taksirle yaralama suçu / Taksirle Yaralama Suçu Cezası Avukatı - İstanbul Ceza Davası Avukatları

Taksirle Yaralama Suçu

taksirle yaralama suçu

Taksirle Yaralama Suçu ve Cezası – TCK Madde

Taksirle yaralama suçu ve cezası TCK maddede düzenlenmiştir. Maddeye göre taksirle yaralama suçu mağdurun vücuduna acı vermek veya sağlığını ya da algılama yeteneğinin bozulması neticesinde ortaya çıkar. Taksirle yaralama suçu, kasten yaralama suçundan bağımsız bir suç olup, fail yaralama sonucunun meydana gelmesini istememekte; ancak göstermesi gereken dikkat ve özeni göstermediği için bu netice meydana gelmektedir. Taksirle yaralama suçunda; failin öngörülebilir bir neticeyi “öngöremeyerek” dikkat ve özen yükümlülüğüne aykırı hakaret ederek yaralama teşkil eden fiili işlemesidir. Taksirli yaralama suçunda, fail hareketi kendi iradesiyle yapmakta fakat hareketinin neden olacağı neticeyi öngörememektedir.  Trafik kazaları, iş kazaları, tıbbi tedaviden doğan kazaların bir çoğu taksirle yaralama suçu kapsamında değerlendirilmektedir. Taksirle yaralama suçu işleyen sanık aleyhine, müştekinin maddi ve manevi tazminat davası açma hakkı vardır. Bunlara örnek olarak;

  • Taksirle yaralama suçu trafik kazasından kaynaklanmışsa, asliye hukuk mahkemesinde trafik kazasından kaynaklanan tazminat davası açılabilir.
  • Taksirle yaralama suçu doktor hatasından ortaya çıkmışsa, eylemi işleyen doktora karşı asliye hukuk mahkemesinde tıbbi malpraktis sebebiyle tazminat davası açılabilir.
  • Taksirle yaralama suçu iş kazasından kaynaklanmışsa, iş mahkemesinde işverene veya üst işverene karşı iş kazası nedeniyle tazminat davası açılabilir.

sayılı Türk Ceza Kanunu cezai sorumluluğu, kasıtlı sorumluluk ve taksirli sorumluluktan oluşmaktadır. Ceza hukukunda esas olan sorumluluk, kasıtlı sorumluluktur. Taksirli sorumluluk ise, istisnai niteliktedir. Türk Ceza Kanunu, maddesinin 1. fıkrasında kastı, 2. fıkrasında ise, olası kastı tanımlamıştır. Kastı, “Suçun kanuni tanımındaki unsurların bilinerek ve istenerek gerçekleştirmesidir.” şeklinde tanımlamaktadır. Taksir ise, genel olarak istenen bir hareketin, istenmeyen neticesinden sorumluluktur. Taksir, maddede “Dikkat ve özen yükümlülüğüne aykırılık dolayısıyla, bir davranışın suçun kanuni tanımında belirtilen neticesi öngörülmeyerek gerçekleştirilmesidir.” şeklinde tanımlanmaktadır. Taksirle yaralama suçu ve cezası ele alınırken taksirin ne olduğunu bilmek bu nedenle önemlidir.

taksirle yaralama sucu nedir

Taksirle Yaralama Suçu Nedir?

Yaralama suçu gerek ülkemizde gerekse diğer ülkelerde düzenlenen ve en çok işlenen suç tiplerinden bir tanesidir. Taksirle yaralama suçu Türk Ceza Kanunu’nda Kişilere Karşı Suçlar başlıklı kısmın Vücut Dokunulmazlığına Karşı Suçlar başlıklı kısmında düzenlenmiştir. TCK’ da yaralamanın tanımı başkasının vücuduna acı vermek veya sağlığının ya da algılama yeteneğinin bozulmasına neden olmak şeklinde belirtilmiştir. Bu eylemlerin bilerek ve isteyerek gerçekleştirilmesi halinde kasten yaralama, istenmediği hallerde ise taksirle yaralama suçu söz konusudur. Taksirle yaralama suçu ve cezası Türk Ceza Kanunu’nun Maddesinde şu şekilde düzenlenmiştir;

Taksirle Yaralama &#; Madde 89

(1) Taksirle başkasının vücuduna acı veren veya sağlığının ya da algılama yeteneğinin bozulmasına neden olan kişi, üç aydan bir yıla kadar hapis veya adlî para cezası ile cezalandırılır.

(2) Taksirle yaralama fiili, mağdurun;

a) Duyularından veya organlarından birinin işlevinin sürekli zayıflamasına,

b) Vücudunda kemik kırılmasına,

c) Konuşmasında sürekli zorluğa,

d) Yüzünde sabit ize,

e) Yaşamını tehlikeye sokan bir duruma,

f) Gebe bir kadının çocuğunun vaktinden önce doğmasına,

Neden olmuşsa, birinci fıkraya göre belirlenen ceza, yarısı oranında artırılır.

(3) Taksirle yaralama fiili, mağdurun;

a) İyileşmesi olanağı bulunmayan bir hastalığa veya bitkisel hayata girmesine,

b) Duyularından veya organlarından birinin işlevinin yitirilmesine,

c) Konuşma ya da çocuk yapma yeteneklerinin kaybolmasına,

d) Yüzünün sürekli değişikliğine,

e) Gebe bir kadının çocuğunun düşmesine,

Neden olmuşsa, birinci fıkraya göre belirlenen ceza, bir kat artırılır.

(4) Fiilin birden fazla kişinin yaralanmasına neden olması halinde, altı aydan üç yıla kadar hapis cezasına hükmolunur.

(5) Taksirle yaralama suçunun soruşturulması ve kovuşturulması şikayete bağlıdır. Ancak, birinci fıkra kapsamına giren yaralama hariç, suçun bilinçli taksirle işlenmesi halinde şikayet aranmaz.

Görüldüğü üzere maddenin 1. fıkrasında Taksirle yaralama suçu ve cezası temel hali düzenlenmiştir. İlgili hükme göre yaralama fiili başkasının vücuduna acı vermek veya sağlığını ya da algılama yeteneğini bozmak şeklinde düzenlenmiştir ve söz konusu eylemlerin taksirle yapılması  taksirle yaralama suçunu oluşturmaktadır. Aynı maddenin ikinci ve üçüncü fıkrası suçun neticesi sebebi ile ağırlaştırılmış hallerini düzenlemiştir. Dördüncü fıkra ise suçun birden fazla kişinin yaralanmasına sebep olduğu hali düzenlemiştir. Söz konusu haller aşağıda detaylı bir şekilde anlatılacaktır.

Taksirle Yaralama Suçu Şartları Nelerdir?

Failin herhangi bir taksirli davranışı ile mağdurun beden ve sağlığının bozulmaya uğramasına neden olması halinde hareket ve netice tamamlanmış ve böylece suç oluşmuş sayılacaktır.  Taksirle yaralama suçu serbest hareketli bir suçtur.  Suçun oluşması için başkasının vücuduna acı vermenin, sağlığının veya algılama yeteneğinin bozulması gerekmektedir. Aksi takdirde taksirle yaralama suçu oluşmayacaktır. Taksirle yaralama suçu icrai hareketle işlenebileceği gibi ihmali hareketle de işlenebilecektir. İcrai hareketle işlendiği durumda; kişinin gerekli özen ve dikkat yükümlüğünü yerine getirmemesinden dolayı suç oluşurken ihmali hareketle işlenen durumda ise tam tersi fail bir harekette bulunmayarak suçun oluşmasına ve yaralanmanın meydana gelmesine sebebiyet verecektir. Yargıtay Ceza Genel Kurulunun yerleşik içtihatlarında taksirli suçlarda aranması gereken hususlar;

  1. Fiilin taksirle işlenebilen bir suç olması,
  2. Hareketin iradi olması,
  3. Sonucun istenmemesi,
  4. Hareket ile sonuç arasında nedensellik bağının bulunması,
  5. Sonucun öngörülebilir olmasına rağmen öngörülmemiş olması şeklindedir.

Bu noktada suçun manevi unsurunun hukuka aykırılık olduğunu; dolayısıyla kanunda belirlenen hukuka uygunluk hallerinin mevcudiyeti halinde failin eylemi suç teşkil etmeyecektir. Bütün bu hususlara ek olarak, taksirle yaralama suçunda önemli olan failin sonucu öngörmesi değil; sonucu istememesi olacaktır ki bu da bilinçli taksir suçunu oluşturacaktır.

Taksirle Yaralama Suçunun Unsurları

Kanunda suç olarak tanımlanan fiili işleyen kişi suçun failidir. Taksirle yaralama suçunun özgü bir suç olmayıp genel suç olarak düzenlenmesinden dolayı faili gerçek kişi olmak kaydı ile herkes olabilir. Taksirle  yaralama suçu ve cezası faili olabilmek için herhangi bir özellik aranmamaktadır. Ancak bir kez daha belirtmek gerekirse; bir kişinin taksirli olarak kendisini yaralaması halinde ( bu konuda özel bir düzenleme mevut olduğu durumlar hariç olmak üzere, örneğin Askeri Ceza Kanunu Maddesi vb.) suç oluşmayacaktır.

Suçun mağduru  insan olmak kaydı ile herkes olabilir. Sağ ve tam doğan herkese karşı bu suç işlenebilir. Suçun mağduru olmak adına tek koşul canlı olmaktır dolayısıyla ölü birine karşı bu suçu işlenemez. Fail, kendisine karşı da bu suçu işleyemez ancak kanunda bazı hallerde kendini yaralamayı suç olarak saymıştır(Askeri Ceza Kanunun maddesi vb.). Bu durumlar haricinde taksirle yaralamada mağdur ve fail aynı kişi olamaz. Ancak yaralama eylemi gebe bir kadına işlenmiş ve çocuğunun vaktinden önce doğmasına ya da çocuğunun düşmesine sebep olmuşsa faile verilecek olan cezanın artmasına sebebiyet verecektir.

Suçun hukuki konusu, hukuk tarafından korunan hukuki değer ya da hukuki menfaat olarak nitelendirilen; ceza normları ile de koruma altına alınan menfaat ve değerlerdir. Yaralama suçunda korunan hukuki menfaat kişi veya kişilerin beden ve psikolojik varlıkları veya dokunulmazlıklarıdır. Vücut bütünlüğü ve dokunulmazlığı da yaşama hakkı kadar önem taşır. Nitekim Anayasası m “Herkes, yaşama, maddî ve manevi varlığını koruma ve geliştirme hakkına sahiptir. Tıbbî zorunluluklar ve kanunda yazılı haller dışında, kişinin vücut bütünlüğüne dokunulamaz; rızası olmadan bilimsel ve tıbbi deneylere tâbi tutulamaz. Kimseye işkence ve eziyet yapılamaz; kimse insan haysiyetiyle bağdaşmayan bir cezaya veya muameleye tâbi tutulamaz.&#; düzenlemesini getirmek suretiyle bu önemi açıkça ifade etmiştir. Söz konusu hakkın ve dokunulmazlığın pek çok uluslararası belgede de düzenlenmiş olması konunun önem ve özelliğini artırmaktadır.

Vücut bütünlüğü esas itibariyle yaşama hakkı gibi kişilik hakkının bir parçasını oluşturur. Vücut bütünlüğü kişinin maddi ve manevi varlığını koruma ve geliştirme hakkı ile birlikte düşünülmelidir. Dolayısıyla vücut bütünlüğü sadece somut bedeni değil, ruhsal tamlığı da içerir. Bu yönüyle insan haysiyeti ile de doğrudan ilintilidir. Vücut bütünlüğüne yani kişinin maddi ve manevi varlığına yönelik her müdahale aural olarak insan haysiyetini ihlal eder. Anayasa “kimse insan haysiyetiyle bağdaşmayan bir muameleye tâbi tutulamaz.&#; demek suretiyle bunu ifade etmektedir.

Taksirle yaralama suçu serbest hareketli bir suçtur. Bu anlamda mağdurun(başkasının) vücuduna acı veren veya sağlığının ya da algılama yeteneğinin bozulmasına neden olan her türlü hareket bu suçu oluşturabilir. Bu yönüyle taksirle yaralama suçu seçimlik hareketli bir suçtur.  Yine bu çerçevede suçun serbest hareketli bir suç olduğu söylenmelidir. Bu suç icrai bir hareketle işlenebileceği gibi ihmal suretiyle de işlenebilir.

Suçun oluşması bakımından algılama yeteneğinin bozulmasına neden olan hareketlerin varlığı bu suçun mutlaka maddi nitelikte değil, manevi nitelikte hareketlerle de işlenebileceğini ortaya koymaktadır. Bu yönüyle hareketlerin bedene yönelik ve ona acı verir nitelikte olması şart değildir. Akli bir karışıklık yaratılması da yeterlidir. Ancak her durumda yapılan hareketlerin yaralama neticesini doğurmuş ya da doğurmaya elverişli olması gerekir. Bu da ancak hareket ile netice arasındaki nedensel ilişkinin ortaya konulması ile belirlenebilir.

Yaralama neticesini doğuran hareketlerin birden fazla olması, suçun da birden fazla olması anlamına gelmez. Örneğin, birden fazla bıçak darbesinin varlığı gibi. Yaralama fiiline yönelik hareketler sırasında kullanılan aracın niteliği kural olarak önemli değildir. Hüküm başlığı ile birlikte değerlendirildiğinde yaralama neticesinin vücuda acı verme veya sağlığı ya da algılama yeteneğini bozma biçiminde ortaya çıkması gerekir. Diğer haller ve amaçların varlığı taksirle yaralama ile cebir, işkence ve eziyet gibi benzer suç tipleri arasındaki farkı da ortaya koyar. Suçun oluşması bakımından acının vücudun hangi bölgesine yönelik olduğu önemsizdir. Buna karşın, hareketlerin örneğin duyulardan veya organlardan birinin işlevinin sürekli zayıflamasına sebebiyet vermesi durumunda ceza ağırlaştırılarak verilir.

Vücuda acı verme, bir kişiye karşı vücut dokunulmazlığı ve esenliğini önemsiz sayılmayacak derecede ihlal eden kötü muamelelerin gerçekleştirilmesidir Vücuda acı verme esas itibariyle maddi bir acıyı ifade eder. Bununla birlikte vücuda acı vermeyen ancak kişinin ruh sağlığı üzerinde etkili olabilecek davranışların da yaralama niteliğinde olacağı söylenmelidir. O halde beden bütünlüğüne yönelik acı veren her hareket bu kapsamda değerlendirilmelidir.

Sağlığı bozma haline bakacak olursak; sağlık, yalnızca hasta veya sakat olmamak değil bedenen ve ruhen tam bir iyilik hali olarak tanımlanabilir. O halde hastalığa, sakatlığa, bedenen ya da ruhen kötülüğe yol açan her şey sağlığı bozma olarak anlaşılmalıdır. Bu durumda hastalık sayılmayan hallerin de sağlığı bozmaya sebebiyet verebildiği söylenmelidir. Mevcut bir rahatsızlığı artıran hareketler de sağlığı bozma içinde değerlendirilir.

Hastalık bulaştırılması da sağlığın bozulmasıdır. Ancak vücutta sağlığın bozulmasına ilişkin bir durumun mağdurda acı vermesi şart değildir.  Basit bir yara, şişlik kendiliğinden iyileşmiş olsa da yine sağlığı bozan bir hal olarak kabul edilmelidir. Sağlığın bozulması sonrası ortaya çıkan durumun ne kadar süreyle devam ettiği önemli değildir.

Madde metninde yaralamaya ilişkin olarak bir diğer kıstas ise algılama yeteneğinin bozulması olarak düzenlenmiştir.  Akıl hastalığı düzeyine ulaşmayan ancak düşünme, idrak ya da iradi hareket etme yeteneğinde bozukluk meydana getiren hareketler algılama yeteneğinin bozulması içinde değerlendirilmelidir. Kişinin dış dünyayı anlayabilme ve ona tepki verebilme yeteneğini azaltan ya da yok eden her durum bu kapsamda değerlendirilmelidir.

Ceza Hukukunda manevi unsur, işlenen fiil ile fail arasındaki bağı ifade eder dolayısıyla suçun kasıtla mı yoksa taksirle mi işlendiğini belirtir. Taksirle yaralama suçunun manevi unsuru adından da anlaşılacağı üzere taksir derecesinde kusurdur. Suç; adi taksir ya da bilinçli taksirle işlenebilir. Fail öngörülebilir bir neticeyi gerçekleştirirken taksirli bir hareketin sonucunu öngöremeyerek gerekli dikkati ve özeni göstermeyip fiili bilerek ve isteyerek yapmakta fakat sonucu istememektedir. Bu durumda basit taksir oluşmaktadır. Eğer neticeyi öngörüyorsa ancak sonucu istemiyorsa bilinçli taksir söz konusudur.  Bilinçli taksirin varlığı halinde failin cezası ağırlaştırılır ve fiil şikayete bağlı olmaktan çıkar. Ancak bilinçli  taksirle yaralama da adi taksirle yaralama da uzlaşma kapsamında suçlar arasındadır.

Suçun temel şekline ilave edilen ve cezanın artırılmasını veya indirilmesini gerektiren hallere, suçun nitelikli halleri denmektedir. Böyle durumlarda kanunda belirtilen suçun basit halinin yanında ek, bir hareket, bir unsur ortaya çıkacaktır. Taksirle yaralama suçuna ilişkin maddede neticesi sebebiyle suçun ağırlaştırılmış hallerine yer verilmiştir ve bu halleri kanun koyucu uygulanacak ceza açısından ikiye ayırmıştır. İlk Grupta yer alan filer aşağıdaki gibidir ve bu hallerde  faile verilecek ceza yarısı oranında arttırılır;

 Taksirle yaralama fiili, mağdurun;

  • Duyularından veya organlarından birinin işlevinin sürekli zayıflamasına

Bu noktada dikkat edilmesi gereken husus eylemin neticesinde duyu veya organların işlevinin sürekli olarak zayıflamasıdır. Dolayısıyla bu noktada zayıflamanın geçici olması bu bent kapsamına girmeyecektir. Zayıflık devamlılık göstermelidir.

  • Vücudunda kemik kırılmasına

Taksirle yaralama suçunun mağdurunun vücudunda herhangi bir kemiğin kırılmasına sebebiyet vermiş hali TCK 89/2/b bendi gereği neticesi sebebi ile ağırlaştırılmış taksirle yaralama suçunu oluşturacaktır.

  • Konuşmasında sürekli zorluğa

Taksirle yaralama suçunun mağdurunun konuşmasında sürekli zorluğa sebebiyet vermiş hali TCK 89/2/b bendi gereği neticesi sebebi ile ağırlaştırılmış taksirle yaralama suçunu oluşturacaktır.

Yine bu bende ilişkin olarak sabit izin ne olacağı hususunda tereddütler yaşanabilmektedir. İzin sabit iz olup olmadığının değerlendirilmesi için en az altı ay beklenmesi gerekecektir. Bu nedenle adli tıp uygulamalarında bu konudaki değerlendirme yaralanmadan en az altı ay sonra yapılmaktadır.

  • Yaşamını tehlikeye sokan bir duruma

Mağdurun yaşamını tehlikeye sokan durum yaralama sonrası kişinin yaşamının mutlak surette tehlikeye maruz kalması, ancak gerek kendi vücut direnci gerek se tıbbi yardımla kurtarılmış hali olarak ifade edilebilir. Diğer bir değişle yaralamanın ölüm neticesini meydana getirmeye elverişli olması ve hatta böyle bir neticenin yüksek ve yakın bir ihtimal dahilinde olması gerekmektedir.

  • Gebe bir kadının çocuğunun vaktinden önce doğması

Bu halin söz konusu olabilmesi için öncellikle eylem ve çocuğun vaktinden önce doğması arasında nedensellik bağının bulunması gerekir ve fail mutlaka mağdurun gebe olduğunu bilmelidir aksi takdirde bu bentte düzenlenen nitelikli hal oluşmayacaktır.

Neticesi sebebi ile ağırlaşmış taksirli yaralamada ikinci grup neticeler aşağıdaki gibidir ve bu neticelerin meydana geldiği durumda faile verilecek olan ceza bir kat arttırılacaktır ki bu da ilk grup neticelere verilen cezalardan daha fazla bir ceza anlamına gelmektedir;

 Taksirle yaralama fiili, mağdurun;

  • İyileşmesi olanağı bulunmayan bir hastalığa veya bitkisel hayata girmesine,

Bu bentle ilgili olarak ise, iyileşme olasılığı bulunmayan hastalığın kapsamına zihinsel hastalıkların da dahil edileceği hususu ve iyileşmeme durumunun kesinlik arz etmekten ziyade olasılığının bulunma ihtimali olmasının yeterli olacak olması önem arz etmektedir.

  • Duyularından veya organlarından birinin işlevinin yitirilmesine,

Taksirle yaralama suçunun, kişinin duyularından veya organlarından birinin işlevinin yitirilmesine sebep olması hali TCK 89/3/b bendi gereği neticesi sebebi ile ağırlaştırılmış taksirle yaralama suçunu oluşturacaktır.

  • Konuşma ya da çocuk yapma yeteneklerinin kaybolmasına,

Konuşma yeteneğinin kaybı durumunda mağdur ya hiç konuşamamakta ya da bir takım sesler çıkarsa dahi bu sesler konuşma olarak nitelenmemelidir. Örneğin kekemelik bu bent kapsamına değil, konuşmada sürekli zorluk kapsamına girmektedir. Çocuk yapma yeteneğinin kaybolması kapsamına ise üremeye yardımcı organları içine alan yaralama durumları girmektedir.

  • Yüzünün sürekli değişikliğine,

Eğer yüz sınırları içerisinde oluşan yaralanmanın bıraktığı iz, o kişiyi önceden tanıyanların onu tanımasında duraksamaya yol açacak şekilde yüzün doğal görünümünü bozmuş ise bu durumda yüzde sürekli değişiklikten bahsedilir. Bu duruma örnek olarak; yüze kezzap gibi ağır kimyasallar atılması örneği gösterilebilir.

  • Gebe bir kadının çocuğunun düşmesine,

Bu halin söz konusu olabilmesi için öncellikle eylem ve çocuğun düşmesi  arasında nedensellik bağının bulunması gerekir ve fail mutlaka mağdurun gebe olduğunu bilmelidir aksi takdirde bu bentte düzenlenen nitelikli hal oluşmayacaktır.

TCK 89/4 ‘da  taksirle yaralama fiilinin  birden fazla kişinin yaralanmasına neden olması hali de nitelikli hal olarak düzenlenmiştir. O halde fail taksirli hareketi ile iki veya daha fazla kişinin yaralanmasına neden olmuşsa cezası ağırlaştırılacaktır.

taksirle yaralama sucu cezasi

Taksirle Yaralama Suçu Cezası Nedir?

  • Taksirle Yaralama Suçu Temel Halinin Cezası

Taksirle yaralama suçunun temel halinin cezası üç aydan bir yıla kadar hapis veya adli para cezasıdır. Türk Ceza Kanunu 89/1 gereği, taksirle başkasının vücuduna acı veren veya sağlığının ya da algılama yeteneğinin bozulmasına neden olan kişi, üç aydan bir yıla kadar hapis veya adlî para cezası ile cezalandırılır.

Taksirle yaralama suçu basit hali cezası 3 aydan 1 yıla kadardır.

  • Taksirle Yaralama Suçu Nitelikli Hallerinin Cezası

  • TCK md. 89/2 gereği taksirle yaralama fiili, mağdurun;
  1. Duyularından veya organlarından birinin işlevinin sürekli zayıflamasına,
  2. Vücudunda kemik kırılmasına,
  3. Konuşmasında sürekli zorluğa,
  4. Yüzünde sabit ize,
  5. Yaşamını tehlikeye sokan bir duruma,
  6. Gebe bir kadının çocuğunun vaktinden önce doğmasına,

neden olmuşsa suçun basit şeklinin işlenmesi halinde verilen ceza yarısı oranında artırılır. Yani sanığa, 4,5 aydan 1,5 yıla kadar hapis cezası veya adli para cezası verilir.


  • TCK md. 89/3 gereği taksirle yaralama fiili, mağdurun;
  1. İyileşmesi olanağı bulunmayan bir hastalığa veya bitkisel hayata girmesine,
  2. Duyularından veya organlarından birinin işlevinin yitirilmesine,
  3. Konuşma ya da çocuk yapma yeteneklerinin kaybolmasına,
  4. Yüzünün sürekli değişikliğine,
  5. Gebe bir kadının çocuğunun düşmesine,

neden olmuşsa, suçun basit şeklinin işlenmesi halinde verilen ceza bir kat artırılır. Yani, sanığa 6 aydan 2 yıla kadar hapis cezası veya adli para cezası verilir.


  • Taksirle işlenen fiilin birden fazla kişinin yaralanmasına neden olması halinde, altı aydan üç yıla kadar hapis cezasına hükmolunur. Bu halde faile adli para cezası verilmesi öngörülmemiştir.

Trafik kazaları sonucu taksirle yaralama suçunun oluştuğu durumlarda verilen cezanın yanında ek olarak ehliyetinin geri alınması gibi bir yaptırım da uygulanabilir. Böyle bir durumda failin ehliyeti YTCK’nın Maddesine göre en az 3 ay en fazla 3 yıl süre ile sürücü belgesi alınabilir

TCK’da taksirle yaralama suçuna özgü bir indirim hali düzenlenmemiştir. Ancak bazı hukuka uygunluk nedenlerinin varlığı halinde cezasızlığa hükmolunabilir ya da cezada indirime gidilebilmektedir.  Failin kusurluluğunu etkileyen haller aşağıdaki gibidir:

  • Hukuka aykırı fakat bağlayıcı bir emrin yerine getirilmesi
  • Zorunluluk hali
  • Meşru savunmada sınırın heyecan, korku ve telaş nedeniyle aşılması
  • Cebir ve tehdit dolayısıyla kişinin irade yeteneğinin etkilenmesi
  • Haksız tahrik
  • Yaş küçüklüğü, sağır ve dilsizlik
  • Akıl hastalığı
  • Geçici nedenler, alkol ve uyuşturucu madde etkisinde olma

Suçun Özel Görünüşleri

TCK Maddesi teşebbüsü kişinin işlemeyi kastettiği bir suçu elverişli hareketlerle doğrudan doğruya icraya başlayıp da elinde olmayan nedenlerle  tamamlayamaması hali olarak düzenlemiştir. Suça teşebbüste fail suçu tamamlamak amacıyla hareket etmesine rağmen, elinde olmayan nedenlerden dolayı bunu gerçekleştirememektedir. Bu durumda ise kişiye tamamlanmış suça oranla daha az bir ceza verilmektedir.  Madde metninden de anlaşılacağı üzere teşebbüs kasıtlı suçlarda mümkünken, taksirle işlenen suçlarda teşebbüs mümkün değildir.  Bu nedenle taksirle yaralama suçunda teşebbüs mümkün değildir.

TCK Madde gereği iştirak, bir suç işleme kararının icrası kapsamında birden fazla kişi tarafından fikir ve eylem birliği içinde birlikte suç işlenmesindir. Yine madde metninden de anlaşılacağı üzere iştirak kurumunun oluşması için ortada bir suç işleme kararı ve fikir ve eylem birliği olması gerekmektedir ki bu da taksir kurumunun doğasına aykırıdır. Dolayısıyla taksirle işlenen suçlarda bir suç işleme kararı ya da fikri; kastı olmadığı için  iştirak hali de mümkün değildir. Taksirle yaralama suçunda her bir fail kendi kusurundan ayrı ayrı sorumlu olacaktır.

Suçların içtimai, bir kişinin birden fazla ceza kanunu hükmünü ihlal etmesi ve bu sebepten de birden fazla suçtan sorumluluk doğması halinde oluşmaktadır. Suçların içtimai kurumu ceza sorumluluğunun sınırlarını daraltıcı niteliktedir. İçtimai hükümlerine göre  kişinin bir veya birden çok fiille, ceza kanununun aynı hükmünü veya farklı hükümlerini bir veya birden çok ihlal etmesi, dolayısı ile failin birden çok suçtan değil tek bir suça göre cezalandırılmasıdır. TCK’nın Maddesi fikri içtimai ise söyle anlatmaktadır: ”İşlediği bir fiil ile birden fazla farklı suçun oluşumuna sebebiyet veren kişi, bunlardan en ağır cezayı gerektiren suçtan dolayı cezalandırılır.” Taksirli suçlarla, kasıtlı suçların fikri içtimalarının mümkün olduğu, doktrinde İçel tarafından ve Yargıtay içtihatlarında kabul edilmektedir. Dolayısıyla yaralama gibi neticeli suçlarda fikri içtimai hükümleri uygulanabilecektir.  Nitekim Yargıtay  2. Ceza Dairesi , / numaralı kararında :

“Taksirli fiillerde failin hareketi icrai veya ihmali olabileceği, taksirli suçun birden fazla fail veya birden fazla hareketle meydana getirilebileceği, faillerin ve her birinin hareketlerinin sonucunda istenmeyen neticenin meydana gelmesi halinde iştirak halinin değil, taksirli hareketlerin bir araya gelmesinden yani nedenlerin içtimaından sözedilebileceği, Yargıtay Ceza Genel Kurulunun ve tarihli ve taksirli suçlara daha önce bakan 4. ve 9. Ceza Dairelerinin muhtelif kararlarında belirtilmiş ve taksirli suçlara iştirakin değil, birlikte işlemenin söz konusu olabileceği ve nedenlerin içtimaının neticeyi meydana getirdiği, bu hallerde her birinin hareketlerinden sorumlu olacakları……” şeklinde belirtilmiştir.

Adli Para Cezasına Çevirme, Erteleme ve Hükmün Açıklanmasının Geri Bırakılmasına Kararı

Yargılamayı gerçekleştiren mahkeme tarafından, hükümlünün bir miktar parayı devlet hazinesine ödemesine karar verilmesidir. Taksirle yaralama nedeniyle ceza mahkemesi tarafından verilen cezanın Adli Para Cezası olabileceği düzenlenmiştir. Ancak hapis cezası verildiği durumlarda bu ceza Adli Para Cezasına çevrilmez.

Mahkemece yargılanan kişinin suçlu olduğu tespit edilmiş ve kişi hakkında hapis cezası hükmedilmiştir. Ancak, mahkeme tarafından kişiye verilen hapis cezasının, cezaevinde infaz edilmesinden şartlı olarak vazgeçilmesi halinde erteleme kararı verilmiş olacaktır. Taksirle yaralama suçuna ilişkin, hükmedilen cezanın 2 yıl veya daha az olması halinde ve erteleme kurumuna ait diğer şartların sağlanması halinde erteleme kararının verilmesi mümkün olacaktır.

  • Hükmün Açıklanmasının Geri Bırakılması

Sanık hakkında hükmolunan cezanın belli bir denetim süresi içerisinde sonuç doğurmaması, denetim süresi boyunca kasıtlı bir suç işlenmez ve yükümlülüklere uygun davranılırsa ceza kararının ortadan kaldırılması ve davanın düşmesine yol açan bir cezanın bireyselleştirilmesi kurumudur. Taksirle yaralama suçu nedeniyle hükmedilen hapis cezası miktarının 2 yıl veya daha az olması halinde suçu işleyen hakkında hükmün açıklanmasının geriye bırakılması kararı verilebilir.

Taksirle Yaralama Suçu Soruşturma ve Kovuşturma Aşaması

  • Taksirle Yaralama Suçunda Soruşturma Aşaması

Bilinçli taksir hali hariç taksirle yaralama suçu şikâyete tabi bir suç olduğundan dolayı şikayet üzerine savcılık araştırma başlatacaktır. Bu araştırmada işlendiği iddia edilen suça dair deliler toplanmaya çalışılacaktır. Eğer savcı, yeterli delilin var olduğuna kanaat getirirse iddianame düzenleyecektir. Aksi halde kovuşturmaya yer olmadığına dair karar verecektir; halk arasında bu karara takipsizlik kararı da denmektedir. Savcının iddianame düzenleyebilmesi için, suçun işlendiği yönünde yeterli şüphe söz konusu olmalıdır. Böyle bir yeterli şüphe şartının şart koşulmasının nedeni, yargının iş yükünün gereksiz davalarla artırılmaması ve insanların gereksiz yere yargılanmamasıdır. Bir kez daha belirtmek gerekir ki, TCK 89/5’e göre taksirle yaralama suçunun soruşturulması ve kovuşturulması şikâyete bağlıdır. Ancak, birinci fıkra kapsamına giren yaralama hariç, suçun bilinçli taksirle işlenmesi halinde şikayet aranmaz.

  • Taksirle Yaralama Suçunda Kovuşturma Aşaması

Kovuşturma aşamasında; suç üzerine soruşturma aşaması tamamlanmış artık bir ceza    mahkemesinde dava açılmış demektir. Kovuşturma aşamasında; yargılama makamı, savcılık makamı, savunma makamının işbirliği söz konusudur. Savcının düzenlediği iddianamenin Mahkeme tarafından kabul edilmesi ile kovuşturma aşamasına geçilmiştir. Kovuşturma aşamasında ceza mahkemeleri görevli olacaktır.  Kovuşturma evresi son evredir ve kovuşturma aşamasının sonunda faile verilecek olan cezaya hükmedilecektir.  Taksirle yaralama suçunda görevli mahkeme Asliye Ceza Mahkemeleri olacaktır.

Taksirle Yaralama Suçu Gözaltı ve Tutukluluk Hali

Gözaltı kararı savcının kararı ile şüphelinin polis ya da jandarma tarafından özgürlüğünün geçici bir süreliğine sınırlanmasını sağlayan karardır. Gözaltına alma karar için hakim kararı aranmamaktadır. Göz altı kişinin özgürlüğünün sınırlandığı anda başlamaktadır. Dolayısıyla aslında şüphelinin yakalandığı anda gözaltı süresi başlamaktadır. Ceza Muhakemesi Kanunu’nun  maddesinde gözaltına ilişkin düzenlemeler mevcuttur. İlgili maddeye göre gözaltı süresi yakalama anından itibaren 24 saati geçemez. Gözaltına alma, bu tedbirin soruşturma yönünden zorunlu olmasına ve kişinin bir suçu işlediği şüphesini gösteren somut delillerin varlığına bağlıdır. Ceza Muhakemesi Kanununda yer alan bu düzenlemeye göre Taksirle Yaralama suçunda Cumhuriyet Savcısının vereceği kararla şüpheli göz altına alınabilecektir.

Tutuklama kararı Ceza Muhakemesi Kanunun’da en ağır koruma tedbiri olarak düzenlenmiştir. Tutuklama kararı da gözaltı kararı gibi geçici bir koruma tedbiridir. CMK’nın Maddesinde kuvvetli suç şüphesinin varlığını gösteren somut delillerin ve bir tutuklama nedeninin bulunması halinde, soruşturma ya da kovuşturma evresinde şüpheli veya sanık için tutuklama kararı verilebilir. Ancak verilecek olan tutuklama kararı verilmesi beklenen ceza ve işin önemi ile ölçülü olmalıdır. Ceza yargılamasında aslolan sanık ya da şüphelinin tutuksuz bir biçimde soruşturma ya da kovuşturmasına devam edilmesidir. Dolayısıyla tutuklama hali her zaman bir istisnai nitelikte olan koruma tedbiridir Sadece adlî para cezasını gerektiren suçlarda veya vücut dokunulmazlığına karşı kasten işlenenler hariç olmak üzere hapis cezasının üst sınırı iki yıldan fazla olmayan suçlarda tutuklama kararı verilemez. Dolayısıyla taksirle yaralamanın basit hali için tutuklama kararı verilemez.

Şikayet Süresi, Zamanaşımı, Uzlaşma, Etkin Pişmanlık ve Görevli Mahkeme

  • Suçu Şikayet Süresi ve Zamanaşımı

Taksirle adam yaralama suçu şikayete tabi suçlardandır. Şikayet süresi, suçun işlenmesinden ve failin öğrenilmesinden itibaren 6 aydır. Ancak birinci fıkra kapsamına giren yaralama hariç, Taksirle yaralama suçunun birinci fıkra kapsamına giren basit hali hariç olmak üzere bilinçli taksirle işlenmesi halinde şikayet aranmaz. Taksirle yaralama suçu için dava zamanaşımı süresi 8 yıldır. Taksirle yaralamada şikayetten vazgeçme durumunda dosyanız düşer. Belli koşulların gerçekleşmesi halinde zamanaşımı süresi 12 yıla kadar uzayabilmektedir.

Ceza hukukunda uzlaşma Ceza Muhakemesi Kanunun ve Maddelerinde düzenlenmiştir ve suçtan mağdur olan kişinin suç şüphelisi ile anlaşması sonucunda ceza yargılamasının sona ermesidir. Uzlaşma şikâyetten vazgeçme değildir. Taksirle yaralama suçunun her hali uzlaşmaya tabi suçlardan biri olarak düzenlenmiştir. Uzlaştırma müzakereleri ve uzlaşma anlaşması, şartları varsa hem soruşturma aşamasında hem de kovuşturma aşamasında yapılabilir.

Etkin pişmanlık Türk Ceza Kanununda düzenlenmiş bir kişisel cezasızlık ya da ceza da indirime sebep olan kurumdur. Etkin pişmanlık hükümleri, Türk Ceza Kanunu’nda her suç tipi için düzenlenmemiştir. Kimi suç tipleri için öngörülen etkin pişmanlık hükümleri, kanunilik ilkesi gereğince yalnızca düzenlenmiş olduğu suç tipleri bakımından uygulanabilecek bir hukuki müessesidir. Taksirle Yaralama suçunun basit ve nitelikli halleri de dahil olmak üzere hiçbir hali için erkin pişmanlık kurumu düzenlenmemiştir.

Taksirle yaralama suçunda belirlenen ceza sınırına göre görevli mahkeme Asliye Ceza mahkemesidir. Taksirle yaralama suçunun kanunda gösterilen basit ve nitelikli halleri de dahil olmak üzere her hali için görevli mahkeme Asliye Ceza Mahkemeleridir. Taksirle yaralama suçunun işlendiği takdirde dava Asliye Ceza Mahkemesinde görülecektir.

Taksirle Yaralama Suçu Yargıtay Kararları

Ceza Genel Kurulu Esas No: / Karar No: / CD Karar No:

  • Taksirle Yaralama Suçu ve Cezası
  • TCK Madde

İki yıldan on beş yıla kadar hapis cezasını gerektiren taksirle üç kişinin ölümüne   sebebiyet verme suçundan sanık hakkındaki temel cezanın beş yıl olarak tayin edilmesinin isabetli bulunup bulunmadığına ilişkin Yargıtay kararı ;

Yerel mahkeme tarafından, iki yıldan onbeş yıla kadar hapis cezasını gerektiren taksirle üç kişinin ölümüne neden olma suçunda, iki sınır arasında temel ceza belirlenirken, &#;suçun işleniş biçimi, failin taksire dayalı kusurunun yoğunluğu, meydana gelen zararın ağırlığı ve maddede öngörülen hapis cezasının alt sınırı&#; nazara alınarak, tam kusurlu olarak meydana getirdiği trafik kazası sonucu, kazada herhangi bir kusuru bulunmayan üç kişinin ölümüne sebebiyet veren sanık hakkında, dosya muhtevası ile adalet ve hakkaniyet kurallarına uygun şekil- de asgari hadden biraz daha fazla uzaklaşmak suretiyle ceza tayini gerektiği gözetilmelidir.


Genel Kurulu Esas No: / Karar No: /45 CD Karar No:

  • Taksirle Yaralama Suçu ve Cezası
  • TCK Madde

Bir kişinin yaralanması ile sonuçlanan trafik kazasında sanığın yaya olması ve herhangi bir trafik aracını kullanmaması nedeniyle, taksirle yaralama suçunun faili olup olamayacağına ilişkin Yargıtay Kararı:

Taksirle öldürme ve yaralama suçları herkes tarafından işlenebilecek suçlardan olup kategorik olarak yayaların bu suçların faili olamayacakları söylenemez. Dolayısıyla trafik kazalarında sürücüler gibi yayaların da kendileri için öngörülen trafik kurallarına uymamak suretiyle kusurlu hareket ederek başkasının yaralanmasına veya ölümüne neden olması durumunda taksirli ilgili suçtan cezalandırılması mümkündür.

Bu nedenle Özel Dairece yaya olan sanığın kusuruyla sebebiyet verdiği trafik kazasında sadece tazminat sorumluluğu bulunup ceza sorumluluğunun olamayacağının kabulünde isabet bulunmamaktadır. Bu itibarla, haklı nedene dayanan Yargıtay Cumhuriyet Başsavcılığı itirazının kabulüne, Özel Daire onama kararının kaldırılmasına, yerel mahkeme hükmünün ulaşılan bu sonuç ile birlikte esasının incelenmesi için dosyanın Özel Daireye gönderilmesine karar verilmelidir.


Genel Kurulu /15 E., /38 K. CD Karar No:

  • Taksirle Yaralama Suçu ve Cezası
  • TCK Madde

Taksirle yaralama, takibi şikayete bağlı suçlarda şikayetin süresinden sonra yapılmış olmasına rağmen kamu davası açılması ve düşme kararı

Katılanın, günü sanığın sevk ve idaresinde bulunan özel halk otobüsünden ineceği sırada aracın hareket ettirilmesi nedeniyle yaralandığı olayda, katılanın eşinin müracaatı üzerine sanık hakkında soruşturma yapılarak TCK&#;nın 89/1 ve 89/2-b- son maddeleri uyarınca cezalandırılması talebiyle kamu davası açıldığı, olayın üzerinden yaklaşık olarak 1 yıl 2 ay geçtikten sonra katılanın ilk defa mahkemede sanıktan şıkayetçi olduğunu beyan ettiği, bilinçli taksirle hareket etmediği anlaşılan sanığın eyleminin sevk maddelerine uygun şekilde takibi şikâyete bağlı taksirle yaralama suçunu oluşturduğu, şikayetin hak sahibi kişi tarafından bizzat yapılması gerektiği, katılanın altı aylık kanuni süre içerisinde bizzat şikâyette bulunmadığı, süresinden sonra yaptığı şikayetin hukuki sonuç doğurmayacağı anlaşıldığından yerel mahkemece sanık hakkındaki amu davasının düşmesine karar verilmesinde bir isabetsizlik bulunmamaktadır.


Taksirle Yaralama Örnek Şikayet Dilekçesi Suç Duyurusu

………  (Suçun İşlendiği Yer Buraya Yazılacak) Cumhuriyet Başsavcılığı’na

MÜŞTEKİ   : İsim Soyisim (TC Kimlik No) &#; Adres Bilgileri

VEKİLİ       : Av. Umur YILDIRIM

Söğütözü Mah. Söğütözü Cad. No:2 Koç İkiz Kuleleri B Blok Kat:4 Daire:7, Çankaya

ŞÜPHELİ   : İsim Soyisim (TC Kimlik No) &#; Adres Bilgileri

SUÇ             : Taksirle Yaralama Suçu (TCK 89)

SUÇ TARİHİ VE YERİ  : …/…/…

KONU       : Şüpheli hakkında işlediği suç nedeniyle soruşturma başlatılmasını, soruşturma sonucunda kamu davası açılması talepli şikâyet dilekçesidir.

AÇIKLAMALAR

  • Burada yaşanılan olay anlatılmalıdır.
  • Burada ise, yaşanılan olaya ilişkin hangi delillerin olduğundan bahsedilmelidir.
  • Dilekçenin ekinde verilecek delillerin neler olduğu belirtilmelidir.

HUKUKİ SEBEPLER: TCK ve ilgili her türlü yasal mevzuat.

HUKUKİ DELİLLER : Tanık, yemin, video kaydı, fotoğraf görüntüleri, mesajlar ve ilgili her türlü yasal delil.

SONUÇ ve İSTEM : Yukarıda açıklanan nedenlerle şüpheli hakkında soruşturma başlatılmasını, soruşturma sonucunda kamu davası açılması yönünde karar verilmesini saygılarımla vekâleten arz ve talep ederiz.

                      Müşteki Vekili            

                    Av. Umur Yıldırım

Taksirle Yaralama SuçuSıkça Sorulan Sorular

Taksirle yaralama suçundan dolayı şikayete bulundum. Şikayetimden vazgeçebilir miyim?

Taksirle yaralama suçunun basit hali ve nitelikli halleri şikayete  tabi suçlardandır. Dolayısıyla şikayetinizden vazgeçebilmeniz mümkündür. Ancak Taksirle yaralamanın basit hali hariç olmak üzere bilinçli taksirle işlenmesi durumunda şikayetinizden vazgeçmeniz mümkün olmayacaktır.

Kaza ile yaralandım, maddi manevi tazminat talebinde bulunabilir miyim?

Taksirle yaralama eylemi sonrası suçtan mağdur olan kişi, bu zararları tazmin etme maksadıyla maddi ya da manevi tazminat davası açabilir. Ancak bu tazminat davaları ceza yargılaması kapsamında olmayıp somut olaya göre belirlenecek olan  görevli mahkemeye dava açılması için ayrı bir başvuru yapmak gerekecektir.

Taksirle Adam Yaralama Suçu Cezası

Taksirle Yaralama Suçu Nedir? (TCK 89)

Taksirle yaralama suçu, TCK’nın maddesinde düzenlenmiştir. Taksirle yaralama; failin öngörülebilir bir neticeyi “öngöremeyerek” dikkat ve özen yükümlülüğüne aykırı bir hareketle yaralama teşkil eden fiili işlemesidir. Taksirli yaralama suçunda, fail hareketi kendi iradesiyle yapmakla birlikte hareketinin neden olacağı neticeyi öngörememektedir. Örneğin, otomobil sürerken ani bir dalgınlıkla önündeki araca çarpan ve araçtakilerin yaralanmasına neden olan sürücü taksirle yaralama suçu işlemiş olur.

Taksirle yaralama suçu, iş kazası, trafik kazası, doktor hatası gibi sayısız nedenlerle bir kimsenin vücuduna taksirle zarar verilmesi halinde meydana gelir. Örneğin, kolonoskopi sırasında dikkatsiz davranarak hastanın bağırsağını delen doktor da taksirle yaralama suçu işlemiş olur.

Taksirle yaralama suçu ile kasten yaralama suçu arasındaki en önemli fark, kasten yaralamada failin doğrudan kastla bilerek ve isteyerek neticeyi gerçeleştirmesi, taksirle yaralamada ise failin dikkatsiz ve özensiz davranışı ile neticeyi öngöremeden yaralamayı gerçekleştirmesidir.

Sosyal yaşam içerisinde her birey belli ölçüde dikkatli ve özenli hareket etmek, başkalarına zarar vermemek için gerekli önlemleri almak zorundadır. Bazı kimseler açısından, dikkat ve özen yükümlülüğü daha sıkı koşullara tabi tutulmuştur. Bu kişiler, normal kişilere göre daha özenli ve dikkatli davranmak, bazı tedbirleri almak zorundadırlar. Örneğin, bir müteahhit iş güvenliği kurallarına uymadan işçi çalıştırdığında inşaatta meydana gelen yaralanmalardan taksirle yaralama suçu kapsamında sorumludur.

Taksirle Yaralama Suçu Şikayet, Zamanaşımı ve Uzlaştırma

Taksirle adam yaralama suçu şikayete tabi suçlardandır. Şikayet süresi, suçun işlenmesinden ve failin öğrenilmesinden itibaren 6 aydır.

Bilinçli taksirle yaralama suçu işlenmesi halinde, sadece suçun TCK md. 89/1’de yer alan basit hali şikayete tabidir. Suçun TCK md. 89/’te düzenlenen nitelikli halleri bilinçli taksirle işlendiği takdirde takibi şikayete tabi değildir, savcılık tarafından resen soruşturulur.

Taksirle yaralama suçu için dava zamanaşımı süresi 8 yıldır. Belli koşulların gerçekleşmesi halinde zamanaşımı süresi 12 yıla kadar çıkabilmektedir.

Taksirle yaralama suçu (TCK md), taraflar arasında uzlaşma prosedürü uygulanmasını gerektiren suçlardandır. Uzlaşma kapsamında olan suçlarda, gerek soruşturma gerekse kovuşturma aşamasında öncelikle uzlaştırma prosedürünün uygulanması, uzlaşma sağlanmazsa soruşturmaya veya yargılamaya devam edilmesi gerekir.

Taksirli Yaralama Suçunun Unsurları

Ceza Genel Kurulunun birçok kararında vurgulandığı ve öğretide de benimsendiği üzere taksirli suçların unsurları şunlardır:

  1. Fiilin taksirle işlenebilen bir fiil olması,
  2. Hareketin iradi olması,
  3. Sonucun fail tarafından istenmemesi,
  4. Hareket ile sonuç arasında nedensellik bağının bulunması,
  5. Sonucun öngörülebilir olmasına rağmen fail tarafından öngörülmemiş olması.

1. Fiilin taksirle işlenebilen bir fiil olması: Bir fiilin taksirli halinin cezalandırılabilmesi için açıkça kanunda o fiilin taksirli suç olarak düzenlenmesi gerekir. Taksirli suçlar, sayılı TCK’da da açıkça belirlenmiştir. Kasten işlenebilen fiiller ve kanunda açıkça fiilin taksirli halinin cezalandırılmadığı suçlar, taksirli suç kategorisine girmez. Yaralama suçu, taksirle işlenebilen bir suçtur.

2. Hareketin iradiliği: Fail, yaptığı hareketi kendi özgür iradesiyle yapmalıdır. Taksirli tüm suçlarda, kasten işlenen suçlarda olduğu gibi fiili işleyenin irade özgürlüğü olmalıdır. Fail, irade özgürlüğünü kendi kusuruyla kaybetmişse, taksirli suçtan yine sorumlu olacaktır. Örneğin, yüksek miktarda alkol alarak, alkollü araç kullanan sürücü bu davranışları kendi özgür iradesiyle seçmiştir. Bu nedenle işlediği taksirli suç nedeniyle sorumlu olacaktır.

3. Neticenin iradi olmaması: Fail, suçun oluşumuna neden olan hareketi kendi iradesiyle yapmasına rağmen, hareket neticesinde oluşan sonucun meydana gelmesini istememelidir. Neticenin istenmemesi, taksirli suçları kasıtlı suçlardan ayıran en önemli özelliktir. Fail neticenin meydana gelmesini de istiyorsa, artık taksirli suç değil, kasten işlenen bir suç vardır. Örneğin, alkollü araç kullanan bir kişi, neticeyi bilerek ve isteyerek arabayla herhangi bir kimseyi yaralamaya kalktığında, fail taksirli suç hükümlerine göre değil, kasıtlı suç hükümlerine göre yargılanacaktır.

4. Hareketle netice arasında nedensellik bağının bulunması: Failin yaptığı hareketle meydana gelen sonuç arasında mutlaka sebep-sonuç ilişkisi olmalıdır. Failin yaptığı hareket ile meydana gelen netice arasındaki neden-sonuç ilişkisi ortadan kalkmışsa, faile ceza verilemez. Failin hareketinin neticeyi meydana getirmesi, mağdurun veya başka bir kişinin hareketiyle kesilmiş ve netice bu kişilerin tek hareketiyle oluşmuşsa, fail, taksirle yaralama suçundan sorunlu tutulamaz.

5. Neticenin öngörülebilir olması: Taksirli bir suçtan bahsedebilmek için neticenin öngörülebilir olması gerekir. Fail öngörülebilir neticeyi öngöremeyerek taksirli fiili işlemeli, ancak meydana gelen neticenin oluşmasını istememelidir.

Mevzuatta Taksirle Yaralama Suçu ve Cezası

Taksirle yaralama suçu ve cezası, sayılı TCK’nın maddesinde şu şekilde düzenlenmiştir:

(1) Taksirle başkasının vücuduna acı veren veya sağlığının ya da algılama yeteneğinin bozulmasına neden olan kişi, üç aydan bir yıla kadar hapis veya adlî para cezası ile cezalandırılır.

(2) Taksirle yaralama fiili, mağdurun;

a) Duyularından veya organlarından birinin işlevinin sürekli zayıflamasına,

b) Vücudunda kemik kırılmasına,

c) Konuşmasında sürekli zorluğa,

d) Yüzünde sabit ize,

e) Yaşamını tehlikeye sokan bir duruma,

f) Gebe bir kadının çocuğunun vaktinden önce doğmasına, Neden olmuşsa, birinci fıkraya göre belirlenen ceza, yarısı oranında artırılır.

(3) Taksirle yaralama fiili, mağdurun;

a) İyileşmesi olanağı bulunmayan bir hastalığa veya bitkisel hayata girmesine,

b) Duyularından veya organlarından birinin işlevinin yitirilmesine,

c) Konuşma ya da çocuk yapma yeteneklerinin kaybolmasına,

d) Yüzünün sürekli değişikliğine,

e) Gebe bir kadının çocuğunun düşmesine, Neden olmuşsa, birinci fıkraya göre belirlenen ceza, bir kat artırılır.

(4) Fiilin birden fazla kişinin yaralanmasına neden olması halinde, altı aydan üç yıla kadar hapis cezasına hükmolunur.

(5) Taksirle yaralama suçunun soruşturulması ve kovuşturulması şikâyete bağlıdır. Ancak, birinci fıkra kapsamına giren yaralama hariç, suçun bilinçli taksirle işlenmesi halinde şikâyet aranmaz.

Yaralama Suçunda Basit Taksir ve Bilinçli Taksir Ayrımı

Taksirli suç, dikkat ve özen yükümlülüğüne aykırı hareket ederek, bir davranışın neticesinin ‘öngörülmemesi’ halinde oluşur. Bilinçli taksir ise kişinin dikkat ve özen yükümlülüğüne aykırı hareket etmesine rağmen ‘neticeyi öngörmesi’ ancak bu neticenin gerçekleşmesini istememesi halinde söz konusu olur. Taksirli suçta hareket yapılırken neticenin öngörülmemesi, bilinçli taksirde ise hareket yapılırken neticenin öngörülmesi söz konusudur.

Taksirle adam yaralamaya neden olma suçunun her şekli şikayete tabidir. Yani, müşteki şikayetten vazgeçtiği takdirde ceza davası düşer. Ancak, bilinçli taksirle adam yaralama suçu işlenmesi halinde, sadece suçun basit şekli şikayete tabidir. Suçun nitelikli hallerinin bilinçli taksirle işlenmesi halinde, soruşturma şikayete tabi değildir.

sayılı TCK’nın hazırlanmasında esas alınan suç teorisinde “kanunda tanımlanmış haksızlık” olarak ifade edilen suç; kural olarak ancak kastla, kanunda açıkça gösterilen hâllerde ise taksirle de işlenebilir. İstisnai bir kusurluluk şekli olan taksirde, failin cezalandırılabilmesi için mutlaka kanunda açık bir düzenleme bulunması gerekmektedir. sayılı TCK’nın 22/2. maddesinde taksir; “dikkat ve özen yükümlülüğüne aykırılık dolayısıyla, bir davranışın suçun kanuni tanımında belirtilen neticesi öngörülmeyerek gerçekleştirilmesidir” şeklinde tanımlanmıştır. Türk Ceza Kanunu’nda taksir; “basit” ve “bilinçli” taksir olarak ikili bir ayrıma tabi tutulmuş, maddesinin üçüncü fıkrasında bilinçli taksir; “kişinin öngördüğü neticeyi istememesine karşın, neticenin meydana gelmesi” şeklinde tanımlanmış, bu hâlde taksirli suça ilişkin cezanın üçte birden yarıya kadar arttırılacağı öngörülmüştür.

Basit taksir ile bilinçli taksir arasındaki ayırdedici ölçüt; taksirde failin öngörülebilir nitelikteki neticeyi öngörmemesi, bilinçli taksir hâlinde ise bu neticeyi öngörmüş olmasıdır. Bilinçli taksirde gerçekleşen sonuç, fail tarafından öngörüldüğü hâlde istenmemiştir. Gerçekten neticeyi öngördüğü hâlde, sırf şansına veya başka etkenlere, hatta kendi beceri veya bilgisine güvenerek hareket eden kimsenin tehlikelilik hâli, bunu öngörememiş olan kimsenin tehlikelilik hâli ile bir tutulamayacaktır. Neticeyi öngören kimse, ne olursa olsun bu sonucu meydana getirecek harekette bulunmamakla yükümlüdür.

Türk Ceza Kanunu’nun maddesinin ikinci fıkrasında; “kişinin, suçun kanuni tanımındaki unsurların gerçekleşebileceğini öngörmesine rağmen, fiili işlemesi” şeklinde tanımlanıp başkaca ayırıcı unsura yer verilmeyen olası kast ile aynı Kanun’un maddesinin üçüncü fıkrasında; “kişinin, öngördüğü neticeyi istememesine karşın, neticenin meydana gelmesi halinde bilinçli taksir vardır” biçiminde tanımlanan bilinçli taksirin karıştırılacağı hususu öğretide dile getirilmiş, kanun koyucu da madde metninde yer vermediği “kabullenme” ölçüsünü aynı maddenin gerekçesinde; “olası kast halinde suçun kanuni tanımında yer alan unsurlardan birinin somut olayda gerçekleşeceği öngörülmesine rağmen, kişi fiili işlemektedir, diğer bir deyişle, fail unsurların meydana gelmesini kabullenmektedir” şeklinde açıklamak suretiyle, olası kastı bilinçli taksirden ayıracak kıstası ortaya koymuştur. Olası kastla bilinçli taksiri ayırdetme konusunda doktrinde “Her ikisi arasındaki ayrımı belirlemek bakımından Frank formülü uygulanmalıdır. Buna göre eğer ‘öyle veya böyle fail her hâlde hareketi gerçekleştirirdi’ diyebiliyorsak olası kast; ‘neticenin gerçekleşeceğini bilseydi hareketi gerçekleştirmeyecekti’ diyebiliyorsak bilinçli taksirden söz edilir. Her ikisi arasında bir ayrım yapılabilmesi için her somut olay bakımından failin ayrıca neticeyi göze almış, kabullenmiş sayılıp sayılamayacağı yönünde bir değerlendirme yapılması zorunlu görünmektedir” şeklinde görüşler mevcuttur.Öngörülen muhtemel neticenin meydana gelmesine kayıtsız kalınması durumunda olası kast, öngörülen muhtemel neticenin meydana gelmesinin istenmemesine rağmen neticenin meydana gelmesinin engellenemediği ahvalde bilinçli taksir söz konusu olacaktır. Diğer bir deyişle, failin neticeyi istememekle beraber neticenin meydana gelmesinin muhtemel olduğunu bilmesine rağmen duruma kayıtsız kalarak hareketini sürdürmek suretiyle muhtemel neticeyi kabullenmesi durumunda olası kast, failin neticeyi öngörmesine rağmen becerisine, şansına, tecrübesine ya da başka bir etkene güvenip neticenin meydana gelmeyeceğine inanarak gerektiğinde muhtemel neticenin gerçekleşmemesi için gerekli önlemleri de almak suretiyle hareketini sürdürmesi hâlinde ise bilinçli taksir söz konusu olacaktır (YCGK-Karar/).

Taksirli Yaralamaya Mağdurun veya Başka Bir Kişinin Etkili Olması

Taksirli hareket ile meydana gelen netice arasında illiyet bağı bulunmaması hâlinde fail bu sonuçtan sorumlu tutulamayacaktır. Neticenin gerçekleşmesinde, mağdur veya başka bir kişinin taksirli davranışının da etkili olması durumunda, diğer taksirli davranış nedensellik bağını kesmediği sürece bu durum failin sorumluluğunu ortadan kaldırmayacağı gibi, taksirin vasfını da değiştirmeyecektir. sayılı Türk Ceza Kanunu’nda taksirle işlenebilen suçlarda kusurun derecelendirilmesi suretiyle herhangi bir ceza indirimi söz konusu olmadığından, bu hâl ancak temel cezanın belirlenmesinde dikkate alınabilecektir.

Zararlı neticenin, failin hareketlerinin mağdurun ya da üçüncü bir kişinin hareketi ile birleşmesi sonucu meydana geldiği durumlarda, failin taksirli sorumluluk şartlarının bulunup bulunmadığının belirlenmesi açısından, neticeye kimin sebebiyet verdiği, bir diğer ifadeyle failin iradi hareketi ile netice arasındaki nedensellik bağının kesilip kesilmediğinin tespit edilmesi gerekmektedir. Mağdur ya da üçüncü kişinin hareketinin ya da bir başka nedenin neticenin tek sebebi olduğu veya zararlı neticenin yalnızca bu kişilerin kusurlu hareketlerinden kaynaklandığı durumlarda, failin hareketi ile netice arasındaki nedensellik bağının ortadan kalktığı kabul edilmelidir. Buna karşılık failin kusurlu hareketine mağdur ya da üçüncü bir kişinin kusurlu hareketinin eklendiği ve neticenin çeşitli kusurlu hareketlerin birleşmesinden meydana geldiği hâllerde, nedensellik bağı kesilmeyip; TCK’nın maddesine göre taksirli suçlarda iştirak ilişkisi de mümkün olmadığından, anılan Kanun’un maddesinin dört ve beşinci fıkralarına göre herkes kendi kusurundan dolayı ve kusuruna göre sorumlu olacaktır (YCGK-K/).

Taksirle Yaralama Halinde Tazminat Sorumluluğu

Taksirle adam yaralama suçu işleyen fail aleyhine, mağdurun, maddi ve manevi tazminat davası açma hakkı vardır.

Yaralanma hatalı doktor uygulamasından kaynaklanmışsa, fiili işleyen doktora karşı tıbbi malpraktis sebebiyle tazminat davası açılabilir.

Yaralanma iş kazasından kaynaklanmışsa, iş sahibine karşı iş kazası nedeniyle tazminat davası açılabilir.

Yaralanma, trafik kazasından kaynaklanmışsa, trafik kazasından kaynaklanan tazminat davası açılabilir.

Taksirle Basit Yaralama Suçunun Cezası

Taksirle adam yaralama suçu basit halinin cezası 3 aydan 1 yıla kadar hapis cezası veya adli para cezasıdır (TCK 89/1). Yani, mahkeme sanığa ya hapis cezası verecek ya da adli para cezası verecektir. Mahkeme yargılama neticesinde sanığın hapis cezası ile cezalandırılmasına karar vermişse, artık bu ceza adli para cezasına çevrilemez.

Taksirle Nitelikli Yaralama Suçunun Cezası (TCK 89)

  • TCK md. 89/2 gereği taksirle yaralama fiili, mağdurun;

    • Duyularından veya organlarından birinin işlevinin sürekli zayıflamasına,
    • Vücudunda kemik kırılmasına,
    • Konuşmasında sürekli zorluğa,
    • Yüzünde sabit ize,
    • Yaşamını tehlikeye sokan bir duruma,
    • Gebe bir kadının çocuğunun vaktinden önce doğmasına,

neden olmuşsa suçun basit şeklinin işlenmesi halinde verilen ceza yarısı oranında artırılır. Yani sanığa, 4,5 aydan 1,5 yıla kadar hapis cezası veya adli para cezası verilir.

  • TCK md. 89/3 gereği taksirle yaralama fiili, mağdurun;

    • İyileşmesi olanağı bulunmayan bir hastalığa veya bitkisel hayata girmesine,
    • Duyularından veya organlarından birinin işlevinin yitirilmesine,
    • Konuşma ya da çocuk yapma yeteneklerinin kaybolmasına,
    • Yüzünün sürekli değişikliğine,
    • Gebe bir kadının çocuğunun düşmesine,

neden olmuşsa, suçun basit şeklinin işlenmesi halinde verilen ceza bir kat artırılır. Yani, sanığa 6 aydan 2 yıla kadar hapis cezası veya adli para cezası verilir.

  • Taksirle işlenen fiilin birden fazla kişinin yaralanmasına neden olması halinde, altı aydan üç yıla kadar hapis cezasına hükmolunur. Bu halde faile adli para cezası verilmesi öngörülmemiştir.

Bilinçli Taksirle Yaralama Suçunun Cezası

Bilinçli taksirle adam yaralama suçunun cezası, fiilin taksirli suç kapsamında işlenmesi halinde belirlenen cezaya ölçü alınarak hesaplanır. TCK md. 22/3’e göre, bilinçli taksirle adam yaralama suçu işlenmesi halinde, taksirli suç için TCK Maddeye göre belirlenen ceza, 1/3’ten 1/2 oranına kadar arttırılır.

Cezanın Ertelenmesi, Hükmün Açıklanmasının Geri Bırakılması

Taksirle yaralama suçu nedeniyle seçimlik ceza olarak adli para cezasına hükmedilebilir.

Taksirle yaralamaya sebebiyet verme suçunun cezası, hapis cezası olarak tayin edilirse, bu ceza artık adli para cezasına çevrilemez. Ancak, hapis cezasına mahkumiyet halinde hükmün açıklanmasının geri bırakılması veya cezanın ertelenmesi kararı verilmesi mümkündür.

Taksirle veya bilinçli taksirle adam yaralama suçu ile ilgili etkin pişmanlık hükümleri mevcut değildir.

Taksirle veya bilinçli adam yaralama suçu, iş güvenliği kurallarının ihlal edilmesi, trafik kurallarının ihlal edilmesi, hastanelerde steril olmayan ortamlarda yapılan tıbbi uygulamalar vb. gibi pek çok nedenden kaynaklanabilir. Suçun soruşturulması veya yargılaması aşamalarının bir ceza avukatı vasıtasıyla takip edilmesi faydalı olacaktır.

Taksirle Yaralama Yargıtay Kararları

Taksir veya Bilinçli Taksirle Yaralama Suçu Yargıtay Kararları


Bilinçli Taksirle Yaralama ve Ek Savunma

Oluşa ve tüm dosya kapsamına göre, sanığın, idaresindeki yolcu minibüsüne binen katılanın yerine oturmasını beklemeden hareket etmesi nedeni ile geriye doğru savrulan katılanın açık olan kapıdan düşmesi sonucu yaralandığı olayda, bilinçli taksirin koşullarının oluştuğunun kabulünde isabetsizlik bulunmamakta ise de; sayılı CMK’nın /2. maddesi uyarınca iddianamede yer almayan TCK’nın 22/3. maddesinin uygulanabilmesi için sanığa ek savunma hakkı verilmesi gerektiğinin gözetilmemesi hukuka aykırıdır (Yargıtay Ceza Dairesi - Karar: /).

Bilinçli Taksirle Yaralama Suçu

Sanığın, olay gecesi saat sırası, meskun mahal dışı, refüjle bölünmüş yolda, yarım saat sonraki ölçüme göre 18 promil alkollü olarak yönetimindeki otoyla seyir halindeyken, alkolün de etkisiyle direksiyon hakimiyetini kaybederek orta refüjdeki direğe çarpıp takla atarak, karşı yol bölümüne geçmesi sonucu, araçta yolcu olarak bulunan ve kendisinden şikayetçi olmayan arkadaşı mağdur Okan Yendi’nin orta (2.) derecede klavikula kemik kırığı ile yaralanmasına neden olduğu olayda, mağdurun yaralanmasının TCK’nın maddesinin 2-b fıkra 2-b fıkra ve bendi kapsamında kalması ve olayda bilinçli taksirin uygulanma koşullarının oluşması nedeniyle aynı maddenin 5. fıkrası uyarınca sanığın taksirle yaralama eyleminin takibinin şikayete bağlı olmaması karşısında, iddianamedeki anlatım ve mağdurun şikayetçi olmaması nedeniyle verilmiş bir takipsizlik kararı bulunmadığı da dikkate alınarak, sanık hakkında uygulanması ihtimaline binaen TCK’nın 89/2-b maddesi uyarınca ek savunma hakkı verilerek sanığın atılı bilinçli taksirle yaralama suçundan dolayı, ceza miktarı yönünden kazanılmış hakkı da gözetilerek mahkumiyetine karar verilmesi gerekirken, yazılı şekilde atılı trafik güvenliğini tehlikeye sokma suçundan dolayı mahkumiyetine karar verilmesi hukuka aykırıdır (Yargıtay Ceza Dairesi - Karar: /).

Taksirle Yaralama ile Trafik Güvenliğini Tehlikeye Düşürme Suçunun Birlikte İşlenmesi

Sanığın olay günü saat sıralarında meskun mahalde, 7 metre genişliğindeki tek yönlü asfalt kaplama düz bölünmüş yolda, doktor raporuna göre 3,48 promil alkollü vaziyette seyir halindeyken, hakkında “ek kovuşturmaya yer olmadığına” dair karar verilen A. C.’ın park halinde bıraktığı araca asli ve tam kusurlu şekilde arkadan çarpması sonucu, aracında yolcu olarak bulunan M. T.’nın hayati tehlike geçirecek ve hayat fonksiyonlarını ağır ( 5 ) derecede etkileyen kemik kırığı oluşacak şekilde yaralanmasına neden olduğu olayda; sanığın tek bir eylemi ile taksirle yaralama ve trafik güvenliğini tehlikeye sokma suçlarının oluştuğu, taksirle yaralama suçunun zarar suçu, TCK’nın maddesinde düzenlenen trafik güvenliğini tehlikeye sokma suçunun ise tehlike suçu olduğu, her iki suçun birlikte işlendiği hallerde sanığın hangi suç sebebiyle cezalandırılacağı belirlenirken suçlar için kanunda öngörülen cezaların ağırlığı değil, zarar-tehlike suçu kriterinin esas alınması gerektiği buna göre; sanığın taksirle yaralama suçundan cezalandırılmasının mümkün olması halinde sadece taksirle yaralama suçundan cezalandırılması, trafik güvenliğini tehlikeye sokma suçundan hüküm verilmesine yer olmadığına karar verilmesi, şayet taksirle yaralama suçunda uzlaşmanın gerçekleşmesi halinde ise yine trafik güvenliğini tehlikeye sokma suçu yönünden hüküm verilmesine yer olmadığına karar verilmesi gerektiği, kovuşturma şartı olan şikayetin gerçekleşmemesi veya şikayetten vazgeçme sebebiyle taksirle yaralama suçundan cezalandırmanın mümkün olmaması halinde ise, TCK’nın maddesinde düzenlenen trafik güvenliğini tehlikeye sokma suçundan cezalandırılmasının gerekmesi karşısında; olay sebebiyle nitelikli şekilde yaralanan mağdurun sanıktan şikayetçi olmadığını ve uzlaşmak istediğini sanığın da aynı şekilde uzlaşmak istediğini beyan etmesi karşısında, taksirle yaralama suçu yönünden uzlaşma prosedürü uygulanıp uygulanmadığı ve kovuşturmaya yer olmadığına dair karar verilip verilmediği araştırılarak verilmiş ise, iş bu dava yönünden hüküm verilmesine yer olmadığına dair karar verilmesi gerekeceği, uzlaşmanın sağlanamaması halinde ise taksirle yaralama suçu yönünden ihbarda bulunulup dava açılması sağlandıktan sonra bu dosya ile birleştirilerek sadece bilinçli taksirle yaralama suçundan hüküm kurulması gerektiği gözetilmeden; yargılamaya devamla yazılı şekilde hüküm tesisi gerekir (Yargıtay Ceza Dairesi - Karar: /).

Bilinçli Taksirle Yaralama ve Trafik Güvenliğini Tehlikeye Sokma

Dairemizin yerleşik uygulamalarına göre, taksirle yaralama suçunun zarar suçu, TCK’nın /3. Ceza Dairesi - Karar: /).

Doktor Hatası İhmali Davranışla Nitelikli Taksirle Yaralama Suçu

Bir gece önce ’de başlayan doğumun normal yolla gerçekleşmemesi ve müdahalede gecikilmesi nedeniyle saat sıralarında katılan annenin rahatsızlığının da artması sebebiyle sanığa durumun bildirildiği, başka bir deyişle doğum için gereken tıbbi müdahalede geç kalınmasının annenin sağlığını olumsuz etkilemesi dolayısıyla ihmali davranışla anneye karşı taksirle yaralama suçunun meydana geleceği, ayrıca kanunda, taksirli fiilin, “gebe bir kadının çocuğunun düşmesine” neden olmasının taksirle yaralama suçunun nitelikli şeklini oluşturacağının öngörülmesi ve anılan hükümle analık hakkı yanında fetüsün (ceninin) varlığının da korunması karşısında, suçun tamamlanması için ana rahminden çıkartılması zorunlu olmayıp, ceninin ana karnında ölümüne neden olunması fiilleri de hukuki anlamda ‘düşük’ olarak niteleneceğinden, eylemin TCK’nın maddesinin 3. fıkrası (e) bendi kapsamında değerlendirilmesi gerektiğinin gözetilmemesi hukuka aykırıdır (Yargıtay 4. Ceza Dairesi - Karar No/).

Alkollü Trafik Kazası ve Bilinçli Taksirle Yaralama Suçu

Sanık hakkında taksirle yaralama suçundan kurulan mahkumiyet hükmüne yönelik temyiz itirazlarının incelemesinde;

Olay gecesi sanığın idaresindeki kamyonet ile seyri sırasında, aracının sağ yanı ile, yolun sağındaki emniyet şeridi ve yol üzerinde duraklama yapan mağdur idaresindeki otomobilin sağ yanına çarpması şeklinde meydana gelen olay akabinde yapılan ölçümde sanığın, 92 promil alkollü olduğunun anlaşılması karşısında, meydana gelen olayda sanığın eyleminde bilinçli taksirin koşullarının oluştuğu, tayin olunan cezasından bu sebeple Sayılı TCK’nın 22/3. maddesi uyarınca arttırım yapılması gerektiği gözetilmeden, yazılı şekilde hüküm kurularak, sanık hakkında eksik ceza tayini, aleyhe temyiz bulunmadığından bozma sebebi sayılmamış; asli kusurlu olduğu kabul ve tespit edilen sanık hakkında temel ceza miktarında ve temel cezanın hapis cezası olarak belirlenmesinde bir isabetsizlik yoktur (Yargıtay Ceza Dairesi - Karar: /).

Alkol Nedeniyle Trafik Kazasının İkinci Defa İşlenmesi

Olay akabinde yapılan ölçümde promil alkollü olduğu tespit edilen sanığın idaresindeki otomobille seyri sırasında, almış olduğu alkolün etkisi ile direksiyon hakimiyetini kaybedip yoldan çıkarak yolun sağında bulunan menfeze çarparak durması sonucu meydana gelen trafik kazasında, daha öncede alkollü olarak kazaya karıştığı ve buna ilişkin taksirle yaralama suçundan sabıkasının bulunduğu anlaşılan sanık hakkında, temel cezanın alt sınırdan uzaklaşılarak belirlenmesi gerekirken, teşdidin derecesinde yanılgıya düşülmek suretiyle sanık hakkında eksik cezaya hükmolunması hukuka aykırıdır (Yargıtay Ceza Dairesi - Karar: /).

Yönetimindeki araç ile olay günü sollama yasağı bulunan yol üzerinde araç sollayarak neden olduğu yaralamalı trafik kazasında, sanığın bilinçli taksirle hareket ettiği hususu dikkate alınmaksızın, hakkında eksik ceza tayini hukuka aykırıdır (Yargıtay Ceza Dairesi - Karar: /).

Sollama Yasağı Olan Yerde Trafik Kazası Neticesinde Bilinçli Taksirle Yaralama

Sanığın idaresindeki araçla gündüz vakti bölünmüş yolun bir yönünün çalışma nedeni ile kapalı olmasından dolayı gidiş geliş kullanıma açılan, çalışma nedeniyle 70 kilometre hız sınırı ve sollama yasağı levhaları ile trafik akışı düzenlenen yolda önünde seyreden çekiciyi sollamak için karşı şeride geçerek, karşıdan gelen araçla çarpışmasıyla, katılanların yaralanması şeklinde gelişen olayda, sanığın sollama yasağı olan yerde araç sollamaya çalışmak şeklindeki eyleminde, bilinçli taksirin unsurlarının oluştuğunun gözetilmeyerek, temel cezadan 22/3. maddesi uyarınca artırım yapılmaması hukuka aykırıdır (Yargıtay Ceza Dairesi - Karar: /).

Asli ve Tam Kusurlu Trafik Kazası Nedeniyle Yaralamada Ceza Miktarının Belirlenmesi

Olay günü promil alkollü olan sanığın idaresindeki otomobille müşteki E. K.’ün idaresindeki araca E.’un şeridinde çarpması sonucu yaralamalı trafik kazasına sebebiyet verdiği olayda, asli ve tam kusurlu olan sanığın TCK’nın 61/1, 22/4 madde ve fıkralarında yer alan ölçütlerden olan meydana gelen zararın ağırlığı ve sanığın taksirinin yoğunluğu nazara alındığında temel ceza tayininde alt sınırdan uzaklaşılması gerektiğinin gözetilmemesi hukuka aykırıdır (Yargıtay Ceza Dairesi - Karar: /).

Trafik Kazasında Alkol Oranı ve Bilinçli Taksirle Yaralamada Ceza Arttırımı

Olaydan yaklaşık iki buçuk saat sonra yapılan ölçümde sanığın 39 promil alkollü olduğu tespit edilmiş ise de, alkol veya uyuşturucu maddenin sırf kullanılmış olmasının bilinçli taksirin koşullarının oluşması için yeterli olmadığı, sanık hakkındaki raporlarda ve trafik kazası tespit tutanağında sanığın davranışlarına yönelik bir tespitin bulunmadığı, olayın tek başına alkolün etkisiyle meydana gelmediği ve bilinçli taksirin koşullarının oluşmadığı gözetilmeksizin, sanık hakkında TCK’nın 22/3 maddesi uygulanmak suretiyle temel cezada arttırım yapılması hukuka aykırıdır (Yargıtay Ceza Dairesi - Karar: /).

Polis Memurunun Trafik Kazasına Karışması ve Soruşturma İzni

Suç tarihinde Ümraniye ilçe Emniyet Müdürlüğü Önleyici Hizmet Büro Amirliğinde motorize ekipte görevli polis memuru olan sanığın, resmi araçla seyir halindeyken trafik kazasının meydana geldiği, sanığın görevi nedeniyle gerçekleşen taksirle yaralama olayında eyleminin sayılı Kanun uyarınca soruşturma izni alınmasını gerektirdiği, ilgili merciden soruşturma izni istenip, davanın bu izin süresince durmasına karar verilmesi gerekirken davaya devamla hüküm kurulması hukuka aykırıdır (Yargıtay Ceza Dairesi - Karar: /).

Trafik Kazasında Aracın LPG Deposunun Yanması Sonucu Yaralanma

Sanığın tedbirsiz ve dikkatsiz şekilde kullandığı aracının ve yük olarak taşıdığı Ipg maddesinin yanması nedeniyle yaralamalı trafik kazasına sebebiyet verdiği, sayılı TCK’nın “Genel Güvenliğin Taksirle Tehlikeye Sokulması” başlıklı maddesinin 1. fıkras 1. fıkrasında taksirle yangına neden olan kişinin yangın çıkarması halinin suç olarak düzenlendiği, maddede belirtilen suçun tehlike suçu olup, somut olayda ise katılanın yaralanmış olması sebebiyle zarar suçunun oluştuğu dikkate alındığında; sanığın taksirle yaralama suçundan cezalandırılmasına karar verilmesi yerine taksirle yangına neden olmak suçundan mahkumiyetine karar verilmesi hukuka aykırıdır (Yargıtay Ceza Dairesi - Karar: /).

Alkolün Trafik Kazası Üzerindeki Etkisi Rapora Yansıtılmalıdır

Adli Tıp Kurumu raporuna göre sanığın asli kusurlu olduğu ancak gerçekleşen olayda netice öngörülebilir olmasına karşın, sanığın almış olduğu alkolün etkisi veya kişisel başka etkenlere güvenerek hareketini sürdürdüğüne ilişkin herhangi bir bilgi ve belirlemenin bulunmadığının anlaşılması karşısında, bilinçli taksirin koşullarının oluşmadığı nazara alınmadan, eylemin sadece sanığın alkollü olmasına bağlı olarak bilinçli taksirle işlendiğinin kabulü ile sanık hakkında hükmolunan cezada sayılı TCKnın gereğince artırım yapılmak suretiyle fazla ceza tayini hukuka aykırıdır (Yargıtay Ceza Dairesi - Karar: /).

Gözetimi Altındaki Hayvanı Serbest Bırakmak Suretiyle Taksirle Yaralama

Sanığın, kendisine ait çoban köpeğini başı boş bırakması sonucunda hayvanın motosikletiyle oradan geçmekte olan mağdura saldırarak motosikletinden düşürüp bacağından ısırarak basit tıbbi müdahale ile giderilebilecek şekilde yaralanmasına neden olduğu, bu sebeple bakımı ve gözetimi altında bulunan hayvanın muhafazasında ihmal gösterdiği, mağdurun şikayetten vazgeçmesi ve TCK’nın fikri içtimaya ilişkin maddesi hükmü de nazara alındığında, sanığın eyleminin sayılı TCK’nın maddesinde düzenlenen suça dönüşeceği ve hukuki durumunun buna göre takdir ve tayini gerektiği gözetilmeden, şikayet yokluğu nedeniyle taksirle yaralama suçundan açılan davanın düşürülmesine karar verilmesi hukuka aykırıdır (Yargıtay Ceza Dairesi - Karar: /).

Sanığın kendisine ait köpeği başı boş bırakması sonucunda hayvanın mağduru ısırarak yaralanmasına neden olduğu, bu sebeple bakımı ve gözetimi altında bulunan hayvanın muhafazasında ihmal gösterdiği, mağdurun şikayetten vazgeçmesi ve TCK’nın fikri içtimaya ilişkin hükmü de nazara alındığında, sanığın eylemin sayılı TCK’nın maddesinde düzenlenen suça dönüşeceği hukuki durumunun buna göre takdir ve tayini gerektiği gözetilmeden, sanığın eyleminin taksirle yaralama suçunu oluşturduğu ve şikayet yokluğu nedeniyle de sanık hakkında açılan davanın düşürülmesine karar verilmesi hukuka aykırıdır (Yargıtay Ceza Dairesi - Karar: /).

Yolun Ters İstikametine Girerek Bilinçli Taksirle Yaralama

Taksirle yaralama suçundan sanığın mahkumiyetine ilişkin hüküm sanık tarafından temyiz edilmekle, dosya incelenerek gereği düşünüldü: Sanığın idaresinde otomobil ile ters istikamette seyir halindeyken, otomobilin sol dikiz aynası kısmıyla, yolun solundan gelip sağına geçmek isteyen yayaya çarpması neticesinde yaralamalı trafik kazasının meydana geldiği olayda, sanığın eylemini bilinçli taksirle gerçekleştirdiği nazara alınmaksızın, sanık hakkında TCK’nın 22/3. maddesinin uygulanmaması aleyhe temyiz olmadığından bozma nedeni yapılmamıştır. (Yargıtay Ceza Dairesi - Karar No/).


Avukat Baran Doğan

UYARI

Web sitemizdeki tüm makale ve içeriklerin telif hakkı Av. Baran Doğan’a aittir. Tüm makaleler hak sahipliğinin tescili amacıyla elektronik imzalı zaman damgalıdır. Sitemizdeki makalelerin kopyalanarak veya özetlenerek izinsiz bir şekilde başka web sitelerinde yayınlanması halinde hukuki ve cezai işlem yapılacaktır. Avukat meslektaşların makale içeriklerini dava dilekçelerinde kullanması serbesttir.

Makale Yazarlığı İçin

Avukat veya akademisyenler hukuk makalelerini özgeçmişleri ile birlikte yayımlanmak üzere [email protected] adresine gönderebilirler. Makale yazımında konu sınırlaması yoktur. Makalelerin uygulamaya yönelik bir perspektifle hazırlanması rica olunur.

Mükyen Hukuk">

Öncelikle belirtmek gerekir ki; taksirle yaralama suçu ile ilgili düzenleme Türk Ceza Kanunu maddesinde yer alır. Tanımına da yer vermek gerekirse; taksirle yaralama; failin öngörülebilir bir neticeyi öngöremeyerek dikkat ve özen yükümlülüğüne aykırı şekilde bir hareketle yaralama teşkil eden fiili işlemesidir. Burada vurgulamak gerekir ki; taksirli yaralama suçunda, fail söz konusu fiili kendi iradesiyle yapmakla beraber hareketinin neden olacağı neticeyi öngöremez. Taksirle yaralama suçu ile ilgili düzenlemeleri içeren Türk Ceza Kanunu Maddesine aşağıda yer verilmiştir.

Türk Ceza Kanunu Madde 89

(1) Taksirle başkasının vücuduna acı veren veya sağlığının ya da algılama yeteneğinin bozulmasına neden olan kişi, üç aydan bir yıla kadar hapis veya adlî para cezası ile cezalandırılır.

(2) Taksirle yaralama fiili, mağdurun;

(3) Taksirle yaralama fiili, mağdurun;

  • a) İyileşmesi olanağı bulunmayan bir hastalığa veya bitkisel hayata girmesine,
  • b) Duyularından veya organlarından birinin işlevinin yitirilmesine,
  • c) Konuşma ya da çocuk yapma yeteneklerinin kaybolmasına,
  • d) Yüzünün sürekli değişikliğine,
  • e) Gebe bir kadının çocuğunun düşmesine, Neden olmuşsa, birinci fıkraya göre belirlenen ceza, bir kat artırılır.
  • (4) Fiilin birden fazla kişinin yaralanmasına neden olması halinde, altı aydan üç yıla kadar hapis cezasına hükmolunur.

    (5) (Değişik: 6/12/ – /5 md.) Taksirle yaralama suçunun soruşturulması ve kovuşturulması şikâyete bağlıdır. Ancak, birinci fıkra kapsamına giren yaralama hariç, suçun bilinçli taksirle işlenmesi halinde şikâyet aranmaz.

    Burada vurgulamak gerekir ki; taksirle yaralama suçu ile kasten yaralama suçu arasındaki en önemli fark, kasten yaralama suçunda failin doğrudan bir kasıtla bilerek ve isteyerek söz konusu fiili gerçekleştirmesini ifade ederken, taksirle yaralamada ise failin dikkatsiz ve özensiz davranışı ile söz konusu fiilinin sonucunu öngöremeden yaralamayı gerçekleştirmesidir.

    Taksirle Yaralama Suçunda Şikayet, Zamanaşımı ve Uzlaştırma Nedir?

    Öncelikle burada belirtmek gerekir ki taksirle adam yaralama suçu şikayete tabi suçlardan birisidir. Taksirle yaralama suçu için şikayet süresi; söz konusu suçun işlenmesinden ve failin öğrenilmesinden itibaren 6 aydır. Ayrıca burada belirtmek gerekir ki; bilinçli taksirle yaralama suçu işlenmesi halinde, suçun sadece Türk Ceza Kanunu Maddesinin 1. fıkrasında yer alan basit hali şikayete tabidir. Söz konusu suçun Maddesinin fıkralarında düzenlenen nitelikli halleri ise bilinçli taksirle işlendiği takdirde takibi şikayete tabi değildir, söz konusu bu haller savcılık tarafından resen soruşturulur.

    Dava zamanaşımı süresi taksirle yaralama suçu için 8 yıldır. Ancak burada vurgulamak gerekir ki belli koşulların gerçekleşmesi halinde zamanaşımı süresi 12 yıla kadar çıkabilir.

    Ayrıca taksirle yaralama suçu ilgili taraflar arasında uzlaşma prosedürü uygulanmasını gerektiren suçlardan biridir. Uzlaşma kapsamında olan suçlarda, hem soruşturma hem de kovuşturma aşamasında öncelikle uzlaştırma prosedürünün uygulanması, eğer taraflar arasında uzlaşma sağlanmaz ise soruşturmaya ya da yargılamaya devam edilmesi gerekir.

    Taksirli Yaralama Suçunun Unsurları Nelerdir?

    Ceza Genel Kurulu tarafından verilen çeşitli kararlarda ve öğretide benimsenen taksirli suçların unsurları aşağıda sıralanmıştır:

    1. Söz konusu fiilin taksirle işlenebilen bir fiil olması gerekir,
    2. Söz konusu hareketin iradi olması gerekir,
    3. İlgili fiilin sonucunun fail tarafından istenmemesi gerekir,
    4. Söz konusu fiil ile sonuç arasında nedensellik bağının bulunması gerekir,
    5. Söz konusu fiilin neticesinin öngörülebilir olmasına rağmen fail tarafından öngörülmemiş olması gerekir.

    nest...

    batman iftar saati 2021 viranşehir kaç kilometre seferberlik ne demek namaz nasıl kılınır ve hangi dualar okunur özel jimer anlamlı bayram mesajı maxoak 50.000 mah powerbank cin tırnağı nedir