bacinizin pittigi size feda olsun / bacınızın bıdığı size feda olsun - uludağ sözlük

Bacinizin Pittigi Size Feda Olsun

bacinizin pittigi size feda olsun

ablanızın pıttığı size feda olsun

Diğer siyasetçi ve eski başbakanlardan Yıldırım Akbulut'un da böyle gafları oluyordu. Bir ara sendika toplantısına katılıyor ve vefat eden iki sendika başkanı Şevket Yılmaz ve Şemsi Denizer'i anmak isterken " Sayın Şevket Demirel ve Şevki Denizer'i rahmetle anıyorum" deyince salondakileri güldürüyor.
ukdeci : havuçlu soda

Bir video kaydı vb. kanıt bulamasam da rivayet edilen, yaşandığı iddia edilen bir olayda geçen söz. Tansu Çiller gaflarıyla meşhurdu yaş kemale ermişler hatırlar. İşte yine böyle gafa müsait bir günde Erzurum'da konuşma yapacak. Miting sırasında ön sıralardan bir adam "pıttığın yiyim senin" diye bağırıyor Tansu Çiller'e. Yöresel bir hitap olduğunu düşünüyor, anlamını da bilmiyor, arkasında duran il başkanına soruyor "pıttık" nedir diye. Halk dilinde kadın cinsel organıdır başkanım diyemiyor adam utanıyor herhalde, geçiştirmek için "pıttık yürek demektir başkanım diyor". Tansu hanım'da vatandaşlara hitaben ;

"bacınızın pıttığı size feda olsun" diyor.
facebooktwitterinstagram
MUHSİN AHMET KARABAY

Doğru Yol Partisi’nin (DYP) eski genel başkanlarından ve eski başbakanlardan Tansu Çiller, yeniden siyaset sahnesine döneceğini açıkladı. Açıklama yaparken “Milletimi çok özledim” diyen Çiller’i yeni kuşaklara biraz anlatmak üzerime vazife oldu sanırım.

1946 doğumlu Tansu Çiller, bu yıl 76 yaşına giriyor. Partisi DYP’nin 2002 seçimlerinde yüzde 10 barajının altında kalmasıyla siyasete veda ettiğini duyuran Çiller’in siyasete girişi, Süleyman Demirel’in davetiyle olmuştu.

DYP’nin başında bulunan ve partisini güçlü ANAP iktidarına karşı bir alternatif oluşturmak isteyen Süleyman Demirel’in davetiyle Çiller, 1990’da DYP’ye katıldı. Demirel’e göre, DYP’nin “köylü ve erkek partisi” görüntüsünü değiştirmek için Çiller doğru bir isimdi. Hem İstanbullu, hem kadın, üstelik güzel bir kadındı.

Boğaziçi Üniversitesinde ekonomi kürsüsünde öğretim üyeliği yapan Çiller, DYP’nin Genel İdare Kurulu’na paraşütle iniş yaparak siyaset sahnesine indi. İlk görevi de Ekonomiden Sorumlu Genel Başkan Yardımcılığı oldu.

20 Ekim 1991’de yapılan seçimlerde topluma sunduğu “iki anahtar” vaadiyle DYP’nin çıkışına ciddi bir katkı yaptı. İstanbul milletvekili olarak parlamentoya adım attı.

Her şeyi değiştirense Turgut Özal’ın 17 Nisan 1993’te beklenmeyen ölümü oldu. Demirel, tez elden Özal’ın yerine kendini Köşk’e taşırken, partisini Tansu Çiller’e emanet etti.

Çiller, yalnız kırata süvari olmadı aynı zamanda Demirel’den başbakanlık görevini de devralmış oldu. SHP lideri Erdal İnönü, böylece Demirel ile girdiği hükumette bir anda ortak olarak yanında Tansu Çiller’i buldu.

Türkiye, Çiller’in başbakanlığı döneminde önce 2 Temmuz 1993 tarihinde, 33 aydının hayatını kaybettiği Sivas Katliamını yaşadı. 3 gün sonra da Erzincan Başbağlar’da yine 33 sivilin katliamı olayıyla ülke derinden sarsıldı.

Siyasete girdiğinin ikinci yılında kendini başbakanlık koltuğunda bulan Tansu Çiller, Sivas Katliamını soran gazetecilere gerekenin yapıldığını belirterek, aynen şu sözleri söyledi:

“Çok şükür, otel dışındaki halkımız bu yangından zarar görmemiştir. Halktan kimsenin burnu kanamamıştır ve ölenler de çıkan yangından boğularak ölmüşlerdir. Olayı bu kadar büyütmek yanlış, bir futbol maçında da bu kadar insan ölebilirdi.”

Bu sözlerle Çiller kendi düşüncesini mi sergiliyordu bilinmez ama en iyi niyetli yaklaşımla bile koca bir gaftı. Çiller’in gafları artık tükenmek bilmez olmuştu. Anadolu insanı olarak yerelden başlayıp adım adım siyasetin her kademesinde bulunan ve Özal’ın Cumhurbaşkanı seçilmesiyle Başbakan olan Yıldırım Akbulut hakkında, karalama amaçlı fıkralar üretiliyordu. Bu fıkralar kimi zaman uydurulur, kimi zaman bilinen fıkralar Akbulut üzerine uyarlanırdı.

Tansu Çiller ise kırdığı potlarla yaptığı gaflarla kendisi fıkra gibiydi. Her konuşması, her adımı etrafındakileri tedirgin eder olmuştu. Danışmanları ve parti kurmayları, Çiller’in gazeteciler ve halkla temasının bir kaza olmadan sona ermesi için dua eder hale gelmişlerdi.

-Zeytinburnu’nda halka seslendiğinde “Sevgili Zeytinburunlular” diye hitap etti. Söylemek istediği “Sevgili Zeytinburnulular” demek istediği belliydi.

-Meclis kürsüsünde ANAP Genel Başkanı Mesut Yılmaz’ın istikrarsız bir siyasetçi olduğun anlatırken, “Mesut Yılmaz iktidarsızdır” diyerek günlerce gazetelerin mizah köşelerine konu oldu.

-Kadınlarımız işgücünün dışına atıldı anlamında “kadınlarımız işsizleştirildi” diyeceğine “işsizlerimiz kadınlaştırıldı” dedi.

-Trabzon mitinginde, “Bu bacınız Trabzon’u Akdeniz’in incisi yapacak” diye seslendi,

-İktidara yönelik, “Çekin elinizi milletin cebinden” diyeceğine “Çekin milletin elinden cebinizi” deme yoluna gitti,

Millete hayal satmayı seven Çiller, 7 Mayıs 1995’te Hürriyet gazetesine verdiği özel demeçte Türkiye’nin en geç 1998’de AB’ye üye olacağını öne sürdü.

Aynı Tansu Çiller, Kemal Derviş’in 2001 krizi sonrasında ekonominin kurtarıcısı olarak Türkiye’ye gelmesini bir hayal satıcılığı olarak değerlendirdi. Bunu da “halüsinasyon” kelimesiyle ifade etmek istedi.

Yedi kez denediği halde halüsinasyon kelimesini doğru telaffuz edemeyen Çiller, ertesi gün basın toplantısında gazetecilerin sorularını yanıtlarken, tuzağa düşmedi. Çiller‘in, “Hayaller, şiirler Türkiye’nin karnını doyurmuyor” sözleri üzerine bir gazeteci, hinlik yaparak, “Buna halüsinasyon diyebilir miyiz?” diye sordu.  Çiller, buna “Hayaller diyelim. Niye Türkçe konuşmuyorsunuz?” diye karşılık verdi.

Çiller’in gaflarından en bilinen ikisi ise bir mitingde konuşmasını tamamlayıp kürsüden ayrılırken, “Sizleri Allah’a emanet ediyorum” demek isterken “Allah’ı size emanet ediyorum” demesiydi.

En unutulmazı sanıyorum Erzurum mitinginde yaşanmıştı. Çiller, kürsüde konuşurken ön taraftan münasebetsiz biri, “Pıttığını yiyim senin” diye bağırdı. Çiller söylenen kelimenin anlamını bilmediği için dönüp arkasında duran il başkanına “Pıttık ne?” diye sordu.

İl başkanı yerel kelimenin anlamını söylemeye utandı ve “Efendim bu bizim buralarda kalp, yürek anlamında kullanılıyor” dedi. Her şeyi milletine feda etmeyi seven Çiller, sesin geldiği tarafa döndü ve “Bacınızın pıttığı size feda olsun” diye seslendi.

İYİ PARTİ’Yİ PARÇALAMA GÖREVİYLE YENİDEN SAHNEDE

AK Parti lideri Tayyip Erdoğan’ın Meral Akşener’in yükselişinin önünü kesmek için yeni bir planı devreye soktuğu anlaşılıyor. Çiller, son yıllarda çocuklarının işleriyle ilgili sorunlar yaşıyordu.

Bir fırsat buldu ve geçtiğimiz yıllarda Saray’la temas kurdu. Sihirli değnek değmiş gibi çocuklarının bütün işleri yolunda gitmeye başladı. Berk Uçuran Çiller’in sahibi olduğu Souz Enerji, 400 milyon dolar yatırım yapacağını açıkladı. Haberi devletin resmi ajansı olan Anadolu Ajansı duyurdu.

Berk ve Mert’in önü sadece enerji alanında açılmadı. Sonraki adım Berk Çiller’in Sarıyer’de sit alanı içinde bulunan 30 dönüm arazisine imar verildi. Çevre ve Şehircilik Bakanlığı, bu araziye otel yapılacak şekilde imara açtı.

“Düşük yoğunluklu konut” tarzında imarı olan arsaya 4 bin 586 metrekare inşaat yapılabilirdi. İmar, “turizm tesis alanı”na dönüştürüldü ve yaklaşık 5 kat artırılarak inşaat alanı 24 bin metrekarenin üzerine çıkarıldı. (İstanbul Büyükşehir Belediyesi’nin açtığı dava yüzünden imar durumu askıya alınmış durumda.)

Çocuklarının işlerinin bu kadar açılması karşılığında Erdoğan, Tansu Çiller’den özel bir talepte bulunmuşa benziyor. Bir dönem birlikte omuz omuza siyaset yapan Meral Akşener ve Çiller şimdi karşı karşıya getiriliyor.

Çiller’in, “siyasete dönüş” çıkışının altında bu girişim yatıyor. Çiller “Milletimi özledim” açıklamasını nerede yapıyor dersiniz? İktidarın sesi Turkuvaz Medya’nın “Güçlü Türkiye’nin Güçlü Kadınları Zirvesi” programında yapıyor.

“Bana talep olmazsa siyasetle meşgul olmam” diyen Çiller, programda şunları söylüyor:

“Ben milletimi özledim. Beni aktif siyasete katmak için geçmişte de otobüslerle geldiler. Eğer ülkemi büyük bir sıkıntıda görmezsem, ona çözüm üretebilecek bir katkım olmazsa, bana bir talep de olmazsa siyasetle meşgul olmam. Ancak gelinen noktada dünyanın o kadar çok farklılaştığını, nelere meyillendiğini gördükçe, ben artık milletime bir şeyler vermek istiyorum. Her şeyden daha fazla tecrübelerimi paylaşmak istiyorum.”

Sağ siyasetçilerin kullandığı “Milletim” sözü kadar itici bir ifade yok sanırım. Bütün halkı mülkiyetlerine almış gibi bir yaklaşım. Saltanat döneminin “kullarım” ifadesi gibi.

Milletin sizi özlediği falan yok. Mevcut eskilerin gitmesi için çalışılırken bir de “en eskilerin” zombi gibi ortaya çıkmak istemesi tahammül edilir gibi değil.

Muhtemelen Çiller, şu sıralar sosyal medyada fazlaca sokak röportajları izliyor olmalı. Baktı hâlâ potansiyel bir seçmen kitlesi var. Buradan kendisine umut çıkarmış olmalı. Ayçiçeği yağı kuyruğuna girip almayı başardığı bir kutu yağla evine dönerken Avrupa’nın Türkiye’yi kıskandığına inanlar var oldukça, Çiller’in umudu tükenmez.

Son söz: Rüzgarsız havada dönen fırıldağın, mutlaka bir üfleyeni vardır.

Türkiye'de bu haberi engelsiz paylaşmak için aşağıdaki linki kopyalayınız👇

nest...

batman iftar saati 2021 viranşehir kaç kilometre seferberlik ne demek namaz nasıl kılınır ve hangi dualar okunur özel jimer anlamlı bayram mesajı maxoak 50.000 mah powerbank cin tırnağı nedir