kullanılan bu kavram11 Grekçe ve Latince “Seres” olup “Serica” ise ipek ülkesi” anlamındadır Eski Batı kaynaklarında bu mana da kullanılmış olması bu yol ağının yahut maddenin farklı mana ve tespitlerde yer alacağı ve tanımlanmayacağı manası hiçbir zaman çıkmayacaktır. İpek Yolunun tarihi süreç içerisinde taşınan en değerli ürün olduğu kabul edilen İpek menşeini Çin den almıştır. İlk zamanlarda sadece Çin tekelinde yer alan bu ürün zamanla Çin tekelinden çıkmıştır. Bununla ilgili iki rivayet bulunmaktadır. Birincisi; Bir Buddhist keşişin bastonuna saklayıp farklı medeniyetlerin toplumlarına yansıtması ile olduğu kaynaklarda geçer. İkincisi ise Çinli bir gelinin saçına saklaması sonucu taşınmış olduğu belirtilmektedir. Durum böyle olunca İpek eski değerini kaybedecektir. İpek yolu tarihi süreç içerisinde bu şekilde özet bir şekilde farklı coğrafya ve uygarlıklar arasında yerini alacaktır. XII. yüzyılda Çin’den çıkarıldıktan sonra Türkistan’a gelerek siyasî hâkimiyeti ellerine geçiren ve bölgede istikrarı sağlayan Karahıtaylar doğu ile olan ticarî münasebetleri daha da güçlendirdiler. Bu dönemde İran’da Çin elbiseleri giymek moda haline gelmişti. XIII ve XIV. yüzyıllardaki Moğol hâkimiyeti döneminde de İpek yolu önemini korudu. Timur’un seferlerine dair zafernâmelerde Doğu Türkistan’da İpek yolu üzerinde bulunan şehirlerin Semerkant’a mesafelerinin kervanla ne kadar sürdüğünün bildirilmesi yolun işlerliğini göstermektedir. XVI. yüzyılda ise tarihin bu en büyük ticaret yolu, Isık Göl çevresiyle Doğu Türkistan’da bulunan Moğol toplulukları arasındaki sonu gelmez savaşlar sebebiyle güvenliğini yitirmiş, bu yüzden kervanlar artık gidip gelmez olurken denizyolu önem kazanmıştır. Kara ve deniz İpek yolu tarih boyunca farklı ırk ve dinlerden pek çok insanı ve kültürlerini kaynaştırmış, özellikle müslüman tüccarların İslâmiyet’i Çin, Hindistan, Doğu Hint adaları ve Filipinler’e kadar yaymalarına vasıta olmuştur 11 Heredot, Tarih, VIII. Baskı, Çeviren: Müntekim Ökmen, İstanbul: Türkiye İş Bankası Kültür Yayınları, s. belirtilmemiş. 12 John R. Stone, The Routledge Dictionary of Latin, , s 13 Nebi Bozkurt, ‟ İpek Yolu”, Türkiye Diyanet Vakfı İslam Ansiklopedisi, Cilt 22, İstanbul, , s. 6 Resim 2: Senesinde Doğu- Batı Ticareti14 2. MOĞOLLAR DÖNEMİNDE İPEK YOLU İnsanlar yaratılış icabı, ihtiyaçlarının giderilmesi için birbirleriyle sürekli iletişim ve etkileşim halinde olmuşlardır. Toplumlar, İlkçağlardan itibaren gereksinim duyduğu maddeleri elde etmeye çalışmış ve bunu yaparken de muhtelif yollara başvurmuşlardır. Bu yollardan birisi olan ticaret sayesinde de farklı medeniyetler birbirleriyle buluşup yeni ürünler keşfetmişlerdir. Yaklaşık yıllık bir geçmişe sahip olan ve Doğu ile Batı arasındaki ticari faaliyetler neticesinde meydana gelen İpek Yolu, zamanın en işlek ticaret güzergâhı olmuştur. İpek Yolu, tek bir yol olmayıp, muhtelif kollara ayrılmıştır. Bu kollar, farklı coğrafyaları içine almaktadır. Dolayısıyla, tarihi süreç içerisinde çeşitli devletler İpek Yolu hâkimiyeti için birbirleriyle mücadele etmişlerdir. Moğollar, İpek Yolu’nun büyük bir kısmını hâkimiyetleri altına almışlardır. Bu süreçte kurulan Yam sistemi’nin ticari faaliyetlere yardımcı olması amaçlanmıştır. Yeni şehirler kurularak ticaret desteklenmiş ve Moğol şehirleri birer cazibe merkezi haline getirilmiştir. Hanedan üyeleri ve devlet görevlileri tarafından desteklenen tüccar teşkilatı ile Moğol toprakları ticarete elverişli hale getirilmiştir. Bunlara ek olarak, tüccarların mallarına uygulanan sigorta sistemi ve savaş zamanında dahi ticaret kervanlarına zarar verilmemesi Moğolların ticarete verdiği değeri açıkça göstermektedir. Moğolların ticarete önem vermiş olması devletin hem ganimet arzusu hem de fetih hareketleri sonucu elde edilen 14 Colın Mc Evedy, OrtaÇağ Atlası 2, sayfa belirtilmemiş. 7 ganimet ile kendilerine zenginlik kazandırma ve Cengiz Yasasında var olan paylaşma ve sadakat emri ve isteği Moğol liderleri ve bireylerinin ticarette aktif ve güvenliğe önem vermesinde önemli derecede etkili olmuştur. ‟Üç defa başkalarından mal alıp, üç defa iflâs eden de üçüncü defa iflâstan sonra ölüm cezası ile cezalandırılır.” maddesinde15 ticaretin değerli olduğu ve ne kadar önem arz ettiği Cengiz kanunlarında resmiyet kazanmış olduğunu görmekteyiz. Bu nedenle ticaret aktif tutulmuş tüccarlara değer verilerek güvenliği sağlanmış ve imparatorluk sürecinde farklı coğrafyalar arası ticaret işleyişinde canlılık süregelerek İpek yolunun en canlı olduğu dönem Moğollar dönemi olmuş böylece Pax Mongolica 16 kavramı ortaya çıkmıştır. Böyle bir durum dışında Moğolların ortaya çıkması sonucu ve yapmış oldukları yayılmacı ve istila hareketleri sonucu özellikle Hârizmşâhlar imparatorluğunun şark hudutlarında birdenbire Moğol tehlikesinin belirmesi ve istilanın başlaması ile buradaki şehirlerden birçok âlîm ve sanatkarların, zengin tacirlerin, sofilerin Anadolu’ya hicret etmelerini ve böylece, Anadolu şehirlerindeki fikri ve iktisadi faaliyetin birdenbire artmasına mucip olmuştur Moğolların böyle bir tavır ve anlayışı da toplumsal olarak olumsuz bir tavır olsa da İpek ticaret yolunun canlı olarak çalışmasına bir nevi sebep olmuştur. Moğollar Döneminde Ticarete Genel Bakış ve İpek Yolu Moğollar, dünya tarihini etkileyen uluslardan birisidir. Moğol yönetimine giren halkların neredeyse hepsi Moğol hâkimiyetini kabul etmiştir. Bu durum “Pax Mongolorum” (Moğol Barışı) kavramının ortaya çıkmasına neden olmuştur. Onlar, dinlere hoşgörü, herkese eşitlik, mutlak kaynaştırmacılık ve düzen ilkeleri üzerinde parlak bir uygarlık kurmuşlardır Moğollar, Avrasya’nın büyük bir bölümünü birleştirmişler, uzun ve yıkıcı savaşlara rağmen barışı sağlamışlar ve ulaşım yollarına da önem vermişlerdir. Temuçin’in yılında “Han” ilan edilip Cengiz Han ismini alması ile Moğollar tek çatı altında toplanmıştır Moğol İmparatorluğu’nun kuruluşundan önce Moğolların ticari faaliyet yaptıklarına dair bilgiler sınırlı olmuş olsa da Cengiz Han’ın (), hâkimiyetinin ilk zamanlarından itibaren ticarete ve tüccarlara büyük önem verdiği bilinen bir gerçektir. O, istila ettiği bölgelerin, belirli yerlerine ‘’karakçi’’ denilen bekçiler yollamıştır. Bunların görevi, yoldan geçen tüccarların güvenliğini sağlamak ve onların sattıkları mallar arasından, Han’a layık olanı alıp, ona götürmektir O, 15 Sadri Maksudi Arsal, ‟ Çengiz’in Yasası”, Türk Hukuk Tarihi, İstanbul: İst. Ün. Hukuk Fak. Yayını, , s 16 Pax Mongolica; Moğol Barışı manasına gelmektedir. Pax Latince Barış manasına gelmektedir. 17 M. Fuat Köprülü, ‟ Anadolu Selçukluları Tarihinin Yerli Kaynakları”, Belleten, Cilt VII, Sayı 27, , Ankara, s 18 Jean P. Roux, Orta Asya Tarih ve Uygarlık, çev. Lale Arslan, İstanbul: Kabalcı Yayınevi, , s. 19 Moğolların Gizli Tarihi, Tercüme: Ahmet Temir, Ankara: Türk Tarih Kurumu Yayınları, , s 20 Boris Vladimirtsov, Moğolların İçtimai Teşkilatı, çev. Abdulkadir İnan, Ankara: TTK, , s. 8 istila ettiği bölgelerin, belirli yerlerine ‘’karakçi’’ denilen bekçiler yollamıştır. Bunların görevi, yoldan geçen tüccarların güvenliğini sağlamak ve onların sattıkları mallar arasından, Han’a layık olanı alıp, ona götürmektir. Cengiz yasalarına göre, merkezi otoriteyi korumak, istihbarat sağlamak, batıdan doğuya, doğudan batıya doğru yollardan geçen malları ve eşyaları korumak için posta menzilleri (yam) kurulmuştur. Moğol kanunlarına baktığımızda seyahat edene kolaylık gösterilmesi emredilmiştir. Seyahat etmekte olan birisine istediği yorulmamış atı vermemek ve gecelemek için yer göstermemek suç sayılmıştır yılında Papa tarafından, Moğollara gönderilen keşişlerden biri olan Simon de Saint Quentin, Tatarlar adı ile isimlendirdiği Moğollar hakkında, “Tatar ya da Tatar’ın tabisi yolda birini bulursa, Tatar izin belgesine sahip tüccar olmadıkça, bulanın ya da alanın, böylece ebediyen kölesi olsun.” demiştir Bu satırlardan anlaşılacağı üzere Moğollar, ticaretin ve tüccarların devletleri için önemli olduklarını idrak etmiş ve bu doğrultuda politikalar geliştirmişlerdir. kurultayından sonra Moğolların kendi aralarında taksim yapması sonucu ortaya çıkan Altın Orda Devleti, topraklarının konumu nedeniyle, İpek Yolu için önemli bir bölge olmuştur. Karadeniz kıyısından, Hazar bozkırları üzerinden doğu ve batıya uzanan ticaret yollarının kesiştiği noktada kurulmuş, Doğu ile Batı arasında köprü vazifesi görmüştür. Başkent Saray, Türkistan, İran, Anadolu, Bizans, Rus Knezlikleri, Ceneviz ve Orta Avrupa’dan gelen tüccarların buluştuğu bir merkez olmuştur. Dolayısıyla Altın Orda Devleti’nin hazinesine en fazla gelir getiren vergi, tüccarlardan alınan tamga vergisi olmuştur XIV. yüzyılın ortalarında Altın Orda’nın başkenti Saray 75 bin nüfusu ve yayıldığı alanla Avrupa’nın en büyük şehirlerinden biri olmuştur. Berke Han () tarafından kurulan Saray Berke şehrinde muhtelif esnaf teşkilatları olduğu bilinmektedir. Bu esnafların, demir, silah, bıçak imalatı, çift aletleri, bronz- bakır kaplar yapımı gibi madenî eşya imalatında çalıştığı dericilik, dokumacılık ve çinicilik gibi el sanatlarının Saray Berke şehrinde büyük gelişme gösterdiği düşünülmektedir. yılında Saray şehrini ziyaret eden İbn Battûta, şehir hakkında şu bilgileri vermiştir: “Saray şehri koca bir ovaya kuruludur ve çok büyüktür. Dünyanın en güzel şehirlerindendir. Kalabalık nüfusu cadde ve sokakları tıklım tıklım dolduruyor. Çarşıları şirin, yolları geniştir. Tüccarlar; Irakayn, Mısır ve Suriye’den gelen yabancılar, getirdikleri ticaret eşyalarının korunması için surla çevrili özel bir semtte oturuyorlar.”24 Bu seyyahların bize 21 Alâeddin Atâ Melik Cüveynî, Tarih-i Cihan Güşa, çev. Mürsel Öztürk, Ankara: TTK, , s. 22 Simon de Saint Quentin, Bir Keşiş’in Anılarında Tatarlar ve Anadolu (), haz. Tufan Karasu, Antalya: Doğu Akdeniz Kültür ve Tarih Araştırmaları Vakfı , s. 23 İlyas Kemaloğlu, Altın Orda ve Rusya, İstanbul: Ötüken Neşriyat, , s. 24 Ebû Abdullah Muhammed İbn Battûta Tancî, İbn Battûta Seyahatnamesi, çev. A. Sait Aykut, C.I, İstanbul: Yapı Kredi Yayınları , s. 9 verdiği bilgilerde görünen taşınan malların ve toplumsal hareketlilik İpek Yolunun canlılığı ve Moğolların sağlamış olduğu güvenlik sonucu oluşan ticari yoğunluluğun neticesi olarak karşımıza çıkmaktadır. Bunun dışında Elimize bir Avrasya haritası alıp bakacak olursak, Orta Asya’nın tarihe mâl olmuş büyük medeniyetlerin merkezinde yer aldığı görülecektir. Etki alanlarıyla birlikte Orta Asya, Sarı Deniz ve Doğu Çin Denizi’nden Hazar Denizi’ne kadar yaklaşık kilometrelik bir alana uzandığı anlaşılmaktadır. Bu açıdan bakıldığında Orta Çağ’da büyük ticaret yolu olarak sadece Büyük İpek Yolu’nun olduğu, Volga, Dnyeper, Kama gibi Deşt-i Kıpçak ile Doğu Avrupa’ya yönelik ticaret yollarının ise sadece onu tamamlayan ticaret yolları olduğu açıkça görülür. Büyük İpek Yolu’nu ağırlıklı olarak ipek ticaretinin yapıldığı bir ticaret yolu olarak görmek, İpek Yolu’nun dünya kültür ve medeniyetine yapmış olduğu katkıları görmezlikten gelmek olur. İpek Yolu’nun buradaki rolü çok daha fazladır. Zira bu yol üzerinden sadece Doğu ile Batı arasında ticarî mallar taşınmamış, bargirlerin sırtında aynı zamanda kültürel unsurlar da teati edilmiştir. İpek Yolu’nda kervanlarla birlikte Doğu ile Batı arasında tüccarların yanı sıra, diplomatlar, maceraperestler, işçiler, zanaatkârlar, çiftçiler, hacı adayları gibi toplumun farklı kesimlerinden insanlar da yer değiştirmekteydi. İpek Yolu, kültürleri birbirine yaklaştırmış hatta ortak bir kültür dairesinin de oluşumuna katkıda bulunmuştur. Bu anlamda Floransalı tüccar Pegolotti’nin yılında Tana’dan Pekin’e yapmış olduğu seyahatte, Çin’e kadar uzanan bu geniş coğrafyada sadece Kumanca (Kıpçakça) konuşarak, tercümana ihtiyaç duymadan seyahat etmenin mümkün olacağına dair ifadesi dikkate şayandır. Bu yer değiştirmelerin neticesinde İpek Yolu vasıtasıyla Avrasya halkları pek çok yenilikle tanışma fırsatı bulmuştur. Bunlar arasında sanat (dans, müzik, görsel sanatlar ve mimari), dinî inanış (İslam, Hıristiyanlık, Mazdeizm, Budizm ve Maniheizm, vd.), yeni teknolojileri (ipek, barut ve kâğıt üretimi gibi) saymak mümkündür. Doğu ticaretinde antik zamandan beri aktif olarak işleyen İpek Yolu’nun anlamının altı özel olarak çizilmektedir. Bu durum, kuzeydeki Doğu Avrupa topraklarında olanlar dâhil, kervan yollarına sadece İpek Yolu’nun kolları olarak bakılmalıdır. Uzun bir tarihî geçmişe sahip olan İpek Yolu’nun Altın Orda öncesi ve Altın Orda dönemine dair, kıymetli bilgiler içeren çok sayıda tarihî kaynak bulunmaktadır. Bunların en eskilerinden biri şüphesiz Siu Yan Jiyan’ın İpek Yolun’dan Budist Mukaddes Mekânlarına Doğru adlı eseridir. 25 İpek Yolu üzerinden Doğu ve Batı arasındaki ticarette Altın Orda şehirleri, sahip oldukları coğrafi ve stratejik konumlarından dolayı son derece önemli bir fonksiyon üstlenmekteydi. Bu durum, XIV. yüzyılın başlarına ait Toscana Anonimi’nde şöyle ifade edilmektedir: “Kim ki Cenova ve Venedik’ten Çin’e gitmek isterse; 25 S. H. Wriggins, Xuan Zang: A Buddhist Pilgrim on the Silk Road, Colorado: Westview Press, 10 alabildiği kadar keten kumaş, ince ve kalın çuha satın almalı sonra direkt yolun bulunduğu Tana’ya gitmelidir. Orada öküzlerin, atların veya develerin çektiği arabalarla karayolundan mallarını naklettirebilir. Tana ile Hacı tarhan arasındaki yol öküzlerin çektiği arabalarla 25, develerin çektiği arabalarla ise 12 günlük bir yoldur. Bu yol üzerinde güvenliği sağlamak üzere silahlı Moğol ve Tatarlarla karşılaşmak mümkündür. Hacıtarhan’dan Saray şehrine kadar 1 günlük mesafe vardır. Bu yolda da yine Tatarlarla karşılaşılabilir. Aynı gün nehir geçilir. Saray şehrinden Saraycık’a kadar 8 gün boyunca nehir yolu kullanılır. Her ne kadar suyolu gibi kervan yolu da olsa, malların kaybolması açısından suyolları daha az risk taşımaktadır. Saraycık’tan Ürgenç’e develerle 20 günde ulaşmak mümkünken, öküz arabalarıyla bu süre 40 güne çıkmaktadır. Beraberinde malları olanlar isterlerse Ürgenç’e uğrayabilir. Nitekim Ürgenç, kumaşları satıp, gümüş sumlar kazanabileceğiniz karlı bir ticaret şehridir. Yine istenirse beraberindeki kumaşların en incelerinden birkaç balyayı burada satarak, yola gümüş sumlarla devam edilebilir. Ürgenç’ten Otrar’a kadar develerle günde ulaşmak mümkündür. Beraberinde malı olmayanlar Ürgenç’e uğramadan 50 günde Saraycık’tan direkt olarak Otrar’a da gidebilirler. Bu yol kadar iyi bir ticaret yolu yoktur, tabi ki gümüş sumunuz varsa. Aslında en iyisi kumaşlarla birlikte Ürgenç’e gelerek, malları burada satmak en büyük kârı kazandırır. Otrar’dan Almalık’a kadar yük eşekleriyle seyahatin süresi ise 45 gün olup, yolda sürekli savaşçı Moğollarla karşılaşırsınız. Almalık’tan Kamesu’ya yine eşeklerle 70 günde ulaşırsınız. Kamesu’dan (metinde eksik) Nehri’ne ulaşıp, 45 günlük at veya nehir yolculuğuyla Kassay’a varılır. Orada (Kassay) eldeki bütün gümüş sumları satarak, yerine bütün Çin’de ticarette kullanılan ve Kağan’ın mührünün bulunduğu baliş adı verilen kâğıt paralardan almak gerekir. Kassay’dan Çin’in başkenti Kanbalık (Hanbalık-Pekin)’a kadar 30 günde ulaşılır. Tana’dan itibaren bütün yolculuğun süresi kara ve suyoluyla toplam gündür.” 26 Altın Orda topraklarında kurulan Yeni ve Eski Saray şehirleri, döneminin gözde şehirlerinden olmak ile kalmamış, kendisinden sonra Orta Asya’da kurulacak olan şehirlere de model olmuştur. Moğolistan’da yapılan güncel arkeolojik kazılara göre Moğolların, bilinenden çok daha fazla yerleşim yerleri kurdukları düşünülmektedir. Bu kurdukları şehirler sayesinde yapılan kültürel eserler İpek yolu üzerinde ticaret yapan tüccarların buralarda ikamet etmeleri devlete para kazandırarak bölgesel olarak yoğun ticaretin aktif olmasını sağlamış ve gelirlerin artarak ticaretin canlılığı ve sürekliliği daim olmuştur. Kubilay Han (), Çin’de yolları 26 Ekrem Klan, ‟ XIII-XIV. Yüzyıllarda Kuzey İpek Yolu ve Altın Orda Hanları’nın Ticaret Politikaları”, Avrasya Etütleri Dergisi, Cilt yok Sayı yok, Denizli, s. 11 tamir ettirmiş, belirli aralıklarla kervansaraylar yaptırmıştır O, taşıma sistemlerini geliştirmiş, yola gölge etmesi için iki yana da söğüt ve çeşitli ağaçlar diktirmiştir. Marco Polo, Pekin için “gün yok ki oraya bin araba yükü ipek girmesin ve bu ipekle çok miktarda sırmalı ve ipekli giysiler dokunmaktadır” demiştir Kubilay Han, tüccarların rahat bir şekilde ticaret yapabilmeleri için, tüccarları milletlerine göre ayırmış ve her millete ait çeşitli konaklama yerleri yaptırmıştır. Kubilay Han, yılında Pekin yakınlarında bir başkent yapılmasını buyurmuştur. Çinliler kente ilk olarak, Conğ-du (merkez başkent) adını vermişlerdir. Daha sonra yılından sonra Çinliler tarafından Ta-tu (büyük başkent), Türkler tarafından Hanbalık, Moğollar tarafından Daydu adıyla anılmıştır. Kubilay Han, başkentin yerini seçerken doğal savunmasının güçlü olması, toprakların tümü için iletişim, ulaşım ve ticaret kavşağı olmasına dikkat etmiştir. Ayrıca, yapılacak olan başkentin su ve yiyecek ihtiyaçlarını karşılamak adına kanallar yaptırmıştır. Tüm bu imar faaliyetlerine Müslüman mimarlar ve yardımcıları da iştirak etmiştir Moğollar döneminde yapılan bu ticari ve askeri faaliyetler sonucu farklı coğrafyalar arasında hem ekonomik hem askeri ve sosyal çalışmalar ve aktiviteler çok canlı ve ileri düzeyde olmuş farklı kültürler birbirlerini tanıyarak etkileşimini hızlandırarak birbirini tanımış ve bütün faaliyetler anlam kazanmıştır. Bu çalışmalar ve faaliyetler Moğolların bölgesel olarak hem fetih hareketlerinin sonucu olarak dünya kültür ve medeniyetine büyük oranda değer katmış ve kültürel etkileşimin ve aktarımın yanı sıra Avrupa Uzak Doğu ve Akdeniz ticaretini geliştirerek Moğolların İpek Yoluna anlam ve değer katarak çok önem arz edecek faaliyetler kazandırmıştır. Moğolların Yakın Doğu daki kurulan devleti olan İlhanlılar yaptığı çeşitli imar faaliyetleri ile İpek Yolunun Anadolu ve İran arasında önem kazanmasında önemli yer tutmuştur. 30 İlhanlı Veziri Reşîdüddin () tarafından kurulan Reşidiye mahallesinde, mesken, 30 kervansaray ve han ile birlikte birçok ticari müessese kurulmuştur Sultan Olcaytu () zamanında kurulmasına başlanan Sultaniye şehrinde, mesken ve ticaretle ilgili pek çok müessese inşa edilmiştir Kazvinî ( ?) bu şehir için, “Kısa bir sürede, yüce cennetin bir örneği olan Irak-ı Acem’in 27 Aleksandr Yakubovskiy, Altın Ordu ve Çöküşü, çev. Hasan Eren, Ankara: Kültür Bakanlığı Yayınları, Milli Eğitim Basım Evi, , s. 28 Marco Polo, Marco Polo Seyahatnamesi, çev. Filiz Dokuman, C. I, İstanbul: Tercüman Gazetesi Yayınları, , s. 29 Moris Rossabi, Kubilay Han, çev. Özgür Özol, İstanbul: Türkiye İş Bankası Kültür Yayınları, , s. 30 Efe Durmuş, Siyasi, İktisadi ve Kültürel Açıdan İlhanlı-Memlük Münasebetleri, Harran Üniversitesi, Sosyal Bilimler Enstitüsü, Yayımlanmamış Yüksek Lisans Tezi, Şanlıurfa , s. 31 Reşidüddin Fazlullah, Cami et Tevarih (İlhanlılar Kısmı), Çev: İsmail Aka, Mehmet Ersan, Ahmad Hesamipor, Ankara: Türk Tarih Kurumu Yayınları, , s. 32 Manana Gabashvili, “İlhanlı Devleti'nin Uluslararası Ticaret Politikası ve Halefi Olan Türk Devletleri”, Türkler, ed. H.C. Güzel- K. Çiçek- S. Koca, C VIII, Ankara: Yeni Türkiye Yayınları , s. 12 Sultaniye’sinde bir şehir kurdular.” demiştir. İlhanlı hükümdarı Gâzân Han’ın emriyle, bütün şehirlerin kapılarında pazarlar, kervansaraylar, hamamlar, atölyeler ve canlı hayvan satmaya müsait pazar yerleri inşa edilmiştir. Gâzân Han, ticaret yollarının ve yolcularının güvenliği için acil önlemler almıştır. Onun döneminde, Tebriz ‘den Trabzon’a giden güzergâh, doğu ile batı arasında bir köprü olması hasebiyle iyi gözetlenmiş ve korunmuştur Çağatay Hanlığı’nın, hâkimiyeti altında bulunan Semerkant ve Buhara şehirleri İpek Yolu ticareti için önemli güzergâhlardı. Bu şehirlerin önemi, Cengiz Han tarafından idrak edilmiş ve söz konusu şehirler hükümdarlık merkezine bağlanarak, valiler vasıtası ile yönetilmiştir yılında Harezmli bir Türk olan Mahmud Yalavaç’a verilen valilik görevi, kurultayında “Han” seçilen Ögedey () tarafından da tasdik edilmiştir. Resim 3: İpek yolu üzerinde, Orta Moğolistan’da bulunmuş II. yüzyıla ait bronz kemer tokası (Xiwengou Zhai (Koleksiyonu) 33 Hamdullah Müstevfî-yi Kazvinî, Târih-i Güzide, çev Mürsel Öztürk, Ankara: TTK, , s. 34 Mustafa Kafalı, Çağatay Hanlığı (), Ankara: Berikan Yayınevi, , s. ; Moğolların Gizli Tarihi, s. 13 Resim 4: Cengiz Han’ın Temsili Resmi Resim 5: Ejderha Kaplı Altın Kase 14 Resim 6: İpek Yolu Güzergahından Bir Görünüm Resim 7: İpek Yolundan Taşınan Bir Yay35 Moğollarda Yam Sistemi ve Bu Sistemin Önemi Türkler, Bizanslılar, Sâsâniler ve İslâm devletleri tarafından etkin bir şekilde kullanılan posta hizmetlerinin amacı, ulaşım yollarının güvenliğini kontrol altına almak ve ülke içindeki iletişim ağının kesintiye uğramadan devam etmesini sağlamaktır. Söz konusu teşkilat ile haberleşme faaliyetleri ivedilikle sağlanmış, istihbarat faaliyetleri icra edilmiş ve ticaret yolları işlevsel hale getirilmiştir. Moğol Hanları, ticareti canlandırmak ve yolların güvenliğini sağlamak için posta sistemine (yam) büyük önem vermişlerdir. Moğolların, kuzey Çin’deki Jin Hanedanlığından () etkilenerek, yam sistemini edindikleri düşünülmektedir. Bu sistemin Moğollarda, ilk olarak Cengiz Han tarafından uygulamaya konulduğu, Ögeday Han 35 Resim 3,4,5,6,7,8 İpek Yolu kitabından alınmıştır. İpek Yolu, ed. Ahmet Taşağıl, İstanbul: Türk Kültürüne Hizmet Vakfı Yayınları, 15 tarafından yeniden organize edildiği bilinmektedir. Yamlar genellikle 30 ile 50 km mesafe ile 1 günlük arada inşa edilmekte ve bu şekilde şehirleri ve limanları birbirine bağlamaktadır. Yam sistemi ile beraber kervansaraylar ülkenin önemli ticari yapılarını oluşturmuştur Kubilay Han zamanında Çin’de, imparatorluk postaları için çeşitli cinslerden taksim edilmiş iki yüz binden fazla at kullanıldığı düşünülmektedir Bu sistemin işleyiş ve düzeni ile ilgili bilgileri bize Moğol kaynakları bilgi vermektedir. İlhanlı veziri Cüveyni; “Ülke büyüyüp genişlediği zaman düşmanlar, olaylar ve çeşitli hadiseler ilgili haberleri göndermek, ayrıca batıdan doğuya, doğudan batıya doğru yollardan geçen malları ve eşyaları korumak düşüncesi posta menzilleri (yam) kurulmasına sebep oldu”38 Sistemin işleyişi hakkında da bilgi veren Cüveynî, “Her posta menzilinin giderleri şu şekilde karşılanır: İnsan, hayvan, su, gıda ve diğer gereçler konusundaki yük ve masraflar tümenler arasında taksim edilir. Her iki tümene bir posta menzili (yam) düşer. Tümenlerin nüfusuna ve sayısına göre gerekli kişileri temin ederler. Bundan maksat elçilerin güzergahını uzatmamak, halkı ve askeri sıkıntıya sokmamaktır” demiştir. 39 Yam sistemi, tüm Moğol ulusları tarafından etkin bir şekilde kullanılmış ve yeni fethedilen ülkeler bu sisteme adapte edilmiştir. Yam sistemi ile tüm Moğol uluslarının iletişimi sağlanmış, söz konusu sistemin ekonomik, sosyal ve siyasi olarak sağladığı faydalardan azami şekilde yararlanılmıştır. Bu sistem Moğolların ticari işlevinde büyük ve anlamlı bir düzen kurmuş olmakla beraber harika bir sistemin oturmasına gerekçe oluşturmuştur. Ticari faaliyetler ve bölgeler arası çalışmalar ticaretin canlılığını ve anlamını arttırmıştır. Moğollarda Ortaklık Müessesesi “Ortak” kelimesinin anlamı Moğol Hanlarının yarlıklarında ve kroniklerinde ‘’ticaret birliğinin üyesi olan tüccar’’ olarak geçmektedir Artan dış ticaret ve kredili ticaret ‘’ortaklık’’ kurumunun ortaya çıkışını sağlamıştır. XIII-XIV. yüzyıl Moğol devletlerinde “ortaklık” tabiri özel bir anlam kazanmış, hanların şahsi ticari üreticileri anlamında da kullanılmıştır. Bunlar çok defa hanların yaptıkları ticarete ortak olmuşlardır Moğolların bu sistemi devlet adamları ve bürokrasi sisteminde faydalandıkları Uygurlardan aldıkları düşünülmektedir. Ortaklık müessesesi bir ticaret şirketi olup, üye olan tüccarlar, devlet hazinesinden düşük faizle kredi almış, özellikle büyük çapta ve uluslararası ticaret ile meşgul 36 Moğolların Gizli Tarihi, s. 37 Grousset, a.g.e., s. 38 Cüveynî, age, s. 39 Cüveynî, age, s. 40 Bertold Spuler, İran Moğolları (Siyaset, İdare ve Kültür İlhanlılar Devri, ), Çeviren: Cemal Köprülü, Ankara: TTK, , s 41 Aleksander Yakubosky, a.g.e, s. 16 olmuştur. Ayrıca bu teşkilat, birçok yükümlülük ve vergiden muaf tutulmuş ve diğer yerli tüccar zümreleri için de ayrıcalıklı bir konuma sahip olmuştur İmparatorluğun bu sistemle ticarete açık olması tüccarlara, sanatkârlara büyük güvence vermesi, Avrasya’nın dört bir yanından tüccarları bölgeye çekmiştir. Polo ailesi gibi İtalyan tüccarlar, Moğollar ile oldukça kârlı iş sözleşmeleri yapmışlardır. Altın Orda tüccarlarının, ortak teşkilatı içerisinde Tebriz’de, seçkin kimselerin elinde emanet olarak bırakılmış para ve sermayelerinin olduğu bilinmektedir. Ortaklık teşkilatına sadece tüccarlar değil hanlar ve vezirler de katılmıştır. Ögeday’ın ortağına birçok kez sermaye verdiği bilinmektedir. Vezir Reşîdüddîn servetinin tümenini, geliri oğullarına kalmak üzere ticarete yatırmıştır. O, Maveraünnehir, Hindistan ve Mısır ticaretine geniş miktarda sermaye yatırmış, Basra Körfezi’nden yapılan deniz ticaretinde aktif rol oynamıştır Altın Orda Hanı Uluğ Muhammed (), Osmanlı Sultanına ticaret ile alakalı bir mektup göndermiştir. Bu mektupta Uluğ Muhammed, Osmanlı Sultanına eski düzenin yeniden canlandırılması ve “ortak” tüccarlara karadan ve denizden gidip gelme imkânının tanınmasını istemiştir. Ortak tüccarlar Moğollar için yalnızca ticaret bilen kişiler değil, aynı zamanda gerekli çıkarları koruyan, yöneticileri tanıyan ve mali işlerden anlayan bir tür bürokrat görevi üstlenmişlerdir. Ortak tüccarlar bu tür özelliklerinden ötürü, her türlü devlet hizmetinden yararlanmışlardır. Moğollar, Çin’de ortak tüccarlara, iltizamla vergi toplama görevi vermiş, Moğol aristokrasisine tahsis edilen malikânelerin vergilerini de toplatmıştır. Böylece Moğol soyluları, vergilerini toplayan bu tüccarlara kredi vererek desteklemiştir Yuan Devleti dönemine ait ortaklık müessesesi kayıtlarına Çin kaynaklarında rastlanmaktadır. Bu dönemde kurulan (), “ortak dairesi” ile ortak tüccarlar, devletin denetimi altına girmişlerdir. Söz konusu ortak dairesi, bir yandan ortak tüccarların faaliyetlerini denetim altında tutmuş, diğer taraftan da bazı ticari faaliyetlerin ancak ortak tüccarlar vasıtasıyla yapılmasını sağlamıştır. Daha çok Orta Asyalı Müslüman ve Uygur kökenli tüccarlardan meydana gelen ortak şirketlerinde, tüccarlar hanedandan çok düşük bir faizle kredi almışlar ve bu kredileri yalnızca ticarette kullanmayıp, kendileri de faizle kredi vermişlerdir İlhanlılarda ise Gâzân Han () İran’da, dini sebepler dolayısıyla kredi şirketlerinin haddinden fazla olan faiz miktarını indirmiş, verdiği emirlerin uygulanmamasından ötürü yılında faiz almayı 42 Kemaloğlu, age, s. 43 Ekrem, KALAN, “Orta Çağ’da İpek Yolu’nda Diplomat ve Ajan Olarak Tüccarlar”, Yükselen İpek Yolu, ed. Fahri Atsasoy, C. II, Ankara: Türk Yurdu Yayınları, , s 44 İsenbike Toğan Arıcanlı, “Moğollar Devrinde Çin’de Ticaret ve Ortak Tüccarları”, Toplum ve Bilim, Cilt 25 Sayı 26, İstanbul s. 45 Arıcanlı, a.g.m, s. 17 yasaklamıştır. O, fiyatlarda düzenlemeler yapmış, tacirlerin defterlerini kontrol ederek haksız kazancı önlemeye çalışmıştır Moğollarda Ticarette Ekonomik Denge Politikası ve Sistemi Dünya var olageldiği süreçten itibaren çeşitli dönemlerde insanlar dünyanın her farklı coğrafyasında yaşamını sürdürmek için çeşitli faaliyetlerde bulunarak hem yaşamlarını faaliyet olarak sürdürmüş hem yaşamsal süreçlerinde sosyal ekonomik iktisadi sahalarda ve bu durumu çeşitli süreçlerde düzenli ve anlamlı bir şekilde gerek kendi insiyatifleri gerek kendi istek ve arzularını gidererek ihtiyaçlarını karşılamak arzusu ile ticaret ve yardımlaşma gayesi ile yaşamsal istek ve arzularını tarihin her döneminde çeşitli aralıklarla gerçekleştirmiştirler. Durum böyle olunca tarihte muhtelif coğrafyalarda tarihsel süreç içinde ticaret faktörü ile hareket eden insanlar olmuş ve bu faaliyetleri çeşitli yollarda kervan ve çeşitli araçlar ile yapmış ve ortaya koymuşlardır. Moğollar, hâkimiyet kurdukları bölgelerin kültürel, sosyal ve siyasal birikimlerini göçebe yaşam tarzı ile sentezlemiş ve Moğol Medeniyeti kavramının ortaya çıkmasını sağlamışlardır. Moğol Medeniyeti kendisinden sonra kurulmuş olan devletlerce benimsenmiş, ekonomik, sosyal, kültürel ve siyasi anlamda bir model olarak görülmüştür. Moğol İmparatorluğu’nun dış ticaretini etkileyen unsurlardan birisi jeopolitik istikrar ve denge politikası olmuştur. Moğol Hanlarının, gümrük ve ticaret vergilerini dengeli bir şekilde uygulamaları ticaretin gelişmesine katkı sağlamıştır. Altın Orda topraklarında uygulanan gümrük vergilerinin oranı % arasında kalmıştır Altın Orda Hanları tüccarların seyahatlerini kolaylaştırmış, savaş zamanında bile kervanlara cepheden giriş hakkı vermişlerdir. Esir alınan tüccarları, hangi milletten olduklarına bakılmaksızın serbest bırakmışlardır. Canıbeg Han’ın () tarihli yarlığında, Azov‘da (Azak), Venedikli tüccarlara ticaret yapma hakkı vermiş, tüccarların gemilerinin denizde kaza yapması durumunda kıyıya gelen malların koruma altına alınması ve sahibine geri verilmesini istemiştir Tokta () ve Toktamış () Hanlar yaptıkları reform sayesinde Altın Orda topraklarında para sistemini standart hale getirmişlerdir. İran’da Moğol hâkimiyetinde, ekseriyetle para birimi olarak dinar kullanılmıştır Gâzân Han’ın reformları ile ülkedeki bütün farklı paralar toplatılmış, yerine ülkenin her yerinde geçerli olacak tek bir para 46 Spuler, a.g.e, s 47 Muhammed Emin Koçak, ‟ Moğollar Zamanında Ticaretin Beşiği: İpek Yolu”, Genel Türk Tarihi Araştırmaları Dergisi, Cilt 1 Sayı1, , s. 48 Kemaloğlu, age, s. 49 Nadir Devlet, “İlhanlılar”, Doğuştan Günümüze Büyük İslam Tarihi, haz. Hakkı Dursun Yıldız, funduszeue.info, İstanbul: Çağ Yayınları, , s 18 birimi getirilmiştir. yılında İran’da da kâğıt para piyasaya sürülmüş ve “çav” adı ile kullanılmıştır. Gürcistan, uluslararası ticaret yapmak için bu paraları kullanmak zorunda kalmıştır Kubilay Han döneminde Çin’de ‘’çav’’ adı verilen kâğıt para yoğun olarak kullanılmış, İpek Yolu üzerindeki Türk-Moğol devletlerinin ticaret hayatına büyük kolaylık getirerek ticari hayatı canlandırmıştır. Kubilay Han döneminde Çin’de ‘’çav’’ adı verilen kâğıt para yoğun olarak kullanılmış, İpek Yolu üzerindeki Türk-Moğol devletlerinin ticaret hayatına büyük kolaylık getirerek ticari hayatı canlandırmıştır. Ticaret, Moğol barışı ve Yuanların denizcilik etkinlikleri sayesinde büyük bir ivme kazanmıştır. Güneydoğu Asya ile yapılan takasların hacmi sürekli artmış ve İran ile Çin arasındaki ilişkiler o güne dek ulaşılmamış bir düzeye çıkmıştır SONUÇ Dünya var olageldiği süreçten itibaren çeşitli dönemlerde insanlar dünyanın her farklı coğrafyasında yaşamını sürdürmek için çeşitli faaliyetlerde bulunarak hem yaşamlarını faaliyet olarak sürdürmüş hem yaşamsal süreçlerinde sosyal ekonomik iktisadi sahalarda ve bu durumu çeşitli süreçlerde düzenli ve anlamlı bir şekilde gerek kendi insiyatifleri gerek kendi istek ve arzularını gidererek ihtiyaçlarını karşılamak arzusu ile ticaret ve yardımlaşma gayesi ile yaşamsal istek ve arzularını tarihin her döneminde çeşitli aralıklarla gerçekleştirmiştirler. Durum böyle olunca tarihte muhtelif coğrafyalarda tarihsel süreç içinde ticaret faktörü ile hareket eden insanlar olmuş ve bu faaliyetleri çeşitli yollarda kervan ve çeşitli araçlar ile yapmış ve ortaya koymuşlardır. Adı geçen İpek yolu tarihsel süreçte coğrafyalar arası ticari sosyal dini iktisadi bağlantıyı sağlamış ve ticareti geliştirmiş bir yol olarak karşımıza çıkmaktadır. İpek yolu daima canlı ve kullanılır bir yol olmuş ve sürdürebilirlik durumu görülmüştür. Moğollar dönemi, eski zamanlardan beri gelen ticaret anlayışının doruk noktasına ulaştığı bir dönemdir. Onlar, Avrasya’nın büyük bir bölümü birleştirmiş ve dönemin medeniyet merkezlerini ele geçirmişlerdir. Moğollar, hâkimiyet kurdukları bölgelerin kültürel, sosyal ve siyasal birikimlerini göçebe yaşam tarzı ile sentezlemiş ve Moğol Medeniyeti kavramının ortaya çıkmasını sağlamışlardır. Moğol Medeniyeti kendisinden sonra kurulmuş olan devletlerce benimsenmiş, ekonomik, sosyal, kültürel ve siyasi anlamda bir model olarak görülmüştür. Onların belki de en büyük başarısı İpek Yolu ticareti vasıtasıyla, Doğu’yu Batı’ya açarak, 50 Jean Paul Roux, Moğol İmparatorluğu Tarihi, çev. Ayşe Bereket, İstanbul: Kabalcı Yayınevi, , s. 51 Jean Paul Roux, a.g.e, s. 19 muhteşem ilim, bilim ve kültür birikiminin Batı’ya aktarılmasına sebep olmalarıdır. Moğolların İpek Yolu ticaretinin büyük bir kısmını ele geçirmesi bazı devletler tarafından hoş karşılanmamıştır. Söz konusu devletler alternatif ticaret yolları aranmış ve ticari faaliyetlerin yoğun olarak sürdüğü Moğol şehirlerine karşı, kendi şehirlerini geliştirme ve cazibe merkezi haline dönüştürmeye çalışmışlardır. Moğol Hanları, ticaret ortamına zemin hazırlamak ile kalmamış, bizzat ticaret ile uğraşarak Moğollar arasında alışverişin yayılmasına büyük önem vermişlerdir. Hemen hemen ele geçirilen her bölgede şehirler tamir edilmiş, yeni şehirler ve mahalleler kurulmuş, hanlar, pazar yerleri ve muhtelif yapılar inşa edilmiş, bu faaliyetlere bizzat katılan hükümdarlar da olmuştur. Yam sistemi ile tüm Moğol ulusları arasında iletişim sağlanmış, gerekli bilgi aktarımı yapılmış ve yabancı ülkeler ile ticari antlaşmalar imzalanarak tüccarların güvenlikleri devlet tarafından garanti altına alınmıştır. Devlet, savaş zamanı bile ticaret kervanlarına müdahale etmemiş, tartı, ölçü ve fiyat kontrolleriyle ticari huzurun bozulmasını engellemiştir. Bu dönemde var olan ortaklık kurumu, ticari faaliyetlere yeni bir boyut kazandırmış, uluslararası ticaretin gerçekleşmesine zemin hazırlayarak, bizzat Moğol Hanları tarafından desteklenmiş ve himaye edilmiştir. Bu himaye sistemi ile devletin birçok imkânından faydalanan ortak tüccarlar, zaman içerisinde diğer tüccar zümrelerine de kredi vererek ticaretin yaygınlaşmasına katkıda bulunmuşlardır. Tüccarlara tanınan özel haklar ve sigorta garantisi, ticaretin büyük bir hızla artmasına ve karşılıklı güven ortamının oluşmasına zemin hazırlamıştır. Moğol Hanlarının izlediği ticaret politikaları ve bölgede yaşanan barış ortamı İpek Yolu ticaret hacminin artmasını sağlamıştır. Madalyonun diğer yüzüne baktığımızda, Moğol Hanları arasında gerçekleşen bölge savaşları, taht kavgaları, dış düşmanlar ile mücadele, sınır sorunları İpek Yolu’na ve kervan ticaretine büyük darbe vurmuştur. Ayrıca yılında Kuzey Çin’de başlayan veba salgını, Moğol Barışı sayesinde tüm Avrasya’ya, Akdeniz vasıtasıyla da tüm Avrupa’ya yayılmış ve ticari faaliyetlerin azalmasına sebep olmuştur. 20 Kaynakça Arsal, Sadri Maksudi, ‟ Çengiz’in Yasası”, Türk Hukuk Tarihi, İstanbul: İst. Ün. Hukuk Fak. Yayını, , s Arıcanlı, İsenbike Toğan, “Moğollar Devrinde Çin’de Ticaret ve Ortak Tüccarları”, Toplum ve Bilim, Cilt 25 Sayı 26, İstanbul s. Barthold, V.V., Moğol İstilasına Kadar Türkistan, Yayına Hazırlayan: Hakkı Dursun Yıldız, 3. Baskı, İstanbul: Kronik Yayıncılık. Bozkurt, Nebi, ‟ İpek Yolu”, Türkiye Diyanet Vakfı İslam Ansiklopedisi, Cilt 22, İstanbul, , s. Cüveynî, Alâeddin Atâ Melik, Tarih-i Cihan Güşa, çev. Mürsel Öztürk, Ankara: TTK, Devlet, Nadir, “İlhanlılar”, Doğuştan Günümüze Büyük İslam Tarihi, haz. Hakkı Dursun Yıldız, funduszeue.info, İstanbul: Çağ Yayınları, , s Durmuş, Efe, Siyasi, İktisadi ve Kültürel Açıdan İlhanlı-Memlük Münasebetleri, Harran Üniversitesi, Sosyal Bilimler Enstitüsü, Yayımlanmamış Yüksek Lisans Tezi, Şanlıurfa Evedy, Colın Mc., Orta Çağ Atlası 2. Fazlullah, Reşidüddin, Cami et Tevarih (İlhanlılar Kısmı), Çev: İsmail Aka, Mehmet Ersan, Ahmad Hesamipor, Ankara: Türk Tarih Kurumu Yayınları, Gabashvili, Manana, “İlhanlı Devleti'nin Uluslararası Ticaret Politikası ve Halefi Olan Türk Devletleri”, Türkler, ed. H.C. Güzel- K. Çiçek- S. Koca, C VIII, Ankara: Yeni Türkiye Yayınları , s. Grousset, R., Bozkır İmparatorluğu, Çeviren: R. Uzman, İstanbul: Ötüken Neşriyat, Server Hedin, İpek Yolu, İstanbul: Milliyet Yayınları, Heredot, Tarih, VIII. Baskı, Çeviren: Müntekim Ökmen, İstanbul: Türkiye İş Bankası Kültür Yayınları, İbn Battûta Tancî, Ebû Abdullah Muhammed, İbn Battûta Seyahatnamesi, çev. A. Sait Aykut, C.I, İstanbul: Yapı Kredi Yayınları İpek Yolu, ed. Ahmet Taşağıl, İstanbul: Türk Kültürüne Hizmet Vakfı Yayınları, Kafalı, Mustafa, Çağatay Hanlığı (), Ankara: Berikan Yayınevi, 21 Ekrem Klan, ‟ XIII-XIV. Yüzyıllarda Kuzey İpek Yolu ve Altın Orda Hanları’nın Ticaret Politikaları”, Avrasya Etütleri Dergisi, Cilt yok Sayı yok, Denizli, , s. KALAN, Ekrem, “Orta Çağ’da İpek Yolu’nda Diplomat ve Ajan Olarak Tüccarlar”, Yükselen İpek Yolu, ed. Fahri Atsasoy, C. II, Ankara: Türk Yurdu Yayınları, , s Kazvinî, Müstevfî-yi, Târih-i Güzide, çev Mürsel Öztürk, Ankara: TTK, Kemaloğlu, İlyas, Altın Orda ve Rusya, İstanbul: Ötüken Neşriyat, Kitapçı, Zekeriya, Orta Asyada İslamiyet’in Yayılışı ve Türkler, Konya: Damla Ofset Matbaacılık, Koçak, Muhammed Emin, ‟ Moğollar Zamanında Ticaretin Beşiği: İpek Yolu”, Genel Türk Tarihi Araştırmaları Dergisi, Cilt 1 Sayı1, , s. Köprülü, M. Fuat, ‟ Anadolu Selçukluları Tarihinin Yerli Kaynakları”, Belleten, Cilt VII, Sayı 27, , Ankara, s Ligeti, Louis, Bilinmeyen İç Asya, çev. Sadrettin Karatay, Ankara: Türk Dil Kurumu Yayınları, Marco Polo, Marco Polo Seyahatnamesi, çev. Filiz Dokuman, C. I, İstanbul: Tercüman Gazetesi Yayınları, Menandros, Bizans Kaynaklarında Türkler, İstanbul: Doğu Kütüphanesi. Moğolların Gizli Tarihi, Tercüme: Ahmet Temir, Ankara: Türk Tarih Kurumu Yayınları, Quentin, Simon de Saint, Bir Keşiş’in Anılarında Tatarlar ve Anadolu (), haz. Tufan Karasu, Antalya: Doğu Akdeniz Kültür ve Tarih Araştırmaları Vakfı Roux, Jean Paul., Moğol İmparatorluğu Tarihi, çev. Ayşe Bereket, İstanbul: Kabalcı Yayınevi, Roux, Jean P., Orta Asya Tarih ve Uygarlık, çev. Lale Arslan, İstanbul: Kabalcı Yayınevi, Rossabi, Moris, Kubilay Han, çev. Özgür Özol, İstanbul: Türkiye İş Bankası Kültür Yayınları, Stavisky, Boris Ya, ‟İpek Yolu ve İnsanlık Tarihindeki Önemi”, Türkler, Çeviren: Mehmet Tezcan, Editör: Hasan Celal Güzel, Salim Koca, Kemal Çiçek, Cilt 3, Ankara: Yeni Türkiye Yayınları, , s. 22 Stone, John R., The Routledge Dictionary of Latin, Spuler, Bertold., İran Moğolları (Siyaset, İdare ve Kültür İlhanlılar Devri, ), Çeviren: Cemal Köprülü, Ankara: TTK, Taberi, Tarih-i Taberi, Çeviri: M. Faruk Gürtunca, Cilt III, İstanbul: Sağlam Yayınevi Yayıncılık. Vladimirtsov, Boris, Moğolların İçtimai Teşkilatı, çev. Abdulkadir İnan, Ankara: TTK, Wriggins, S. H., Xuan Zang: A Buddhist Pilgrim on the Silk Road, Colorado: Westview Press, Aleksandr Yakubovskiy, Altın Ordu ve Çöküşü, çev. Hasan Eren, Ankara: Kültür Bakanlığı Yayınları, Milli Eğitim Basım Evi, 23

nest...

çamaşır makinesi ses çıkarması topuz modelleri kapalı huawei hoparlör cızırtı hususi otomobil fiat doblo kurbağalıdere parkı ecele sitem melih gokcek jelibon 9 sınıf 2 dönem 2 yazılı almanca 150 rakı fiyatı 2020 parkour 2d en iyi uçlu kalem markası hangisi doğduğun gün ayın görüntüsü hey ram vasundhara das istanbul anadolu 20 icra dairesi iletişim silifke anamur otobüs grinin 50 tonu türkçe altyazılı bir peri masalı 6. bölüm izle sarayönü imsakiye hamile birinin ruyada bebek emzirdigini gormek eşkiya dünyaya hükümdar olmaz 29 bölüm atv emirgan sahili bordo bereli vs sat akbulut inşaat pendik satılık daire atlas park avm mağazalar bursa erenler hava durumu galleria avm kuaför bandırma edirne arası kaç km prof dr ali akyüz kimdir venom zehirli öfke türkçe dublaj izle 2018 indir a101 cafex kahve beyazlatıcı rize 3 asliye hukuk mahkemesi münazara hakkında bilgi 120 milyon doz diyanet mahrem açıklaması honda cr v modifiye aksesuarları ören örtur evleri iyi akşamlar elle abiye ayakkabı ekmek paparası nasıl yapılır tekirdağ çerkezköy 3 zırhlı tugay dört elle sarılmak anlamı sarayhan çiftehan otel bolu ocakbaşı iletişim kumaş ne ile yapışır başak kar maydonoz destesiyem mp3 indir eklips 3 in 1 fırça seti prof cüneyt özek istanbul kütahya yol güzergahı aski memnu soundtrack selçuk psikoloji taban puanları senfonilerle ilahiler adana mut otobüs gülben ergen hürrem rüyada sakız görmek diyanet pupui petek dinçöz mat ruj tenvin harfleri istanbul kocaeli haritası kolay starbucks kurabiyesi 10 sınıf polinom test pdf arçelik tezgah üstü su arıtma cihazı fiyatları şafi mezhebi cuma namazı nasıl kılınır ruhsal bozukluk için dua pvc iç kapı fiyatları işcep kartsız para çekme vga scart çevirici duyarsızlık sözleri samsung whatsapp konuşarak yazma palio şanzıman arızası