- İsa kalabalıkları görünce dağa çıktı. Oturunca öğrencileri yanına geldi.
- İsa konuşmaya başlayıp onlara şunları öğretti:
- «Ne mutlu ruhta yoksul olanlara! Çünkü Göklerin Egemenliği onlarındır.
- Ne mutlu yaslı olanlara! Çünkü onlar teselli edilecekler.
- Ne mutlu yumuşak huylu olanlara! Çünkü onlar yeryüzünü miras alacaklar.
- Ne mutlu doğruluğa acıkıp susayanlara! Çünkü onlar doyurulacaklar.
- Ne mutlu merhametli olanlara! Çünkü onlar merhamet bulacaklar.
- Ne mutlu yüreği temiz olanlara! Çünkü onlar Tanrıyı görecekler.
- Ne mutlu barışı sağlayanlara! Çünkü onlara Tanrı oğulları denecek.
- Ne mutlu doğruluk uğruna zulüm görenlere! Çünkü Göklerin Egemenliği onlarındır.
- «Benim yüzümden insanlar size sövüp zulmettikleri, yalan yere size karşı her türlü kötü sözü söyledikleri zaman ne mutlu size!
- Sevinin, sevinçle coşun! Çünkü göklerdeki ödülünüz büyüktür. Sizden önce yaşayan peygamberlere de böyle zulmettiler.»
- «Yeryüzünün tuzu sizsiniz. Ama tuz tadını yitirirse, bir daha ona nasıl tuz tadı verilebilir? Artık dışarı atılıp ayak altında çiğnenmekten başka işe yaramaz.
- «Dünyanın ışığı sizsiniz. Tepeye kurulan kent gizlenemez.
- Kimse kandil yakıp tahıl ölçeğinin altına koymaz. Tersine, kandilliğe koyar; evdekilerin hepsine ışık sağlar.
- Sizin ışığınız insanların önünde öyle parlasın ki, iyi işlerinizi görerek göklerdeki Babanızı yüceltsinler!»
- «Kutsal Yasayı ya da peygamberlerin sözlerini geçersiz kılmak için geldiğimi sanmayın. Ben geçersiz kılmaya değil, tamamlamaya geldim.
- Size doğrusunu söyleyeyim, yer ve gök ortadan kalkmadan, her şey gerçekleşmeden, Kutsal Yasadan ufacık bir harf ya da bir nokta bile yok olmayacak.
- Bu nedenle, bu buyrukların en küçüğünden birini kim çiğner ve başkalarına öyle öğretirse, Göklerin Egemenliğinde en küçük sayılacak. Ama bu buyrukları kim yerine getirir ve başkalarına öğretirse, Göklerin Egemenliğinde büyük sayılacak.
- Size şunu söyleyeyim: Doğruluğunuz din bilginleriyle Ferisilerinkini aşmadıkça, Göklerin Egemenliğine asla giremezsiniz!»
- «Atalarımıza, ‹Adam öldürmeyeceksin. Öldüren yargılanacak› dendiğini duydunuz.
- Ama ben size diyorum ki, kardeşine öfkelenen herkes yargılanacaktır. Kim kardeşine aşağılayıcı bir söz söylerse, Yüksek Kurulda yargılanacaktır. Kim kardeşine ahmak derse, cehennem ateşini hak edecektir.
- Bu yüzden, sunakta adak sunarken kardeşinin sana karşı bir şikâyeti olduğunu anımsarsan, adağını orada, sunağın önünde bırak, git önce kardeşinle barış; sonra gelip adağını sun.
- Senden davacı olanla daha yoldayken çabucak anlaş. Yoksa o seni yargıca, yargıç da gardiyana teslim edebilir; sonunda da hapse atılabilirsin.
- Sana doğrusunu söyleyeyim, borcunun son kuruşunu ödemeden oradan asla çıkamazsın.»
- «Zina etmeyeceksin› dendiğini duydunuz.
- Ama ben size diyorum ki, bir kadına şehvetle bakan her adam, yüreğinde o kadınla zina etmiş olur.
- Eğer sağ gözün günah işlemene neden olursa, onu çıkar at. Çünkü vücudunun bir üyesinin yok olması, bütün vücudunun cehenneme atılmasından iyidir.
- Eğer sağ elin günah işlemene neden olursa, onu kes at. Çünkü vücudunun bir üyesinin yok olması, bütün vücudunun cehenneme gitmesinden iyidir.
- «Kim karısını boşarsa ona boşanma belgesi versin› denmiştir.
- Ama ben size diyorum ki, karısını fuhuş dışında bir nedenle boşayan onu zinaya itmiş olur. Boşanmış bir kadınla evlenen de zina etmiş olur.»
- «Yine atalarımıza, ‹Yalan yere ant içmeyeceksin, ama Rabbin önünde içtiğin antları yerine getireceksin› dendiğini duydunuz.
- Oysa ben size diyorum ki, hiç ant içmeyin: Ne gök üzerine, çünkü orası Tanrının tahtıdır; ne yer üzerine, çünkü orası Onun ayak taburesidir; ne de Yeruşalim üzerine, çünkü orası Büyük Kralın kentidir.
- Başınızın üzerine de ant içmeyin. Çünkü saçınızın tek telini ak ya da kara edemezsiniz.
- ‹Evet›iniz evet, ‹hayır›ınız hayır olsun. Bundan fazlası Şeytandandır.»
- «Göze göz, dişe diş› dendiğini duydunuz.
- Ama ben size diyorum ki, kötüye karşı direnmeyin. Sağ yanağınıza bir tokat atana öbür yanağınızı da çevirin.
- Size karşı davacı olup mintanınızı almak isteyene abanızı da verin.
- Sizi bin adım yol yürümeye zorlayanla iki bin adım yürüyün.
- Sizden bir şey dileyene verin, sizden ödünç isteyeni geri çevirmeyin.»
- «Komşunu seveceksin, düşmanından nefret edeceksin› dendiğini duydunuz.
- Ama ben size diyorum ki, düşmanlarınızı sevin, size zulmedenler için dua edin.
- Öyle ki, göklerdeki Babanızın oğulları olasınız. Çünkü O, güneşini hem kötülerin hem iyilerin üzerine doğdurur; yağmurunu hem doğruların hem eğrilerin üzerine yağdırır.
- Eğer yalnız sizi sevenleri severseniz, ne ödülünüz olur? Vergi görevlileri de öyle yapmıyor mu?
- Yalnız kardeşlerinize selam verirseniz, fazladan ne yapmış olursunuz? Putperestler de öyle yapmıyor mu?
- Bu nedenle, göksel Babanız yetkin olduğu gibi, siz de yetkin olun.»
| Выбор перевода и языка
|