aruzun kısa kalıpları / Aruz Ölçüsü vezni kalıpları imale zihaf med bir buçuk hece ulama

Aruzun Kısa Kalıpları

aruzun kısa kalıpları

kaynağı değiştir]

  1. Mefâîlün / Mefâîlün / Feûlün (. - - -) (. - - -) (. - -)
  2. Feilâtün (Fâilâtün) / Feilâtün / Feilâtün / Feilün (fa’lün) (. .- -) (. .- -) (. .- -) (. . -)
  3. Fâilâtün / Fâilâtün / Fâilâtün / Fâilün (- . - -) (- . - -) (- . - -) (- . -)
  4. Fâilâtün / Fâilâtün / Fâilün (- . - -) (- . - -) (- . -)
  5. Müfteilün / Müfteilün / Fâilün (- . . -) (- . . -) (- . -)
  6. Feûlün / Feûlün / Feûlün / Feûl (. - -) (. - -) (. - -) (. -)
  7. Mefâilün / Feûlün / Mefâilün / Feûlün (. - . -) (. - -) (. - . -) (. - -)
  8. Feilâtün (Fâilâtün) / Mefâilün / Feilün (Fa’lün) (. . - -) (. - . -) (. . -)
  9. Fa’lün / Feûlün / Fa’lün / Feûlün (. -) (. - -) (. -) (. - -)
  10. Mef’ûlü / Fâilâtü / Mefâîlü / Fâilün (- - .) (- . - .) (. - - .) (- . -)
  11. Mef’ûlü / Mefâîlün / Feûlün (- - .) (. - - -) (. - -)
  12. Mef’ûlü / Mefâîlü / Mefâîlü / Feûlün (- - .) (. - - .) (. - - .) (. - -)
  13. Mef’ûlü / Mefâîlün / Mef’ûlü / Feûlün (- - .) (. - - -) (- - .) (. - -)
  14. Mef’ûlü / Mefâîlü / Feûlün (- - .) (. - - .) (. - -)
  15. Müfte’ilün / Fâilün / Müfte’ilün / Fâilün (- . . -) (- . -) (- . . -) (- . -)
  16. Mefâilün / Feilâtün / Mefâilün / Feilün (Fa’lün) (. - . -) (. .- -) (. - . -) (. . -)

Not: Aruz kalıplarını tef'ilelerine ayırmaya " takti' " adı verilir. Takti kelime anlamı olarak kesmek, ayırmak anlamı taşır. Yukarıda aruz kalıpları tefilelerine ayrılmış yani takti edilmiş olarak verilmiştir.

Örnekler[değiştir Kapalı / uzun heceler ( &#; )

1. Açık / kısa heceler :

1. Ünlülerle biten hecelerdir.
2. Bu heceler aruz incelemesinde ( . ) ve ( v ) işaretleriyle gösterilir.
3. Açık &#; kısa hecelerin ses değerleri &#;yarım&#; kabul edilir.

2. Kapalı / uzun heceler:

Tam ses değeri taşıyan hecelerdir.

1. Ünsüzlerle ve dilimize Arapça ve Farsça&#;dan geçmiş uzun ünlüler (â, î, û )&#;le biten hecelerdir.
2. Bu heceler aruz incelemesinde (-) işaretiyle gösterilir.
3. Kapalı- uzun hecelerin ses değeri &#;tam&#;dır.

Not 1: Arapça ve gelme Farsça&#;dan gelme uzun ünlülerle kurulan ( âb, ûl.) gibi iki sesli hecelerle; ( rûy, rûy, cûy.) gibi üç sesliler yerine göre, aruzda bir buçuk hece değerinde tutulur ve (- . ) işaretiyle gösterilir. Yine bu dillerden gelen iki ünsüz bitişik düzende olan (aşk, ahd.) gibi heceler de, yerine göre bir buçuk hece değerinde kabul edilir.

Not 2: dize sonundaki bütün heceler uzun &#; kapalı ( &#; ) hece kabul edilir. Yani dize sonundaki ses ister uzun ister kısa olsun, mutlaka uzundur.

1- Aruz ölçüsünde heceler açık (kısa), kapalı (uzun) ve medli (uzatılmış) hece olmak üzere üçe ayrılır.

2- Başlıca tef&#;ileler şunlardır:

Fa&#; (-)
Fe ul (. -)
Fa&#; lün (- -)
Fe i lün (. . -)
Fâ i lün (- . -)
Fe û lün (. &#; -)
Mef û lü (- &#; .)
Fe i lâ tün (. . &#; -)
Fâ i lâ tün (- . &#; -)
Fâ i lâ tü (- . &#; .)
Me fâ i lün (. &#; . -)
Me fâ î lün (. &#; &#; -)
Me fâ î lü (. &#; &#; .)
Müf te i lün (- . . -)
Müs tef i lün (- &#; . -)
Mü te fâ i lün (. . &#; . -)

Burada tef&#;ilelerle parantez içindeki hecelerinin değerlerinin aynı olduğuna dikkat ediniz.

Bu temel parçaların birleşmesinden 8 ana kalıp ortaya çıkmıştır:
funduszeue.info&#;ûlün (fe&#;ûlün) (._ _)
2.fâ&#;ilün, fâ&#;ilât (_._)
funduszeue.infoâ&#;ilün (._._)
4.fâ&#;ilâtün (_._ _)
5.müstef&#;ilün (_ _._)
funduszeue.info&#;ûlâtü (_ _ _ .)
7.müfâ&#;aletün (._.._)
8.mütefâ&#;ilün (.._._)

Her beyitte en az dördü bulunan bu parçalara tef&#;il, tef&#;ile ya da cüz adı verilir.

3- Aruz vezninde tef&#;ileler heceleri bölebilir. Hece ölçüsündeki gibi okuyuşta tef&#;ilelerde durgu yapılmaz.

4- Aruz vezninde hecelerin kısalığı ve uzunluğu esas olduğu için bazı Türkçe kelimeler kısa olduğu halde vezin gereği uzun okunur; buna imale denir. İmale kısa heceyi uzun yapar. Arapça ve Farsça kelimelerdeki bazı uzun seslerin vezin gereği kısa okunmasına da zihaf denir. Zihaf ise imalenin tersine uzun heceyi kısa yapmayı sağlar. Hece ölçüsünde böyle bir mesele yoktur. Türk edebiyatında imale çok sayıda bulunmakla beraber zihaf kusuru hoş karşılanmadığı için çok az yapılmıştır.

5- Farsça tamlama eki olan &#;-i&#; ile &#;ve&#; anlamındaki &#;ü, vü&#; bağlacı vezin gereği uzun da kısa da olabilir.

6- Medli heceler hafif bir &#;i, ı&#; sesi varmış gibi okunur. Bahâr kelimesi bahâr[ı], eşkden kelimesi ise eşk[i]den şeklinde söylenmelidir.

7- Feilâtün / Feilâtün / Feilâtün / Feilün kalıbıyla yazılan şiirlerde ilk tef&#;ile bazı mısralarda Fâilâtün, son tef&#;ile ise Fa&#;lün olabilir. Bu sadece bu kalıba özgü bir durumdur. Bu kalıpla yazılan şiirlerde başta imale yapmaya gerek yoktur. Farklı tef&#;ile parantez içinde hemen altında gösterilir.

8- Türkçe kelimelerle aruz veznindeki başarı Muallim Naci ile başlamış olup Türk aruzu Tevfik Fikret, Yahya Kemal Beyatlı ve Mehmet Âkif Ersoy tarafından gerçekleştirilmiştir. Hatta Mehmet Âkif o kadar başarılı olmuştur ki bir çok kişi İstiklâl Marşı&#;nın hece ölçüsüyle yazıldığını zanneder. Oysa bu marş aruzun &#;Fe i lâ tün / Fe i lâ tün /Fe i lâ tün /Fe i lün&#; kalıbıyla yazılmıştır.

9- Aruzla yazılan bir şiirin hece sayısı bazan eşit olabilir. Mısralardaki açık kapalı dizilişinin aynı olması o şiirin aruzla yazıldığın gösterir.

Cânı cânânı bütün vârımı alsın da Hüdâ (15 hece)
Etmesin tek vatanımdan beni dünyada cüdâ (15 hece)

Sessiz bir harfle biten kelime vezin gereği açık olması gerekirse, kendinden sonra sesli ile başlayan bir hece varsa birinci kelimenin sonundaki harf, ikinci kelimenin ilk hecesine ulanır. Buna ulama denir. Ulama kapalı heceyi açık yapar. Ulama genellikle yapılır; fakat her zaman yapılmak mecburiyetinde değildir.

Servet-i Fünun edebiyatçıları bir şiirde değişik aruz kalıpları kullanmak suretiyle serbest vezne zemin hazırlamışlardır. Cenap Şahabetin&#;in &#;Elhân-ı Şita&#; adlı şiiri bu şekilde yazılmıştır. Bu şiirdeki bazı mısralar Feilâtün / Mefâilün / Feilün, bazı mısralar ise Mef&#;ûlü / Mefâîlü / Mefâîlü / Feûlün kalıbıyla yazılmıştır.

Bir şiirin vezni en az iki mısradan hareket ederek bulunabilir. Tek mısraa bakarak vezin bulunmaz.

Bir şiirin vezni bulunurken şu işlemler yapılır:

a) Veznini bulacağımız mısraların hecelerindeki uzun seslilere dikkat ederek yazmalıyız.

b) Önce mısralardaki hecelerin açık mı kapalı mı oldukları tesbit edilir.

c) Medli hece olup olmayacağı özellikle kontrol edilmelidir. Bu ihmal edilirse bir mısradaki hece değeri eksik çıkar. Mısralardaki heceler sayılarak medli hece olup olmadığı konusunda bir ipucu yakalayabiliriz.

d) Hecelerin açık kapalı değerleri karşılıklı kontrol edilir. Önce imkân varsa ulama, yoksa imale yapılır. Zihaf çok az bulunduğu için en sonra o ihtimal düşünülür.

e) Hecelerin karşılaştırılması yapıldıktan sonra açık kapalı değerleri çizgi ve nokta şeklinde ayrı bir yere geçilir. Mısra sayısına göre tef&#;ile sayısı tahmin edilmeye başlanır. İlk tef&#;ile en az heceden oluşur. Genelde az heceli Fa&#;, Fe i lün, Fâ i lün gibi tef&#;ileler sonda bulunur.

f) Yazılan aruz kalıbı ile işaretler arasında uyum olmasına dikkat etmelidir.

ARUZ KALIPLARIYLA İLGİLİ UYGULAMALAR

1. Fâilâtün / Fâilâtün / Fâilâtün / Fâilün

Saçma ey gö/z eşk[i]den gön / lümdeki od / lare su

_ . _ _ / _ . _ _ / _ . _ _ / _ . _

Kim bu denlü / tutuşan od / lare kılmaz / çâre su

_ . _ _ / _ . _ _ / _ . _ _ / _ . _ Fuzûlî

2. Fâilâtün / Fâilâtün / Fâilün

Dinle neyden / kim hikâyet / etmede

_ . _ _ / _ . _ _ / _ . _

Ayrılıklar / dan şikâyet / etmede

_ . _ _ / _ . _ _ / _ . _ Nahifî

3. Feilâtün / Feilâtün / Feilâtün / Feilün

(Fâilâtün) (Fa&#;lün)

Hani ol gül / gülerek gel / diği demler / şimdi

. . _ _ / . . _ _ / . . _ _ / _ _

Ağlarım hâ / tıra geldik / çe gülüştük / lerimiz

_ . _ _ / . . _ _ / . . _ _ / . . _ Mâhir

4. Feilâtün / Feilâtün / Feilün

(Fâilâtün) (Fa&#;lün)

Ne Süleymân / ne Selîm&#;in / kuluyuz

. . _ _ / . . _ _ / . . _

Hazret-i Rab / b-i rahîmin / kuluyuz

_ . _ _ / . . _ _ / . . _ Esrar Dede

5. Mefâîlün / Mefâîlün / Mefâîlün / Mefâîlün

Anı hoş tut / garîbindir / efendi iş / te biz gittik

. _ _ _ / . _ _ _ / . _ _ _ / . _ _ _

Gönül derler / ser-i kûyun / da bir dîvâ / nemiz kaldı

. _ _ _ / . _ _ _ / . _ _ _ / . _ _ _ (Hayâlî)

6. Mefâîlün / Mefâîlün / Feûlün

Geçer firkat / zamânı böy / le kalmaz

. _ _ _ / . _ _ _ / . _ _

Sağ olsun sev / diğim Mevlâ / kerimdir

. _ _ _ / . _ _ _ / . _ _ Nâilî

7. Mefâilün / Feilâtün / Mefâilün / Feilün

Cihânda â / şık-ı mehcû / r[ı) sanma râ / hat olur

. _ . _ / . . _ _ / . _ _ _ / _ . _

Neler çeker / bu gönül söy / lesem şikâ / yet olur

. _ . _ / . . _ _ / . _ . _ / _ . _ Şeyhülislâm Yahya

8. Mef&#;ûlü / Mefâîlü / Mefâîlü / Feûlün

Ağlatma / yacaktın yo / la baktırma / yacaktın

_ _ . / . _ _ . / . _ _ . / . _ _

Ol va&#;de / -i tekrâr[ı] / -be-tekrârı / unutma

_ _ . / . _ _ . / . _ _ . / . _ _ Esrar Dede

9. Mef&#;ûlü / Fâilâtü / Mefâîlü / Fâilün

Gül hasre / tinle yolla / ra tutsun ku / lağını

_ _ . / _ . _ . / . _ _ . / _ . _

Nergis gi / bi kıyâme / te dek çeksi / n intizar

_ _ . /. _ _ . / . _ _ . / _ . _ Bâkî

&#;&#;&#;&#;&#;&#;&#;&#;&#;

Aruz, Arap Edebiyatı&#;nda manzum sözlerdeki ahenk ölçülerini öğreten ilmin adıdır. Hecelerin uzunluk ve kısalıklarına göre düzenlenmiş bir vezindir. Bu vezin Arap&#;lardan İran&#;lılara, onlardan da bize geçmiştir.

İranlılar İslâmiyet&#;i kabul edince, Arap kültürünün de büyük tesiri altında kaldılar. Şiirde, Arap&#;ların kullandığı nazım ölçüsü olan aruz&#;u kullanmaya başladılar. Ancak Arap&#;ların kullandıkları aruz ölçüsünü olduğu gibi kabul etmediler. Kendilerine göre bir ayıklamaya tabi tutarak kulaklarına hoş, tabiatlarına uygun gelenleri seçtiler ve kullandılar. Aruz vezni, inci yüzyıllarda Hakaniye Türkçesi&#;ne, üncü yüzyıllarda Anadolu Türkçesi&#;ne, üncü yüzyıllarda Çağatay ve Azeri Türkçesi&#;ne girmiş ve zamanımıza kadar bir çok şiirler yazılmıştır.

11&#;17 inci yüzyıllar arası ve sonrası bu vezinde edebiyatımızın (Anadolu Türkçesi dönemi) bazı aruz şairleri ile bazı halk şairleri birbirlerinden karşılıklı olarak etkilendiler. Bir kısım divan şairleri hece vezniyle, bir kısım saz şairleri de aruz vezniyle şiirler söylediler. Milli Edebiyat döneminde ve zamanımızda ise şairler aruz veznini bırakarak hece veznine ve serbest tarza yöneldiler.

Aruzda heceler uzun ve kısa olarak ikiye ayrılır. Uzun heceler çizgi (-), kısa heceler nokta (.) ile gösterilir. Uzun ve kısa heceler çeşitli biçimlerde yan yana gelerek kalıpları oluşturur. Bu kalıplar yan yana geliş biçimlerine göre, failatün, failün, mefailün ve benzeri değişik adlarla anılır.

Aruz ölçüsüyle şiir yazmak için sözcükleri bu kalıplara uydurmak gerekir. Aruzda sözcükleri ses özelliklerini bozmadan kullanmak her zaman olanaklı değildir. Bu yüzden heceleri kimi zaman uzun, kimi zaman da kısa okumak gerekir. Sık rastlanan bu iki duruma imale (uzun okuma) ve zihaf (kısa okuma) denir. Zihaf, aruzda kusur sayılır.

Aruz ölçüsünde hece ölçüsündeki duraklar yoktur. Dizelerdeki hece sayıları eşit olmayabilir. Dize sonlarındaki heceler kısa da olsa uzun kabul edilir. Aruzda bir sözcük sessiz biter, ondan sonra gelen sözcük sesli harfle başlarsa, bu sesli harf birinci sözcüğün sonundaki sessiz harfi kendisine çeker. Böylece birinci sözcüğün sonundaki sesiz harfle biten uzun hece kısa hece durumuna gelir. Bu duruma da vasl (ulama) denir.

Açıklama 3:Yazar: Yrd. Doç. Dr. Canan İleri

Aruz Ölçüsü

Aruz ölçüsünde ahenk, şiirin dizelerindeki hece sayısına, yapısına ve durağına bağlı denklikle sağlanır. Bu demektir ki aruz ölçüsünde dizedeki hece sayısının ve duraklarının denkliğinin yanı sıra hecelerin açık ya da kapalı oluşları da göz önünde tutulur. Bu durum Arap dilinin özelliğinden kaynaklanır. Araplar fa&#;ale sözcüğünün türevleri olan fa&#;lün, fâ&#;ilün, fa&#;ilâtün, fe&#;ilün, fe&#;ilâtün, fe&#;ûl, fe&#;ûlün, mefâ&#;ilün, müstef&#;ilâtün sözcükleriyle (tef&#;ileleriyle) bahr denilen aruz kalıpları oluşturmuşlardır. Arap aruzunda on dokuz bahr vardır. Her bahr için ayrıca kalıplar türetilir. Arap aruzu çok zengindir. Farslar aruzu Araplardan almış, Farsçanın özelliklerine uydurmuşlardır. Türkler de Farslardan aldıkları Acem aruzunu işleyerek, Türk aruzunu oluşturmuşlardır. Türk aruzunda bu kalıplardan altı tanesi çok kullanılır. Şeyh Galip kalıp sayısını dokuza çıkarmıştır.

Aruza göre kaç türlü hece vardır?

Aruzu anlamak için Arapçanın hece yapısını bilmek gerekir. Arapçada temel olan ünsüzlerdir. Arap Alfabesinde ünlü olarak yalnız elif vardır; â harfine karşılıktır. vav hem v hem de û yerine kullanılır; ye ise hem ye hem de î yerine kullanılır. Ancak kelimedeki ünlü kısa ise harfle de gösterilmez, ünsüzün üstüne ya da altına hareke konulur. Arapçada temel olarak iki türlü hece vardır: açık hece, kapalı hece. Açık hece ünlüyle biter, kapalı hece ünsüzle biter. Bunlar da ünlülerinin uzun ya da kısa oluşuna göre ayrılır; böylece Arapçanın hece türü dörde çıkar.

Türkçede iki türlü açık hece vardır; bir ünlüden oluşan açık heceler (a, e, ı, ü&#;), bir ünsüz + bir ünlüden oluşan açık heceler (sa, ne li, to&#;). Aruzda Türkçenin açık heceleri kısa açık hece sayılır, değeri yarım sestir. Bunlara benzer heceler Arapça ve Farsçada da vardır.

Türkçede uzun ünlü yoktur; Arapça ve Farsçada vardır. Ya bir uzun ünlüden kurulmuş ya da bir ünsüzle bir uzun ünlüden kurulmuş hecelerdir. Her ikisinin de değeri tam sestir. Aruz uygulamasında ( _ ) ile gösterilir: â, î, û; mâ, rî, bû&#;

Türkçede dört türlü kapalı hece vardır; bir ünlü + bir ünsüzden oluşan kapalı heceler (el, iş, or, ut&#;), bir ünsüz + bir ünlü + bir ünsüzden oluşan kapalı heceler (say, der, lir, doy&#;), bir ünlü + iki ünsüzden oluşan kapalı heceler (alt, ilk, ört, üst&#;), bir ünsüz + bir ünlü + iki ünsüzden oluşan kapalı heceler (Türk, dört, kırk, dinç, vanç&#;). Aruzda Türkçenin bu kapalı heceleri hep bir tam ses değerindedir.

Arapça ve Farsçada uzun ünlülü kapalı heceler vardır; bir uzun ünlü + bir ünsüzden oluşan kapalı heceler (âb, âf, ûd&#;), bir ünsüz + uzun bir ünlüden oluşan kapalı heceler (kâ, dî, bû, bî&#;), bir ünsüz + uzun bir ünlü + bir ünsüzden oluşan kapalı heceler (mâr, yâr, bûy, şîr&#;), bir ünsüz + bir uzun ünlü + iki ünsüzden oluşan kapalı hecelerdir (dôst, pôst). Aruz uygulamasında bu heceler kimi zaman bir, kimi zaman bir buçuk ses değerindedir, bir buçuk ses değerinde olanlar ( . _ ), ( _ . ) ile gösterilir: mâr, sîm, hûn&#;

Aruzda Kalıplar

Bu açıklamalara göre aruzda kalıp parçaları (tef&#;ileler) şöyle gösterilir:

  • fa&#;lün: ( _ _ ) : ma&#;lum (mâlum), saygın&#;
  • fâ&#;ilün: ( _ . _ ): kâtibân, mâvi kuş&#;
  • fa&#;ilâtü: ( _ . _ . ) : dizlerinde, gözlerinde&#;
  • fa&#;ilâtün: ( _ . _ _ ) : nâzenînin, gelmiyorsun&#;
  • fe&#;ilün: ( . . _ ): gazelin, yakamoz&#;
  • fe&#;ilâtün: ( . . _ _ ) : şerefinden, sokağından&#;
  • fe&#;ûl: ( . _ ), ( . ): elîm, çetin&#;
  • fe&#;ûlün: ( . _ _ ): Muhammet, çocukluk&#;
  • mef&#;ûlü: ( _ _ . ) : paymâne, gönlümde&#;
  • mef&#;ûlün: ( _ _ _ ) : nâşâdın, Mehmetçik&#;
  • mefâ&#;ilü: (. _ _ .): şehinşâhı, bahârında&#;
  • mefâ&#;ilün: (. _ . _ ): mürüvvetin, iniş yokuş&#;

Bu kalıp parçaları birleştirilerek aruz kalıpları (bahr) oluşturulur. Bu kalıplar da düz kalıplar, yarı karışık kalıplar ve karışık kalıplar olmak üzere üç türlüdür.

1. Düz Kalıplar

Pek çok kalıp vardır:

  • feilâtün feilâtün feilâtün feilün,
  • fâilâtün fâilâtün fâilün,
  • fâilâtün fâilâtün fâilâtün fâilün,
  • feûlün feûlün feûlün feûl,
  • mefâîlün mefâîlün mefâîlün mefâîlün,
  • mefâîlün mefâîlün mefâîlün feûlün,
  • müstefilün müstefilün müstefilün müstefilün gibi.

Ne açar kimse kapım bâd-ı sabâdan gayri (Fuzûlî)
. . _ _ / . . _ _ / . . _ _ / _ _
Feilâtün / feilâtün / feilâtün / fa&#;lün

Eşin var, âşiyânın var, bahârın var ki beklerdin (Mehmet Akif Ersoy)
. _ _ _ / . _ _ _ / . _ _ _ / . _ _ _
Mefâîlün / mefâîlün / mefâîlün / mefâîlün

Şu bakır zirvelerin ardından (Ahmet Haşim)
. . _ _ / . . _ _ / _ _
Feilâtün / feilâtün / fa&#;lün

2. Yarı Karışık Kalıplar

  • mefâilün feûlün mefâilün feûlün,
  • mef&#;ûlü mefâîlün mef&#;ûlü mefâîlün,
  • mütefâilün feûlün mütefâilün feûlün vb. kalıplar bulunmaktadır.

Yine zevrak-i derûnum kırılıp kenâre düştü (Şeyh Galip)
. . _ _ / . _ _ / . . _ _ / . _ _
Mütefâilün feûlün mütefâilün feûlün

3. Karışık Kalıplar

  • feilâtün mefâîlün feilün,
  • mef&#;ûlü mefâilün feûlün,
  • mef&#;ûlü mefâilü feûlün,
  • mefâilün feilâtün mefâilün feilün,
  • mef&#;ûlü fâ&#;ilâtü mefâ&#;îlü fâ&#;ilün&#;

Derdin nedir gönül sana bir hâlet olmasın (Nedim)
_ _ . / _ . _ . / ._ _ . / _ . _
Mef&#;ûlü / fâ&#;ilâtü / mefâ&#;îlü / fâ&#;ilün

Bugün açız yine evlâtlarım, diyordu peder, (Tevfik Fikret)
._ . _ / . . _ _ / ._ . _ / .. _
Mefâilün / feilâtün / mefâilün / feilün

Akşam, yine akşam, yine akşam (Ahmet Haşim)
_ _ ./ . _ _ . / . _ _
mef&#;ûlü mefâîlü fe&#;ûlün

Aruz Ölçüsünün Kuralları Nelerdir?

Aruzun Kuralları

Aruz ölçüsünün kuralları hece ölçüsünden ayrıdır. Bunlar şunlardır:

» Aruz ölçüsü ile yazılmış bir dizeyi vezin kalıplarına göre ayırmaya takti denir. Bu ayırmada sözcük değil, hece göz önünde bulundurulur. Kalıp, sözcüğü bir hecesinden bölebilir. Aşağıdaki örnekte çeşmime sözcüğü ölçü gereği çeş mime olmuştur:

Bağa sensiz / varamam çeş /mime âteş / görünür (Neşatî)
Fe&#;ilâtün/ fe&#;ilâtün/ fe&#;ilâtün/ fe&#;ilün

» Mısraların son heceleri açık da olsa uzun hece sayılır:

Mehtâbı/ sürükledik/ sularda (Yahya Kemal)
Mef&#;ûlü/ mefâilün/ fe&#;ûlün

» Farsça tamlamalarda bulunan tamlama i&#; si, ölçüde uzun okunması gerekiyorsa uzun, kısa okunması gerekiyorsa kısa okunur:

Hayât-ı tâze ömr-i câvidansın (Nedim)
mefâîlün mefâîlün fe&#;ûlün

Şimdi ay bir serv-i sîmindir suda (Faruk Nafiz Çamlıbel)
Fâilâtün fâilâtünfâilün

» İki yarım ses, bir tam sese eşit sayılır, bu nedenle kimi zaman feilün (. . _ ) kalıbı fa&#;lün ( _ _ ) olur.

Gece, Leylâ&#;yı ayın on dördü,
Fe&#;ilâtün fe&#;ilâtün fa&#;lün
&#;..
Dedi &#;Tenhâda bu ses nolsa gerek,&#; (Yahya Kemal)
Fe&#;ilâtün fe&#;ilâtün fe&#;ilün

Fe&#;ilâtün ( . . _ _ ) kalıbıyla başlayan şiirlerin kimi dizelerinde baştaki fe&#;ilâtün kalıbı fâ&#;ilâtün ( _ . _ _ ) olur.

Geçen akşam eve geldim. Dediler: Seyfi Baba
Fe&#;ilâtün fe&#;ilâtünfe&#;ilâtün fe&#;ilün

Hastalanmış yatıyormuş. Nesi varmış acaba? (Mehmet Akif Ersoy)
Fâ&#;ilâtün fe&#;ilâtün fe&#;ilâtün fe&#;ilün

Met (uzatma, kabartma):

Uzun hecenin bir yerine bir buçuk ses değerinde uzatılmasıdır.

Met daha çok Arapça, Farsça sözcüklerde yapılır. Fakat var, yok; az, çok gibi kimi Türkçe sözcüklerde de yapıldığı görülür. Bir de sonu çift ünsüzle biten Arapça, Farsça, Türkçe sözcüklerde met yapılabilir. Divan şiirinde met kusur değil, sanat sayılır. Aşağıdaki örnekte yar hecesi bir buçuk ses değerindedir.

Yâr hem-sohbet olmazsa Fuzûlî ne acep (Fuzulî)
Fâ&#;ilâtün fe&#;ilâtün fe&#;ilâtün fe&#;ilün

Sekti melih (ahenk kırıklığı, güzel durma):

Şairler mef&#;ûlü mefâ&#;ilün fe&#;ûlün kalıbını kullanırken, en çok da mesnevilerde, şiiri tekdüzelikten kurtarmak için, arada bir, ilk kalıbın sonundaki -lü ile ikinci kalıbın başındaki me- açık hecelerini birleştirirler. Böylece mef&#;ûlü mefâ&#;ilün fe&#;ûlün kalıbı mef&#;ûlün fâ&#;ilün fe&#;ûlün olur.

Bir yoldu/ parıldayan/ gümüşten,
Mef&#;ûlü/ mefâilün/ fe&#;ûlün

Gittik bahs/ açmadık/ dönüşten. (Yahya Kemal)
Mef&#;ûlün/ fâ&#;ilün/ fe&#;ûlün

Aruzun Sorunları &#; Aruz Kusurları

Aruz ölçüsü sözcükteki kapalı ve açık hecelerinin belli bir düzen içinde alt alta gelmesiyle oluşan bir ahenk içerir. Bu nedenle Türkçe sözcükleri aruz kalıplarına uydurmak güçtür. Türkçeyi aruzla bağdaştırabilmek için, birkaç küçük hile yapılır; bunlara aruzun sorunları denir.

1. İmale (Çekme)

İmale, aruz ölçüsünde hiçbir zaman üç açık hece yan yana bulunmaz. Bu, Arap dilinin özelliğinden kaynaklanan bir kuraldır. Türkçede bol bol açık hece vardır. Bu nedenle Türkçe sözcükleri aruz kalıplarına uydurmak için kimi zaman açık bir hece uzatılarak kapatılabilir. Buna imale denir.

Divan ve Tanzimat şiirinde imale kusur sayılmamıştır. Fakat Serveti Fünun ve sonrasında kusur olarak görülmüştür.

Ki gören dir zihî kara tarla (Şeyhî)
Fe&#;ilâtün/ mefâ&#;ilün/ fa&#;lün

2. Vasl (Ulama)

Vasl (ulama), dizedeki bir sözcüğün sonu ünsüzle bitiyor, kendinden sonraki sözcük ünlü ile başlıyorsa, vezin gereği ilk kelimenin sonundaki ünsüz, ikinci hecenin başına taşınarak aslında kapalı olan hece açılır. Aşağıdaki örnekte &#;güm&#; ve &#;ötsün&#; sözcükleri arasında ulama vardır.

Felekler güm/ gümötsün ba/şına hum-hâ/neler dönsün (Bâki)
Mefâîlün/ mefâîlün/ mefâîlün/ mefâîlün

3. Zihaf (Kısma)

Zihaf, imalenin tersidir. Ölçü gereği Arapça ve Farsçadaki uzun hecenin kısaltılmasıdır. Aşağıdaki örnekte lû hecesi bir ses değerinde iken kısa okunmaktadır.

Hâb-gâh eyler gazâle pehlû-yı şîr-i neri
Fâ&#;ilâtün/ fâ&#;ilâtün/ fâ&#;ilâtün/ fâilün

4. Kasr (Kısaltma ve İnceltme)

Kasr, ölçü gereği uzun bir heceyi kısaltmak ve ünlüsünü inceltmektir: şâh > şeh, mâh > meh, gâh > geh gibi.

Kasr, yine ölçü gereği İstanbul > Sıtanbul, Aristo > Risto sözcüklerinde yapılır. Bunlar kusur sayılmaz; fakat dünyâ&#;nın dünye olması kusurdur.

Zâhid o meh-veş bir nûrdur kim
Büttür demezsin îmân edersin (Şeyh Galip)

Müstefilâtün/ müstefilâtün

Bu şehr-i Sıtanbul ki bî-misl ü bahâdır
Bir sengine yek-pâre Acem mülkü fedâdır (Nedim)

Mefûlü/ mefâîlü/ mefâîlü/ feûlün

Aşağıdaki dizelerin aruz ölçüsüne göre kalıplarını bulmaya çalışınız.

Küçük, muttarid, muhteriz darbeler
Kafeslerde, camlarda pürihtizâz (Tevfik Fikret)

Mevsim sonu öyle bir zaman ki
Gâib bir mûsikiydi sanki              (Yahya Kemal)

Ayrıca bakınız ⇒

Divan Edebiyatı

Tüm Yönleriyle Aruz Ölçüsü

Tüm Yönleriyle Aruz ÖlçüsüAruz ölçüsü bir şiir ölçüsü olup, Arap-Fars edebiyatının bir icadı olan, bizim edebiyatımıza da büyük etkileri olan bir ölçüdür. Aslında aruz ölçüsü ilk olarak bir Arap icadıdır. Onlardan Fars edebiyatın geçmiştir. Fakat Fars edebiyatı, aruz ölçüsünün bazı kalıplarını kendi dilinin özel yapısına uydurmuş, böylece Arap aruzunun gelişimine büyük etki edip, aruz ölçüsüne yeni soluklar getirmiştir. Bu yüzden aruz ölçüsünü sadece Arap icadı olarak değil, Arap-Fars icadı olarak almamız gerekir.

Arap ve Fars edebiyatlarındaki yayılımından sonra aruz ölçüsü, bildiğimiz gibi Türk edebiyatında da büyük etkiye sahip olmuştur. Fakat Türk şairler, aruzu genellikle Türk zevkine göre işlediler. ve böylece bir Türk aruzu meydana getirdiler. Aruz, Türk edebiyatına o derece kök salmıştır ki, Yunus Emre, Aşık Garip, Gevheri, Dertli, Seyrani&#; gibi pek çok Halk şairi dahi aruz ölçüsüyle şiirler yazmışlardır. Buradaki garipsenecek durum, Halk edebiyatının özellikleri dikkate alındığında, başka kültürden edebiyatımıza geçen bir ölçünün halk şiirinde kullanılmasıdır.

Tüm Yönleriyle Aruz Ölçüsü

Aruz deyince tabi ki ilk akla gelen şey aruzun kalıplarıdır. Araplar, &#;faale&#; sözcüğünün kökünden fâ&#;lün, feûlün, fâilâtün, müstef&#;ilün, mefâilün, müstef&#;ilâtün&#; gibi kalıplar çıkarmışlardır. Bu kalıpların her birine tef&#;ile denir. Bu tef&#;ileler belirli bir düzenle arka arkaya sıralanarak bahr denen asıl aruz kalıplarını oluştururlar. Mesela; &#;fâilâtün fâilâtün fâilâtün fâilâtün&#;, Mefûlü mefâilün fâilâtün fâilün&#; gibi&#; Aruz ölçüsünde bu şekilde 19 bahr vardır. Fakat bu bahrlardan sayısız ölçü çıkartılabilir. Örneğin; biraz önce bahsettiğim &#;fâilâtün fâilâtün fâilâtün fâilâtün&#; ölçüsüne remel bahri denir ve sadece bu remel bahrinden 22 ölçü çıkartılır. Görüldüğü gibi aruzun ölçülerinin sayısını tam olarak belirtmek zor fakat Türk edebiyatında ve Türk şairlere ilham olan Arap-Fars şairlerince sık olarak kullanılan bazı aruz kalıplarını şöyle belirtebiliriz:

Mefâilün / Mefâilün / Feûlün
Feilâtün ( Fâilâtün) / Feilâtün / Feilâtün / Feilün ( falün)
Fâilâtün / Fâilâtün / Fâilâtün / Fâilün
Fâilâtün / Fâilâtün / Fâilün
Müfteilün / Müfteilün / Fâilün
Feûlün /Feûlün / Feûlün / Feûl
Mefâilün / Feûlün / Mefâilün / Feûlün
Feilâtün ( Fâilâtün ) / Mefâilün / Feilün ( Falün )
Falün / Feûlün / Falün /Feûlün
Mefûlü / Fâilâtü / Mefâîlü / Fâilün
Mefûlü / Mefâîlün / Feûlün
Mefûlü / Mefâîlü / Mefâîlü / Feûlün
Mefûlü / Mefâîlün / Mefûlü / Feûlün
Mefûlü / Mefâîlü / Feûlün
Müfteilün / Fâilün / Müfteilün / Fâilün
Mefâilün / Mefâilün / Mefâilün / Mefâilün
Müstef ilün / Müstef ilün / Müstefilün / Müstefilün
Müstefilâtün / Müstefilâtün / Müstefilâtün / Müstefilâtün
Feûlün / Feûlün / Feûlün / Feûlün

Tüm Yönleriyle Aruz Ölçüsü

Aruz kalıplarının bu şekilde sıralanmasının esası hecelerin kapalılık açıklıklarıdır. Şimdi açık hece, kapalı hece kavramlarına bakalım;

AÇIK HECE:
Açık hece, genellikle sesli harfle biten hecedir. Örneğin kalem sözcüğünü ele alalım; kalem kelimesini hecelerine ayıralım: ka-lem. İlk hece olan ka- ünlü ile bitmiştir ve dolayısıyla açık hecedir. Aruzda arka arkay üç açık hece kullanılmaz. Çünkü aruz ölçüsünde arka arkaya üç açık heceli kalıp yoktur. Bu da aruzun bir kusurudur. Açık heceler genellikle + işareti ile gösterilir.

KAPALI HECE:
Kapalı hece, ünsüz harfle biten veya uzun ünlüyle (â, î.. vs) biten hecedir.Örneğin; geldim kelimesi: gel-dim. Kapalı heceler genellikle &#; işareti ile gösterilir.

Şimdi aruzla ilgili diğer terimlere bakalım;

TAKTİ:
Aruzla yazılmış bir manzumenin ölçüsünü bulmak için mısralardaki kelimelerin hecelerinin kapalılık-açıklığını bularak, yukarıda bahsettiğimiz gibi + veya &#; ile ya da başka herhangi bir işaretleme yöntemiyle işaretlemek demektir.

ARUZ SORUNLARI:
Aruzdaki ölçü dediğimiz kalıp düzenlerine her sözcüğü uydurmak imkansızdır. Bu zorluğu yenebilmek için şairler vasl, imale, zihaf, kasr, met, ritim gibi sorunlar ortaya koymuşlardır. Şimdi u sorunlara bakalım;

1- Vasl: Ulama demektir. Kapalı bir heceyi açık hece yapmak için kullanılır. Örneğin &#;Hür olmak&#; kelimelerini bir dize olarak kabul edersek bu dizeyi Hür-ol-mak şeklinde hecelerine ayırabiliriz. Yani (- &#; -) kalıbına uyan bir dize elde ederiz. Fakat bu hecelerle bir kalıp yok ise dizeyi hü-rol-mak şeklinde ulama yapıp (+ &#; &#; ) şeklinde bir kalıba ulaşabiliriz. Burada dikkat edilmesi gereken bir başka nokta, eğer dizede ulama varsa fakat kalıp gereği ulama yapmak gerekmiyorsa ulama yapılmaz.

2- İmale: Çekme, uzatma demektir. Aruz ölçüsünde imale ise, kısa olan bir hecenin uzatılmasıdır. Bildiğimiz gibi aruz ölçüsü Arap edebiyatından Türkçeye geçmiştir. Arapça&#;da pek çok uzun ünlü bulunmasına karşın Türkçe&#;de uzun ünlü sayısı sınırlıdır. Bu yüzden şairlerimiz Türkçe&#;yi Arapça&#;ya uydurmaya çalışmış, pek çok normal,kısa ünlüyü, kalıba uydurmak için sündürerek uzatmışlardır. Bu durum da kulağa hiç hoş gelmez. Örneğin aşağıdaki beyite bir bakalım;

&#;Görelim âyine-i devran ne sûret gösterir&#;

bu beyitin ölçüsü; fâilâtün fâilâtün fâilâtün fâilâtün&#;dür. Fakat Türkçe olan ilk kelime, fâilâtün kalıbına uymaz. çünkü gö- hecesi kapalı değil açık hecedir. İşte bu kelime, kalıba uydurulmak için &#;göööörelim&#; şeklinde okunmuştur.

İşte imale Türkçe kelimelerin yapısını değiştiren, kulağa pek hoş gelmeyen, böyle bir kusurdur.

3- Zihaf: Anlam olarak kısma funduszeue.info, imalenin tersidir. yani uzun olan bir heceyi kısa olarak okumaktır. Yalnız dikkat edilecek olan nokta; imalenin Türkçe kelimeleri uzattığı, zihafın ise Arapça ve Farsça kelimeleri kısalttığıdır.

Eski şairler zihafı hoş karşılamazlar, bir çeşit beceriksizlik olarak sayarlardı. Fakat eğer yeri gelirse kullanmaktan da geri kalmazlardı. Örneğin, kaside üstadı Nef&#;inin kasidelerinde bile yer yer zihafa rastlanır.

4- Kasr: Uzuzn bir heceyi hafifletmek, yani inceltmektir. Örneğin şâh kelimesini şeh, mâh kelimesini meh okumaya kasr denir. Kasr iki türlüdür. Bir tür hoş karşılanırken, diğeri hoş karşılanmaz ve kusur sayılır. Meselâ, şâhsuvar kelimesini şehsüvar okumak hoş karşılanır fakat dünya kelimesini dünye okumak hoş karşılanmaz.

Ayrıca kelimenin ilk harfini de ölçü gereği kısaltmak zaman zaman hoş karşılanır. Örneğin; Nedim bir şiirinde İstanbul&#;u Stanbul olarak kasr yapmıştır.

5- Med: İki heceyi bir hece durumuna getirmek, yani bir tam sesi bir buçuk sese çıkarmak demektir. Med bir kusur değil, ritim sağlayan bir özellik sayılmıştır. Med, daima bir uzun hece ile onu izleyen bir kısa hece ile yapılır. Ayrıca med, şiirin ahengine ve ses zenginliğine olumlu yönde katkı sağlar.

Yazar:Gazanfer Tufan

nest...

çamaşır makinesi ses çıkarması topuz modelleri kapalı huawei hoparlör cızırtı hususi otomobil fiat doblo kurbağalıdere parkı ecele sitem melih gokcek jelibon 9 sınıf 2 dönem 2 yazılı almanca 150 rakı fiyatı 2020 parkour 2d en iyi uçlu kalem markası hangisi doğduğun gün ayın görüntüsü hey ram vasundhara das istanbul anadolu 20 icra dairesi iletişim silifke anamur otobüs grinin 50 tonu türkçe altyazılı bir peri masalı 6. bölüm izle sarayönü imsakiye hamile birinin ruyada bebek emzirdigini gormek eşkiya dünyaya hükümdar olmaz 29 bölüm atv emirgan sahili bordo bereli vs sat akbulut inşaat pendik satılık daire atlas park avm mağazalar bursa erenler hava durumu galleria avm kuaför bandırma edirne arası kaç km prof dr ali akyüz kimdir venom zehirli öfke türkçe dublaj izle 2018 indir a101 cafex kahve beyazlatıcı rize 3 asliye hukuk mahkemesi münazara hakkında bilgi 120 milyon doz diyanet mahrem açıklaması honda cr v modifiye aksesuarları ören örtur evleri iyi akşamlar elle abiye ayakkabı ekmek paparası nasıl yapılır tekirdağ çerkezköy 3 zırhlı tugay dört elle sarılmak anlamı sarayhan çiftehan otel bolu ocakbaşı iletişim kumaş ne ile yapışır başak kar maydonoz destesiyem mp3 indir eklips 3 in 1 fırça seti prof cüneyt özek istanbul kütahya yol güzergahı aski memnu soundtrack selçuk psikoloji taban puanları senfonilerle ilahiler adana mut otobüs gülben ergen hürrem rüyada sakız görmek diyanet pupui petek dinçöz mat ruj tenvin harfleri istanbul kocaeli haritası kolay starbucks kurabiyesi 10 sınıf polinom test pdf arçelik tezgah üstü su arıtma cihazı fiyatları şafi mezhebi cuma namazı nasıl kılınır ruhsal bozukluk için dua pvc iç kapı fiyatları işcep kartsız para çekme vga scart çevirici duyarsızlık sözleri samsung whatsapp konuşarak yazma palio şanzıman arızası